GÜNCEL
S10
DOSYA:YARATICILIK
S21
GÖLGEDE KALAN YAZILAR
ŞİİRLER VE SÖZLER
S79
GEZİ-YORUM
KÜLTÜR’DEN S114
S119
KÜLTÜR’LEN
S135
EĞİTİM
S136
İÇİNDEKİLER
2
Dr. Bahar Akıngüç Günver > İstanbul Kültür Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı
YARATICI DÜŞÜNCEYE
OKULDA VE AİLEDE anlaşılmasın. Her anne bu tür kafasının içindeki müziğe mi
YER VAR MI? düşüncelerin kıyısında bir kez kaptırdı kendisini, hiç önemli değil.
dolaşmıştır. Bunu bir eğitimci değil Onu derhal yeryüzüne döndürürüz
Bugüne kadar meslek icabı birçok bir anne olarak gönül rahatlığıyla tüm çabamızla.
kez, Kültür Okullarının yeni öğretim söyleyebilirim. Peki, sorun nedir? Dalıp gitmesine söyleniyoruz ya hani
yılı açılış törenlerinde bulundum. Neden yaratıcılık mevzusuna diğer çocuklarımızın… Oysa atlıyoruz
Annesinin, babasının elini özellikler kadar prim vermiyor, hep, yaratıcılığın özü biraz da o
heyecanla tutan kaç çocuk gördüm, hatta bu konuya biraz daha mesafeli dalıp gitmelerde saklıdır. Şimdilerde
sayısını bilmiyorum. “Kaç aileyle duruyoruz? başarının anahtarı olan, formülünü
tanıştın?” derseniz, gıyabında aradığımız çok mühim bir özelliğe
tanıdıklarımı da hesaba katarsak Öğretmenlik deneyimine sahip bir işarettir bu dalıp gitmeler.
net bir sayı vermem mümkün değil. eğitim yöneticisi olarak, ben bu Şimdilerde buna konsantrasyon
Bu süre zarfında ailelerin; eğitim durumu biraz kültürel kodlarla diyoruz. Konsantrasyon, yaratıcı
ve okuldan beklentilerine ilişkin ilişkili buluyorum. Çünkü bizim zihnin disiplinidir. O yoğunlaşma,
de pek çok cümle duyduk. Yeri toplumda farklı düşünene ya da bugün hayranı olduğumuz
geldi “Doktor olsun, mühendis yeni bir iş ortaya koymak isteyene sanatçıların, hayat öykülerinde
olsun, birinci olsun” diyen aileleri “icat çıkarma” denir hatta işi çok karşımıza çıkan temel meziyetidir.
dinledik yeri geldi “bu çocuk çok uzatırsa ihtar çekilir: “Çocuk olma, Bir diğer örnek: “Sivri sivri
durgun, çok hareketli, çok içe büyü biraz“. Mesela düşüncesi… konuşma”. Böyle dediğimizde
kapanık ya da çok heyecanlı” Bizden azıcık uzakta kanat çırpsa mesela, yalnızca ağızdan çıkan söze
şeklinde serzenişlerin aslını astarını cevabımız gecikmez: “Sivri sivri bariyer çekeriz. Oysa düşünceyi
öğrenmek için ailelerle el ele verdik. konuşma”. Bir genç, yazıyorsa engelleyemeyiz, çünkü yaratıcılık
Peki, “okulunuz ya da okullarınız ya da çiziyorsa hemen anne-baba sonsuz ve sınırsız bir düşünce
çocuğuma yaratıcı düşünceyi ruhumuz daralır ve ardından halidir. Sınırı ve coğrafyası yoktur.
öğretir mi?” şeklinde bir soruyla söyleyiveririz: “Çocuğum, yapma “Çocuk olma” şeklinde çektiğimiz
hiç karşılaştım mı diye sorarsanız… demiyorum yap ama diplomanı ihtarda da bunun bir benzeri geçerli.
aldıktan sonra”. Yaratıcılığın kaynağı olan kalbin ve
Eğer, hafızam beni yanıltmıyorsa, düş gücünün saflığını örseleriz böyle
bunu dert edinen ailelerin sayısı Bir çocuk battaniyeden yaptığı diyerek. Oysa bilmeyiz ki, bugün
bunca yıl içinde herhalde bir elin çadırda ya da masanın altında elimizden düşürmediğimiz telefonlar,
parmaklarını geçmemiştir. Garanti bir dünya kursa kendisine ve uğruna kıtalar aşıp gittiğimiz
meslek arayanı çok duydum ama seslendiğimizde bizi duymazsa müzelerdeki resimler, heykeller;
“yaratıcı bir iş yapsın” diyeni uyarımız çok nettir: “Yavrum başucumuzdan ayırmadığımız
pek duymadım. Anne-babaları dalmasana, duymuyor musun?” kitaplar, tekrar tekrar izlediğimiz
yargılamıyorum tabii, sakın yanlış Orada yeni bir gezegen mi keşfetti, “şahane” notunu verdiğimiz filmler,
3
özetle bizi derinden etkileyen tüm Eğitim Kurumları
işler; meseleye farklı bakan akıl ve olarak yaratıcılığı
kalbin bir ürünü. Biz bazen dikkat zarafeti ve heyecanıyla
etmez söyleriz. Bu noktada bir kötü kuşatılmış sivri
bir de iyi haber hepimiz için. Kötü konuşmaları severiz. Dalıp
haber şu: Yaratıcılık çabuk yaralanır. gidenleri bölmez, icat
İyi haber ise, tüm engellemelere, çıkaranları da destekleriz.
örselenmelere rağmen pansumanını Öğretmenlerimiz gençlere “çocuk
yapar ve ilk fırsatta yeniden olma”, çocuklara ise “büyü biraz”
ayaklanır. demezler bizde. Bir çocuğu masanın
altından, battaniye çadırından bir konudur… Bu yazıya da, konuyla
İşte tam bu noktada okullara çok iş çıkarmak yerine onun dünyasına ilgili bir kitap ilham verdi. Yaratıcılık
düşüyor. Yaratıcı düşünceyi, gündelik girebilmek için izin isteriz. meselesinde eğitim kurumlarının
hayatın içindeki kurallardan, Gerekirse onunla dünyasından el rolü ile ilgili derinlemesine bilgi
önyargılardan koruyacak okullar ele çıkar, yeryüzünde hayallerine sahibi olmak isteyenler için Roland
lazım bize. Yaralanan düş gücüne yer açması için ona yardım ederiz. S. Barth’ın yazdığı “Öğretme
pansuman yapacak öğretmenler İster hobi, ister meslek ideali… Yeni bir Yürekleriyle Öğrensinler”. öneririm.
lazım. Sürüden ayrılmaya cesaret hikâye, yeni bir oyun, yeni bir icat, yeni
verecek hocalar, dersler lazım. bir söz ya da beste… Öğrencimize
heyecan veren, onun aklından ve
Bu nedenle, belki de, bir eğitim kalbinden geçen, bunlarsa üstüne Dr. Bahar Akıngüç Günver
yöneticisi olarak başta temsil ettiğim üstlük bir de potansiyeli varsa İstanbul Kültür Üniversitesi
üniversite adına şunu söylemek bütün olanaklarımızla destekleriz. Mütevelli Heyet Başkanı
isterim: Elbette eğitim ciddi bir İlgi duyduğu, yaratıcılıkla
iştir ve yaşam için tartışmasız beslenen her alanda ona yanında
çok değerlidir. Ancak bu hayatta olduğumuzu hissettiririz. Çünkü
ayakta kalabilmek bazı stratejiler yaratıcılığa ilişkin yanıt arayan tüm
de gerektirir. İşte, yaratıcılık; gerek sorulara, yapılan onlarca tanıma ve
üniversitemiz gerekse Kültür Koleji kritere rağmen bir gerçek var ki o da
için bize göre, hayatı dolu dolu şu: Yaratıcılık da onu desteklemek
yaşamak, anlamlı kılmak için en de yürek ve emek ister…
etkili yaşam stratejisidir. Yaratıcılık
desteklenmeli ve yüreklendirilmelidir. Son not yerine: Eğitim kurumlarının
yaratıcılıktaki rolü her zaman
Teşbihte hata olmaz… Biz, Kültür sorgulanan, düşünülen, tartışılan
4
Prof. Dr. S. Semahat Demir > İstanbul Kültür Üniversitesi Rektörü
İKİ İYİ DOST: BİLİM VE
YARATICI DÜŞÜNCE olarak anılan Vitruvius Adamı. Bu fikirlerin yüksek risk-yüksek
çizimin eşsiz çizgilerle ortaya koyduğu dönüş kategorisindeki girişimler
altın oran bugün bilim dünyası için için belirleyici bir kriter olacağını
Bilimin profili çoğunlukla formüller, çok değerlidir. Vitruvius Adamı düşünüyorum. Üçüncüsü ise,
deneyler, istatistikler üzerinden örneği bilimin sanatla birleşimini, kısmen artan projeleri orijinal
tanımlanır. Yaratıcılık ise bilim bilimde yaratıcılığın yerini gösteren fikirlerle dönüştürmek. Yeni bir
dünyasının içinde bir özellik olarak önemli bir örnek. Bilim ve yaratıcı buluş ortaya koyabilmek kadar var
genellikle icatlar-mucitler başlığı düşünce etkileşimine bir diğer örnek olanı geliştirmek ve dönüştürmek de
altında yer alır; orijinal ve yeni ise yazar Jules Verne’in kitaplarıdır. yaratıcı düşüncenin bilimdeki yerini
olmaktır. Peki, bilim insanlarının bir Günümüzde denizaltı, uzay ve anlamak için çok önemli.
problemi çözmek için seçtiği gidiş havacılıkta pek çok uygulamanın
yolunda yalnızca formüllerin mi Verne’in öykülerinden ilham aldığı Öğrencilerime, bütün gençlere
payı vardır ya da bir fizikçi doğaya belirtilmektedir. Bu noktada, bilimin ve çalışmalarına yeni başlayan
bakarken heyecan ya da merak yaratıcı düşünceye ilham veren ve araştırmacılara; sunumlarımda sıkça
duymaz mı? Bir insanın yaşamını yaratıcı düşünden beslenen yönleri dile getirdiğim, yaratıcılığın önemine
kurtarmak için geliştirilen aşı, üzerine biraz daha düşünmek gerekir. işaret eden bir başka önerim de
ilhamını bir bilgiden ya da teoriden şu: “Keşiflerde sınırları zorlayın.”
almış olabilir mi? En önemlisi Bilimde yaratıcılığın yeri Çünkü yaratıcılık aynı zamanda
de, bütün bunların meselelere ufuk ötesini görmek için girişilen
farklı bakmayı gerektiren yaratıcı Bilimin geleceği ve genç kuşakların bir mücadeledir. Ve bir diğer öneri:
düşünceden çok uzak olduğu bilimde liderliğine ilişkin pek çok “Teoriden uygulamaya fikir transferi.”
söylenebilir mi? sunum yapıyorum. Bir bilim insanı Bu başlık, fikri bulmak için bilginin
ve bir hoca olarak sunumlarımın önemini ortaya koymak adına çok
Bilimde yaratıcı veya orijinal çoğunda da bilimin, yaratıcı, orijinal önemli. Bilimde ufuk açacak orijinal
düşüncenin yeri ve etkisine ne yazık ve yeni düşünceyle olan yakın fikirler için en önemli ilham kaynağı
ki biraz önyargıyla yaklaşılıyor. temasını dile getirmeye çalışıyorum. teorik bilgi olabilir. Teorik bilgi,
Bilim, ilhamını doğadan, dünyadan merak ve heyecanla sorulan bir
ve insandan alır. Yüksek dikkat ‘Yaratıcılık’, konuşmacı olarak ‘acaba?’ sorusuyla beslenirse, bilimde
gerektirir, heyecanla beslenir. Bilim, katıldığım etkinliklerde üzerinde yaratıcı süreç başlamış demektir.
yaratıcılığın farklı araçlarla ortaya durduğum en önemli başlıklardan ‘Mevcut bilgi ya da teori hangi alana
çıktığı ve sunulduğu bir alandır. biri. Bilimde yaratıcılık başlığı altında ya da uygulamaya transfer edilebilir?’
Her şeyden önemlisi bilim, yaratıcı, da üç maddenin altını çiziyorum. sorusu da bu süreçte çok belirleyicidir.
orijinal ve yeni düşünce için bir ilham Birincisi: orijinal fikirler. Çünkü Özetle ilk adımda bilgi. İkinci adımda
kaynağıdır. Örneğin, Da Vinci’nin bu özellikler, bilimin özü. İkincisi: ise bilginin, sınırları zorlayacak keşif
günümüzde bir bilim ve sanat harikası yüksek risk-yüksek dönüş. Orijinal ya da buluşa transfer edilmesini
5
sağlayacak parlak fikir. Peki, diyelim çok önemli. Örneğin
ki çok parlak, insanlığın ve dünyanın zaman. Bilimsel bir
geleceği için oldukça yeni bir fikir projede en değerli
gelişti. Hatta bu öyle bir fikir ki kaynak. Lider bu
kaynağını çok güçlü bir teoriden almış noktada, fikir sahibinin
ve nasıl transfer edileceğine kadar zaman yönetimini sonuç
tüm ayrıntılarıyla projelendirilmiş… odaklı bir yaklaşımla
İşte burada yanıtlanması gereken yönetmeli. Ancak bu hassas
temel bir soru var? Orijinal ve yeni bir denge. Zaman yönetimi,
fikirler bilimde nasıl desteklenmeli? yaratıcı ve üretici zihnin önünde
Buluş ya da ürün seviyesine nasıl bir baskı unsuruna dönüşmemeli. kuvvet doğar” sözünü bir ilke olarak
çekilmeli? Burada lidere düşen roller Zaman yönetimi bir disiplin işi. benimsemeli. Yaratıcı fikri deforme
neler? Bilimde yaratıcı fikri tamamlayan etmeden ürüne, buluşa, hizmete
en önemli iki unsur da disiplin ve dönüştürmek bir takım işi. Lider bu
Bilimde yaratıcı düşünceyi konsantrasyon. Liderin planlayacağı takımın üyelerini ekonomik, iletişim,
desteklemek için… etkin zaman yönetimi hem disiplin teknik açıdan düşünerek kurmalı ve
hem de konsantrasyon için iyi çok yönlü biçimde yönetebilmeli.
Yaratıcı bir fikrin buluş ve/veya bir araç olabilir. Bunun dışında
ürün seviyesine ulaşması… Bu konu liderin bir diğer misyonu da fikir Her zaman her yerde belirttiğim üzere
25 yıldır gerek akademik gerekse sahibinin haklarını korumak, ona bilimde yaratıcılığı yüreklendirmek
yöneticilik kariyerimde her zaman rehberlik etmek ve ihtiyaç duyduğu ve desteklemek liderin temel
üzerine düşündüğüm ve etkili noktalarda onu yönlendirmek. Yola misyonlarından biri. Bu noktada
hamlelerle yönetmeyi önemsediğim çıkmış, ürün olmaya hazırlanan bir takımının işbirliği, elbirliği, beyin
bir konu oldu. yaratıcı fikrin önündeki en büyük birliği, çözüm birliği, ve gönül
engel, fikir sahibinin hissettiği birliğini sonuna kadar canlı tutmayı
Bu konuda üç başlığa çok inanıyorum: yalnızlık duygusudur. Heyecanını hedeflemeli. Sonuç olarak bilim ve
Birincisi fikirler, insanlar, kaynaklar kaybetmesine, geri adım atmasına yaratıcı düşünce sıkı sıkıya ilişkilidir.
veya imkanlar formülü. Orijinal en kötüsü de körelmesine neden Bu ilişkinin sağlığı fikir sahibinin
fikirleri olan insanları, doğru olur. Bu noktada lider gerekirse heyecanı, fikri değerlendirerek
kaynaklarla buluşturmak gerektiğine mentoring rolünü almalı ya da fikir ürün ya da buluşun doğmasını
inanıyorum. Orijinal bir fikrin; sahibini mentorluk yapacak isimlerle destekleyecek liderin vizyonuyla
insanlığa hizmet edecek, bilimin buluşturmalıdır. Ve en önemlisi birlik ilişkilidir.
gelişmesine katkı sağlayacak ürüne ruhunun temeli. Bir bilimsel buluşu
dönüşmesinde mevcut kaynakların hayata geçirmek gerçekten uzun ve Prof. Dr. S. Semahat Demir
veya imkanların doğru yönetimi zorlu bir yol. Bu noktada “birlikten Rektör
6
ÖNSÖZ
“Kültür Atölyesi 02”
İşte Kültür Atölyesi 02 bizler gibi, birlikte olmanın, birlikte sorumluluğun, eğitmek, öğretmek
sorumluluğunun farkında olarak
üretmenin ve sonucunda çabaların
“Yaratıcılık Dosyası” ile sonucunda ortaya çıkan ürünün çalışıyoruz, üretiyoruz; ve birlikte
yayında... tadını almanın keyfini bilen kişilerdi üretmeye devam edeceğiz... Tek
ve projeye inanarak sonuna kadar amacımız da budur...
destek verdiler. Öğrencilerimizin,
Biliyorsunuz, biz, bu projeye İstanbul Oktay Hocamızın, Işıl Hocamızın da “Yaratıcılık sabırlı bir araştırmadır”
Kültür Üniversitesi Sanat ve Tasarım heyecanları bu sayıya eklendi... Biz Le Corbusier
Fakültesi İletişim Sanatları Bölümü bir gerçeğin altını çizmek istiyoruz;
4.sınıf öğrencilerinin Seminer Kültür Atölyesi heyecan duyan, Yine bildiğiniz gibi, Kültür
derslerinde gerçekleştirecekleri bir başarıya inanan bir ekibin ürünüdür. Atölyesi’nin her dönem bir “dosya
uygulama bülteni olarak başladık. Bu ekip, hem akademisyenlerin hem konusu” oluyor. Bu kez de dosya
Ve yine biliyorsunuz, Kültür Atölyesi de öğrencilerin bileşiminden oluşan; konumuz “Yaratıcılık”. “Yaratıcılık”
Oktay Verel Hocamızın “düşlediği” birlikte terleyen, birlikte yaratan bir dosya konusu olunca, yazılara sınır
bir projeydi ve geçen dönem bu ekiptir. koymak da mümkün değil; her
proje hayata geçmişti. Şimdi Kültür alanda yazı ile bu sayıda, dosya
Atölyesi 02 ile karşınızdayız. Bizler, Fakültemizde değişip, sayfalarımızda karşılacaksınız.
dönüşüyoruz. Ancak bu durum hem
Sanat ve Tasarım Fakültesi ve Fakültemiz hem de bu çatı altında Yaratıcılık kavramı latince “creare”
İletişim Sanatları Bölümü olarak emek veren öğretim elemanları sözcüğünden türemiştir ve Batı
öğrencilerimizle ve yetenekli, özverili için olumlu, verimli bir değişim dillerindeki karşılığı “doğurmak,
çalışan kadromuzla projelerin ve dönüşümdür. Bu değişim ve yaratmak, meydana getirmek”dir.
“sürekliliğine” inandık ve Kültür dönüşüm, hiç kuşkusuz, yeni dersler, Zor bir süreçtir ve karmaşık bir
Atölyesi 02’yi ortaya çıkarttık. yeni Bölümler, yeni aydınlanmalar yapısı vardır. Böylesi bir süreçte
Öğrencilerimiz güçlü bir motivasyon da ortaya çıkaracaktır. İşte, bu amaç “özgünlük”, “yenilik”, “bilinmeyen”,
ve çalışma azmi ile bu “serüveni” doğrultusunda, Kültür Atölyesi “alışılmış olmayan”, “sıradışı olan”,
de başarıyla tamamladılar... Çünkü 02’de de yenilikler, değişimler “sınırları olmayan” her şey vardır.
bir dergiyi, bir bülteni ortaya yarattık. Kültür Atölyesi’nin ilk Yaratıcı çalışmalar birbirini tekrar
çıkarmak başlı başına bir serüven. Bu sayısına baktığımızda ve iki sayıyı etmez; zihinsel bir yoğunlaşmanın
serüvende de onların baş yardımcısı karşılaştırdığınızda, sizler de farkı ve ürünüdürler. Belki de yaratıcılık
ise, Grafiker arkadaşlarımız Onur değişimi gözlemleyeceksiniz. Artık aynı yerde ve aynı zamanda
Salkım ve Eren Aslan idi. Kültür bu dergi, Kültür Atölyesi 02, yalnızca herkesin baktığı yere bakan ancak
Atölyesi 02’nin mizanpajını gece bizim bir ürünümüz değil; sizlerin, herkesten “farklı algılayan” ve “farklı
gündüz demeden çalışan bu “güçlü”, tüm Üniversitemizin bir ürünüdür. üretimlerde” bulunanların özelliğidir.
“yaratıcı” ikili olmasa belki de bu Atatürk’ün çağdaş eğitim bilinci Belki de Fransız ressam H.Matisse’in
yayını yapamazdık. Ancak onlar da ışığında, bize yüklenen bu kutsal dediği gibi, “bakmak değil görmek
7
önemlidir yaratıcı süreçte; “görmek gidecek, birbirinden
yaratmanın başlangıcıdır” der güzel, anlamlı, eğitici
ressam. Sonuçta, yaratım süreci bir yazı, derleme, şiir,
serüvendir; heyecanların, duyguların, hatta gravür Kültür
sezgilerin öne çıktığı anlardır. Peki Atölyesi’nde gün yüzüne
yaratıcı olmak için ne gerekir? çıkıyor...
Korkmamak, risk almak ve cesur
olmak gerekir bizce. Bir başka soru Kültür Atölyesi daha
daha aklımıza geliyor: Yaratıcılığın proje halindeyken bizi motive
bir formülü var mıdır? Sorunun yanıtı eden, destekleyen ve bize inanan
“Dosyamızda” olabilir. Kimbilir? Rektörümüz Sayın Prof. Dr. S.
İşte Kültür Atölyesi 02 “yaratıcılık” Semahat Demir’e; İKÜ Ailesini
konusunu her yönüyle ele alıyor. kuran ve bugünlere başarıyla getiren okuyabileceğiniz, QR Kod uygulaması
Eğitimde, sanatta, tasarımda ve İnş. Yük. Müh. Sayın Fahamettin ile dijital ortamda da ulaşabileceğiniz
iletişim sürecinde yaratıcılık konusu, Akıngüç’e, İKÜ çatısı altında hep daha Kültür Atölyesi 02’yi umarız sizler
birbirinden değerli akademisyenlerin iyiye ulaşmayı hedefleyen Mütevelli de beğenirsiniz. Kültür Atölyesi 03’te
ve sektörden duayenin yazılarında, Heyet Başkanımız Sayın Dr. Bahar buluşmak üzere keyifli okumalar...
röportajlarında somutlaşıyor; anlam Akıngüç Günver’e şükranlarımızı
kazanıyor... sunmak istiyoruz. Proje Danışmanları
Öğr.Gör.Oktay VEREL
Ancak Kültür Atölyesi 02’de sadece Kültür Atölyesi 02’nin yaratım Prof.Dr.Rengin KÜÇÜKERDOĞAN
yaratıcılık dosyası yok. Birbirinden sürecinde gece gündüz demeden
güzel yazılar, şiirler, röportajlar ve özveriyle, sabırla çalışan Onur
İstanbul Kültür Üniversitesi’nden Salkım, Eren Aslan’a; başta Prof.
haberler yine sizlerle... Ancak gelelim Dr. Işıl Zeybek, Yrd. Doç. Dr.
daha önce de sözünü ettiğimiz Volkan Ekin ve Fakültemizde Kültür
“yenilik” konusuna. Artık Kültür Atölyesi’ne destek veren tüm öğretim
Atölyesi’nde bundan böyle “Gölgede elemanlarına; kapak tasarımında
Kalan Yazılar” adı altında bir bölüm “yaratıcılık” sınırlarını zorlayan
daha yer alacak. 1940, 50, 60, Öğr.Gör. Dr. Dide Akdağ Satır’a ve
70’lerde yayınlanmış, bizlerin bulup katkı sağlayan, inanarak çalışan ve
okuyamayacağı, son derece “değerli” üretentüm İletişim Sanatları Bölümü
hatta “paha biçilemez” bir arşiv, seçki 4. sınıf öğrencilerimize teşekkür
olarak sayfalar arasında yerini alıyor. ederiz.
Oktay Hocamızın titizlikle seçtiği,
belki de sararan sayfalarda yitip Hem online hem de basılı olarak
8 8
Öğr. Gör. Oktay Verel > İKÜ İletişim Sanatları Bölümü
UMUT YOLCULARINA Uzay’da dolaşıyor! Böylesi bir Genç arkadaşım;
SESLENİŞ gelişmeyi senin gibi başarıya susamış Bugün yaşam serüveninin yeni
kişiler gerçekleştirdi. Onlar günün
birinde güneşe köprü kurulabileceğini, bir günüdür.. Yeni heyecanlara,
güneşin de fethedilerek insanlığın yeni bilgilere, yeni dostluklara
Genç arkadaşım; emrine gireceğine inananlardandı. “merhaba!” diyeceğin bir gündür.
Evet, bugün güneş bize hayat Yarınlara daha bilgili, daha bilinçli,
Bir gün geriye baktığında, yılların ne veriyordu ama, onu uygarlığın engin daha bir “sorgulayarak” yelken
kadar çabuk gelip geçtiğini görerek denizlerinde daha başka alanlarda açacağın kutlu bir gün. Artık her şeye
şaşıracaksın. Bir gün artık “mazi” da daha yararlı hale getirmek daha doğru, daha erdemli yaklaşmaya;
dediğin o geçmişi ya gülümseyerek mümkündü. gerçekleri daha iyi değerlendirmeye
ya da hüzün ile anımsayacaksın. Bir mecbursun. Ülkenin, ailenin, hatta
gün, kendi yaşamının muhasebesini Nitekim, bugün de güneş, insan eliyle tüm insanlığın senden bir şeyler
yaparak kimi kilometre taşlarında yaşamın çok başka alanlarına doğru beklediğini unutma. Öncelikle ailenin
“keşke”lerle karşılaşacaksın.. Hayatın çekilebiliyor bilim sayesinde. Yani eğitim yolunda sana açtığı, ne yazık ki
bir rüzgardan, bir besteden, bir güneşi tutsak edecek günün birinde milyonlarca gencin yararlanamadığı
yağmurdan, bir düşen yapraktan insan aklı.. Demek ki her şeyden bu “aydınlanma” nimetini çoğu kez iyi
ibaret olduğunu idrak ettiğinde önce akıl geliyor. Bu aklı kullanmak, değerlendirmekten yoksun kalıyoruz.
ise “hayal içinde geçti ömrü olumlu yönlendirmek, amaca doğru Bir birey olarak insanlığın hizmetinde
derbederimi” diyeceksin.. Ama bu çalışmak; işte asıl mesele. olman gerektiğini aklından çıkarma.
derbeder bir ömrü yenmek, onu ışıkla,
güzelliklerle, başarılarla dolu yenmek, Hayatının hangi döneminde ve Seni hiç bir engel, hiç bir güçlük,
unutma ki senin elindedir. hangi yaşta olursan ol, daima bilgi yolundan, amacından alıkoymasın.
ile donanmış olan aklını kullanmayı Himalaya’lar kadar yüksek de olsa
İnanmak.. Önce kendine inanarak ön planda tut. Duygularını elbette varmak istediğin nokta, bu isteğinden
güvenmek zorundasın.. İnancın, gözardı etmeyeceksin. İnsanlığın sonsuz dek vazgeçme, Türkiye’nin, bu
güvenin temelinde ise gerçek bir temelinde kuşkusuz duygularımız kutsal ülkemizin kuruluş aşamasını,
bilgi ile aydınlanmak gelir. Özverili vardır. Ancak en başarılı zorlukları, umutsuzlukları, yokluk
çalışmak, bilginin sınırsızlığı ile olabileceğimiz yerde aklımızla değil ve yoksullukları düşün. Yedi düvele
özdeşleşmek, durmamak, geriye duygularımızla hareket edecek karşı açılan bu Ulusal Kurtuluş
değil daima ileriye bakmak hedefin olursak, sonuçta yenilgiye uğrar, Savaşı’nı düşün.. Seni uygarlığın
olmalıdır. hüsranla küseriz hayata.. Demek en üst düzeyine ulaştıracak olan
oluyor ki yaşam bir denge meselesidir. Atatürk Devrimleri’ni ve bunları
Şöyle düşün: İlkel insan, yaradılışta Dengeyi kurabilme sanatıdır. Bu gerçekleştirmek için yapılan
konuşmayı bilmiyor, bir yerden sanat ise, senin yaşlarında çok daha “insanüstü” çabaları düşün.
bir yere emekleyerek, yalpalayarak iyi gelişerek bilincinin en parlak 1923’ten 2015’e nasıl geldiğimizi
gidiyordu. Bugünün insanı Ay’da, noktasında odaklanır. araştır, sor, oku ve öğren.. Öğren ki
9
ülkenin değerini, kendi değerini bil. et. Sana bu ilkeyi, bu
Seni, uygarlığın dışına, insanlığın nimetleri vererek
dışına çekerek “kapıkulu” rejimiyle emanet edenleri hiç
yönetmek isteyen “gaflet ve dalalet unutma. Onlara ihanet
içinde” tuzak kurmak isteyenler edenlere ortak olma..
olacaktır. 1920’lerden bu yana,
yaşadığımız bu topraklarda
Onlara inanma.. “ülkesi” şehit düşenlerin
Onlara aldanma.. sayesinde yaşadığını belleğine ve
Onlara kanma.. yüreğine bir daha hiç silinmeyecek
şekilde kazı.
Sen kendine güven. Özgüvenin,
cesaretin, inancın tam ve sağlıklı Hatırla, Ünlü şairimiz Fazıl Hüsnü Çok araştır.
oldukça, kafan aydın düşünce ve bilgi Dağlarca ne diyordu: Çok düşün.
ile doldukça; hiç bir “karagüç”; hiç
bir hain pusu seni “hak bellediğin İnsan esirliği, İKÜ sana “gelecek” vaadediyor. Umut
yoldan” ayıramayacaktır. Sen Memlekete sığmaz. vaadediyor. Atatürk’ün ölümsüz
yaşamdaki umutlardan birisin.. Millet esirliği ışığını sunmayı vaadediyor. Sana
Kim olduğunu, ne olmak istediğini Yeryüzüne.” ilmin, ölümsüz meşalesini sunuyor.
bildiğin sürece yolun aydınlıklara açık
olacaktır. Kula kul olma. Özgürlüğe, Ne birey olarak, bir Atatürk genci Yeni bir aydınlık yola, yeni bir
insanlığa, adalete, eşitliğe, kardeşliğe olarak, memlekete sığmayan insan umut yolculuğuna hoşgeldin genç
baş koy.. Baş koy ki, Türkiye daha esiri ol; ne de yeryüzüne sığmayan arkadaşım. Gözlerinden öpüyorum.
saygın, daha yücelmiş, daha uygar bir bir millet esirliğini kabul et.. Her Güneşe yolculuğun erdemli; güvenli
ülke olarak yıldızını hak ettiği yerde ülkede “gücü ele geçiren”, sayısız ve açık olsun..
görsün. yalanlarla dolu vaatlerle saf ve
temiz insanları aldatanlar vardır.
Sevgiyi paylaş.. Onlara iyi bak; duygularınla değil,
Ekmeği paylaş.. bilginle, mantığınla çözümle onları,
Bilgiyi paylaş.. boyun eğme. Bil ki, bu ülkenin
Adaleti paylaş.. geleceği, aydınlığı, uygarlığı senin
elindedir. Korkuyu, sessizliği, “bana
Bunları paylaşmaktan değil, dokunmayan yılan bin yıl yaşasın!”
paylaşamamaktan kork. Yaşamında tarzındaki “çarpık felsefeyi”
bunlardan bir tekini bile eksik uzaklaştır kafandan.
etme.. Tek yönlü değil, çok yönlü
düşün.. Tek ele değil, çok ele itibar Çok oku.
10
GÜNCEL
Cumhuriyet Eğitiminin 90 Yıllık Çınarı...
“Atatürk bilinci denince hep iki temel
ilkeyi esas aldık: Bunlarda akıl ve bilim
yoludur”.
Fahamettin Akıngüç
Eğitim yaşamına 1960 yıllında
attığı adımdan bu yana, aralıksız
olarak çalışmalarını sürdüren,
sanatın ve bilimsel yaşamın her
zaman içinde yer alan, sanatçıya,
akademisyene, öğrenciye olan
desteğini kesintisiz devam ettiren
Kültür Okulları Kurucusu ve İstanbul Ataköy’deki Kültür Koleji Lokali’nde kaynağı olduğundan söz edildi.
Kültür Üniversitesi Mütevelli Heyet gerçekleştirilen ve sunuculuğunu Mütevelli Heyeti Başkanımız Sayın
Onursal Başkanı İnş. Yük. Müh. Öğretim Görevlisi Zafer Kayaokay’ın Dr. Bahar Akıngüç Günver’in,
Sayın Fahamettin Akıngüç’ün 8 Ocak yaptığı doğum günü kutlamasında, Rektörümüz Prof. Dr. Sayın S.
tarihinde doğum günü kutlaması yönetmenliğini Ahmet Bikiç’in Semahat Demir’in de konuşmalar
gerçekleşmiştir. gerçekleştirdiği ve İnş. Yük. Müh. yaptığı doğum günü kutlamasında,
Fahamettin Akıngüç hocamızla ilgili İstanbul Kültür Üniversitesi Çok Sesli
Ailesi, çocukluk arkadaşları, sanatçı yaklaşık 9 dakikalık bir film gösterimi Korosu da keyifli dinletisiyle katkıda
dostları, eski politikacılar ve de de yapıldı. Aile bireylerinin, bulundu.
çocukluk arkadaşlarının ve de çalışma
arkadaşlarının Sayın hocamızla ilgili Bizler de, kendini eğitim yaşamına
duygularını, düşüncülerini aktardığı adayarak, gelecek kuşakların
filmde, Sayın Akıngüç’ün gençlik Cumhuriyetin temel ilkelerini ve
yıllarından itibaren benimsediği yaşam felsefesini benimsemesi
çalışma anlayışı, aydın ve ilerici dünya konusunda önemli çalışmalar
görüşü, felsefesi yansıtıldı. gerçekleştiren, eğitim yaşamının
herkes tarafından tanınan saygın
Duygusal anların da yaşandığı ismi, Kurucu Onursal Başkanımız
üniversitemizin çeşitli kadrolarında doğum günü kutlamasında, yalnızca İnş. Yük. Müh. Sayın Fahamettin
görev alan hocalarımız ve idari eğitimci yönüyle değil; bir baba, eş Akıngüç hocamızın doğum gününü
personelimizin katılımıyla İnş. Yük. ve de büyükbaba olarak da sayın kutlar, kendisine tüm ailesiyle ve de
Müh. Sayın Fahamettin Akıngüç hocamızın çevresindeki insanlara sevdikleriyle birlikte sağlıklı, mutlu
hocamız yeni yaşına girmiştir. katkılarından, onlara nasıl ilham ve huzurlu nice yaşlar dileriz.
11
GÜNCEL
İKÜ Sanat ve Tasarım Fakültesinde Gelişimler, Değişimler...
Sanat ve Tasarım Fakültesi’nde 2014-
2015 eğitim öğretim yılı akademik
anlamda önemli başarıların
elde edildiği bir dönem oldu.
Fakültemizin; İletişim Sanatları,
Sanat Yönetimi, İletişim Tasarımı,
İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı
Bölümlerinden hocalarımız
gerçekleştirdikleri başarılı akademik
çalışmaların ve özverili çabalarının
sonucunda çeşitli akademik unvanlar
elde ettiler. Uzun yıllardır Sanat ve
Tasarım Fakültesi’nin bünyesinde
görev alan hocalarımızdan; İletişim
Sanatları Bölüm Başkanlığı ve
Dekan Yardımcılığı görevlerini
başarıyla yürüten Prof. Dr. Rengin İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Yenğin de Sanat ve Tasarım Fakültesi
Küçükerdoğan hocamız, 2 Şubat 2015 Bölümü’nden Doç. Dr. Rana Kutlu ve Dekan Yardımcılığı görevlerini
tarihinden itibaren Dekan olarak de Doç. Dr. Ervin Garip de Doçentlik üstlendiler. Ayrıca, İletişim Tasarımı
atandı. Hocamızın, aralıksız bir unvanlarını aldılar. Bölümü’nde Doktor unvanını alan ve
şeklinde sürdürdüğü çalışmalarının tüm koşullarda çalışma azmi hiçbir
sonucunda elde ettiği bu başarıdan Tüm bunlara ek olarak, İletişim şekilde azalmayan hocalarımızdan
ötürü kutlar, yeni görevinde daha Sanatları Bölümü’nde uzun yıllar Öğr. Gör. Dr. Dide Akdağ Satır ile Öğr.
nice başarılara imza atmasını dileriz. Bölüm Başkan Yardımcısı olarak Gör. İbrahim Zengin, İç Mimarlık ve
akademik ve kurumsal çalışmalara Çevre Tasarımı Bölümü’nden Doktor
İletişim Tasarımı Bölümü’nden Prof. önemli katkıları olan Prof. Dr. Işıl unvanını alan Öğr. Gör. Dr. Armağan
Dr. Bülent Küçükerdoğan, İletişim Zeybek hocamız İletişim Sanatları Seçil Melikoğlu ve Öğr. Gör. Dr.
Tasarımı Bölüm Başkanlığı’na Bölüm Başkanlığı’na atandı. Sanat Reyhan Uludağ Eraslan Öğretim
atanmıştır. İletişim Sanatları Yönetimi Bölümü’nde eğitimin ve Görevlisi kadrosuna atandılar.
Bölümü’nden Prof. Dr. Işıl Zeybek öğretiminin yetkin bir biçimde Bunlara ek olarak, Fakültemizin
ve de Sanat Yönetimi Bölüm Başkanı sürdürülebilmesi amacıyla yine mezunlarından Tekniker Nagihan
Mehmet Üstünipek, Profesörlük özveriyle çalışan Prof. Dr. Mehmet Çakır Bikiç de Araştırma Görevlisi
kadrosuna atanmışlardır. Üstünipek hocamız, Sanat ve Tasarım olarak akademik yaşama adım
Fakültesi Dekan Yardımcılığı atmıştır. Tüm hocalarımıza, akademik
İletişim Tasarımı Bölüm Başkan ve İletişim Tasarımı Bölümü yaşamın uzun ve keyifli yolunda
Yardımcısı Doç. Dr. Deniz Yenğin, hocalarımızdan Doç. Dr. Deniz daha nice başarılar dileriz.
12
13
BARIĝIN-ïNSANLIÝIN-YOKSULLUÝUN- ödülü, Legion d’ Honneur nişanı
EZïLMïĝLïÝïN - SANATIN DOÝRULUÝUNDAKï Commandeur payesi, Fransa Kültür
Bakanlığı Commandeur des Arts et
KALEM YAĝAR KEMAL ÖLÜMSÜZLEĝTï des Lettres nişanı, Pemi İnternacional
Cumhuriyeti
Catalunya,
Fransa
DÜNYA BïR BÜYÜK “TÜRK YAZARINI” KAYBETTï tarafından Legion d’ Honneur Grand
Officier rütbesi, Alman Kitapçılar
YAŞAR KEMAL’İN Birliği Franfurt Kitap Fuarı Barış
YAŞAM ÖYKÜSÜ Ödülü’nün de bulunduğu 20’den fazla
ödül, ikisi yurt dışında, beşi Türkiye’de
olmaz üzere 7 fahri doktorluk payesi
Asıl adı Kemal Sadık Gökçeli olan öykü kitabı “Sarısıcak”ı, 1955’te aldı. En son 2013’te Norveç Edebiyat
Yaşar Kemal, Van Gölüne’ne yakın ise bugüne dek kırktan fazla dile ve İfade Özgürlüğü Akademisi’nin
Ernis (bugün Ünseli) köyünden çevrilen romanı “İnce Memed”i Norveç’in ünlü milli şairi Bjornstjerne
olan ailesinin I. Dünya Savaşı’ndaki yayımladı. 1962’de girdiği Türkiye İşçi Bjornson adına verdiği Bjornson
Rus işgali yüzünden uzun bir göç Partisi’nde genel yönetim kurumu Ödülü’ne değer görüldü.
sonunda yerleştiği Osmaniye’nin üyeliği, merkez yürütme kurulu
Kadirli ilçesine bağlı Hemite üyeliği görevlerinde bulundu. Yazıları SOSYAL MEDYADA
köyünde 1926’da doğdu. Doğum ve siyasi etkinlikleri dolayısıyla birçok
yılı bazı yaşam öykülerinde 1923 kez kovuşturmaya uğradı. 1967’de OKURLARININ
olarak geçer. Ortaokulu son smıf haftalık siyasi dergi Ant’ın kurucuları
öğrencisiyken terk ettikten sonra arasında yer aldı. 1973’te Türkiye GÖZÜNDEN
ırgat katipliği, ırgatbaşılık, öğretmen Yazarlar Sendikası’nın kuruluşuna YAĝAR KEMAL
vekilliği, kütüphane memurluğu, katıldı ve 1974-75 arasında ilk genel
traktör sürücülüğü, çeltik tarlalarında başkanlığını üstlendi. 1988’de kurulan
kontrolörlük yaptı. 1940’lı yılların PEN Yazarlar Derneği’nin de ilk “Tüm kelimeler yasta şimdi…”
başlarında Pertev Naili Boratav, başkanı oldu. 1995’te Der Spiegel’deki @ONRSNR: “Gönlümün Nobel’lisi
Abidin Dino ve Arif Dino gibi bir yazısı nedeniyle İstanbul Devlet güzel ir ata binip, gitti. Bunca eşkıyayı
sol eğilimli sanatçı ve yazarlarla Güvenlik Mahkemesi’nde yargılandı, daha fazla dayanamazdı. Mekanın
ilişki kurdu. 17 yaşındayken siyasi aklandı. Aynı yıl bu kez lndex on cennet olsun Yaşar Kemal”
nedenlerle ilk tutukluluk deneyimini Censorship’teki yazısı yüzünden 1 yıl @elifekz: “Belki de tüm kelimeler
yaşadı. 1943’te bir folklor derlemesi 8 ay hapis cezasına mahkum edildiyse yasla şimdi sessizce. Yolun ışık,
olan ilk kitabı “Ağıtlar”ı yayımladı. de cezası ertelendi. rini kavrayışı, mekanın cennet olsun.”
Askerliğini yaptıktan sonra 1946’da anlatımının şiirselliğiyle yalnızca Türk @PelinBatuRevnak: “Yaşar Kemal
gittiği İstanbul’da Fransızlara ait romanının değil dünya edebiyatının için ulusal yas istiyoruz.”
Havagazı Şirketi’nde gaz kontrol da önde gelen adlarından biri olan @Nurhakince: “Sen de gittin dev
memuru olarak çalıştı. 1948’de Yaşar Kemal, Türkive’de aralarında çınar. Bizi şu beş para etmez dünyayla
Kadirli’ye döndü, bir süre yine çeltik Varlık Roman Armağanı, TÜYAP yalnız bıraktın.#YaşarKemal”
tarlalarında kontrolörlük, daha sonra Kitap Fuarı Halk Ödülü, Sedat Simavi @Hayriacikgoz: “Bir küıiiphane
arzuhalcilik yaptı. 1950’ de komünizm Vakfı Edebiyat Ödülü, Orhan Kemal yandı. Yaşar Kemal..
propagandası yaptığı iddiasıyla Roman Armağanı, Kültür Bakanlığı @asumanunel: “Dünya döndükçe
tutuklandı. Kozan cezaevinde Büyük Ödülü, Türkiye Yayınlar kulaklarımızda Müzeyyen Senar
yattı. 1951’ de salıverildikten sonra Birliği Düşünce ve İfade Özgürlüğü işitilecek. Gözlerimizde Yaşar Kemal
İstanbul’a gitti, 1951-63 arasında Ödülü ve Cumhurbaşkanlığı Kültür okunacak. Bu topraklar onlara çok
Cumhuriyet gazetesinde Yasar Kemal ve Sanat Büyük Ödülü’nün bulunduğu şey borçlu. #YaşarKemal”
imzası ile fıkra ve röportaj yazarı çok sayıda ödül aldı. Yurt dışında da @Elkurdou: “Zulme uğrayanlar biraz
olarak çalıştı. Bu arada 1952’de ilk aralarında Uluslararası Cino del Duca daha öksüz bu gece #YAŞARKEMAL”
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi
14
“Köprünün üstüne müthiş bir kalabalık
toplanmıştı. Hamza Dayı bunu anladı.
Otomobili daha hızlı sürdü. Otomobil,
tam köprünün üstüne, kalabalığın
ortasına gelince, gök gürler gibi bir
gürültü koptu.
Kaymakam korkuyla kendine geldi.
Yanına yönene bakındı. Birsürü çocuk,
her bilirinin elinde bir teneke, bütün
güçleriyle çalışıyorlardı.
Tevfiğin kahvesi önünden teneke sesini Hamza Dayıya sordu: “Bu teneke sesleri de Yol, Sazlıderenin alt yanından bir
duyan Murtaza Ağa: “Gözümün çiçeğini neydi?” yerlerden geçiyordu. Gürültüyle
yesin Gaymakamım. Bakın onu nasıl Seni uğurladılar. Senin gibi giden amirleri bağırtıyla biri iniyordu yola doğru. Düşüp
uğurladım! Tam yüz elli tenekeyle. Gök böyle uğurlamak adettir burada.” diye kalka kalka koşuyordu. Kaymakamın
gibi gürlüyor ortalık bakın.” gülümsedi. içinden bir ürperti geçti. İçindeki zehir
gittikçe tesirini gösteriyordu. Bu da yeni
Otomobil geçti gitti. Teneke sesleri Kaymakam işi anladı. Yüreğine zehir gibi bir oyun olmasındı.”
kesilmedi. Müthiş bir gürültü bir acı oturdu. Demek son!… Başı önüne
kaymakamın kulaklarında uğulduyordu. düştü. (Ararat Yayınevi, Yaşar Kemal, Teneke, s.93)
15
GÜNCEL
Kültür’lü Reklamcılar Ödüllerini Aldılar...
RATEM ÜNİVERSİTELER
ARASI “KORSANLA
MÜCADELE” YARIŞMASI
RATEM tarafından Kültür ve Turizm
Bakanlığı desteğiyle düzenlenen,
“Aklıma Bir Fikir Geldi” Üniversiteliler
Arası Korsanla Mücadele konulu
İletişim Fikirleri Yarışması Ödülleri
20 Aralık 2014 Cumartesi günü TRT
Radyosu, Harbiye binasındaki Mesut
Cemil Stüdyosu’nda sahiplerini “GENÇ KIRMIZI 2014”
buldu.
REKLAM YARIŞMASI
Yarışmaya katılan 1000 öğrenci ve Reklamcılık Vakfı tarafından
552 iş arasından İstanbul Kültür düzenlenen, üniversitelerin
Üniversitesi, Sanat ve Tasarım iletişim fakültelerindeki reklamcılık
Fakültesi, İletişim Sanatları ve İletişim bölümleriyle, güzel sanatlar - görsel
Tasarımı öğrencilerinden oluşan iletişim tasarımı fakültelerinin
ekibimiz (Beşir İZGÖRDÜ, İbrahim grafik bölümlerinde okuyan 3. ve
ESMER, Sezer AĞGEZ ve Yasir 4. sınıf öğrencilerinin katılımıyla
KALIN) Gazete/Dergi Kategorisinde gerçekleşen “GENÇ KIRMIZI 2014”
“Emek Çalma, Korsan Olma” isimli reklam yarışmasında, İstanbul
eserleri ile birincilik, Televizyon Kültür Üniversitesi, Sanat ve Tasarım
Kategorisinde ise “Korsana Dur De, Fakültesi, İletişim Sanatları Bölümü
Sanatı Öldürme” isimli eserleri ile öğrencilerimizden Yasir Kalın, Merve
ikincilik ödülüne layık görüldüler. Altun ve Tunay Komut çalışmaları
ile 88 eser arasından finale kalarak
Bu önemli başarıya imza atan üçüncülük ödülüne layık görüldüler.
öğrencilerimizi tebrik eder, Öğrencilerimizi başarılarından dolayı
başarılarının devamını dileriz. kutluyoruz.
16
GÜNCEL
Kültür’lü İletişimciler Ödüllerini Aldılar...
“AVRUPA BİRLİĞİ
YOLUNDA GENÇ
İLETİŞİMCİLER”
YARIŞMASI
“Avrupa Birliği Yolunda Genç
İletişimciler” yarışmasıyla ilk
tanıştığımızda üniversiteye yeni
başlamış, birbirinden habersiz
iki öğrenciydik. İstanbul Kültür
Üniversitesi, İletişim Sanatları
Bölümü’nde Yrd. Doç. Dr. Volkan
Ekin hocamızın danışmanlığında
bu yarışma sayesinde arkadaşlığımız
başladı. Güzel bir ekip olmuştuk ve unutacak hale gelmiştik. Aklımızdan diğer kazanan arkadaşlarımızla
şanslıydık. bunlar geçerken bir akşam üstü bizi İstanbul Atatürk Havaalanı’nda
mutluluktan havalara uçuran haberi buluştuk. Bu sayede Türkiye’nin
“Avrupa Birliği Yolunda Genç aldık. Yarışmayı kazanmış, “Radyo farklı şehirlerinden gelen insanlarla
İletişimciler” yarışmasının ikincisinde Spotu” kategorisinde birinci olmuştur. tanışma şansını yakalamıştık. Hep
beş farklı yarışma kategorisinden Ödülün ne olduğuna baktığımızda ise, beraber uçağımıza bindikten sonra
Radyo Spotu” kategorisinde bir mutluluğumuz iki kat daha artmıştı. seyahatimiz başlamıştı.
çalışma gerçekleştirmeye karar AB Bakanlığı bizi Avrupa Birliği’nin
verdik. Bunun için hemen başkenti Brüksel ve Avrupa Birliği’nin Brüksel’e indiğimizde ilk ziyaret
çalışmalarımıza başladık. İlk olarak dönem başkanı olan, Yunanistan’ın noktamız dünyaca ünlü “Atomium”
bir araştırma evresi gerçekleştirdik. başkenti Atina’ya götürecekti. anıtı oldu. Anıtın önünde grup olarak
AB’nin hayatımıza kazandırdıklarını hatıra fotoğrafları çektirdik. Bu
araştırdık ve bu doğrultuda bir O yıl okulumuzdan iki arkadaşımız ziyaretimizden sonra AB Bakanlığı
çalışma gerçekleştirdik. daha bu yarışmada derece almıştı. tarafından bizler için ayarlanmış
“Haber Dosyası” kategorisinde Ayça otelimize geçtik. Brüksel’in
Çalışmamızı teslim ettikten sonra Tezeken ve Ömer Faruk Orha merkezinde bulunan otelimiz Avrupa
çok uzun bir bekleme süresi yaşadık. ikincilik ödülünü kazanmıştır. Ödül Birliği bürokratlarını ağırlayan
Bu süre yaklaşık bir buçuk yıl gezisine birlikte çıkacaktık ve bundan Royal Windsor Hotel Grand Place
sürmüştü. Öylesine uzun bir zaman dolayı büyük bir mutluluk yaşadık. idi. Bizler de Avrupa Birliği’nin
geçince bu yarışmadan umudumuzu Ödül gezisinin ilk ayağı olan Brüksel’e konukları olduğumuz için bu otelde
kesmiş, çalışma gönderdiğimizi bile seyahatimizin başlangıcı olarak konaklama şansı yakalamıştık.
17
Otelde odalarımıza yerleştikten sonra sunumlar yaptıktan sonra sorularımızı şehir turu yapma fırsatı bulduk.
akşam yemeğine kadar geçen sürede cevaplayabileceklerini söylediler. Şehir turumuzun ardından
Brüksel’i gezme fırsatı yakaladık. Biz de Türkiye-AB ilişkileriyle ilgili Yunanistan Parlamento’su ziyaretimizi
Volkan hocamız ve arkadaşlarımızla sorularımızı kendilerine yönelttik. gerçekleştirmek üzere parlamento
şehir merkezinde küçük bir tur attık. Onlar da bütün sorularımıza çok binasına hareket ettik. Parlamentoda
2014 Dünya Kupa’sının gerçekleştiği açık bir dille cevap verdiler. Onların Türkiye ve Yunanistan ilişkilerini
günlerde Brüksel’de olmak gezimize bu açık tavrı sayesinde hepimizin Yunan parlamenterlerle konuşma
ayrı bir güzellik katmıştı. Belçika Milli görüşlerini rahatça aktarabileceği, fırsatı yakaladık.
Takımı’nın o gün kupada oynadığı rahatça tartışabildiğimiz güzel bir
maçı kazanmasıyla Brüksel sokakları ortam oluşmuştu. Ertesi gün tarihi ile bizi etkileyen
adeta bir karnavala dönüşmüştü. Atina’yı keşfetmeye başladık.
Biz de o gün Belçika’lılar ile beraber Yoğun ve eğlenceli geçen iki Akropolis ve heybetli Parthenon
bu galibiyeti kutlamaya başladık. günün ardından, Brüksel’deki son tapınağına tırmanarak Atina
Akşam yemeği vakti geldiğinde günümüzde turistik bir gezi yapma manzarasının tadını çıkarttık.
Brüksel’in meydanında bizler için fırsatını yakalamıştık. Belçika’nın Sanatın eşsiz bir şekilde sunulduğu
ayarlanmış restoranta gittik. Yemekte tarihi şehirlerinden olan Brugge’e Yeni Akropolis Müzesinde kendimizi
bütün arkadaşlarla konuşma fırsatı doğru yola çıktık. adeta tarihi yaşarken bulduk. Artık
yakaladık. Yemeğin ardından ise kültürü, tarihi, mitolojisiyle bize
kutlamalara Belçika takımının Orta Çağ Avrupa’sının havasını değer katan Yunanistan’a veda etme
kazanmış olduğu galibiyeti adeta üzerinde taşıyan Brugge şehri bizi zamanımız gelmişti.
bir Belçika vatandaşı gibi kutlamaya adeta büyülemişti. Şehrin kanalında
devam ettik ve eğlencelere katıldık. gerçekleştirilen tekne turlarıyla bu Gezi boyunca farklı kültürleri tanıdık;
şehri daha iyi keşfetme fırsatını da kendimizi geliştirdik ve hayatımız
Bir sonraki gün Avrupa yakaladık. Akşam yemeğinin ardından boyunca unutamayacağımız bir
Birliği’nin resmi makamlarıyla veda vakti gelip çatmıştı. İkinci olan deneyim yaşadık. Bize bu deneyimde
gerçekleştireceğimiz resmi arkadaşlarımızın seyahatinin sadece yol gösteren, yanımızda olan Yrd.
ziyaretler için otelimizden erken Brüksel’i kapsamasından dolayı Doç. Dr. Volkan Ekin ve emeği
saatlerde ayrıldık. O gün ziyaret onlarla bugün vedalaşacaktık. Brüksel geçen diğer tüm hocalarımıza sonsuz
edeceğimiz kurumlar Avrupa Havaalanından biz Atina’ya, onlar teşekkür ediyoruz.
Birliği Parlamentosu, Avrupa Birliği ise İstanbul’a hareket edeceklerdi.
Komisyonu idi. İlk ziyaret noktamız Arkadaşlarımızla havaalanında
olan Avrupa Birliği Parlamentosu’na vedalaştıktan sonra uçağımıza
ulaştığımızda bize bu kurumun ne bindik...
görevler üstlendiği, nasıl çalıştığı
hakkında sunumlar yapıldı. Bu Atina’ya indikten sonra ilk olarak
sunumların ardından Avrupa otelimize yerleştik. Otelimize
Birliği Komisyon binasına geçiş yerleştikten sonra ise Türkiye
yaptık. Bu kurumda Avrupa Birliği Büyükelçi’si Kerim Uras’ı
parlamenterleriyle tanışma fırsatı büyükelçiliğimizde ziyaret ettik.
yakaladık. Bize, kendileri ile ilgili Bu ziyaretin ardından küçük bir
Beyza Bozkurt, Özge Özkök
18
GÜNCEL
Tasarımın Öncüleriyle Yaratıcılığı Konuştuk...
İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Prof. Dr. Rengin Küçükerdoğan’ın
Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gülay da katıldığı panele, Üniversitemizin
İstanbul Kültür Üniversitesi’nde, Usta’nın moderatörlüğünü üstlendiği farklı fakültelerindeki öğretim
10 Şubat 2015 Salı günü, Sanat ve panelde, Levent Çırpıcı (Zoom elemanlarının ve öğrencilerimizin
Tasarım Fakültesi, İç Mimarlık TPU), Seyhan Özdemir (Autoban) ve ilgisi yoğundu. İki saat süren
ve Çevre Tasarımı Bölümü’nün Mahmut Nüvit’in (Tasarım Dergisi) panelin soru-cevap bölümünde,
organizasyonu ile, TASARIMDA katılımlarıyla tasarımda ilham/esin tasarımcıların yaratıcılık sürecinde
İLHAM konulu panelde, tasarımda ve yaratıcılık konuları, tasarımda karşılaştıkları sorunlar, tasarlamak
markalaşmış isimler, Önder Öztunalı yaratıcılığı besleyen sürece ilişkin ve üretmek, kavramdan mekana ve
Konferans Salonu’nda öğrencilerle kavramlarla birlikte tartışıldı. İKÜ ürüne geçiş serüveni hakkında merak
biraraya geldi. Sanat ve Tasarım Fakültesi Dekanı edilen sorulara cevap arandı.
Sol baştan: Doç. Dr. Banu Manav, Mahmut Nüvit, Seyhan Özdemir, Prof.Dr. Gülay Usta, Levent Çırpıcı, Prof. Dr. Rengin
Küçükerdoğan, Arş.Gör Türkan Oya Ekmekçi
19
EĞİTİM
STA Sanat Tasarım Akademi Atölyeleri
ÖNCE DENEYİM...
Sanat, tasarım ve iletişim alanlarına
tercih yapacak öğrencilerin
hedefledikleri meslekleri yakından
tanımaları önemli. Atölye Çalışmaları
da bu noktada adaylar için bir rehber
olabiliyor. Gençler, katıldıkları
atölye çalışmalarında hedefledikleri
mesleğin eğitim içerikleri hakkında
bilgi edinebildikleri gibi yeni alanları
da keşfedebiliyorlar.
İstanbul Kültür Üniversitesi Sanat ve
Tasarım Fakültesi sanat, tasarım ve
iletişim alanında tercih yapacak lise
öğrencileri ve mezunları için yeni
bir oluşum başlattı. Kısa adı STA
olan “Sanat ve Tasarım Akademisi”
ilk Atölye çalışmasını sömestre tercihleri ve yetenekleri için ayna sinema dersleri de öğrencilerden
döneminde düzenledi. tutabilmek. Grafik, reklam, çizim, büyük ilgi görüyor. Sinemanın temel
iç mimarlık ve sanat yöneticiliğini kavramlarından senaryo yazımına
27 Ocak 2015 tarihinde başlayan STA içeren karma programın nedeni çekim tekniklerinden kurguya
Atölye Çalışmasına İstanbul genelinde ise meslekler hakkında farkındalık kadar film sanatının genel öğeleriyle
okuyan ve mezun durumda olan 50 yaratabilmek. Sinema eğitimi hakkında 2 gün süreyle 6 saat eğitim
lise öğrencisi katıldı. Sinema, grafik, hedefleyen bir gencin bir film alan öğrenciler, program sonunda bir
reklam, çizim, sanat, iç mimarlık üretim sürecine kısa da olsa tanıklık kısa film çalışması da hazırlıyorlar.
derslerini içeren Atölye Çalışmaları edebilmesi çok önemli. Bunun yanı Çekilen ham görüntüler üzerine
Üniversitenin Ataköy Yerleşkesi’nde sıra fikirler ve görüşler değişebilir. Bu her öğrencinin kendi kurgusunu
gerçekleştirildi. Fakültenin akademik noktada ideali grafik okumak olan bir yaptığı atölyede bir kısa filmin tüm
kadrosu tarafından gerçekleştirilen genç, çizim yeteneğiyle iç mimarlık süreçleri öğretilmeye çalışılıyor.
STA Atölyelerinin meslek tercihi alanına yönlenebilir. Tüm bu keşif Küçükçekmece Gazi Anadolu Lisesi
aşamasındaki gençler için önemini süreci ancak tecrübeyle ve iletişimle 4’ncü sınıf öğrencisi olan STA Atölye
vurgulayan İKÜ Sanat ve Tasarım mümkün. Atölyelerimizin bunun için katılımcılarından İlayda Çeçen çizim
Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Rengin ideal ortamı yarattığını söyleyebiliriz.” eğitimi almayı hedefleyen bir sinema
Küçükerdoğan, programın kapsamı tutkunu. Resme olan ilgisinin yanında
ve gelecek dönem projeleri Sinema derslerine ilgi büyük sinemayı da çok önemsiyor.
hakkında şunları söyledi: “Atölye
çalışmalarında amacımız, gençlere STA Atölye çalışması içinde verilen
20
ve iletişim alanında eğitim almayı
hedefleyen her öğrencinin,
portfolyosunda yer alabilecek bir
çalışmayla sertifika aldığı Atölye
çalışmaları şimdilik sadece İstanbul
ile sınırlı.
Akademinin uzun vadeli hedefi,
ilerleyen dönemlerde İstanbul
dışındaki lise öğrencilerine ve
mezunlarına da ulaşabilmek.
Akademi bu noktada liselerden gelen
talepleri de değerlendirmeye hazır.
STA Atölyeden, gittiği çizim dersleri Roysi Rubin de STA Atölye
sayesinde haberdar olduğunu Çalışmasından mutlu ayrılanlar
söyleyen İlayda Çeçen, özellikle çekim arasında. Eğitimleri internetten
sürecine ilişkin bilgilerin kendisi öğrenen Roysa Rubin, eğitimlerle
için çok faydalı olduğunu belirtiyor. sömestre tatilinin de çok verimli
STA Akademi katılımcılarından geçtiğini düşünüyor. İleride Sinema
Demet Özkan da sinema dersine alanında eğitim almak isteyen
tam not veren katılımcılardan. Rozi Rubin, kurgu konusunda
Kocasinan Lisesi mezunu olan 18 uzmanlaşmak istediği için STA
yaşındaki Demet Özkan’ın ilgi alanı Atölye çalışmasında senaryo ve
animasyon ve fantastik kurgu. Atölye reklam eğitimlerinin de çok ilgi
çalışmasının ardından animasyon çekici olduğunu söylüyor ve ileride
dersini görebileceği grafik programına bu alanda kariyer yapmak isteyen
da tercihlerinde yer vermeye karar herkese öneriyor.
vermiş. Atölye çalışmasından önce
seçebileceği alanlarla ilgili yeterince STA Akademi’nin II. dönem
bilgisi olmadığını belirten Demet atölyeleri tüm hızıyla devam
Özkan, özellikle kurgu konusuna ediyor...
ilişkin kafasındaki soru işaretlerinin
eğitimlerle birlikte çözüme Atölye Programının değişik
kavuştuğunu belirtiyor. dönemlerine başvurular üniversitenin
Ataköy Yerleşkesi’nde alınıyor ve
Ulus Özel Musevi Lisesi öğrencisi gerçekleştiriliyor. Sanat, tasarım
22
MAKALE
Öğr.Gör. Mehmet Süha Sarıoğlu > İKÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü
söz ederken ilk ve en eski olarak Yine bir başka Yaratılış Söyleni de
adlandırdığı “Pelasg Yaratılış “Orfik Söylenleri” olarak algılanır.
Miti”nden söz eder. Söz konusu Graves’e göre: “Orfikler yaratılış
YARATILIŞ söylende ana tanrıça için: “Her Şeyin mitini, Zeus’un bile korkuyla karışık
saygı duyduğu bir tanrıça olan siyah
Eurynome
Tanrıçası,
Khaos’tan
SÖYLENLERİ’NİN çırılçıplak ortaya çıktığında, kanatlı Gece’ye, Rüzgâr tarafından
RÖNESANS ayaklarını basacak sağlam bir yer kur yapıldığı, gümüş yumurtasını
DÂHİLERİNE SUNDUĞU bulamadığından gökyüzünü denizden Karanlık’ın rahmine bıraktığı,
EŞSİZ YARATICILIK ayırdı ve dalgalar üzerinde dans yumurtadan bazılarının Phanes
etmeye başladı” diyerek ilk yaratılış
dediği, Eros’un ortaya çıktığı ve evreni
YETENEĞİ devinimlerinde de dansın önemini yarattığı şeklinde anlatırlar.” Burada
Söylenler dünyasının kapılarını vurgular. Daha sonra Eurynome da tüm canlı ve cansız varlıkların
araladığımızda hemen tanık dansına devam ederken bacaklarına doğumu dev bir kozmik, gümüş
olduğumuz olgu, insanoğlunun dolanan soğuk ve ürkütücü bir varlık yumurta içinden olur. Gecenin rengi
bitip tükenmek bilmeyen merakıdır. hisseder. Bu, dev bir yılan şeklini almış gümüş olarak kabul edildiğinden
İnsanoğlu sonsuz bir kaynak gibi olan Ophion’dur. Bir başka deyişle buradaki başlangıç nüvesi dev bir
gittikçe kendi kendini devşiren ve Eurynome’yi dölleyecek olan erkek gümüş yumurtadır.
devşirdikçe büyüyüp gelişen bir elemanın varlığı bu dans sırasında
merak duygusuyla donatılmıştır. ortaya çıkar. “Kuzey Rüzgârı, Boreas”
Başlangıçtan beri, kendisinin ve olarak da bilinen bu varlık dişiyi
çevresini oluşturan sayısız canlı ve döller ve Eurynome güvercin kılığına
cansız varlıkların nasıl yaratıldığı girer ve dalgalar üzerinde kuluçkaya
sorularına yanıt aramış, sonsuz yatıp, dev bir yumurta yumurtlar.
merakı dinmediği için, aradığı Bu kozmik yumurtanın kendisidir.
yanıtları bulabilmek amacıyla Yumurta 7 gün içinde olgunlaşıp
düşünmeye, bakıp incelemeye, çatlar ve içinden bilinen evreni
sorgulamaya kendini hep zorunlu dolduran tüm canlı ve cansız varlıklar
hissetmiştir. İşte bu sorgulamalarının doğar.
en basit ve lirik yanıtları onu kendi
ya da içinde yaşadığı toplumun
üretip şekillendirdiği “Yaratılış www.paleothea.com/Gallery/EurynomeJanto.html
Söylenleri”nin doğmasına neden Yine eski olarak kabul edilen ve
olmuştur. Bu söylenler, insanoğlunun “Teogonik Yaratılış Söylenleri”
tarihi kadar eskidir ve arkaik olarak adlandırılan bir üçüncü
dönemlerden başlayarak insanlığın yaratılış efsanesinden de söz edilir.
geçirdiği çok çeşitli evrelerde bile Bu söylenler dizisi içinde, M.Ö. 8.
onun dinî inançlarını, gelenek ve yüzyılda Hesiodos tarafından yazılmış
törelerini derinden etkilemiştir. olan Yunan Teogonyası’da bulunur.
Robert Graves “Yunan Mitleri” adlı Teogonya’ya göre yaratılış öyküsü yine
yapıtında, Yaratılış Söylenleri’nden http://en.wikipedia.org/wiki/World_egg “Kaos” denen karanlık bir boşlukla
23
başlar: “Khaos’tu hepsinden önce var boyayarak, bu şaşılası,
olan, sonra geniş göğüslü Gaia, Toprak tanrısal karışımdan
Ana doğdu içinden.” İşte, çağlar doğmuş ve dalgalar
boyunca sanatın nefes alıp vermesi onu kutsal Batı
ve her nefesinde kaynaklarından Meltemleri’nin ılık
sürekli beslenerek varsıllaşmasına esintisiyle Kıbrıs
neden olan Yaratılış Söylenleri’nin Adası kıyılarına kadar
en çok bilineni, Teogonya, sürekli sürüklemiş! Yaratılış
bir gelişmeyle Olympos Kültü’nün Söyleni Teogonya’dan
kuruluşuna kadar devam eder. Artık öğrendiğimiz ancak bu
on iki büyük tanrı ve tanrıçanın yer şekilde! Oysa Rönesans’ın
aldığı Olympos dağı sakinlerinin her dahi çocuklarından sayılan,
birinin, yüz yıllar boyunca birçok İtalyan ressam Botticelli, bu
ressam, heykeltıraş, fresk ya da bezek sahneden esinlenmiş ve mükemmel
sanatçılarının tükenmez esin kaynağı yaratıcılığını kullanarak tanrıçayı öncü Michelangelo ile başlayan ve
olacak efsaneler zinciri tüm varsıl Hristiyan geleneklerinde çok iyi alışılmış Rönesans tarzına karşı
ışıltısıyla, güzel sanatların içinde bilinen ve kutsal sayılan Saint- bir çıkış olarak nitelenen bir akım
yerini almıştır. Jean (Aziz Jan) istiridye kabuğuna MANİYERİZM’in olgularıdır.
Teogonik Yaratılış Söylenleri’nin bindirmiş olarak Kıbrıs kıyılarında Maniyerizm (Üslupçuluk) yaklaşık
çok önemli, ışıltılı bir kahramanı karaya çıkış anını resmetmiştir. 1520-1580 tarihleri arasında ortaya
vardır: Venüs adıyla da anılan, çıkmış olan bir sanat üslubudur.
tanrıça Aphrodite! Tüm güzelliği Rönesans’ ın getirdiği yetkinliğe karşı
ve albenisiyle ilginin odağını bir üslup olarak tanınır. Figürlerin
oluşturur ve özellikle Rönesans’ın dev boyları alışılmışın üzerinde uzun
yapıtları arasında çok sık rastlanan çizilir ve sağ, sol ya da ön arkaya
bir modeldir, üstelik üzerinde doğru eğilimleri vurgulanır. Her şey
barındırdığı uyum ve zarafet büyük bir devinim içindedir.”
dahi sanatçıların yaratıcı gücüne Sanatçının yaratıcılığı bu kadarla
güç katar, önemli tabloların altın http://www.artchive.com/artchive/B/botticelli/venus.jpg.html da bitmez; Venüs’ün bacakları,
noktalarından bizlere göz kırpar! Tablo başlı başına, eşsiz bir yaratıcılık tam adım atmak üzere, sağ
Aphrodite sucul bir kutsaldır ve örneğidir ve her köşesi varsıl ayağını kaldırmış, bacakları bitişik
denizle ilintilidir. Ünlü mitolog yazar göstergelerle adeta iletişime geçer, pozisyondan kurtulup“Contrapposto”
Şefik Can, tanrıça için: “Tatlı gülüşlü sırlarını döker. Örneğin Venüs’ün pozisyonunda çizilmiştir. Tıpkı
Aphrodite, dalgaların köpüğünden duruşu yine çağdaşı Michelangelo Michelangelo’nun ünlü yontusu
doğdu!” der! Evet, Aphros “Köpük” tarafından sunulmuş olan Davut’ta olduğu gibi.
Dictum’da “Doğmak” kökünden “Maniyerizm” akımının bir başka
türemiştir. Bir başka deyişle örneğini oluşturur: “Venüs’ün «S»
“Köpükten doğan” anlamında olan formunda oluşan vücut şekli belli
Aphrodite, Akdeniz’in o kendine bir devinimi, ahenkli bir hareketi
has, beyaz lüle köpüklerini pespembe simgelemektedir… Bu aslında http://www.artchive.com/artchive/B/botticelli/venus.jpg.html
24
dev eseri “La Primavera-İlkbahar”
adlı tablosunda kullanılmış olan
modeller hep Simonetta Vespucci’nin
ta kendisidir:
http://www.wikiart.org/en/sandro-botticelli/portrait-of-simonetta-vespucci
http://www.graf ksaati.com/Ressamlar/Michelangelo/Michel- Yukarıda görülen ve hem
angelonun_Davut_Heykeli.jpg
Simonetta’nın usta tarafından
“Hareket durağanlığına son yapılmış portreleri hem de ortada
verilmiştir. Bu-Contrapposto- yer alan Venüs’ün doğuşu adlı
tutumu da Rönesans’ın getirdiği ve tablosundaki modellerin hepsi
hem yontularda hem de tablolarda birer Vespucci portreleridir. Bir
sıkça izlenen bir akım olmuştur”. de sanatçının “Narlı Meryem” adlı
Yine aynı tablodan söz ederek, tablosundaki “Meryem” modeli de bu
melankolik bir aşkın çaresiz bir ölümsüz aşkın kuvvetli bir göstergesi
yansımasının, hatta neredeyse olarak kabul edilmektedir.
sonsuza dek bu karşılıksız sevgiyi
çığlık çığlığa ilân eden eşsiz bir
yaratıcı dehanın örneğini de verelim:
“Tablo, Venüs’ün denizden çıkıp
karaya ayak basmasını sergilerken
aynı zamanda Simonetta Vespucci’nin
Floransa’ya gelip, güzelliği ile kenti
ışıltılara boğmasını anlatır.” Evet,
Simonetta Vespucci çağın en güzel
kadınlarından biridir, soyludur ve
Medici ailesine gelin gelmiştir. Oysa,
güzelliğiyle ünü kent dışına taşan
bu soylu kadın, çok genç yaşta (23)
tüberküloz hastalığından hayatını
kaybetmiştir. Çağın neredeyse tüm
sanatçılarının melankolik aşka
kapılmasına neden olabilecek kadar
güzel ve zarif Simonetta, aslında
tablodaki “Venüs”ün ta kendisidir ve http://www.misspandora.fr/primavera/
Botticelli’nin aşık olduğu bir kadındır. Bilindiği üzere, insanın kendi
Simonetta ile ilgili yaptığı portre yaşamının ve inançlarının öyküsüdür
çalışmalarında ve sanatçının diğer söylenler. Çağlar boyu insanoğlunun
25
geçirdiği evrimlerin, inanç ışığıyla yansır ve büyüler, nefes keser. Şimdi de aynı mekânda kalarak ünlü
değişikliklerinin izleri de söylenlerde Dante’nin eşsiz dehası, tüm düşünce dâhinin muhteşem yaratıcılığından
yer alır. Teogonik Yaratılış Söylenleri, kalıplarını zorlayıcı manzaralar içinde söz edelim: Hepsi bir birinden değerli
Olympos tanrılarının doğumu ve Cehennem’i okuyucularına sunar. freskler arasında bir tanesi vardır ki,
Olympos Dağı’nı mesken olarak Bu eşsiz yaratıcılık nesir dünyasında dünyada ilk kez uygulanan bir tarzı
seçip, oraya yerleşmeleriyle mi müthiş etkili olur ve çağlar boyu barındırır aynı kare içinde: Aynı
son bulur? Hayır son bulmaz! O Güzel Sanatlar’ın önde gelen ustaları model bir çerçeve içinde iki değişik
efsaneler tıpkı verimli bir pınar gibi tarafından işlenir, üzerinde çalışılır. pozisyonda resmedilmiştir. Tanrı,
yatağında kaynar, çoğalır, varsıllaşır Rönesans’ın dehaları da bu gen- sol tarafta ileri aşağı doğru eğilmiş,
ve suyundan içen herkese sonsuz metinlerin beslediği çağlayanlar gibi dünyayı yaratmaktadır, aynı anda
yaratıcılık ve esin bahşeder! Bu zengin taştıkça coşarlar ve ölümsüz yapıtlar tanrıyı hemen sağda, sağ eliyle güneşi
kaynaklardır insanı fark ettiren, oluştururlar. ve sol eliyle de ayı yarattığı an tasvir
verimli kılan! Çağlar boyu birçok Mekânımız, Vatikan’da, Sen Pietro edilmiştir. Bu, o çağ için müthiş bir
yazara da esin vermiş ve onlarda katedralinin yanında yer alan, orta yeniliktir, yaratıcılıktır.
unutulmaz eserlerini yazarken bu boy bir şapelin içi. Burası 1483 yılında
esin denizlerinde yelken açıp, bin yapımı biten Sistine Şapel adıyla
bir maceralarını kaleme almışlar bilinen ve kimi sanat tarihçilerinin
ve yazdıkları nesirlerle, şiirlerle de “Michelangelo’nun Oyun Odası”
okurlarını da o sihirli yolculuğa ortak olarak adlandırdıkları bir sanat
etmişlerdir. Hatta öyleleri vardır ki, abidesidir. İç kısım süslemelerinin
onların ürettikleri yapıtlar birer “Gen- büyük bir kısmı Michelangelo
Metin” olarak çağlar öncesinden bile tarafından yapılmış, daha sonra
günümüze ışık tutabilmektedirler. Botticelli’nin de katkılarıyla
Ünlü Lâtin Şair Terentius Maurus’un muhteşem bir fresk sanat müzesi
dediği gibi: “Habent sua fata libelli haline gelmiş bir yapıdır. Yapının
Kitapların kendi yazgıları vardır.” duvarları, alınlıkları, niş ve tavanı
Her satırı varsıl bir yaşamın içinden Eski Ahit’e dayalı Yaratılış sahneleri,
seçilmiş, muazzam bir deneyimin Peygamberler ve onların hayatından
küçük özetleri gibi kimileyin öğretici, kesitlerle, bilici kadınların portreleri
kimileyin eğitici, değerli izler taşır ile kaplıdır. Tavan kısmında bulunan
bu yazarların eserleri. İşte Horatius! dev eserlerde, Yaratılış’ın çeşitli
İşte Platon! İşte Aristoteles ve İşte evreleri anlatılmaktadır. Usta
Dante Alighieri! Özellikle Dante’nin Michelangelo tarafından tasarlanıp
“İlâhi Komedi” adlı yapıtının ilk boyanan bu kısımda ünlü yaratılış
bölümünü oluşturan “Cehennem” sahneleri sergilenir.
öyle bir uzama sahiptir ki, neredeyse
Hesiodos’un Yer Altı Ülkesi’nin
tanrısı, Hades ve onun krallığına
bir ayna tutar! Söz konusu ayna,
elbette muhteşem bir yaratıcılığın http://www.rome-museum.com/?gclid=CJ6Mi4WbjsICFcsJw
wodGa0AMg
26
Yine tavanın orta kısmına rastlayan kadar fark edilmektedir! Bu görünüm
bölgede o çok tanınan “İlk İnsan- modele hem çok eski, hem de son
Adem’in Yaratılışı” sahnesine derece bilge bir hava katmakta ve
gelelim: Dünya yaratılmıştır ve sıra uçarak rüzgârdan etkilendiği açıkça
Adem’in yaratılışındadır. Adem sağ öne çıkmaktadır.
dirseğine dayanmış, mecalsiz bir
şekilde uzanmıştır ve sol elinin işaret
parmağını ileri doğru uzatmış, son
derece kayıtsız bir tarzla kendine
doğru uzanmış olan o yaratıcı elin http://static.skynetblogs.be/media/127560/911527532.jpg
işaret parmağına dokunarak ona Tüm bu sahneler, Rönesans’ı
ruh verecek ve Adem tamamen oluşturan şaheserlerin çok az bir
canlanacaktır. Oysa kendine doğru bölümünü oluşturmaktadır. Ancak
uzanan bu el Tanrı’nın yaratıcı elidir. gerçek olan da şudur: Sanatçının
yaratıcı yeteneğini konuşturabileceği
olanakların bulunabilmesi de çok sıkı
bir eğitim ve bilgi birikimini zorunlu
tutmaktadır. Yaratıcılık ancak
edinilen bilgilerin varsıllaştırılıp,
http://www.backtoclassics.com/gallery/michel- çeşitlendirilmesiyle etkili hale gelir,
angelo/sistinechapelcreationofadamdetail4 kendinden söz ettirir.
Bu yaratıcı aktarım, sanatçı tarafından Ünlü düşünür Seneca’nın, sanatla
ilk defa bu figür üzerinde denenmiş uğraşan, üreten ve sanat üzerine
ve son derece başarılı bulunmuştur. çalışanlar için söylediği özlü sözünü
Şapelin girişe göre tam karşı duvarında burada hatırlatalım: “Ars longa vita
bulunan freskler belli parçalar brevis – Sanat uzun, yaşam kısa!”
halindedir ve “Son Yargılama” olarak Evet, sanatın o uzun soluğunu, kısa
adlandırılmıştır. Bu fresklerde de yaşamımıza yeteri kadar sığdırabilmek
Klâsik Yunan Mitolojisi’nde adı geçen için hiç durmadan öğrenip,
Yeraltı Ölüler Ülkesi’nin şaşırtıcı ve araştırmalarımızı sürdürebilmeliyiz.
ürkünç bölümleri neredeyse birebir Beki en iyi olabilmenin, diğerlerinden
gözler önüne serilir. Ustanın özellikle farklı kalabilmenin ve yaratıcılığın da
Dante Alighieri’ye büyük hayranlık
http://www.wallpaperup.com/14286/Paintings_michelangelo_the_creation_of_ duyduğu da bir gerçektir. Son tek sırrı budur! Tıpkı belâgat ustası,
adam_sistine_chapel.html düşünür Cicero’nun dediği gibi: “İn
Şimdi “Tanrı”yı temsil eden modele yargılamanın aşağı bölümünde kutsal omni arte, quavis scientia, vel in ipsa
biraz daha yaklaşıp, çizilmiş kayıkçı Charon’un ölü ruhlarla dolu virtute optimum quidque rarissimum
olan “pamuk sakal” formuna göz kayığı, geçiş ücreti olan “Obolos”u est.” Her tür sanatta ve bilgi dalında,
gezdirelim: Uçuşan ve tüm çeneyi ödeyemeyenleri kayığından döverek hatta erdemin kendisinde bile, en iyi
kaplayan sakal neredeyse tel, tel nasıl yuvarladığı bile “İlâhi Komedi” ne kadar ender bulunur!
ayrılabilmekte ve kök diplerine de anlatılanlara aynen uymaktadır.
27
28
RÖPORTAJ Çetin Özer > Fotoğraf Sanatçısı
Öğretim Görevlisi
sürekli “çalış paranı kazan” diyordu.
Fotoğraf çekmeye nasıl başladınız?
Aynı sene babamın da yardımı ile ilk
Aslında fotoğraf çekmeye nasıl fotoğraf stüdyomu açtım; bu şekilde
FOTOĞRAFTA başladığımın iki farklı şıkkı olmalı: profesyonel hayata atıldım.
amatör olarak başlamam babamın
YARATICILIK... sayesinde oldu. Babam çok iyi bir Unutamadığınız bir çekim anısı
amatör fotoğrafçıydı. En eskisinden var mı?
en yenisine bir çok makinası vardı; Evet var. Venedikteki afiş görselim.
şimdi müzelik olan makinalardan. (fotoğrafı gösteriyor) İtalya’ya bir
Ayda bir kere evin bir odasını karartıp sergi için gitmiştim. Mimar Sinan’dan
karanlık oda haline getirirdi. Ben ve birlikte mezun olduğum arkadaş
kardeşim onu izlerdik, yanımızda grubumla birlikteydik. Şehirde
fotoğraf basardı. gezi yaptık o meşhur köprüden biz
de indik. İndikten sonra köprüye
İlkokula gittiğim yıllarda babamdan baktığımda köprüdeki insanların
bana da makina vermesini isterdim. arkasında bir boşluk gördüm sanki
O da en eski makinalarından insanlar sonsuzluktan iniyor gibiydi,
birini verir hangi ayarlarda çekim fener şeklindeki sokak lambası
yapacağımı da bir kağıda yazardı. da olağanüstü bir detaydı; kendi
Bu şekilde amatör olarak başladım kendime burdan çok güzel bir fotoğraf
fotoğraf çekmeye, profesyonel olarak çıkacağını düşündüm ve ortamı
İstanbul Kültür Üniversitesi Sanat ise, 1977 yılında üniversite zamanında incelemeye başladım 20 dakika
Galerisinde, 19 Kasım - 10 Aralık başadım. O yıllar olaylı yıllardı, bekledim; en sonunda tonu ayarlayıp
tarihleri arasında gerçekleşen Çetin harçlık problemi yaşıyordum. Babam çekimi yaptım. Fotoğraflarımın ortak
Özer’in “Şehir Hikayeleri” adlı
sergisi Sanat ve Tasarım Fakültemiz
öğrencileri tarafından oldukça ilgi
gördü.
Sergi açılışında, Rektörümüz Prof.
Dr. Sayın Sıddıka Semahat Demir ve
İstanbul Kültür Üniversitesi Onursal
Başkanı Yüksek Mühendis Sayın
Fahamettin Akıngüç sanatın bireyler ve
toplum için ne kadar önemli bir unsur
olduğunu konuşmalarında belirttiler.
Açılış sonrasında Sayın Çetin Özer
ile sergisi hakkında bilgi alıp, fotoğraf
çekmeye nasıl başladığı ile ilgili kısa
bir röportaj gerçekleştirdik.
29
özelliği beklemek, anı ve doğallığı şehirlerin hikayelerini
yakalamak benim için en önemlisi bu. kısaca anlatmak
Bu fotoğraflarda herşey var; akış, istedim. Düz yazı
kurgu ve bekleme... yazmayı çok sevmem
espirili bir yapıya
sahibimdir; bu sebeple
fotoğraflarımda kısa
cümleler yazıyorum
ve fotoğraflarıma
espirili isimler vermeye
çalışıyorum.
Fotoğrafçı gözünün doğuştan
geldiğine mi inanıyorsunuz, yoksa
sonradan edinildiğine mi?
Teknik kısım öğrenilebilir, ağır
ağır da olsa geliştilebilir. Derslerde
çok iyi sanatçıların fotoğraflarına
bakıyoruz; onlara sürekli bakmak
muhakkak sizi geliştiriyor. Önce
kalemi, kağıdı elinize alabileceksiniz
İlk profesyonel reklam çekiminiz ki yazabilesiniz. Gayret etmek gerekli
neydi?
sürekli fotoğraf çekeceksiniz herşeyin
Bir çok reklam çekimi yaptım; ama fotoğrafını çekebilirsiniz zamanla
ilklerden biri bir buzdolabı markası gözünüzün önündeki perde kalkacak
çekimiydi. ve atladığınız, görmediğiniz şeyleri
göreceksiniz.
Fotoğrafların altındaki yazıların
anlamı nedir ?
Aslında fotoğraflarımı sergi
sonlarında karışmaması ve kolay
anımsayabilmek amacıyla ambalaj
üstlerine birşeyler yazar kaldırırım.
Yazma sebebim de bu nedenle
başladı; sonralarda gelişti. Hikayeleri
olan fotoğrafları seçerim; bakan Aslı Nur Güner,
kişiler yazdığım şeyler dışında başka Cansu Bulut, Ceyda Sır,
farklılıklar da görebilir. Sadece Gamze Çebi, Özge Demirağ
30
MAKALE
Yrd. Doç. Teoman Südor > İKÜ İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü
davranışları, bakışları bizi derinden daha çok takdir ettik. İskilip’i görüp
etkiledi. Onlar her an, etrafımızı yaşadıktan sonra, kale içinde ve çeşitli
sararak, “Şimdi siz ne yapıyonuz ?’’ mahallelerini gezerken hocamızın,
BEDRİ RAHMİ EYÜPOĞLU diyerek ve kocaman meraklı gözlerle Anadolu sevgisinin nerelerden
bizi soru yağmuruna tutan çocukları
beslenip resimlerine kaynak olduğunu
VE ANADOLU’DAN bağrımıza bastık. Trafiğin olmadığı daha iyi anladık. Akademi’deki
BESLENEN YARATICILIK sokaklara örtü yayarak bir arada bizlere İstanbul’da doğup büyüyen
madımak ayıklayan, ceviz kıran, genç öğrencilerine hiç durmadan
salça yapan kadınların sohbetlerini yinelediği, diline pelesenk edindiği:
Hocamız Bedri Rahmi Eyüpoğlu’na bölmeden eşim desenlerine, ben “Çocuklar; Anadolu’yu gezip görün.
sonsuz saygılarımızla... fotoğraflarıma konu yaptım ki; Ananızın helal sütü gibi size sunduğu
büyük şehirlerde yaşayan insanlar, her güzelliği kana kana içip beslenin.
Eşim ressam Gülseren Südor ve imece usulünün, dostlukların, Üzerinden elliden fazla medeniyetin
benim, İstanbul Devlet Güzel komşulukların ne olduğunu görsünler, gelip geçtiği bu topraklardan sanatsal
Sanatlar Akademisi’nde tam dört yıl anlasınlar istedik. olarak beslenerek üretin’’ derken yarım
atölye hocamız olmasından büyük asırdan fazla bir zaman geçmesine
gurur duyduğumuz Bedri Rahmi Arasta’da, bize hiç aldırmadan, rağmen ne demek istediğini daha iyi
Eyüboğlu’nun, 1942’de Cumhuriyet sanki ürettikleri mesleri, semerleri, anladık.
Halk Partisi’nin ressamlar için bakır kap kaçağı, tahtadan eşyaları,
sağladığı olanaklar ile ‘’Yurt İçi ipten urganları hemen satın alacak Bizler; İskilip’e yağ gibi kayan asfalt
Gezileri’’ kapsamında, Çorum’da olanlar kuyrukta bekliyormuşçasına yollar üzerinde son model bir araba
çalışmaları sırasında küçük bir vakar ve gururla işlerine devam ile gelmiş iken; Hocamızın yetmiş yıl
ilçesi olan İskilip’i keşfettiğinde, bu eden ustalar gördük. “İyi ki halen öncesinin ve de o zamanın koşullarında
beldeye hayran kalarak iki-üç gün varsınız, iyi ki halen bu el sanatlarını bir de resim malzemeleri ile ufacık da
kalmasından tam olarak altmış dokuz yaşatıp, koruyup çalışmaya devam olsa bir kalacak yeri olup olmadığını
yıl sonra, 2011 yılında oğlu Mehmet’in eden yüreğiniz var’’ dedik. İçimizden, bilmeden buralara nasıl ulaşabildiği
eşi Hüget Eyüboğlu’nun daveti üzerine ustaların yaptıkları işler nedeni ile bir film şeridi gibi gözümüzün önüne
biz de İskilip’e giderek o yöreyi tanıma örselenmiş, yıpranmış ellerini öpmek geldi.
olanağına sahip olduk. geldi ama cesaret edemedik. Yalnızca
desenlerini çizmekle, fotoğraflarını Özellikle ben, o İskilip’in içinde
En çok da görsel olarak, bir sanatçının çekmekle yetindik. yükselen, etrafını çevreleyen ve bu
kanını harekete geçiren, o geçmiş mevsimde toprak ve kesilmiş ekin
yüzyıllardan kalma hüzünle ve sabırla Bizler, B.Rahmi’nin yetiştirdiği saplarının, otların her bir yöresini
aslına uygun olarak restore edilmeyi ressamlar olarak, onun altmış dokuz kaplayarak açıklı koyulu renk
bekleyen eski mahallelerindeki yıl öncesinde olduğu gibi İskilip’i cümbüşü yaratan dağlarından çok
evlerinden, bacalarından, kapılarından severek ve isteyerek desenlerimize ve etkilendim. Resimlerime görsel
çok etkilendik. fotoğraflarımıza aktarmaya çalıştık. malzemeler derledim.
İskilip’te Arasta’daki ustalar sayesinde
İskilip’te; evlerinin, dükkanlarının zamanın acımasız akışı içinde 2009 yılında, Anadolu’nun tüm doğal
önünde oturan, pencerelerinden teknolojiye yenilmeden var olma güzelliklerini, tarihi ve kültürel öz
bakan insanının içten ve samimi savaşı veren el sanatlarının değerini geçmişini insanının iç güzelliğini
31
bağrında saklayan İskilip’te; elli yıl içinde Türklerin,
öncesinde Kanada’dan ülkemize gelip, İskilip’te yer almaları ile
Eyüboğlu ailesine katılarak, bizleri geçen süreçte deprem
bizden, Anadolu’yu, insanını, sanatını bölgesinde bulunması
bizlerden neredeyse daha çok severek nedeni ile defalarca
sahip çıkan B.R. Eyüboğlu’nun gelini şehrin ağır yıkımlara
Hüget Eyüboğlu; bu ilçeyi severek uğradığı bilinmektedir.
resimlerine konu edinen B.Rahmi Şehrin gezilip görülmesi
Eyüboğlu’nun anısına, İskilip’te bir gereken tarihi yerleri;
kültür ve sanat hareketi başlatmak Safranbolu, Beypazarı
amacı ile B.Rahmi Çatalkara Kültür benzeri olan ve acilen
Sanat Evi’ni ve Yazmalı Konak’ı orijinaline sadık kalınarak
kurmuştu. Ancak zamanın yerel restore edilmesi gereken büyük
yönetiminin, beldelerini her açıdan bir bölümü zamanın, rantın etkisi
kalkındırmanın, tanıtmanın, ile yıkıma uğramış olan tarihi uğurlayışımızın üzerinden geçen
yüceltmenin yolunun kültürel ahşap evleri, yine önemli ölçüde otuz dokuz yıl sonra, 2011 yılındaki
ve sanatsal, turistik faaliyetlerle restore görmüş tarihi çeşmeleri, iki ilk gelişinde çalıştığı desenlerini
olabileceğinin bilincinde olmamaları yüzyıllık bir geçmişe sahip restore
nedeniyle bir buçuk yıl önce bu kültür bekleyen tarihi arastası, Osmanlı Çatalkara Sanat evinde büyük bir
sanat kurumlarının faaliyetlerine son döneminde yapıldığı düşünülen coşku ile sergiledi. Hocasının buraları
verilmişdir. 2014 yılına gelindiğinde kalesi ile eteklerinde iki adet olan keşfedişinin üzerinden geçen yetmiş
ise, halkın isteklerine, ihtiyaçlarına Roma dönemine ait kaya mezarları ve iki yıl sonra, ilçenin tüm üst düzey
ve beldelerine önem veren yeni, genç, yine Osmanlı’nın 20. Yüzyıl başında bürokratı, görsel ve yazılı basınının ve
dinamik Kaymakam Şuayib Gürsoy, yaptırttığı ve İskilip Kaymakamı halkının katılımı ile gerçekleştirdiği
Belediye Başkanı Recep Çatma ve Şuayib Gürsoy’dan aldığımız müjdeli bu sergiyi açabilmiş olması onu
diğer aydınların el ele gönül gönüle haber ile restorasyon izni alınan Redif hissettiğim kadarı ile batıda bir
vermeleri ile ilçelerine o güzel sanatsal Kışlası’dır. müzede sergi açmış kadar mutlu etti.
havayı, dokuyu sağlayacak olan bu iki Sanatın özündeki zor, karmaşık, iniş
kurumu ayağa kaldırmak üzere kolları Evliya Çelebi; ilim ve irfanın burada çıkışı bol sarp ve herkes tarafından
sıvadılar. yükseldiğinden ve ziyaret yerlerinin anlaşılmaz yollarında emeklerini
bolluğundan bahsederken; ben de ortaya koyan Türk resim tarihinin
İskilip gibi bugün yirmi bin nüfuslu bir 1890’lı yıllarda beş adet olan şehir mihenk taşları olarak ebediyete
ilçenin, zaten özünde var olan sanatın, kütüphanelerindeki çok değerli el kadar baki kalacak olan hocamız B.R.
kültürün beşiği olma özelliğini yazması kitaplarının bir bölümünün Eyüboğlu’nu, sanatta yol göstericimiz
tarihsel olarak incelediğimizde; Hitit halen bugünkü şehir kütüphanesinde olan eşi Eren Eyüboğlu’nu ve o
dönemin diğer sanatçılarını saygı ile
İmparatorluğu’nun kayıp kentlerinden dikkatle ve özenle saklandığını anarken; sevgi ve saygı ile tüm İskilip
“İskala’’ olduğu tahmin edilmektedir. eklemek isterim. halkını kucaklarken bu ilçede sanatın
M.Ö. 625 yıllarında Lidyalıların ve kültürün bacasının sonsuza kadar
daha sonra Perslerin, Galatların, 21 Eylül 2014 Pazar günü, eşim bol ve gür tütmesini diliyoruz.
Romalıların Bizanslıların ve en Gülseren Südor bir ahde vefa olarak
sonunda 1074 yılında ilk kez tarih Bedri Rahmi hocamızı ebediyete
32
RÖPORTAJ Cüneyt Devrim > Project House Yönetici Ortağı
Creative Director
Kreatif direktörün yaratıcı süreç parametreler konkur atmosferini
içerisindeki en temel görevlerinden etkiler. Bu özelliklerden hangisinde
bahsedebilir misiniz? sıkıntımız veya eksiğimiz varsa ben
CÜNEYT DEVRİM’DEN Kreatif direktörün en temel oralara odaklanıp bunun konkur
üzerinde negatif bir hava yaratmasına
KREATİF SÜREÇ VE görevi büyük resmi görebilmesi engel olmaya çalışırım. Tüm bu
YARATICILIK ÜZERİNE ve gösterebilmesidir. Kutup yıldızı özellikler en üst seviyedeyse, bana çok
olabilme özelliği, ekibinin de yolculuk
iş düşmez, oturup harika bir sunum
TÜYOLAR... sırasında yanlış yollara sapmasına hazırlarız.
ve kaybolmasına engel olur. Kreatif
direktör, iyi fikrin kokusunu alan ve
Sanat ve Tasarım Fakültesi, İletişim koruyandır. Bazen en umulmadık
Sanatları Bölümü bölüm etkinlikleri kişinin ağzından mırıldanarak çıkan
kapsamında 19 Aralık 2014 Cuma bir fikrin değerini görüp, o fikri
günü gerçekleşen “İletşimcilere “benim fikrim en iyisi”ciler üzerine
Kariyer” adlı söyleşide Project House saldırıp öldürmeden, koruyabilendir.
Yönetici Ortağı Cüneyt Devrim Kreatif direktör, rol gösterici ve
konuğumuz oldu. “Kreatif süreç ve ilham verendir. Sadece fikirleri ve
sektörde farklı olabilme” konularının ürettikleriyle değil, çalışma etiği, iş
tartışıldığı söyleşi bölüm öğrencileri disiplini ve reklamcının sahip olması
tarafından büyük ilgi gördü. gereken özellikleri sergilemesiyle
bunu başarmalıdır.
1973 doğumlu olan Cüneyt Devrim, Bir kreatif direktörde bulunması
Y.T.Ü’deki mühendislik eğitiminin gereken en temel özellik nedir? Bu
ardından, ABD Northeastern özelliği nasıl elde edebiliriz?
Üniversitesi’nde master eğitimi
aldı. Aynı dönemde internet Basit ve net düşünebilme yeteneği.
teknolojileri üzerine ikinci bir Kafası karışık bir kreatif direktörden
eğitimi tamamlayıp Northeastern daha kötüsü olamaz. Dolandırmadan,
Üniversitesi’nin akademik kadrosuna karmaşıklaştırmadan, açık ve net işi
katıldı. 1999’da İstanbul’daki Project ortaya çıkartabilmelidir.
House’un kurucu ortağı oldu. Project Konkur sürecinde yaratıcı ekibi
House bünyesinde internet ve yeni motive etmek ve onları doğru yola
teknolojilerin pazarlama hedefleri için yönlendirmek için nasıl bir metot
kullanılabilmesi için sayısız projede izlersiniz?
görev aldı. 2002 yılında Project
House’un Mobil Pazarlama biriminin Her konkurun kendine has
kuruculuğunu üstlendi. Devrim, özellikleri vardır. Müşterinin enerjisi,
kariyerine Project House’un yönetici briefin kalitesi, işin büyüklüğü,
ortağı olarak devam etmektedir. ekibin markaya ilgisi/arzusu gibi
33
1-2 sene bir ajansta
Bir reklamda yaratıcılık neden
bu kadar önemli yani reklamda çalışıp group head
yaratıcılık bir zorunluluk mudur? hatta kreatif direktör
olmayı bekleyenler
Tüketiciye bir bakışta, bir cümlede, var. Özellikle ustalık
15 saniyede mesajınızı geçirebilmek gerektiren reklamcılık
için şeytan tüyüne ihtiyacınız var. gibi işlerde doğru
Bizim şeytan tüyümüz de yaratıcı birikimi sağlamak için
dokunuştur. Olmadan reklam olmaz, çalışmak ve gözlem
duyuru olur. yapmak çok önemli. İyi ve
yetenekli olan ama çalışmayı
Bir reklam fikrinin yaratıcı bir
reklam fikri olmasını sağlayan da bilen bu sektörde eninde
unsurlardan bahsedebilir misiniz? sonunda yerini hakkıyla bulur;
Bütün sırlarımızı burada vermeyelim. sabırsız olansa ancak maaş veren bir
iş bulur.
Şakası bir yana, bir kaç cümleyle önünü göremeyen ve harika
anlatmak çok zor ama benim Sektör içinde karşılaştığınız yetenekleri ezmeyi günlük rutini
en önemli bulduğum unsurdan ve biz reklamcı adaylarının da haline getirmiş reklamcılardan da
bahsedebilirim; tüketici içgörüsünü karşılaşması muhtemel olan kendilerini korusunlar lütfen.
dolaştırmadan hatta mümkünse zorluklar nelerdir? Reklamcının ödülü nedir? Ödül bu
şaşırtabilmeyi başararak ortaya koyan işin neresindedir?
işler, başarıyı yakalamaya adaydır. Bu da kitap olacak bir konu. Maalesef
işi öğrenene kadar parkta bir gezinti Benim için en büyük ödül yaptığımız
İçgörü nedir? Neden bu kadar kimsenin beklememesi lazım. Zorluk işin, vermek istediğimiz mesajın
önemlidir? değil, bence işin gereği budur. Başta yerine ulaşmasıdır. Bir de Altın Aslan
Hedef kitlenin hayatının, bizim dediğim gibi pişerek olursunuz var tabii ;)
ürünlerimizle kesiştiği bir gerçeğini bu sektörde. Pişmek için de ateşin Bir fikri değerlendirirken nelere
bulup ortaya çıkarmaktır. Önemlidir, içinden geçersiniz. Saatleriniz belirli dikkat etmeliyiz?
çünkü doğru içgörüyü bulduğunuzda değildir, yaptığınız işin tanımı çok
tüketicinin kalbine giden yolu da geniş, yoruma açık ve zaman zaman Fikir güçlüyse ışık saçar. Tecrübeli
buldunuz demektir. belirsizdir. “Revizyon” hayatınızın ve usta bir reklamcı da bu ışığı
en iç gıcıklayıcı kelimesi haline
Reklam sektöründe yer almak gelir. Fikrinizi, sesinizi duyurmak kesinlikle yakalar. Sonrasında
isteyen gençlere tavsiyeleriniz için çok bağırır, birisi sizi görsün müşteri için stratejiye ve verilen briefe
nelerdir? Ve onların en sık diye çok zıplarsınız. Ama asla uygunluğunun kontrol edilmesi
yaptıkları hatalardan biraz vazgeçemeyin; Hamann’ın dediği gerekir. Strateji veya briefe uygun
bahsedebilir misiniz? gibi “Konuş ki seni görebileyim”. olmayan bir yoldaysanız, yanlışı ne
Reklamcı ancak pişerek olur. Pişmek Konuşmayı asla bırakmayın. Genç kadar iyi yaparsanız yapın doğruya
ulaşamazsınız.
için zaman ve tecrübe gerekir. reklamcıların ustalara saygı gösterip
Gençlerimizde zaman için sabır, iyi gözlemlemesi lazım ama aynı
tecrübe için sebat eksikliği hat safhada. zamanda egosunun şişikliğinden Beşir İzgördü, Yasir Kalın
34
MAKALE
Doç.Dr.Ayşe Yıldıran > İKÜ İletişim Tasarımı Bölümü
MİNYATÜRDE SAYI VE
RENK SİMGECİLİĞİ
‘Yeryüzünün önümüze serdiği
renkler, düşünmesini bilenler için açık
işaretlerdir.’’ Kuran, 16:13
Dinsel ve kültürel erginlemenin yer
aldığı ortaçağ ikonolojisi, rengin
öncülüğünde ortak bir biçim ve anlam
ilişkisi yaratmış ilginç minyatür
izleklerinden birisidir. Bunun şiire
yansıyan örneklerinden İran şairi
Nizami’nin Heft Peyker’i ‘Yedi Güzel’,
resimsel yaratıcılığı ve renge dayalı
yapısından dolayı minyatürcülerin
her zaman gözdesi sayılmıştır. Başta
Mezopotamya dinleri olmak üzere
birçok dinin etkisi altında kalan
Nizami’nin, başlıca göndergesi ise
Miraç, yani Yedi Göğe yükselen
peygamber geleneği olmuştur.
Burada ele alınan örnekçenin bir
başka özelliği de içinde yer aldığı
yazmaların, Türk hükümdarları
tarafından desteklenmiş olmasıdır.
Gerçekten de Heft Peyker, Genceli
Nizami tarafından 1197’de,
Meraga’da egemenlik süren Selçuklu
hükümdarı Alaettin Körp Arslan‘ın
isteği üzerine yazılmıştır. Konumuzla
ilgili olarak sunulan ilk minyatür,
bu mesnevinin 1410 tarihli Şiraz
yazmasından alınmadır. (Resim 1)
Anlatı kahramanı Behram Gûr’un hiç
(Resim 1) Behram Gûr 7 resimli odada, İskender Sultan için Hef Peyker, Şiraz 1410
35
tanımadığı yedi güzele resimlerinden bir geçiş simgesidir.
aşık olduğu bu çok ünlü sahnenin Gökkuşağının yedi
orijinali ne yazık ki artık yoktur, eser rengi, yedi kat kubbe
1960’da tahrip olmuştur. Cennetin (= ya da yedi gezegen/
yedi yıldızın) yansıması olarak kabul yıldızın renklerine
edildiği kubbeli kutsal mimarinin bir denktir; bu geçişin
kez daha canlandırıldığı ikinci örnek, a ş a m a l a r ı n ı n
Şair Mir Haydar tarafından 1436’da ve göğün en üst
yazılan Herat Miraçnamesi’nin makamına ulaşmanın
Türkçe ekine aittir. (Resim 2) aracıdır. Mezopotamya
ilkörneklerinin izindeki bu
Burada anikonik İslam sanatının kutsal simgeler, bir dizi çok
pek aşina olmadığımız karşıt kutbu, boyutlu başka eşdeğerliliklere de
Resim kültürüne dayalı uygarlıkların sahiptir. Yedi renkten oluşan tayf,
yarattığı yapıtlardan meydana değişik kültürlere uygun olarak evlilik için -ya da tasavvufta müridin
gelmiş bambaşka bir yüzü karşımıza tapınağın/zigguratın yedi renge göre adaylıktan daha üst derecelere-
çıkmaktadır. Söz konusu ikonografi, renklendirilmiş basamaklarını, yedi basamak basamak yükselmesi, tıpkı
kökleri çok eskilere dayanan dinlerin renkli Tanrıça giysisini, kolyesini bir bir spektrumda renkten renge
ve kültürlerin yazı ve resimden ya da yedi şalını da içermektedir. geçişte olduğu gibi renkler yoluyla
oluşan ortak dağarını yansıtmaktadır. Böylece sözgelimi kralın kutsal temsil edilmiştir. Burada da, Behram
Bu bakımdan Heft Peyker ile Miraç
resimleri birçok müşterek noktaya
sahiptirler ve bu sayede bu sürekliliğin
dayandığı bağdaştırmacılığın iyi
birer modelini oluştururlar. Her iki
yapıtın da şaşırtıcı bir biçimde aynı
kavram alanını ve de benzer anlatım
biçimleriyle renk ve sayı simgeciliğini
temsil ettikleri görülecektir.
Belirtilen erginleme izleği,
gökkuşağı renkleri ve ona bağlı
olarak yedi sayısının simgeciğinden
kaynaklanmıştır. Renk çubuğu dizimi,
bu sayı temelinde eski kültürlere
göre değişebilen bir erginleme
ritüelini simgeler. Bununla birlikte
gökkuşağı ile bütünleştirilen yedi
kat kubbe, aynı zamanda yerin altına
inişi veya göğe yükselmeyi sağlayan
(Resim 2) İnci, yakut ve zebercetten kubbeler ve Cennetin kapısı, Herat Miraçnamesi Türkçe ek, 1436
36
Gûr’un, evlendiği Yedi güzelin önce ona uygun maden ve renk tarafından sarısı ile ilişkilendirilmiştir. Üçüncü
tensel daha sonra tinsel aşkıyla temsil edilmesine neden oluyordu. ve en fazla dini özellikler yaşıyan
olgunlaşarak bilgeliğe ve Tanrısal Tanrı heykelleri, madenine ve anlatı, İslam’ın yeşili ve Ay’ın jengârîsi
aşka ermesi anlatılmaktadır. rengine göre giydirilir ve o renge göre (=bakır pası yeşili) ile bağlantılıdır.
Renk, resim dili ve resimyazı boyanırdı. Dolayısıyla ilgili rengi Dört, Mars gibi kan kırmızı, beşinci
(hiyeroglif yazısı), yazıdan önceki kullanmak o Tanrı’nın koruması de mavinin bir yas rengi olması ve
ilk dinsel simgecilik biçimleriydi. altına girmek anlamına geliyordu. aynı zamanda Merkür’ün, Satürn’le
Dogmatik olan dinsel bildirilerin Tıpkı yedi güzelin ait olduğu yıldızın de ilgili olması bakımından kısmen
iletilmesi, anlaşılması ve hatırda korumasına inanıldığı için, kubbeli uğursuzdur. Dünyevi bir anlam
tutulması için gerekli renk ve köşkünün o renkte yapılmasında taşıyan Jüpiter(=Müşteri) ise dünyaya
uygulamaları, kesin ve zorunlu olduğu gibi... ya da yeryüzüne ait toz toprak gibi,
kurallara bağlıydı. İletişimin başarısı sandal renginde yani kahverengidir.
için, görüntüde hiçbir karışıklığa Anlatıya göre, Behram kral olunca Bitişte ise, beyazla temsil edilen
meydan verilmemesi kaçınılmazdı. yaptırdığı yeni sarayda artık eşi olan Venüs’ün rengi, baharı ve ideal insanı
Bu nedenle, tek çizgiye dayalı Yedi iklim prensesleri için kubbeli simgeler. Venüs’teki aşk tensel olarak
soyutlanmış biçim dili ile parlak birer köşk(=kümbet) inşa ettirmişti. başlasa da saflaşarak sona ermiştir.
renklerle düz boyama uslubu onbin yıl Bunların her biri haftanın bir gününe Salt maddeciliği ve tanrısaldan
boyunca geçerli olmuştur. Kurallarda ve o güne egemen olan yıldıza denk ayrılmayı ifade eden olumsuz
en ufacık bir oynama dahi kesinlikle bir simgesel renge sahipti. Tablo siyaha karşın beyaz, tanrısal ışığın
yasaktı ve ciddi cezalara tabiydi. 1. Böylece yedi kraliçe de kendi göz kamaştırıcı aklığı içinde erime
Bunun sonucunda doğuda ve batıda gününde ve kubbeli köşkünde çağrışımına dayanmaktadır.
ortak olan kutsal anlatım düzgüsü Behram Gûr’a, ait olduğu renge
ile renk skalası Rönesans’a dek uygun bir öykü anlatacaktır. Birinci Bir başka açıdan da kırmızı, yeşil,
devam etmiştir. Örneğin eski bir İran öykü, kışı simgeleyen siyahla başlar. mavi ve sarıdan oluşan kromatik
inanışı olan gezegen simgeciliğinde, Bu rengin olumsuz anlamlarına göre, renkler dörtlüsü maddi ve dünyasal
bir gezegenin yararlı bulunması ya üzücü ve eşleştiği Satürn gezegeni görünümleri anımsatırken siyah,
da kötüye yorulması, taşıdığı renk kadar uğursuzdur. İkincisi, sadece kahverengi ve beyazdan meydana
ve ışığa göre belirleniyordu. Her kralların hakkı olan bir egemenlik gelen renksiz renkler, daha tinsel
Tanrı’nın bir gezegene denk düşmesi, halesi gibi parlayan güneşin altın alanların çağrışımını yaparlar.
Birincil küme statik denge ve uyum
Yıldız ve Renk Heft Reng Kümbet ve Renk durumunu, tinsel üçlü ise yükselme
Zühal Siyah Zühal(=Saturn) Siyah Keyvan (=Zühal) Kara eğilimine işaret etmektedir. Siyah,
Güneş Sarı Güneş Sarı Güneş Sarı olumlu anlamları bakımından
Ay Jengârî(yeşil) Ay Bakır rengi Ay Yeşil sonsuzluğu ve yüceliği temsil eder,
Mirrîh Kızıl, Kırmızı Merih(=Mars) Kırmızı Mirrih(=Mars) Kırmızı bedenin değil ruhun rengidir. Ancak
Utarid Gök, Mavi Utarit(=Merkür) Lacivert Utarid(=Merkür) Mavi astrolojik anlamına göre Behram’ı
umutsuzluğa sürüklemiştir. Bununla
Müşteri Boz Müşteri Hakî(toprak rengi) Müşteri Sandal rengi birlikte beyaz, cuma gününün ve saf
Zühre Ak Zühre(=Venüs) Ak Zühre(=Venüs) Beyaz aşkın tüm boyutlarıyla yaşanmasının
A.T. Onay 1993 N. Yıldırım 2006 İ. Pala 1990 göstergesi olmuştur. Ayrıca cumanın
Tablo 1. Yedi Renk ‘Hef Reng’ ve Yedi Yıldız ‘Hef Sitare’ Simgeciliği
37
dini bir gün olması nedeniyle de aşka ulaşmıştır. Ancak Timurlu göğün yedinci kapısını simgeleyen
saflık ve özveriye gönderme yapar. Herat Miraçnamesi’nde peygamberin perdeler yoluyla anlatılmakta ve bir
Mutluluk ve mutlak aşkın sırrına Tanrı’yla bütünleşmesi göktedir fakat altın kubbeyle vurgulanmaktadır.
varmak ancak beyaza geçişle yine aynı dinsel erginleme simgeleri İlahi zata perdeler yoluyla ulaşmak ve
mümkündür. Heft Peyker anlatısında kubbe, köşk ve renk aracılığıyla temsil çıplak yüzle onun vechini müşahade
gezegen(Tanrı) tasarımına dayalı edilmiştir. (Resim 2) etmek seçilmişler için imtiyazların
erginleme simgeleri kubbe, köşk ve (Resim 1)’de perdeler belirleyici, en büyüğüdür. Çünkü Allah perde
renk aracılığıyla, Behram Gûr yedi tanımlayıcı ve dekoratif bir işlev (=hicâp) ardından olmaksızın hiç
güzelle önce tensel daha sonra tinsel taşırken, burada geçiş -ayrıca kapıyı- kimse ile konuşmamıştır.
38
39
RÖPORTAJ Tuncay Akgün > Leman Dergisi Yöneticisi
Çizer
Anadolu’da da Nasrettin Hoca
döneminden beri çok büyük bir mizah
BEZGİN BEKİR’İN kültürü vardır. Ama ben kendi kişisel
YARATICISI tarihimden baktığımda, Gırgır dergisi
benim çizerlik hayatıma başladığım
TUNCAY AKGÜN’DEN dergiydi ve o zaman Dünya’nın
YARATICILIK en çok satan üçüncü dergisiydi.
Birincisi Amerika’daki Mad, İkincisi
ÜZERİNE… Sovyetler’deki Crocodile’di. Bizim
Gırgır, 500.000 satıyordu. İnanılmaz çalışıyoruz. Ve dergilerde gece
İstanbul Kültür Üniversitesi, Sanat ve bir yaratıcılık mucizesi aslında. Ve
Tasarım Fakültesi, İletişim Sanatları bizim için en önemli hoca olan Oğuz çalışılarak çıkartılıyor. Çizimlere,
akşam belirli bir saatte başlanır, sabah
Bölümü son sınıf öğrencileri olarak, Aral’ın yetiştirdiği kuşaklarız bizler. ya da akşam hangi saatte biterse o
“Leman Dergi”sinin çizeri ve aynı Biz de, bizden sonraki kuşaklara aynı
zamanda yöneticisi olan Tuncay disiplini devam ettirmeye çalışıyoruz. zaman bırakılır. Ben bu işi şimdi
Akgün ile yaşamı ve yaratıcılık üzerine Bu açıdan baktığımda, hem mizah bırakayım, yarın devam edeyim diye
konuştuk. hem de çizerlik konusunda bizim bir şey yoktur. Bizim yaptığımız işi
bitirmemiz gerekiyor. Bir köşeyi ya da
Tuncay Akgün kimdir? Bir de insanlarımızda bir yatkınlık olduğunu sayfayı çizmek minimum 19-20 saat
sizden dinleyelim.. düşünüyorum. Dünya’nın en bereketli sürüyor. Bir de bence gece, yaratıcılığı
yerlerinden biri diyebilirim Türkiye besleyen bir zaman dilimi. Sessizlik…
28 Mayıs 1962 yılında İstanbul’da için. Bu bağlamda, Türkiye’de en çok
doğdum. Mimar Sinan Üniversitesi satan dergiler mizah dergileridir. Kimse rahatsız etmiyor, çalan telefon
Resim Bölümü mezunuyum. Dolayısıyla, Türkiye bir mizahçı yok. Günlük hayattan kopuyorsunuz.
Hayatımın büyük bölümünü mizahçı cennetidir aslında. Bu konuda çok Kısacası, biz gece kuşlarıyız. Gece
ve karikatürcü olarak ve aynı zamanda üretken ve güçlüyüz diyebilirim. çalışmayı da, üretmeyi de seviyoruz.
mizah dergileri yönetmenliği yaparak Biz, bir sürü kuşağı çok etkiledik. Karikatüre ilginiz olduğunu
geçirdim. Karikatür çizmeye ortaokul Çalıştığımız alanda, üretimi ciddi nasıl farkettiniz?
yıllarında başladım. O zamanlar, olan çok iyi çizerler var hatta aramızda İnsanın özel bir yeteneği varsa eğer
Gırgır dergisinin arka sayfası mizah dehaları var. Bu noktada, sizi çocukken belli olur, kimisi iyi top
amatörlere ayrılırdı. Onlara yolladım destekleyen, itici bir medya gücü oynar, kimisi iyi dans eder. Ben de
çizimlerimi. O dönem, Gırgır dergisi olmadan sadece dergilerde bunu dikkat çeken bir çocuktum, çizim
en önemli mizah dergilerinden başarmak oldukça önemlidir. yeteneğim ile hem öğretmenlerimin,
biriydi. Oğuz Aral yönetimindeydi hem de ailemin dikkatini çeken bir
ve Oğuz Aral benim hayatımdaki en En iyi karikatürler ne zaman çocuk oldum. O zamanlarda ortaokul
büyük hocam oldu. çıkar? Daha verimlidir dediğiniz sıralarında Gırgır’ı keşfettim. Zaten
saatler var mı?
Türkiye’deki mizah hakkında çok fenomen bir dergiydi. Cuma
ne düşünüyorsunuz? Bizde bir sabahlama geleneği vardır. günleri çıkardı ve sarı ofset çıkardı.
Mizah dergileri böyle çıkar. Ben bu işe Her yer sararırdı ve her yerde deli
Türkiye’de Jön Türkler döneminden başladığımdan beri gece uyuduğumu gibi okunan bir dergiydi. Ben de onu
beri mizah geleneği var ve bizim hatırlamıyorum. Çünkü biz gece okuduğumda sarhoş olmuştum.
40
Ben de yapabilirim diye düşündüm. kulağı olan insanlar var. Dolayısıyla, çalamıyorum deyip heves etmekle
Ama önce ne yapmalıyım? böyle kişilerin müzisyen olması daha olan bir şey değil. Yani tutku ve çok
diye kendime sordum. Evet ne doğal. Ya da spora, çizmeye yeteneği çalışmak gerekiyor. Bunun yanı sıra
yapmalıydım… Öncelikli olarak espri olan insanlar var. Bunlar da özel bir çalışmak, çalışmayı öğrenmek de bir
bulmalıydım. Sonra onu çizmeliyim, yetenek. Ama bunun yanında şöyle disiplindir. Ama yaratıcılık özünde
göndermeliyim diye düşündüm. bir durum daha var. Bu ölçülmüş de farklı hissettirmeyi ortaya koymaktır.
Tabii bunun üzerine araştırmaya bir olay… Belirli bir saat çalışılmadan Sanat ise, tek cümleyle anlatacak
başladım ve benim gibi çok genç bir insan usta olamaz. Çok fazla olursam duygu yaratmaktır. Kısacası,
olduğunu fark ettim. Gırgırın arka çalışılması da gerekir. Aslında mesela bir insan yaptığı şeyle hiçbir zaman
sayfasında dışarıdan gelen çizimlerin şudur; bu bir tutkudur. Bir sürü şey özel bir duygu yaratamıyorsa sanat
yayınlandığı bir köşe vardı, ben de nedensiz yapılabilir. Örneğin; bir üretemez. Bizde bir duygu yaratması
oraya çizimlerimi gönderdim. İşte insan enstrüman çalıyordur. 14-15 gerekir. Baktığımız zaman bir çizgiye,
ondan sonra benim rüyam gerçek saat hiç elinden bırakmaz. 15 saat izlediğimiz bir filme, bir resime
oldu. Ben burada olmalıyım ve elinden bırakmamasının nedeni, ne ve duyduğumuz bir şeye bizde bir
çizmeliyim dedim. Böyle başladı bu kimse para versin diyedir ne de bu şey uyandırması önemlidir. Duygu
tutku… Şimdilerde de aynı tutkuyu kadar çalayım da daha iyi yerlere yaratabilen insan sanatçı olabilir.
hisseden çocuklar bize geliyor ve geleyim diyedir. Böyle olan kişiler Yoksa kalem, kağıt herkesin elinde
çalışmak istediklerini söylüyorlar. Bu sadece yaptığı şeyle bütünleşmektedir. var. Herkes yazabilir, herkes çizebilir.
geleneği sürdürüyoruz. Nedeni budur. Yani ben neden böyle Önemli olan ne hissettirdiğidir.
Sevdiğiniz ve beğendiğiniz
karikatürist ya da karikatüristler
var mı?
Genellikle sektördeki karikatüristleri
seviyorum ve beğeniyorum. Yani
Türkiye’deki karikatüristleri genel
olarak beğeniyorum. Fakat benim için
Kemal Aratan müthiş bir dehadır. Aynı
zamanda partnerimdir de. Derginin
içinde birlikte hazırladığımız “Serin”
adlı bir resimli romanımız var.
Sizce yaratıcılık nedir? Nasıl
geliştirilir?
Bence yaratıcılık herkeste olan fakat
geliştirilebilinen bir yetidir. Yaratıcı
olmak da öğrenilebilen bir şeydir. Ama
bazı insanların da özel yetenekleri
vardır. Mesela; müzik konusunda
kulağı çok iyi olan insanlar var. Benim
müzik kulağımdan çok daha iyi müzik Burçin İleri, Emel İmamoğlu, Sibel Sivrikaya
41
42
MAKALE Prof. Dr. Mehmet Üstünipek > İKÜ Sanat Yönetimi Bölümü
İKÜSAG Müdürü
Ondokuzuncu yüzyılda, Osmanlı 1923’te Bursa Şark Sineması’nda
sarayının batı kültürüyle yakınlaşması yaptığı konuşmada ifadesini
heykel alanındaki ilk adımların bulmaktadır: “Bir millet ki resim
BİR YARATICILIK atılmasının önünü açmıştır. Sultan yapmaz, bir millet ki heykel yapmaz,
Abdülaziz, Avrupa gezisi sırasında
bir millet ki fennin icab ettirdiği
SORUNU OLARAK gördüğü heykellerden etkilenerek şeyleri yapmaz; itiraf etmeli ki o
TÜRKİYE’DE HEYKEL Fuller adlı bir sanatçıya atlı heykelini milletin tarik-i terakkide yeri yoktur.”
yaptırmıştır. Yine de, Beylerbeyi Atatürk, aynı konuşmasında heykelin
sarayına konulan bu heykel, toplumun toplum yaşamı içindeki yerini de
Anadolu, Çatalhöyük’te bulunan gözünden uzaktır ve saray çevresiyle ön görmektedir: “Aydın ve dindar
ve neredeyse sekiz bin yıl öncesine ilişkili kalmıştır. Bu dönemde sanat ulusumuz ilerlemenin nedenlerinden
tarihlenen ana tanrıça heykelciğinden eserlerinin toplumla paylaşılması biri olan heykelciliği en yüksek
bugüne uzanan zengin bir heykel doğrultusunda gerçekleştirilen derecede ilerletecek ve yurdumuzun
geçmişine sahiptir. Ondokuzuncu sergilerin erken örnekleri ile de her köşesi atalarımızın ve bundan
yüzyılda arkeoloji ve müzecilik karşılaşılmakta ve bu sergilerde büst sonra yetişecek çocuklarımızın
alanındaki gelişmelerle bağlantılı ve küçük heykel çalışmalarının da anılarını güzel heykellerle dünyaya
olarak bu zenginlik, bugün dünyanın bulunduğu anlaşılmaktadır. ilan edecektir.”
dört bir yanındaki pek çok müzeyi
besleyen bir kaynak olmuştur. Osmanlının son döneminde Bu yaklaşıma paralel olarak,
Osmanlı arşivlerinde, Anadolu’nun heykel sanatı anlamında en önemli Akademik heykel eğitimi
farklı yerlerinde bulunan heykellerle gelişme Sanayi-i Nefise Mektebi desteklenmiş, heykel eğitimi
ilgili pekçok kayıt bulunmaktadır. Âlisi’nin kurulmasıdır. Arkeoloji ve almak üzere genç sanatçılar devlet
Buna karşılık, Osmanlı’da dinsel- müzecilik alanındaki çalışmalarının tarafından yurt dışına gönderilmiştir.
toplumsal düşüncenin figür heykelini yanı sıra ressam Osman Hamdi Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte anıt
“put” olarak değerlendirmesi, Bey, bir güzel sanatlar okulu heykel konusu da ağırlıklı bir önem
Osmanlı sanatında farklı bir üç kurulması doğrultusundaki hamleyi kazanmıştır. Anıt heykeller öncelikle
boyutlu estetik algıyı beraberinde gerçekleştirmiş olan kişidir. Okulun Cumhuriyet’in modernleşme
getirmiş ve özellikle kamusal alanda resim ve mimarlık ile birlikte bir programının bir parçasıdır.
heykelin varlığını olanak dışı heykel bölümü de bulunmaktadır. Ayrıca, Türkiye Cumhuriyet’inin
kılmıştır. Kanuni Sultan Süleyman Bütün bu gelişmelerin büyük ölçüde kurulmasına olanak sağlayan Ulusal
döneminde sadrazam İbrahim toplumdan kopuk saray çevresi Kurtuluş Savaşı’nı ve modern
Paşa’nın Avrupalı sanatçılara ve sınırlı bir sanat ortamında Türkiye’nin alt yapısını oluşturacak
siparişler verdiği ve Macaristan gerçekleştiği unutulmamalıdır. Türk Atatürk devrimlerini ülkenin her
seferi dönüşünde Budapeşte’den heykeline ivme kazandıran bir dünya köşesindeki kamusal alanlarda
getirdiği tanrı ve tanrıça heykellerini görüşü ancak Cumhuriyet’in ilanıyla somutlaştırma arayışı anıt heykellere
Sultanahmet Meydanı’na diktirdiği birlikte söz konusu olmuştur. Çağdaş olan gereksinimi arttırmıştır.
bilinmektedir. Paşanın bu tutumu uygarlık düzeyine ulaşmak hedefinde Böylece ilkin yabancı heykeltraşlara
hoş karşılanmamış ve “putperest” olan Cumhuriyet hükümeti, sanata daha sonra da yetişen genç Türk
nitelemesiyle eleştirilerin hedefi özel bir önem vermektedir. Bu önem, heykeltraşlarına ülkenin dört bir
olmuştur. Mustafa Kemal Atatürk’ün 22 Ocak yanında Atatürk imgesinin ön plana
43
çıktığı çok sayıda anıt heykel sipariş da işlevsel olarak
edilmiştir. Bu heykeller, çağdaş, değerlendirebileceği
ilerici, aydın Türkiye Cumhuriyeti’nin şekilde düzenlediği
topluma yansıyan imgeleri olarak soyut metal heykel
ve aynı zamanda sanatın topluma kısa bir süre sonra
ulaşması açısından son derece önemli yerinden kaldırılmış ve
bir rol oynamışlardır. kaybolmuştur. Gürdal
Duyar’ın Karaköy
Atatürk hükümetinin heykel Meydanı’na konulan
sanatına verdiği çok yönlü destek, Güzel İstanbul adlı çıplak
Cumhuriyetle birlikte heykel kadın heykeli müstehcen
sanatının gelişme göstermesinin bulunarak gözden uzak bir
önünü açmış, bugüne değin Hadi yere Yıldız Parkı’na taşınmıştır.
Bara, İlhan Koman, Kuzgun Acar, Cumhuriyetin 70.yılına denk gelen
Füsun Onur, Mehmet Aksoy gibi çok 1993 yılında da İstanbul’un farklı
sayıda uluslararası değerde sanatçı kamusal alanlarına konulmak üzere yaratıcı yaklaşımları besleyecek bir
yetişmiş, heykel sergileri, kamusal “Açık Alanlara Üç Boyutlu Çağdaş ortamın oluşmasını engellemektedir.
heykel uygulamaları toplumda Sanat Yapıtları Yerleştirme Etkinliği”
heykel algısını yerleştirmiştir. kapsamında heykeller üretilmiştir.
Bunlar arasında Ayşe Erkmen’in KAYNAKLAR
Ancak özellikle 1970’lerden sonra Tünel Meydanı’na yerleştirilen
toplumda, heykele “put” olarak Açık Sütun’u 2006 yılında “Yaya Osma, Kıvanç, Cumhuriyet Dönemi Anıt
bakan bağnaz bir tutumun arttığı ve Sergileri 2” düzenlenirken, daha Heykelleri (1923- 1946), Atatürk Araştırma
Merkezi, Ankara, 2003
siyasi- ideolojik bazı yaklaşımların çok dikkat çeksin diye straforla Elibal, Gültekin, Atatürk ve Resim- Heykel,
da bunu körüklediği dikkat kaplanmış fakat ateşe verilerek Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul,
çekmektedir. Özellikle kamusal tahrip edilmiştir. Meriç Hızal’ın 1973
alandaki heykel uygulamaları Üsküdar’a konulan Açık Kapı’sı Gezer, Hüseyin, Cumhuriyet Dönemi Türk
Heykeli, 3.baskı, Türkiye İş Bankası Kültür
bu ön yargılardan olumsuz bir ve Rahmi Aksungur’un Maçka Yayınları, İstanbul, 1984
şekilde etkilendiği, Atatürk büst ve Parkı’na yerleştirilen mermerden Renda, Günsel, “Osmanlılarda Heykel”, Sanat
heykelleri de dahil olmak üzere, pek Seçkin Misafirler adlı heykelleriyle Dünyamız, Kış 2002, S.82, s.139- 145
çok heykel uygulamasının saldırılara birlikte bu etkinlik kapsamında Yeşilkaya, Neşe G., “Osmanlı’da ve
Cumhuriyet’te Anıt Heykeller ve Kentsel
uğradığı görülmüştür. Aynı şekilde şehrin farklı bölgelerine yerleştirilen Mekan”, Sanat Dünyamız, Kış 2002, S.82,
bulundukları şehre değer katan heykellerden bir kısmı yerlerinden s.155- 171
pekçok heykelin ilgisizlik sonucu kaldırılmış, bir kısmı hasar Giray, Kıymet, “Abdülaziz Heykeli’nden
zarar gördükleri, yerlerinden edilerek görmüştür. Daha yakın dönemde 1950’lere Uzanan Çizgide Türk Heykel
depolara kaldırıldıkları, hatta hurda de heykelleri kaldıran yaklaşımlar Sanatının Gelişimi”, Türkiye’de Sanat, Mayıs/
Ağustos 1997, S.29, s.30- 36
olarak değerlendirildikleri örnekler ve buna paralel gelişen toplumsal
bulunmaktadır. Kuzgun Acar’ın koşullanma, Atatürk hükümetinin
Gülhane Parkı’na yerleştirdiği ve ilerlemenin nedenlerinden biri
burada piknik yapan insanların olarak gördüğü heykel sanatındaki
44
RÖPORTAJ
Prof. Dr. Erol Başar > İKÜ Beyin Dinamiği Araştırma Merkezi Müdürü
üzerinde de durulması önemlidir:
Sezgi.
Sezgi, nasıl bildiğimizin bilincinde
YAŞAM, BEYNİMİZ, olmadan ve mantıklı süreçler
VAROLUŞUMUZ VE olmaksızın bütün olarak, doğrudan,
birden bire bilginin duyumu ve
YARATICILIK hareketidir. Sezgi, bilginin ve gerçeğin
diyarına geçişimizdeki süreç ya da
“Dünyada insanların farkında kanal olarak da açıklanabilir. Bu şekilde gerek bilinçte gerekse
olarak ya da olmayarak yaşamları, Hayatın içinde zaman ve mekanda bilinçaltında duyguların keşfine
varoluşları birbirine geçerken bu verilmesi için görüntülere ihtiyaç giden yaratıcı stratejilerle tüketici
insanları birbirlerinden ayıran bir duyulduğu için sezgiler, görüntüler algısına ürünlerin alınması yoluna
özellikleri vardır ki bu da bu kişilerin arasındaki özel ilişkileri algılamak girilmektedir. Tüketicinin zihninin
sahip oldukları düşüncelerdir.” konusunda bize izin verir. Bu şekilde ürünleri tanıması için reklamcılıkta
gözlemsel edinilen bilgiler duyusal amaçlar ve planlar yapılırken zihnin
Beyin Dinamiği Kognisyon ve bir diyara doğru sınırlandırılır. yaratıcılığına gerek vardır. Bu
Karmaşık Sistemler Araştırma Şu çok önemlidir ki genellikle ürünlerin geçmişte gerçekleşmeyen
Merkezi, 2006 yılında İstanbul Kültür önceden edindiğimiz tecrübelerin özelliklerinin keşfedilerek geleceğinin
Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı ürünleri olan duygulara sezgilerimizi bulunması için ürünlerin zihinsel
İnşaat Yüksek Mühendisi Fahamettin eklemek, sezgisel davranışı ya da olarak da yaratımı amacıyla bir
Akıngüç ve Üniversite Rektörleri Prof. yaratıcılığı etkiler. Böylece önemli yetenek gerçekleştirilmelidir. Bunun
Dr. Tamer Koçel, Prof. Dr. Dursun karar alma süreçleri durumlarında sonu olmayan yolu ise “sezgiden
Koçer’in destekleriyle kurulmuştur. algılar ve bilişsel süreçler genellikle başlayıp yaratıcılığa” giden süreçtir.
Beyin Dinamiği Araştırma sezgisel ya da duygusal süreçlerle
Merkezi’nin önemli bir kronolojik yönetilir. Hocam, kişilerin beyinlerinde farklı
gelişmesi vardır. Prof. Başar, Önemli beyin araştırıcılarından J. algılama ve öğrenme uyaranlarıyla
beyin fonksiyonları araştırmasını Fuster’e göre “yaratıcı zeka, amaçları, elektroensefalografi (EEG) ölçümleri
elektrofizyolojik uygulamada bugün projeleri ve planları bulma yeteneğidir yapılmaktadır. EEG nedir?
beyin osilasyonları (salınımları) ya da geçmişte gerçekleşmemiş
deyimiyle ifade edilen yeni bir olasılıkların keşfedilmesi ve geleceğin Beynimizdeki sinir hücrelerinin
kavram ve yöntemle önce New York’ta bulunması için ortaya çıkan elektriksel aktivitesi saçlı deri
daha sonra 1970’li yıllarda Hacettepe yetenektir”. üzerinde ölçülebilir, bunun
Üniversite’sinde ekibiyle dünyada Reklamcılıkta özellikle de görsel için kullanılan ölçüm cihazı
öncü olarak başlamıştır. medyada yer alan reklamcılık elektroansefalografi (EEG)’dir.
anlayışında ürünlerin tasarım İnsan vücudundaki kalp
Beynin sezgisi ve yaratıcılığı aşamasında tüketicilerde algıda hücresinin elektriksel aktivitesi
seçiciliği yaratmak amacıyla Elektrokardiyografiyle, kas
Girişilen çalışmalarda insanın beyni bilincinde ürünlerin kalıcılığını hücrelerinin elektriksel aktivitesi
anlamak için felsefenin yanında sağlamak için ürünlerin üzerinde Elektromyografiyle (EMG) ölçülür.
onun içinde yer alan bir diğer konu yaratıcı tasarımlara yer verilmektedir. Kısacası vücudumuzda var olan
45
hücreler sürekli olarak elektriksel açığa çıkan EEG
sinyaller yaymaktadır. Bu sinyaller beyin dalgalarından
çeşitli cihazlarla kaydedilip tanı ya da öl ç ü l e b i l iy o r .
araştırma için kullanılırlar. Ayrıca EEG beyin
osilasyonları son
Hangi psikiyatrik hastalıklar üzerine yıllarda bilgisayar oyun
çalışmalarınızı sürdürüyorsunuz? sektörüne de girdi.
Alzheimer, Bipolar Duygu Durum Araştırmaların şu anda
Bozukluğu ve Şizofreni hastalıklarını uygulaması çok da pratik
anlamak için çalışmalarımızı ve genelleşmiş değil ya da
sürdürüyoruz. Ayrıca bu hastalıkları basında abartılı olarak yer
daha detaylı öğrenmek için beyin aldığı kadar ileri aşamada değil.
araştırmalarından toplu bir bakış Şu anda EEG beyin osilasyonlarının
açısının geliştirilmesi bu hastalıkların kaydı sırasında kişi, kendi beyin
tanınmasını kolaylaştıracaktır. dalgalarını kontrol etmeyi öğreniyor “eğer filozof olmak istiyorsan önce
ve bunu başarırsa örneğin ekrandaki fizik oku, matematik oku, biyoloji
Nöropskiyatrik hastalıklarda oku hareket ettirebiliyor. Ama veya tıp bilimleri oku. Ancak belirli
EEG-beyin osilasyonlarının nasıl gelecekte beyin gücüyle ekrandaki bir bilim dalında yeterli bilgiye sahip
değişiklik gösterdiğini araştırmanın okları hareket ettirme dışında daha olduktan sonra filozof olabilirsin”
yanında merkezinizde ne tür karmaşık uygulamalar yapabilmek sözleriyle bana düşüncelerini
araştırmalar yürütülüyor? için yeni yöntemler geliştirilebilir. açıklamıştı. Nitekim, gençlik
yıllarımda bu iki bilim insanının
Merkezimizde Doç. Dr. Bahar Felsefe kavramı ve beyin kavramı bana verdikleri öğütler çok faydalı
Güntekin yönetimi altında duygusal yan yana getirildiğinde bu iki oldu. Fizikte elementer parçacıklar
uyaranlarla beyin dalgalarının nasıl kavramı birbiriyle birleştiren üzerine uzmanlığımı yaptıktan sonra
değiştiğini de inceliyoruz. Yüz tanıma konular nelerdir? fizyoloji alanında doktoramı yaptım.
yüz ifadesi tanıma, pozitif ve negatif Felsefe, bütün bilimlerin bir araya Bundan önceki Cumhuriyet Bilim
duygu uyandıran resimler sağlıklı getirilerek insanların düşünce tarzını Teknik Dergisi sayısında kapsamı
gönüllü kişilere bilgisayar ekranından yönlendiren ve fikir ürünlerinin bir kısaca anlatılan “Nebulous Cartesian
gösterilirken kişilerin EEG’leri araya getirildiği bir sentezdir. Ben System” de tamamen multidisipliner
çekiliyor. Daha sonra bu EEG beyin ünlü Hocam Carl F. Weizsacker’den bir sentez üzerine yazılmıştır. Rene
osilasyonları inceleniyor ve böylece şunu öğrendim: “Doğrudan doğruya Descartes, Einstein gibi filozof ve
duygusal uyaranların beynimizde felsefe öğrenimi, Platon’nun, fizikçilerin önemli görüşlerinin
nasıl değişiklikler gösterdiğini Aristo’nun, Bergson’nun veya Russel yanında Hans Berger, Donald Hebb,
ölçebiliyoruz. Örneğin kadın ve erkek gibi düşünürlerin eserlerini ve Otto Levi, Alfred Fesard, Theodor
beyinlerinin farkları incelendiğinde yaşantısını öğrenmektir. Bu aslında Bullock gibi biyolojik alanda etkin
kadınların yüz ifadelerine daha felsefe tarihini öğrenmektir”. Prof. bilim insanlarının da görüşleri bir
büyük yanıtlar verdiğini gördük. Weizsacker gençliğinde felsefe araya geldi.
Kadınlar duygusal uyaranlardan daha öğrenimine hazırlanmaktadır. Ancak
çok etkileniyorlar ve bu beyinlerinde aile dostu Werner Heisenberg ise Aysel Düzgün
46
MAKALE
Yrd. Doç. Dr. Perihan Taş Öz > İKÜ İletişim Tasarımı Bölümü
YARATICI YAZIM SÜRECİNDE
SENARYO YAZARININ “HİŞT HİŞT”İ!
Sait Faik Abasıyanık’ın Alemdağ’da
“Var Bir Yılan” isimli kitabında yer
alan, insan-doğa ilişkisine son derece
ironik bir dille değindiği “Hişt Hişt”
adlı öyküsü, her okunduğunda
insanın en sağlam surlarla çevrili
yalnızlığını bile sarsıp, içini ısıtacak
kadar sıcak bir öyküdür. Faik’in ben-
anlatıcı merkezli bir anlatım biçimiyle
oluşturduğu bu öyküde, yazarın
ağzından, evden çıktıktan sonra
yaptığı kısa bir yürüyüş sırasında
başına gelenler anlatılır. Bu yürüyüş
sırasında yazarımız sürekli bir “hişt
hişt!” sesi duymaktadır. Nereden
geldiğini bir türlü kestiremediği bu
“hişt hişt” sesinin önce bir kuştan
geldiğini sanır, ardından bir tosbağa
diye düşünür, olmadı bir kirpi, uğraşıdır.
bir böcektir bu sesin sahibi! Daha İşte bir senaristin, senaryo yazma Yaşadığımız dünya çoğu kez sıradan
sonra bu ses bir eşekten geliyor yolculuğu sırasında başına gelenler ve alışılmış gibi durur: Otobüs şoförü
diye düşünür, ardından ondan da de tıpkı bu öyküdeki yazarın başına her zamanki otobüs şoförüdür,
vazgeçer. Tam okuyucuyu bu sesin gelenler gibidir: Senarist, yaratmak balıkçı hep bildiğimiz balıkçı, bakkal,
yolda karşılaştığı bahçıvandan istediği anlatı evrenini kurgularken manav, öğretmen, çocuk, anne gibi
geldiğine ikna edecekken bir anda bir yığın “hişt hişt” sesiyle karşı sayısını arttıracağımız birçok örnek
öyle olmadığını anlar ve sonunda karşıyadır. Bu ses birçok yerden tipler vardır etrafımızda. Sıradan
bu ironik arayış ve anlamlandırma seslenip, dile getirilmek istenir biri için bunların her biri alışıldık
kaygısına son verip, o muhteşem senaristin kalemince… Senaristin karakterler iken, senaryo yazarı bu
cümlesiyle bitirir hikâyesini: görevi bu sese kulak vermek ve film karakterlerin en kendine has ve sıra
“Nereden gelirse gelsin dağlardan, öyküsünü buna göre kurgulamaktır. dışı yönlerini bulmalı ve onları kendi
kuşlardan, denizden, insandan, ottan, Bu seslerin her biri senaristin özgünlükleriyle betimlemelidir.
böcekten, çiçekten. Gelsin de nereden yaratıcılığını besleyen ayrı bir
gelirse gelsin! Bir hişt sesi gelmedi mi damardır ve yaratıcı yazım süreci İşte bir senarist için “hişt hişt”
fena. Geldikten sonra yaşasın çiçekler, bütün bunları estetik, kültürel ve sesinin geldiği nokta tam da
böcekler, insanoğulları…” ideolojik bağlamda bir araya getirme burasıdır ve yaratıcılığın ilk kapıları
47
burada açılır: Bu karakterler kendi karşın, tek dostu olarak
derinliklerinden seslenirler senariste… bildiği çiçeğine gözü
Buna verilebilecek en iyi örneklerden gibi bakmaktadır.
biri senaryosu Luc Besson tarafından Bunun yanı sıra
kaleme alınan ve yönetmenliğini -lüzumsuz gibi
de yine Luc Besson’un yaptığı 1994 görünen bir ayrıntıyla-
yılı yapımı “Leon: The Proffesional” kendine haslığına bir
(Türkiye’de “Leon: Sevginin Gücü” güzellik daha katmakta,
adıyla vizyona girmiştir) isimli filmde devamlı süt içmektedir.
yer alan Leon karakteridir. İşinde son (Leon’un süt içmesi farklı
derece uzman bir tetikçi olan Leon bağlamlarda yorumlamaya açık
karakteri için belli ki Besson, bildiği olsa bile, bu onun oldukça kendine
ve alışılagelmiş bir tetikçi tipinin has bir durum olduğu gerçeğini değiş
kendine sunduklarıyla yetinmemiş, tirmeyecektir) geçtiğimiz ama üzerine hiç kafa
bu karakterin derinliklerine inmiş, yormadığımız eski bina, otobüs
duyduğu “hişt hişt” sesine yanıt Yaşadığımız dünyada yer alan durağının hemen yanında yer alan
vermiştir. Leon tetikçilerin en bilinen mekânlar, insanlar, nesnelerin her yıllanmış ağaç, o ağaca kazınmış olan
özelliklerine sahip kusursuzca birinin kendince bir hikâyesi vardır. kalp içindeki harfler, o harflerin temsil
olmasının yanı sıra oldukça kendine Gündelik yaşamın koşturmacasında ettiği isimlerin sahibi olan âşıklar,
has bir karaktere sahiptir: Bütün evimizden çıkıp aceleyle işimize yol kenarındaki bir bank, o bankta
acımasızlığı ve “duygusuzluğuna” giderken her defasında önünden oturan sessiz sedasız insanlar… Evren
dediğimiz sonsuz enerjiler birikimi
olan yaşadığımız bu yer, bize tıpkı
kendi sonsuzluğu gibi milyonlarca
fikir ve anlatı malzemesi sunar.
Yaratıcı güç; titiz bir gözlem,
farkındalık ve keşfetme arzusunun
bileşiminden doğan ve senaristin
yazma uğraşını besleyen en önemli
dürtüdür. Bu dürtüyle başlayan
yazarın yolculuğu, yaratıcılığın türlü
güzellikleriyle donanır… Yeter ki
görelim, hissedelim ve anlatmak
isteyelim… Yeter ki “hişt hişt” sesine
kulak verelim!...
48
RÖPORTAJ
Semra Çelik > Ressam
SANATTA YARATIM
ENGEL-LENEMEZ!
Karşımda narin, kırılgan, bir o
kadar da idealist ve güçlü, dünyalar
güzeli bir bayan var… Elim bir kaza
sonucu iki kolunu da kaybetmiş;
ancak fiziksel engellerine rağmen,
zorluklara aldırmayarak yaptığı
resimlerle herkesi kendine hayran
bırakıyor… Ayaklarıyla yiyor,
ayaklarıyla giyiniyor, tüm ihtiyaçlarını
ayaklarıyla gideriyor; ama en önemlisi
ayaklarıyla sanat üretiyor, tuvalleri
şenlendiriyor… Çocuk yaşından beri
ayak parmaklarıyla tuttuğu fırça ile var
gücüyle hayata tutunuyor. Resimleri o
kadar güzel, o kadar gerçek ki… En
büyük hayali ise, büyük bir tutkuyla
bağlı olduğu resimlerini, Roma’da bir
galeride sergileyebilmek…
Seni tanıyabilmemiz için biraz
kendinden söz eder misin?
Adım Semra, 29 yaşındayım. 8 çocuklu
bir ailenin kızıyım, aslen Batman’lıyız
ama İstanbul’da yaşıyoruz.
Resim yapmaya ne zaman merak
duymaya başladın?
Çok küçük yaşlardan itibaren resme
merakım vardı. Kaza geçirdiğim
zaman, 7-8 yaşlarındaydım, hastanede
burnumun ucunu göremez haldeyken