The words you are searching are inside this book. To get more targeted content, please make full-text search by clicking here.
Discover the best professional documents and content resources in AnyFlip Document Base.
Search
Published by saffetalp, 2023-12-08 05:55:48

Türk Kültürü Dergisi 2023/2

TKAE

Keywords: Türk

ESKİ UYGUR TÜRKÇESİNDE SÖZSÜZ NEZAKET - 95 - 4.1.4. Gövde Cooper’a (1989: 92-96) göre vücudun merkezi, göğüs kafesinin ortasına denk düşmektedir ve açık bir merkez samimiyet, güç ve iktidar gibi anlamlara gelmektedir. Ona göre eğilmek ise merkezin kapanması demektir ve uysallaşmaya işaret etmektedir. Arkaya eğilmek ise üstünlük göstergesidir. Buna göre öne eğilmek kişinin kendi gücünün geri planda kalması açısından muhataba saygı anlamı taşımaktadır. Öyleyse kişilerin dua ederken veya bir kişiyi önemsediklerinde vücutlarını muhataba dönmeleri veya onları selamlarken, Tanrı’ya ibadet ederken eğilmeleri saygıya kavram alanı içerisine girmektedir. Beden dilinde “baş” bölümüyle ifade edilen saygının Eski Uygur Türkçesinde yinçür- ve yükün- fiilleriyle gerçekleştiğinden bahsedilmişti. Bunu aslında gövde ile de ilişkilendirmek mümkündür. Aynı şekilde eŋit- “öne doğru eğilerek selam vermek, birinin huzurunda eğilmek” (Wilkens 2021: 110) fiili de hem gövde hem de baş ile ilişkilendirilebilir. “Eğilmek” anlamına gelen yinçür-, yükün- ve eŋitfiillerinin arasında bazı nüanslar olmalıdır. Bu fiillerden eŋit- fiili “öne doğru eğilerek selam vermek” (Wilkens 2021: 110) anlamıyla metinlerde el ayalarının kavuşturulduğu ve başı eğerek selam verildiği pozisyona karşılık geldiği anlaşılmaktadır. Eğilme ile ilişkili olarak kişinin ne kadar çok eğilirse ve aşağıya inerse o kadar saygı gösterdiği bilinmektedir. Bu açıdan eŋit- fiilinin eğilme hareketi bağlamında saygının ilk derecesi olduğu düşünülebilir: elenmeki erksinmeki çogı yalını kaşınçıg kamagka bir yaŋlıg ayaguluk eŋitgülük bolur “Hakimiyeti, gücü son derece artar. Herkes aynı şekilde saygı gösterir.” (AY VI 419/13-16), yaruk yüzin aŋsız ögrünçülügin eŋite etüzin külçire yüzin teŋri tapa körü inçe tip tidi “Parlak yüzle, fevkalâde bir sevinçle, iki büklüm vücudu ile, güler yüzle tanrıya doğru bakarak şöyle dedi” (Maitr. 13/27-30). yükün- sözcüğünün Köktürk Dönemi’nde dahi mecaz anlamıyla kullanıldığı görülmektedir: başlıgıg yüküntürmiş, tizligig sökürmiş (BK D 2) “Mağrur başlıyı itaat ettirmişler, güçlü dizliyi çöktürmüşler.”. Ercilasun tizlig sözcüğünü “dizli, güçlü” olarak (2016: 716), başlıg sözcüğünü ise iki maddede “başlı” ve “kibirli, mağrur” olarak çevirmiştir. yükün- fiili bu parçada “tabi olma, itaatini bildirme” anlamında kullanılmıştır. Fiziksel “eğilmek” anlamından Eski Uygur Türkçesindeki “saygı, ibadet etme” anlamına bu itaat kavram alanına bulaşarak geçmiş olmalıdır. Aynı zamanda Köktürk Devri’nde kut inancı dolayısıyla kağanların da Tanrısal güce sahip olduğu göz önünde bulundurulduğunda bu inancın sözcüğün metaforlaşma sürecindeki bu ara aşamaya kolaylık sağladığı düşünülebilir. Işık (2022) pekiştirmeli nezaket yapılarını incelemiş ve Türkçenin sentaktik olarak sola dallanmasına uygun olarak bu yapıların en sağında yer alan parçanın merkezi teşkil ettiğini söylemiştir. Ona göre, nezaket bildiren pekiştirmeli yapılar oluşurken nezaket yahut saygı seviyesi daha fazla olan sözcüğün, yapının sonunda merkezde yer aldığı görülmektedir. Buna göre pekiştirmeli yapı içerisinde sola doğru gidildikçe merkezden uzaklaşılır ve saygı/nezaket şiddeti de azalır. Metinlerde yükün- fiilinin yinçür- fiilinden sonra kullanıldığı görülmekte aynı zamanda metin aktarımlarında ve sözlüklerde yinçür- fiili “eğilmek”, yükün- fiili ise “secde etmek” şekliyle anlamlandırılmaktadır. Bu


Utku IŞIK - 96 - açıdan bakıldığında yükün- fiilinin yere daha yakın olan secde pozisyonuna karşılık geldiği ve daha yüksek seviyede bir saygı ifadesi olduğu söylenebilir. yinçür- ise “eğilmek” anlamıyla ve -I zarf fiil ekiyle yükün- fiiline bağlanması dolayısıyla önce secdeden önceki eğilme hareketiyle ilişkili olmalıdır. Bu açıdan secdenin hemen öncesinde pozisyona karşılık gelmekte ve secdenin yapılış tarzını ifade etmektedir. Bu çerçevede eŋit- fiilinden sonra bir seviye üst saygı bildiren fiil olarak yinçür- düşünülebilir. yükün- ise yere yaklaşmak dolayısıyla bu iki fiilden daha üst bir saygı ifadesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Kişinin tüm gövdesini yere sererek, yüz üstü yatarak gösterdiği saygı ifadesi (prostration) hâlâ Budizm, Hristiyanlık ve Judaizm gibi dinlerde uygulanmaktadır. Bu Müslümanların secdesinden farklı olarak vücudun yere paralel olacak şekilde serildiği yüz üstü pozisyondur. Bu pozisyonun Eski Uygur Türkçesi metinlerinde genel manadaki yükün-, yinçür-, eŋit- gibi fiillerden farklı olarak suna yat- olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır: ötrü duşta atl(ı)g rakşas ertiŋü korkup öz rakşas körkin ök elig begneŋ adakınta bagarın suna yatıp inçe tep tedi ulug elig amtı m(e)n saŋa sanlıg erür m(e)n neteg yarlıkasar anı bütürgeli anuk tururm(e)n (BT XXXVII 8830-8835) “Sonra Duşta adlı şeytan aşırı derecede korkup şeytan kılığında olduğu hâlde hükümdar beyin ayağına gövdesini vererek yatıp şöyle dedi: Yüce hükümdar şimdi (artık) ben sana tabiyim. Sen ne buyurursan onu yerine getirmeye razıyım.”. suna yat- fiilinin yere en yakın pozisyonu karşılamasından dolayı eğilme bağlamı içerisinde en yoğun saygı ifadesi olduğu söylenebilir. Bu durum parçada Duşta adlı şeytanın aşırı korkusunun bir sonucu olarak en yüksek seviyeli bedensel saygı ifadesi olan yüz üstü yere yatmayı seçmesi şeklinde de kendini göstermektedir. Gövde ile gerçekleştirilen saygı ifadesi aynı zamanda Budist bir ritüel olan elbisenin sağ omzunu açmak şeklinde de metinlerde yer almaktadır. açın- “(elbiseyi) açmak, (elbiseyi) kıvırmak, (omzu) açmak” (Wilkens, 2021: 5) fiili ile ifade edilen eylemin pekiştirmeli yapılarda genellikle aya- fiiliyle açın- ayaveya aya- açın- şeklinde yer değiştirerek kullanıldığı tanıklanmaktadır: tört törlüg terin kuvragıg yme ayamış açınmış ögmiş külemiş k(e)rgek “dört topluluğa yine saygı göstermeli övmeli.” (AY VI 422/11-13), eligimiz kutınıŋ açıgın ayagın küseyü teginür biz (Xuan IX 14b:10-12) “Hükümdarımızın kutunu hürmetle, saygıyla dileriz.”. Bu açıdan iki fiilin bir koordinasyon (coordination) yapısı oluşturduğu, dil bilgisi ve saygı şiddeti açısından birbirlerinden üstün olmadıkları anlaşılmaktadır. Wilkens (2021: 5) iki farklı açın- maddesinin ilkinde “tedarik etmek, geçimini sağlamak, bakımını sağlamak, saygı göstermek”, ikincisinde ise “(elbiseyi) açmak, (omzu) açmak” anlamlarını vermiştir. Bu anlamların ikisi de metinlerde tanıklanmaktadır. Ancak ilk anlam saygı anlam dairesinde olsa dahi bedensel değil, bakım sağlamak, tedarik etmek, cömertlik -belki din açısından sadaka vermek- ilgisiyle dil bilimsel bir saygı ifadesi olarak düşünülebilir. İkinci anlam olan “omuz açmak” metin parçalarında geçen diğer bedensel saygı ifadeleri ile birlikte düşünüldüğünde saygı kavram alanı içinde değerlendirilmelidir: olurmuş orunlarıntın örü turup oŋ eŋninlerindeki tonların açınıp oŋ tizlerin çökitip ayaların kavşurup t(e)ŋri t(e)ŋrisi burhanka yinçürü töpön yükünüp “Oturduğu


ESKİ UYGUR TÜRKÇESİNDE SÖZSÜZ NEZAKET - 97 - yerinden ayağa kalktı. (Bütün bu topluluk) sağ omuzlarındaki elbiselerini açıp sağ dizleri ile çöküp ellerini kavuşturup tanrılar tanrısı Buddha’ya saygıyla başlarıyla eğilerek” (AY IV 201/14-19), ol üdün ol kuvragda erigme tümen tirig özlügler öz öz orunlarıntın örü turup kayudın sıŋar atı kötrülmüş erser antın sıŋar yakın barıp oŋ ’en’inlerinteki tonların açınıp oŋ tizlerin çökitip ayaların kavşurup atı kötrülmişke ınça tep tediler (AY II 82/14-22) “O vakit o cemaatte bulunan sayısız diri ruhlular kendi yerlerinden kalkıp hangisinden yana adı övülmüşse ona doğru yaklaşıp sağ taraftaki elbiselerini açıp sağ dizlerinin (üzerine) çöküp ayalarını birleştirip adı övülmüşe şöyle dediler”. Son örnekte tanık olunan “birine doğru yaklaşmak/yönelmek” eylemi de pozitif bir imaj beslemesidir. Zira Matsumoto ve Hwang (2020: 88) da vücudu bir kişiye yöneltmenin sevgi ile ilişkisinden bahsetmektedir. 4.2. Mimikler Mimikler kişinin yüzü vasıtasıyla karşı tarafa istemli veya istemsiz şekilde bir mesaj iletmesine yarayan yüz ifadeleridir. Kişi beden dili içerisinde yüzü sayesinde diğer vücut bölümlerine göre çok daha fazla duygu ve durumu açığa çıkarabilir. Matsumoto ve Hwang’a (2020: 15) göre yüz, duyguların ve kişinin duygusal durumunun anlaşılabileceği en önemli araçtır. Duygular bilinç dışına ait istemsizce ortaya çıkan anlık tepkilerdir. Onlara göre, yüz ifadeleri duygusal tepkilerin anlık oluşu dolayısıyla sadece bir duruma ait ruhsal durumunu değil kişilerin amaçlarını ve kişilik özelliklerini de ortaya koymaktadır. Bu açıdan bakıldığında mimiklerin, sözlerden sonra detayların en çok ifade edilebildiği iletişim aracı olduğu söylenebilir. Darwin’in (2001) duyguları ve beden dilini genetik aktarıma bağlaması ile paralel olacak şekilde yüz ifadeleri kültürden bağımsız olarak aynı anlamları ifade etmektedir. Matsumoto ve Hwang (2020: 20-34) insan duygularını tetikleyen durumların, duyguların değerlendirilme süreçlerinin, duygulara verilen fizyolojik tepkilerin, bilişsel işleme süreçlerinin, duygu tepki sistemlerinin arasındaki tutarlılığın evrensel olduğunu dile getirmiştir. Ayrıca neşe, şaşkınlık, aşağılama, üzüntü, öfke, tiksinme ve korku duygularının evrensel olarak aynı şekilde yüz ifadelerine yansımasının kanıtlandığını ifade etmiştir. İlginç olan kısım ise görme engelli ve görme engeli olmayan kişilerin duygularını aynı yüz ifadeleriyle vermelerinden bahsetmeleridir. Görme engelli ve engeli olmayan sporcuların maçı kazanmaları ve kaybetmeleri durumunda aynı yüz ifadelerini takınmalarını örnek göstermiş, bu durumun duyguların fizyolojik bir tepki olmasına işaret ettiğini belirtmiştir. Saygı, diğer beden dili unsurları gibi yüz ifadeleriyle de ortaya koyulmaktadır. Öncelikle bir kişiye bakmak onun varlığını kabul etmekle ilişkilidir. Dolayısıyla pozitif imaj besleyici bir tutumdur. Brown ve Prieto’ya (2017: 371) göre ast genellikle vücut oryantasyonunun üste yöneltir ve göz temasını sürdürürken üst yönünü hafifçe başka yöne yönlendirir ve göz temasını kısıtlar. Matsumoto ve Hwang’a (2020: 83) göre bakışlar saldırganlık ve bağlılık bildirebilir. Ayrıca bakışın doğrudanlığı Amerikan kültüründe bir saygı ifadesi iken birçok toplumda saygısızlık olarak algılanmaktadır. Dolaylı bir bakış ve göz kaçırma davranışı ibadet esnasında veya kendinden üst konumda olan ve güç farkının


Utku IŞIK - 98 - yüksek olduğu bir muhataba astın gözlerini kaçırma davranışıyla da ilişkilendirilebilir. Eski Uygur Türkçesi metinlerinde geçen bu savag işidip emgeklig yüzin iye taya badari braman inçe tip tidi aya yavaşım “Bu sözleri işitince ızdıraplı bir yüzle, korka korka Badhari Brahman şöyle dedi: Ey azizim” (Maitr. 10/24-27) parçasında korku gösteren yüz ifadesi muhataptan çekinme davranışına karşılık gelmektedir. Bu kaçınma davranışı ise saygı ile ilişkilidir. Bir sözün ağlayarak söylenmesi bağlam içerisinde, özellikle muhataptan bir istekte bulunma durumunda konuşurun güçsüzlüğünü ön plana çıkarabilir. Dolayısıyla bu davranış aynı zamanda muhatabında göreceli imajını yükseltmektedir. İstek bildiren cümlelerin ağlayarak ifadesi yüceltme kategorisinde de değerlendirilebilir: anı eşidip ol tamuluglar ikile kolların örü kötürüp ulug ünün ıglayu burkanka inçe tip ötüntiler inçe ök erdi begimiz antag ok erdi kaŋımız “Bunu işitince bu cehennemlikler her iki kollarını yukarı kaldırıp yüksek sesle ağlayarak Maytrı Burkan’a hürmetle şöyle derler: ‘Aynen böyle idi, efendimiz! Tıpkı bunun gibi idi, babamız!’” (Maitr. 65/1-4), ulug agır süzük köŋülin akru akru maŋalayu tükel bilge maytrı burkanka yakın tegip adakınta yinçürü yükünüp ayasın kavışurup ıglayu inçe tip ötüg ötünür “Büyük ve temiz bir gönülle yavaş yavaş yürüyerek mükemmel hikmetli Maytrı Burkan’a yaklaşıp ayağına kapanarak secdeye varıp ayalarını kavuşturur ve ağlayarak şöyle yalvarır” (Maitr. 90/22-27), ulug agır süzük köŋülin akru akru maŋalayu tükel bilge maytrı burkanka yakın tegip adakınta yinçürü yükünüp ayasın kavışurup ıglayu inçe tip ötüg ötünür “büyük ve temiz bir gönülle yavaş yavaş yürüyerek mükemmel hikmetli Maytrı Burkan’a yaklaşıp ayağına kapanarak secdeye varıp ayalarını kavuşturur ve ağlayarak şöyle yalvarır.” (Maitr. 90/22- 27). 9 5. Saygı ile İlişkili Nesne Kullanımı İnsan bedeni dışındaki varlıkların gerek müstakil olarak gerekse insan bedeniyle ilişkilendirilmek suretiyle saygıyı ifade etmek için kullanıldığı birçok yöntem bulunmaktadır. Bunlardan en yaygın olanı üst konumdaki kişiye hediye vermektir. Leech (1983) (Akt. Jumanto vd. 2017: 116), birine beklediği veya sahip olmak istediği bir şeyi vermenin muhatabı mutlu etme ile ilişkili olduğunu söylemiştir. Bu durum hem muhatabı mutlu etmekle hem de kendi sahip olabileceğin bir şeyden feragat etmekle ve cömertlikle ilişkilidir. Bu açıdan aslında en eski çağlardan beri insanların Tanrıları mutlu etmek için adak adadıkları ve onlara bazı canlıları öldürmek suretiyle kurban verdikleri de bilinmektedir. Eski Uygur Türkçesi metinlerinde saygıyı göstermek için hediye/kurban verme, ibadet esnasında beden temizliğine dikkat etme, tütsü ve çiçek kullanma, 9 Bunun dışında bakışlar da muhataba imaj beslemesi yahut imaj tehdidi olarak algılanabilir. Uyumlu ve sevecen bir yüz konumdan bağımsız ve yapısal olarak imaj beslemesi olarak algılanabilirken sert bir bakış imaja tehdit oluşturabilir: ol erinç elig beg kunçuy oglagu közin öz ogulı tapa tetirü körüp (BT XXXVII 10068- 10069) “O zavallı hükümdar hanımı yumuşak (ifadeli bir) gözle kendi oğluna doğru dikkatle bakıp”, ötrü yavlak sakınçl(ı)g tamu küzedçi yekler rakşaslar kanlag közin kıŋın körüp erig sarsıg ünin sökip sarsıp inçe tep terler: ay uvutsuzlar (BT XXXVII 1589-1593) “Sonra kötü niyetli cehennem zebanileri kan çanağı gözleriyle sertçe bakarak, kaba saba seslerle kınayıp lanet okuyarak şöyle derler: Ey utanmazlar!”.


ESKİ UYGUR TÜRKÇESİNDE SÖZSÜZ NEZAKET - 99 - boyama/süsleme gibi yöntemlere başvurulduğu görülmektedir. Metinlerde Tanrı’ya kurban vermek bir dil bilimsel saygı ifadesi olan ötün- fiiliyle ifade edilmiştir, ötün- fiili asttan üste doğru “verme” eyleminin nazik biçimi olan “sunmak” ile karşılanmalıdır: ögöday süüsiŋe iki yürüŋ atan ötünüp “Ögöday majestelerine iki beyaz deve arz edip” (Ayazlı, 2016 487 [EUDDM Ad01/13a]). ötün- burada deveyi “saygıyla vermek/sunmak” anlamıyla kullanılmıştır. İlginç bir şekilde ötün- fiilinin saygı anlamı -yükün- fiili gibi bedensel eylemden dil bilimsel nezakete genişlemiş olanların aksine10 dil bilimsel nezaketten bedensel nezakete geçiş yapmıştır. Buna benzer bir örnek de Berlin serisinde bulunmaktadır: tormanı kutadturmış teg kutadturup anıŋ örisin burunın öznüŋ töz tüp bahşıka ötüngü ol (BT VIII A/331-333) “Kurbanı kutsadığı gibi kutsamalı onun en iyisini (ve) mükemmelini kendi asıl üstadına sunmalıdır.”. Bunun dışında sadaka da cömertlikle ve Tanrı’nın mutlu olmasını sağlamak için fedakârlıkta bulunmakla ilişkili olarak hediye/kurban verme çerçevesinde değerlendirilebilir. Metinlerde sıklıkla karşılaştığımız bir ibadet olarak buşı ber- “sadaka vermek” söz grubunda geçen buşı, Clauson’a (1972: 377) göre Çince pu shih sözcüğünün Budist Türkler tarafından ödünçlenmiş şeklidir. Günümüz Türkiye Türkçesinde olduğu gibi buşı “sadaka” ismi “vermek” fiiliyle birlikte kullanılarak bir ibadeti ifade etmiştir: tınl(ı)glar tapınça tınl(ı)glar seviginçe tınl(ı)glar küsüşinçe edin tavarın etözin isig özin tıdarlar ıdalayurlar buşi berürler “Canlılara gönüllerince (faydalı olmak ve onları düzeltmek için) mallarını ve bedenlerini sunarlar, sadaka verirler.” (AY IV 206/14-16). İbadet esnasında beden temizliğine dikkat etmek Tanrı’ya saygı ile ilişkilidir. Bozok (2021: 38) ibadetten önce suyla arınmanın ve temiz giyinmenin İslamiyet’te ve İslamiyet’ten önce de Türk toplumunda önemli olduğundan bahsetmiş, bu duruma Uygurlara ait metinlerden örnekler vermiştir. Suyla temizlenmek ve temiz kıyafetler giymek Eski Uygur Türkçesi metinlerinde bir saygı ifadesi olarak kullanılmaktadır: ol kişi suvka kirip etözin arıg yunup yaŋı arıg ton kedip etöziŋe edgü yıd yıparlar türtüp (AY VIII 518/10-13) “O kişi suya girip vücudunu tertemiz yaparak, yeni (ve) temiz elbiseler giyerek, güzel kokular sürünerek”, ol suv içinte kirip arıtı yunsun kaçan yuna tükedükde ol yunmış suvug mantal içinteki aş içgü birle suvta töksün kaçan yunmışta kėn yaŋı arıg ton keḍip mantaltın ünüp bir arıg ev içinte kirip “O suya girerek yıkansın (ve) arınsın. Yıkanma (işlemi) bittiğinde bu yıkandığı suyu alan içindeki yiyecek içecekle birlikte döksün. Sonra yeni, temiz elbise giyip alandan çıkarak temiz bir eve girsin” (AY VII 478/6-11) örneklerinde ibadet esnasında kişinin yapması gerekenler anlatılmaktadır. Tanrı’nın huzuruna çıkarken beden temizliğine önem vermek ve temiz kıyafetler giyinmek burada içinde bulunulduğu düşünülen manevi ortamın temizliği ve kutsallığı ile uyum sağlama çabası olarak 10 Işık (2022: 188) yükün- fiilinin “eğilmek/secde etmek” anlamıyla fiziksel ibadet ifadesi olduğunu ve daha genel bir kavram alanı içerisinde “ibadet etmek” anlamında kullanıldığı burhan tepen igid nomka uduntumuz tap(ı)nt(ı)m(ı)z erser, kut kolu yüküntümüz erser… (Hu. 186-189) “Burkan diye yanlış öğretiye uyup tapındıysak ve (bu yanlış öğretiden) baht dileyerek ibadet ettiysek”, yarım bagdaş[ın]u olurup / [...]yanıgsız çın köŋülin [y]ükünürmn (BT XIII 33/5-7) “Yarım bağdaş kurarak oturup / […] kararlı ve dosdoğru bir kalple ibadet ederim.”. gibi örneklerin de bulunduğunu ifade etmiştir. Zira Clauson (1972: 913) da sözcüğün “secde etmek, reveransta bulunmak” dışında genel manada “ibadet etmek, tapmak” anlamını vermiştir.


Utku IŞIK - 100 - görülmelidir. Su ibadet eden için bir temizlik ve muhataba saygı anlamına geldiği gibi aynı zamanda Budist inanç sisteminde kutsal olarak kabul edilen Burkan heykellerini yıkama ve temizleme açısından da saygı ifade etmektedir: y)örüŋ (to)prak tokısar bedizeser burkan (kö)rkin suvka kigürser yıdın tütsügin tapınsar “açık renkteki bir toprağı karsa, boyasa ve burkan heykelini suya soksa güzel kokular ve tütsü ile tazim etse” (Maitr. 51/2-4). Tütsü ve çiçek kullanmak da Tanrı’ya saygı ifade etme yöntemlerinden biridir. Bütüner (2022: 976-977), insanlık tarihinde birçok inanışta tütsünün Tanrı ile iletişim kurmakta kullanıldığını, tütsünün yukarıya yani Tanrı’ya doğru gittiğine inanıldığını, Çin’de hastalık karşısında Tanrı’dan yardım istemek için tütsüler yakıldığını ve eğilerek selamlar verildiğini ifade etmiştir. Ayrıca ateşin ve tütsünün Anadolu Türklüğünde de kutsal sayıldığından ve tütsünün nazardan korunmaya ve kötü ruhlardan kurtulmaya yaradığından bahsetmiştir. Tokyürek (2018a: 168-169) de Budizm’de mandala ritüelini Eski Uygur Türkçesine ait metin parçası üzerinden değerlendirdiği makalesinde Buddha’ya tütsü ve çiçek sunumundan bahsetmiştir. Buddha’ya saygı için çından tütsüg “candana tütsü” adlı tütsünün kullanıldığını söylemiştir. Mandala içindeki tütsü, mum, çiçek gibi sunuların ölüm ve doğumu da simgelediğini ifade etmiştir. Buddha’dan bir dilekte bulunmak için yapılan ibadet sırasında tütsü yakıldığı böylece dileğin tütsü yoluyla ulaştırıldığı anlaşılmaktadır: ol ig[intin] agrıgıntın [öŋed]geli küseser inçip […]ir evde tütsüg [küyürüp] bu nom -m [bitig]ke [tapınıp u]d[unup] (TT VII 40/ 60-62) “O rahatsızlıktan (ve) hastalıktan kurtulmak isterse bir evde tütsü yakıp bu öğretiye saygı gösterip”, y)örüŋ (to)prak tokısar bedizeser burkan (kö)rkin suvka kigürser yıdın tütsügin tapınsar “açık renkteki bir toprağı karsa, boyasa ve Burkan heykelini suya soksa güzel kokular ve tütsü ile tazim etse” (Maitr. 51/2-4) parçalarında aynı zamanda temiz giyinmek ve yıkanmak gibi temiz kokular sürmenin de ibadet ortamına saygıyı belirttiği görülmektedir. Metinlerde ibadet esansında ve kutsal varlıkların huzurunda çiçek bulundurmanın ve çiçek saçmanın da yine kutsal varlıkların pozitif imajına bir besleme olduğu anlaşılmaktadır: ötrü kentü özi yürüŋ kuşatre tütsüg hua çeçekler birle eliginte tutup oyunın bedizin etiztürüp “Sonra kendisi beyaz bir gölgelik ile tütsü ve çiçekleri elinde tutup şarkılar çaldırıp” (AY VI 418/7-11), altunlug kümüşlüg xua çeçeklerig saçalım adroq ögdileriŋizni öge küleyü teginelim (BT III 53/5-7) “Altın ve gümüşlü nilüfer çiçeklerini saçalım, seçkin övgülerinizi saygıyla methedelim.”. tükel bilge maytrı burkanıŋ çkr lakşanın itilmiş adakınta yinçürü yükünüp “Mükemmel hikmetli Maytrı Burkan’ın bir ‘tekerlek’ alameti ile süslü ayağının önünde eğilerek secdeye varıp” (Maitr. 81/14-15) parçasında Buddha’nın ayağı süslü olarak nitelenmesi boyama/süsleme yöntemine bir örnektir. burkan körkin bodugın bezep “Burkan resimlerini renklerle süsleyip” (Maitr. 54/3) parçasında da süslü olmak yine kutsallığın bir özelliği olarak düşünülmüş ve Buddha resminin süslenmesi bir saygı ifadesi olarak metinde yer almıştır. Buddha’nın bir özelliği olarak verilen süslü olmak, ona tapınan kişilerin de ibadet esnasında ortamla uyumlu olmak açısından süslenmesini gerektirmektedir. Bu uyum ise


ESKİ UYGUR TÜRKÇESİNDE SÖZSÜZ NEZAKET - 101 - saygı davranışını ortaya çıkarmaktadır: hormuzta teŋri(te) ulatı ulug küçlüg teŋri(ler) kirit atlıg dıdımlıg başları öze yinçürü töpün yükünmiş tözün bursoŋ kuvrag erdni kutıŋa “Tanrı Hormuzta ve öteki büyük, güçlü tanrılar, Kirita denen taçlarla süslü başları ile önünde eğildikleri asîl cemaat cevheri huzurunda” (Maitr. 2/52-56). 6. Sonuç Çalışmada, Eski Uygur Türkçesi metinlerinde fiziksel mesafe (proxemics), öte dil (paralanguage), zamanlama (chronemics) ve beden dili (kinesics) şeklinde tasnif edilen sözsüz iletişim unsurlarının hepsi için örneklerin varlığı ortaya konulmuştur. Bunlar içerisinde fiziksel mesafe, daha kapsamlı bir “Konumlanma” başlığı altında, saygı ifade etmek için kullanılan nesneler ise “Saygı ile İlişkili Nesne Kullanımı” başlığı altında değerlendirilmiştir. Konumlanmanın saygı ile ilişkisi bir ortama kabul edilme, merkezde, aşağıyukarıda, yakında-uzakta bulunma şeklinde kendi içinde tasnif edilmiş ve bunlara uygun örnekler incelenmiştir. “Karşı” anlamına gelen utru ve üsk sözcüklerinden utru’nun fiziksel olarak karşıda bulunmayı karşılarken üskinte ifadesinin daha çok saygıyla ilişkili olarak “huzurunda” anlamıyla kullanıldığı anlaşılmıştır. Genellikle aya- fiili ile birlikte kullanılan çilte- fiilinin çil “benek, çil” ismine gelen +DA- ekiyle türediği anlaşılmaktadır. Bu fiil hem çil ‘benek’ kökü hem de aya- ‘saygı sunmak’ ile birlikte kullanımı dolayısıyla Budist metinlerde dinî bir saygı ritüeli olan kaşların ortasına getirilen kırmızı bir benekle ibadet etme beden durumuna karşılık gelmelidir. Fiil anlam genişlemesine uğrayarak metinlerde aynı zamanda “saygı göstermek” şekliyle kullanılmıştır. aya- çilte- fiilerinin isim biçimlerinin yer değiştirerek pekiştirmeli biçimde kullanımı, sözcüklerin saygı şiddetlerinin birbirine yakın olduğunu göstermektedir. çilteg isminin DLT’de “atların göğsünde çıkan yara” (Ercilasun ve Akkoyunlu 2014: 208) şeklinde Budist din terminolojisi dışında verilmiş olması sözcüğün Budistlere ait bindi/tilak geleneği ile ilişkisi olduğu fikrini desteklemektedir. Sözcük Karahanlı Dönemi’nde genel mahiyette saygı anlamını devam ettirebilirdi ancak Budist bir ritüele karşılık gelen bir saygı ifadesi olması dolayısıyla Müslüman Türkler tarafından saygı kavram alanının tamamen dışında kullanılmaya devam ettiği anlaşılmaktadır. “Eğilmek” anlam dairesi içerisinde yer alan eŋit-, yinçür-, yükün- fiilleri arasında gerek fiziksel duruş gerekse saygı şiddeti açısından fark olmalıdır: 1. Bedenin yere ne kadar çok yaklaştırılırsa o derece alçak gönüllük ve saygı ifade ettiği düşünüldüğünde eŋit- ‘öne doğru eğilerek selam vermek’ (Wilkens 2021: 110) fiili secdeden önce “eğilerek selam verme, reveransta bulunma”ya karşılık gelmekte, yinçür- ve yükün- fiillerine göre en alt seviyede saygı şiddetine sahip bulunmaktadır. 2. yinçür- ‘eğilmek’ (Wilkens 2021: 904) ise genellikle yükün- ‘eğilmek’ (Wilkens 2021: 924) ‘secde etmek, ululamak’ (Caferoğlu 2015: 306) fiiliyle pekiştirmeli saygı ifadeleri oluşturmakta ve yükün- fiilinden önce kullanılmaktadır. Bu durum yükün- fiilinin merkezde olduğunu ve daha yoğun


Utku IŞIK - 102 - bir saygı ifadesi içerdiğini göstermektedir. Böylece eŋit- fiilinden sonra ikinci seviye saygı ifadesi olarak yinçür- alınabilir. 3. yükün- diğer fiillerden farklı olarak “eğilmek” ve aynı zamanda “secde etmek” ve genel manada “saygı göstermek” gibi anlamlarda kullanılmaktadır. Bu açıdan fiziksel duruş bakımından daha aşağı bir konuma karşılık gelmekte ve muhataba daha yüksek seviyede bir saygı ifadesi oluşturmaktadır. Aynı zamanda yinçürile oluşturduğu pekiştirmeli yapılarda merkezde yer alması da yinçür- fiiline göre daha yüksek seviyede bir saygı ifade ettiğini göstermektedir. Sözsüz iletişimde saygı algısı kültürden kültüre göre çeşitlenmektedir ancak yine de ortada ve yukarıda konumlanmanın üstünlük belirtmesi, üst konuşurken sessizliğin sağlanması, eğilme, hediye/kurban vermenin saygı ifade etmesi gibi evrensel ve genelgeçer bazı özelliklerin bulunduğu bilinmektedir. Özellikle saygı ifadeleri için birçok inanışta ortaklaşan beden dili kullanımlarının olduğu ve bunların Eski Uygur Türkçesi metinlerinde de karşılık bulduğu görülmüştür. Bu döneme ait metinlerin çeviri metinlerdir. Ancak daha çok Budizm ve Manihaizm odaklı bu metinlerde geçen sözsüz ifadeler olması dolayısıyla tespit edilen saygı ifadelerinin tamamen ithal ve Türk kültüründen bağımsız davranışlar olduğunu düşünmek mümkün değildir. Zira Türkçenin söz varlığında bulunan ve utru’dan farklı olarak saygı ifade etmek için kullanılan üsk sözcüğü, orun sözcüğünün hem saygı duyulan bir mekân olan “taht” hem de “yüksek yer” (Clauson 1972: 233) anlamı taşıması, baş ve dizle ilgili olarak Köktürk metinlerinde geçen saygı kavramına ait sözcükler, Eski Uygur Türkçesine ait din dışı metinlerde geçen kurban sunmak gibi davranışlar, DLT’de saygı anlamından soyutlanan çilteg ve aya- gibi sözcüklerin Eski Uygur Türkçesi Dönemi’nde günlük yaşamda dinsel saygı ile ilişkili olarak düşünülebilmesi gibi sebeplerle makalede söz konusu olan sözsüz saygı ifadelerinin Budizm ve Manihaizm etkisi dışında Türk kültürel yaşamında da karşılıklarını bulunduğunu söylemek mümkündür. Yalnızca Budist ve Manihaist çevreye ait metinlerde tanıklanan ifadelerin adaptasyon olma ihtimali göz önünde bulundurulmalıdır. Dil bilimsel nezakette saygı formları üstten asta ve eşit konumdakiler arası ilişkiden farklı olarak daha belirgin ve çeşitliliği az kalıp sözleri kapsamaktadır. Diğer bir ifadeyle, dil bilimsel ve bedensel saygının ortak bir özelliği saygının belli kalıplarla gösterilmesi, bağlama göreliğin ve çeşitliliğin diğer nezaket ifadelerine göre az olmasıdır. Eski Uygur Türkçesinde dil bilimsel nezakette (tegin-, ötün- vb.) olduğu gibi sözsüz nezakette de saygı ifadelerinin belli başlı kalıplardan [birinin önünde/huzurunda bulunma (üskinte), ortada yer alma (tegresinde olur-, orunka olur-vb.), aya birleştirme (aya kavşur-), kollarını yukarı kaldırma (elgin yokaru öntür-), diz çökme (tiz çökür-), eğilme (eŋit-, yinçür-, yükün-, suna yat-), tütsü (tütsüg) kullanma vb.] oluştuğu sonucuna varılmıştır. 7. Resimler Resim 1: Saldırgan Beden Dili


ESKİ UYGUR TÜRKÇESİNDE SÖZSÜZ NEZAKET - 103 - Resim 2: Saygılı ve Sevecen Beden Dili Resim 3: Saygı ve Sevecen Beden Dili Resim 4: Güneş’e Tapınma (Hoppal 2013: 58)


Utku IŞIK - 104 - Resim 5: Yıkılantaş’ta Ayin Panosu (Somuncuoğlu 2012) Resim 6: Şamanlar ve Yardımcı Ruhları (Hoppal 2013: 65) Resim 7: Güneş Başlı Adam (Somuncuoğlu 2008: 317)


ESKİ UYGUR TÜRKÇESİNDE SÖZSÜZ NEZAKET - 105 - Resim 8: Seçkin Sınıftan Kadın ve Tanrı (Gulacsi 2001) (Akt., Zeren 2015: 277) Resim 9: Bodhisattva Avalokiteşvara (Bartholomew 2010) (Akt. Zeren 2015: 370)


Utku IŞIK - 106 - Resim 10: Mandala (e-MAN) (Akt. Tokyürek 2018a: 177) Resim 11: Hristiyanlıkta Tanrı’ya dua ve lütfun kabulü (e- EVO) Resim 12: Saygı ifadesi olarak yüz üstü yatma (e- TW) Resim 13: Müslümanlıkta Dua Ederken


ESKİ UYGUR TÜRKÇESİNDE SÖZSÜZ NEZAKET - 107 - Resim 14: Kabe’de İbadet Eden Müslümanlar (e-HAC) 8. Taranan Metinlerin Kısaltma ve Kaynakçaları AY II KAYA, Ceval (2020). Uygurca Altun Yaruk. Ankara: TDK. AY IV TOKYÜREK, Hacer (2018b). Altun Yaruk Sudur IV. Tezginç (Karşılaştırmalı Metin Yayını). Ankara: TDK. AY VI AYAZLI, Özlem (2012). Altun Yaruk Sudur VI. Kitap. İstanbul: TDK. AY VII ÇETİN, Engin (2020a). Altun Yaruk VII. Kitap. Ankara: TDK. AY VIII ÇETİN, Engin (2020b). Altun Yaruk VIII. Kitap. Ankara: TDK. AY X GULCALI, Zemire (2021). Altun Yaruk Sudur X. Kitap. Ankara: TDK. BT III TEZCAN, Semih (1974). Das Uigurische Insadi-Sūtra: Berliner Turfantexte III. Berlin: Akademie-Verlag.


Utku IŞIK - 108 - BT VIII KARA, Georg; ZIEME, Peter (1977). Die Uigurischen Übersetzungen Des Guruyogas Tiefer Weg von Sa-skya Paṇḑita und der Mañjuśrīnāmasaṃgīti: Berliner Turfantexte VIII. Berlin: Akademie Verlag. BT XVIII ZIEME, Peter (1996). Altun Yaruk Sudur: Berliner Turfantexte XVIII. Berlin: Brepols. BT XXXVII WILKENS, Jens (2016). Berliner Turfantexte XXXVII (I), Turnhout: Brepols, BT XXXVII WILKENS, Jens (2016). Berliner Turfantexte XXXVII (II), Berlin: Brepols. ETŞ ARAT, Reşit Rahmeti (1991). Eski Türk Şiiri. Ankara: Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Tarih Kurumu Yayınları. EUDDM AYAZLI, Özlem (2016). Eski Uygurca Din Dışı Metinlerin Karşılaştırmalı Söz Varlığı. Ankara: TDK. Hu. ÖZBAY, Betül (2014). Huastuanift-Manihaist Uygurların Tövbe Duası. Ankara: TDK. IrkB TEKİN, Talat (2013). Irk Bitig. Ankara: TDK. İKPÖ HAMILTON, James Russell (1998). İyi ve Kötü Prens Öyküsü (Çev. Vedat Köken). Ankara: TDK. KT ERCİLASUN, Ahmet Bican (2016). Türk Kağanlığı ve Türk Bengü Taşları. İstanbul: Dergâh Yayınları. Kuanşi TEKİN, Şinasi (1993). Kuanşi İm Pusar. Ankara: Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Tarih Kurumu Yayınları. Maitr. TEKİN, Şinasi (2019). Maytrısimit- Burkancıların Mehdîsi Maitreya ile Buluşma Uygurca İptidaî Bir Dram. Ankara: TDK. TT VII ARAT, Reşit Rahmeti (1937). Türkische Turfan-Texte VII von Dr. G. R. Rachmati. Mit Sinologischen Anmerkungen von Dr. W. Eberhard, Berlin. TT X GABAIN, Annemaire von (1959). Türkische Turfan-Texte X Das Avadana d. Dämons Atavaka. Bearb. v. T. Kowalski. Berlin: Akademie Verlag. Xuan IX BARAT, Kahar (2000). The Uygur-Turkic Biography of the Seventh-Century Chinese Buddhist Pilgrim Xuanzang IX-X, Indiana: Indiana University Uralic and Altaic Series 166. Xuan X MİRSULTAN, A. (2010). Die altturkische XuanzangBiographie X, Wiesbaden: Harrassowitz Verlag. 9. Kaynakça AĞCA, Ferruh (2020). “Eski Uygurcada Üçüncü Kişi İyelik Eki ve Dil Bilgisel Saygı Yapıları”. Semih Tezcan Kitabı (Edt. Emine Yılmaz, Nuran Tezcan, Nurettin Demir). Ankara: Nobel Akademi Yayıncılık, 107-126. AHMED, Muhammed Badea; GHAFFORI, A. A. M. (2019). Non-verbal Politeness in English Etiquette Books and Prophetic Sunnah. Journal of Univesity of Human Development. 5/3: 156-167. ARAT, Reşit Rahmeti (1937). Türkische Turfan-Texte VII. Von Dr. G. R. Rachmati. Mit Sinologischen Anmerkungen von Dr. W. Eberhard, Berlin: Akademie der Wissenschaften.


ESKİ UYGUR TÜRKÇESİNDE SÖZSÜZ NEZAKET - 109 - BOZOK, Emrah (2018). “Eski Türkçede İştikaklı İkilemelerle Kurulan Deyimler”. X. Uluslararası Dünya Dili Türkçe Sempozyumu Bildiri Kitabı (Edt. Ferruh Ağca, Adem Koç). Eskişehir: Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Yayınları. BOZOK, Emrah (2021). Temizliğin Türkçesi. İstanbul: Hiper Yayıncılık. BROWN, Lucien; PRIETO, Pilar (2017). “(Im)politeness: Prosody and Gesture”. The Palgrave Handbook of Linguistic (Im)politeness (Edt. Jonathan Culpeper, Michael Haugh, Daniel Z. Kadar). Londra: Palgrave Macmillian, 357-379. BROWN, Penelope; LEVINSON, Stephen (1987). Politeness: Some Universals in Language Usage. Cambridge: Cambridge University Press. BÜTÜNER, Şahin (2022). “Ateş Kültü Bağlamında Anadolu’da Tütsü Geleneği”. RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, 31: 975-983. CAFEROĞLU, Ahmet (2015). Eski Uygur Türkçesi Sözlüğü. İstanbul: TDK. CLAUSON, Gerard (1972). An Etymological Dictionary of Pre-ThirteenthCentury Turkish. Oxford: Oxford University Press. CRYSTAL, David (2008). A Dictionary of Linguistics and Phonetics. Oxford: Blackwell Publishing. COOPER, Ken (1989). Sözsüz İletişim. İstanbul: İlgi Yayıncılık. DARWIN, Charles (2001). İnsan ve Hayvanlarda Beden Dili. İstanbul: Gün Yayıncılık. DOKRAS, Srishti; DOKRAS, Uday (2020). “Bindi as a Symbol of Creation”. Journal of Indo-Nordic Authors Collective. (academia.edu/43058915/The_Bindi_as_a_symbol_of_creation) ERCİLASUN, Ahmet Bican (2000). “L, N, R’den Sonra Niçin T?”. Belleten, 48/2000: 191-194. ERCİLASUN, Ahmet Bican; AKKOYUNLU, Ziyat (2014). Dīvānu Lügāti’tTürk. Ankara: TDK. GÜNDOĞDU, H. Meltem; ÖZKÖK, M. Korhan (2017). “Antik Kentlerde Fonksiyonel Yapılanma Özellikleri ile Mekânın Biçimlenme Özellikleri Arasındaki İlişki: Pompeii Kenti Örneği”. Art-Sanat Dergisi, 8: 51-72. HOPPAL, Mihaly (2012). Şamanlar ve Semboller Kaya Resmi ve Göstergebilim. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları. IMAMOVA, Holida (2016). “Türkçe ve Özbekçede Nezaket Anlatan Paralinguistik (Dil Ötesi) Olayların Mukayeseli Çözümlemesi”. Turkish Studies. 11/10: 333-342. IŞIK, Utku (2022). Eski Uygur Türkçesinde Nezaket İfadeleri. Çanakkale: Paradigma Akademi. JUMANTO Jumanto; RİZAL, Sarif Syamsu; NUGROHO, Raden Arief (2017). “Acting the Intangible: Hints of Politeness in Non-Verbal Form”. English Language Teaching, 10/11: 111-118. KARAAĞAÇ, Günay (2013). Dil Bilimi Terimleri Sözlüğü. Ankara: TDK. MATSUMOTO, David; HWANG, Hyi Sung (2020). “Yüz İfadeleri”. Sözsüz İletişim Bilim ve Uygulamaları (Edt. David Matsumoto, Mark G. Frank, Hyi


Utku IŞIK - 110 - Sung Hwang), (Çev. Meliha Tuzgöl Dost, Ahmet Metin). Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık. ÖZDEMİR, Metin (2017). Hitabet Güzel ve Etkili Konuşma Sanatı. Ankara: Altınordu Yayınları. PELECKIS, Kestutis; PELECKIENE, Valentina; PELECKIS, Kestutis (2015). “Nonverbal Communication in Business Negotiations and Business Meetings”. International Letters of Social and Humanistic Sciences. 62: 62- 72. POLAT, Ülkü (2020). “Eski Uygur Türkçesinde Sebep Bildiren tıltag ve ugur Sözleri Hakkında”, Türkbilig, 39: 81-94. SENOWARSITO; TARJANA Sri Samiati; NURKAMTO Joko (2016). “Politeness of Non-Verbal Interaction in EFL Classrooms”. International Seminar Prasasti III: Current Research in Linguistics, 682-688. SOMUNCUOĞLU, Servet (2008). Sibirya’dan Anadolu’ya Taştaki Türkler. İstanbul: Güngör Matbaacılık. SOMUNCUOĞLU, Servet (2012). Damgaların Göçü- Kurgan Ankara Güdül Kaya Resimleri. İstanbul: İletişimce. ŞEN, Serkan (2021). “Dīvānu Lugāti’t-Türk’te Beden Dili”. Ayagka Tegimlig Bahşı: Festschift in Honor of Marcel Erdal (Edt. Irina Nevskaya, Hatice Şirin, Ferruh Ağca), Harvard University. TOKYÜREK, Hacer (2018a). “Budist Uygur Metinlerinde Mandal Kılmak Töreni Üzerine”, Türkiyat Mecmuası, 28/1: 163-178. WILKENS, Jens (2021). Handwörterbuch des Altuigurischen. Göttingen: Universitetverlag Göttingen. ZEREN, M. Ebru (2015). Maniheizm ve Budizm’in Uygurların Kültür Hayatına Etkileri. Doktora Tezi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi. 10. İnternet Kaynakları e-BBC = https://www.bbc.com/news/uk-46196229 e-EVO = (https://www.evolutivity.info/post/672998423013851136/mudra-inchristianity) (Erişim Tarihi: 23.05.2023) e-HAC = https://hacumreegitim.hac.gov.tr/ (Erişim Tarihi: 02.06.2023) e-MAN = https://en.wikipedia.org/wiki/Mandala# (Erişim Tarihi: 22.06.2023) e-JAND = https://jandarmaforum.com/tr/viewtopic.php?t=46 (Erişim Tarihi: 28.06.2023) e-TW = https://twitter.com/yoruba_learn/status/1143487030804013058 (Erişim Tarihi: 30.06.2023)


“MANAV” SÖZCÜĞÜ HAKKINDA1 Seçkin UYSAL* Özet: Çoğunlukla Kuzeybatı Anadolu’da yaşayan ve Manav olarak adlandırılan Türk topluluğunun kökeni bilimsel ve popüler kültür çevrelerinde çokça tartışılmaktadır. Bu tartışmaların temel çıkış noktasını Manavların Osmanlı Beyliği’nin ilk yayılma bölgelerinde ve Eski Bizans Tekfurluk bölgelerinden elde edilen topraklarda yaşayıp tarımla uğraşmaları oluşturur. Dilsel bakımdan Manav kelimesi de bugüne kadar tartışmaya açık kalmış ve kelimenin kandırıcı bir etimolojisi henüz yapılmamıştır. Bazı araştırmacılar kelime başı /m/ ünsüzünden ve Yunanca/Rumca’daki manavis kelimesinin mevcudiyetinden dolayı kelimenin Türkçe olmadığı kanaatindedirler. Bazı araştırmacılar ise kelimenin etimolojisi ile ilgili görüş belirtmemişlerdir. Kelime etimolojisindeki bu boşluktan dolayı topluluk farklı disiplinlerde de farklı yorumlara sebebiyet verme imkânına sahiptir. Öte yandan manav kelimesinin Kırgızca manap kelimesinin fonolojik değişikliğe uğramış biçimi olduğunu savunan da çoktur. Kelime başındaki /m/ ünsüzünün gösterme edatı (muna/mına)nın ilk sesi olduğu ve bu gösterme edatının +(A)GUn topluluk isimleri yapan bir isimden isim yapma eki, +ki aitlik eki veya bu işaret zamiri ile genişletilmiş veya pekiştirilmiş olabileceğini ispat eden pek çok tanık kelime Çağdaş Türk dil ve diyalektlerinde mevcuttur. Manav kelimesindeki yerli(lik) anlamı her üç ihtimaldeki etimolojiye uygun düşmektedir. Bu çalışmada son yılların en çok tartışılan meselelerinden biri olan Manav kelimesinin etimolojisi üzerinde görüşler belirtilmiş, çalışmanın sonunda kelimenin etimolojisindeki üç muhtemel morfonolojik yapı üzerinde durulmuştur. Anahtar kelimeler: Manav, Yerli, Türkçe, Etimoloji About the Word “Manav” Abstract: Roots of Manav society living mostly in the Northerwest territory of Anatolia is discussed in the scientific and popular culture stream. Basic existance of these discussions come from Manavs has lived in the Old Byzantium feodal landlords’ territory and have practised farming. Accroding to the linguistics perspective Word of manav has been discussed over the years and has not been explained satisfacted etymological explanation. Some investigators do not accept that Word is Turkish because of initial consonant /m/ in the Word. On the other hand 1 Bu makale 2022 tarihinde 4. Uluslararası Türkoloji Araştırmaları Sempozyumu’nda çevrimiçi olarak sunulmuş ve söz konusu sempozyumun aynı yıl bildiri kitabında yayımlanmış çalışmanın gözden geçirilmiş ve genişletilmiş halidir. * Dr. Öğr. Gör. Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi Yabancı Diller Yüksekokulu, [email protected] ORCID: 0000-0001-7315-7429 Türk Kültürü: YIL / YEAR 2023, CİLT / VOLUME 17, SAYI / ISSUE 2, S / P. 111-119. Araştırma Makaleleri / Research Articles Makale Geliş Tarihi: 23. 08. 2023 - Makale Kabul Tarihi: 07. 10. 2023


Seçkin UYSAL - 112 - some investigators has not explained their opinions on this Word. Because of lack of etymological explanation this society can be interpreted in the other disciplines. In the other perspective manav has mentioned coming from Kyrgyz manap that changed structure. It is avaliable evidance in Turkic languages and dialects that initial consonant of demonstrative proposition (muna/mına) is /m/ and this demostrative proposition most likely to enhanced or widened by denominal suffix +(A)GUn or the pronominal suffix +ki or demostrative pronoun bu/o. Etymologies of all three possibilities are available for meaning of loca(ity). In this study, etymogoly of Manav was suggested that one of the most controversial discussed issue, the end of study three possible morphonological structure was mentioned fort his Word. Key words: Manav, Local, Turkish, Etymology Giriş Çoğunlukla Kuzeybatı Anadolu’da yaşayan ve Manav adıyla bilinen köylü Türk halkı hem adları hem de kökenleri en çok spekülasyona maruz kalan topluluklardan biridir. Bunun sosyolojik temelinde Manavların yüzyıllardır (veya her zaman) yerleşik hayatı benimsemeleri, tarihsel temelde Manavların Eski Bizans Tekfurluk bölgelerinde yaşıyor oluşları, dilsel açıdan da Yunanca/Rumca meyve, sebze satan kişi; meyve, sebze satılan dükkân anlamında manavis kelimesinin bulunmasıdır. Ancak unutulmamalıdır ki bir imparatorluk mirasçısı olan Türkiye halkı yaşadığı bazı sosyolojik ve tarihî olaylar neticesinde çeşitli topluluklara birtakım adlar isnat etmiştir. Bu adlar çoğu zaman bir etnik kimlikten değil, toplulukların geçmişten getirdikleri yaşam tarzlarından ve yaşadıkları göç, yerdeğiştirme(me) gibi sosyolojik olaylardan meydana gelir. Yörük, Muhacir ve Manav adlandırmaları bunlardan birkaçıdır. Manavların kökeni ve Manav topluluğunu oluşum ile ilgili üç temel görüş vardır. Bunlardan ilki Manavları 1071 öncesinde de Anadolu’da yaşayan, Bizans ordusuna bağlı paralı askerlik yapan Türklere bağlar (Doğru, 2017: s. 16). Bunlar Osmanoğlu Beyliği hakimiyetini artırdıkça soydaşlarına entegre olmuşlardır. İkinci görüş Manavları 1071’in hemen akabinde Anadolu’yu yurt tutan Türk kitlesi olarak gören görüştür. Bunlardan toprağa bağlı kalıp ziraat yapanlar Manav, göçebe hayvancılığı devam ettirenler Yörük adıyla anılmış ve anılmaktadır (Taştan, 2015: s. 4-6; Bilyaz, 2019: s. 10). Üçüncü görüş ise Türklerin tarımla uğraş(a)mayacakları, dolayısıyla Manavların da ancak ve ancak Eski Tekfurluk sakinleri olan ve sonradan İslamiyet’e geçen Rumların torunları olduğu görüştür. Oysaki ne Anadolu’nun Türk yurdu olma sürecinde ne de ardından Osmanoğlu Beyliği’nin topraklarını genişlettiği yüzyıllarda bölgede kayda alınmış herhangi bir toplu din değiştirme olayı ya da buna delil teşkil edecek herhangi bir tarihî veri yoktur. Rum veya başka etnisiteden İslamiyet’e geçen Ortodoks Hıristiyan toplulukların var olduğu Vryonis (1971: s. 402) ve Golden (1992: s. 12, 356) gibi araştırmacıların varsayımlarıdır. Ancak Sümer’in kısmen de olsa bir din değiştirme ve Türkleşme sürecinin


“MANAV” SÖZCÜĞÜ HAKKINDA - 113 - mevcut olabileceği gerçeğini dile getirdiğini belirtmek gerekir (Sümer, 1947: 576, 577). Ancak bu durum bütün bir topluluğu kapsayacak kütlede olmuş olamaz. Bu bağlamda tarihî verilerin yetersizliği ile birlikte konuyu tarihçilere bırakarak Manav kelimesi üzerine Türkoloji disiplini ile eğilmek pek çok şeyi açıklığa kavuşturacak düşüncesindeyiz. “Manav” Sözcüğü Üzerine Görüşler Konunun dilsel boyutta incelenmesine çeşitli araştırmacıların Manav kelimesini ne şekilde izah ettiklerine bakarak başlayabiliriz. Manavlarla ilgili ilk yazılı belgenin bostancı anlamında Şeyhülislam Esad Efendi’nin Lehçetü’l Lugât (1732) adlı eserinde kullanıldığı belirtilmiştir (Nişanyan, 2004’ten aktaran Altıntaş, 2009: s. 3). Doerfer (1963: s. 22) söz başı dudak ünsüzü /m/’den dolayı sözcüğün Türkçe olamayacağı görüşündedir. Buna ilaveten sözcüğün meyve, sebze tüccarı anlamına geldiğini ve Küçük Asya Türklerinin ironik adı olduğunu belirtmiştir. Räsänen (1969: s. 325) meyve, sebze tüccarı anlamının yanında sözcüğün Yunanca ve Farsça’da da aynı anlama geldiğine işaret ermiştir. Ülken, Sosyoloji Sözlüğü (1969:s. 193)nde Manavları, Batı Anadolu’ya dışarıdan gelen (göçmen/muhacir) ve göçebelikten yerleşmiş (Yörük) nüfus dışında eskiden yerleşik bulunan köylüler olduğunu, onların bir memleketten çıkmayan, devamlı olarak orada oturan hareketli nüfusa karşı yerini hiç değiştirmeyen, ilkel olsun olmasın, bir memleketin asli halkı olarak ifade etmiştir. Andreyçin (1976: 435) Bulgarca-Türkçe Sözlüğü’nde Küçük Asya’da yaşayan Türk anlamını vermiştir. Tuğlacı (1978: 1842) Okyanus Sözlük adlı eserinde sözcüğün Yunanca manavis’ten geldiğini belirterek sözcüğe iki anlam verir: 1. Yaş meyve ve sebze satan dükkâncı (İng. Fruiterer, fruiteress, fruit seller, vegetable man) 2.sosy. Batı Anadolu’ya dışarıdan gelen (göçmen) ve göçebelikten yerleşmiş (yörük) dışında eskiden yerleşmiş. Türkiye’de Halk Ağzından Derleme Sözlüğü (THADS, 1979: s. 3117)nde kelimeye: (I) Tahıl satıcısı, (II) 1. Mavi gözlü kimse 2. Tutuk konuştuğu için sözleri anlaşılamayan (Kandıra) 3. Akılsız, ahmak (Çepni) (III) 1. Anadolulu 2. Oturduğu yerin yerlisi olmayıp başka yerden gelen, göçmen (Akyazı, Sakarya) (Serik, Antalya) 3. Yörük (Fındıklı, Gönen) 4. Yerli halk (en çok bunda hem fikirler) (IV) Bahçeleri sulama işini yöneten su dağıtma görevlisi anlamları verilmiştir.


Seçkin UYSAL - 114 - Ekdoseis ve Tsigarida’nın hazırladığı İngilizce-Yunanca, Yunanca-İngilizce Sözlük’te (1983, 105). Manav maddesi: Οπωροπώλης (oporopolis), μανάβης (manavis) “manav”; μανάβικο (manaviko) “manav (dükkân)” şeklinde açıklanır. Doğan (1990: s. 300) manav sözcüğünü; köylülere verilen ad veya yerli halk, yerleşik Türk/Türkmen topluluğu ya da yerli olan, muhacir olmayan şeklinde açıklar. Eyüpoğlu (1998: 220) sözcüğün Rumca Manavis (sebze yemiş satan)ten [Manav…Manavikon: manav dükkânı] geldiğini söyler. Türkdoğan (1999: s. 437) manav maddesinde: Bir yere sonradan gelenleri, yerleşik olanlardan ayırmak için kullanılan bir terim açıklaması yapar. Parlatır (2006: 1009) sözcüğün Yunanca olduğu görüşündedir: 1. Taze yemiş satan dükkân 2. mec. Köylü, görgüsüz kimse 3. mec. Arap, Zenci. Çağbayır (aktaran Erol, 2014: s. 26), Orhun Yazıtlarından Günümüze Türkiye Türkçesinin Söz Varlığı adlı sözlüğünde kelimenin Yunanca manavis’ten geldiğini belirtir ve kelimenin dört anlamını açıklar: 1. Yaş meyve ve sebze satan kimse 2. Bu tür sebze ve meyvelerin satıldığı dükkân 3. Sebze ve meyve yetiştiren kimse; bahçıvan 4. Türkler Anadolu’ya geldikleri sırada göçebeliği bırakarak yerleşik hayata geçen ve tarımla geçimini sağlayan Türkmenlere verilen ad. Hüseyin Kazım Kadri (aktaran Erol, 2014: s. 26), Türk Lügati Türk Dillerinin İştikakı ve Edebi Lügatler adlı kitabında: Taze yemiş satan esnaf, tahkir manada Anadolu Türkü açıklamasında bulunur. Akbaşak (2020: 65): kelimeyi (Μαναβής ο [manavis]): a. Rumca 1. Meyve ve sebze satan yer 2. Meyve ve sebze satan kişi şeklinde izah eder. Nişanyan (2021: s. 556-557) özel isim olarak Anadolu’da sebze tarımıyla uğraşan bir halk grubu (Yörük zıddı) açıklamasının ardından kelimenin Orta Asya Türkçesine dayandırılamayacağı görüşündedir. Manav kelimesinin anlamı ile ilgili çeşitli görüşler ileri sürülmüş olsa da kelimenin etimolojisi ile ilgili henüz kandırıcı bir açıklama yapılmamıştır. Bundaki en büyük neden hiç şüphesiz kelimenin dudaksıl /m/ ünsüzü ile başlıyor olmasıdır. Bu etimolojik izah boşluğu ve kelimenin Türkçe olması gerektiği hissiyatı ile sosyal medya mecralarında ve popüler kültürde kelimenin Kırgızca manap “ağa, bey (Kırgız feodal kabilelik üst tabakasının mümessili)” (Yudahin, 1998: 551), Yakutça manā “ay.” (Vámbéry, 1972: s. 233) kelimesine dayandırıldığı görüş (Yaşa, 1999: 290; Narin, 2018: s. 27) sıklıkla tekrar edilmektedir.


“MANAV” SÖZCÜĞÜ HAKKINDA - 115 - Manav kelimesinin Kırgızca manap’tan geldiğini kabul edecek olursak daha önce bir *manab kelimesi tasarlamamız gerekir. Hiçbir Tarihî Türk dilinde *manab, *manap veya *manaw kelimesi bulunmamasına rağmen Türkçenin yaygın ses değişmelerinden kelime sonu /-b/ > /-w/ > /-v/ değişmesi üzerinde durulabilir: Orh. T. sab “söz” > OT. saw >TT. savcı < sav-cı, Orh. T. ab “av” > OT. aw > TT. av, Orh. T. seb- “sevmek” > OT. sew- TT. sev-; ET. eb “ev” > Har. ew > Çağ, TT. ev. Böyle bir fonolojik gelişim manav kelimesi için kabul edilse bile Tarihî Türk dillerinde manaw biçiminin tanıklamaması, üstelik manav kelimesinin meyve, sebze yetişticisi/satıcısı; yerli anlamının Kırgızca mevki, rütbe ifade eden manap kelimesinin kavramsal içeriği ile örtüşmemesi şimdilik bu görüşe ihtiyatlı davranmamız gerektiğini gösteriyor. Diğer Çağdaş Türk dillerinde meyve, sebze satıcısı anlamındaki kelimeler ise zaten çok farklıdır: Az. sebzevatçı, göyetissatan, Bşk. yelişse hatıvsı, Kaz. kök satuvçı (Ercilasun vd. 1991: 558). Ancak yine de Tarihî ve Çağdaş Türk dillerindeki bazı yapılar ve yapısal değişiklikler bu kelimenin etimolojisi içi kandırıcı deliller sunacak niteliktedirler. Bilindiği gibi Türkçe kelimelerde işaret zamirleri, soru edatları ve gösterme edatları (yer işaretleyicileri) hariç dudaksıl /m/ ünsüzü kelime başında bulunmaz (Clauson 2008). Soru edatlarının bu kelime ile bir ilgisi söz konusu değildir. Çağdaş Türk dillerinde bu(l) işaret zamirinin farklı çekimleri ile beraber ortaya çıkan üç (bun ~ mun ~ mın) sesli biçimlerindeki /n/ ünsüzü sözcüğün Türk dillerinde 1. ve 2. teklik şahıs zamirlerindeki /n/ ile aynı işlevdeki teklik ve sahiplik göstergesidir (Kononov, 1980: s. 164). Samoyloviç (1916: s.44)’e göre bu /n/ sesi analoji yoluyla ortaya çıkmıştır. TT., Az., Gag. ve Krm. Tat., Tkm, Özb., Yak. mun+hâl eki yapılarının Kır., Alt. Şor.’da [krş. po-ġa ~ po-ġo ‘buna’ (Babatürk, 2016: 709)] olmayışı Doerfer (1977)’e göre diyalekt varyasyonlarına bağlıdır. Tenişev (1988: s. 227) ise bu durumun Ön Türkçenin dağılmadan önceki son evresine, yani Geç Ön Türkçe Dönemine tekabül ettiği görüşündedir. Tarihî ve Çağdaş Türk dillerindeki farklı varyasyonlarıyla işaret zamirlerinin ilk biçimleri şimdilik sadece tasarlanabilse de onların gösterme edatlarıyla kurdukları dil yapıları mevcuttur. Sonuç ve Değerlendirmeler Bazı Türk dil ve diyalektlerinde ma(na) ~ mı(na) yer işaretleyicileri (gösterme edatları) bu(l) ve o(l)(Kır.al) işaret zamiriyle pekiştirilirler: Doğu Türk. mawu (< mana +bu ) ‘işte bu, bu’, Kır. mabu (<mana+bu) ‘işte bu, bu’, Özb. mana bu boşka gal “(işte) bu tamamen başka bir konu” (Abdurahimov, 2008: s. 110), Gag. ma bu ‘işte bu’, Alt. ma ol ‘işte o’, Krç. Blk. (diy.) mına bıl ‘işte bu’, mavu < *mana + bu; sözcük kökünde m~b nöbetleşmesi (Räsänen 1957: 28), (Kotviç 1962: 149), (Şçerbak, 1977: s. 130), (Abdurahimov 2008: 110) meydana gelmiştir. mana ~ mına gösterme edatının o işaret zamiri ile pekiştirilmesi [mana o ~ mına o] yapısını ortaya çıkarmıştır ki bu yeni yapının işte tam burası, tam bu yer gibi anlamlar içerdiği bu gövdenin yapısından anlaşılıyor: manna “burası, bu yer”, “bu taraf” (Aksenova vd.,, 1992: s. 45).


Seçkin UYSAL - 116 - Yukarıdaki tüm yapıları hatırda tutarak Özb. diy. manov < mana bu “işte/tam buralı”, anov < anau “işte/tam oralı” (Curayev, 1964: s. 107) ve Yak. mannaaġı ‘(işte tam) burada yaşayan; yerli, buralı’ (Böhtlingk, 1851: s. 471), (Haritonov 1982: 163), (Vasiliev 1995: 302), (Sleptsova 2009: 217) [krş. Dolg. manna ~ mannı “burada, buraya, orada’ mannakān ‘tam burada’< manna + kan ‘i.i.y.e’ (Stachowski, 1993: s. 175) kelimeleri üzerinde durmak gerekir ki bu durum artık TT.’deki manav kelimesinin ma(na) ~ mı(na) yer işaretleyicileri (gösterme edatları)nden türediği belli olduğu anlamına gelmektedir. Bu noktada sorulması gereken yegâne soru bu gösterme edatlarının belirli zamanlarda, belirli diyalekt dallanmalarında diğer biçim birimlerle genişletiliyor olup olmadığıdır. Bu noktada da bazı Türk dillerinde gösterme edatlarının +kan (<+(A)GUn) topluluk adları türeten ek ile (bkz. Erdal, 1991: s. 261; Şakar, 2015: s. 1804) (Dolganca’daki mannakān gibi), KB’deki munu “gösterme edatı” + ki “atilik eki” yapısındakine benzer şekilde (Yakutçada’ki mannaaġı gibi) [bkz. Sev, 2015: s. 32]2 veya bazılarının bu, o işaret zamirleriyle (TT. manav, Özb. diy. manov gibi) genişletilmiş olabileceği mümkündür: 1. manav < managı < manna+gu; 2. manav < manna+gı < manna+ki /AgU/ ses grubunu /Av/’a değişmesi Tarihî Türk dillerinden görülen yaygın bir morfonolojik olaylardan biridir: Çağ. birev < biregü “her biri” (Hatiboğlu, 1981: s. 24, 34, 83, 84), (Eckmann, 1988: s. 279), (Erdal, 1991: s. 62-165), (Karamanlıoğlu, 1994: s. 8), (Gülsevin, 1997: s. 17), (Eraslan, 2012: s. 93, 94). 2. manav < manao / manab < man(n)a bu/o gelişmesinde ünlü birleşmesi krş. abo(v) ünlemi veya son ses /- b/’nin /-v/ (<-w)’ye değişmesi mümkündür. Her üç ihtimalde de TT.’deki manav kelimesinin birinci anlamının yerli olduğu meyve, sebze yetişticisi/satıcısı anlamının sonradan ortaya çıktığı anlaşılıyor Sonuç olarak diyebiliriz ki manav kelimesi Türkçedir ve kelime Yunanca/Rumcaya manavis biçiminde geçmiştir. KISALTMALAR Alt.. Altayca ay..: aynı i.i.y.e: isimden isim yapma eki Az.: Azerbaycan Türkçesi Bşk.: Başkurtça Çağ.. Çağatayca Dolg.: Dolganca diy.: diyalekt Doğu Türk.. Doğu Türkistan Gag.. Gagauzca Har.: Harezm Türkçesi 2 KB’de munu gösterme edatının ḳı aitlik ekli kullanımlar da mevcuttur: Munuḳı barır men bu kün aḍrılıp (İşte ben bugün yarılıp gidiyorum).


“MANAV” SÖZCÜĞÜ HAKKINDA - 117 - Kaz.. Kazakça Kır.. Kırgızca Krç.Bşk.: Karaçay-Balkarca krş.: Karşılaştırınız Krm.Tat.: Kırım Tatarcası Orh. T.: Orhon Türkçesi OT.. Orta Türkçe Özb.: Özbekçe Rum.: Rumca s Sosy.. Sosyolojik Şor.: Şorca Tkm.: Türkmence TT.: Türkiye Türkçesi Yun.: Yunanca KAYNAKÇA Abdurahimov, M.M. (2008). Uzbeksko-Russkiy i Russko-Uzbekskiy Slovar’, Izdatel’stvo “Fan” Akademii Nauk Respubliki Uzbekistan. Akbaşak, S. H. (2020). Yunancadan Türkçeye Geçmiş Alıntı Sözcüklerde Görülen Ses Olayları Üzerine Bir İnceleme. (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Balkan Araştırmaları Enstitüsü, Edirne. Aksenova, Ye. Ye.; Beltyukova, N. P.; Koşeverova, T. M. (1992). Slovar’ Dolgansko-Russkiy i RusskoDolganskiy, Sankt-Peterburg: Otdeleniye İzadatel’stvo “Prosveshcheniye”. Altıntaş, P. D. (2009). Eskişehir Manavlarının Müzik Kültürü. (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Haliç Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türk Müziği Anasanat Dalı, İstanbul. Andreyçin, L. vd. (1976). B’lgarski T’lkoven Reçnik, Sofiya: NAUKA Izkustvo. Babatürk, S. (2016). Şor Türkçesi. (Yayımlanmamış Doktora Tezi). Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türkoloji Anabilim Dalı, Bişkek. Bilyaz, B. (2019). Kocaeli Kandıra Ağzı. (Yayımlanmamış Yüksek Lisams Tezi). Balıkesir Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı, Balıkesir. Böhtlingk, O. v. (1851). Über die Sprache der Jakuten: Grammatik, Text und Wörterbuch, St. Petersburg. Clauson, G. (2008). Türk Dillerinde Söz Başı Dudak Sesleri (Çev. Özkan Öztekten), Dil Araştırmaları Dergisi, Sayı: 2, Bahar 2008, ss. 129-136. Curayev, B. (1964). Uzbek Tilining Şaḫrisabz Şevasi (Fonetik-Morfolojik Oçerk). Uzbekiston SSR “FAN” Naşriyati.


Seçkin UYSAL - 118 - Doerfer, G. (1963). Türkische und Mongolische Elemente im Neupersischen Band XVI, Akademie der Wissenschaften und der Lietaratur, Wiesbaden: Franz Steiner Verlag GMBH. Doerfer, G. (1977). Das Chorasantürkische. TDAY-Belleten, Ankara: TDK Yayınları, ss. 127-204. Doğan, M. (1990). Büyük Türkçe Sözlük, İstanbul: Rehber Yayınları. Doğru, F. (2017). “Eskişehir İli Manav Ağızlarının Genel Özellikleri”, Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi, Sayı 6/2, ss. 828-846. Eckmann, J. (1988). Çağatayca El Kitabı (Çev. Günay Karaağaç), İstanbul: Edebiyat Fakültesi Basımevi. Ekdoseis, K. ve Tsigarida, S. (1983). The Little Thesaurus, English-Greek, Greek-English Pocket Erdal, M. (1991). Old Turkic Word Formation, Vol.I, Wiesbaden. Dictionary, Leksiko Epitropis Filologou, Atina: Foreign Lanugauge Bookshop. Ercilasun, A.B. (Ed.) (1991). Karşılaştırmalı Türk Lehçeleri Sözlüğü, Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları. Erdal, M. (1991). Old Turkic Word Formation A Functional Approach to the Lexicon: Otto Harrasowitz Verlag. Erol, İ. K. (2014). Balıkesir Merkez İlçe Manav Köyleri Halk Edebiyatı ve Folklor Derlemeler. (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Balıkesir Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı, Balıkesir. Eyüboğlu, İ. Z. (1998). Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğü, İstanbul: Sosyal Yayınlar. Golden, P. B. (1992). An Intrıduction to the History of the Turkic Peoples, Etnogenesis ans StateFormation in Medieval and Early Modern Eurasia and the Middle East, Ottoharrasowitz-Wiesbaden. Haritonov, L. İ. (1982). Grammatika Sovremennogo Literaturogo Yakutskogo Yazıka, Moskva: İzadel’stvo NAUKA. Hatiboğlu, V. (1981). Türkçenin Ekleri, Ankara: TDK Yayınları. Kononov, A. N. (1980). Grammatika Yazıka Tyurkskih Runiçeskih Pamyatnikov, VII-IX vv. Leningrad: NAUKA. Kotviç, V. (1962). İssledonaviye po Altayskim Yazıkam (Perevod s Pol’skogo), Moskva: İzdatel’stvo İnostrannoy Literaturı. Narin, R. (2018). Sakarya Türkmen/Manav Tarihi, Yedi Asırlık Bir Tarih, Adapazarı: Sakarya Yerel Kültür Derneği. Nişanyan, S. (2021). Nişanyan Sözlük Çağdaş Türkçenin Etimolojisi 6. Baskı. Liberus. Parlatır, İ. (2006). Osmanlı Türkçesi Sözlüğü, Ankara: Yargı Yayınevi. Räsänen, M. (1957). Materialien Zur Morphologie der Türkischen Sprachen, Helsinki: Studia Orientalia Edidit Societas Orientalis Fennica XXI. Räsänen, M. (1969). Versuch Eines Etymologischen Wörterbuchs der Türksprachen, Helsinki: SuomalaisUgrilainen Seura. Samoyloviç, A. N. (1916). Opıt Kratkoy Krımsko-Tatarskoy Grammatiki, Petrograd: Tip. İ. Boraganskoga, V.O. Sredniy Pr. 1-10.


“MANAV” SÖZCÜĞÜ HAKKINDA - 119 - Sev, G.İ. (2015). “Kutadgu Bilig’de Munu Gösterme Edatı”. TÜRÜK Uluslararası Dil, Edebiyat ve Halkbilim Araştırmaları Dergisi Yıl: 3, Sayı:5, s. 24-36. Serebrennikov B.A. ve Gadjieva, N.Z. (2011). Türk Yazı Dillerinin Karşılaştırmalı Tarihî Grameri (Çev. Tevfik Hacıyev ve Mustafa Öner), Ankara: TDK Yayınları. Sleptsova, P. A. (2009). Bol’şoy Tolkovıy Slovar’ Yakutskogo Yazıka, Tom VI (Bukvı L, M, N), Novosibirsk: NAUKA. Stachowski, M. (1993). Dolganischer Wortschatz, Krakow: Uniwersytet Jagiellónski. Sümer, F. (1947). “Anadolu’ya Yalnız Göçebe Türkler mi Geldi?”, Belleten Cilt XXIV, Sayı 96, 567-594. Şakar, S. Ö. (2015). “+gu, +gü Eki ve İşlevleri”, Turkish Studies, Volume 10/8, Spring 2015, s. 1801-1816. Şçerbak, A.N. (1977). Oçerki po Sravnitel’noy Morfologii Tyurskih Yazıkov (İmya), Leningrad: NAUKA. Taştan, S. (2015). Manavgat Manavları: Folklor ve Etnografyası. (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Aradahan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı, Ardahan. TDK Sözlük (1998). Türk Dil Kurumu Yayınları. Tenişev, E. R. (Red.). (1988). Sravnitel’no-İstoriçeskaya Grammatika Tyurkskih Yazıkov (Morfologiya),Moskva: NAUK THADS (1993): Türkiye’de Halk Ağzından Derleme Sözlüğü IX L-R (2. Baskı), Ankara: Ankara Üniversitesi Basımevi: TDK Yayınları. Tuğlacı, P. (1978). Okyanus Ansiklopedik Sözlük, 6. Cilt, İzmir: Cem Yayınevi. Türkdoğan, O. (1999). Etnik Sosyoloji, İstanbul: Timaş Yayınları. Ülken, H. Z. (1969). Sosyoloji Sözlüğü, İstanbul: MEB Basımevi. Vámbéry, H. (1972). Etymologisches Wörterbuch der Turko-Tatarischen Sprachen, Neudruck der Ausgabe 1878, Osnabrück: Biblio Verlag. Vasiliev, Y. (1995). Türkçe Sahaca (Yakutça) Sözlük, Ankara: TDK Yay. Vryonis, Jr. S. (1971). The Decline of Medieval Hellenism in Asia Minor and the Process of Islamization from the Eleventh through the Fifteenth Century, Berkeley-Los Angeles-London: University of California Press. Yaşa, R. (1999). Adapazarı ve Çevresindeki Manavlar, I. Sakarya ve Çevresi Tarih ve Kültür Sempozyumu (Ed. Mehmet Alpargu ve Enis Şahin), Adapazarı: Sakarya Üniv. Yayınları. Yudahin, K. K. (1998). Kırgız Sözlüğü (K-Z) (Çev. Abdullah Taymas), Ankara: TDK Yayınları


BERLINER TURFANTEXTE SERİSİ (1971-2023/ I-L. Ciltler) Buket Nur KIRMIZIGÜL ŞİMŞEK 20. yüzyılın başlarında Alman araştırma heyetleri Doğu Türkistan’a çeşitli keşif gezileri için gitmiş ve bu seferler sırasında buldukları pek çok el yazması eseri Almanya'ya getirerek bir koleksiyon oluşturmuşlardır. Çince, Hintçe, Eski Uygurca, Soğdca, Toharca, Tibetçe eserlerin, fragmanların yer aldığı bu koleksiyondaki metinlerin yayımı bugün “Berliner Turfantexte” serisi adı altında devam etmektedir. Söz konusu koleksiyondaki Eski Türkçe el yazmalarının yayımına daha önce “Türkische Turfantexte” adı altında W. Bang ve öğrencileri Annemaria von Gabain ile Reşit Rahmeti Arat tarafından başlanmıştır. Bu seri İkinci Dünya Savaşı’na kadar düzenli olarak neşredilmiş, savaştan sonra ise Almanya’nın ikiye ayrılmasının da etkisiyle yavaşlamış ve seriden üç kitap çıktıktan sonra durmuştur (Ölmez 2015: 209, Uçar 2021: 447). Savaş sonrasında 1960’lı yılların sonuna doğru György Hazai’nin girişimiyle Turfan metinlerinin yayımları için yeniden çalışmalar başlamıştır. “Berliner Turfantexte” adı altında yeniden yayımlanan bu serinin ilk kitabı 1971 yılında çıkar. Serinin 1990 yılına kadar çıkan 15 kitabı Alman Demokratik Cumhuriyeti (DDR) yayını olarak şu dizi altında neşredilir: “Akademie der Wissenschaften der DDR Zentralinstitut für alte Geschichte und Archäologie. Schriften zur Geschichte und Kultur des alten Orients. Berliner Turfantexte”. İki Almanya’nın birleşmesinden sonra ise seri sadece “Berliner Turfantexte” adı altında yayımlanmıştır. Seri, 18. cildinden itibaren artık Brepols Yayınevi tarafından çıkarılmaktadır (Ölmez 2015: 209). 1970 yılından bugüne dek 50 cildi yayımlanan bu seriye ait neşirlerin 28 tanesi Eski Türk dili ve kültürü, özellikle de Eski Uygurca metinler üzerine çalışmalardır. 21 cilt ise Turfan bölgesinde bulunan, Asya’daki Soğdca, Partça, Moğolca, Çince, Tibetçe gibi diğer dillerden kalan yadigârlarla ilgilidir. 2022’de 50. cildin 2023’te ise 48. cildin çıkmasına rağmen, Berliner Turfantexte serisinin planlanan 49. cildi ise henüz yayımlanmamıştır. Şimdiye dek neşredilen ciltlerin künyeleri ve kısa içerikleri sırasıyla şu şekildedir: BTT 1: Hazai, Georg ve Zieme, Peter (1971). Fragmente der uigurischen Version des “Jin’gangjing mit den Gathas des Meister Fu” nebst einem Anhang von Taijun Inokuchi. Arş. Gör., Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (Türkiye). E-posta: [email protected]/ ORCID ID: 0000-0003-0969-534X. Türk Kültürü: YIL / YEAR 2023, CİLT / VOLUME 17, SAYI / ISSUE 2, S / P. 121-132. Araştırma Makaleleri / Research Articles Makale Geliş Tarihi: 07.06.2023 - Makale Kabul Tarihi: 03.09.2023


Buket Nur KIRMIZIGÜL ŞİMŞEK - 122 - Burada ele alınan metin Vajracchedika-sûtra’ya dayanan, aslında Budist kanonda yer almayan, ancak Çin kanonunda yer alan bir kitaptır (Ölmez 2015: 210). BTT 2: Röhrborn, Klaus (1971). Eine uigurische Totenmesse Text, Übersetzung, Kommentar, Faksimiles. Budist bir tövbe metni olan bu eser daha sonra I. Warnke ve BTT XXV’te J. Wilkens tarafından tekrar çalışılmıştır (Ölmez 2015: 210). BTT 3: Tezcan, Semih (1974). Das uigirische Insadi-Sutra. Hazırlayanın “İnsadi-Sûtra” adını verdiği metnin sonunda bir de “Sundarî Kız” hikâyesi bulunmaktadır (Ölmez 2015: 210). BTT 4: Sundermann, Werner (1973). Mittelpersische und parthische kosmogonische und Parabeltexte der Manichäer mit einigen Bemerkungen zu Motiven der Parabeltexte von Friedmar Geissler. Maniheist kozmogoniyle ilgili 23 metnin ve ayrıca 16 kıssasın yayımlandığı çalışmada transkripsiyon, sözlük ve açıklamalar bulunmaktadır. Eser, Turfan’da bulunan Orta Farsça metinler üzerine BTT serisinden çıkan ilk yayındır (Mackenzie 1975: 454-455). BTT 5: Zieme, Peter (1975). Manichäisch-türkische Texte Texte, Übersetzung, Anmerkungen. Daha çok Maniheist Uygur çevresine ait fragmanların neşredildiği çalışmada sivil mektuplar da yer almaktadır. BTT 6: Schmitt, Gerhard - Thilo, Thomas (1975). Katalog chinesischer buddhistischer Textfragmente. Band 1. Berlin Turfan seferlerinde ele geçirilen yaklaşık 6000 parça Çince fragmanın 1071’i bu ciltte tespit edilip neşredilmiştir. Bu çalışma Çince fragmanlarla ilgili seriden çıkan ilk cilttir. BTT 7: Kara, Georg ve Zieme, Peter (1976). Fragmente tantrischer Werke in uigurischer Übersetzung. Bu çalışmada Tantrik Budizm ile ilgili Eski Uygurca fragmanlar ele alınmıştır (Ölmez 2015: 210). BTT 8: Kara, Georg ve Zieme, Peter (1977). Die uigurischen Übersetzungen des Guruyogas “Tiefer Weg” von Sa-skya Pandita und der Manjusrinamasamgiti. Yine Tantrik Budizm’e ait iki ayrı metin ele alınmaktadır (Ölmez 2015: 211). BTT 9: Tekin, Şinasi (1980). Die uigurische Übersetzung eines Werkes der buddhistischen Vaibhasika-Schule. 1. Teil : Transliteration, Übersetzung, Anmerkungen. 2. Teil: Analytischer und rückläufer Index.


BERLINER TURFANTEXTE SERİSİ (1971-2023/ I-L. Ciltler) - 123 - İki ciltten oluşan çalışmanın ilk cildinde Eski Uygurca Maitrisimit’in SengimMurtuk nüshasının transliterasyonlu metni, ikinci cildinde ise metnin dizini bulunmaktadır. BTT 10: Taube, Manfred (1980). Die Tibetica der Berliner Turfansammlung. Daha önce A. H. Francké tarafından başlatılan Tibetçe eserlerin kataloğu bu yayınla Taube tarafından tamamlanır. Turfan seferlerinde ve Trinkler koleksiyonunda bulunup II. Dünya Savaşı’nın hengamesinden bugüne kalabilen Tibetçe eserlerin kataloğunun yapıldığı bu yayında, birbirinden bağımsız parçalar hâlindeki metinlerin transkripsiyonu ve mümkünse çevirisi de verilmiştir (Maue 1982: 423). BTT 11: Sundermann, Werner (1981). Mitteliranische manichäische Texte kirchengeschichtlichen Inhalts. Mit einem Appendix von Nicholas SimsWilliams. BTT serisinin Turfan’da bulunan Orta Farsça metinlerle ilgili bu ikinci yayını da yine W. Sundermann tarafından hazırlanmıştır ve Maniheist dinî içerikli metinleri incelemektedir. Ayrıca Nicholas Sims-Williams’ın açıklamalarının yer aldığı bir ek de bulunmaktadır. BTT 12: Sims-Williams, Nicholas (1985). The Christian Sogdian Manuscript C 2. Bu metinlerin bir kısmı ilk olarak O. Hansen tarafından 1954’te Berliner Sogdische Texte serisinin ikincisi olarak neşredilmiştir. Sims-Williams’ın bu çalışması yan yana sütunlarda transkripsiyon ve çevirinin verilmesi, hemen her kelimenin gramatikal analizi ile Soğdca morfolojiye dair detaylı bilgi verilmesi, mevcut olan tüm ilgili fragmanların fotoğraflarını içermesi ve eksiksiz bir dizin sözlüğü bulunması ile önceki yayımlardaki eksiklikleri tamamlar. Yazar, bu Hristiyan Soğdca fragmanları Ermenice, Latince, Grekçe ve özellikle Süryanice paralelleri ile karşılaştırarak metnin kesintisiz bir tercümesini vermiş ve C2 olarak adlandırılan bu metnin nerdeyse orjinal nüshasını rekonstrükte etmiştir (Yoshida 1988: 146-147). BTT 13: Zieme, Peter (1985). Buddhistische Stabreimdichtungen der Uigeren. Budist çevrede oluşturulmuş Eski Uygurca şiirlerin ayrıntılı olarak incelendiği bir çalışmadır (Ölmez 2015: 211). BTT 14: Thilo, Thomas (1985). Katalog chinesischer buddhistischer Textfragmente, Band 2. 1975’te BBT 6 ile çıkan ilk cildin ardından bu ikinci ciltte çoğunluğu Mahayana Budizmi’ne ait olan 1200 Çince fragman neşredilmiştir. Fragmanların ait olduğu eserin belirlenip tanımlanması işi daha önce A. Fujieda ve ekibi tarafından 1970-1981 yılları arasında yapılmıştır (Röhrborn 1992: 236, Ecsedy 1987: 152).


Buket Nur KIRMIZIGÜL ŞİMŞEK - 124 - BTT 15: Sundermann, Werner (1985). Ein manichäisch-soghdisches Parabelbuch. Bu çalışmada 200’ün üzerinde satırdan oluşan ve içinde iki kıssa bulunan bir rulo neşredilmiştir. Oldukça parçalı hâlde ve az sayıda olan Maniheist Turfan kalıntıları içinde bu rulo bugüne dek gelebilen en uzun Soğdca metinlerden olması ve içerdiği kıssaların ayrıca yorumlarını da içermesi bakımından çok değerlidir (Klimkeit 1988: 92). BTT 16: Taube, Manfred ve Cerensodnom, Dalantai (1993). Die Mongolica der Berliner Turfansammlung. Bu çalışmada Turfan seferlerinde bulunan tüm Moğolca metinlerin dâhil edilmesi amaçlanmıştır. 14.-15. yüzyıllara tarihlenen bu metinlerin imlâ ve gramer özellikleri ile leksik özellikleri incelenmiş ve metin türleri de ele alınmıştır. Burada Tibetçeden Moğolcaya çevrilen Budist eserlerin incelenmesinde Tibetolog ve Mongolist Taube’nin oldukça önemli katkıları olmuştur (De Jong 1996: 288). BTT 17: Sundermann, Werner (1992). Der Sermon vom Licht-Nous. Eine Lehrschrift des östlichen Manichäismus. Edition der parthischen und soghdischen Version. Doğu Maniheizmi’ne ait bir vaaz metninin Partça ve Soğdca versiyonlarının neşredildiği bu çalışmada, metnin diğer dillerdeki (Çince ve Eski Türkçe) nüshaları hakkında da bilgi verilmiştir. Partça ve Soğdca kelime dizininin yanı sıra ve metne dair önemli açıklamalar da çalışma da yer almaktadır (Doerfer 1994: 298). BTT 18: Zieme, Peter (1996). Altun Yaruq Sudur. Vorworte und das erste Buch Edition und Übersetzung der alttürkischen Version des Goldglanzsutra. Mit 139 Abbildungen auf 88 Tafeln. Altun Yaruk Sudur’un Belin’deki fragmanları ile birlikte I. kitabı çok yönlü ele alan bir çalışmadır (Ölmez 2015: 211). BTT 19: Sundermann, Werner (1997). Der Sermon von der Seele Eine Lehrschrift des östlichen Manichäismus. Edition der parthischen und soghdischen Version mit einem Anhang von Peter Zieme. Die türkischen Fragmente des ‘Sermon von der Seele’. Serinin 17. cildinden sonra bu çalışmada da yine Doğu Maniheizmi’ne ait başka bir vaaz metni ayrıntılı olarak işlenmiştir. Part dilinde metnin ismi “Gyan Wifras” olduğu için çalışmaya da “Ruhun Vaazları” anlamında “Der Sermon von der Seele” adı verilmiştir. Daha önce 1960’ta M. Boyce tarafından “işnôhr metinleri” olarak kataloglanan ve yayımlanması planlanan bu vaaz metinleri planladığı gibi yayımlananamamıştır. Nihayet BTT serisinde W. Sundermann’ın çalışmalarıyla bu gerçekleşmiştir. Çalışmada söz konusu vaaz metninin Eski Uygurca versiyonu da Peter Zieme tarafından eklenmiştir (Yoshida 1999: 161).


BERLINER TURFANTEXTE SERİSİ (1971-2023/ I-L. Ciltler) - 125 - BTT 20: Zieme, Peter (2000). Vimalakirtinirdesasutra. Edition alttürkischer Übersetzungen nach Handschriftfragmenten von Berlin und Kyoto. Mit einem Appendix von Jorinde Ebert. Ein Vimalakirti-Bildfragment aus Turfan. Vimalakīrtinirdeśa-sūtra’nın Eski Uygurca fragmanlarının toplu yayımını içerir. Çalışmada Uygurca-Çince dizinin yanı sıra, çok yararlı ve kullanışlı bir de Çince-Uygurca dizin bulunmaktadır (Ölmez 2015: 212). BTT 21: Wilkens, Jens (2001). Die drei Körper des Buddha (trikaya). Das dritte Kapitel der uigurischen Fassung des Goldglanz-Sutras (Altun Yaruk Sudur) eingeleitet, nach den Handschriften herausgegeben, übersetzt und kommentiert. Altun Yaruk Sudur’un II. kitaba ait ilk bölümünü (Altun Yaruk Sudur 3. bölüm) ele alan bir çalışmadır. Çalışmada üç etöz “üç vücut” konusu Çince metnin yanı sıra Moğolca versiyonu da kullanılarak ayrıntısıyla ele alınmaktadır. Altun Yaruk’un bütün hâlindeki St. Petersburg nüshası ile beraber Berlin’deki ilgili fragmanların tamamı da çalışmada ele alınmıştır (Ölmez 2015: 212). BTT 22: Reck, Christiane (2004). Gesegnet sei dieser Tag. Manichaeische Festtagshymnen Edition der mittelpersischen und parthischen Sonntags-, Montags- und Bemahymnen. Maniheizm’de kutsal olan ve günah çıkartılan günler bulunmaktadır. Bu çalışmada bu kutsal Pazar, Pazartesi günleri ve Bema bayramı için yazılan ilahilere ait 50 civarında Orta Farsça ve Partça fragman işlenmiştir. BTT 23: Zieme, Peter (2005). Magische Texte des uigurischen Buddhismus. Büyü ile ilgili fragmanların bir araya getirildiği bir çalışmadır. Varsa, metinlerin Çince versiyonları da çalışma boyunca göz önünde bulundurulmuştur. Çalışmanın içinde daha önce R. R. Arat tarafından neşredilen Yetikän Sudur da yer almaktadır (Ölmez 2015: 212). BTT 24: Durkin-Meisterernst, Desmond (2006). The Hymns to the Living Soul Middle Persian and Parthian Texts in the Turfan Collection. ‘Yaşayan Ruha İlahiler’, Berlin’deki Turfan Koleksiyonundan İran dillerinde Orta Farsça ve Partça metinleri, Kyoto'daki Otani Koleksiyonu'ndan iki parça ve St. Petersburg'dan bir parça ile birlikte sunar. Metinler, ritüellerinde ve kutlamalarında Orta Farsça ve Part ilahilerini kullanan bin yıl önce Orta Asya’daki Maniheist topluluğa aittir. Bu ilahiler ağırlıklı olarak Part dilindedir. Bu çalışmada önceki baskılardan farklı olarak ilahilerin biçimsel yapısına çok dikkat edilir. Baskıya kapsamlı bir giriş, notlar, eksiksiz bir sözlük ve daha önce çoğaltılmamış bölümlerin tıpkıbasımları eşlik eder. BTT 25: Wilkens, Jens (2007). Das Buch von der Sündentilgung. Edition des alttürkisch-buddhistischen Kšanti Kilguluk Nom Bitig.


Buket Nur KIRMIZIGÜL ŞİMŞEK - 126 - Daha önce hem K. Röhrborn hem de I. Warnke tarafından çalışılmış olan metin, bu ciltte J. Wilkens tarafından bütün fragmanların bir araya getirilmesiyle yeniden ele alınmıştır. İki ciltten oluşan çalışmanın ilk cildinde ana metin ve Almanca çevirisi, ikinci cildinde ise sözlük ve fragmanların transliterasyonu yer almaktadır (Ölmez 2015: 212-213). BTT 26: Kasai, Yukio (2008). Die uigurischen buddhistischen Kolophone. Budist Uygur metinlerinde rastlanan ketebe kayıtları olan kolofonlar bu çalışmada titizlikle ele alınmış, okuyuculara ve kitabı çoğalttıran hayırseverlere ait kayıtlar, şahıs adları ve tarihler dikkatle incelenmiştir (Ölmez 2015: 213). BTT 27: Durkin-Meisterernst, Desmond ve Morano, Enrico (2010). Mani's Psalms. Middle Persian, Parthian and Sogdian Texts in the Turfan Collection. Mani’nin kendi kaleminden çıktığı düşünülen ve orjinali Aramice olan iki ilahi döngüsünün Orta Farsça, Partça ve Soğdca çevirilerinin işlendiği bu eserdeki fragmanların bir kısmı ilk olarak Müller tarafından 1904’te yayımlanmıştır. Çalışmada “büyüklerin kutsaması” ve “küçüklerin kutsaması” olarak iki ilahi döngüsüne ait fragmanların transliterasyonları, İngilizce çevirisi ve tam bir sözlüğü yapılmıştır. BTT 28: Yakup, Abdurishid (2011). Prajñāpāramitā Literature in Old Uyghur. Eski Uygurca Prajñāpāramitā edebiyatına ait olan, yeniden yayımları da içeren çalışma serinin Eski Uygurca metinler üzerine olan kitapları arasında ilk İngilizce yayındır (Ölmez 2015: 213). BTT 29: Kasai, Yukio (2011). Der alttürkische Kommentar zum Vimalakīrtinirdeśa-Sūtra. “Vimalakīrtinirdeśa-Sūtra’nın Eski Uygurca Yorumu”na ait parçaların ele alındığı çalışmada Uygurca-Almanca-Çince ve Çince-Uygurca dizinler de yer almaktadır (Ölmez 2015: 213). BTT 30: Sundermann, Werner (2012). Die Rede der lebendigen Seele Ein manichäischer Hymnenzyklus in mittelpersischer und soghdischer Sprache. “Yaşayan Ruhun Konuşması” adlı bu döngü ilahisi, Maniheist kanonda önemli eserlerden biridir. Çalışmada 252 beyitten oluşan metin bir kısmı daha önceden yayımlanmış 54 fragmanın bir araya getirilmesiyle yeniden kurulmuştur. Sundermann'ın vefatı nedeniyle kendisinin BTT serisine katkı sağladığı son cilt budur. BTT 31: Durkin-Meisterernst, Desmond (2014). Miscellaneous Hymns Middle Persian and Parthian Hymns in the Turfan Collection. Bu, Berlin Turfan Koleksiyonu’ndaki Orta Farsça ve Partça Maniheist ilahilerine ait çok sayıda fragmanın bir baskısıdır.


BERLINER TURFANTEXTE SERİSİ (1971-2023/ I-L. Ciltler) - 127 - BTT 32: Sims-Williams, Nicholas (2014). Biblical and other Christian Sogdian texts from the Turfan Collection. With contributions by Martin Schwartz and Williams J. Pittard. Berliner Turfantexte serisindeki bu cilt, çoğu daha önce yayınlanmamış olan Soğdca bir dizi önemli Hıristiyan metninin çeviri ve ayrıntılı yorumlarıyla birlikte baskısını içermektedir. Çalışmada özellikle Süryaniceden Soğdcaya çevrilen İncil metinleri ağırlıktadır. BTT 33: Oda, Juten (2015). A Study of the Buddhist Sūtra called Säkiz Yükmäk Yaruq or Säkiz Törlügin Yarumïš Yaltrïmïš in Old Turkic. Budist Uygur edebiyatını en erken metinlerinden biri olan Säkiz Yükmäk Sūtra üzerine J. Oda’nın bu önemli çalışması daha önce 2010 yılında Japonya'da faksimile ile birlikte yayımlanmıştır. Bu ciltteki yayımı daha önceki yayımının İngilizce olarak hazırlanmış hâlidir fakat bu 2015 yayımında faksimile bulunmamaktadır. Çalışmada Eski Uygurca üç farklı Säkiz Yükmäk nüshası her satırı alt alta gelecek şekilde karşılaştırılarak transkripsiyon ile yayımlanmıştır (Ölmez 2015: 213). BTT 34: Shōgaito, Masahiro; Fujishiro, Setsu; Ohsaki, Noriko; Sugahara, Mutsumi ve Yakup, Abdurishid (2015). The Berlin Chinese text U 5335 written in Uighur script A reconstruction of the Inherited Uighur Pronunciation of Chinese. Uygur yazısıyla yazılmış Çince metinlerin incelendiği çalışma, konuyla ilgili ilk ayrıntılı incelemedir (Ölmez 2015: 214). BTT 35: Sims-Williams, Nicholas (2015). The Life of Serapion and other Christian Sogdian texts from the manuscripts E25 and E26. Bu ciltte yayınlanan Soğdca metinler çeşitli açılardan önem taşımaktadır. “Serapion’un Hayatı”, bilinen bir Süryanice metnin yakın bir çevirisi olduğu için dilbilimsel açıdan özellikle önemlidir. Öte yandan, “Dailam’lı Aziz John'un Hayatı”, günümüze ulaşan Süryanice versiyonlardan önemli ölçüde farklıdır. Bütün bu metinler, çeviri ve ayrıntılı yorumlarla yayımlanır ve cilt, gramer notları, tam sözlük, bibliyografya, tartışılan kelimelerin dizini ve on bir levha ile sona erer. BTT 36: Yakup, Abdurishid (2016). Altuigurische Aparimitāyus-Literatur und kleinere tantrische Texte. Bu cilt, daha ziyade Aparimitāyus edebiyatının ürünü olan, birçoğu gün yüzüne çıkmamış ve şimdiye değin neşredilmeyen Tantra Budizmi’ne ait Eski Uygurca parçalar hakkındadır (Besli 2017: 170). BTT 37: Wilkens, Jens (2016). Buddhistische Erzählungen aus dem alten Zentralasien Edition der altuigurischen Daśakarmapathāvadānamālā.


Buket Nur KIRMIZIGÜL ŞİMŞEK - 128 - Buda’nın geçmişteki hayatına ait hikâyeleri ele alan bir metinler zinciri olan Daśakarmapathāvadānamālā’ya ait fragmanlar bugün Almanya, Rusya ve Çin’de bulunmaktadır. J. Wilkens bu çalışmasında ulaşabildiği her parçayı bir araya getirmiş, birbirinden kopuk olarak numaralandırılmış sayfaları birleştirmiştir. Aynı yıl Türkiye’de ise yine bu konuda Murat Elmalı’nın daha önce hazırladığı doktora tezi TDK tarafından yayımlanmıştır (Ölmez 2016: 147-148). BTT 38: Kasai, Yukio ve Ogihara, Hirotoshi (2017). Die altuigurischen Fragmente mit Brāhmī-Elementen. Bu cilt esasında Eski Uygurca müstakil bir eserin neşri değildir. Kitap, içerisinde Brāhmī yazılı kelimelerin bulunduğu fragmanların toplanıp bir araya getirilmesiyle oluşturulmuştur. Metin parçaları muhtelif eserlere aittir. Eserde toplam 192 parçanın neşri yapılmıştır (Uçar 2017: 163-164). BTT 39: Hunter, Erica ve Coakley, James F. (2017). A Syriac Service-Book from Turfan Museum für asiatische Kunst, Berlin MS MIK III 45. 1905’te, İkinci Alman Turfan Seferi sırasında Bulayık manastırında, içinde bir Hıristiyan hizmet kitabı bulunan 60 yapraklı önemli bir Süryanice el yazması keşfedilmiştir. O zamandan beri, MIK III 45 numarası ile bilinen bu yazmanın varlığından ilmî literatürde zaman zaman söz edilmişse de metni hiçbir zaman yayımlanmamıştır. Bu cilt, söz konusu Süryanice metnin ‘ilk kez’ bir baskısını, İngilizce çevirisini içermektedir. BTT 40: Leurini, Claudia (2017). Hymns in Honour of the Hierarchy and Community, Installation Hymns and Hymns in Honour of Church Leaders and Patrons Middle Persian and Parthian Hymns in the Turfan Collection. Bu ciltte Berlin Turfan Koleksiyonu’nda bulunan Mani yazılı Orta Farsça ve Partça Maniheist ilahiler işlenmiştir. Burada daha önce Boyce’un kataloğunda “kilise yönetimi için ilahiler”, “kilise yöneticileri ve hâmiler için ilahiler” başlıkları altında tanımlanan metinlerin titiz bir neşri yapılmıştır. BTT 41: Benkato, Adam (2018). Studies on the Sogdian Epistolary Tradition. Çalışmada Berlin, Kyoto ve St. Petersburg’daki Turfan koleksiyonlarında yer alan Soğdca mektuplar yayımlanmıştır. Bu mektuplar Soğd tarihi ve dili için oldukça önemlidir. Zira bu dile ait en eski belgeler, Sir Aurel Stein tarafından Dunhuang’da keşfedilen bu mektuplardır. Çalışmada Eski Türkçe üç fragmanın neşri ve incelemesinin yapıldığı bir ek de bulunmaktadır. SimoneChristiane Raschmann tarafından hazırlanan bu ekteki Eski Türkçe fragmanlar, Turfan’daki mektup kültürü ve pulların kullanımı konularına ışık tutar. BTT 42: Sims-Williams, Nicholas (2017). An Ascetic Miscellany: The Christian Sogdian Manuscript E28. Bulayık’taki Doğu Kilisesi'ne bağlı manastırda bulunan Süryani yazılı Soğdca metinler içinde yazı şekli ile oldukça farklı olan ve “E28” adı ile kaydedilen


BERLINER TURFANTEXTE SERİSİ (1971-2023/ I-L. Ciltler) - 129 - metinde daha çok münzevilikle ilgili fragmanların bir derlemesi bulunmaktadır. Birçoğu daha önce yayımlanmamış olan fragmanlar bu ciltte bir araya getirilip işlenmiştir. BTT 43: Vér, Márton (2019). Old Uyghur Documents concerning the Postal System of the Mongol Empire. Eski Uygurca resmî hukuk belgelerinin yeni bir tasnifi ve yayımını içeren bu eser, M. Vér’in 2016 yılında sunduğu doktora çalışmasına dayanılarak hazırlanmıştır (Ölmez 2019: 320). BTT 44: Yakup, Abdurishid (2021). Buddhāvataṃsaka literature in Old Uyghur. Bu ciltte Budizm Hua-yan ekolü içerisinde yer alan Buddhāvataṃsaka edebiyatına ait Berlin Turfan Koleksiyonu’nda bulunan Eski Uygurca fragmanlar; Dunhuang, Kyoto, St. Petersburg ve Taibei’de bulunan fragmanlarla karşılaştırılarak neşredilmiştir. BTT 45: Sims-Williams, Nicholas (2019). From Liturgy to Pharmacology Christian Sogdian texts from the Turfan Collection. Azizlerin hayat öykülerinden ilaçlara, takvim hesaplamalarından Ninovalı İshak’ın münzevilikle ilgili eserine kadar çeşitli konularda metin parçalarının bir araya toplandığı bu cilt ile birlikte, 1907’de F. W. K. Müller tarafından başlatılan Hristiyan Soğd metinlerinin yayımı tamamlanır. Ayrıca çalışmanın sonunda BTT serisinden çıkan Hristiyan Soğd metinlerinin olduğu beş cildin dizini verilir. BTT 46: Moriyasu, Takao (2019). Corpus of the Old Uighur Letters from the Eastern Silk Road. Bu ciltte, sivil Uygurca parçalar arasında önemli bir yer tutan Eski Uygurca mektuplar neşredilmiştir. Kitapta neşredilen belgeler aslında yazarın daha önce Japonca ve İngilizce olarak yayımladığı makalelerine dayanmaktadır. Burada belgelerin tasnifi yeniden yapılıp, okunuşlarını yeniden gözden geçirilmiş ve belgelerin paleografik özelliklerini incelemesine dâhil edilmiştir (Uçar 2020: 778). BTT 47: Zieme, Peter (2020). Uigurorum veterum fragmenta minora. Serinin bugüne kadar çıkan bu son cildi P. Zieme’nin Eski Uygurca kelimeler ve kavramlar hakkındaki çeşitli yazılarının bir araya getirilmesi ile oluşturulmuştur. Bir kısmı daha önce yayımlanmış olan, bir kısmı ise ilk kez bu eserde görülen yazılar kitapta konuları bakımından; Hristiyan çevreye ait yazılar, Maniheist çevreye ait yazılar, Burhancı çevreye ait yazılar ve son olarak çeşitli yazılar şeklinde dört başlıkta toplanmıştır (Uçar 2021: 447- 448).


Buket Nur KIRMIZIGÜL ŞİMŞEK - 130 - BTT 48: Matsui, Dai (2023). Old Uigur Administrative Orders from Turfan. Bu ciltte Dai Matsui tarafından bir araya getirilip işlenen 107 fragman, Eski Uygurca yazılmış idarî belgelerden oluşmaktadır. Turfan’da bulunan ve 9.-14. yüzyıllar arasında vergi, haraç, zorunlu çalışma sistemi gibi konuları ihtiva eden bu belgeler Berlin, Londra, Petersburg, Kyoto, İstanbul ve Çin’deki koleksiyonlarda tespit edilip bir araya getirilmiştir. Çoğunluğu 13-14. yüzyıla ait olan bu belgeler, dolayısıyla Moğol İmparatorluğu döneminde Turfan Uygur toplumu üzerine yoğunlaşmaktadır. İngilizce olarak yayımlanan bu eserde işlenen 107 belgeden 71’i daha önce hiç yayımlanmamış veya internet veri tabanında mevcut olmayan fragmanlardır. BTT 50: Zieme, Peter; Kara, György ve Tugusheva, Liliya (2022). Avalokiteśvara-Sūtras, Edition altuigurischer Übersetzungen nach Fragmenten aus Turfan und Dunhuang. Serinin bu zamana kadar çıkan bu son cildinde başta Almanya olmak üzere Rusya ve Japonya’da bulunan Eski Uygurca Boddhisatva Avalokiteśvara’ya dair fragmanlar bir araya getirilmiştir. Fragmanlar Çince versiyona dayalı çeviriler ve Tibetçe versiyona dayalı çeviriler olarak sınıflandırılmıştır ve buna göre çalışmada iki ana metin bölümü yer almaktadır. Peter Zieme, György Kara ve Liliya Tugusheva editörlüğünde hazırlanan bu cilt, Tugusheva’nın 2020’de Kara’nın ise 2022’de vefatı sebebiyle Zieme tarafından tamamlanmıştır.1960 yılında Şinasi Tekin’in Kuanşi İm Pusar neşri ile başlayan Eski Uygurca Avalokiteśvara çalışmalarının sonuncusu olan bu eser, dünyanın çeşitli kütüphanelerinde bulunan Eski Uygurca Avalokiteśvara’lara dair fragmanları bir bütün olarak ortaya koyması nedeniyle önemlidir (İsi, 2023). Tantrik Budizm’e ilişkin yorumların da eşlik ettiği çalışma Orta Asya Budizmi’nin tarihine dair de bir bakış açısı sunmaktadır. Kaynakça Besli, Ertan (2017). “Abdurishid YAKUP. Altuigurische AparimitāyusLiteratur und kleinere tantrische Texte, Berliner Turfantexte XXXVI, Brepols Publishers, Turnhout (Belgium), 2016, 234 pp. ISBN: 978-2-503- 56542-2”. Journal of Old Turkic Studies. C. 1, S. 2: 170-175. De Jong, Jan Willem (1996). “Dalantai Cerensodnom / Manfred Taube, Die Mongolica der Berliner Turfansammlung (Berliner Turfantexte XVI). Berlin, Akademie Verlag, 1993. 230 pp., 57 pl. DM 298, -ISBN 3-05- 001813-5”. Indo-Iranian Journal. S. 39, C. 3: 288-289. Doerfer, Gerhard (1994). “Werner Sundermann: Der Sermon vom Licht-Nous. Eine Lehr- schrift des östlichen Manichäismus, Edition der parthischen und sogdischen Version. Berlin: Akademie-Verlag 1992, ISBN 3-05- 002016-4. 165 S., 76 Faksimiles auf XL Tafeln. 41”. Central Asiatic Journal. C. 38, S. 2: 297-299. Ecsedy, Ildikó (1987). “Katalog chinesischer buddhistischer Text fragmente, Band 2. Herausgegeben von Thomas Thilo. Schriften zur Geschichte und Kultur des alten Orients, Berliner Turfantexte XIV. Mit 77 Faksimiles auf


BERLINER TURFANTEXTE SERİSİ (1971-2023/ I-L. Ciltler) - 131 - 52 Tafeln, Akademie-Verlag, Berlin 1985. 94 p., LII t.”. Acta Orientalia Academiae Scientiarum Hungaricae. C. 41, S. 1: 152. İsi, Hasan (2023). “Zieme, P. et al. Avalokiteśvara-Sūtras, Edition altuigurischer Übersetzungen nach Fragmenten aus Turfan und Dunhuang. Berliner Turfantexte: 50. Turnhout (Belgium): Brepols Publishers, 2022, pp. 399 +35 col., 17 tables, Colour ill. ISBN: 978-2-503-60234-9.”. Journal of Old Turkic Studies. C.7, S. 1: 251-264. Kırmızıgül Şimşek, Buket Nur (2022). “Berliner Turfantexte”. Türk Edebiyatı Eserler Sözlüğü. http://tees.yesevi.edu.tr/madde-detay/berliner-turfantexte. Klimkeit, Hans-Joachim (1988). “Werner Sundermann: Ein manichäischsoghdiscbes Parabelbuch. (Berliner Turfantex te XV). Akademie-Verlag Berlin 1985, 68 S. und 24 Tafeln”. Zeitschrift für Religions- und Geistesgeschichte. S. 40, C. 1: 92. Mackenzie, David Neil (1975). “WERNER SUNDERMANN (ed.): Mittelpersische und parthische kosmogonische und Parabeltexte der Manichäer. (Akademie der Wissenschaften der DDR. Zentralinstitut für alte Geschichte und Archäologie. Schriften zur Geschichte und Kultur des alten Orients, 8. Berliner Turfantexte, Iv.) 148 pp., 53 plates. Berlin: Akademie-Verlag, 1973. M 54.”. Bulletin of the School of Oriental and African Studies, University of London. C. 38, S. 2: 454-456. Maue, Dieter (1982). “Manfred Taube: Die Tibetica der Berliner Turfansmammlung. Mit 249 Faksimiles auf 88 Tafeln. Berlin: Akad.-Verl. 1980. 169 S., 88 Taf. 8° (Schriften zur Geschichte und Kultur des Alten Orients. Berliner Turfantexte. 10.) 130,- M.”. Zeitschrift der Deutschen Morgenländischen Gesellschaft. C. 132, S. 2: 423-424. Ölmez, Mehmet (2015). “Berliner Turfantexte Dizisinin Uygurca Kitapları (2000-2015 Yılları Arası)”. Belleten. 63-2: 209-214. Ölmez, Mehmet (2016). “Buddhistische Erzählungen aus dem Alten Zentralasien Edition der Altuigurischen Daśakarmapathāvadānamālā, Jens Wilkens, Brepols 2016”. Belleten. 64-1: 147-151. Ölmez, Mehmet (2019). “Márton VÉR, Old Uyghur Documents concerning the Postal System of the Mongol Empire, Berliner Turfantexte XLIII (BTT 43), Turnhout: Brepols, 2019, 263 p.”. International Journal of Old Uyghur Studies. C. 1, S. 2: 319-323. Röhrborn, Klaus (1992). “Katalog chinesischer buddhistischer Textfragmente. Band 2. Hrsg. von Thomas Thilo. Berlin: Akademie- Verlag 1985. (Schriften zur Geschichte und Kultur des Alten Orients. Berliner Turfantexte. 14.) 94 S., 52 Taf.”. Zeitschrift der Deutschen Morgenländischen Gesellschaft. C. 142, S. 1: 236. Uçar, Erdem (2017). “Berliner Turfantexte Serisinin XXXVIII. Cildi: Brāhmī Harfli Unsurları İçeren Eski Uygurca Parçalar Üzerine”. Dede Korkut Uluslararası Türk Dili ve Edebiyatı Araştırmaları Dergisi. C. 6, S.12: 163-172.


Buket Nur KIRMIZIGÜL ŞİMŞEK - 132 - Uçar, Erdem (2020). “MORIYASU, T. Corpus of the Old Uighur Letters from the Eastern Silk Road, Berliner Turfantexte XLVI, Brepols Publishers, Turnhout (Belgium), 2019, 304 pp.+Plate XVII, ISBN: 978-2-503-58708- 0”. Journal of Old Turkic Studies. C. 4, S. 2: 778-782. Uçar, Erdem (2021). “Zieme, P. Uigurorum veterum fragmenta minora, Turnhout (Belgium): Brepols Publishers, 2020, pp. 392 + 155 Colour ill., ISBN: 978-2-503-59304-3”. Journal of Old Turkic Studies. C. 5, S. 2: 446- 450. Yoshida, Yutaka (1988). “NICHOLAS SIMS-WILLIAMS: The Christian Sogdian manuscript C2. (Akademie der Wissenschaften der DDR. Zentralinstitut fur alte Geschichte und Archaologie. Schriften zur Geschichte und Kultur des alten Orients. Berliner Turfantexte XII) 250 pp., 95 plates. Berlin: Akademie-Verlag, 1985. M160.”. Bulletin of the School of Oriental and African Studies, University of London. C. 51, S. 1: 146-148. Yoshida, Yutaka (1999). “Der Sermon von der Seele. Eine Lehrschrift des Östlichen Manichaismus. Edited by Werner Sundermann with an appendix by Peter Zieme. (Berliner Turfantexte XIX). pp. 189, and 47 plates. Turnhout, Brepols, 1997”. Journal of the Royal Asiatic Society. C. 9, S. 1: 161-163. http://www.brepols.net/Pages/BrowseBySeries.aspx?TreeSeries=BTT


MANİHAİST UYGURLARDAN KALAN ZONG 8782 T. 82 NUMARALI YAZMA VE TÜRK TÜZÜK YAZIM GELENEĞİNE KATKILAR Kader TÜNGÜÇ* Öz: Bu yazıda, Manihaist Uygurlar tarafından 9-11. yüzyıllarda Turfan Bölgesinde Eski Uygur Türkçesiyle kaleme alınan Zong 8782 T. 82 numaralı yazmanın dil bilimsel bakımdan incelenmesiyle Türk tüzük yazım geleneğine katkı sunulması amaçlanmaktadır. Uygurların Mani inancının yükümlülüklerini yerine getirdikleri manistanlarda uygulanan kural ve düzenlemeleri içeren bu yazmada, kişilere manistan için yapmaları gereken işler bildirilmektedir. Görevlendirilen kişilerin işleri düzgün yapması veya yapmaması hâlinde karşı karşıya kalacakları durumlar belirtilerek işlerin ihmal edilmesi önlenmeye çalışılmıştır. Ayrıca bir görevin yapılması esnasında ortaya yeni görev(ler)in çıkması olasılığına karşılık bu yeni görev(ler)in kim tarafından ne şekilde yapılacağına ilişkin bilgilere yer verilmiştir. Orta Asya Dönemine ait bu yazmanın söz varlığı, söz dizimi ve anlam bilimi bakımından öne çıkan ögeleri tespit edilip değerlendirilerek tüzük yazım geleniğine katkı sağlanmaya çalışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Orta Asya Dönemi, Eski Uygur, Manihaizm, manistan, yönetim, tüzük The Manuscript Numbered Zong 8782 T. 82 from the Manichaean Uygurs and Contributions to The Turkish Statute Writing Tradition Abstract: In this paper, it is aimed to contribute to the Turkish statute writing tradition by examining the manuscript numbered Zong 8782 T. 82, which was written in Old Uyghur Turkish in the Turfan Region in the 9-11. centuries by the Manichaean Uyghurs. In this manuscript, which includes the rules and regulations applied in manistans where Uyghurs fulfill the obligations of the Manichaean religion, people are informed about the things they need to do for manistan. It has been tried to prevent the neglect of the works by specifying the situations that the assigned persons will face if they do or do not do the work properly. In addition, in case of the possibility of new tasks emerging during the performance of a task, information about who will do these new tasks and how. The prominent elements of this manuscript belonging to the Central Asian Period in terms of vocabulary, syntax and semantics have been determined and evaluated, and it has been tried to contribute to the tradition of statute writing. * Arş. Gör. Dr., Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, İstanbul. E-posta: [email protected] Bu çalışma I. Uluslarası Türk Kültürü Sempozyumunda bildiri olarak sunulmuştur. Türk Kültürü: YIL / YEAR 2023, CİLT / VOLUME 17, SAYI / ISSUE 2, S / P. 133-146. Araştırma Makaleleri / Research Articles Makale Geliş Tarihi: 27.08.2023 - Makale Kabul Tarihi: 04.10.2023


Kader TÜNGÜÇ - 134 - Keywords: Central Asian Period, Old Uygur, Manichaeism, manistan, administration, statute Giriş Türklerin hukuk tarihi Orta Asya Dönemi (İslamiyet Öncesi Dönem), İslamiyet Dönemi, Selçuklular Dönemi, Osmanlı Dönemi ve Türkiye Cumhuriyeti Dönemi olmak üzere beş grupta sınıflandırılabilir (Arsal 2014: 10-11). Günümüzde hazırlanan resmî belgelerin ilk düzenli biçimleri ise Orta Asya Döneminde, Uygurlar tarafından yazılmıştır. Eski Türklere ait İslamiyet öncesi sözleşme geleneği ile ilgili bilgilerin en zengin kaynağı Uygur dönemidir. Bu dönemden kalan sözleşmeler akit geleneğinin sözlü değil yazılı olduğunu göstermesi bakımından büyük önem taşır. Günümüze ulaşmış olan belgeler Uygur toplumunda gündelik hayatın parçası olan birçok iş ve işlem için belirli bir hukuk düzenine göre sözleşmelerin yapıldığını gösterir (Özyetgin 2014: 41). Uygur hukuk belgeleri resmî belgeler ve özel belgeler olmak üzere iki ana başlık altında ele alınır. Yamada, Sammlung uigurischer Kontrakte adlı çalışmasında yer verdiği Uygur belgelerini şöyle sınıflandırır: (1993: ıx-xı) Resmî Belgeler (İdari, diplomatik, askerî ve dinî belgeler) Özel Belgeler (Tüzel, ticari, yerel ve dinî belgeler) 1. Yönetmelikler ve İdari/Askerî Buyruklar (atama mektupları dâhil) 1. Sözleşmeler (vasiyetnameler dâhil) 2. Diplomatik Mektuplar 2. Makbuzlar 3. Öğrenim belgeleri (kimlik belgesi dâhil) 3. Mektuplar ve Makbuzlar 4. Makbuzlar 4. Siciller ve Listeler 5. Dilekçeler 5. Dualar (kolofonlar dâhil) 6. İlmühaberler 6. Çeşitli Belgeler 7. Siciller ve Listeler 8. Dualar 9. Çeşitli Belgeler


Manihaist Uygurlardan Kalan Zong 8782 T. 82 Numaralı Yazma ve Türk Tüzük Yazım Geleneğine Katkılar - 135 - Bu sınıflandırma 9 alt gruba ayrılır: 1. Satış 2. Değiş Tokuş (takas) 3. Kiralama 4. Ödünç Alma 5. Evlat Edinme 6. Rehin Verme 7. Serbest Bırakma 8. Vasiyet veya Mal Paylaşımı 9. Çeşitli Belgeler Çalışmaya konu olan Zong 8782 T. 82 numaralı yazma 9-11. yüzyıllarda Turfan bölgesinde Manihaist Uygurlar tarafından Uygur yazısıyla kaleme alınmıştır. Günümüze 125 satırı ulaşmıştır. 270 cm uzunluğunda, 29,5 cm yüksekliğindedir. Pekin Tarih Müzesinde korunmaktadır. Bu yazma üzerine ilk çalışma 1954 yılında Wen-pi Huang tarafından yapılmıştır. Daha sonra Peter Zieme, Shimin Geng, Takao Moriyasu ve Larry Clark’ın yaptığı çalışmalar gelmektedir1 . 8. yüzyılda Uygurlar tarafından resmî din kabul edilen Manihaizm birçok siyasi, ticari ve kültürel etkiyi beraberinde getirmiştir. Manihaist topluluk yapılanmasında, din adamı sınıfını teşkil eden Seçkinler “dındarlar” ve sivil halkın oluşturduğu Dinleyiciler “nigoşaklar” olmak üzere temelde iki grup bulunur. Seçkin sınıfı dinî pratiklerin yürütülmesini ve Manihaist topluluğun dine uygun bir yaşam sürmesini sağlarken aynı zamanda mutlak olarak dünyevi eylemleri terk eder. Dinleyici sınıfı ise Seçkinler’in bütün dünyevi işlerini yerine getirmekle yükümlüdür. Çünkü Dinleyici sınıfından olmak reenkarnasyon fikrine atıfla bir önceki hayatında kişinin kötü birisi olmasıyla açıklanır. Dolayısıyla iyi bir Dinleyici olmak, ölümden sonra yeniden bu dünyaya Seçkin sınıfından bir birey olarak gelmenin ve kurtuluşa bir adım daha yaklaşmanın ön şartıdır (Alıcı 2019: 336). Manihaizmi benimseyen Uygurlar başta Karabalgasun olmak üzere birçok şehre Mani tapınağı (manistan) inşa etmiştir (Ögel 2014: 377). 768 yılında Çin’de Chang-an ve Lo-yang’da; 771 yılında Güney Çin’de Ho-pei’de Kingchou; Kiangsi’de Nanchang; Chekiang’da Shaoshsing ve Kiangsu’da Yangchou’da manistanlar inşa edilmiştir (Mackerras 1990: 332). Uygur Mani rahipleri, yurtlarından ziyade yurtlarının dışında faaliyette bulunmuş, Çin’de yapılan manistanların inşaatına ise bizzat Uygur ustalar nezaret etmiştir. Bu şekilde entelektüel hayata girmiş olan Uygurlar, Mani dinini yayma bahanesi ile kültür merkezlerine gidip gelmiş, Orta Asya ve Uzak Doğu tarihinde önemli bir etken olmaya hazırlanmışlardır (Ögel 2014: 378). Seçkin sınıfı Manihaizm’in kabul gördüğü doğu bölgelerindeki manistanlarda yaşamışlardır. Manistanların tek geçim kaynağı ise hediye ve bağış paralardır. Manistanlarda bir kütüphane, bir yazıhane, toplantıların yapıldığı binalar, hasta bakım odası ve oruç günleri için ayrı bir bina yer alır. Bahçe ve mutfak bulunmaz (Tardieu 2008: 60). Manistanların yönetimine Seçkinler bakar, öğretilerin aktarılması ve yazımı veya ilahilerin bestelenmesi ve törenlerde söylenmesi gibi görevleri yerine getirirlerdi (Klimkeit 1993: 136-137). 1 (Huang 1954: 89-94); (Zieme 1975: 331-338); (Geng 1991: 209-230); (Moriyasu 1991: 35-126); (Moriyasu 2004: 39-147); (Moriyasu 2003: 63-83); (Clark 2017: 325-358)


Kader TÜNGÜÇ - 136 - Zong 8782 T. 82 numaralı yazma: Manistanların yönetimine ilişkin kural ve düzenlemelerin yer aldığı Zong 8782 T.82 numaralı yazma kalıcı veya uzun süreli bir kanun metni niteliğinde değildir. Belirli bir zaman diliminde yapılması gereken işler ve bu işler için görevlendirilen kişilerin işi düzgün yapmaları veya yapmamaları hâlinde karşı karşıya kalacakları durumlar karara bağlanmıştır. Böylece tüm kural ve görevler yazı ile güvence altına alınmış, işlerin ihmal edilmesi önlenmeye çalışılmıştır. Yazma, daha önce yapılan çalışmalarda Manistan Charter (Huang, 1954) “Manistan Sözleşmesi”, Der Erlaß zur Wirtschaft manichäischer Klöster (Zieme, 1975) “Manihaist Manastırların İdaresi Hakkında Kararname”, An Uighur Official Decree issued to a Manichaean Monastery (Shimin, 1991) “Manihaist Manastır ile İlgili Resmî Bir Uygur Kararnamesi”, A Decree for the Management of the Uighur Manichaean Monastery (Moriyasu, 1991) “Uygur Manihaist Manastırına İlişkin Bir Kararname”, ve A Statute of Regulations for the Management of Manistans (Clark, 2017) “Manistanların Yönetimine İlişkin Bir Yönetmelik Tüzüğü” şeklinde adlandırılmıştır. Sözleşme adlandırması bu yazma için uygun görünmemektedir. Sözleşmeler genel olarak iki veya ikiden fazla tarafın haklarını korumak amacıyla yapılan işlemin kayda alınmasıdır. Ancak bu yazmada bir kurum tarafından hazırlanan düzenleyici kuralların bildirilmesi söz konusudur. Yazmanın dil ve üslubu karşılaştırmalı bir biçimde incelendiğinde inanç temelinde kurulan bir kurumun işleyişini içeren bir tüzük metni olarak değerlendirilebilir. Tüzük sözcüğü Eski Uygur Türkçesi metinlerinde “düzenli, derli toplu” (Wilkens 2021) anlamında kullanılmaktadır. Temel anlamından hareketle Türkiye Türkçesinde “herhangi bir kurumun veya kuruluşun tutacağı yolu ve uygulayacağı hükümleri sırasıyla gösteren maddelerin hepsi, nizamname, statü” anlamını almıştır (TDK, Çevrim içi Sözlük). Bu tanımlama, yazmanın tüzük olarak adlandırılmasıyla örtüşmektedir. Şunu da söylemek gerekir ki yukarıda belirtildiği üzere yazmanın tamamı değil, 125 satırı günümüze ulaşmıştır. Yazmanın giriş ve sonuç bölümü hasarlıdır. Dolayısıyla bu bölümlerde yer alan bilgilerin önemi de göz ardı edilmemelidir. Özellikle kurumsal veya tarihsel bilgilerin verilmesi muhtemel bölümler olan giriş ve sonuç kısmının değerlendirme üzerinde etkili olacağını da eklemek gerekir. Yazmanın 11 yerinde kare şeklinde damga mevcuttur. Üzerinde “Büyük Kutlu Uygur Ülkesinin İdarî Müdüriyet Başkanlığının Değerli Damgası (Çince), İl Ögäsis (Uygurca)” (Clark 2017: 334) yazmaktadır. Ancak bu damganın yazıdan önce kağıda basılı olduğu anlaşılmaktadır.


Manihaist Uygurlardan Kalan Zong 8782 T. 82 Numaralı Yazma ve Türk Tüzük Yazım Geleneğine Katkılar - 137 - Zong 8782 T. 82, 89- 94 (Moriyasu 1991: P1.XXXI) Yazmaya ait genel bilgileri şöyle sıralayabiliriz: 1. Koço Manistan, Yar Manistan ve Solmı (Karaşehir) Manistan’ın yönetimi için hazırlanmıştır.2 2. Soyut değil, somut bilgiler içermektedir. 3. Genel değil, özel durumları konu edinmektedir. 4. Kalıcı veya uzun süreli değil, belirli bir zaman dilimini kapsamaktadır. 5. Emir diliyle yazılmıştır. 6. Belirli bölümlerden meydana gelmektedir. Yazmanın günümüze ulaşmış bölümleri şöyledir: Satır Aralığı Bölümler 1-25 Tarla işlerinin yürütülmesi ve ürünlerin depolanması 26-43 Erzak ve giysi dağıtımı 43-72 Seçkinlerin yemeklerinin hazırlanması ve servis edilmesi 73-100 Tarla işlerinin yürütülmesi ve ürünlerin dağıtımı 100-102 Oruç sürecindeki işlerin dağılımı 103-104 Ürün dağıtımı 105-109 Seçkinlerin tedavisi 2 Bu manistanların adları yazmada geçmektedir. Koço Manıstan (Zong 8782 T.82/113); Yar Manıstan (Zong 8782 T.82/112); Solmı Manıstan (Zong 8782 T.82/32-33)


Kader TÜNGÜÇ - 138 - 110-125 Manistan’a ilişkin bazı hizmetlerin sağlanması İnceleme3 : Manihaist Uygurlardan kalan metinler büyük ölçüde Manihaizmin köken dili olan Orta İran dillerinden yapılan çevirilerden oluşmaktadır. Zong 8782 T.82 numaralı yazma, telif metin olması bakımından ayrıca önem arz etmektedir. Tarla işlerinin yürütülmesi ve ürünlerin dağıtımı ile ilgili bölüm: (73)Ögir uyugç[ı] l[i]v bugdaynıŋ söktisi bolur, eki yüz (74)şıg. Bo eki yüz şıg söktitä yüz şıg sökti (75)kaŋ[lı] t[ar]tguçı udlar yezün. Yüz şıg sökti Täŋri (76)Mojak’nıŋ, Avtadan’nıŋ kävälläri yezün. Bo yüz şıg (77)sökti Yıgmış tutzun. Atlarka yezgü katurzun. (78)Üç Ordutakı yerlärig üç kişikä berzün. (79)Bir kün yägirmirär kagun Manıstanka kälürz[ün]. (80)Otuz kagun ulug Manıstanta berzün, otuz kagun (81)kiçig Manıstanta berzün. Bo kagunug Yıgmış yıgıp (82)kälürzün. [ ] kılsar Yıgmış kavrıgka tägzün. (83)Täŋri Mojakka bir küri bışıŋ soŋun, aşta (84)bışıŋ soŋun eki ançaman Täŋrilärkä bir taŋ (85)soŋun berzün. Öŋtün kedin näçä manıstan- (86)lartakı bag borluk yer suv eki iş ayguçılar (87)uz ettürüp yana kak yerläri näçä bar ärsär (88)az üküş yakata berip yerig köntürüp bun (89)tüşiŋä tägürzün. Tüş kirür yerlärig uz (90)ettürüp tüşin aşzun. Eki iş ayguçılar (91)edärişmäzün, edärişüp4 iş küç agtuk kılsar (92)kıyınka kızgutka tägzün. Bo yer suv, bag (93)borluk savıŋa Täŋri Mojak Avtadan Hrōhānlar (94)katılm[a]zun. İş ayguçılar bilzün. İş ayguçı (95)Tagay Bars El Imga Totuk’ka yumuşçı kiçigi Kutadmış (96)Yägän. İş ayguçı Kumar Bars Tarkan’ka yumuşçı (97)[ki]çigi El Körmiş. Bo işlärig iş ayguçılar (98)uz kılsar ögdikä açıgka tägzün, agtuk (99)kılsar üç yüz kıyınka tägzün. Birär jünkim (100)içüki birlä kızgut berzünlär. Bu çalışmada, dil bilimsel incelemeyle yazmanın karakteristik özelliklerinin ortaya çıkarılması amaçlanmaktadır. Yazmanın tamamı üzerinde yapılan inceleme sonucu özellikle söz varlığı, söz dizimi ve anlam bilimi bakımından öne çıkan ögelerin olduğu tespit edilmiştir. Söz varlığı bakımından incelendiğinde kişi ve meslek adlarının kullanımı öne çıkmaktadır: 3 İnceleme için alıntılanan örneklerde, tarafımızca eklenen farklı okuma önerileriyle birlikte metin üzerine yapılan önceki yayınlardan (bkz. 2 numaralı dipnot) yararlanılmış, Türkiye Türkçesi aktarımları ise doğrudan tarafımızca yapılmıştır. 4 Clark, bu kısmı etinmäzün etinşip (2017: 329) şeklinde okumuştur.


Manihaist Uygurlardan Kalan Zong 8782 T. 82 Numaralı Yazma ve Türk Tüzük Yazım Geleneğine Katkılar - 139 - Kişi Adları: Arslan Toŋa; Bäk Tur, El Imga Totuk, El Körmiş, Igaççı Bolmış, Kumar [Bars], Kumar Bars Tarkan, Kutadmış Yägän, Kutlug Toŋa, Lalan Käd Tugmış, Lisa Şabi Kö[r]tlä, Mäŋ Çor Saŋun, Ogul Bars, Şirmünki Toyın, Tagay Bars, Tagay Bars El Imga, Tagay Bars El Imga Totuk, Taş Sävit Bars Tarkan, Yaktsın Toyın, Yaraşı Açarı Manıstantakı otuŋçılar Lalan5 Käd Tugmış, Lisa Şabi Kö[r]tlä, Bäk Tur, bo üçägü bir kün birär yük ot[u]ŋ kälürür; Kutlug Toŋa, Kolmış bo ekigü eki küntä bir yük otuŋ kälürür. (Zong 8782 T. 82/114-117) “Manistan’daki oduncular, Lalan Käd Tugmış, Lisa Şabi Körtlä (ve) Bäk Tur, bu üçü her gün birer yük odun getirir; Kutlug Toŋa (ve) Kolmış bu ikisi iki günde bir yük odun getirir.” Meslek Adları: karguçı “bekçi”, iş ayguçı “yönetici”, aşçı “aşçı”, ötmäkçi “fırıncı”, otaçı “doktor”, otuŋçı “oduncu”, kazçı “kazcı”, kädizçi “keçeci”, zıgçı “halatçı”, yargan “yargıç”, çupan “yerel yönetici” Manıstan sanlıg otaçılar Yaraşı Açarı inisi, oglı birlä Şirmünki Toyın, Vabap oglı Taz; kazçı Yaktsın Toyın; kädizçi Ogul Bars; zıgçılar monça kişi Manıstanta işläzün. (Zong 8782 T. 82/120-123) “Manistan’a ait doktorlar Yaraşı Açarı’nın küçük kardeşi (ve) oğlu ile Şirmünki Toyın (ve) Vabap’ın oğlu Taz; kazcı Yaktsın Toyın; keçeci Ogul Bars; halatçılar (ve) bunun gibi kişiler Manistan’da çalışsın.” Söz dizimsel bakımdan incelendiğinde basit tümce kullanımı dikkat çeker. Metnin içeriği ile bağlantılı bir şekilde yüklemi emir kipiyle çekimlenmiş basit tümce kullanımı metnin geneline hâkimdir. Bunun yanısıra seyrek de olsa sıralı tümce ve şartlı birleşik tümce yapısındaki emir tümcelerinin kullanımı görülmektedir. Görev dağılımı yapılırken birbiriyle bağlantılı işlerin belirtildiği durumlarda sıralı tümce yapısındaki emir tümceleri kullanılmaktadır: Otuz kagun ulug Manıstanta berzün, otuz kagun kiçig Manıstanta berzün. (Zong 8782 T. 82/80-81) “Otuz kavunu büyük Manistan için versin, otuz kavunu (ise) küçük Manistan için versin.” Sıralı tümce yapısını oluşturan temel tümcelerin şartlı birleşik tümce yapısında olduğu durumlar da söz konusudur: Bo işlärig iş ayguçılar uz kılsar ögdikä açıgka tägzün, agtuk kılsar üç yüz kıyınka tägzün. (MN.1/97-99) “Bu işleri 5 Clark, lalar (lala- kesmek, parçalamak) şeklinde okuduğu bu sözcüğü, “odun kesenler” olarak değerlendirmiştir (2017: 330-33). Fakat söz dizimsel açıdan bu kullanım mümkün görünmemektedir.


Kader TÜNGÜÇ - 140 - yöneticiler doğru bir şekilde yaparsa takdir edilsin, hatalı bir şekilde yaparsa üç yüz cezaya çarptırılsın.” Görevlendirilen kişinin görevini yerine getirmemesi sonucunda alacağı cezanın bildirildiği durumlarda şartlı birleşik tümce yapısında emir tümcesi kullanılmaktadır: Kayu dındarlar i<g>läp Yıgmış ısınmasar üç yüz [kıyı]nka täg[zü]n. (Zong 8782 T. 82/108-109) “Herhangi bir Seçkin hastalandığında Yıgmış (onunla) ilgilenmezse üç yüz [ceza]ya çarptırılsın.” Metinde geçen kurallar açık ve net ifadelerle yoruma kapalı bir biçimde ortaya konmuştur. 72 tümce tespit edilebilen bu metinde 2 tümce geniş zaman çekiminde geri kalan 70 tümce emir kipiyle çekimlenmiştir. Olumlu Emir Tümceleri: Kedin balık[takı] işig küçüg Kumar Bars Tarkan işläzün. (Zong 8782 T. 82/9-10) “Batı şehrindeki işi gücü Kumar Bars Tarkan yapsın.” Öŋtünki nä[täg] yıggu tergü bar ärsär El Imga Totuk yıgıp yaraşı tutzun. (Zong 8782 T. 82/15-17) “Doğudaki (şehirde) ne kadar toplanacak (şey) varsa El Imga Totuk toplayıp uygun bir şekilde yönetsin.” Bir ay bir hrōhān bir iş ayguçı birlä turup yıçanıp aş boguz uz kılturzun. (Zong 8782 T. 82/44-45) “Her ay bir hrōhān bir yöneticiyle beraber görevde olup dikkat ederek yemeğ(i) düzgün bir şekilde yaptırsın.” Kayu aykı aş bo[guz] agtuk bolsar ol aykı hrōhān iş ayguçı birlä kavrıgka tägzün. (Zong 8782 T. 82/47-49) “Hangi aya ait yemek kusurlu olursa o ayki hrōhān, yöneticiyle birlikte cezaya çarptırılsın.” Eki hrōhānlar, iş ayguçılar birlä turup yars[ı]nçıg aşçılarıg, ötmäkçilärig kavıra turzunlar. (Zong 8782 T. 82/49-51) “İki hrōhān, yöneticilerle beraber görevde olup sorun çıkaran aşçıları, fırıncıları cezaya tabi tutsunlar.” Bo bitigin ärän Täŋrilär, kırkın Täŋrilär Manıstanta aşansar kanta niwēdmāka ba[rsar] ekirär küpçük taş suv kälürüp buz suvı kılıp Täŋrilärkä āywankānī zamāştīkka tägi tüzü tägürzün. (Zong 8782 T. 82/61-65) “Bu yazıyla (uyumlu olacak şekilde) erkek Tanrılar, kadın Tanrılar


Manihaist Uygurlardan Kalan Zong 8782 T. 82 Numaralı Yazma ve Türk Tüzük Yazım Geleneğine Katkılar - 141 - Manistan’da yemek yese (veya) nereye olursa olsun davete gittiğinde (yese) ikişer küçük küp donmuş su getirip buz suyu yapıp Tanrılara āywankānī zamāştīk’a kadar eşit bir şekilde dağıtsın.” Täŋri Mojakka, Avtadanka kim täggäli kälsär öz suvsuşın berzün. (Zong 8782 T. 82/71-72) “Tanrı Mojak (ve) Avtadan’a kim rast gelirse kendi içeceğini versin.” Yüz şıg sökti Täŋri Mojak’nıŋ, Avtadan’nıŋ kävälläri yezün. (Zong 8782 T. 82/75-76) “Yüz şıg kepeği Tanrı Mojak’ın, Avtadan’ın atları yesin.” Üç Ordutakı yerlärig üç kişikä berzün. (Zong 8782 T. 82/78) “Üç Ordu’daki yerleri üç kişiye versin.” Öŋtün kedin näçä manıstanlartakı bag borluk yer suv eki iş ayguçılar uz ettürüp yana kak yerläri näçä bar ärsär az üküş yakata berip yerig köntürüp bun tüşiŋä tägürzün. (Zong 8782 T. 82/85-89) “Doğuda (ve) batıda bütün manistanlardaki bahçe, bağ (ve) tarla(ları) iki yönetici çok iyi bir şekilde düzenlettirip ayrıca ne kadar susuz yerleri varsa az veya çok kiraya verip toprağı düzeltip asıl verimliliğine ulaştırsın.” İş ayguçılar künlük işin ayıtu turzun. (Zong 8782 T. 82/102) “Yöneticiler günlük iş(ler)le ilgili sürekli bilgi alıp görevde olsun.” Yar Manıstanta eki küri käpäz berzün. (Zong 8782 T. 82/112-113) “Yar Manistan için iki küri pamuk versin.” Altı küri käpäz Koço Manıstanka kälürzün. (Zong 8782 T. 82/113-114) “Altı küri pamuk Koço Manistan’a getirsin.” Olumsuz Emir Tümceleri: Bo eşmiş minkä Täŋri Mojak, Avtadan yakmazun. (Zong 8782 T. 82/67-68) “Bu dağılmış una Tanrı Mojak (veya) Avtadan yaklaşmasın.” Eki ançaman Täŋrilärniŋ eki tayatsı suvsuşıŋa Mojak, Avtadan yakmazun. (Zong 8782 T. 82/69-71) “Her iki topluluğa ait Tanrıların iki tayatsı(?) içeceğine Mojak (ve) Avtadan yaklaşmasın.”


Kader TÜNGÜÇ - 142 - Bo yer suv, bag borluk savıŋa Täŋri Mojak Avtadan Hrōhānlar katılm[a]zun. (Zong 8782 T. 82/92-94) “Bu tarla, bahçe (ve) bağ sözleşmesine Tanrı Mojak, Avtadan (ve) Hrōhānlar katılmasın.” Balık arkasınta, toyın arkasınta yargan, çupan yakmazun. (Zong 8782 T. 82/123-124) “Şehir topluluğunda,(124)toyın topluluğunda yargıç (ve) yerel yönetici olmasın.” Anlam bilimsel bakımdan incelendiğinde karşıt kavramlar, ikileme ve deyim kullanılmlarının öne çıktığı görülmektedir: Karşıt Kavramların Kullanımı: Takı kalmış tört yüz älig kuanpu äränkä, aspāsī aspāsānçka kışkı ton ätük bolzun. Käpäz bözi [a]ltmış bö[z] är[änkä] [as]pā[s]ī aspāsānçka yaykı ton bolzun. (Zong 8782 T. 82/40-43) “Ayrıca kalan dört yüz elli kuanpu (Manistan’daki) kişilere, aspāsī (ve) aspāsānçlara kışlık giysi (ve) çizme olsun. Pamuk bezi(nden olan) altmış bez (Manistan’daki) kişilere, aspāsī (ve) aspāsānçlara yazlık giysi olsun.” Bo bitigin ärän Täŋrilär, kırkın Täŋrilär Manıstanta aşansar kanta niwēdmāka ba[rsar] ekirär küpçük taş suv kälürüp buz suvı kılıp Täŋrilärkä āywankānī zamāştīkka tägi tüzü tägürzün. (Zong 8782 T. 82/61-65) “Bu yazıyla (uyumlu olacak şekilde) erkek Tanrılar, kadın Tanrılar Manistan’da yemek yese (veya) nereye olursa olsun davete gittiğinde (yese) ikişer küçük küp donmuş su getirip buz suyu yapıp Tanrılara āywankānī zamāştīk’a kadar eşit bir şekilde dağıtsın.” Öŋtün kedin näçä manıstanlartakı bag borluk yer suv eki iş ayguçılar uz ettürüp yana kak yerläri näçä bar ärsär az üküş yakata berip yerig köntürüp bun tüşiŋä tägürzün. (Zong 8782 T. 82/85-89) “Doğuda (ve) batıda bütün manistanlardaki bahçe, bağ (ve) tarla(ları) iki yönetici çok iyi bir şekilde düzenlettirip ayrıca ne kadar susuz yerleri varsa az veya çok kiraya verip toprağı düzeltip asıl verimliliğine ulaştırsın.” Bo işlärig iş ayguçılar uz kılsar ögdikä açıgka tägzün, agtuk kılsar üç yüz kıyınka tägzün. (Zong 8782 T. 82/97- 99) “Bu işleri yöneticiler doğru bir şekilde yaparsa takdir


Manihaist Uygurlardan Kalan Zong 8782 T. 82 Numaralı Yazma ve Türk Tüzük Yazım Geleneğine Katkılar - 143 - edilsin, hatalı bir şekilde yaparsa üç yüz cezaya çarptırılsın.” İkileme Kullanımı: Kedin balık[takı] işig küçüg Kumar Bars Tarkan işläzün. (Zong 8782 T. 82/9-10) “Batı şehrindeki işi gücü Kumar Bars Tarkan yapsın.” Öŋtünki nä[täg] yıggu tergü bar ärsär El Imga Totuk yıgıp yaraşı tutzun. (Zong 8782 T. 82/15-17) “Doğudaki (şehirde) ne kadar toplanacak (şey) varsa El Imga Totuk toplayıp uygun bir şekilde yönetsin.” Bir ay bir hrōhān bir iş ayguçı birlä turup yıçanıp aş boguz uz kılturzun. (Zong 8782 T. 82/44-45) “Her ay bir hrōhān bir yöneticiyle beraber görevde olup dikkat ederek yemeğ(i) düzgün bir şekilde yaptırsın.” Öŋtün kedin näçä manıstanlartakı bag borluk yer suv eki iş ayguçılar uz ettürüp yana kak yerläri näçä bar ärsär az üküş yakata berip yerig köntürüp bun tüşiŋä tägürzün. (Zong 8782 T. 82/85-89) “Doğuda (ve) batıda bütün manistanlardaki bahçe, bağ (ve) tarla(ları) iki yönetici çok iyi bir şekilde düzenlettirip ayrıca ne kadar susuz yerleri varsa az veya çok kiraya verip toprağı düzeltip asıl verimliliğine ulaştırsın.” Eki iş ayguçılar edärişmäzün, edärişüp iş küç agtuk kılsar kıyınka kızgutka tägzün. (Zong 8782 T. 82/90-92) “İki yönetici birbiri ardından dalıp gitmesin, dalıp giderlerse (ve) iş güç aksarsa cezaya çaptırılsın.” Bo yer suv, bag borluk savıŋa Täŋri Mojak Avtadan Hrōhānlar katılm[a]zun. (Zong 8782 T. 82/92-94) “Bu tarla, bahçe (ve) bağ sözleşmesine Tanrı Mojak, Avtadan (ve) Hrōhānlar katılmasın.” Deyim Kullanımı: İş ayguçılar kınka kavrıgka tägzün. (Zong 8782 T. 82/33- 34) “Yöneticiler cezaya çarptırılsın.” Kayu aykı aş bo[guz] agtuk bolsar ol aykı hrōhān iş ayguçı birlä kavrıgka tägzün. (Zong 8782 T. 82/47-49) “Hangi aya


Kader TÜNGÜÇ - 144 - ait yemek kusurlu olursa o ayki hrōhān, yöneticiyle birlikte cezaya çarptırılsın.” Eki hrōhānlar, iş ayguçılar birlä turup yars[ı]nçıg aşçılarıg, ötmäkçilärig kavıra turzunlar. (Zong 8782 T. 82/49-51) “İki hrōhān, yöneticilerle beraber görevde olup sorun çıkaran aşçıları, fırıncıları cezaya tabi tutsunlar.” Öŋtün kedin näçä manıstanlartakı bag borluk yer suv eki iş ayguçılar uz ettürüp yana kak yerläri näçä bar ärsär az üküş yakata berip yerig köntürüp bun tüşiŋä tägürzün. (Zong 8782 T. 82/85-89) “Doğuda (ve) batıda bütün manistanlardaki bahçe, bağ (ve) tarla(ları) iki yönetici çok iyi bir şekilde düzenlettirip ayrıca ne kadar susuz yerleri varsa az veya çok kiraya verip toprağı düzeltip asıl verimliliğine ulaştırsın.” Eki iş ayguçılar edärişmäzün, edärişüp iş küç agtuk kılsar kıyınka kızgutka tägzün. (Zong 8782 T. 82/90-92) “İki yönetici birbiri ardından dalıp gitmesin, dalıp giderlerse (ve) iş güç aksarsa cezaya çaptırılsın.” Bo işlärig iş ayguçılar uz kılsar ögdikä açıgka tägzün, agtuk kılsar üç yüz kıyınka tägzün. (Zong 8782 T. 82/97- 99) “Bu işleri yöneticiler doğru bir şekilde yaparsa takdir edilsin, hatalı bir şekilde yaparsa üç yüz cezaya çarptırılsın.” Değerlendirme Orta Asya Dönemindeki dinî mekanların idaresine dair bilgiler içeren Zong 8782 T. 82 numaralı yazma, sonraki dönemlerde hazırlanan resmî belgelerin değerlendirilmesine katkı sunması bakımından önem arz etmektedir. Manihaist Uygurlar’ın Koço Manistan, Yar Manistan ve Solmı (Karaşehir) Manistan’daki işlerin yürütülmesi için belirli zaman diliminde ve belirli görevliler (Dinleyiciler) özelinde ödül-ceza sistemi içerisinde hazırlamış olduğu bu belgeden tespit edilen dil malzemesinin Türk tüzük yazım dilinin temel yapılarına ışık tutacağı düşünülmektedir. Zong 8782 T. 82 numaralı yazma, içerik bakımından değerlendirildiğinde konular arası geçişlerde ve cezaların verilişinde standart bir tutumun olmadığı görülür. Bu durum, araştırmacıları, belgenin taslak metin olduğu yönündeki görüşlere sevk etmiştir. Yazmanın taslak metin olduğunu söylemek için kesin bilgilere sahip olamasak da yapılan dil bilimsel inceleme sonucunda söz varlığı, söz dizimi ve anlam bilimi verilerinin sistemli bir şekilde kullanıldığını söylemek mümkündür.


Manihaist Uygurlardan Kalan Zong 8782 T. 82 Numaralı Yazma ve Türk Tüzük Yazım Geleneğine Katkılar - 145 - Orta Asya Dönemine ait resmî belgelerde genellikle bulunan kıyın, kızgut, kavrıg, şıg, böz, kuanpu, bugday, burçak, künçit, kavık, kamış gibi söz varlığıyla birlikte; bu belge özelinde bulunan kişi adları ve meslek adları öne çıkmaktadır. Görevlendirilen kişilerin adları ve meslek genelinde bildirilen görevler dolayısıyla metinde yer bulan meslek adları Türkçe söz varlığı bakımından önemlidir. Söz dizimsel bakımdan basit yapıda emir tümcelerinin metnin geneline hâkim olduğu görülmüştür. Bunun yanısıra seyrek de olsa sıralı tümce ve şartlı birleşik tümce yapısında emir tümceleri bulunmaktadır. Görev dağılımı yapılırken birbiriyle bağlantılı işlerin belirtildiği durumlarda sıralı tümce yapısı, görevlendirilen kişinin görevini düzgün bir biçimde getirmemesi sonucunda alacağı cezanın bildirildiği durumlarda şartlı birleşik tümce yapısının kullanıldığı tespit edilmiştir. Anlam bilimsel bakımdan karşıt kavram, ikileme ve deyim kullanımlarının öne çıktığı görülür. Yer-yön, cinsiyet ve mevsim bağlamında kullanılan karşıt kavramlar dışında metnin türüyle bağlantılı olarak ödül-ceza gibi soyut kavramların karşıtlığına yer verilmiştir. Kalıplaşmış yapıların kullanımının da metinde önemli bir yer tuttuğu görülmektedir. Verilen görevi daha etkili bir biçimde ifade etmek için ikileme kullanımına başvurulduğu ve aynı ikilemelerin metnin farklı yerlerinde birden fazla kez kullanıldığı tespit edilmiştir. Anlatımı etkili hâle getiren bir diğer kalıplaşmış yapı olan deyimlerin kullanımı da özellikle ödül-ceza verilişinde sıklıkla kendini göstermektedir. Kaynaklar ARSAL, S. M. (2014). Türk Tarihi ve Hukuk, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara. ALICI, M. (2019). Maniheizm, Şinasi Gündüz (Ed.), Dünya Dinleri, MilelNihal Yayınları, İstanbul, 322-336. CLARK, L. (2017). Corpus Fontium Manichaeorum Uygur Manichaean Texts - Texts, Translations, Commentary, Volume III: Ecclesiastical Texts, Brepols Publishers, Turnhout, Belgium. GENG, Sh. (1991). Notes on an Ancient Uighur Official Decree Issued to a Manichaean Monastery, Central Asiatic Journal 35, 209-230. HUANG, W. (1954). Tulufan kaogu ji, Pekin. ÖGEL, B. (2014). İslamiyetten Önce Türk Kültür Tarihi- Orta Asya Kaynak ve Buluntularına Göre, 6. bs., Türk Tarih Kurumu, Ankara. ÖZYETGİN, M. (2014). İslamiyet Öncesi Uygurlarda Toprak Hukuku, Ötüken Neşriyat, İstanbul. KLİMKEİT, H. J. (1993). Gnosis on the Silk Road. Gnostic Texts from Central Asia, San Francisco.


Click to View FlipBook Version