The words you are searching are inside this book. To get more targeted content, please make full-text search by clicking here.
Discover the best professional documents and content resources in AnyFlip Document Base.
Search
Published by erenaslan08, 2017-01-20 06:37:01

KÜLTÜR ATÖLYESİ II

49


















bile resim yapmak istediğimi Çok güzel resimlerin var.
söylüyordum. Hastanede de ayağımla Yeteneğini nasıl geliştirdin?
yapıyordum ama ne yaptığımı Eğitim aldın mı?
görmüyordum. Sonra getirdiler, kız
çocuğu yapmışım. Ama o zamanlar Başta pek bir şey yapamıyordum,
sevdiğim için yapıyordum. Küçük bir sonra Halk Eğitim’in kurslarına
çocuk resim yapmayı nasıl seviyorsa katıldım, İSMEK’in kurslarına
öyle... Daha sonra ailemle birlikte katıldım. İranlı bir hoca vardı
İstanbul’a geldik. Burada annemin Ondan özel ders aldım. Sonrasında
devamlı gittiği bir doktor vardı, sürekli resim yapmaya çalıştım. 21
annem doktora beni anlatmış ve resim yaşındayken, İSMEK tarafından
yapmaktan hoşlandığımı söylemiş, Taksim Metro’da benim için kişisel
bunun üzerine o doktor bana resim sergi açıldı.
defteri ve boyalar almıştı. “Sen bu
resimleri yap, ilerde sana sergi açalım, İstanbul Kültür Üniversitesi’ne
bu senin amacın olsun” demişti. Ben geliş sürecin nasıl gelişti? Buradaki
o zamanlar 10-11 yaşındaydım, atölyede resim yapmaya ne zaman
ondan sonra “ben resim yapacağım, başladın?
sergi açacağım” diye bir amacım oldu. Geçen sene bizim bir tanıdığımız resmediyorum. O anda ben ne
O doktor benim bir hedefim olmasını buradaki akademisyenlere benden hissediyorsam onu aklımda
sağladı. Bu aşamada tabii annemin söz etmişti, sonra Rektörlüğe tutmaya çalışıyorum. Resimlerime
resim yapmayı sevdiğimi fark etmiş söylenmiş; onlar da olumlu bakınca, bakıldığı zaman o resmin yaşadığını
olması da etkili oldu. ben resimlerimi alıp geldim, hissetsinler istiyorum. Rembrandt ve

Ayak parmakların ile resim geldiğimde olur mu, olmaz mı diye Salvador Dali’yi çok beğeniyorum.
yapabilmeyi nasıl öğrendin? hâlâ tedirgindim ama kabul etmişler Aslında ikisi birbirinden çok farklı,
zaten. Sağ olsun hocaların hepsi çok Salvador Dali’nin hayalini, ruh
Normalde zaten bütün işlerimi ilgilendiler, özellikle Teoman hoca çok halini seviyorum; Rembrandt’ın da
ayağımla yapmaya çalışıyorum. ilgileniyor. Elinde benim resimlerim, ışık gölgesini seviyorum. Ben de,
Ayağımla yiyorum, ayağımla sürekli hocalara gösteriyor. Onun ikisinden yola çıkarak bir şeyler
giyiniyorum, ayağımla banyo sayesinde yürürken tanımadığım yapmaya çalışıyorum.
yapıyorum, birçok özel işimi ayak hocalar bana selam veriyorlar, çok
parmaklarımı kullanarak yapıyorum. hoşuma gidiyor (gülüyor). Rengin “Sol Ayağım” diye bir kitap
Resim de onun gibi bir şey. Siz nasıl hoca da resim kültürümü geliştirmem okumuştum, yazarı Christy Brown
ellerinizi kullanabiliyorsanız, ben için bana sık sık kitap veriyor. doğuştan beyin felçli, kitabını
de ayaklarımı kullanabiliyorum. Bir sol ayak parmakları ile daktilo
yerden sonra vücut kendini buna Peki ne tür resimler yapmayı kullanarak yazmış, senin hikâyen
tercih ediyorsun? Etkilendiğin bir
alıştırıyor zaten, ayakları el niyetine ressam var mı? bana onu hatırlattı. Kitabı okumuş
kullanmayı kabul ediyor. Dışarıdan muydun?
bakıldığı zaman tuhaf geliyor ama Daha çok insanların doğal hallerini Evet, okudum. Hatta o kitabı
bana ve aileme tuhaf gelmiyor artık. tercih ediyorum. Anlık şeyleri okumamı öğretmenler önermişlerdi.

50


















Umarım bir gün ben de o kitabın Ben sadece resimle ilgili yapabildiğim
yazarı gibi topluma iyi bir şeyler her şeyin en iyisini yapmak istiyorum.
bırakırım. Bana bazen televizyona İleride bu alanda iyi yerlere gelir
çık diyorlar ama ben hala kendi miyim, gelmez miyim bilemiyorum
ayaklarımın üzerinde duramadım. ama ben resmime baktığımda
Kendi ayaklarımın üzerinde bir şey kötü olmuşsa ve bunu
duramazken başka insanlara nasıl düzeltemiyorsam, bu beni üzüyor.
örnek olabilirim? Önce iyi bir şeyler Çünkü o zaman ben yapamıyorum ve
yapayım, bunu kabul ettireyim, resmi üzüyorum gibi hissediyorum.
sonra insanlar kendileri isteyip örnek Mesela sizin bir yeriniz ağrır ve siz
alsınlar. onu düzeltmek için çaba harcarsınız,
Resimlerine ilgi var mı? bunlar da benim için öyle oluyor.
Onu düzeltmem gerekiyor. Tabii ki
İlgi oluyor, ama ben sonuçta ayak iyi yerlere gelmek ve maddi anlamda
parmaklarımla resim yapıyorum iyi şeyler yapmak önemli ama her
ve resimlerimi bu yüzden şeyden önce sevgi. Sevgi olmadıktan
beğenmelerinden korkuyorum. Ben
kişisel sergimi açtığım zaman, kimseye sonra hiçbir şey olmuyor.
ayaklarımla yaptığımı söylemedim. Her şey için sevgi elbette en başta Bu şekilde sosyal yaşama dâhilmişiz
Resimler satıldıktan sonra, sadece geliyor. Peki sence Türkiye’de gibi gösteriliyor ama öyle değil. Yine
resmi satın alanlara söyledim. Çünkü senin durumundaki insanlar soyutluyorlar. Ben bunu ayağımla
özel durumumun, resimlerimin için yeterince farkındalık var yapıyorum, ama önce aklımla
önüne geçmesini istemedim. İyiyse mı? Sosyal yaşama daha fazla düşünüyorum, duygularımla hayal
de, kötüyse de resimleri eleştirsinler katılmak için senin toplumdan ediyorum. Yoksa el, ayak fark etmiyor
istiyorum. Ben onlardan ayrıyım. beklentilerin neler? ki! Avrupa’da yaşayan engelli insanları
Onları ben yapıyorum ama benim duyuyorum, orada her şeyini normal
dünyamla resimlerimin dünyası çok bir insan gibi yapabiliyorsun, kimse
farklı. Farkındalık? (gülümsüyor). Mesela
Dünya Engelliler Haftası oluyor, kimseyi soyutlamıyor. Engelli diye
Resim yaparken ne hissediyorsun? 1 hafta hatırlıyor insanlar, 1 hafta yadırgamıyor, onu bırak kimse
Bazen resimlerimle konuşuyorum, boyunca herkes bir şeyler sergiliyor, kimseye bakmıyor bile. Ama burada
onları seviyorum, okşuyorum. Bazen ondan sonra unutulup gidiyor. Ama öyle bir şey yok. Birkaç gün üst üste
olmuyor, o zamanlarda günlerce oradaki insanlar ne umutlarla gidiyor protezsiz dışarı çıkamıyorsun. Herkes
mutsuz oluyorum. Benim tek dünyam oraya! Bir de bütün engellileri bir dönüp bakıyor, soru soruyorlar. “Ben
resimlerim. Bazen resim yaparken araya toplayıp bir şeyler öğretmeye bunu sorduğumda karşımdaki insan
kikir kikir güldüğümü fark ettiğim de çalışıyorlar, bu da çok yanlış. Bak üzülür mü?” diye düşünmüyorlar. Sen
oluyor (gülüyor). mesela ben buraya geldim, burada biraz ters cevap verdiğinde üstüne
Anladığım kadarıyla resim senin diğer insanlarla beraberim. Ben bir de deli damgası yiyorsun. Gerçi
için gelecek vaat eden bir uğraş. böyle olduğum zaman kendimi ben böyle söylüyorum ama bende de
Kazanç elde edebileceğin bir iş aşabiliyorum. Hepimiz yan yana önyargı oluyor. Bunu nasıl aşacağım
alanı aslında… olursak nasıl aşacağız kendimizi? bilmiyorum.

51


















Büyükada Anadolu Kulübü’nde
olacak. Bu sergilerde profesyonel
koleksiyonerler için satış yapılacak ve
benim için katalog basılacak. Şimdi
bunun için hazırlanıyoruz.


Ne güzel… Tebrik ederim. Şimdiye
kadar kaç tane resim yaptın?

80’den fazla tablom var. Ama hepsi
orijinal resim değil.
Herkesin mutlaka gerçekleştirmek
Çalışma ve Sosyal Güvenlik istediği büyük bir hayali vardır.
Bakanlığı’nın Avrupa Birliği ile işbirliği Senin hayalin nedir?
içerisinde “Ayrımcılıkla Mücadele” Roma’da sergi açmak. Kendimi
çalışmalarında yürüttüğü engelli yeterli hissettiğimde internetten
vatandaşlarımıza istihdam sağlamak resimlerimin fotoğraflarını gönderip
amacıyla başvuran adaylara maddi şansımı deneyeceğim, belki bir galeri
Nasıl yani? Karşılıklı kutuplaşma destekte bulunuyorlar ve bazı kabul eder (gülüyor).
olduğunu mu söylüyorsun? projelere dâhil ediyorlar… Bu tür
projelerde yer almayı düşünür Bizimle röportaj yapmayı kabul
Evet. Mesela diyorum ya, ben ne müsün? ettiğin için teşekkür ederim. Son
kadar iyi resim yaparsam yapayım, olarak senin eklemek istediğin bir
hep acaba ayaklarımla yaptığım için Çok isterim, ama bazı şeylerin uzun şey var mı?
mi beğeniyorlar diye düşüneceğim. vadede getirisi olmuyor. Ben şu an
İster istemez böyle bir düşünce engelli maaşı alıyorum. Böyle bir şeye İstanbul Kültür Üniversitesi’ne
oluşuyor. dâhil olduğum zaman engelli maaşım geldiğim için çok mutluyum. Bu
kesilirse ben ne yaparım? Engellilerin kadar iyi karşılanmak beklediğim
Şimdiye kadar bir tane mi sergin bir sorunu da bu aslında… Çalışmak bir şey değildi, tüm hocalar çok fazla
oldu? ilgilendiler. Hepsine ayrı ayrı çok
ya da ek iş yapmak istiyorlar, ama bazı
Karma sergiler oldu, okullarda, şeyler o kadar geç sonuçlanıyor ki… teşekkür ediyorum. Herkese birebir
teşekkür etme imkânım olmadığı
Halk Eğitim, İSMEK gibi kurslarda. Ben engellilik maaşına başvurduktan için, bu röportaj benim için de bir
Ama kişisel olarak bir tane oldu. sonra maaşımı alabilmek için 2 vesile oldu aslında…
Sanat yönetimi bölümü son sınıf sene beklemek zorunda kaldım.
öğrencileri, bitirme projelerinin bir Şimdi girdim diyelim bir işe,
parçası olarak, benim için kişisel sergi sürekliliği olmazsa ne olacak? Bu bile
açmayı planlıyorlar. İlk sergi Nisan korkutuyor. Yoksa maddi konuda
ayında Moda Deniz Kulübü’nde, çekincelerim olmasa ben de her işe
ikinci sergi de Mayıs ayında girmeye çalışırdım. Büşra Salman

52










MAKALE
Yrd. Doç. Dr. Volkan Ekin > İKÜ İletişim Sanatları Bölümü




hızla yayılması ile birlikte serbest Günümüz çağdaş pazarlama
zaman kavramının yaşam ve anlayış anlayışında, “yeni ve geliştirilmiş”
biçiminde önemli değişikliklere ifadelerine sıkça rastlanmaktadır.
SPOR PAZARLAMASINDA uğradığı görülmektedir. Eğlence ve Yenilik yapmayanın eskiyeceğinden,
hızla
yeniliklerin
tüketim odaklı yaşam tarzları, sporu
eskidiğinden
YARATICI TRENDLER: da eğlencede ve serbest zamanı bahsedilmektedir. Bir yandan da, “her
RETRO UYGULAMALARI değerlendirmede önemli bir araç zaman alıştığınız” kalite, lezzet, vb.
konumuna getirmekle kalmamış, aynı ifadelerle de değişmezliğe, kalıcılığa
Günümüzde spor endüstrisinde yer zamanda onun dünyanın önde gelen ve istikrara vurgu yapılmaktadır.
alan markalar, farkındalık yaratmak, endüstrilerinden de biri olmasına yol Bu bağlamda, “Retro Marketing”
farklılaşmak ve hedef kitleleri ile açmıştır. insanların geçmişe duydukları
duygusal bir bağ kurmak amacıyla özlemin gücünden yararlanmaya
spor pazarlaması çerçevesinde 1970’li yıllardan itibaren profesyonel dayanmaktadır. Geçmişten gelen
çeşitli iletişim faaliyetlerine anlamda gerçekleştirilen ve ürünlerin, tarzların, stillerin,
başvurmaktadırlar. Bunlar arasında “spor pazarlaması” adı ile anılan reklamların, ifadelerin, anlayışların
yeni trendler oluşturmak ve onların uygulamalar; günümüzde çağdaş yenilendiğine dair örnekler ile
olumlu etkilerinden faydalanmak pazarlama anlayışı ile birlikte birçok retro pazarlama, geçmişe ait
da söz konusu olmaktadır. Tıpkı pazarlama trendini bünyesinde çağrışımlarıyla farklı bir pazarlama
küresel spor markalarının başarıyla barındırabilen, sporla doğrudan yaklaşımını içermektedir. Geçmişe
uyguladığı Retro pazarlama ilgili olan ya da olmayan markaların uzanan referanslar, yeniliklerin
stratejileri örneğinde olduğu gibi… dikkatini çeken ve özellikle de tükenmesinden değil, aksine,
postmodern ve retro pazarlama pazarlamanın dinamizminden
Klasikleşen ürünlerin günümüz uygulamalarını başarıyla uygulayan kaynaklanmaktadır. Retro marketing,
şartlarında bire bir üretimi bir alan olarak dikkatleri üzerine eskiyi bile yenilemek iddiasını
ve uygulanması biçiminde çekmektedir. Dünya’da yaşanan içermektedir.
özetleyebileceğimiz Retro moda trendlerini yakından takip
kavramı, doğası gereği nostalji eden Türkiye’deki genç kuşağın, aynı Brown’a göre; tarihle ilgilenenler,
aracılığıyla postmodernizm ile zamanda spor giyim malzemeleri yeni sanılan birçok şeyin aslında
benzeşirken, uygulama sürecinde tercihi söz konusu olduğunda da hiç de yeni olmadığını, geçmişte
postmodernizmden ayrıştığı dikkat mevcut akımlara karşı kayıtsız yapılanların, başka bir ambalaj, tarz
çekmektedir. “Y kuşağı” olarak kalmadığı gözlemlenmektedir. veya teknikle gerçekleştirilmesinden
tanımlanan genç nüfus üzerinde Türkiye’deki mağaza, showroom ibaret olduğunu iyi bilir. Yeni fikirlerin
oldukça etkili olduğu gözlemlenen ve internet adreslerinde pek çok eski ambalajlarla sunulması da
akımların başında gelen retro, yabancı spor markasının retro mümkün. Böylece, yeniyle eskinin iki
etkilerini pek çok alanda gösterdiği uygulamalarına rastlamak mümkün yönlü buluşmasından nice yenilikler
gibi sporun pazarlanması sürecinde olabilirken, özellikle büyük kentlerin üretilebilecektir. Pazarlama, retro
de göstermektedir. Özellikle ana caddelerinde postmodern ve retro kavramı sayesinde yenilikçiliğine
tüketim toplumlarında, neo- anlayışa hizmet eden, farklı hedef yeniden güç kazandırmış olmaktadır.
liberal politikaların benimsenmesi kitleleri bulunan spor markalarının Postmodern pazarlamanın pazarlama
ve küreselleşmenin tüm dünyada varlığı dikkat çekmektedir. literatüründe yerini almaya

53


















başlamasıyla birlikte yeni pazarlama de talep eder hale
kavramları da ortaya çıkmıştır. getirmiştir. Dolayısıyla,
Günümüzde yeni bir pazarlama bu gelişmeler
kavramı olarak ortaya çıkan “retro çerçevesinde Retro
pazarlama”, ilk olarak Stephen p a z a r l a m a n ı n ,
Brown tarafından ortaya atılmıştır. tüketicilerin geçmişe
Brown (2001) retro pazarlamayı, “Bir bağlılığını kullanmak
önceki tarihsel döneme ait ürün veya için en uygun maliyetli
hizmetin canlanması veya yeniden yol olduğu inancının
başlatılması” olarak tanımlamaktadır. yaygınlaştığı ve kabul
Retro, İngilizce bir kelime olmakla gördüğü söylenebilmektedir
birlikte, Türkçe karşılığı “geri, geriye, (Keskin ve Memiş, 2011; s.191).
tersine” gibi anlamları içermektedir.
Postmodern kültür, pazarlamayı
Retro kelimesi pazarlamayla kucaklayan dış çevreden başlayarak, durumda yeniden canlandırılmaları
ilişkilendirildiğinde “geçmişte birebir pazarlama kavramına kadar artmaktadır.
kullanılan ürün ve hizmetleri bugüne yeni değişimlere neden olmuştur. • Ultramodern ancak nostaljik
taşımak” olarak ifade edilmektedir. Geçmiş ve geleceği birlikte deneyime biçimdeki geçmişe dönük
Retro pazarlama ise, geçmişte işe katma arzusu, geleneksel ve kutsal (retro) ürünlere, reklamlar ya da
yaramış veya yaramamış, yapmayı olanın yeniden keşfine, elde edilmeye perakendecilik uygulamalarında
bırakmadığımız alışkanlıklardan çalışılmasına ve kullanılmasına daha çok rastlanılmaktadır. Hızlı
veya öğretilerden meydana gelen, neden olmaktadır. Postmodern sosyal ve teknolojik değişimlerin
geçmişe ait, fark oluşturmayı bireyin birçok şeyi birlikte aynı yaşandığı günümüzde, tüketicilerin
engelleyen yaklaşımlar olarak anda denemek istemesi eğilimi, geçmişe ilişkin aşina oldukları
tanımlanmaktadır. Diğer bir tanıma belki de geçmiş ve geleceğin birlikte şeyleri aradıkları ve bunlardan
göre de Retro pazarlama “geçmişteki denenebileceği algılamasını meydana huzur duydukları görülmektedir.
markaların, olayların, modaların getirmiştir (Yeygel, 2006:207). Ama Özellikle yüksek medya maliyetleri
vb. yeniden canlandırılması şeklinde bu birliktelik kısa süreli olabilecek ve yeni marka yaratmanın riski ile
nostalji referanslı pazarlamadır. ve hayal edilmiş olan bir deneyimin karşı karşıya olan pek çok pazarlama
Retro pazarlamanın temelinde yatan yaşanması biçiminde kendini yöneticisi geçmişteki markalardan
düşünce, tüketicilerin satın alma gösterebilecektir. Kısa süreli olsa da bu ve ürünlerden onları yeniden
sürecinde ürünü tercih ederken tarz bir birliktelik pazarlama yönetimi tasarlamak veya paketlemek suretiyle
ailenin, etkilenilen bir filmin veya açısından şu olanakları sağlayarak, faydalanmaktadır. Geçmişteki eski ya
tüketicinin hayatından bir şeylerin uygulamaları gerçekleştirmektedir da artık var olmayan marka ve ürünleri
izlerini taşımasıdır. Öyle ki son (Odabaşı, 2004: s.61): yeniden kullanmanın faydaları,
yıllardaki retro kavramının geçmişe • Geçmişe dikkat eden iletişim eskinin yeniden modaya uygun
olan özlemle yoğun bir biçimde ve tanıtım kampanyaları olduğunu ve yeniliğin her zaman
bağdaştırılması nedeniyle tüketicileri gerçekleştirilmektedir. yepyeni bir şey anlamını taşımadığını
o dönemin yaşayış biçimi, toplumsal • Varlığını çoktan kaybetmiş olan göstermektedir (Korkmaz vd.,
koşulları ve diğer özelliklerini markaların günümüze uygun 2009: s.86). Postmodernizm ve

54


















nostalji eğilimi ürün ve hizmet yer olduğu algısı retro pazarlamada talep, orta yaşlı ya da yaşlı kuşağın
geliştirme ve tutundurma çabalarıyla albeninin ayrılmaz parçasıdır. Elden kişisel deneyimlerini sonraki
pazarlama alanında kendini gösterir. geldiği kadar, idealize edilmiş bir kuşaklara anlatma, paylaşma hatta
Geçmişe duyulan özlem (Bkz. geçmiş olarak ileri teknolojiyle onlar üzerinden yeniden yaşama
Davis 1979:23) “kişilerin bugünkü süslenir. Aura; sahihlikle algılanan istekleridir. Bu nedenledir ki, bu
hayatlarında geçmişin bazı yönlerini duruşa aittir. Eşsizlik veya teklik kuşak tüketiciler, çocukluk ve gençlik
yeniden yaratma çabalarıyla anlamına gelen sahihlik marka deneyimlerini çocuklarına yaşatma
somutlaşmaktadır”. Nostaljiye dayalı kimliğinin önemli yanlarından arzusu duymaktadırlar. Retro ürünler
pazarlama çabaları geçmişle bağ birisidir. Antinomy; durmaksızın aracılığıyla da geçmiş günleri yad
kurmak isteyen postmodern bireye devam eden teknolojik ve bilimsel ederek, sonraki kuşaklarla paylaşma
odaklıdır. Bu da geçmiş aktivitelerinin süreçle birlikte tüketicilerin daha ortamına kavuşmaktadırlar. Söz
yeniden üretilmesiyle ya da yavaş, daha basit ve daha az stresli konusu olan yaşlı kuşaklarda,
hafızalardaki sembolik temsillerin günlere dönme isteğine ilişin çelişkiyi öncelikle genç kuşakları kendi
hatırlanmasıyla sağlanabilir. ifade etmektedir (Demir, 2008: s.32). geçmişleriyle tanıştırma isteği yattığı
Retrospektif (geriye dönük) gözlemlenmektedir. (Demir,2008:
markalama kapsamında, makarna Nostaljiye dayalı pazarlama s.32-33). Retro pazarlamanın, kişisel
firmalarının ürettiği erişteler, sabun çabaları, postmodern bireyleri geçmişini özleyen yaşlı kuşakların
firmalarının ürettiği geleneksel ve kişisel geçmişini özleyen yanı sıra, gizli ama en önemli ve geniş
konseptli sabunlar gündelik hayata tüketicileri hedeflemektedir. hedef kitlesi, postmodern bireylerden
dair sıradan ürünlere gösterilebilecek Özellikle, nüfuslarının önemli bir oluşan genç kuşaklar olduğu açıktır.
örneklerdir. kısmını orta yaşlı ya da yaşlı kişilerin Günümüzde retro pazarlama
oluşturduğu ülkeler düşünüldüğünde aracılığıyla “Y kuşağı”; diğerlerinden
Brown, Kozinets ve Sherry (Bkz. yada yaşam süresindeki artış farklı olma arzusuna, retronun klasik
Brown, Kozinets ve Sherry, 2003: dikkate alındığında, bu tüketiciler ve yeni olmayan, ancak geçmiş
135‐140) retro pazarlamayla için geliştirilmiş özel pazarlama kuşakların deneyimlerini sunan
ilgili incelemelerini dört temaya çabalarına ihtiyaç duyulmaktadır. özelliklerine, modern ürünleri tercih
dayandırmıştır. Retro markalamanın Fiziksel performanslarının gerilemesi eden yaşıtlarından rahatlıkla ayrışma
4A’sı olarak allegory (marka nedeniyle oluşan yaşlılığa ilişkin imkanına, sıradışı bir deneyime ve
hikayesi), arcadia (idealize edilmiş ihtiyaçların giderilmesinin yanı sıra, özetle kendilerine sunulan faydalara
marka toplumu), aura (marka özü) duygusal ihtiyaçları giderecek ürün rahatlıkla ulaşabilmektedir.
ve antinomy (marka paradoksu) ve hizmetler de geliştirilmektedir.
temalarını kabul ederler. Geçmişi bırakmanın yarattığı Retro Pazarlama ve Spor
hüzün ve özlem duygusu, retro
Allegory; sembolik hikayeler, öyküler markalama çabalarıyla giderilmeye Sporun gün geçtikçe kitle iletişiminin
ya da eklenen metaforlardır. Didaktik çalışılmaktadır. Geçmişten fazlasıyla yardımıyla popülaritesinin artması,
mesajlar taşıyan başarılı örneklerine uzaklaşmış olan bu iki grup kişisel spor seyircisinin ve katılımcısının
reklamlarda çok kez rastlanmaktadır. nostaljiyi hissettiren uygulamalarla artması bu sektörü büyük bir endüstri
Arcadis ile; geçmiş dünyanın ve gençlik günleriyle bağlantı durumuna getirmiştir. Bu gelişmeler
toplumların ütopik anlamı yeniden kurabilmektedirler. Retro markalama önemli bir pazarı oluştururken, spor
çağırılır. Geçmişin sihirli ve özel bir kapsamında değerlendirilen diğer pazarlaması kavramının da ortaya

55


















çıkmasına sebep olmuştur (Keskin, iletişimde, retro ürünlerin önemli markaların da Türkiye pazarında,
2014: s.64). İlk olarak, 1978 yılında bir yer tuttuğu gözlemlenmektedir. retro akımından faydalanarak, genç
Advertising Age dergisinde adı geçen Beraberinde gönül verdikleri kuşaklara ulaşma çabaları dikkat
“spor pazarlaması” terimi; özellikle takımların efsaneleşmiş isimlerinin, çekmektedir. Postmodern dünyanın
1990’lı yıllardan sonra sporun bir sporcu ve yöneticilerinin kullanmış ve küreselleşmenin bir sonucu
endüstri haline gelmesiyle birlikte; oldukları ürünleri tercih eden genç ve olarak, tüm dünyada olduğu gibi
tüm pazarlama prensiplerinin, yaşlı kuşaklar, belki de retro aracılığı ile Türkiye’de de tüketici profili, satın
spor ürünleri ve hizmetlerine ortak duyguları paylaşma platformuna alma alışkanlıkları, pazar yapıları
uygulanmasının yanı sıra, sporla da sahip olmaktadırlar. Bu bağlamda, ve pazarlama stratejileri değişim
ilgisi olmayan markaların da sporla postmodern pazarlamanın, hedef ve gelişim göstermektedir. Spor
bütünleşerek kullandıkları, önemli kitlenin retro ürünlere ulaşmasında pazarlaması çerçevesinde yeni
ve oldukça popüler bir tanıtım aracı sağladığı kolaylıklardan da söz pazarlama stratejileri gelişirken, bu
olarak karşımıza çıkmaktadır (Argan edilebilmektedir. Örneğin, teknolojik stratejiler arasında yer alan “retro
ve Katırcı, 2008: s.22). Markaların, gelişmeler aracılığıyla bugün pazarlama uygulamaları”nın, adı
öncelikle bilinirliklerini artırmak, gelinen internet ortamı ve dağıtım geçen süreçte önemli bir rol oynamaya
ardından hedef kitlelerinin zihninde kanallarının zenginliği, yaşanan hız, başladığı gözlemlenmektedir.
olumlu izlenimler yaratmak ve tercih ürün çeşitliliğindeki artış, ödeme
edilme noktasında da rakiplerinin kolaylıkları gibi faktörler kulüpleri Günümüzde yerli ve yabancı,
bir adım önüne geçebilmek amacıyla ürün satışlarında mağazalara birçok spor markasının stratejik
yürüttükleri spor pazarlaması bağlı olmaktan kurtararak mekan olarak retro pazarlamaya ağırlık
faaliyetleri arasında hedef kitleleri sorunsalına net bir çözüm ortaya verdikleri bilinmektedir. Bu gelişimin
ile duygusal bir bağ oluşturabilmek koyabilmektedir. Diğer yandan, kökeninde 2. Dünya Savaşı’ndan bu
açısından belirleyecekleri iletişim Adidas’ın, İstanbul’un en işlek güne kadar yaşanan sosyo-ekonomik
stratejileri her geçen artan bir önem ve köklü caddelerinden biri olan ve kültürel etkilerin izdüşümlerine
taşımaktadır. Bu bağlamda, çağdaş İstiklal Caddesi’nde bulunan iki rastlanmaktadır. Metin Oktay’ın
pazarlama trendleri arasında yer mağazasından biri “Original” adı parçalı Galatasaray formasında,
alan “retro pazarlama” uygulamaları altında retro ağırlıklı ürünlerle Beşiktaş’ın Baba Hakkı’yı hatırlatan
örneklerine son yıllarda artan bir ivme hizmet vermektedir. Kendine 100. Yıl formasında, Fenerbahçe’nin
ile dünyada olduğu gibi ülkemizde de has müşteri kitlesi ve ürün gamı klasikleşen, akıllara Lefter’i getiren
sıklıkla rastlanmaya başlamıştır. ile Adidas Original’ın retro ile çubuklu formasında, retronun
markalama çabalarını bu bağlamda doğasında bulunan, belki de onun en
Uluslararası spor malzemeleri üreten başarı ile sürdürdüğü görülmektedir. önemli besin kaynağı olan “nostalji”
markaların yanı sıra, Türkiye’nin Benzer şekilde Converse Cons kavramını bulmak mümkün
önde gelen spor kulüplerinden ve rengarenk Converse bez spor olabilmektedir. Aynı zamanda
Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın ayakkabılarının gençler arasında bireylerin aidiyet ihtiyaçlarına da
birer alt markaları olan storelarında yoğun bir şekilde ilgi gördüğü, cevap verebilen “retro ürünler”;
(Fenerium, GS store, Kartal yuvası) pazarda Puma’nın Adidas ve Nike gibi bugünden sıyrılıp tarihle yoğrulmak
satışa sunulan bandrollü ürünleri iki güçlü rakibe retro uygulamaları ile ve farklılaşmak isteyenlerin, çeşitli
göz önüne alındığında, kulüplerin karşılık verdiği gözlemlenmektedir. duygularının dışavurumunun da bir
taraftarları ile kurmaya çalıştıkları Aynı zamanda, Lotto, Hummel gibi göstergesi olabilmektedir.

Sami Saraç

56










RÖPORTAJ Öğr. Gör. Yiğit Can Ayvazoğlu > İKÜ İletişim Sanatları Bölümü

Ogilvy İstanbul Metin Yazarı



Cola, Coca-Cola Zero, Fanta, Sprite, bilip, bunun üzerine çıkarsanız ve
Cappy, Fuse Tea, KFC ve Philips “bunun üzerine nasıl çıkarım” diye
markaları için reklam yazarlığı düşünürken, hiç görülmemiş bir şeyi
REKLAMDA yapıyorum. Ayrıca bu yıl ilk kez, kendi kendinize keşfederseniz işte bu
İstanbul Kültür Üniversitesi, Sanat ve
yaratıcılık olur.
YARATICILIK Tasarım Fakültesi, İletişim Sanatları Siz yaratıcı düşüncenin bir yöntemi
ÜZERİNE... Bölümünde öğretim görevlisi olarak olduğuna inanıyor musunuz?
çalışmaya başladım.
Ersin Salman’ın çevirdiği, İsrail’deki
İKÜ Sanat ve Tasarım Fakültesi Sizce yaratıcı düşünce becerisi iki teori üzerine binlerce reklama
İletişim Sanatları Bölümü mezunu, nasıl kazanılır? bakıp gerçekleştirdikleri bir araştırma
Ogilvy İstanbul’un metin yazarı var: Yaratıcı kalıplar... Şu ana kadar
Yiğit Can Ayvazoğlu ile “Reklamda Yaratıcılık olgusu, öncelikli olarak reklam yaratıcılığında neler baz
Yaratıcılık” hakkında keyifli bir çok çalışmakla ilintili bir süreçtir. alınarak reklam üretiliyor diye bazı
röportaj gerçekleştirdik. Gerçekten çok çalışmanız lazım.
Yaratıcılık aslında daha önce araştırmışlar yapılmış ve ortaya 20
yaratılmış olan şeylerin üzerine civarında kalıp çıkmış. Biraz önce
Yiğit Can Ayvazoğlu kimdir? Biraz çıkabilme çabasıdır. Mesela şöyle söylediğim; iki şeyi birleştirme,
kendinizden bahsedebilir misiniz? düşünün. Karşınızda bir ilan var; ilan benzetme veya tersten gösterme,

30.03.1987 İstanbul doğumluyum. fikri arıyorsunuz ve ilan için fikirler abartma, metafor; bunlar yaratıcı
İstanbul Kültür Üniversitesi, Sanat ve düşünmeye başladınız. Bir kruvasan kalıplar ama bu kalıpların dışında
Tasarım Fakültesi, İletişim Sanatları var; bir de Fransa’da golf turnuvası da bu kalıplara girmeyen, ki bence
Bölümünden mezun oldum. Miami var. Fransa’daki golf turnuvasını de girmemesi gereken, başka türlü
Ad School İstanbul’da iki dönem anlatmak için ne yapabiliriz diye yaratıcılıklar da söz konusudur. İşte
reklam yazarlığı eğitimi aldım. düşünüyorsunuz. Fransa’daki golf aslında işin büyüsü de burada...
Öğrencilik yaşamımda Türkiye turnuvasını anlatmak için bir tane Yaratıcılığı aramak lazım, bulma
birinciliği olmak üzere toplam beş kruvasan bir tane de golf topunu lazım, bulduğunda, işte o zaman sana
ödül kazandım. Bununla birlikte birleştirip, bu iki yuvarlak objeden “yaratıcı” diyorlar.
ulusal ve uluslararası düzeyde bir ilan yapabilirsiniz. Şimdi bu Yaratıcılık doğuştan mı sonradan
katıldığım reklam festivallerinde yaratıcılıktır. İki şeyi birleştirmek mı kazanılır?
kazandığım 10’nun üzerinde ödülüm bir yaratıcı düşünce biçimiyse
bulunmaktadır. burada önemli olan iki şeyi bir Aslında yaratıcılığın, doğuştan gelip
TBWA/ İstanbul’da staj yaptıktan araya getirebilmektir. Yalnız bu gelmediğine emin değilim. Ama bir
sonra, Grey/İstanbul, Leo Burnett/ yaratıcı dediğimiz düşünce, ben size TED’X Talks’da (Ted Konferansları),
İstanbul ve Medina Turgul DDB’de söylediğimde, evet yaratıcıydı. Size bir Sir Ken Robinson konuşmasını
4 yıl boyunca Google, Volswafen, kere daha, “hadi bakalım Fransa’daki hatırlıyorum. Orada Picasso’nun
Samsung, Ülker, Türk Hava Yolları, golf turnuvasını anlatın” denildiğinde, bir sözüne yer verilmişti: ‘‘Her
Hürriyet, D-Smart gibi pek çok aynı şeyleri ya da benzer şeyleri çocuk sanatçı doğar’’ deniliyordu.
markaya hizmet verdim. 9 ay önce söylediğinizde, siz artık yaratıcı Çünkü insanların doğdukları an
Ogilvy ailesine katıldım. Şu an olmayacaksınız. İşte çalışmaktan itibariyle algılayış şekilleri bambaşka
Ogilvy&Mather/İstanbul’da, Coca- kast ettiğim budur. Eğer bu ilanı oluyormuş... Çevresindeki herşey

57


















yepyeni; onlara yeniden bakıyor, beslenmek ama doğru
yeniden tanımlıyor. Ama biz onları beslenmek gerek.
formalize ediyoruz. Okula gitmen Yanlış beslenip obez
gerekiyor, çalışman gerekiyor, bir insan olmamak ve
kazanman gerekiyor veya sen sağlıksız büyümemek
erkek olmalısın, sen kadın olmak gerekiyor! Bunun
zorundasın gibi... Böyle yaptığımız dışında düşünce
zaman insanları sınırlandırmaya biçimini değiştirecek
başlıyoruz. Aslında herkes sanatçı bazı şeylere ihtiyaç var;
doğuyor ama biz herkesi belli kalıplar yani her gün evden işe
çerçevesinde biçimlendirmeye otobüsle mi gidiyorsun;
çalışıyoruz. Örneğin, “sen reklamcı değiştir ve vapurla git... O
olacaksın, reklamcılar böyle davranır. zaman bir yıldır gördüğün şeyler
O zaman ben de gideyim böyle yerine hiç görmediğin şeyleri
davranayım” anlayışı oluşuyor ister gözlemleyebilirsin.
istemez. İşte bu durum doğuştan durum. Eğer siz tamamen kadına
şiddet konusunu işliyorsanız belki
gelen yeteneği köreltiyor. Bir işe yaratıcı denilebilmesi için
nasıl olması gerekir? de insanları korkutmalısınız.
Yaratıcılığını geliştirmek isteyen Çikolata ile ilgili bir iş yapıyorsanız,
genç reklamcı adaylarına neler Biz, iletişimciyiz ve iletişim çalışmaları belki de insanları mutlu etmeniz,
yapmalarını önerirsiniz? yapıyoruz. Bu nedenle yaptığımız gülümsetmeniz lazım. Eğer
her iş bir etki yaratmak üzerine... BMW’nin yeni serisini yapıyorsanız,
Öncelikle, “beslenmek” edimi son Ya duyguları harekete geçireceksin insanları heyecanlandırmanız lazım.
derece önemlidir. Beslenmek, bu ya davranışı değiştireceksin ya da Dolayısıyla yapacağınız yaratıcı
sektörde kullanılan deyimlerden insanları harekete geçireceksin. Bir çalışma, amacınız doğrultusunda,
bir tanesidir. Sürekli kitap okuyun, iş yapıyoruz herkes sigara bıraksın, insanların duygularını harekete
sinemaya gidin derler... Evet aslında bir iş yapıyoruz herkes çikolata geçirmeye yönelik çalışmalar
bunlar bir yandan faydalı; ama alsın, bunların hepsi kitlelerdeki olmalıdır.
bunları yaparken hangi amaçla, algıyı değiştirmek üzere yapılan
neye baktığın ve ne için izlediğin şeyler... Kısacası, kitleleri değiştiren, Reklamcı olacaklar yaratıcılık
önemlidir. Yani istiyorsanız yirmi hareketlendiren veya hareketlerine sürecinde hangi disiplinlerden
tane sinema filmi seyredin; neye yön verebilen iş yaratıcıdır. Etki yararlanmalıdırlar?
bakacağımızı bilmiyorsanız, sinema yaratabilen işler yaratıcıdır. Ama
filmindeki bir sahneyi yaratıcı süreçte reklam dediğimiz şeyin yaratıcı Klasik olarak tüm disiplinler
kullanmanız da mümkün değildir. olması demek amaçlanan sonuca birbirinden faydalanır demek
Aynı şekilde, yaratıcılık açısından ulaşması demektir. Çünkü biz ticari istemiyorum; ama reklamcılıkta her
belki de bir sinema filminin bir bir iş yapıyoruz. şeyi bilmeniz gerekli. Ama her şeyi
sahnesini alıp reklamda kullansam Yaratıcı düşünce izleyicide nasıl en azından, basit düzeyde bilmeniz
mı diye düşünmek de sizin için daha duygular yaratmalı? lazım. Çünkü insanlar her şeyin en
faydalı olabilir; tabii o sahne daha basit düzeyini biliyorlar. Ayrıca şunu
önce kullanılmadıysa... Bu nedenle, Yaratıcı düşünce, briefle ilintili bir da söylemek isterim: Bütün

58


















disiplinlerden yararlanmaktan ziyade yararın oluyor ne ajansına yararın
bilmek gerekiyor. Örneğin, bir tane oluyor; ne de kendine yararın oluyor. ETKİNLİK: WORKSHOP
gayrimenkul şirketi düşünün; bizim Tabii ki tamamen yaşa bağlı bir
bu evi satmamız lazım reklamcı olarak. durum değil bu, biraz da kendini
Şimdi bizim mimarlığı bilmemiz geliştirmenle de ilgili bir durum. 55 İstanbul Kültür Üniversitesi, Sanat ve
gerekiyor mu? Çok basit düzeyde – 60 yaşında dünyanın en yaratıcı Tasarım Fakültesi, İletişim Sanatları
gerekiyor. Briefte deniliyor ki, “ben adamları hala sektörde güzel işler Bölümü son sınıf öğrencilerinden
gerçek İstanbul’u yaşatacağım, doğal yapıyorlar. Geçen yıllarda, Volvo’nun oluşan 6 kişilik bir grup, “Reklam
ortamı yaşatacağım”... Bize yalnızca, Grand Prix ödülünü alan işleri vardı. Ölçme ve Değerlendirme” dersi
bu kadar bilgi geliyor. Bizim, bu Bunu yapan kişi, sanrırm, 40 yaşının kapsamında, Ogilvy&Mather/
durumda, örneğin kübik mimari üzerinde biriydi. İstanbul reklam yazarı Yiğitcan
tasarım ya da depreme dayanıklı Yaratıcı süreç öncesinde Ayvazoğlu’nun önderliğinde
binalarla ilgili bilgiye ihtiyacımız yok; araştırmanın önemi nedir? Ogilvy&Mather/İstanbul’da bir
çünkü bizim tek amacımız var, bu evi günlük Workshop Etkinliği
insanlara satmak! Bir insana gidip de Her şeyi, her işte olduğu gibi gerçekleştirildi. Gerçekleştirilen bu
“çelik sütunlarla desteklendi” demek araştırmak son derece önemli. Workshop’da öğrencilerimiz reklam
onun yalnızca kafasını karıştırır. O Ancak bu araştırmada, rakiplere de ajansında gerçekleşen toplantı
yüzden her şeyi bilmek ancak işine bakmanız lazım; daha önce yapılan süreçlerini, brief alışverişlerini ve
yarayacak düzeyde bir bilgiye sahip yaratıcı işlere, çalışmalara bakmanız bir reklamın kreatif sürecinin nasıl
olup onu doğru kullanabilmek lazım; insanların içgörülerine yürüdüğü gibi bir günlük iş sürecinin
önemlidir. bakmanız lazım; bizim araştırmamız nasıl gerçekleştiğini yerinde
genelde pazar veya rakip ile ilgili gözlemleme şansı buldular. Daha
Yaratıcı bir insan yaratıcılığını hep olmuyor. Bizim gözlemlerimiz, sonra büyük markalardan gelen
aynı düzeyde tutabilir mi? araştırmalarımız daha çok insan briefler doğrultusunda öğrenciler,
davranışlarını temel alan gözlemler bir günlük zaman diliminde yoğun
Evet... Reklam sektörünün yaşı çok üzerine... Örneğin, bir içecek bir tempoda, kendi yetenekleri
gençtir. Biraz önce ajansı dolaştık... ve hayal güçleri doğrultusunda
Hiç kırk yaşında adam gördünüz mü? markası ele alındığında, “bir insan fikirlerini kreatif direktöre sunma
bu içeceği niye ister diye soruyoruz.
Kırk yaşında bir insan, yaratıcı bir Örneğin sıcaktan bunaldığı için mi şansı buldular. Öğrencilerimizden
ajansta yönetici değilse çalışamıyor. ister; o zaman biz diyoruz ki “sıcakta Mehmet Volkan Yılmaz ve
Çünkü bize genç, enerjik ve yaratıcı bunalma, serinle”. Sonuçta bu iç Gizem Yılmaz, bu süreç sonrası
beyinler gerekiyor. Kırk yaşının Ogilvy&Mather/İstanbul Reklam
üzerindeysen ve halen yaratıcı görüyü araştırıyoruz. Ajansında staj yapma hakkını
ekipteysen artık senin bir yönetici, Sayın Ayvazoğlu, bizleri kazandılar. Kendilerini tebrik eder,
kreatif direktör veya group head çalışma yerinizde ağırladığınız Yiğitcan Ayvazoğlu’na İletişim
olman lazım. Sonuçta bir sonraki ve bizi reddetmeyip bu sohbeti Sanatları Bölümü öğrencilerine
aşamaya geçemediyse o kişi , o zaman gerçekleştirdiğiniz için teşekkür ederiz. sağladığı bu fırsattan dolayı teşekkür
yavaş yavaş kendini tekrarlamaya Aktardıklarınız biz, geleceğin ederiz.
başlar; düşünce üretemez, kendini reklamcılarına yön verecektir.
aşamaz. O zaman zaten kendini
aşamadığın zaman, hiç ne markaya Anıl Karaş, Birkan Gürpınar
Volkan Yılmaz

59

60










GÜNCEL Prof.Dr.Süleyman Saim Tekcan > Sanatçı


Öğretim Üyesi

Fahamettin Akıngüç’ün engin önemlisi belki, Naci Kalmukoğlu’nun,
vizyonu, gerekse Sanat ve Tasarım Ayetullah Sümer’in, Hasan Kavruk’un
Fakültemizin ortaya koyduğu kültür eserleri gün geldi duvardaki yerlerini;
ruhu ile misyonunu her yeni etkinlikte öğrencilerimizin tablolarına,
SÜLEYMAN SAİM bir kez daha ispatlıyor. 14 Ocak – tasarımlarına bıraktı. Işıklarımız

TEKCAN, “ATLAR VE 4 Şubat 2015 tarihleri arasında ev yalnız gündüz vakti dersler için değil,
sahipliği yapacağımız Süleyman Saim
bir konser, bir bale gösterisi, bir sergi
İDOLLER” SERGİSİ Tekcan’ın “Atlar ve İdoller” sergisi de için de açıldı. Çünkü eğitim, bilim,
İKÜ’DE bu anlamda çok değerli bir örnek.” düşünce ve araştırma kadar insanı
Rektörümüzün konuşmasını aydınlatan başka bir güç daha var ki
takiben, kendisi de önemli bir o da sanattır.
“Bir ülkenin sanatı, o ülkenin kültürleri sanat koleksiyoncusu olan Onursal
üzerine inşa edilmelidir.” Mütevelli Heyet Başkanımız İnşaat Şimdi, 2015 yılını yeni selamladığımız
Yüksek Mühendisi Sayın Fahamettin bugünlerde galerimizin spotları, çok
Geçtiğimiz günlerde İKÜSAG, Akıngüç, İKÜSAG vizyonunu ve değerli bir eğitim ve sanat emekçisinin;
Süleyman Saim Tekcan’ın özgün üniversitemizin sanat ve bilim odaklı Süleyman Saim Tekcan’ın eserlerini
çalışmalarının sergilenmesi ile bir kez eğitim anlayışını açıkladıktan sonra, aydınlatıyor. Sanatını tarih, kültür ve
daha hareketlendi. Rektörümüz Prof. sözlerini şu şekilde sürdürdü: doğaya ilişkin araştırma ve gözlem
Dr. Sayın Sıddıka Semahat Demir, “Değerli kültür-sanat dostları, sanat, ruhuyla icra eden; Türkiye’de özgün
açılış konuşmasında şunları söyledi: yetişmekte olan yeni kuşakların baskı resmin gelişimine çok değerli
“Değerli sanat dostları, dünyanın dünyayı keşfederken kullanabilecekleri katkılarda bulunan Sayın Süleyman
ve ülkemizin geleceğine yön veren bir pusuladır. Biz eğitimde “Kültür” Saim Tekcan’ı, İKÜSAG olarak
liderler yetiştirmek İstanbul Kültür geleneğini inşa ederken, böyle ağırlamaktan onur duyuyoruz.
Üniversitesi olarak bizim temel düşünerek yola çıktık. Bütün çabamız; 2015’in bütün sanatçılar ve sanat
hedeflerimizden biri. Hedefimize sanatın tarihine, kültürüne ve eşsiz dostlarına ilham veren bir yıl olması
yönelik geliştirdiğimiz disiplinler örneklerine ilişkin bilgileri müfredatın dileğiyle…”
arası eğitim çizgimizde ise, sanat da bir adım ötesine taşımak oldu. Bu
çok özel bir yere sahip.Çünkü sanatın, nedenle okullarımızı ve üniversitemizi GRAVÜR DENİNCE...
her dalıyla üniversitemizin fikre ve yalnızca sınıflardan oluşturmadık;
emeğe saygılı üretken atmosferinde çatımızın altında oditoryuma da yer Gravür denilince Türkiye’de akla gelen
tartışmasız çok büyük bir paya sahip açtık, galeriye de… ilk isim şüphesiz ki, Süleyman Saim
olduğunu biliyoruz. Üniversitemizin Tekcan. Sanat yaşamı boyunca; sayısız
sanat iklimini yansıtan en önemli Üniversitemizde bir Abidin Dino yağlıboya, desen, suluboya, heykel
sembollerden biri olan İKÜSAG ya da bir Salvador Dali ismi yalnız ve özgün baskı üretmiş olmanın
da, bu noktada örnek ve öncü bir kütüphanedeki kitaplarda kalmadı. yanı sıra kurduğu okullar ve dünya
yaklaşım sergiliyor. Öğrencilerimiz sanatı hissederek, standartlarındaki grafik sanatları
görerek, dokunarak yaşasınlar diye bu müzesiyle ülkemizde sanat eğitimine
İKÜSAG henüz çok genç. Ancak değerli isimlerin yapıtları galerimizin ve özgün baskı resmin gelişimine
gerek Onursal Başkanımız Sayın duvarlarında yer aldı. Daha da benzersiz katkılar sağlamıştır.

61

















Anadolu kültürüne temellenen yansıtması... Ancak
sanat anlayışında idoller, atlar ve hat bunlar söz konusu
gibi unsurlar önemli bir yere sahip olduğu zaman sanatçı
olmuştur. Usta sanatçının sanat ve olunuyor. Yoksa sanat;
Türkiye’de sanat ortamı üzerine birilerinin yaptığının
görüşleri genç sanatçılara ışık tutması benzerlerini yapmak
düşüncesiyle bu yazıda biraraya demek olmuyor. Benim
getirilmiştir. plastik sanatlardaki
sanatçılardan bir farklı
SANAT VE YARATICILIK tarafım var. Ben sinemadan
gelmiş bir insanım. Sinemanın
“Her ülkenin sanatının, o ülkenin içerisinde edebiyat var, müzik
öz kültürleri üzerine inşa edilmesi var, heykel var, resim var, mimari
lazım. Yoksa o ülkenin sanatı olmuyor. var, mekân var, her şey var. Eğer ki yaratık. Yani insan
Çünkü insan düşüncesi tamamen bir sinemacı gibi düşünebiliyorsanız o resmi yapamadığım için değil. At
kendi kültürüyle düşünen bir yapıya zaman resminiz de sanatınız da farklı bana fazla müdahale etmiyor. İnsanlar
sahip. Mantalitenin gelişmesi, estetiğin bir boyutta ele alınabiliyor. Malzeme çok daha baskın, yaptırımcı ama
gelişmesi, her şey o ülke kültürüyle insanların yaratımına hizmet eden bir atlar çok daha zarif, çok daha insana
ilgilidir. Onun için benim bütün öğedir. Ben sadece tuval boyarım ben müsamahakar insanla iletişim kuran
dönemlerim Anadolu uygarlıkları ressamım! Bu günün sanatçısı sadece varlıklar. Bu da çok önemli. Ayrıca eski
üzerine kuruludur. Bugün çağdaş tuval boyamaz. Biz bir oyun oynuyoruz mağara döneminden günümüze kadar
sanat dediğimiz sanatların tümünde ve bu oyunu oynarken belli bir tabanın bütün dönemlerdeki sanatçıların
bir yaratma olgusu var ama o yaratma üzerinde oynuyoruz, o taban eğer önemli figürlerinden bir tanesi; İnsan
olgusu bugün, benim izlediğim sanat eseri oluşturacak hangi malzeme ve at. Örneğin, minyatürde at çok
kadarıyla; tüm dünyada milyonlarla eline geçiyorsa o malzemeyi bir önemli. Benimle ilgisi ise babamın
ifade edilen sanatçı var ve bu sanatçılar biçimde kendimizi anlatmaya yönelik anlattıkları ve benim kulağımda
hep kendilerine örnek aldıkları bir şekilde kullanmalıyız.” kalanlar. Bir Çerkez kadını babaannem
sanatçıların yaptıkları işlere benzer, ve at binen bir Çerkez kadını. Çerkez
çok az bir değişlikle, kopyalarını ATLAR kadınları ne kadar güzelse Çerkez
yapıyorlar. Özellikle Türkiye’de, mesela atları da o kadar güzel. Osmanlı atları
genç kuşakta çok sanatçı biliyorum, o “Dünyada ne kadar imparatorluk diyebiliriz; Çerkez atları diyebiliriz;
sanatçıların kimlerin resimlerini kopya kurulduysa, o imparatorlukları başka bir şey diyebiliriz önemli değil
ettiklerini de biliyorum. Hâlbuki sanat hani “insanlar kurdu” diye hep ama benim atlarım tamamen Anadolu
dediğimiz şey kopya etmek demek böbürlenirler ya, eğer at olmasıydı topraklarının kokusunu taşır.”
değil. İcra başka bir şey, kompozitörlük imparatorluklardan hiçbiri
başka bir şey. Yaratma dediğimiz kurulmayacaktı. Biz de ayrıca Orta HAT
olgu, özgünlük gerektiren birşey. Asya’dan Anadolu’ya at olmasa
Özellikle plastik sanatlarda, insanın gelemeyecektik. At çok önemli ve “Hat’a gelince; bir gün bir arkadaşım,
kendisi olması, kendi kimliğini sanata kutsal bir varlık, bazen de tanrısal bir sohbet arasında bana Türk insanının

62


















bu zamana kadar duvarına neler
astığını, alışkanlıklarının neler
olduğunu sordu. Birlikte düşünmeye
başladık. Türk insanı hat asmıştır
duvarına, halı asmıştır, kilim
asmıştır, bir de bir dönemler cam
altı resimleri asmışlardır. O zaman
tekrar düşünmek gerekir. Bizim
Osmanlı kaligrafisindeki kıvrımlar
ve hat’ın zarafetiyle atın zarafetini
ben çok birbirine yakıştırdığım için
resimlerimde Osmanlı kaligrafisi
estetiği vardır. Fakat kaligrafi, Osmanlı
kaligrafisi ya da başka bir kaligrafi
değildir. Okunmayan bir kaligrafidir.
Yani orada tamamen resimsel bir
boyut olarak resme girmiştir. Kendi
kültürümüzü anımsatmak adına.
Altında ne var diye karıştırıldığı
zaman güzel söylenmiş sözler var.”


SANAT EĞİTİMCİLİĞİ

“Ben sanatçı olduğumu çoğu
zaman söylemem. Ben bir sanat defa sanatın altyapısını oluşturan tüm
eğitimcisiyim ve sanat eğitimine temeller; iyi disiplinli atölyelerde,
gerçekten çok derinlemesine giren sanat yapıtını oluştururken o
bir insanım. disiplinin içerisinde gelişen bir
sanatsal olgu ile mümkün. Ama
Kurduğum okullar, sanat eğitimi sanat yapmak için ‘yetenek’ diye çok
ile ilgili yaptığım yarım asra yakın kullanılan bir kelime var ben sadece
süre içindeki tüm çalışmalar belli ona itibar etmiyorum. Sanatı yapan
temeller üzerine oturuyor. Yani güzel şey zekâ ve kültürdür. Bu iki temel
sanatlar liselerini kurmam, birçok şey olmadan sanatçı olunmuyor.
fakülteyi kurmam, birçok kurumda Her sanatçı kendinden öncekileri,
hizmet etmem gibi... Ancak benim yaşadığı çağı ve gelecekte olması
hayatımın en büyük projesi güzel lazım gelen çağdaki sanatı da takip
sanatlar liselerinin kurulmasıdır. Bir etmek zorundadır.”

63


















































TÜRKİYE’DE SANAT ORTAMI
ÜZERİNE

“Bazı resimler bir dönemlerde, bazı
biçimler orak çekice benzediği için
duvardan indiriliyordu. Çıplaklık
yüzünden tabloların duvardan
indirildiğini bildiğimiz dönemler var.
İnsanlar kendi kültürleri kadar sanatı
algılıyorlar. Eğer o kültür o insanlarda
yoksa o sanatı algılamaları, o safta
söz etmeleri, şimdi söz ettiğimiz
gibi yanlış olmaya başlıyor. Orta
çağ Avrupa’sı 100 yıl din savaşları
yaşadıktan sonra yani skolâstik bir
dönem yaşadıktan sonra sanatçılar ile
Rönesans’a taşındı. Onlar olmasaydı
aydınlanma çağı olmazdı. Onun
için aydınlanma dediğimiz zaman
sanatçısız aydınlanma olmaz.

64










RÖPORTAJ
Yrd. Doç. Dr. Levent Arşıray > İKÜ İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü




Sanatçı ilerisini görebilen, hisseden
Resim yapma yeteneğinizi nasıl
keşfettiniz, bu konuda sizi bir kişiliktir. Bundan 70 yıl önce
destekleyen oldu mu? Mondrian Resmi tarif ederken, en
LEVENT ARŞIRAY’LA İnsanlar yeteneklerini küçük yaşlarda yalın çizgi ve renkle 2 boyutlu bir
düzlemde yapılan işlerdir ve bende
YETENEK VE fark etmezler, çevresi ve tabii ki bunu yaptım demiş ve resmi bırakmış

YARATICILIK ÜZERİNE… en yakını olan ailesi fark eder. ve şunu eklemiştir: “Mimari ve
Mozart’da müzik, Picasso’da resmi en
yakını olarak babaları fark etmişti. endüstriyel sanatlar resim ve heykeli
içine alacak ve yutacak”, dediği de
Picasso’nun yeteneğini fark eden olmuştur. Teknolojik gelişmelerle
babası da ressamdı ve Picasso 10 kendilerini resim, heykel gibi
Levent Arşıray, 1948 yılında doğmuştur. yaşında iken babası resmi bırakmıştı.
1971 yılında D.G.S.A Yüksek Resim Benim de 10-12 yaşlarında mimar sanatlardan uzaklaştırarak endüstri
Bölümü Bedri Rahmi Eyüboğlu olan 2 ağabeyim yaş günümde bana tasarımı, grafik ve mimariye
Atölyesi’nden mezun oldu. 1983 bir şövale, yağlı boyalar, tuval ve palet yönelmektedirler. Ben, istediğim
yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar hediye etmişlerdi. Bu, tam da buluğ zaman, istediğim yerde resmimi
Üniversitesi’nde öğretim elemanı çağının arifesinde hayatımı değiştiren yaparım. Sürekli üretim diye bir
olarak çalışmaya başladı. 1983-68 en önemli şey olmuştu. Bir yılda 25 endişem yok... Çok düşünür, yaşar ve
yılları arasında sanattan yeterliliğini onu kendim için yaparak boşaltırım.
Grafik Ana Sanat Dalı’nda bitirdi. adet Picasso, 5 adet Modiglian ve Üretken bir yapıya sahipsiniz.
Aynı üniversitede Grafik, Sahne klasiklerden kopyalar yapmıştım. Gençleri eğitmek için her koşulda
Dekor, Endüstri Ürünleri Tasarımı 1960’lı senelerdi… İnsanlar, çalışan bir yapınız var. Peki
Bölümlerinde Temel Tasarım Dersinin; resimlerimi daha kurumadan alıp çağdaş sanat eğitimi verirken neyi
Güzel Sanatlar Bölümünde, Desen evlerine asarlardı. amaçlıyorsunuz? Verdiğiniz eğitim
Dersinin ve Mimarlık Bölümlerinde Ressam kişiliğinizin yanı sıra ile ulaşmak istediğiniz nokta nedir?
de Çizim ve Anlatım Dersinin tasarımcı yönünüz de var. Grafi k
kuruculuğunda ve yürütülmesinde görev Ana Sanat Dalı’nı bitirdiniz. Öğrencilerin 2 boyutta takılıp
aldı. Bu arada Kültür Koleji Eğitim Kendinizi çok yönlü geliştirmenin kalmamalarını, 3. Boyutta Analitik
Vakfı’nın da sanat danışmanlığını yaptı. sizin için avantajları ve düşünme yetilerini geliştirmelerini,
M.S.Ü’ den 2002 yılında emekli olur dezavantajları nelerdir? sorgulamalarını, duyarlı olmalarını
olmaz İstanbul Kültür Üniversitesi, ve protesto edebilme özelliklerini
Sanat ve Tasarım Fakültesi, İç Mimarlık Buna sanatçı kişiliği desek daha ortaya çıkartmalarını sağlamak için
ve Çevre Tasarımı Bölümünde kurucu doğru olur, zira hala ülkemizde çağdaş sanat eğitimi vermek isterim.
üye olarak Temel Tasarım Dersleri sanatçı kavramı yerine oturmamıştır.
vermeye başladı. Levent Arşıray Ressamlık ise mesleğimdir; ayrıca Genç öğrencilerinizden sizinle
çalışmalarını İKÜ’de ve özel atölyesinde hocalık görevim zaman zaman çalışırken nasıl bir yol izlemelerini
devam ettirmektedir. mesleğimin önüne geçmiştir. talep ediyorsunuz? Onlarda
Tasarımcı özelliğime gelince, körü aradığınız kriterler nedir? Ortaya
körüne resim sanatı ile ilgilenmem; çıkan eserlerin nitelikleri nelerdir?
Mimari de, üç boyut yani heykel Öğrenciler dünyada olup biteni
sanatını içine alarak çok boyutlu bir görsünler ve tasarımcı – yaratıcı
tasarım olgusu ortaya çıkmıştır. kişilikleri ortaya çıksın isterim.

65


















Sizce öğrenciler aldıkları eğitimin kadar zamana rağmen
sonucunda yeterli donanıma talep çoğalmaya
sahip olarak mezun oluyorlar mı başladı. Geçen seneki
Mezun öğrenci kapasitesinden bank projemizde iç
ne derece memnunsunuz? mimar öğrencilerimin
İlginç olan şudur: Her öğrenci, tasarımları oldukça
yeteneğine ve çalışmasına bağlı ilgi çekti. Onların
olarak mezun olmalı, bazı şeylerin yapıtlarının diğer
farkındalığını ömür boyu içinde üniversite öğrencileri
hissetmeli. Ancak bu kadar yoğun tarafından sevgi ile
öğrenci kitlesinin tümünün sanatçı kullanıldığını görüyorum.
olması beklenemez, oran çok Oysa aynı zamanlarda bahçemin
düşüktür bu da normaldir tüm çimleri plastik sandalyelerle
dünyada da böyledir. Aldıkları dolmuştu ona bir gönderme yaptık
diploma doğrultusunda mesleğini ve bütün plastik koltuk ve masalar Çeşitli eşyaları bozup kırıp, ortaya
bile yapmayan dünya kadar öğrenci kalktı. İşte görevimiz sanatçının var yeni şeyler çıkartıp, parçalardan
vardır. Önemli olan onların yaratıcı oluşum nedeni budur. bütünü elde ediyorsunuz
kişiliklerine katkıda bulunmaktır. Yanınızda eğitim görmüş, ve ortaya olağanüstü şeyler
Ne yaparlarsa yapsınlar bu birikim Türkiye’de ve dünyada çıkıyor. Sizce yaratıcılık ve el
işlerine yarar. Yaptıkları işler onlara başarılarıyla tanınmış ünlü bir becerileri söz konusu olduğunda
çok fayda getirir, hem kendilerine isim var mı? kız öğrenciler mi yoksa erkek
güvenleri hem de kişiliklerini 1995’li yıllarda M.S.Ü’deki bir dönem öğrenciler mi daha başarılı?
geliştirir. öğrencilerimin hemen hemen hepsi Bu konuda şunları söyleyebiliriz:
sanatçı kimlikleri ile yurt içi ve dışında Çeşitli nesneleri kırıp bozmuyorlar;
“Yaratıcılık” bu işin olmazsa
olmazlarından mı? Yaratıcılık başarıdan başarıya koşuyorlar. Bu da bozulmuş, atılmış nesneleri bulup
beni mutlu ediyor.
yönü bu mesleği temsil edenlere onları yeni kimlikleriyle ortaya
ve temsil etmeye aday olan Hem devlet hem de vakıf çıkarıyorlar yani molekül yapıları
öğrencilere neler katar? üniversitesinde eğitim veren değişmemiş ama fonksiyonları bitmiş
biri olarak yapılan yetenek objelere yepyeni bir biçim vererek
Psikoloji, Eğitim Fakültesi ve sınavlarında hangi kuruma sanat eseri haline getiriyorlar. Biz
Mimariden, öğrencilerim oluyor gerçekten daha yetenekli buna Endosmosis diyoruz. Yani
amacım zaten buydu… Tüm öğrenciler gidiyor sizce? Recycling – Geri dönüşüm. Başarı
üniversite öğrencilerimin sanata ilgi oranları yaratıcılıkları ile ilgili kız,
duymaları ve yan uğraş olarak Kültür Tabii ki yetenekli öğrenciler devlet erkek fark etmez.
Üniversitesinden sanat’la ilgilenmiş üniversitelerini tercih ediyorlar; Yetenek, sistematik bir çalışma
bireyler olarak hayata atılmaları tek eğitim açısından ziyade maddi sonucu kazanılabilir mi ? Yoksa
amacımdı. nedenlerden ötürü. Bu nedenle, kişide doğuştan var olan bir yeti
Bahçemizde her sene yaptığmız vakıf üniversitelerinde burslu okuyan midir ?
performanslar ilgilerini çekmeye öğrencilerle diğerleri arasında Yetenek doğuştan gelen bir şeydir;
başladı. Bu yüzden kaybedilmiş bu uçurum oluşuyor.

66


















en fazla müzik dalında vardır; yani kurgular saf, temiz ve de çağdaş
doğuştan var olan bir yetidir. Diğer boyutları denedi. Nişantaşı, Şişli gibi
sanat dallarının hepsinde olması yerlerde sayısız galeri var ve çok garip
gerekir; fakat ana faktörü çizimden bir oyun oynanıyor… Ne galerici ne
geçer. Yani hayal ettiği şeyi, düşünceyi de kolleksiyoncu sanatı anlamadan
tasarımı kağıt üstüne geçirmekle ticari bir meta halinde sürdürüyorlar;
başlar. Teknoloji gerektiren sanat Bunların tümüne hayır diyorum.
dalları için bu gerekmez. Entellektüel
bilgi ve çalışma ile temel ilkeleri Artık vapur kaçmış… Sanatın
bilmeleri kafidir. “Sa’sını öğretemeden, üretmeden
dışarıdan ithal teknoloji ile, bir sürü
Sanat, sizin için hayatın hangi yapı şeyi hızla geçip, boşlukta çabalayan
taşını temsil ediyor? Ülkemizde, bir ülke olmuşuz. Üstelik geleneksel
çevremizde, okulumuzda hak el sanatlarını bile yaşatamadan
ettiği değeri ve ilgiyi görüyor mu? ülkemizde ve dünyada yukarıda

Resim, Felsefe, Matematik, bu üç söylediğim felsefe, matematik ve
fenomen karşılık beklemeden yapılan resim sanatı hiç bir zaman hak
en insani uğraşlardır. Bazıları tıp ettiğini bulamaz. Son sergimi
doktorlarını da aynı kategoriye 2005’de AKM’de açmıştım. Bundan Tasarım dersleri vermeye başladım.
sokarlar ama şöyledir; Sanat bir önce açmış olduğum aynı yerdeki Yalnızdım. Rahmetli Mete Ünügür’le
yaşam biçimidir. Her şeye ve her galerilerde aynı insanları göremedim, İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı
düzene karşıdır; kurallara, anti- demek bir şeyler artık bitiyordu Bölümü’nün ders programını yaptık.
demokratik oluşuma, fanatizme, ve kısa bir zaman sonra AKM’yi O zamanlar Şirinevler Kampüsü’nde
radikal ve diğerlerinin hepsine kapattılar. çalışıyorduk. Tüm enerjiyle her sene
karşıdır yoksa sanat olmaz. İnsanların öğrenci sergileri açtım. Sonra Ataköy
sizden istediklerini vermek için Son olarak okuldaki sanat felsefesini yerleşkesine geçtik. Her sene öğrenci
üretiyorsanız kesinlikle siz yoksunuz, irdeleyeceğim. İKÜ’deki varlığım, 13 sergilerini aksatmadan yaptım. Şu
sadece o kitlelere hoşlandıkları şeyleri yıl önce rahmetli rektörümüz Önder an, 2 seçmeli ders ile bütün okulun
veriyor olursunuz. Öztunalı’nın M.S.Ü’deki odama bir ilgisini kazanmayı başarıyoruz.
telefon çağrısı ile başladı. Bana “Sanat

Son olarak; sanatın toplumumuzda ve Tasarım Fakültesini kurduk hemen Kültür okullarının kurucusu sevgili
hak ettiği değeri bulamadığı gel” dedi. “Hocam 2 gün derse geleyim başkanımızın sanat politikaları ile
son derece açık. Sizin açınızdan emeklilik günlerimi doldurdum senelerdir gelişme kaydediyoruz,
sanat topluma mal edilmeli ama ders vereyim.” dedim. “Hayır daha da ileri gitme isteklerimle
midir? Yoksa sanat, sanat için mi olmaz, hemen emekli ol ve gel” teşekkürlerimi sunuyorum.
yapılmalıdır? dedi. “Peki” dedim. Geldiğimde
Sanat ve Tasarım Fakültesi adında
Sanat, Türkiye’de altın çağını iletişim ağırlıklı eğitim veren
1970’lerde yaşadı. Yoksulluk vardı, Fakültede bir tek İç Mimarlık
felsefe vardı ve düşünce vardı, estetik Bölümü’ne ve diğer bölümlere Temel Gülçe Büşra Koçak

67

68










MAKALE
Yrd. Doç. Dr. Arzu Eceoğlu > İKÜ İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü




duyulmaktadır. Canlılar içerisinde yenilikten haberdar olabilmesi
sadece insana özgü bir özellik olan ile tasarımcıyı öne çıkarmakta ve
yaratıcılık kavramı çoklukta birlik, diğer tasarımcılardan kolaylıkla
MEKAN TASARIMINDA bütünlük ilkesine dayalıdır. Hangi ayırmaktadır.
bilim dalı açısından bakılırsa bakılsın
YARATICILIĞIN ÖNEMİ ortaya konulan ürün, tasarımcı, Yaratıcılığın bilimsel incelemesinde

bilim insanı, üreten kişi v.b. ürünü kişilik kavramının önemli
E. P. Torrance göre yaratıcılık, ortaya koyan açısından ben varım ve bir yeri vardır. Bu kavram;
“boşlukların, rahatsız ediciliği ya varlığımı bu ürünle belirtmekteyim yaratıcı davranışta güdülenmenin
da eksik ögeleri sezip, bunların olgusunu göstermektedir. Yaratıcı incelenmesi ve yaratıcı kişilerin
hakkında düşünü ya da varsayımlar etkinlik safhalarını bu bağlamda yaşam biçimlerine ait özellikleri
kurmak, bunları sınamak, sonuçları tanımlamak gerekirse; olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
karşılaştırma ve olasılıkla bu Birincisi, yaratıcı davranışın,
varsayımları değiştirip yeniden ‡ Hazırlık evresi, sorunu kişinin çevresi ile olan ilişkilerinde
sınamaktır.” benimseyip yeniden ele almak kişinin tüm yetenek gücünün
gerekir. gerçekleşmesini sağlayan bir oluşum
Yaratıcılık temelde eleştirel bir ‡ Oluşma evresi, sorun saptanır görüşü; ikincisi ise, bastırılmış
gözle bakabilmek, belirlenen düşünceler ayrıştırılır. ya da kişinin kabullenemeyeceği
ihtiyaçları karşılayabilmek amacı ‡ Planlama evresi. tepkilerin etkisinde yer alan
ile yeni önlemler almak ve yeni ‡ Esinlenme evresi, farklı bir yan ürün oluşumu, görüşüdür
yaklaşımlar sunabilmektir. Tasarım sıçrayış yapılabilir. (Yavuz, 1996). Aktüel yaratıcılık
ile temelde birbirini tamamlayan ‡ Doğrulama evresi, özgün bir ve potansiyel yaratıcılık ayrımına
yaratıcılığın ana ilkesi kendimizi, yapıt ortaya çıkar. giden Lowenfeld’ e göre yaratıcılık,
çevremizi hatta dünyayı değiştirme ‡ Denetim eylemi. bireylerin değişken miktarda sahip
eylemliliğidir. Yaratıcılığın bireyde oldukları ve durumlara bağlı olarak
gelişim süreci kişinin geçmişinde Tasarımın temelini oluşturan az çok ortaya çıkmaya elverişli bir
yaşadığı deneyimlerinden, kişisel eylemlerle hemen hemen birebir özelliktir. Bir başka deyişle, kendini
gelişiminden, bilgi birikiminden, şekilde örtüşen bu ilkeler temel göstermek için uygun koşullarla
etrafında gerçekleşen olayları dikkatle ihtiyaçlara karşılık olabilmesi karşılaşması gereken kişide bulunan
inceleyip değerlendirmesinden, açısından tasarımcıyı doğru sonuca bir potansiyel söz konusudur. Çok
bilinç altında kurguladığı ve hayal ulaştıran ve kullanıcıyı doyum sayıdaki yaratıcılık testlerinin ortaya
ettiği birikimlerinden kazandığı noktasına vardıran göstergelerdir. konmasının kökeninde de aynı görüş
deneyimler sonucu ortaya Tasarımcı için yaratıcı düşünce bulunur. Çeşitli teorik yaklaşımlar
çıkmaktadır. Tasarlama işi de tam bu özellikle sanatsal yaklaşımları da bu yönelişten esinlenirler ve onu
noktada devreye girmektedir. Çünkü takiben mimari ve içmimari gibi rafine ederler (Rouquette, 1994).
bireyin edindiği tüm bu deneyimler, meslek branşlarında büyük önem
kullanıcının ihtiyaçlarını doğru taşımaktadır. İnsanların teknolojinin Bu makalede kullanıcısının
değerlendirmek ve bu ihtiyaçlara gelişmesi ile birlikte kolaylıkla beklentileri ve temel ihtiyaçları
doğru çözümler bulabilmek dünyanın herhangi bir noktasında bağlamında Zeytinburnu-Ottomare
için yaratıcı düşünceye ihtiyaç gerçekleşen herhangi bir olay, bir suits te yer alan 1/1 dairenin yaratıcı

69


















düşünce göstergeleri ile farklı önem taşıyan konu
tasarımlar ortaya koyarak sonuca kullanıcının kimliğini
nasıl ulaşıldığı anlatılmaktadır. doğru tanımlamak
ve beklentisini
TASARIM SAFHASINDA doğru algılamaktır.
YARATICILIĞIN ÖNEMİ Çünkü bireyin sizden
beklentisini doğru
Yaratıcı düşünme, bilgide problemleri değerlendirdiğiniz anda
ve boşlukları görme, fikir ve hipotezler beğenisini kazanmak
geliştirme; özgün fikir üretimi; fikirler ve sonuca ulaşmak daha
arasındaki ilişkiyi görme; düşünce kolay olacaktır. Bu nedenle
parametrelerini geliştirerek yeni öncelikle kişinin mekanı
bileşimler elde etmek; sonuç olarak kullanım amacı, hoşlandığı renkler,
bir tasarım ve öngörü yaklaşımıdır. bu mekandan beklentileri gibi
soruların cevabını aramak önemlidir. oluşturup onun beğenisine sunmak
Bu noktada içmimar ve içmimari Kullanıcının isteklerini tanımladıktan ve buradan sonra yaratıcı düşünce
mesleği açısından ilk olarak sonra ilk önce bir taslak (öneri 1) yardımı ile mekanı kimliğine
ulaştırmak için yeni tasarımlar
yapmak gerekmektedir.
Bu noktada yaratıcılığın koşulları ön
plana çıkmaktadır.

‡ Çalışmak
‡ Deneyim
‡ Gözlem
‡ Araştırma
‡ Algı

Öneri 1 Öneri 2 Öneri 1 ile sunulan ilk tasarım (Bu
render ve diğer önerilerde verilen
renderlar 3d max programında
çizilmiş ve sadece tamamı
tasarlanan mekanın 1 köşesinden
salon bölümünün görünüşleridir)
kullanıcının zihninde yaşamak
istediği mekanı tanımlamak amaçlı
gerçekleştirilmiştir. Bu andan sonra
yapılan tüm tasarımlar sonuca
varmak amaçlı tasarlanmıştır.
Öneri 3 Öneri 4

70


















bırakacaklarını görün.”

Önerilerde görüldüğü üzere
yapılan tasarımlarda tasarımcının
çizdiği yolun doğru olduğunu
tasarımın hayata geçirilmesine ve
kullanıcı tarafından uygulanmasını
istenilmesine karar verdiğinden
daha net kavramaktayız. Tasarım
aşaması sonrasında konutta ek bir
oda oluşturularak burada misaf rlerin
Tasarımcı, yaratıcı düşünce, kullanıcı doğru tamamlamış ve yaşamışlıkları
üçgeni bağlamında elde edilen ile doğru sentezlemiş olmasının yanı konaklaması için açılır-kapanır
prosesler, çağrışımsal unsurları, sıra yaratıcı düşüncesinin de mevcut sistem bir yatma elemanı ile alan
belirli gerekleri yerine getirerek, bulunması gerekmektedir. Yaratıcı belirlenmiştir. Ebeveyn odasına ek
bir fayda sağlayacak şekilde yeni düşünce sayesinde tasarımcı aynı olarak ev sahibinin kullanması için
bileşenler ile toplanmaktadır. Ortaya mekana farklı öneriler getirebilmekte ıslak hacim konumlandırılmıştır.
çıkan durumda birleştirilen fikirler ve bu önerileri geliştirerek beğenilere Ebeveyn odası ve oturma alanını
kullanıcı ve tasarımcı arasında ne sunabilmektedir. birbirinden ayıran bir dolap sistemi
kadar uzaksa çözüm ya da oluşan oluşturulmuş ve bu sistem döner
prosesler bir o kadar yaratıcı Hazırlık saf asında tasarımcının bir mekanizma ile her iki kullanım
olmaktadır. Bu tanımlamada yaratıcı aldığı eğitim de ön plana çıkmakta alanında faydalanılması amaçlı bir
düşünce, 3 prosesin desteği ile ve önem teşkil etmektedir. Var olanı tv ünitesi haline getirilmiştir. Ön
başarılabilmektedir. kullanmak istemeyen, kullandıklarını tarafı dekoratif ve elektronik aletlerin
hızla tüketen ve bunlardan depolanması amacı ile kullanılan bu
‡ Belirli bir şeyi ararken rastlantısal sıkılan kullanıcı yaratıcı düşünce dolap sistemi ebeveyn odası tarafında
çağrışımlara ulaşmak kavramının temel iki kelimesi olarak ise kıyafet depolama amacı ile
‡ Benzer çağrışımlara ulaşmak kabul edebileceğimiz yeni – yenilik kullanılmaktadır.
‡ Birbiri ile çok uzak ilişkileri kavramlarına hayatın da yer vermek
ya da çağrışım bağları olan istediği için alanında profesyonel Görülen odur ki, tasarımcının sahip
olayları benzer ortak özellik veya birinden yardım istemektedir. Ona olduğu yaratıcı düşünce sayesinde
unsurlarını bularak birbirine sunulan doğru cevaplar, doğru ortaya çıkan ürün her iki tarafın
bağlamak. çözümler sayesinde ihtiyaçları da memnuniyeti ile sonuçlanmış
karşılanmaktadır. General George S. ve tasarımcı sahip olduğu bu yeti
Bu ilkelerin çağrışımsal yaratıcı Patton’ ın sözü bu mekanın tasarımını sayesinde diğer tasarımcıların
bir düşünce oluşturması için, aslında çok net açıklayan bir tanım önüne geçerek meslek hayatındabir
kişinin çağrışımsal hiyerarşisi olarak karşımıza çıkmaktadır: adım daha ilerleme hazzını
içinde bulunması gerekmektedir. “İnsanlara bir şeyin nasıl yapılması yakalayabilmiştir.
Yani tasarım eğitimi almış kişinin gerektiğini söylemeyin.Yapılmasını
kullanıcıyla olan iletişiminde doğru istediğiniz şeyin ne olduğunu söyleyin
sonuca ulaşabilmesi için eğitimini ve yaratıcılıkları ile sizi nasıl hayran

71










MAKALE
Yrd. Doç. Dr. Okan Ormanlı > İKÜ İletişim Tasarımı Bölümü




SANATTA YARATICILIK:

“SEVMEK ZAMANI” BİR VE ÜÇ SANDALYE


Sanatta yaratıcılık kavramı ve ve sanatçılar çoğunlukla, farklılıkları tüketim bakımından değişim sürecine
tartışması neredeyse sanatla aynı ve yaratıcılıkları çerçevesinde ele girmiştir. Modern sanat zamanla
geçmişe sahiptir. Binlerce yıldan beri alınmaktadırlar. çağdaş sanata doğru ilerlerken,
dünyanın çeşitli coğrafyalarında, günümüzde en çok tartışılan ve buna
binlerce sanatçı çok sayıda sanat Özellikle 19.yy’ın ortaları ve yönelik işlerin giderek çoğaldığı
eseri üretmiştir. Bunlardan bir sonlarından itibaren sanat alanında “kavramsal sanatı” doğurmuştur.
kısmı günümüze kadar gelirken, bir çok değişim ve dönüşümler
çoğunluğu yok olup gitmiştir. Elde yaşanmış ve çok sayıda akım ortaya Bu çalışmada Metin Erksan’ın 1965
kalanların ya da yok olanların çıkmıştır. Yeni sanat dalları ortaya yılında yönettiği ve günümüzde
sanatsal değerlerini yeni kuşaklar, çıkarken, geleneksel sanat dalları da Türk sinemasının en yaratıcı
sanat tarihçileri ve eleştirmenleri sorgulanmaya başlanmıştır. Fotoğraf filmlerinden biri sayılan “Sevmek
tarafından öğrenmektedirler. Bu ve sinema yeni sanat dalları olarak Zamanı” ile Amerikalı sanatçı Joseph
bağlamda sanat üzerine yazılan öne çıkarken, resim ve heykel gibi Kosuth’un “kavramsal sanat”la
kitaplar, sözlükler, ansiklopediler plastik sanatlar da modern sanat birlikte değerlendilen “Bir ve Üç
vb. yayınlarda ön planda olan eser anlayışı bağlamında üretim ve Sandalye” adlı çalışması “yaratıcılık”
bağlamında irdelenecektir.


1945 yılında ABD’de doğan
Joseph Kosuth, sanat tarihçileri ve
eleştirmenler tarafından bir sanatçı
ve bir kuramcı olarak nitelendirilir.
Sanatçı, ilk dönemlerinde fotoğraf
ve metin kullanmış, daha sonraları
ise, dünya çapında önde gelen müze
ve kurumlarda, kamusal alanlarda
büyük yerleştirmeler (enstelasyon)
yaparak yeni bir estetik, biçim ve
sanat için çığır açmıştır.

Kosuth, kendisiyle yapılan bir
söyleşide, gençken felsefeyle
ilgilendiğini ve bunun sanatı için çok
faydalı olduğunu ifade etmektedir.
Mevcut sanat endüstrisini ve içinde
yetiştiği sanat anlayışını sorgulayan
Joseph Kosuth, resme, dolayısıyla

72























modernizme inanmamaya başlar. bu çalışmasında, plastik sanatların yaklaşmaktadır: Nesnesel kod, görsel
Ancak sanata inanan sanatçı geleneksel estetik kalıplarını değil, kod ve sözsel kod.
kariyerine devam edebilmek için Marchel Duchamp’ın sanat nesnesini
çıkış noktaları aradı. Bu çıkış ele alış biçimlerini dikkate almıştır. “Bir ve Üç Sandalye” yukarıda adı
noktaları; Wittgenstein, Marx, geçen özellikleri ve yönleriyle ve
Rousseu ve Benjamin gibi hepsi Çalışmada büyütülmüş siyah-beyaz sanatçının yaratıcı bakış açısıyla
kendi dönemlerinin düşünsel bir fotoğraf (110 x 60 cm) tahta bir kavramsal sanatın öncü eserlerinden
anlamda önderleri olan ünlü yazar ve sandalye (81 x 40 x 51cm) ve 52 x biri haline gelmiştir. Sanatın bir obje
düşünürlerdi. 80 cm bir pano yer alırken, “Bir ve ve mekanla sınırlanamayacağı fikrine
Üç Sandalye” heykel kategorisine dayanan “Kavramsal Sanat”, bir fikir
Kosuth’un en çok tanınan girmektedir. Böylece bir obje, onun sunma gayretindedir. Söz konusu
eserlerinden biri; tahta bir sandalye, sunumu olan bir fotoğraf ve iki dilsel fikrin kabul edilip benimsenmesi,
bu sandalyenin bir fotoğrafı ve öğe (nesneyi tanımlayan kelime ve o fikrin izleyici için geçerli olup
sandalyenin sözlük anlamının yazılı sözlük anlamı) biraraya gelmektedir. olmamasına ve sanatçısının
olduğu tanıtım panosundan oluşan Kosuth, Carmen Fernandez Aparicio’ya yaratıcılığına bağlıdır.
“Bir ve Üç Sandalye”dir. Sanatçı göre; gerçekliğe üçlü bir kodla
Adı geçen çalışma, aradan geçen
50 yıla rağmen hala günümüzde
konuşulur ve tartışılan bir çalışmadır.
Bundan yola çıkılarak Joseph
Kosuth’un son derece yaratıcı
bir sanatçı olduğu ve fikirlerinin
günümüzde de benimsendiğini
ortaya çıkmaktadır.

Aynı dönemde Türkiye’de yapılan,
ancak ticari gösterim ağına
giremeyen “Sevmek Zamanı” adlı
filn (1965) çeşitli özellikleriyle “Bir
ve Üç Sandalye” ile benzerlikler
taşımaktadır. Film, Türk sinemasının
önde gelen yönetmenleri arasında
sayılan Metin Erksan’ın (1929-2012)
en yaratıcı filmleri arasında yer
almaktadır. Erksan, çoğu filminin
senaryosunu kendisi yazmış
ve kendine has bir sinema dili

73























yaratmıştır. fotoğrafta yer alan
kadın bir gün tanışır.
1929 yılında Çanakkale’de doğan Meral boyacının
Erksan, İstanbul Üniversitesi’nde bir fotoğrafa aşık
sanat tarihi eğitimi aldı. 1952 yılında olmasından etkilenir.
ilk filmi “Karanlık Dünya”yı yönetti. Önceleri Meral’ın ilgisine
1963 yılında yönettiği “Susuz Yaz” karşılık vermeyen Halil de
adlı filmi 1964 yılında, Berlin Film daha sonra ona karşılık verir.
Festivali’nde Altın Ayı ödülü alan ilk Kendisi gibi zengin bir gençle
Türk filmidir. 1965 yılında yönettiği nişanlı olan Meral ondan ayrılır.
“Sevmek Zamanı”, klasik halk Ancak her iki ailenin de baskısıyla
öykülerine gönderme yapan (surete Meral ve Başar evlenme aşamasına bir kayık içinde, Meral’in gelinlikli
aşık olma) farklı konusuyla, yarattığı gelir. Filmin finalinde, genç boya halini (obje-nesne), büyük fotoğrafını
yabancılaşma etkisiyle ticari gösterim ustası gelinlik giymiş bir manken ve (nesnenin sunumu) ve gelinlik giymiş
şansı bulamadı. Meral’in fotoğrafıyla bir kayığa biner. mankeni (bir anlamda heykeli) aynı
Düğünden kaçan Meral, Halil’i bulur anda göstererek seyircide, Kosuthvari
Metin Erksan, aldığı sanat tarihi ve kayıktaki fotoğrafı ve mankeni bir şok yaratmaktadır.
eğitimi ve entellektüel yapısıyla göle atar. En sonunda Başar onları
döneme hakim olan ticari sinema bulur ve tüfekle onlara ateş eder ve Böylece farklı coğrafyalarda yaşayan,
anlayışına ters bir konumdaydı. film sona erer. ancak kendilerini sanata adayan
Ancak kariyerini sürdürebilmek adına iki sanatçı, düşünür, kuramcı ve
onu tam olarak yansıtmayan filmler “Sevmek Zamanı” adlı filmle Joseph yazar, farklı tekniklerle de olsa,
de yönetti. Yönetmenin, biyografisi Kosuth’un “Bir ve Üç Sandalye”si aynı zaman diliminde, sanatın
ve filmografisi incelendiğinde; aynı çeşitli açılardan benzerlik taşır. yaratıcılık ekseninde bir araya gelmiş
Kosuth gibi Erksan’ın da içinde Metin Erksan filminde, Yeşilçamın bulunmaktadırlar.
bulunduğu sinema sektörünü ve klişe ve geleneksel aşk filmlerinin
sinemayı bilhassa Türk sinemasını tersine “aşk” kavramında daha çok
kapsamlı ve sert bir şekilde sorguladığı felsefi açıdan yaklaşmaktadır. Ana
ortaya çıkmaktadır. karakterini bir fotoğrafa aşık ederek
ve aslını neredeyse görmezden
Filmde kısaca, kışları, boş köşkleri gelecek bir psikolojiye sokarak,
boyayan Halil adlı bir boyacının, döneminin ötesinde bir yaratıcılık
çalıştığı köşklerin birinin duvarında sergilemektedir.
asılı olan büyük bir fotoğraftaki
Meral adlı bir kadına (filmde fotoğraf Filmde Meral karakterini sık sık büyük
yerine resim denilmektedir) aşık boy resmiyle (fotoğrafıyla) görürken,
olması anlatılmaktadır. Halil ve Erksan finalde kısa süreliğine de olsa,

74










RÖPORTAJ
Öğr. Gör. Gülnur Işıklar > İKÜ İletişim Sanatları Bölümü




İletişim sizce nedir? Bütünleşik Pazarlama İletişimi
size neyi ifade ediyor? Halkla
Birey doğduğu andan başlayarak ilişkiler bağlamında açımlar
çevresiyle çıkardığı sesler, el, kol mısınız?

YARATICILIK YOKSA devinimleri ya da kimi zaman ağlama Bütünleşik Pazarlama iletişimi ve
kimi zaman da gülümseme gibi
SIRADAN OLUNUR... duygusal tepkilerle sürekli iletişim ve Halkla ilişkiler deyince bende yaptığı
etkileşim durumundadır. Bu genetik ilk çağrışım Grunig ve Hunt’ın halkla
Halkla İlişkilerde başlangıç tüm yaşamı boyunca sürer ilişkiler modelleri ve bu bağlamda da
Yaratıcılık Ve... ve öğrenme, bilgilenme, etkileme, bu modelin öne çıkan isimlerinden
etkilenme, egemenlik kurma gibi Edward Bernays. Açımlamam
türlü f ziksel süreçleri; sevme, nefret, gerekirse: Geçmişte, tüketici
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi özlem, tutku, eğlenme, mutlu olma çok önemli değildi. Geleneksel
Yabancı Diller Eğitim Bölümü Fransız gibi duygusal gereksinimlerini hep pazarlama adını verdiğimiz, satış
Dili ve Eğitimi Anabilim Dalı’ndan iletişimin olanaklarıyla anlamlandırır. odaklı pazarlama yaklaşımı söz
mezun olan Gülnur Işıklar 1980’li Bu süreç de bireye toplumsal bir konusuydu. Günümüzde ise teknoloji
yıllarda kendi reklam ajansını uyum, bir yaşam biçemi kazandırır. ve küreselleşme bağlamında yaşanan
açmıştır. Türkiye’de ilk açık hava Bu anlamda da iletişim benim için değişimler, tüketicinin bilgi düzeyinin
reklamcılığı örneğini yapan Işıklar, ve sanırım tüm insanlar için ‘sina artmasını sağlamış bu anlamda
göstergebilim ve reklam konularıyla qua non’ olmazsa olmaz yaşamsal bir “Tüketici Merkezli Pazarlama”
ilgilenmektedir. Çeşitli reklam gerçekliği ifade ediyor. yaklaşımı olan bütünleşik pazarlama
ajanslarında Genel Koordinatör iletişimi benimsenmiştir. Bir başka
olarak çalışmış, aynı zamanda Halkla ilişkilerde yaratıcılık sizce deyişle, tüketiciyi satın almaya
İstanbul Belediye Konservatuarı nedir? ikna eden, marka bilinirliği, marka
Keman Bölümü mezunudur. 2000 Halkla ilişkiler yaratıcılıktır. Başka sadakati, marka bağlılığı yaratmak
yılında ise; İstanbul Üniversitesi Sosyal türlü düşünülemez; çünkü halkla gibi kavramlar literatüre girmiş;
Bilimler Enstitüsü Tanıtım ve Halkla ilişkiler “sıradan olmakla, önemli bu bağlamda da, iletişim temelli
İlişkiler Anabilim Dalı’ndaki Yüksek olmak arasındaki farktır” bu anlamda pazarlama iletişimi araçlarının bir
Lisans eğitimini tamamlamıştır. da yaratıcılık yoksa sıradan olunur; bütün olarak kullanılması gerekliliği
Yüksek Lisans çalışmasının konusu; yaratıcılık varsa değer vardır, değer de halkla ilişkiler ve reklamı ön plana
“Sanal İletişim Ortamlarında Dilsel önemli olmaktır. Bu nedenle sizlere çıkartarak, bütünleşik pazarlama
Kullanım: “Chat Dili” Çözümlemesi her zaman söylediğim gibi; halkla kavramını oluşturmuştur. S. Freud’ün
İçin Yöntem ve Uygulama Örneği” dir. ilişkilerci olmak; öncelikle tutku yeğeni olan Edward Bernays ise,
Öğrenmeyi ve bildiklerini öğretmeyi gerektirir. Tutku sizi sarar, bu tutkuyla belki de bir anlamda amcasından
psikoljisiyle
kitle
etkilenerek
sevdiğini ifade eden Gülnur Işıklar, araştırır, bilmek ister, öğrenmeye ilgilenmiş ve bu araştırmaları halkla
çalışırsınız. Bu tutkuyla en iyiyi
aynı zamanda yaşam koçu ve kişisel arzularsınız. En iyiyi bulmak adına ilişkiler çalışmalarında kullanmıştır.
gelişim uzmanıdır.
yenilikler, farklılıklar yaratırsınız. Bu Halkla ilişkiler kavramı; temelinde
tutkudur sizi mükemmele götürecek dört ana modelden yola çıkar; Basın
olan. ajansı modeli, kamuyu bilgilendirme

75


















modeli, iki yönlü asimetrik model, iki iyi kriz yönetimi planı
yönlü simetrik model. Günümüzde ya da bu konuda bir
uygulanan temel model ise Grunic stratejisi olan bir başka
ve Hunt’ın İki yönlü simetrik model deyişle B hatta C – D
olarak tanımladığı karşılıklı iletişime planları hazır olan
ve geri bildirime dayalı olan iki yönlü marka en iyi halkla
simetrik modeldir. ilişkiler kampanyasını

Sizce “halkla ilişkiler” kuruluşa ne yürütebilir. Bunun
sağlıyor? dışında gerek halkla
Bence öncelikle kurum olabilme ilişkiler gerek reklam
özelliğini sağlıyor. Kuruluşun diğer kampanyalarında “küresel
kişi, topluluk ve kuruluşlar arasında düşün, yerel davran” sözünü
farkındalığını belirliyor. İşletmenin benimseyen kampanyalar bana göre
hizmet verdiği kitle ile etkili iletişimi doğru kampanyalardır.
başta olmak üzere; gerek kurumun Türkiye’de halkla ilişkiler kazandıracaksınız. Bir halkla ilişkiler
iç ve dış politikalarının saptanması çalışanı bir kurumun patron ya
gerek işletmeyle ilgili bilgi akışı ve bu çalışanları ne gibi zorluklar da genel koordinatöründen sonra
doğrultuda bilgi akışından amaçlanan yaşıyorlar? gelen en önemli ilk kişidir. Hatta
etkinliğin ya da imajın yaratılması. Biliyorsunuz sizlere söylediğim bazı durumlarda en önemli ilk
Kurum kültürü, vizyon, misyon... bir şey var. Türkiye’de ne yazık ki kişidir; çünkü diğer tüm birimler
Halkla ilişkiler yoksa kuruluş var kurumsallaşma kavramının içeriği ona bağlıdır. Bu bağlamda bir halkla
ancak kurum yok. Diğer bir deyişle henüz tam anlamıyla anlaşılmadığı ya ilişkiler danışmanının her alanda
bir hedef var ama hedefe giden da 60 yıllarda uygulanan yöntemler hem bilgisi hem genel kültürü
yolu aydınlatacak ışık, yönlendirme ve anlayış sürdürüldüğü için Halkla olmalıdır. Bir halkla ilişkiler çalışanı
tabelaları, çevre düzenlemesi vb .yok. ilişkiler çalışanları öncelikle bu bir anlamda bir orkestra şefidir. Bu
Sonuca giden yolda amaç belirsiz. kavramın adı nedeniyle büyük şef tüm enstrümanların hangi sesi
zorluklar yaşıyor. Ülkemizde ne yazık vereceğini, bestenin hangi bölümünde
Türkiye’de hangi sektörün en ki Halkla İlişkiler; halkla ilişkiler öne çıkıp hangi bölümünde suskun
çok iletişim, halkla ilişkiler bir başka deyişle yalnızca halkla kalacağını bilir. Bir bestenin en iyi
çalışmalarına ihtiyacı var? iletişimde bulunacak kişi olarak şekilde seslendirilmesi ve izleyicinin
Türkiye’de ya da dünyada her anlaşılıyor. Bu nedenle örneğin; bir bu besteden tad alması ve ritmi
sektörün halkla ilişkiler çalışmalarına dershane pazarlama birimi halkla yakalaması; orkestra şefinin hüneridir.
gereksinimi var. ilişkiler olarak tanımlanıyor ya da bir Şef bu orkestrayı yönetirken, besteyi
fuarda tanıtım elemanı aranıyorsa tüm benliğinde hissediyorsa, gerek
En iyi halkla ilişkiler kampanyasını
yapan marka sizce hangisidir? yine halkla ilişkilerci (!) aranıyor. orkestra (kurum çalışanları) gerek
Bu anlamda sizler kendi alanınızda izleyici (hizmet verilen topluluk)
Bu konuda marka adı vermek bilgilendikçe, yetkinleştikçe, bu müziğin coşkusuyla ritme uyum
istemiyorum ama bana göre en iyi kuruma hak ettiği değeri ve önemi sağlar. İşte bu en güzel armonidir.

76


















üzere, dünya coğrafyasını ve çeşitli dalıyla ilgili yetkinlik kazanmaları.
Günümüzde dijital medya önemli
bir yer kaplıyor. Sizin için dijital kültürleri tanımaları. Çok okumaları Tabii bütün bunları yaparken genç
dünya ne ifade ediyor? ya da okumayı sevmiyorlarsa; bu olduklarını ve bu günlerin çok çabuk
eksikliklerini, sinema , resim, müzik geçeceğini unutmamaları bir başka
Çok önemli. Bilgiye hızlı ve vb etkinliklerle gidermeleri. Sanatı deyişle hayatı yaşamaya da zaman
kolay ulaşma yolu. Ancak yine önemsemeleri ve en az bir sanat ayırmaları.
hep tekrarladığım gibi mutlaka
araştırmak, doğruluğundan emin
olmak gerekiyor.

Bu mesleği yapabilmek için hangi
kişilik özelliklerine sahip olmak
gerekir?


Bence en önemlisi her uğraşta olduğu
gibi, bu uğraşı da sevmek gerekir.
Hatta az önce de söylediğim gibi
tutkuyla sevmek gerekir. Araştırmacı
bir ruh, bilgiye açık olmak ve bilmek
istemeyi sevmek ayrıca sabır, ikna
yeteneği ve özveri gerekir.


Peki siz genç iletişimcilere
başarı yolunda neler tavsiye
ediyorsunuz?

Gerek genç iletişimcilere gerek
günümüz gençlerine öncelikle önerim,
düşünmeyi, araştırmayı sevmeleri,
sonrasında kendi anadillerini çok
iyi bilmeleri. Duydukları ya da
seslettikleri her sözcüğün anlamını
bilerek kullanmaları, bilmediklerini
mutlaka araştırmaları. Her dil ayrı
bir dünya görüşü kazandırır; bu
bağlamda yine mutlaka ikinci hatta
üçüncü dilleri öğrenmeleri. Kendi
coğrafyaları ve kültürleri başta olmak
Fatma Betül Eriş

77

78

79
GÖLGEDE KALAN



YAZILAR










ĝïïRLER VE SÖZLER



“Oktay Verel’in Özel ArĠivinden”









Varlık, Türk Dili, Yeni Ufuklar, Yeni Dergi, Agora, Yücel, Yelken, Yenilik,
Adam Sanat, Forum, Milliyet Sanat, Sanat Olayı, Gösteri, Kitap-lık,
Dost, Seçilmiş Hikâyeler, Diyelim, TSY Yayınları, Güzel Yazılar, MEB
Tercüme Dergisi, Karizma, Denge, Akbaba, Sözcükler, Dil Dergisi,
Çınaraltı, Yedi Tepe, Çığır, Yeni Edebiyat, Küllük, Sokak, Kitaplar,
Türk Kültürü, Toplum, Gerçek, Yeni Adam, Kadro, Yürüyüş, Adımlar,
Pınar, Yaşasın Edebiyat, Islık, Hece. ”Gölgede kalan yazılar” da 1946
yılından 2010 yılına kadar yayınlanan dergi koleksiyonlarından
fikir-sanat ve toplumsal sorunları içeren, her biri altın değeri
taşıyan, ünlü imzaların yayınlarından seçmeleri bulacaksınız.
Bu belgeler, dünle yarın arasındaki köprüdür.


Bugün, bilim, sanat ve kültür verilerini değerlendirebilmek, ancak
dünün değerlerini tanımak, bilmekle mümkündür. Bu nedenle,
dünlerde sanat ve bilim üzerine, toplumsal normlar üzerine üreten,
unutulan ya da unutturulmaya çalışılan kültür emekçilerinin
yaydıklarını bugünkü kuşaklara aktarma gereğini duyarak bir bölüm
hazırladık. 1946-2000’li yıllar arasında yayınlanan birçok dergi ve
gazeteleri tarayarak “GÖLGEDE KALAN” ve anımsanmasında yararlı
olacağına inandığımız yazı, anı, şiir ve belgelerle karşınıza çıktık ve
çıkmaya devam edeceğiz.










<ȰɜǸɴ XȐɑȐȵ

80






Türk Gazetecileri

Albümü


Burada gördüğünüz her görsel 1949 yılında basılan ve o dönemde yayınlanan gazeteleri kadroları ile gösteren “özel bir
albüm” dür.

“Tasvir Neşriyatı” adıyla yayınlanan bu görsellerde, dönemin tüm gazetelerini ve yayın kadrolarını görüyoruz.


Müthiş bir belgesel...

81 81

82

83

84



SABAHÇI KAHVESï boyamıƪlar. Yer yer açılmıƪ, aŲlarsın. Gene de gözlerin yaƪarır.
yarılmıƪ, dökülmüƪ. Bazı deli Altmıƪtan yukarı gösteriyordu.
bir rüzgar açıyor. Bazı dökülmüƪ Kırçıl bıyıkları iŲne iŲneydi.
Yaşar Kemal’in Anısına... biri incelmiƪ, olduŲundan Kaƪları püskül püskül ta
daha çok uzamıƪ, sararmıƪ, çukurdaki gözlerini örtüyordu.
yüzü iki yüz uzunluŲunda gelip Püskül püskül kaƪları aŲarmıƪtı.
Yaħar Kemal oturuyor. Bulanık. yüzünü aynada Saçları da kökünden kazınmıƪtı.
göremiyor. Göremez de ondan. Güçlü bir çenesi vardı. Dudakları
Bu Karabaƪta, Tophanede, Oturuyor, Dayanıyor. Yavaƪ yavaƪ buruƪ buruƪtu.
Galatada bir sabahçı kahvesidir. gidiyor. Baƪı masaya usul usul Kahve ısınmıƪtı. Akƪamdan
Bu sigara dumanıdır. Pis havadır. eŲiliyor. Sonra da yapıƪıyor. kızarmıƪtı sobanın bir yanı. Üstüne
Sümkürüktür. Sarı, tozlu yer Bu sabahçı kahvelerinde tam bir bir portakal kabuŲu atmıƪlardı.
yer portakal kabuŲudur. Lahana ayım var. YataŲım mı yoktu, belki Kokuyordu. Sigara dumanıyla
yapraŲıdır. Taze marul yapraŲıdır. vardı. Canım mı istiyordu belki karıƪık kokuyordu.
Ɓzmarittir. Balık kuyruŲu, yaŲlı, de istiyordu, bilmem. Adamları ƩafaŲa karƪı uyandım. Ɓçeri bir
balık kılçıŲıdır. Balık baƪıdır, mı, yanlızlıŲı mı, belalı kaderi damla ıƪıŲın sızmasıyla, açılan
gözleri hayretten, korkudan mi görmeyi canım çekmiƪti, kapıdan serince, soŲukça bir yelin
açılmıƪ. Kirpiksi. Sigara dumanı orasını da söyleyemem, tam bir ay bedenimi yalamasıyla uyandım.
tabaka tabakadır. sabahçı, kahvelerinde sabahladım. Ak bir ıƪık sızıyordu yırtılmıƪ, mavi
Baƪını masaya dayamıƪ. Masada Bir hoƪtu. Bir sarhoƪluŲu vardı. kaŲıtların ardından... Kirlenmiƪ
bir parmak kir. Saçlarında Gıllıgıƪsız adamların cömertliŲi, camların ardından.
mavimsi bir duman. Kırlaƪmıƪ, açıklıŲı vardı. Yalanı da vardı. Masada bir baƪ gördüm kımıldamıƪ
sarı ya da kapkara kirli, yaŲlı Yalan söylüyorlardı. Söylüyorlardı mıyım ne, o da uyandı. Göz göze
saçların ardında. Bir yumak renk ama, yalanlarını yalan olarak, bile geldik. Bana baktı. Gözlerinde
renk kirli saç. Yumulmuƪ. Yerler bile, ben yalan söylüyorum diye bulanık yoktu gözleri çakırdı. Bana
tozlu, karmakarıƪık. Ya kaskettir, diye, apaçık yalan söylüyorlardı. gülerek baktı. Gözlerinde uyku
ya da asıl biçimini yitirmiƪ bir Duvarları, bentleri, kaygıları, da yoktu. Uyuklayan kahveciyi
ƪapkadır. Mavisi solmuƪ. Belli riyayı az da olsa yıkmıƪlardı. Bu çaŲırdı. Sesi duyan kahveci önce
belirsizleƪmiƪ bir yeƪili var. da yetiyor muydu bana? Yalanını irkildi. Sonra yanımıza geldi.
Saçlar, yaŲlı ƪapkalar bir hoƪ yarı yalan olarak, bile bile dinlemek “Buyur Salman AŲa,”dedi.
aydınlık, sigara dumanları içinde. bir dinleme bir ferahlık veriyordu. “Hemƪerime bir çay,”dedi.
Tabaka tabaka. Ɓniyor, kalkıyor. Anlatan boƪlukta yalan macerasını “Bana da... demli.”
Kapı açılıyor, yorgun. Her ƪey yalan olduŲuna inana inana Kahveci bana baktı usuldan,bıyık
yorgun. Belalı. Her ƪey belalı gibi anlatıyordu. Sen hoƪlanıyorsun. altı bir gülümsedi.
gözüküyor. Yalnız. Sevgisiz. Aƪırı. O hoƪlanıyor. Adanalıyız. Ɓnkar “Baƪüstüne Salman AŲa.”
Aƪktan, ƪevkten taƪıyor. Ɓnanılmaz. edilmez. Yüzünden belli. En küçük Salman AŲa bana döndü:
Kızarmıƪ burunlar. Sıra sıra. Biri bir olaya candan sarılıƪından “Sen,” dedi,” bu yerlerin adamı
baƪını kaldırmayagörsün. Dördü belli. ƁnsancıllıŲından, bir olayı, deŲilsin. Neden düƪtün hemƪerim?
beƪi birden.. Uykulu. Bulanık bir bir kaç misli büyütmenden, bir Ne zaman geldin Çukurovadan?”
su nasıl akar, durgun. Ɓƪte böyle. insana, bir iƪe dört misli önem “Benim Çukurovalı olduŲumu ne
Yalnız. Uyuyanlar kucaklaƪmıƪ. veriƪinden belli. Bir sözü öteki bildin?”
Bebekçesine gülüyorlar. Melek insanlardan üç misli büyülterek, “Peki sen benim Adanalı
güldürdü. Tıpkı. Kahrolmuƪ. aƪırı, gülerek, sarılarak, aŲlayarak, olduŲumu ne bildin?”
KırıƪıŲını bıçak açmıƪ sanki. yaƪayarak, durarak söyleyiƪinden, “Konuƪmandan.”
Parmak sıŲar alnının kırıƪıŲına. üstünde duruƪundan belli. Güney “Ben de senin... Yeni geldiŲin belli
Dizilmiƪ masaya. Dizi dizi. Kaƪları, adamı. Ayrı bir gelenek mi? Çukurovadan. Bizim topraksı bir
gür, kara, yokluk, sarı, ta saçlarına SıcaklıŲından belli. Öyle bir sıkar halin var. Salman emmin adam
deŲen, kıvırcık, aŲarmıƪ. ki elini, sanırsın ki bu sıcaklık sarrafı.” Cömertti. YüreŲinden
Masaların, sandalyaların, ayakları yıllarca gitmeyecek. Öyle dost sevgi taƪıyordu. Herkese karƪı.
kırık, topallayan... Kapıyı yeƪile öyle candan... Cömertcesinedir. “Bak sana bir ƪey deyim hemƪeri,
Öylesine öŲünür ki, insansan ne yap yap bir daha buraya

85



düƪme. Bir alıƪırsan bir daha ya, inanmasan daha iyi ya, ama Bırakma ardını.”
kurtulamazsın. Git Gülhanede inanırsın. Keƪke inanmasan... “Kaç yıldır tanırsın?”
yat. Git köprünün altında yat. Palavra desen gözlerinden öperim “Ben on bir yıldır bu kahvedeyim.
Koruluklar dolu. Git oralarda yat. hemƪerim. Ʃu kuru iskemle var O da bir yıldır, ƪu sandalyede
Amma buralarda yatma. Alıƪırsın. ya, o kuru iskemle üstünde biz uyur. Ɓyi tanırım. Çok iyi adamdır
Alıƪ bir daha kurtulamazsın. kırk yıldır uyuruk. Kırk yıl yatak Halo Salman. Ondan iyi adam
Seni burada görmesin gözüm. yüzü görmemiƪik elhamdülillah... bulunmaz. Sana ısındı. Sabah
Bozuƪuruk. Heyye. Vallaha da Heyye. Kırk yıldır ƪu sandalyada olunca, seni göstererek kardeƪim
bozuƪuruk. Hayatın azap olur. uyuruk. Gül gül oŲlum. Heyye gelmiƪ memleketten der. Önüne
Hemƪerim, bana demedi deme. gül. Bana ne. ƁstediŲin kadar gül. gelene seni kardeƪim diye
Heyye iƪte.” Deel mi? Amma hemƪerimsin. tanıtıyor. Sana canını verir. Halo
Ben ikinci gün gene iskemlede Yol paranı veririm. Hem de Salman Tophanenin kırk yıllık
uyudum. Öteki, saŲ baƪtaki cebine harçlık koyarım. Var git Halosudur. Dört beƪ yıl önce senin
masada beni gördü. Yanıma geldi. memlekete. Var git Çukurovamıza. gibi bir kardeƪi daha gelmiƪti
Ama bana birƪey söylemedi. Bir Heyye demiƪik. Alıƪma demiƪik bu memleketten. Giydirdi kuƪattı,
çay daha ısmarladı ƪafaklayın. havaya. Kırk yıldır ƪu iskemlede memlekete göndertti. Çiçek gibi.
Çayın demli, tavƪan kanı, billur tünerim. Ʃaƪma hemƪerim. Cebine çok para koymuƪ dediler.”
kırmızısı olması için de çaycıya bir Memlekete gitmezsen,eŲer ölmez Halo Salman çocukcasına,
iyice çıkıƪtı. ölmez yitmezsen, kırk yılda bu horultusuz uyuyordu. Uzun,
“Heyye arkadaƪ,” dedi, “Sen gidiƪle sen tünersin bu iskemlede. tel tel, uçları sararmıƪ bıyıkları
ne belliyon karƪındakini. Bize Ɓnanma oŲlum. Bana ne, inanma. masanın üstüne taƪmıƪtı. Sigara
Adanalı demiƪler. Biz buralara Sarı tarlalar gözümün önünde. dumanları yere inmiƪti. Dıƪarı
düƪecek adam deelik ya, feleŲin, Tüt babam tüt ediyor. Heyye. çıktım. Karaköye doŲru indim.
kahpe feleŲin, çemberi kırılasıca Tüt babam tüt. Kırk yıl... Kuru Cadde çiŲden ıpıslaktı. YaŲmur
da dönemiyesi feleŲin gözü iskemle. Heeeey bire hemƪerim. yaŲmıƪ gibi. Köprüye geldim.
körolsun. Heyye kardaƪ? Öyle deel Vay dünya vay! Sözümü tut. Büyük Kara mavnalar, vapurlar daha
mi hemƪerim?” sözü yaban atılmaz. Tam kırk yıl. uykudaydı. Sessiz. Denize azıcık
Çaylar geldi. Millet uyuyordu. Aklından çıkarma.” bir sis çökmüƪtü.
ÇoŲu da horluyordu. ÇoŲu çocuk “Burada kırk deŲil ya, ben en Köprüde durdum. Pis kahveyi
gibiydi? Günahsız çoŲu bıçkındı. eskisiyim, on beƪ yıl iskemleye düƪündüm. Dalmıƪım. Sabah
Bir ƪey emer gibi dudaklarını tünemiƪ çok. Var git memlekete açıldı. Turuncu tan yeri usul
uzatarak uyuyorlardı. Sigara hemƪerim. Gözünü severim. usul silindi. Çayını içmiƪtir Halo
dumanı döƪemeye inmiƪti. Ayak Ɓstersen sana elbise de yaptırırım. Salman. Uyuyanlara kardeƪinden,
altında dolaƪıyordu. Çalıƪtım, para kazandım dersin memleketinden söz açmıƪtır. Bir
Düƪündü. Bir sigara sardı. Ɓstanbulda. Durma git.” düƪ içinde. Sabah ıƪıŲıyla birlikte
Tabakasını bana uzattı. Ben de bir Sigara dumanları tabaka tabaka. bir duman çökmüƪtür kahveye.
sigara sardım.“Heyye hemƪerim. On beƪ gün her ƪafak vakti. Soba Ɓki gün üç gün beklemiƪtir.
Sıcak olur bizim oralar. Dünya sönmüƪken bana, memlekete Kardeƪi bir daha gözükmemiƪtir.
bizim oralarda. GeldiŲine iyi gitmeme sırasını getirdi getirdi, “Yolladım,” demiƪtir. “Yolladım
etmemiƪsin. Ɓstersen sana bir yol beni incitmeden söyledi. memlekete. Doldurdum cebini
parası... Git canım memlekete. Son gün ƪafaktan önce usulca paraylan. Beylerin elbisesinden
Memleket gibi var mı. Bulunur bir masadan kalktım, kahveciye elbise diktirdim sırtına. Heyye
yol parası canım. Sana hemƪerim. yanaƪtım. Ɓnce sivri yüzlüydü. Ɓt arkadaƪ. Sevinsin çocuk.”
Heyye dedik. Seni görünce. oŲlu mu it oŲlu it biriydi. Ɓlk vapur düdüŲü öttü. Köprüde,
Vallahi öyle.. Anam avradım olsun “Bu benim amca,” dedim, “neyle köprü altında bir kaynaƪma
öyle... YüreŲim yeynidi. Vallaha... geçinir?” baƪladı.
Bir bahar yeli esti. Heyye dedik. Göz kırptı:
YüreŲimin baƪı nennilendi. “Onunla,” dedi. “Yanaƪ, iƪ var
SoŲudu. Var git memlekete. senin amcada. O kimseye böyle
Allah senden razı olsun. Beni davranmaz. Sana nedense kanı
dersen, ƪu kuru iskemle var kaynadı. Sana canını verir. BU DķYAR BAŋTAN BAŋA-1958

86






KENDïNïZï MEMNUN demiƪlerdi. Hikâye yazmazsın
demiƪlerdi. Hikâye yazmazsın SIHHIYE ÇAY BAHÇESķ
ETMEK ïÇïN YAZIN demiƪler ve ben o zaman
Ɓngilizce hocama inanmıƪtım. Güneƪ bir gölge ikindide
Zaman geçti, anlamak istedim.
Muzaffer UYGUNER Ɓki günde üç hikâye yazdım. Demlenmiƪ günün çaydanlıŲında
Sonuç: Story Magazine, Southern
Rewiew, American Mercury bu üç Bilsem seni çaŲırırdım
Bir örneŲe göre bir tek satır hikâyemi kabul etti; hikâyelerin
yazamam. Yani, kendi kendime üçü de 1936 yılı Edward J. Çınar yapraklarının örttüŲü masama.
düƪünüp çıkarmam lazımdır O’Brien’in ƪeref listesine alındı.
yazacaŲımı. Bunu kolejde O zamandan bu yana kaliteli AŲustos yelinden konuƪurduk
öŲrendim. O günlerde ƪiir yazmaya dergi ve kitaplarda üçer yüze
hevesliydim. Bir fırınlık ƪiir yakın hikâye yayımladım. Roman Yaz gününün kısa eteklerinden
yazar, Ɓngilizce profesörlerimden yazamazsın demiƪlerdi kolej
birine götürürdüm; ƪiirlerimi Ɓngilizce hocalarım, tenkitçiler Kese yol gibi birden
överse benden mesudu öyle demiƪlerdi.
olmazdı. Ɓƪ olmadıŲına hüküm Bir ƪeyi yapamazsın dedikleri Sevenin fundalıŲına çıkan.
verirse, üzülürdüm. Bunları zaman yapmak Amerikalıların
bir yana atıp <<Shakespeare huyu galiba. Halka limonatadan Gökyüzünden konuƪurduk
gibi yazmaya çalıƪmamı>> ima baƪka içki içilmeyeceŲi söylenilen
etse, öyle yapardım. Kolej ve yasak günlerini çoŲumuz Mavi kır çiçeŲi bir yüzük
üniversitede geçen günlerimde hatırlarız.
Ɓngilizce hocalarım ne dedilerse O yasak günlerde, moonshine Takmıƪ gidiyor hasat sonu
inandım. Bunlara isyan ediƪim likörü muazzam bir endüstri
birdenbire oldu. Ɓsyan ettim, halini almıƪtı. Ɓki büyük Donanmıƪ gelinlik atıyla.
çünkü ƪiire dair düƪündükleri lisede müdürlük zamanımda,
birbirini tutmuyordu, elbette okul bahçesine öŲrencilere Bilsem seni çaŲırırdım
ki bir kısmı yanılıyordu. <<çimenlere basmayın>> diye
Üniversiteden, kendime hoƪ tabelalar asla asmadım, çünkü Gölgenin kiliminde
ƪeyler yazmak kararıyla döndüm. biliyordum ki, çimenlerin
Baƪkalarının ƪöyle yaz, böyle yaz ayaklarına dokunuƪunu hissetmek Bölüƪmeye güneƪten ekmeŲini
dedikleri beƪ yüz ƪiirim, yaktım ve için basacaklardı o zaman; sırf
<<Man with a Bull-tongue Plow bunun için, okul bahçesindeki Güvercin diliyle konuƪmaya
>> u yazdım. Bu fikir beni her tabelaları kaldırttım; toprakta
günkü felsefemin bir parçası olan iyice kökleƪmedikçe çimenler Barıƪın ƪekerini eriterek.
ƪu sözlere getirdi. <<Yazdıklarını üzerinde yürümeyeceklerini ima
kendinin hoƪuna gitmesi için ettim. Ondan sonra sanmıyorum
yaz, pek çok kimseler beŲenir, ki öŲrencilerden çimenlere basan Ceyhun Atuf Kansu
herkesin hoƪuna gitsin diye yaz, olsun, meŲerki kazayla basmıƪ 1974
dönüp bakan olmaz.>> olsun. Böyle hareket ettim; bir
Birisi bana ƪunu yaz, ƪöyle yaz, ƪu hikâye, sonnet, roman yazamazsın
zaman yaz, demeye kalktı mı içimde dediklerinde bende hâsıl olan
hemen bir isyan belirir. Mesela, duyguları biliyordum çünkü.
bana kolejde sonnet yazamazsın
VARLIK-1959

87





Resim sonucu yüzeyde kalır resim görevin de koƪulları var: resim,

sevgisi, bu yanlıƪlar kumkumasına
neyi ifadelendirdiŲini, ne demek
Nedir? sevgi demek mümkünde. istediŲini açıkca göstermelidir. Bir
soyut anlayıƪ, aƪırı bir yorum, bir
Eski bir sözümüz vardır: “Resim
deŲiƪik kalıplara döküƪ süs resim
gibi”. Bu söz, güzel, tatlı hoƪ bir tabiati deŲiƪtiriƪ, normal biçimleri
kimseyi, bir görüntüyü kasteder. ilkelerine aykırıdır. Resim, tablo,
“Öyle hoƪ bir kadın ki, resim gibi.” çerçevesi içinde belli bir sahneye
Nurullah Berk “Öyle hoƪ bir manzara ki, resim, açılmamıƪ öyle bir penceredir ki,
tablo dersiniz”. “Bu kıyıdan seyirci, o pencerenin arkasında
güneƪin batıƪını seyretmek oynanan oyunun ne olduŲunu
Yayınevini yöneten bir yazar enfes, sanki ressam elinden bir göz atıƪta anlamalıdır. Bir
demiƪti ki bana: “Kısmet çıkmıƪ bir tablo”. “Ʃu denizin konuyu canlandırıyorsa o konu
olursa yakında sizden bir kitap güzelliŲine bakınız, yaŲlı boya hemen okunabilmeli, bir yemiƪ
isteyeceŲiz, Resim sanatı nedir, nefis bir resim”. “ Gül pembesi resmi ise bakanı iƪtahlandırmalı
konusu üstüne. Görüyorum ki bu yanaklar, bir büyük sanatçının bir tabiat görünüƪü ise kiƪide
memleketimizde resim denilen fırçasından dökülmüƪ renklerle içinde dolaƪmak istediŲini
sanat kolunun ne olduŲu bezenmiƪ gibi.” uyandırmalı, bir çıplak
bilinmiyor. Güzelce anlatsanız kadınsa cinsel mekanizmayı
resimin ne olduŲunu, neyi Günlük konuƪmalarımıza hareketlendirmelidir.
cevaplandırdıŲını, rolünü, toplum yerleƪmiƪ bu benzetme,
içindeki görevini, filan falan”. yakınlaƪtırmalar resim sanatı Okuyucum pek güzel anladı
Ben de, “Çok güzel, çok münasip üstüne anlayıƪımızı pek güzel ki yukarıda saydıklarımın
olacak, memnunlukla yazacaŲım yansıtır. Resim güzel bir nesnedir. tümü resim sanatının
böyle bir kitabı” demiƪtim. Aradan Resimin görevi gözlerimizi yanlıƪ anlaƪılmasıdan doŲan
geçen zaman içinde bir daha ƪenlendirmektedir. Resim çirkin kavramlardır. “Resim gibi
deŲinilmedi bu projeye. Çünkü, ƪeylerle ilgilenmez. Resim güzel” prensibinin çeƪitli
yönetici aydın yazarın aksine, o tablodur. Tablo, duvara asılmak, bölümleri. Frenklerin “agréable”
yayınevinin patronu resim sanatı duvarı süslemek içindir. Tabiat hoƪ ve “agréabilité” hoƪluk
üstüne bir kitabın verimsiz, görünürleri, peyzaj’lar, salona; dediklerinin istenilmesi, hoƪluktan
sürümsüz olacaŲı kanısında idi. elma, armut, üzüm resimleri, baƪka herhangi bir fayda
Hakkı da vardı. natürmort’lar yemek odasına, yakıƪtırılmaması o sanat dalını
çıplak kadınlar, nü’ler, yatak gözü gönlü ƪenlendirmek görevi
Böyle bir kitap yazsa idim odasına asılır. Resim sanatının içinde sınırlandırır.
üstünde duracaŲım konuları bir de portre türü vardır.
burada özetlemek istiyorum. Portre, modele benzemeli, Bir kaç yıl önce Fransa’da
Çünkü, gerçekten de bile bile modeli olduŲundan güzel, tanıdıŲım Lidie Krestovsky adında
büyük bir “R” kullanıyorum. yakıƪıklı göstermeli. Modeline bir kadın yazar vardır. Beyaz
Resim denilen o eski, o zengin, benzemeyen portrenin sanat Rus’lardandı. Hayli yaƪlanmıƪtı,
o derin, biçim ve renk toplamı kalitesi önemsizdir. gençliŲinde hayli yürüttüŲü resim
sanatın ne demek olduŲu, nasıl çalıƪmalarını artık bırakmıƪ,
anlaƪılması, sevilmesi gerektiŲi Resim anlayıƪı “süs resim” sanatın çeƪitli sorunlarına
üstüne saŲlam, doŲru fikirli insan temeline dayanır. Tablonun eŲilmiƪti. Çok ilginç bir kitap
pek azdır bizde. Yanlıƪ anlaƪılır, “hikmeti vücudu”, yaƪamımız yazmıƪtı bayan Krestovsky: “La
yanlıƪ sevilir, yanlıƪ beŲenilir içindeki görevi, hoƪ biçimler, laideur dans I’Art” Sanatta
ve beŲenilmez, deŲer ölçüleri tatlı renklerle gözlerimizi çirkinlik kavramı. Estetik, sanatın
yanlıƪ kurulur. Bütün bu yanlıƪlar ƪenlendirmek olmalıdır. Ama o “güzellik duygusu” na seslenmesi

88






prensibini kabul etmekle beraber, hesaba katmadıŲı gibi teknik görünürlük, sevimliliktir. Bu istek,
güzellik kavramının sadece göze olarak da göz okƪamayan çizgi ressamı yorumdan uzak, kiƪisel
hoƪ görünenle kalamayacaŲını, ve renkeri, tertipleri ele almadı. araƪtırmalardan uzak, akademik
konusunda olsun, teknikte Biliniyor ki, DoŲu’nun eski konuların sınırlandırdıkları
olsun “çirkin” denilen de, sanat ressamı, kimi zaman acıklı, en görünürler, cansız tabiatlar,
süzgeçinden geçerek, çeƪitli dramatik sahnelerde bile, eserini portre ya da çıplaklar
güzelliklere bürünebileceŲini çizgi, biçim, renk bakımından meydana getirmeye götürür.
kabul eder. cennet bahçelerine çevirip, acı KartpostalcılıŲın para getirdiŲi
ile tatlıyı, çirkin ile güzeli aynı bir ortamda kimi sanatçıların
Bu demektir ki güzel, dıƪ hoƪluk kalıbına dökerek sanatı bu yanlıƪ eŲitimden kurtulup
görünüƪten çok, ya da hiç göz okƪayıcılık çizgisinden araƪtırmalara giriƪmelerine karƪın
deŲilse dıƪ görünüƪ kadar, öteye götüremedi. Eski resim hayli kabarık bir ressam grubu
yorumun, anlatımın kalitesinde. dediŲimiz minyatürden sonra çoŲunluŲun hizmetindedir.
Kitabında Lidie Krestovsky gelen uzun duraklamayı izleyen
ƪu örnekleri sıralar: Goya’nın Batı anlamındaki ressamlıŲımız Resim nedir? konusunda
iƪkence sahneleri, Piranesi’nin insana bile yaklaƪamamıƪ, sadece yazılacak bir kitabın baƪına Emile
hapishane ve mahzenleri, tabiat görünülerini ele almakla Zola’nın her devirde geçerli ünlü
Velasquez’in cüceler’i Rodin’in yetinmiƪtir. Parklar ve bahçelerde, sözünü koymak gerekir: “Sanat,
“Ɓhtiyar Héaulmiére”i. Daha köƪk ve saraylarda, cami iç ve bir mizacın süzgeçinden geçmiƪ
gerilerden gelen çirkinlik dıƪlarda gözetilen, ressamın tabiattır.” Mizacın süzgeçi çeƪitli
sesleri arasından Krestovsky teknik özellikleriden de uzak, olabilir. Acı, tatlı, iyimser ya da
Hiéronimus Bosch’ların, Mathias yaldızlı çerçeveler içindeki “tablo” kötümser, mutluluk peƪinde ya
Grünevald’ların korkunç anlayıƪıdır. Kuƪaklar birbirini da acıların tercümanı, dünyayı
rüyalarını hatırlar. Biz de, kovaladıkça ressamlar, halkın düzgün ya da eŲri, kaotik gören.
çaŲımız sanatında, buncaları hoƪluk hoƪa gitme, dolayısıyla da Rübens gibi ƪehvetli, Rembrandt
arasından, kadının en iŲrenç duvarı süsleme estetiŲine baŲlı gibi trajik, Cézanne gibi eklektik,
yönüyle canlandıran bir Georges kaldılar. Ʃeker Ahmet paƪanın seçici Seurat gibi “pürist”, Van
Rouault’yu düƪünebiliriz. Sanatta natürmortlarından Nazmi Ziya’nın Gogh gibi kaygılı, Matisse gibi
çirkinliŲin de güzellik, ya da hiç güneƪli görünürlerine, Osman süzgecin o incecik, ama çelik gibi
olmazsa sanat olabileceŲini son Hamdi’nin en ince ayrıntılarına güçlü örgüsünü sezersiniz.
akımlar da göstermedi mi ? ÇaŲdaƪ kadar ince iƪlenmiƪ bezemeci
heykelcilik insan vücudunu, eski motiflerinden Hikmet Onat’ın Süzgeçi olmayan kimlerdir ?
Yunan klasisizminin tam aksine, durgun sulara akseden mavuna Toplum içinde en çok hoƪa
bir et ve kemik yıŲını haline ve sandallarına, Türk resim gidenler, tobloları satın alanlar:
getirirken, çoŲu zaman, hoƪluŲun sanatının tüm verimi seyirciye Adalarda gün batıƪı, aŲzı
sınırları dıƪında soylu bir güzellik hoƪ görünmek amacındadır. sulandıran portakal, üzüm,
duygusu aƪılamıyor mu ? natürmortları, divanlara uzanmıƪ
Altıyüz yıla yakın bir gelenek çıplak kadınlar, modeline
Resim sanatı planında bizim bu: resim, her ƪeyden önce, tıpatıp benzer portreler,
gelenekler hoƪluk ve tatlılık “agréabilité”nin hizmetinde dalgalı denizler, sakin kıyılar,
dıƪında bir sanat zevki aramamıza bir sanattır. Bu kökleƪmiƪ Moda’dan, Çamlıca’dan güneƪli
engel oldu bugüne kadar. geleneŲin sonucu günümüz görünürler. Evlerde, apartmanlarda,
Minyatür denilen eski resim, DoŲu resim anlayıƪında olanca koleksiyoncuların kıvançla gösterdikleri,
Ɓslam çerçevesi içinde, hoƪluŲu gücüyle devamda. BeŲenilen, duvarlarına asılı hep bu tür
ön plana almıƪ, göz okƪayıcılıŲına koleksiyonculara satın alınan resimlerdir. Bankaların, resmi
önem vermiƪtir. Konu olarak insan resimlerde ilkin aranılan tabiata dairelerin sergilerden satın
dramını, insanlık sorunlarını sadık bir gerçekçilik, göze hoƪ aldıkları genellik bu tür tabloladır.

89






Peki, denebilir, hoƪ resim, tatlı
resim, “agréable” resim olamaz
mı ? Hoƪluk, tatlılık, sevimlilik
içinde bir yorum, bir kiƪilik,
bir buluƪ, Zola’nın sözünce bir
süzgeçten geçiƪ gerçekleƪemez
mi ? Olur elbet. ÖrneŲin Matisse,
Dufy gibi empresyonistlerin
resimleri hoƪ ve sevimlidir.
Ama bunlardaki hoƪluk ile
“hoƪ görünme” çabası arasında
daŲlar kadar fark var. ÖrneŲin,
empresyonistlerin hoƪluluŲu
tabiat görünürlerine baŲlılıkları,
güneƪ ıƪınlarını inceleme
isteklerinden doŲar. Matisse’e
gelince, DoŲu Ɓslam sanatından
esinlenen, Ɓslam minyatürüyle
Batı resmini bir plastik sentez
halinde baŲdaƪtırmak isteyen o
güçlüŲü kiƪiliŲi bildiŲimiz renk
ahenklerini doŲurur.

Konuyu baŲlamak gerekirse
diyebiliriz ki resim hoƪ da olur, Fikret Otyam - 1953
olmayabilir de. Yeter ki bir
yorumun, bir kiƪisel görüƪün,
bir araƪtırmanın ürünü olsun.
Resim sanatı duvarları süslemeye
yaramaz. Aragon’un sözünce,
çerçeve, baƪka bir dünyaya
açılmıƪ penceredir. Bir resime
baktıŲım zaman, diyor Aragon,
onu bir pencere olarak görürüm
ve merakım, o pencerenin
ardından ressamın bana açacaŲı
bambaƪka, deŲiƪik dünyadır. “La
pittura e cosa mentale” resim,
kafa iƪidir, diyordu Leonardo da
Vinci. Bunu böyle bilen çok az
kimseye rastlanır. Hiç unutmam
André Lhote’un bir öŲütünü:
“Peyzajlarınızı öylesine tasarlayıp
bakarken, ayaklarıyla deŲil,
kafalarıyla gezinmek istesin
içinde.”
H. Vasf Uçar (Siyah Beyaz) - 1958
VARLIK - 1965

90





TURïZM geçmiƪin temellerini bu topraklar Mahalli ve milli kılıklar en

köylerimizde
uzak
bile
araƪtırabiliriz.
yok
üzerinde
Bu
VE SANAT bakımdan ülkemizde, tarihsel olmaya gidiyor. Folklor geceleri
milli
kılıklarla
düzenleyerek,
anıtlar, dünyanın hiçbir yerinde
kadar,
olmadıŲı
deŲiƪiklik
ve bolluŲa sahiptir. Bunları oynanan milli oyunlar, bu
kayboluƪa adeta yardım ediyor.
deŲerlendirmek bakımından Bizlerde, milli kılıŲın sadece
‘’biraz’’la yetinmek koƪulu sahnede giyilebileceŲi duygusunu
Haƪmet AKAL
karƪısındayız. Eski yapıtlar, iƪliyor. Buna, çoŲunlukla farkında
arkeoloji müzeleri, Ankara, olmadan kapılıyoruz. Bir örnek
Bir yabancı ülkeye gitme Ɓstanbul, Ɓzmir, Konya, Adana, vereyim :
kararımıza temel olan nedenlerin Bursa, Diyarbakır, Gaziantep
baƪında, o ülkenin sanat yapılarını ve daha bir iki kentimizde 1952 yılında, Paris’te , Fransızların
tanıma isteŲi gelir. Hemen bunu var. Hele EtnoŲrafya müzesi, milli bayramı olan 14 mayıs günü
kentçilik özellikleri, rejyonal yalnız Ankara`dadır. Bunları, Quartier – Latin kahvelerinden
kılık ayrıntıları, din inancının her ilimizde çoŲaltarak turistik birinde bir ressam arkadaƪımla
baƪkalıkları, yerel ve geleneksel olanaklarımızı geliƪtirmemiz oturuyordum. Caddeler, Fransa’nın
deŲiƪiklikler, folklor ve son olarak gerekir. Yoksa, bir kaç cami her köƪesini temsil eden rejyonel
da iklim ve ırk ayrılıklarının onarmak, bir kaç tarihsel anıt kılıklı insanlarla doluydu.
ortaya koyduŲu deŲiƪiklikler izler. restore etmekle bu yönden Hatta ecnebiler de bu fırsatı
turistik bir kazanç sonucuna kaçırmamıƪ milli kılıklarıyla
Turizm sorununu ele aldıŲımız ulaƪamayız. sokaŲa çıkmıƪlardı. Skoçlar
günden beri üzerinde durulan tek etekliklerini giymiƪler, hintliler
problem otel davası oldu. Elbette Rejyonal kılıklarımız gittikçe abani sarıklarıyla; Çinliler,
bunun önemi vardı. Ama iƪ yalnız kayboluyor. Milli hiç bir deŲeri Japonlar yerel kılıklarıyla
bununla kaldı. Unuttuk ki; turist, olmayan ve Anadolu TürklüŲünün caddelere fırlamıƪlardı. Bu
rahatça yatıp uyumak için evinden bir özelliŲi sayılmaması gereken, durum karƪısında içimizi bir acı
çıkmıyor ve asıl amacı, hatta yobazlıŲın ve geriliŲin sembolü kapladı. Biz milli kılık bakımından
yaƪama zorluklarını göze alarak çarƪafı ve peçeyi atarken buna rejyonel çeƪitleri en bol olan bir
bu iƪe katlanmasının tek nedeni paralel olarak milli kılıklarımızı millettik. Neden biz de kendi
bambaƪka olan bir atmosferi önemle deŲerlendirmek çarelerini özelliklerimizle görünemiyorduk.
yaƪamak, alıƪkanlıklarının bir aramamız gerekir. Bugünkü Arkadaƪım birdenbire sevinçle
deŲiƪiŲinde nefes alma isteŲidir. ceket pantolon batı dünyasının ayaŲa fırladı :
burjuva, yani memur ve esnaf Tamam, dedi. Ben buraya gelirken
Restorasyon ve onarım bakımından topluluŲunun günlük iƪ kılıŲıdır. bir maskeli baloda giyerim
bazı iƪlerin yapılmıƪ olduŲunu umuduyla, dededen kalma efe
kabul ediyoruz. Fakat bunu Bu artık memleketimizde de kılıŲımı getirmiƪtim. Tek eksiŲi
yetersiz gördüŲümüzü de yerleƪmiƪtir. Biz de, günlük yok. Gidip giyeceŲim.
belirtmek gerekir. Memleketimiz yaƪamımızda bir batı biçimine Heyecan içinde :
yüzyıllar ve yüzyıllar boyunca girmiƪ bulunuyoruz ama, batılı Yaƪa, dedim. Hadi, git gel,
dünya kültürüne merkezlik etti. nasıl ava giderken av kılıŲına, bekliyorum. Giyin de, bizim de
Bütün uygarlıkların transit yolu baloya giderken smokin veya ne güzel kılıŲımız olduŲunu
Anadolu’dur. Bir çok deŲiƪik frak`a bürünüyorsa, mili kılıŲını görsünler.
ırk, din ve yapıt, bu toprakların da giymek için mili bayramlarını Arkadaƪım sevinçle gitti. Az
üzerinde yerleƪti, derin izler dört gözle bekler. sonra baƪka bir ressam dostum
bıraktı ve geçti gitti. Bütün bu Bizde iƪler tam aksine olmada. yanıma geldi. Ona durumu

91






anlattım. Hayretle karƪıladı ve Diyarbakır’da askerlik görevimi
gülmeye baƪladı. DoŲrusu bende yapıyordum. Dünyanın en büyük ANDERSEN DEDEYLE YILDIZLAR
güldüm. Yarım saat sonra giden yapılarından biri olan Diyarbakır
dostum geriye geldi. KılıŲını surlarının daŲ kapısı mevkiinde, 2 Nisan geldi mi
deŲiƪtirememiƪti. oda büyüklüŲünde molozlar bir Geceleyin Andersen Dede
Yahu, dedi. Sıkıldım, kimbilir ne yerde yıŲın halinde duruyorlardı. Dolaƪırdı bütün evlerini Ɓsveç’in.
tuhaf bir ƪekle girecektim. Hep Bunun ne olduŲunu sordum. Tek
birlikte gülüƪtük. taƪı bile tarihsel deŲer taƪıyan ve Çocuklarla birer betik bırakırdı
Sahneye ve gösterilere bir tarihi sapasaŲlam surların o kısmını, Sayardı onları içinden
vesika gibi hapsettiŲimiz mili belediye reisi dinamitle attırmıƪ. Dıƪarı çıkardı gülümseyerek.
kılıkları, mili bayramlarımızda Tabii bütün ƪehirde cam çerçeve
onörle giyebilmeliyiz. Okullarda kalmamıƪ. Bir batılı kafası için
bu iƪ için öŲretici metodlar cinayetten feci olan bu iƪi ne için Kocaman gökyüzüne dalar
bulunmalı ve kullanılmalı. Nasıl, yapmıƪ biliyor musunuz? Ʃehre Biri kayarken yıldızları sayardı yavaƪça
rakslarımızı canlandırmaŲa hava girsin diye. Altın gibi, gümüƪ gibi, pırlanta gibi.
çalıƪıyorsak mili ögelerin ayrılmaz
bir parçası olan yerel kılıkları Gene aynı ilde, sur dıƪında, Gömülerini bulurcasına
da ihmal etmememiz gerekir. istasyon yolu üzerinde yerel Eƪittirler derdi içinden,
Tabiidir ki; din yobazlarının bunu koƪuları hiç hesaba katmayan YüreŲi esenlikle dolu.
kötüye kullanmalarını önleyici bir uslup ve teknikte betonarme
tedbirlerde ele alınmak ƪartıyla. villalar yapılmıƪtı. Ɓki yıl sonra, Ɓƪte bu 2 Nisan karanlıŲında
Turistler, gezecekleri ƪehrin ilk romatizmadan ƪikayetler baƪladı. Seslendi Kuzey Yıldızı:
önce mimarisiyle iƪe baƪlarlar. Ɓƪin en acı tarafı, yapıların -Dede
Batıda her yeni gezdiŲiniz Diyarbakırla hiç ilgisi olmayan
kentin bir ruhu olduŲunu bir biçimde oluƪundan ƪikayetçi Baƪını sallamandan anlıyorum
hissedersiniz. Her yeni ilde tek kiƪi ortaya çıkmadı. Anlıyorum gülümsemenden
bambaƪka bir atmosfer içine 1954 yılında, Ɓstanbul’da Dünya Çocuklarla yıldızlar eƪittirler diyorsun.
girersiniz. Ɓkinci dünya harbinde sanat eleƪtirmecileri kongresi
yıkılan Avrupa ƪehirleri yeni yapıldı. Ülkemizde onları ƪaƪırtan Nasıl eƪit olabilir
baƪtan onarılırken kullandıkları en önemli nokta ƪu oldu : Milyarlarca yıldızla
usul restorasyonudur. En ufak Küçücük Ɓsveç’in çocukları?
motifine kadar binaları eski Kendine özel bu kadar güzel
haline sokmaya çalıƪıyorlar. mimarisi olan bir kentte Biraz Düƪündü Andersen Dede
Paris’te kaldıŲım uzun süre BoŲaziçi’ni oya gibi iƪleyen saray Çiçek gibi sallanırken
içinde, ƪehrin havasına uymayan ve konakların tepesine, dikine Gülümsedi daha sıcak, ta içinden.
bir tek kübik yapı göremedim. kibrit kutusu biçiminde, bu
Bir gün, defalarca geçtiŲim bir atmosferle hiç ilgisi olmayan bir
caddenin ortasında bir arkadaƪımı mimari yapıtı nasıl oturtulabilir. -Evet dedi
beklemek için duraklamıƪtım. EŲer 1960 yılında tekrar görselerdi Hepinizle eƪittirler
Dalgın dalgın karƪımdaki yapıya kimbilir ne derlerdi? Kimi yüz, kimi bin, kimi onbin,
bakıyordum. Birden ƪaƪaladım. Kimi yüzbin yıldız.
Bina kübikti. Ama öyle bir kübizm Bir taraftan büyük caddeler
ki, yüzde yüz Parisli damgasını açılırken diŲer yönden Fazıl Hüsnü Daģlarca
yemiƪ. Ɓstanbul’un ruhunu boŲazlamak 1974
Ʃimdi, bizde iƪler nasıl oluyor, batılı kafasının almayacaŲı bir
bir de ona bakalım : 1946’da iƪtir.
DOST- 1960

92






SANAT VE BELLï New york adını ancak ƪöyle bir gerçekten bir Ford arabası, iƪte bir
iƪitmiƪ olan herhangi bir kimse de polis, ƪu oturma odası Brown’ın
GERÇEKLER orada birçok büyük otomobiller, odasına ne kadar da benziyor !”
sayısız yüksek yapılar olduŲunu
diyebilmeli. Sahici gibi olmak
bilir. Biliyoruz ki, bu yıl yine sanatın öyle bir niteliŲidir ki, bir
redingot modası var ƪapka veya çok kimseleri böyle derinden
yüksek kolalı yaka kullananlar derine heyecanlandırır iƪte.
ise pek az... Londra’dan Paris’e
Aldous HUXLEY
iki buçuk saatte uçabileceŲi, Halkın geniƪ ölçüde deŲerlendirdiŲi
Bütün büyük gerçek belli Saturday Evening Post diye belli gerçekler yalnız bu ufaklar
gerçeklerdir. Ama her bilinen bir derginin varlıŲı, dünyanın deŲildir. Belli gerçeklerin
gerçek büyük gerçek deŲildir. yuvarlaklıŲı, Mr. Wrigley’in çiklet kocamanlarını da ister halk.
ÖrneŲin, hayatın kısa, yaptıŲı da bellidir hep. Belli Sanat erlerinden ana sevgisini,
alınyazısının belirsiz olduŲunu olmalarına raŲmen ne uzun, dürüstlüŲün ahlakça deŲerini,
bilmeyen yoktur. Yine herkesce ne de kısa artık hiç redingot tabiatın canlı güzelliklerinin
bilinir ki, genel olarak ana baba giyilmeyeceŲi, otomobillerin de ƪehirden gelenler üzerindeki
çocuklarını severler; erkek kadın Erewhon’daki makineler gibi yüceltici etkilerini, aƪk
için, kadın da erkek için bir müzelik olacaŲı günler pekala evlenmelerinin menfaat
çok bakımdan çekicidir. Belli gelebileceŲi için büyük gerçekler evlenmelerine üstünlüŲü, insan
ki insanların çoŲu kır hayatına deŲillerdir. varlıŲının geçiciliŲini, ilk aƪkın
bayılırlar, tabiatın deŲiƪik güzelliŲini ve daha bunun gibi
görünüƪleri karƪısında zaman Ɓnsan tabiatının temellerinde en bir sürü ƪeyi en kesin çizgilerle
zaman coƪkunluŲa, korkuya, ufacık bir deŲiƪikliŲe (ortalama ifade etmeleri beklenir. Ɓstenir
yufka yürekliliŲe, neƪeye, kadere bir hesapla) çaŲdaƪ roman, ki, bu herkesin bildiŲi kocaman
sürüklenirler. Ve belli ki, pek hikaye ve filmlerin büyük gerçeklerin doŲruluŲuna boyuna
çok kadın erkek yuvalarına, bir çoŲunluŲunun yarısını kanıtlar gösterilsin.
memleketlerine, çocukken kaplıyorlar. Halkın çoŲu alıƪtıŲı
kendilerine aƪılanan inançlara, ƪeylerle, alıƪtıŲı durumlarla Popüler sanatın erleri de
çevrelerindeki ahlak kurallarına karƪılaƪmaktan olaŲanüstü bir kendilerinden ne isteniyorsa
baŲlıdırlar. Yine söylüyorum, zevk alıyor. Konusunu içinde yerine getirirler. Ɓnsan tabiatının
bütün bunlar büyük gerçeklerdir; birçok ƪeylerin geçtiŲi, yaƪanılan bu büyük, belli ve deŲiƪmez
çünkü evrensel bir anlamları hergünkü dünyadan alacaŲı yerde gerçeklerine ifade verirler,
vardır, çünkü insan tabiatının baƪka dünyalardan alan salt hayal verirler ama ne yazık ki bunu
belli niteliklerine dayanırlar. ürünü eserler okuyucunun keyfini duygulu bir okuyucu için o eseri
kaçırıyor adeta... Film mi dediniz okumayı tatsız ve hatta zahmetli
? Bol bol gerçek Ford arabaları, bir hale sokacak bir duygudaƪlık
Fakat belli gerçeklerin baƪka bir
türlüsü daha var: Ölümsüz bir sahici polisler, asıllarından farksız yetersizliŲi ile yaparlar. ÖrneŲin
anlamı olmayan, insan tabiatının trenler olmalı. Roman mı ? Her yukarda da söylediŲim gibi
temellerine dayanmayan bu vasat erkeŲin ve kadının bildiŲi o annedeki çocuk sevgisi, büyük
gerçeklere büyük gerçeklerdir odalar, o sokaklar, o lokantalar, o ve belli gerçeklerden biridir.
diyemeyeceŲiz. ÖrneŲin, ömründe dükkanlar, o bürolar anlatılmalı Fakat bu büyük ve belli gerçek
New York’a adımını atmamıƪ veya uzun uzadıya. Her okuyucu, mide bulandırıcı, iç bayıltıcı,
her seyirci, rahatça: “Hah! Ɓƪte bir ninni havasında veya tesirli

93






olması için yakından çekilmiƪ deŲil günümüzün trajedisi de ƪeyden, hatta belli yüceliklerden,
bir seri fotoŲraf halinde, ne burada ya...) eƪi görülmemiƪ bir güzelliklerden harikalardan da
bileyim bir Post Wilcoxian ƪiir, çokluŲa vardırmıƪ, bu sanatın ise korkuya düƪürmüƪ. Gelgelelim
bir magazin hikayesi üslubunda bir yarısının çoŲunluk özentili ve hayatın kesin olarak onda dokuzu
ortaya konulursa bu çeƪit mütecessis bir realizmle anlatılan belli olan ƪeylerden ibarettir.
dokunaklılıktan insan ancak ufarak gerçekler, bir yarısını Bu da gösterir ki, duygulu
kaçabilir ve sonunda bütün da büyük gerçekler meydana sanatçılar iŲrenme ve korkuya
insanlık adına duyulan utançla getirmiƪtir; iƪte bu sonuncuların kapılıp hayatın yalnız küçük bir
kızaran yüzünü baƪka yana bugün için çoŲunluk yapmacık parçasının iƪlemekle kendilerini
çevirmek zorunda kalır. ve zorlama bir görünüƪleri varsa sınırlamıƪ oluyorlar.
bunu da ifade ediliƪlerindeki
Geçmiƪte de, bildiŲimiz bu kabiliyetsizlikte aramalıdır, Günümüzün en ƪuurlu sanat
büyük gerçekler zorlayıcı bir çünkü bu gerçeklere tatmin edici merkezi Paris’tir. Belli olana karƪı
ısrar ve onlara büyük gerçekler ifadeler vermek zorun zorudur. duyulan acayip, yeni korku da
deŲil de büyük, korkunç yalanlar en göz alıcı meyvalarını ortada
görünüƪünü veren “Ɓƪte sanatta ÇaŲımızın bazı aƪırı duygulu ve verdi, böyle olması beklenirdi
kabiliyetsizliŲin büyük gücü!” bir kendini bilir sanatçıları üzerinde zaten. Ama Paris için doŲru olan
makamla ifade edilmiƪti sık sık. iƪlerin bu durumu garip ve dünyanın öbür sanat merkezleri
Ama sanatın bu rezaletleri hiç inanıyorum ki eƪine az rastlanır için de doŲru olur. Çünkü ya
bir zaman ƪimdiki gibi göklere bir takım izler bıraktı. Belli olan Fransa’daki örnekleri tıpatıp
çıkmamıƪtı. Bunun da sebepleri her ƪeyden korkmaya baƪladılar. taklit etmiƪlerdir, ya da benzer
çeƪitli. Bir kere tahsilin, boƪ Ʃurası da açık ki herkesin ƪartlar onları benzer tepkilere
vaktin, ekonomik refahın artması bildiŲi ufarak gerçeklerden sürüklemiƪtir. Öbür ülkelerin
popüler sanat için eƪi görülmemiƪ tarihin her bölümünde bir çok ileri sanatları Fransa’nın ileri
bir istek yarattı. Gelgelelim iyi sanatçılar korkmuƪlar, yahut da sanatından yalnız daha az titiz ve
sanatçılar oldu. Ayrıca büyük daha doŲrusu onları hor hakir daha az tam oluƪlarıyla ayrılırlar.
ve belli gerçekler genel bir görmüƪlerdir. Sanat tarihinde Belli olana karƪı duyulan aynı
kabiliyetsizlikle, bu yüzden de natüralizm seyrek ve ƪarta baŲlı korkunun nasıl her ülkede yalnız
sıkıcı bir ƪekilde öne sürüldü. bir olaydır, statikçilerin normal Fransa’da biraz daha açık olarak
Eski geleneklerin çözülüƪünün, iƪ dediŲi ƪeyi ölçü olarak alırsak aynı sonuçları doŲurduŲunu
saatleriyle boƪ vaktin mekanik bir Caravaggio ve Kraliçe Viktorya görüyoruz iƪte. Görüyoruz ki,
hale gelmesinin (bu böyle olunca devrinin o ünlü akademisyeni plastik sanatlar bütün edebi
medeni insan çalıƪmasında da, sanatın garibeleriydi. Bugüne dek niteliklerinden soyunmuƪlar,
boƪ vaktinde de yaratıcı emekten benzerine rastlanmayan keyfiyet resim ve heykeller biçim
yoksun kaldı) halkın zevki ve ƪu: ÇaŲımızın aƪırı duygulu pek unsuruna sıkı sıkıya sarılmıƪlardır.
heyecan duyarlıŲı üzerinde çok sanatçıları yalnız dıƪ realizmi KulaŲımıza zaman öyle bir müzik
kötü etkiler bırakmıƪ olması da tanımamakla kalmıyor (iƪ bu geliyor ki, içinde hemen hemen
mümkündür. Fakat sebepler kadarla bitse teƪekkür edeceŲiz) bütün trajik, kederli ve ince
ne olursa olsun ƪu gerçekler iç realizm diyebileceŲim ƪeyi de duygular sürgün edilmiƪtir, öyle
kalıyor ortada: YaƪadıŲımız çaŲ tanımamazlıktan geliyor, insan bir müzik ki, bile bile kendisini
önceleri popüler sanatı (yani tabiatın en önemli gerçeklerine fizik enerjinin ifadesi ve hızın,
halk için yapılan sanatı, yoksa omuz silkiyorlar. Popüler sanatın mekanik hareketlerin lirizmi
halkın kendisinin yaptıŲı sanat aƪırılıkları, onları belli olan her ile sınırlamıƪtır. Makineleri,

94






kalabalıŲın hayatını, yalnızca çaŲında belli olana karƪı duyulan
kaslardan ibaret olan bir insan korkudan... Korkunun ilham BķRLER
vücudunu göklere çıkarıp, iç ettiŲi bu cesareti bizim karƪıdan
alemi, yalnızlıŲa ve tabiatı batıran seyrediƪimizi ben hepsinden Toprak aŲarır, gök yeƪerir aƪk
bu baƪaƪaŲı romantizm müziŲe daha acı buluyorum. EŲer genç gecesinde.
de, göze hitap eden sanatlara da az sanatçılar cesur olduklarını
veya çok iƪlemiƪtir. Yeni edebiyat gerçekten ispat etmek istiyorlarsa, Sürgünün kalbinde el sallar
aynı tersine dönmüƪ romantizmle bellilik adını taktıkları bu
doludur. Ɓnsan tabiatının büyük canavara saldırıp onu yenmeŲe, mezarsız bir ceset.
ve ölümsüz gerçeklerine sırt sanatın önünde diz çöktürmeŲe
çevrilince konular da keyfe baksınlar, yoksa korkudan Can çekiƪenler yenibaƪtan yaƪar
kalmıƪ, basitleƪmiƪtir. Ɓnsan uzaklara kaçmak bir iƪ deŲil. ilk aƪklarını.
tabiatının son bir kaç yüzyıl Çünkü büyük ve belli gerçek
içinde mantıken atalarından vakalardır. Onların varlıŲını Nurlu düƪler göremez Tanrı
farklı olacaŲını yahut hiç olmazsa tanımayıp 14 AŲustos 1914’ten beri
farklı olması gerektiŲini tamamen insan tabiatının deŲiƪtiŲini öne ƪiirsiz kalsa.
keyfi bir ƪekilde ve inanıyorum sürenler yalnızca kendi iŲrenme Ölmüƪ bir aƪk yoktur, doŲmamıƪ
ki sahtekarlıkla öne süren bir ve korku duygularına özürler
çeƪit tarih felsefesi de nazariyede bulmuƪ oluyorlar. aƪklar vardır ancak.
bu gidiƪi haklı çıkarmaya
çalıƪmaktadır. Sanatçının bu Popüler sanat ne yazık ki, belli Umutsuzun kızıdır dul kalan
korkusu yalnız konu seçiƪinde olana insanlıŲa yakıƪmayan bir
kendini göstermekle kalmıyor. ifade veriyor, duygulu kimseler doŲar doŲmaz.
ise bu ifadeden nefret ediyorlar;
Sanatçı sanatına aracılık eden sonuçta, içlerinden gelen fakat hiç Seven özlerse-bulutlar dövünür
ƪeylerin belli ƪeyler olmasından de bilgince olmayan bir davranıƪla, çıldırarak.
da korkuyor, yavaƪ bir geliƪmeyle bu kadar iŲrenç bir ƪekilde ifade
olgunlaƪmıƪ olan dil aletini edilen ƪeylerin var olmadıŲını Ölmekle öç almıƪtır ölümsüzler
bozmak için nice aŲır zahmetlere söyleyip duruyorlar. Ama o ƪeyler
giriyor böylece. Büsbütün ve var iƪte, tarafsız bir inceleme bu ölümden.
kayıtsızca mantıki olanlar toptan vakaları ortaya çıkarır. Madem ki YaŲmur olmak ya da cennet
inkar gösterilerine giriƪiyorlar, vardırlar, karƪılarına çıkmalıyız
bütün sanatın, bütün ilmin, onların, çarpıƪmalıyız, onları bulutun istediŲi.
teƪkilatlı toplum adına ne varsa sanatın düzenine sokmalıyız. En
hepsinin ortadan kalktıŲını baƪarılı modern sanat eserlerinin Sevgidir dinlerin en nurlusu, en
görmek bayaŲı hoƪlarına gidecek. çoŲu, bilmeleri gereken o ƪeyleri
Bir panik korkusunu verebileceŲi bilmemezlikten gelerek kendi gölgelisi…
kurbanlar da iƪte böyle sınırsız kendilerini eksik kısır kalmaya,
sayısız olur. vakitsiz yaƪlanıp ölmeye mahkum Talat Sait Halman
Görülüyor ki, çaŲdaƪ sanatın ediyorlar böylece. 1974
hemen hemen bütün cesareti VARLIK - 1965
bir korkudan ileri geliyor, bu
benzeri görülmemiƪ kalabalık

95






BRE ZAVALLI gündelik iƪlere sıkı sıkıya bildiŲi doŲruluŲu iyi yoklasaydı,
bu doŲrulukta insanın karıƪık
baŲlanırsın, Tanrının, DoŲanın
ïNSAN emirleri umurunda deŲildir. Bak, yapısından gelen bir bozukluk
bulurdu. Oysa, bu bozukluk çok
bir düƪün bunlar üstünde, bütün
hayatın böyle geçip gidiyor.” derinlerde gizlidir, onu ancak
(Denemeler, Kitap III, Bölüm V, kendimiz görebiliriz, Ɓtalyan
Aƪk üstüne). Giordano Bruno 1600 yılında
ORHAN HANÇERLķOŇLU Roma’da diri diri yakılırken
Montaigne’e göre biz insanlar, Fransız Michel de Montaigne
kendimizi kötülemede gösterdiŲimiz yaƪamıyordu, öleli sekiz yıl
Yeniden doŲuƪ (Renaissance) zekâyı hiçbir yerde gösteremeyiz. olmuƪtu. Ama bir baƪka Ɓtalyan,
davranıƪının getirdiŲi erdem, Kafamızın, o her ƪeyi bozabilen Tommaso Campanella, o sırada
insanın insanlıŲına güveni, tehlikeli aletin peƪine düƪtüŲü, otuz iki yaƪındaydı ve Bruno’nun
gittikçe geliƪmektedir. öldürmeye kastettiŲi av kendi diri diri yakılıƪını gördü. Oysa,
kendimizdir. Ɓnsanı öldürmek onun da baƪına geleckler vardı,
BaktıŲı ayna, yeni insanı için gün ıƪıŲında geniƪ meydanlar diri diri yakılmayacaktı ama,
ürkütmüyor kuƪkusunu arttırıyor ararız, ama onu yaratmak için Ɓspanya egemenliŲine karƪı
büsbütün. Özgün düƪüncenin ilk karanlık köƪelere gizleniriz. çıktıŲından ötürü ömrünün yirmi
büyük yazarı Montaigne (1533- Ɓnsanı yaparken gizlenip utanmak yedi yılını Napoli zindanlarında
1592), ƪöyle seslenmektedir: bir ödev, onu öldürmesini geçirecekti.
“Bre zavallı insan, az mı derdin bilmekse birçok erdemleri içine
var ki, kendine yeni dertler alan ƪereftir. Biri günah, öbürü On altıncı yüzyıldan on yedinci
uyduruyorsun? Az mı kötü sevaptır. Bizi yaratan iƪi hayvanlık yüzyıla geçiyor, on sekizinci yüzyıla
haldesin ki, bir de kendi kendini saymaktan daha büyük hayvanlık yöneliyoruz. Görüyorsunuz
kötülemeye özeniyorsun? Ne mı olur? ki, on ikinci yüzyılda öldüŲü
diye yeni çirkinlikler yaratmaya sanılan OrtaçaŲ henüz gizli gizli
çalıƪıyorsun, içinde ve dıƪında Öbür yandan, birçoklarının yaƪamakta, can çekiƪmektedir.
o kadar çirkinlikler var ki… O yaƪamının ereŲi (gayesi) saydıkları Bu koca karanlık çaŲı öyle birkaç
kadar rahat mısın ki, rahatının erdem, ya da Aristipoos’un yüzyıl içinde temizleyivermek
yarısı sana batıyor? sözünü ettiŲi haz katıksız olarak olacak iƪ deŲildi elbet.
elde edilememiƪidir. Sokrates
DoŲanın (Tabiatın) seni zorladıŲı derki, Tanrılardan biri hazla Campanella (1568-1639) yeni
bütün yararlı iƪleri gördün elemi birleƪtirip karıƪtırmak gidiƪe ayak uydurabilmesi için
bitirdin, iƪsiz güçsüz kaldın da mı istemiƪ, bunu baƪaramayınca, felsefeyi zorluyor. Oysa bu
baƪka iƪler çıkarıyorsun kendine? bari ƪunları kuyruklarından zorlayıƪ sonuçsuz kalacaktır,
Sen tut doŲanın ƪaƪmaz, hiçbir birbirlerine baŲlıyayım, demiƪ. OrtaçaŲın son kalıntılarından
yerde deŲiƪmez kanunları hor Gülme son haddine varınca olan Ɓtalyan kilisesi onu da boŲup
gör, sonra o senin yaptıŲın, tek gözyaƪlarıyla karıƪır, aŲlayan susturmak üzeredir. Ɓtalya’da
yönlü, acayip kanunlara uymaya insanla gülen insanın yüzünde doŲan yeni düƪünce artık Ɓtalya’da
çabala. Üstelik bu kanunlar ne beliren çizgiler aynıdır. Kendi barınamayarak Ɓngiltere’ye,
kadar kendine özgü, dayanıksız, kendime günahlarımı açarken Fransa’ya doŲru yola çıkmak
gerçeŲe aykırı olursa gayretlerin görüyorum ki, en iyi huylarımda zorundadır. Campanella’ya
de o ölçüde artıyor senin. bile kötüye çalan bir yön var. göre, Varlık’ın ilkeleri ƪunlardır:
Mahalle papazının sana emrettiŲi Korkarım ki Platon, en saŲlam Yapabilmek, bilmek, istemek…

96






Bilgi olmasaydı DoŲa hiçbir aŲzınızda devam etmektedir: Dıƪ ve iç duyarlıŲın her ikisi de
zaman hiçbir ƪey meydana Bilmek mi istiyorsunuz? Ʃu halde, deneye dayanır. Gözlem biliminin
getiremezdi. Ɓƪte Tanrı bu üç sormaktan vazgeçerek kendiniz dıƪında gerçek hiçbir bilgi yoktur.
ilkenin birleƪimidir, bir baƪka deneyin mihengine vurulmamıƪ Hobbes’a göre sınırsız özgürlük
deyiƪle salt (mutlak) iktidar, salt olan deney öncesi (apriori) bir (Kayıtsız hürriyet – La liberté
bilgi, salt sevgidir. Bilgilerimiz, düƪünce, gereken bilgi deŲildir. d’indiffrence) diye birƪey yoktur.
duyularımızdan gelir (Condillac’ı Peƪin yargılardan kaçınız, kimi
hatırlayınız.) oysa bu duyuları insanların büyük kötülüklerde Biz insanların davranıƪları
bilgi haline getiren akıldır. (Kant’ı kurtulduklarını görüyoruz, dayanılmaz içgüdülerin elindedir.
hatırlayınız.) Campanella’nın bu bundan doŲaüstü bir koruyuculuk Tutkusuz akıl, çekiciliŲi olmayan
ileri çıkıƪları, sonraları, çok daha sonucunu çıkarıyoruz, aynı töresel ilkeler insanlar üstünde
aydınlık olarak iƪlenecektir. insanların o büyük kötülüklerden hiçbir etki yapamaz. Bir istekten
kurtulmadıkları halleri de sonra gelen davranıƪımızı
GörüldüŲü gibi, yeni insan düƪünün. Eƪya üstünde anlaƪacak yönetmek bizim elimizdedir ama
önce kendine sonra da doŲayı yerde, herkesin istediŲi anlamı istediŲimizi yönetmek elimizde
tanıma yolundadır. Çekinmeden verdiŲi kelimeler üstünde deŲildir. Her davranıƪın yeter
aynaya bakmasını, aynadakini beyhude yere kavga ediyoruz. bir nedeni vardır. Yeter neden,
olduŲu gibi görmesini (Kont de Volney’i hatırlayınız). zorunluktur. Evrendeki her
öŲrenmiƪtir. Düƪüncesi, artık, cisim gibi insan da bu zorunluŲa
bu yeni bilgilerine dayanacaktır. Felsefenin kurtuluƪu gözleme ve baŲlıdır. Her ƪeyde olduŲu gibi,
ZavallılıŲını, gülünçlüŲünü, deneye baŲlanmakla saŲlanabilir. törede de en gerçek yönetici
karmakarıƪıklıŲını bilmekte, DoŲa üstüne soyut düƪünceler çıkar (Menfaat) düƪüncesidir. Salt
gene de ürkmemektedir. Bu yeni hiçbir iƪinize yaramayacaktır. iyi, salt kötü, salt tüze (Adalet),
bilgileri onu yıpratmayacak, (John Stuart Mill’i hatırlayınız). salt töre (Ahlak) yoktur, bunlar
güçlendirecektir. Yeni insan, Bir baƪka Ɓngiliz, Thomas uydurulmuƪ kavramlardır.
yavaƪ yavaƪ, dünya gerçeklerini Hobbes (1588-1679), ulusdaƪının Gerçekte iyi hoƪa giden kötü de
bulmakta, ortaya çıkarmakta, sürdüŲü tarlaya yeni tohumlar hoƪa gitmeyen ƪeydir. DoŲada
incelmekte ve bütün bunlardan atmaktadır: Felsefe yapmak, olduŲu gibi, Devlette de hakkı
yeni sonuçlara varmaktadır. doŲru düƪünmektir. Düƪünmekse meydanı getiren güç (Kuvvet)’tür.
Bakıƪlar gökten yere inmiƪ, katmak, ayırmak, toplamak, Gerçek Devlet, herkesin herkese
yerden de aynaya çevrilmiƪtir. çıkarmak; bir baƪka deyiƪle, karƪı kavgasıdır. Devlet bu kavgaya
Ayna, bakmasını bilenlere herƪeyi saymak demektir. Ʃu halde, bir dereceye kadar son verdiŲi
olduŲu gibi göstermektedir. doŲru düƪünmek, birleƪtirilmesi için onun emrettiŲi erdem, yasak
gerekeni birleƪtirmek, ayrılması ettiŲi erdemsizliktir.
Yeni insan Yunanlı balıkçının gerekeni ayırmaktır. Birleƪebilen,
bir fırtına sırasında Neptunus’a ya da ayrılabilen cisimlerdir. Yeni insan, zavallılıŲını bilmekle
dediŲini kendi kendine zavallılıktan kurtulma yolunda
mırıldanmaktadır: Ey Tanrı, beni Demek ki, felsefenin cisimlerden ilk adımını atmıƪtır. Artık hiçbir
ister kurtar, ister mahvet, ben baƪka bir konusu olamaz. Ruhlar, gerçek onu korkutmayacak,
dümenimi kırmadan dosdoŲru Melekler, Tanrı düƪünülemez. onu utandırmayacaktır. Artık
gideceŲim. Bu soyut kavramlar Felsefe o, mahvolmayı bile göze alarak,
Tommaso Campanella’nın konuları deŲil, inanç konularıdır. dümenini kırmadan, dosdoŲru
Ɓtalya’da boŲulan sesi, Ɓngiltere’de Felsefenin konusu cisimler, yürüyecektir.
Francis Bacon (1561-1626)’un metodu da dıƪ ve iç duyarlılıktır. VARLIK - 1968

97






ATATÜRK geliƪtirmek, halkın psikolojisini ıƪıŲı ilk hisseden insandır.”
demektedir. Adana’da yapmıƪ
bilmek ve ona göre konuƪmak, ne
VE SANAT söyleyeceŲini bilerek konuƪmak olduŲu bir baƪka konuƪmasında
ise, “Sanatsız kalan bir milletin
Onun özelliklerindendir. Onun
söylevleri hitabet sanatının damarlarından biri kopmuƪ
baƪarılı örnekleridir. Bizim demektir.” diyor. Aynı anlamdaki
edebiyatımızda bu sanat için baƪka bir konuƪmasında, “Bir
gösterilecek en güzel örnekler hiç milletin sanattan ve sanatkârdan
Muzaffer UYGUNER ƪüphesiz Atatürk’ün söylevleridir. mahrumsa tam bir hayata malik
“Nutuk” baƪlı baƪına bir ƪaheser olamaz.” ƪeklindedir. Birbirini
deŲil mi? Bu büyük “Nutuk”un tamamlayan bu sözler, Onun
Atatürk, bir asker, bir politikacı sonundaki “GençliŲe Hitabesi” sanatla ilgisinin ne derece ileri
olduŲu kadar bir sanatçıydı. bütün vecizliŲi ve heyecanıyla olduŲunu göstermektedir.
Ulusumuzu “muasır medeniyet” bugün de gençliŲe heyecan ve
seviyesine çıkarmak parolası güç veriyor mu? Bu hitabe aynı Atatürk, daha 1927 yılında Ɓstanbul
sanatı da içine almaktadır. zamanda güzel deŲil mi? Bütün Ʃehir Tiyatrosu sanatçılarını
Devrimleri yaparken sanat söylevlerinde bu veciz deyiƪ, Çankaya’da kabul etmiƪtir. Bu
gücümüzün artmasını, ihmal bu heyecanlı güzellik görülür. kabul sırasında, hazır bulunanlara
edilmiƪ sanatlarımızın yeniden Herhangi bir söylevini deŲersiz ƪunları söylemiƪtir: “Hepiniz
ele alınmasını, sanat alanındaki bulamayız. Bu kudretli ve ileriyi meb’us olabilirsiniz. Vekil
gücümüzün ortaya çıkmasını gören sanatçının Bursa Söylevini olabilirsiniz. Hatta Cumhurreisi
istiyordu. anımsayalım. 27 Mayıs öncesi olabilirsiniz. Fakat sanatkâr
gençliŲin dilinden düƪmeyen bu olamazsınız.” Ta o zaman böylece
Atatürk’ün sanatla ilgisi iki söylevden fıƪkıran ateƪ, gençliŲe beliren tiyatro ilgisi, bugünkü
yönlüdür: Birincisi sanatçılıŲı, kuvvet veren güç onun bir sanat düzeye ulaƪan tiyatromuz için ne
ikincisi sanatseverliŲi ve yapıtı olmasından da gelmektedir. kadar teƪvik edici olmuƪtur. Bunu
koruyuculuŲu. Ɓleriyi gören, emanetini yadsıyamayız. Bütün sanatlar
kendinden sonra aynı imanla gibi musiki sanatının geliƪmesi
Son yıllarda günıƪıŲına çıkan koruyacaŲına inanan Atatürk içinde ilgi göstermiƪtir. 1935
belgelerden anlıyoruz ki, Atatürk, gençliŲe bırakmıƪtır devrimleri. yılındaki söylevlerinden birinde,
gençlik yıllarında ƪiir yazmıƪtır. Bursa söylevinde gençliŲe “Milli musikimizi, modern teknik
Eski anlayıƪ ve biçimdeki gereken yolu göstermekte, içinde yükseltme çalıƪmalarına”
ƪiirlerden günümüze kalanlar ona inancını belirtmektedir. emek ve önem verilmesi
pek azdır. Fakat onun söz Bunu belirtirken sanatın yapıcı gerektiŲini söylemektedir. 1934
sanatları ile ne kadar yakından kudretinden faydalanmaktadır. tarihli bir konuƪmasında, “Bugün
ilgilendiŲini gösterir bu ƪiirler. dinletilmeye yeltenilen musiki,
Atatürk, gençlik yıllarından Sanatçı kiƪiliŲi yanında sanatı yüz aŲartacak deŲerde olmaktan
sonra da belki ƪiir yazmıƪtır, koruyucu kiƪiliŲi belki daha uzaktır. Bunu açıkça bilmeliyiz”
ama bu konuda bir bilgimiz yok. aŲır basar. Çünkü O, sanatçıyı dedikten sonra, musikinin nasıl
Ancak, söz sanatları ile ilgisi toplum içinde ƪerefli bir iƪlenmesi gerektiŲine iƪaret
söylevleri ile devam etmiƪtir. insan, üstün bir varlık olarak etmekte ve böylece bu sanata
Söz sanatlarının kurallarını görmüƪtür. Bir konuƪmasında, karƪı ilgisini, bu sanat hakkında
çok iyi bildiŲini anlamaktayız “Sanatkâr, cemiyette uzun cehd ki bilgisini ortaya koymaktadır.
bu söylevlerden. Konuyu ve gayretlerden sonra alnında

98






Sanatımızın kalkınması için O zamanlar ulusal bayramlar herkes yeniden uyanıƪın sevinci
de Devletin yardımını gerekli çok coƪkunca kutlanırdı. Halkın içinde yüzüyordu. Güneyin bol
bulmuƪtur. Bu hususta birçok heyecanı daha durulmamıƪtı. yıldızlı ve ılık gecelerinden biri
sözü vardır. Bunlardan birini Biz öŲrenciler de bu bayramlara idi.
buraya alarak sözümüzü bitirmek sevinçle katılırdık.
istiyoruz: “Güzel sanatların Bir gün bir haber duyuldu. Vali Ali Rıza Çevik, Jandarma
her ƪubesi için Kamutayın Gazi Paƪa gelecekmiƪ. Hepimiz komutanı Kadri Tosun, AŲır
göstereceŲi alakaya ve emek, sevinçten uçuyorduk. Bütün Ceza Reisi Ethem SandıkçıoŲlu
milletin insani ve medeni hayatı Bandırma büyük kurtarıcıyı ve SaŲlık Müdürü olan
ve çalıƪkanlık veriminin artması baŲrına basmaya hazırlanıyordu. babam bizde oturmuƪ aznif
için çok tesirlidir”. Güneƪli, ılık bir bahar günüydü. oynuyorlardı. Birden telefon
Yediden yetmiƪe kadar herkes çaldı. Valiyi arıyorlardı. Kısa
DAHA BÜYÜYEN sokaklara dökülmüƪtü. Bütün süren telefon konuƪmasından
ATATÜRK’ÜMÜZ gözler mavi ufuklarda idi. sonra masadakilerin hepsini bir
telaƪ aldı. SaŲ sola telefonlar
Birlikte güzel uyanıƪların aydınlıŲı Gazi Paƪayı getirecek gemi uzaktan ediyorlardı. Biraz sonra meseleyi
Sıcak göklerce nasıl sarınca yurdu görününce heyecan ve sabırsızlık öŲrendik. Atatürk
Gideren tedirginliŲimizi bir umuttur O son haddini bulmuƪtu. Az sonra
Bir umut ne zaman dardaysa baƪımız Mustafa Kemal Paƪa rıhtıma indi. Hatay davasının biran evvel
Hani çalıƪınız güveniniz buyurdu Kendisini karƪılamaya gelenlerin halledilmesi için yola çıkmıƪ,
hatırını soruyor, aŲır adımlarla Ulukıƪla üzerinden Gaziantep’e
Savaƪılmıƪ kutsal topraklarımızca ƪehre doŲru yürüyordu. Biz geliyormuƪ. Antep’ten Kilis’e
Mavi denizlerimizce engin çepçevre öŲrenciler iskele dıƪında yer giderek oradan Suriye’ye doŲru
Tazeleyen gücümüzü bir inançtır O almıƪtık. Büyük kurtarıcı güler harekete geçecekmiƪ. Heyecanla
Bir inanç yolunda çalıƪır gideriz yüzle yanımıza yaklaƪtı. Bir ara beklemeye baƪladık. Sonra
Hani nicedir göŲümüzü gere gere “Adın ne senin küçük” diyen öŲrendik. Yanındakiler Ata’yı
dinç bir ses iƪittim. Gazi bana bu fikrinden vazgeçirmiƪler ve
Soylu kanında damarlarımızın soruyordu “Ɓlhan” diye karƪılık yolunu Ulukıƪla’dan Konya’ya
Yüreklerimizin korkusuz vuruƪlarında verdim. Sonra gerilerindeki çevirmeye razı etmiƪler.
Hiç eksilmeyen hani bir güçtür O babama dönerek “Hekimbaƪı bu Önsezisi çok kuvvetli olan büyük
Bir güç yenilmez bizim gücümüz mutlaka senin oŲlundur. Çünkü komutan, Fransa’nın o zamanki
Öyle büyüyen daha ATATÜRK’ÜMÜZ adı Türkçe” buyurdular. askeri gücünün bir hiç olduŲunu
Ben yüzümde dolaƪan bu mai anlamıƪ. Müzakere yoluyla bir
Cevdet ATMACA aydınlıkla yıllarca aydınlandım. türlü halledilemeyen Hatay iƪini
Ömrümce aydınlanacaŲım. her zaman güvendiŲi MehmetçiŲi
ATATÜRK ANILARIM ile en kısa zamanda halledeceŲine
ķlhan Geçer II. inanmıƪtı. Nitekim ikinci dünya
Hatay davasının en karıƪık en savaƪında Fransa’nın tez zamanda
I. heyecanlı günleriydi o günler… çöküƪü Atatürk’ün tahminlerinde
Kurtuluƪ savaƪı biteli çok Babamın görevi dolayısıyla yanılmadıŲını ispat etmiƪtir.
olmamıƪtı. Babam askerlikten Gaziantep’te bulunuyorduk.
ayrılmıƪ Bandırma’da doktorluk Antep’in erken gelen baharı taƪ III.
yapıyordu. Ben de ilkokulum duvarlarla çevrili dar sokaklara Yıl 1936… Perapalas salonlarında
üçüncü sınıfında okuyordum. çoktan dökülmüƪtü. Her ƪey, Yüksek Ticaret Okulunun yıllık


Click to View FlipBook Version