kadar üniversiteye dönmedim. Sanat dünyasıyla ilgi- kesim bunun bir inanç meselesi olduğunu, bazıları ise
li sahnelerle, konserlerle ilgili olumsuz sonuçları da bunun bir hak hukuk meselesi olduğunu söylediler.
oldu tabii. Albümlerle ilgili yine bazı teknik zorluklarla Yani bu ikincisinden ziyade inancımızın iddiasınday-
karşılaşıldı. Mesela albümlerimizin bazıları piyasadan sak eğer, inancımızı onurla, gururla beyan edebilme-
toplatıldı. Bazen konserlerimiz iptal edildi, izin veril- liyiz. Hangi şartta olursak olalım. Yani özür dileyici bir
medi. Konserler resmi prosedür açısından sürekli bir tavır içerisinde ‘‘Ya bizim hakkımızı aldınız, hakkımızı
engellemeyle karşılaştı. 28 Şubat’ta bu tarz bir süreç verin.’’ demek bana çok sıcak gelmemişti. O tarihler-
yaşadım. de gelmemişti, hala çok sıcak gelmiyor açıkçası. Yanı-
labilirim tabi bunları söylerken. Ama ben inandığımızı
Siz iki darbeyi, yani 28 Şubat ve 12 Eylül arasını gör- yaşama iddiasında olmamız ve buna sahip çıkmamız
dünüz, yaşadınız. Nasıl bir psikoloji vardı? gerektiğini düşünüyorum.
28 Şubat’ta ‘‘bizim mahallede’’ iki farklı tepki oluş- Biraz daha geriye gidersek 12 Eylül’den sonra der-
tu. Bunlardan bir tanesi bu süreçle yüzleşen, karşıla- sek, ben daha genç, küçük yaşlardaydım, ama iyi ha-
şan ve karşılaştığında geri adım atmayan, bir direnç tırlıyorum. 12 Eylül’de ortaöğretimdeydim. Şunu bili-
ortaya koymaya çalışan Müslümanlar oldu. İkinci bir yorum, sağı, solu, İslamcısı, şucusu, bucusu ciddi bir
kesim daha vardı. Onlar da bu mevcut travma kar- sindirilme yaşadı. 1980 çok sert bir darbeydi. Kitlele-
şısında şöyle ya da böyle sarsıntı geçirdi, uzlaşma ri sindirdi. Önemli bir dönem. O sindirme hali belki
yolları aradı, benzeşme süreçleri yaşadı. Yani 28 Şu- Müslümanlar açısından, ülke insanı açısından da şöy-
bat travması karşısında sessizliği tercih etti. Belki bu le avantajlı bir süreci başlattı. Hani Rabbimiz buyu-
sessizliğin bir kısmı bir nevi küskün sayılabilir ama ruyor ya şer bildiklerimizde hayır olur. Müslümanlar
diğer kısmı bence affedilebilir açıdan değildi. Yani kı- ciddi anlamda düşünmeye, okumaya, araştırmaya bir
saca tepkiler tek tip değildi. Okullarda olan başörtüsü şeyleri tekrar keşfetmeye koyuldular. 80’li yıllar bo-
olaylarına, baskılara direnen bir kesimimiz vardı. Bu
49
DÜNYADA ZALIMLER GÖREVINI HER DÖNEMDE YAPMIŞTIR.
BURADA BIZIM IÇIN BÜTÜN MESELE, BIZIM CEPHEMIZDEN OLAYIN
NASIL GÖRÜNDÜĞÜ, NE YAPABILECEĞIMIZLE ILGILIDIR. GÂVUR
HER ZAMAN GÂVURLUĞU YAPACAKTIR. ÖNEMLI OLAN BIZIM
ADAMLIĞIMIZI YAPIP, YAPMAMAMIZ.
yunca, 12 Eylül’ü izleyen devrelerde biraz daha göre- Ümmet bilincinin gereği nedir?
celi, esnek, daha özgür bir ortama sahip oldular. Tabi
bu söylediğim Özallı dediğimiz yıllardı. Türkiye’nin Ümmetin dertleriyle mümkün olabildiğince dert-
daha liberal, demokrat bir çizgi içinde siyaset yaptı- lenebilmek, elinizin ulaştığı kadar onlarla beraber
ğı dönemlerdi. Askeri ya da bürokratik vesayetin tabi bulunduğunuzu ifade edebilmek, ortaya koyabilmek.
etkisi devam ediyor, bu günde tamamıyla etkisi silin- Kısmen bunu yapmaya gayret ediyoruz. En son Suri-
diği söylenemez. Dolayısıyla bu şartlar altında, bir öz- ye’de yaşananlar, ya da Filistin meselesine Türkiye’nin
gürlük ortamında Müslümanlar epey yararlandı diye duyarlılığı diyebiliriz buna. Ben bunu politik olarak
düşünüyorum, kendi gençliğimi de hatırlayarak. Yani söylemiyorum, millet olarak da duyarlılığımızı ifade
en iyi okuduğumuz dönemler, en çok dergicilik, ga- etmeye çalışıyoruz. Yardımlaşmaya, elimizi uzatma-
zetecilik yapılan dönemler. Bizim zaten müziklerimi- ya, kardeş olduğumuzu söylemeye çalışıyoruz. En son
zin üretildiği dönemler aşağı yukarı bu devreye denk Halep konvoyu; daha ağır bir dramın yaşanmasını en-
gelir. Ama hala kamusal alanda -siz buna kamusal gellemek için Suriye sınırına bir yürüyüş yaptık. Orada
yalan da diyebilirsiniz- Müslümanların görünür olma- da Halep’ten gelen son grupları Türkiye misafir etti
sına toplumsal planda tahammül edemeyen çevreler ve milyonlarca Suriyeli ülke de misafir şuanda. Bun-
vardı. Bu rejimin, sistemin sahibi biziz deyip sürekli lar önemli şeyler, ümmet olduğumuzu bize hatırlatan
tepemizde kılıç gibi sallanıyorlardı. Buna rağmen di- resimler.
yebiliriz ki bizlerin bir şeyleri keşfetmeye, anlamaya,
birikim sağlamaya, el yordamıyla da olsa bir şeyler Müslümanlar ve özellikle gençler 28 Şubat’ı yete-
üretmeye çalıştığımız bir dönemdi, 80-90 aralığı. Yani rince algılayabiliyor mu?
bir önceki dönemi de böyle okuyabiliriz. Dolayısıy-
la orada bir hesaplaşmadan bahsetmek zor. Ama iri Yaşanmamış, yaşanılmamış süreçleri yeterince al-
cümleler kuruyorduk tabi, bayağı iddialı cümleler. gılayabilmek zor. Belki teorik olarak tanımlayabilir-
siniz ama yaşanmışlık başka bir şey tabi. 28 Şubat’ı
Bir kazancımız daha oldu 80’lerde. Afganistan’ın yaşayanlar bile tam anlamıyla idrak etmiş değil ki.
Ruslar tarafından işgali sonrası dönemde, özellikle O direnci ortaya koyanlar vardı, koymayanlar vardı.
İslam dünyasında başka kardeşlerimizin de olduğunu Bugün de idrak edebilenler var, idrak edemeyenler
fark etmeye başladığımız bir dönem. Yani bir ümmet var. 15 Temmuz belki bunun bir başka boyutu ve sert
olduğumuzu, daha büyük bir aile olduğumuzu keşfet- biçimde hatırlanmış olduğu bir tarih. Siyasi süreçte
meye başladığımız dönemdi. Daha ziyade Uzak Asya, oldukça görülen, Türkiye’de sıklıkla geçirilen darbe
Afganistan, İran’da bir devrim olmuş oranın siyasi nöbetleri vardır. Türkiye’nin şu anda yönetildiği, gü-
etkileri, Mısır’da İhvan-ı Müslimin hareketi, bütün nümüze kadar idare edildiği anayasaların hepsi he-
bunlar Müslümanların diğer coğrafyalardaki kardeş- men hemen darbe ürünüdür. Darbecinin birisi kalkar
leriyle tanışma, onları tanıma, temas kurma ve bu anayasayı yazdırır.
büyük ümmetin parçası olduğunu hissetme dönemi.
Bu önemli bir şeydi. Ulusal sınırları zihin olarak bile Sizce 28 Şubat bitti mi?
aşabilmek, bunu zorlayabilmek önemli bir şeydi. Bu
toprakların aslında çok da yabancısı olmadığı, unut- 28 Şubat ve benzeri süreçler Türkiye’de bitece-
turulduğu bir şeydi bu. Bugün dahi bunun çok fazla ğe benzemez. Bazı devreler güç ve imkân buldukça
idrak edilebildiğini zannediyorum diyemem. Yani üm- benzer girişimlerde bulunur. Çünkü bu süreçler Türki-
met vurgusunu, kavramını çok duymuyoruz. ye’de üretilen ve kotarılan süreçler değildir. Türkiye’yi
çevreleyen dünya sistemi, küresel sistemin, genellikle
ittifak kurduğu uzantılarla birlikte organize ettiği sü-
50
reçlerdir. Yani aslında problemin kaynağı Türkiye’nin başlamıştı, gerilim devam ediyordu. Henüz sıcak bir
kendi iç dinamiklerinden kaynaklanan gerilimler de- süreç, geldiğim sabah Ankara bombalanıyordu. Dola-
ğil, çoğunlukla dışardan kaşınan, tahrik ve organize yısıyla buradaki dostlarımızla, arkadaşlarımızla bera-
edilen kuvvetlerdir. Dolayısıyla Türkiye var oldukça, ber olmaya, meydanları tutmaya çalıştık. Bayrampa-
kendi dinamikleriyle ve değerleriyle ayağa kalkmaya şa’daydım ben, çevik kuvvet vardır orada. Orası Vatan
heveslendikçe bu tür müdahaleler güç bulabildiği öl- Emniyet Müdürlüğü’ne lojistik destek sağlayabilecek
çüde denkleme katılmaya çalışırlar. Buna belki bugün stratejik bir öneme sahipti. Orada nöbet tutan kar-
güçleri yetmeyebilir ama seyredeceklerini düşünmü- deşlerimiz vardı, çevik kuvvet önemli bir noktaydı. Al-
yorum. Yani dünyada zalimler görevini her dönemde lah şehitlerimizin şehadetlerini kabul eylesin diyelim.
yapmıştır. Burada bizim için bütün mesele, bizim cep- Onlar zorbalara müdahale ettiler. Zorbalığın önüne
hemizden olayın nasıl göründüğü, ne yapabileceği- geçmeye çalıştılar. Bu insan için çok önemli bir değer-
mizle ilgilidir. Gâvur her zaman gâvurluğu yapacaktır. dir. Oraya geldiğimiz noktadan itibaren hemen yakını-
Önemli olan bizim adamlığımızı yapıp, yapmamamız. mızda bulunan bir toplanma yerinde, aşağı yukarı bir
aya yakın arkadaşlarla birçok kardeşimiz gibi biz de
15 Temmuz gecesi kalkışmayı ilk haber aldığınızda bulunduk. Sohbet ettik, çaylar içtik, bekledik. Aslında
neler hissettiniz? hepimizin bildiği gibi vatanı bekliyorduk. Ne olacağını
bilmeden, tahminler yürüterek bekliyorduk. İnsanlar
Şu ana kadar birçok kalkışmada İstanbul’daydım. ciddi bir travma yaşadılar, ciddi bir gerilim yaşadılar,
Allah’ın takdiri tabi, ilk defa böyle ciddi bir hadisede bu ülkede neler olabileceğine dair daha açık fikir
İstanbul dışındaydım. Bir köyde yakalandım darbeye. sahibi oldular. Biz de o cemiyetlerin içinde olmaya,
Bu da içimi acıtan bir şeydir, ama hayırlısı dedik. Er-
tesi gün ancak varabildim İstanbul’a. Tabii nöbetler
51
kenarında bulunmaya çalıştık. Darbe sürecini dönüş- meselesi, zaman zaman bu konularda teknik bazı ha-
türecek, değiştirecek bir eylemim olamadı maalesef. talar yapıldığını ben de düşünüyorum. Mağduriyetler
yaşanabilir. Haklar, hukuklar ihlal edilse bile inşallah
15 Temmuz ile alakalı eser yapmayı düşünüyor tez zamanda uzun mağduriyetlere dönüşmeden te-
musunuz? lafi edilir. Ama onun dışında zor tabi, kolay bir süreç
değil. Koca bir ülkede öyle büyük bir şebekenin, yani
Nöbet döneminde sahne almak için bir kısmına devletin, bürokrasinin hücrelerine kadar nüfuz etmiş
tercihen katılmadım. Çünkü çok maşallah epey he- bir şebekenin temizlenmesi oldukça zor. Ama güçlü
vesli arkadaşlar vardı sanat dünyasından. Ümmetle, bir siyasi iradenin varoluşu da bir avantaj. Siyasi par-
milletle beraber olmamız ihtiyacına inandığımız için çalanmışlık görüntüsü, polemiklerin, tartışmaların,
oralarda olmaya çalıştık. Ama bu işin sanatçılar için yarılmaların oluşması bu sürecin yönetimini zorlaştı-
çok fazla şova, tanıtım, reklam ve promosyon alanına rır. Böyle de bir tarafı var. İnşallah iyi olacak. Şerler-
dönüşmesi tatsız bir şey. Bu noktada dikkatli olmak den hayırlar doğarmış.
gerektiğini düşünüyorum. Fazla da gaza gelmemeye
çalışmalı. Eser konusunda da şahsa ve olaya özel sipa- 15 Temmuz’dan sonra biz gençlere özellikle ver-
riş beste yapamıyorum. Böyle bir yanım var. Bu olay mek istediğiniz mesajlar var mıdır?
beni çok sarsmış olsaydı gerçekten belki yapabilirdik.
İlla yapmam demiyorum. Birçok sanatçı bu olayla ilgili Yakın tarih okumaları yapın bolca. Bir kaynak ta-
sürekli beste yapıyor. Bilmiyorum, belki onlar doğru raması yapıp farklı yerlerden Türkiye’nin yakın siyasi
yapıyor ama benim böyle bir tarzım yok, yapamıyo- tarihini, sosyal tarihini anlamaya, okumaya çalışın.
rum. Yani eğer yüreğime bir şekilde dokunuyorsa o Bunu yapmanızın faydası; hâdiseleri medya, magazin
an olur zaten, siz engelleyemezsiniz, yaparsınız. Bu pencerelerinden takip etmeye mahkûm olmazsınız.
tamamen doğal olması gereken bir şeydir. Ama biz de Çünkü medya üzerinden bize hazırlanan tartışma
her toplumsal hadiseye eşlik eden bir eser, bir film biçimlerine şahitsiniz hepiniz. Düzeysiz oluyor yap-
yapma eğilimi var, modern zamanların alışkanlığı. tıkları programlar. Benzer cümleler kuran insanlar
var içlerinde. Çoğu kez olanı söyleyerek, kendisi bir
Özellikle 15 Temmuz’dan sonra Türkiye’nin gelece- şey söylüyormuş gibi gösteren bir sürü yorumcu(!)
ğini nasıl görüyorsunuz? dinliyorsunuz. Yani olanları tasvir ediyorlar. Böyle
olmamak için kendi idrakinizi, zihninizi, ufkunuzu
İnşallah bir musibet, bin nasihatten hayırlı olur. Bu açabilmek, kendi kelimelerinizle konuşabilmek, farklı
darbe süreciyle de zaten sütten ağızlar yandı, yoğurt- kaynaklardan beslenmek lazım. Medya müthiş bir za-
lar üflenerek yenilecek demektir. Ama tabi yoğurdu man esir alıyor şuanki haliyle. Özellikle televizyonlar.
üfleme sürecinde de sıkıntılarımız var, imtihanlarımız Dünya basınında ne olup bittiğini, Türkiye’nin dışarı-
var. Çok dikkatli olunması gereken çok hassas bir nok- dan nasıl göründüğünü iyi inceleyin.
tadan geçiyor Müslümanlar. Özellikle idare mevkiin-
de olanlar, bürokratlar çok büyük sorumluluk taşıyor- Bizlere vakit ayırdığınız için teşekkür ederiz hocam.
lar. Özellikle kuruların yanında yaşların yanmaması
ÖMER KARAOĞLU KIMDIR?
1967 İstanbul doğumlu. Öğrenim hayatını İstanbul’da tamamladı. İstanbul Üniversitesi İktisat
Fakültesi’nden mezun oldu. Aynı üniversitede iktisat tarihi alanında doktora öğrenimi yaptı. Bir
devlet üniversitesinde uzun bir süre öğretim elemanı olarak görev yaptı, 28 Şubat’ta görevinden
ayrıldı. Daha sonra akademiye geri döndü. Halen İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde öğretim
üyeliği yapmaktadır. Müzikle ilgisi orta öğrenim yıllarında başladı. 1985’ler den başlayarak özel
projelere mütevazı katkılarıyla belirginlik kazandı. İlk defa kendi besteleri ve yorumuyla dinleyiciyle
buluştu. Ardından solo müzik albümleri ve konser etkinlikleri vesilesiyle yaygınlık kazandı. Özellikle
Müslüman hassasiyetinde yapmış olduğu eserleriyle tanındı. Ömer Karaoğlu evli olup iki erkek
çocuk babasıdır.
52
21. ASRIN VAKA-I HAYRİYE’Sİ
Abdurrahman MUTLU
Yeniçeri Ocağı Osmanlı Devleti’nde Al- mud ve yanındaki birkaç devlet adamı-
lah yolunda cihad eden ve sürekli bir bir- nın basiretli duruşu, özellikle yeniçeri-
lik sağlamak amacıyla kurulan, yıllarca lerin saraya düzenledikleri her darbe
kendilerini bu amaca sadık kalarak nice girişiminden rahatsız olan halkın ayakta
zaferler kazanmış bir kurumdu. Fatih’in kalarak devlete sahip çıkması sayesinde
arkasında müjdelenen askerlerden ol- darbecilerin bertaraf olup Yeniçeri Oca-
muş, Yavuz’un arkasında yok edici güç- ğı’nın dağıtıldığı olaydır Vaka-i Hayriye.
leriyle çölleri aşmış, Sultan Süleyman ile
İslam’ın sancağını Avrupa içlerine kadar Tarih bilmeyenler için tekerrür eder.
taşımış ve adımlarıyla titretmişlerdir Kişiler ve roller değişmiş olsa da oyna-
bu toprakları. Ancak zaman içerisinde nan oyun değişmemiştir. Kendini dini
yeniliklere ayak uyduramayıp sarayın bir kisveye büründürerek insanları kan-
entrikalarına alet olmuş ve benliklerini dımış, yıllarca devletin her kademesine
kaybetmişlerdir. Yeniçeri Ocağı’nın ba- sızarak bu devleti yıkma planları kuran
zen padişahların ölümüne neden olan, bir örgüt çıktı bu defa milletin karşısına.
devleti ve milleti hiç düşünmeden teh- Siyasi, ekonomik ve yargısal olarak ger-
likeye atan darbe kalkışmaları çoğu kez çekleştirilmeye çalışılan planlar başarılı
başarılı olmuştu. Ta ki 1826 yılının 15 olamayınca, hainler son olarak askeri
Haziran gününe kadar. Sultan II. Mah- darbeye kalkıştı. Ne var ki bu millet zil-
let altında yaşamaktansa izzet altında
53
ÇIZEN; FURKAN YAVUZ
ölmeyi tercih eder. Onlar bu millete silah doğ- kılmayacak halde dizayn edilmeye başladı. Milli
rultacak kadar şaştıysa, millet o silahın önüne Savunma Üniversitesi’nin başına 4 Ekim 2016’da
kendini atacak kadar çılgındı. O gece Ömer Halis- rektör olarak Prof. Dr. Erhan Afyoncu atandı.
demir ilk kurşunu zalimlere ateşlemiş, ardından Üniversite Milli Savunma Bakanlığı’na bağlana-
Başkomutan Recep Tayyip Erdoğan’ın emriyle rak ordunun eğitim aşaması tamamen devlete
halk tekbirlerle sokağa dökülmüştür. Millet bir bırakıldı. Milli Savunma Üniversite’si kendi içeri-
kez daha göğsünü siper ederek durdurmuştur bu sinde sistemlerini tamamlayarak ilk defa 2017’de
hayâsızca akını. Ve yeni kahramanlar doğmuştur eğitime başlayacak. NATO’nun ikinci, dünyanın
bu aziz topraklarda. Kuruyan vatan toprağını şü- sekizinci ordusu olan TSK’da yapılan bu radikal
heda kanlarıyla sulamıştır bu yiğit neferler. değişikliklerin sonucu nereye varacak elbette gö-
receğiz. Lakin bu gelişmelere bakıldığında ister
Türk Silahlı Kuvvetleri 15 Temmuz’dan sonra istemez Sultan 2. Mahmud’un orduda yapmış
ciddi bir yapılanmaya girdi. Tüm Askeri Liseler ve olduğu radikal değişiklikler akla gelmektedir. Bu
Harp Akademileri kapatıldı. 1 Temmuz 2016 tari- anlamda yapılan yenilikler için 21. Asrın Vaka-i
hinde ise Millî Savunma Bakanlığı’na bağlı olarak Hayriye’si tanımı yanlış olmayacaktır.
Milli Savunma Üniversitesi kuruldu. Ordu, içe-
risinde hiçbir şekilde kalkışmaya meydan bıra-
54
Farklı Açılardan
TEK TABLO
MUHAMMED SALIH BAL Darbe girişimi gecesinde öfkeli bir şekilde mey-
dana çıktım ve bulunduğum yerin en yakınındaki
Milletin bu kararlı direnişinde Başkomutan Re- köprüye gittim. Daha sonra darbenin başarısız ol-
cep Tayyip Erdoğan nasıl bir rol oynadı? duğunu öğrenince ferahladım. Arapçada bir söz
vardır ‘‘halkın hayatı istediği günde, kaderin ona
Gerçekten cesurca ve yerinde karar alan bir in- cevap vermesi gerekir.’’ Bir başka sözde ise ‘‘iyi
sandı. Sağlam duruşu ve milletin desteğini alarak iş yapan kimseler düşmez, eğer düşerlerse Allah
kalkışmanın karşısında durdu. Gerçekten devleti onlara yardım eder’’ işte bu sözde de açık şekilde
nasıl taşıyacağını ve koruyacağını bilen birisiydi belirtildiği gibi Türk halkı ve devleti masumların
başkomutan. yanında olduğu için Allah onların yanında oldu ve
yardım etti.
15 Temmuz işgal girişimden sizce ne anlamalı-
yız?
Söz konusu vatan olduğu zaman halk, arasın-
daki küçük anlaşmazlıkları bir kenara iterek birle-
şebileceğini gösterdi bize bu olay. Daha da önem-
lisi bütün dünyaya silahsız zafer kazanabileceğini
göstermiş oldu Türk halkı.
Darbe bildirisini ilk gördüğünüzde ne hissetti-
niz?
Darbe girişini olduğunu öğrendiğim anda bü- HÜSNIYE BÖLÜKBAŞI
tün vücudumu korku ve telaş sardı. Ardından
tarihte olmuş darbeleri hatırladım, Mısır vb. dev- Milletin bu kararlı direnişinde Başkomutan Re-
letlerde olan darbelerdeki zulmü. Türk halkına ve cep Tayyip Erdoğan nasıl bir rol oynadı?
Erdoğan’ı koruması için Allah’a dua ettim. Beni
yurt dışından arayıp tedirgin bir şekilde Türki- Başkomutana güvendiğimiz ve inandığımız için
ye’de ne olup bittiğini sordular. O zaman anladım onun tek sözü ile dışarı attık kendimizi. O olma-
ki biz Müslümanlar tek bir millettir, aralarındaki saydı dışarda olmayacaktık. Dolayısıyla darbe gi-
dil, örf, sınır farkı sıfıra eşittir.
15 Temmuz’da meydanlarda ne hissettiniz?
55
rişimi başarılı olacaktı. Böyle durumlarda liderlerin 15 Temmuz işgal girişimden sizce ne anlamalı-
dik durması çok önemli. yız?
15 Temmuz işgal girişimden sizce ne anlamalı- 15 Temmuz işgal girişiminden önce ülke toprak-
yız? larını ele geçirmeye çalışan illegal bir örgüt ile kar-
şı karşıya gelindi. Polisimize, askerimize kara leke
Söz konusu ortak değerler olunca küçük ayrım- sürülmek istendi. Halk buna göz yummadı. Milleti-
ları sineye çeken bir halka sahip olduğumuzu açık miz daha sonra son noktayı 15 Temmuz gecesi attı.
ve net bir dille ifade ettik. Bence 15 Temmuz’dan
anlaşılması gereken en önemli şey budur. Bizler Darbe bildirisini ilk gördüğünüzde ne hissetti-
kardeşiz. niz?
Darbe bildirisini ilk gördüğünüzde ne hissetti- İnanamadım, seçim ile gelen bir hükümet var-
niz? dı, yönetim iyiydi, hayretle karşıladık. 21. yüzyılda
darbe mi olurmuş dedik.
Çok korktuk panikledik fakat başkomutanımızın
açıklaması ile birlikte bir ferahladık. Özellikle jetler 15 Temmuz’da meydanlarda ne hissettiniz?
bizi çok etkiledi.
Meydanlara çıkın sözünden itibaren Yenikapı’ya
15 Temmuz’da meydanlarda ne hissettiniz? kadar bir ay meydanlardaydık. Vatan kolay kazanıl-
mamıştı. Devletimizi, milletimizin iradesini savun-
Darbe girişimine karşı tek yürek olan halkı gö- mak üzere ilk saatlerden itibaren sokağa dökülen
rünce mutlu oldum. Demek ki böyle durumlarda halkımızı görünce Allah’a şükür ettim ve bu mille-
hangi kesimden olursa olsun halkımız ortak bir ta- tin sırtı yere gelmez dedim.
vır takınabiliyor.
ORHAN SEVINDIK MEHMET YILMAZ
Milletin bu kararlı direnişinde Başkomutan Re- Milletin bu kararlı direnişinde Başkomutan Re-
cep Tayyip Erdoğan nasıl bir rol oynadı? cep Tayyip Erdoğan nasıl bir rol oynadı?
Cumhurbaşkanı televizyon ekranına çıkması ve
meydanlara çıkın demesi üzerine kararlı direnişi
başlatmış oldu. Daha sonra İstanbul’a gelmesi bizi
cesaretlendirdi.
56
İlk olarak şunu söylemek gerekiyor. Bi- MUSTAFA BALCI
zim başkomutan olarak adlandırdığımız
mevki Kur’an’ı Kerim’de de geçmektedir, Milletin bu kararlı direnişinde Başkomutan Recep Tay-
‘‘emir sahipleri’’ olarak. Başkomutanımı- yip Erdoğan nasıl bir rol oynadı?
zın daveti, medya olmasaydı ya da göre-
vini yapmasaydı halka ulaşamayacaktı ve Toplumlar başındakilere göre hiza istikamet alır, bir nu-
millette hareketlilik başlamayacaktı. Halk maraya göre şekillenir ve anlam bulur.
da tabi ki başkomutanın oynadığı rolün
tam köşe noktasını oluşturuyor. 15 Temmuz işgal girişimden sizce ne anlamalıyız?
15 Temmuz işgal girişimden sizce ne 15 Temmuz işgal girişimi bir sebep değil sonuçtur. Se-
anlamalıyız? bebi bilinmeyen hiçbir sosyal olay sağlıklı tahlil edilemez.
Sonuca değil sebeplere odaklanmalıyız. 15 Temmuz darbe
Buna darbe, işgal, kalkışma ya da başka girişiminin sebebi, buna Türkiye’de dâhil İslam dünyasının
bir şey diyelim, adının ne olduğu önemli bir kurtarıcı bekleme yanılgısıdır. Bu problem çözülmedik-
değil. Biz inanan insanlar olduğumuz için çe hastalık düzelmeyecektir.
Kur’an’dan örnek vereceğim. Kur’an’da
en fazla tekrar edilen kısımlar düşünme Darbe bildirisini ilk gördüğünüzde ne hissettiniz?
üzerinedir. Yani ‘niye’’ sorusunu, ‘ne-
den’ sorusunu bir Müslüman sormalıdır. Bu iş olmaz, darbe millete rağmen yapılmaz.
15 Temmuz’da darbe girişimine kalkışan
kişilere neden sorusu yöneltildiğinde ço- 15 Temmuz’da meydanlarda ne hissettiniz?
ğunun verdiği cevap ‘‘bize söylendi ve
yaptık’’ oluyor. Çünkü sorgulamadılar. Meydanlarda düşünceden çok duygu hâkimdi. Bunun
Müslüman bir insanın düşünerek hare- uzun süre devam ettirilmesi çok mümkün değildir. Daha
ket etmesi böyle kritik zamanlarda çok baskın bir duygu ile bunu ortadan kaldırabilirsiniz. Bu se-
önemlidir. beple direniş atmosferinin devamı için düşünce ve duygu
birliğini sağlamak gerekir. Keşke ortak duygularımızı ortak
Darbe bildirisini ilk gördüğünüzde ne düşüncelerimizle destekleyebilsek diye düşündüm. O za-
hissettiniz? man daha canlı ve sağlıklı bir toplum oluştururduk.
Benim o anda hissettiğim ilk soruyla
ilişkili aslında. Bir belirsizlik ortamı var-
dı. Ne yapacağımızı şaşırmıştık, bir işaret
bekliyorduk ki işte başkomutan açıkla-
masını yaptı. Açıklama yapılana kadar bir
karmaşa, bir sır, bir belirsizlik içindeydim.
15 Temmuz’da meydanlarda ne hisset-
tiniz?
Tüm İslam dünyası için ümmetin birli-
ği çok önemli bir şey. Bu ümmet belli bir
amaç uğruna tek vücud olabilecek kapa-
siteye sahiptir, yeter ki lideri olsun.
57
YÜZ YIL ÖNCE,
YÜZ YIL SONRA
Mahmut Sami ÖZYURT
Kutlu Türk-İslam devleti Osmanlı yıkılma dönem- Hamdullah Suphi ve Rıza Nur gibi tanınmış isimler
lerindedir. Küffar her taraftan saldırmış, milletimizin katılarak konuşmalar yaparlar. Her mitinge 150 ila
bağımsızlık sevdasından bihaber Anadolu’ya hâkim 200 bin arasında insan katılır. İmparatorluğun ve İs-
olmak istemiştir. Halk “İzmir’in işgali ve yurdun bö- tanbul’un o dönemki nüfusuna bakılırsa bunlar çok
lünmez bütünlüğünü, birlik ve kardeşliği ve İslam’ı büyük sayılardır. Mitinglerin yankıları Anadolu’da ca-
korumak” için oluk oluk sokaklara dökülür. Toplumda milerde yapılan hutbelere kadar vardı.
milli bilinci uyandırmak Kadıköy, Üsküdar, Fatih gibi
yerlerde mitingler düzenlenir. Kürşad esareti yok et- Halide Edip Adıvar halka seslenişinde;
tiği gibi halkımız da milli bilinç ve özgürlük anlayışı ile
cihad ederek yurtlarını savunmuşlardır. Arap, Kürt, ‘‘Kardeşler, vatandaşlar, Türkiye’nin istiklal ve hayat
Türk, Laz demeden toplumun her kesiminden Müs- hakkını alacağı güne kadar hiçbir korku, hiçbir meşak-
lümanlar bir vücut olarak küffarın bütün oyunlarını kat önünden kaçmayacağız. Yedi yüz senelik tarihin
bozmuş, hain düşüncelerini yerle bir etmiş ve milli ağlayan minareleri altında yemin ediniz!’’ demiştir.
bilinç ile yurduna sahip çıkmışlardır. Tarihler 15/23
Mayıs 1919’dur. Türk Ocağı ve Karakol Cemiyeti bu Kutlu atalarının çizdiği ulu yolda hiçbir engel ve
tarihlerde Sultanahmet Meydanı’nda dört büyük mi- zorluk tanımayan Türk milleti, bir bütün halinde di-
ting düzenler. Mehmet Emin Bey, Halide Edib Adıvar, renmiş ve kanını akıtmayı göze almıştır. Mehmet
Emin Bey’in (Yurdakul) mitingdeki konuşmasında:
58
‘‘Demir ve ateş; kardeşler ben bunlarla hiçbir va- Şehitler mitingine yaklaşık 5 milyon vatandaş katıldı.
tan ve ırkın öldüğünü işitmedim. Şerefli bir tarih ve İstanbul’un ve Türkiye’nin dört bir tarafından akın
medeniyete, sağlam bir fazilet ve ahlâka, zengin bir edilen mitingde Türkiye bir birlik fotoğrafı oluşturdu.
şiir ve edebiyata, dinî ve millî ananelere, ırkî ve vatanî Avrupa basını bunu bir gövde gösterisi olarak gördü.
hatıralara mâlik olan bir milletin mahvolduğunu tarih Reuters mitingi “Yüz binlerce Türk, Cumhurbaşkanı
göstermiyor’’ demiştir. Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısıyla başarısız darbe
girişimini lanetlemek için toplanıyor” başlığıyla du-
Tarih 15 Temmuz 2016. yurdu. Yüz yıl önce milletimiz nasıl tek bir yürek olup
Sultanahmet Mitingleri’nde tepkisini ortaya koyduy-
Bir münafık emir verir, “Sahibimiz Amerika’nın Or- sa, yüzyıl sonra da Yenikapı Mitingi’nde aynı ruhu
tadoğu ve yeryüzündeki oyunlarını bozan Müslüman sergilemiştir.
Türk milletine son vermenin anı gelmiştir. Saldırın er-
lerim!’’ 15 Temmuz bir darbe değil işgaldir. Ve bu yüzden
kıymeti bir kurtuluş savaşı gibidir. En uzun gecede 248
Boğaz Köprüsü (15 Temmuz Şehitler Köprüsü) ka- şehid verilmiş, ama hürriyet verilmemiştir. Hepsinin
patılır, halk ne olduğunu anlamaya çalışır, şaşkındır. ruhu şad, mekânı cennet olsun. Bu noktada anlıyoruz
Tüm dünya o anlarda Türkiye’ye odaklanır ve olan ki; İslam dünyasını esir almak isteyen şer kuvvetlerin
bitenleri izlemektedir. Türk ve İslam âlemine yönelik ilk hedefi Türk milleti olmuştur.
zorlu bir savaş daha başlamıştır. Türk Silahlı Kuvvet-
leri’nin Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar kaçırılmış, Çizen: Furkan Yavuz
TRT binası, CNN stüdyosu basılmıştır. Cumhurbaşka-
nı, Başbakan ve siyasi parti genel başkanları olmak
üzere siyasiler liderler hürriyet ve yurdun bölünmez
bütünlüğünü savunmak için halkı meydanlara çağırır.
AKOM, TRT, CNN, İstanbul’da Sabiha Gökçen Havali-
manı, Atatürk Havalimanı ve diğer önemli noktalarda
birleşen halk, mazisine yaraşır bir şekilde mücadele-
ye girmiştir. Birlik ve kardeşliğin hâkim olduğu Küçük
Asya’da huzuru kaçırmak isteyenler her zaman yenil-
giye mahkûm olmaya layıktırlar. Türk-İslam coğrafya-
sında ki olaylara göz attığımızda Türkiye Cumhuriyeti
dışında ki devletler, topluluklar ya sömürge olmuş, ya
da zulüm altında inlemektedirler. Bu noktada İslam
âleminin Türkiye’ye yardım ve dua etmesinden başka
çaresi var mıdır? İstiklal Harbi öncesi nasıl milletimiz
yekvücut olup işgallere tepkisini ortaya koymuşsa, 15
Temmuz gecesi de aynı şekilde milletimiz meydanları
terk etmemiştir. Tüm demokrasi nöbetlerinin nihaye-
tinde 7 Ağustos 2016 günü düzenlenen, AK Parti, CHP
ve MHP’nin katılım sağladığı Yenikapı Demokrasi ve
59
Kazasker Cami İmamı
Yüksel Sevim ile söyleştik.
İMAMIN GÖZÜNDEN DARBE
Kamer ŞAHİN
mıştır. Meclisi ve İstanbul’u düşman dahi bombala-
yamazken 15 Temmuz’da saldırıya buralar uğramıştır.
15 Temmuz’da işgali darbeden süzen halk darbecilere
darbe yaptı. Bu özellik tarihte hiçbir darbede yoktur.
15 Temmuz ile demokrasi ve değerler savunuculuğu
hakkıyla halkımızın eline geçmiş, içselleştirilmiştir.
Avrupa’nın değerler noktasındaki ikiyüzlülüğü açığa
çıkmıştır.
Özelde o gün yaşadıklarınızı, psikolojinizi ve işiniz
özelinde ne yaptığınızı paylaşır mısınız?
Kamer ŞAHİN: Darbe ne demektir? Namazdan geldim. Haberi aldım, ilk önce halkı dar-
becilere destek veriyor zannettim. Sonra tanka çıkan-
Demokrasinin egemenlikte, egemenliğin milletle ları ve yollara düşenlere baktım. TRT dışında darbe
alakası var mıdır? Darbe ve demokrasiyi bu bağlam- mesajı yayınlanmayınca “bu darbe öldü” dedim. Bil-
da değerlendirir misiniz? diride isim yoktu, ordu bütünüyle destek vermedi.
Emniyetin çoğunluğu halk ile beraberdi. Reis’in da-
Darbe işleyen bir siyasi sürecin gayr-ı meşru bir vetini duyduğumda bu elem dolu tablodan buruk bir
tarzda zorla değiştirilmesi veya kesintiye uğratılması- sevinç ile kurtulacağımızı, sürecin hız kazanarak deva-
dır. Çoğunluğun iradesi demokrasinin esası olduğuna mının geleceğini anladım. Salalarla ve yola düşenlerle
göre, egemenliğin çoğunlukla beraber anılması aslın- ilahi yardım yetişti. 16 dakika sala okumuşum. Cami
da halkın tamamını temsil eder. Darbe ise bu manada kapısına dayanıp karşı çıkanlar oldu. İhtiyaten elimde
halkın tamamına karşı yapılmış olur. bir demir vardı. Farklı bir yoldan eve gittim. Cami ka-
pısını açmamıştım. Defolup gitti hainler!
Darbelerden söz edelim; hangilerine ulaştınız? Ön-
cekilerle ilgili bir ortak yön, yöntem var mı? Başka ülkelerde de darbe girişimlerinin olmasının
genelde ve özelde insani bir yönü olabilir mi?
Ben 80’de ilkokula gidiyordum, 28 Şubat’ta ilahi-
yat öğrencisiydim. Aktif olarak yazalım, yöntemler üç Hayır, dünyayı paylaşan sömürgeciler darbe ve
aşağı beş yukarı; basın, elit, ordu ve dış destek şeklin- demokrasi sosuyla iğdiş edilen ülkeleri istedikleri iş-
de özetlenebilir. birlikçilere vermek ve sömürüye devam için darbe
yapıyorlar. Siz hiç Avrupa, Amerika gibi yerlerde bir
15 Temmuz’u diğer darbelerle kıyaslayacak olursak darbe olduğunu duydunuz mu? Milli benlik ve öz gü-
farklı olan nedir? ven Amerika gibi üç günlük ülkelerde olmaz. İnsani
değerleri, adaleti ve derin tarihi olanlarda olur. Filis-
15 Temmuz münafıkların ve kâfirlerin şer ittifakın- tin de taş atan çocuk bir Yahudi askerinden daha öz
dan doğan bir darbedir. Ve ancak işgal amaçlıdır. Di- güvenli ve güçlüdür. Öz güven 15 Temmuz’da darbeyi
ğer darbeler sadece iktidarı amaçlarken, 15 Temmuz deviren halkın kıyam ruhudur.
Türkiye’yi bölmek ve iç savaşa sürüklemeyi amaçla-
60
OKÇULAR TEPESİNİ
TERK ETMEYENLER
Abdurrahman MUTLU
Müslümanların her şart altında daima uyanık ve duğu akşam bazı vatandaşlarımız bankamatiklere,
tetikte olması gerektiğine dair en can alıcı misal Ok- benzin istasyonlarına ve alıveriş merkezlerine gitmiş-
çular Tepesi’dir. Bu hadise, 625 yılında meydana gelen lerdir. Ancak ekser vatandaşlarımız asırlar önceki Ok-
ve İslam’ın ilk savaşlarından biri olan Uhud Savaşı’nda çular Tepesi hadisesinden ders çıkararak, hiçbir şeyi
cereyan etmiştir. Hz. Peygamber, iki ordunun karşılaş- düşünmeden, tankların önüne geçerek, mermilerin
tığı Uhud Dağı’ndaki dar bir geçidin iki tarafına Abdul- önüne atlayarak, ardındakilere göz ucuyla bile bak-
lah bin Cübeyr komutasında elli okçu yerleştirdi. Hz. madan ‘‘Okçular Tepesi’ne’’ akın akın koşmuşlardır.
Muhammed Mekkelilerin Uhud Dağı’nın etrafından Bu hadise göstermiştir ki milletimiz, söz konusu din
dolaşarak Müslümanlara saldırma ihtimalini önlemek ve vatan olunca hiçbir şeyi düşünmemiş, vatanları
istiyordu. Okçularına, “Haber verilmeden yerinizi ke- için çocuklarını yetim, eşlerini dul, anne ve babaları-
sinlikle terk etmeyiniz.” emrini verdi. nı evlatsız bırakmış, ancak vatanlarını hainlere bırak-
mamışlardır. Bu aziz millet, vatan toprağının asla terk
İki tarafın kuvvetleri Uhud Dağı eteklerinde kar- etmemesi gerektiğinin bilincinde, hainlere asla geçit
şılaştı. Müslümanların etkili taarruzlarıyla Mekke vermedi. Allah bizi bu kahraman kişilerin emanetine
ordusu geri çekilmeye başladı. Bunu gören okçular, hakkıyla sahip çıkmayı nasip eylesin. Ve bir gün du-
muharebenin kazanıldığını sanarak yerlerini terk etti rum Okçular Tepesi’ndeki gibi olacaksa Allah ayak-
ve Mekkelilerin bıraktıkları ganimetleri yağmalamaya larımıza adım attırmasın ki yerimizi terk etmeyelim.
başladı. Bundan yararlanan Halid bin Velid, komuta- Sorumluluk, emre itaat ve bilinçli hareket etmek her
sındaki süvari kuvvetleriyle okçuların terk ettiği geçit- daim gereklidir.
ten Müslümanlara saldırdı. Ardından Müslümanlar
çembere alındı ve zor durumda kaldılar. Bu saldırı so- 15 Temmuz’da milletimiz ve devletimiz çok büyük
nucu İslam ordusu güç kaybetti ve Uhud Dağı’na geri bir sınav vermiştir. Bir ay boyunca meydanları terk et-
çekildi. Yetmiş sahabe şehid oldu. Mekke ordusu da memiş, hainlere geçit vermemiş, devletinin yanında
kesin bir üstünlük elde edemeyip geri döndü. dik bir tavır takınmıştır. Vatan uğruna gözlerini dahi
kırpmadan sokaklara akın eden, silahları büken, tank-
Okçular Tepesi, Müslümanlar için görev ve sorum- ları deviren ve şehadeti cennetin anahtarı olarak gö-
luluk bilincine dair önemli bir milat olmuştur. Kısa bir ren Müslümanlar oldukça sırtımız yere gelmeyecek-
süre önce yaşadığımız 15 Temmuz işgal girişiminde tir. Allah şehitlerimizin şehadetini kabul, makamlarını
birçok açıdan yorumlanabilir. Hadisenin vuku bul- âli eylesin.
61
Yusuf Kaplan;
‘‘HALEP BENİM,
BURALAR İŞGAL EDİLDİ.’’
Kasım KARAKAŞ
15 Temmuz sizin için ne ifade ediyor, tanım ne ol- ya’ya kadar bütün İslâm dünyasında siyasi, kültürel,
malı? Bir sebep miydi, yoksa sonuç muydu? entelektüel, sosyal ve ahlâkî söylemlerin merkezine
İslâm yerleşti yeniden. İslâm, yeniden gelmeye, to-
15 Temmuz tabi ki de bir sonuç. İnsanlık tarihini bin parlanmaya başladı. Ve müdahale etmek istediler.
yıldır iki aktör yapıyor. Bir Müslümanlar, bir de Batılı- Terör örgütlerini icat ettiler. İslâm’ı terörle özdeşleş-
lar. Dolayısıyla bizimle savaşıyorlar. Osmanlı bir şekil- tirmeye başladılar. Bu şudur: İslâm’a karşı İslâm sa-
de durduruldu, çökmemiştir. Avrupalılar, dünya üze- vaşı. 1989’dan itibaren, Soğuk Savaş’ın bitirilmesine
rindeki hâkimiyetlerini tartışmasız hale getirebilmek karar verdiler. Dönemin NATO Genel Sekreteri Willy
için karşılarındaki en önemli gücü, rakibi yok etmek Claes ‘‘Küresel sistemin önündeki en büyük tehdit
için durdurdular ve hâkimiyet kurdular. Osmanlı dur- İslâm’dır.’’ dedi. Dolayısıyla İslâm’ın durdurulması
durulunca bu iş bitti diye düşündüler. İslâm’ı tarih ya- lazımdı; bu ilk aşama. İkinci aşama medeniyet sıçra-
pan, tarihin akışını değiştiren bir aktör olarak Osmanlı masına dönüşecek temelleri atacaktı, bunun engel-
örneğinde gördüğümüz üzere ‘‘çekildiler’’ diye dü- lenmesi lazımdı. Onun için İslâm’a karşı İslâm savaşı,
şündüler. Yirminci asrın ilk çeyreğinde olan bu, ya son Müslümanları birbirine düşürmek. Bu stratejinin üç
çeyreğine doğru geldiğimiz zaman ne oldu? İslâm’ın tane ayağı var var. İslâm’ın terörle özdeşleştirilmesi,
tarihten çekilemeyeceği anlaşıldı. Fas’tan Malez- İslâm’ın Protestanlaştırılması ve mezhep çatışması.
62
Birincisini başardılar. Dolayısıyla ‘‘İslâm eşittir terör’’ Türkiye’nin umut olduğunu görüyoruz değil mi?
neticesini çıkardılar. Dünyayı İslâm’dan nefret ettirdi- Son kale burası. İki omurga vardı. Biri Türkiye, diğe-
ler. Müslümanları İslâm’dan uzaklaştıracak bir proje ri Mısır. Mısır’ı durdurdular, darbe yaptılar. Nereye
bu. Bunda kısmen başarılı oldular. el attılarsa; Afganistan’ı, Irak’ı, Suriye’yi bir şekilde
durdurdular. Ama Türkiye’yi durduramadılar. Dolayı-
İkinci ayak hormonlu Müslümanlar icat etmekti. sıyla içerden ve dışarıdan saldırıyorlar. İçerden terör
Müslümanların sekülerleştirilmesi. FETÖ’yle bunu örgütlerini üzerimize salarak, organize ederek saldırı-
yapmak istediler. Küresel sisteme itiraz edecek, hak- yorlar. Dışarıdan da Türkiye’yi sıkıştıracak operasyon-
sızlıklara karşı duracak özelliklerin yitirilmesi, sisteme larla. Fırat Kalkanı Harekâtı ile biz buna engel olduk.
boyun eğilmesi. Bunu da kısmen başardılar. Üçüncü- 15 Temmuz’un asıl saldırı olmasının nedeni Türki-
sünü şu an yaşıyoruz, eşiğindeyiz. Üçü de uygulanı- ye’nin İslâm Dünyası’nın ümidi haline gelmeye baş-
yor, ama şu an öne çıkan ayağı budur. Kısa vadede lamasıydı. Türkiye’nin bilkuvve umut olmaktan bilfiil
olmasa bile orta ve uzun vadede İslâm dünyasını to- umut olmaya doğru adım adım yol aldığı görüldü ve
parlayacak yegâne gücün, yani Türkiye’nin durdurul- bu Batılıları çıldırttı. Bunu engellemek için Türkiye’yi
ması, İran’la kapıştırılması ve bir oldubittiye getirile- vurdular. Bin yıldır yaptığımız bir yolculuk var bizim.
rek Türkiye’nin boğazına çökülmesi.
Şimdi omurgayı çökertmeye, bayrağı indirmeye ça-
15 Temmuz’a hâlâ darbe girişimi diyenler var! Aca- lışıyorlar. Özelikle İngilizler bunu yapıyor. Bu işin bey-
ba bu insanlar asıl darbeyi zihnen yediklerinin farkın- ni İngilizler; sopası Amerikalılar. Görünüşte Amerika-
dalar mı? 15 Temmuz, bu toplumun bu topraklardaki lılar var ama gerisinde İngilizler duruyor. Bu örgütleri
bin yıllık varlığına saldırının son perdesiydi. 15 Tem- kurgulayanlar, kuranlar İngilizler. Türkiye’nin yeniden
muz, bu toplumun yeniden medeniyet yürüyüşüne bu omurgayı diriltebileceği bir atılım yapması gerekir.
soyunmaya kalkışmaması için bir asırdır karşı karşıya Çünkü bölgesine yayıldı. Etki alanı genişledi, nüfuz
kaldığımız bütün askerî darbelerin, siyasî darbelerin alanı artmaya başladı. Dolayısıyla İngilizler, acayip
ve ontolojik darbelerin son halkasıydı. 15 Temmuz, bir biçimde rahatsız oldular. Çünkü biz gelince onlar
bu toplumun, yeniden tarihî atılım gerçekleştirecek defolup gidecekler, korkuları bu. Kimse Avrupa Bir-
tarihî derinliğine, kültürel zenginliğine, medeniyet liği’nin insan haklarından, demokrasisinden, mede-
dinamiklerine, değerlerine, birikimine ve kimliğine niliğinden bahsetmesin, hepsi masal. Aynı zamanda
yapılmış bir saldırıydı. Avrupalı değerlerin içinin boş olduğu anlaşıldı. Batılı-
63
ların Türkiye’yi hedef tahtasına yatırmaya çalıştıkları diği bir lütuf. Hayır bildiğimizde şer, şer bildiğimizde
da ispatlanmış oldu, apaçık ortadadır bu. hayır vardır. Bu imkân, kendimizin zaaflarını görelim,
muhasebe edelim, toparlanalım, kendimize gelelim,
15 Temmuz’dan sonra meydana gelen gelişmelere daha İslâmî ve ahlâkî, toplumun önünü açacak proje-
bakacak olursak ne dersiniz? lere kafa yoralım diye.
15 Temmuz’daki saldırı devam ediyor, bu bir süreç. Bu toplumun İslamileşmesi, adam yetiştirilmesi
Olmuş-bitmiş bir hadise değil, bunu yaşıyoruz. Eko- konusunda cemaatler çaba göstersinler. Cemaatler
nomik olarak çökertmeye çalışıyorlar, iç savaş ortamı Türkiye’nin altını oyuyor hikâyesi tam bir palavradır.
yaratmaya, kargaşa çıkarmaya çalışıyorlar. 15 Tem- Bu toplumda, devlette ve yönetimde Müslümanları
muz’dan sonra çifte saldırı var. Kürtler ile bir karga- tasfiye etme projesidir. İslâm’ı anlatacaksın, bu insan-
şa çıkartmaya çalışıyorlardı. Bu sorun büyük oranda ların tankların altına yatmasını mümkün kılan o ruhu
çözüldü. Şimdi de Alevileri patlatmaya çalışıyorlar. anlatacaksın. Dünyanın hangi ülkesinde değiştirilmesi
Türkiye’deki cemaatleri hedef tahtasına yatırmaya teklif bile edilemez diye bir mesele vardır, yok. Tür-
çalışıyorlar, bu çok mühim. Bakın, bu asil millet kiye’nin özelliği ne? Türkiye’nin geleceğini kuracak,
destansı bir şekilde bu saldırıyı püskürttü. Halk gitti şekillendirecek önemli işlere imza atmamız lazım.
tankların altına yattı değil mi? Oradakiler cemaatlere
mensup olan insanlar, ülkücüler, vatanperver insan- Bir daha bu durumun yaşanmaması için ne tür ted-
lardı. “FETÖ cemaattir, dolayısıyla bütün cemaatler birler alınmalıdır?
tehlikelidir.” diye düşünenler var. FETÖ bir cemaat de-
ğildir. Hiçbir cemaat hırsızlık, yolsuzluk, kaset, şantaj, Eğitim sisteminin derhal bizim medeniyet dinamik-
montaj gibi gayr-i İslâmî ve ahlâkî işler ile uğraşmaz. lerimiz üzerine yapılandırılması lazım, devrim nite-
Ona cemaat denmez, örgüt denir. Türkiye’de hangi liğinde atılımlar yapılması lazım. Kültürde meydanı
cemaat bunu yapıyor? boş bıraktık. Kültür, fikir, sanat, medya gibi alanlarda
çuvallamış durumdayız. 10 yılda 100 yılın tohumlarını
Cemaatlerin zaafları yok mu? Elbette var. Siyaset, ti- ekemezsek yok oluruz. Sadece işi siyasetten bekle-
caret vs. böyle bir sıkıntı var. 15 Temmuz Allah’ın ver- meyelim. Ama siyasette yapması gereken işleri artık
64
erteleyemez. Tamam, ekonomik olarak Türkiye bü- yaşamaktan, köle olmaktan kurtulamazlar. Başkasına
yüyecek. Lakin bu büyüme nicelikseldir. Asıl büyüme göre yaşıyoruz biz. Batı kültürüne göre yaşıyoruz. Bu
manevidir, nitelikseldir yani. Bütün dünyaya hitap gidişe bir dur denmeli, gençliğin zihnini ve kalbini, ru-
edecek medya organlarımızın olması lazım. Herkes hunu ve ufkunu açacak işlere imza atılmalı.
bize bakıyor, bizim ne söyleyeceğimize bakıyor. Türki-
ye mazlumların kabul edilmiş duasıdır. Ona göre ha- Unutmayalım ki bir yerde ruh yoksa güruh vardır
reket etmemiz lazım, çok büyük bir yük taşıyoruz. Bu yalnızca. Buradan orijinal bir şey çıkmaz. Bu dünyaya
sorumluluğu hakkıyla taşımamız lazım. söyleyecek bir sözümüzün olması lazım. Daha fazla
zaman kaybedemeyiz. Şimdiki kuşağı kurtarırsak ge-
İslâm Dünyası bütünlüğü ne kadar muhafaza ede- lecek kuşağı da kurtarırız. 15-25 yaş arasındaki kuşak
biliyor, sorumluluklarımızın ne kadar idrakindeyiz? giderse, ihmal edilirse elli senemizi kaybederiz. Biz
Neden bu kadar çok acılı ve parçalı bir haritayla kar- dün dünya çapında adamlar yetiştirdik. Biz Batılıla-
şı karşıyayız? ra kendi atalarını öğrettik. Grek düşüncesini bizden
öğrendiler, kendileri öğrenemediler, beceremediler.
İslâm dünyası diye bir yer yok. İslâm dünyası İs- Hristiyanlar denediler, başaramadılar. Hristiyanlık bo-
lâm’ın şekillendirdiği, hayat verdiği, müdahale ettiği zuldu, yutuldu dolayısıyla. Ama İslâm’ı yutamadılar.
bir dünya değil. Bunun altını çiziyorum; Müslüman- Biz vahyin süzgecinden geçirerek onlardan aldık, bes-
ların yaşadığı yerler var. İslâm dünyası iki asırdır çok lendik. Ayağını sağlam bir şekilde yere basacaksın, bu
büyük bir kriz, bir fetret ve medeniyet krizi yaşıyor. çarpma etkisi yapar. İlâhî şiarlarla yoğrulan, Nebevî
İlki 12. ve 13. yüzyıllarda oluyor, bunu aştık. Osmanlı şuurla donanan, hakikat ağacını beşerî şiire durdur-
bunu ruha dönüştürdü. Daha sonra Avrupalılar üze- mak için yola koyulan bir genç olacaksın. Bütün in-
rimize üzerimize geldiler. Son iki asırda Osmanlı çok sanlık, hakikat pınarından kana kana içmek için seni
büyük hasar aldı, zarar gördü. Gök kubbe çöktü. İs- bekliyor, sana bakıyor. Ey genç kardeşim kalk ayağa ve
lâm dünyası paramparça oldu. Balkanlar darmadağın hakikat bayrağını dalgalandır!
oldu. Osmanlı’yı kendi aralarında paylaştılar. Osman-
lı’da oluşan bir vakum oldu, boşluk oldu. O boşluğu Yusuf Kaplan kimdir?
ilk önce emperyalistler doldurdu, adım adım yerleşti- 1964 yılında Sivas’ın Şarkışla ilçesinde doğdu.
ler. Kendi kuklalarını, diktatörleri yerleştirdiler. Sonra İlk, orta ve lise öğrenimini Kayseri’de tamamladı.
uzaktan kumanda etmeye başladılar. İslâm dünyası- 1986 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi, Güzel Sanat-
nın kaynaklarını sömürmeye başladılar. lar Fakültesi, Sahne ve Görüntü Sanatları Bölümü,
Sinema-TV Ana Sanat Dalı’ndan mezun oldu. Üni-
Şimdi İslâm dünyası ne yapacak? İlk önce iktisadi versite öğreniminden sonra İngiltere’ye gitti. 1991
işbirliği projelerini gerçekleştirecek. Ekonomik olarak yılında East Angila Üniversitesi’nde “Story-Telling
birbirimize bağlandığımız, birbirimizi besmeleye baş- and Myth-Making Medium: Television” adlı mas-
ladığımız zaman kültürel, siyasi ve son evrede askeri ter tezi hazırladı. 1992 yılının Nisan ayında Lond-
olarak projeler sonuç verir. Ortak medya kuruluşları ra’da Londra Üniversitesi ve Middlesex Polytech-
kuracaksınız, filmler yapacaksınız. Zihni sınırlarımızı, nic’te Dr. Roy Armes’ın danışmanlığında doktora
prangalarımızı ortadan kaldırmamız lazım. Halep bi- yaptı. İlim ve Sanat, Yedi İklim, Kayıtlar, Kitap Der-
zimdir, Şam bizimdir, Beyrut bizimdir, Kahire bizim- gisi, Girişim, İslam, Kadın ve Aile gibi dergilerle Za-
dir, Yemen bizimdir. İstanbul Kahire’nindir, Mısır’ın- man ve Milli Gazete gibi günlük gazetelerde çeşitli
dır. Konya Suriye’nindir. Böyle bakmak gerek. Adam yazı, röportaj ve çevirileri yayımlandı. 3 yıl Umran
çıkmış ‘‘Niye Halep’le ilgileniyorsun?’’ diyor. Halep dergisini yönetti. Halen Sabahattin Zaim Üniver-
benim, buralar işgal edildi. Batı yaptı bunu. Çünkü sitesi’nde öğretim üyeliği yapmakta ve Yeni Şafak
Batılılar, bütün insanlığa, insanlığın binlerce yıllık me- Gazetesi’nde yazmaktadır.
deniyet birikimine saldırının adıdır. Çanakkale’de en
çok savaşan, şehit veren şehirlerden birisidir Halep.
Yapılacak ve sonuç almamızı sağlayacak tek şey var o
da İslâm birliğinin adım adım kurulması ve sonunda
emperyalistlerin coğrafyamızdan kovulması.
Biz gençlere son olarak söylemek istediğiniz bir
şeyler var mı?
Gençlerin rüyalarının olması lazım, iddialarının ol-
ması ve peşinde koşmaları, muhayyilelerinin olması
lazım. Hayalleri olmayanlar başkalarının hayallerinde
65
yeğenime, bacıma selam eder, haklarını helal etmele- tarihi boyunca hangi çağda olursa olsun bir başbuğ
rini dilerim. Nişanlıma da selam eder, Cenâb-ı Allah’ın veya önder çıktığında dış güçler her koldan ülkemize
mutlu bir yuva kurması için ona yardımcı olmasını di- saldırmaktadır. Bir yandan patlayan bombalar, diğer
lerim. Oğlunuz Mustafa’’ yandan yurdumuzdaki hainler. Günümüzde de lider-
lere yapılan saldırılar hala devam etmektedir.
Ülküsünde fani olmuş, şehadete susamış yiğitler
elbet bitmemiş ve bitmeyecektir. Buna en güzel ör- Örneğin “Yazıcıoğlu Suikastı.” “Her şeyi açıklaya-
neklerden birisi de Muhsin Yazıcıoğlu’dur. O işkence- cağım...” demesinden sonraki gün yapılan planlı su-
lere tanık olanlardan birisi: ikast ile şehid oldu. Bu gibi planlanan saldırılar bize
gösteriyor ki, ne zaman yükselişe geçersek kalleşler,
‘‘Yazıcıoğlu’nu bir sandalyenin üzerine çıkarıp, T hainler ve düşmanlarımız peşimizi bırakmayacaktır.
şeklindeki bir kalasa kollarından bağlıyorlardı. Kalas, Nitekim bu yol dikenlidir, ayağını seven gelmesin.
tavandaki çengele asıldıktan sonra, altındaki sandal- Milletimize tavsiyemiz uyanmasıdır. Uyandığında, be-
ye çekiliyordu. deninde ki alplık ruhu ile cihad anlayışını tekrardan
hayata geçirecek ve âleme nizam verecektir.
Havada sallanırken, çıplak vücudunun çeşitli yerle-
rinden elektrik veriliyordu. Acı dayanılır gibi değildi Bir coşku var içimde bugün kıpır kıpır
İşkenceciler manyetoya bastıklarında titreşimden
bütün vücudu sallanıyordu. İç organlarının tamamı Uzak çok uzak bir yerleri özlüyorum
dışarı fırlayacakmış gibi oluyordu. Muhsin Yazıcıoğlu,
irade dışı çığlıklar atıyordu.” Gözlerim parke parke taş duvarlarda
Bedeninin farklı yerlerine elektrik verilmiş ve Filis- Açılıyor hayal pencerelerim
tin Askısı kullanılarak asılmıştı. Fakat bilmiyorlardı on-
lar vurdukça yiğitler ülküsünde fanileşiyor ve her iş- Hafif bir rüzgar gibi, süzülüyorum
kence de Allah kelamını dillerinden düşürmüyorlardı.
Kekik kokulu koyaklardan aşarak
Ya Menderes’e ne demeliyiz? 27 Mayıs’ı yapan cun-
tacılar tarafından 9 ay 27 gün süren yargılama süreci Güvercinler ülkesinde dolaşıyor
sonunda kendisinin ve 14 kişinin idamına, 31 kişi-
nin de ömür boyu hapse mahkûm edilmesine karar Bir çeşme başı arıyorum
verildi. Geri kalan 418 sanığa ise 6 ay ile 20 yıl arası
hapis cezaları veya beraat kararı verildi. Cemal Gür- Yarpuzlar arasında kendimi bırakıp
sel başkanlığındaki Milli Birlik Komitesi; Celâl Bayar,
Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zor- Mis gibi nane kokuları arasında
lu dışındakilerin idam cezasını affetti. Celal Bayar’ın
cezası yaş sınırı nedeniyle ömür boyu hapse çevrildi. Ruhumu dinlemek istiyorum
Menderes ise 17 Eylül 1961’de sağlık muayenesini ya-
pan doktor heyetinden ‘‘sağlam’’ raporu alınmasının Huzur dolu içimde
ardından, İmralı Adası’na götürüldü ve komutanın
odasında soluğunu aldı. İdam kararı yüzüne okundu. Ben sonsuzluğu düşünüyorum
Menderes “Allah milletimize zeval vermesin” dedi.
İdam sehpasına gitmeden önce imam ile birkaç daki- Ey sonsuzluğun sahibi, sana ulaşmak istiyorum
ka konuştu. Ardından beyaz gömlek giydirildi.
Durun kapanmayın pencerelerim
Ölüm değil ya, yeni bir yaşamın başlangıcı bu. Allah
Teâlâ’da bildiriyor zaten: “Bu dünya yaşamı sadece Güneşimi kapatmayın
bir oyun ve oyalanmadan ibarettir. Ahiret yurduna
gelince, işte asıl hayat odur. Keşke bilmiş olsalardı.” Beton çok soğuk, üşüyorum.
(Ankebut:64) Muhsin Yazıcıoğlu
Çeşitli tertipler ve planlar mazlumları yıldırama-
mıştır. Zulmedenler biliyorlar ki, “Müslüman Türk mil-
leti ve onun devleti güçlüyse, İslam dünyası da güçlü-
dür.’’ Bütün bu kurgu ve oyunların arkasında İslam
düşmanlığı ve korkusu yatmaktadır. Türklerin siyasi
69
GÜNLERDEN BİR GÜN
Erkam Aslanoğlu
Bugün 15 Temmuz Cuma. Saati bilmiyorum ancak o cesur, milliyetçi Mustafa ağabey köprünün asker
hava karanlık. Evden çıktık. Araca doğru yürürken kö- tarafından kapatıldığını söyledi, tabi ciddiye alma-
peklerin akşamın habercisi olarak havladıklarını gör- dık. Tâ ki konser alanındaki müzik kesilip, dinleyiciler
düm. Araba ile organizasyon alanına gittik. Akşam, dağılana kadar. Haberler son ses açıldı. Aile yakınları
ünü büyük bir sanatçının konseri var. Hava aydınlan- telaştan bizi arıyor, biz iyiyiz derken kendimizi araba-
mış, hatta güzel bir hava var. Ama kalbimde acı ve ya doğru giderken buluyoruz. Çok ciddi bir problem
soğuk bir his var. Günün kötülüğü namazsız bir insan var. Sabah arabayı askeriyenin otoparkına bırakmış-
gibi maneviyatı bozuyordu. tık. Askeriyenin önünde iki tank bekliyor. Yollar kapalı.
Telefonlar susmuyor, haberler kapanmıyor. Cumhur-
Konser hazırlıkları tamamdı ve salon sanatçısı- başkanı açıklaması... Sokağa çağırıyor halkını. Derken
nı bekliyordu. Sanatçı sahneye çıktı ve biz alandan yollar açılıyor ve araba ile Kartal’a doğru gitmeye ça-
ayrıldık. Hava sıcaktı ancak iticiliği nedeniyle içimizi lışıyoruz.
ısıtacak bir çaya ihtiyaç vardı. Oturduğumuz kafeden
konserin sesi duyuluyordu. Çaylar içildi. Yanımızdaki Kartal’da meydandayız. İnsanlarda bayraklar, dilde
70
marşlar ve dualar caddeleri inletiyor. “Ya Allah, Bis- ümmetinin umudu olduğunu ve dualarının bizlerle
millah, Allahuekber” nidaları silah ve uçak seslerini olduğunu söylüyorlar. Bunun bilincinde olmalıyız.
bastırıyor. Kartal Köprüsü’ne doğru yürüyoruz, sağ
kolumda ülkücü, sol kolumda milli görüşçüyle. Yuka- Maltepe Meydanı’na doğru gelmiştik, birçok dost-
rıdan halkın gazabından kaçan zırhlı bir askeri araç la karşılaştık. Hepsiyle kucaklaştık, dualaştık. Bu esna-
üstümüze doğru geliyor. Halk aracı durduruyor. O da sabah namazı vaktine az kalmıştı. Abdestlerimizi
tablo gözümün önünden hiç gitmez, bir emmi, asker aldık, Maltepe Köprüsü’ne doğru gidiyorduk. Uçak
aracının camını tek yumrukta kırdı ve bir kurşun sesi. sesleri durmak bilmiyordu. Haberler son ses açıktı.
Emmi vuruldu. Vuran askeri er zannettik. Meğer rüt- Hayatımda daha önce can kulağıyla ve aralıksız bu
besini sökmüş. Bunu polisler gelip askerleri aldıktan kadar haber dinlediğim bir tek Mavi Marmara’da ol-
sonra anladık. muştu. İkinci kez gözlerim tarihe tanıklık ediyordu.
Yine köprüye ilerlemeye çalışırken birde baktım Başıbüyük taraflarında bir camide sabah namazı-
tekim. Abimleri bulamadım. İlerde babamı gördüm. nı kıldıktan sonra, Kur’an’lar okundu, dualar edildi
Kartal sakinlemiş gibiydi, köprüdeki tanklar kaçtı, ve dışarıya çıktığımızda hava aydınlanmıştı. Normal
asker araçlarının birçoğuna polis el koydu. Tabii için- günlerde tıklım tıklım trafik olan, ancak bugün bütün
dekilerle. Benim telefonumun şarjı bitmişti. Babam, araçların yolu kapattığı Maltepe Köprüsü’nü izliyor-
abimleri aradı. Tekrar bir araya geldikten sonra kötü duk. Ardından sabahın soğukluğu ve uyku beni ara-
haberler gelen yerlere gitmeye başladık. baya itmişti. Haberleri dinlerken uyuya kalmışım.
Bu arada beni yurt dışından arayan sanatçı dost- Bugün 16 Temmuz 2016. Saat 15.30 civarı, evde-
lardan bahsetmek isterim. O gece sürekli arayıp ül- yim. İlk iş, telefonu alıp neler oldu bitti bakmak. Sos-
kenin halini ve bizleri soran değerli insanlar. Hatta yal medya çalkalanıyordu. Onların hiç bir şekilde galip
şarjım bittikten sonra bana ulaşamayınca bayağı en- gelemediğini sokağa baktığımda anladım. Sakallı bir
dişelenmişler, sağ olsunlar. Belli ki uyumuyorlar. Müs- amca ve bir nine yürüyordu. Elhamdülillah dedim.
lümanın derdiyle dertleniyorlar. Türkiye’nin İslam
71
72