The words you are searching are inside this book. To get more targeted content, please make full-text search by clicking here.
Discover the best professional documents and content resources in AnyFlip Document Base.
Search
Published by saffetalp, 2022-12-01 10:17:44

Türk Kültürü Dergisi 2022/2 Tam Metin Dosyası

Türk Kültürü Dergisi Tam Metin Dosyası

Keywords: Türk Kültürü

KÖLİ ÇÖR = BİLGE TONYUKUK [640-720] AYNI KİŞİDİR
<Bengü Taş Bitigi yazıtları çerçevesinde>

buyruğunu verdiğinde o da bunun ne anlama geldiğini önceden bildiği
anlaşılıyor.

Boyla Bağa Tarkan Kutluk Şad’ın “Yaggıl” deyişinden, “beni kağan kaldır”
buyruğunu doğru olarak böyle anlamış ve gereğini yapmıştı. Bu tören sona
erdiğinde Kutluk Şad, İlteriş Kağan olur. Bilgesi veya baş kamı olan Boyla
Bağa Tarkan ise onu göğe, “teng eri” <Semanın /Kâinatın Efendisi> katına
tenggeri’ye [Sema, kâinat çadırı , gök çadırı] çıkmasına yardımcı olduğundan,
onu kağan kaldırdığından dolayı, bir baş kam olarak kendisi de, kendisine
uygun bir unvan seçip alıyor: Bilge Tonyukuk3 .Bilge Tonyukuk birlikte
diriltip kurdukları devleti birlikte yönetiyorlar, İlteriş ile biri kağan biri
bilge/kam anlayışı, dayanışması içinde hareket etme rahatlığı içindedir.
Kağanın çabışı, ayguçısı, bilgesi, orduyu sevk edicisidir. Aralarında işbirliği ve
güven tamdır.

lteriş Kağan ona orduyu istediği gibi sevk ve yönetmek yetkisi vermiş
olduğunu Bilge Tonyukuk kendi yazıtlarında belirtir hem de ölümünden sonra
kendisi için yapılan yoğ töreni ardından adına yazılıp dikilen bengü taş Köli
Çör bitigi yazıtta da birlikte yaptıkları veya onun verdiği yetki ile yaptığı
seferlere vurgu yapılır. Ölümü ardından sonra yazıya alınan metnin içeriğinden
de Bilge Tonyukuk’un Köli Çör olduğu ortaya çıkıyor4. İlteriş Kağan’ın verdiği
görevler ayguçısı, alpı, bilgesi, çabışı, yagması gibi işlevlerine bu yazıtta da
vurgu yapılıyor. Köli Çör yazıtında bunlar bölük pörçük, dağınık satırlarda yer
alsa da biyografik anlatısının yer aldığı yazıtta, vurgulanır. Bilge Köli Çör,
İşbara bilge Köli Çör, Türgeş, İnci ırmağı, tajik seferlerine vurgu, Tabgaç,
Kitan ve Tatabı seferleri, boylar üzerine yapılan seferler hep Bilge
Tonyukuk’un Bilge Köli Çör olduğu düşüncemizi pekiştirici unsurlardır.

Ayrıca yazıtın doğu yüzünde İlteriş Kağan zamanında yaptığı seferlerden söz
edilirken, “bilgesi, çabısı” ben idim sözleri de Köli Çör yazıtında yer alan
şahsın Bilge Tonyukuk olduğuna tereddüt edecek bir boşluk bırakmıyor. Bilge
Tonyukuk’un yedi yaşında veya dokuz yaşında neler yaptığını aile mensubu
Bilge Kağan gibi aile mensupları anca bilebilir. Bu bilgilerin yazıta konması
aile çevresi ile bağlı özel bir bilgi olduğu kanısındayım.

3 “bilge” ünvanının aynı zamanda olağanüsü yeteneklerle donatılmış semanın efendisi ile doğrudan
haberleşme,yeteneğine sahip kişi, baş kam anlamında kullanılmış olduğu kanısındayım. Baş kamların
elbilerinin ak renğinde olduğunu düşünüyor ve bu bağlamda “Bilge Tonyukuk” adının doğru şeklinin “Bilge
Tonyı Ak Aka” olması ihtimali üzerinde durulacak kadar önemli bir konu görünmektedir.
4 Bu yazıda ve bengü Taş Bitigi yazıtlarla ilgili tüm yazılarımda yer alan “teng eri” ve “tenggeri” okuyuşları
rahmetli hocam ve modern Türk Tarih yazıcılığının kurucusu ve türk tarih görüşünün temellendiricisi Ord.
Prof. DR. Zeki Velidi Togan hocaya aittir. Umumi Türk Tarihine Giriş adlı eserinde yer alır. Bu eserin
gözden geçirilmiş yeni baskısı tavsiye edilir.

93

Dursun YILDIRIM

Kapgan kağan döneminde gözden düşen devlet yönetiminde mevkini yitiren
Bilge Tonyukuk, Kapgan Kağan’ı kendi eliyle yazdığı yazıtta fütursuzca
çekinmeden iki yüzlü, yılan diye aşağılar. Kimseden çekinmeyen, cesur,
kararlı, verdiği karardan geri adım attırılmayan bir yaradılışa sahiptir. İlteriş
Kağan zamanı onun en mutlu olduğu zamandır. Bilge Kağan zamanında,
boyların ayaklanmalarını durdurmak için başmuşavir olarak yine eski görevine
atandığında, ilerlemiş yaşına rağmen çekinmeden bu görevi kabul etmekten
çekinmemiştir. Bilge Kağan onun boylar üzerindeki otoritesinden yararlanmak
istemiştir.

Köli Çör yazıtına ve içeriğine bakıldığında, kendi yazıtından yararlanırak
yazıtın içeriğini düzenlemeğe çalıştığı kolayca anlaşılır. Kitan, Tatabı, Temir
kapı tezik seferi, Oğuz, Kırgız, Az, Karluk ayaklanmaları ve seferlerinde sevk
edilen ordunun bilgesi ve çabışı Bilge Tonyukuk’tur5.

Köli Çör yazıtı kendi yazıtında yer aldığı bilgiler yanı sıra çocukluğuna ait
yaptığı yiğitlik sahnesini ekleyerek bilmediğimiz bir yönüne ışık tutuyor.
İlerlemiş yaşına karşın, ayaklanan kabilelerin üstüne çekinmeden mücadele
etttiğini, tek başına düşman ordusuna sürpriz saldırı yaptığı sırada kergek
olmuş, uçup gitmiştir.

Bu nedenle kergek bolduğu yerde Bilge Kağan tarafından yoğ töreni için küçük
kardeşi inisi/küçük kardeşi El Çör Tigin ve yanına Bilge Kağan oğullarından
dört tigini katarak ve Türk boylarının temsilcilerinin katılımı ile kayınpederini
yoğlatılmış öğdürmüş bedizi bedizlenip barkı yapılmış, bitiği yazılıp
dikilmiştir. Köl Tigin öldüğünde de yoğ töreninde onun da ünvanını yüceltip
ölümünden sonra kendisini öğdürmüştür. Bu kağanlık döneminde takip edilen
ve sürekliliği olan bir âdet/gelenek olduğu anlaşılıyor.

Köli Çör yazıtında öğrendiğimiz yeni bilgiler arasında Bilge Tonyukuk’un
yakın ünvanların bir kısmını öğrenme fırsatı vermesidir. Okunamayan ve silik
olan yerleri Kimileri kapgan kağan gibi okuyor ise bu doğru görünmüyor.
Çünkü, hem Bilge Kağan ve hem de Bilge Tonyukuk’un Kapgan Kağan
dönemi ve sonrasında fiilleri ve sözleri, tutumları bellidir. Dolayısı ile yazıtta
bu adı düşünmek akıl ve mantık dışıdır ve zaten de böyle bir unvan da yoktur.

Yazıtta okunabilir yerlerde Bilge Tonyukuk’un çeşitli ünvanları çeşitli
söyleyişler, ve yaptığı seferler, katıldığı seferler ifade edilirken sık sık ifade

5Köli Çör ve Bilge Tonyukuk Bengü Taş Bitigi Yazıtların incelenmesinde Arpad Berta tarafından
karşılaştırmalı biçimde ve tenkidli olarak yayınlanmış “Sözlerimi İyi Dinleyin adlı eserinin Emine Yılmaz
tarafından yapılan çevirisi ve TDK tarafından yapılmış yayını bu yazıda göz önünde tutulmuştur. Köli Çör
yazıtında ve B. Tonyukuk yazıtlarında aynı seferlerden söz edilir. Bu seferler doğuda kitan, tatabı ve tabgaç
üzerine, Batıya doğru ise Demirkapı’ya, Tejiklere kadar sefer etmiştir. Tercümede “öküz” sıfatı yerine
“boğa” sözcüğü yerinde olacaktır Bilge Tonyukuk’un karakterine, düşman hatlarına kızgın bir boğa gibi
saldırması kendi yazıtlardaki anlatıları ile daha uyumlu bir karekter özelliği yansıtıyor, diye düşünüyorum.’

94

KÖLİ ÇÖR = BİLGE TONYUKUK [640-720] AYNI KİŞİDİR
<Bengü Taş Bitigi yazıtları çerçevesinde>

edilir. Köli Çör yazıtının batı yüzünde yer alan ilk ifadenin İlteriş Kağan’a ait
olmalıdır, kanısındayım.

Bizi aldatan durum, Bilge Tonyukuk’un kendisi için başka ad kullanmıyor
olması olabilir. Boyla bağa tarkan ünvanını da kullanmaz. Sadece Kutluk
Şad’ın İteriş Kağan ve kendisini de Boyla Bağa Tarkan iken kendisini de Bilge
Tonyukuk diye konuma yükselttiğinde vurguladığında tesadüf ederiz. Çin
kayıtlarında ise, İlteriş Kutluk Şad, “A-shi-na”, kabilesine Bilge Tonyukuk ise
“A-shi-tê” Yüan chen ise “A-shi-tê” kabilesine mensup. Her ikisi teyze
çocukları. B. Arpad neşrinde yer alan yazıt üzerinde türlü okuma tartışmalarına
yer verilmiştir6. Bu tartışmaları da göz önünde tutarak İlteriş kağan zamanında
kendisine kazandığı başarılardan dolayı verilen kapsamlı ünvanın şöyle olduğu
anlaşılıyor <Bk. Köli Çör yazıtı batı yüzü birinci satırını ve yazıtta yer alan
boşlukları ve siliklikleri de dikkate alarak ilk üç satırı şöyle düzelterek
okuyorum>:

[llteriş Kağan anıg] alpın erdemin üçün apa tarkan çıkan <bilge tonyukuk atıg
bermiş.[Bilge Kağan anıg] [yogla]tdukda ögdürmüş “Işbara çıkan köli çör
bolmuş.[apa tarkan ışbara çıkan köli çör <bilge> tonyukuk < bilge> kağan
elinde karıp edgü bengi kördi ulug köli çör sekiz on yaşap yok boldı.

Bilge Kağan zamanında eski görevine kavuşan Bilge orduyu sevk etme
yetkisine kavuştuğu için mutludur. Ve ayaklanmaların üstüne yürümüştür.
Gözü kara bir insandır. Karar verince onu ancak ölüm durdurabilirdi ve öyle
de oldu. Yoğ törenine Bilge Kağan inisi El Çör Tegin ve dört oğlunu
göndeirmiştir. Kendi hakkında yazılan bilgiler kendi yazdıklarından alınmıştır.
Çocukluğu ile ilgili bilgi yeni bir eklemedir Ölümünü tasvir eden saldırı
sahnesi de onun kendi yazıtlarında mizacına, davranış ve tutumunu teyid eden
önemli bir bilgidir.

Benim tahminim şudur. Bilge Tonyukuk, yazıtlarını yazıp bitirdiği ve diktiği
zaman Bilge Kağan zamanında idi; fakat, damadının da tutumunun da nasıl
olacağını bilemiyordu. Boylar arasında devlete karşı her taraftan ayaklanmalar
baş göstermişti. Bu durum, Bilge Kağanın Budizmden nefret eden kayınpederi
Bilge Tonyukuku, yeniden devlet başmüşavirleriğine getirmeye mecbur etti.
Bilge Tonyukuk’un boylar üzerinde tesis ettiği büyük otorite, gördüğü saygı
biliniyor. Boyların ayaklanmalarının bastırılmasında Bilge Kağan onun bu
özelliğinden yararlanmak maksadıyla kendisini yeniden devlet başmüşavirliği
makamına getiriyor.

6 Köli Çör yazıtının okunuşunda yaptığım değişiklikler, yorum ve okuyuş farkları tarafımdan yar [..],
ya<….> içine alınmıştır.

95

Dursun YILDIRIM

İlerlemiş yaşına karşın ayaklanan boyların üzerinde devlet otoritesini yeniden
tesis için üzerlerine yürümekten çekinmemiştir., ileri yaşına karşın, düşman
hatlarına tek başına saldırmayı, şaşırtıcı sürpriz saldırılar yapmayı seven
korkusuzlukla donanmış bir mizaça sahip bir kimseydi. Böyle bir saldırıda
kergek oldı, yok oldı.

Türk Devlet hayatında o zamanlarda “apa tarkan köli çör” ünvanın A-shi-na
soyuna mensup olmayanların erişebileceği en yüksek ünvanı ifade ettiğini
düşünüyorum. Ama bu unvanların hiçbiri Bilge Tonyukuk için fazla bir anlam
taşımaz. Bilge Tonyukuk ünvanını,o, Kutluk Şad’ı İlteriş Kağan yaptığında
böylece kendisi de Bilge Tonyukuk adını almış olduğundan gurur ile söz eder.
Kendinin bizzat kaleme aldığı bengü taş bitigi yazıtlarında da söze bu unvanı
ile girir. Sarsıcı, şaşırtıcı, uyandırıcı söze başlayış hitabet tarzı. Bilge Kağan’ın
kaleme aldığı Köl Tigin Bengü Taş Bitigi yazıt da böyle bir çarpıcı, sarsıcı,
uyandırıcı ifade ile söze başlar. İlteriş Kağandan ve birlikte yaptıkları işlerden
söz ederken mutludur ve bu durumu ifadelerine yansır.

Adını bu şekilde Bilge Tonyukuk olarak kullanmayı tercih ediyor. Sağlığında
kendisini bir budist unvan ile anılmasına Bilge Tonyukuk izin vermezdi. Bilge
kağan ölümünden sonra onu öğdürürken “ışbara” ünvanı verilmesi acaba budist
damadın kendisine bir azizliği gibi değerlendirilmelidir, diye düşünüyorum.

Bilge Tonyukiuk, Karluk boyları ile çarpışırken uçmağa vardı. O zaman uluğ
Köli Çör Bilge Tonyukuk seksen yaşında imiş. Ben yaşını göz önüne alarak ve
720 yılında öldüğü yerde yoğlatılmış olduğunu göz önüne alarak onunm.s.640
yılında Türkler, kuzeybatı Çin’e, Yani Tavgaç-Toba devletine tâbi iken
doğmuş ve orada büyümüş, eğitim görmüş, Çin-Tabgaç kültürünü bilen biri.
Budist dinine karşı, Türklerin gök dinine bağlı kalmasından yanadır ve bu
inanca bağlı olarak bir kam gibi kağanlık töreni yönetmiş ve kağan kaldırmıştır.

Ez cümle Köli Çör Bilge Tonyukuk [m.s.640-720] yılları arasında yaşamış
Türk kağanlığının yeniden ayağa kaldırılmasında [ms.598] ve yaşatılmasında
önemli işler görmüş efsanevi devlet adamlarından biridir ve aynı şahsiyettir Bu
durum kendisinin anlattıkları ile ölümünden sonra kendisi için yazılan Köli Çör
yazıtı içeriği arasındaki benzerlikler göz önüne alındığında bu gerçeklik ortaya
çıkmaktadır. Türk tarihine edebi yaratıcılığına kültür tarihi çok bağlamlı çok
önemli yazıtlar yazıp arkada bırakmıştır7. Devle baş müşavirliğine getirilirken
Bilge Kağan, ayaklanan Türk boylarının bastırılmasında yararlanmak idi. Bilge
Tonyukuk. Elteriş Kağan ile birlikte kurduğu devletin yıkılmasına seyirci
kalacak karekterde bir devlet adamı değildi. Bilge Kağanın önerdiği görevi
kabul etti ve ayaklanmalar üzerine yürüdü. Karluk boylarına yaptığı sürpriz

7Köli Çör Yazıtı. Bk Arpad Berta, Sözlerimi İyi Dinleyin [çev. Emine Yılmaz]. TDK Yayını ,ANKARA-
2010, sh.17- 29.

96

KÖLİ ÇÖR = BİLGE TONYUKUK [640-720] AYNI KİŞİDİR
<Bengü Taş Bitigi yazıtları çerçevesinde>

saldırı tam mizacına göreydi. Korku bilmezliği ve gözünü kıpmadan ölümüne
saldırısı sonunda, 720 tarihinde Karluk boylarının ayaklanmasını bastırmak
üzerlerine gittiğinde olarak tek başına kızgın boğa gibi saldırdığında ölüyor ve
uçmağa varıyor.

Bilge Kağan o öldüğü yerde Köli Çör Bilge Tonyukuk’u yoğlatmış, yeni unvan
verip öğdürmüş, orada barkını, bedizini yaptırtmış, yoğ töreni ile yazıtını
yazdırıp diktirtmiştir. Hem hakkında yazdırtılmış Köli Çör Bilge Tonyukuk
yazıtında ve hem de Bilge Tonyukuk’un bizzat yazdığı yazıtlarda yer alan
bilgilerin koşutlukları. Boyların ayaklanmalarını bastırma seferleri, daha önce
yapmış olduğu seferlere yapılan göndermeler, yoğlatıldıkta, yeni büyük unvan
verilerek öğdürülmesi gibi koşut ifadeler, bilim dünyasında Köli Çör diye
bilinen şahıs ile Bilge Tonyukuk’un aynı şahıs olduğu gerçeği ile bizi yüz yüze
getimiştir. Tahminime göre Köli Çör Bilge Tonyukuk,Tabgaç ilinde ms.640
yılında doğmuş, İlteriş ile devleti ayağa kaldırmaya muvaffak olmuş ve
damadı Bilge Kağan’ın isteği üzerine ileri yaşına karşın boyların
ayaklanmalarını bastırma görevini çekinmeden üzerine almış ve karluk
ayaklanmasını bastırmaya uğraşırken bir çatışmada m.720 yılında seksen
yaşında iken uçmağa varmıştır.

Tonyukuk’un bizzat kendisi tarafından yazılmış ve dikilmiş bengü taş bitiği iki
yazıt ile, öldüğünden sonra Köli Çör adına yazılıp dikilen bengü taş bitiği yazıt
dikilen bengü taş bitiği yazıt aslında aynı kişinin biyografik hayatını
tamamlayıcı bilgiler içermesi bakımından önemlidir. Kendisi yaşasaydı belki
bir üçüncü taş yazacaktı. Ama bunu yazmaya fırsat vermedi ve boyların
ayaklanmaları sırasında yaptığı mücadelelerden birinde uçmağa vardı. Adına
yoğ töreni ardından dikilen bengü taş bitiği yazıtta yer alan bilgiler, yazıtın
Bilge Kağan veya aile içinden biri tarafından yazıldığını düşündürtüyor.
Çocukluğuna ait bilgiler ancak aileden birilerince dinlenmiş, öğrenilmiş,
kaleme alınmış ve bengü taşa işlenmiş olmalıdır. Bu yazıtta yer alan bilgiler ile
bana göre Köli Çör ile Bilge Tonyukuk’un yazıtları sayesinde Bilge
Tonyukuk’un hayat hikâyesi tamamlanmıştır, kanaatindeyim.

KAYNAKLAR

BERTA, Árpát (2010). Sözlerimi İyi Dinleyin – Türk ve Uygur Runik
Yazıtlarının Karşılaştırmalı Yayını (Çev. Emine Yılmaz). Ankara: TDK
Yayınları

TOGAN, A. Zeki Velidi (2018). Umumi Türk Tarihine Giriş -En Eski
Devirlerden 16. Asra Kadar-. İstanbul: Türkiye İş Bankası Yayınları

97



KENT KÖKENLİ EĞLENCELER BAĞLAMINDA GELİN
HAMAMLARINA TAŞINAN KADIN GÜNLERİ: LİDYA PARK

TERMAL OTEL ÖRNEĞİ*

Aslı BÜYÜKOKUTAN TÖRET**

Öz: Türkiye’de, sanayileşme ve kentte iş imkânlarının artması sonucu
kentlere göç hızlanmış, büyük kitleler kentlerde yaşamaya başlamıştır. Bu
durum, ekonomik ve siyasi yaşam kadar bireylerin gündelik yaşamlarını
ve buna bağlı olarak eğlence anlayışları da yeniden şekillendirmektedir.
Kentlerde ihtiyaca binaen yeni eğlence sistemleri oluşmaktadır.
Geleneksel eğlence türlerinin ya da kurumlarının ise yapısında bazı
güncellemeler, çözülmeler meydana gelmekte, bazıları da tamamen
ortadan kalkmaktadır. Bu değişim, çözülme ve yok oluş, kent hayatının
gerekleri ve şartları, birey ve toplumun doğası, temel gereksinimleri ve
beklentileri, pazarlama/sunum ve tüketim alışkanlıklarının değişimi
doğrultusunda gerçekleşmektedir. Kent kültürünün oluşması ve
gelişmesiyle birlikte yapılmaya başlanan eğlencelerden biri de kadın
günleridir. Kadınlar, yer ve zamanını kendilerinin belirlediği bir mekânda
bir araya gelerek eğlenmekte, hoşça vakit geçirmekte, sosyalleşmekte,
dayanışma, yardımlaşma ve aidiyet duygularını geliştirmekte, toplumsal
normlardan kaynaklanan baskılardan kısa süreliğine de olsa
uzaklaşmaktadırlar. Bu bağlamda, Eskişehir kent merkezindeki Lidya
Park Termal Otel’e taşınan kadın günleri dikkat çekicidir. Yazıda, söz
konusu otelin, gelin hamamları şeklinde düzenlenen hamamında
gerçekleştirilen kadın günleri yapısal ve işlevsel açıdan ele alınmıştır. Söz
konusu tespit ve değerlendirmeler yapılırken bu günleri organize eden otel
yetkilileri ve günlere katılan kadınlar ile derinlemesine mülakat ve gözlem
yöntemi ile elde edilen verilerden faydalanılmıştır. Geleneksel gelin
hamamı etkinliklerine popüler kültür unsurlarından eklenerek bazı
değişim, dönüşüm ve yenilemeye gidilen günlerin, bireylerin kolektif
hafızada yer alan kültürel unsurları kente uyarlayarak kenti yaşanılır ve
anlamlı kılma çabalarının bir göstergesi olduğu sonucuna varılmıştır.
Anahtar kelimeler: Eskişehir, kadın günleri, eğlence, hamam, otel,
değişim, yapı, işlev.

Women's Days Moving to Bridal Baths in the Context of Urban
Entertainment: Lidya Park Thermal Hotel Example

Abstract: As a result of industrialization in Turkey and increased job
opportunities in the city, migration to the cities accelerated, and large

* Bu makale, I. Uluslararası Türk Kültürü Sempozyumu’nda sunulmuş ancak yayımlanmamış aynı başlıklı
bildiri esas alınarak hazırlanmıştır.
** Doç. Dr., Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı
Bölümü, Eskişehir/TÜRKİYE, [email protected] ORCID ID: 0000-0001-8732-6043

Türk Kültürü: YIL / YEAR 2022, CİLT / VOLUME 15, SAYI / ISSUE 2, S / P. 99 – 115.
Araştırma Makaleleri / Research Articles

Makale Geliş Tarihi: 15.08.2022 - Makale Kabul Tarihi: 01.10.2022

Aslı BÜYÜKOKUTAN TÖRET

masses started to live in the cities. This situation reshapes the daily lives
of individuals as well as economic and political life and, accordingly, their
understanding of entertainment. New entertainment systems are created
in cities due to the need. Some updates and dissolutions occur in the
structure of traditional entertainment types or institutions, and some
completely disappear. This change takes place in line with the change in
the requirements and conditions of urban life, the nature of the individual
and society, basic requirements and expectations, marketing/presentation
and consumption habits. One of the entertainment that started to be held
with the formation and development of urban culture is women's days.
Women come together in a place where they determine their place and
time, have fun, socialize, develop their feelings of solidarity, cooperation
and belonging, and escape the pressures arising from social norms for a
short time. In this context, women's days moving to the Lidya Park
Thermal Hotel in the Eskişehir city center are remarkable. In the article,
the women's days carried out in the bath organized in the form of bridal
baths of the hotel in question are discussed in structural and functional
terms. While making the aforementioned determinations and evaluations,
the data obtained by in-depth interviews and observation methods were
used with the hotel officials who organized these days and the women who
participated in the days. It was concluded that the days of some change,
transformation and renewal by adding popular cultural elements to
traditional bridal bath activities are an indicator of the efforts of
individuals to make the city livable and meaningful by adapting the
cultural elements in collective memory to the city.
Key Words: Eskişehir, women's days, entertainment, bath, hotel, change,
structure, function.

Giriş

Türkiye’de 1950’li yıllarda başlayıp gelişen bir kentleşme olgusu söz konusudur.
Kırdan kente ve gelişmemiş bölgelerden gelişmiş bölgelere doğru olan ve
süreklilik arz eden bu hareketlilik, büyük oranda ekonomik ve sosyal
nedenlerden kaynaklanmaktadır. Kentte yaşamla birlikte birey ve toplum
hayatında büyük çapta bir sosyal değişim süreci de başlamıştır. Burada değişen
sadece fiziki mekân değil aynı zamanda sosyal hayattır. Köylü bir toplumun
kentli bir toplum niteliğini kazanma süreci ise gerek birey hayatında gerekse
toplumun kurumlarında farklı oranlarda değişimlere yol açmaktadır. Bunun yanı
sıra hızına yetişilemeyen teknolojik gelişmeler ve küreselleşme de toplumsal
yapıda değişmelere yol açmaktadır. Bu bağlamda, kentleşme süreci ile bireysel
ve toplumsal değişme birbirinden etkilenerek devam etmektedir.

Toplumun her alanını kapsayan bu değişim süreci, zincirleme bir şekilde
gerçekleşir. Bu noktada, 1950’lerde değişim ile birlikte, temel bir toplumsal ve
yapısal dönüşüm başlamış ve tüm topluma yayılmıştır. Yeni yaşam şekilleri,
tüketim alışkanlıkları, değişen değerler, yeni eğlence biçimleri, kitle iletişimin

100

KENT KÖKENLİ EĞLENCELER BAĞLAMINDA GELİN HAMAMLARINA TAŞINAN KADIN
GÜNLERİ: LİDYA PARK TERMAL OTEL ÖRNEĞİ

ve medyanın etkisinin artması neticesinde hayatın ve toplumun her alanı
değişime uğramıştır (Kıray, 2006: 329-333). Sanayileşme ve beraberinde
getirdiği kente göç ve modernite gibi dinamikler, kentlerde yeni eğlence
sistemlerinin doğmasına, yerel eğlence unsur ve türlerinin ya da kurumlarının
yapısında değişmelerin, çözülmelerin meydana gelmesine, hatta bazılarının
ortadan kalkmasına neden olmaktadır (Özdemir, 2005: 65). Bu değişimlerden
biri de kadın gün toplantılarının mekân olarak hamamlara taşınmasıdır.

Kadın günleri, geleneksel toplum hayatında kadınların yerini ve zamanını
kendilerinin belirlediği bir mekânda oturma, sohbet etme amacıyla bir araya
gelerek hoşça vakit geçirdikleri toplantıların kent hayatındaki devamı
niteliğindedir (Büyükokutan, 2012: 117-133). Oturmaya gitmeden farklı olarak
kadın günleri daha geniş bir katılımcı kitlesini içine alan, kendine has kuralları
olan biçimsel ve yoğun yapıya sahiptir (Tezcan, 1977: 178). Kent hayatında çok
sık bir araya gelemeyen kadınların, sevdiği arkadaşlarıyla görüşme fırsatı elde
ettikleri gerek sohbet ederek gerek müzik eşliğinde oyunlar oynayarak günlük
hayatın stresinden uzaklaştıkları günlerin sosyal psikolojik ve kültürel
işlevlerinin yanı sıra ekonomik işlevleri de bulunmaktadır (Tarhan, 2022: 216-

218).

Geleneksel toplum hayatındaki günlük sohbet toplantılarının, çat-kapı
misafirliklerin zamanla değişen koşullara ve imkânlara göre şekillenmesinin,
yenilenmesinin, yeni bir form kazanmasının göstergesi olan kadın günleri bugün
mekânsal olarak da bir değişim içerisindedir. Önceleri ağırlıklı olarak evlerde
düzenlenirken zamanla evlerden çay bahçesi, kafe, restoran ve lokanta gibi dış
mekânlara taşınan kadın günleri için bugün tercih edilen bir başka mekân da
hamamlardır. Bilindiği üzere hamamlar, bireylerin sadece bedensel temizlenme
ihtiyaçlarının değil aynı zamanda suyun hastalıklardan uzaklaştırma, iyileştirme,
yenileme özelliği nedeniyle ruhsal arınma ve bunun yanı sıra eğlenme,
sosyalleşme ihtiyaçlarını karşılama gibi pek çok işlevi bulunan kültürel
mekânlardan biridir (Kasapoğlu Akyol, 2020: 697). Kadınlar gün toplantılarını
hamama taşıyarak hem bedenen hem ruhen arınmakta hem de gönüllerince
eğlenmektedir.

Bireyler, bulundukları dönemin koşullarından, imkânlarından ve özelliklerinden
etkilenerek hayatlarını şekillendirmektedir. Yeni bir form kazanan kadın
günlerinin hamamlarda gerçekleştirilmeye başlaması da bununla ilişkilidir. Su,
kozmogonide, mitlerde, ritüellerde, ikonografide var oluşun kaynağıdır. Suyla
temas etmek, yenilenmek demektir (Eliade, 2003: 196). Kadın günlerinin
hamamlara olan mekânsal taşınmasında suya atfedilen söz konusu değer ve
önemin işletme sahipleri tarafından bilinmesi ve bu yönde girişimci ve yenilikçi
adımların atılması önemlidir. Bu bağlamda Eskişehir, kaplıcalarıyla termal bir

kent olarak bilinmektedir. Kent merkezinde ve hamam yolu caddesinde bulunan

101

Aslı BÜYÜKOKUTAN TÖRET

birçok termal tesis ve hamam aktif olarak hizmet vermektedir. Hamamlar,
bireylerin bedensel olarak arınmasının yanı sıra gelin hamamı, güvey hamamı,
loğusa hamamı gibi eğlencenin ön planda olduğu pek çok kutlamaya ev sahipliği
yaparken bugün bunlara kadın günleri de dâhil olmuştur.

Yazıda, Eskişehir kent merkezinde yer alan Lidya Park Termal Otel’in
hamamında gerçekleştirilen kadın günleri üzerinde durulacaktır.
Organizasyonun yapılacağı gün tıpkı gelin hamamları gibi düzenlenen otelin
hamamında gerçekleştirilen kadın günleri yapısal ve işlevsel açıdan ele
alınacaktır. Eskişehir’deki başka hamamlarda da kadın günleri yapılmakla
birlikte Lidya Park Termal Otel, gün yapılacağı saat diliminde hamamı sadece
gün grubuna tahsis etmesiyle katılımcılara ev rahatlığını sağlaması açısından
çalışmamıza daha fazla veri sunacağı düşünülmüştür. Bu bağlamda otel
yetkilileri, günlerini otelin hamamında yapan kadınlar ve günlere katılanlarla
derinlemesine mülakat yapılmıştır. Bunun yanı sıra günlerin gerçekleştirildiği
otelin hamamına inilerek gözlem yapılmış, gün sırasında çekilmiş fotoğraflardan
yararlanılmıştır. Otelin sosyal medya hesabında herkese açık olan paylaşılan
fotoğrafların kullanımı için otel işletmecilerinden izin alınmıştır. Kadınların
kendi aralarında rahatça eğlenebildikleri, müstehcen konuşmaları, şakaları
özgürce yapabildikleri kadın günlerine; hamamlarda suyun verdiği rahatlama da
eklenince bugün hamamlar günler için tercih edilen mekânlar hâline gelmiştir.
Kadın günlerinin hamamlara kadar nasıl taşındığı, günlerin hamamlarda ne
şekilde gerçekleştiği, yapısal ve işlevsel özellikleriyle ilgili açıklamaları, söz
konusu otel üzerinden devam ettirmekte fayda vardır.

1. Yapısal Özellikleriyle Hamamda Gerçekleştirilen Kadın Günleri

Eskişehir’deki Lidya Park Termal Otel’in ev sahipliği yaptığı kadın günlerinin
yapısal özelliklerinden söz etmeden önce otel işletmecilerinin, kadın günleri için
hamamı mekân olarak öne sürme nedenlerine değinilecek ardından günlerin
yapısal özellikleri icra mekânı, katılımcılar, zamanı, gün hazırlıkları ve işleyiş
başlıkları altında ele alınacaktır.

1.1. Hamamın Gün Mekânı Olarak Belirlenmesi

Önceki adı Beyoğlu Palace Termal Otel olan ancak şirketin bünyesindeki diğer
işletmelerle aynı çatı altında toplamak adına 2022 yılının ilk aylarında isim
değiştiren Lidya Park Termal Otel, Ali Çınar ve eşi Filiz Çınar tarafından
işletilmektedir. İşletme sahipleri, uzun süren pandemi sürecinde işletme olarak
kendilerine çok fazla zaman ayırdıklarını, “yeni bir yüz, yeni bir vizyon”
düşüncesiyle otelde birtakım değişikliklere gittiklerini belirtmektedir. Bu
değişikliklerden biri de otelin hamamının canlandırılmasıdır. Filiz Çınar, ilk
olarak gelin hamamlarında bazı güncellemeler yapmayı önerir. Düğünün önemli
bir aşaması olan gelin hamamlarının kent hayatında eski canlılığını kaybettiğini,

102

KENT KÖKENLİ EĞLENCELER BAĞLAMINDA GELİN HAMAMLARINA TAŞINAN KADIN
GÜNLERİ: LİDYA PARK TERMAL OTEL ÖRNEĞİ

yapılacak olan değişikliklerle böylesi bir kültürel değerin bilinmesine ve
sürdürülmesine aracı olabileceklerini belirtir. Bugün gençlerin kına gecesi ya da
bekârlığa veda partisi olarak da adlandırdıkları gelin hamamı etkinliklerinin
canlandırılması düşüncesine eşi de sıcak bakınca birlikte elektronik kültür
ortamında paylaşılan gelin hamamlarını incelemeye başlarlar. Geleneksel
kültürde icra edilen gelin hamamlarını iyi bilen Filiz Hanım, özü korumak
kaydıyla, eskiyi ve yeniyi sentezleyerek kendi otellerinin hamamına
uygulayabilecekleri bir konsept belirler. Bu noktada, toplumun önünde olan,
gençler tarafından sıkı takip edilen ünlülerin yaptıkları gelin hamamı
paylaşımları işletme sahiplerine model olur.

Lidya Park Termal Otel’de kent hayatının ihtiyaç ve beklentileri doğrultusunda
yenilenen ve canlandırılan gelin hamamı etkinlikleri beğenilip talep alınca Filiz
Hanım bu kez de kadın günlerini hamama taşımayı teklif eder. Kadınların bir
araya geldiği, sosyalleştiği, keyifli vakit geçirdiği, birikim yaptığı kadın
toplantıları pandemi sürecinde yapılamamıştır. Bunun birey için bir ihtiyaç
olduğunun farkına varan Filiz Hanım, kadınların hamamda hem bedensel olarak
temizlenip hem de eğlenerek rahatlayacaklarını düşünür. Gelin hamamı
konseptinin benzerini hazırlayarak ilk olarak kendi gün gruplarını otelin
hamamına davet eder.

Fotoğraf 1-2. Lidya Park Termal Otel’in Gelin Hamamı ve Kadın Günlerine Özel
Konseptleri

Ev ya da kafe, restoran gibi bir dış mekân yerine hamama yapılan davet
katılımcıları şaşırtır. Ancak suyun temizleyici, arındırıcı, rahatlatıcı özelliğine
yeme-içme ve eğlence de eklenince çok memnun kalırlar. Onlar da kendi
günlerini otelin hamamında yapmaya başlar. Otelde gün yapanlar ya da güne
katılanlar arkadaş gruplarında ve sosyal medya hesaplarında hamamda yaptıkları
günleri paylaşınca bilinmeye ve rağbet görmeye başlar. Talep artınca Filiz
Hanım gün organizasyonlarına tek başına yetişmekte zorlanır. Bu vesileyle hem
gelin hamamlarında hem de kabul günlerinde kendilerine yardımcı olacak bir
kadın personeli işe alır.

103

Aslı BÜYÜKOKUTAN TÖRET

1.2. Hamamın Gün Mekânı Olarak Hazırlanması

Lidya Park Termal Otel işletmecileri, gelin hamamı etkinliklerini yeniden
canlandırma ve kadın günlerini hamama taşıma hizmetlerini, otelin ismi ile
bitişik yazılan gelin hamamı adlı sosyal medya hesabında paylaşırlar. Hamamda
gerçekleştirilen gelin hamamı ve gün fotoğrafları, videoları ile rezervasyon
iletişim bilgileri sayesinde geniş bir kitleye ulaşılır. Gelin hamamı benzeri bir
konseptte hamamda kabul günlerini yapan kadınlar da fotoğraf ve videolarını
otel adını etiketleyip kendi sosyal medya hesaplarında paylaşınca hamamda
yapılan günlere olan ilgi artar. Gün gruplarının memnuniyeti diğer kadınların da
gün organizasyonunu hamama taşımalarına neden olur.

Lidya Park Termal Otel’in hamamında gün yapmayı planlayan gün sahibi ilk
olarak, bu tür organizasyonlarla ilgilenen Gözde Hanım ile iletişime geçer.
Otelin hamamında gerçekleştirilecek olan gün için otelin yapabilecekleri,
kendisinin getirecekleri, otelden beklentileri, güne katılacak kişi sayısı, hamam
ücretlerinin ödenme şekli gibi konularda bilgi alır. Karşılıklı beklentiler
konusunda anlaşıldığı takdirde bunlar yazıya dökülüp gün sahibi ile otel
işletmecileri arasında sözleşme imzalanır. Otel, gün sahibinden bir miktar kaparo
alır. Günün yapılacağı tarihten bir gün önce ya da gün bittikten sonra çıkışta da
geri kalan ücret alınır. Otelin belirttiği ücret, güne katılan kişiler arasında
bölüşülür. Herkes payına düşen miktarı gün sahibine verir (KK-1).1

Filiz Hanım’ın rehberliğinde Gözde Hanım, kadın günlerinin yapılacağı zaman
diliminde, lobinin bir kısmının davetlilere tahsis edilmesinden, hamamın
süslenerek hazırlanmasından, müzik sisteminin ayarlanmasından, yiyecek ve
içeceklerin servis edileceği bölümünün düzenlenmesinden sorumludur.
Hamamın süslenmesi konusunda gün sahibinin tercihleri ön plandadır. Bunun
yanı sıra yeme-içme masalarının düzenlenmesi, servis zamanı, eğlence sırasında
çalınacak müzikler gün sahibi ve arkadaşlarının istekleri doğrultusunda işletme
sahibi ve çalışanı tarafından yerine getirilmektedir (KK-2).

Yiyecekler güne katılan kadınlar arasında paylaşılarak evden getirilebileceği gibi
otel yetkilileri tarafından da hazırlanabilmektedir. Özellikle çalışan ve iş
çıkışında gelen kadınlar evden yiyecek getirmek istemedikleri için belli bir ücret
karşılığında otelden talep etmektedir. Otel, hamamda düzenlenecek olan tüm
kabul günlerinde meyve, çerez ve içecekleri ikram etmektedir. Servis tabağı,
çatal, kaşık, bıçak da hazır bulundurmaktadır. İstenildiği takdirde bir miktar ücret
farkıyla sarma ve çiğ köfte servisi yapılabilmektedir. Hamama kabuklu çerez,
karpuz, cam bardak alınmamaktadır. İkramlar hamamın girişindeki bir odaya
açık büfe servis şeklinde dizilmektedir. Servis masasında sıklıkla yöresel cevizli

1 Çalışma içerisinde kaynak kişiler (KK-1, KK-2, KK-3 …) şeklinde belirtilmiştir. Kişiler hakkındaki ayrıntılı
bilgilere (adı, soyadı, doğum yeri ve yaşı, mesleği, görüşme tarihi) yazının sonunda yer verilmiştir.

104

KENT KÖKENLİ EĞLENCELER BAĞLAMINDA GELİN HAMAMLARINA TAŞINAN KADIN
GÜNLERİ: LİDYA PARK TERMAL OTEL ÖRNEĞİ

haşhaşlı bükme, sarma, börek, kek, poğaça, kısır, mercimek köftesi, makarna
salatası bulunmaktadır (KK-1).

Fotoğraf 3-4. Kadın Günleri İçin Hazırlanan İkramlar

Gün toplantısının hamamda yapılacağı zaman aralığından önce hamam, tıpkı
gelin hamamı gibi süslenir. Mermer kurnaların musluklarına kırmızı ya da gün
sahibinin istediği renkte tüller bağlanır. Tüllerin üzerine rengârenk yapay
çiçekler takılır. Hamam tasları tek bir yöne bakacak şekilde kurnaların önüne
dizilir. Hamamın duvarlarındaki askılara da renkli tüller takılır. Göbek taşının
etrafına boydan boya renkli tül bağlanır. Kurdele yapılarak ortasına büyükçe bir
çiçek yerleştirilir. Göbek taşının üzerine uzun bir şamdan, farklı boyutlarda
objeler, ibrikler ve kokulu mumlar konur. Uçlarına renkli ipler bağlanan defler,
davetli sayısına göre gruplandırılarak göbek taşının çevresine dağıtılır. Hamamın
içine dekoratif metal ayaklı çiçeklikler yerleştirilir (KK-1).

Fotoğraf 5-6. Kadın Günleri İçin Yapılan Hamam Hazırlıkları

Hamam kurnalarının arkasındaki çini işlemeli mermer panolara da boydan boya
renkli tüller asılır. Kurnalara bir miktar su doldurularak içine çiçekler ve yanan
kokulu mumlar yerleştirilir. Hamamın havuzu da o gün için özel olarak
temizlenir. Sıcaklığı ayarlanır. Havuzun kenarındaki mermerin üzerine belli
aralıklarla renkli tüller ile kokulu mumlar yerleştirilir. İçine de farklı renklerde
balonlar atılır (KK-1).

105

Aslı BÜYÜKOKUTAN TÖRET

Fotoğraf 7-8. Hazırlık Aşamasında Süslenen Mermer Panolar ve Hamam Havuzu

Hamamda kullanılacak olan kese, lif, sabun, şampuan, tarak gibi malzemelerin
temini kişiye ait olmakla birlikte hazırlıksız gelen davetlilere belli bir ücret
karşılığında verilmek üzere bulundurulmaktadır. Bununla birlikte güne katılan
kadınlara ücretsiz olarak verilecek olan ortak kullanımdaki peştamal, terlik ve
havlular hazırlanmaktadır.

Fotoğraf 9-10. Katılımcılar İçin Hazırlanan Taç, Def, Oryantal Kemeri ve Şallar

Kabul günleri için gelin hamamında olduğu gibi davetlilere verilen boncuk
işlemeli terlikler dikkat çekicidir. İsteyen misafirler kendi terliklerini de
getirebilmekle birlikte her kullanımdan sonra temizlenen bu terlikler çoğu kişi
tarafından tercih edilmektedir (KK-2).

Fotoğraf 11. Boncuk İşlemeli Terlikler

Kabul gününün eğlence kısmının ardından kese-köpük masajı ve diğer masaj
çeşitlerinden yaptırmak isteyen kadınlar olmaktadır. Bunun için de gerekli

106

KENT KÖKENLİ EĞLENCELER BAĞLAMINDA GELİN HAMAMLARINA TAŞINAN KADIN
GÜNLERİ: LİDYA PARK TERMAL OTEL ÖRNEĞİ

temizlik ve sağlık koşullarında hizmet veren keseciler/natırlar ve uzman
masözler hazır bulundurulmaktadır (KK-1).

1.3. Hamamda Gerçekleştirilen Günlerin Katılımcıları

Kabul günlerini sürekli hamamda yapmak gibi bir zorunluluk olmaması,
hamamın gün sahibinin ve katılımcılarının tercihi olması nedeniyle, hamamda
yapılacak olan güne katılan kişi sayısı, gün ekibinin hâli hazırdaki kişi sayısı
kadardır. Diğer bir ifadeyle, kişi sayısı günü düzenleyen kadınlar tarafından
önceden belirlenmiştir. Kadınlar anlaşabildikleri, kendilerine yakın buldukları,
gelir düzeyi bakımından eşit oldukları, uyumlu olduğunu düşündükleri kişileri
ekibe dâhil etmişlerdir (KK-5). Mekân olarak hamam tercih edileceğinde,
hamamın kapasitesi göz önünde bulundurulmak durumundadır. Lidya Park
Termal Otel’in hamamı çok geniş olmamakla birlikte 20-30 kişilik gruplara ev
sahipliği yapılabilmektedir. Ancak gün ekibinin daha rahat hareket edebilmesi
için 20 ideal bir sayı olarak görülmektedir ki diğer mekânlardaki günlerde de
ortalama sayı böyledir.

Hamamda gerçekleştirilen günlere katılacak olan kişiler için belli bir yaş aralığı
zorunluluğu bulunmamakla birlikte otel yetkililerinin ifadeleri ve kendi
gözlemlerimize göre katılımcıların yaş aralığı otuz beş-altmış yaş arasındadır.
Genellikle çalışmayan kadınlardan oluşmaktadır. Bunun yanı sıra hafta içinde
çalışan ya da torunlarına bakan kadınlar hafta sonlarında gün arkadaşlarıyla bir
araya gelmek ve rahatlamak istemektedir.

Kabul günü her ne kadar hamamda gerçekleşecek olsa da bu hamam kent
merkezindeki bir otelin hamamı olduğu için katılımcılar kılık kıyafetlerine özen
gösterirler. Özellikle gün sahibi, misafirlerini ilk olarak otelin lobisinde
ağırlayacağı için şık giyinir, makyaj yapar, saçlarını taratır. Benzer şekilde
katılımcılar arasında da o güne özel kuaföre gidenler, makyaj yapan/yaptıranlar
olur (KK-3).

Hamamda yapılan günlere bebeklerin, çocukların getirilmesi pek istenmemekle
birlikte bırakacak yeri olmayanlar çocuklarını yanlarında getirebilmektedir.
Burada da eğer çocuk erkekse, 0-2 yaş aralığından büyük olanlar, ruhsal açıdan
olumsuz etkilenebileceği gerekçesiyle hamama alınmamaktadır. Altı yaşa kadar
olan çocuklardan ücret talep edilmemektedir. Altı aylık bebeğin dahi getirildiği
görülen günlerde bebekler/çocuklar havuzda yüzdürülmektedir (KK-2).

Katılımcılar arasında, gün sahibinin yanında bulunarak ona destek olan,
güvendiği bir arkadaşı vardır. Hamama girişten, misafirlerin otelden
uğurlanmasına kadar olan süreçte gün sahibiyle birlikte hareket eden bu kişi
insani ilişkileri iyi olan, sohbet etmeyi seven, güler yüzlü, grubu yönlendirebilen

107

Aslı BÜYÜKOKUTAN TÖRET

biridir (KK-3). Hamamda, suyun verdiği rahatlama ve gevşeme ile günlük
hayatta dile getirilemeyecek bazı özel konuların da paylaşıldığı göz önünde
tutulduğunda bu kişinin sır saklayabilen ve gün ekibini de bu konuda uyaran biri
olması gerekmektedir.

Kabul günü hamamda yapılacağı zaman, elden para ya da altın vermenin çok
güvenli olmayacağı düşüncesiyle, katılımcılar otelin hamamına gelmeden önce
gün sahibinin banka hesap numarasına kararlaştırılan parayı ya da o günkü
kurdan altının karşılığını gönderirler (KK-5).

1.4. Hamamda Gerçekleştirilen Günlerin Zamanı

Gün toplantılarının yapılma sıklığı gün ekibine göre değişebilmekle birlikte
hamamda düzenlenecek olan günler genellikle ayda bir kez yapılmaktadır. Ayın
hangi gününde olacağı konusunda ise otelin müsaitlik durumuna da
bakılmaktadır. Hafta sonlarında otelin çok yoğun olması ve hamamdan otel
müşterilerinin yararlanmak istemesi nedeniyle hafta sonu gün organizasyonu
alınmamasına özen gösterilmektedir. Ancak gün ekibi hafta içinde bir araya
gelemiyorsa ya da mutlaka hafta sonunda yapmak istiyorsa fiyat biraz daha
yüksek tutularak rezervasyon gerçekleştirilebilmektedir (KK-2).

Hamamdaki gün toplantıları ağırlıklı olarak kış aylarında yapılmaktadır. Bunda
yazın okulların tatil olması ve hava sıcaklığı büyük etkendir. Otelin hamamı saat
15.00-18.00 ile 19.00-23.00 arasındaki zaman dilimlerinden birini gün grubuna
rezerve etmektedir. Çalışan kadınlar iş çıkışında gelebilecekleri 19.00-23.00
arasını tercih ederken diğerleri ev durumlarını gözeterek ortak bir saat
belirlemektedir. Söz konusu saat aralıklarında hamama otel müşterisi ya da
dışarıdan müşteri alınmamaktadır. Hamam o saatlerde sadece organizasyona ev
sahipliği yapmaktadır (KK-1).

1.5. Hamamın Kabul Günlerine Ev Sahipliği Yapması

Gün sahibinin arzusuna ve katılımcıların maddi durumuna göre gerçekleştirilen
hamam hazırlıkları tamamlandıktan sonra sıra gün sahibi tarafından misafirlerin
karşılanmasına gelir. Güne ev sahipliği yapan kişi, gün katılımcılarını otelin
lobisinde ayakta bekleyerek güler yüzle karşılar. Bu sırada kendisine eşlik eden
Gözde Hanım ile birlikte misafirlerin hırka, pardösü, mont, kaban gibi
kıyafetlerini alır ve onları lobideki koltuklara geçirir. Tüm katılımcılar
geldiğinde otel çalışanları tarafından kahve ikramı yapılır. Kendilerine ayrılan
yarım saatlik süre içerisinde ev sahibinin öncülüğünde hâl hatır sorulur. Toplu
fotoğraf çekimi yapılır.

Kahvelerin içilmesinin ardından Gözde Hanım, kişi sayısına göre davetlileri
gruplara ayırıp gruplar hâlinde otelin hamamıma indirir. Davetliler hamama

108

KENT KÖKENLİ EĞLENCELER BAĞLAMINDA GELİN HAMAMLARINA TAŞINAN KADIN
GÜNLERİ: LİDYA PARK TERMAL OTEL ÖRNEĞİ

girmek için kendilerine ayrılan bölümde hazırlanırlar. Genellikle modaya uygun
mayo ya da bikiniler tercih edilir. Bunların üzerlerine de şık plaj kıyafetlerinden
alınıp gün terliklerini giyilir. Bu sırada gün sahibi de tıpkı gelin hamamına
hazırlanan gelin gibi süslenir. Katılımcılar hazırlanırken bir yandan da getirilen
yiyecekler alınıp hamamın girişindeki odaya yerleştirilir.

Katılımcıların, gün sahibinin ve yiyeceklerin hazırlanmasından sonra gün ekibi
davul eşliğinde hamama alınır. Bir nevi gelin olan gün sahibi öne geçip davulu
eline alır, arkadaşları da arkasına sıralanarak davul eşliğinde hamama girilir.
Katılımcıların ellerine def verilir, bileklerine süslü bantlardan takılır, bellerine
Shakira kemerleri olarak adlandırılan oryantal kemerleri bağlanır. Elleriyle dans
figürleri yaparak gün sahibine eşlik ederler. Önden bir provası yapılmayan
hamama giriş aşamasında Gözde ve Filiz Hanımlar ekibi yönlendirir.
Katılımcıların ruh hâline ve enerjisine göre değişen bu giriş, her günde farklı
olmaktadır. Bunun yanı sıra bazı gün grupları giriş töreni istememektedir. Böyle
durumlarda grup doğrudan hamama alınmakta, tercih ettikleri müzikler eşliğinde
oynamakta, istedikleri şekilde eğlenmektedir.

Otel yetkililerinin rehberliğinde eğlenceli bir şekilde hamama girişin ardından
gün sahibi elinde davulla göbek taşının üzerine çıkıp oynar. Arkadaşları da
göbek taşının etrafında dönerek ona eşlik eder. Ardından hamamdaki geniş
alanda daire olunup gün sahibi ortaya alınarak oynanır. Gözde Hanım, geride
bekleyerek gün ekibinin istediği parçaları internetten bulup çalar. Gün ekibinin
içinde def çalmayı bilen biri varsa ona özel olarak yöresel oyun havalarından
çaldırılır. Genellikle yaşça diğerlerinden büyük olan bu kişi kendi yaşanmış
hikâyelerinden anlatıp, türküler söyleyerek kimi zaman grubu hüzünlendirir,
kimi zaman eğlendirir. Bu sırada gün sahibi merkezde olacak şekilde farklı
pozlar verdirilip fotoğraf çekimi yapılır.

Fotoğraflar 12-13. Gün Sahibi ve Arkadaşları Göbek Taşında Eğlenirken

Yeme içme zamanını gün sahibinin onayıyla Gözde Hanım yönlendirir.
Oynamaktan yorulan misafirler açık büfe tarzında servis edilen yiyeceklerin
bulunduğu odaya davet edilir. Soyunma alanında bulunan iki uzun koltuk
karşılıklı konularak davetliler oturtulur. Bu alan biraz dar olduğu için çoğu kişi

109

Aslı BÜYÜKOKUTAN TÖRET

ayakta durur. Yeme içme sırasında da sohbet edilerek, eşler ve çocuklar hakkında
konuşularak dertleşilir. Misafirler yeme içme konusunda serbesttir, istenildiği
takdirde tekrar yenilebilmektedir.

Keyifli bir şekilde yenen yemekten sonra tekrar hamama dönülür. Çalan
müzikler eşliğinde katılımcılar ve gün sahibi oyun oynayarak, halay çekerek
eğlenirler. Hiç oturulmayan günlerde kadınlar oynamanın yanı sıra ara ara
hortumu alıp birbirlerini ıslatırlar. Yeri gelince fıkra anlatılıp, bilmece sorularak,
yeri gelince mâni atılarak eğlenilir, deşarj olunur. Çocuklarıyla gelenler varsa
kişisel güvenlik tedbirlerini alıp çocuklarını hamamın havuzuna koyarlar. Onlar
da havuzda eğlenirler.

Eğlencenin ardından davetliler yıkanmaya başlar. İstenildiği takdirde belli bir
ücret karşılığında keseciler/natırlar gelir. Hizmet almak isteyen kişi/leri göbek
taşına yatırarak bütün vücudu kese ile keseleyip sabunlar. Ardından masaj
yaptırmak isteyenlere masözler tarafından farklı masaj seçenekleri sunulur.

Otelin hamamı üç saat boyunca gün grubuna ayırılır. Gün ekibinin olduğu zaman
diliminde dışarıdan ya da otelden hiçbir müşteri hamama alınmaz. Eskişehir’de
gün organizasyonu yapılan diğer hamamlarda, çoğu zaman müşteri varken
içeriye gün grubunun da alındığını belirten Filiz Hanım, bu konuda hassas
davrandıklarını ifade etmiştir. Üç saat boyunca hamam, gün sahibinin evi gibi
düşünülür. Bu sürede hamamda gönüllerince eğlenen, temizlenen, arınan,
rahatlayan kadınlar kıyafetlerini değiştirip tekrar lobiye alınır.

Gün sahibi ve grubu lobide dinlenir. Bu sırada isteyen misafirlere otel görevlileri
tarafından kahve ya da çay ikram edilir. Bir sonraki gün toplantısının yeri,
zamanı ve içeriği karara bağlanır. Ardından gün sahibiyle birlikte Gözde ve Filiz
Hanımlar, misafirleri otelin kapısına kadar uğurlar. Otelin önünde de toplu
fotoğraf çekimi yapılır. “Çok rahatladık”, “Çok güzel eğlendik” deyip gün
sahibine ve otel yetkililerine teşekkür eden misafirler evlerine dağılır.

2. İşlevsel Özellikleriyle Hamamda Gerçekleştirilen Kadın Günleri

William Bascom, folklorun işlevlerinin en önemlilerini dört başlık altında
toplanmıştır. Bascom’a göre “eğlence”, folklorun en önemli işlevlerindendir
ancak başka işlevleri de vardır (Bascom, 2005: 146). Hamamda gerçekleştirilen
kadın günlerinin işlevlerinden söz edildiğinde, evlerde ya da diğer dış
mekânlarda yapılan günlerin işlevlerinin büyük oranda hamam için de geçerli
olduğunu söylemek mümkündür. Günler; kadınların eğlenmesi, sosyalleşmesi,
hemcinsleriyle sohbet ederek, dertleşerek rahatlaması, birikim yapması
açısından işlevseldir. Mekân olarak hamama taşınınca bu işlevlere temizlenme,
arınma ve bedensel rahatlama da dâhil olmaktadır. Suyun rahatlatıcı özelliği
eğlencenin şeklinden sohbet konularına kadar yansımaktadır. Diğer gün

110

KENT KÖKENLİ EĞLENCELER BAĞLAMINDA GELİN HAMAMLARINA TAŞINAN KADIN
GÜNLERİ: LİDYA PARK TERMAL OTEL ÖRNEĞİ

mekânlarında dile getirilmekten kaçınılan bazı söz ve eylemler hamamda daha
rahat söylenip icra edilebilmektedir. Gelin hamamı benzeri bir konseptle
misafirlerin ağırlandığı hamamlar, geleneksel gelin hamamı etkinliklerinin
canlandırılması ve hamam kültürünün yaşatılması açısından önemlidir.
Hamamda gerçekleştirilen kadın günlerinin işlevleri Lidya Park Termal Otel’den
elde edilen veriler üzerinden sürdürülecek olursa;

2.1. Hamamda Gerçekleştirilen Günler Kadınları Rahatlatır

Suyun ısıtılması ile oluşturulan buhar banyosu olarak adlandırılabilecek olan
hamam, bireyleri fiziksel ve psikolojik olarak rahatlatan bir mekândır.
Dolayısıyla, gerçekleştirilme amaçları arasında kadınların, kendilerine yakın
buldukları arkadaşları ile bir araya gelerek sohbet etmek, dertleşmek ve böylece
rahatlamak bulunan günlerin hamamda yapılması tesadüfi değildir. Kadınlar
rahat kıyafetleriyle sıcak buharın altında üç saat boyunca kalmaktadır. Buhar,
vücudu canlandırıp rahatlatırken, günlük hayatın stres ve gerginliği ile mücadele
açısından da işlevseldir. Roman havası, çiftetelli, oryantal gibi hareketli müzikler
ve oyun havaları eşliğinde dans eden kadınlar sadece bedenen değil zihnen de
rahatlamaktadır. Hamamdaki hortumu alıp birbirlerini ıslatmak, şakalar yapmak
ve içlerinden geldiği gibi davranmak, konuşmak onlara kendilerini iyi
hissettirmektedir. Kabul günü için hamamda ayrılan sürenin sonlarına doğru
birbirlerine kese atarak ya da kesecilere yaptırarak vücutlarını kirden arındıran
kadınlar bunun kendilerine terapi gibi geldiğini, hamamdan çıktıkları zaman
rahatladıklarını ve yenilendiklerini hissettiklerini ifade etmektedir.

2.2. Hamamda Gerçekleştirilen Günler Kadınları Sosyalleştirir

Gün grubundaki kadınlar, gün sahibinin günü hamamda yapma teklifini gönüllü
olarak kabul edip katıldıkları için bu durumdan zevk almaktadır. Bu da
sosyalleşme açısından uygun bir zemin hazırlamaktadır. Hâlihazırda birbirlerini
tanıyan kadınlar, hamamın daha samimi ve içten bir ortam olduğunu belirterek,
arkadaşlık ilişkilerini pekiştirilmesi bakımından işlevsel olduğunu söylemektedir
(KK-4). Suyun verdiği rahatlıkla müstehcen fıkralar anlatan, espriler yapan,
anılarını paylaşan kadınlar sosyalleşmektedir. Bilhassa çalışmayan ya da
torunlarına bakan kadınlar için bu mekânların önemi daha büyüktür.
Arkadaşlarıyla keyifli vakit geçiren, yakınlaşan, ağlaşan kadınlar sosyalleşme
açısından doyuma ulaşmaktadır. Bu durum kadınlar arasındaki birlik, beraberlik
ve dayanışma ruhunu da güçlendirmektedir. Öyle ki doğum, evlilik, hastalık,
ölüm gibi manevi desteğe ihtiyaç duyulan kritik anlarda birbirlerinin yanında
olmaktadırlar. Bunun yanı sıra gün grubu, kendi aralarında oluşturmuş oldukları
WhatsApp grubu üzerinden de sosyalleşmeye devam etmektedir. Burada gerek
kabul günlerine dair fotoğraf ve video paylaşımlarıyla gerekse günlük hayata
dair konular hakkındaki bilgi aktarımlarıyla iletişimlerini sürekli kılmaktadırlar.

111

Aslı BÜYÜKOKUTAN TÖRET

2.3. Hamamda Gerçekleştirilen Günler Kadınları Eğlendirir

Hamamdaki eğlencenin şekli, başta gün sahibi olmak üzere katılımcıların
tercihine göre değişmekle birlikte değişmeyen şey, kadınların gönüllerince
eğlenmesidir. Katılımcılar, otel yetkililerinin gelin hamamı benzeri
canlandırmalarıyla ya da kendi kendilerine oyun oynayıp eğlenmektedir.
Eğlenceye eşlik eden müzik, katılımcılardan gelen istekler doğrultusunda, otel
yetkilisi tarafından ayarlanmaktadır. Grubun içinde def çalmayı bilen bir kadın
varsa eğlence daha da canlı olmaktadır. Bikini ve mayolarıyla göbek taşının
üzerine çıkarak ya da etrafında dönerek halay çeken, oynayan, şarkı söyleyen,
şarkılara eşlik eden kadınlar her türlü toplumsal norm ve baskılardan uzak
hissettikleri bir ortamda rahatça eğlenirler. Kahkahalar atarak deşarj olurlar.
Çocuklarını ya da torunlarını yanlarında getirmiş olsalar dahi onların da havuzda
keyifli birkaç saat geçirmeleri kendilerini mutlu eder. Eğlence sırasında yenilen
ikramlıklar eğlenceye renk katar.

2.4. Hamamda Gerçekleştirilen Günler Kentte Gelin Hamamı
Etkinliklerini Canlandırır

Önceden düğünlerin önemli bir etkinliği olan gelin hamamlarının, bugün kent
merkezinde icra edilmemeye başladığını fark eden hamam işletmecileri, bu
geleneğin güncellenerek tanıtılmasına ve sürekliliğinin sağlanmasına yönelik
hizmetlerde bulunmaktadır (Kasapoğlu Akyol, 2020: 698). Bunlardan birisi de
Eskişehir’de bir otelin hamamının gelin hamamı konseptinde hazırlanarak, kadın
günlerinin icra mekânı olarak sunulmasıdır. Burada otel işletmecileri, geleneksel
gelin hamamı etkinliklerini kadın günlerine uyarlamaktadır. Hamamın
süslenmesinden, müzik eşliğinde eğlenmeye, yenilip içilmeye, temizlenmeye
kadar böyledir. Gün sahibi, gelin adayı rolünü üstlenmekte, onun tercih ve
taleplerine öncelik verilmektedir. Tıpkı gelin adayı gibi müzik eşliğinde hamama
alınmakta, bu sırada en yakın arkadaşı başta olmak üzere diğerleri de onu yalnız
bırakmamaktadır. Göbek taşının üzerine çıkarılan gün sahibinin etrafında,
ellerinde tefler, bellerinde oryantal kemerleri ile dans eden kadınlar âdeta
“teatral” bir ortamda gelin hamamı gösterimini gerçekleştirmektedir. Gün
katılımcılarının yaş aralığının otuz beş ile altmış arasında değişmesi göz önüne
alındığında, geleneksel olanın canlandırılmasına yönelik bu gayret, kültürün
korunması ve aktarılması açısından işlevseldir. Gün sahibinin, modaya uygun
bikini ya da mayosuyla ön plana çıkarıldığı, tüm gözlerin üzerinde olduğu,
merkeze alınarak etrafında dans edildiği kabul günleri, gelin hamamlarında gelin
adayının, otorite tarafından sınanmasını andırmaktadır. Bu bağlamda, kent
hayatında değişerek, dönüşerek, güncellenerek kendisine yaşam alanı bulan
gelin hamamı geleneği, kadın günleri aracılığıyla daha geniş kitlelere
yayılabilmektedir. Gelin hamamı konseptinde gerçekleştirilen günlerin gerek

112

KENT KÖKENLİ EĞLENCELER BAĞLAMINDA GELİN HAMAMLARINA TAŞINAN KADIN
GÜNLERİ: LİDYA PARK TERMAL OTEL ÖRNEĞİ

otelin gerekse güne katılan kadınların sosyal medya hesaplarında paylaşılması
ise söz konusu kitleyi daha da genişletmektedir.

2.5. Hamamda Gerçekleştirilen Günler Hamam Kültürünü Yaşatır

Türk kültüründe hamam sadece temizlenmek için değil gelenekleri ile de bir
önem taşıyan bir mekândır. Osmanlı’da hamamlar özellikle kadınların
toplandığı, sohbet edip eğlendikleri, güzelleştikleri, erkek annelerinin oğullarına
kız beğendiği, güncel olayların konuşulduğu yerlerdir (Taşçıoğlu, 1998: 21). Bu
bağlamda, otelin hamamını kabul günleri için organize eden işletme sahipleri,
ekonomik kazanç elde etmenin yanı sıra kent toplumunda hamam kültürünün
yaşatılması ve aktarılması noktasında önemli bir kültürel işlevi de yerine
getirmektedir. Bugün kent hayatının gerekliliklerine bağlı olarak bireylerin
önceliklerinin değiştiğini belirten otel işletmecileri, hamam kültürü ve bu kültür
etrafında şekillenen kültürel etkinlikleri canlandırmak istemişlerdir. Gerek gelin
hamamı etkinlikleri gerekse gelin hamamı konseptinde gerçekleştirilen kabul
günleri kent hayatında hamam kültürünün değişerek, dönüşerek, güncellenerek
yaşatılmaya çalışılması bakımından önemlidir.

Sonuç

Kent kültürü; kentte yaşayan bireylerin ortak ihtiyaçları ve ilgi alanları
noktasında buluşarak ürettikleri değerler bütünüdür. Bireyler ya kolektif
hafızada yer alan kültürel unsurları kente uyarlayarak ya da kentin yaşam
koşulları ve gereklilikleri doğrultusunda yeni değerler oluşturarak kenti kendileri
için yaşanılır ve anlamlı kılmaya çalışmaktadır. İş hayatı ve ev yaşamı arasındaki
çizgide gidip gelen bireylerin gerilimi de yüksektir. Buna Türkiye’nin de üç
yıldan beri mücadele verdiği COVID-19 salgını eklenince durum daha da
ciddileşmektedir. Bireyler kent içinde rahatlayıp, eğlenebileceği mekân
arayışındadır. Her birey farklı kültürel, sosyoekonomik geçmişe sahip olduğu
için eğlence anlayışları da farklılık göstermektedir. Ancak müziğin eşlik ettiği
eğlencenin birleştirici bir özelliği vardır.

Durumun farkında olan Lidya Park Termal Otel işletmecileri, pandeminin
etkinliğini kaybetmesinin ardından hamam geleneğini ve eğlencelerini
otellerinin hamamında yeniden canlandırmaya çalışmışlardır. İşe, bir zamanlar
düğünlerin önemli bir parçası olan gelin hamamlarından başlayan işletmeciler,
geleneksel gelin hamamı etkinliklerine popüler kültür unsurlarından ekleyerek
bazı değişim, dönüşüm ve yenilemeye gitmişlerdir. Geleneksel gelin hamamı
uygulamalarını araştırıp öğrendiklerini belirten işletmeciler, kent merkezinde
geleneği yeni nesle aktarabilmek ve sürekliliğini sağlayabilmek adına eğlencenin
şeklinde bazı güncellemeler yapmışlardır. Toplumda öne çıkan sanatçıların
yaptığı kına gecelerini, bekârlığa veda partilerini izleyerek hamama

113

Aslı BÜYÜKOKUTAN TÖRET

uyarlamışladır. Gerek otelin gerekse kişilerin sosyal medya hesaplarında yapmış
oldukları paylaşımlarla gelin hamamı etkinlikleri rağbet görmeye başlamıştır.

Kent merkezindeki otelin hamamını kadınlar için çekici hâle getiren gelin
hamamı etkinliklerinin eğlence boyutu tutulunca otel işletmecilerinin aklına bu
kez kadın kadına yapılan kabul günleri gelmiştir. Kadınların bir araya gelip
eğlenceli vakit geçirdikleri, günlük hayatın stresinden uzaklaştıkları, sohbet edip
rahatladıkları, ekonomik getirisi de olan kabul günlerini tıpkı gelin hamamı
organizasyonları gibi düzenlenip eğlence kısmını vurgulayarak sunmuşlardır.
Böylece kent hamamlarının ve hamam kültürünün olduğu Eskişehir’de bir otelin
hamamında yıkanma, bedensel temizlenme işlevlerinden ziyade eğlenme daha
belirleyici ve öncelikli işlev hâline gelmiştir. Otel hamamında düzenlenen bu
organizasyonların arka planında, pandemi sürecinde ortaya çıkan ekonomik
kayıp ve ticari beklentilerin olduğu açıktır. Buna rağmen geleneğin
güncellenerek kent hayatında sürekliliğinin sağlanabileceğini göstermesi
bakımından önemlidir.

Lidya Park Termal Otel örneğinde görüldüğü üzere gelenek, özüne uygun
güncellemelere açıktır. Bu bağlamda, eğlenme ihtiyacının farkında olunması ve
kentin yaşam koşulları göz önünde bulundurularak güncellenmesi bireyleri
mutlu etmektedir. Geleneksel olanın özü korunduğu müddetçe birey daima onda
kendinden, geçmişinden bir parça bulacaktır. Bu parça geleneğin yenilenen,
güncellenen şekliyle kabulünü kolaylaştıracaktır. Eskişehir’de kabul günlerinin
yapıldığı tek hamamın Lidya Park Termal Otel’in hamamı olmaması da
güncellenen geleneğin yaygınlaşma ihtimalinin habercisidir. Babasından
devraldığı hamamı sadece kadınlar için düzenleyen Feyza Özkeçeci, gün
geçtikçe unutulan hamam kültürünü canlandırmak ve hemcinslerini mutlu etmek
için tamamı kadınlardan oluşan çalışanlarının desteğiyle kabul günleri gibi özel
günler için organizasyonlar düzenlemektedir.

Kentteki otel ve hamam işletmecileri gibi yerel yönetim de bireylerin ihtiyaç ve
beklentileri noktasında dikkatli bir gözlemci olmalıdır. Kentte yaşayan bireylerin
eğlenme, rahatlama ihtiyaçlarını ne şekilde karşıladıklarını araştırmalıdır. Birey
ve toplumun ihtiyaçları doğru bir şekilde okunup anlaşıldığı takdirde geleneksel
olanı bu doğrultuda güncellemek zor olmayacaktır. Kültürde var olanın, yeni
yaşam şartlarına uyumlu hâle getirilmesi ve ihtiyacı karşılaması geleneğin
sürekliliğini sağlayacaktır. Kabul günleri gibi eğlencenin ön planda olduğu
ortamların aynı zamanda birçok geleneğin aktarılması ve yaşarılması işlevini
yerine getirdiği düşünüldüğünde, yerel yönetimin bireye ve topluma icra için
gerekli olan kültürel zemini sunması faydalı olacaktır.

114

KENT KÖKENLİ EĞLENCELER BAĞLAMINDA GELİN HAMAMLARINA TAŞINAN KADIN
GÜNLERİ: LİDYA PARK TERMAL OTEL ÖRNEĞİ

KAYNAKLAR

1. Yazılı Kaynakça

BASCOM, William R. (2005). “Folklorun Dört İşlevi”. (Çev.: Ferya Çalış).
Halkbiliminde Kuramlar ve Yaklaşımlar 2. Haz: Oğuz, M. Öcal ve diğer.
Ankara: Geleneksel Yayıncılık, 125-152.

BÜYÜKOKUTAN, Aslı (2012). “Geleneksel Altın Günlerine Halkbilimsel Bir
Yaklaşım: ‘Muğla Örneği’”, Karadeniz (Black Sea-Çernoye More) Sosyal
Bilimler Dergisi, 4 (14): 117-133.

ELIADE, Mircea (2003). Dinler Tarihine Giriş, (Çev.: Lale Arslan). İstanbul:
Kabalcı Yayınları.

KASAPOĞLU AKYOL, Pınar (2020). “‘Suyla Arınma’dan Modern Zamanların
‘Gelin Hamamı’na: Tarihi Karacabey Hamamı’nda Gelin Hamamı”,
Folklor/Edebiyat, 26 (103): 691-706.

KIRAY, Mübeccel B. (2006). Toplumsal Yapı Toplumsal Değişme, İstanbul:
Bağlam Yayınları.

ÖZDEMİR, Nebi (2005). Cumhuriyet Dönemi Türk Eğlence Kültürü, Ankara:
Akçağ Yayınları.

TARHAN, Esra (2022). “Adana’da Düzenlenen Geleneksel Altın Günlerinin
Yapısal ve İşlevsel Özellikleri”, Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Dergisi, 19 (49): 209-221.

TAŞÇIOĞLU, Tülay (1998). Türk Hamamı, İstanbul: Duran Ofset.
TEZCAN, Mahmut (1977). Boş Zamanlar Sosyolojisi, Ankara: Doğan

Matbaası.

2. Sözlü Kaynakça

KK-1: Filiz Çınar, Eskişehir, 1968, Lise mezunu, İşletme sahibi. Görüşme tarihi:
04.07.2022.

KK-2: Ali Çınar, Eskişehir, 1965, Üniversite mezunu, İşletme sahibi. Görüşme
tarihi: 04.07.2022.

KK-3: Kimlik bilgilerine yazıda yer verilmesini istemiyor. Görüşme tarihi:
08.07.2022.

KK-4: Feyza Özkeçeci, Eskişehir, 1989, Üniversite mezunu, İşletme sahibi.
Görüşme tarihi: 03.08.2022.

KK-5: Sevinç Sıraç, Eskişehir, 1966, Lise mezunu, Esnaf. Görüşme tarihi:
04.08.2022.

115



DEDE KORKUT’UN DUASI*

Ferdi GÜZEL**

Özet: Kitab-ı Dede Korkut’ta yer alan her boyun sonunda Dede Korkut’un
destan kahramanları için dua ettiği görülmektedir. Fakat her boyun
sonundaki dualar birbirinin aynısı değildir, dualar arasında birtakım
farklar mevcuttur. Kanaatimize göre bu farklar dip nüshayı istinsah eden
müstensihlerden kaynaklanmaktadır. Müstensihler, kitabın diğer
bölümlerinde olduğu gibi dua bölümünde de kimi yerleri atlamış, yazmaya
almamışlardır. Boyların sonundaki dua kısımlarının karşılaştırmalı bir
biçimde incelenmesi, Dede Korkut’un duasının asıl şeklinin nasıl
olabileceği hakkında tahmin yürütülmesine imkân tanıyacaktır.
Anahtar kelimeler: Dede Korkut, Dede Korkut boyları, dua.

The Prayer of Dede Korkut
Abstract: At the end of each story in the book of Dede Korkut, it is seen
that Dede Korkut prays for the heroes of the epic. However, the prayers at
the end of each story are not the same, there are some differences between
the prayers. In our opinion, these differences arise from the copyists who
copied the bottom copy. As in the other parts of the book, the copyists
skipped some places in the prayer section and did not include them in the
manuscript. A comparative examination of the prayer parts at the end of
the stories will allow us to speculate about what the original form of Dede
Korkut's prayer might be.
Abstract: Dede Korkut, Dede Korkut stories, prayer.

Giriş

Yakın zamanda ortaya çıkanlarla birlikte Dede Korkut nüshalarının sayısı beşe
yükselmiştir. Kaçalin’in yayımladığı Ankara nüshası, Dresden ve Vatikan
nüshaları ile benzer özellikler taşımaktadır. Fakat sadece Mukaddime ve Boğaç
Han Boyu’nun bir kısmını içeren bu nüsha ne yazık ki eksik bir nüshadır
(Kaçalin, 2017: 207-243). Günbet’te bulunan ve 2019’da bilim âlemine tanıtılan
(Ekici, 2019: 41-51) nüsha soylama ağırlıklı olması ve diğer nüshalarda geçen
boylardan hiçbirine yer vermemesi yönüyle diğer nüshalardan ayrılmaktadır
(Shahgoli vd. 2019). 2022’de Bursa’da Prof. Dr. Ersen Ersoy tarafından bulunan
ve henüz bilimsel yayını ve tıpkıbasımı yapılmamış olan nüsha, Ersoy’un
açıklamalarına ve paylaşılmış olan birkaç sayfasından elde edilen bilgilere göre

* Bu çalışma, 3-5 Ekim 2022 tarihlerinde Ankara’da düzenlenen I. Uluslararası Türk Kültürü Araştırmaları
Sempozyumu’nda sunulan bildirinin genişletilmiş halidir.
** Doç. Dr., Bayburt Üniversitesi, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü,
[email protected], ORCID: 0000-0002-5601-5661

Türk Kültürü: YIL / YEAR 2022, CİLT / VOLUME 15, SAYI / ISSUE 2, S / P. 117 – 132.
Araştırma Makaleleri / Research Articles

Makale Geliş Tarihi: 26.09.2022 - Makale Kabul Tarihi: 10.10.2022

Ferdi GÜZEL

Dresden nüshası ile büyük bir benzerlik taşımaktadır, Dresden nüshasında yer
alan bütün boylar bu nüshada da bulunmaktadır (Özçelik, 2022: 16-18).

Bu nüshalardan Dresden, Vatikan, Ankara ve Bursa nüshaları aynı kola, Günbet
nüshası ise farklı bir kola aittir. Aynı kola ait olan nüshalarda benzer hataların
oluşu, bazı nüshalardaki eksik kelime veya cümlelerin diğer nüshalarda
bulunmayışı gibi özellikler bu nüshaların ortak bir dip nüshaya dayandığını
göstermektedir (Ergin, 1994: 68, Tezcan, 2001: 12, 179, Pehlivan 2015: 418-
454, Özçelik, 2016: 50-70). Hatta mevcut nüshalarda yanlışların ve anlaşılmayan
bölümlerin çokluğu mevcut nüshalara kaynaklık eden dip nüshanın da dayandığı
başka dip nüshaların olabileceğini düşündürmektedir (Tezcan, 2001: 296-297).

Oluşma ve yazıya geçirilme tarihi farklı olan ve çeşitli katmanlardan oluşan
Dede Korkut boylarını içeren iki nüshanın 16. yüzyılda istinsah edildiği
düşünülmektedir (Ergin, 1994: 54-56, 67, Gökyay, 2004: V, LI-LXVII,
Ercilasun, 2004: 61-69). Dede Korkut ve Dede Korkut hikâyeleri hakkında ilk
bilgiler ise 14. yüzyılda kayda geçmiştir. Reşideddin’in ve Devādārı̇̄ ’nin verdiği
bilgilerden 13. yüzyılda Türkler arasında Dede Korkut boylarını da içeren
Oğuznamelerin olduğu anlaşılmaktadır (Ergin, 1994: 34-37, Ercilasun, 2019: 23-
31, 40-42). Fakat Devādārı̇̄ ’nin bahsettiği Oğuznamenin yazılış tarihi ve bu
Oğuznameden daha eski Oğuznamelerin olup olmadığı hakkında ne yazık ki
bilgi yoktur. Ayrıca mevcut nüshalara kaynaklık eden Oğuzname veya
Oğuznamelerin Devādārı̇̄ ’nin bahsettiği Oğuzname ile ilgisi açık değildir. Dede
Korkut boyların sayısı, bu boyların nasıl toplandığı ve ilk defa kimin tarafından
hangi düzene göre bir araya getirildiği de muammadır (bk. Pehlivan, 2015: 437-
454).

Dede Korkut Kitabı’nda dua cümleleri önemli bir yer tutar. Eserde Dede
Korkut’a atfedilen dua cümleleri Mukaddime bölümündeki soylamaların
sonunda, Dede Korkut’un kahramanlara ad verdiği boylardaki ad verme
soylamalarının sonunda ve bütün boyların sonunda yer almaktadır.1

Bu çalışmada Dede Korkut boylarının sonunda yer alan dua cümleleri üzerinde
durulacaktır. Ankara nüshası eksik bir nüsha olduğu için boyların sonunda yer
alan duaları içermemektedir. Günbet nüshasının yapısı ve kurgusu diğer
nüshalardan farklıdır. Soylamaların sonunda Dresden ve Vatikan
nüshalarındakine benzer birkaç dua yer alsa da diğer nüshalarda yer alan dua
bölümleri bu nüshada bulunmaz. Bursa nüshasının henüz bilimsel yayını
yapılmadığı için dua bölümlerinin tamamı hakkında bilgiye sahip değiliz.2 Bu

1 Mukaddime’de kadın tiplerinin anlatıldığı bölümde de birbirine benzer dualar yer almaktadır (D 5b-6a, V
59b-60a).
2 Ersoy tarafından paylaşılan sayfada, paylaşılan kısma göre Boğaç Han Boyu’ndaki dua bölümünün
Dresden’deki ile aynı olduğu görülmektedir (Özçelik, 2022: 22).

118

DEDE KORKUT’UN DUASI

yüzden dualar üzerine yapılan inceleme Dresden ve Vatikan nüshaları esas
alınarak yapılacak, gerekli durumlarda diğer nüshalara da temas edilecektir.

Boyların sonunda yer alan dualarla karşılaştırılabilmesi için yukarıda değinilen
diğer iki bölümdeki soylamalarda yer alan dualar aşağıdaki tablolarda
gösterilmiştir.

Mukaddime bölümünde, Dresden nüshasında 4, Vatikan nüshasında 3, Ankara
nüshasında 6 soylama bulunur. Ankara nüshasındaki 5. soylamanın sonunda dua
kısmı yoktur. Mukaddimedeki soylamaların sonunda sadece bir veya birkaç dua
cümlesi yer almaktadır. Soylamalarda geçen dualar ile boyların dua
bölümlerinde yer alan dualar birbirinden farklıdır. Sadece bir duanın hem bir
soylamada hem de bir boyun sonundaki dua bölümünde geçtiği görülmektedir.
Ol ögdügüm yüce Taŋrı dost oluban meded ėrsün! cümlesi Mukaddime’deki 4.
soylamada3 ve Dirse Han Oġlı Boğaç Han Boyı’nın dua bölümünde yer
almaktadır:

Soylama Dresden Vatikan Ankara
1 Devletsüz şerrinden Devletsüzler şerrinden Devletsüz şerrinden
2 Allāh ṣaḳlasun hānum Allāh ṣaḳlasun Allāh ṣaḳlasun!
ḳamumuzı!
3 sizi! Üç otuz on yaşıŋuz Üç otuz on yaşuŋuz
4 Üç otuz on yaşuŋuz ṭolsun! ṭolsun!
ṭolsun! Arasında Ḥaḳ size yaman Arasında yaman günleri
Ḥaḳ size yaman göstermesün! Ḥaḳ size göstermesün!
getürmesün! Devletiŋüz pāyende Devletüŋüz pāyende
Devletüŋüz pāyende olsun!
İleyüŋüzde çalub eyden olsun!
olsun! ozan olsun! İleyüŋüzde çalup eyden
İleyüŋüzde çalub eyden Azub gelen ḳadāŋuzı
Taŋrı ṣavsun! ozan olsun!
ozan olsun! - Azup gelen ḳażāyı Taŋrı
Azub gelen ḳazāyı ṣavsun!
Taŋrı ṣavsun! - (Ol) Ögdügüm yüce
Ol ögdügüm yüce Taŋrı - Taŋrı dost oluban meded
ėrgürsün!
dost oluban meded Taŋrı Taʿālā yardımcı
ėrsün!
olsun!
5-
6- -
Aḳ alnuŋda ṣoy ṣoylayan

ozan olsun!
Azmış gelmiş ḳażāŋı
belāŋı Allāh ṣavsun.
Dede Ḳorḳud bilikde?
ne? maŋa? vėrsün,
ayam? oġlı Sülmen
uġurluyıdı
uġurın vėrsün!4

3 Vatikan nüshasında bu soylama yoktur.
4 Bu sıralı cümle Kaçalin’de Dede Ḳorḳud belüŋde ne maŋa vėrsün ayam oġlı Sülmen Oġuzla-y-ıdı uġurın
vėrsün! (2017: 213), Ercilasun’da Dede Ḳorḳud beliŋde ne maŋa virsün atam oġlı Sülmen Oġuzla-y-ıdı uġurın

119

Ferdi GÜZEL

Dede Korkut’un destan kahramanına ad verdiği üç boydaki soylamada da dua
cümleleri geçer (D 11a, V 62a; D 39b, V 70a; D 109a). Bay Büre Beg Oġlı Bamsı
Beyrek Boyı’ndaki soylamada 6 dua cümlesi yer alırken diğer iki boydaki
soylamada sadece 1 dua bulunur. Dirse Han Oġlı Boğaç Han Boyı’ndaki ad
verme soylamasında geçen dualardan ikisi az farkla Basat Depegözi Öldürdigi
Boy’un sonunda dua bölümünde de görülmektedir:

Boy Dresden Vatikan

Dirse Adını ben vėrdüm, yaşını Allāh Adını ben vėrdüm, yaşını Allāh vėrsün!5
Ḫān Oġlı
Boġaç vėrsün!
Ḫān Boyı
Allāhu Taʿālā saŋa bir oġul vermiş, Allāh saŋa bir oġul vermiş, duta vėrsün!
Bay Büre ṭuta vėrsün!
Beg Oġlı Aġır ṣancaḳ götürende müsülmānlar Aġır ṣancaḳ götürende müsülmānlar
Bamsı arḫası olsun! arḫası olsun!
Ḳarşu yatan ḳara ḳarlı ṭaġlardan aşar Ḳarşu yatan ḳara ṭaġlardan aşar olsa
Beyrek olsa Allāhu Taʿālā senüŋ oġluŋa aşut Ḳadir Taŋrı senüŋ oġluŋa aşut versün!
Boyı versün! Ḳanlu ḳanlu ṣulardan gėçer Ḳanlu ḳanlu ṣular geçer olsa gėçüt
olsa gėçüt versün! versün!
Ḳalabalıḳ kāfire girende Allāhu Taʿālā Ḳalabalıḳ kāfire girende Allāhu Taʿālā
senüŋ oġluŋa furṣat versün! senüŋ oġluŋa furṣat versün!
Sen oġluŋı ‘Bamsam!’ dėyü oḫşarsın, Senüŋ oġluŋ adı ‘Bamsam!’ dėyü
Bunuŋ adı Boz Ayġırlı Bamsı Beyrek oḫşarsın, Bunuŋ adı Boz Ayġırlı Bamsı

olsun! Baryek olsun!
Adını ben dėdüm, yaşını Allāh vėrsün! Adını ben vėrdüm, yaşını Ḥaḳ Taʿālā
vėrsün!

Basat Aduŋı men vėrdüm, yaşuŋı Allāh -
Depegözi vėrsün!
Öldürdigi

Boy

Dede Korkut boylarının sonundaki bölüm benzer bir yapıya sahiptir. Her boyun
sonunda Dede Korkut ortaya çıkmakta boy boylayıp soy soylamakta ardından da
dünyanın geçiciliği ile ilgili özlü sözler söylemektedir. Bu özlü sözlerin ardından
da dua kısmı başlamaktadır. Bütün boylarda dünyanın geçiciliğini ifade eden
sözler bulunmamakta, bazı boylarda doğrudan dua bölümüne geçilmektedir.
Boyların sonunda Dede Korkut’un geldiğini ifade eden cümleden sonra yer alan

virsün! (2019: 300) şeklinde yer almaktadır. Bağlama ve Topkapı Sarayı Oğuznamesi’ndeki paralel ifadelere
göre burada istinsah yanlışının olduğu kesindir. Müstensih, çekimlediği nüshada gözü başka bir yere takıldığı
için soru işareti ile verdiğimiz ilk üç kelimeyi yanlış kopyalamış olabilir: bk. Dede Ḳorḳud biliglüyidi bilüsin
vėrsün, Emı̄̇r Süleymān uġurluyıdı uġurın vėrsün, Salır Ḳazan sāʿādetlüyidi sāʿādetin vėrsün… (TSO: 1b/ 20-
22, Kaçalin, 2017: 784-785, Tezcan, 2020: 37). İlgili yerde ayam ve atam biçimlerinde okunan kelimenin Iyaz
(bk. Gökyay, 2004: CLXXVI) veya otman yerine istinsah yanlışı olması mümkündür.
5 Ankara nüshasında biraz farklıdır: [a]dını ben vėrdüm, yaşını eŋ ḳādir üstümüzde ḥāżır Taŋrı vėrsün! (21/ 1-
2, Kaçalin, 2017: 218).

120

DEDE KORKUT’UN DUASI

bölümü iki parçadan (dünyanın geçiciliği, dua) oluşan bir soylama olarak
değerlendirmek mümkündür.

Hikâyelerde duaya geçileceği yom vėreyim/ vėreyin hanum ibaresi ile
gösterilmektedir. Eser üzerinde çalışan bilim adamlarınca yöm, yüm, yum gibi
farklı şekillerde okunan yom kelimesi “uğur, hayır dua” anlamını taşımaktadır
(Tezcan, 2001: 105, TDK 1996: 4707-4708, Redhouse, 1987: 2220a). Arapçadan
dilimize girdiği iddia edilen bu kelime6 eserde vėr- fiiliyle birlikte kullanılmıştır.
yom vėr- “hayır dua etmek” anlamına gelmektedir. Fakat bütün hikâyelerde bu
ibare yer almaz. Müstensihler bazı hikâyelerde bu ibareyi atlamış, doğrudan
duaya geçmişlerdir. Sadece Dirse Ḫān Oġlı Boġaç Ḫān Boyı’nda yom vėreyim
ibaresinden önce de dua cümleleri bulunmaktadır.

Her iki nüshada da ortak boyların tamamında bu ibarenin geçmesi dikkat
çekmektedir. Ortak olmayan, sadece Dresden’de yer alan 4 boyda yom vėreyim
ibaresi bulunmamakta doğrudan duaya geçilmektedir. Yom vėreyim ibaresinin

yer aldığı boylar aşağıdaki tabloda gösterilmiştir:

BOY Dresden Vatikan7
+
1. Dirse Ḫān Oġlı Boġaç Ḫān Boyı + +
2. Salur Ḳazanuŋ Ėvi Yaġmalanduġı Boy + +
3. Bay Büre Beg Oġlı Bamsı Beyrek Boyı + +
4. Ḳazan Beg Oġlı Uruz Begüŋ Ṭutsaḳ Olduġı Boy +
5. Duḫa Ḳoca Oġlı Deli Dumrul Boyı + +
6. Ḳaŋlı Ḳoca Oġlı Ḳan Ṭuralı Boyı -
7. Ḳażılıḳ Ḳoca Oġlı Yėgenek Boyı + +
8. Basat Depegözi Öldürdigi Boy -
9. Begil Oġlı Emrenüŋ Boyı +
10. Uşun Ḳoca Oġlı Segrek Boyı -
11. Salur Ḳazan Ṭutsaḳ Olup Oġlı Uruz Çıḳarduġı Boy -
12. İç Oġuza Ṭaş Oġuz ʿĀṣı̇̄ Olup Beyrek Öldügi Boy +

Dede Korkut Boylarının Sonundaki Dua Cümleleri

Dede Korkut hikâyelerinin Dresden (D) ve Vatikan (V) nüshalarının dua
bölümlerinde toplam 25 dua cümlesi bulunmaktadır. Bu cümlelerin önemli bir

6 Kelimenin Türkçe olduğu, Arapça yumn ile ilgisinin bulunmadığı yolundaki görüş için bk. Yener, 2012: 189-

210.
7 Vatikan nüshasındaki boy sayısı ve boyların sırası Dresden nüshasından farklıdır. Bu çalışmada
karşılaştırmada kolaylık olması için Vatikan nüshasındaki boylar Dresden’deki sıraya göre ele alınmıştır.

121

Ferdi GÜZEL

kısmı birden fazla boyda kullanılan ortak cümleler iken birkaç cümle ise sadece
bir boyda geçmektedir. Boylardaki dua cümlesi sayısı aşağıdaki tabloda
verilmiştir:

BOY Dresden Vatikan
1. Dirse Ḫān Oġlı Boġaç Ḫān Boyı 14 15
2. Salur Ḳazanuŋ Ėvi Yaġmalanduġı Boy 14 11
3. Bay Büre Beg Oġlı Bamsı Beyrek Boyı 8 8
4. Ḳazan Beg Oġlı Uruz Begüŋ Ṭutsaḳ Olduġı Boy 11 13
5. Duḫa Ḳoca Oġlı Deli Dumrul Boyı 6
6. Ḳaŋlı Ḳoca Oġlı Ḳan Ṭuralı Boyı 6 7
7. Ḳażılıḳ Ḳoca Oġlı Yėgenek Boyı 7
8. Basat Depegözi Öldürdigi Boy 5 10
9. Begil Oġlı Emrenüŋ Boyı 4
10. Uşun Ḳoca Oġlı Segrek Boyı 3
11. Salur Ḳazan Ṭutsaḳ Olup Oġlı Uruz Çıḳarduġı Boy 5
12. İç Oġuza Ṭaş Oġuz ʿĀṣı̇̄ Olup Beyrek Öldügi Boy 7

Dua cümlelerinin en fazla olduğu boylar 1. 2. ve 4. boylardır. En az dua cümlesi
ise 10. boyda yer almaktadır. Ortak olmayan boylardaki dua sayısının ortak
boylara nazaran az olması dikkat çekicidir.

Yukarıda değindiğimiz gibi sadece Dirse Ḫān Oġlı Boġaç Ḫān Boyı’nda, yom
vėreyim ifadesinden önce de dua cümleleri bulunmaktadır. Hem D hem V
nüshası için aynı durum söz konusudur. D’de ḳara ölüm geldüginde gėçit vėrsün,
saġlıġıla ṣaġınçın devletüŋ Ḥaḳ artursın, ol ögdügüm yüce Taŋrı dost olubanı
meded ėrsün8 biçiminde bulunan bu dua cümleleri V’de küçük değişiklikler ile
yer almaktadır: ḳara ölüm geldüginde aġ ı̄̇māndan ayırmasun, ṣaġlıgın ṣaġıncın
devletüŋ Ḥaḳ artursın, ol ögdügüm yüce Taŋrı dost olup meded ėrsün. Bu
cümlelerden ol ögdügüm yüce Taŋrı dost olup meded ėrsün cümlesi V’de yom
vėreyim ibaresinden sonra gelen dua bölümünde de yer almaktadır. Yani bu
cümle V’deki boyun sonunda iki kez kullanılmıştır.

8 Bu cümleler Bursa nüshasında da yom vėreyim ibaresinden önce geçmektedir ve Dresden’deki cümleler ile
birebir aynıdır (Özçelik, 2022: 22). Bu durum, Bursa nüshasının Dresden ve Vatikan ile aynı koldan olduğunu
ve bu nüshalar ile ortak bir dip nüshaya dayandığını açıkça göstermektedir. yom vėreyim ibaresinden sonra
gelmesi gereken cümlelerin üç nüshada da aynı yerde bulunması, mevcut nüshaların sözlü kaynaktan yazıya
geçirildiği görüşünü (bk. Aksoy Sheridan 2008) de çürütmektedir.

122

DEDE KORKUT’UN DUASI

Dede Korkut’taki dua cümleleri ve cümlelerin hangi boylarda yer aldığı
aşağıdaki tabloda gösterilmiş, devamında dua cümlelerinin nüshalardaki
kullanımları hakkında bilgi verilmiştir:

Boylar

Dua Cümleleri Toplam

Yėrlü ḳara ṭaġlaruŋ 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12
yıḳılmasun!
+++++- +- +- - - 7
Gölgelice ḳaba
aġacuŋ kesilmesün! D

Ḳanın aḳan görkli V++++ + -5
ṣuyuŋ ḳurımasun!
+++++- +- +- - - 7

D

V++++ + -5

++- ++- - - - - - - 4
D

V++- + - -3

Ḳanadlaruŋ ucları +- - +- - - - - - - - 2
ḳırılmasun! D

V++- + - -3

Çapariken aġ boz ++- +- - - - - - - - 3
atuŋ büdremesün! D

V++- + - -3

Çalışanda ḳara polat ++- +- - - - - - - - 3

uz ḳılıcuŋ D

gėdilmesün! V++- + - 3

Dürtişüriken ala ++- - - - - - - - - - 2

gönderüŋ ufanmasun! D

V+- - + - -2

Aġ ṣaḳallu babaŋ yėri +++- - - +- - - - + 5

uçmaġ olsun! D

V++++ + +6

Aġ bürçekli anaŋ yėri +++- - - +- - - - + 5

behişt olsun! D

V++++ + +6

123

Ferdi GÜZEL

Ḳādir Taŋrı seni ++- +++- - - - ++7
nāmerde muḥtāc D +4
etmesün!
V++- + -

Āḫir ṣoŋı arı ı̄̇māndan + + + + + - + + - + + + 10

ayırmasun! D

V+- +- + +4

Āmı̄̇n dėyenler dı̄̇ẕār - ++- - +- - - + + + 6
görsün! D

V- +++ - +4

Aġ alnuŋda bėş - +- ++++- - - ++7
kelime duʿā ḳılduḳ, D +3
ḳabūl olsun!
V- - - + +

Allāh vėren umuduŋ - +- +- +- - +- - - 4

üzilmesün! D

V- - - - -0

Yıġışdursun, - + + + + + + + + + + + 11
dürişdürsün! D
Günāhuŋuzı adı
görklü Muḥammed V- +++ + +5
Muṣṭafā yüzi ṣuyına
baġışlasun! +- - - - - - - - - - - 1
D
Ol ögdügüm yüce
Taŋrı dost olubanı V+- - - - -2
meded ėrsün! +

Ṣaġlıġıla ṣaġınçın +- - - - - - - - - - - 1
devletüŋ Ḥaḳ D
artursın!
V+- - - - -1

Ḥaḳ yanduran +- - - - - - - - - - - 1

çırāġuŋ yana ṭursun! D

V+- - - - -1

Oğulıla ḳarındaşdan - - +- - - - - - - - - 1

ayırmasun! D

V- - +- - -1

- - - - - - - +- - - - 1
D

124

DEDE KORKUT’UN DUASI

Ḳara ṭaġa V- - - - - -

yėtdügüŋde aşıt

vėrsün!

Ḳanlu ḳanlu ṣulardan - - - - - - - +- - - - 1

gėçit vėrsün! D

V- - - - -

Ḳādir Allāh yüzüŋ aġ - - - - - - - +- - - - 1

ėtsün! D

V- - - - - -

Ḳādir Taŋrı Baryege ---------- - - 0

raḥmet ḳılsun! D

V- - - - - +1

Şı̇̄r-i Merdān ḥażret-i ---------- - - 0
ʿAlı̇̄nüŋ elinden
D

şerāben ṭahūr içmek - +1
Ḫudā erzānı̄̇ ḳılsun! V - - - -

Bu kitābı yazanı ---------- - - 0

duʿāyıla aŋanlara D

Ḥaḳ sübḥānehu ve V- - - - - +1
teʿālā raḥmet ėtsün!

1. Yėrlü ḳara ṭaġlaruŋ yıḳılmasun: D’de 7, V’de 5 kez kullanılmıştır. D’de
müstensih 1. boyda yerlü yerine ḳarlı yazmış, 3. boyda da yerlü kelimesini
yazmayı unutmuştur.

2. Gölgelice ḳaba aġacuŋ kesilmesün: D’de 7, V’de 5 kez geçmektedir.

3. Ḳanın aḳan görkli ṣuyuŋ ḳurımasun: D’de 4, V’de 3 kez geçmektedir. V’de 2.
boyda aḳar ṣularuŋ ḳurımasun biçiminde yer almaktadır.

4. Ḳanadlaruŋ ucları ḳırılmasun: D’de 2, V’de 3 kez kullanılmıştır. D’de 2.
boyda bu dua cümlesi yer almazken V’de bulunmaktadır.

5. Çapariken aġ boz atuŋ büdremesün9: Her iki nüshada da 3 kez kullanılmıştır.

Bu cümle benzer bir şekilde Topkapı Sarayı Oğuznamesi’nde de geçmektedir:
altuŋda aḳ boz atuŋ büdremesün! (1b/ 15, Kaçalin, 2017: 784).

9 Şamanlığa ait bir ilahinin kalıntısıdır (Gökyay, 2004: CCCI, İnan, 1998: 174). İnan, büdür- / büdre- fiilinin
açıklamasında bu cümleye benzer bir cümlenin Yakutlarda atların koruyucu tanrıçasına söylenen bir ilahide
geçtiğini göstermiştir: … At sürüsü allahı Ḫotoy Ḫampurūn bitevi tarnaklıyı (atı) büdürtme… (1998: 174).

125

Ferdi GÜZEL

6. Çalışanda ḳara polat uz ḳılıcuŋ gėdilmesün: Her iki nüshada da 3 kez
kullanılmıştır. Dua cümlesi D’de her zaman aynı şekilde yer alırken V’de bir kez
tam haliyle bulunmakta, V 2. ve V 4. boyda çalışanda ḳılıcuŋ gedilmesün
biçiminde yer almaktadır.

Bu cümlenin bir varyantı Topkapı Sarayı Oğuznamesi’nde de yer almaktadır:
ḳaya keser gök ḳılıcuŋ gedilmesün! (1b/ 16, Kaçalin, 2017: 784).

7. Dürtişüriken ala gönderüŋ ufanmasun: İki nüshada da 2 kez geçmektedir. 1.
boyda iki nüshada da geçmekte, fakat 2. boyda sadece D’de, 4. boyda ise sadece
V’de yer almaktadır.

8. Aġ ṣaḳallu babaŋ yėri uçmaġ olsun: D’de 5, V’de 6 kez kullanılmıştır. D’de
4. boyda bu dua cümlesi yer almamaktadır. Bu dua cümlesi diğer boylarda Aġ
bürçekli anaŋ yėri behişt olsun! cümlesinden önce geldiği halde 1. boyda bu
cümleden sonradır. Her iki nüshada da aynı durum söz konusudur. V 4. boyda
uçmaḳ yerine cennet vardır. V 12. boyda ise bu cümle sonraki cümle ile
bağlanarak babaŋ yėri uçmaḳ olup anaŋ yėri behişt olsun! biçiminde
kullanılmıştır.

9. Aġ bürçekli anaŋ yėri behişt olsun: D’de 5, V’de 6 kez kullanılmıştır. D’de 4.
boyda bu dua cümlesi yer almamaktadır. Bu dua cümlesi diğer boylarda Aġ
ṣaḳallu babaŋ yėri uçmaġ olsun! cümlesinden sonra geldiği halde 1. boyda bu
cümleden önce kullanılmıştır. Her iki nüshada da aynı durum söz konusudur. Bu
cümlenin 1. boyda öne alınması dip nüshaya dayalı bir istinsah hatası olmalıdır.
Bu değişikliğin daha önce Aksoy Sheridan tarafından öne sürüldüğü gibi Boğaç
Han’ın annesinin ilgili boydaki önemli konumundan kaynaklandığını düşünmek
de mümkündür (2008: 79). V 3. boyda behişt yerine cennet kullanılmıştır. V
12. boyda ise aġ pürçeklü sıfatı olmadan anaŋ yėri behişt olsun biçiminde
geçmektedir.

10. Ḳādir Taŋrı seni nāmerde muḥtāc eylemesün: D’de 7, V’de 4 kez
geçmektedir. D 4, 6, 11 ve 12’de, V 1, 4, 12’de Tanrı kelimesi kullanılmamıştır.
D 1 ve V 2’de etmesün yerine eylemesün tercih edilmiştir.

Bu cümlenin bir varyantı Günbet nüshasında da yer almaktadır: iş düşende nā-
merde kādir Allāh yaḫa dutub yalvartmasuŋ! (22b/ 10-11, Shahgoli vd., 2109:
219).

11. Āḫir ṣoŋı arı ı̇̄māndan ayırmasun: D’de 10, V’de 4 kez geçmektedir. İki
nüshada da ortak olan 2. ve 4. boylarda V’de bu cümle yer almamaktadır.
Boylarda en çok değişiklik gösteren dua cümlelerinden biridir. D 2, 4, 7 ile V
7’de āhir soŋı aru imândan ayırmasun, D 3’te âhir vaktında aru imândan
ayırmasun, V 3’te āhir vaktda imândan kurândan ayırmasun, D 5’te ecel
geldüginde arı imândan ayırmasun, D 8, 10, 11, 12 ile V 12’de ölüm vakti

126

DEDE KORKUT’UN DUASI

geldüginde arı imândan ayırmasun! şekillerinde karşımıza çıkmaktadır. 1. boyda
iki nüshada da yom vėreyim ibaresinden önce D’de kara ölüm geldüginde geçit
vėrsün, V’de kara ölüm geldüginde ağ imandan ayırmasun şeklinde geçen dualar
da bizce aynı duadır. Kanaatimize göre bu duanın aslı D 1’de geçen biçimdir.
Sonraki boylarda duanın İslamiyet’in etkisiyle değişip şekillenmiş olan biçimleri
görülmektedir.

Duanın kara ölüm geldüginde geçit vėrsün biçimi Bursa nüshasında da bulunur
(Kaçalin, 2022: 22). Günbet nüshasında benzer bir dua yer almaktadır:
dünyāsında Kurāndaŋ āhiretde ı̄̇māndaŋ sefā yüzli muhammedüŋ dı̇̄dārındaŋ bı̄̇-
nası̄̇b ėylemesüŋ! (17b/ 6-8, Shahgoli vd., 2109: 215).

12. Āmı̄̇n dėyenler dı̇̄ẕār görsün: D’de 6, V’de 4 kez geçmektedir. İki nüshada
da ortak olan 4. boyda D’de bu cümle yer almaz. D 3, 11, 12 ile V 3, 12’de āmı̄̇n
iki kez kullanılmıştır. Cümlenin başına V 2’de bu duaya, V 4’te bu duama
eklemesi söz konusudur. V’de hep dı̇̄ẕār biçimiyle yer alan kelime, D’de bazı
boylarda dı̄̇dār şeklinde yazılmıştır.

13. Aġ alnuŋda bėş kelime duʿā ḳılduḳ, ḳabūl olsun: D’de 7, V’de 3 kez
geçmektedir. V 2. boyda bu dua yer almamaktadır. D 11’de duanın başında aġ
alnuŋda kelime grubu kullanılmamıştır.

14. Allāh vėren umuduŋ üzilmesün: Sadece D’de yer alan bir duadır. D’de 4 kez
kullanılmıştır. Ortak olan 2. ve 4. boylarda V’de bu dua yoktur. umud kelimesi
D 4 ve 6’da ümiz, D 9’da ümid biçiminde yazılmıştır.

15. Yıġışdursun, dürişdürsün! Günāhuŋuzı adı görklü Muḥammed Muṣṭafā yüzi
ṣuyına baġışlasun: Dede Korkut’ta en çok geçen dua cümlesidir. D’de 11, V’de
5 kez geçmektedir. Her iki nüshada da 1. boy dışındaki boyların hepsinde yer
almaktadır. 3 cümleden oluşan bu sıralı dua cümlesi boylarda farklı biçimlerde
görülür. Sıralı cümlenin ilk iki cümlesi D 7, 8, 9, 10, 11 ile V 2, 3, 7’de
kullanılmamıştır. Duanın bazı unsurları boylar arasında birçok farklılık
göstermektedir. Fakat genel olarak D’de kalıp ifade korunmuş, V’de daha serbest
bir istinsah yolu tercih edilmiştir. Dua V 2’de Hak Taala günâhlaruŋ bagışlasun,
V 3’te günâhlarıŋuzı habib hürmetine bagışlasun Allah, V 7’de adı görklü
Muhammed hürmetine günâhuŋı Hudâ bağışlasun biçimindedir.

16. Ol ögdügüm yüce Taŋrı dost olubanı meded ėrsün: D’de 1, V’de 2 kez geçer.
İki nüshada da sadece 1. boyda kullanılmıştır. D’de yom vėreyim ibaresinden
önce, V’de yom vėreyim ifadesinden hem önce hem de sonra yer almaktadır.
D’deki olubanı kelimesi V’de olup biçimindedir.

Bu cümle Dresden, Ankara ve Bursa nüshalarının Mukaddime bölümünde aynı
soylamada bir kez geçmektedir: Ol ögdügüm yüce Taŋrı dost oluban meded
ėrsün (D 5b/ 4-5), (Ol) ögdügüm yüce Taŋrı dost oluban meded ergürsün! (A 9/

127

Ferdi GÜZEL

5-6, Kaçalin, 2017: 212), Ol ögdügüm yüce Taŋrı dost oluban meded ėrsün (B/
?, Özçelik, 2022: 20). Vatikan nüshasının Mukaddime kısmında ilgili soylama
bulunmadığı için bu cümle de yer almamaktadır.

Bu dua cümlesinin varyantları Günbet nüshasında da bulunur: Evvel Allāh āhir
Allāh dost olubaŋ meded olsuŋ! (17b/ 6, 22b/ 8-9, Shahgoli vd., 2109: 215, 219),
Dedem dėr ḳādir Allāh ḳoç igide meded olsuŋ (24b/ 5-6, Shahgoli vd., 2109:
221).

17. Ṣaġlıġıla ṣaġınçın devletüŋ Ḥaḳ artursın: İki nüshada da sadece 1. boyda
yom vėreyim ibaresinden önce kullanılmıştır. D’deki ṣaġlıġıla kelimesi V’de
ṣaġlıġın biçimindedir.

Bu dua cümlesi Bursa nüshasında da geçmektedir. Cümle, Dresden nüshasındaki
cümle ile birebir aynıdır (Özçelik, 2022: 22).

18. Ḥaḳ yanduran çırāġuŋ yana ṭursun: İki nüshada da sadece 1. boyda
geçmektedir. Ateş kültüne10 dayandığını düşündüğümüz bu dua İslamiyet’in
etkisiyle değişime uğramış olmalıdır. Ateşin ilahi olmayan bazı dinlerdeki
öneminden dolayı müstensihlerin ateşle ilgili duaları diğer boylara almadığı
düşünülebilir.

19. Oğulıla ḳarındaşdan ayırmasun: İki nüshada da sadece 3. boyda
geçmektedir. Bu duanın bağlama uygun olduğu için mevcut yazmalara kaynaklık
eden dip nüshaya müstensih tarafından eklendiği düşünülebilir.

20. Ḳara ṭaġa yėtdügüŋde aşıt vėrsün: Sadece 8. boyda geçmektedir.

21. Ḳanlu ḳanlu ṣulardan gėçit vėrsün: Sadece 8. boyda yer alır.

22. Ḳādir Allāh yüzüŋ aġ ėtsün (Basat): Sadece 8. boyda geçmektedir.

23. Ḳādir Taŋrı Baryege raḥmet ḳılsun: Sadece V 12’de bulunmaktadır. D’12 de
olmayan bu dua Müstensih tarafından eklenmiştir.

24. Şı̄̇r-i Merdān ḥażret-i ʿAlı̄̇nüŋ elinden şerāben ṭahūr içmek Ḫudā erzānı̄̇
ḳılsun: Sadece V 12’de geçer. D’de bulunmayan bu dua Vatikan müstensihi
tarafından eklenmiştir.

25. Bu kitābı yazanı duʿāyıla aŋanlara Ḥaḳ sübḥānehu ve teʿālā raḥmet ėtsün:
Sadece V 12’de geçmektedir. Dede Korkut’a ait olmayan bu duanın da
müstensih tarafından eklendiği açıktır.

10 Ateş kültü için bk. İnan, 1986: 66-71, Roux, 1994: 185-188.

128

DEDE KORKUT’UN DUASI

Sadece 3. boyda geçen 19. cümle, sadece 8. boyda geçen 20, 21, 22. cümleler ve
sadece V 12’de geçen 23, 24, 25. cümleler kanaatimize göre müstensihler
tarafından eklenmiş dua cümleleridir.

8. boyun dua kısmı diğer boylardan oldukça farklıdır:

Dedem Ḳorḳud gelüben şadılık çaldı, ġâzi erenler başına ne geldügin
eydivėrdi, hem Basata alḳış verdi
Ḳara ṭaġa yėtdügüŋde aşıt vėrsün!
Ḳanlu ḳanlu ṣulardan gėçit vėrsün! dėdi.
Erligile ḳardaşuŋ ḳanın alduŋ,
Ḳalın Oğuz beglerini buŋdan ḳurtarduŋ
Ḳādir Allāh yüzüŋ aġ ėtsün Basat! dėdi.
Ölüm vaḳtı geldüginde arı ı̇̄māndan ayırmasun!
Günāhuŋuzı adı görklü Muḥammed Muṣṭafāya baġışlasun! (D 119a-b).

Görüldüğü gibi bu boyda doğrudan kahramana seslenilerek kahramanın yapıp
ettikleri söylenerek dua edilmiştir ki hiçbir boyda bu özellik görülmemektedir.
Diğer boyların dua bölümlerinde görülmeyen bu kurgunun alplar başı Kazan’ın
bile baş edemediği olağanüstü bir düşmanla tek başına mücadele edip onu alt
eden Basat’ın yiğitliğini, kahramanlığını ön plana çıkarmak amacıyla müstensih
tarafından oluşturulduğu düşünülebilir. Buradaki dualardan sadece son ikisi
diğer boyların dua bölümünde görülmektedir. İlk iki dua cümlesinin benzerleri11
Bamsı Beyrek Boyu’nda Dede Korkut’un Beyrek’e ad verdiği soylamada da
geçer (D 39b/6-9, V 70a/ 5-7). Bamsı Beyrek Boyu’ndaki ilgili duaları, dip nüsha
müstensihinin 8. boya eklemiş olması mümkündür.

Sonuç

İki nüshada da birçok yerde aynı ifadelerin yer alması ve benzer hataların
bulunması daha önce başka bilim adamlarının da üzerinde durduğu gibi iki
nüshanın ortak bir dip nüshaya dayandığını göstermektedir.12 Mevcut
yazmalardaki soylama ve boy sayılarının farklı oluşu, müstensihlerin
soylamaları ve boyları dip nüsha veya nüshalardan seçip aldıklarını ortaya
koymaktadır.

Bu çalışmanın konusu olan Dede Korkut Kitabı’nda Dede Korkut’a atfedilen dua
cümleleri Mukaddime bölümündeki soylamaların sonunda, Dede Korkut’un
kahramanlara ad verdiği boylardaki ad verme soylamalarının sonunda ve bütün
boyların sonunda yer almaktadır. Boyların sonunda yer alan dua cümleleri
diğerlerine nazaran daha fazladır.

11 Bu dua cümlelerinde yer alan [ḳarşu yatan ḳarlı] ḳara taġ(lar) ve ḳanlu ḳanlu sular (ırmaḳlar) formel
ifadelerdir, içinde bu ifadelerin yer aldığı cümleler birçok boyda kahramanların soylamalarında geçer.
12 Görüş ve tartışmalar için bk. Pehlivan 2015: 418-437, Özçelik, 2016: 50-70.

129

Ferdi GÜZEL

Boylardaki dua cümlelerinin karşılaştırmalı incelemesi aslında boyların
sonundaki dua kısmının daha geniş olduğunu ortaya koymaktadır. Müstensihler
bazen dip nüshada yer alan duaları atlamış, bazen cümlelerin yerini değiştirmiş,
bazen de duruma göre de bazı eklemeler yapmışlardır. Dede Korkut Kitabı’ndaki
duaların bir kısmının İslamiyet öncesi döneme ait unsurları barındırdığı, bir
kısmının ise İslami dönemde eklenmiş olduğu açıkça görülmektedir. Dua
cümlelerinden yukarıda tabloda verdiğimiz ilk 18 cümlenin asıl dua cümleleri
olduğu anlaşılmaktadır. Kanaatimize göre su, dağ ve ağaç kültlerini13 içeren ilk
3 cümle, ruhun bir kuş gibi göğe uçtuğu inancına14 dayalı olan 4. cümle, savaşçı
bir toplum için çok önemli olan binek hayvanı ve savaş aletleri hakkında
söylenmiş 5. 6. ve 7. cümle en eski dua cümleleridir15. Bu cümleler dışındaki
cümlelerin bir kısmı İslami dönemde eklenmiş, bir kısmı ise İslamiyet’e göre
uyarlanmış olan cümlelerdir.

Kanaatimize göre bu duaların aslına en yakın biçimi 1. boyda yer almaktadır:

Yėrlü ḳara ṭaġlaruŋ yıḳılmasun!
Gölgelice ḳaba aġacuŋ kesilmesün!
Ḳanın aḳan görkli ṣuyuŋ ḳurımasun!
Ḳanadlaruŋ ucları ḳırılmasun!
Çapariken aġ boz atuŋ büdremesün!
Çalışanda ḳara polat uz ḳılıcuŋ gėdilmesün!
Dürtişüriken ala gönderüŋ ufanmasun!
Aġ bürçekli anaŋ yėri behişt olsun!
Aġ ṣaḳallu babaŋ yėri uçmaġ olsun!
Ḥaḳ yanduran çırāġuŋ yana ṭursun!

Ḳādir Taŋrı seni nāmerde muḥtāc eylemesün! (D 19b, V 67b).

Bu boydaki dualarda İslami unsurlar diğer boylara nazaran oldukça azdır. Bu
tespit Ercilasun’un boylar içinde en eski boyun Dirse Ḫān Oġlı Boġaç Ḫān Boyı
olduğu yolundaki görüşünü (2019: 48) de desteklemektedir.

Mevcut nüshalarda sadece bir boyda geçen ve müstensihler tarafından eklendiği
anlaşılan dualar çıkarıldığında Dede Korkut’taki dua bölümünün mevcut
nüshalara kaynaklık eden en eski dip nüshada aşağıda gösterilen şekle yakın
olduğu tahmin edilebilir:

Yom vėreyim ḫānum:
Yėrlü ḳara ṭaġlaruŋ yıḳılmasun!

13 Kültler için bk. İnan, 1986: 48-65, Roux, 1994: 114-130.
14 bk. Radloff, 2008: 167, Roux, 1994: 214.
15 Topkapı Sarayı Oğuznamesi’ndeki şu bölüm savaş binek ve aletleri ile ilgili dua cümlelerin sayısının dip
nüsha veya nüshalarda daha fazla olabileceğini göstermektedir: altuŋda ak boz atuŋ büdremesün, tolamalu
bekit donuŋ sökülmesün, alın başta kund ışığuŋ yoğrulmasun, kaya keser gök kılıcuŋ gedilmesün, üç siŋirlü
katı yayuŋ yasılmasun, üç yeleklü kayın okuŋ düşmenüŋe toğrı varsun (1b/ 15-16, Kaçalin, 2017: 784).

130

DEDE KORKUT’UN DUASI

Gölgelice ḳaba aġacuŋ kesilmesün!
Ḳanın aḳan görkli ṣuyuŋ ḳurımasun!
Ḥaḳ yanduran çırāġuŋ yana ṭursun!
Ḳanadlaruŋ ucları ḳırılmasun!
Ḳara ölüm geldüginde gėçit vėrsün! (Āḫir ṣoŋı arı ı̇̄māndan ayırmasun!)
Çapariken aġ boz atuŋ büdremesün!
Çalışanda ḳara polat uz ḳılıcuŋ gėdilmesün!
Dürtişüriken ala gönderüŋ ufanmasun!
Aġ ṣaḳallu babaŋ yėri uçmaġ olsun!
Aġ bürçekli anaŋ yėri behişt olsun!
Allāh vėren umuduŋ üzilmesün!
Ṣaġlıġıla ṣaġınçın devletüŋ Ḥaḳ artursın!
Ḳādir Taŋrı seni nāmerde muḥtāc etmesün!
Ol ögdügüm yüce Taŋrı dost oluban meded ėrsün!
Aġ alnuŋda bėş kelime duʿā ḳılduḳ, ḳabūl olsun!
Āmı̄̇n dėyenler dı̇̄dār görsün!
Yıġışdursun, dürişdürsün, günāhuŋuzı adı görklü Muḥammed Muṣṭafā
yüzi ṣuyına baġışlasun!
Ḫānum hey!

Elbette bu, mevcut nüshalardaki verilere göre yapılan bir tahmindir. Dip nüsha
veya nüshalarda hangi duaların bulunduğu, bu dualardan ne kadarının mevcut
nüshalara ulaştığı, mevcut nüshalara dip nüsha veya nüshalarda olmayan hangi
duaların eklendiği meçhuldür. Mevcut nüshalardaki boylarda yer alan duaların
tamamen aynı olmaması, bir nüshada bulunan bir duanın diğer nüshada yer
almaması, başka Oğuznamelerde Dede Korkut Kitabı’nda bulunmayan aynı
bağlama ait duaların var olması dip nüsha veya nüshalardaki duaların niceliğini
ve niteliğini belirlemenin mümkün olmadığını göstermektedir.

KAYNAKLAR

AKSOY SHERIDAN, R. Aslıhan (2008). “Sözlü Formül Kuramı Işığında Dede
Korkut Kitabına Bakış”, Milli Folklor, 10/79: 21-33.

EKİCİ, Metin (2019). “Yeni Bir Dede Korkut Boyu: Salur Kazan’ın Yedi Başlı
Ejderhayı Öldürmesi”. Dünya Kültür Mirası Dede Korkut Uluslararası
Sempozyumu (25-27 Nisan 2019/ Bayburt) Bildiri Kitabı, Bayburt:
Bayburt Üniversitesi Yayınları.

ERCİLASUN, A. Bican (2004). “Zikredilen Şahıslara Dayanılarak Dede Korkut
Boylarının Kronolojik Sıralaması”, TDAY-Belleten, 1998/1: 61-69.

ERCİLASUN, A. Bican (2019). Nehir Destan Oğuzname (Oguz Bitig),
İstanbul: Dergâh Yayınları.

ERGİN, Muharrem (1994). Dede Korkut Kitabı I (Giriş-Metin-Faksimile),
Ankara: TDK Yayınları.

GÖKYAY, Orhan Şaik (2004). Dedem Korkudun Kitabı, İstanbul: Millı̂
Eğitim Bakanlığı Yayınları.

131

Ferdi GÜZEL

İNAN, Abdülkadir (1986). Tarihte ve Bugün Şamanizm Materyaller ve
Araştırmalar, Ankara: TDK Yayınları.

İNAN, Abdülkadir (1998). “Dede Korkut Kitabındaki Bazı Motiflere ve
Kelimelere Ait Notlar”, Makaleler ve İncelemeler I, Ankara: TTK
Yayınları. 173-175.

KAÇALİN, M. Sinan (2017). Oğuzların Diliyle Dedem Korkudun Kitabı,
Ankara: TDK Yayınları.

ÖZÇELİK, Sadettin (2016). Dede Korkut -Dresden Nüshası- Giriş, Notlar,
Ankara: TDK Yayınları.

ÖZÇELİK, Sadettin (2022). “2022 Yılının Bahar Müjdesi: Dede Korkut’un
Bursa Yazması”. Türk Dili, 844: 16-29.

PEHLİVAN, Gürol (2015). Dede Korkut Kitabı’nda Yapı, İdeoloji ve
Yaratım -Dresden ve Vatikan Nüshalarının Mukayeseli Bir İncelemesi-,
İstanbul: Ötüken Yayınları.

RADLOFF, Wilhelm (2008). Türklük ve Şamanlık, (Çev.: A. Temir, N. Andaç
ve T. Uğurlu), İstanbul: Örgün Yayınevi.

REDHOUSE, James (1987). A Turkish and English Lexicon: Shewing in
English the Significations of the Turkish Terms (New Impression),
Beirut: Librarie du Liban.

ROUX, Jean-Paul (1994). Türklerin ve Moğolların Eski Dini, (Çev.: Aykut
Kazancıgil), İstanbul: İşaret Yayınları.

SHAHGOLİ, N., YAGHOOBİ, V., AGHATABAİ, Sh. ve BEHZAD, S. (2019)
“Dede Korkut Kitabı’nın Günbet Yazması: İnceleme, Metin, Dizin ve
Tıpkıbasım”, Modern Türklük Araştırmaları Dergisi, 16/2: 147-379.

TDK (1996). Tarama Sözlüğü VI U-Z, Ankara: TDK Yayınları.
TEZCAN, Semih (2001). Dede Korkut Oğuznameleri Üzerine Notlar,

İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.
TEZCAN, Semih (2020). Topkapı Sarayı Oğuznamesi, İstanbul: Yapı Kredi

Yayınları.
TEZCAN, Semih ve BOESCHOTEN, H. (2001). Dede Korkut Oğuznameleri,

İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.
YENER, M. Levent (2012). “Çuvaşça ‘Юм/ Yum’ - Ortak Türkçe ‘Yum’

Sözcüğü Üzerine”, Gazi Türkiyat, 10: 189-210.

132

BUDİST UYGURLARDA İÇECEK KÜLTÜRÜNE DAİR: ESKİ
UYGURCA BİR CÜMLE ÜZERİNE DİLBİLİMSEL BİR
YAKLAŞIM*

Kenan AZILI**

Özet: 2012 yılında Çin Kültürel Miras Akademisi’nde saklanan xj.006-
0662.6 numaralı tek varaklık yazma Tieshan ve Zieme tarafından
neşredilmiştir. Bu yazma, şimdiye kadar tanıklanamayan veya
doğrulanamayan, kimi kavramlara sahip bazı kelimeleri içeren bir tür
terminoloji listesini ihtiva etmektedir. Yazmanın neşrini yapan
araştırmacılar, metnin transliterasyon ve transkripsiyonunu yaparken,
aynı zamanda, listeyi tematik olarak değerlendirmiştir. Buna göre
yazma; koruyucular, savaşçılar, sular, zihinler, insanları yıkama,
kokular, giysiler, yükseklik ve büyüklük, yiyecekler, içecekler, çelenkler,
binalar, konutlar, hazinedarlar, soylular, vergi mükellefleri ve Budist
terimler hakkındaki sözcüklere ayrılmıştır. Yazmanın 16. ve 17.
satırlarına karşılık gelen ve içecekler kısmında yer alan ifade, yazmanın
neşrini yapanlar tarafından ičgülär alımlalıg ičgüsi bo čampaklıg
šäkärlig üzümlüg tıtlıg nomlug tatıg tatıg şeklinde okunmuş ve “Drinks.
Apple drink. Taste of campaka, sugar, grape, ?, nom” şeklinde
aktarılmıştır. Bu yazıda, söz konusu cümle yeniden okunarak Türkçenin
dil özellikleri ışığında yeniden değerlendirilecek ve anlamlandırılacaktır.
Böylelikle ifadenin “elma suyu” ve diğer içecekler bağlamında kültürel
zemini belirlenmeye çalışılacaktır.
Anahtar sözcükler: Eski Uygurca, terminoloji, içecek, elma suyu

On Beverage Culture In Buddhist Uighurs:
A Linguistic Approach To An Old Uighur Sentence
Abstract: In 2012, the single-leaf manuscript numbered xj.006-0662.6,
kept at the Chinese Cultural Heritage Academy, was published by
Tieshan and Zieme. This manuscript contains some kind of terminology
list, which includes some words with certain concepts that could not be
detected or verified so far. The researchers who published the
manuscript, while transliterating and transcribing the text, also
evaluated the list thematically. According to this; It is divided into words
about protectors, warriors, waters, minds, washing people, scents,
clothes, height and size, foods, beverages, wreaths, buildings, residences,
treasurers, nobles, taxpayers, and Buddhist terms. The expression
corresponding to the 16th and 17th lines of the manuscript and included
in the beverages section was read as ičgülär alımlalıg ičgüsi bo
čampaklıg šäkärlig üzümlüg tıtlıg nomlug tatıg tatıg by the publishers

* Bu çalışma, 3-5 Ekim 2022 tarihlerinde Ankara’da düzenlenen I. Uluslararası Türk Kültürü Araştırmaları
Sempozyumu’nda sunulan bildirinin genişletilmiş halidir.
** Doç. Dr., Bayburt Üniversitesi, [email protected], ORCID: 0000-0002-9055-3842

Türk Kültürü: YIL / YEAR 2022, CİLT / VOLUME 15, SAYI / ISSUE 2, S / P. 133 – 141.
Araştırma Makaleleri / Research Articles

Makale Geliş Tarihi: 26.09.2022 - Makale Kabul Tarihi: 17.10.2022

Kenan AZILI

of the manuscript and translated as "Drinks. Apple drink. Taste of
campaka, sugar, grape, ?, nom". In this article, that sentence will be re-
read and re-evaluated and interpreted in the light of the language
characteristics of Turkic. Thus, it will be tried to determine the cultural
basis of the expression in the context of "apple juice" and other
beverages.
Key words: Old Uighur, terminology, beverage, apple juice

Giriş

Uygurlar yaklaşık VIII. asırdan başlamak üzere, kimi kültür çevrelerinde yazılı
eser vermeye başlamış, bu yazın faaliyetleri ise yaklaşık yedi yüz yıl devam
etmiştir. Bu metinlerden en erken tarihlileri Manihaist çevrede kaleme alınmış;
daha sonra Budizm, Hristiyanlık, İslamiyet ve din dışı çevrelerde yazılan
metinlerle artarak zenginleşmiştir. Doğal bir şekilde, hem malzemenin
çokluğundan hem malzemenin yazıldığı coğrafyanın değişkenliğinden hem de
yazılı malzemenin farklı diyalektlere ait oluşundan bütün bu yazılı envanterin
bütüncül olarak değerlendirilmesi güçleşmiştir. Çeşitli çevre ve diyalektlerde
yazılmış bu metinler, kimi kriterlere göre değerlendirilerek farklı çalışmaları
beraberinde getirmiştir. Gabain (1988: 2-3), bu envanteri hem ait olduğu çevre
hem de bazı dil özelliklerine göre gruplandırmaya çalışmış ve diyalektik açıdan
bazı sonuçlara ulaşmıştır. Genel olarak Uyguristler ise, bu metinleri Klasik
öncesi, klasik ve geç dönem olmak üzere üç gruba ayırmıştır (Erdal 2004: 7-8).
Diğer yandan Zieme (1992: 16), Moğol istilasına bağlı olarak iki farklı grup
teklif etmiştir. Yakın zamanda Ağca (2021) tarafından çeşitli dillik özellikleri
yanında birçok fiziksel özelliği esas alarak ortaya koyduğu tarihlendirme
çalışması ve buna bağlı olarak metinlerin gruplandırılması dikkate değerdir.

Şüphesiz, çok farklı materyaller üzerine ve çeşitli alfabeler ile kaleme alınan bu
metinlerin en kalabalık grubu Budist çevrede yazılanlardır. Budist Uygurlar,
inandıkları dine ait farklı dillerdeki metinleri tercüme yoluyla kendi dillerine
kazandırmışlar, buna bağlı olarak da oldukça hacimli metinler vücuda
getirmişlerdir. Bunlardan biri, bu bildiride ele alınacak Çin Kültürel Miras
Akademisi’nde saklanan tek yapraklık bir parçadır. Bu parça ilk kez, 2012
yılında Tieshan ve Zieme tarafından neşredilmiştir. Tieshan ve Zieme’nin
(2012: 261-262) aktardığı bilgilere göre; Çince Lotus Sutra’ya eklenmiş Uygur
harfli tek yapraklık bir metin olan bu yazma parçası, dil ve yazım özellikleri
açısından geç dönem (Yuan dönemi) Budist çevreye ait bir metindir (Diğer
fiziksel özellikleri için bk. 2012: 261). Araştırmacılar, bu metnin -imla
hususiyetleriyle beraber- bir nevi terimleri ihtiva eden bir liste olduğunu
bildirmektedir.

Tematik bir şekilde listelenen kelimeler ve bu kelimelere ait kimi ifadelere
dikkat edildiğinde, dönemin sosyal hayatına dair kimi maddi kültür unsurlarını

134

BUDİST UYGURLARDA İÇECEK KÜLTÜRÜNE DAİR: ESKİ UYGURCA BİR CÜMLE ÜZERİNE
DİLBİLİMSEL BİR YAKLAŞIM

barındırdığı anlaşılmaktadır. Araştırmacıların neşrini yaptıkları yazma için
iddia ettikleri gibi, yazmadaki bazı yapılar, şimdiye kadar tanıklanmamış veya
çok nadir tanıklanmış önemli leksik öğelerdir. Fakat yazmanın bu neşrinde
dikkat çeken bir ifade ve bu ifade üzerine yapılan yorumlar düzeltilmeye
muhtaç durumdadır.

Yazmadaki Problemli Cümle Üzerine

Koruyucular, savaşçılar, sular, zihinler, insanları yıkama, kokular, giysiler,
yükseklik ve büyüklük, yiyecekler, içecekler, çelenkler, binalar, konutlar,
hazinedarlar, soylular, vergi mükellefleri ve Budist terimler gibi tematik bir
listenin yer aldığı yazmanın “içecekler” için ayrılan bölümünde şu şekilde bir
ifade yer almaktadır:

Bu ifadenin yazı çevrimi ve kavram alanı çalışmada şu şekilde verilmiştir:

‘yčkw l’r ‘lyml’lyq ‘yčkwsy.{ } č’mp’k lyq š’k’r lyq ‘wyswm lwk t’yt
lyq . nwmlwq {t’tyq} t’tyq
ičgülär alımlalıg ičgüsi bo čampaklıg šäkärlig üzümlüg tıtlıg nomlug
tatıg tatıg.
“Drinks. Apple drink. Taste of campaka, sugar, grape, ?, nom” (2012:
265-266)

Konteks ve imlaya göre, yazmada yer alan bu ifadenin daha farklı
değerlendirilmesi gerekmektedir. Zira hem dilbilgisel hem de bağlam açısından
bazı uyumsuzluklar taşıdığı anlaşılmaktadır. Öncelikle, ičgülär şeklinde bir
girişle temayı belirleyen ifade1, daha sonra alımlalıg ičgüsi gibi tam olarak
anlaşılamayan bir kelime grubu ile devam etmektedir.

Kelime grubunun ilk öğesi olan alımla, tarihî Türk yazı dillerinde “elma” için
kullanılmış birkaç şekilden biridir. Özellikle Eski Türkçe döneminde alımla,
almıla ve alma şekilleri, tespit edilebilecek sözcük üzerine yapılan birçok
çalışmaya göre sözcük Hint-Avrupa dillerinden ödünçlenen bir sözcüktür
(Munkacsi 1905; Joki 1964; Clauson 1972). Erdal (1993) ise sözcüğün böyle
bir ödünçlemeyi Toharca üzerinden aldığını düşünmektedir. Ancak Sertkaya,

1 Metindeki diğer bölümler bu şekilde temayı belirleyen sözcüklerle başlamaktadır. Mesela kıyafetler için
kädimlär, savaşçılar için uruŋutlar, hazineciler için agıçılar ...vb.

135

Kenan AZILI

yakın dönemde bu konu için kaleme aldığı yazısında, ödünçleme olduğu fikrine
karşı çıkarak birkaç dillik özellik ve tanıktan hareketle sözcüğün Türkçe
olduğunu ileri sürer (Sertkaya 2012: 11-112). Sözcüğün hangi dile ait olduğu
bir yana, ilk tanıkları Uygur çevrelerinde ve ilk İslâmî metinlerde

görülmektedir (Clauson 1972 146; Röhrborn: 1977: 93):

HT III 2’de alımla sögüt “Elma ağacı”
DLT 330’da atası açıg alımla yise oglınıŋ tışı kamar “Baba ekşi
elma yese, oğlunun dişi kamaşır.”

Mezkûr çalışmada, alımlanın bulunduğu kelime grubu naşirler tarafından
“elma suyu/içeceği” olarak aktarılsa da, yapı bakımından Türkçe tamlama
özelliğine aykırı bir kullanımın olduğu görülmektedir. Zira “elma suyu” gibi
bir tamlama grubu için kullanılması beklenilen ifadenin alımla ičgüsi olması
beklenirdi. Zira içgü ile kurulan isim tamlamalarının bu şekilde kurulduğu

bilinmektedir:

Maitr. 62’de säŋik aşın içgüsin “Manastır yemeğini içeceğini”
HKT 416a’da siŋgän içgüsi “Hazım içeceği”

Diğer yandan, kelime grubuna göre alımlalıg ičgü biçiminde bir sıfat
tamlaması olarak kullanılması da beklenebilirdi. Bu durumda, “elmalı içecek”
gibi bir karşılığa sahip olması gerekirdi. Fakat ifadenin bütününe tekrar göz
atıldığında, burada bir içecekler listesi değil; özel bir içeceğin içindeki
maddelerin sıralandığı anlaşılabilir. Yani, alımlalıg ičgüsi gibi bir içecek
türünün içinde “çampak, şeker, üzüm” gibi maddelerin olduğu kaydedilmiştir:
ičgülär alımlalıg ičgüsi bo čampaklıg šäkärlig üzümlüg tıtlıg nomlug tatıg
tatıg. Oysa ilk ifade dışında içindekiler sıralanırken “elma” hiç
zikredilmemiştir. Bu şartlar altında, söz konusu ifadenin bir elma içeceği/suyu
olması mümkün görünmemektedir. Öyle ki, naşirler de bu sorunu fark ettikleri
için, yapının kolaylıkla “elma suyu/içeceği” olduğunu söyleyebileceklerini,
fakat iyelik morfemini açıklayamadıklarını kaydeder (2012: 265). Wilkens de
bu ifadeyi düzelterek alımlalıg içgü şeklinde verir. (2021: 29).

Burada başka bir düzeltme ile metni yeniden anlamlandırmak mümkündür.
İfadenin tamamına tekrar göz atıldığında, “İçgülär” başlığından sonra verilen

ifadenin ardından, içeceği oluşturan çeşitli öğeler verildiği için, bu içeceğin
Budist Uygurlar tarafından tüketilen ve içeriği gösterilmiş özel bir içecek
olduğu tahmin edilebilir. Bu şekilde yapılan bir yoruma bağlı olarak, içeceğin

içindekiler listesinde “elma”nın olmayışı, alımlalıg sözcüğünü

“elmalı” olarak anlamaya imkân vermemekte, ilaveten, imlâ izin verdiği için2

2 Erdal (1991: 121), Uygur alfabesi ile yazılan metinlerde /g/ ve /k/ morfemlerinin birbirinden ayrılamadığı
için morfemin okuyuşunun bağlama bağlı olduğunu ileri sürmüştür. Bu açıdan morfemin +lXg veya +lXk
okunuşu için imlâ bir yol göstermez, tamamen metne bağlı bir şekilde karar vermek gerekir.

136

BUDİST UYGURLARDA İÇECEK KÜLTÜRÜNE DAİR: ESKİ UYGURCA BİR CÜMLE ÜZERİNE
DİLBİLİMSEL BİR YAKLAŞIM

sözcüğü alımlalık olarak değerlendirme ihtimali tekrar düşünülebilir. Zira
Clauson “elma bahçesi” kavram alanına sahip bir almalık sözcüğünü
göstererek ilk kez bir Soğdca metinde geçtiğinden ve Fergana civarında bir yer
adı olduğundan bahsetmektedir (1972: 146-147). Zira Senglah’ta sözcüğün
“Beşbalık’tan iki haftalık mesafe uzaklığında Türkistan’daki bir şehir adı”
olarak kaydedildiği gösterilmiştir. Alımlaalma değişkenliği göz önünde
bulundurulursa sözcüğü bu şekilde kabul etmek mümkündür. Diğer yandan
+lXk morfemiyle borluk, çäçäklik, ügürlük ve yemişlik gibi ekili arazi için
türetimlerde bulunması (Erdal, 1991: 127), alımlalık okuyuşu için kuvvetli bir
delildir.

Bu halde, tamlamanın ilk öğesi, ya doğrudan “elma bahçesi” ya da “bir yer adı”
olarak değerlendirmeye müsaittir. Bu türetim ve kullanım şeklinin tarihsel ve
modern Türk yazı dillerinde sıkça kullanıldığını belirtmek gerekir. Dolayısıyla,
önerilen yeni okuma ile, kelime grubunun dilbilgisel kuruluşundaki problem
ortadan kalkar ve alımlalık içgüsi “Alımlalık içeceği” gibi bir yere ait yöresel
bir içecekten bahsedildiği düşünülebilir.

Öte yandan, içecek adı zikredildikten sonra verilen içindekiler listesi de dikkat
çekicidir. Bu listedeki bütün sözcükler varlık morfemi +lXg ile çekimlenerek
sıralanmıştır: čampaklıg šäkärlig üzümlüg tıtlıg nomlug tatıg. Buna göre,
Alımlalık içeceğinin içine ilk olarak çampak katılmaktadır. Skt. campaka 
TohA. campak sözcüğünden ödünçleme (Wilkens 2021: 221) olan bu sözcüğü,
naşirler, ilaç ve parfüm için kullanılan ve eski zamanlardan beri Hindistan’da
yetiştirilen michelia champaca adlı bir tür manolya olarak açıklamışlardır.
Ayrıca sarhoş edici özelliği olduğu bilinmektedir (Tieshan ve Zieme 2012: 266,
n. 25). Bununla birlikte Tibet Budizmi’nde kutsal ağaçlardan biri olarak kabul
edilmektedir (Monrovia). Aşağıdaki resim bu bitkiye aittir:

Resim 1: Michelia Champaca (Çampak) Bitkisi ve Çiçeği (Wikipedia)

137

Kenan AZILI

Eski Uygurcadan Moğolcaya da çambag şeklinde ödünçlenen (Kara, 2000: 88)
bu kelime, tarihsel metinlerde oldukça sınırlı tanığa sahiptir ve bu tanıklarda

sözcük herhangi bir içecek için kullanılmamıştır:

BT XX 615’te kaltı çampak sögütlüg arıgka barsar bu sögüt yıdın
yıdlayur “Çampak ağaçlı ormana gitse, bu ağaç kokusu kokar”

İçindekiler listesindeki diğer iki sözcükten anlaşıldığına göre içeceğin katkı
maddelerinden biri şeker, diğeri de üzüm veya üzüm suyudur.

Sonraki sözcük tıtlıg biçiminde okunsa da, sözcük konusunda şüpheli bir

yaklaşım içinde kalınmıştır. İmladaki t’yt-lyq şekli ve sözcüğün

kökünün anlamlandırılamayışı (veya “lark” toygar, çayır kuşu önerisi), sözcük

için şüpheli vaziyetini korumuştur (2012: 265-266 n. 24). Oysa tıtlıg şeklinde

okunabilecek sözcüğün kökü, tarihsel metinlerde “karaçam” için kullanıldığı

tespit edilen bir bitki adıdır (Nadalyayev vd. 1969: 459; Clauson 1972: 449;

Wilkens 2021: 716):

TT I 163’te tıt sögüt budıkı miŋ türlügin titriyür “Karaçam
ağacının dalları bin defa titrer.”
HT VIII 1466’da tıt ıgaçka tayaglıg tävä siŋiri savmış täg “Çam
ağacına dayalı deve zencefili bırakmış gibi”
Toten. 438’de ol ymä tıt tärsgükä okşatı taplaglıg ersär tamır
turuşı tıtka okşatı bolmış erür “Yine karaçama benzer oldukları
varsayımını kabul edenler damar(ların) duruşu(nu) karaçama
benzetirler.”
DLT 396 ve 432’de tıt: Çam ağacı. Dağlarda yetişir; tag tıtlandı
“Dağ çam ağaçlarıyla donandı.”

Dolayısıyla, imlâdan açık bir şekilde anlaşıldığı gibi tıtlıg okunabilecek
sözcüğün, bağlam itibariyle “çam aromalı” şeklinde anlamlandırılması
mümkündür. Doğal olarak burada ifade edilen malzemenin “çam sakızı” veya
“kozalak aroması” olması muhtemeldir. Fakat yine de belirtmek gerekir ki,
tıpkı manolya gibi çamın da Türkler tarafından içecekler için kullanıldığına
dair başka bir veriye ulaşılamamıştır.

İfadede yer alan içindekiler listesinin son öğesi olan nomlug sözcüğü ise, yine,
farklı yorumlamaya müsait bir yapıdadır. Sözcüğün kök ismi olan nom, tarihsel
metinlerde sıkça geçen ve “öğreti, kaide, doktrin, metin, eser” gibi birçok
karşılığa sahip dinî sözvarlığına ait ödünçlenmiş bir isimdir (Clauson 1972:
777; Wilkens 2021: 494). Tieshan ve Zieme, içeceklerin anlatıldığı bu bölümde
nomlug sözcüğünü anlamanın mümkün olmadığını, çeşitli metinlerde birlikte

tanıklanan yalnızca nuş ( OrtaF. nwş) ile beraber düşünmek gerektiğini;
böylece “dharma içeceği” olarak anlaşılabileceğini düşünmektedir (2012: 266

138

BUDİST UYGURLARDA İÇECEK KÜLTÜRÜNE DAİR: ESKİ UYGURCA BİR CÜMLE ÜZERİNE
DİLBİLİMSEL BİR YAKLAŞIM

n. 27). Wilkens (2021: 499) ise bu tamlamayı “dharma iksiri” olarak vermiştir.
Metinde nuş sözcüğünün bulunmayışı, bu şekilde bir anlamlandırmaya imkân
vermemekle birlikte, sözcüğün temel kavramsal karşılığına bağlı olarak
“dharmaya uygun” şeklinde anlamak mümkündür. Zira daha sonraki sözcüğün
tatıg “tat” oluşu, söz konusu Budist metindeki bir içeceğin dinî prensiplere
uygun olarak yapıldığını gösterecek bir ifadeyle bağlanabilir.

Bütün bu değerlendirmelere bağlı olarak ifadenin tamamı şu şekilde okunarak
anlaşılabilir:

içgülär alımlalık içgüsi bu çampaklıg şäkärlig üzümlüg tıtlıg
nomlug tatıg.

“İçecekler; Alımlalık İçeceği: Bu (içecek) manolyalı, şekerli,
üzümlü, çam sakızlı, dharmaya uygun (bir) tat(tır).”

Böylelikle, Budizm temalı araç-gereç, yiyecek ve içeceklerin verildiği metinde
yer alan alımlalık içeceğinin dinî ritüellere uygun bir şekilde hazırlanmış bir
içecek olarak Uygur Türkleri tarafından tüketildiği veya tüketilmesi beklendiği
anlaşılabilir. İfadede geçen nomlug sözcüğü bunu destekleyen önemli bir
kullanımdır. Hem isminden hem de içerdiği maddelerden anlaşıldığı kadarıyla
çok yaygın olmayan; belki de, yalnızca din çevrelerince manastır ve
tapınaklarda tüketilen bir içecek olarak kabul edilebilir. Öyle ki, Türk içecek
kültürü içerisinde şeker, üzüm ve diğer birçok meyve ve baharatın kullanıldığı
tarihsel metinlerden anlaşılmaktadır (Kafesoğlu 1987; Genç 2014: 15-16; Kılıç
ve Albayrak 2012: 714). Bu yönüyle, manolya ve çam gibi daha özel bitkisel
materyallerin kullanımı, almalık içeceğinin belirli ve dar bir çevrede
kullanılmış olmasını açıklamaktadır. Üstelik çampak gibi bir adlandırma ile
verilen özel bir manolya türünün Hint menşeli oluşu, Uygurlar arasında bu
içeceğin söz konusu dinî kültürel çevre ile taşınmış olabileceğini de
düşündürmektedir.

KAYNAKLAR

AĞCA Ferruh (2021), Dillik Ölçütlere Göre Eski Uygurca Metinlerin
Tarihlendirilmesi, Ankara: TDK Yayınları.

BT XX → ZIEME Peter (2000), Vimalakirtinirdesasutra, Edition alttürkischer
Übersetzungen nach Handschriftfragmenten von Berlin und Kyoto, Berliner
Turfantexte XX, Turnhout: Brepols.

CLAUSON, Sir Gerhard. (1972), An Etymological Dictionary of Pre-
Thirteenth Century Turkish, Oxford: Oxford University Press.

139

Kenan AZILI

DLT → ERCİLASUN Ahmet B. (2014), Kâşgarlı Mahmud, Dîvânu
Lugâti’t-Türk -Giriş, Metin, Çeviri, Notlar, Dizin-, Ankara: Türk Dil
Kurumu.

ERDAL Marcel (1991), Old Turkic Word Formation, A Functional
Approach to the Lexicon, Vol. I-II, Wiesbaden: Harrassowitz.

ERDAL Marcel (1993), “Around the Turkic ‘apple’”, The Journal of Indo-
European Studies, 21: 27-36.

ERDAL Marcel (2004), A Grammar of Old Turkic, Leiden: Brill.
GABAIN A. von (1988), Eski Türkçenin Grameri [Çev. M. Akalın], Ankara:

TDK Yay.
GENÇ Reşat (2014), “XI. Yüzyılda Türk Mutfağı”, Geçmişten Günümüze

Milli Yemek Kültürümüz [Haz. M. Sabri Koz], Kitabevi Yay., 3-17.
HKT → YÜKSEKKAYA Gülden S. (1993), Harezm Türkçesi Satır Arası

Kur’an Çevirisi, Giriş-Metin-Sözlük, Yayımlanmamış Doktora Tezi,
Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
HT III → ÖLMEZ Mehmet ve RÖHRBORN Klaus (2001), Die alttürkische
Xuanzang-Biographie III, Nach der Handschrift von Paris, Peking und
St. Petersburg sowie nach dem Transkript von Annemarie von Gabain.
Wiesbaden.
JOKI Aulis J. (1964), “Der wandernde Apfel”, Studia Orientalia, 28/11: 1-17.
KAFESOĞLU İbrahim (1987), Türk Bozkır Kültürü, Ankara: TKAE
Yayınları.
KARA György (2000), “Late Medieval Turkic Elements in Mongolian”, In:
Bazin, L. – Zieme, P. (eds): De Dunhuang à Istanbul. Hommage à James
Russell Hamilton, Turnhout (Silk Road Studies V), pp. 73–120.
KILIÇ Sami ve ALBAYRAK Ali (2012) “İslamiyet’ten Önce Türklerde
Yiyecek ve İçecekler”, Journal of Turkish Studies, 7/2: 707-16.
Maitr. → TEKİN Şinasi (1976), Maytrısimit-Burkancıların Mehdisi
Maytreya ile Buluşma Uygurca İptidai Bir Dram, Ankara: Ankara
Üniversitesi.
MUNKACSI B. (1905), “Beiträge zu den alten arischen Lehnwörtern im
Türkischen”, Keleti Szemle, 6: 376-379.
NADALYAYEV V. M, D. M. NASILOV, E. R. TENIŞEV, A. M. ŞÇERBAK
(1969), Dryevnyetyurkskiy Slovar’, Leningrad: Akademiya Nauk.
RÖHRBORN Klaus (1977-1998). Uigurisches Wörterbuch, Sprachmaterial
der vorİslamîschen türkischen Texte aus Zentralasien, Lieferung 1-6,
Wiesbaden: Franz Steiner Verlag.
HT VIII → RÖHRBORN Klaus (1996), Die alttürkische Xuanzang-
Biographie VIII. Nach der Handschrift von Paris, Peking und St.
Petersburg sowie nach dem Transkript von Annemarie v. Gabain
ediert, übersetzt und kommentiert, Wiesbaden: Harrassowitz Verlag.

140

BUDİST UYGURLARDA İÇECEK KÜLTÜRÜNE DAİR: ESKİ UYGURCA BİR CÜMLE ÜZERİNE
DİLBİLİMSEL BİR YAKLAŞIM

SERTKAYA Osman F. (2012), “Adana, Begrek > Beyrek ve Elma
Kelimelerinin Kökeni Üzerine”, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-
Coğrafya Fakültesi Türkoloji Dergisi 19/2: 101-113.

TIESHAN Zhang ve ZIEME Peter (2012), “A Terminology List In Old Uigur”
Acta Orientalia Academiae Scientiarum Hung. Volume 65 (3), 261–270.

TT I → BANG W. ve GABAİN A. von (1929a), Türkische Turfan Texte I,
Berlin: ABAW.

Toten. → ZIEME Peter ve KARA György (1978) Ein uigurisches
Totenbuch. Nāropas Lehre in uigurischer Übersetzung von vier
tibetischen Traktaten nach der Sammelhandschrift aus Dunhuang.
British Museum Or. 8212 (109), Budapest: Akadémiai Kiadó.

WILKENS Jens (2021), Handwörterbuch des Altuigurischen: Altuigurisch
- Deutsch – Türkisch, Göttingen: Universitätsverlag Göttingen [Online
Version].

ZIEME Peter (1992), Religion und Gesellschaft im Uigurischen Konigreich
von Qoco, Kolophone und Stifter des alttürkischen buddhistischen
Schrifttums aus Zentralasien, Berlin: Westdeutscher Verlag.

Monrovia: https://www.monrovia.com/fragrant-himalayan-champaca.html
[Erişim Tarihi: 12.06.2022]

Wikipedia:
https://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/8/8f/Michelia_cha
mpaca_Blanco1.191-cropped.jpg/800px-Michelia_champaca_Blanco1.191-
cropped.jpg [Erişim Tarihi: 22.07.2022]

141


Click to View FlipBook Version