The words you are searching are inside this book. To get more targeted content, please make full-text search by clicking here.
Discover the best professional documents and content resources in AnyFlip Document Base.
Search
Published by saffetalp, 2023-12-08 05:55:48

Türk Kültürü Dergisi 2023/2

TKAE

Keywords: Türk

Kader TÜNGÜÇ - 146 - MACKERRAS, C. (1990). The Uighurs - The Cambridge History of Early Inner Asia (Denis Sinor), Cambridge University Press, 317-335. MORIYASU, T. (1991). A Study of the History of Uighur Manichaeism. Research on Some Manichean Materials and Their Historical Background, Memoirs of the Faculty of Letters, Osaka University 31-32, Osaka: Osaka University, 34 Plates, 23 figures, map. [in Japanese] MORIYASU, T. (2003). Four Lectures at the Collége de France in May 2003, in: Osaka University. The 21st Century COE Program. Interface Humanities Research Activities 2002-2003, 23-111. MORIYASU, T. (2004). Die Geschicte des Uigurischen Manicheismus an der Seidenstrabe, Berlin. TARDIEU, M. (2008). Manichaeism, Translated from the French by M. B. DeBevoise, Introduction by Paul Mirecki, University of Illinois Press, Urbana and Chicago. Türk Dil Kurumu, Çevrim içi Sözlük, https://sozluk.gov.tr WILKENS, J. (2021). Handwörterbuch des Altuigurischen, Altuigurisch - Deutsch -Türkisch, Universitätsverlag Göttingen. YAMADA, N. (1993). Sammlung uigurischer Kontrakte, Juten Oda, Peter Zieme, Hiroshi Umera, Takao Moriyasu, I-II-II, Osaka. ZIEME, P. (1975). Ein uigurischer Text über die Wirtschaft manicheischer Klöster im uigurischen Reich, L. Ligeti (ed.) Researches in Altaic Languages, Budapest: Akadémiai Kiado, 331-338.


HAYVAN SESLERİNİN TÜRKİYE TÜRKÇESİ VE DİĞER DİLLERDEKİ YANKISI ÜZERİNE* Gülsen AKGÜN** Öz: Tabiatta bulunan canlı veya cansız her varlığın çıkardığı bir ses ve çıkan bu seslerin de bir taklit edicisi vardır. Ses yansımalı sözcükler arasındaki en önemli ve zengin sınıf şüphesiz ki hayvanların çıkardığı seslerdir. Hayvanların da tıpkı insanlar gibi bulundukları durum ve duygu hâlleri seslerine yansımakta bu sesler de hayvan seslerini daha çeşitli ve ilgi çekici bir hale getirmektedir. Bu çalışmada Türkçe, Almanca, Arapça, Fransızca, İngilizce, Japonca ve Korecede bulunan sık karşılaştığımız hayvan sesleri, seslere dikkat kesilen insanın bu sesleri hangi sesbirimlere dönüştürdüğü çeşitli kaynaklardan taranarak fişlenmiştir. Taranan (20 çeşit) hayvan seslerinin Türkçe ile bahsi geçen diller arasında herhangi bir parallelliğinin olup olmadığı ayrıca hayvan seslerinin dillere göre değişmesinin sebebinin ne olduğu üzerinde durulmaya çalışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Yansıma Sözcükler, Ses Taklidi, Hayvan Sesleri. On the Echo of Animal Sounds in Turkey Turkic and Other Languages Abstract: Every animateor inanimate being in nature has a sound and an achoer of these sounds. The most important and richest class among sound-reflective words is undoubtedly the sounds made by animals. Just like humans, situations and emotional states of animals are reflected in their voices, and these sounds make animal sounds more diverse and interesting. In this study, animal sounds that we encounter frequently in Turkic, German, Arabic, French, English, Japanese, and Korean have been scanned from various sources and recorded, according into which phonemes a people who pay attention to these sounds, converts them. It was tried to focus on whether the (20 kind) animal sounds scanned have any parallels between Turkic and the aforementioned languages, and also what is the reason for the variation of animal sounds according to languages. Key Words: Onomatopeic Words, Sound Imitation, Animal Sounds. Giriş Yansıma seslerin içerisinde önemli bir yere sahip olan hayvan sesleri, her dilde aynı oranda bulunmamaktadır. Hayvan sesleri, kitaplarda özellikle hikâye kitaplarında, tekerlemelerde, yabancılara öğretilmek amacıyla hazırlanan ders * Bu makale, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde Prof. Dr. Ferruh AĞCA danışmanlığında hazırlanan Eski Türkçede Yansımalı Sözcükler başlıklı yüksek lisans tezinden üretilmiştir. **Yüksek Lisans Öğrencisi, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Eskişehir. (Türkiye). E-posta: [email protected]/ ORCID ID: 0000-0003-4786-0473. Türk Kültürü: YIL / YEAR 2023, CİLT / VOLUME 17, SAYI / ISSUE 2, S / P.147-154. Araştırma Makaleleri / Research Articles Makale Geliş Tarihi:03.09.2023 - Makale Kabul Tarihi: 06.10.2023


Gülsen AKGÜN - 148 - kitaplarında yer alan yansıma seslerden çoğunun o dilin sözlüğünde yer almadığını görmekteyiz. Bu durum bize yansıma seslerin sözlükleşmesi yolunda henüz yeterli ilgiyi görmediğini göstermektedir. Örneğin hikâye kitaplarında yer alan ve inek sesini karşıladığı işaretlenen “möö” sesinin Türkçe sözlükte yer almadığını görmekteyiz. Aynı durum kurbağa, eşek ve çeşidini arttırabileceğimiz diğer hayvan sesleri için de geçerlidir. Bu yüzden elinizdeki çalışmada sözlüklere bağlı kalınmamış bu seslere yer veren kaynaklar1 göz önünde bulundurulmaya çalışılmıştır. Hayvanlar aynı sesleri çıkarmalarına rağmen çoğu hayvan sesi, insanlar tarafından çeşitli biçimlerde algılanmış bu yüzden de farklı sesbirimleriyle karşılanmıştır. Bazen de dillerde o hayvan sesine özel bir yansıma sözcüğe ihtiyaç duyulmamıştır bunun sebebi ise o dilin coğrafyasında, kültüründe ve yaşamında bu hayvanın ve ona ait olan sesin taşıdığı önemin azlığından kaynaklanmaktadır. Dikkati çekmeyen ses haliyle kavramlaştırılmamış ve bu yüzden de sesbirimlere dökme ihtiyacı da duyulmamıştır. Örneğin Türkçede bizon sesini karşılayan bir kavram yoktur fakat hayvancılık faaliyetlerinde kullanılan hayvanların çıkardığı sesler ve hatta bu hayvanların duygu durumlarının da halk ağızlarında çeşitli adlandırılmalarının olduğu birçok ses yansımasının dil hazinemize katıldığı dikkat çekmektedir. Arap coğrafyasında develerin günlük yaşam ve kültüründe oldukça önemli bir yere sahip olduğunu biliyoruz, Adalar Subaşı, çalışmasında devenin sesi için 32, devenin yürüyüşünün veya koşuşunun sesleri için 7, devenin uzuvlarının sesleri içinse 14 sözcüğün bulunduğunu belirtir (Adalar Subaşı, 2016: 77). Kut Juan, Japon kültüründe kuşların ayrı bir yere sahip olduğunu ve bu yüzden de kuş sesleri için farklı bir kategori oluşturularak incelenmesi gerektiğini dile getirir ( Juan Kut 2000). Her dilde farklı bir yere sahip olan hayvan sesleri için farklılaşan kültürü, coğrafyayı ve yaşantıyı sebep olarak gösterdik fakat aynı hayvanların farklı coğrafyalarda farklı çıkardıkları düşünülen seslerin sebebi nedir? Aksan, “Türkçemizdeki miyavlamak, havlamak, böğürmek, kükremek, gıdaklamak, melemek gibi hayvan seslerini gösteren eylemlere eğilirsek bunların temelde belli seslerin taklidine dayandığı, sonradan dilin belli kalıplarına dökülerek eylemleştiğini görürüz” (Aksan, 2009: 96) der. Sarıca, farklı dil ve kültürden 1 Konuyla ilgili kaynak olarak bkz.: Balkaya, D. (1996). Yansılama ve Almanca-Türkçe Ses Yansımalı Sözcükler. Atatürk Üniversitesi, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Erzurum. Subaşı Derya A. (2016). Arapçada Ses Yansımalı Sözcüklere Genel Bir Bakış. The Journal of Academic Social Science Studies Sarıca, N. (2004). Fransızca ve Türkçe’de Yansıma Sözcükler ve Bunların Eşdeğerlikleri Üzerine Redhouse Büyük El Sözlüğü https://www.fluentu.com/blog/english-tur/ingilizce-hayvan-sesleri/ Yeon, Kyoo S. (1995). Türkçede ve Korecede Yansımaların (Onomatopeia) Karşılaştırılması. Basılmamış Doktora Tezi. Ankara Üniversitesi. https://m.blog.naver.com/PostView.naver?isHttpsRedirect=true&blogId=yehyang0512&logNo=4019722249 0


HAYVAN SESLERİNİN TÜRKİYE TÜRKÇESİ VE DİĞER DİLLERDEKİ YANKISI ÜZERİNE - 149 - olan insanların yansıma sesleri farklı farklı çıkarmalarının sebebini dildışı gerçekliği farklı dillendirmelerinden kaynaklandığını belirtir (Sarıca, 2004). Zülfikar, gürültülerin niteliklerine göre bunları değerlendirme özelliğine sahip olan insanın bu ses dalgalarını algılayarak dilin imkânları içinde söz biçime getirdiğini ifade eder (Zülfikar, 2018). Gösteren ile gösterilen arasındaki bağın “nedenli” mi yoksa “nedensiz” mi olduğu hâlâ tartışılan dilbilim konuları arasındadır. Saussure’ün gösteren ile gösterilen arasındaki ilişkinin nedensiz olduğunu savunduğunu biliyoruz; yansıma seslere bakıldığındaki özellikle de hayvan seslerinin bu durumun “nedensizlik” ilkesine aykırı olduğu savunulan görüşler arasındadır. Burada yer verilen dillerde (Türkçe, Almanca, Arapça, Fransızca, İngilizce, Japonca ve Korece) hayvan sesleri karşılaştırılmış ve sesler hangi dilde nasıl bir sesletime sahip olduğu işaretlenmeye çalışılmış ve bunun sonucunda da yansıma sözcüklerin dillerdeki eşdeğerliliklerinin durumu hakkında bir sonuca varılmaya çalışılmıştır. İnceleme Ağustos Böceği Sesi Türkiye Türkçesinde – cırcır Almancada – tırılı İngilizce – chirp Japonca – mīn mīn Aslan sesi Arapça – zaîr İngilizce – growl (kısık sesli), roar (hırıltı veya yüksek sesli bir kükreme) Japonca – gaō Korece – eohing At Sesi Türkiye Türkçesinde – hihi Almancada – wiehern Arapça – sahil İngilizce – neigh Japonca – hihiin Civciv Sesi Türkiye Türkçesinde – cik cik


Gülsen AKGÜN - 150 - Almancada – piep2 İngilizce – cheep Japonca – piyo piyo Domuz Sesi Almancada – quiek İngilizce – oink Japonca – bū bū Eşek Sesi Türkiye Türkçesinde – aa-ii Almancada – iah Arapça – nahîk Fransızca – Hi han İngilizce – hee-haw Korece – hiing Fare Sesi Almancada – piep Arapça – es-say’, es-sarîr İngilizce – squeak Japonca – chū chū Korece – jjik Hindi Sesi Türkiye Türkçesinde – gulu gulu İngilizce – gobble Horoz Sesi Türkiye Türkçesinde – ü ürü ü Almancada –kikeriki Fransızca – Cocorico İngilizce – cock-a-doodle-do İnek Sesi 2 Balkaya kuş ve fare seslerinin yansımasının aynı olduğunu belirtmiştir (piepen/piepsen) (Balkaya 1996: 36)


HAYVAN SESLERİNİN TÜRKİYE TÜRKÇESİ VE DİĞER DİLLERDEKİ YANKISI ÜZERİNE - 151 - Türkiye Türkçesinde – mö Almancada – muh Arapça – huvâr Fransızca – Meuh İngilizce – moo Japonca – mō mō Korece – immee Karga Sesi Türkiye Türkçesinde – gak Almancada – krah Arapça – na’îk Fransızca – croa croa Japonca – kā kā Korece – ggaag ggaag Kedi Sesi Türkiye Türkçesinde – miyav Almancada – miau Arapça – mivâ’ Fransızca – Miaou İngilizce – meow Japonca – nyā nyā Korece – yaong Koyun Türkiye Türkçesinde – me Almancada – mäh Arapça – sugâ’ (keçi sesi) / sigâ’ (koyun sesi) İngilizce – baa Japonca – mē mē Korece – meee Köpek Sesi Türkiye Türkçesinde – hav


Gülsen AKGÜN - 152 - Almancada – wau wau Arapça – nubâh Fransızca – Ouah ouah, wouah wouah İngilizce – woof Japonca – wan wan Korece – mong mong Kurbağa Sesi Türkiye Türkçesinde – vrak vrak Almancada – quak Arapça – nakik Fransızca – Coac coac İngilizce – croak Japonca – kero kero Korece – kaegul kaegul Kuş Sesi Türkiye Türkçesinde – cik cik Almancada –tschilp Fransızca – Cui cui İngilizce – chirp Japonca – chun chun Korece – jjaeg jjaeg Arapça – şakşaka / savsava Maymun Sesi Arapça – kahkaha Ördek Sesi Türkiye Türkçesinde – vak vak Almancada – gack Fransızca – Coin coin İngilizce – guack (ördek sesi), hond (kaz sesi) Japonca – gā gā Korece – kwaeg kwaeg


HAYVAN SESLERİNİN TÜRKİYE TÜRKÇESİ VE DİĞER DİLLERDEKİ YANKISI ÜZERİNE - 153 - Sinek, Sivrisinek, Arı Sesi Türkiye Türkçesinde – vız Almancada – summ İngilizce – buzz Japonca – būn Korece – weing Arapça – tanîn Tavuk Sesi Türkiye Türkçesinde – gıdak Almancada – gluck Arapça – el-inkâd İngilizce – cluk Japonca – kokekokko Korece – kkokkodaeg kkokko Tilki Sesi Almancada – keckern Japonca – kon kon Sonuç Gösterilen aynı olsa da dillerin fonolojik yapısına özgü birtakım sesbirim farklılıklarından dolayı yansımalarda da değişikliklerin olduğu gözlenmektedir. Sarıca, göstergesi olan yansıma sözcüklerin dilden dile farklılaşması hem dillerin sesbilimsel yapılarının dizgelerinin birbirinden farklı olmasının hem de Saussure’ün gösterge kuramında dile getirdiği gösteren ve gösterilen arasındaki bağın nedensizliği ilkesinin bir sonucu olarak karşımıza çıktığını belirtir (Sarıca 2004). Yansıma seslerin dillerde eşdeğerlilik bakımından en fazla olduğu yansıma kategorisi hayvan sesleri olmasına rağmen bazı kavramların eşdeğerlikleri bulunamamıştır. İncelenen hayvan seslerine bakıldığında diller arasında ortak bir paralellik gösteren seslerin sınırlı olduğu görülmektedir. İncelenen dilde üç ve daha fazla dilde sesbirim olarak paralel olan hayvan seslerinin eşek, inek, kedi, koyun, köpek ve kuşa ait olduğu görülmektedir. Kaynakça Aksan, D. (2009). Anlambilim. Ergin Yayınevi, Ankara.


Gülsen AKGÜN - 154 - Akyıldız Ay, D. (2021). İki Dilli Sözlüklerde Yansıma Sözcüklerin Tanımlanma Sorunları. Çukurova Üniversitesi Türkoloji Araştırmaları Dergisi, 6 (1), 70- 88. Akyıldız Ay, D. (2017). Ses Sembolizmi ve Ses-Anlam Uyumunun Farklı Bir Sınıflandırma Denemesi. Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, 57 (57), 17-27. Balkaya, D. (1996). Yansılama ve Almanca-Türkçe Ses Yansımalı Sözcükler. Atatürk Üniversitesi, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Erzurum. Bozok, E. (2023). Türkçe Yansıma Verintiler Üzerine. Bilgehan Atsız Gökdağ Armağanı. Ankara: Akçağ Yayınları: 453-463. Janjua Kut, D. (2000). Japoncada Yansımalı Sözcükler. Ankara Üniversitesi, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara. Sarıca, N. (2004). Fransızca ve Türkçe’de Yansıma Sözcükler ve Bunların Eşdeğerlikleri Üzerine Subaşı Derya A. (2016). Arapçada Ses Yansımalı Sözcüklere Genel Bir Bakış. The Journal of Academic Social Science Studies Yeon, Kyoo S. (1995). Türkçede ve Korecede Yansımaların (Onomatopeia) Karşılaştırılması. Ankara Üniversitesi, Basılmamış Doktora Tezi, Ankara. Zülfikar, H. (2018). Türkçede Ses Yansımalı Kelimeler. Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara. Türk Dil Kurumu (TDK) (2011). Türkçe Sözlük (TS). 3. bs. Ankara: Türk Dil Kurumu Yay. Çevrim İçi Kaynaklar: https://m.blog.naver.com/PostView.naver?isHttpsRedirect=true&blogId=yehya ng0512&logNo=40197222490 https://www.fluentu.com/blog/english-tur/ingilizce-hayvan-sesleri/


ŞİİR DİLİ VE ŞİİRİN SÖZ DİZİMİ Ebru GÜROĞULLARI * Öz: Şiir; hikâye ve roman gibi Türk edebiyatına sonradan girmemiş, Türklerin tarihte göründüğü ilk coğrafyada var olmuştur. Bu yüzden Türklerin söylemi şiirdir. Henüz yazı yokken var olan, yazıdan sonra da bir süre sözlü olarak devam eden şiir; Aprın Çor Tigin’den bugüne kadar biçim, söyleyiş, gelenek açısından değişmiş; günümüze kadar çoğalarak gelmiştir. Şair, malzemesi dil olan bir sanatçıdır ve dil şiirin, şiir de dilin alanına müdahale eder. Bu durumda şair, şiirini yazdığı dile ne kadar egemen olursa, dilini ne kadar iyi bilirse imkânlarından o kadar faydalanır. Türk dili; şairi sınırlamayan, aksine ona sonsuz imkânlar sunan bir dildir. Bu çalışmada şiir dilini olağan dilden, standart dilden ayıran özellikler ve sapmalar örneklerle incelenmiştir. Söz diziminin şiirdeki önemine, şaire sunduğu imkânlara değinilmiş ve şiiri oluşturan unsurların dille olan ilişkisi üzerinde durulmuştur. Anahtar Kelimeler: Şiir dili, söz dizimi, sözcüksel sapma, derûnî ahenk, edebi dil Poetic Language and Poetic Syntax Abstract: Poem; It did not enter Turkish literature later, like stories and novels, but existed in the first geography where Turks appeared in history. Poetry that existed before there was writing and continued orally for a while after writing; From Aprin Çor Tigin until today, it has changed in terms of form, utterance and tradition; has multiplied to the present day. The poet is an artist whose material is language, and language intervenes in the field of poetry, and poetry in the field of language. In this case, the more the poet dominates the language in which he writes his poem, the better he knows the language, the more he will benefit from his opportunities. Turkish language; It is a language that does not limit the poet, but offers him endless possibilities. In this study, the features that distinguish the poetic language from the ordinary language are examined with examples. The importance of syntax in poetry, the possibilities it offers to the poet are mentioned and the relationship of the elements that make up the poem with language is emphasized. Keywords: Poetry language, syntax, lexical deviation, inner harmony, literary language Giriş Şair, malzemesi dil olan bir sanatçıdır. Bu nedenle şiiri oluşturduğu dile hâkim olmalıdır. Türkçe, mecazları açısından oldukça zengin bir dildir. Kullanıcısına geniş imkânlar sunar. Şiirin dili, olağan dilden, konuşma ve yazı dilinden *Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Yüksek Lisans öğrencisi. E-Posta: [email protected] ORCID: 0009-0008-3362-9338 Türk Kültürü: YIL / YEAR 2023, CİLT / VOLUME 17, SAYI / ISSUE 2, S / P. 155-165. Araştırma Makaleleri / Research Articles Makale Geliş Tarihi: 18.07.2023 - Makale Kabul Tarihi: 24.09.2023


Ebru GÜROĞULLARI - 156 - farklıdır. Kuralları diğer metin türlerinin kurallarından farklıdır. Her şair kendi kuralını oluşturur. Bağlamın kendisi şiirde yeni bir dil oluşturur. Bildirici, öğretici metinlerin sözcük seçiminden noktalama işaretlerine kadar kural ihlal etme hakkı yoktur. Fakat bazı edebî eserlerde, özellikle şiirlerde kurallar ihlal edilir. Şiir eğer bir şeyi öğretmeyi amaçlasaydı, bilgi verseydi diğer türlerden ayrı kuralları olmazdı. Burada ses yaratmak, ahenk oluşturmak amacıyla kurallar değişir. Alışılmış söz dizimine şiirde rastlanmayabilir. Söz dizimine göre anlamın farklılaşması dilin şaire sunduğu imkânlardan biridir. Söz dizimine göre vurgu değişecek, anlam farklılaşacaktır. “Söz dizimsel anlamın kavranması, o anlama önceden belli ölçüde vâkıf olmayı gerektirir.” (Andrews 2018:35). Dile hâkim olmak, dilin kurallarını ve sınırlarını bilmek, anlamsal ve sessel açıdan dilin kullanıcısının işini kolaylaştıracaktır. Şair, cümle ögelerinin dizilişinde çok geniş bir seçenekler yelpazesine sahiptir. Bu durumda şiirin bir dil meselesi olduğu savunulabilir. 1. Dil 1.1. Edebiyat ve Dil Edebiyat dili olarak dil, dönemlere göre dönüşür, değişir, değişmek zorunda kalır. Döneme, yazara, edebiyat anlayışına göre edebiyat eserinde dilin değişime uğrayıp uğramadığı dil bilimsel eleştiri açısından incelenebilir. Türkçe, edebî dil olarak türlü aşamalardan geçmiştir. Eski yazılı kaynaklarda aliterasyondan, asonanstan, söz sanatlarından, deyim aktarmalarından faydalanılmış olsa da söz konusu kaynaklardaki şiirler, metinler günümüzdeki anlamıyla estetik amaçla yazılmamışlardır. Dönem değiştikçe paralel olarak anlayış da değişir. Edebî dil dönemin dil anlayışı hakkında çıkarımda bulunmamızı sağlar. Edebiyatın toplumu bilgilendirmek, onların sorunlarını dile getirmek için araç olarak kullanıldığı dönemlerde dilde sadeleşme eğilimleri olduğu görülür. Çünkü söz konusu dönemlerde topluma fayda sağlamak amacıyla dil araç olarak kullanılır ve bu yüzden dili muhatabının anlaması şarttır. Edebiyatın bir araç değil amacın kendisi olduğu anlayışlarda ise dil edebî olarak kullanılır, söz sanatlarına, günlük dilden sapmalara başvurulur hatta kimi dönemlerde amaç dilin kendisi olur. Şiirde dilin kabaca tarihî değişimine bakacak olursak: İslamiyet’in kabulünden sonraki klasik şiir dönemi itibarıyla Arapça ve Farsça sözcüklerin, tamlamaların yoğun olduğu bir şiir dili görürüz. Klasik edebiyat, divan edebiyatı, saray edebiyatı gibi adlar verilen bu dönem uzun sürer ve şiir dili bu dönemde aruzun kullanılması sebebiyle kuralların dışına çıkmaya söz dizimi haricinde imkân bulamaz. 19. yüzyılda yeni konularla ve türlerle beraber dilde de sadeleşmeye gidilir. Aynı zamanda geleneksel olan biçim kullanılmaya devam edilir. Edebiyatımıza Tanzimat Dönemi’yle gelen türlerde, roman ve hikâyede, daha sade bir dil


ŞİİR DİLİ VE ŞİİRİN SÖZ DİZİMİ - 157 - kullanılır. Bu sadeleşme sancıları görünür ve kaybolur. Millî Mücadele döneminde tekrar canlanır fakat bu dönem başarılı olunur. 20. yüzyılda, etkisi uzun süren Türkçülük akımıyla beraber edebiyat dili, özellikle Millî Edebiyat Dönemi yazarlarının çabalarıyla konuşma diline yaklaşır. Dilde sadeleşmeye, Türkçe sözcük kullanmaya özen gösteren çalışmaların Yeni Lisan hareketi gelir. Ziya Gökalp’ın, Mehmet Emin Yurdakul’un şiirlerinde dilde keskin bir geçişin olduğu görülür. Refik Halit Karay, Mehmet Akif, Mithat Cemal, Halide Edib de hikâye ve romanlarını sade bir Türkçeyle kaleme almıştır. Cumhuriyetin ilanını takiple alfabenin değişmesiyle birlikte edebî dilde Arapça ve Farsça kelimelerle olan bağ da kesilir. Bu sadeleşme hareketi konuşma dilinde dahi kendini gösterir. Topluma mesaj vermek, fayda sağlamak amacıyla yazılan eserlerde dilin olağan dile yaklaştığı görülür. 1.2. Edebiyat Dili ve Standart Dil Dil bilimsel eleştiri çerçevesinde üzerinde durmamızı gerektiren konulardan biri de edebî dil kavramıdır. Edebî dil ile yazı dili, hatta standart dil sıkça eşdeğer görülür. Standart dilin, sanat değeri yüksek kurmaca metinlerde en iyi şekilde temsil edildiğini düşünenler vardır. Sözlük ve gramer çalışmalarında standart dil olarak edebiyat eserlerinin kullanılması bu algıyı pekiştirir. Standart dil, öğretici olma amacıyla yazılan metinler; ders kitapları, bilimsel metinler- makaleler, dinî metinler, gazete ve dergilerde yayımlanan metinler gibi farklı metin türlerinde kullanılabilir. Diğerlerine göre çok daha sıkı dil denetiminden geçtikleri ve yanlış anlaşılmalara en az izin verecek biçimde düzenlendikleri için ders kitapları ve yasa metinlerinin kurallarına uymaları gerekir. Bilgilendirici metin türleri, alt okumalara, farklı anlamlara kapalıdır. Bilgi veren metinlerde dilin kullanılışı standart yazımla uyuşmalıdır. Günlük dilde alışılmış olmayan sesler, ekler, kelimeler, söz kalıpları kullanılmaz. Yine bu metin türlerinde ögelerin dizilişinde devriklik olmayacak şekilde düzenleme yapılır. Öge dizilişi genellikle alışılmış özne-nesne-yüklem sıralamasına uygun olur (Andrews 2018). Edebî metinlerde durum tamamıyla farklılaşır. Edebî eserlerin dili, dil bilgisi açısından kurallarda esneme, kalıp dışına çıkma mümkün olabilir. Tamamıyla farklı bir dil değil, aynı dilin farklı şekillerde olması, araçları kullanırken standart olandan çok daha esnek olması söz konusudur. Her şeyden önce yazarın standart dili temsil etmesi beklenmez. Edebî metinlerde yazarlar ve şairler duyguları hareket geçirmek, heyecan ve coşku yaratmak, isteği, çağrışımı verebilmek için dilin diziminde, sesinde, eklerinde, kökte değişikliklere gidip var olan kuralları zorlayabilir. Standart dışı seslerden, eklerden, sözlerden, söz dizimi kalıplarından, metnini ayrıcalıklı kılmak amacı doğrultusunda verilecek örnekte göreceğimiz gibi, faydalanılabilir. Edebî metin yazarının imkânları arasında kelimeleri farklı anlamlara gelecek şekilde kullanmak, yeni imgeler yaratmak için daha önce bir araya gelmemiş kelimeleri bir araya getirmek, yeni sözcükler


Ebru GÜROĞULLARI - 158 - türetmek sayılabilir. Bu açıdan bakıldığında dil araçları edebî metin yazarlarına, diğer metin türleriyle kıyaslanamayacak derecede geniş olanaklar sunar. Bir edebiyat eserinin dili, bağlamla beraber oluşur. Metin, dili kendisi oluşturur. Bunlara bakılarak bir edebiyat eserini, aynı konu dahi olsa anlatımı farklı kılar. Çoğu metin türlerinde ölüm, C. Aytmatov’un Toprak Ana adlı eserinden alınan şu cümledeki gibi ifade edilmez; “Artık sonsuza kadar susmuş olan Aliman, gözleri kapalı, yüzü sapsarı yatıyordu arabada. Başı bir o yana bir bu yana dönüyor, yüzüne düşen kar taneleri erimiyordu.” (Aytmatov 2019) Ya da yaşlılık, diğer metin türlerinde: “Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç Bu son fasıldır ey ömrüm, nasıl geçersen geç”2 dizelerinde olduğu gibi lirik anlatılamaz. Edebiyat eserlerinde standart dışı biçimlerin, söz diziminde standarttan sapan biçimlerin kullanılmasına alışılmıştır. Sapmalar, hiç de küçümsenmeyecek sıklıkla kullanılır. (Özünlü 1997:130, Demir 2006b). Dil bilimsel edebiyat eleştirilerinin inceleme alanında bulunan sapmalar, edebî eserler için gereklidir. 1.3. Dil Bilimsel Edebiyat Eleştirisi “Şiir, dil içinde ayrı bir dildir. Aynı sözcükleri kullanan, ama onları değişik görev ve değerlerle, yeni birleşimlerle, yeni anlatım ve araçları olarak sunan, ayrı dilbilgisi kuralları olmayan bir dil!” (Aksan 1974: 558). Aksan, sözü şiire dönüştüren nitelikler arasında şunları sayar: 1. Sözcüklerin gerçek değerleri dışında kalan değerlerden, çağrışım ve uzak çağrışımlardan yararlanma; 2. Değişik kavram birleştirmeleri, yeni bağdaştırmalar; 3. Anlam olayları; 4. Uyak (Aksan 1974: 559). Aksan, şiir dilinin öğretici dilden farklı olduğunu “şiir dili, bildirmeyi değil, duygulandırma ya da heyecan vermeyi amaç edinen bir başka dildir.” (Aksan, 1974: 559) cümlesiyle ifade eder. Şiir dili Aksan’a göre doğal dile yakın bir dildir. Konuşurken duygu etkili bir biçimde yansıtılabilir. Yazarken, özellikle düzyazıda, konuşulan doğal dil kadar etkili olunamaz. Fakat şiirde, düzyazının aksine konuşma dilindeki kadar hatta ondan daha etkili olunabilir. Şiir dili genel anlamda metaforik bir dildir (Cebeci 2019: 96). Bu yönüyle ikisi arasında benzerlik ilgisi kurulabilir hatta şiir dilinin konuşma diline göre daha fazla üzerinde durulan, çalışılan bir dil olduğu söylenebilir. 2 Şiir için bkz: Yahya Kemal Beyatlı (2016). “Rindlerin Akşamı”, Kendi Gök Kubbemiz, s.53, İstanbul: İstanbul Fetih Cemiyeti.


ŞİİR DİLİ VE ŞİİRİN SÖZ DİZİMİ - 159 - “Kurallı, düzenli bir dil olan, düşünülenleri düzenli bir biçimde sıraladığı sözcüklerle anlatan yazı dilinin yanı başında konuşma dili, etkili olma çabasıyla zaman zaman kurallara ters düşen kullanımlara başvurur, kısa ve etkili sözcükler bulur.” (Aksan 1974: 560). Konuşma dili ile edebi dil benzerdir fakat şiirsel olanın yine heyecanı aktarmaktan öte önemi vardır. “Şiir dilinin oluşumu özdeki musikiye bağlıdır. Şairane zihinlerin dilinde musiki ile ilişkili olarak bir ahengin ortaya çıkışı ölçüyü üretmiştir ya da dilin ve ahengin geleneksel biçiminin kati sistemini…” (Shelley 2011:31). Konuşma dili, şiir diline etkili ve heyecanı yansıtan bir dil olmasıyla benzer. İnsanlık durumunun yansıtılabilmesi sözcüklerin yeriyle ve aynı anlama gelen sözcükten sessel ahenk oluşturabilen sözcüğün tercih edilmesi ile alakalıdır. Aksan’a göre şairler sözcük türetebilir veya var olan sözcükleri bütün çağrışımları ile kullanabilirler, alışılmışın dışında söz öbekleri kurabilirler. Aksan’a göre lirik şiirin nitelikleri şunlardır; 1) Şairin doğrudan doğruya kendisine özgü, kişisel duygularının, coşkusunun, zihninde beliren imgelerin kimi zaman özgün benzetme, aktarma ve bağdaştırmalarla şiire aktarılabilmiş olması. 2) Çok içten ve inandırıcı, her türlü süsten ve yapmacıktan uzak anlatım: içtenlik; 3) Az sözle çok şeyi dile getirebilme, sözcüklerin, okuyan/dinleyende canlandırabileceği bütün tasarımlardan, duygulardan yararlanılarak kullanılması; 4) Konuşulan dilden, ondaki kalıplardan yararlanma yoluyla doğallığa ulaşma.” (Aksan 2003: 26). Yine şiir dili ile ilgili, “Şiirin coşku verici, etkileyici, düşündürücü olmasını sağlayan ve şairin kişisel imge, duygu, düşünce ve tasarımlarının okuyana/dinleyene başarıyla aktarılmasına olanak veren dilin kullanılmasındaki ustalıkla ilgilidir. Biraz belirsiz bir kavram olan dilin kullanılmasındaki ustalığı araştırmacı, okuyan/dinleyende çeşitli duygulara, çağrışımlara yol açan, zihnindekileri güçlü bir biçimde onlara ulaştırabilen bir şair, dildeki gereçlerden, birtakım belli kalıplardan yararlanabildiği gibi, kimi zaman dilde hiç duyulmamış yeni bağdaştırmalara, yeni bileşimlere gidebilmekte, sözcüklerin anlam ve ses değerlerine yeni bir güç katabilmektedir,” (Aksan 2003: 26) demiştir. Alışılmışın dışına çıkılan ve ihmal edilebilecek ilk kural yazım ve noktalama olabilir. Yazım ve noktalama, edebî eserlerde bilhassa şiirlerde göz ardı edilebilir. 1.3.1. Yazım ve Noktalama


Ebru GÜROĞULLARI - 160 - Yazım ve noktalama, edebiyat eserlerinde ya da diğer eserlerde uyulması gereken kurallardandır. Fakat şiir buna dâhil edilmemelidir. Şiirde özellikle noktalamaya uyulmadığına alışılmıştır. Bu gerek bir amaç doğrultusunda ihmal edilir gerek amaçsız. Şiir okunmak üzere yazıldığı için şair şiiri kurarken o anki durumunu yansıtırken duraklamak istemediğinden virgül kullanmayabilir, dizenin alttaki dizeyle okunmasını istediği için dize sonunda nokta kullanmayabilir. Anlamsal ve sessel bütünlük olmasını istediği şiirde yazım ve noktalamayı yok sayabilir. Bu konuyla ilgili Özünlü bazı sapmalardan bahseder. Uyak, ritim, yarım uyak ve ses yinelemesi gibi şiirde kullanılması gereken geleneksel ögeler, şiirde sapmayı gerekli kılabilir. Ölçü gereği eksilmesi gereken hece, günlük kullanımdaki alışılmışın dışına çıkılarak ve bir sözcükte ünlü düşmesi meydana getirilerek yapılabilir. Ya da bir sözcük bölünüp alt dizeye eklenerek ahenk oluşturmak amaçlanabilir. Bunlar sapmalara örnek gösterilebilir. (Özünlü 1982) 1.3.2. Yazımsal Sapma Şiirin yazı düzenindeki değişiklikleri, dizelerin büyük harfle başlaması geleneğine uymamak, yazımsal sapmalara dâhildir. Turgut Uyar, Attila İlhan, Hilmi Yavuz, Gülten Akın… Buna örnek gösterilebilir. Yeni bir yargıya başlansa da dizenin küçük harfle başladığını görebiliriz. Mutlu çocuk yüzlerini atlıyorum atlıyorum suyu, soluyan diri atları (Akın 2010) örneğinde ikinci mısra yeni bir yargıdır fakat büyük harfle başlamamıştır. Hilmi Yavuz’un Büyü’sün Yaz’ına bakıldığında özellikle büyük yazdığı sözcükler dışında dizelere büyük harfle başlamadığı görülür. 1.3.3. Ses Bilimsel Sapma Bu sapma yazı dilinde olmayan bir sözcüğün var olan sözcük yerine kullanılmasıyla meydana getirilir. bir barbar kendin tartar bir barbar aşağlarda (Turgut Uyar 1962:20) burada “kendini” olması gereken sözcük yerine “kendin”, “aşağılarda” olması gereken sözcük yerine “aşağlarda” sözcüğünün kullanılması sapmayı örnekler. 1.3.4. Sözcüksel Sapma Sözcüksel sapmada dış sapmalar, ölçü gereği düşürülmesi gereken hece düşürüldüğünde göze çarptığı için bu sapma kolay ayırt edilebilir. İç sapmalar ise kullanılması gereken sözcükler yerine başka sözcükler kullanmayı gerektiren sapmalardır. Özellikle İkinci Yenici olarak adlandırılan şairlerin yeni sözcükler türetmesi de buna dâhil edilebilir. Cemal Süreya’nın “üvercinka”sı buna örnektir.


ŞİİR DİLİ VE ŞİİRİN SÖZ DİZİMİ - 161 - 1.3.5. Dil Bilgisel Sapma Biçim bilimsel: Aksan’a göre kimi şairler “ortak dilin belli, kalıplaşmış eylem çekimlerinde sözcüklerin başka sözcüklerle bağdaştırılmasında bilinçli değişikliklere gitmekte, bir çeşit özgürlük yaratma ve beklenmeyen kullanımlarından yararlanmayı denemektedirler.” (Aksan 2016: 173). Söz dizimsel: Sözcük, ek, kök, alışılmışın dışında kullanılabilir ve söz dizimi şiirde olağan dilden farklı bir dizimle karşımıza çıkabilir. Cümlenin ögeleri olağan dildekinden farklı sıralanabilir. Gülten Akın’ın “Eller İlahisi”nde (Akın 2010: 126) Ellerini görsem oğlumun Yeşil söğüt dalını incelikle Kuş sesleriyle değiştiğinde Beş yaşında çalışkan ellerini Uçtu gitti kitapların ardında Uçtu gitti kalemlerin ardında sıralayış, olağan dildeki kuralından sapmıştır. Bu dizeler bozulup ögeler yer değiştiğinde: “Oğlumun ellerini görsem”, “Kitapların ardında uçtu gitti”, “Kalemlerin ardında uçtu gitti”; olağan sıralamaya uygun olur fakat burada iç ahenk ve şiirsellik kaybolur. Bu nedenle şairler insanlık durumunu yansıtabilmek için sapmalara başvurur. 1.3.6. Anlamsal Sapma Anlamsal sapma, okuru yadırgatacak, anlam ayırıcıları yönlerinden alışılmışın dışına çıkılmasıdır. Bu sapmaya eğretileme örnek verilebilir. Eğretileme, bağlamdan sapmayı meydana getirir ve şiir için bu yer yer gereklidir. “Eller İlahisi”nde ellerin kitapların ardında uçup gitmesi, anlamsal sapmaya örnektir. Örnekteki şiir de anlamsal sapmaya örnek gösterilebilir. Ufaltılmış çıralar hâlinde Dünyayı tutuşturur ve siz Sanırsınız Dünya çok eskiden yanmaktadır3 (Akın 2010: 155) 1.3.7. Diyalektal Sapma 3 Şiir için bkz. Gülten Akın (2010). “Genco İçin İlahi”, Ağıtlar ve Türküler, s.155, İstanbul: YKY.


Ebru GÜROĞULLARI - 162 - Bazı şairler yörede yaşayan dili, ağız özelliğini kullanabilirler, bu diyalektal sapmayı örnekler. Hangi yaz seni nennileyebilir (Gülten Akın, Eflatun İlahiler) Örneğinde nennilemek, “nenni,” ağızsal bir özelliktir. Yöre ağzını şiire dâhil ettiği için diyalektal sapmadır. 1.3.8. Kesimsel Sapma (Sosyal Sapma) Şiirde farklı kesimlerin kullandığı sözcüklere yer verilebilir. Akın’ın Eflatun İlahiler şiirinde “acın dinlencede değil”, örneğinde dinlence sözcüğü buna örnektir. 1.3.9.Tarihsel sapma Şiirde günümüzde kullanılmayan, eski dönemde kullanılan sözcükler kullanılması tarihsel sapmaya örnek olur. yıldızların dökülmesi hâzâ kandilli temennâdır4 örneğinde eski dönemde kullanılan sözcükler vardır. 2. Söz Dizimi Şiirin söz dizimi, diğer edebi eserlerin söz diziminden farklıdır. Şiir okunurken, duyulduğu için, ses olarak vücut bulduğu için nesneleşir. Şiirde alışılmışın dışında bir sentaks ile karşılaşılır. Şiire özgü kurallar bağlamında söz dizimi de ele alınır. Şiirin öğretilip öğretilememesi konusunda, Ahmet Haşim’in şiiri örnek verilerek öğretilenin şiir değil onun kuralları olduğu aktarılır. Örnek şudur: Sabahattin Eyüboğlu, bir yazısında o çok bilinen a) Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden dizesini anıyor, bu dizeyi “Türkçenin en güzel dizelerinden biri” diye niteledikten sonra şöyle diyor: “Basit bir emirden başka bir şey olmayan anlamına dokunmadan, sözcüklerin yerini değiştirebiliriz,” (Yavuz 1988) o zaman ne oluyor: b) Bu merdivenlerden ağır ağır çıkacaksın Şiirin büyüsü, sözcüklerin yeri değiştirildiğinde bozulur. Anlam değişmez ama şiirsellik yok olur. Bu bağlamda anlamı öne çıkaranın da söz dizimi olduğu söylenebilir. Haşim’in yazdığı şekliyle, a’daki şekilde “Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden” dizesinde emir ön planda değildir. Buna karşılık b’de emir ön plana çıkar. Şiir kaybolur, yerini basit emir cümlesi alır. Şiiri oluşturan sözcükler birer tuğla gibi düşünülürse ustalıkla tuğlalar dizildiğinde bir yapı ortaya 4 Şiir için bkz. Attilâ İlhan (1976). Yasak Sevişmek, S.78, Ankara: Bilgi Yayınevi.


ŞİİR DİLİ VE ŞİİRİN SÖZ DİZİMİ - 163 - çıkarken ustalık olmadığında basit bir tuğla yığını olacak, yapı ortaya çıkmayacaktır. Şair, burada sözün ustası konumundadır. Yahya Kemal “Çamlıca Gazeli”nde Biz şiiri böyle söyledik (Beyatlı 2017) diyerek şiirin söylenen bir şey olduğuna dikkat çeker. Çünkü şiir yazıdan önce söz olarak vardı. Yazıdan sonra da sözlü olarak devam etti. Akılda kalıcılığı, ahengi, sesi sağlamak üzere ahenk unsurları vardır. Buna redif, kafiye, tekrir, aliterasyon, asonans… Sayılabilir. Yine Yahya Kemal; Edebiyata Dair’de yazılmış olan şiirin okunmasına dair, “Şiir Okumaya Dair” başlıklı yazısında, şairin verdiği âhenk dışına çıkmadan okunması gerektiğini dile getirir. “Halis bir şiir fena okunabilir, lâkin sahte bir şiir iyi okunamaz.” “Hâlis bir şiiri anlamamış, daha açık bir tarifle, o şiirin bestesini ruhuna ve dudaklarına nakletmemiş bir insan onu fena okuyabilir.” Burada şiirin bestesi, söz dizimiyle, şairin ifadesi olan “istif”le alakalıdır. Şiirdeki istif bağlamı oluşturur. “Hâlis bir şiiri okumak demek ona şairinin verdiği mûsikî ayarıyle, fazla ve eksik bir ses ilave etmeksizin, falsosuz okumak demektir.” Şiirde yukarıda adı geçen ahenk unsurlarına ek bir unsur daha çıkıyor, derûnî ahenk. Bu da şairin kurduğu söz dizimiyle verdiği anlamı bozmadan okumaktır. Beyatlı, bunu Nedim’den bir örnekle açıklar ve derûnî ahengi dile getirir: Dökülen mey, kırılan şîşe-i rindân olsun. “Bu mısrada altı kelime vardır. Bu altı kelimeyi şair derûnî âhenk kudretiyle muayyen bir istifle tecelli ettirmiştir. Bu kelimelerin hiçbiri yerinden oynayamaz.” İfadesiyle altı kelimenin birden bir musiki meydana getirdiğini, mısra başındaki “dökülen” sözcüğünün bizim standart dilde birçok anlamda kullandığımız manasına gelmediğini, Nedim’in bu istifteki amacının tam şevk anını ifade ettiğini söyler. Mısraın okunuşunun da yazılışa uygun olması gerektiğini, şevk anı ifade edilmediği takdirde şiirin ortadan kaybolacağını mısraı bozarak gösterir. Günümüz Türkçesine çevirerek, anlama odaklı okunduğunda da şiir bozulacaktır. Şiir dili, bu istifin kendisidir. “Varsın, dökülen şarap olsun, kırılan da şarap şişesi olsun” mana budur fakat mana tek başına şiir olmaya yetmez. Manadan önde bir şeyler vardır ve şiiri oluşturan da onlardır. Burada anlam tam karşılansa da ahenk yoktur. Nedim’in ustalıkla kurduğu mısradaki mûsikî, müdahale edildiği takdirde kaybolur.


Ebru GÜROĞULLARI - 164 - “Şairin bir mısraa verdiği istif ve derûnî âhenk zâil olunca şiir zâil oldu demektir. Demek ki hâlis şiirden bir manzume mukadder ve değişmez bir terkiptir.” (Beyatlı 2015). Burada bahsi geçen derûnî âhenk, ahengi oluşturan unsurlardan farklıdır. Yukarıda adı geçen ahenk unsurları fennî ve mihanikîdir. Derûnî âhenk ise mekanikten farklı, söyleyişle ve şiirdeki insanlık hâlinin ritmle yansıtılabilmesine dayanır. Şairinin o anki duygu durumunun, hâlinin, sözcüklerin istifiyle yansıtılmasıdır. Okunuşta da bozulmamalıdır. Şairlerden farklı olarak ilkesel olarak her yazar, söz dizimi açısından yazdığı dilin dil bilgisi kuralları çerçevesinde kalmak durumundadır. Bu bağlamda Ahmet Hamdi Tanpınar, Yakup Kadri Karaosmanoğlu gibi isimler şiir dışında Türkçenin geleneksel özne-nesne-yüklem biçimindeki söz dizimini koruyarak cümle kurarlar. Sonuç Bu çalışmadan, çalışmadaki bulgulardan hareketle; şiir dilinin günlük dilden farklı olduğuna, şairin dil kurallarını esnetmeye imkânı olduğuna dikkat çekilmiştir. Şiirin her şeyden evvel bir dil meselesi olduğuna değinilmiştir. Şiir dilinin standart dilden farklı olarak söz diziminin günlük konuşma dilinden farklı olduğu örneklerle incelenmiştir. İncelemelerden yola çıkılarak şu saptanabilir: Şiirsel dilin var olmasını sağlayan en önemli unsur deruni ahenktir ve deruni ahenk şiirdeki söz dizimidir. Söz dizimiyle, sözcüklerin mükemmel bir şekilde seçilip yan yana getirilmesiyle şiirde verilmek istenen insanlık durumu pekâlâ verilebilir. Gerek şiir dilinde dili farklılaştırmak için imkân olarak başvurulan sapmalar gerek söz sanatları gerekse söz dizimi şiir dilini olağan dilden ayırmaktadır. KAYNAKÇA AKIN, Gülten (2014). Kırmızı Karanfil, İstanbul: YKY. AKSAN, Doğan (1974). “Dilbilim Açısından Şiir”, Türk Dili, s. 271, s. 558- 579. AKSAN, Doğan (2016). Şiir Dili ve Türk Şiir Dili, s.173-175, Ankara: Bilgi Yayınevi. ANDREWS, Walter G. (2018). Şiirin Sesi Toplumun Şarkısı, İstanbul: İletişim Yayınları. AYTMATOV, Cengiz (2019). Toprak Ana, İstanbul: Ötüken Neşriyat. BEYATLI, Yahya Kemal (2017). Eski Şiirin Rüzgârıyle, İstanbul: İstanbul Fetih Cemiyeti. BEYATLI, Yahya Kemal (2015). Edebiyata Dair, İstanbul: İstanbul Fetih Cemiyeti. CEBECİ, Oğuz (2019). Metafor, İstanbul: İthaki Yayınları, 2019. İLHAN, Attilâ (1976). Yasak Sevişmek, s.78, Ankara: Bilgi Yayınları. DEMİR, Nurettin (2009). “Dil ve İşlevleri”, Türk Dili Yazılı ve Sözlü Anlatım, (ed. Nurettin Demir, Emine Yılmaz) s.25-34, Ankara: Nobel Yayıncılık. ÖZÜNLÜ, Ünsal (1982). “Şiir Dilinde Sapmalar”, Türk Dili, 368.


ŞİİR DİLİ VE ŞİİRİN SÖZ DİZİMİ - 165 - ÖZÜNLÜ, Ünsal (1997). Edebiyatta Dil Kullanımları, Ankara: Doruk Yayıncılık. SHELLEY: P.B. (2011). Şiirin Bir Savunması çev: Bünyamin Kasap, İstanbul: Poetika (Şule Yayınları). ŞAHİN, Veysel (ed.) (2023). Edebiyat Kuramı ve Eleştiri, İstanbul: Akçağ Yayınları. UYAR, Turgut (1962). Tütünler Islak, Ankara: Dost Yayınları. YAVUZ, Hilmi (2019). Büyü’sün Yaz, İstanbul: Everest Yayınları. YAVUZ, Hilmi (1988). Denemeler Karşı Denemeler, İstanbul: Bağlam Yayınları.


- 167 - UYGUR BUDİST METİNLERİNDE UYGULAMA VE RİTÜELLER* Jens WILKENS** (Çev. Oktay DERE***) 1.Giriş1 Uygur Budizmi’nde uygulamalar ve ritüeller konusu, çeşitli katmanları ve karmaşık bağlantıları olan ve bütünüyle anlaşılamayan geniş bir alandır.2 Faxian’ın (yaklaşık 340 – 423’ten önce, 法顕) Hotan / Yutian (于闐) veya Jiecha’da (竭叉) 3 geçit törenleri ve festivaller hakkında aktardığı gibi ritüellerin * Bu makale, “Practice and Rituals in Uyghur Buddhist Texts: A Preliminary Appraisal” adıyla, Buddhism in Central Asia II: Practices and Rituals, Visual and Material Transfer, Ed. Yukiyo Kasai, Henrik H. Sørensen, Dynamics in the History of Religions, Volume: 12, Brill, 2022, s. 430-464’de kitap bölümü olarak yayımlanmıştır. Bu çeviri için yazarından izin alınmıştır. ** Dr., Göttingen Academy of Sciences and Humanities (Almanya). E-posta: [email protected] / ORCID-ID: 0000-0002-5110-0533. *** Yüksek Lisans Öğrencisi, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı, Eski Türk Dili Bilin Dalı, E-posta: [email protected]/ ORCID-ID: 0000-0002-0666-0267 1 Bohum’da düzenlenen Buddhist Road Proje Ortası Konferansı sırasında makaleme verdiği yanıt için JensUwe Hartmann’a (Münih) teşekkürlerimi sunmak isterim. 2 Uygulama ve ritüelin bazı önemli yönleri daha önce ele alınmıştır. Uygur Budizmi’nin erken dönemlerinden geç dönemlerine (14. yy) kadar önemli bir mesele olmaya devam eden, verme, liyakat verme ve liyakat aktarma pratiği Uygur Budizmi içinde merkezi bir kavramdır. Liyakat transferi, Uygurların ülkesini korumak için daha fazla güçle donatılacak olan belirli koruyucu tanrıların gücünü güçlendirmenin ritüel bir yoluydu. Liyakat aktarımı üzerine, özellikle ilgisiz bir grup Eski Uygur kolofonlarındadır. Bkz, Peter Zieme, "The West Uigur Kingdom: Views from Inside", Horizons 5.1 (2014): 6, 10–11. Hac, önemli bir çalışma nesnesi haline gelen başka bir konudur. Hac yolculuğuna genel bir bakış için, bkz, Tibor Porció, “Some Peculiarities of the Uygur Buddhist Pilgrim Inscriptions,” in Searching for the Dharma, Finding Salvation: Buddhist Pilgrimage in Time and Space, ed. Christoph Cueppers and Max Deeg (Lumbini: Lumbini International Research Institute, 2014), 157–178. (Chin. Yulin ku 榆林窟) (Chin. Mogao ku 高窟) gibi eserler, Matsui Dai 松井太, “Tonkō sekkutsu uigurugo mongorugo, daiki meibun shūsei” 敦煌石窟’de toplanmıştır. ウイグル語. モンゴル語題記銘文集 成 Uighur and Mongolian Wall Inscriptions of the Dunhuang Grottoes,” in Tonkō sekkutsu tagengo shiryō shūsei 敦煌石窟多言語資料集成. Multilingual Source Materials of the Dunhuang Grottoes, ed. Matsui Dai 松井太and Arakawa Shintaro 荒川愼太郎 (Tokyo: Tōkyō gaikokugo daigaku Ajia Afurika gengo bunka kenkyūjo, 2017), 1–161. Bkz, Simone-Christiane Raschmann’ın son çalışması, Simone-Christiane Raschmann, “Pilgrims in Old Uyghur Inscriptions: A Glimpse Behind their Records,” in Buddhism in Central Asia I: Patronage, Legitimation, Sacred Space, and Pilgrimage, ed. Carmen Meinert and Henrik H. Sørensen (Leiden, Boston: Brill, 2020), 204–229. Görünüşe göre, bazen bazı duvar resimleri, Budist mağaralarının ziyaretçilerine hac yolculuklarının bir kaydını bırakmaları ve düşüncelerini yazmaları için ilham vermiştir. Örneğin hacılar, Bezeklik’ten bir brāhmaṇa tablosuna bir grup yazı ve karalama eklemişlerdir. Değerlendirme için bkz, Peter Zieme, “A Brāhmaṇa Painting from Bäzäklik in the Hermitage of St. Petersburg and Its Inscriptions,” in Unknown Treasures of the Altaic World in Libraries, Archives and Museums: 53rd Annual Meeting of the Permanent International Altaistic Conference, Institute of Oriental Manuscripts, RAS St. Petersburg, July 25– 30, 2010, ed. Tatiana Pang, Simone-Christiane Raschmann, and Gerd Winkelhane (Berlin: Klaus Schwarz, 2013), 181–195. Türk Kültürü: YIL / YEAR 2023, CİLT / VOLUME 17, SAYI / ISSUE 2, S / P. 167-193. Çeviri / Translation Makale Geliş Tarihi: 25.08.2023 - Makale Kabul Tarihi: 03.10.2023 3 Bkz, Max Deeg, Das Gaoseng-Faxian-Zhuan als religionsgeschichtliche Quelle: Der älteste Bericht eines chinesischen buddhistischen Pilgermönchs über seine Reise nach Indien mit Übersetzung des Textes (Wiesbaden: Harrassowitz, 2005), 511–516; ve Giuliana Martini, “Bodhisattva Texts, Ideologies and Rituals in Khotan in the Fifth and Sixth Centuries,” in Multilingualism and the History of Knowledge, Vol. I: Buddhism


Oktay DERE - 168 - uygulanma şekline tanık olmuş kişilerin ifadeleri eksiktir.4 Bu nedenle, Uygur Budizmi’ndeki uygulama ve ritüel konusunun tek bir yönünü ele almak yerine, çabamı, çoğunlukla metinsel materyallerin bir değerlendirmesine dayalı olarak, ilgili konulara ilişkin çok temel bir genel bakışla sınırlandıracağım. Uygur Budist edebiyatının erken dönemi için (9. yüzyılın ikinci yarısı – 11. yüzyılın başları),5 uygulamaları ve ritüelleri kavramak biraz zordur. Uygurlar, Budizm’e geçişlerinin ilk aşamalarından itibaren ritüel ve apotropaik içerikle ilgili edebiyatla açık bir şekilde ilgileniyorlardı. Londra’da Dunhuang’da (敦煌) (Or. 8212/104) bulunan Säkiz Yügmäk Yaruk’un [Sekiz Birikimin Işığı] yazması, Eski Uygurca bir Budist metninin en arkaik örneklerinden biridir.6 Bu örnek, Çince Foshuo tiandi bayang shenzhou jing 佛説天地八陽神咒經 [Buda’nın Söylediği Şekilde Cennetin ve Dünyanın Sekiz İlkesinin Mantrasūtrası] (T. 2897) adlı orijinalinin çok erken zamanlardaki çevrilmiş halidir. Bir yandan metinlerin ağırlıklı olarak Çince’den çevrildiği Dunhuang, diğer yandan Toharca A’dan çeviri faaliyetinin ilk aşamasının yapıldığı Hami ve Turfan çevresine bakıldığında Eski Uygurca erken dönem Budist edebiyatının odak noktalarının farklı olması muhtemeldir. 7 Apotropaik literatüre gelince, Daśakarmapathāvadānamālā (Eski Uygur versiyonu Toharca A’dan bir çeviri) adlı hikayelerin anlatı döngüsünün, rakṣā türüne yakın bazı kaynaklardan yararlandığına dair kanıtlar bulunmaktadır.8 Maitrisimit [Maitreya ile Buluşma] (Uygur Budist edebiyatının en eski örneklerinden biri ve aynı zamanda Toharca A’dan bir çeviri) yalnızca bir tür Budist bilgi özeti ve gelecekteki Buddha Maitreya’nın biyografisi değil, aynı zamanda muhtemelen görselleştirme teknikleriyle ilgili bir metindir. Her bölümün başında, burada işlenen sahneyi “anlamak gerekir” şeklindeki ve Toharca orijinalinin (yarı-)teatral karakterine bağlı olarak “sahne yönergelerinin” yerini alan basmakalıp ifade, okuyucunun bölümü zihninde “hayal etmesi” veya “görselleştirmesi” gerektiği anlamına gelebilmektedir. Buddha’nın 32 işaretinin (Skt lakṣaṇa) listeleri veya büyük ve küçük cehennemlerin tasvirine ayrılan bölümlerdeki çok ayrıntılı sahneler de böyle bir anlayışa işaret edebilir. Bölüm 13’te saç düğümünü kesen Bodhisattva Maitreya’yı (Skt. cūḍāmaha) anan festivale yapılan gönderme gibi diğer Among the Iranian Peoples of Central Asia, ed. Matteo de Chiara, Mauro Maggi, and Giuliana Martini (Vienna: Verlag der Österreichischen Akademie der Wissenschaften, 2013), 13–69. 4 Alaylar ve ritüellerle ilgili olarak, Xuanzang’ın (600/602-664, 玄奘) biyografisinin Eski Uygurca çevirisinin bazı bölümleri ayrıntılı olarak zengindir, ancak metin ikincildir ve Uygur ritüelleri çalışması için bir kaynak olarak kullanılamaz. Ancak burada kullanılan terminoloji önemlidir. 5 Bkz, Johan Elverskog, Uygur Buddhist Literature (Turnhout: Brepols, 1997). 6 Bkz, Jens Peter Laut’ta bu yazmanın imla özelliklerinin değerlendirmesi, Der frühe türkische Buddhismus und seine literarischen Denkmäler (Wiesbaden: Harrassowitz, 1986), 78–88. James Hamilton’ın ikinci cildinde eksiksiz bir tıpkıbasım verilmiştir, Manuscrits ouïgours du ixe–xe siècle de Touen-Houang (Paris: Peeters, 1986), 331–350. Çeşitli elyazmalarının kapsamlı bir baskısı ve bu önemli metnin farklı baskılarda mevcut olan bir çevirisi için bkz, BT XXXIII. Diğer dillerdeki el yazmalarının ve baskıların bir listesini verir. A.g.e., 284– 286. 7 Bu varsayım, ancak Säkiz Yügmäk Sudur’un Londra yazmasının aslında Dunhuang bölgesinde üretildiğinin tespit edilmesi durumunda geçerli olacaktır. 8 BT XXXVII, vol. 1, 68.


UYGUR BUDİST METİNLERİNDE UYGULAMA VE RİTÜELLER - 169 - kısımlar da muhtemelen yalnızca edebi temalardır.9 Bu olay, her halükârda, gelecek için tasavvur edilmiştir. Bazı Türkologlar, Maitrisimit’in belirli bir ziyafet sırasında halkın eğlenmesi için oynandığını ve ardından Buddha Maitreya’nın aynı gösterinin performansı sırasında kendini göstereceğini öne sürmüşlerdir.10 Tabi daha sonralarda bu varsayımın asılsız olduğu ortaya çıkmıştır.11 Yanlış anlamalar, kelimenin tam anlamıyla ‘yeni gün’ anlamına gelen, ancak gerçekte ‘bayram, festival’ ve ‘tören, âyin’den ‘gösteri, merak’a kadar uzanan bir anlamsal spektrum gösteren yaŋı kün anahtar teriminin hatalı yorumlanmasından kaynaklanmıştır.12 Georges-Jean Pinault yakın zamanda Toharca A eşdeğeri opṣäly ile Toharca B aynı kökenli ekṣalye hakkında ayrıntılı bir çalışma sunmuştur ve bu çalışmasında, aynı anlam aralığının iki Toharca terim için geçerli olduğunu ve “kavramın herhangi bir özel Budist şenliği veya ritüeli ile ilgili olmadığını” kanıtlamıştır.13 Eski Uygurca ve Toharca terimler bu nedenle her türlü ziyafet, ayin, tören, gösteri veya mucize için geçerli olabilir. Geng ve Klimkeit’in tahmin ettiği gibi İran’lı öncülleri olan belirli bir Maitreya festivali söz konusu bile değildir.14 Uygur Budizmi içinde hangi Budist bayramlarının uygulamada büyük bir öneme sahip olduğunu söylemek gerçekten zordur. Bu konunun daha fazla araştırılması gerekmektedir. Örneğin, beş yılda bir düzenlenen bir festival (Skt. pañcavārṣika) için çok az sayıda kanıt bulunmaktadır.15 Maitrisimit’teki bir parçadaki referansın16 yanı sıra, bir avadāna koleksiyonunda bu terimden bir kez bahsedilir.17 Her iki metinde de sadaka vermekle ilgili bir bağlantı görmekteyiz. Festival, büyük olasılıkla, herhangi bir tarihsel önemi olmayan edebi bir motiftir.18 Diğer örnekler, Brāhmī alfabesiyle yazılmış Sanskritçe-Eski Uygurca iki dilli bir el yazmasında19 ve terimin sırasıyla öz ve sıfat olarak kullanıldığı aliterasyonlu bir 9 Geng Shimin, Hans-Joachim Klimkeit, ve Jens Peter Laut, “‘Die Weltflucht des Bodhisattva’: Das 13. Kapitel der Hami-Handschrift der Maitrisimit,” Altorientalische Forschungen 18 (1991): 283. 10 Özellikle bkz, Geng Shimin ve Hans-Joachim Klimkeit, Das Zusammentreffen mit Maitreya: Die ersten fünf Kapitel der Hami-Version der Maitrisimit, vol. 1 (Wiesbaden: Harrassowitz, 1988), 7. 11 Jens Wilkens, “Der ‘Neutag’ und die Maitrisimit—Probleme der zentralasiatischen Religionsgeschichte,” in Die Erforschung des Tocharischen und die alttürkische Maitrisimit: Symposium anlässlich des 100. Jahrestages der Entzifferung des Tocharischen Berlin, 3. Und 4. April 2008, ed. Yukiyo Kasai, Abdurishid Yakup, and Desmond Durkin-Meisterernst (Turnhout: Brepols, 2013), 375–401. 12 Wilkens, “Der ‘Neutag’ und die Maitrisimit,” 375–401. 13 Georges-Jean Pinault, “The Tocharian Background of Old Turkic yaŋı kün,” in Kutadgu Nom Bitig: Festschrift für Jens Peter Laut zum 60. Geburtstag, ed. Elisabetta Ragagnin and Jens Wilkens with the assistance of Gökhan Şilfeler (Wiesbaden: Harrassowitz, 2015), 399. 14 Geng ve Klimkeit, Das Zusammentreffen mit Maitreya, vol. 1, 7. 15 Özelikle bkz, Max Deeg, “Origins and Developments of the Buddhist Pañcavārṣika— Part I: India and Central Asia,” Nagoya Studies in Indian Culture and Buddhism: Saṃbhāṣā 16 (1995): 67–90. 16 BT IX, vol. 1, 215. 17 BT XXXVII, vol. 2, 522 (line 05691). 18 Deeg’in gözlemlediği gibi, Aśoka efsanesinde (yaklaşık MÖ 268–232) ve özellikle Avadānaśataka’da (T. 200.4), pañcavārṣika terimi “[…] tarihsel gerçeklerle bağlantısını kaybetmiştir ve sadece bir bağışçı tarafından saṅghaya kral olması şartı bile olmadan bağış yapılması olayı olarak anlaşılmıştır. Deeg, “Origins and Developments,” 74. Bu gözlem, terimin Aśoka'ya veya onunla ilgili efsaneye atıfta bulunulmadan kullanıldığı diğer avadāna edebiyatı örnekleri için doğrudur.’ 19 Dieter Maue and Klaus Röhrborn, “Ein zweisprachiges Fragment aus Turfan,” Central Asiatic Journal 20 (1976): 213 (line recto 5).


Oktay DERE - 170 - şiirde bulunur.20 İki dilli metin ve terimin şiirdeki ilk örneği, Sanskritçe pančav(a)ršik terimini, taičo yazımında da kaydedilen Çince taičuŋ terimiyle birleştirir.21 Bu son terim ve sıfat türevi ara sıra Eski Uygurcada, örneğin Xuanzang’ın (Da Tang da Ci’ensi sanzang fashi zhuan 大唐大慈恩寺三藏法師 傳 [Büyük Tang Hanedanlığı Büyük Ci’en Manastırı Tripiṭaka Ustasının Biyografisi], T. 2053.50) biyografisinin çevirisinde22 ve gelecekte Buddha Maitreya ve maiyetine sunulacak bir ziyafet veya festival ile bağlantılı olarak kullanıldığı geç bir avadāna metninde geçmektedir.23 Eski Uygur kaynaklarında pañcavārṣika teriminin geçtiği bağlamdan yola çıkılarak, festivalin kendisinin sadece edebi bir motif olduğu görülmektedir. Liang Wudi’nin (502–549, 梁武 帝) saray şapelindeki aylık toplantıların Budist pañcavārṣika festivalini24 temsil ettiği bilinmesine rağmen, Uygur Budistleri imparatora büyük saygı gösterse de Uygur Budizmi’nde benzer bir kurumun var olduğuna dair şimdiye dek herhangi bir kanıt yoktur. Diğer metinler fiilen icra edilen bir tören, pravāraṇā 25 ve yağmur mevsiminde yıllık manastır inzivasını sona erdiren bir törenle ilgilidir.26 En tuhaf metin örneği, başlığı şimdiye kadar açıklanamayan, el yazısıyla yazılmış geç bir bileşik metin olan Insadisūtra’dır.27 Metnin ikinci kısmı doğrudan pravāraṇā’ya atıfta bulunur ve Pravāraṇāsūtra’nın Çince versiyonlarına karşılık gelen Çince karakterler içerir.28 Pravāraṇā bir manastır töreni olduğu için Uygurların ritüeli gerçekleştirmek için Sanskritçe bir metin kullandıkları düşünülebilir. Bu varsayımın teyidi, aynı metne karşılık gelen Sanskritçe bölümlerin Brāhmī alfabesiyle verildiği Uygur alfabesiyle yazılmış iki elyazmasında bulunabilir.29 Budist törenlerini gerçekleştirme talimatlarını 20 Aydar Mirkamal 阿依达尔・米尔卡马力, Huihuwen shiti zhushu he xin faxian dun- huang ben yunwen yanjiu 回鹘文诗体注疏和新发现敦煌本韵文研究. Alliterative Verse Commentaries in Old Uyghur and Newly Unearthed Verses from Dunhuang (Shanghai: Shanghai Chinese Classics Publishing House, 2015), 185 (satır 70), 209 (satır 19). 21 Sanskritçe terimin Çince fonetik transkripsiyonları için bkz, Deeg, “Origins and Developments,” 68. 22 Beşinci bölümde, bayramdan Kral Śīlāditya (= Harṣa) ile bağlantılı olarak bahsedilmektedir. Bkz. Siglinde Dietz, Mehmet Ölmez, ve Klaus Röhrborn, Die alttürkische Xuanzang- Biographie V, nach der Handschrift von Paris und St. Petersburg sowie nach dem Transkript von Annemarie v. Gabain ediert, übersetzt und kommentiert (Wiesbaden: Harrassowitz, 2015), 126 (line 1012). Dördüncü bölümde, terim aynı şekilde Kral Śīlāditya'ya atıfta bulunmak için kullanılır. Bkz, John Peter Claver Toalster, “Die uigurische Xuan-ZangBiographie: 4. Kapitel mit Übersetzung und Kommentar” (PhD diss., University of Gießen, 1977), 90 (line 854). 23 Masahiro Shōgaito, “Drei zum Avalokiteśvara-sūtra passende Avadānas,” in Der türkische Buddhismus in der japanischen Forschung, ed. Jens Peter Laut ve Klaus Röhrborn (Wiesbaden: Harrassowitz, 1988), 90 ve 98, satırlar 234–235, 333: taičuŋlug tapıgın tapınıp udunup “bir pañcavārṣika ile yemek yeyip ziyafet çekmek.” 24 Chen Jinhua, “Pañcavārṣika Assemblies in Liang Wudi’s Buddhist Palace Chapel,” Harvard Journal of Asiatic Studies 66.1 (2006): 45. 25 Jin-Il Chung, Die Pravāraṇā in den kanonischen Vinaya-Texten der Mūlasarvāstivādin und der Sarvāstivādin (Göttingen: Vandenhoeck und Ruprecht, 1998). 26 Peter Zieme’nin çalışmasına bkz. Das Pravāraṇā-Sūtra in alttürkischer Überlieferung,” in Barg-i sabz—A Green Leaf: Papers in Honour of Jes P. Asmussen, ed. Jacques Duchesne- Guillemin, Fereydun Vahman, and Werner Sundermann (Leiden: Brill, 1988), 445–453. 27 Tıpkıbasım ve çeviri için: BT III. 28 Zieme, “Das Pravāraṇā-Sūtra,” 446. 29 Bu el yazmaları Zieme, “Das Pravāraṇā-Sūtra”da ele alınmıştır. BT XXXVIII, 89–109’deki genişletilmiş baskıya da bakınız.


UYGUR BUDİST METİNLERİNDE UYGULAMA VE RİTÜELLER - 171 - içeren bir mektupta Pravāraṇāsūtra’nın okunmasından da söz edilir.30 Son zamanlarda, pravāraṇā ritüeliyle ilgili Uygur alfabesiyle yazılmış iki dilli bir metin (Sanskritçe ve Eski Uygurca) de keşfedilmiştir.31 Ayinle ilgili formüller Sanskritçe, ritüel yönergeler ise Eski Uygurcadır. Poṣadha ~ posatha günü, Budist uygulamaları için özel bir öneme sahiptir. Farklı tarihlerden gelen kaynaklardan, bu günün özellikle uğurlu bir gün olarak kabul edildiği ve bu günün bir metnin basımını veya yazılmasını32 görevlendiren kişiler veya Budist mağaralarının duvarlarına bir yazı bırakan hacılar tarafından kasıtlı olarak seçildiği sonucuna varılabilir.33 Belki de gün, hac yapmak veya Budist tapınaklarını ziyaret etmek için uğurlu kabul edilmiştir. Nomkulı Šabi K(ı)ya adlı başka türlü tanınmayan bir bilgin, Abhidharmakośa-bhāṣya’nın Eski Uygurca tercümesinin on ciltlik kısmındaki terimlerin anlamlarını o gün kontrol etmiştir.34 Blok baskılı bir sūtra35 koleksiyonuna ait dikkate değer bir kolofon (diğerlerinin yanı sıra Vajracchedikāprajñāpāramitāsūtra [Elmas Sūtra] ve Prajñāpāramitāhṛdayasūtra (Çin. Xinjing 心經) [Kalp Sūtrası] ve ayrıca olgun Tantrik Budizm ile ilgili bazı metinler içerir) kesinlikle ritüel amaçlara hizmet eden baskının bağışcısı olarak belirli bir Bodhidhvaja Śīla’dan (14. yy) bahseder. Baskı, muhtemelen 1347 yılının yedinci ayının 15. gününden etkilenmiştir. Kolofon bugünü agır ulug pošad bačag kün “çok büyük poṣadha oruç günü” olarak adlandırır. Tarih, Uygurların hayalet bayramını (Çin. yulan pen 盂蘭盆 ) 36 kutladığını gösteriyor olabilir, çünkü bu bayram her zaman yedinci ayın 15. gününe denk gelmektedir37 Uygur Budizmi’nin uygulamayla ilgili bir başka yönünden burada bahsetmek gerekir. Annemarie von Gabain, yılın ilk ayının 15. gününde düzenlenen bir Budist festivalini oldukça ayrıntılı bir şekilde anlatmaktadır. İtiraflardan, maddi sunulardan, manevi armağanlardan, sembolik armağanlardan, ayrılanların yararına yapılan ayinsel törenlerden, eğitici masalların okunmasından, sergilenen resimlerden ve performans sanatlarından bahseder.38 Bununla birlikte, Gabain’in yönteminin bir analizi, bu özel festivalin, 30 Simone-Christiane Raschmann and Osman Fikri Sertkaya, Alttürkische Handschriften Teil 20: Alttürkische Texte aus der Berliner Turfansammlung im Nachlass Reşid Rahmeti Arat (Stuttgart: Franz Steiner, 2016), 101– 102 (cat. no. 063). 31 Jens Wilkens, “Buddhist Monastic Life in Central Asia—A Bilingual Text in Sanskrit and Old Uyghur Relating to the Pravāraṇā Ceremony,” International Journal of Old Uyghur Studies 2.2 (2020): 137–152. 32 BT VII, 66 (lines 105–108) = B T XXVI, 209 (No. 111b line 1); BT XIII, 124 (lines 46–48) = BT XXVI, 56 (line 1); BT XIII, 164 (lines 2–3) = BT XXVI, 240 (line 1); BT XXIII, 148 (lines G324– 325) = BT XXVI, 132 (lines 4–5); BT XIII, 161 (lines 1–3) = BT XXI II, 148 (line G337) = BT XXVI, 133 (line 1). Peter Zieme, “Donor and Colophon of an Uighur Blockprint,” Silk Road Art and Archaeology 4 (1995/96): 412 (section C); reedited in BT XXVI, 245 (lines 7–8). 33 Yulin Mağaraları için, bkz, Matsui, “Tonkō sekkutsu uigurugo mongorugo,” 88, 89, 102. 34 BT XXVI, 136 (line 2–4). Nomkulı Šabi K(ı)ya'nın yaptığı bu açıklama, kendisinin de dahil olduğu anlaşılan çevirinin bir revizyonuna işaret etmektedir. 35 BT XIII, 163–170 (metin 46)’da düzenlenmiştir. BT XXVI, 239–243 metin 129 olarak yeniden düzenlenmiştir. 36 Bunu şurada tartışıyorum: Jens Wilkens, “Hatten die alten Uiguren einen buddhistischen Kanon?” in Kanonisierung und Kanonbildung in der asiatischen Religionsgeschichte, ed. Max Deeg, Oliver Freiberger, ve Christoph Kleine (Vienna: Verlag der Österreichischen Akademie der Wissenschaften, 2011), 366. 37 Stephen F. Teiser, The Ghost Festival in Medieval China (Princeton: Princeton University Press, 1996). 38 Annemarie von Gabain, Das uigurische Königreich von Chotscho 850–1250 (Berlin: Akademie-Verlag, 1961), 73–74.


Oktay DERE - 172 - farklı dönemlerden metinlere ve tamamen ilgisiz bağlamlara dayalı gözlemlerini birleştirdiği kurgusundan başka bir şey olmadığını ortaya koymaktadır.39 Yine de bazı bilim adamları onun hayali anlatımını hafife almaktadır. 2. Eski Uygur Metinlerinde Yansıdığı Şekilde Uygulama ve Ritüeller 2.1. Kutsamalar Kutsama metinleri, uygulama ve ritüel ile bağlantılı bir türdür.40 Bu tür edebiyatın bir örneği, Tüccar Trapuṣa ve Bhallika efsanesinin anlatım çerçevesini sağladığı Rusya Bilimler Akademisi Şark El Yazmaları Enstitüsü’ndeki Krotkov Koleksiyonu’ndan [Önemli Noktaların Kutsaması] Dišastvustik (Skt. *Diśāsauvāstika)’tir.41 Tamamlanmamış metin -görünüşe göre Eski Uygurcanın geç klasik dönemine (yaklaşık 12. yüzyıl) ait- Avrupa tarzında bir kitapçıktır ve -oldukça küçük formatı nedeniyle- muhtemelen kişisel kullanım içindir. Brāhmī yazısındaki tefsirler, bir el yazması için olağandışıdır. Özünde metin, çok sayıda yakṣa ve küçük dişi tanrıların adlarıyla ve aralarına dhāraṇīler serpiştirilmiş ana noktaların bir kutsamasıdır. Metnin aynı zamanda temel koruma sağladığı varsayılır. Tüm ortam Hintçedir ve Orta Asya yer adlarından söz edilmemektedir. Eski Uygur edebiyatında, çevirilerden ziyade muhtemelen yerel Uygurca eserler olan kutsama metinlerinin ek örnekleri vardır. Örneğin, günümüze ulaşan metinler arasında iki yeni yıl kutsaması,42 iki hasat kutsaması43 ve bunun birkaç hastalığı iyileştirmeyi ve şeytani varlıkları kovmayı amaçladığından bahseden bir kurban kutsaması yer alır.44 Kullanılan formüller kısmen büyü gibidir. Özellikle hasat kutsamaları yerel bir Budizm biçimini yansıtır. Hasat kutsama metinlerinin günümüze ulaşan iki örneğini kısaca anlatacağım. İlki, tarımsal faaliyetlerin uzun bir tanımını içerir ve zenginlik tanrısı (Skt. dhanyadeva), Kubera’ya buğday birası (EU sorma) içkisinden bahseder.45 Ayrıca bir ziyafet hazırlamak için bir teke ve bir domuzun kurban edilmesinden de söz 39 Jens Wilkens, “Performanz vs. Perspektive: Narratologische Anmerkungen zu einer altuigurischen Erzählungssammlung,” Türk Dilleri Araştırmaları. Researches in Turkic Languages 24.2 (2021): 281–304. 40 Bu edebi tür hakkında, bkz, Zieme, “The West Uigur Kindgom,” 11–12. 41 Bu metin şurada düzeltilmiş ve çevrilmiştir: Abdurishid Yakup, Dišastvustik: Eine altuigurische Bearbeitung einer Legende aus dem Catuṣpariṣat-sūtra (Wiesbaden: Harrassowitz, 2006). Sanskritçe ve Çince metinlerdeki paralel bölümler 10-28. sayfalarda listelenmiştir. Ayrıca Mark Allon, “A Gāndhārī Version of the Story of the Merchants Tappusa and Bhallika”da bu efsanenin farklı versiyonlarının incelenmesine bakınız.,” Asya Enstitüsü Bülteni Yeni Seri 23 (2009): 9–19, 10–11’de. 42 İlk metin için, bkz, Peter Zieme’deki ilk basım, “Zur Verwendung der Brāhmī-Schrift bei den Uiguren,” Altorientalische Forschungen 11.2 (1984): 331–346BT XXXVIII, 192–203'te ek parçalarla yeniden düzenlenmiştir. İkinci metin için, bkz Peter Zieme, “Mängi bulzun! Ein weiterer Neujahrssegen,” in Dr. Emel Esin’e Armağan, ed. Şükrü Elçin (Ankara: Ankara Üniversitesi Basımevi, 1976), 131–139. Bu parça bağışlanma duasıyla birleştirilmiştir. Dua, son bölümünde, ayinlerin etkisini güçlendirmek için doğadan imgeler çağrıştırır. 43 Metinlerin düzeltmeleri ve çevirileri için, bkz, Peter Zieme, “Ein uigurischer Erntesegen,” Altorientalische Forschungen 3 (1975): 109–143 (pls. 19–20); ve Ádám Molnár ve Peter Zieme, “Ein weiterer uigurischer Erntesegen,” Altorientalische Forschungen 16.1 (1989): 140–152 (pl. I). 44 Zieme, Peter, “Ein fast vollständiger altuigurischer Opfer-Segen,” Şubat 2015, Ocak’ta erişim 29, 2020. https://www.academia.edu/11093961/Ein_fast_vollständiger_ altuigurischer_Opfersegen. 45 Zieme, “Ein uigurischer Erntesegen,” 118.


UYGUR BUDİST METİNLERİNDE UYGULAMA VE RİTÜELLER - 173 - edilmektedir.46 Metinde atıfta bulunulan ritüellerin amacı, olağanüstü bir mahsul verimi elde etmektir.47 Hasat bereketinin son kısmı, metin vasıtasıyla yasaklanmak istenen, belirli hayvan özelliklerine sahip kötü bir ruhun ayrıntılı tasviridir.48 İkinci metin genel olarak oldukça benzerdir. Bir üzüm bağı için henüz düzenlenmemiş bir kutsama, bir katalog açıklamasında bildirilmiştir.49 2.2. İtiraflar Uygur Budizmi’nin en çarpıcı özelliklerinden biri ve muammalarından biri de denebilir, manastırdan olmayan müritler tarafından kullanılması amaçlanan günah çıkarma metinlerinin popülaritesidir. Birkaç araştırmaya rağmen, Maniheist bir modelle tarihsel bir bağlantı kurma olasılığı hala belirsizdir.50 İtiraflar, özellikle ezoterik tip olmak üzere, karmaşık Budist ritüellerinin daha geniş bağlamında genellikle hazırlayıcı ve arındırıcı bir işleve sahipken, Kšanti kılmak atl(ı)g nom bitig [İtiraf Etmek Adındaki Kitap] kendi kendine yeten bir çalışmadır. Birçok el yazması günümüze ulaşmış olsa da bu metnin başlığı sadece birkaç tanesinde korunmuştur.51 İtiraf Etmek Adlı Kitap, ya satır dizileriyle birbirine benzeyen bir grup metin ya da bağışcıların özel gereksinimlerine bağlı olarak eklemelere ve değişikliklere açık tek bir çalışmadır. Metnin tipik olarak parşömen biçiminde ama aynı zamanda Hint pustaka formatındaki el yazması kopyalarına sahibiz; bu durum da ip delikleri olan uzun dikey olarak yönlendirilmiş yapraklar ile karakterize edilir.52 Elyazmalarının çoğunun Yarhoto’da bulunması kesinlikle bir tesadüf değildir. Sadece bir tomardan oluşan oldukça kısa metin, çeşitli suçlarıyla ilgili bir metne ihtiyaç duyan manastırdan olmayan insanlara yöneliktir. Bu kişilerin isimleri el yazmalarında kayıtlıdır. Bu metinde ritüel formüller ve liyakat önemlidir. İşin tek tomardan oluşması özellikle önemlidir, böylece bir nüsha ısmarlamak, birçok fasiküldeki kopyalama işleri kadar pahalı değildir. Willi Bang ve Annemarie von Gabain’in düzenlenmiş metinlerinde Kısım A ve Kısım B olarak bahsettiği şey Śrāvakayāna geleneğine ait gibi görünse de, - itirafın muhatapları olarak Maitreya ve birkaç arhat koṭisini adlandırdıkları için - Friedrich Wilhelm Karl 46 A.g.e., 118. 47 Tarım üzerine çok ayrıntılı bir ritüel el kitabının yakın tarihli bir baskısı için, bkz, Gergely Hidas, A Buddhist Ritual Manual on Agriculture: Vajratuṇḍasamayakalparāja—Critical Edition (Berlin, Munich, Boston: de Gruyter, 2019). 48 Zieme, “Ein uigurischer Erntesegen,” 119. 49 Raschmann and Sertkaya, Alttürkische Handschriften Teil 20, 232–233 (cat. no. 250). 50 Bkz, Claudia Weber, Buddhistische Beichten in Indien und bei den Uiguren unter besonderer Berücksichtigung der uigurischen Laienbeichte und ihrer Beziehung zum Manichäismus (Wiesbaden: Harrassowitz, 1999). 51 Willi Bang and Annemarie von Gabain, “Türkische Turfan-Texte IV. Ein neues uigurisches Sündenbekenntnis,” Sitzungsberichte der Preußischen Akademie der Wissenschaften, Philosophischhistorische Klasse 24 (1930): 444 (text B, lines 67–68). The title of this work in the scroll Masahiro Shōgaito edited is tsui ayıg kılınčlarıg ökünüp bošunup kšanti kılmak [Making a Confession by Regretting the Misdeeds and Asking for Forgiveness]. Masahiro Shōgaito, “Ein uigurisches Fragment eines Beichttextes,” in Scholia: Beiträge zur Turkologie und Zentralasienkunde Annemarie von Gabain zum 80. Geburtstag am 4. Juli 1981 dargebracht von Kollegen, Freunden und Schülern, ed. Klaus Röhrborn and Horst Wilfrid Brands (Wiesbaden: Harrassowitz, 1981), 163–169. Kolofon BT XXVI, 227–228’de yeniden düzenlendi. 52 Düzenlenen nüsha için bkz, Peter Zieme, “Ein uigurisches Sündenbekenntnis,” Acta Orientalia Academiae Scientiarum Hungaricae 22.1 (1969): 107–121.


Oktay DERE - 174 - Müller’in editörlüğünü yaptığı ilk tomar,53 (Sivil Kadın Budist Üdrät'ın İtirafı) 54 , Maitreya’dan başlayarak talihli çağın (Skt. bhadrakalpa) 496 bodhisattvasına yöneliktir.55 Müller’in editörlüğünü yaptığı ikinci yazma56 ayrıca 496 bodhisattva ve Maitreya’dan bahseder, ama sonunda manastırdan olmayan Kutlug, tek yazmada yalnızca itiraf metnini değil, aynı zamanda Zun sheng jing 尊勝經 [Uṣṇīṣa ile Muzaffer Olanın Sûtrası] (Skt Uṣṇīṣavijayā), Saddharmapuṇḍarīkasūtra [Lotus Sūtra] ve Avalokiteśvara bölümünü de sipariş ettiğinden bahseder.57 İtiraf metnini kopyalamanın ritüel bağlamı, bir hayırsever olarak hareket eden manastırdan olmayan kadının kendine has özellikleri ve dini hedefleri nedeniyle bu özel durumda farklıdır. Suvarṇaprabhāsasūtra’nın [Altın Işık Sūtrası] uygulama ve ritüel açısından en ilgili bölümlerinden biri kesinlikle itirafa ayrılmış beşinci bölümdür.58 Eski Uygurcada bu bölüm de şiirsel formda başlı başına ayrı bir metin olarak yorumlanmıştır ve bu haliyle kıtasal aliterasyonda bağımsız bir yeniden çalışmadır. El yazısı ve blok baskı biçiminde korunur.59 Bu bölümün bağımsız bir nesir versiyonu da yakın zamanda U 2585 parçasında tespit edilmiştir.60 Yüzyıllar boyunca, Suvarṇaprabhāsasūtra’nın metni giderek büyümüştür. Nobel, özellikle dhāraṇī bölümlerinin eklendiğini göstermektedir.61 Yavaş yavaş, edebi karakter bir Ezoterik Budist metninin tipik bir örneğine dönüşmüştür.62 Eski Uygur versiyonu, önsözde birkaç bağımsız metin içerir; bunlardan biri, büyük olasılıkla bir Tibet modeline dayanan Dört Büyük Kral’a (Skt. mahārāja) bir adak adama ritüelidir. Çünkü torma (Tib. gtor ma) terimi kılavuzdaki anahtar kelimelerden biridir.63 53 Müller’in baskısı (sonraki dipnota bakın) birkaç metinden oluşuyor. 7 ve 8 numaralar, yazma biçimindeki manastırdan olmayan kadın Budistlerin itiraf metinleridir. İlki Üdrat adında biri tarafından, ikincisi ise Kutlug isimli bir kadın tarafından yaptırılıp kendi manevi yararı için kullanılmıştır. 54 Basım ve çeviri: Friedrich Wilhelm Karl Müller, Uigurica II (Berlin: Verlag der Königlichen Akademie der Wissenschaften, 1911), 76–81. Kolofon BT XXVI, 224'te yeniden düzenlendi. 2. Dünya Savaşı’nda kaybolduğu bildirilen yazma yeniden keşfedildi. Nikolai Pchelin ve Simone-Christiane Raschmann, “Turfan Manuscripts in the State Hermitage,” Written Monuments of the Orient 2.2 (2016): 11–12. 55 Shōgaito’da düzenlenen yazmada amaç, erdemin aktarıldığı akrabaların Tuṣita cennetinde yeniden doğuşu başarmasıdır. Shōgaito, “Ein uigurisches Fragment eines Beichttextes”. 56 Basım ve çeviri: Müller, Uigurica II, 84–89. Kolofon yeniden düzenlenmiştir: BT XXVI, 247. 57 Doğru okuma: BT XXVI, 247. 58 Bu bölümün Eski Uygurca versiyonunun biraz eski baskısı ve çevirisi için, bkz, Willi Bang and Annemarie von Gabain, “Uigurische Studien,” Ungarische Jahrbücher 10 (1930): 194–207. 59 Standart baskı ve çeviri, BT XIII, 86–103'te bulunur: Bang ve von Gabain “Uigurische Studien,” 208–210. Zieme, metni Suvarṇaprabhāsasūtra’nın beşinci bölümünün bir kısmı olarak doğru bir şekilde tanımlayan ilk bilgindir. 60 Simone-Christiane Raschmann, “What Do We Know About the Use of Manuscripts among the Old Uighurs in the Turfan Region?,” Eurasian Studies 12 (2014): 526. 61 Johannes Nobel, Suvarṇaprabhāsottama-Sūtra: Das Goldglanz-Sūtra, ein Sanskrit-Text des Mahāyāna Buddhismus; I-Tsing’s chinesische Version und ihre tibetische Übersetzung. Erster Band: I-Tsing’s chinesische Version übersetzt, eingeleitet, erläutert und mit einem photomechanischen Nachdruck des chinesischen Textes versehen (Leiden: Brill, 1958), xx. 62 Aç kaplanın anlatısı dışında, belirgin ritüel içeriği olan bölümler en çok Yijing’in Dunhuang’ından Çin parçalarında temsil edilir. (635–713, 義淨) version. Nobel, Suvarṇaprabhāsottama-Sūtra, xxiv. 63 Basım ve çeviri, BT XVIII, 112-119 arasındadır.


UYGUR BUDİST METİNLERİNDE UYGULAMA VE RİTÜELLER - 175 - Şimdiye kadar tespit edilen çok sayıdaki yazılı esere bakılırsa Eski Uygurcadaki en önemli ritüel eser, Çince Cibei daochang chanfa 慈悲道場懺法 [Merhametli Kişinin Bodhimaṇḍa’sında Tövbe Ritüelinin Dharma’sı]64 (T. 1909.45)’dan bir çeviri olan Kšanti kılguluk nom bitig [İtirafların Nasıl Uygulanması Gerektiğine Dair Kitap] kitabıdır. Kırk bölümden oluşan bu yerli Çin eseri, talihli çağın Buddhalarının ve birkaç bodhisattvanın adlarının anılmasının önemli bir rol oynadığı ayrıntılı bir tövbe etme ritüelidir. Amaç, talihsiz yaşamlar içinde yaşayan varlıklara, özellikle de kendi aile üyelerine yardım etmektir. Röhrborn, metnin cenaze törenlerinde kullanıldığını ve bir tür “cenaze töreni” işlevi gördüğünü tahmin etmektedir.65 Kesinlikle cemaatle uygulanmıştır66: uygulayıcılara ilişkin tekrarlanan ifadenin altı çizilmektedir: “Aynı türden faaliyete sahip [kişiler]” (EU bir išdäš). Stilistik olarak, İtirafların Nasıl Uygulanması Gerektiğine Dair Kitap ritüel özelliklerini artıran birçok tekrar ve kalıplaşmış ifadelerle karakterize edilir. Bağışcılara, metinde belirtilen belirli aralıklarla Çince mou jia (某甲) (belirli bir kişi, N.N.) esas alınarak yer tutuculara isimlerini yazdırma fırsatı verilir. El yazmalarında yer alan isimler, Turfan bölgesindeki Uygur Budist toplumunda aktif olan kişilere bir miktar ışık tutmaktadır. Peter Zieme, Uygur Budist çalışmaları üzerine seçtiği makalelerinin yeniden baskısında ilk olarak 2001 yılında yayınladığı bir itiraf metnini tespit ederek önemli bir keşif gerçekleştirdi.67 Araṇemijātaka’nın dikkate değer bir versiyonunu da içeren bu eşsiz el yazmasındaki itiraf metni olan, Çince Cibei shui chanfa 慈悲水懺法 [Şefkat Suyuna İlişkin Tövbe Dharması] (T. 1910.45) tercümesidir. Aliterasyonlu geç dönem bir şiir, uygulayıcının önünde eğildiği 35 Tövbe Buddhası’nın yüceltilmesine adanmıştır.68 Bu şiirde diğer Budist eserlerle benzerlikler olsa da, Eski Uygur eseri yapı ve üslup açısından bazı benzersiz özelliklere sahiptir.69 64 Basım ve çeviri BT XXV’dedir. 65 BT II, 7. Almanca “Totenmesse” başlığı da metnin bu karakterizasyonunu güçlendirmek için kasıtlı olarak seçilmiştir. Tanımlama biraz yanıltıcı çünkü Hristiyan motiflerini çağrıştırıyor. Bu basım, sekizinci ve dokuzuncu yazmaların parçalarını içermektedir. 66 Charles Orzech recently highlighted the concept of liturgical ‘subjects’. Şunları yazmıştır, “[…] Bu duruma göre, "özneler" ritüel ve söylemde toplumsal olarak üretilir. O halde özne, benzersiz olmaktan çok tipik ve tamamen özerk kurumsal bir yapı olarak anlaşılabilir. Bu nedenle, cemaat içinde icra edilen ayin, öncelikle sosyal bir performansta inşa edilen bir ayin konusu üretir.” Charles D. Orzech, “Tantric Subjects: Liturgy and Vision in Chinese Esoteric Ritual Manuals,” in Chinese and Tibetan Esoteric Buddhism, ed. Yael Bentor and Meir Shahar (Leiden, Boston: Brill, 2017), 21. Şu şekilde devam eder, “[…] bu tür günah çıkarma ayinlerinde, tapanın arınmaya muhtaç bir suçlu özne olarak yaratıldığı toplumsal bir süreç görebiliriz.” a.g.e., 23 67 Peter Zieme, “Araṇemi-Jātaka und ein Sündenbekenntnistext in einer alttürkischen Sammelhandschrift,” in De Dunhuang à Istanbul: Hommage à James Russell Hamilton, ed. Louis Bazin and Peter Zieme (Turnhout: Brepols, 2001), 401–433 (pl. 36–53). 68 Şiir düzenlenerek Çağdaş Türkçeye çevrilmiştir. Reşid Rahmeti Arat, Eski Türk Şiiri [Old Turkic Poetry] (Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1965), 80–101. 69 Değerlendirme için bkz, Peter Zieme, Die Stabreimtexte der Uiguren von Turfan und Dunhuang: Studien zur alttürkischen Dichtung (Budapest: Akadémiai Kiadó, 1991), 219–228.


Oktay DERE - 176 - Uygur alfabesi böyle bir çaba için pek uygun olmasa da Uygurlar ara sıra Sanskritçe metinler yazmak için kendi yazılarını kullandılar. Uygur alfabesiyle yazılmış bir Sanskritçe metin örneği, Orta Asya’da Brāhmī alfabesiyle yazılmış Sanskritçe metinlerde paralel bölümlerin bulunduğu özel bir itiraf metnidir. Tek bir parça Uygur yazısıyla ve Sanskritçe Brāhmī yazısıyla bölümler içerir.70 Metin, itirafta bulunan Indrasena’nın bir manastır geçmişine sahip olduğundan bahseder çünkü onun bir saṃghasthavira, bir topluluk lideri veya başrahip olduğunu belirtir.71 Sanskritçe orijinal metni muhtemelen Orta Asya’da üretilmiştir.72 2.3. Amitābha İbâdetleri Görselleştirme teknikleriyle karakterize edilen Saf Kara Budizmi73, Uygur müritleri üzerinde derin bir etkiye sahipti. Doğu Uygur Kağanlığı’nın 840 yılında yıkılmasının ardından Moğolistan’dan kaçan ve Turfan bölgesine yerleşen Uygur gruplarının ilk milenyumun başında büyük ölçüde Budizm’e geçmesinden sonra, bazıları daha sonra Çinli Budist’lerle karşılaşmış olmalıdır. Toyok Mağara Tapınağı kompleksi, kesinlikle Amitābha ve cennetinin görselleştirme tekniklerine odaklanan bir meditatif uygulama merkeziydi, bu nedenle oraya yerleşen Uygurların bu geleneğe erişimi olmuş olmalıdır. Nobuyoshi Yamabe, Guan wuliangshou jing 觀無量壽經 [Amitāyus Tefekkürü Üzerine Sūtra] ve ilgili metinlerin tarihinin izini sürmek için metinsel ve resimli kanıtları -özellikle Mağara 20 ve 42- birleştirerek bu sitenin önemini vurgulamaktadır.74 Uygur Saf Kara Budizmi’nin erken dönem tarihi henüz ayrıntılı olarak araştırılmamıştır. Saf Kara Budizm’indeki üç temel kutsal kitap, Küçük Sukhāvatīvyūhasūtra, Büyük Sukhāvatīvyūhasūtra ve Guan wuliangshou jing 觀 無量壽經 [Sūtra (Amitāyus'un Tefekkürüyle İlgili)],75 ve Çin Budist literatüründe yalnızca kısmen eşleşen bçlümlere sahip bir metin olan Abitake (Çin. Amituo jing 阿彌陀經) [Amitābha Sūtrası], da bilginler tarafından tespit edilmiştir.76 Ya Çince orijinali kayıptır ya da Abitake, metnini çeşitli Çin Saf Kara kaynaklarından derleyen ve ona bugünkü şeklini veren Uygur bir yazarın orijinal bir kompozisyonudur. Şimdiye kadar keşfedilen materyallere göre, Saf Kara Budizmi, Turfan Uygurları arasında 11. yüzyılın sonları veya 12. yüzyılın 70 Jens-Uwe Hartmann, Klaus Wille, ve Peter Zieme “Indrasenas Beichte,” Berliner Indologische Studien 9– 10 (1996): 203–216. 71 Hartmann, Wille, ve Zieme “Indrasenas Beichte,” 206–208. 72 A.g.e., 212. 73 Saf Kara Budizmi üzerine yeni bir antoloji için, bkz, Georgios T. Halkias and Richard K. Payne, ed. Pure Lands in Asian Texts and Contexts: An Anthology (Honolulu: University of Hawai’i Press, 2019). 74 Nobuyoshi Yamabe, “Practice of Visualization and the Visualization Sūtra: An Examination of Mural Paintings at Toyok, Turfan,” Pacific World: Journal of the Institute of Buddhist Studies 4 (2002): 123–152. 75 Kudara Kōgi’de düzenlenmiş iyi korunmuş bir Eski Uygur şiirsel uyarlaması da vardır.百済康義 ve Peter Zieme ペーター・ツィーメ, Uiguru-go no Kanmuryōjukyō ウイグル語の観無量寿経. Guanwuliangshoujing in Uigur (Kyōto: Nagata Bunshōdō, 1985). 76 Bu edebiyat hakkında, bkz, “Local Literatures: Uighur,” in Brill’s Encyclopedia of Buddhism. Vol. 1: Literature and Languages, ed. Jonathan A. Silk, et al. (Leiden, Boston: Brill, 2015), 875b–876a.


UYGUR BUDİST METİNLERİNDE UYGULAMA VE RİTÜELLER - 177 - başlarından önce yayılmamış, ancak geç döneme (14. yüzyıl) kadar önemli bir Budist geleneği olarak kalmıştır. Özellikle Moğol döneminde popüler olan Āryāparimitāyurjñānanāmamahāyānasūtra [Asil Kişinin Sonsuz Yaşama Olan Bilgisi Başlıklı Büyük Aracın Sûtrası], hem blok baskılı hem de el yazısıyla yaklaşık 200 parça halinde günümüze ulaşmıştır.77 Bazen Ezoterik veya olgun Tantrik Budizm’e atfedilen bir metin olan Amṛtadundubhisvaradhāraṇī [Ambrosia Gibi Olan Davulun Sesinin Dhāraṇīsi], artık Amitābha’ya tapınmaya adanmış eserler külliyatına eklenebilir.78 Yalnızca blok baskılı parçalar günümüze ulaştığı için, metin muhtemelen Yuan Hanedanlığı (1279–1368, 元) sırasında çevrilmiştir. Belki de her iki metin, Āryāparimitāyurjñānanāmamahāyānasūtra ve Amṛtadundubhisvaradhāraṇī, iki farklı dildeki versiyonlara göre Eski Uygurcaya çevrilmiştir.79 Dunhuang’dan Saf Kara inançlarıyla ilgili bir şiir parçası, ünlü Vaidehī hikayesine atıfta bulunur.80 Bu kaynağın editörleri olan Zhang ve Zieme, Berlin’deki Turfan Koleksiyonu’ndan bir metnin81, özel adların farklı yazılışlarına sahip paralel bir metin içerdiğini keşfetmişlerdir. 2.4. Bodhisattva Avalokiteśvara’ya İbâdet Avalokiteśvara ile ilgili ritüel veya pratik geçmişe sahip birkaç Eski Uygur metni vardır ve bunların en popüleri Kumārajīva’nın (344–413, 鳩摩羅什) 25. bölümü olan Guanyin jing 觀音經 [Avalokiteśvara Kutsal Yazısı]82 çevirisidir83 . Bu bölüm, bodhisattvanın görünüşünün 33 biçimine odaklanmakta ve bağımsız bir metin olarak aktarılmaktadır. Padmapāṇi Avalokiteśvara’yı öven bir şiir, Lotus Sūtra’nın bu bölümüne atıfta bulunur.84 Avalokiteśvara’nın bin kollu ve bin gözlü ezoterik formu kültü 10. yüzyılda Çin’e yayılmıştır.85 Uygur Budizmi’nin klasik döneminde Çinceden tercüme edilen ve birinci milenyumun başında aktif olan Šiŋko Šäli Tutuŋ’a (10. yüzyılın ikinci yarısı/11. yüzyılın başı)86 atfedilen 77 Basım ve çeviri için, bkz BT XXXVI, 41–121 (text A). 78 Basım ve çeviri için: BT XXXVI, 75–136 (text B). 79 BT XXXVI, 125. 80 Zhang Tieshan and Peter Zieme, “Two Old Uigur Fragments from Dunhuang Connected with the Pure Land Belief,” Acta Orientalia Academiae Scientiarum Hungaricae 71.3 (2018): 253–256. 81 Düzenlenmiş hali: BT XIII, 64 (text 7). 82 Ezoterik ve Tantrik Budizm’de Avalokiteśvara Üzerine, bkz George A. Keyworth, “Avalokiteśvara,” in Esoteric Buddhism and the Tantras in East Asia, ed. Charles D. Orzech, Henrik H. Sørensen, and Richard K. Payne (Leiden, Boston: Brill, 2011), 525–528. Uygur Budizmi’ndeki bu özel bodhisattva kültü için ayrıca Yukiyo Kasai'nin bu ciltteki makalesine bakınız. 83 Saddharmapuṇḍarīkasūtra’nın neredeyse eksiksiz bir parşömeni Wilhelm Radloff, Kuan-ši-im Pusar’da düzenlenmiş ve çevrilmiştir: Eine türkische Übersetzung des XXV. Kapitels der chinesischen Ausgabe des Saddharmapuṇḍarīka (St. Petersburg: Imprimerie de l’Académie Impériale des Sciences, 1911). Aynı yıl Müller tarafından yayınlanan, daha önce Berlin’de bulunan bir Saddharmapuṇḍarīkasūtra parşömeninin baskısına ve çevirisine de bakınız, Uigurica II, 14–20. Bu parça St. Petersburg Koleksiyonunda yeniden keşfedildi. Pchelin ve Raschmann, "Turfan Manuscripts in the State Hermitage", 21–23. Diğer el yazmalarından parçalar çeşitli koleksiyonlarda bulunur. 84 Basım ve çeviri: BT XIII, 121–130 Georg Hazai, “Ein buddhistisches Gedicht aus der Berliner Turfan Sammlung,” Acta Orientalia Academiae Scientiarum Hungaricae 23.1 (1970): 1–21. 85 Keyworth, “Avalokiteśvara,” 526. 86 Baskı hala beklenmekte olsa da, Eski Uygurca versiyonun T. 1057, T. 1060 veya her iki metne mi dayandığı belirsizliğini koruyor.


Oktay DERE - 178 - bir metin külliyatı87 vardır. Bu grubun en önemli metni, Qianshouqianyan Guanshiyin pusa guangda yuanman wuai dabeixin tuolu- oni jing 千手千眼觀 世音菩薩廣大圓滿無礙大悲心陀羅尼經 [Büyük Şefkatli Geniş Kalbin, Kusursuz ve Engelsiz Dhāraṇīsūtra’sı (Öğreten) 1000 Gözlü ve 1000 Kollu Bodhisattva Avalokiteśvara = Nīlakaṇṭha(ka)sūtra] (T. 1060.20)’dir.88 Çoğu hala düzenlenmemiş olan birçok elyazması mevcuttur89, ancak bu eser Qianyan qianbi guanshiyin pusa tuoluoni shenzhou jing 千眼千臂觀世音菩薩陀羅尼神 呪經 [1000 Göz ve 1000 Kollu Bodhisattva Avalokiteśvara’nın Dhāraṇī Büyüsünün Sūtrası] (T. 1057.20) ile arasındaki ilişki her zaman kesin değildir. 90 Šiŋko Šäli’nin muhtemelen Uygur Budist edebiyatının en ünlü tercümanı olduğu düşünülürse Avalokiteśvara ile ilgili metinleri seçmesinin nedeninin, bu belirli bodhisattvaya olan kişisel bağlılığında bulunabileceği sonucuna varabiliriz. Avalokiteśvara’nın diğer tezahürleri de popülerdi, bu da Eski Uygur edebiyatına ve sanatına yansımıştır. Ruyi lun tuoluoni shenzhou jing 如意輪陀羅尼神呪經 [Cintāmaṇicakra’nın Dhāraṇī Büyüsünün Sūtrası] da dahil olmak üzere bileşik bir el yazması da vardır.91 Bu bodhisattva ile ilgili olan ve birçok el yazması ve blok baskıda korunan başka bir metin, apokrif Foding xin da tuoluoni jing 佛頂 心大陀羅尼經[Buddha'nın Kalbinin Armasının Büyük Dhāraṇīsūtrası] çevirisidir.92 Büyük olasılıkla Moğol öncesi dönemde çevrilmiştir, ancak Moğol 87 Zieme, “Local Literatures: Uighur,” 876b. Korunmuş iki kolofonun yeniden baskısı için, bkz, BT XXVI, 125–129. 88 Zieme'de bu metne ait Brāhmī yazısında bir parçanın tespiti, “Local Literatures: Uighur,” 872b, oldukça önemlidir. Bkz, katalog bilgisi: (no. 43) Dieter Maue, Alttürkische Handschriften Teil 1: Dokumente in Brāhmī und tibetischer Schrift (Stuttgart: Franz Steiner, 1996), 174. Metin düzenlenmiştir: Annemarie von Gabain, Türkische Turfan-Texte VIII: Texte in Brāhmīschrift (Berlin: Akademie-Verlag, 1954), 61–62. Çince orijinalinin derinlemesine bir çalışması için, bkz, Maria Dorothea Reis-Habito, Die Dhāraṇī des Großen Erbarmens des Bodhisattva Avalokiteśvara mit tausend Händen und Augen: Übersetzung und Untersuchung ihrer textlichen Grundlage sowie Erforschung ihres Kultes in China (Nettetal: Steyler, 1993). 89 Bir el yazmasının iki yaprağının bir baskısı ve çevirisi : Klaus Röhrborn, “Fragmente der uigurischen Version des ‘Dhāraṇī-Sūtras der großen Barmherzigkeit’,” Zeitschrift der Deutschen Morgenländischen Gesellschaft 126 (1976): 87–100. Raschmann ve Sertkaya, muhtemelen Bin-kollu ve Bin-gözlü Avalokiteśvara'nın kısa bir dhāraṇīsini taşıyan, kısmen korunmuş bir parşömeni tarif etmektedir. Bkz, Raschmann and Sertkaya, Alttürkische Handschriften Teil 20, 168–169 (cat. no. 147). 90 St. Petersburg parçalarının baskısı ve Japonca tercümesi: Shōgaito Masahiro 庄垣内正弘, Roshia shozō uigurugo bunken no kenkyū: Uiguru moji hyōki kan- bun to uigurugo butten tekisuto ロシア所藏ウイグル語 文献の研究–ウイグル文字表記漢文とウイグル語佛典テキスト. Uighur Manuscripts in St.Petersburg: Chinese Texts inUighur Script and Buddhist Uighur Texts (Kyōto: Nukanishi Printing, 2003), 180–196. 91 Zieme, “Local Literatures: Uighur,” 876b. . Bir yaprak zaten tanımlanmış ve yayınlanmıştır: Shōgaito, Roshia shozō uigurugo bunken no kenkyū, 196–199. 92 Basım ve çeviri: Georg Kara ve Peter Zieme, “Die uigurische Übersetzung des apokryphen Sūtras ‘Fo ding xin da tuo luo ni’,” Altorientalische Forschungen 13.2 (1986): 318–376. Basım yapıldığında yalnızca transkript olarak korunan, blok baskılı katlanmış bir kitabın bir parçası, St. Petersburg koleksiyonunda yeniden keşfedildi. Kara ve Zieme, “Die uigurische Übersetzung,” 320, 329–330. Arat Malikanesi’nden neredeyse tamamen kopyalanmış olan kayıp bir parça için, bkz, Raschmann ve Sertkaya, Alttürkische Handschriften Teil 20, 282– 284 (cat. no. 339). Mogao Mağaralarının Kuzey Bölümü’nden yeni tanımlanmış parçalardan (Çin. Mogao ku beiqu 莫高窟北区) (B 159:28, B 159:29, B 159:39) BT XXIII’de söz edilmiştir. Aydar Mirkamal’ın yayınına da bakınız: 阿依达尔・米尔卡马力, “Dunhuang xinchu huihuwen ‘Fo ding xin da tuoluoni jing’ yanjiu 敦煌 新出回鶻文《佛頂心大陀羅尼經》研究. Sūtranın yeni keşfedilen Dunhuang Uygurca metni üzerine yeni bir araştırma: ‘Fo ding xin da tuoluoni jing’,” Wen jin xue zhi 文津学誌 4 (2011): 54–62.


UYGUR BUDİST METİNLERİNDE UYGULAMA VE RİTÜELLER - 179 - egemenliği altında yayılan baskı tekniği dhāraṇīnin yayılmasını kolaylaştırdığı için daha popüler hale gelmiştir. Bu kompozisyonun belirgin bir pratik işlevi obstetrik faydasıydı çünkü ikinci bölüm doğumu kolaylaştırmaya ayrılmıştır. Ama aynı zamanda tılsımlı yazı yoluyla suyun ritüel olarak güçlendirilmesini içeren bir bölüm de buluyoruz. Metnin Çince orijinali, yakın zamana kadar, esas olarak Ming Hanedanlığı’nın (1368-1644, 明) 15. yüzyıldan kalma geç baskılarından biliniyordu.93 Ayrıca, Dunhuang’dan farklı başlıklar taşıyan Çince metnin kopyaları ve Fangshan (房山), Kitan İmparatorluğu (907–1125, Liao olarak bilinen Çin kaynaklarında 遼) veya Jurchen Jin Hanedanlığı’na (1115– 1234, 金) tarihlenen oyulmuş bir versiyon vardır.94 Çince versiyonu Dunhuang’dan 850. yılı civarında ortaya çıkmıştır.95 Bir Avalokiteśvasādhana metninin yalnızca birkaç satırı ve kolofonu korunmuştur.96 Olgun Tantrik Budizm geleneğine dayanan ve Tibetçeden tercüme edilen iki Avalokiteśvarasādhana metni, halen bilinen herhangi bir Tibet metniyle özdeşleştirilmemiştir.97 İlk metnin iki blok baskısı sırasıyla 1333 ve 1336 yıllarına aittir.98 Museum für Asiatische Kunst’taki (Berlin), Turfan bölgesinde bulunan çok sayıda sancak parçasının bu bodhisattvanın farklı yönleriyle ilgili olduğu belirtilmelidir.99 Bin kollu ve bin gözlü Avalokiteśvara’nın bir örneği (env. no. III 6355) iyi bilinmektedir.100 Üç sancak sadece bodhisattvanın gözlerini gösterir.101 Toyok’ta iki sancak (III 7307 ve III 7308) bulunmuştur, Murtuk’tan olan (III 7787) sancaklar kaba bir şekilde boyanmıştır. Toyok’tan bir sancağın (III 7307) her iki yüzüne Eski Uygurca’nın son dönemlerde kullanılan bir biçimiyle yazılmıştır.102 Tibet ve Moğolistan’dan geldiği bilinen Göz Şifası Avalokiteśvara ile bir bağlantı görmek cazip gelebilir, ancak bu belki de fazla 93 Herbert Franke, “Zu einem apokryphen Dhāraṇī-Sūtra aus China,” Zeitschrift der Deutschen Morgenländischen Gesellschaft 134 (1984): 318–336. 94 Li Ling and Ma De, “Avalokiteśvara and the Dunhuang Dhāraṇī Spells,” in Chinese and Tibetan Esoteric Buddhism, ed. Yael Bentor and Meir Shahar (Leiden, Boston: Brill, 2017), 343–348. Yazarlar, Avalokiteśvara'nın doğumda yardımcı rolünü yücelten iki metni daha tartışıyorlar, yani Jiuchannan tuoluoni 救產難陀羅尼 [Doğum için Dhāranī] ve Nan yuewen 難月文 [Hamileliğin Zor Ayları Üzerine Metin]. 95 Li ve Ma, “Avalokiteśvara and the Dunhuang Dhāraṇī Spells,” 345. 96 İlk basım ve çeviri: Georg Hazai, “Ein uigurisches Kolophon zu einem Avalokiteśvara-Lobpreis,” in Tractata Altaica: Denis Sinor sexagenario optime de rebus altaicis merito dedicata, ed. Walther Heissig, et al. (Wiesbaden: Harrassowitz, 1976), 273– 276. Yeni basım: BT XXVI, 229–231. 97 Bkz, BT VII, 63–67 (metin B = blok baskılar) and 67–68 (metin C = el yazması). 98 Peter Zieme, “Bemerkungen zur Datierung uigurischer Blockdrucke,” Journal Asiatique 269 (1981): 397– 398. For the colophons, bknz BT XXVI, 208–210. 99 Chhaya Bhattacharya-Haesner, Central Asian Temple Banners in the Turfan Collection of the Museum für Indische Kunst, Berlin: Painted Textiles from the Northern Silk Route (Berlin: Dietrich Reimer, 2003), 174– 231. 100 Ibid., 59 (colour plate). 101 Ibid., 203–205 (cat. no. 203–205). Bochum'daki Buddhist Road Proje Ortası Konferansı'nda birkaç katılımcı, 2010 yılında Domoko civarında bulunan, her yeri göz tasvirleriyle kaplı ahşap bir panelden bahsetti. (Çin. Damagou 大瑪溝). 102 Basım ve çeviri için bkz, Takao Moriyas/ Peter Zieme iş birliği, “Uighur Inscriptions on the Banners from Turfan Housed in the Museum für Indische Kunst, Berlin,” Appendix to: Chhaya Bhattacharya-Haesner, Central Asian Temple Banners in the Turfan Collection of the Museum für Indische Kunst, Berlin: Painted Textiles from the Northern Silk Route (Berlin: Dietrich Reimer, 2003), 466b–466c.


Oktay DERE - 180 - spekülatiftir, çünkü bu kült daha sonraları gelişmiştir.103 Bir yazıt ana tanrıyı Cintāmaṇicakra Avalokiteśvara olarak tanımlamaktadır, manastırdan olmayan biri karısıyla birlikte sancağı ona adamıştır.104 Avalokiteśvara’nın kadın tezahürlerinden de bahsedilmelidir, bunların en ünlüsü Tārā’dır. Tārāekaviṃśatistotra muhtemelen bir Tibet orijinalinden çevrilmiştir, ancak çevirmenin birden fazla versiyona başvurması da mümkündür. Günümüze ulaşan nüshaların çoğu farklı blok baskılardan olup, stotra kısmı da el yazması formda korunmuştur.105 Avalokiteśvara’nın başka bir yönü Cuṇḍī’dir.106 Kendisine ithaf edilen bir dhāraṇīnin Eski Uygurca tercümesi, Cuṇḍīdevīdhāraṇīsūtra (T. 1075.20) ile benzerlikler göstermesine rağmen, şimdiye kadar bilinen herhangi bir versiyonla tanımlanmamıştır107. Bu metni özellikle ilginç kılan şey, ritüelistik ayrıntılar açısından zengin olmasıdır (maṇḍalanın inşası, tanrı imgesinin konumu, çeşitli ritüel araçlarının tanımı, vaśīkāraṇa ve abhicaraka ritüellerinin sırası, vb.). 2.5. Olgun Tantrik Budizm’in Ritüel Metinleri Moğol egemenliği altındaki Uygur Budizmi’nde yeni bir dinsel dinamik oluştu. Moğol seçkinlerinin olgun Tantrik Budizm’e artan ilgisi Uygurları da etkilemiştir. Bu, çok sayıda metnin üretilmesini ve dağıtılmasını sağlayan blok baskı tekniğinin yaygınlaşmasıyla aynı zamana denk gelmiştir. Bu metinlerin etkililiğinin muhtemelen bazen metindeki Hintçe unsurlara eklenen Brāhmī alfabesindeki tefsirlerle arttırıldığı düşünülmekteydi. Brāhmī yazısı ile en yaygın blok baskı metinlerden biri kesinlikle Sitātapatrādhāraṇī’dir.108 Bazı bilim 103 Olaf Czaja, “The Eye-Healing Avalokiteśvara: A National Icon of Mongolia and its Origin in Tibetan Medicine,” in Tibetan and Himalayan Healing: An Anthology for Anthony Aris, ed. Charles Ramble and Ulrike Roesler (Kathmandu: Vajra, 2015), 125–139. 104 Moriyasu and Zieme, “Uighur Inscriptions,” 463a (line 10). 105 Geng Shimin, “Qädimqi uyġurčä buddhistik äsär ‘Ārya-trāta-buddha-mātrika-vimsati- pūjā-stotra-sūtra’din fragmentlar [Eski Uygur Budist Eserinden Parçalar ‘Ārya- trāta-buddha-mātrika-vimsati-pūjā-stotra-sūtra’],” 3 Journal of Turkish Studies (1979): 295– 306. Peter Zieme, “Zum uigurischen Tārā-Ekaviṃśatistotra,” Acta Orientalia Academiae Scientiarum Hungaricae 36.1–3 (1982): 583–597 (reprinted in FBU 474–488 489- 490'da eklemeler ve düzeltmelerle, yeni tanımlanan parçalar dâhil). Yeni parçalardan biri Uygur alfabesiyle yazılmış Çin stotrasının bir parçasıdır. Zieme’nin makalesinde BT VII, 78'de Geng'in yayınına ve M metninin tespitine yönelik düzeltmeler buluyoruz. Daha sonra Sitātapatrādhāraṇī'nin bir parçası olarak iki fragman (U 4145, U 4135) tespit ediliyor. Bkz, Peter Zieme, “Zum mehrsprachigen Blockdruck des TārāEkaviṃśatistotra,” Altorientalische Forschungen 16.1 (1989): 196–197. Cf. Peter Zieme, “TārāEkaviṃśatistotra’nın Uygur Blok Baskıları Üzerine İlave Notlar,” in Shouju zhongguo shaoshu minzu guji wen- xian guoji xueshu yantaohui lunwenji 首届中国少数民族古籍文献国际学术研讨会 论文集 [Çin'deki Azınlıkların Eski El Yazmaları ve Edebiyatları üzerine 1. Uluslararası Kolokyum Bildiri Kitabı], ed. Huan Jianming 黄建明, Nie Hongyin 聂鸿音, and Malan 马兰 (Beijing: Minzu Chubanshe, 2012), 285–295. Daha fazla bilgi BT XXIII, 9'da bulunur. 106 Henrik H. Sørensen, “Central Divinities,” in Esoteric Buddhism and the Tantras in East Asia, ed. Charles D. Orzech, Henrik H. Sørensen, and Richard K. Payne (Leiden, Boston: Brill, 2011), 99–100. 107 Basım ve çeviri BT XXIII, 65-79’dadır. S. 77’de Zieme, Cundīdevīdhāranī’nin Arat, Eski Türk Şiiri, 9’da da tasdik edildiğine işaret eder (satır 78-81). 108 Ustalıkla yapılmış ilk baskı ve çevirisi Müller, Uigurica II, 50-75'tedir (paralel Çince metinle birlikte). Müller, mevcut parçaların çoğunu zaten tespit etti. Sonraki yayınlar Sergej Malov, “Sitātapatrā-dhāraṇī v ujgurskoj redakcii,” Doklady Akademii Nauk SSSR 1930-B (1927): 88–94 ve Albert von Le Coq, “Kurze Einführung in die uigurische Schriftkunde,” Mitteilungen des Seminars für Orientalische Sprachen an der Friedrich-Wilhelms-Universität zu Berlin. Westasiatische Studien 11 (1919): 105–107. Bkz, Zieme “Zum uigurischen Tārā-Ekaviṃśatistotra,” 591–592. Standart Baskı: Klaus Röhrborn and András Róna-Tas,


UYGUR BUDİST METİNLERİNDE UYGULAMA VE RİTÜELLER - 181 - adamları, çoğu Murtuk’ta bulunan çeşitli blok baskıların yanında bir el yazması olması gerektiğini iddia ediyor109, ancak bu varsayım asılsızdır. Eski Uygurca çevirinin yapıldığı tam versiyon henüz belirlenmemiştir. Genel olarak bunun Sanskritçe bir metin olması gerektiği varsayılır.110 Bir kolofonda, Kamala Anantaširi (14. yy.) olarak da bilinen başlatıcı Kamala Ačari, metnin 108 nüshasının basılmasını görevlendirdiğinden bahseder.111 Kolofon, Moğol imparatorluk ailesinin uzun ömürlülüğünün metnin basılmasının amaçlanan hedeflerinden biri olduğunu açıkça belirtir. Sitātapatrāsūtra adında, bu metnin Sanskritçe ve Eski Uygurca versiyonunun 10.000 nüsha halinde basıldığını belirten, blok baskılı bir metnin ek bir kolofonu vardır.112 Kolofon, Moğol imparatorundan da bahseder. Moğol imparatorları, Sitātapatrā’yı askeri çatışmalarda güçlü bir tanrı olarak yücelttiklerinden113, bu önemli metnin emperyal himayesi ve dağıtımı muhtemelen Uygurlar açısından teşvik edildi. Mitolojik olarak Sitātapatrā’nın Buddha’nın Uṣṇīṣa’sından kaynaklandığı söylenir.114 Yuan Hanedanlığı döneminde Uygurlar arasında büyük itibar gören bir başka metin de Uṣṇīṣavijayādhāraṇī idi.115 Aynı zamanda sadece, Sitātapatrādhāraṇī’ninkine oldukça benzeyen blok baskılı parçalar116 da mevcuttur.117 Burada da Brāhmī yazısıyla yazılmış tefsirler benzer şekilde bulunur. Büyük olasılıkla, Brāhmī alfabesindeki tefsirlerin -özellikle olmasa da çoğu durumda- ritüel karaktere sahip metinlerde bulunması önemlidir. Ayrıca blok baskılı parçaların çoğu Murtuk’taki üçüncü Turfan seferi sırasında Spätformen des zentralasiatischen Buddhis- mus: Die altuigurische Sitātapatrā-dhāraṇī, herausgegeben, übersetzt und kommentiert (Göttingen: Vandenhoeck and Ruprecht, 2005), 237–321. Dunhuang’daki mağara 181’den geldiği bildirilen Bibliothèque Nationale de France’dan iki parça daha, daha sonra Ayşe Kılıç Cengiz tarafından yayınlandı: “Bibliothèque Nationale de France’ta Muhafaza Edilen Sitātapatrādhāraṇī Fragmanları Üzerine. On the Sitātapatrādhāraṇī Fragments which are Conserved in Bibliothèque Nationale de France,” Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi 26 (2017): 239–252. Bazıları Müller'in ilk baskısındakilerin kopyası olan Berlin’deki blok baskı parçalar hakkında katalog bilgisi için, bkz, Abdurishid Yakup ve Michael Knüppel, Alttürkische Handschriften Teil 11: Die uigurischen Blockdrucke der Berliner Turfansammlung. Teil 1: Tantrische Texte (Stuttgart: Franz Steiner, 2007), 33–93. İkinci Dünya Savaşı sırasında Berlin’den kaybolduğu düşünülen ikiye katlanmış kitap parçası (ed. Müller, Uigurica II, 57–59), yakın zamanda St. Petersburg Koleksiyonunda yeniden keşfedildi. Bkz, Pchelin and Raschmann, Turfan Manuscripts in the State Hermitage,” 13–14, 23–24.Taishō tripiṭaka'nın 19. cildindeki Çince versiyonlar için, bkz Rolf W. Giebel, “Taishō Volumes 18–21,” in Esoteric Buddhism and the Tantras in East Asia, ed. Charles D. Orzech, Henrik H. Sørensen, and Richard K. Payne (Leiden, Boston: Brill, 2011), 31. 109 Röhrborn ve Róna-Tas, Spätformen, 244–245. 110 A.g.e., 246–247. Belirli bir bölümün terminolojisine ilişkin önemli bir karşılaştırmalı çalışma, Louis Ligeti’de bulunur., “Le sacrifıce offert aux ancêtres dans l’Histoire Secrète,” Acta Orientalia Academiae Scientiarum Hungaricae 27.2 (1973): 155–159. 111 Kolofon, Arat, Eski Türk Şiiri, 233–235’te incelendi ve Modern Türkçeye çevrildi. Bu ilk baskının yerini daha sonra BT XIII, 170–172 aldı. 112 BT XIII, 172. 113 Robert E. Buswell Jr. and Donald S. Lopez Jr., The Princeton Dictionary of Buddhism (Princeton, Oxford: Princeton University Press, 2014) s.v. Sitātapatrā. 114 Uṣṇīṣavijayā ve Tārā , lakṣaṇa ile bağlantılıdır. 115 Basım ve çeviri için, bkz, Müller, Uigurica II, 27–50 (paralel Çince metinle). Taishō’nun 19. cildindeki Çince versiyonlarda, bkz, Giebel, “Taishō Volumes 18–21,” 32. 116 Sadece bu dhāraṇīyi değil, aynı zamanda Āryāparimitāyurjñānanāmamahāyānasūtra’yı da içeren blok benzeri katlanmış bir kitabı vardır. Bkz, BT XXXVI, 46. 117 İlk baskıyla yeni tespit edilen paralellikler içeren katalog bilgileri: Yakup and Knüppel, Alttürkische Handschriften Teil 11, 151–178. Daha önce 2. Dünya Savaşı sırasında kaybolduğu düşünülen blok baskılı katlanmış bir kitabın bir parçası yeniden keşfedildi. Pchelin and Raschmann, “Turfan Manuscripts in the State Hermitage,” 10–11.


Oktay DERE - 182 - bulunmuştur. Uṣṇīṣavijayādhāraṇī’nin yaprak veya parçalarının Turfan sefer kodunun Dakianusšahri (= Kočo) gibi başka bir siteye veya özellikle Koço’daki harabeye işaret ettiği yerlerde, bu genellikle Sitātapatrādhāraṇī’ye ait parçalardan toplanabilecek bilgilerle örtüşür. Açıkçası, her iki metin de aynı sitelerde bulundu. Ek olarak, arka yüzünde Uṣṇīṣavijayādhāraṇī’deki (çekilmiş) Sanskritçe terimlerin Eski Uygurca açıklamasını içeren Toyok’tan (U 2378a) el yazısıyla yazılmış bir parça vardır.118 Puṇyaśrī (14. yy) tarafından 1330 yılı civarında Śrīcakrasaṃvaramaṇḍalābhisamaya’nın Tibetçe versiyonundan yapılan bir çeviriden de söz edilmelidir.119 Bu açıkça tantrik içerikli Eski Uygurcadaki en önemli ritüel metinlerden biridir. Yuan Hanedanlığı döneminde Tibetçeden yapılan başka bir çeviri, Sakya Pandita’nın (1182–1251, Tib. Sa skya paNDi ta Kun dga' rgyal mtshan) Lam zab ma bla ma'i rnal 'byor [Guru Yoga’nın Derin Yolu] şiirlerini içeren, kare yapraklı, neredeyse eksiksiz bir kitapçıktır.120 Olgun Tantrik Budizm’in diğer metinleri şunlardır: Vajrapāṇisādhana121 , Ratnasambhava’nın parçalı bir tasvirinin122 yanı sıra, yalnızca Ratnasambhava ve Amoghasiddhi ile ilgili bölümleri korunan beş tathāgatanın tarifinin bir parçası,123 biri Amoghasiddhi ve eşiyle ilgili olan iki parçalı maṇḍala açıklaması,124 Heruka’ya sunulan adak (Tib. gtor ma) ritüeli için bir ritüel talimatı,125 Cakrasaṃvara’nın bir görselleştirmesi,126 yaban domuzu başlı Tejomahākāla’nın bir dhāraṇīsini içeren henüz bilinmeyen bir görselleştirme metninin iki parçası,127 uygulayıcının vücut kısımlarında yer alan birkaç Buda görselleştirme parçası,128 tanımlanamayan bir metne ait bir kolofon,129 bir Vajrasattva övgüsünün130 yanı sıra Vajrasattva mantrasının blok baskılarından iki parça,131 1300 yılı civarında Saṃghaśrī (14. yy) tarafından Tibetçeden 118 Uğur Uzunkaya, “Berlin Turfan Koleksiyonundan Eski Uygur Uṣṇīṣavijayā-nāma-dhāraṇī Parçası,” Erdem 75 (2018): 223–250. Bkz, BT XXIII, 9. 119 Friedrich Wilhelm Karl Müller, “Ein uigurisch-lamaistisches Zauberritual aus den Turfan-Funden,” Sitzungsberichte der Preußischen Akademie der Wissenschaften (1928): 381–386. Bir değerlendirme ve baskı (Almanca çevirisi ile): BT VII, 5–63 (text A). BT VII, 69 (text E) bir paralelidir. 120 Basım, çeviri ve Tibetçe orijinaliyle karşılaştırma: BT VIII, 17–79. 121 Basım ve çeviri: BT VII, 68–69 (text D). 122 Basım ve çeviri: BT VII, 70 (text F). 123 Basım ve çeviri: BT XXXVI, 145–149 (text D). 124 Basım ve çeviri:BT VII, 70 (text G), 71–72 (text H). 125 Basım ve çeviri :BT VII, 72 (text I). 126 Basım ve çeviri: BT VII, 73–74 (text J BT XXXVI’de göründüğü gibi, (159), bu parça BT VII'deki A metnine ait olabilir, çünkü U 5689 parçası A metninin bölümlerine ve J metninin bölümlerine paralel çalışır. Ancak yine de cümlelerin dizilişinde bazı farklılıklar vardır. U 5689 baskısı ve iki Cakrasaṃvara metni daha için, bkz BT XXXVI, 159–171 (text F). 165-168. sayfalarda bulunan çok geç tarihli Beida Fu T1 V (232, 4012, 483642) parçası, Abdurishid Yakup'un geliştirilmiş bir yeniden baskısıdır, “A New Cakrasaṃvara Text in Uygur”, Kyoto University Linguistic Research 19 (2000): 43–58. 127 Basım ve çeviri :BT XXXVI, 151–157 (text E). 128 Basım ve çeviri :BT VII, 74–75 (text K). 129 Basım ve çeviri :BT VII, 75–77 (text L). 130 Basım ve çeviri :BT VII, 78 (text M). 131 Basım ve çeviri :BT XXXVI, 137–143 (text C).


UYGUR BUDİST METİNLERİNDE UYGULAMA VE RİTÜELLER - 183 - (’Phags pa ’Jam dpal gyi sgrub pa’i thabs) çevrilmiş bir Mañjuśrīsādhana,132 muhtemelen Tibetçeden tercüme edilmiş Vajravidāraṇānāmasādhana’nın parçalı bir çift yaprağı,133 Tibetçe isimleri olan birkaç gurudan bahseden bir ritüel el kitabı134 ve içeriği bilinmeyen Tibet Budizmi ile ilgili bir metin.135 Nāropa’nın (1016–1100) öğretilerinin yaklaşık 1350 yılına dayanan Cakrasaṃvara döngüsüyle ilgili dört metinden oluşan bileşik bir ritüel el kitabı ve Dunhuang’da keşfedilen sözde Ölüler Kitabı’na (Tib. Bar do thos grol) 136 benzer bir metinle başlar.137 Bu kitabın diğer üç olgun Tantrik Budist metni, Amdo’dan Mahāguru Dharmadhvaja’nın (1108–1176, Tib. Chos kyi rgyal mtshan) Nāropa’nın öğretilerine138 dayalı bir talimat, Caṇḍālī’nin altı dhyānası üzerine bir metin ve Cakrasaṃvara için bir fedakârlık metnidir. Tek bir kitapta bir araya getirilen bu dört metin koleksiyonu, Uygur Budizmi’nin geç dönemine ve onun Tibet kültürü ve bu bölgedeki yoga eğitimi ile karmaşık ilişkisine dair büyüleyici bir örnektir. Artık Kansu’da (甘肃) dini-politik duruma, Uygur nüfusu arasında Tibet Budizmi’ni destekleyen yönetici Moğol Bin (豳) klanının eğilimlerinin hâkim olduğunu biliyoruz. Bilim adamları, modern Uygur uyruğunun bu Uygur grubundan geldiği görüşündedir. 132 Düzenleme: Oda Juten 小田壽典, “Uigurubun monjushirijōjuhō no danpen ichiyō ウイグルウイグル文 文殊師利成就法の断片一葉. Uygurca Mañjuśrī-sādhana'dan Bir Fragman Tōyōshi kenkyū 東洋史研究 Studies on the History of the Orient 33 (1974): 86–109. Kolofon, bknz BT XXVI, 211–212. 133 Basım ve çeviri: BT XXXVI, 174–177 (text G). 134 Basım ve çeviri :BT VII, 78–79 (text N). 135 Basım ve çeviri :BT VII, 79 (text O). Bir Mañjuśrī görselleştirmesinin açıklaması da dahil olmak üzere tanımlanamayan diğer tantrik parçalar BT XXXVI, 179–195'te düzenlenmiş ve çevrilmiştir. (text H). 136 Bar do thos grol [Bardo'da İşitme Yoluyla Kurtuluş] hakkında yakın tarihli bir değerlendirme için, bkz, Yoshiro Imaeda, “The Bar do thos grol: Tibetan Conversion to Buddhism or Tibetanisation of Buddhism?” in Esoteric Buddhism at Dunhuang: Rites and Teachings for This Life and Beyond, ed. Matthew T. Kapstein and Sam van Schaik (Leiden, Boston: Brill, 2010), 145–158. 137 Basım ve çeviri: Peter Zieme ve György Kara, Ein uigurisches Totenbuch: Nāropas Lehre in uigurischer Übersetzung von vier tibetischen Traktaten nach der Sammelhandschrift aus Dunhuang British Museum Or. 8212 (109) (Wiesbaden: Harrasso- witz, 1979). İlk metnin geliştirilmiş yorumları için, bkz, G. Kara, “Some Passages of the Uyghur Antarābhava-Treatise Revisited,” in Splitter aus der Gegend von Turfan: Festschrift für Peter Zieme anläßlich seines 60. Geburtstags, ed. Mehmet Ölmez and Simone-Christiane Raschmann (Istanbul, Berlin: Mehmet Ölmez, 2002), 93–101. See also the article by Siglinde Dietz, “Definitionen der ‘Zwischenexistenz’ im tibetischen und uigurischen ‘Totenbuch’,” Ural-Altaische Jahrbücher Neue Folge 24 (2010/2011): 82–94. Mogao Mağaralarının Kuzey Bölümünden (B 160:7, B 161:9) benzer parçalardan BT XXIII, 10'da söz edilmektedir. 138 Bkz, Ulrich Timme Kragh, “Prolegomenon to the Six Doctrines of Nā ro pa: Authority and Tradition,” in Mahāmudrā and the Bka’-brgyud Tradition: PIATS 2006: Tibetan Studies: Proceedings of the Eleventh Seminar of the International Association for Tibetan Studies, Königswinter 2006, ed. Roger R. Jackson and Matthew T. Kapstein (Andiast: International Institute for Tibetan and Buddhist Studies, 2011), 131–177.


Oktay DERE - 184 - Şekil 13.1 Mañjuśrīnāmasaṃgīti’nin Uygur karakterleriyle Sanskritçe metninin satır arası Brāhmī metniyle blok baskı U 4705A AND U 4704C DEPOSITUM DER BERLINBRANDENBURGISCHEN AKADEMIE DER WISSENSCHAFTEN IN DER STAATSBIBLIOTHEK ZU BERLIN—PREUSSISCHER KULTURBESITZ ORIENTABTEILUNG 13. yüzyılın sonlarında Kubilay Han (r. 1260–1294) ve dolayısıyla Tibet Budizmi ile uyum sağlama kararı, Chūba (13. yüzyılın ikinci yarısı – 14. yüzyılın başı) ve Qabān (13. yüzyılın ikinci yarısı). kardeşlere atfedilir.139 Olgun Tantrik Budizm’in en popüler metinlerinden biri kesinlikle Mañjuśrīnāmasaṃgīti idir. 140 Sadece blok baskılı Eski Uygurca tercümesi değil, aynı zamanda Sanskritçe versiyonun Uygurca karakterlerle blok baskı versiyonu ve buna eşlik eden satırlar arası Brāhmī metni de vardır (şek. 13.1). Uygur alfabesiyle Sanskrit dilinde mantravinyāsa [Mantranın Düzenlenmesi] içeren tek bir el yazması sayfası yeni bir keşiftir.141 139 Yang Fuxue and Zhang Haijuan, “Mongol Rulers, Yugur Subjects, and Tibetan Buddhism,” in Chinese and Tibetan Esoteric Buddhism, ed. Yael Bentor and Meir Shahar (Leiden, Boston: Brill, 2017), 377–386, especially 378. 140 Basım ve çeviri: BT VIII, 91–121. Diğer parçalar Georg Kara’da düzenlenmiştir, “Weiteres über die uigurische Nāmasaṃgīti,” Altorientalische Forschungen 8 (1981): 227– 236. Tespit edilen yeni parçalar listelenmiştir: BT XXIII, 9. 141 Jens Wilkens, “A Sanskrit Fragment of the Mañjuśrīnāmasaṃgīti in Uyghur Script,” International Journal of Old Uyghur Studies 2.1 (2020): 27–35.


UYGUR BUDİST METİNLERİNDE UYGULAMA VE RİTÜELLER - 185 - Zieme, Guhyasamājatantra ile ilgili parçaların bir baskısını hazırlamaktadır.142 Berlin’deki Turfan Koleksiyonu’ndaki (U 5678) Eski Uygur araştırmalarında bahšı ögdisi [Öğretmene Övgü] olarak bilinen bir metnin tomarının Tibet Budizmi ile ilgili olduğuna inanılmaktadır.143 Bir satırda Buddha Vairocana’dan bahseder (satır 9). Yukarıda bahsedildiği gibi, Amitābha’ya ibadetle ilgili olan Amṛtadundubhisvaradhāraṇī sadece üç parçadan oluşmaktadır.144 Mārīcīdhāraṇī 145 büyük olasılıkla Tibetçe bir versiyona dayanan ve Moğol döneminde çevrilmiş bir metindir.146 Savaşla ilişkilendirildiği için Mārīcī147 , Moğol İmparatorluğu’nu ve onların vasıflarını destekleyen bir tanrıça olarak belki de çekiciydi. Dhāraṇīde düşmanlara ve tehlikeli vahşi hayvanlara karşı korunmak için çağrılır. Türkische Turfantexte V’de yayınlanan A metni esrarengizliğini korumaktadır. Görselleştirmeler, bir dhāraṇī ve birkaç mudrā dahil olmak üzere çeşitli ritüel talimatları içerir.148 El yazması, Çince hua shen’den (化身 = Skt. nirmāṇakāya) ödünç alınan bir kelime gibi kesin olmasa da, muhtemelen Çince bir orijinalden yapılmış oldukça erken bir çeviriye işaret eden bazı arkaik yazımlar içeriyor. Metin, dar anlamda olgun Tantrik Budizm’e ait görünmemektedir. 2.6. Muska ve Tılsımlar Ezoterik Budizm’de muska ve tılsım kullanımı yaygındır.149 Halka tanıtılan ilk tılsım Avalokiteśvara’ya adanmıştır ve 1911’de Wilhelm Radloff tarafından yayınlandı. 150 Aynı yıl, Uigurica II ekinde Radloff’un yayınına atıfta bulunan Müller, kolay doğum için muska ve baş ağrısını gidermek için bir tılsım gibi başka örnekler ekledi.151 1937’de R. Rahmeti, diğerlerinin yanı sıra, biri ateşli bir hasta için, biri kötü ruhları uzaklaştırmak için ve bir kız çocuğu doğurmaktan kaçınmak için olmak üzere birkaç başka örnek yayınladı.152 Zieme bunları 2005 yılında tekrar yayınladı.153 Hala esrarengiz olan Garbaparimančanisūtra başlıklı 142 BT XXIII, 9. 143 Çağdaş Türkçeye çeviri ve baskı : “Tibet Buddhizmine ait eski Uygurca Bahşı Ögdisi [An Old Uyghur Bahşı Ögdisi Related to Tibetan Buddhism],” in Bahşı Ögdisi: Festschrift für Klaus Röhrborn anläßlich seines 60. Geburtstags / 60. Doğum Yılı Dolayısıyla Klaus Röhrborn Armağanı, ed. Jens Peter Laut and Mehmet Ölmez (Freiburg, Istanbul: Simurg, 1998), 261–293. 144 Bkz, BT XXIII, 9, ve çeviri ve basım: BT XXXVI, 124–136. 145 Basım ve çeviri için BT XXIII, 89–114 (karşılık gelen Tibetçe metinle). 146 BT XXIII, 89. 147 Sørensen, “Central Divinities,” 119. 148 Basım ve çeviri için: Willi Bang and Annemarie von Gabain, “Türkische Turfan- Texte V,” Sitzungsberichte der Preußischen Akademie der Wissenschaften, Philosophisch- historische Klasse 14 (1931): 324–340. 149 James Robson, “Talismans in Chinese Esoteric Buddhism,” in Esoteric Buddhism and the Tantras in East Asia, ed. Charles D. Orzech, Henrik H. Sørensen, and Richard K. Payne (Leiden, Boston: Brill, 2011), 225– 229. Paul Copp, “Altar, Amulet, Icon: Transformations in Dhāraṇī Amulet Culture, 740–980,” Cahiers d’Extrême Asie 17 (2008): 239–264; Paul Copp, “Manuscript Culture as Ritual Culture in Late Medieval Dunhuang,” Cahiers d’Extrême Asie 20 (2011): 193–226. 150 Radloff, Kuan-ši-im Pusar, 110. 151 Müller, Uigurica II, 99–100. 152 Gabdul R. Rachmati, Türkische Turfan-Texte VII, mit sinologischen Anmerkungen von W[olfgang] Eberhard (Berlin: Verlag der Akademie der Wissenschaften, 1937), 73. 153 BT XXIII, 182–184. İkinci Dünya Savaşı sırasında Berlin’deki koleksiyondan kaybolduğu düşünülen büyük bir yazma parçası, St. Petersburg koleksiyonunda yeniden keşfedilmiştir. Bkz, Pchelin and Raschmann,


Oktay DERE - 186 - apotropaik bir çalışma, basılı ve el yazısı olarak korunmuştur.154 Bir dhāraṇī içeren ve Eski Uygur standartlarına göre bile alışılmadık şekilde metaforlarla dolu olan metin, apsarases Śaśī, Urvaśī ve Tilottamā’nın sürekli olarak sūtrayı okuduğunu söyler.155 Buddha, Ānanda’ya yavrularla ağırlaşmış ve doğum sancıları içindeki bir dişi geyiğe yardım etme görevini verir. Radloff’un düzenlediği başka bir apotropaik metin, onu Yedi Guanyin grubuna, yani Avalokiteśvara’ya adanmış olarak tanımlayan Zieme tarafından başka parçalarla ve Amoghavajra’nın (705–774, Çin. Bukong 不空) Avalokiteśvaratrilokavijayavidyādharasūtra (T. 1033.20) çevirisiyle ilgili desteklenebilir.156 2.7. Astrolojik ve Astronomik Çalışmalar Uygur astrolojisi büyük ölçüde Çin paradigmalarına dayanır.157 Moğol öncesi döneme ait olduğu kesin olan az sayıda parça, Uygurlar arasında Tejaḥprabha Buddha kültüne tanıklık etmektedir. Bunlar, Foshuo daweide jinlun foding Chishengguang rulai xiaochu yiqie zainan tuoluoni jing 佛說大威德金輪佛頂 熾盛光如來消除一切災難陀羅尼經 karşılık gelirler (T. 964.19).158 Fragmanlarda adı geçen bağışçıların isimleri, manastırdan olmayan kişilere işaret etmektedir.159 Lilla Russell-Smith, Dunhuang’daki Uygur himayesi hakkındaki kitabında, Bezeklik Mağarası 18’den (= Grünwedel Mağarası 8) Tejaḥprabha’nın resimli bir temsilini ayrıntılı olarak incelemektedir.160 Yuan döneminin en popüler Eski Uygur astroloji eseri, uzun bir yaşam elde etmek “Turfan Manuscripts in the State Hermitage,” 8–9. Bazıları belirli yıldızlarla bağlantılı olan diğer muskalar BT XXIII, 184–185’te yayınlanmıştır. 154 Basım ve çeviri : BT XXIII, 151–177. 155 BT XXIII, 164 (lines H025–027). 156 Basım: BT XXIII, 179–182. 157 Bkz, Jeffrey Theodore Kotyk, “Buddhist Astrology and Astral Magic in the Tang Dynasty” (PhD diss., University of Leiden, 2017). Ezoterik Budizm’de astroloji üzerine, bkz Henrik H. Sørensen, “Astrology and the Worship of the Planets in Esoteric Buddhism of the Tang,” in Esoteric Buddhism and the Tantras in East Asia, ed. Charles D. Orzech, Henrik H. Sørensen, and Richard K. Payne (Leiden, Boston: Brill, 2011), 230– 244. . Çin ve Orta Asya sanatında astroloji ve gezegenlere tapınma, Lilla Russell-Smith, "Stars and Planets in Chinese and Central Asian Buddhist Art in the Ninth to Fifteenth Centuries", Culture and Cosmos 10.1–2 (2006) çalışmasında ele alınmaktadır: 99–124. Uygur sanatı bu önemli çalışmanın ana konularından biridir. 158 Bu metnin dhāraṇīsinin yazılı olduğu bir tapınak sancağı da vardır. Bkz, Moriyasu, Zieme, “Uighur Inscriptions,” 466a–468a. Tejaḥprabha hakkında bkz, Sørensen, “Astrology and the Worship of the Planets,” 239–241. 159 BT XXIII, 85. 160 Lilla Russell-Smith, Uygur Patronage in Dunhuang: Regional Art Centres on the Northern Silk Road in the Tenth and Eleventh Centuries (Leiden, Boston: Brill, 2005), 104–110. Cf. also Russell-Smith, “Stars and Planets,” 103–113 and Takao Moriyasu, “Chronology of West Uighur Buddhism: Re-examination of the Dating of the Wall-paintings in Grünwedel’s Cave No. 8 (New: No. 18), Bezeklik,” in Aspects of Research into Central-Asian Buddhism: In memoriam Kōgi Kudara, ed. Peter Zieme (Turnhout: Brepols, 2008), 196. Russell-Smith bir makalesinde Uygur resmini şu şekilde tanımlıyor: “Bu Tejaprabhā kompozisyonu Uygurlar, Dunhuang, Tangutlar ve orta Çin arasındaki bağlantıların önemli bir örneğidir.” (Russell-Smith, “Stars and Planets,” 112).


UYGUR BUDİST METİNLERİNDE UYGULAMA VE RİTÜELLER - 187 - için161 Büyük Ayı’ya162 tapınmaya adanan tılsımlar ve dhāraṇīler içeren bir metin olan Yetikän Sudur’dur; bu kavram genellikle ortaçağ Çin Budizmi’nde göksel cisimlerle ilgiliydi.163 El yazısı ve blok baskı biçiminde korunmuştur (şek. 13.2).164 Tibetçe küçük bir parça da neredeyse tüm metni yeniden oluşturmayı başaran Zieme tarafından yayınlandı.165 Bazı mühürler veya tılsımlar korunmuştur.166 Çince, Tibetçe ve Moğolca versiyonları da günümüze ulaşmıştır. Eski Uygur versiyonu Çince Foshuo beidou qixing yanming jing 佛 說北斗七星延命經 [Buddha Tarafından Anlatılan Uzun Ömür Sağlayan Büyük Ayı’nın Yedi Yıldızı Sūtrası] (T. 1307.21) ile ilgilidir. Şekil 13.2 Yetikän Sudur’un Eski Uygur Blok Baskısı U 496_01, DEPOSITUM DER BERLIN -BRANDENBURGISCHEN AKADEMIE DER WISSENSCHAFTEN IN DER S TAATSBIBLIOTHEK ZU BERLIN — PREUSSISCHER KULTURBESITZ ORIENTABTEILUNG 161 Büyük Ayı’ya ibadet ile uzun ömür sağlamak arasındaki bağlantı üzerine, bkz, Kotyk, “Buddhist Astrology,” 202–204. Ayrıca bkz, Sørensen, “Astrology and the Worship of the Planets,” 237. 162 Çince versiyonu için, bkz, Herbert Franke, “The Taoist Elements in the Great Bear Sūtra (Pei-tou ching),” Asia Major 3 (1990): 75–111. 163 Bkz, Sørensen, “Astrology and the Worship of the Planets,” 230. 164 BT XXIII, 128–129. 165 Eski Uygur versiyonu için önceki tüm çalışmaların yerini alan XXIII. BT, 115-149’daki baskı ve çeviriye bakınız. 166 Ayrıca bkz, Robson, “Talismans in Chinese Esoteric Buddhism,” 228. Büyük Ayı’nın Çin tanrıçaları ve mühürleri Kotyk’te tasvir edilmiştir, “Buddhist Astrology,” 203.


Oktay DERE - 188 - Eski Uygurca ve Moğolca versiyonları arasındaki ilişki yeterince açık değildir.167 Farklı şekilde ifade edilse de günümüze ulaşan her iki Eski Uygur kolofonu, manastırdan olmayan bağışçılar tarafından eserin kopyalanması (bir el yazması olması durumunda) veya basılması (blok baskı olması durumunda) için bir posatha gününün seçildiğinden bahseder.168 Şekil 13.3 Eski Uygur astroloji metni U 494 RECTO, DEPOSITUM DER BERLIN-BRANDENBURGISCHEN AKADEMIE DER WISSENSCHAFTEN IN DER TSAATSBIBLIOTHEK ZU BERLIN— PREUssISCHER KULTURBESITZ ORIENTABTEILUNG El yazması kolofonda bağışçılar krallık için koruma talep ederken, blok baskı kolofonda Moğol kraliyet ailesi için refah talep ediyor. İkinci kolofon bize, manastırdan olmayan kadın bağışçı Sılıg Tegin’in, hastalıktan kurtulmak ve gelecekte bir daha kadın bedeninde yeniden doğmamak için bu metnin 1000 nüshasının basılmasını görevlendirdiğini anlatır. Modingqie jing 摩登伽經 [Mātaṅgīsūtra] (T. 1300.21) — Sanskritçe Śārdūlakarṇāvadāna adıyla da bilinir— astrolojik içerikli bir çalışmadır.169 Şimdi bu versiyonun yayınlanmış materyallerine en az dört parça daha (Mainz 356a–c, U 293) ekleyebiliriz. Grahamātṛkadhāraṇī’nin Eski Uygur parçaları, Zhuxingmu tuoluoni jing 諸星 母陀羅尼經 [Yıldızlar Arasındaki Ana Dhāraṇīnin Sūtrası] (T. 1302) ve Foshuo 167 Bkz, Johan Elverskog, “The Mongolian Big Dipper Sūtra,” Journal of the International Association of Buddhist Studies 29.1 (2008): 90: “Moğolca metnin giriş bölümü, çevirisinin tarihini anlatıyor: Çinceden Moğolcaya çevrildi ve bu da Tibetçe çevirinin temeli olarak kullanıldı. Kolofon ayrıca Eski Uygurca bir çevirinin hazırlanıp basıldığını da belirtiyor, ancak Çinceden Moğolcaya çeviride aracı olarak kullanılıp kullanılmadığını hiçbir zaman açıkça belirtmiyor.” 168 Kolofon için, bkz, BT XXIII, 148–149. 169 Basım ve çeviri: BT XXIII, 47–60. U 1580 ve U 1581 parçaları, aslında Daśakarmapathāvadānamālā adlı hikayelerin anlatı döngüsünün bir parçasıdır. Bkz, Jens Wilkens, Alttürkische Handschriften Teil 10: Buddhistische Erzähltexte (Stuttgart: Franz Steiner, 2010), 191 (no. #232), 275–276 (no. 370).


UYGUR BUDİST METİNLERİNDE UYGULAMA VE RİTÜELLER - 189 - sheng- yaomu tuoluoni jing 佛說聖曜母陀羅尼經 [Buddha’nın Anlattığı Kutsal Dhāraṇī ] (T. 1303.21) ile ilgili bölümleri göstermektedir. 170 Astrolojik içerikli literatür, bir noktada Uygurlar arasında önemli bir hale gelmiş olmalıdır. Pekin Ulusal Kütüphanesi’nde yer alan ve göktaşlarının dış görünüşlerine bağlı olarak alametleri üzerine yazılmış bir metnin giriş kısmı yakın zamanda tespit edildi.171 Giriş kısmında Çin astrolojik veya kehanet metinlerinde benzer tanımlamalar saptansa da şimdiye kadar bir bütün olarak metinde Çince bir paralellik yoktur. Matsui, Dunhuang’da bulunan ve Yuan Hanedanlığı’na tarihlenen Yuxiaji 玉匣記 [Yeşim Tabut Kayıtları] ile ilgili almanak kehanet metinlerinin parçalarını belirledi.172 Uygur Budizmi’nin geç döneminde, diğer astrolojik ve hemerolojik çalışmalar (şek. 13.3) ve çeşitli etkilere (hastalık, kötü ruhlar, asılsız suçlamalar, hayvanların ölümü vb.) ve hayatın farklı alanlarına (doğum, savaş vb.) karşı korunmak için tasarlanan tılsımlar sahneyi doldurmuştur.173 Dunhuang çalışmalarındaki ilerlemeyi dikkate alan bu metinlerin yeni bir değerlendirmesi bir gerekliliktir. 2.8. Büyüler ve Sihirli Sözler Āṭānāṭikasūtra ve Āṭānāṭikahṛdaya ilk olarak Sanskritçe-Eski Uygurca iki dilli metinler olarak biliniyordu,174 ancak daha sonra her iki metnin tek dilli Eski Uygurca versiyonları da keşfedildi.175 Bir Āṭānāṭikasūtra el yazmasının indigo kâğıt üzerine altın harflerle yazılmış iki yaprağı (U 3831, U 3832), metnin özellikle prestijli bir şekilde sunulması nedeniyle dikkat çekicidir (şek. 13.4). Āṭānāṭikasūtra’nın çevirisi büyük olasılıkla bir Sanskritçe metinden (Sincan’dan bir versiyon) yapılmıştır.176 170 Basım ve çeviri: BT XXIII, 61–64. 171 Abdurishid Yakup, “An Old Uyghur Fragment of an Astrological Treatise Kept in the Beijing National Library,” in Zur lichten Heimat: Studien zu Manichäismus, Iranistik und Zentralasienkunde im Gedenken an Werner Sundermann, ed. Team “Turfanforschung” (Wiesbaden: Harrassowitz, 2017), 711–717. 172 Matsui Dai, “Uighur Almanac Divination Fragments from Dunhuang,” in Dunhuang Studies: Prospects and Problems for the Coming Second Century of Research, ed. Irina Fedorovna Popova and LiuY i (St. Petersburg: Slavia, 2012), 154–166. 173 Çoğu metinlerin düzenlenmesi: Rachmati, Türkische Turfan-Texte VII. Bazı parçalar dokuz saray sistemine dayanmaktadır (Çin. jiu gong 九宮). BT XXIII, 182–185’te bazıları yıldızlarla bağlantılı olan yenileri de dahil olmak üzere muskaların yeniden baskısı bulunur. 174 Dieter Maue, “Sanskrit-uigurische Fragmente des Āṭānāṭikasūtra und des Āṭānāṭikahṛ- daya,” UralAltaische Jahrbücher Neue Folge 5 (1985): 98–122. 175 Basım ve çeviri: BT XXIII, 31–45. 176 BT XXIII, 37.


Oktay DERE - 190 - Şekil 13.4 Āṭānāṭikasūtra’nın Eski Uygurca yaprağı U 3831 RECTO, DEPOSITUM DER BERLIN-BRANDENBURGISCHEN AKADEMIE DER WISSENSCHAFTEN IN DER STAATSBIBLIOTHEK ZU BERLIN—PREUSSISCHER KULTURBESITZ ORIENTABTEILUNG Upasenasūtra ile ilgili olan Maitrīsūtra adlı bir yılan muskasının üç farklı versiyonu tespit edilmiştir:177 İlk olarak, Sanskritçe metnin Uygur alfabesiyle transkripsiyonunu içeren tam bir yazma, ikinci olarak, Sanskritçe-Eski Uygurca iki dilli metin içeren küçük bir kitapçığın bir yaprağı, üçüncü olarak, Eski Uygurca bir pustaka el yazması. Yalnızca birinci ve ikinci metin bağımsız eserlerdir,178 üçüncüsü ise temel anlatı yapısı ve kalıplaşmış bölümleri olan bileşik bir metin olan bir el yazmasıdır. 179 Başlığın da işaret ettiği ve üçüncü metnin başında açıkça belirtildiği gibi, yılan muskasının önemli bir pratik yönü, maitrī’nin mükemmelleştirilmesidir. Özel bir taş türüyle yağmur yağdırma uygulaması İç Asya’da yaygındır. Eski Uygurcada bu taştan bahseden birkaç parça vardır.180 Bu parçalardan biri (U 3004) arka yüzünde bir maṇḍaladan bahsetmektedir.181 İlginç bir şekilde, mantal (Skt. maṇḍala) kelimesi, burada “inşa etmek” veya “büyülü bir ritüel bağlamında kullanmak” anlamına gelen ba- “bağlamak” fiiliyle birlikte kullanılır.182 177 Peter Zieme, “Indischer Schlangenzauber in uigurischer Überlieferung,” in Tibetan and Buddhist Studies Commemorating the 200th Anniversary of the Birth of Alexander Csoma de Kőrös, ed. Louis Ligeti (Budapest: Akadémiai Kiadó, 1984), 425–440. Upasena'’nın hikayesi Daśakarmapathāvadānamālā’da da yer almaktadır. 178 Zieme, “Indischer Schlangenzauber,” 427. 179 Bu el yazması için, bkz, Wilkens, Alttürkische Handschriften Teil 10, 302–306. 180 Peter Zieme, “Appendix: Alttürkische Fragmente über den Regenstein,” in Weather Magic in Inner Asia, ed. Ádám Molnar (Bloomington, Indiana: Indiana University Research Institute for Inner Asian Studies, 1994), 147–151. 181 Zieme, “Regenstein,” 148. 182 A.g.e., 148.


UYGUR BUDİST METİNLERİNDE UYGULAMA VE RİTÜELLER - 191 - Tanımlanamayan bir el yazması, iki sözleşme ve karalama ile birlikte bir ritüel metinden bir alıntı içerir. 13-15. satırlarda, alıntı uygulayıcının yağmur yağdırmak için su maṇḍalası yapması gerektiğinden bahseder.183 Büyüyle ilgili literatürün başka parçaları da vardır. Uygur yazısıyla günümüze ulaşan mantralardan anlaşılabileceği gibi, Uygurlar Pañcarakṣā’yı oldukça iyi biliyorlardı. Pañcarakṣā koleksiyonunun bireysel çalışmalarına ait parçalar da vardır.184 Araştırmacıların kafiyeli sözler185 içerdiği şeklinde yorumladıkları ama benim bir büyü olarak ele almayı tercih ettiğim arkaik bir metin var. 10. satırda savıš “büyü yapma, efsun, büyü” kelimesi ačgu savıš “açığa çıkarma büyüsü” ifadesinde geçmektedir.186 Bununla birlikte, genel izlenim, büyünün içerik olarak Budist olmadığı yönündedir. Son üç satırda, anlatıcı, araştırmacıların “testis” olarak anladıkları bazı hayvanların taşlarını toplamak istediğini duyurur.187 Ancak kelimenin gerçek anlamı ‘taş’tır ve bahsedilen tüm hayvanlar geviş getiren hayvanlar (koyun, sığır, keçi ve geyik) olduğundan, ben bunu ‘bezoar’ (bazı hayvanların midesinde veya bağırsaklarında bulunan bir taş) anlamında alıyorum. 2.9. Kutsama Ritüelleri Dördü Eski Uygurca (no. I, III, IV ve V) ve biri Çince (no. II) olan yazıtlar oldukça önemli olan yerel Budist kaynakları grubuna aittir.188 Tahtadan yapılan bu yazıtlar, Budist yapılarının kutsama ritüelleriyle açıkça bağlantılıdır. I ve III nolu yazıtların yazılı metinlerinde, Uygur soylularının üyeleri bir grup sadık Budist olarak görünmektedir. Bu yazıtlar -ya toprağa çakılması ya da duvarların 183 Raschmann ve Sertkaya, Alttürkische Handschriften Teil 20, 170–171 (cat. no. 149, espe- cially fn. 6). 184 Çeviri ve basım Peter Zieme, “Uigurische Fragmente aus der Pañcarakṣā,” in The Black Master: Essays on Central Eurasia in Honor of György Kara on His 70th Birthday, ed. Stéphane Grivelet, et al. (Wiesbaden: Harrassowitz, 2005), 151–164. Bilinen diğer parçalarda olduğu gibi sadece mantraların transliterasyonu olmayan Mahāmāyūrī’nin Eski Uygurca çevirisinin bir parçası, Wilhelm Radloff, Uigurische Sprachdenkmäler: Materialien nach dem Tode des Verfassers herausgegeben von S[ergej] Malov (Leningrad: Verlag der Akademie der Wissenschaften der uSSR, 1928), 109–112’de yayınlanmıştır. Daha sonra Pentti Aalto, "Prolegomena to an Edition of the Pañcarakṣā", Studia Orientalia'da yayınlanmış ve Sanskritçe, Tibetçe ve Moğolca ile paralel olarak yeniden düzenlenmiştir. 19.2 (1954): 29–34. Aalto ayrıca Radloff, Uigurische Sprachdenkmäler, 194-196’da yayınlanan metnin – Aalto’nun sözleriyle – ‘çok beceriksizce düzenlenmiş’ olmasına rağmen muhtemelen Pañcarakṣā için bir yorum olduğuna işaret etmektedir. Ancak Aalto’nun metnin bir yorum olduğu varsayımı doğrulanamaz. Radloff'un düzenlediği ilk metinde tanrı erkek olarak tasavvur edilir. Zieme, Mogao Mağaraları’nın (B 464:146) kuzey bölümünden Mahāpratisarā’nın bir parçasını Mahāpratisarā (BT XXIII, 9) olarak tanımladı. Mahāpratisarā için, Gergely Hidas, MahāpratisarāMahāvidyārājñī, the Great Amulet, Great Queen of Spells: Introduction, Critical Editions and Annotated Translations (New Delhi: International Academy of Indian Culture and Aditya Prakashan, 2012). Eski Uygur versiyonuna yönelik bir referans sayfa 10’dadır. 185 Bu tercüme için, Semih Tezcan and Peter Zieme, “Alttürkische Reimsprüche. Ein neuer Text,” Journal of Turkology 2.2 (1994): 259–271 baskısına bakınız. 186 Tezcan and Zieme, “Alttürkische Reimsprüche,” 262. Yazarlar, savıš anahtar kelimesinin ‘kafiye’ anlamına geldiğini düşünmektedir. Tezcan and Zieme, “Alttürkische Reimsprüche,” 259. sav- “büyülemek” fiili ve türevleri (savıš vb.) hakkındaki tartışmalar için, bkz, Georges-Jean Pinault, Michaël Peyrot, and Jens Wilkens, “Vernaculars of the Silk Road—A Tocharian B—Old Uyghur Bilingual,” Journal Asiatique 307.1 (2019): 81b–82a. 187 Tezcan and Zieme, “Alttürkische Reimsprüche,” 264. 188 Takao Moriyasu tarafından yazılan makale için bkz, “Uighur Buddhist Stake Inscriptions from Turfan,” in De Dunhuang à Istanbul: Hommage à James Russell Hamilton, ed. Louis Bazin and Peter Zieme (Turnhout: Brepols, 2001), 148–223. I. ve III. Yazıtlar bu makalede de basılıp çevrilmiştir. Moriyasu’ya göre, (a.g.e., 157), V. yazıt Yuan Hanedanlığı’ndandır.


Oktay DERE - 192 - içine yerleştirilmesi- ile Hindistan ve başka yerlerdeki Budist ayinlerinde khadirakīlakalar (khadira ağacından yapılmış mandallar) arasında kullanım açısından bir bağlantı olması muhtemeldir. Yazıt I’deki farklı yaşam kesimlerinden kişilerin sıralanmasında bir arpçıdan (EU kuŋhaučı) söz edilmesi, kutsama ritüelinin kendisine müzik eşlik ettiğini gösteriyor olabilir.189 3. Sonuç Uygur Budizm’inde ritüel edebiyatın benimsenmesi uzun zaman almıştır ve bu ritüeller bireysel ihtiyaçlardan emperyal taleplere kadar çeşitli amaçlara hizmet etmiştir. Bu sürecin tarihi, mevcut kaynaklar temelinde yeniden inşa edilmelidir. Ancak, böyle bir çaba, Budizm’in yerel farklılıklarını da hesaba katmak zorunda kalmak demektir. Sivil belgeler, anlaşmalarda tanık olarak dört mahārāja kralının ve yedi kız kardeşin isimlendirilmesi gibi ilginç materyaller sunmaktadır.190 Şimdi kesin olarak görünen şey, Dunhuang’ın, Dunhuang’da son derece popüler olan Shiwang jing 十王經 [On Kral Üzerine Kutsal Yazılar] örneğinde olduğu gibi, metinle ilgili yeni ritüel sistemlerinin kaynağı olduğudur. Metin, muhtemelen klasik Uygur edebiyatının geç dönemlerinde, 11. yüzyılın sonu veya 12. yüzyılın başında Turfan bölgesine ulaşmıştır. Gabain, Turfan bölgesinden alınan On Kral Üzerine Kutsal Yazılar’ın Eski Uygur versiyonunun resimli parçalarını tartışan ilk kişiydi.191 Kōgi Kudara daha sonra bu versiyona Dunhuang’da bulunan bir parça daha eklemiştir.192 Bu kutsal kitabın Çince orijinalinin Dunhuang bölgesindeki farklı nüshalarındaki önemi göz önüne alındığında,193 Uygurların arafların karmaşık sistemini ve ilgili kutsal kitapların yanı sıra ikonografilerini ve ayinlerini Dunhuang’dan almış olmaları kuvvetle muhtemel görünmektedir. Zieme, daha sonra Simone-Christiane Raschmann’ın çalışmasıyla tamamlanan bir makalede194 metinsel malzemeleri inceler.195 Bu özel eserin aktarılması, Uygurların dini yeniliklere ne kadar açık olduğunun bir örneği olabilir. Sanat tarihi araştırmaları, Bezeklik’teki (Turfan) bazı mağaraların ezoterik resimlerin -özellikle Avalokiteśvara ikonografisinin- 189 Jens Wilkens, “Buddhism in the West Uyghur Kingdom and Beyond,” in Transfer of Buddhism Across Central Asian Networks (7th to 13th Centuries), ed. Carmen Meinert (Leiden, Boston: Brill, 2016), 202. 190 Nobuo Yamada, Sammlung uigurischer Kontrakte, ed. Juten Oda, et al., vol. 2 (Osaka: Osaka University Press, 1993), 130–131 (document Em01 l. 17), 136–137 (document WP02 lines 17–18). Ayrıca bkz, Raschmann, Sertkaya, Alttürkische Handschriften Teil 20, 113 (cat. no. 074, fn. 6). 191 Annemarie von Gabain, “Kṣitigarbha-Kult in Zentralasien: Buchillustrationen aus den Turfan-Funden,” in Indologen-Tagung 1971: Verhandlungen der Indologischen Arbeitstagung im Museum für Indische Kunst Berlin 7.–9. Oktober 1971, ed. Herbert Härtel and Volker Moeller (Wiesbaden: Franz Steiner, 1973), 47–71, özellikle 53–56. 192 Kudara Kōgi 百済康義, “Tenri toshokanzō Uiguru-go bunken 天理図書館蔵ウイグル語文献 Uigur Texts Preserved at Tenri Central Library,” Biburia ビブリア Biblia 86 (1986): 147. 193 Stephen F. Teiser, The Scripture on the Ten Kings and the Making of Purgatory in Medieval Chinese Buddhism (Honolulu: University of Hawai’i Press, 1994). 194 Peter Zieme, “Old Turkish Versions of the ‘Scripture on the Ten Kings’,” in Proceedings of the 38th PIAC; Kawasaki, Japan: August 7–12, 1995, ed. Giovanni Stary (Wiesbaden: Harrassowitz, 1996), 401–425. 195 Simone-Christiane Raschmann, “The Old Turkish Fragments of The Scripture on the Ten Kings (十王經 Shiwangjing) in the Collection of the Institute of Oriental Manuscripts, RAS,” in Dunhuang Studies: Prospects and Problems for the Coming Second Century of Research 敦煌學: 第二個百年的研究視角與問題 Дуньхуановедение: перспективы и проблемы второго столетия исследований, ed. Irina F. Popova and Liu Yi (St. Petersburg: Slavia, 2012), 209–216.


UYGUR BUDİST METİNLERİNDE UYGULAMA VE RİTÜELLER - 193 - ezoterik Dunhuang sanatından ilham aldığını ortaya koyuyor.196 Bu özellikle bir kâidenin, duvar resimlerinin, ipek sancakların ve hatta ahşap bir heykelin kalıntılarının bu bodhisattva ile bağlantılı olduğu Mağara 20 için geçerlidir.197 Mağaradan çıkarılan bir resimde bahsedilen Čituŋ (Çin. Zhi tong 智通) isminin, yukarıda bahsedilen Çince dhāraṇīyi tercüme eden kişi olduğu belirlenmiştir (T. 1057. 20).198 Bir başka araştırma da ritüel amaçlara hizmet eden çeşitli eserlerin neden tek bir elyazmasında bir araya getirildiğinin ritüel imalarını ortaya çıkarmaktır.199 Bir örnek vermek gerekirse, yukarıda sözü edilen itiraf metninin son kısmı Kšanti kılmak nom bitig [İtiraf Etmek Adındaki Kitap], Berlin’deki Turfan Koleksiyonu’ndan (U 5033) parçalar halinde günümüze ulaşmıştır.200 Görünüşe göre metnin ilk kısmı diğer insanların yaptığı yanlışlara atıfta bulunmaktadır. Bunu, Yamarājasūtra (EU y(a)mlaŋwaŋ-ke, Çin. Yanluowang jing 閻羅王經), Säkiz Yügmäk Yaruk [Sekiz Birikimin Işığı] ve İtiraf Etmek Adlı Kitap’ın her birinin bir yazmasının kopyası için manastırdan olmayan iki kişinin görevlendirildiğini belirten bir kolofon izler.201 Kolofonun atıfta bulunduğu metin derlemesinin bağlamı, bağışçıların ölen aile fertlerinin esenliğini korumaya yönelik bir cenaze töreni ritüeli olabilir. Ölen aile fertleri için liyakat aktarımı Uygurlar arasında yaygındır. Örneğin, adayan kişinin babası Kara Totok’un ruhu (EU özüt) için tasarlanmış ünlü bir adak sancağı vardır. 202 Zsuzsanna Gulácsi yakın zamanda bu örneği bir cenaze afişi olarak yorumlamıştır.203 Ritüellerdeki tekstil malzemeleri hakkında yazılı bilgi oldukça azdır, ancak geç bir dönemden, yani Yuan Hanedanlığı’ndan böyle bir belge, Vajrapāṇi, Samantabhadra ve Mañjuśrī’nin işlemeli tasvirleri için bir ihtiyaçtır. 204 196 Li Lin, “Esoteric Buddhist Relics of the Uighur Kingdom Period in Bezeklik Temple,” Zentralasiatische Studien 36 (2007): 61–78. 197 Koichi Kitsudo, “Historical Significance of Bezeklik Cave 20 in the Uyghur Buddhism,” in Torufan no bukkyō to bijutsu: Uiguru bukkyō o chūshin ni トルファンの仏教と美術:ウイグ ル仏教を中心に. Buddhism and Art in Turfan: From the Perspective of Uyghur Buddhism, ed. by Research Center for Buddhist Cultures in Asia, Ryukoku University (Kyoto: Ryukoku University, 2013), 142–143. See also Fig. 3. 198 Kitsudo, “Historical Significance,” 147. 199 Ayrıca yukarıda belirtilen Bodhidhvaja Śīla’nın kolofonuna bakınız. 200 Peter Zieme, “Colophons to the Säkiz yükmäk yaruq,” Altorientalische Forschungen 10.1 (1983): 146– 147’da basılmış ve çevrilmiştir. 201 Kolofonun basımı ve çevirisi: BT XXVI, 246. 202 Moriyasu and Zieme, “Uighur Inscriptions,” 464c–465a. 203 Zsuzsanna Gulácsi, “The Manichaean Roots of a Pure Land Banner from Kocho (III 4524) in the Asian Art Museum, Berlin,” in Language, Society, and Religion in the World of the Turks: Festschrift for Larry Clark at Seventy-Five, ed. Zsuzsanna Gulácsi (Turnhout: Brepols, 2018), 337–376. 204 Dolkun Kämbiri 多魯坤=闞白爾, Umemura Hiroshi 梅村坦, and Moriyasu Takao 森安孝夫, “Uiguru bun bukkyō sonzō juryō meirei monjo kenkyū USp nanbā 64 nado ni mieru ‘čuv’ no kaishaku o kanete ウイ グル文佛教尊像受領命令文書研究 USp No. 64 などにみえる ‘čuv’ の解釈を兼ねて. A Study on the Uyghur Order Document of Receiving Buddhist Portraits: Interpretation of the Word ‘čuv’ Seen in the USp No. 64 and Others Combined,” Ajia-Afurika gengo bunka kenkyū アジアアフリカ言語文化研究 Journal of Asian and African Studies 40 (1990): 14–15 (photo on p. 16).


- 195 - Ekrem Ural, Okıgu. En Eski Kur’ân Tercümesi. I. Giriş-MetinDizin. Editör: Ceval Kaya. Kutlu Yayınevi. İstanbul, 2023. 844 s., ISBN 978-625-6355-61-3. Ayşegül GÖZEL* Türkler kabul ettikleri evrensel dinlerin kutsal kitaplarını kendi dillerine çevirmeye daha Uygurlar döneminde başlamışlardır. Bu dönemde Budizm’e, Manihaizm’e ve Hıristiyanlık’a ait kutsal kitaplar Türkçeye çevrilmiştir. 10. yüzyılın ortalarında Karahanlılar tarafından İslamiyet’in kabulünden sonra yeni dinin kutsal kitabı olan Kur’an’ın da Türkçeye çevrilmiş olduğu düşünülmektedir. Uygurlar döneminde büyük bir çeviri edebiyatı yaratmış olan Türklerin bu deneyimlerini İslamiyet’in kabulünden sonra da sürdürmüş olmaları tabiidir. Samanoğullarından Mansur ibn Nuh (M. 961-976) döneminde Muhammed ibn Cerir et-Taberi'nin 40 ciltlik Arapça tefsiri Farsçaya çevrilmiştir. Bu tefsir, Farsçaya çevrilirken kısaltılmış ve Kur’an metni esas alınarak satır arasında Farsçaya çevirisi yapılmıştır. İlk Türkçe Kur’an çevirisinin ne zaman yapıldığı belli değildir. Ne Samanoğulları devrinde ne de onları yıkmış olan Karahanlılar çağında, tıpkı Farsçaya yapılmış olan çeviri gibi, Türkçeye de bir tercümenin yapılmış olması muhtemeldir. Ancak böyle bir çeviri günümüze ulaşmamıştır. Kur’an’ın Türkçeye en eski çevirisi olarak genel kabul görmüş tercüme, İstanbul’da Türk-İslam Eserleri Müzesinde 73 numara ile kayıtlıdır (TİEM 73). Bu, satır arası tam bir çeviri olup 451 yapraktır. Yegâne nüshası h. 734 (=m. 1333-1334) yılında Şirazlı Muhammed b. el-Hac Devletşah tarafından istinsah edilmiştir. Ekrem Ural, bu istinsahın Harezm’in kültür merkezlerinden birinde yapıldığını kabul etmektedir. Türkçe Kur’an çevirileri içinde en fazla tanınmış olanı budur. TİEM 73 olarak tanınan bu çeviri üzerinde Fahir İz (1936-37), Abdülkadir Erdoğan (1938), János Eckmann (1959), Abdülkadir İnan (1952a, 1952b, 1952c, 1961) çalışmışlardır. Son olarak Abdullah Kök (2004) ve Suat Ünlü (2004) bütün metni bölüşerek üzerinde doktora çalışması yapmışlardır. * Dr., Eskişehir/TÜRKİYE. ORCID: 0000-0003-1505-3781 [email protected] Türk Kültürü: YIL / YEAR 2023, CİLT / VOLUME 17, SAYI / ISSUE 2, S / P. 195-198. Kitap İncelemesi / Book Review Makale Geliş Tarihi: 18.08.2023 - Makale Kabul Tarihi: 06.10.2023


Ayşegül GÖZEL - 196 - En son olarak TİEM 73’ün renkli mükemmel bir tıpkıbasımı Uluslararası Türk Akademisi tarafından 2021 yılında yayımlanmıştır. Bu yayından sonra, burada tanıtacağım Ekrem Ural’ın yayını gelir. Ekrem Ural, 1938’de Kıbrıs’ta doğmuş olup İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirmiş, Ord. Prof. Dr. Reşid Rahmeti Arat’ın yanında yetişmiştir. 1963 yılından sonra Kıbrıs’tan Türkiye’ye ulaşım mümkün olmadığından ancak yedi yıl sonra TİEM 73 üzerinde doktoraya başlamıştır. 1974’ten sonra politikaya atıldığından eser üzerindeki çalışması sekteye uğramıştır. Emeklilikten sonra tekrar eser üzerinde yoğunlaşmıştır. Ural’ın TİEM 73 üzerindeki çalışması, arada kesintiler olmakla birlikte elli yılı aşkın bir sürenin ürünüdür. Ural, çalışmasına Okıgu adını vermiştir. Bu sözcük, Arapça Kur’ân kelimesinin Türkçe çevirisi olup TİEM 73 yazmasında A’râf süresinin 204. ayetinde geçmektedir: Kaçan okılsa Okıgu ya’nî Kur’ân tıñlañlar anı kulak tutuñlar (s. 220) “Ne zaman okunsa Okıgu, yani Kur’ân, onu dinleyiniz, kulak veriniz” ifadesinde Kur’ân’ın tam karşılığı Okıgu olarak verilmiştir. Ural’ın yayını, Giriş (s. 27-81), Metin (s. 82-598) ve Dizin (s. 599-843) olmak üzere başlıca üç ana bölümden oluşmaktadır. Giriş’ten önce Ön Söz (s. 7), Çeviriyazı Alfabesi (s. 9), Kısaltmalar (s. 10-11), İşaretler (s. 11) ve iniş sırasına göre Sûreler Dizini (s. 11-12) bulunmaktadır. Bunu, Satır Arası Kur’an Çevirileri, Tefsirli Kur’an Çevirileri, Eski Türkiye Türkçesi ile Yapılmış Kur’an Çevirileri ve Genel Kaynaklar olmak üzere dört alt bölüme ayrılmış ayrıntılı Bibliyografya (s. 12-26) takip etmektedir. Bundan sonra üç alt bölüme ayrılmış GİRİŞ (s. 27-81) ana bölümü gelmektedir. Birinci alt bölüm, Kur’an Çevirilerine Genel Bakış (s. 27-28) adını taşımaktadır. Kur’an’ın Türkçeye Çeviri ve Tefsirleri adlı ikinci alt bölümde (s. 29-41) tarihî Türk lehçelerine yapılmış Kur’an çevirileri üzerinde durulmuştur. Üçüncü, yani Karahanlı Türkçesiyle Satır Arası Kur’an Çevirisi: Okıgu adlı alt bölümde (s. 41-81) TİEM 73 ayrıntılı olarak tanıtılmıştır. Bu alt bölümde, yazma nüshanın tavsifi, sûrelerin adı, iniş yeri ve ayet sayısındaki farklar, nüshanın sahası, çağı ve dili üzerinde durulmuştur. Ayrıca Kur’an kavramları ve okunuş farklılığı konusu da bu alt bölümde verilmiştir. Ural, Eckmann’ın görüşüne uyarak nüshanın coğrafyasını Karahanlıların doğu tarafı, dilinin de Karahanlıca olduğunu kabul etmiştir (s. 63). Başka bir yerde (s. 43) nüshanın dilini biraz daha ayrıntılandırarak 69.-108. sayfaların Harezm Türkçesi ile yapılmış başka bir Kur’an çevirisinden istinsah edildiğini belirlemiş, diğer sayfaların dilinin ise Karahanlıca olduğunu vurgulamıştır. Nüshanın dilinin Karahanlıca olduğunu delillendirmek için arkaik gramer şekilleri ile arkaik kelimeleri de (s. 63-72) vermiştir. İkinci ana bölüm, METİN’dir (s. 82-598). Bu ana bölümde, nüshanın transkripsiyonlu metninden önce tespit yöntemi, tespit biçimi, yazım sistemi, çeviri yöntemi ve özellikleri, metin dışı eklemeler ve problemli kelimelere yer verilmiştir (s. 82-88).


Ekrem Ural, Okıgu. En Eski Kur’ân Tercümesi. I. Giriş-Metin-Dizin. Editör: Ceval Kaya. Kutlu Yayınevi. İstanbul, 2023. 844 s., ISBN 978-625-6355-61-3. - 197 - Bundan sonra TİEM 73’ün transkripsiyonlu metni gelmektedir (s. 89-598). Metinde, sûreler sırasıyla numaralandırılmış olarak yer alır. Her sûredeki ayetler de günümüz çağdaş Kur’an baskılarındaki ayet numarasına göre verilir. Yazmanın sayfa ve satır numaraları da ayetlerin içinde ayrıca belirtilir. Böylece herhangi bir Kur’an çevirisiyle ve yazma nüsha ile karşılaştırmak kolayca mümkün olmaktadır. Satır arası çeviri olması dolayısıyla cümlelerdeki kelimeler Türkçeye göre doğru sırada değildir. Anlamayı kolaylaştırmak için metinde noktalama işaretleri de kullanılmıştır. TİEM 73 nüshasının metnini doğru kurmak için Karahanlı, Harezm ve Eski Anadolu Türkçesine yapılmış çevirilerin yanında Çağdaş Türkçe ve İngilizce Kur’an çevirilerinin de dikkate alındığı görülmektedir. Ural, sayısı 3500’e yaklaşan dip notlarla metnin imlası, dili, problemleri üzerinde ayrıntılı olarak durmuş, sonuçta sağlam bir metin ortaya koymuştur. Üçüncü ana bölüm, DİZİN’dir (s. 599-843). Bu ana bölümde metnin Cibakaya 2.3 adlı dizin programıyla dijital ortamda hazırlanmış dizini yer almaktadır. Dizinde, kelimeler gramatikal olarak değil, metinde geçtiği biçimde verilmiştir. Referanslar sûre/ayet biçiminde gösterilmiştir. Dizin bölümünün ardından bir düzeltme cetveline yer verilmiştir (s. 844). Sonuç olarak, en eski Kur’an tercümesi olan OKIGU aralıklı olarak elli yılı aşkın bir sürede hazırlanmış ve Cumhuriyet’in 100. yılında bilim dünyasının istifadesine sunulmuştur. Kitabın II. cildi olacak metnin sözlüğünü de sabırsızlıkla bekliyoruz. Türklük bilimine bu katkısından dolayı Ekrem Ural’ı kutlar, çalışmalarının devamını dileriz. Kaynakça Abdullah, Kök (2004). Karahanlı Türkçesi Satır-arası Kur’ân Tercümesi. (TİEM 73 1v-235 v/2), (Giriş-İnceleme-Metin-Dizin), Ankara. (Yayınlanmamış Doktora Tezi). Eckmann, János (1959).“Eine ostmitteltürkische interlineare Koranübersetzung” Ural-Altaische Jahrbücher, XXXI ,72-85. Erdoğan, Abdülkadir (1938). “Kur’ân Tercümelerinin Dil Bakımından değerleri”, Vakıflar Dergisi, I: 47-51. Halıkaralık Türki Akademiyası (Uluslararası Türk Akademisi), (2021). Köne Türki Tiline Awtarılgan Algaşkı KURAN, (haz. Darhan Kıdırali, Saypulla Mollakanagatulı, Emek Üşenmez), Istambul Tiem 73 Nuskası), Istambul. İnan, Abdülkadir (1952a). “Eski Türkçe üç Kur’ân Tercümesi” Türk Dili, l/6, 12-15. İnan, Abdülkadir (1952b). “Eski Kur’ân Tercümelerinin Dili Meselesi I” Türk Dili, I/7, 19-22. İnan, Abdülkadir (1952c). “Eski Kur’ân Tercümelerinin Dili Meselesi II” Türk Dili, I/9, 14-16.


Click to View FlipBook Version