The words you are searching are inside this book. To get more targeted content, please make full-text search by clicking here.
Discover the best professional documents and content resources in AnyFlip Document Base.
Search
Published by klastion312, 2020-03-02 05:28:28

Alfa - Psikoloji Kitabı

Alfa - Psikoloji Kitabı

PSiKOTERAPi 151

Aynca bkz. Emil Kraepelin 31 • Sigmund Freud 92-99 • David Rosenhan 328-29

kişisel yaşantıları şekillendirmedeki ilaçların düşünme yeteneğini R.D. Lalng

öneminin altını çizer. Akıl aksattığını ve sonuç olarak gerçek R.D. Laing, İskoçya,
hastalıklarının acı gerçeğini hiçbir iyileşmenin doğal sürecine Glasgow'da doğar. Glasgow
zaman inkar etmemekle birlikte, müdahale ettiğini savunur. Üniversitesi'nde tıp eğitimi
görüşleri onaylanmış tıbbi temellerle alır ve İngiliz Ordusu'nda
ve psikiyatri uygulamalarıyla taban Şizofreniye yaklaşım psikiyatr olarak görev alır,
tabana zıttır. zihinsel sıkıntıları olanlarla
Laing'in asıl çalışması şizofreninin çalışmaya ilgi duyar. Daha
Laing'in çalışmaları, zihinsel -psikolojik işleyişte şiddetli sonra Londra'da, Tavistock
bozulmalarla kendini gösteren ciddi Clinic'te eğitim alır. 1965'te
rahatsızlıkları teşhiste kullanılan, akıl hastalığı- anlaşılması, tedavisi bir grup meslektaşıyla birlikte
ve sıradan insanlara anlatılması Philadelphia Derneği'ni kurar
kabul görmüş sürecin geleneksel üzerinedir. Laing şizofreninin ve Londra'da Kingsley Hall'de
tıbbi modelleri izlemediğini doğuştan olmadığını ama hastalarla terapistlerin birlikte
söyleyerek psikiyatrik teşhislerin yaşanamaz durumlara anlaşılabilir yaşadıkları radikal bir psiki-
geçerliliğini sorgular. Doktorlar bir tepki olduğunu söyler. yatri projesi başlatır.
fiziksel hastalıkları teşhis için Sosyalbilimci Gregory Bateson'ın,
incelemeler ve testler uygularken kişinin çelişkili beklentilerle Daha sonra yaşamındaki
psikiyatrik teşhis davranışlara yüzleştiği bir durumda kaldığı ve dengesiz davranışları ve
dayandırılmaktadır. Laing'e göre her eylemin olumsuz sonuçlanıp spiritüel takıntıları yüzünden
asıl sorun akıl hastalıklarının aşırı zihinsel bozukluğa yol açacağı Laing'in ünü azalmıştır.
davranışla teşhisinde olduğu kadar "çifte açmaz" kuramını uyarlamıştır. Geleneksel tıbbi tedaviye
tedavilerinin biyolojik temelde elverişli bir alternatif geliştir­
ilaçlarla yapılmasındadır. Eğer bir Bir dönüm noktası olarak meyi başaramadığı için düşün­
teşhis davranışları temel alıyorsa celeri egemen psikiyatri
tedavi de öyle olmalıdır. Laing, hastalık çevrelerince genel olarak
kabul görmemiştir. Buna
Shakespear e'in Kral Lear'ı zor Laing devrimci bir görüşle şizofren­ rağmen özellikle aile terapisi
koşulların delirttiği bir adamın ikonik lerin anormal davranışlarını ve kar- konusunda anti-psikiyatr
örneğidir. Laing'in görüşüne göre hareketine katkıları kalıcı bir
Lear'ın delili~i do~al, sa~lıklı durumuna maşık konuşmalarını endişenin etki bırakmıştır. 1989'da kalp
dönme girişimidir. krizi yüzünden hayatını
geçerli ifadeleri olarak görmüştür.
Ona göre psikotik vakalar endişeleri kaybetmiştir.
iletme girişimleridir ve önemli kişi­
sel içgörülere yol açabilecek katartik Önemli eserleri
ve dönüştürücü deneyimler olarak
görülmelidirler. Laing, bu ifadelerin 1960 Bölünmüş Benlik
anlaşılması zor olduğunu kabul eder 196 1 Benlik ve Diğerleri
fakat bunu sadece içeriden anlamlı 1964 Akıl Sağlığı, Delilik ve
olan kişisel sembolizm diliyle sarıl­ Aile
mış olmalarıyla açıklar. Laing'in 1967 Yaşamın Politikası
ilaçsız psikoterapisi hastanın sem-
bolizmini ilgili ve empatik bir yakla-
şımla dinleyerek anlaşılır kılmayı
dener. Bu da insanların doğal
durumlarında sağlıklı olduklarını ve
akıl hastalığı olarak adlandırılan
rahatsızlıkların o duruma geri dönüş
girişimi olduğuna dair inanca
dayanmaktadır. •

152

GEÇMİŞİMİZ
KADERİMİZİ
BELİRLEMEZ

BORIS CYRULNIK (1937-)

KISACA T rajik bir olay karşısında ba- acı verici koşulların bir şekilde üs-
zı insanlar yıkılır. Başa tesinden gelip devam edebilirler.
YAKLAŞIM
çıkma mekanizmalarını Boris Cyrulnik, tepkilerdeki bu
Pozitif psikoloji farklılıkla ilgilenmiştir. Neden bazı
yardıma çağ ıramadan derin bir insanların bu kadar derinden etki-
ÖNCE lendiklerini, bazılarınınsa
1920'ler Freud, erken travma- depresyona veya bunalıma girerler, "kendilerini toparlaya bildiklerini"
nın çocuğun be ynini olumsuz bulmak için tüm kariyerini psikolo-
etkilediğini ve herhangi bir bazen umutlarını ve hatta yaşama jik toparlanmayı incelemeye
genetik, sosyal veya psikolojik
direnç fa ktörüne baskın isteklerini kaybederler. Tamamen adamıştır.
geldiğini söyler.
başlarına gelen felaketle meşgul o- Cyruln ik, toparlanmanın, insan-
1955-95 Psikolog Ernrny da doğuştan var olmadığını,
Wemcr tarafından yapılan lurlar; kabuslar görmeye, kişinin doğal bir süreç içinde bunu
uzun vadeli bir çalışmada inşa ettiğini bulur ve bunu şöyle
travmalı çocuklar yetişki nlikle­ vegeridönüşler kaygı atakları yaşa­ an latır: "Çocuğun tek başına birdi-
rine kadar izlenir ve nüfusun rençliliği yoktur. .. bu, bir etkileşim,
üçte birinin toparlanmaya maya başlarlar. Ancak başka bir bir ilişkidir." Direncimizi ilişkiler
eğilimli oldukları sonucuna
grup insan da sadece yaşamların­
varılır.
daki iniş çıkışlarla değil, aynı
1988 John Bowlby, toparlanma
üzerine bir araştırma yapılma­ zamanda potansiyel olarak ezici ka-
sını ister.
yıp ve travmalarla da başa
SONRA
2007 İngilız devleti okullarda çıkabilirler. Depresyona girmek ve
UK dirençlilik programını

başlatır.

2012 Amerikan Psikoloji
Derneği, psikolojik dirençlilik
üzerirıe özel bir görev gücü

oluşturur.

mücadele güçlerini yitirmek yerine

PSiKOTERAPi 153

Ayrıca bkz. Sigmund Freud 92-99 • John Bowlby 274 77 • Charlotte
Bühler 336 • Georgc Kelly 337 • Jerome Kagan 339

Tsunamiler gibi felaketlerden son-
ra psikologlar, insanların zor durumların
üstesinden gelme kararlılıgı gösteren
dirençlilerle nitelenen dirençli topluluk-

ların oluştuğuna tanıklık etmişlerdir.

geliştirerek inşa ederiz. Konuştuk­ onun tarafından yenilmek yerine bu Boris Cyrulnik, il. Dünya
larımız ve doğan duygular deneyimle direnç kazanmak ve bu
aracılığıyla kendimizi sürekli diğer direnci cüretkar bir şekilde ileriye Savaşı'nın başlamasından kısa
insanlarla ve karşılaştığımız du- doğru hareket etmek için kullan-
rumlarla "öreriz". Bir "ilmeği " maktır. Doğru destek verildiği nde süre sonra Fransa'nın
çocuklar travmalarını iyileştirme Bordeaux şehrinde Yahudi bir
kaçırırsak hayatımızın söküleceği­ konusunda özellikle yeteneklidirler. ailenin oğlu olarak doğar.
Cyrulnik insan beyninin işlenebilir 1944'te Vichy rejimi
ni sanırız . Aslında "sadece bir olduğunu, eğer izin verilirse iyileş­ Almanya'yla işbirliği yaparak
ilmek bile kalmış olsa her şeye ye- işgal edilmeyen Güney
mden başlayabiliriz". tirilebileceğini göstermiştir. Fransa'yı kontrol altına
aldığında evi baskına uğrar ve
Olumlu duygular ve mizah, to- Travma geçirmiş bir çocuğun be- ailesi Auschwitz'e gönderilir.
parlanmada en önemli faktörlerdir. yin zarı ve odacıkları büzüşme Ebeveynleri güvenliği için onu
Cyrulnik'in araştırması hayatın zor- gösterir ancak çocuğa travma son- çoktan bir aileye evlatlık
lukları veya travmalarla baş etmede rasında yeterli destek ve sevgi vermişlerdir ancak bu kişiler
daha iyi olan insanların zorluklarda verildiğinde MRI görüntüleri, bey- birkaç gün sonra küçük bir
bir anlam bulabildiklerini ve bunları nin bir yıl içinde eski haline geri ödül karşılığında onu yetkilile-
yararlı ve aydınlatıcı olarak gördük- re teslim ederler. Bir toplama
lerirıi, hatta bunlara gülebildiklerini dönebildiğini kanıtlamaktadır. kampına gönderilmeyi bekler-
göstermiştir. Dirençli insanlar mev- ken kaçmayı başarır ve on
cut durum ne kadar acılı olursa Cyrulnik, travma geçiren çocuk-
olsun , olayların gelecekte iyiye gide- ları damgalamamanın önemini yaşında bakım altına alınınca­
ceğini görebilirler. vurgular. Travma iki şeyden oluşur:
Hasar ve hasarın temsili. Çocuklar i- ya kadar çiftliklerde çalışır.
çin en zararlı travma sonrası Hiçbir akrabasının kalmadığı
deneyim, yetişkinlerin olay hakkın­ Fransa'da büyür. Büyük ölçüde
daki aşağılayıcı yorumlarını kendi kendini yetiştiren
duymaktır. Cyrulnik etiketlerin de- Cyrulnik, sonunda Faris
neyimden daha zararlı ve ezici Üniversitesi'nde tıp eğitimi
olduğunu söyler. • alır. Yaşamını yeniden değer­
lendirmek istediğini fark
Mücadeleyle yüzleşmek ' 'Dirençlilik, kişinin korkunç edince önce psikanaliz, sonra
da nöropsikiyatri üzerine
Önceleri dirençli insanların fazla sorunla r karşısındaki büyüme çalışır. Tüm kariyerini travma-
duygusal olmadığı düşünülmüştür kabiliyetidir. lı çocuklarla çalışmaya adar.
ancak Cyrulnik, acının dirençli in-
sanlar için de diğerleri kadar etkili Boris Cyrulnik önemli aaarlari
olduğuna inan ır, arada ki tek fark
onların bunu nasıl kullanmayı seç- '' 1992 Anlamın Şafağı
tikleridir. Acı devam edebilir, hatta 2004 Hayaletlerin Fısıltısı
ömür boyu sürebilir ama bu insan- 2009 Toparlanma
lar için acı, yüzleşmeyi tercih
ettikleri bir mücadele doğurur. Zor-
luk, olanların üstesinden gelmek,

154

SADECE İYİ İNSANLAR
BUNALIMA GİRERLER

DOROTHY ROWE (1930-)

KISACA • nsanJar yaşamlarında olan şeyler düşüncesini bir yana bırakabilir ve o-
lumsuz deneyimler hakkında daha a-
YAKLAŞIM için kendilerini suçlamaya son kılcı düşünebiliriz. Kötü ebeveynlik,
işten atılma ve hatta yıkıcı bir kasır­
Ki'isel kurgu kuramı 1verebilseler depresyon oranları ö- gadan dolayı ıstırap çekiyor olabiliriz
ama bunlar ne biz şanssızlığa mah-
ÖNCE nemli ölçüde aşağıya çekilecektir. Bu kfurı olduğumuzdan ne de kötü davra-
1940'lar Algının anlamı tez, Dorothy Rowe'un sorunun tedavi- nılmayı hak ettiğimizden meydana
sindeki başansırıın temelini oluşturur. gelmiştir. Aksiliklerden sağlıklı biçim-
etkilediği kavramını tanıtan de çıkabilmek için olayları kişiselleş­
Genellik.le dünyanın adil ve man- tirmeye son vermek, dışa vurmaya
Gestalt t erapisi geliştirilir. tıklı bir yer olduğuna, iyi olursak başı­ başlamak, bazen kötü şeylerin olabile-
mıza iyi şeyler geleceğine inandırıla­ ceğinin farkına varmamız gerekir. •
1955 George Kelly, Kişisel rak büyütülürüz. Peki ama iyi olduğu­
Kurgulann Psikolojisi'ni muzda her şey iyi gidiyorsa, başırnıza ' 'Doğal üzüntüyü depresyona
yayımlar ve herkesin dünya ve kötü şeyler geldiğinde bu bizim hak- dönüştürmek için tek
içindeki insanla r için hazır kımızda ne söyler? İyilerin ödüllendi- yapmanız gereken, başınıza
rilip kötülerin cezalandırıldığı "Adil gelen felaket için kendinizi
kurguları (inançları) olduğunu bir dünya"ya inancımız başımıza ge-
len kötü şeylerde kendimizi suçlama- suçlamaktır.
öne süren kuramın mıza neden olur.
anahatlarını çizer. Dorothy Rowe
Bir şekilde incindiğimizde veya bi-
1960 Psikolog ve istatis tikçi ze bir yanlış yapildığında akl:ırnıza ilk ''
Max Ha milton, klinik gelen "Bu neden benim başıma gel-
depresyonu ölçen bir gereç di?" sorusudur. Doğal bir afet karşısın­
olan Hamilton Depresyon da bile insanlar geriye dönüp buna ne-
den olmak için ne yaptıklarını düşü­
Değerlendirme Ölçeği'ni nürler. Kötü şeyler olduğunda kendini
suçlama, suçluluk, çaresizlik ve utanç
geliştirir. duygulan mantıksızca yükselir ve
burilar depresyona bile neden olabilir.
SONRA
1980 Psikolog Melvin Lemer, Rowe, irnmçlımmızı kendimizin
Adil bir Dünyaya İnanç: Temel yarattığını ve seçtiğini söyler. Bir kez
bir Aldanma'yı yayımlar ve bunu ariladıktan sonra Adil bir dünya
insanlann hak ettiklerini
aldıklarına nasıl yanlış bir Ayrıca bkz. Fritz Perls 112-17 • Cari Rogers 130- 37 • Albert Ellis 142-45 •
inanç beslediğimizi açıklar. Melvin Lerner 242-43 • George Kelly 337

PSiKOTERAPİ 155

BABALAR BİR
SESSİZLİK YASASINA

TABİDİRLER

GUY CORNEAU (1951-)

KISACA F ransız-Kanadalı analist Guy
Corneau, 1991'de Olmayan
YAKLAŞIM Babalar Kayıp Oğullar'ı

Erkek psikolojisi yayımlamadan önce. psikoloji

ÖNCE erkekler arasındaki duygusal ileti-
1900'lar Freudyen analistler
oğulların babalarıyla doğal bir şime çok az ilgi göstermiştir.
rekabet içinde olduklarını ifade
eden Oedipus kompleksini Corneau'nun kitabı erkek nesilleri

tanımlarlar. arasında mahrem konuşmaların

1950'ler Fransız psikanalist zorluklarını incelemiştir. Kendi
Jacques Lacan, oğulun babayı,
, yasanın cisimleşmiş hali babasıyla duygusal iletişim kurmak Bab ala r v e oğullar arasındaki
olarak gördüğünü savunur. iletişim genellikle sessizlikle nitelenir.
için girişimlerini hatırlar: Ona ulaş­ Oğullar tanınma ve onayın özlemini
SONRA çekerken babalar oğunarına hasrelini
1991 Amerikalı yazar Robert mak, onayını istemek ama sadece çektiklerini vermeye gönülsüzdürler.
Bly, Demir John: Erkekler
Hakkında Bir Kitap'ta sessizlikle karşılanmak. hale getirmektedir. Oğulun açısın­
babaların oğullarına erkek dan bakıldığında eğer onay hiç
olmaları için ihtiyaç Onayı esirgemek esirgemeden, çok kolay veriliyorsa
duyduklarını veremediklerini Corneau, bu olaylar dizisinin, oğul­ oğul artık babayı etkilemeye değ­
ve içlerindeki "Vahşi Adam"ı larına, onlar tarafından özlemi mediğini düşünecektir. Pek çok
duyulan övgü, sevgi ve tanımayı toplum biçiminde erkeklerin hem
uyandırmaları gerektiğini veremeyen erkeklerde benzer bir güçlü hem açık olamayacaklarına
örüntü olduğunu fark eder. dair bir in anç vardır.
söyler. Corneau'ya göre oğul, bu sessizliği
yaşadığında babasını etkilemek Corneau, bu davranışın erkek-
1990'lar Amerikalı yazarlar için daha fazlasını deneyebilir ya lere zarar verdiğini söyler.
Douglas Gillette ve Robert L. da geri çekilebilir ama sessizlik bir Oğullarına sevgilerini gösterme
Moore, Jungcu arketipleri ve daha silinmemecesine zihnine fırsatları ellerinden alınır - ve oğul­
erkek psişesini inceleyen beş yerleşir. Bu olgu, erkek egolarının lar da bu sevgi olmadan idare etmek
kitap yayımlarlar. rekabetçi etkileşiminden kaynakla- zorunda kalırlar. •
nabilir; oğlunu övgü yağmuruna
tutan bir erkek kendi gücünden
ödün vermekte, onu daha değersiz

Aynca bkz. Sigmund Freud 92 99 • Cari Jung 102-07 • Jacques Lacan 122-23





158 GiRiŞ

Horma.nn Jerome Bruner ve Cecile Alan Turing, insan Leon Festinger'in
Ebbinghaus'un Goodman, Algıda beynini deneyimleri Bilişsel Uyumsuzluk
"anlamsız heceler" aracılığıyla öğrenen bir
deneyleri bilişsel Düzenleyici Faktörler ''düzenlenmiş makine'' Kuramı inançların
süreçleri incelemenin Olarak Değer ve lhıiyaç'ta olarak tanımlayan Hesap
bir çalışma yöntemini Makineleri ve Zek!l'yı tutarlılığı için bir
güdülenmiş akıl insan itkisi olduğunu
gösterir. yayımlar.
yürütmenin algıyı öne sürer.
1 etkilediğini savunurlar. 1
i
1 1950
1885 1947 1957

1932 1949 1956 1958 1

ı ı ıı
George Armitage Donald Broadbent, Algı ve
Frederic Bartlett, Donald Hebb, Miller. insan beyninin İletişim'de bilişin
Hayalellerin Savaşı'nda uyarıcılar ve bir kerede en fazla yedi
rekonstrüktif belleği nöronlar arasındaki bilgi-işleme modelini
parça bilgiyi
inceler. ilişkiler anlamında tutabileceğini savunur. tanıtır.
öğrenmeyi açıklar.

2 O. yüzyılın ilk yarısı psikolo- bilişsel psikolojinin öncüsü olmuş­ anlamaya yol açmıştır. Bu da psiko-
jide iki düşünüşün egemenli- tur. logların, özellikle de Donald
ğinde olmuştur: (öğrenme Hebb'in ziMnsel süreçleri, sadece
teorisine odaklanan) Davranışçılık Bllişsel devrim davranış gözlemlerinden çıkarımlar
ve (bilinçdışı ve erken çocukluk Sonunda dengeyi davranışa olan yaparak değil doğrudan inceleme-
gelişimine odaklanan) psikanaliz. ilgiden zihinsel süreçleri incele- s ini sağlamıştır.
Bir önceki yüzyılda psikologları meye doğru değiştiren şey, psikoloji
meşgul eden, algı, bilinç ve bellek Bilgi-işlem benzetmesini psiko-
gibi zihinsel süreçler büyük ölçüde alanının dışından gelmiştir. lojiye ilk uyarlayanlar arasında
ihmal edilmiştir. Frederic Bartlett'in Cambridge'de
İletişim ve bilgisayar teknolojilerin- öğrencisi olan Donald Broadbent de
Kaçınılmaz olarak bazı istisna- deki gelişmeler ve yapay zekanın vardır. Broadbent 1940'larda ve
lar da vardır. İngiliz psikolog -!!. Dünya Savaşı sırasındaki ilerle- 50'lerde bilgisayar bilimcisi Alan
Frederic Bartlett ve Rus meslektaşı meler sayesinde büyüyen bir alan- Turing'in ve iletişim uzmanı Colin
Bluma Zeigamik, 1920'lerde ve açtığı yeni olanaklar beyin hak- Cherry'nin çalışmalarından etkilen-
30'larda ayrı ayrı bellek üzerinde kında yeni bir düşünce biçimine yol miştir. Ancak asıl dönüm noktası
açmıştır: Bilgi işlemci olarak beyin. ABD' de, davranışçılığın kısıtlama­
çalışmışlar, bilişsel psikologların Davranışçılığın incelemediği ya da ları yüzünden eleştirilmeye başlan­
inceleyemediği, "bilişsel süreçler" dığı zaman gerçekleşmiş ve
sonraki çalışmalarına öncülük ya da "idrak" olarak adlandırılan 1950'lerin sonundaki "bilişsel
etmişlerdir. Almanya'da Wolfgang zihinsel süreçler artık psikologlar devrim"e yol göstermiştir. Bu
Köhler'in sorun çözme ve karar için üzerinde çalışılacak bir model önemli yaklaşım kaymasının öncü-
alma üzerine çalışmaları Gestalt haline gelmiştir. Aynı zamanda leri arasında 1960'larda Harvard
psikolojisinden -algı ve algısal sinir bilimindeki ilerlemeler beynin Üniversitesi'ndeki Bilişsel
düzenlemeye yoğunlaşmış Alman işlevleri ve sinir sistemini daha iyi
düşünce okulu- yararlanmış ve

BİLIŞSEL PSiKOLOJİ 159

Ende! Tulving, Aaron Beck, Depresyon: Gordon H. Bower Elizabeth Loftus'un kitabı
hafıza ve bilgi Nedenleri ve hafızadan bilgi Tanıklık lfadesi'nde görgü
çıkarma üzerine çekmenin ruh haline
pek çok bildiri Tedavisi'nde bilişsel önebağlı olduğunu tanığı hafızasının kanıt
davranış terapisinin süren deneyleri açıklar.
yayınlar. olarak yanılma payını ortaya
anahatlarını anlatır. i
i çıkarır.
i 1978
1960'1ar i
1967
1996

1967 1971 1992 2001

1 1 1 1

Ulric Neisser, aynı Roger Shepard ve Paul Ekman, Duygunun Yüz Daniel Schacter,
Jacqucline Metzler İfadeleri'nde belli yüz Hafızanın Yedi
adı taşıyan kitabında insanların üç boyutlu bir
"bilişsel nesneyi zihinlerinde ifadelerinin evrensel ve Günahı'nda
döndürebilme yeteneğine anıların hatalı
psikolojl"yi tanıtır. sahip olduklarını gösteren dolayısıyla biyoloıik
olabileceğini
araştırmayı yayımlarlar. olduklarını ileri sürer.
gösterir.

Çalışmalar Merkezi'ni kuran tir: Roger Shepard algı ile ilgili kaygı gibi rahatsızlıklarda standart
Amerikalılar, George Armitage düşünceleri yeniden incelemiş, tedavi yöntemi olarak kullanılmaya
Miller ve Jerome Brunner de vardır. Wolfgang Köhler'in sorun çözme ve başlanır ve sadece akıl hastalıkları­
karar alma üzerine çalışmaları, nın tedavisini değil, akıl sağlığını
Yeni bir yön Daniel Ka hneman ve Amos hedefleyen pozitif psikoloji hareke-
Miller ve Bruner'in ses getiren 'Tuersky'nin kuramlarında yeniden tinin doğmasına yol açar.
çalışmaları psikolojide temel bir yön su yüzüne çıkmıştır. Ve belki de ilk
değişimine neden olur. kez, aralarında Bower ve Paul 21. yüzyılın başında bilişsel
Davranışçılar tarafından ihmal edi- Ekman'ın da bulunduğu bilişsel psikoloji MlA konuya egemen olan
len bellek, algı ve duygular gibi psikologlar duygular üzerine bilim- yaklaşımdır ve sinir bilimi, eğitim
a lanlar odak noktası haline gelirler. sel bir çalışma gerçekleştirmişlerdir. ve ekonomide de etkileri görülmek-
Bruner idrak kavramını, öğrenme ve tedir. Hatta genetik-yetiştirme tar-
gelişim psikolojisinin mevcut Ancak alaşağı edilen sadece tışmasını bile etkilemiştir; genetik
kuramlarıyla birleştirirken Miller'in bilimi ve sinir bilimindeki son
bilgi-işlem modelini belleğe uyarla- davranışçıların kuramları değildir, gelişmeler ışığında Steven Pinker
ması sonucunda psikolojinin alanı gibi evrimci psikologlar düşüncele­
genişlemiş ve bellek, aralarında Freud'un psikanalitik kuramı ve rimizin ve hareketlerimizin beyinle-
Ende! Tulving, Elizabeth Loftus, takipçileri de bilimsellikten uzak rimizin yapısıyla belirlendiğini ve
Daniel Schacter ve Gordon H. olmakla eleştirilirler. Aaron Beck bunların diğer kalıtsal özellikler
Bower'ın da bulunduğu bilişsel bilişsel psikolojinin daha etkili bir gibi olduklarını, yani doğal seleksi-
psikologlar için önemli bir çalışma terapi sağlayacağını -ve nesnel yonun yasalarına tabi olduklarını
alanı olmuştur. Ayrıca Gestalt psi- incelemeye daha yatkın olduğunu­ savunur. •
kolojisi de yeniden değerlendirilmiş- bulur. Savunduğu bilişsel terapi,
daha sonra davranışsa! terapi ve
meditasyon tekniklerini de içere-
rek, çok geçmeden depresyon ve

160

İÇGÜDÜ DİNAMİK

BİRYAPIDIR

WOLFGANG KOHLER (1887-1967)

KISACA Eğer bir şempanze bir problemi ..durur ve problemi
deneme-yanılma yoluyla çevresindeki her şeyi hesaba
YAKLAŞIM çözmeye çalışır ama
başaramazsa.. katarak düşünür. ..
Gestalt psikolojisi
Sonra bu çözümü gelecekteki ... ta ki çözüme ulaşacağı bir
ÖNCE benzer problemlere de kavrayışa ulaşana dek
1890 Avusturyalı filozof u yarlar.
Christian von Ehrenfels, kitabı
Biçimin Nitelikleri Üzerine'de L -·!'".;t-Jt-::,,~,:Ot, ·ı\,{·ı.;.'i"ı'·i'?·<··;:ff-\~·'";t'l:\·
Gestalt kavramım tanıtı r.
Bu kavrayışla öğrenme modeli [: •, .
1912 Max Wertheimer, Gestalt pasif değil, aktiftir. ;.l::. :1 f~ :i
psikolojisinin kilometre taşı \fi; !],
olan Hareketin Algısı Üzerine ' ' ' J ". - .. ~
Deneysel Çahşmalar'ı
1 9. yüzyılın sonlarında, mev- psikolojisi (daha sonraki bir gelişme
yayımlar. cut düşünce okullarıyla ters olan Gestalt kuramıyla karıştırılma­
düşen bir grup Alman psiko- malıdır) başlangıç noktası olarak
SONRA log Gestalt adını verdikleri yeni, algı, öğrenme ve anlayış gibi kav-
1920'ler Edwa rd Tolınan, bilimsel ve belirgin biçimde bütün- ramların bütün olarak düşünülmesi
Gestalt ve davranışçı cül bir yaklaşım geliştirirler. Yeni
psikolojiden aldığı fikirleri; hareketi Max Wertheimer ve Kurt gerektiğini, çeşitli parça larının
Koffka ile birlikte kuran Wolfgang
amaçlı davranışçılık (şimdi Köhler, Gestalt kelimesinin hem incelenerek araştırılmamaları
bilişsel davranışçılık) "örüntü" hem de kendi kuramlarına gerektiğinden yola çıkar.
uyarlandığında "düzenli bütün"
kuramında bir araya getirir. anlamına geldiğini açıklar. Gestalt Köhler egemen psikolojik yakla-
şım olan davranışçılığın çok basit
1935 Alman Gestalt psikologu olduğunu ve algının dinamik yapı­
Kari Duncker, Üretici sını görmezden geldiğini düşün-
Düşüncenin Psikolojisi
kitabında sorun çözme ve
zihinsel yeniden yapılandırma
deneylerini açıklar.

BİLİŞSEL PSİKOLOJİ 161

Ayrıca bkz. İvan Pavlov 60-61 • Edward Thorndike 62-65 • Edward
Tolman 72-73 • Max Wcrthcimcr 335

Köhler ödevle ilgili problemlerde Jerin davranışlarının. gerçek bir süreç- Wolfgang Köhler
veşempanzelerle çalışmış onların ten çok bilişsel bir deneme-yanılma
cevabı bulmadan önce anlık bır sürecini gösterdiği sonucuna varır, Wolfgang Köhler, Estonya'da
kavrayışla olası pek çok çözümden birini problemi önce zihinlerinde çözmekte, doğar ancak ailesi doğumun­
aktif olarak algıladıklarını fark etmiştir. !asa bir kavrayıştan ("işte" anı) sonra dan kısa süre sonra anavatan-
da çözümü uygulamaya koymaktadır­ ları Almanya'ya döner.
mektedir. Pavlov ve Thorndike hay- lar. Bu, oğrenmenin bir uyarıcıya şartlı Berlin'de doktorasını tamamla-
vanların basit bir uyarıcı-tepki bir tepkiyle gerçekleştiğini ve ödüllen- yıncaya kadar çeşitli kolejlerde
koşullandırması vasıtasıyla deneme- dirmeyle pekiştiğini savunan davra- eğitim alır. 1909'da Kurt Koff-
yanılma yoluyla öğrendiklerini söyle- nışçı görüşü çürütmektedir. ka ile birlikte, Frankfurt
mişlerdir ama Köhler onların içgörü- Şempanzeler problemi algılayarak Akademis i'nde algı deneyleri
leri ve zekaları olduğuna öğrenmektedirler, ödüller alarak değil. yapan Max Wertheimer'le çalı­
inanmaktadır. 1913-20 arasında şır; bu deneyler Gestalt psiko-
Tenerif'teki maymunsular araştırma Bu, ödüllere tepki yoluyla pasif lojisinin temellerini oluştura­
merkezine direktör olunca tezini test öğrenmeden çok, Köhler'in algı
etme imkanına kavuşur ve orada bir içinde düzenlemeyi içeren dinamik caktır.
d izi problem çözme ödevini başar­ davranış modelinin bir göstergesi-
ınaya çalışan şempanzeyi inceler. dir. Kavrayış yoluyla öğrenme 1913'te Köhler, Prusya Bi-
modeli (Gestall) -başarısızlık, limler Akademisi'nin Tene-
Kavrayış yoluyla öğrenme duraksama, algı, kavrayış ve giri- rif'teki araştırma istasyonu-
şim- aktiftir ama şempanzelerin nun direktörü olur. I. Dünya
Köhler'in gözlemleri inancını doğrular problemi çözmek için farklı giri-
ve ayrıca problem çözmeyle öğrenme­ şimlerini izleyen birisi için çok açık Savaşı'nın başlangıcından
nin Gestalt bağlamında açıklanabile­ olmayabilir çünkü şempanzenin
ceğini gösterir. Erişilemez bir yerdeki beynindeki algı düzenlemesini 1920'ye kadar orada kalır.
yiyeceğe ulaşma gibi bir sorunla kar- görmek mümkün değildir. Bizim Berlin'e dönüşünden sonra Psi-
şılaştıklarında şempanzeler ilk giri- içgüdü dediğimiz, bir problemi koloji Enstitüsü'nün direktörü
şimlerinde hayal kırıklığına uğramak­ çözmeye yönelik görünüşe göre olarak görev yapar. 1935'te
tadırlar ama sonra durup bir çözüm otomatik tepki, bu kavrayış yoluyla Nazi rejiminden kaçarak
bulmadan önce durumu enine öğrenme süreci tarafından etkilen- ABD'ye göç eder. Pek çok A-
boyuna tartmaktadırlar. Çözümleri mektedir ve kendisi de aktif, dina- merikan üniversitesinde ders
genellikle yiyeceğe ulaşmak için alet- mik bir modeldir. • verir ve 1959'da Amerikan Psi-
ler oyun alanlarında bulunan çubuk- koloji Derneği'nin başkanı se-
lar veya tahta parçaları gibi- kullan- ' 'Kavrayış, alandaki tüm çilir. Ulric Neisser kendisini
mayı içermektedir. Aynı problemle "çok onurlu ve asil kişiliğinin
daha sonra yeniden karşılaştıklarında anahatlara referansla birlikte yanı sıra gerçekten yaratıcı bir
şempanzeler anında aynı çözümü tam bir çözümü ortaya çıkarır. düşünür" olarak tanımlar.
uygulamaktadırlar. Köhler, şempanze-
Wolfgang Köhler Önemli eserleri

'' 1917 Maymunların Mantalitesi
1929 Gestalt Psikolojisi
1938 Gerçeklerin Dünyasında
Değerlerin Yeri

162

BtR İŞİ~. KESİNTİYE
UGRAMASI ONUN

H~TIRLA~MA ŞANSINI

YUKSELTIR

BLUMA ZEIGARNIK (1901-1988)

KISACA R us psikolog Bluma Zeigar- yap-bozların veya basit ödevlerin ve-
nik, Berlin'de doktorası için rildiği bir deney düzenler. Ödevlerin
YAKLAŞIM araştırma yaparken profesö- yaklaşık olarak yansında katılımcı­
Hafıza çalışmaları rü Kurt Lewin, garsonların henüz lara müdahale edilir ve işleri
hesabı ödememiş müşterilerin sipa- kesintiye uğratılır. Daha sonra akti-
ÖNCE vitelerin ne kadarını hatırladıkları
1885 Hermann Ebbinghaus, rişlerinin detaylarını , hesabı ödemiş sorulduğunda, kesilen ödevlerin ay-
önc ü kitabı Bellek: Deneysel rıntılarının, sonunda tamamlanıp
Psikolojiye Bir Katkı'yı yayım­ olanlardan daha iyi hatırladıklarını
lar. fark ettiğini söyler. Bu Zeigarnik'in, tamamlanmadıklarına bakılmaksı­
henüz tamamlanmamış işlerin bel-
1890 William James, Psikoloji- lekte farklı bir konumu olup zın, katılımcılar tarafından daha iyi
nin İlkelori'nde birincil (kısa olmadığını ve bitmiş işlerden daha hatırlandığı görülür. Zeigarnik bu-
döne m) ve ikincil (uzun dönem) iyi hatırlanıp hatırlanmadığını me- nun tamamlanmamış ödevlerin
bellek arasında ayrım yapar. rak etmesine yol açar. Katılımcılara hafızada farklı ve daha etkin bir şe­
kilde depolanmasına neden olduğu
SONRA "Zeigarnik etkisi", bir garsonun sonucuna varır.
1956 George Armitage hesabı ödemeyen müşterilerin
Miller'in Sihirli Rakam Yedi, siparişleri yle ilgili detayları. hesabı "Zeigarnik etkisi" olarak bilinen
Artı veya Eksi İki'si hafıza ödemiş müşterilerink i ne nazaran daha bu olgunun önemli çıkarımları ol-
çalışmalarına ilgiyi canlandı­ çok hatırlaması ile tanımlana bilir. muştur. Zeigarnik öğrencilerin,
özellikle de çocukların çalışırken sık
rır . molalar verilmesi haHnde daha çok
şey hatırlayabileceklerini öne sürer.
1966 Jerome Bruner, düzenle- Ancak fikirleri, belleğin araştırmalar
me ve sınıflandırmanın için yeniden önemli bir konu haline
öğrenme sürecindeki önemini geldiği 1950'\ere kadar pek önem-
vurgular.. senmeyecektir. Zeigarnik'in kuramı
belleğin anlaşılmasında çok önemli
1972 Endel Tulving olaysal bir adım olarak kabul edilir ve sade-
bellekle (belli olaylara dair) ce eğitimde değil, reklamcılık ve
anlamsal bellek (olaya ya da medyada da pratik uygulamaları ol-
duruma bağlı olmayan gerçek
bilgiye dair) arasında ayrım muştur. •
yapar.
Ayrıca bkz. Hermann Ebbinghaus 48- 49 • Jerome Bruner 164- 65 • George
Armitage Miller 168-73 • Ende! Tulving 186- 91 • Daniel Schacter 208- 09

BiLIŞSEL PSiKOLOJİ 163

BEBEK AYAK SESLERİ
DUYDUGUNDA BİR KÜME
HAREKETE GEÇER

DONALD HEBB (1904-1985)

KISACA 1 920'lerde birtakım psikolog- yeni hücre toplulukları ve faz sıraları
lar öğrenme ve hafızayla ilgili oluşurken kolayca görülebildiğini
YAKLAŞIM sorulara cevap bulmak için bulur. Davranışın Organizasyonu
sinir bilimine yönelmiştir. Bunlar (1949) adlı kitabında ayak sesleri
Nöropsikoloji arasında en dikkati çekenlerden duyan bir bebeği örnek verir. Bu
biri de Kari Lashley'dir. Lashley sesler bebeğin beyninde birtakım
ÖNCE 8inirsel bağlantıların oynadıkları nöronları uyarır; eğer durum tekrar-
1890 Wililam James beyindeki rolü inceleme yolunu açmış ancak lanırsa bir hücre kümesi oluşur.
sinir ağları hakkında bir kuram bağlantılı öğrenme sürecinde ger- Ardından "bebek ne zaman ayak
ileri sürer. çekten neler olduğunu açıklayan sesleri duyarsa... bir küme harekete
kuramı formüle eden kişi , öğrencisi geçer; bu hala aktifken bir yüz görür
1911 Edward Thomdike'ın Kanadalı psikolog Donald Hebb ve kendisini kaldıran elleri hisseder
E tki Yasası uyarıcıyla tepki ki bu da başka hücre kümelerini
olmuştur. harekete geçirir - böylece 'ayak
arasındaki bağlantıların sesleri kümesi' 'yüz kümesi ' ve
Hebb, sinir hücrelerinin aynı ' kaldırılma kümesi' ile bağlantılan­
sinirsel bir bağ veya birleşim anda ve üst üste tetiklenmesiyle dırılır. Artık bundarı sonra bebek
yaratarak "mühürlendiğini" bağlandıklarını savunur: Onları sadece ayak sesi duyduğunda
, öne sü rer. birbirlerine bağlayan sinapslar ya kümelerin üçü de harekete geçer".
da bağlantılar bu şekilde güçlen- Ancak yetişkinlerde öğrenme yeni
1917 Wolfgang Köhler'in mektedir. Tekrarlayan deneyimler hücre oluşumlarından çok mevcut
beyinde "hücre topluluklarının" hücre kümelerinin ve faz sıralarının
şempanze çalışmaları kavrayış veya bağlantılı nöron gruplarının yeniden düzenlenmesini içermekte-
oluşumu n a yol açmaktadır - sık­ dir.
yoluyla öğrenmenin deneme- lıkla "birlikte ateşlenen hücreler
yanılma yoluyla öğrenmekten birbirine bağlanır" olarak özetlenen Hebb'in hücre toplulukları
d aha kalıcı olduğunu gösterir. kuram. Benzer şekilde ayrı hücre kuramı modern sinir biliminin
toplulukları da bağlantı kurarak köşe taşıdır ve Hebbian öğrenme
1929 Kari Lashley, Beynin bizim düşünce s üreci olarak tanıdı­ olarak bilinen sinirlerle ö!jrenme
Mekanizmaları ve ZeM'yı ğımız "faz sırası"nı oluştururlar. açıklaması hala kabul edilen bir
modeldir. •
yayımlar. Hebb, bu bağlantı sürecinin
özellikle çocukların öğrenmesinde,
SONRA
1970'ler George Arrnitage Aynca hkz. Edward Thomdike 62-65 • Kari Lashley 76 • Wolfgang Köhler
Miller "bilişsel sinirbilim" 160 61 • George Armitage Miller 168- 73 • Daniel Schacter 208-09

terimirıi kullanır.

1980'ler Sinirbilimciler, beyin

işlevlerini haritalandırabile­

cekleri görüntüleme teknikleri

geliştirirler.

164

BİLMEK BİR ÜRÜN

DEGİL BİR SÜREÇTİR

JEROME BRUNER (1915-)

KISACA Her şeyi aktif deneyimle Birilerini bilgilendirmek
sadece onlara bir şeyler
YAKLAŞIM öğreniriz,
81.llşsel gelişim anlatmak değil,

ÖNCE katılımlarını teşvik
1920'1er Lev Vygotsky, bilişsel
gelişimin hem sosyal hem etmektir.
kültürel bir süreç olduğu
Verilerden anlam çıkararak akıl yürütme yoluyla bilgi ediniriz.
kuranımı geliştirir.
:u :: J1 işlemebirbilgi
1936 Jca n Piaget, kitabı biçimidir.
Çocukta Zekamn
Kökenleri'nde gelişim \1.-

kuramlarını anlatır. Bllmek bir GrCln deOll bir ırilraçtlr.

SONRA G elişim psikolojisi alanı anlama deneyim yoluyla
20. yüzyılın büyük ulaştıklarını öne sürer ama
1960'1er Bruner'in bölümünü, çevreyi "deneyim" kelimesinin anlamını
kuramlarına dayanan öğretim keşfetmeye yönelik doğal genişleterek kültürel ve sosyal
programı "İnsan: Müfredat meraklarının sonucunda çocukların deneyimi de kapsayıcı hale getirir.
Programı" ABD, İngiltere ve d üşüncesinin n asıl geliştiğini ve Vygotsky, çocukların temelde diğer
Avustralya'daki okullarca nasıl evreler halinde olgunlaştığını insanlarla etkileşim yoluyla
henimsenir. açıklayan Jean Piaget'n in öğrendiklerini söyler.

1977 Albert Bandura, gelişimi egemen liği altında geçi rmiştir. 1960'Jarda bu noktada "bilişsel
davranışsa! ve bilişsel devrim" hız kazanmaktadır;
boyutların birleşimi olarak ele Piaget'ninkinden hemen sonra zihinsel süreçler giderek daha
alan Sosyal Öğrenme İngilizceye çevrilen Lev sıklıkla beyni n "bilgi işlemcisi"ne
Vygotsky'nin kuramı da çocukların
Kuramı 'nı yayımlar.

BİLIŞSEL PSiKOLOJİ 165

Ayrıca bkz. Jean ~iaget 262-69 • Lev Vygotsky 270 • Albert Bandura 286-91

Giderek daha biçimsel
şekilde sürekli olarak
tekrarlanıp yeniden

yapılandırılır. . .

Bruner okullarda e n iyi sonucu spiral ...ve sonunda konunun New York City'de Yahudi göç-
müfredatın verdiğin i söyler. Bu müfredat, derinlemesine kavranması için meni bir ailenin oğlu olarak
öğrenci üst düzey bir an layış seviyesine doğan Jerome Seymour Bru-
çıkana kadar düşüncelerin sürekli olarak diğer bilgilere bağlanır. ner, doğuştan kördür ancak iki
tekrarlanmasını içerir. yaşında geçirdiği katarakt a-
meliyatlarının sonucunda gör-
benzetilmesiyle açıklanmaktadır. yardımsız gerçekleşemeyeceğini me yet isini kazanmıştır. Bru-
Daha önce ihtiyaçlarımızın ve ner 12 yaşındayken babası
itkilerimizin algımızı etkileme düşünür: Çocuğun gelişimi için bir kans erden ölür ve sonraki oku l
biçimleri üzerine çalışan ve neyi tür yönlendirme gereklidir ama yılları acılı annesinin sık sık
görmeye ihtiyacımız varsa onu "birini yönlendirmek... onun taşınmasıyla geçer. Önce Ku-
gördüğümüz sonucuna varan zihnine sonuçları kazımak değildir. zey Carolina'daki Duke
Jerome Bruner bu yeni yaklaşımın Daha çok sürece katılmasını Üniversitesi'nde, sonra
önemli figürlerinden biridir. öğretmektir". Bilgi edinirken sürece Harvard'da psikoloji eğitimi
aktif olarak katılmamız ve bilgiyi görür. Doktorasını 1941'de
Kavrayış ın nasıl geliştiğiyle pasif biçimde emmekten çok akıl Gordon Allport ve Kari
yürütmemiz gerekir, çünkü bilgiye Las hley'in yanında
ilgilenmiş ve böylece çocuklarda anlam veren budur. Bilişsel psikoloji Harvard'dan alır.
bilişsel süreçleri araştırmaya açısından akıl yürütme, "bilgiyi
işleme"dir, bu nedenle bilgi edinme II. Dünya Savaşı süresince
ç alışmaya başlamıştır. bir ürün ya da nihai sonuç olarak ABD Ordusu'nun Stratejik Ça-
değil, bir süreç olarak görülmelidir. lışmalar Ofisi'n de görev yapar.
İşlemci olarak beyin Bu süreçte teşviğe ve rehberliğe Daha sonra Harvard'a dönerek
ihtiyacımız vardır ve Bruncr'a göre Leo Postman ve George Armi-
Bruner araştırmalarına bilişsel bu bir öğretmenin rolüdür. tage Miller'la birlikte çalışır.
modelleri, Piaget ve Vygotsky'nin 1960'da Miller'la birlikte
fikirlerine uygulayarak başlar. Bruner, Eğitim Süreci'nde (1960) Harvard'da Bilişsel Çalışmalar
çocukların eğitim sürecinde aktif Merkezi'ni kurarlar. Bruner,
Bilişsel gelişim araştırmalarının merkezin kapandığı 1972'ye
katılımcılar olmalarının gerekliliği kadar orada kalır. Sonraki on
vurgusunu anlam yapılandırmadan yılını Oxford'da ders vererek
bilgi işlemeye, bilgiyi edinme ve fikrini ortaya atmıştır. Kitap, geçirir. Daha sonra ABD'ye dö-
depolama araçlarımıza doğru ABD'de devlet ve okul-öğretmen n erek 90 yaşına kadar öğret­
kaydırır. Piaget gibi o da bilgi düzeyinde eğitim politikalarını menlik yapmaya devam eder.
edinmenin deneyimsel bir süreç değiştiren simge bir metin haline
olduğuna inanır ama Vygotsky gibi Önemli aaarlarl
bunu tek kişilik değil sosyal bir gelmiştir. •
meşgale olarak görür. Öğrenmenin 1960 Eğitim Süreci
1966 Bilişsel Gelişim Çalışma ­

ları

1990 Anlam Yasaları

166

YAKLAŞIM Sahip olduğumuz güçlü inançlarımız ,
aksine kanıtlarla çürütülürse ..
Öğrenme kuramı
Eğer çelişkiyi kabul edersek bu, geçmiş ve mevcut
ÖNCE inançlarımız arasında daha çok tutarsızlığa neden olur.
1933 Gestalt psikologu Kurt
Lewin, Berlin Deneysel Bu yüzden yeni kanıtı inançlarımızla tutarlı hale
Psikoloji Okulu'nu bırakarak getirmenin yollarını bulabiliriz.
ABD'ye göç eder.

SONRA
1963 Stanley Milgram, otorite
figürlerine, emirler kişinin
vicdanıyla çeliştiği zaman bile
gönüllü itaat etme konusunda
yaptığı deneyleri yaY1mlar.

1971 Philip Zimbardo'nun
Stanford Hapishanesi çalışma­
sı insanların verilen rollere
nasıl uyum sağladıklarını
gösterir.

1972 Amerikalı sosyal psiko-
log Daryl Bem tutum değişikli­
ği ile ilgili alternatif kendini
algılama kuramını ortaya atar.

1980'ler Elliot Aronson,
Festinger'in kuramını savuna-
rak erginlenme ayinleriyle ilgili
deneyler yürütür.

BILIŞSEL PSiKOLOJİ 167

Ayrıca bkz. Kurt Lewin 218 23 • Solomon Asch 224-27 • Elliot Aronson 244- 45 • Stanley Milgıam 246-53 •
Philip Zimbardo 254 55 • Stanley Schachter 338

1!. Dünya Savaşı'nın sonuyla bir- rahatsızlık yaratan bir iç tutarsızlık kehanet yanlış çıkıp ardından da bi-
likte sosyal psikoloji önemli bir yaratmaktadır; Festinger buna "biliş­ lişsel çelişkilerin gelmesinden sonra
araştırma alanı haline gelmiş ve sel çelişki" adını verir. Akıl yürüterek tarikat üyelerinin inançlarını terk e-
ABD'de Massachusetts Institute of bu rahatsızlığın üstesinden gelmenin decekleri beklentisi içinde olmayı ge-
Technology'de 1945"te kurulan Grup tek yolunun inançla kanıtı tutarlı hale rektirse de bunun tersi gerçekleşmiş­
Dinamikleri Araştırma Merkezi kuru- getirmek olduğu sonucuna varır. tir. Hesap günü yaklaşırken grubun
culatından Kurt Lewin bu konuda sadakatine bağlı olarak dünyanın ba-
Sarsılmaz görüş ğışlanabileceğini söyleyen bir başka
başı çekmiştir. "mesaj" gelmiş, tarikat üyeleri daha
1954'te yerel bir gazetede bir haber da ateşli inananlar haline gelmişler­
Merkezin çalışanları arasında okuduktan sonra Festinger, bu tür- dir. Festinger sonucu önceden tah-
Lewin'in eski öğrencilerinden biri o- den bir bilişsel çelişkiye tepkiler ü- min etmiştir; aksi bir kanıtı kabul et-
lan Leon Festinger de bulunmakta- zerine çalışma fırsatı bulduğunu an- mek geçmiş inançla mevcut inkar a-
dır. İlk başta Lewin'in Gestalt psiko- lar. Bir tarikat, dünya dışı varlıklar­ rasında daha da büyük bir çelişki ya-
lojisindeki çalışmalarından etkilen- dan 21 Aralık'ta dünyanın sonunu ratacaktır. Eğer ilk inanca (ün, iş ve
miş olan Festinger, daha sonra sosyal getirecek bir sel baskını olacağı me- para) büyük çapta yatırım yapılmışsa
psikolojiye ilgi duymaya başlamıştır. sajını aldıklarını ve sadece gerçek- bu etki daha da şiddetli olacaktır.
Festinger, araştırmaları sırasında in- ten inananların uçan daireler tara-
sanların sürekli olarak dünyalarına fından kurtarılacaklarını iddia et- Festinger bilişsel çelişkinin ya da
düzen geLirmeye çalıştıklarını ve bu mektedir. Festinger ve Minnesota en azından onun engellenmesinin,
düzenin önemli bir parçasının tutarlı­ Üniversitesi'nden birkaç meslektaşı güçlü inançları olan birinin aksi bir
lık olduğunu fark eder. Bunu elde et- grupla iletişime geçer ve tasarlanan kanıtla karşılaştığında fikrini değiş­
mek için de düzenli yemek saaL!eri kıyamet gününden önce ve sonra tirmesini olasılıkdışı kıldığı sonucu-
veya işe giderken kullandıkları araç- (söylenen olayın gerçekleşmemesin­ na varmıştır; kişi kanıtlar ve mantıklı
den sonra) onlarla röportaj yaparlar. savlardan etkilenmez. Festinger bunu
larda belli bir yere oturmak gibi ru- şöyle açıklar: "Ona katılmadığınızı
tinler ve alışkanlıklar geliştirmekte­ Grubun şimdi Oak Park olarak bi- söylediğinizde arkasını dönüp gider.
dirler. Bu rutinler bozulduğunda in- linen çalışması Festinger, Henry Ri- Ona olguları veya rakamları gösterdi-
sanlar tedirgin olmaktadırlar. Festin- ecken ve Ztanley Schachter tarafın­ ğinizde kaynağınızı sorgular. Mantı­
ger aynı şeyin alışılmış düşünce ka- dan Kehanet Yanlış Çıkınca adıyla ğa başvurduğunuzda söylemek iste-
lıpları veya inançlar için de geçerli ol- yayımların. Kitap, tarikat üyelerinin diğinizi anlamakta başarısız olur." •
duğunu bulur. Çok güçlü bir inanış tepkilerini anlatmaktadır. Sağduyu,
aksine bir kanıtla karşılaştığında bu,

Leon Festinger Leon Festinger, New York'ta Rus bir tarikatla ilgili ünlü Oak Park
göçmeni bir ailenin oğlu olarak do- çalışmasını yapar. 1955'te Stan-
ğar. 1939'de City College of New ford Üniversitesi'ne geçer ve sos-
York'tan mezun olduktan sonra Io- yal psikoloji ile ilgili çalışmaları­
wa Üniversitesi'nde Kurt Lewin'in nı sürdürür. Ancak 1960'larda
altında çalışmaya başlar ve araştırmalarını algı üzerine yo-
1942'de Çocuk Psikolojisi üzerine ğurılaştırır. Daha sonra New
doktorasını tamamlar. Il. Dünya York'ta New School for Social
Savaşı'nın kalan yıllarını askeri e - Research'te tarih ve arkeolojiye
ğitimde geçirdikten sonra 1945'te odaklanır. 69 yaşında karaciğer
kanserinden hayatını kaybeder.
Massachusetts lnstitute of Techno-
lug y (MIT) bünyesindeki Grup Di- Önemli H8rlerl
namikleri Araştırma Merkezi'nde
yeniden Lewin'e katılır. 1956 Kehanet Yanlış Çıkınca
1962 Bilişsel Çelişki Kuramı
Minnesota Üniversitesi'ne pro- 1983 İnsan Mirası
fesör olarak atandığı sırada, dün-
yanın sonu kehanetinde bulunan

SİHİRLİ RAKAM

ARTI VEYA EKSİ 2

OLMAK•U••ZERE

'

GEORGE ARMITAGE MiLLER (1920-)



170 GEORGE ARMITAGE MiLLER

KISACA

YAKLAŞIM

Bellek çalışmalan

ÖNCE
1885 Hermann Ebbinghaus
öncü kitabı Hafıza· Deneysel
Psikolojiye Bir Katkı'yı yayım­
lar.

1890 William James Psikoloji-
nin İ/keleri'nde birincil (kısa
dönem) ve ikincil (uzun dönem)
hafıza arasında ayrım yapar.

1950 Matematikçi Alan
Turing'in testi bir bilgisayarın
düşünen bir makine olarak
kabul edilebileceğini gösterir.

SONRA
1972 Ende! Tulving olaysal
bellekle (belli olaylar için)
anlamsal bellek (olaya ya da
ç!uruma bağlı olınayan gerçek
bilgi için) arasınoa ayrım
yapar.

2001 Daniel Schac ter Hafıza­
nın Yedi Günahı'nda yanlış
hatırlama biçimlerimizin b ir
listesini verir.

G eorge Armitage Miller bir bölümünün tuhaflığına rağmen bilgisayar bilimlerindeki ilerlemeler
zamanlar şöyle Miller'in niyeti son derece ciddidir; yapay zeka fikrini gerçeğe daha
yakınmıştır: "Benim nitekim makale bilişsel yakınlaştırmış ve Alan Turing gibi
sorunum bir tam sayı tarafından psikolojinin ve çalışan hafıza (bilgi matematikçiler bilgisayarın
rahat bırakılmamam. Bu sayı tam parçalarının sınırlı bir zaman işleyişini insan beynininkiyle
yedi y ı ldır peşimi bırakmıyor". diliminde hatırlanması ve kıyaslarken, bilişsel psikologlar tam
Miller'ın ünlü makalesi Sihırli kullanılması) araştırmaları için bir tersiyle uğraşmaktadır; bilgisayara
Rakam Yedi, Artı veya Eksi İki: dönüm noktası olacaktır. insan beyninin işleyişini açıklamak
Bilgi İşlemedeki Kapasite için olası bir model olarak
Sınırlamalarımız bu cümlelerle Miller'ın bildirisi 1956'da, yeni bakmaktadırlar. Zihinsel süreçler
başlar ve şöyle devam eder: "Onun bilişsel psikolojinin davranışçılığın bilgi işleme bağlamında
ortaya çıkışını yöneten bazı yerini almaya başladığı sırada The
şemalar var. Ya bu sayıyla ilgili Pşychological Review'da yayınlanır. açıklanmaktadır.
gerçekten olağandışı bir şeyler var Miller'ın tüm kalbiyle benimsediği
ya da ben kötülük görme sanrısına bu taze yaklaşım, algı ve dikkat Miller'ın asıl ilgi alanı, II. Dünya
kapıldım". Başlığının ve giriş gibi zihinsel süreçler üzerine
odaklanmıştır. Aynı zamanda Savaşı sırasında konuşma algısı

üzerine yaptığı çalışmalardan
kaynaklanan ve doktora tezinin de

BILIŞSEL PSiKOLOJi 171

Ayrıca bkz. Hermann Ebbinghaus 48-49 • Bluma Zeigarnik 162 • Donald Broadbent 178- 85 • Ende! Tulving 186- 91 •
Gordon H. Bower 194- 95 • Daniel Schacter 208- 09 • Noam Chomsky 294-97 • Frederic Bartlett 335-36

' 'Bu rakamın beni inatla "Sihirli" rakamın ilk örneği, yanıp söner şekilde yansıtırlar.
mutlak sonuç aralığını -farklı Yedi noktadan daha az olduğunda
rahatsız etmesi bir tesadüften sayıda uyarıcıyı doğru olarak
çok daha fazlası. birbirinden nasıl ayırabildiğimiz­ katılımcılar kolaylıkla
ölçen deneylerden gelmiştir.
George Armitage Miller Miller'in bildirisinde adı geçen bir numaralandırabilirler ama yediden
deneyde fizikçi ve akustik uzmanı fazla olduğunda noktaların sayısını
'' Irw in Pollack katılımcılara farklı sadece tahmin etmeye başlarlar.
müzik tonları dinleterek onlardan Bu, dikkat aralığının yaklaşık altı
temelini oluşturan psikolinguistiktir. her tona bir sayı vermelerini ister. ile sınırlı olduğunu akla
Bu, onun giderek büyüyen iletişim Katılımcılar yaklaşık yedi tona getirmektedir ve Miller'ın aynı
alanına ilgi duymasına ve böylece kadar, her birine doğru sayılar
bilgi kuramıyla tanışmasına neden vermekte hiç zorlanmazlar, ancak tAmel sürecin hem mutlak sonuç
olur. Miller özellikle, iletişim alanında yediden sonra (bir ya da iki eksik hem de dikkat aralığını kapsayıp
önde gelen bir isim olan ve mesajları ya da fazla) gelen sonuçlar önemli kapsayamayacağını merak
elektronik sinyallere dönüştürmenin ölçüde bozulur.
etkili yollarını araştıran Claude etmesine neden olur.
Shannon'dan etkilenir. Shannon'ın Kaufman, Lord, ve diğerleri Bu deneylerdeki tonlar ve
tarafından 1949'da yapılan başka
düşünceleri "kırıntılar"dan oluşan bir deneyde araştırmacılar değişen noktalar Miller'in "tek boyutlu
sayılarda renkli noktaları uyarıcı" (birbirlerinden sadece tek
kodlara dönüştüren iletişim modeli katılımcıların önündeki ekrnna bir açıdan ayrılan nesneler) olarak
, tüm dijital iletişimin temelini adlandırdıklarıdır, ancak onu asıl
ilgilendiren konuşma ve dilde etkili
oluşturur. Miller de zihinsel süreçlere biçimde işleyebileceğimiz bilgi
benzer şekilde bakabileceğini miktarı ve kelimeler gibi "çok
düşünür ve 1951'de yazdığı Dil ve
İletişim adlı kitabıyla modern --.Tı
d ilbiliminin temel kurallarını belirler.
Dikkat aralığını ölçen bu deneyde kaLılımcılara
Yedi kategori saniyenin belli bir parçasında ekranda beliren farklı
Miller, Shannon'ın bilgi ölçme desenlerde lekeler sunulmuştur. Katılımcılar yediden az
yöntemini ve kendi "kanal olduğu nda sayıyı hemen hatırlamış lardır.
kapasitesi" (bir sistem tarafından
işlenebilecek bilgi miktarı) fikrini
alarak bilgi işlemci olarak kısa
dönem hafıza modeline uygular. Bu,
onun, bazen olağandan biraz daha
az yedi rakamının tekrarı ve olası
önemi tarafından "eziyet görmeye"
başladığı zamandır; "bazen biraz
daha fazla ama asla tanınmayacak
kadar değişmeyen".

172 GEORGE ARMITAGE MiLLER

boyutlu uyarıcılar"dır. Pollack'ın, girdisi ile uzun dönem hafıza ' 'Ezberleme süreci parçalar
basit tonların yerine altı açıdan arasındaki bilgi işlemci olarak
farklı (ses perdesi, uzunluk, ses kabul gören bir parçasıdır. oluşturmaktan ibaret olabilir. .
düzeyi ve konum gibi) tonlar Hermann Ebbinghaus ve Wilhelm yeter ki tüm ögeleri
koyduğu daha sonraki Wundt kısa dönem hafızanın
araştırmalarını inceler. Görünüşte yaklaşık yedi (yine yedi) ögelik bir hatırlayabileceğimiz kadar az
daha büyük miktarda bilgi kapasiteyle sınırlı olduğunu bile sayıda olsunlar.
olmasına rağmen şaşırtıcı bir öne sürmüşlerdir. Miller kendi
şekildr.l sonuçlar yine diferensiyal verdiği adla, çalışan hafızanın George Armitage Miller
yedi, artı-eksi iki, sınırındadır. Tek kapasitesinin mutlak sonuç ve
fark çeşitli değişkenlerin eklenmiş dikkat aralığı sınırlarıyla
olması yüzünden doğru cevapların
bir parça azalmasıdır. Miller örtüştüğüne inanmaktadır.
bunun, bizim "aynı anda birkaç
şeyin göreceli ham sonuçlarına" Kınntılar ve parçalar ''
ulaşmamızı sağlayacağını öne
sürer. Bu, söylenen sözler ve insan Eğer çalışan hafıza, bilgi işleme kırıntıların anlamlı bir birim
yüzleri gibi karmaşık şeyleri becerimiz anlamında yedi ögeyle oluşturacak şekilde yeniden
münferit sesleri veya özellikleri sınırlıysa, uzun dönemli hafızaya kodlanmasıdır; örneğin 21 harfli bir
işlememize gerek olmaksızın konabilecek miktarı kısıtlayan dizi 21 bilgi kırıntısını simgeler ama
tanıyabilmemizi ve ayırt potansiyel bir darboğaz vardır. eğer bu üç harfli kelimelerden
edebilmemizi açıklayabilir. oluşan bir dizi oluşturması için
Ancak Miller ne kadar sihirli
Miller insan zihnini bir iletişim görünürse görünsün uyuşmanın bölünürse, yedi parça haline gelir.
sistemi olarak görür: Girdiler sadece yedi rakamının ötesinde Bölümleme bizim bilgi kırıntılarında
çoğaldığı zaman başlangıçta olduğunu ileri sürer. Önceki modeller ve ilişkiler bulabilme
beyne iletilen miktar artmakta deneylerin tek boyutlu uyaııcılaıı becerimize bağlıdır. Aynı dili
ancak daha sonra bireyin "kanal ilgili bilginin pek çok "kırıntısı"ndan konuşmayan biri için yedi kelime
kapasitesi"ne göre düz bir çizgi oluşmuş gibi görülebilir ama tek bir anlamsız olacağından yedi parça
izlemektedir. Miller daha sonra, öge gibi işlem görmektedirler. oluşturmamış olacak, ha.la 21 kırıntı
kısa dönem hafıza modeline Miller, sınırlı mutlak sonuç olarak kalacaktır.
uygulayarak kanal kapasitesi aralıklarımız ve kısa dönem
düşüncesini bir adım ileri götürür. hafızamızın neden olduğu Miller'in kuramı başka
Kısa dönem hafıza kavramı ilk kez darboğazın üstesinden gelebilmek psikologların daha önceki
William James tarafından için çalışan hafızanın bilgi deneyleriyle de desteklenmektedir.
kullanılmıştır ve uzun zamandır "kırıntılarını" aynı ilkeyle bilgi
beyin modelinin, bilginin duyusal "parçacıkları" olarak düzenleğine
inanmaktadır. Ancak bir parça
sadece rastgele bir gruplama değil,

Miller'in parça kuramı şöyle der: Uzun rakam veya
harf dizilerini azaltarak veya arttırarak anımsanabilir
parçalar oluşturursak, çalışan hafızada tutabileceğimiz
bilgi miktarını a rttı rabi liriz .

BILIŞSEL PSiKOLOJi 173

~Ji+~il~fi İkili kod bilgiyi daha da sıkıştırılmış George Armltage Miller
paketler halinde (çok tabanlı aritmetik
(>10001(? ÖtJ aracılığıyla) yeniden kodlama George Arınitage Miller ABD,
yöntemidır. Miller bölümleme sürecinin Charleston'da doğar. 1941'de
l ôt~11ıQ001 l de benzer şekilde ışlediğini öne sürer. Alabama Üniversitesi'nden
11 ı-··o 1 o-o1ı. konuşma patolojisi üzerine
kuramı diğerlerini konuyu daha master derecesi ile mezun
1 ayrıntılı incelemeye teşvik etmiştir. olduktan sonra Jerome Bruner
Donald Broadbent çalışan hafıza ve Gordon Allport'la birlikte
5D1100i1C için gerçek rakamın muhtemelen Stanley Srnith Stevens'ın
yediden az olduğunu savunmuş ve Psikoakustik laboratuarında
,Lıı.to,1oı1oo10oJ1o0oı1ooı1ccrı bu tez daha sonra, esas rakamın, psikoloji doktorası yapmak için
parçaların uzunlukları na ve Harvard'a gider. IL Dünya
1954'te Sidney Smith ikili sayılar karmaşıklık derecelerinin yanı sıra Savaşı'nın tüm şiddetiyle
dizisinin - ikilik sayı sistemine deneğin yaşına da bağlı olarak dört yaşandığı o yıllarda, laboratuar
aşina olmayanlar için bir dizi sıfır olduğunu bulan Nelson Cowan'ın telsiz yayınlarını bozma gibi
ve birlerden oluşan anlamsız dizi- deneyleriyle doğrulanmıştır_ askeri görevler de üstlenmekte-
ezberlenmesi deneyi yapmıştır_ dir.
Smith diziyi önce basamak Miller başlangıçta bildirisinin
çiftlerine sonra da üç, dört, beşlik doğmasına neden olan sayıyı 1951'de Miller Massachu-
gruplara bölmüş ve ikili parçaları sonucunda önemsemez gibidir. setts Institute of Technology'ye
ondalık sayılara çevirerek yeniden Bildirinin son cümleleri şöyledir: gitmek için Harvard'dan ayrılır,
kodlamıştır: 01 l 'e 2 lO'a vb. Bu "Belki de tüm bu yedilerin ardında 1955'te geri döner ve Noam
sistemi kullanarak, çalışan hafıza derin ve temel bir şeyler vardır. . Chomsky ile çalışır. 1960'ta
aralığının limitini aşmamak Ama ben bunun sadece muzır bir Harvard'da Bilişsel Araştırma­
, kaydıyla, 40 veya daha fazla rakamlı Pisagoryen tesadüf olduğundan lar Merkezi'ni kurar. Daha
dizileri ezberlemenin ve doğru kuşkulanıyorum''. • sonra New York Rockefeller
şekilde söylemenin mümkün Üniversitesi ve Princeton
' 'İnsanların yaptığı dilbilimsel Üniversitesi'nde profesör olarak
olduğunu bulmuştur. yeniden kodlama bana çalışır_ 1991'de Ulusal Bilim
düşünme süreçlerinin can Madalyası ile ödüllendirilir_
Büyük miktarlarda bilgiyi damarı gibi geliyor
ezberlemeye yardımcı olması için George Armitage Miller Önemli eserleri
bölme ve yeniden kodlamanın çok
kolaylık sağladığı ortadadır ama bu '' 1951 Dil ve İletişim
sadece mnemonik bir hileden 1956 Sihirli Rakam 7, Artı veya
fazlasıdır_ Miller bu tür bir yeniden Eksi2
1960 Planlar ve Davranış
kodlamanın "üstesirıden Yapısı (Eugene Galanter ve
Kari Pribram'la birlikte)
gelebileceğimiz bilgi miktarını
arttırmak için aşırı güçlü bir silah"
olduğunu işaret eder; bilgisel
darboğazı etkili biçimde

genişletmek tedir.

Hafıza araştırmalan

Miller sonraki çalışmalarında
hafıza konusundan uzaklaşmış ama

174 KISACA

GGOO.••.RRUU.••.NNUD••ŞU..TG,,,.E, U..NDEN YAKLAŞIM
FAZLASI YARDIR
Bllişsel terapi
AARON BECK (1921-)
ÖNCE
1890'lar Sigmund Freud
psikoterapiye analitik bir
yaklaşım sunar.

1940'lar ve 1950'ler Fritz
Perls, Laura Perls ve Paul
Goodman'la birlikte Gestalt
terapisini -psikoterapiye
bilişsel bir yaklaşım- gelıştirir.

1955 Albert Ellis, Rasyonel
Duygusal Davranış Terapisi'ni
tanıtarak analiz geleneğini

kırar.

SONRA
1975 Martin Seligman "öğre­
nilmiş çaresizlik" kavramını
Çaresizlik: Depresyon, Gelişim
ve Ôlüm Üzerine adlı kitabında

tanımlar.

1980'ler Beck'in fikirleriyle
Joseph Wolpe'un davranış
terapilerinin bir karışımı yeni
bilişsel davranış terapilerinin
doğmasına yol açar.

P sikolojinin kendi başına
ayrı bir alan olarak kabul
edilmesinden sonra, 20.
yüzyılın başlarında iki önemli
düşünce okulu ortaya çıkmıştır:
Ivan Pavlov'un deneylerinden
doğan - ABD'de kesinlikle başı
çeken- ve deneysel psikolojiye
egemen olan davranışçılıkla
Sigmund Freud ve takipçilerinin
klinik psikolojinin temelini oluştu­
ran psikanalitik yaklaşımı. Bu iki
yaklaşım ın pek az ortak noktası
vardır. Davranışçılar kendilerinden
önceki psikologların iç gözleme
dayanan, felsefi yaklaşımını redde-
derler ve konuyu daha bilimsel,
kanıt temelli bir zemine çekmenin
mücadelesini verirler.

BİLİŞSEL PSiKOLOJi 175

Ayrıca bkz. Joseph Wolpe 86- 87 • Sigmund Freud 92-99 • Frilz Perls 112-17 •
Albert Ellis 142- 45 • Martin Seligman 200-01 • Paul Salkovskis 212-13

Psikanalitik terapi, mevcut Bilişsel terapi insanların
rahatsızlıkları çözmek için deneyimleriyle ilgili

hastanın bilinçdışını algılarını incelemeye
önem verir.
derinlemesine incelemeyi
vurgu yapar.

Psikanalitik terapinin Bilişsel terapinin başarısının AaronBec:k
güçlü deneysel kanıtları
başarısının kanıtları Rhode Island, Providence'ta
vardır. doğan Aaron Temkin Beck;
gerçekler ya da araştırmalara Rus Yahudisi göçmen bir
değil, kişisel hikayelere ailenin oğludur. Küçükken
atletik ve dışa dönük bir çocuk
dayanır. olmasına rağmen 8 yaşınday­
ken geçirdiği ciddi bir hastalık
Etkili tedaviye giden yol bilinçdışında değil, yüzünden daha çalışkan ve içe
bir rahatsızlığın hastanın algılarında kendisini nasıl d önük biri olur. Aynca tıpla
ilgili her şeye karşı bir korku
gösterdiğinin incelenmesinden geçer. geliştirir ve bunun üstesinden
gelmeye, azimli bir şekilde
Psikanalistlerse iç gözlemleri başlamışlardır, Aaron Beck de doktor olmaya karar verir.
kanıtlardan çok kuramlarla incele- 1946'da Yale'den mezun olur ve
yerek tezlerini savunurlar. onlardan biridir. 1953'te psikiyatri dalında
Beck 1953'te psikiyatr oldu- uzmanlığını alana dek Rhode
Bilişsel devrim Island hastanesinde çalışır.
20. yüzyılın ortalarında psikolojiye ğunda, deneysel psikoloji zihinsel Klinik psikolojiye psikanalitik
bu iki yaklaşım da eleştirel bir ince- süreçler üzerine odaklanmaktadır;
lemeye tabi tutulmuşlardır. Ancak vakit "bilişsel devrim"in şafağını yaklaşımdan düş kırıklığına
davranışçılık, deneysel çalışma­ göstermektedir. Ancak bilişsel
larda bilişsel psikoloji tarafından uğrayan Beck bilişsel terapiyi
yerinden edilmiş olsa da, klinik psikologların kı lgısal yaklaşımları başlatır ve daha sonra
kısımda psikanalitik modelin yerini Philadelphia'da şimdi kızı Dr
alacak bir alternatif henüz bulun- davranışçılarınkinden çok da farklı Judith Beck tarafından yöneti-
mamaktadır. Psikoterapi pek çok değildir. Aksine, kuramları için len Beck Bilişsel Terapi ve
biçimlere evrilmiştir ama psikana- kanıt oluşturmakta bile daha titiz- Araştırma Enstitüsü'nü kurar.
liz ve bilinçdışını incelemeyle ilgili dirler. Beck de buna bir istisna teş­
temel düşünce, bunların tümünde kil etmez. Psikanaliz eğitimi almış ÖDemll ...r1er1
ortaktır. Bazı psikologlar bu tür bir ve uygulamasını yapmıştır ama bu
terapinin geçerliliğini sorgulamaya yöntemin terapideki etkisi konu- 1972 Depresyon: Nedenleri ve
sunda kuşkuları vardır. Psikanalizin Tedavisi
başarı oranlarına dair -vaka rapor- 1975 Bilişsel Terapi ve Duy-
larının anekdotsal kanıtları gusal Bozukluklar
dışında- hiçbir güvenilir araştırma 1980 Klinik, Deneysel ve
Kuramsal Olarak Depresyon
1999 Nefret Mahkılmları:
Öfke, Kin ve Şiddetin Bilişsel
Temelleri

176 AARON BECK

' 'Psikanalizin inanç temelli bir çevrilmiştir. Bazı analistler, analiz yatan duyguları , itkileri ve baskıları
terapi olduğu sonucuna fikrini yanlış bulıınların, kendileri incelemeyi ilke edinen geleneksel
vardım. yeterince analiz edilmediklerinden psikanalizin tamamen zıddıdır.
AaronBeck böyle yaptığını savunmaktadırlar. Beck'in "bilişsel terapi" analizi
bunu gereksiz hatta zararlı olarak
'' Beck hem bu tartışmaların görür. Hastanın algısı göründüğü
ortada dönüp durmasından hem de gibi kabul edilmelidir; Beck'in sev-
bulamamıştır. Kendi deneyimle- terapistin kendi kişiliğiyle bağlantı diği deyişle "görünüşle, görünen-
rinde de hastaların sadece küçük den fazlası vardır".
bir bölümü analiz yoluyla ilerleme kurulmasından şüphe duymaktadır.
gösterebilmişlerdir. Terapistler ara- Beck'in bununla anlatmak iste-
sındaki genel kanı hastaların, hepsi Psikanaliz uygulaması konusunda diği depresyonun dolaysız belirtile-
eşit sayılarda olmak üzere, bazıları­ kişisel deneyiminin verdiği avan- rinin - olumsuz "otomatik düşünce­
nın daha iyiye, bazılarının daha tajla birleşince bu şüpheler onu, ler"- terapi için gereken tüm bilgiyi
kötüye gittiği ve bazılarının da aynı terapiyi her yönüyle derinlemesine sağladığıdır. Eğer bu düşünceler
kaldığı yönündedir. incelemeye, geliştirilebilecek yön- incelenip aynı duruma dair nesnel,
temler varsa bulmaya sevk eder. rasyonel bir görüşle kıyaslanırsa,
Pek çok psikanalistin nesnel Psikoterapiye başvuranlar arasında hasta kendi algısının nasıl çarpık
bilimsel incelemeye direnç göster- en çok şika.yet nedeni olan depres- olduğunu görebilir. Örneğin işinde
mesi özellikle kaygı vericidir. yonun temeli ve tedavisini değer­ terfi önerilen bir hasta, "Yeni işim
Deneysel psikoloji veya tıpla kıyas­ lendirmek için tasarlanmış bir dizi çok zor olacak ve ben başaramaya­
deney yürütür. Elde ettiği sonuçlar, cağım" gibi olumsuz düşünceler
landığında , sonuçları bakımından bu durumun bilinçdışı duygu ve ifade edebilir; durumun bu şekilde
itkileri incelemekle tedavi edilebile- algılanması da endişe ve mutsuz-
uygulayıcılarına göre ciddi değiş­ ceğini doğrulamak bir yana, bam- luğa neden olur. Terfiye daha akılcı
kenlikler gösteren psikanaliz, başka ve çok farklı yorumları işaret bir açıdan bakmak onu bir ödül,
büyük ölçüde inanç temellidir. etmektedir. hatta aşılması gereken bir zorluk
Saygınlık çoğunlukla yalnızca ana- olarak görmek olabilir. Depresyona
listlerin kişisel karizmalarına Algılan değiştirmek neden olan durum değil, hastanın
dayanmaktadır. Beck "psikanalitik durumu algılayış biçimidir. Bilişsel
mistik bunaltıcıdır... Biraz evanje- Beck'in hastaları depresyonlarını
lik harekete benzer" sonucuna tanımlarlarken farkında olmadan, Çarpık görüntülü bir ayna dünyayı
varır. Pek çok psikanalist, kuramla- kendileri, gelecekleri ve genelde korkunç ve çirkin gösterir. Benzer şekilde
toplum hakkında olumsuz düşün­ depresyon da hayat hakkında olumsuz
rının eleştirilmesini kişisel saldırı­ celer ifade etmektedirler. Beck'in bir perspektif oluşturarak hastaların ken-
deyimiyle bu "otomatik düşünceler" dilerini çaresiz hissetmelerine yol açar.
lar olarak değerlendirmektedir ve hastaların deneyimlerini algılama
Beck çok geçmeden psikanalizin biçimlerinin -onları kavrayışları­
geçerliliğine yönelik her sorgulama- nın- sadece depresyonlarının bir
nın kişisel suçlamayla karşılanması belirtisi olmadığını aynı zamanda
olıısılığının büyük olduğunu fark etkili bir terapi yöntemi bulmada rol
eder. Bir keresınde Amerikan oynayabileceği sonucuna varır.
Psikanaliz Enstitüsü'ne üyelik tek- 1960'larda aklına gelen bu düşünce,
lifi "bilimsel çalışmalar yürütme eşzamanlı olarak algı gibi zihinsel
arzusunun uygunsuz biçimde ana- süreçleri arıştırarak, bilişsel psiko-
liz edildiğinin bir işareti olduğu" lojinin egemenliğini kuran deneysel
gerekçesine dayandırılarak geri psikolojideki ilerlemelerle uyumlu-
dur.

Beck bilişsel bir modeli tedaviye
uyguladığında depresyonu yen-
mede ilk adımın hastalarına, algıla­
rının ne kadar gerçekçi ya da çarpı­
tılmış olduğunu fork edip
değerlendirmeleri için yardım
etmek olduğunu keşfeder. Bu, altta

BİLİŞSEL PSİKOLOJi 177

' 'Yanlış inançlan düzelterek model kullanması büyük bir yeni- İnsanların aynı durumu nasıl de-
liktir. Psikanalize tepkisinde,
aşırı tepkileri azaltabiliriz. 1950'lerin ortalarında Rasyonel ğerlendirecekleri mizaçlarına bağlı­
AaronBeck Duygusal Davranış Terapisi 'ni
geliştiren Albert Ellis'in çalışmala­ dır. Beck'in bilişsel terapisi, hastala-
'' rından etkilenmiştir ve hiç kuşku­ kendirın algılarını sorgulamalarına
suz, dünyanın her yerindeki davra- ve daha olumlu bir bakış açısı geliş­
terapi hastanın, bunun ne kadar nışçıların çalışmalarından da tirmelerine yardımcı olabilir.
önyargıh bir görüş olduğunu fark haberdardır. Bunlar arasında
etmesine ve daha gerçekçi ya da Güney Afrikalı Joseph Wolpe ve Beck'in öncü çalışmaları psiko-
geniş açılı bir düşünme yöntemi Arnold A. Lazarus da vardır. terapi için dönüm noktası olmuş ve
bulmasına yardım edebilir. Yaklaşımları farklı olsa da terapile- hatırı sayılır bir etki yaratmıştır.
rinin Beck'inkiyle ortak noktaları KHnik psikolojiye bilişsel bir yakla-
Deneysel kanıtlar vardır: Derinlemesine bilimsel şım getirmesinin yanı sıra onu
metodoloji kullanmaları ve zihinsel bilimsel incelemeye açarak psika-
Beck'in bilişsel terapisi hastaları­ ve duygusal bozukluklara neden nalizin zayıflığını gözler önüne
nın çoğunda işe yarar. Dahası olduğu ileri sürülen biHnçdışının sermiştir. Bu süreçte depresyonun
bunun işe yarayacağını gösterme yapısı ve şiddetini değerlendirmek
şansı da bulur çünkü bulguları için önemini reddetmeleri. için bugün de kullanılmakta olan
deneysel kanıtlar elde etmek ama- Bilişsel terapinin başarısı bir yöntemler bulmuştur. Bunlardan
cıyla bilimsel yöntemler uygulamış­ bazıları şöyle sayılabilir: Beck
tır. Hastaları için özel değerlen­ kez tescillendikten sonra giderek Derpesyon Envanteri, Beck
dirme formları tasarlamış, böylece artan bir yaygınlıkta, depresyon Çaresizlik Ölçeği, Beck İntihar
ilerlemelerini yakından gözlemleye- tedavisinde kullanılmaya başlan­ Düşüncesi Ölçeği ve Beck Kaygı
bilmiştir. Sonuçlar, bilişsel terapi- mıştır. Beck daha sonra bu terapi- Envanteri.•
nin hastaların geleneksel psikana- nin kişilik bozukluğu ve hatta şizof­
liz altındaki hastalardan daha iyi reni gibi başka durumlarda da ' 'Bana güvenmeyin,
hissetmesine neden olduğu ve yararlı olabileceğini bulur. Etkili beni test edin.
bilişsel terapi gören hastaların ken- olduğu kanıtlandığı takdirde her AaronBeck
dilerini daha çabuk iyi hissettikle- türlü yeni fikre açık olan Beck
rini göstermiştir. Beck'in terapisi ayrıca, 1980'1erdeki pek çok psiko- ''
ile ilgili her iddiası için kanıt sağ­ terapist gibi, davranış terapisinin
lama ısrarı, yöntemini nesnel ince- unsurlarını kendi tedavisine ekle-
lemeye açık hale getirmiştir. miştir. Bu da günümüzde psikolog-
Üstelik pek çok başarılı psikanalis- lar tarafından kullanılan bilişsel
tin övündüğü guru benzeri konumu davranış terapisinin çeşitli biçimle-
elinin tersiyle iterek başarılı olanın rinin doğması ile sonuçlanmıştır.
terapist değil, terapinin kendisi
olduğunu göstermek için çırpın­

maktadır.

Beck geleneksel psikanalizi
tatmin edici bulmayan tek hatta ilk
psikolog değildi ama bilişsel bir

• •


BiR KEREDE



D•iNLEYEB•iL•iRi•Z

DONALD BROADBENT (1926-1993)



180 DONALD BROADBENT

KISACA 1!. Dünya Savaşı öncesinde farkına varması da burada olur. Bu,
İngiltere'de psikoloji, Avrupa onun pilotların karşı karşıya
YAKLAŞIM ile ABD'nin gerisinde kalmış kaldıkları bazı sorunlara farklı bir
bir akademik disiplindir. Britanyalı açıdan bakmasına yol açar. Bu
Dikkat kuramı psikologlar başka yerlerde gelişen sorunların basit mekanik
davranışsa! ve psikoterapik olanlardan çok psikolojik nedenleri
ÖNCE okulların ayak izlerini takip ve cevapları olduğunu düşünür. Bu
1640'lar Rene Descartes etmektedirler. Üniversitelerin yüzden de RAF'tan ayrıldıktan
insan bedeninin zihni ya da varolan az sayıdaki psikoloji sonra Cambridge Üniversitesi'nde
ruhu olan bir makine olduğunu bölümlerinde doğa bilimlerinin psikoloji eğitimi alır.
söyler.
izlediği yaklaşım geçerlidır: Broadbent'in Cambridge'deki
1940'lar İngiliz psikolog ve akıl hocası Frederic Bartlett de
APU direktörü Kenneth Craik Kuramsal spekülasyonlardan çok onunla aynı kafadandır. Bartlett
insan ve yapay zekanın bilgi pratik uygulamalara vurgu yapılır. mükemmel bir bilim adamı ve
İngiltere'nin ilk deneysel psikoloji
işlemesini kıyaslayan akış İlk bilişsel psikologlar profesörüdür. En önemli kuramsal
şemaları hazırlar. arasındaki en itibarlı isim haline keşiflerin pratik sorunlara çözüm
gelecek olan Donald Broadbent, bulmaya çalışırken yapıldığına
SONRA Kraliyet Hava Kuvvetleri'nden inanır. Bu düşünce Broadbent'e
1959 George Armitage (RAF) ayrılarak psikoloji üzerinde çekici gelir ve onu 1944'teki
çalışmaya karar verdiğinde açılışından sonra Uygulamalı
Miller'ın çalışmaları kısa kendisini işte bu umut verici Psikoloji Birimi'nde (APU)
olmayan akademik ortamda Bartlett'in altında çalışmaya teşvik
dönem belleğin en fazla yedi bulmuştur. Ancak uygulamalı eder. Broadbent'in en çok ses
parça bilgiyi tutabileceğini yaklaşım, savaş döneminde getiren işlerini yaptığı yer de burası
gösterir. havacılık mühendisi ve pilot olarak
edindiği deneyimlerden mükemmel olur. O zamanlar psikolojide
1964 İngiliz psikolog Anne şekilde yararlanan Donald egemen olan davranışçı yaklaşımı
Treisman daha az önemli Broadbent için idealdir. görmezden gelerek RAF'ta
bilgilerin filtre evresinde karşılaştığ ı pratik sorunlar üzerine
elenmediğini ama zihin Uygulamalı psikoloji yoğunlaşır. Örneğin birbirlerine çok
tarafından "gölgolonebilmesi" Broadbent 17 yaşındayken RAF'a benzeyen kontrol düğmelerin bazen
için zayıflatıldığını (sesi katılmış ve eğitimin bir parçası
kısmak gibi) öne sürer. olarak ABD'ye gönderilmiştir. pilotların aklını karıştırmaktadır;
Psikolojinin ve ele aldığı sorunların
bazı uçaklarda tekerlekleri

Duyulardan gelen bilgi. ..

BiLiŞSEL PSİKOLOJi 181

Aynca bkz. Rene Descartes 20-21 • George Armitage Miller 168- 73 •
Daniel Schacter 208-09 • Frederic Bartlett 335 36

il. Dünya Savaşı'na ait bir uçak düşüncesinde başka bir savaş Donald Broadbent İngiltere,
insanı sersemletecek kadar çok bilgi zamanı araştırma ürününden Birrningharn'da doğar. Anne-
verisi göstergesine sahiptir. Broadbent etkilenmiştir; bu da bilgisayarların babasının boşanmasını takiben
pilotların bilgileri nasıl öncelik sırasına ve "yapay zeka" fikrinin gelişimidir. ilk gençlik yıllarını Galler'de ge-
koyduklarını ve bu işe yardımcı olacak çirdiği için kendisini Galli sayar.
tasarım değişikliklerini bulmakla APU'nun ilk direktörü Kenneth Prestijli Winchester College'den
Craik birimdeki görevinden bir burs kazanır ve ardından 17
ılgıleniyorlardı. ayrılırken Broadbent'in üzerinde yaşında Kraliyet Hava
çalışabileceği pek çok önemli Kuvvetleri'ne katılır, pilotluk e -
kapatmak için kullanılan pedalla taslak ve akış şeması bırakmıştır. ğitimi alır ve havacılık mühen-
flapları açmak için kullanılan pedal disliği üzerine çalışır.
• birbirinin aynısıdır ve ikisi de Aynı zamanda matematikçi
koltuğun altına konmuştur, bu da Alan Turing gibi şifre kırıcılar da 1947'de Hava
sıklıkla kazalara neden olmaktadır. bilgi işleme kavramını ele Kuvvetleri'nden ayrılır ve
Broadbent pilotların kapasite ve almışlardır ve Broadbent savaş Cambridge'de Frederic
sonrası dönemde bunu "düşünen Bartlett'ın altında psikoloji ü-
kısıtlamalarının , kullanım sırasında makine" fikrine uyarlar. Bir zerine çalışır. Daha sonra yeni
makinenin beynin işleyişiyle kurulan Uygulamalı Psikoloji
ortaya çıkmadan, henüz tasarım kıyaslanması güçlü bir benzetmedir Birimi'ne (APU) katılır ve
sürecinde dikkate alınmasıyla bu ama fikri tersine çevirerek insan 1958'de buranın direktörü olur.
beynini bilgi işleyen bir makine İki kez evlenen, utangaç, cö-
olayların önlenebileceğini düşünür. olarak düşünen Broadbent mertliğiyle ünlü Broadbent
olmuştur. Bu, özünde, bilişsel "Püriten özellikleri' nedeniyle
Broadbent psikolojiyi, pilotların psikolojiyi davranışçılıktan ayıran işinin bir ayrıcalık olduğuna
yeteneklerini neyin etkilediğini noktadır: Bilişsel psikoloji zihinsel ve gerçek bir fayda sağladığı­
daha iyi anlamak için kullanmakla süreçleri araştırır, onların na inanır. 1974'te CBE ile ödül-
ilgilenir. Pilotların büyük davranışlardaki göstergelerini lendirilmiş ve Oxford, Wolfson
miktarlarda yeni gelen bilgiyle başa College'da akademi üyesi ola-
çıkmaları ve sonra iyi kararlar değil. rak görevlendirilmiş ve
verebilmek için bunlardan ilgili 1991'deki emekliliğine kadar o-
olanları seçmeleri gerektiği açıktır. Broadbent'in dikkatimizin nasıl rada kalmıştır. Bundan iki yıl
Broadbent, çok fazla kaynaktan işlediğini araştırmak için sonra 66 yaşında kalp krizi so-
gelen bilginin hataların sıklığını sezgilerini destekleyecek deneyler nucu hayatını kaybetmiştir.
arttırdığını düşünmektedir. Bilgiyi tasarlaması gerekir. Mühendislik
nasıl işlediğimizle ilgili Önemli ••erleri

1958 Algı ve İletişim
1971 Karar ve Stres
1993 İnsan Zekasının Simulas-
yonu

182 DONALD BROADBENT

altyapısı bir kuramı üzerine inşa ' 'Zihnimiz bir seferde pek çok yapılmış ilk deneydir. Broadbent
edebileceği kanıtlar bulana kadar hava trafik kontrolü modelini
tatmin olmayacağı anlamına kanalı alabilen bir radyo gibi izleyerek deneklerine kulaklıklar
gelmektedir ve aynı zamanda bu aracılığıyla işitsel (ses temelli) bilgi
araştırmanın pratik uygulamaları düşünülebilir. sunar. Sistem, katılımcıların aynı
olmasını istemektedir. APU'nun anda -biri sağ biri sol kulaklarına
uygulamalı psikolojiye adanmış Donald Broadbent olmak üzere- iki bilgi akışı
olması, Broadbent için sadece
terapötik uygulamaları değil, aynı '' gönderilebileceği şekilde
zamanda toplumu bütünüyle
ilgilendiren uygulamaları da mesajla uğraşabildiklerini fark tasarlanmıştır. Broadbent denekleri
içermesi anlamına gelmektedir ve etmiştir. Onu ilgilendiren asıl konu bu bilgiyi ne kadar akıllarında
araştırmalarının kamu fonuyla çeşitli kaynaklardan gelen farklı tutabildiklerini tes eder.
destekleneceğinden son derece bilgiler arasından en önemli olanını
emindir. seçmelerini sağlayan zihinsel Kuşkulandığı gibi denekler iki
süreçtir. Beyinde bu bilgiyi işleyen kanaldan gelen bilginin tümünü
Tek seferde bir ses ve bu elemeyi yapan bir mekanizma tekrarlamayı başaramazlar. Bir
seferde en çok bir sesi
Broadbent'in en önemli olması gerektiğini düşünmektedir. dinleyebileceğimizle ilgili
deneylerinden biri, hava trafik düşüncesi doğrulanmıştır, ancak
kontrolü ile yaşadığı deneyimlerden Broadbent'in geliştirdiği ve çift deneklerin nasıl olup da gelen
esinlenmiştir. Yer ekibi genellikle, kulaklıklı dinleme deneyi olarak bilginin bazılarını tutup diğerlerini
kalkan ve inen uçaklardan aynı bilinen deney, seçici dikkat görmezden geldiği ile ilgili soru
anda gelen pek çok yeni bilgiyle hala ortadadır.
uğraşmak zorundadır. Bu bilgiler beynimizin duyular aracılığıyla
operatörlere telsiz aracılığıyla sürekli olarak aldığı devasa veriler Broadbent mühendislik
iletilmekte ve kulaklıklar arasından ilgisiz bilgileri eğitiminin ilk yıllarını düşünerek
aracılığıyla da alınmaktadır. Daha "filtrelemesi" süreci- alanında beynin içinde olduğunu düı;;ündüğü
sonra hava trafik kontrolörleri bu süreci açıklayan mekanik bir model
bilgiler üzerinden hızlı kararlar tasarlar. Birden fazla bilgi girişi
alma durumundadırlar. Broadbent kaynağı varsa ve beyin gelen tüm
onların her seferinde ancak tek bir bilgiyi işleyemiyorsa, o zaman bu
bilgilerin bir "darboğaz"a ulaşması
gerektiğine inanır; bu noktada bir
girdi kanalına izin verecek bir tür
"filtre" olmalıdır. Bunu açıklamak
için kullandığı benzetme de çok
pratiktir: Y şekilli bir tüp tanımlar.
Bu tüpün iki ağzından pinpon
topları gönderilmektedir. Birleşim
noktasında bir kanalın ya da
diğerinin ağzını kapatan bir
kapakçık bulunmaktadır ve bu
kapakçığın izin verdiği kanaldan
gelen toplar tüpün gövdesine
geçebilmektedir.

Ancak ortada hala bir soru
vardır: Bu filtre hangi evrede
işlemeye başlamaktadır? Orijinal

Hava trafik kontrolörleri aynı anda
çok sayıda sinyalle uğraşmak
zorundadırlar. Broadbent dinleme
deneylerinde bu problemi kullanarak
dikkat süreçlerinı tanımlayabilmiştir.

BILIŞSEL PSiKOLOJi 183

çift kulaklıklı dinleme deneyinin
bir dizi çeşitlemesi ile Broadbent
bilginin duyular aracılığıyla
alındığını ve sonra kendisinin kısa
dönem hafıza deposu adını verdiği
bir depoya geçirildiğini anlar.
Filtrelemenin de bu evrede

gerçekleştiğine inanmaktadır.

Bilginin dikkat için ne zaman ve
nasıl elendiği ile ilgili tanımı
"Broadbent Filtre Modeli" olarak
tanınır ve sadece teoriyi pratikle
birleştirmesiyle değ il , beynin
işleyişin i bir tür bilgi işleme g ibi
değerlendirmesiyle de deneysel
psikolojiye tamamıyla yeni bir

yaklaşım getirmiştir.

Kokteyl partisi problemi konuşmalarına yönelmemiz nasıl göre öncelik kazanarak
mümkün oluyor? verilebilecektir.
Seçici dikkat sorununa parmak
basan tek kişi Broadbent değildir. Bu soruların yanıtını bulmak Broadbent ve Cherry filtreleme
Bir diğer İngiliz psikolog, Calin için Broadbent dikkatini kendi sürecini test etmek için pek çok
Cherry de 1950'lerde bu konuyu modelindeki filtrenin yapısına çift kulaklıklı dinleme deneyinde
araştırmıştır. Psikolojiden çok çevirir. Tam olarak hangi bilgileri birlikte çalışırlar. Filtrelemenin
iletişim alanında çalışan Cherry filtrelemekte ve hangilerinin beklentilerden de etkilendiğini fark
"kokteyl partisi problemi " dediği geçişine izin vermektedir? Başka ederler. Bir deneyde,
konuyu ortaya atmıştır. Sorusu bir özenli deney sürecinden sonra, katılımcılardan her bir kulağa
şudur: Pek çok insanın konuştuğu elemenin yalnızca bilginin içeriği eşzamanlı olarak aktarılan farklı
bir partide, bu konuşmalar (ne söylendiği) ile değil, mesajların, sayı setlerini dinlemeleri istenir.
a rasından hang isine kulak verip sesin netliği veya tonu gibi fiziksel Bazı deneklere ilk önce hangi
hangisini yok sayacağımızı nasıl özellikleriyle de ilgili olduğunu kulaklarının (bilgi kanalı)
, belirliyoruz? Ve dikkatimizi bulur. Bu da bilginin kısa dönem sorulacağı söylenir, diğerleri ise
yoğunlaştırdığımız "A" hafızada, bir an lığına hiçbir talimat almazlar. Sonuçlar,
konuşmasından "B" veya "C" depolanmasına rağmen ancak ilk önce hangi bilgi aktarılan
filtrelendikten sonra anlam için kulağın soru lacağını bilen kişilerin
' 'İki sesten biri, doğruluğuna işlenmekte ve gerçekten dikkatlerini o kulağa yönelttiklerini
ve diğer kulağa aktarılan bilginin
bakılmaksızın, cevaplanmak anlaşılmakta olduğunu hafızada doğru olarak
üzere seçilir, diğeri göz ardı kaydedilmediğini gösterir. Tüm
düşündürmektedir. Bu bulgu hava deneklerin ilk önce hatırlamalarının
edilir. trafik kontrolüne uyguladığında istendiği veya kendi seçtikleri
Donald Broadbent önemli çıkarımları olur. Örneğin bilgiyi daha sonrakilerden daha
kararlar, olası ilgisiz ve yanlış bilgi
'' üzerinden değil, anlam ve önemine

184 OONALD BROADBENT

doğru biçimde hatırladıkları göstermeye başladığı bir döneme bir konuşma, bir kişi için özel önem
görülür. Bunun, denek onu bulup denk gelmiştir. Kitap yavaş yavaş taşıyan bilgiler -örneğin adı­
çıkarmaya çalışmadan önce yeni bilişsel psikoloji gelişiminde içeriyorsa, dikkat, daha önce
bilginin parçalarının kısa dönem dönüm noktalarından biri haline odaklandığı konuşmadan ayrılıp o
gelir. Sonuç olarak Broadbent
hafızadan kaybolmasına bağlı kamuoyu tarafından değilse de konuşmaya kaymaktadır.

olduğu düşünülür. 1957'de meslektaşları tarafından APU'da daha sonra yapılan çift
Broadbent şöyle yazmıştır: "Tek kulaklıklı dinleme deneyleri
seferde sadece bir sesi Britanya'nın ilk önemli psikologu Cherry'nin bulgularını doğrulamak­
dinleyebiliriz ve en iyi olarak tanınır ve aynı yıl Bartlett'in tadır: Dikkat, hafıza depolarındaki
hatırladıklarımız ilk yerine APU'nun direktörlüğü ile geribildirimleri, önceki deneyimleri
ödüllendirilir. ve beklentileri de kullanarak, fizik-
duyduklarımızdır". sel özellikler ama aynı zamanda
Ancak yaptıklarıyla yetinmeyen anlam bakımından da filtrelenmek-
Modeli değiştirmek Broadbent bu yeni görevi dikkat tedir. Örneğin siren sesi tüm dik-
Broadbent 1958'de araştırmalarının üzerindeki çalışmalarını katleri o sese çevirir. Bu da bilginin
sürdürmek, araştırmasının dikkat verilmek üzere seçilmeden
sonuçlarını Algı ve İletişim adlı kapsamını genişletmek ve önce, bir şekilde anlaşıldığını
kitabında yayımlar. Kitap dikkat, kuramını geliştirmek için bir fırsat
anlama ve hafıza üzeri ne olarak görür. Filtre modelinin düşündürmektedir.
araştırmanın çerçevesini başlangıç noktasından kokteyl
anahatlarıyla etkili biçimde partisi problemine ve Cherry'nin Broadbent filtre modelinin
çizmektedir ve zamanlaması da dikkat için seçilen bilginin yapısını değiştirilmesi gerektiğini fark eder
dikkate değerdir çünkü ABD'de araştırmak olarak tanımladığı ama bu değişiklikleri yapmak
davranışçılığın önemi hakkındaki olguya döner. Kulak misafiri olunan zorunda olmaktan canı sıkılacak
yerde hoşnut kalmıştır. Bir bilim
düşünce ayrılıklarının baş
e
•o

Bir kokteyl

partisindeki
insanlar bir
konuşmayı dinliyor
olabilirler ama sonra,
kişisel olarak önemli
buldukları bir başka

konuşmanın farkına

varırlar (ve dikkatleri
oraya kayar).

BILİŞSEL PSiKOLOJİ 185

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

' 'Psikolojik bir kuramın

denenmesi, ahlaki gerekçesi
gibi, somut, pratik durumlara

uygulanmasında yatar.
Donald Broadbent

'' yapılmasıyla sonuçlanır. Her aynı zamanda uygulamalı
seferinde deneylerinin sonuçları psikolojiyi sorun çözmede önemli
Broadbent'e göre karmaşık sanayi kuramlarının gelişmesine yol bir yaklaşım haline getirmiş,
işlemleri, psikolojinin uygulanması açmaktadır. 1971'de filtre etkisini laboratuar sınırlarının
yoluyla verimlilik dönüştürülebilirler. kuramının genişletilmiş ve ayrıntılı
Broadbent kendini bu konuda bir versiyonu olan ikinci kitabı dışına çıkararak artırmıştır. Bilişsel
gerçekten yararlı araştırmalar yapmaya Karar ve Stres'i yayımlar. Önceki
gibi bu kitap da bilişsel psikolojinin psikolojinin yerleşmesinde önemli
adamıştır. klasik kitaplarından biri olur. bir figür olan Broadbent'in
araştırmaları, bugün de zengin
adamı olarak tüm bilimsel kuramla- Bilişsel yaklaşım sonuçlar alınmaya devam edilen
rın geçici olduğunu, ortaya atıldık­ yeni bir sorgu alanı için zemin
ları zaman erişilebilen kanıtlardan Broadbent'in kitapları halka ulaşma­ hazırlamıştır. •
türetildiklerini, bu yüzden de yeni maktadır ama farklı disiplinlerden
pek çok bilim insanı tarafından oku- ' 'Onun psikolojisi topluma
kanıtların ışığında değişime açık nur. İnsan beyninin işleyişi ile elekt-
ronik makineler arasındaki kıyasla­ ve sorunlarına yönelikti,
olduklarını ve bilimin böyle ilerledi- ması, bilgisayarlara olan ilgi arttıkça sadece fildişi kulelerinde
ğini bilmektedir. popülerleşmiştir. İnsan bilgi işlemi­
nin çeşitli evrelerini -edinme, depo- oturanlara değil. ..
APU'nun çalışmaları lama, bulup çıkarma ve kullanma- Fergus Craik and
Broadbent'in dikkat araştırmasını içeren modeli zamanında yapay
merkez almıştır ama bu da sürekli araştırmalarında etkili olmuştur. Alan Baddely
genişleyen bir uygulama alanları
yelpazesine yol açmıştır. Broadbent Bilişsel bilimin gelişimini ''
çalışmalarının pratikte yararlı şekillendirmeye yard ımcı olan
olmasını garanti etmek için dur Bilişsel Bilim ve İnsan-Bilgisayar
durak bilmeden çalışmaktadır; Etkileşimi Üzerine Birleşik Kurul
çalışma ortamlarındaki dikkat
üzerinde ses, ısı ve stresin İnisyatifi'nin başlatılmasında
etkilerini inceler ve araştırmaları
sırasında düşüncelerini de sürekli büyük rolü olmuştur. Çalışmaları
olarak yeniden değerlendirir.
Zamanla fikirleri için devletin
desteğini ve buluşlarının işe
yaradığı pek çok sanayi dalının da
itibarını kazanır. Bu destek, bireyler
arasında dikkat farklılıkları, dikkat
kaymaları ve nedenleri gibi
a lanlarda daha fazla araştırma

ZAMANIN OKU

ENDEL TULVING (1927-)



188 ENDEL TULVING Olaysal bellek uzun süreli bellekte depolanan olaylar
ve deneyimlerden oluşur.
KISACA
Uzun dönem hafızamızın Deneyimlerimizin anıları be lli
YAKLAŞIM gerçekler ve bilgileri depoladığı zaman ve yerlerle

Bellek çalışmaları anlamsal bellekten ayrıdır. birleştirilmiştir ve bu
ipuçlarıyla tetiklenebilirler.
ÖNCE
Görünüşe göre belli bir şarkı ya da koku gibi bağlantılı duyumsal
1878 Hermann Ebbinghaus, ipuçları da geçmiş olayların tam anılarını hatırlamamıza yardım cı
insan belleğinin ilk bilimsel
çalışmasını yapar. olmaktadır.

1927 Bluma Zeigarnik, Sadece insanlar, deneyimlerini bu şekilde yansıtmak üzere
müdahale edilen işlerin "zam anda geriye yolculuk" yapabilirler..
edilmeyenlere göre daha iyi
..•ll&Dkl zamanın oku çember çizermlf gibi.
hatırlandığını tanımlar.

1960'lar Jerome Bruner,
öğrenme sürecinde organizas-
yon ve sınıflandırmanın
önemini vurgu1ar.

SONRA
1979 Elizabeth Loftus. Görgü

Tanığı İfadeleri kitabında

bellek bozulmalarını inceler

1981 Gardan H. Bower,
olaylarla hafızadaki anılar
arasındaki bağlantıyı kurar.

2001 Daniel Schacter, Belleğin
Yedi Günahı: Zihin Nasıl
Unutur ve Hatırlar?'ı yayımlar.

B ellek, felsefeyle psikoloji yerleştirmişlerdir. Bluma Zeigarnik Ende! Tulving 1957'de doktora-
arasında köprü ve Frederic Bartlett'in 1920'ler ve sını tamamladığında bellek bir kez
durumundaki bilinç 30'larda yaptıkları tek tük daha merkezi bir çalışma alanı
kavramıyla yakından ilgili olduğu çalışmalar dışında, II. Dünya
için psikologların 19. yüzyıldaki ilk Savaşı sonrasında ortaya çıkan olmuştur. Olanakların yetersizliği
araştırma alanlarından biri "bilişsel devrim"e kadar hafıza,
olmuştur. Özellikle Herman n büyük ölçüde ihmal edilmiş bir nedeniyle görsel algı çalışmalarını
Ebbinghaus, araştırmalarının konu olmuştur. Bilişsel psikologlar bırakmak zorunda kalan Tulving
büyük bölümünü hafıza ve beyni bir bilgi işlemci olarak dikkatini hafızaya çevirmiştir.
öğrenme ile ilgili bilimsel incelemeye b;ışJ;ımışlar. bu da Kaynak eksikliği de konuya yaklaşı­
araştırmalara ayırmıştır. Ancak bir anıların saklanması için bir model mını şekillendirmiştir; bellek
sonraki nesilde psikologlar oluşturmuştur: Bu, bazı unsurların deneyleri tasarlamak için bir kalem,
ilgilerini davranışçı öğrenme kısa süreli bellekten ya da çalışan biraz kağıt ve bir dizi fiş yeterli
araştırmalarına çevirmişlerdir ve bellekten uzun süreli belleğe
geçtiği bir işlem gibi görülmüştür. olmaktadır.
araştırmalarının odağına hafıza
Serbest hatırlama
yerine "koşullandırma"yı Çalışmaları ilerledikçe konu
hakkında daha çok şey öğrenen

BİLİŞSEL PSİKOLOJi 189

Ayrıca bkz. Hermann Ebbinghaus 48- 49 • Bluma Zeigarnik 162 • George Armitage Miller 168-73 • Gordon H. Bower
194- 95 • Elizabeth Loftus 202- 07 • Daniel Schacter 208- 09 • Roger Brown 237 • Frederic Bartlett 335

Tulving, zaman zaman Tulving "serbet hatırlama" başarısızlıklara yoğunlaşmışken,
yöntemi üzerine bir dizi deney
meslektaşlarının eleştirilerine geliştirmiştir. Bu deneyler sırasında Tulving iki farklı süreç -depolama
insanların kelimeleri anlamlı ve geri alma- arasında bir ayrım
maruz kalma ve sonuçlarını kategoriler halinde sınıflandırmaya yapmış ve ikisi arasındaki
eğilimle olduklarını, bilgiyi ne
yayımlamakta zorlanma pahasına kadar iyi düzenleyebilirlerse o kadar bağlantıyı göstermiştir.
iyi hatırlayabildiklerini fark
alışılmışın dışında bir yol etmiştir. Denekler, ayrıca kelimeleri Araştırmaları sürerken, Tulving
zihinlerine dosyalarken farklı tiplerde hafızalar olabileceği
izlemektedir. Ancak başına buyruk kullandıkları kategori ile ilgili bir gerçeği ile karşılaşmıştır. Kısa ve
ipucu verildiğinde (örneğin uzun süreli bellek ayrımı çoktan
içgüdüleri onu gerçekten yenilikçi "hayvan lar" gibi) kolayca yapılmıştır, ancak Tulving birden
hatırlayabilmektedirler. Tulving fazla uzun süreli bellek olduğunu
araştırmalara yönelmiştir. listeden ezberlenen tüm kelimelerin düşünmektedir. Bilgi temelli
hatırlanmaya müsait olmalarına (gerçekler ve veriler) anılarla
1960' ların başında bir sınıf dolusu rağmen konularına göre düzenlenen deneyim temelli (olaylar ve
kelimelerin, özellikle uygun ipuçları konuşmalar) anılar arasında bir
öğrenci için alelacele tasarlanmış, verildiğinde bellekte daha kolay ayrım olduğunu görmüştür. Uzun
erişilebilir oldukları sonucuna süreli belleği iki farklı türe ayırır:
plansız bir gösteri, sonraki pek çok gerçeklerin hafızası anlamsal bellek
varmıştır. ve kişisel geçmiş imizle olayların
deneyi için model oluşturmuştur. saklandığı olaysal bellek.
Öğrencilere 20 tane rastgele Bellek tipleri
Tulving'in deneyleri, kelime
seçilmiş günlük kelime okumuş ve Önceki psikologlar bilgi listeleri gibi anlamsal bilgilerin
depolamaya ve bu süreçteki organ izasyonunun anımsamaya
sıralamasına bakmaksızın yardımcı olduğunu ve ay nı şey in
olaysal bellek için de geçerli
hatırlayabildikleri kadarını

yazmalarını istemiştir. Beklediği

gibi çoğu öğrenci listenin yaklaşık

yarısını hatırlayabilmiştir. Daha

sonra öğrencilere, "Listede hiç renk

yok muydu?" gibi ipuçları vererek

hatırlayamadıkları kelimeler

hakkında sorular sormuştur.
Öğrenciler büyük çoğunlukla doğru

cevapları verebilmişlerdir. •

Tulving'in serbest hatırlama deneylerinde
katılımcılardan gelişigüzel bir listeden mümkün olduğu kadar
fazla kelime hatırlamaları istenir. "Unutulan" kelimeler
genellikle kategorik ipuçları ile hatırlanırlar. Belle kte
saklanmaktad.ırlar ama geçici olarak erişim dışıdırlar.

olduğunu gösterir. Ancak anlamsal ' 'Hatırlama zihinsel bir zaman Tulving olaysal anıları
anılar konularına göre anlamlı yolculuğudur. hatırlamayı, bizi geçmişte olayın
kategorilere ayrılırlarken, olaysal Endel Tulving yaşandığı ana götüren "zihinsel bir
anılar ilk depolandıkları zamanki zaman yolculuğu" olarak tanımlar.
belli zaman ve şartlarla '' Sonraki çalışmalarında olaysal
ilişkilendirilirler. Örneğin bir belleğin, nesnel bir zaman algısı
doğum günü yemeği sırasında Düğünler g ibi duygusal olaylar sunmakta emsalsiz olduğuna işaret
gerçekleşen belli bir konuşma ve olaysal anıların doğmasına neden olur. eder. İnsanlara özel biçimde,
nelerin söylendiği ile ilgili anı o Bunlar öyle bir şekilde depolanırlar ki sadece neler olduğunun farkında
olayla bağlanlılı olarak depolanır. kişi olayı hatırlarken yeniden yaşayıp olmayı değil, aynı zamanda neler
Tıpkı "şehir" kategorisinin bir tür "zaman yolculuğu" yapar. olabileceğinin farkındalığını da
"Pekin"le ilgili bir anlamsal anıyı içerir. Bu emsalsiz beceri, bizim
hatırlamak için bir ipucu olması, hayatlarımı zı derinlemesine
"40. doğum günü"nün o akşam düşünmemizi, gelecek için
yemekte konuşulanları geri almak endişelenmemizi ve planlar
için bir ipucu görevi görebilir. Bu
otobiyografik anılar zaman ve yapmamızı sağlar. İnsanoğlunun
oldukları yerin şartlarıyla ne kadar
güçlü biçimde bağlantılı olurlarsa, o "zaman içindeki devamlı
kadar kolay hatırlanırlar. varoluşunun farkında olmanın tüm
Unutulmayacak bir olay olduğunda avantajını kullanmasını" mümkün
- 11 Eylül saldırısı gibi saklanan kılan ve doğal dünyayı sayısız
anılar da "flaş bellek" anılar için uç medeniyet ve kültürden birine
bir örnek Leşkil eder. dönüştürmemizi sağlayan da budur.
Bu beceri sayesindedir ki zamanın
oku bir çember çizmektedir.

Bilgi kodlama

Tulving hem anlamsal hem de
olaysal anıları hatırlamakta en
önemli unsurun organizasyon
olduğunu ve beynin bilgiyi, özel
gerçekler ve olayları ilgili ögelerle
"sınıflandırarak" düzenlediğini fark
etmiştir. Bu durumda, uygun

Endel Tulving Estonya, Tartu'da bir yargıcın oğlu 1953'te psikolog olarak mezun
olarak doğan Ende! Tulving, erkek olur, yüksek lisansını da 1953'te
çocuklar için özel bir okulda alır. Daha sonra Harvard'a
eğitim alır ve örnek bir öğrenci giderek görsel algı üzerine
olmasına rağmen akademik doktorasını bitirir. 1956'da
konulardan çok sporla ilgilenir. Toronto Üniversitesi'ne dönerek
1944'te Rusya işgal edildiğinde, o bugüne dek ders vermeye
ve ağabeyi eğitimlerini devam eder.
tamamlamak için Almanya'ya
Önemli eserleri
kaçarlar ve 25 yıl sonra Stalin
ölene dek ailelerini bir daha 1972 Hafızanın Organizasyonu
görmezler. II. Dünya Savaşı'ndan 1983 Olaysal Belleğin Unsurları
sonra Tulving, Amerikan ordusu 1999 Hafıza: Bilinç ve Beyin
için çevirmen olarak çalışır ve tıp
fakültesine devam eder. 1949'da
Kanada'ya gider, Toronto
Üniversitesi'ne kabul edilir ve

BILIŞSEL PSiKOLOJi 191

kategoriye yönlendirme yoluyla Farklı tipte hafızalar, Tulving'e göre olduğunu saptamayı başarmıştır.
belirli bilgileri hatırlama fiziksel olarak ayrıdırlar çünkü her biri
kolaylaşmaktadır - beyin aradığı çok farklı bir biçimde davranır ve işler. Kısmen alışılmamış ve basit
anı için "nereye bakacağını bilir" ve yaklaşımına bağlı olarak Tulving
araştırmasını daraltabilir. Tulving'e anıyı hatırlamaya yetecek kadar aralarında eski öğrencilerinden
göre bundan çıkarılacak sonuç yakın olmayabilir. Daniel Schacter'in de bulunduğu
şudur: Beyin uzun dönem hafızada diğer psikologlara ilham kaynağı
saklanması için her anıyı Önceki bellek kuramlarının olan yenilikçi içgörüler ortaya
kodlamakta ve böylece belli anılar tersine Tulving'in kodlama ilkesi atmıştır. Tulving'in depolama ve
daha genel bir ipucu ile mevcut hafızayla erişilebilir hafıza geri alma üzerine odaklanması
anımsanabilecekleri konumlara arasında bir ayrım yapar. Bir kişi bir hafıza hakkında yeni bir düşünce
yerleştirilmektedirler. Olaysal bilgiyi hatırlayamadığında bu, o biçiminin ortaya çıkmasını
belleği harekete geçiren ipuçları bilginin uzun süreli bellekten sağlamıştır ama alana katkı
genellikle duyumsaldır Bir müzik silindiği veya yok olduğu yani anlamındaki esas büyük buluşu
parçası gibi belli bir ses veya bir "unutulduğu" anlamına gelmez; hala anlamsal ve olaysal bellekler
koku tüm hafızayı tetikleyebilir. orada ve hi'ıla erişilebilir olabilir - arasındaki ayrımdır. Bu buluş,
sorun geri almadadır. kendisinden sonraki psikologların,
Tulving'in "kodlama özgüllüğü işlemsel bellek (bir şeyin nasıl
ilkesi" özellikle olaysal bellek için Hafızayı taramak yapıldığını hatırlamak) gibi
geçerlidir. Geçmişteki belli olaylar. kavramları ve (bilinçli şekilde
aynı zamana ait diğer anılarla Tulving'in hafızada depolama ve farkında olduğumuz) açık bellekle
birlikt e, gerçekleştikleri zamana geri alma araştırmaları psikolojik (bilinçli farkındalığımıza girmeyen
göre kodlanırlar. Tulving herhangi çalışmalar için tamamen yeni bir ama yine de bizi etkilemeye devam
bir olaysal anıyı geri almadaki en alanın açılmasına neden olmuştur. eden) örtülü bellek arasındaki farkı
etkili ipucunun o anıyla en çok 1970'lerde yayınlanan bulguları dahil ederek modelin
örtüşen olduğunu, çünkü söz zamanlama olarak, pek çok bilişsel
konusu ipucunun o anıyla birlikte psikologun kuramlarını, yeni karma şıklığını arttırmalarına
depolandığını bulmuştur. Geri bulunan beyin görüntüleme
alma ipuçları olaysal belleğe tekniklerini kullanarak sinirbilimi imkan tanımıştır. Bu başlıklar
ulaşmak için gerekli ama her ile doğrulama kararlılıklarına denk günümüzde de hala bilişsel
zaman yeterli değildir, çünkü gelmiştir. Tulving sinirbilimcilerle psikologların ilgisini çekmeye
bazen bilgi uzun süreli belleğe beraber beynin hafızayı kodlama
, kaydedildiği ve mevcut olduğu ve geri alma sırasında aktif olan devam etmektedir. •
halde olayla arasındaki bağlantı alanlarının haritasını çıkarmayı ve
bu olaysal belleğin orta şakak lopu,
' 'Belleğin davranışıyla ilgili özellikle de hipokampusla ilişkili

bildiklerimizi temelde yatan
sinir yapılarıyla birleştirmek ilk

anda akla gelmez.
Endel Tulving

''

192

A~GI .DIŞ~R~DAN

YONLENDIRILEN

HALÜSİNASYONDUR

ROGER N. SHEPARD (1929-)

KISACA Z ihnin dış dünyadan topla- Optik illüzyon sadece algılamadığımı­
nan bilgileri nasıl kullandığı zı aynı zamanda duyusal verileri zihin
YAKLAŞIM tarih boyunca filozofların ve gözümüzle anlamış olduğumuz şeye
Algı psikologların uğraştığı en önemli uydurmaya çalıştığımızı göstererek,
konulardan biri olmuştur. görende karmaşa yaratır.
ÖNCE
Duyularım ız aracılığıyla kazand ığı­ yorumladığını göstermek için bir
1637 Rene Descartes Yöntem dizi optik (ve işitsel) illüzyon kullanır.
Üzerine Konuşma adlı ese rinde mız bilgileri tam olarak nasıl kulla- Ona göre algı "dışarıdan yönlendiri-
nıyoruz? 1970'lerin başında bilişsel len halüsinasyondur" ve rüya görme
duyularımızı n ve matematik psikologu olan Roger ve halüsinasyon süreçlerini de "içer-
Shepard beynin "duyu verilerini" den taklit edilen algı" olarak tanım­
aldatılabileceklerini ancak nasıl işlediğiyle ilgili yeni kuramlar lar.
bizim doğuştan bilgiye sahip, öne sürmüştür.
Shepard'ın araştırmaları zihirısel
düşünen varlıklar olduğumuzu Shepard beynimizin sadece duyu simgelerin ve süreçlerirı gizli yapı­
verilerini işlemekle kalmayıp aynı sını tanımlamada devrimsel teknik-
öne sürer. zamanda nesneleri üç boyutlu olarak ler tanıtmıştır. Görsel ve işitsel algı,
gözümüzde canlandırabileceğimiz zihinsel görüntü ve simgeleme üze-
1920'ler Gestalt kuramcıları bir iç fiziksel dünya modelini temel rine çalışmaları yeni nesil psikolog-
görsel algıyı araştırırlar ve alarak onlardan anlam çıkardığını lara ilham kaynağı olmuştur. •
insanların nesne leri, çeşitli savunur. Bunu kanıtlamak için kul-
parçalardan oluşan birleşmiş la ndığı ve katılımcıların -farklı açı­
bir bütün olarak görme lardan çizilmiş- iki masanı n aynı
olup olmadığını bulmaya çalıştıkları
eğiliminde olduklarını deney, beynimizin masalardan birirıi
zihirı gözümüzde Shepard'ın "zihirı­
bulurlar. sel rotasyon" adını verdiği biçimde
döndürebilme becerisine sahip oldu-
1958 Donald Broadbent'in
kitabı Algı ve İletişim, algı ğunu kanıtlamıştır.
psikolojisine gerçek arılamda
bilişsel bir yaklaşımı tanıtır. Shepard beynimizin duyu verile-
rirıi hem dış dünya bilgisi hem de
SONRA zihirısel görüntüleme kullanarak
1986 Amerikalı deneysel
psikolog Michael Kubovy, Algı Ayrıca bkz. Rene Descarles 20-21 • Wolfgang Köhler 160- 61 •
Psikolojisi ve Rönesans Jerome Bruner 164-65 • Donald Broadbent 178-85 • Max Wertheimer 335

Sanatı'nı yayımlar.

BİLİŞSEL PSiKOLOJi 193

SÜREKLİ NEDENSEL
BAGLANTILAR

ARAYIŞINDAYIZ

DANIEL KAHNEMAN (1934-)

KISACA Y akın zamana kadar risk al- rar Verme Davranışlan: Kestirme
gılarımız ve karar verme Yollar ve Önyargılar'da belirsizlikle
YAKLAŞIM yöntemlerimizin psikoloji- karşılaştığımızda nasıl karar aldığı­
den çok olasılık ve istatistikle ilgili mızla ilgili kuramları yeniden ince-
Beklenti kuramı olduğu düşünülmüştür. Ancak bi- lemişlerdir. İnsanların istatistik ve
lişsel psikoloji ve zihinsel süreçler olasılığa dayanan kararlar verdikle-
ÖNCE üzerine yaptığı vurgu, sorun çözme rine dair genel inancın aslında doğ­
1738 Hollandalı-İsviçreli alanına bazı şaşırtıcı sonuçlarla be- ru olmadığını bulmuşlardır. Bunun
matematikçi Daniel Bernoulli raber algı ve yargıyı da dahil etmiş­ yerine, insanlar kararlarını belli de-
beklenen fayda hipotezinin tir. İsrail asıllı Amerikalı Daniel nemelere ve küçük örneklere daya-
risk içeren durumlarda karar Kahneman, Amos 1\ıersky ile birlik- nan pratik usulle vermektedirler.
alma tercihlerini te yazdığı Belirsizlik Karşısında Ka- Dolayısıyla, gerçek olasılıklara de-
açıklayacağını öne sürer. ğil, kolaylıkla akla gelen bilgilere
' 'İnsanların çoğu rulet dayanarak alındıkları için kararlar
1917 Wolfgang Köhler, sıklıkla yanlış olabilmektedir.
şempanzeler üzerinde tekerleğinde uzun süre kırmızı
yürüttüğü problem çözme geldiğini gözlemdikten sonra Kahneman ve 1\ıersky bu dene-
araştırmasını içeren hatalı biçimde sıranın siyaha yim temelli sorun çözme yöntemi-
Maymunların Mentalitesi'ni nin bir modeli olduğunu fark eder-
geldiğine inanırlar. ler: (Uçak kazaları gibi) düşük olası­
yayımlar. lıklı durumların olabilirliğini abart-
Daniel Kahneman & maya ve (içkili araba kullanırken
1940'lar Edward Tolman'ın Amos Tversky kaza yapmak gibi) daha yüksek ola-
hayvan davranışı üzerine sılık lı durumla rın olabilirliğini a-
çalışmaları motivasyon ve '' zımsamaya meyilliyizdir.
karar vermeyi içeren yeni bir
araştırma alanı açar. Bu bulgular Kahneman ve
1\ıersky'nin 1979'da öne sürdükleri
SONRA beklenti kuramının temelini oluştu­
1980 Amerikalı ekonomist rur ve davranışsa! ekonomi olarak
Richard Thalcr davrnnıı;ıoal bilinen ortak psikoloji alanının doğ­
ekonomi üzerine ilk çalışması masına neden olmuştur. •
olan Tüketici Seçimlerinde
PozitifKurama Doğru'yu Ayrıca bkz. Edward Tolman 72-73 • Wolfgang Köhler 160-61

yayımlar.

194

OLAYLAR VE
DUYGULAR HAFIZAYA
BİRLİKTE DEPO

EDİLİRLER

GORDON H. BOWER (1932-)

KISACA ...çünkü ruh durumumuzla örtüşen
bilgilere daha çok dikkat ederiz.
YAKLAŞIM
Hafıza çalışmaları

ÖNCE
1927 Bluma Zeigarnik
müdahale edilen işlerin
edilmeyenlerden daha iyi
hatırlandığını söyleyen
"Zeigarnik etkisi"ni tanımlar.

1956 George Armitage
MiUer'ın Sihirli Rakam Yedi,
Artı veya Eksi lki'si kısa
dönem hafızada saklanma için
bilişsel bir model sunar.

1972 Ende] Tulvirıg anlamsal
ve olaysal bellek arasındaki
ayrımı yapar.

SONRA
1977 Roger Brown, yüksek
derecede duygusal olaylarla
bağlantılı otobiyografik hafıza
için "flaş bellek" terimini

kullanır.

2001 Daniel Schacter

hafızanın yanılabileceği

biçimleri sınıflandıran
Hafızanın Yedi Günahı'nı

yayınlar.

_ __ __ BİLİŞSEL PSiKOLOJi 195

Ayrıca bkz. Bluma Zeigarnık 162 • George Armitage Millcır 168- 73 • Ende! Tulving 186-91 • Paul Ekman 196-97 •
Daniel Schacter 208 09 • Roger Brown 237

1 950'ler hafıza çalışmalarına il- ğumuzu ve bu duygularla bilgilerin ha- Bower'a göre huzurlu bir talili mutlu bir
ginin yeniden canlanmasına fızada birlikte depolandığı sonucuna ruh halinde olduğumuz zaman daha kolay
tanıkhk etmjştir. Bilgirun nasıl varmıştır. Anıları hatırlarken ruh duru- hatırlarız. Tatilin kötü anıları unutulmaya
mumuz, bu olayların olduğu zamarıki daha yatkındır ya da sadece mutsuz
seçildiğini, düzenlendiğini, saklandı­ ruh durunıumuzla ayn ı olduğıında ha- olduğumuz durumlarda hatırlanır.
tırlamak daha kolaylaşmaktadır.
ğını ve bulup geri alındığını açıkla­ insanların başkalarıyla videoya çekil-
mak için kısa ve uzun dönem hafıza­ Bower aynı zamanda duyguların, ıniı;; etkileşimlerini geriye dönük bi-
nın giderek karmaşık modelleri geliş­ beynin depoladığı bilgilerin türünde çimde gözlemlemeye yöneltmiştir.
tirilmiştir. Anıların unutulma ve bo- de rol oynadığını keşfetmiştir. Mutlu Geçmiş davranışların aruları ve karar-
zulma yöntemleri de tanımlanmıştır. olduğumuzda olumlu şeyleri fark etti- ları mevcut ruh durunıuyla çeşitlen­
ğimizi -ve dolayısıyla hatırladığımı­ mekteclir. Bu araştırma Bower'ın duy-
Hafıza ve nıh hali zı- üzgün olduğumuzda ise olumsuz gular ve hafıza hakkındaki düşüncele­
şeylerin ilikkatirillzi çektiğim ve hafı­ rtru geliştirmesine yardımcı olmuş ve
1970'lerle birlikte öğrenme kuramı ve zaya daha kolay işlendiklertnı gözlem- duyguların yaşamlarımızdaki rolünün
hafıza üzerine yoğunlaşan araştırma­ lemiştir. Örneğin Bower, mutsuz in- daha ileri aşamalarda psikolojik olarak
lar, neden bazı anıların daha iyi sak- sanların acılı bir hikayenin detayları­ incelenmesi için öncülük etmiştir. •
landıklan veya diğerlerinden daha ko- nı , onu okudukları sırada mutlu oları­
lay hatırlandıkları konusuna kaymıştır. lara göre daha iyi hatırladıklarını bul-
Bu alandaki en önernJj psikologlardan muştur. Buna "ruhsal durunıa uygun
biri olan Gordon H.Bower duyguların işleme" adını verir ve özellikle - sade-
hafıza üzerinde etki bıraktığını fark et- ce kelimeler ve gerçekleri değil olayla-
miştir. Bower, deneklerin farklı ruh rı da içeren- olaysal hafızanın duygu-
hallerindeyken öğrendil<leri kelime lis- larla ilişkili olduğu sonucuna varmış­
telerim ve daha sonra bunları, yine tır. Olaylarla duygular birlikte sakla-
farklı duygusal dunırnlardayken hatır­ nırlar ve biz anılarımızı, hem olayın
lamalanru içeren deneyler yürütmüş­ olduğu andaki hem de onu hatırladı­
tür. "Ruh ha]jne bağlı geri alma" adını ğımız andaki ruh durumumuzla ör-
verdiği kuramı, kişinin mutsuzken öğ­ tüştüğü zamanlarda en iyi hatırlarız.
rendiği bir şeyi, yine mutsuzken hatır­
lamasının daha kolay olduğunu söyler. Buluşları onu, çeşilli duygusal du-
,Bower duygusal durunıumuzla et.rafı­ rumlardaki insanlarla çalışmaya, bu
mızda olanlar arasında bir bağ kurdu-

Gordon H. Bower ne g eçerek 2005'teki emekliliği­ ' 'İlk deneyimleri mutlu olan
ne kadar orada ders verir. Orada
Gordon Bower ABD, Ohio, yaptığı araştırmalar biliş sel bi- insan la r mutlu olayları da ha
Scio'da büyümüştür. Lisedeyken lim alanının gelişmesine yardım iyi öğrenirler; öfkeli insanlar
çalışmaktan çok beyzbol oyna- etmiş ve Bower 2006'da bilişsel öfke uyandıran olayları dah a
makla ve caz m üzik yapmakla il- ve matematik psikolojisine yap-
gilenir, ta ki bir öğretmem onu tığı katkılar nedeniyle ABD Ulu- iyi öğrenirler.
Sigmund Freud'un eserleriyle ta- sal Bilim Madalyası'na layık gö- Gordon H . Bower
nıştırana kadar. Cleveland'daki
Case Western Reserve rülmüştür. ''
Üruversitesi'nde psikoloji eğitimi
alır ve öğrenme kuramı üzerine önemli eserleri
doktorasını da 1959'da Yale'de
t a m a m l a r. 1966 , 1975 Öğrenme Teorileri
1981 Ruhsal Durum ve Hafıza
Yale'den California'daki Stan- 1991 Öğrenme Psikolojisi ve Mo-
ford Üruversitesi'nin uluslararası tivasyon (Volume 27)
alanda tanınan psikoloji bölümü-

196

DUYGULAR
KONTROLDEN

ÇIKMIŞ TRENLERDİR

PAUL EKMAN (1934-)

KISACA D uygular ve özellikle duygusal fiziksel ifadelerle göstermeyi, kül-
bozukluklar, psikoterapide türden kültüre değişen bir dizi
YAKLAŞIM başlangıçtan itibaren önemli sosyal geleneğe göre öğrendiğimiz
bir rol oynamışlar ancak keneli başları­ varsayılmaktayd ı. Ekman dünyayı
Duygu psikolojisi na incelenecek unsurlar olmaktan çok köşe bucak gezerek önce Japonya
tedalri eclilmesi gereken semptomlar ve Brezilya gibi "gelişmiş
ÖNCE olarak görülmüşlerdir. Duyguların da ülkeler"deki, daha sonra Papua
1960'lar Amerikalı antropolog düşünce süreçleri, itkiler ve davrarıış­ Yeni Gine gibi uzak, ıssız, dünyayla
Margaret Mead'in yalıtılmış lar kadar ilgiyi hak ettiğini ilk fark e- ilişkisi olmayan, radyo ve televizyo-
kabile topluluklarına ilişkin denlerden biri Paul Ekman'dır. Ekrnan nun olmad ığı yerlerdeki insanları
yapılan araştırmaları yüz konuya, sözel olmayan davranışlar ve fotoğraflamı ş ve kabile insanları­
ifadelerinin kültüre özgü yüz ifadeleriyle ilg:ili araştırması aracı­ nın yüz ifadelerini küresel ülkeler-
olduğunu öne sürer. deki insanlar kadar yorumlayabil-
lığıyla giriş yapmıştır. dikleri sonucuna varmıştır. Bu da
1960'1ar Amerikalı psikolog ona, yüz ifadelerinin insan evrimi-
Silvan Tomkins (Ekman'ın Ekman 1970'1erde araştırma­
rehberi), seks ve korku gibi
Freudycn itkilerden ayrı ve sına başladığında, duygularımız ı
yaşama iradesi olarak Duygu-
ların Etkisi Kurarnı' ru tanıtır.

1970'1ar Gordon H. Bower,
duygusal durumlarla hafıza

arasındaki bağlantıların

üstünü açar ve bunları tanım­
lar.

SONRA
2000'1er Ekman'ın yüz
ifadeleri ve aldatma üzerindeki
çalışmalarının bulguları toplu

taşıma araçları tarafından

kullanılan güvenlik işlemleriyle

birleştirilir.

_ _BlL_IŞ.SEL PSiKOLOJİ 197

Ayrıca bkz. William James 38-45 • Sigmund Freud 92- 99 • Gordon H. Bower 194- 95 • Nico Frijda 324- 25 •
Charlotte Bühler 336 • Rene Diatkine 338 • Stanley Schachter 338

Öfke Tiksinti Korku Mutluluk Üzüntü Şaşırma

nin evrensel ürünleri olduğunu mumuzu ele verdiğini sonucuna bazı zihinsel rahatsızlıların üstesin-
varmamış, aynı zamanda bu istem- den gelinebileceğine ikna eder.
düşündürmüştür. siz ifadelerden sorumlu olan duygu- Duygularımızı kontrol etmeyi başa­
ların, psikologların daha önce ramayabiliriz, ancak onları tetikle-
Tem e l duygular düşündüklerinden daha güçlü yen şeylerde ve bunların yol açtığı
olduğu anlamını da çıkarmıştır. davranışlarda değişiklik yapabiliriz.
Ekman altı temel duygu -öfke, tik-
sinti, korku, mutluluk, üzüntü ve Açığa Çıkan Duygular'da Duygular üzerindeki çalışmala­
şaşkınlık- elde eder ve bunların her Ekman, duyguların seks, açlık ve rına paralel olarak Ekman, aldatma
yerde görülmesi nedeniyle psikolojik hatta yaşama iradesi gibi Freudyen ve duygularımızı gizlemeye çalışma
oluşumumuzda önemli olmaları itkilerden daha güçlü olabilecekle- yöntemlerimizle ilgili araştırmalara
gerektiği sonucuna varır. Bu duygu- rini ifade eder. Örneğin rahatsızlık da öncülük etmiştir. Ekman birinin
lara bağlı olan yüz ifadelerinin de ya da korku, libidoya baskın çıkarak bilinçli ya da bilinçdışı olarak bir şey
istemsiz olduklarını - bu duygusal tatmin edici bir cinsel yaşama gizlemeye çalıştığında saptanabi-
tepkileri tetikleyen şeylere otomatik engel olabilir. Aşırı mutsuzluk len, "mikro-ifadeler" adını verdiği
olarak tepki veririz- ve bu tepkinin yaşama iradesine baskın çıkabilir. küçük belirtileri de tanımlamıştır.
genellikle bilincimiz bu duyguyu Duyguların, "kontrolden çıkmış Bunlar terörizmle savaşmak için
kaydetmeye zaman bulamadan treni"nin gücü Ekman'ı duyguların güvenlik önlemleri planlamasında
meydana geldiğini belirtir. Ekman daha iyi anlaşılması durumunda çok yararlı olmuşlardı r. •
sadece yüzümüzün duygusal duru-

PaulEkman Paul Ekman New Jersey, Newark'ta başlamıştır. Bu çalışma onu, duy-
doğmuş ve çocukluk yıllarını orada guların yüz ifadelerinin arkasına
geçirmiştir. II. Dünya Savaşı'yla bir- saklanması ile ilgilenmeye yönelt-
likte ailesi önce batıya, Washington miş ve sonunda Ekman o
eyaletine sonra Oregon'a ve son ola- zamanlar hiç incelenmemiş olan
rak Güney Califomia'ya göç bir alana, duyguların psikolojisine
etmiştir. Ekman henüz 15 yaşınday­ derinlemesine bir giriş yapmıştır.
ken Chicago Üniversitesi'ne girmiş, 1972'de UCSF'de psikoloji profesö-
orada Freud ve psikoterapi ile ilgi- rü olmuş ve 2004'teki emekliliğine
lenmiş ve daha sonra New York'taki dek orada kalmıştır.
Adelphi Üniversitesi'nde klinik psi-
koloji üzerine doktorasını yapmıştır. OnemU eserleri
Kısa süreliğine orduda görev aldık­
tan sonra San Fransisco, Califomia 1985 Yalanlar Söylemek
Üniversitesi'ne (UCSF) geçmiş ve 2003 Açığa Çıkan Duygular
sözel olmayan davranışlar ve yüz i- 2008 Duygusal Farkındalık
fadeleri üzerine araştırmasına

198

ESRİKLİK, ALTERNATİF

GERÇEKLİGE ATllAN BİR
ADIMDIR _

MIHALY CSIKSZENTMIHALYI (1934-)

KISACA 11 B ilişse! devrim" süre- yon ve endişenin mutsuzluğundan­
since klinik psikoloji- sa iyi ve mutlu bir hayatın neden o-
YAKLAŞIM de, hastaları sadece
rahatsızlıkları bağlamında görmek- luştuğunu düşünmeye başlamışlar­
Pozitif psikoloji ten farklı olarak daha bütüncü, hü-
manistik bir yaklaşım, giderek bü- dır. Buradan da iyi ve mutlu bir ha-
ÖNCE yüyen bir hareket haline gelmiştir. yata ulaşma yöntemlerine yoğunla­
1943 Abraham Maslow'un Erich Fromm, Abraham Maslow ve şan "pozitif psikoloji" hareketi doğ­
İnsan Motivasyonu Üzerine Bir Cari Rogers gibi psikologlar depres- muştur. Yeni psikolojinin merkezin-
Kuram'ı hümanistik de 1970'lerde Mihaly
psikolojinin temellerini atar. CsikszentmiMlyi tarafından gelişti-

1951 Cari Rogers psikoterapiye Hoşumuza giden bir faaliyetle meşgul olduğumuzda ve bu
hümanistik bir yaklaşım olan becerilerimizi yeterince zorladığında ...
Hasta M erkezli Terapi'yi
...o elkirıliğin içine çekiliriz ve bir "akış" durumuna
yayımlar. erişiriz ki o durumda..

1960'lar Aaron Beck, .. tamamen ...dinginlik ...zamanüstü ...iç açıklığı
psikanalize alternatif olarak hissederiz. hissederiz.
bilişsel terapiyi tanıtır. odaklanırız. duyarız .

1990'lar Martin Seligman, Dahası, kendimizin ve çevremizdeki dünyanın farkında olmayız.
"öğrenilmiş çaresizlik"ten ve
depresyondan "pozitif Akış, esriklik durumuna benzer. ı
psikoloji"ye döner.

SONRA
1997 Csikszentmiha!yi,
William Damon ve Howard
Garden'la birlikte Good Work
Project'ta çalışır; 2002'de İyi İş:
Mükemmellik ve Etik
Birleştiğinde ve İyi İşletme:
Liderlik, Akış ve Anlam'ı

yayımlarlar.

BİLİŞSEL PSİKOLOJİ 199

Ayrıca bkz. Erich Fromm 124 29 • Cari Rogeıs 130- 37 • Abraham Maslow 138-39 • Aaron Bcck 174-77 •

Martin Seligman 200- 01 • Jon Kabat·Zinn 210

. ..;.:'-~.ı- !arın benzer bir duygu hissettiğini Csikszentmihalyi'ye göre, akış, her-
~~.~~-~. . . ' keşfeder. Hepsi, içinde hiçbir benlik hangi bir aktivitenin ve dolayısıyla
-, ~ ~ ' '·j,) duygusu bulunmayan ve her şeyin tatmin edici bir hayatın optimal
.. ' ".ilil/l kendilerine otomatik olarak geldiği keyfine giden yoldur.
--~,/>: bir zihin durumuna - bir "akış" hissi-
ı ,,,,,..'~··'· , ne- ulaştıklarını bildirmişlerdir. "Bu, Peki ama akışa nasıl ulaşılabi­
.,.,.F dikkati net biçimde tanımlanmış bir lir? CsikszentmiMlyi düzenli olarak
hedef üzerine daraltarak başlar. Yo- bu esriklik durumuna erişen insan-
ğunlaşma, emilme, sarılma hissine ların vakalarını incelemiş ve bu-
nun, faaliyetin zorluk derecesi kişi­

İyi bir caz müzisyeni çalarken kapılırız. Ne yapılması gerektiğini nin becerileriyle denk geldiğinde o-
neredeyse trans benzeri bir duruma biliriz ve iyi yaptığımıza dair anında luştuğunu bulmuştur. Görev başa­
geçer. "Akış"ın esrik hissi ile sarılan geribildirimler alırız". Bir müzisyen rılabilirdir ama yeteneklerini geniş­
müzisyen, müziği ve performansının çaldığ ı notaların olması gerektiği gi- letir ve tam bir yoğunlaşma talep e-
içine çekilir. bi olup olmadığını bilir; bir tenisçi der. Sadece makul bir beceri ve zor-

rilen ve Akış: Optimal Deneyimin de vurduğu topun istediği noktaya luk dengesi akışa neden olabilir. E-

Psikolojisi adlı kitabında ayrıntılarıy­ ulaşıp ulaşmayacağını bilir. ğer kişinin becerileri göreve uygun

la açıkladığı "akış" kavramı vardır. değilse bu, kaygıya neden olur ve

Bu fikri ona, gerek işlerinde gerek Esriklik durumu eğer görev çok kolay başarılabili­

boş zaman faaliyetlerinde hayattan Akış yaşantılayan insanlar kendile- yorsa bıkkınlığa ve umursamazlığa

çok şey alır görünen insanlarla yap- rini ayrıca zamanın üstünde, net ve yol açar.

tığı görüşmeler vermiştir. Bu insan- huzurlu hissettiklerini de söylerler ki Csikszentmihalyi'n in akış kav-

lar arasında sadece ressamlar ve bu, CsikszentmiMlyi'nin bu durumu ramı pozitif psikolojinin diğer savu-

müzisyenler gibi yaratıcı profesyo- esriklik (en gerçek anlamında, Yu- nucuları tarafından hevesle alınmış

neller değil, aralarında cerrahlar, iş nanca ekstasis'den gelen "dışında ve bu yeni, iyimser yaklaşımın ay-

dünyasının ileri gelenleri ve sporda, tek başına olmak") haline benzet- rılmaz bir parçası haline getirilmiş­

oyunlarda tatmin bulan her kesim- mesine nede n olmuştur. Akışın key- tir. CsikszentmiMlyi akışı her tür-

den insanlar bulunmaktadır. finin büyük kısmı günlük gerçekli- den faaliyet için hayati önemde gö-

CsikszentmiMlyi sevdikleri ve iyi ğin dışında, sıradan hayatın gerek- rür; işi ödüllendirici ve anlamlı hale

,yaptıkları bir etkinlikle tamamen leri ve endişelerinden tamamen kop- getirmede özellikle önemli olduğu­

meşgul olduklarında tüm bu insan- muş olma hissidir. nu düşünür. •

MiluUy Mihaly Csikszentmih8.lyi, babası­ 1969'dan 2000'e kadar Chicago
Csfkszentmih6lyi nın Macar bir diplomat olarak gö- Üniversitesi'nde kalarak öğretim
rev yaptığı İtalya, Fiume'de (günü- üyeliğine ve " akış" ü zerindeki
müzde Hırvatistan, Rijeka) doğ­ çalışmalarına devam eder.
muştur. Macaristan'ın 1948'de Ko- 2000'de California'daki Clare-
münistlerin eline geçmesinden mont Üniversitesi'nde lisansüstü
sonra aile Roma'da sürgün kalır. Psikoloji ve İşletme Profesörü ol-

Genç Csikszentmihalyi, muştur.
İsviçre'de Cari Jung tarafından ve-
Önemli eserleri
rilen bir konferansa katılır ve bun-
dan esinlenerek psikoloji eğitimi 1975 Sıkıntı ve Endişenin Öte -
almaya karar verir. Bir bursla sinde
ABD'nin Chicago Üniversitesl'ne 1990 Akış: Mutluluk Bilimi/ Üst
gelir; 1959'da mezun olur ve Düzey Yaşantının Psikolojisi
1994 Evrilen Benlik
1965'te de doktorasını alır. Henüz 1996 Yaratıcılık
öğrenciyken yazar Jsabella Selenga
ile evlenir ve 1968'de ABD vatan-
daşı olur. Csikszentmihalyi

200

MUTLU KİŞİLER
FAZLASIYLA

SOSYALDİR

MARTIN SELIGMAN (1942-)

KISACA Şunlar üç tür mutlu hayattır:

YAK LAŞIM İyi Hayat - kişisel Anlamlı Hayat Zevkli Hayat
gelişimi takip ederek - sizden daha büyük - sosyalleşme ve haz
Pozitif psikoloji bir şeyin hizmetinde
"akış"a ulaşmak . arama
ÖNCE görev almak
1950'ler Car! Rogers, "hasta
merkezli" terapi kavramını ve Bunlar kalıcı mutluluk
getirirler ancak bu
uygulamasını geliştirir.
mutluluk sosyal ilişkiler
1954 Abraham Maslow, olmaksızın elde edilemez.
Motivasyon ve Kişilik adlı
kitabında "pozitif psikoloji" D eneysel psikoloji, !!. Dünya mutlu koşullar yaratmak ve teşvik
terimini ilk kez kullanır. Savaşı'ndan sonra beynin
bilişsel süreçleriyle etmek yerine, hala geniş ölçüde
1960'lar Aaron Beck, gelenek- derinden ilgilenmeye başlamış, mutsuzluk koşullarını hafifletmeye
sel psikanalıtik terapinin zayıf kaygı psikoloji ise depresyon ve
noktalarını ortaya koyar ve anksiyete gibi rahatsızlıkları tedavi odaklanmaktadırlar. "Öğrenilmiş
bilişsel terapiyi öne sürer. yollarını incelemeye devam
etmiştir. Yeni bilişsel terapiler, çaresizlik" kuramı (depresyon gibi
SONRA hastalıklarda kötümser tutumlar
edinmenin artışı), 1980'Jerde çok
1990Mihaly
Csikszentmihalyi, anlamlı, başarılı tedavilere imza atan
cazip faaliyetlerle mutluluk
arasındaki bağlar üzerine
yaptığı araştırmasını içeren
Akış: Optimal Deneyimin
Psiko/ojisi'ni yayımlar.

1994 Jon Kabat-Zinn, Nereye
Giderseniz, Oradasınız'da
stres, kaygı, acı ve hastalıkla
başa çıkmak için "farkındalık
meditasyonu" fikrini ortaya
koyar.


Click to View FlipBook Version