The words you are searching are inside this book. To get more targeted content, please make full-text search by clicking here.
Discover the best professional documents and content resources in AnyFlip Document Base.
Search
Published by Temmuz Bağış, 2020-11-20 02:29:44

Usimp

Nimetbook

Türkiye Bilimsel ve Teknik Ara tırma Kurumu

Bilim ve Teknoloji Politikası
ve

Türkiye

Prof. Dr. M. Nimet Özda

Aralık 2000

Bu doküman TÜB TAK’ın tarihine küçük
bir katkı olarak hazırlanmı tır. 1980 yılı

ba ından 1983 yılı sonlarına kadar Türkiye
için bir Bilim Politikası hazırlamak üzere,
ba ta Yönlendirme Komitesi Üyeleri,
yüzlerce uzman ve bilimadamı seferber

olmu tur. Yaptıkları katkılardan ötürü her
birini minnetle anmaktayım.

Ayrıca dokümanın editörlü ünü yaparak
de erli katkılarda bulunmu olan

meslekta ım Y.Müh. Aykut Göker’e de
candan te ekkür ederim.
M. Nimet Özda

2

çindekiler Sayfa
5
Önsöz 7
9
Bölüm I
Bilim ve Teknoloji: II. Dünya Sava ı Sonrası Dünyadaki Geli meler (1950-1980) 12

Bölüm II 19
Bilim ve Teknoloji Politikası
29
Bölüm III
Dünya Sava ı’ndan Sonra Bilimsel ve Teknolojik Geli me Stratejisi 41

Birinci Dönem 48
kinci Dönem
Üçüncü Dönem 52
55
Bilgi Ça ı, leri Teknolojiler ve Sanayi Ülkeleri 56
1980’li Yıllarda Hükümet Politikaları

Dördüncü Dönem (1990-2000)

Bölüm IV
Bilim ve Teknoloji Sistemi

Ara tırma ve Teknolojik Geli tirme Sistemi le lgili Temel Göstergeler
Ara tırma ve Teknolojik Geli tirme çin Kullanılan Kaynaklar
Bilgi ve Teknolojinin Özellikleri
Teknolojinin Ekonomiye Etkisi

Bölüm V
lk Türk Bilim Politikası: 1983–2003

OECD ile lk Temas ve Bilim Politikasına lk Adım
Türk Bilim Politikasının Hazırlanı ı

Envanter Çalı ma Grubu’nun Çalı maları
Bilim Politikası Toplantısı’na Katılan Yabancı Uzmanlar

Bölüm VI
Türk Bilim Politikası: 1983-2003’ün Ana Hatları

Temel Prensip ve Hedef:

AR&GE Harcamaları ve Türkiye
Ara tırıcı Personel ve Kalifiye nsan Gücü Olu turulması
Ulusların Bilime Katkısı

Bölüm VII
Bilim ve Teknoloji ile lgili Toplantılar

Bilim ve Teknoloji urası (14-16 Mayıs 1990)

Cumhurba kanı’nı Ziyaret
ura ve Programı

Bölüm VIII
Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu Toplantıları ve
Türk Bilim ve Teknoloji Politikası: 1993-2003

Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu’nun 03.02.1993’teki Toplantısı ve Türk
Bilim ve Teknoloji Politikası: 1993-2003

Bölüm IX
Sonuç

Kaynakça

3

Ek 1 58
60
Türk Bilim Politikası: 1983–2003 Tasarısını Tartı mak Üzere Düzenlenen De erlendirme 61
Toplantısı’nın (20 ve 21 Haziran 1983) Türkçe Programı

Ek 2

Devlet Bakanı M. Nimet Özda ’ın Türk Bilim Politikası: 1983–2003 Belgesi’ni Ba bakan’a
Sunu Yazısı (27.10.1983)

Ek 3

Türk Bilim Politikası: 1983–2003’ün Uygulanmaya Konmasına Dair Ba bakanlık Genelgesi
(3.11.1983)

Kısaltmalar:

Metin içinde çok geçen ‘Bilim ve Teknoloji’ ibaresi ‘B&T’; ‘Ara tırma ve Geli tirme’
ibaresi ‘AR&GE’ biçiminde kısaltılmı tır.

4

ÖNSÖZ

Bilim ve Teknoloji (B&T) tarih boyunca dünyadaki büyük de i me, ilerleme ve geli melerin
itici gücünü olu turmu ülkelerin mukadderatına etki yapan faktörlerin ba ında gelmi tir.

XVI. Yüzyıl’da Bilim Rönesansı’nı, XVIII. Yüzyıl sonlarına do ru da Sanayi Devrimi’ni
gerçekle tirmi olan Batı Ülkeleri, dünya üzerindeki hakimiyetlerini bilim, teknoloji ve
sanayideki güçleri ile sa lamı lardır. Di er taraftan, bu yüzyılda da bilimsel ara tırma yoluyla
yaratılan bilgi, ayrıca yeni bilgilere dayalı olarak geli tirilen ve mal ve hizmetlerin üretiminde
kullanılan teknolojiler ve inovasyon kapasitesi, ba ta 5-6 lider ülke olmak üzere, 15-16 kadar
ülkenin tekelinde kalan çok kıymetli, hatta stratejik de erde bir kaynak olu turmaktadır. Bu
stratejik kaynak, ülkelerin sadece refahı, sa lı ı ve ekonomik geli mesi için de il, politik ve
askeri amaçlarla da kullanılmı tır ve bugün de kullanılmaktadır. B&T’de birinci ligi olu turan
bu 15-16 leri Sanayi Ülkesi ekonomik, politik ve askeri açıdan da dünyada söz sahibidir.

Di er taraftan bu leri Sanayi Ülkeleri, bundan evvel oldu u gibi, XXI. Yüzyıl’da da,
geli mekte olan ülkelerin neredeyse tümünün kendilerine bilimin uç noktalarında ve ileri
teknoloji alanlarında rakip olamayaca ına emin bulunmaktadır. Yaratıcılı a dayanan gücü,
bilimin me alesini, teknolojiyi üretme ve kullanma ve inovasyon kapasitesini ellerinde ve
tekellerinde tuttuklarına güvenen bu ülkeler, bilim akımının dı ında kaldıklarına inandıkları
di er ülkelere yukarıdan bakmakta ve onlara yardım ve acımak için bir sebep
görmemektedirler. Geli mekte olan ülkeler arasında G. Kore ve Taiwan hariç, bu görü e
meydan okuyan ülke yok gibidir.

II. Dünya Sava ı’ndan sonra B&T sistemlerini kuvvetle destekleyerek ve ekonomilerini hızla
geli tirerek mucize yaratan Japonya ve Batı Almanya’nın mü terek tarafları vardır. Bu ülkeler
sava ta feci bir yenilgiye u ramı lar, harap olmu lar, horlanmı lar, a a ılanmı lardır. Hatta
bu ülkelerde sava sonrası nesildeki a a ılık kompleksinin giderilmesi bile uzun yıllar
almı tır. Galiplerin tarafında olan Fransa ise i gale u ramı ve bunun acısını unutmamı tır.
Di er taraftan 1950’lerden itibaren Japonya’nın Çin’e, Batı Almanya’nın Fransa ve
ngiltere’ye kar ı denge sa lamaları, ayrıca Batı Avrupa Ülkeleri’nin Rusya’ya kar ı
korunmaları amacıyla ABD tarafından kuvvetle desteklenerek yardım gördükleri de
bilinmektedir: Ancak sava ta harap olmu bu ülkelerin, sava tan sonra 25-30 yıl içinde, dünya
hiyerar isindeki eski yerlerini bile geçmeleri, çok güçlü bir B&T politikası uygulamaları ve
B&T sistemlerine ve buna ba lı olarak sanayilerine büyük yatırımlar yapmalarıyla mümkün
olmu tur. II. Dünya Sava ı’ndan önce Japonya’nın i galine u ramı , ayrıca 1950’lerde bir de
iç sava felaketini ya amı olan G. Kore ve Taiwan Japonya’nın izinden giderek B&T’ye
verdikleri önem ve a ırlık, yaptıkları yatırımlar ve uyguladıkları rasyonel sanayi politikaları
ile 1980’lerin ortalarından itibaren dünyanın dikkat nazarını da çekerek OECD tarafından
teknoloji düzeyi sıralamasında lider ülkeler arasına girmeyi ba armı lardır. Bu iki ülke,
geli mekte olan tüm ülkelere, tarihi bir ders vererek iki eyi ispat etmi lerdir:

Batı Dünyası’nın B&T’deki tartı ılmaz tekellik efsanesini yıkmı lardır.

Geli me ihtirası, politik idare, kararlılık ve rasyonel bir B&T politikası yardımı ile
bilim, teknoloji ve sanayide Batı Ülkeleri düzeyine eri me olgusunun yapılabilirli ini
göstermi lerdir.

Bize gelince, me hur Fransız tarihçi Jean Paul Roux’nun deyimi ile “Türkler Büyük
Okyanus’tan Akdeniz’e, Pekin’den Viyana’ya, Kuzey Afrika’ya, Avrupa’ya uzanan iki bin
yıllık bir tarihtir”. Dolayısı ile, gönül isterdi ki, bu tarihi dersi, dünya tarihinde bile büyük rolü

5

tescil edilmi olan biz Türkler verelim. Ama bu yapılamadı, halbuki iyi hazırlanmı bir B&T
politikasının uygulanması ile ülkemizin geli mesine büyük hız kazandırabilir ve bugün daha
de i ik bir bilimsel ve teknolojik düzeyde olabilirdik.
Japonya, Almanya, G. Kore ve Taiwan’ın ABD’nin güvenlik emsiyesi altında korundukları
ve savunmaları için uzun yıllar harcama yapmadıkları bir vakıadır. Ancak bu ülkelerin,
yenilginin kamçılayıcı etkisi ile ilerleme azimleri ve aklı kullanarak, be eri ve maddi
kaynaklarını en iyi ekilde de erlendirme kapasitesini göstermi olmaları da ba arının temel
sebeplerinin ba ında gelmi tir.
Gene II. Dünya Sava ı’nda Almanya’nın i galine u ramı olan Fransa da De Gaulle gibi
müstesna bir lider sayesinde ABD’nin vermedi i nükleer teknolojide, uçak sanayii ve
savunma sanayiinde büyük atılım yapmı ve B&T’nin her alanına öncelik vererek iddiali bir
ülke olmu ve güçlü bir sanayi bazı kurmu tur. Fransa, böylece kendi ulusal hedefleri
yönünde ba ımsız bir politika yürütebilen, nadir ülkelerden biri haline gelmi tir. Batı Ülkeleri
arasında en kapsamlı B&T politikasını da Fransa yürütmektedir.
Sekiz bölümden olu an bu dokümanda, ilk dört bölümde II. Dünya Sava ı’ndan sonraki
dönemlerde leri Sanayi Ülkeleri’nce B&T politikasına verilen önem, bu politikaların temel
ilkeleri açıklanmı ve B&T sistemi ile ilgili uluslararası kar ıla tırmalar yapılmı tır. Bölüm V
ve VI’da ise ülkemizdeki kurum ve kurulu lar seferber edilerek hazırlanmı olan Türk Bilim
Politikası: 1983-2003; Bölüm VII’de 1980’lerde yapılmı olan uluslararası toplantılar ve 1990
yılındaki ilk Bilim ve Teknoloji urası; Bölüm VIII’de de Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu
(BTYK) toplantıları ve Türk Bilim ve Teknoloji Politikası: 1993-2003 hakkında kısa bilgi
sunulmu tur.

6

Bölüm I

Bilim ve Teknoloji:
II. Dünya Sava ı Sonrası Dünyadaki Geli meler

(1950-1980)

1. Modern B&T’nin be i i olan, ancak II. Dünya Sava ı’nda harap olan Avrupa sava tan
sonra uluslararası münasebetler alanında çok önemli bir olgu ile kar ıla mı tır. Bu önemli
olay ABD ve Rusya’nın iki süper devlet olarak ortaya çıkı larıdır. üphesiz ki dünyada
daima büyük, orta ve küçük devletler olmu tur. Ancak nüfus büyüklü ü, toprak geni li i,
do al kaynakların zenginli i ve bilimsel ve teknolojik alandaki kompedansın askeri
alanlarda yo unla tırılarak sa ladı ı güç, iki süper devleti di erlerinden süreksizlik
getiren bir mertebede boyut ve ölçek farkı ile ayırmı tır. Böylece de bir zamanların dünya
hakimi Avrupa politik ve askeri güç bakımından önemini kaybetmi tir.

2. Teknolojik açıdan ise ba ka bir sorun ortaya çıkmı tır. Sava tan sonra hızla sanayi
tesislerini yenileyip geni letme yoluyla kalkınmaya çalı an eski kıta Avrupa ile
otomasyon ça ını açmı olan ABD arasında önemli teknolojik seviye farkları belirmeye
ba lamı tır. Gerçekten de 1960’lı yıllarda ABD ile Avrupa arasında ilkin bir teknolojik
seviye farkından sonra da bir yönetim (management) seviye farkından bahsedilmeye
ba lanmı tır. Avrupa’daki kamuoyunu duyarlı hale getiren bu durum, ileride görülece i
üzere, Avrupa Ekonomik Toplulu u (AET) içindeki geli meleri de etkilemi tir. Di er
taraftan derinli ine yapılan incelemeler ve kar ıla tırmalar bahis konusu seviye farklarının
çok kritik olmadı ını, Batı Avrupa Ülkeleri’nin, sınai üretim potansiyelleri farklı olsa bile,
bilimsel ve teknolojik düzey açısından, aynı teknolojileri aynı kompedansla
kullanabilecek durumda olduklarını göstermi tir.

3. Böylece 1960’larda ABD daha önde olsa bile, Batı Dünyası Sanayi Ülkeleri’nin aynı
grup içinde mütalaa edilebilecek kadar birbirlerine yakın düzeyde bulundukları görü ü
hakim olmu tur. Di er taraftan 1970’lerde birbiri ardına yapılan muhtelif inceleme ve
de erlendirmeler sivil teknoloji açısından Avrupa’nın Sovyet Rusya’ya göre 5-15 yıl
kadar daha ileri durumda oldu unu gösterdi inden (askeri alanla ilgili stratejik füzeler,
nükleer silahlar ve uzay projeleri hariç tutulursa) teknolojik rekabetin gene de ABD ile
yürütülece i kabulüne göre geli me stratejilerinin hazırlanmasına çalı ılmı tır.

4. II. Dünya Sava ı’ndan sonraki dönemin en önemli olaylarından biri de Japonya’nın bir
ekonomik dev olarak ortaya çıkmasıdır. Geçmi te ekonomik kalkınma hızlarının
genellikle %1-1,5 olarak gerçekle ti ini göz önüne alan dünyanın tanınmı ekonomistleri,
sava ta tamamen harap olmu ve do al kaynakları bulunmayan Japonya gibi bir ülkenin
kalkınması için hiçbir ümit bulunmadı ını kesin olarak ifade etmelerine ra men Japon
mucizesi ortaya çıkmı tır. Japonya, teknolojinin etkinli i ile uzun yıllar dünya da ilk defa
%10’ların üstünde olan bir ekonomik büyümeyi ba armı tır.

5. Bu hızlı kalkınma süreci iki kat büyümeyi (katlama süresini) yedi yılın altına indirir ve
eksponansiyel büyümenin a ırtıcı kanunu i lemeye ba lar. Taro Nakayama “Sıfırdan
Ba layarak” adlı kitabında Japonya’nın geli mesi için benimsenen politikayı ayrıntıları
ile açıkladıktan sonra teknoloji ile ilgili u hususları belirtmi tir:

7

“Meiji döneminde uluslararası ili kilerin ba langıcından beri Japonya’nın modern bir
millet kurarken çok sayıda teknolojiyi Avrupa ve ABD’den ithal etme politikası
yanında, kendine koydu u hedef, yeni teknolojileri yerli olarak geli tirmektir.
Ayrıca “Japonya sava ta ilim ve teknolojinin gücünü iyi anlamı tır.” ABD’nin
Japonya’ya attı ı iki atom bombası sava ı sona erdirmi tir. Di er bir deyimle B&T
ülkelerin mukadderatını tayin eden temel faktördü. Bu ifadelerde birinci önemli nokta
Japonya’nın çok sayıda teknoloji transferine ihtiyacının bulundu u ancak hedefin
teknoloji üretme oldu u; üstü kapalı da olsa belirtilen ikinci nokta Japonya’nın II.
Dünya Sava ı’ndan önemli ve acı bir ders aldı ıdır.
Bu ders sonucu olu an irade ve azim, teknoloji transferinde uygulanan rasyonel
stratejiler, akıllıca yapılan yatırımlar, bilim, teknoloji, sanayi ve yatırım politikalarının
birbirini destekleyecek ekilde bütünlü ü, Japonya’yı hızlı bir geli me sürecine
sokmu tur. Neticede, 1970’lerden itibaren Avrupa, sanayi alanında, ABD yanında bir de
Japonya ile rekabet durumu ile kar ı kar ıya kalmı tır.

8

Bölüm II

Bilim ve Teknoloji Politikası

1. B&T politikasında insan yaratıcılı ı ile ilgili kompleks bir süreç bahis konusu oldu undan
de i ik tanımlar ortaya çıkmı tır. Bunlardan en kısa olanlardan biri a a ıdadır.

Bilim ve Teknoloji Politikası: Bilimsel ve teknolojik çalı maların bir ülkenin ekonomik,
sosyal, politik ve askeri alanlardaki güncel ihtiyaçlarına ve gelecekteki hedeflerine göre
geli tirilmesi ve yönlendirilmesidir. Bu politikanın temelinde yaratıcı bir B&T sistemi
geli tirmek suretiyle, güçlü bir Ara tırma ve Geli tirme (AR&GE) bazı olu turarak,
gelecek nesil teknolojilerin hazırlı ının yapılması bulunmaktadır.

2. Bugün B&T’yi geli tirmek isteyen her ülke u temel görü lere yer vermektedir:

Ülkenin hedef ve geli me stratejileri, global çerçevede dü ünülerek tespit edilmelidir.

Be eri ve maddi kaynaklar mevcut imkanlara göre; fakat bir planla harekete
geçirilmelidir.

3. B&T politikalarının hazırlanması ve uygulanmasında ayrıca a a ıdaki temel ilkeler
geçerlidir.

B&T politikasını hazırlamak devletin sorumlulu undadır. Çünkü B&T politikası
gelece in in ası ile ilgili hayati bir fonksiyondur, detaylı bir planlamaya ilaveten
hukuki ve idari tedbirleri de içerir.

B&T politikası hükümet, üniversiteler ve sanayi kurulu larının geni katılımı ile ve
sistem yakla ımı ile gerçekle tirilmektedir.

B&T’nin kalkınma stratejilerine destek sa layabilmesi için, acil ve kısa vadeli
ihtiyaçlar olsa bile, uzun vadeli hedeflerin seçilmesi ve dinamik yapıdaki bir
politikanın uzun bir süre uygulanması gerekmektedir. Di er bir deyimle B&T
politikası ulusal olmalıdır.

B&T politikasının ba arılı olması için, toplumun en üst düzeyinden ba lamak üzere
her kesiminde bir politik iradenin olu ması ve uygulamada kuvvetli bir kararlılı ın
sa lanması arttır.

B&T politikası kapsamlı bir plânlama gerektirir, ülkede yapılan ve yapılacak
ara tırmaların teknolojiye dönü türülmesi, yenilikçi ürün üretilmesi ve pazara
sunulması sürecini destekleyecek tedbirleri içermelidir.

B&T sisteminin performansı de erlendirilmeli ve di er ülkelerle kar ıla tırması
periyodik olarak yapılarak gerekli düzeltmelere gidilmelidir.

4. B&T politikası hazırlanırken ilkin dünyadaki bugünkü yerimizin, durumumuzun, kısacası
bilimsel koordinatlarımızın asgari objektivite ile bilinmesine ihtiyaç vardır. Bulunulan
noktadan ba layarak, belirli sürelerde tespit edilecek önceliklere göre, belirli hedeflere
eri ilmesi için, tüm be eri ve maddi kaynakların harekete geçirilmesi gereklidir. Bu
kompleks süreç içinde geli meler ölçülmeli, de erlendirilmeli, di er ülkelerle
kar ıla tırmalar yapılarak, politikalarda gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.

9

5. Çok basit, açık ve hatta kolay gibi gözüken bu süreçte büyük güçlükler vardır. Bir ülkenin
ilerleme ihtirası ve hedeflerinin olması; B&T’nin ülkenin politik gündeminde yer alması;
politik iradenin olu ması; B&T politikasının uygulanmasında kararlılık yanında; bir de,
stratejik be eri kaynakta kritik kütle, bilgi ve tecrübede kritik kütle, parada kritik kütle
sa lanması zorunludur ve bu sistemin zaman sabiti büyüktür.

6. Ayrıca B&T politikasının hazırlanmasında yerle mi kesin çizgili bir metodoloji de
yoktur. Bu alanda ba ta OECD ve UNESCO olmak üzere uluslararası kurulu lar çok
yönlü çalı malar yapmaktadırlar.

7. Di er taraftan her ülke sistem analizinden, programlama tekniklerinden ve (bilhassa
Avrupa Birli i’nin [AB] B&T’yi geli tirmek için uyguladı ı Çerçeve Program’ın
[Framework Program] hazırlanmasında yaptı ı gibi) uzmanların görü lerinden
yararlanarak kendi politikalarını ve ulusal projelerini olu turmaktadır.

8. Fransa 1982’de Batı Dünyası’nda belki de ilk defa, B&T’nin geli tirilmesi için ulusal bir
kolokyum organize etmi ti. Fransa’nın bilim politikasına yön ve hız verecek olan bu
kolokyuma o sırada Fransa ile politik ili kilerimiz gergin oldu u için ısrarlara ra men
katılmadık, ancak yapılan konu maları ve dokümanları sa ladık.

9. Kolokyum’un açılı konu masını yapan Fransa Cumhurba kanı; “Fransa, yalnız muazzam
bir ara tırma çabası ile teknolojilerine hakim olan birkaç nadir ülke arasında yer alabilir
ve ba ımsızlı ını koruyabilir” demi tir. Böylece, Fransa gibi iddialı ve ileri bir sanayi
ülkesinin temel hedefinin her alanda ba ımsız davranmasını sa layacak, bir bilimsel ve
teknolojik gücün yaratılması oldu u anla ılmaktadır. Buradaki ba ımsızlık üphesiz ki
ekonomik, askeri ve politik alanlarda ülke yararına ba ımsız, karar verebilme
kapasitesinin olması anlamındadır.

10. Fransız Cumhurba kanı ayrıca, “Dünyadaki kültürel ilerlemeleri ve geli me modellerini
en cüretli olan ülkeler yönlendirir, e er gelece imizin oyunca ı olacak yerde hakimi
olmak istiyorsak, temel zenginli imiz olan, iddia sahibi ve yüksek kaliteli bilim
toplumumuzu, her bakımdan kuvvetle destekleyip de erlendirmeliyiz. Ancak bütün bunlar
güçlü bir politik irade olmadan gerçekle emez; bu bakımdan Hükümet B&T’de hızlı bir
geli me için AR&GE harcamalarının GSY H’ya oranının yılda %17,8 artırılması kararını
aldı” diye bildirmi tir. Fransızların zirvedeki ülkeler arasında kalabilmesi için II. Dünya
Sava ı’ndan sonra De Gaulle ile ba layan ve bugüne kadar çizgisi de i meyen bir bilim
politikası uyguladı ı bilinmektedir. Kolokyum’da, çok önemli olan elektronik alanı için
ABD ve Japonya’dan sonra üçüncü ülke olma hedefi de benimsenmi tir.

11. Fransa’nın 1982 Ulusal Kolokyumu, B&T politikasının temel felsefesini bir kere daha
ortaya koymu tur; bunlar:

Dünyada önde olma, yücelme ihtirası,

Dinamik bir hedef,

Politik irade, kararlılık,

Beyin gücünün seferber edilmesi,

Süreklili i olan bir mali kaynaktır.

10

En de erli kaynaklardan biri olan zamanı iyi kullanmak, yani zaman yönetimi (time
management) hayati önem ta ımaktadır.
Fransız Cumhurba kanı ayrıca; “aya ını ara tırma lâboratuvarlarından içeri atmamı olanlara
ara tırmanın mukadderatını teslim etmem” demek suretiyle B&T sisteminin ne kadar narin,
özen isteyen bir alan oldu unu ve bürokrasinin keyfine bırakılamayaca ını belirtmi tir

11

Bölüm III

Dünya Sava ı’ndan Sonra
Bilimsel ve Teknolojik Geli me Stratejisi

1. B&T politikası, bugünkü anladı ımız çerçeve ve boyutu ile II. Dünya Sava ı’nın bir
ürünüdür. Gerçekten de B&T’nin askeri alandaki etkinli i, hatta sava ı sona erdirmedeki
rolü; sava sonrasında da ulusal ekonomik geli meye o zamana kadar görülmemi boyutta
katkı sa laması, devletin B&T alanındaki sorumlulu unda bir dönüm noktası olmu tur.
Aslında B&T politikaları, bir politika olarak dünyadaki politik konjonktüre, ülke için
benimsenecek hedeflere ve tahsis edilebilecek maddi ve stratejik be eri kaynaklara ba lı
olarak saptanır ve ekillenir. Muhtelif ülkelerin B&T politikaları ile ilgili dokümanlar
incelenirse bunların birbirlerine benzedikleri görülür. Tabiatıyla, kaynaklarla ilgili büyük
boyut farklarından ötürü ülkeler arasında hedeflerde farklar vardır. Bununla beraber
Geli mi Sanayi Ülkeleri birbirlerinin B&T politikalarını, geli me plan ve stratejilerini
yakından izlemeye çalı ırlar. Geli mekte olan ülkelerin bu alandaki çabaları ise
marjinaldir.

2. II. Dünya Sava ı’ndan sonra, ABD dı ında, sava ta kalmı olan tüm ülkeler bu uzun
sava tan bitkin ve harap çıkmı tır. Bu açıdan bu dönemde dünya GSY H’nın %40’ına
sahip olan bir ülke alarak B&T sistemine en büyük yatırımı ABD yapabilmi tir. Bu
sebepten ötürü de, bu ülke, Batı Dünyası’nda B&T politikası modellerini ve geli me
temposunu belirlemeye ba lamı tır.

3. Dr. Zbigniew Brezezinski’ye göre II. Dünya Sava ı sonrasında dünyanın güç denklemi =
1+1+0,5+ eklinde ifade edilebilir. Bu denklemdeki birinci ‘1’, ABD’yi; ikinci ‘1’ süper
güç statüsünü kazanmı olan Sovyet Rusya’yı; ‘0,5’ tüm Avrupa ülkelerini; sıfıra yakın
‘ ’ da dünyadaki di er ülkelerin tümünün gücünü temsil etmektedir. Böyle bir dünyada
teknolojik rekabetin ve yarı ın kimler arasında olaca ı da çok açık olarak görülmektedir.

4. 1950 ortalarından itibaren, di er Batı Ülkeleri de sahip oldukları maddi ve be eri
kaynaklara ba lı olarak ve fakat geli me hedeflerini daha sınırlı tutarak bilimsel ve
teknolojik çalı malarını yürütmeye çalı mı lardır. ABD’nin ve ABD’yi faz farkıyla da
olsa takip etmeye çalı an Avrupa Ülkeleri’nin sava sonrasında B&T açısından
uyguladıkları politikalar, dört dönemde ele alınabilir. Bu dönemlerin her birine uygulanan
politikalarda önemli de i iklikler meydana gelmi tir.

5. ekil 1’de ABD’nin yıllara ba lı olarak AR&GE harcamalarının GSY H’ya oranının
de i imi görülmektedir. Bu oran ülkelerin Ara tırma ve Teknolojik Geli tirme (ATG)
alanındaki çabalarının yo unlu unu veren çok önemli bir göstergedir ve boyutsuz oldu u
için de de i ik büyüklüklerdeki ülkelerin mukayese edilebilmelerini sa lar.

A a ıda açıklanaca ı üzere; ekil 1’deki diyagramın maksimum, minumum noktaları ile
yükselme ve azalma kolları B&T politikalarındaki önemli de i meleri belirtir.

Birinci Dönem:

6. Birinci dönem genellikle 1946-1965 yıllarını kapsar. II.Dünya Sava ı’ndan sonra B&T’ye
yatırım yapabilecek tek ülke ABD olmu tur. Bu dönem So uk Sava dönemidir ve bu
dönemde ABD’nin B&T politikasının itici gücünü Sovyet Rusya ile sürdürülen askeri-

12

teknolojik rekabet olu turmu tur. Bu dönemde fizik gibi temel bilimler ve mühendislik
alanları kuvvetle desteklenmi tir. Savunmayla ve uzayla ilgili büyük çaplı sanayi projeleri
ortaya konmu tur ve bu projeleri ve önceliklerini tespit eden devlet olmu tur.

7. Bu dönemde ortaya çıkan yarı iletken, bilgisayar, nükleer güç, komünikasyon uyduları, jet
yolcu uçaklarının yaygın olarak kullanılmaları, askeri alanla ilgili ara tırma ve teknolojik
geli tirme ürünlerinin sanayi tarafından de erlendirilmeleri ile gerçekle tirilmi tir. Ayrıca
sava süresince otomatik kontrol alanında geli tirilen teknolojilerin, üretim sistemlerinde
kullanılması ile bir otomasyon devrimi de gerçekle tirilmi tir.

8. 1957 Eylül ayında Sovyet Rusya’nın Sputnik adını verdi i uyduyu dünya yörüngesine
yerle tirmesi ABD’de ok etkisi yaratmı ve Sovyet Rusya ile nefes kesen uzay yarı ının
ba latılmasına sebep olmu tur. On yıldan fazla bir süre devam eden bu teknolojik yarı ta
1969’da Ay’a insan indiren ABD galip gelmi tir. Ancak Ba kan Kennedy’nin direktifi ile
ba layan bu proje için 26 milyar dolar harcanmı tır. Bu ve di er askeri alandaki yüksek
harcamalar daha sonraki yıllarda sosyal reaksiyonlara sebep olmu tur.

9. Yukarıda belirtilmi olan projelerden 1946-1965 yılları arasında AR&GE harcamalarının
hızlı artı ı Avrupa ile seviye farkını ve beyin göçünü ortaya çıkarmı tır. Dönemin
AR&GE harcamaları açısından en karakteristik vasfı ABD’nin AR&GE harcamalarının
GSY H’ya oranının o vakitler a ılması mümkün görülmeyen ve sihirli oran olarak kabul
edilen %2,5’u a arak, 1964’te %3’e eri mi olmasıdır. (Bak. ekil 1)

AR&GE Harcamaları / GSY H3,5II. Dönem III. Dönem IV. Dönem
Sosyal Öncelikler
1950 I. Dönem leri Teknolojiler
19543 So uk Sava
1958
19622,5
19662
1970
19741,5
19781
1982
19860,5
1990
1994
1998

ekil 1- ABD'nin AR&GE Harcamalarının GSY H'ya Oranının
Yıllara Göre De i imi

kinci Dönem:

10. 1965-1980 yıllarını kapsayan bu dönemin ana hatları ise sosyal öncelikler dönemidir.
ABD’ye ilaveten, ekonomik açıdan kendilerini oldukça toparlamı olan Sanayi
Ülkeleri’nde de bir kültürel devrim olarak yaygın bir ö retim seferberli i ortaya çıkmı ;
temel bilimlerde ve mühendislik alanlarında lisans üstü ö retim ve doktora yapanların
sayısı artırılmı tır.

13

11. Di er taraftan çevre sorunları, sa lık ve güvenlik sorunları yanında, ye iller hareketi ile
ekoloji ön plana çıkmı tır. Ayrıca ‘Bilim-Antibilim’ veya ‘Teknoloji-Antiteknoloji’
hareketi de kendisini göstermeye ba lamı tır. Dolayısıyla askeri alan ve uzayla ilgili
harcamalar azaltılmaya ba lanmı , fizik gibi temel bilimlere ve mühendislik alanlarına
destek dü mü tür. Di er taraftan çevre sorunları, biyomedikal ve kanser ara tırmaları
öncelik almı tır. Bu dönemde 1973’teki Yon Kipur Sava ı’ndan sonra uygulanan Petrol
Ambargosu’ndan ötürü enerji ara tırmaları ön plana çıkmı , ayrıca ekonomik rekabete
yardımcı olacak teknolojik çalı malar destek görmeye ba lamı tır.

Üçüncü Dönem:

12. 1980’den sonraki dönem, ileri teknolojiler dönemidir. Bu dönem, yeni bir Sanayi Ça ı’nın
ba ladı ı dönemdir. Bu dönemde B&T politikalarında benimsenen amaç, sınai rekabet
gücünü geli tirmek olmu tur. Sınai rekabet gücü ‘High Tech’e e de er görülmü ve
organize ara tırma, teknolojik geli tirme ve demonstrasyonun itici gücünü kullanmak
üzere üniversite-sanayi i birli i güçlendirilmi tir. Bu dönemde AR&GE harcamaları gene
artmaya ba lamı , büyük boyutlu geli me programları yürütülmü tür.

13. B&T politikaları açısından bizi en çok ilgilendiren bu dönemdeki büyük de i imin
(transformasyon) üzerinde durmakta yarar vardır.

Bilgi Ça ı, leri Teknolojiler ve Sanayi Ülkeleri

14. Halen devam etmekte olan Bilgi Ça ı veya Üçüncü Sanayi Devrimi itici gücünü dinamik
bir Ara tırma ve Teknolojik Geli tirme (ATG) sisteminden almaktadır. leri teknolojilerin
en yaygın olarak mikroelektronik, bilgi i lem ve yapay zekâ (artificial intelligence),
telekomünikasyon, üretim ve ofis otomasyonu, yeni sınai malzemeler, nükleer teknoloji,
uzay teknolojisi, yeni enerji kaynakları, biyoteknoloji ve lazer alanlarını kapsadı ı, ayrıca
hibrit teknolojiler olarak da tanımlanan, bilgisayar yardımı ile tasarım (CAD), bilgisayar
yardımı ile imalat (CAM) ve varyasyonları, robotik, fiberoptik ve seramik malzemeleri
içerdi i görülmektedir.

15. Bilhassa, bilgisayar, makine imalatı, nükleer alet ve teçhizat, ilaç ve kimya sanayii
sektörlerinde AR&GE yo unlu u fazla olan ve bu bakımdan da yüksek teknolojiler (High
Technologies) olarak adlandırılan yukarıda belirtilmi teknolojiler bir bütün olarak etkileri
ve ümulleri bakımından bugüne kadar eri ilmemi çapta bir teknolojik de i me ve
ilerlemeye yol açacak niteliktedir. Gerçekten de Üçüncü Sanayi Devrimi’nin temelini
olu turdu u bilinen bu ileri teknolojilerin birçok köklü de i iklikler yanında:

Ekonomi için kaynakların daha verimli kullanılmasını sa lamak üzere Esnek Üretim
Sistemi (Flexible Manufacturing System: FMS) ve Bilgisayar Ba ımlı Üretim Sistemi
(Computer Integrated Manufacturing System: CIMS) gibi yeni bir üretim teknolojisi
ve felsefesi yardımı ile yepyeni bir teknoloji bazı olu turmak,

Yeni sanayi ve hizmetlerin yaratılması yanında eski sektörlerin de hayatiyet ve rekabet
gücü kazandırmak,

Ülkelerin rekabet gücünde, uluslararası ticarette dengeleri ve öncelikleri de i tirmek,

gibi stratejik etkileri olacaktır.

14

16. Yukarıda sayılan sebeplerden ötürü yeni teknolojilerin stratejik de eri çok büyük bir
önem ta ımaktadır. Bu açıdan bu teknolojileri geli tirerek yararlanmak üzere leri Sanayi
Ülkeler görülmemi bir yarı içine girmi lerdir. leri teknolojileri kullanamayacak
ülkelerin XXI. Yüzyıl’da ekonomik güçleri yanında askeri ve politik güçleri de
zayıflayacaktır.

1980’li Yıllarda Hükümet Politikaları

17. Yeni teknolojileri geli tirmek ve bunlardan ekonomik olarak yararlanmak için hükümetler
mikroelektronik, bilgisayarlar ve biyoteknoloji vb. alanlarda Devlet-Sanayi-Üniversite
i birli ine dayalı Ulusal Ara tırma ve Geli tirme Programları yürütmü lerdir. Bunlar
arasında;

ngiltere’de Devlet-Sanayi-Üniversite i birli i ile Enformasyon Teknolojisi alanında
ALVEY programı (350 milyon £ tutarında, 5 yıllık).

Japonya’da MITI (Uluslararası Ticaret ve Sanayi Bakanlı ı) ve 15 Japon firmasının
i birli i ile yürütülen 5. Jenerasyon Bilgisayar Programı,

Almanya, Fransa ve Hollanda’da Enformasyon Teknolojisi Ulusal Programları,

Bölgesel alanda, AET’nin 1984’te ba lattı ı Enformasyon Teknolojisi’yle ilgili
ESPRIT Programı (2,5 milyon $, 5 yıl süreli) ve ileri teknolojiye dayalı Çerçeve
Programlar, Avrupa’da da, yine ABD ve Japonya ile rekabet edebilmek için yeni
ba latılan EUREKA programı,

belirtilebilir.

18. Daha da ümullü olarak;

ABD tarafından ba latılan ve ngiltere ile Almanya’nın katılmayı kabul ettikleri
Stratejik Savunma Giri imi (Strategic Defense Initiative) projesi bulunmaktadır.
Nükleer sava a kar ı uzayın da kontrolü ile ilgili bu uzun vadeli AR&GE projesinin
tutarı 5 yıl için 26 milyar $ olup, ileride 100 milyar $’a kadar artabilece i
dü ünülmü tür.

1982’de yapılan Versailles Zirvesi’nde de “Teknoloji, Büyüme, stihdam” ba lı ı
altında, 18 projeden olu turulan bir teknoloji paketine bir çok OECD ülkesi katılmayı
kararla tırmı tır.

COMECON ülkeleri de 1980’lerde ileri teknolojilerin geli tirilmesi ve yo un i birli i
yapmak üzere 15 yıllık bir i birli i anla ması imzalamı lardır.

19. leri teknoloji alanındaki gerek ulusal gerek bölgesel olarak yürütülmeye çalı ılan bu
teknoloji programları açık olarak a a ıdaki hususları vurgulamaktadır:

Yüksek teknolojinin ekonomik, politik ve askeri önemi gittikçe artmaktadır.
Bu alandaki projeleri ba latma, i birli i sa lama ve mali destek vermede hükümetlerin
ana rolü oynadı ı görülmektedir.
Kuvvetli rekabetin bulundu u bu stratejik alanda geri kalmamak için her düzeyde
i birli i ve koordinasyon gerekmektedir.
Sanayi de bu alanda i birli i zorunlulu u duymaktadır.

15

20. 1980 yılında, Geli mekte Olan Ülkeler’in hepsi dünya konjonktürüne uyarak (Var ova
Paktı Üyeleri hariç) rekabete açık serbest pazar ekonomisi politikasını benimsemi lerdir.
Türkiye de bu akıma uymu tur.

1980’den itibaren bu yeni dönemin ba ındaki çok önemli geli melerden biri de
Pasifik’teki ticaret hacminin Atlantik’tekini geçmeye ba laması olmu tur. Ayrıca Japonlar
da 1980 yılını Robot Ça ı’nın ba langıcı olarak kabul etmi lerdir. Büyük de i imlerin
ba ladı ı bu dönemde Batı Avrupa’nın ve bilhassa Do u Bloku Ülkeleri’nin geri kalmaya
ba ladıkları gözlenmi tir. Bilgi Ça ı veya di er bir deyimle Üçüncü Sanayi Devrimi
bundan önceki devrimlerin devamı mahiyetinde alınmamaktadır. Bu devrim bizleri ba ka
bir teknolojik sisteme, ba ka bir teknolojik medeniyete sürükleyecek gibi gözükmektedir.

21. Klasik teknolojilerde geli melerin genellikle kendi içinde kademe kademe, zamana ba lı
olarak dü ey bir geli me çizgisi üzerinde olmasına kar ılık yeni jenerik teknolojiler yatay
ve çok boyutlu ve hızlı bir yayılma ile birbirlerini uyarmaktadır. Yeni malzemeler, enerji,
ileti im ve enformasyon teknolojileri, biyoteknoloji, hepsi birbirine ba lı olarak fakat aynı
anda kuvvetli bir sinerjetik etki ile geli mektedir. Sadece ‘laser’i göz önüne alsak ne
bulursa kesebiliyor, göz ameliyatından hareket halindeki roketleri aydınlatarak tahrip
etmekten, yıldızlar sava ındaki muhayyileyi zorlayan temel rolüne kadar akla bile
gelmeyecek yerlerde kullanılabiliyor. Bu sebeplerden ötürü ileri teknolojileri geli tirip
kullanmayacak ülkelerin XXI. Yüzyıl’da ekonomik güçleri yanında askeri ve politik
güçleri de zayıflayacaktır. Üçüncü Sanayi Devrimi bilgiye dayalı olaca ından ona Bilgi
Ça ı, ‘Zekanın Devrimi’ de denmektedir. Bu yeni ça da ileri teknolojiler alanında kıtalar,
bloklar arasında oldu u gibi Sanayi Ülkeleri arasında da siyasal etkisi çok kuvvetli
acımasız bir yarı , bir rekabet ve aslında teknolojik bir sava sürmektedir. Bu devrimin
temel doktrini öyle ifade edilebilir: “Teknolojik sava politikanın bilimsel araçlarla
yürütülmesidir.”

22. Teknolojik sava ın silahları gece gündüz lâboratuvarlarda yapılan bilimsel ara tırmalarla
ortaya koyulan ileri teknolojiler ve bunların yeni ürün ve hizmetlerde yer alması ve
böylece sa ladı ı kültürel etkilerdir. Yeni doktrinle sürdürülmeye ba lanan teknolojik
sava XXI. Yüzyıl’da ülkelerin mukadderatını tayin edecektir. Bir taraftan sayıları 15-
20’yi geçmeyecek, geli melerin hakimi ülkeler, di er tarafta (daha güzel politik ifadeler
bulunsa bile) birincilerle kesin çizgilerle ayrılmı ‘teknolojik ve kültürel koloniler’
olacaktır.

Dördüncü Dönem (1990-2000)

23. 1990’da Körfez Sava ı ve arkasından Sovyet Rusya’nın çökmesinin ortaya çıkardı ı
ekonomik, askeri ve politik durumun, tabiatıyla, B&T politikalarında kuvvetli etkisi
olmu tur. Rusya’nın bir süper güç durumundan çıkması ve Batı Ülkeleri için Rus
tehdidinin geni çapta ortadan kalkması ve birçok ülkenin ba ımsızlıklarını kazanmaları
üzerine savunma harcamalarında ve askeri amaçlı proje ve ara tırmalarda bir azalma
e ilimi kendini göstermi tir. Ancak ekonomik alanla ilgili teknolojik sava ın bütün
iddetiyle devam etti i görülmektedir. Böylece bu dönemde de sınai ve ekonomik rekabet
gücü B&T politikalarının temel amaçlarından biri olarak kalmı ve sanayi kurulu ları
yo un rekabetten ötürü inovasyona büyük öncelik ve gittikçe artan bir önem vermeye
devam etmi lerdir.

16

24. Körfez Sava ı sonrası dönemde leri Sanayi Ülkeleri’nin (ve bilhassa ABD’nin) B&T
politikalarının önemli bir kısmını olu turan ve geli mekte olan ülkelerle ili kilerinde
eskiden beri hassas teknolojileri vermemek gibi baskı politikaları, aktif önlem ve askeri
müdahale politikasına dönü mü tür. Batı Ülkeleri’nin mü tereken aldıkları kesin çizgili
kararlara göre, geli mekte olan ülkelerle ilgili olarak bunlardaki;

Kimyasal ve biyolojik kütle imha silahları yapılan tesislerin imhası,
Nükleer teknolojiye sahip olmalarının kesin olarak önlenmesi (ABD’nin nükleer
politikasının temel prensibidir),
Ataletli güdüm sistemleri ile roketlerin kontrolünde kullanılan ileri teknolojilerin
transfer edilmemesi,
En son jenerasyon bilgisayar, laser ve benzeri ileri teknoloji ürünleri ile ilgili yeni
teknolojilerin transferine ve geli tirilmelerine yardımcı olunmaması,
Modern, etkili ve hassas sava silahlarının bu ülkelere satılmaması kararla tırılmı
olup, bu hususlardaki politikanın uygulanması için gerekli bütün tedbirler de vardır.

25. Örne in, nükleer silah teknolojisi Irak gibi ülkelere kesin olarak yasaktır. Irak’ın kurmayı
planladı ı 70 MW’lık OS RAK nükleer reaktörü 1982’de srail uçakları tarafından tahrip
edilmi ti. Uzun bir süre, uluslararası bir uzmanlar heyeti, Irak’ın altını üstüne getirerek
nükleer alanda çalı malar yapılıp yapılmadı ını kontrol etmeye çalı mı tır. Di er taraftan
Hindistan Mayıs 1998’de be nükleer bomba patlatmı ve bu kapasitesini de dünyaya ilan
etmi tir. Ba ta ABD, Japonya, Çin ve Rusya bu nükleer denemeleri protesto etmi se de
Hindistan’a ciddi bir ambargo uygulamak mümkün de ildir. Çünkü Hindistan büyük ve
teknolojik açıdan oldukça geli mi bir ülkedir.

Hindistan’dan sonra Pakistan da be nükleer bomba patlatarak bu alandaki kapasitesini
açı a vurmu tur.

26. Aslında uygulanmasına ba lanmı olan bu yeni politikanın anlamı udur:

Bundan böyle birçok teknolojik alanda teknoloji transferi daha da zorlanacaktır ve en
yeni teknolojilerin satın alınması imkansız hale gelecektir. Di er bir deyimle kuvvetli bir
B&T sistemi kuramayan bir ülkenin ileri bir sanayi ülkesi ile sava ması da mümkün
olmayacaktır.

27. 2000’li yıllarda Bilgi Ça ı yeni devrimlere de hazırlanmaktadır. Son 15-20 yıldır sadece
bilimsel çalı malar için kullanılan bilgisayar a ları son yıllarda nternet sayesinde her
alana yayılmaya ba lamı tır. XXI. Yüzyıl ortalarına do ru insanlara, fiziksel objelere,
yapı süreç ve organizasyonlara ait tüm enformasyonun on-line olması kaçınılmaz bir
geli me olarak görülmektedir.

28. Mayıs 1999’da ABD’de ‘High Definition’ TV (HDTV) dönemi ba lamı tır. TV sanayii
için bu sayısalla ma 1963’te renkli televizyonun ortaya çıkmasından sonra bu alandaki en
büyük atılım olarak görülmektedir. Bu yeni teknoloji sayesinde yüksek rezolüsyonlu resim
ve yine yüksek kaliteli ses sa lanmaktadır. Ayrıca önümüzdeki birkaç yıl içinde yeni bir
mikrosistem teknolojisinin do ması beklenmektedir. Tümle ik devreli bir tek ‘chip’ her
yere yerle tirilebilecek ve üzerindeki bilgisayar sistemi ile çok geni uygulama alanlarında
kompleks fonksiyonları gerçekle tirebilecektir. Örne in, ta ıtlara yerle tirilecek böyle bir
mikrosistem oto yollarda, yolu ve di er ta ıtların konum ve hızını de erlendirerek,
herhangi bir ta ıtı güvenle idare edebilecektir. Kısacası, ne kadar uzak görü lü olunursa

17

olunsun gelecekteki teknolojik geli melerin yapılacak tahminlerin ötesinde olması
kuvvetle muhtemeldir.

18

Bölüm IV

Bilim ve Teknoloji Sistemi

1. Bir ülkenin B&T sisteminin performansının bir bütün olarak de erlendirilmesi fevkalade
zordur. Ancak leri Sanayi Ülkeleri’nin zenginlik ve refahlarının ba lıca, a a ıdaki
faktörlere ba lı olarak sa landı ı da bilinmektedir:

leri düzeyde ö renim görmü bilimadamları, mühendisler ve ayrıca teknik destek
personelinden olu an stratejik be eri kaynak,
AR&GE çalı malarının yürütülebilmesine elveri li organizasyon yapıları,
AR&GE hedef ve geli tirme stratejileri,
Modern enstrümantasyonla teçhiz edilmi , lâboratuvar fiziksel altyapısı,
Kar ılıklı mümbitle meyi mümkün kılan mesleki bilimsel kurulu lar; orijinal
çalı maların yayımlandı ı ve takip edilebildi i geni bir bilimsel dokümantasyon
sistemi,
Uluslararası enformasyon sistemine eri meyi mümkün kılacak enformasyon a ının
varlı ı,
Tüm kaynakları harekete geçirip AR&GE sistemini rasyonel çalı tırmak için
süreklili i olan mali kaynak,
Ülkede ileri teknolojiye dayalı güçlü bir sanayi bazı ve ekonominin serbestli i,
Sevk ve idare kabiliyeti ve yatırım sermayesi,
Yaratıcı faaliyetleri destekleyici kültürel ortam,
Hükümet politikaları.

2. Bu faktörlerden ço u ancak kalitatif olarak de erlendirilebilmektedir. Kantitatif olanlarda
bile zorluklar vardır. Görülüyor ki ülkelerin refah ve zenginli inde B&T esas rolü
oynamakla beraber, di er faktörlerle birlikte entegre edilmesi zarureti de vardır.

Ara tırma ve Teknolojik Geli tirme Sistemi le lgili
Temel Göstergeler

3. Bir ülkenin ara tırma çalı malarının ve teknolojik durumunun de erlendirilmesi, ancak
geni bir B&T perspektifi içinde uluslararası alanda belirli kar ıla tırmalar yapılarak ele
alınabilir. Bu arada ülkelerin AR&GE alanındaki çabaları a a ıdaki temel göstergelerle
de erlendirilmektedir:

AR&GE için kullanılan ulusal kaynaklar, di er bir deyimle AR&GE harcamaları ile
bilimadamı ve kalifiye mühendis, kısaca “ara tırıcı” sayısı.
Bilimsel ara tırmalarla ilgili bilgi üretimi ve yapılan yayınların niteli i ve böylece
uluslararası alanda bilimsel katkı.
Uygulamalı AR&GE’den elde edilen sonuçlar, yeni bulu lar, malzeme, mamul,
sistem, yazılım, teknik hizmet, patent sayısı, uluslararası ödemeler dengesi vb.

4. Yukarıda zikredilen göstergeler ara tırma sisteminin giri parametrelerinin kaba ölçüsünü
vermektedir. ekil 2’de AR&GE sisteminin kapalı çevrimli blok diyagramı gösterilmi tir.
Blok diyagramında ba ımsız de i ken olan giri büyüklükleri ba lı de i ken olan çıkı
büyüklükleri ile ülke içi ve ülke dı ı çevre etkileri de belirtilmi tir. AR&GE sistemi
pozitif geri beslemeli oldu undan, dünyadaki ara tırma harcamaları, ara tırıcı sayıları,

19

yayın ve patent sayıları göz önüne alınırsa ara tırma için muazzam bir sanayi portresi
ortaya çıkmaktadır. Bu, yaratıcı ve özelli i olan sanayinin ara tırıcı personel ve maliyeti,
bilimsel literatür ve bulu lardan olu an bir ürünü vardır.

5. AR&GE sistemlerinin giri -çıkı parametreleri arasındaki ba ıntı veya di er bir deyimle
sebep-sonuç ba ıntısı deterministik de ildir. Ancak genel e ilimler bilinmektedir. Bu
sistemde kararlı bir bilimsel geli tirme sa lamak için üstsel olarak artan bir çaba
gereklidir. Buna kar ın sabit tutulan çaba halinde (ara tırıcı personel ve harcama)
biliminin geli me hızı azalır.

ÜÜlklkee HHüükküümmeett ÜÜlklkee DDüünnyyaaKKoonnjojonnkktütürrüü
ççi i MMeevvzzuuaat,t,BBüürrookkrraassi i DDı ı ı ı DDoossttvveeRRaakkipiplelerrininDDuurruummuu
ÇÇeevvrree KKüültlütürreel lOOrrtatamm ÇÇeevvrree
ÇÇIKIKII LLAARR
GGRR LLEERR ÇÇEEVVRREE
YYeennii MMaallzzeemmee,,
AArraa ttıırrııccıı vvee AR&GE MMaammuull,, SSiisstteemm vvss..
DDeesstteekk PPeerrssoonneell S STEM EEnnddüüssttrriiyyeell HHiizzmmeett

PPAARRAA Organizasyon EE iittiimm
FFiizziikksseell AAllttyyaappıı Yapısı
LLAABBOORRAATTUUVVAARR AArraa ttıırrmmaa SSoonnuuççllaarrıı
Sevk ve daresi YYaayyıınn
BB LLGG
B LG
++ VE
++
TECRÜBE
KAPAS TES

ekil 2- AR&GE Sisteminin Blok Diyagramı

Ara tırma ve Teknolojik Geli tirme çin Kullanılan Kaynaklar

6. Cetvel 1’de 1980; Cetvel 2’de 1990 ve Cetvel 3’te son istatistikleri içeren 2000 yılı
verilerine göre OECD ülkelerinin AR&GE’de kullanılan bilimadamı ve kalifiye mühendis
sayısı ve di er bazı göstergeler verilmektedir. ekil 4’te 1981 yılındaki ve Cetvel 4’te ise
1999’daki uluslararası yayın sıralaması görülmektedir.

7. Bu cetvellerin incelenmesinden görülece i üzere, sanayi toplumlarının AR&GE
harcamaları çok yüksek mertebededir. Ancak ülkeler muhtelif büyüklüklerde
olduklarından, bu göstergeler içinde, AR&GE harcamalarının GSY H’ya oranını, di er bir
deyimle bir ülkenin ‘ara tırma yo unlu u’nu veren yüzde, kar ıla tırmalar açısından daha
anlamlı bir gösterge niteli indedir. (Bak. ekil 3) Bu arada ABD’nin neredeyse geri kalan
bütün OCED Ülkeleri kadar AR&GE harcaması yapmakta oldu u görülmektedir. Bu
açılardan OECD Ülkeleri’ni, AR&GE harcamalarının büyüklü ü, kullandıkları ve toplam
ara tırma personelinin sayısına ba lı büyük, orta ve küçük olarak üç grupta toplama
imkanı vardır. Birinci grupta dünyanın en büyük sanayi devleri bulunmaktadır. Son grupta
ise ekonomik bünyeleri zayıf olan ülkeler yer almaktadır.

20

CETVEL 1

ARA TIRMA-TEKNOLOJ GEL T RME HARCAMALARI VE ARA TIRICI SAYILARI

(OECD-1983)

Ülke AR&GE Harcaması AR&GE Harcaması / GSY H Ara tırıcı Sayısı

Milyon $ %

ABD 88.876,0 2,72 722.900

Japonya 34.371,0 2,56 435.900

Almanya 19.472,7 2,54 133.114

Fransa 14.252,2 2,15 92.682

ngiltere 13.499,1 2,28 104.445

talya 6.022,3 1,12 63.021

Kanada 4.768,9 1,36 32.780

spanya 1.333,0 0,44 3.019

Avustralya 1.793,5 0,96 24.210

Hollanda 3.253,0 2,03 21.550

sveç 2.965,0 2,48 14.227

Belçika 1.066,0 1,48 10.943

sviçre 2.124,0 1,37 17.044

Avusturya 1.002,4 2,28 6.712

Yugoslavya 521,5 1,24 24.881

Danimarka 672,2 0,76 7.255

Norveç 839,3 1,14 8.283

Yunanistan 109,8 1,42 2.441

Türkiye 110,0 0,21 7.441

CETVEL 2

ARA TIRMA-TEKNOLOJ GEL T RME HARCAMALARI VE ARA TIRICI SAYILARI

(OECD-1993)

AR&GE

Ülke Harcaması AR&GE Harcaması/ Ara tırıcı 10.000 Çalı an Nüfusa

Milyon $ GSY H Sayısı Dü en Ara tırıcı

(SGP) % Sayısı

ABD 149.225,0 2,73 949.300 76

Japonya 66.965,9 3,08 582.815 91

Almanya 31.934,9 2,76 176.401 59

Fransa 23.762,1 2,42 123.938 51

ngiltere 19.955,2 2,19 130.019 46

talya 11.964,3 1,30 77.876 32

Kanada 7.383,7 1,46 62.510 46

Hollanda 4.826,8 2,02 26.680 40

sveç 4.072,8 2,96 25.089 55

sviçre 3.827,8 2,86 14.250 40

spanya 3.888,8 0,85 37.676 25

Belçika 2.751,5 1,69 17.583 44

Avusturya 1.824,7 1,42 8.782 25

Norveç(1989) 1.189,8 1,86 12.156 56

Danimarka 1.383,6 1,62 11.505 40

Türkiye 884,2 0,47 12.366 5,5

Portekiz 501,8 0,61 5.908 12

Yunanistan 368,9 0,47 5.299 13

21

CETVEL 3

ARA TIRMA-TEKNOLOJ GEL T RME HARCAMALARI VE ARA TIRICI SAYILARI

(OECD-2000)

AR&GE

Ülke Harcaması AR&GE Harcaması/ Ara tırıcı 10.000 Çalı an Nüfusa

Milyon $ GSY H Sayısı Dü en Ara tırıcı

(SGP) % Sayısı

ABD 247.227 2,84 964.800 76

Japonya 92.499 3,06 652.845 96

Almanya 43.261 2,29 237.937 60

Fransa 27.880 2,18 155.302 60

ngiltere 23.557 1,83 158.394 55

G. Kore 16.951 2,52 102.660 48

talya 12.566 1,02 76.056 32

Kanada 12.325 1,61 84.583 56

Hollanda 7.376 2,04 38.055 44

sveç 6.845 3,70 36.878 86

spanya 6.486 0,90 53.883 37

sviçre (96) 4.867 2,73 21.635 55

Belçika 3.476 1,57 22.918 53

Avusturya 3.248 1,63 12.821 34

Meksika 2.442 0,34 19.400 60

Polonya 2.159 0,63 55.602 32

Türkiye 1.997 0,49 18.908 08

Portekiz 946 0,63 13.607 27

Yunanistan(93) 698 0,49 10.972 26

CETVEL 4

ÜLKELER N 1999'da DÜNYA B LG S STEM NE KATKILARI

Ülke SCI Ülke SCI 1999 Ülke SCI
1999 1999
1.978
1 ABD 312.073 21 Tayvan 9.833 41 Slovakya 1.802
1.684
2 ngiltere 91.654 22 Danimarka 8.889 42 Romanya 1.645
1.327
3 Japonya 79.609 23 Avusturya 8.265 43 Bulgaristan 1.304
1.236
4 Almanya 75.608 24 Finlandiya 7.954 44 Suudi Ar. 1.182
1.144
5 Fransa 54.324 25 Meksika 6.781 45 Slovenya 1.075
997
6 Kanada 38.511 26 Türkiye 6.066 46 Yugoslavya
992
7 talya 36.244 27 Norveç 5.138 47 Hırvatistan
1041580
8 Rusya 28.037 28 Hong Kong 5.136 48 ran

9 spanya 24.820 29 Yunanistan 5.171 49 Tayland

10 Çin 24.529 30 Arjantin 4.854 50 Venezüella

11 Avustralya 22.958 31 rlanda 4.653 51 Fas

12 Hollanda 21.249 32 Ukrayna 4.589 52 Malezya

13 Hindistan 18.623 33 Macaristan 4.459 53 Nijerya

14 sveç 16.642 34 Yeni Zelanda 4.397 54 Estonya

15 sviçre 15.729 35 Çek Cum. 4.328 TOPLAM

16 Güney Kore 13.384 36 Güney Afrika 4.154

17 srail 11.971 37 Singapur 3.376

18 Brezilya 11.657 38 Portekiz 3.402

19 Belçika 11.653 39 Mısır 2.439

20 Polonya 10.012 40 ili 2.043

22

AR&GE Harcamaları / GSY H 4

SVEÇ

3,5

JAPONYA

3

G..KORE

2,5 A.B.D.

FRANSA
ALMANYA

2

1,5

TALYA

1

0,5 TÜRK YE

0

ekil 3- Bazı Ülkelerin 1981'deki AR&GE Harcamalarının
GSY H'ya Oranının Yıllara Göre De i imi
1950
1954
1958
1962
1966
1970
1974
1978
1982
1986
1990
1994
1998

ekil 4- Ülke Gruplarının 1981'deki Bilime Katkıları (ISI 1982)

90 % 82,7935

80

70

60

50

40

30 % 9,4068
% 4,6839
20 % 1,7729
% 0,5709
10 % 0,2787

0

A.B.D. ngiltere Hollanda sviçre sveç Macaristan Meksika rlanda Türkiye Tayland Singapur Irak

F.Almanya S.Rusya D.Almanya srail Avusturya G.Afrika Nijerya ili Mısır S.Arabistan H.Kong Pakistan Kuveyt

Japonya Fransa Polonya Belçika Y.Zelanda Norneç Yunanis tan Kenya Portekiz Jamaika Banglade

Kanada Hindistan Çekoslavakya Finlandiya Brezilya Bulgaristan Romanya G.Kore Malezya SriLanka Zimbabve

Avustralya talya spanya Danimarka ÇinH.C. Arjantin Tayvan Venezuella Filipinler ran Küba Senegambiya

Yug os lavya

23

Bilgi ve Teknolojinin Özellikleri

8. Bilindi i gibi bir toplum için ülkü, beklenti, istek o toplumu olu turan ki ilerin ya am
kalitelerinin en üst düzeye çıkarılması, ayrıca toplumun bir bütün olarak, refah, mutluluk,
sa lık ve güvenlik içinde ya adı ı, dünyadaki geli me ve de i melere ayak uydurabilecek
ve ona katkılarda bulunabilecek dinamik bir yapıya kavu ması gereklidir. Her ey insan
içindir, ama toplumların da kendilerine özgü dinamikleri vardır. Bu açılardan bakınca
bilgi ve teknoloji amaç de ildir, birer araçtır. Ancak, bu araçlar üstün kalifikasyonlu
insanla bütünle ince ortaya yaratıcı bir faaliyet çıkar. Di er taraftan teknoloji denilen
aracın özellikleri, etkileri ve varsa gücü nedir. Bu hususlara yakından bakmakta yarar
vardır.

9. Bilim yeni bilgi yaratır; teknoloji ise bu bilginin mal ve hizmetlerin üretilmesi için
uygulanmasıdır. Ancak bilgi ve teknolojinin ba ka boyutları da vardır. Gerçekten de bilgi
ve teknolojinin ekonomik, politik ve askeri öneminin, teknolojide bugünkü acımasız
rekabetin yo unlu unun bulunmadı ı ve Birinci Sanayi Devrimi’nin do mak üzere
oldu u bir sırada bile, çok iyi anla ıldı ı görülmektedir. Amerika’nın ba ımsızlı ını
kazanmasından iki yıl önce 1774’te Amerika’da top tüfek gibi silahların yapılmasının
ba laması üzerine ngiltere mparatorlu u’nun Ba kanı William Pitt Avam Kamarası’nda
unları söylemi tir: “Kendi ülkemizde imal ettiklerimizin kolonilerimizde yapılmasına
asla müsaade etmemeliyiz.”

10. Bu görü , bir bilgi, bir teknoloji politikası olarak bugüne dek gelmi tir; ve bu alanın temel
prensibi olarak (dünya konjonktürünün müsaadesi nispetinde) bugün de uygulanmaktadır.

Günümüzde de teknoloji, transfer edilecek kadar eskiyince transfer edilir ve satın
alınabilir. Her teknolojinin üretimi ve kullanılması her alan için serbest de ildir.

Hassas teknolojilerin transferi kontrol altındadır, ayrıca önemli kısıtlamalar içermektedir.
Dolayısı ile teknoloji yönetimi, Alman Ba bakanı Helmut Kohl’ün 1985’te Eureka
Ba kanlar Toplantısı’nda belirtti i gibi ülkelerin mukadderatı ile yakından ilgilidir.

11. Bilgi ve sa ladı ı teknolojinin di er önemli özellikleri unlardır:

lkin bilgi ve teknoloji serbest mal de ildir; bunların bir bedeli vardır, bilhassa
teknoloji pahalıdır. Örne in; Japonya 30 yıl içinde ABD’den 30.000 lisans satın almı
ve 10 milyar $ para ödemi tir. Alınan lisansların titizlikle seçilmesi ve bunlar üzerinde
önemli geli tirmelerin yapılmı olmasından ötürü, bu 10 milyar $’lık teknoloji
transferine dünyanın en verimli yatırımı gözüyle bakılmı tır. Ancak Japonya’nın çok
istisnai bir ülke oldu u ve II. Dünya Sava ı’ndan sonra büyük bir kararlılık ve iddia ile
B&T sistemini geli tirmek için rasyonel politikalar uyguladı ı gözden uzak
tutulmamalıdır.

Aslında ileri teknoloji ürünü olarak ortaya konulan her yeni mal ve hizmette
teknolojinin payı çok yüksektir, sofistike ürünlerde bu pay %80’lere bile ula ır.

kinci olarak üretilen, geli tirilen teknoloji kullanıldıkça tükenmez. Aynı teknoloji
birçok ülkeye, birçok sanayi kurulu una satılabilir. Tabiatıyla teknoloji satandan bir
ey eksilmez, ama satıcı için tükenmeyen teknoloji, alıcı için para kar ılı ıdır.

24

Üçüncü olarak, teknolojik alanda her ilerleme adımı bir sonrakini hazırlar. Böylece
teknolojik geli menin kümülatif bir özelli i vardır. Pozitif geri beslemeli olan
teknolojik sistem harekete geçirilirse sürekli olarak büyüme ve geli me sa lanır.
Dördüncü olarak, teknoloji do ar, geli ir, olgunla ır ve eskir. Yeni teknolojileri ortaya
koymada ve ayrıca gelecekteki geli meleri görebilme, tahmin edebilme kapasitesini
sa lamada ‘Ara tırma, Teknolojik Geli tirme ve Demonstrasyon’ (ATG&D) temel
rolü oynar. Ancak bu i gittikçe zorla makta ve Sanayi Ülkeleri’nde dinamik bir
ATG&D sistemine ayrılan stratejik be eri kaynak (ara tırıcı) ve maddi kaynaklar çok
büyük boyutlara ula maktadır. Örne in, ABD’de ülke çapında ATG&D sisteminde
900.000 ara tırıcı (Tam Zamana E de eri; TZE) kullanılmakta ve Türkiye’nin toplam
milli geliri kadar da ara tırma harcaması yapılmaktadır. Bu boyutu ile ABD’nin
ara tırma sistemi petrol, otomotiv ve çelik sektöründen sonra gelen dördüncü veya
be inci bir sanayidir. Ancak bu sanayinin ürünü bilgi ve teknolojidir.
Di er taraftan bir ülke içinde üretilen bilgi, geli tirilen teknolojiler tüm dünyada
üretilenlerin yanında sınırlı kalır. Bu açıdan her ülke teknoloji transferine de müracaat
etmek zorundadır. Ancak transfer edilen teknolojiyi iyi seçemeyen ayrıca kendi ATG
sistemini de geli tirmeyen, daima, geriden takibe mahkumdur.
ATG harcamalarını kritik de erin altında tutan, gelecekle ilgili vizyonu olmayan ve
teknoloji üretmeyen ülkeler ve firmalar, genellikle yanlı teknoloji seçimi yüzünden
bir cehalet vergisi öderler. Aslında teknoloji geli tirebilenler aldıkları yeni teknolojiyi
daha iyi özümser ve uygularlar. Bu da sanayi kurulu larındaki kalifiye personelin ileri
düzeyde ö renim görmü , yaratıcı tipten olmalarının önemini ortaya koyar.
Di er taraftan teknolojiyi, satın aldı ınız firmaya rakip olmaya ba layaca ınız noktaya
kadar transfer edebilirsiniz. Belirli bir teknolojik düzeye geldi iniz ve piyasa payını
artırdı ınız zaman teknolojiyi lisans yolu ile satın almanız mümkün de ildir (Bosch-
Arçelik).
Teknolojik geli me vizyonsuz, hedefsiz olmaz, bu arada firmaları için maddi yatırım
kadar ATG yo unlu u, yazılım geli tirme kabiliyeti, e itim, pazarlama ve
organizasyon yapısının konjonktüre göre de i tirilmesi çok önem ta ır.
Teknolojiyi sadece teknik bir sorun olarak görmemek lazımdır. Teknoloji stratejisi ile
firmanın i yapma stratejisi entegre edilmelidir. Bu olgu da çok kompleks bir i olup
teknoloji yönetiminin önemini ortaya koyar. Firmalarda teknoloji yönetimi stratejisi
birçok faktöre ba lı olarak saptanır.

Bu faktörler firmanın hedeflerine ba lı olarak:
Geli me için ne gibi teknolojilere ihtiyaç duyuldu u,
Bu teknolojilerin transfer edilebilece i yerler,
Alternatif teknolojiler arasında de erlendirme ve seçim,
Firmanın transfer edece i teknolojiyi özümseme kapasitesi,
Seçilen teknolojinin uygulanması, bu teknoloji üzerinde geli tirme yapılması,
böylece yenilik içeren bir ürün veya hizmetin üretilmesi ve piyasaya sürülmesi ve
piyasadan alınan geri beslemenin de erlendirilip gerekli i lemlerin sürekli
yapılması

konularını içerir.

ster büyük, ister KOB olsun firmaların kullandıkları teknolojilerde ufak tefek
de i meler yaparak açık bir pazarda barınmaları artık mümkün de ildir. Rekabet gücü
sadece en yeni teknolojileri kullanarak ve bunları sürekli geli tirerek ve gelecek nesil

25

teknolojiler için çalı malar yapılarak sa lanır.

12. B&T sisteminde mevcut olan bilgi devamlı sorgulanıp yeni bir yenili in (inovasyonun)
ortaya koyulmasına, yeni bir ey üretilmesine çalı ılır.

novasyon (yenilik) dü üncede, kavramda, teoride, metotta veya malzeme, mamul ve
sistemde olabilir.

novasyonun etkili olabilmesi için;
Daha evvel bilinenden önemli bir farklılık gerekir. Bu fark yenili in kalitesini ortaya
koyar ve yayımla açıklanır ve de eri bilimsel kritiklerle ortaya çıkar.
Mamul yenili inde (inovasyonunda) ise tek hedef ekonomik fayda veya avantajdır.
Burada önemli olan piyasaya giri hızıdır, orijinallik ise önemli de ildir.
nsan aracılı ı ile yenilik, ö retim ve e itimle olur. Burada geni bir kitleye hitap
edebilmek önemlidir. Yani piyasaya giri (penetrasyon) önemlidir. (Bilgisayar e itimi
vb.)

Ekonomik faaliyetler gittikçe bilgi yo un hale geldi inden hükümetlerin inovasyon
sürecini etkileyecek politikalar uygulaması da çok önemlidir.

13. novasyon sistemi üç açıdan önem kazanmı tır:

Bilginin ekonomik önemi iyi anla ılmı tır,
Artan oranda sistem yakla ımı kullanılmaktadır.
Bilgi yaratmak ve üretmekle ilgili kurulu ların sayıları gittikçe artmaktadır.

Ülkeler ulusal inovasyon sistemlerini kurarak kuvvetle desteklemeye ba lamı lardır. Bu
sistem, yeni teknolojilerin geli tirilmesi ve yayılmasına katkıda bulunmak üzere ekonomik
açıdan faydalı bilgiyi üretmek, transfer etmek ve kullanmak için i birli i yapan
kurulu ların olu turdu u sistemdir.

novasyon sisteminin merkezinde firma bulunmaktadır.

Rekabet gücü sadece en yeni teknolojileri kullanarak ve bunları sürekli geli tirerek ve
gelecek nesil teknolojiler için çalı malar yapılarak sa lanır.

14. Teknolojik Sistem ve novasyon (Yenilik çeren Ürün):

Teknoloji genellikle piyasadaki mevcut veya potansiyel talebe ba lı olarak mü teri odaklı
olarak geli mektedir. OECD’ye göre bu yolun oranı %70 kadardır. Di er bir yol yeni
bilimsel bulu lardır. (Bu yolun oranı da %30 mertebesinde tahmin edilmektedir).
Teknolojinin geli tirilmesi için gerekli bilgi;

Ara tırma lâboratuvarları ve sanayi tarafından yürütülen AR&GE’den,
Dünya bilgi sisteminden sa lanan mevcut bilgiden,
Lisans ara tırmalarından, teknik eleman transferinden,
Ba ka bir firmanın satın alınmasından veya ortaklıklar kurulmasından,
Sanayi casuslu undan (gizli çalı malar 12-18 ay içinde sızar)
Firmalar arası bilgi ve ara tırma sonuçlarının payla ılmasından sa lanabilir.

26

Bütün bu bilgi edinme yolları teknolojik geli menin bilgi eksenini olu turur.

15. Bilgi edinmenin di er bir yolu da yeni bilgi içeren modern teçhizat ve makina satın
almakla, fiziki yatırımla olur. Teknolojik geli me için bu iki eksenin de kullanılması
gereklidir. Kısacası bir yerden bilgi alabilmek için bu bilgiyi alma ve özümseme
kapasitesinin yaratılması gereklidir. Bu süreçte ana kaynak iyi yeti mi insandır ve e itim
de yaratıcılı ı ortaya çıkarır. Bilgi ça ında de entelektüel sermaye en önemli kaynak
olmu tur.

16. Enformasyon teknolojileri sayesinde i alemi için co rafi sınırların önemini kaybetti i bir
ça da boyuttan ba ımsız olarak firmaların bekası için inovasyon, globalle me ve
teknolojinin geli tirilmesi bir zorunluluktur.

Teknolojinin Ekonomiye Etkisi

17. Me hur iktisatçı Lord Keynes 1937’teki tarihi bir konu masında, yüzyıllardır dünyadaki
ya am standardında yılda %1’den büyük kümülatif bir artı ın nadiren mümkün oldu unu
belirtmi tir. Ayrıca, ngiltere için de, 1860’dan 1913’e kadarki dönemde ki i ba ına yıllık
büyümesinin %0,9 civarında kaldı ına i aret ettikten sonra, yeni bulu lar, yeni teknolojiler
daha fazlasına müsaade etse bile, kendimizi bu %1’den fazla de i meye ayarlayamayız
demi tir. %1’lik bir geli me hızı ile bir ülke 72-75 yılda GSY H’sını iki katına
çıkarabilir, bu da o dönemde ngiltere gibi bir sanayi ülkesinde sa lanabilmi tir.

II. Dünya Sava ı’ndan sonra, i gal altındaki Japonya’da 1949’da ekonomi mü aviri olarak
çalı an Dr. E. A. Ackerman, Japonya’nın harap durumuna, do al kaynaklarının
yoklu una, be eri kayna ın da zayıflı ına dayanarak yaptı ı ekonomik analiz sonucunda
nüfusun 100 milyona eri mesi halinde Japonya’nın gelecekteki 30 yıl içinde iki durumla
kar ıla aca ını bildirmi tir:

Sürekli dı yardım yapılırsa ancak 1930-1934’teki ya am standardına eri ir.
Dı yardımsız ya am standardı çok dü er ve minimum ya ama de erine iner.

Ancak II. Dünya Sava ı içinde tank, uçak, roketlerle ilgili atı kontrol sistemleri alanında
kazanılan bilgi, geli tirilen teknolojiler, sava tan sonra da Sanayi Ülkeleri’nin birço unda
elektronik, bilgisayar, nükleer ve uzay alanlarındaki rekabet ve böylece geli tirilmi olan
teknolojilerin üretim sistemlerine uygulanması ile 1950 ba larında otomasyon ça ı olarak
adlandırılan yeni bir sanayi dönemi ortaya çıkmı ve ekonomik geli me hızları da, klasik
de er %1’in cok üstüne çıkmaya ba lamı tır. Nitekim Japonya, 1955-1973 arasında, yıllık
%8’lik sürekli geli me sa lamı tır. Bu yüzde 1962-1972’de %10,8 olmu tur. Örne in
%10’la kalkınan bir ülke GSY H’sını 7 küsur senede ikiye katlar; 21 yılda da 8 kat büyür.
Teknolojinin bu etkisinin tam anla ılması kolay olmamı tır; zaman almı tır. Ancak
politik, ekonomik ve sosyal boyutları gittikçe büyüyen ‘ leri Teknolojiler’ alanında
Avrupa’nın iddiasının bir sembolü olan Eureka Projesi’nin II. Bakanlar Toplantısı’nda,
Almanya Ba bakanı Dr. Helmut Kohl, “XX. Yüzyıl ba ında mukadderatımız ekonomik
gücümüze ba lı diyorduk. Bugün, bu görü yerini, ‘teknoloji mukadderatımızdır’a
bıraktı” demi tir. Teknoloji bugün oldu u gibi XXI. Yüzyıl’da Türkiye’nin de
mukadderatıdır ve hızlı kalkınmamızı ve güçlü olmamızı sa layacak güçlü bir araçtır.

27

ekil 5’te, basit bir Teknoloji Transferi’nden (TT) kompleks bir inovasyon sürecine kadar
geçerli olan bir sistemin blok diyagramı görülmektedir. Bu blok diyagramında ‘I’ düzeyi
genellikle geli mekte olan ülkelerin kullandıkları basit bir Yatay Teknoloji Transferi’ni
(YTT) göstermektedir. Yurt dı ından satın alınan bir teknolojinin oldu u gibi
uygulanması suretiyle elde edilecek bir ürün ise ancak orijinaline belirli ölçüde
yakla abilir. Ülkenin teknolojiyi özümseme kapasitesine ve satın alma teknolojisinin
kompleksli ine ba lı olarak ilk ürünün pazara arz süresi bir ila üç-dört yılı gerektirebilir.
Di er taraftan üretim hacmi küçük oldu undan maliyetler de yüksektir. Bu süreçte
kazanılan bilginin geri beslenmesi suretiyle limit halde orijinal ürünün aynı yapılabilir ve
üretimde teknolojinin uygulanması kabiliyeti de geli ebilir.

Daha ileri bir düzey, AR&GE sistemini de devreye sokmakla elde edilebilir. Dı ülkeden
satın alınan teknoloji AR&GE sisteminde ülke ko ullarına göre adapte edilir ve
geli tirilebilir. Japonya 1980’li yıllara kadar bu stratejiyi uygulayarak satın aldı ı
teknolojileri daha da geli tirerek dünya pazarına açılmı tır. YTT ile Dü ey Teknoloji
Transferi’ni (DTT) kullanan bu süreci Yeni Sanayile mi Ülkeler (NICs) de
uygulamı lardır.

leri Sanayi Ülkeleri, inovasyon sistemlerinde, bir ürünün tasarlanması, üretilmesi,
denenmesi ve pazara yenilikçi bir ürünün sürülebilmesinde, her i lem için AR&GE
sistemi ve/veya Dünya bilgi sisteminden de yararlanılan I, II ve III düzeyindeki
uygulamaları sistem yakla ımları ile (kapalı çevrimi) kullanırlar.

III DÜNYA B LG S STEM

II DTT

AR&GE
S STEM

I YTT POTANS YEL BULU VEYA ÜRET M PAZAR (I+II+III)
PAZAR ANAL T K YEN L KÇ
B LG TASARIM
ÜRÜN

ekil 5- Teknoloji Transferi ve novasyon Blok Diyagramı

28

Bölüm V

lk Türk Bilim Politikası: 1983–2003

1. 1980’deki Hükümet Programı’nda B&T ile ilgili kısım bir bilim politikasının
hazırlanmasını gerektiriyordu. Bu alandaki çalı maları açıklamadan önce Türkiye Bilimsel
ve Teknik Ara tırmalar Kurumu, TÜB TAK’ın kurulu u ile ba layan giri imlere
de inilmesi yararlı olur.

2. TÜB TAK her ne kadar 24 Temmuz 1963’te 278 sayılı Kanun’la kurulmu ise de, Bilim
Kurulu’nun üyelerinin seçilmesi ve ilk toplantısını yapması 26 Aralık 1963’te olmu tur.
Benim de Genel Sekreter olarak seçilmem ve göreve ba lamam 1 Haziran 1964’ü
bulmu tur.

TÜB TAK kuruldu u vakit geli mekte olan ülkeler dahil 50’den fazla ülkede Ara tırma
Konseyleri bulunmakta idi. Dolayısı ile Türkiye bu alanda bir hayli geç hareket etmi ti.
Nitekim Kasım 1964’te “Bilimsel Ara tırmaların Geli tirilmesi” konulu bir CENTO
Sempozyumu’na katılmak üzere Pakistan’a gitti imizde 1947’de ba ımsızlı ını kazanmı
olan bu ülkenin bile Ara tırma Konseyi’ni ve ona ba lı ara tırma lâboratuvarlarını kurarak
B&T sistemini hızla harekete geçirmeye çalı tı ını gördük.

Bizim de 1964’ün ikinci yarısından itibaren hızla te kilâtlanmamız ve kurum için
Kanun’da öngörülen görevleri yerine getirmemiz sorumlulu u vardı. Bu açıdan dünyanın
en kıymetli kaynaklarından biri olan zamanı çok iyi kullanmamız gerekiyordu. Di er bir
deyimle zaman yönetimi (time management) hayati önemde idi.

OECD ile lk Temas ve Bilim Politikasına lk Adım

3. 1964 Aralık ayının ilk haftasında OECD’nin daveti üzerine Prof. Re at Garan’la birlikte
Paris’e gittik. Prof. Garan Bilim Kurulu’na tıp bilim alanından seçilmi fevkalade bilgili,
kültürlü, rafine ve müstesna bir insandı. Kendisi ile seyahat etmem benim için zevk oldu.
Anla amadı ımız tek nokta bir kapıya geldi imizde kendisini gösteriyordu. Aramızda 20
ya a yakın fark bulunmasına ve benim “bakın hocam kapılardan sizden önce geçmem
mümkün de il” dememe ra men mücadelemiz seyahat boyunca her kapıda sürüp gitti.
OECD’de Bilimsel ler Bölüm Ba kanı Dr. King, yardımcısı Dr. Guss ve uzman Dr.
Oldham’la tanı tık. Hepsi Türkiye’de bir ara tırma konseyinin kurulmu olmasından
sevinçli olduklarını ifade etti. Kanunun hazırlanmasında yardımcı oldu unu belirten Dr.
King bu geli meden çok mutlu görünüyordu. Benim ngiltere’de, Londra Üniversitesi
Imperial College’ta doktora yapmı olmam kolayca dost olmamızı sa ladı ve bu dostluk
daha sonra da uzun yıllar devam etti. OECD’nin bir üyesi oldu u halde Türkiye’deki B&T
alanı ile ilgili ellerinde hiç bir istatistik ve bilgi bulunmuyordu. Ayrıca üye ülkelerin
ço unda bilim politikası alanında yo un çaba vardı. Bu alanda bakanlar düzeyinde
toplantılar yapıldı ını ancak Türkiye’nin ortada görünmedi ini, diplomatik bir dille
açıkladılar ve bir talebimiz olmadı ı halde size bir teknik yardım programı ba latmayı
dü ünüyoruz dediler. Ben de kurumun yeni kuruldu unu gelecekteki geli meleri
planlarken bugünkü durumumuzun iyi bilinmesine gerek oldu unu, bu açıdan da
“Ara tırma Harcamaları ve Ara tırıcı Personelle ilgili bir Envanter Çalı ması”nı
ba lataca ımızı belirttim. Di er taraftan OECD’deki çalı maları yakından izleyece imizi
ve bilim politikası konusuna zaten önem vermemiz gerekti ini söyledim. OECD’den

29

Ara tırma Konseyleri ve bilim politikası çalı maları ile ilgili dokümanları göndermelerini
de rica ettim.

4. Bilim Kurulu’nun ilk toplantısında OECD’deki izlenimlerimizi aktardım. Bilim Kurulu,
yaptı ım öneri üzerine Genel Sekreterli e ba lı bir Bilim Politikası Ünitesi kurdu. Kısa
sürede bu üniteye genç elemanlar atandıktan sonra ilk i olarak ülkemizdeki ara tırma
potansiyelini tespit etmek üzere 1965’teki ilk “Ara tırıcı Personel ve Ara tırma
Kurulu ları Envanteri”nin hazırlanması çalı maları ba latıldı.

5. Bilim Politikası Ünitesi, 1965 ara tırma envanterinin sonuçlandırılmasına çaba
gösterirken, 28-29 Haziran 1965’te “ n aat Sektöründe Ara tırmaların Programlanması”
konulu bir kolokyumun organizasyonunu da gerçekle tirdi. Bu kolokyum kurumun ‘bilim
politikası’ alanındaki çalı malarının ba langıcını olu turur ve o bakımdan önemlidir.

6. ki gün süren bu toplantıya kurum içinden ve dı ından 35-40 kadar bilim adamı ve
mühendise ilaveten ülke dı ından da o sırada OECD’de mü avir olarak çalı an DPT eski
daire ba kanlarından Dr. Atilla Karaosmano lu da katılmı ve OECD’nin 1960’lı yıllarda
bilim politikası olu turmak için geçerli bir metodoloji arayı ı içinde oldu u döneme ait
birikimlerini bizlere aktarmı tır.

7. Dr. A. Karaosmano lu ayrıca kalkınma planlarının ekonomik ve sosyal hedeflerinden
hareketle bilim politikasını hazırlama sürecini içeren tebli i ile de bu alanda yapılacak
çalı malar için bir metot ortaya koymu tu. Di er tebli ler ise ülkemiz için önceli i olan
in aat sektörünün alt grupları ile ilgili teknoloji düzeyi ve sektör için ortaya konmu
bulunan hedeflere eri mek için yeni bir çalı ma alanı açması bakımından ilgi ile izlenen
ve yo un tartı malar yapılan bu toplantının ba arısı üzerine Bilim Kurulu ara tırma
gruplarınca benzer toplantıların yapılmasını karara ba lamı tı. Ancak benzer çalı malar
belki de konunun yeni olmasında ve bu alanda geçerli bir metodoloji bulunmamasından
ötürü yapılmadı. Bilim Kurulu da konunun üzerine gitmedi.

8. Buna ra men B&T alanında bir eyler yapmak gerekiyordu. 1965 envanterinin açıkça
gösterdi i gibi ülkenin be eri ve maddi kaynakları yetersizdi. Ama, TÜB TAK’ın
kurulması ve çalı malarına ba laması ülke için bir ümit kayna ı olmu tu. Gelece in
ara tırıcıları olarak kabiliyetli gençlerin yeti tirilmesi için liseden doktora düzeyine kadar
bu programları uygulamaya ba lamı , NATO burslarının devreye sokulması ile bu
program önemli bir boyut kazanmı tı. Ayrıca ülkemizde ilk defa olarak sözle meli
ara tırma projelerinin desteklenmesi için sistematik bir program yürürlü e konmu tu.

9. TÜB TAK ayrıca çok önemli bir tarihi kararla bir Ara tırma Enstitüsünün kurulmasını
öngörmü hükümet de enstitünün gerçekle mesi için ba langıçta 37 milyon TL.’lik
(takriben 4 milyon $) bir ödenek ayırmı tı. üphesiz ki, bütün bu çabaların Türk B&T
sistemine etkisi zaman alacaktı. Gene de TÜB TAK’ın, bilim politikasının
hazırlanmasında hükümete yardım etme görevi gere ince bu alandaki çalı malarını
yo unla tırması gerekiyordu.

10. Bilim Politikası Ünitesi 1965’te Türkiye’nin ara tırma kurulu larının durumunu, ara tırma
harcamaları ve ara tırıcı sayısı ile ilgili envanter çalı masını tamamlamı tı. Ülkemizdeki
bu ilk envanter çalı masını Prof. Dr. Ergun Türkcan yürüttü. 1965 sonunda envanterden
ortaya özet olarak öyle olumsuz bir sonuç çıkmı tı.

30

Potansiyel ara tırıcı sayısı 4000 kadar, AR&GE harcamalarının GSY H’ya oranı %0,37;
sanayide hiç ara tırma yok, teknoloji üretimi yok, çok sayıda tarımsal ara tırma enstitüsü
mevcut, fakat aralarında koordinasyon yok. Bu enstitülerin ara tırıcı sayıları yetersiz,
kritik kütle sa lanmamı , ara tırmaların düzeyi yetersiz, kapalı ekonomide ara tırmaya
gerekli önem verilmiyor çünkü rekabet yok.

11. Di er taraftan ABD’deki Institute of Scientific Information (ISI) 1967’den itibaren
ülkelerin bilimsel makaleler açısından Dünya bilgi sistemine katkılarının istatisti ini
yayımlamaya ba ladı. lk gelen istatistiklerden Türkiye’nin yayınlar açısından dünyada
41. sırayı aldı ını gördük. Pakistan, ran ve büyük farkla Mısır önümüzde idi ve tabii
üzülmemek mümkün de ildi. Türkiye’nin bir ok tedaviye ihtiyacı vardı ama B&T
ülkenin politik gündeminde de ildi.

12. Bilim politikası alanında di er önemli bir çaba da 4-5 Mayıs 1970’te OECD’nin teknik
yardım programı ile desteklenmi olarak stanbul’da düzenlenmi bulunan “Ara tırma ve
Geli tirme Yönetimi Semineri”dir. On bir yabancı bilim adamının katıldı ı ve aralarında
ABD’den West Churchman, Derek J. Solla Price, Fransa’dan Pierre Piganiol, Hollanda
‘dan Hugo Thiemann gibi dünyanın çok me hur uzmanlarının bulundu u bu seminer
bilim politikası ile ilgili temel sorunları ortaya koyan ve leri Sanayi Ülkeleri’nin
tecrübelerini de erlendiren üstün kalitede bir toplantı oldu. Ayrıca sunulan tebli ler
basıldı ında ortaya çok de erli bir doküman çıktı.

13. Bu seminerden sonra TÜB TAK Bilim Kurulu bir bilim politikası hazırlanması kararını
yineledi. OECD aracılı ı ile sveç’teki Lund Üniversitesi’nden Prof. Stephan Dedijer
geldi, birkaç toplantı yapıldı ama bir bilim politikası dokümanı hazırlanamadı.

14. Brüksel’de, NATO’da, Bilim Komitesi Ba kanı olarak çalı tı ım 1973-1979 yıllarında
görevim icabı Geli mi Sanayi Ülkeleri’nin bilim politikalarını incelemem gerekli idi.
Çünkü NATO Bilim komitesi uluslararası bir Ara tırma Konseyi gibi çalı ıyor, B&T’nin
geli mesine göre programlar uygulanıyordu. Dolayısı ile OECD’nin hazırladı ı, üye
ülkelerin bilim politikalarını de erlendirme raporlarının hepsini inceledim; B&T ile ilgili
uluslararası toplantıları ve AET’nin bilimsel alandaki çalı malarını yakından izledim. O
yıllarda geli mekte olan ülkelerin nadiren mevcut olan bilim politikaları ise bir iyi niyet
dokümanı niteli inde idi.

15. Nitekim daha sonraları ortaya çıkan ve Yunanistan’la ilgili 1983 OECD Ülke
De erlendirme Raporu’nda bile a a ıdaki tavsiyeler yapılmı tır:

Ara tırmayı topluma görünür hale getirin,
Uluslararası standartta bir de erlendirme sistemi kurun,
Ara tırma Kurumları’na otonomi verin,
Sözle meli ara tırmayı ba latın,
Üniversitelerdeki teçhizatı modernle tirin,
Ara tırıcı sayısını acele artırmayın kaliteyi göz önünde tutun, kaliteli ara tırıcılara
uluslararası düzeyde ücret ödeyin,
Teknik kabiliyeti geli tirmek için kamu standartlarını kullanın,
Ara tırmalar için hedef koyun vb.

Kısacası OECD, Yunanistan’a önce bilimsel ve teknolojik alt yapının geli tirilmesini
tavsiye ediyordu.

31

Türk Bilim Politikasının Hazırlanı ı

16. 1980 Eylül’ünde Hükümet Programı’nda B&T ile ilgili olarak a a ıdaki hususlar yer
almı tır:

Ça da bilim düzeyine ula mak amacı ile AR&GE çalı maları özendirilecek ve
hızlandırılacaktır.
Bilgi ve Teknoloji üretimi çalı maları ulusal kalkınma hedeflerine göre
yönlendirilecek ve bu çalı maların ülkenin sosyoekonomik politikasıyla entegrasyonu
sa lanacaktır.
Bilimsel ve Teknolojik ara tırma alanlarında çalı an kurulu lar arasında etkili bir
koordinasyon gerçekle mesi için gerekli önlemler alınacaktır.

Ve ayrıca çevre ile ilgili olarak da:

nsan sa lı ının ve refahının temeli olan do al dengeyi korumak ve sanayile me
sürecinde meydana gelen hava, su, toprak kirlenmesi ve di er çevre sorunlarını
çözümlemek amacı ile gerekli çalı malar yapılacak, önlemler alınacak; do al ve
kültürel de erlerin tahribi önlenecektir.

17. Hükümetin kurulmasından sonra yapılan görev taksiminde Devlet Bakanı olarak
TÜB TAK, Atom Enerjisi Komisyonu (AEK) ve Çevre Müste arlı ı ile ilgilenmem
kararla tırıldı. Ayrıca bana ba lanan bu kurulu lardaki bilimsel ve teknolojik çalı maların
geli tirilmesi ve güçlendirilmesi istendi.

Aslında hükümet programında belirtilmi olan esaslar, çevreyi de kapsayacak ekilde bir
B&T politikasının hazırlanmasını gerektirmekteydi.

18. Türk Bilim Politikası hazırlanırken:

Bilim ve Ara tırma Planının ekonomik kalkınma planıyla uyum içinde olmasının
sa lanması,
Ara tırma kurulu larıyla üretici kurulu lar arasındaki ba lantıların iyi kurulması, di er
bir deyi le; ara tırma sonuçlarının uygulamaya yansımasının sa lanması,
Üretici kurulu larda teknik (teknolojik) de i ikliklerin, yeniliklerin, inovasyonun
te vik edilmesi,
Temel ara tırmaya yönelik yatırımlara ne düzeyde a ırlık verilmesi gerekti inin ve
hangi disiplinlere öncelik verilece inin belirlenmesi,
Teknoloji ithalinin bir sistematik içinde gerçekle tirilmesi ve ithal edilen teknolojinin
özümsenmesi, yaygınla tırılması ve ülke ihtiyaçlarına göre geli tirilmesi için gerekli
yapının kurulması,
Temel ve uygulamalı bilimlerde nitelikli elemanların ara tırmada çalı masının
sa lanması ve bunların etkili olabilmeleri için gerekli düzenlemelerin yapılması,

hususlarının göz önünde tutulması gerekli idi. Gerçekten de 1980 yılı sonunda yaptı ımız
kaba bir de erlendirmeye göre; NATO ve TÜB TAK doktora ve ihtisas burslarının
Üniversitelerimiz ve Bakanlıkların dı ülkelere doktora ve ihtisas yapmaları için ö renci
göndermesinin, ayrıca üniversitelerimizden de çok sayıda kapasiteli gencin yeti meye
ba lamı olmasının kümülatif etkisi olarak 1980’li yılların ortalarından itibaren ara tırıcı

32

sayımızda önemli bir artı beklenmekte idi. Ayrıca, o zamanki adıyla, TÜB TAK
Marmara Ara tırma Enstitüsü’nde de (MAE) önemli bir bilimsel kapasite olu mu ve
önemli birçok proje yürütülmeye ba lanmı tı. Di er taraftan artan üniversite sayısına
ba lı olarak geli en proje çalı malarının ve TÜB TAK tarafından desteklenen sözle meli
ara tırma projelerinin, bilim kongreleri ve sempozyumların da etkisi göz önüne
alındı ında, ülkemizde ara tırma sistemimizi daha da geli tirmek üzere, bir bilim
politikasına olan ihtiyaç açıkça belirlenmi ti ve TÜB TAK da bu alanda yeterli bir
birikime sahip olmu tu.

19. 1980 yılının sonunda TÜB TAK ve AEK’nın karar organları ile yaptı ım ilk toplantıda
hükümet programı gere ince Türkiye için bir bilim politikasının hazırlanması konusunu
gündeme getirdik. Her iki kurulu un karar organları da bu konuya çok yapıcı bir ekilde
yakla tı. Bu kurumlar arasında, tabiatıyla, TÜB TAK’ı çok yakından tanıyordum.
Kurumun ilk genel Sekreterli ini yapmı , daha sonra da Marmara Ara tırma Enstitüsü’nü
kurmu tum. Kurumun 1981’deki Bilim Kurulu Üyelerinin hepsini tanıyordum. Ayrıca
ço u yakın arkada ımdı. Di er taraftan 1979 sonunda NATO Bilim Komitesi
Ba kanlı ı’ndan ayrılmadan önce stikrar için Bilim (Science for Stability) teknik yardım
programını gerçekle tirmi tim ve yardımın ilk fazında, MAE önemli destek sa lamaya
ba lamı tı. Bu açıdan da daha ba langıçta TÜB TAK’ın geli tirilmesine katkıda
bulunacak bilimsel ve mali bir imkan mevcuttu. Çünkü istikrar için bilim programı
sadece mevzuattan arındırılmı kolay kullanılacak mali bir kaynak olma yanında, belki
ondan da önemli olarak Batı Ülkeleri’ndeki kurulu lar ve ara tırıcılarla etkile meyi de
öngörüyordu. Ayrıca NATO’daki görevim esnasında çok sayıda ülkenin bilim
politikalarını incelemi ve ara tırma kurumlarını ziyaret ederek yöneticileri ve
ara tırıcıları ile bilgi alı veri inde bulunmu tum. 1981’de artık Türkiye için de bir bilim
politikasının hazırlanması zamanı gelmi ti ve durum da elveri li idi. Ekim 1966’da
ba layan ve sonra da 1971’lerde hazırlanmasına çalı ılan ve fakat yeterli bir sonuca
vardırılamayan bilim politikası i ini bu sefer halletmek zorunlulu u vardır. Bu konuda
Hükümet’ten de destek almı tım.

20. TÜB TAK Bilim Kurulu ile yaptı ım 03.03.1981 tarihli bir toplantıda bilim politikası
konusu etraflı bir ekilde ele alındı. Kurumun bir bütün olarak bu alanda hazırlıklara
ba lamasını kararla tırdı.

21. Hükümet programına göre 1981’den itibaren bilim politikası çalı malarına ba lanırken
gerekli olan çok yönlü çalı maların yürütülebilmesi için benim de katıldı ım a a ıdaki
elemanlardan olu an bir Yönlendirme Komitesi olu turduk.

Refet Erim : Çevre Müste arı, TÜB TAK önceki Genel Sekreter Yardımcısı

Prof. Dr. Ataç Soysal : TÜB TAK – MAE Yöneylem Ara tırma Ba kanı

Atila Candır : DPT Uzmanı

Ender Arkun : TÜB TAK Uzmanı

efik Onat : DI LER Bakanlı ı’nda Daire Ba kanı

TÜB TAK-MAE a ırlıklı olan bu komite YÖK, TÜB TAK (Bilim Kurulu ve Genel
Sekreterlik), AEK, MTA, Bakanlıklar, Sanayi Kurulu ları ile devamlı temas ederek, bu
kurulu larla i birli i halinde Türk Bilim Politikası’nı yönlendirdi.

22. Devlet Ba kanı’na 07.04.1981 tarihinde ba lı kurulu larla ilgili bir brifing verdik. Bu
brifingle ilgili olarak TÜB TAK, AEK ve hatta Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlı ı ve

33

Çevre Müste arlı ı seferber edildi ve 1981 yılı ba ından itibaren sıkı bir tempoyla
çalı ılarak yedi doküman hazırlandı. A a ıda belirtilen bu dokümanlarla Türk Bilim
Politikası çalı maları bilfiil ba lamı oldu.

Türkiye Bilimsel ve Teknik Ara tırma Kurumu’nu De erlendirme Raporu,
Ba bakanlık Atom Enerjisi Komisyonu Durum De erlendirme Raporu,
Nükleer Program Özeti,
Dünya ve Türkiye’de Enerji (Nükleer Enerji, Nükleer Teknoloji ve AEK)
Dünya ve Türkiye’de Ara tırma-Geli tirme,
Bir Bilim ve Teknoloji Komitesinin kurulması,
Bo azlar’da Navigasyon

Bu dokümanlardan birincisi ve ikincisi TÜB TAK ve AEK’nın 1981 yılı ba ındaki
durumlarını ortaya koymakta idi. Üçüncü raporda nükleer enerji ile ilgili olarak yapılması
gerekli a a ıdaki hususlar belirtiliyordu:

Nükleer enerji programlarının yürütülmesi için gerekli düzenlemelerin yapılması,
lk nükleer santralin kurulması giri imlerinin hızlandırılması,
AEK Kanunu’nun yeniden düzenlenmesi ve yürürlü e konulması,
lgili kurulu larca uranyum aramalarının hızlandırılması ve toryum aramalarına önem
verilmesi.

Di er bir doküman, Türkiye’nin nükleer enerji ihtiyacını ortaya koyan ve o vakte kadar
yayımlanan bu alandaki raporların en kapsamlısı idi. Tarafımdan hazırlanan be inci
dokümanda, uluslararası kar ıla tırmalarla Türkiye’nin AR&GE’deki zayıflı ı ortaya
konularak, AR&GE’deki harcamalarının GSY H’ya oranının 1990’da %1’e çıkarılması,
10.000 faal nüfusa dü en ara tırıcı sayısının 10 kat artırılması ve gelecek 10 yıl için
Türkiye’nin bilim ve ara tırma politikasının hazırlanarak uygulanması zarureti üzerinde
duruluyordu. Altıncı doküman kurumlar arasında koordinasyonun sa lanması için, daha
sonra 77 sayılı Kanun Hükmündeki Kararname (KHK) ile kurularak Bilim ve Teknoloji
Yüksek Kurulu (BTYK) adını almı olan Kurul’un yapısını ve görevlerini açıklıyordu.
Yedinci doküman bo azlarda navigasyonla ilgili idi.

Bu raporlar ve içerdikleri öneriler, ana hatları ile tasvip gördü ve ilgili kurumlara da bir
motivasyon getirdi.

23. TÜB TAK’ın 26.6.1981’de yapılan Danı ma Kurulu toplantısında ülkemizin B&T
alanlarındaki yetersiz durumuna de indikten sonra bu durumu düzeltmek için bazı
stratejik kararlar alındı ını; bu arada AR&GE harcamalarının GSY H’ya oranının gelecek
10 yıl içinde %1’e çıkarmak gerekti ini; ve ATG sisteminin bir bilim politikası
çerçevesinde yürütülece ini; bu bakımdan da Danı ma Kurulu Üyeleri’nin görü lerine ve
katkılarına ihtiyaç duyuldu unu belirttim. Böylece Danı ma Kurulu da bilim politikası
çalı maları hakkında bilgi sahibi oldu ve görü lerini açıklamaya ba ladı. 28.9.1981
tarihinde bilim politikası çalı maları çerçevesinde TÜB TAK Tarım ve Ormancılık
Ara tırma Grubu (TOAG) Tarımsal Ara tırma Semineri düzenledi. Tarım Bakanlı ı’na
ba lı 52 Tarımsal Ara tırma Enstitüsü ve 14 Ara tırma stasyonu mevcuttu ve böylece
kamu içinde en geni ve yaygın ara tırma altyapısı Tarım Bakanlı ı’nda idi. Tarımsal
açıdan kendi kendine yeterli yedi ülkeden biriyiz diye övünülen bir ülkede tarımsal
üretimin en ileri teknolojilere dayalı olarak geli tirilmesi ve bunun da bir tarımsal
ara tırma politikası çerçevesinde planlaması gerekli idi.

34

24. Katıldı ım bu toplantıda da bir bilim politikası bütünlü ü içinde tarımsal ara tırma
politikamızla ilgili olarak ba latılan çalı maların hızlandırılmasının gere i üzerinde
durdum. Bakanlar Kurulu’nun, Tarım Bakanı’nın da katılaca ı Bilim ve Teknoloji Yüksek
Kurulu kurulması ile ilgili Kanun Tasarısı’nı, 15.9.1981’de kabul etti i müjdesini de
verdim. Bu tasarı kanunla tı ı takdirde hazırlanmakta oldu umuz bilim politikasının
yürütülmesi, ülkede bu alanda bir politik kararlılı ın ortaya çıkması ve kurulu lar arasında
koordinasyonunun da sa lanması mümkün olacaktı. TÜB TAK ise tüm i levleri açısından
yeni bir önem, yeni bir boyut kazanıyordu. TÜB TAK Bilim Kurulu da bilim politikası
konusunu devamlı olarak gündeminde tutuyor, görü lerini ortaya koyuyordu.

Envanter Çalı ma Grubu’nun Çalı maları

25. 1981-1983’te Türk Bilim Politikası hazırlanırken ara tırma ve teknolojik geli tirme
alanında daha ayrıntılı ve sa lıklı bilgilere ihtiyaç vardı. Bu bilgilerin di er ülkelerinkiyle
kar ıla tırılması sonucunda, Türk bilim politikasının yapısı, hedefleri ve de erlendirilmesi
öncelikli i lerin ba ında gelmi tir. Ayrıca ara tırıcılara formlar gönderilerek yapılan
envanterlere de itibar edilmedi i ve gelen cevapların da sınırlı kaldı ını ö renmi tik.

OECD ise 1970’lerde üye ülkelerin envanter çalı malarının, kar ıla tırılabilmeleri için
Frascati Raporu’na göre yapılması ilkesini getirmi ti. Dolayısıyla ilk i olarak Frascati
Raporu Türkçe’ye çevrilerek bir bro ür olarak yayımlandı.

26. Envanter’in Frascati’deki temel kavramlara göre sa lıklı bir ekilde yapılabilmesi için
yönlendirme komisyonu üyesi Atila Candır bir Envanter Yürütme Grubu kurdu.

Bu gurupta TAEK’te TÜB TAK’ta, Üniversiteler’de ve Bakanlıklar’da bulunan, ara tırma
yapmı , doktora almı ara tırıcılar yer aldı ve envantere yardımcı olacak çok sayıda
eleman (asistanlar vs.) da ayrıca görevlendirildi. Frascati Raporu incelendi, de erlendirildi
ve üniversitelerde, bakanlıklarda ve sanayide envanterin yürütülmesinde yardımcı olmak
üzere görevlendirilmi olan bu elemanlar ara tırıcılar tarafından formüllerin nasıl
doldurulaca ı konusunda bilgilendirildiler. Böylece elde edilen 40.000 adet çe itli
formülün doldurulması ve yakla ık 500.000 bilgi girdisinin i lenmesi YÖK Ba kanı Prof.
Do ramacı’nın yardımları ile ÖSYM’de yapıldı ve sonuçlandırıldı. 1983 Envanteri’nin
sonuçlarına göre ara tırıcı sayısı 16.955 (TZE: 7.747); teknisyen sayısı 8735 (TZE: 2.689)
ve AR&GE harcamalarının GSY H’ya oranı gene çok dü ük olarak %0,24 elde edildi.
Sınai ara tırmaların da zayıf ve yeni ba lamakta oldu u tespit edildi. Türkiye’nin leri
Sanayi Ülkeleri’ne göre 1/10 faktörü ile çalı tı ı görülüyordu. Gene de durum eskisinden
farklı idi.

27. TÜB TAK’ta yürütülen bilim politikası çalı malarına ilaveten birçok üniversite hocasına,
kendi bilim dalı ile ilgili olarak, dünyadaki durum, ülkemizdeki durum ve ülkemizde bu
bilim alanında geli me sa lanması için yapılması gerekli i lerle ilgili raporlar hazırlatıldı.
Bu alanda MAE’deki ünitelerin katkıları çok yararlı oldu.

28. TÜB TAK uzun yıllar kazanılan tecrübeye dayanarak Ekim 1981’de “Bilim ve Teknoloji
Sistemi’nde Sorunlar ve Öneriler” konulu bir rapor hazırladı. Bu raporda B&T sistemine
ili kin sorunlar, bu sistemin ulusal politikalar, e itim sistemi ve ekonomik sistem ile
ili kileri çerçevesinde ele alınmı tı. Bilim Kurulu ile yapılan görü melerde bu ilk
çalı manın geni letilmesi kararla tırıldı.

35

29. 28.08.1982’de OECD’den bilim politikası çalı malarına yardımcı olmak üzere Uzman
Derry Ormond geldi. Kendisine yaptı ımız hazırlıkları anlattık ve belirlenmekte olan
hedeflerimizi açıkladık. Tabiatı ile bunları fazla iddialı buldu. Bundan sonraki
çalı malarımızda bir yardıma ihtiyacımız olursa OECD’nin geli meleri ilgi ile
izleyece ini ve gerekirse uzman yardımı sa layacaklarını bildirdi. Ben de kendisine üç
aya kadar bilim politikası dokümanının ana hatları ortaya çıktıktan sonra, 1983 yılı
ortalarında bir de erlendirme toplantısı yapmayı dü ündü ümüzü ve dünyada tanınmı
bilim politikası uzmanlarının buna katılmalarını sa lamalarının çok yararlı olabilece ini
belirttim. 31.01.1983’te bilim politikası çalı malarının çok yo un oldu u bir dönemde
OECD ile tekrar görü üldü. Yapılan i ler enine boyuna tartı ıldı, geli meleri olumlu
bulduklarını söylediler. Bilim Politikası De erlendirme Toplantısı’nı 1983 Haziran’ı
içinde yapabilece imiz ortaya çıkmı tı. OECD’den tanınmı be uzman sa lamalarını
istedim. Bir-bir buçuk ay içinde isimlerini bildireceklerini söylediler.

30. 1983 yılı ba ından itibaren bilim politikası üzerindeki çalı malar iyice hızlanmı tı.
11.04.1983’te Ba bakan’ın talep etti i TAEK Ara tırma ve Geli tirme Politikası
hazırlanmı tı. Kuruma, Nükleer Teknoloji ile ilgili, yeni direktifler verildi. 14.03.1983-
18.03.1983 tarihleri arasında TÜRDOK ile ilgili politika dokümanı görü üldü ve kabul
edildi. 05.05.1983’te Enerji ile ilgili AR&GE Çalı maları, 06.05.1983’te Prof. Kemal
Kafalı’nın yürütücülü ünü yaptı ı Deniz Bilimleri Ara tırma Master Planı hazırlandı. Bu
rapor da görü ülerek kabul edildi. Üniversite muhitinden bir reaksiyon almak için
30.05.1983’te TÜ’de ö retim üyeleri ve ö rencilere Türk Bilim Politikası’nın ana
hatlarını açıkladım. En büyük ilgiyi bilimsel yayınlarla ülkelerin ekonomik ve politik
güçleri arasındaki korelasyon çekti. Yaptı ımız birçok toplantı ve de erlendirmeye ba lı
olarak, Türkiye’nin bilimsel yayınlarda, 1993’te ilk 30 ülke, 2003 yılında ise ilk 20 ülke
arasına girmesinin hedeflerden biri olarak göz önüne alındı ını söyledi im vakit bir
reaksiyon oldu; son sınıf ö rencilerinin büyük bir kısmı Türkiye’nin hedeflerinin srail’in
önünde olacak ekilde de i tirilmesini istediler. srail B&T’de birinci ligde olan bir ülke
idi. 1983’te üçüncü ligin sonunda olan Türkiye için 20’ncilik bile çok iddialı bir hedefti.
Nitekim bu olaydan on yıl sonra 1993’te yeni bir Türk Bilim [ve Teknoloji] Politikası
hazırlanırken, 2003 yılı için 20’ncili e cesaret edilemeyip, Türkiye için 30’unculuk
seçilmi tir.

31. 1982 yılı ba larında, bilim politikası ile ilgili olarak ülkede ve TÜB TAK’ta yapılmı olan
tüm çalı maları ve dünya literatürünü inceleyerek bir tasarı hazırlamakla görevlendirilmi
olan, Prof. Dr. Ataç Soysal yürütücülü ündeki Proje Grubu, Temmuz 1982’de, Türkiye
için Bilim ve Ara tırma Politikası Raporu ba lıklı bir taslak dokümanı, görü ve
önerilerini almak üzere, Bilim Politikası Yönlendirme Grubu’na sundu. 120 sayfadan
olu an bu kapsamlı dokümanın Birinci Bölüm’ünde bir ‘bilim ve ara tırma politikasının
belirlenmesinde, dinamiklik, süreklilik, geri besleme ve disiplinler arası yakla ım,
ö retimde ara tırma, kritik büyüklük gibi kavramlarla bilim politikasının ülkenin
kalkınmasındaki önemi belirtilmi ti. kinci Bölüm’de B&T açısından ülkedeki mevcut
durum, sorunların te hisi ve uluslararası kar ıla tırmalara yer verilmi ve Devlet
Bakanlı ı’nın Türkiye’nin uzun vadeli bilim ve ara tırma politikası için öngördü ü
hedeflere ba lı olarak temel ilkeler ve alınması gereken tedbirler açıklanmı tır.
Yönlendirme grubu tüm yabancı kaynakları ve TÜB TAK tarafından hazırlanmı
dokümanları da de erlendirerek, Bilim Politikası Tasla ı’nı hazırladı. ki buçuk yıl
çalı ılarak ilk müsveddesi hazırlanmı olan Bilim Politikası’nı De erlendirme Toplantısı,
20 ve 21 Haziran 1983 tarihinde yabancı uzmanların da katılmaları ile Ankara’da,

36

Hacettepe Üniversitesi Konferans Salonu’nda yapıldı. Toplantıya YÖK Ba kanı ve
Üyeleri, Üniversite Rektör ve Dekanları, Bakanlık Temsilcileri, Ara tırma Kurum ve
Kurulu ları’nın Müdürleri, TOBB ve AR&GE ile ilgili yüzden fazla ki i ve OECD’nin
sa ladı ı be bilim politikası uzmanı katıldı. Toplantı için simültane tercüme imkanı
sa lanmı tı, bununla beraber bazı konu malar ngilizce yapıldı. (Bilim Politikası
[Yuvarlak Masa] Toplantısı’na katılan yabancı uzmanların isimleri a a ıda verilmi tir.)

Bilim Politikası Toplantısı’na Katılan Yabancı Uzmanlar:

32. Prof. Dr. Geoffrey Oldham’ı (Sussex Üniversitesi, Bilim Politikası Ara tırma Ünitesi
[SPRU] Direktörü) 1965’ten beri, OECD’de çalı tı ı yıllardan tanıyordum. MAE’nin
kurulması çalı malarımız sırasında Ankara’ya gelmi ; geli mekte olan ülkelerde
Ara tırma Enstitüleri’nin çalı madı ını tesbit ettiklerini söylemi , dikkatli olmamızı, di er
bir deyimle, ba langıçta enstitü kurmamamızı tavsiye etmi ti. Kendisine ODTÜ, MTA,
TÜ’yü ve ARÇEL K gibi birkaç fabrikayı gezdirdikten sonra Enstitü kurulmasına ikna
olmu tu. O da kurulu esnasında uzman sa lanması hususunda yardım vaat etmi ti.

Prof. Walter Zegveld de (Hollanda Uygulamalı Bilimsel Ara tırmalar Organizasyonu
[TNO], Politika Ara tırma ve Enformasyon Grubu Direktörü) Avrupa’da çok tanınmı bir
bilim politikası uzmanı idi. NATO’daki görevim esnasında birçok kere kendisi ile
görü mü tüm.

Prof. José Mendes-Mourao Portekiz Bilimsel ve Teknolojik Ara tırma Konseyi Ba kanı
idi ve birçok NATO toplantısında bulunmu tu.

Dr. Dirk M. Harmsen ile Dr. K. Nagaraja Rao’yu tanımıyordum ama çalı tıkları
kurulu ların öhreti büyüktü. lki, Fraunhofer, Sistem ve novasyon Ara tırmaları
Enstitüsü; di eri, MIT, Politika Alternatifleri Merkezi’ndendi. Dr. Rao 1984’ten sonra
Güney Kore’deki belirli sanayi sektörlerinin teknoloji de erlendirmesini yaptı ve bana da
hazırladı ı raporları gönderdi.

33. Dolayısı ile O.E.C.D’nin sa ladı ı be uzman bilim politikası alanında çalı an çok seçkin
otoritelerdi ve bu uzmanların bizim çalı malarımız hakkındaki görü leri, tavsiyeleri büyük
önem ta ıyordu. 20 ve 21 Haziran 1983 De erlendirme Toplantısı’nın Türkçe Programı
Ek 1’de verilmi tir. Uzmanların MAE’yi görmek istemeleri üzerine toplantıdan sonra, 22
Haziran 1983’te, Gebze’deki Enstitü’yü ziyaretleri de programlanmı tı. Bu önemli
toplantının amacını ortaya koymak üzere a a ıdaki açılı konu masını yaptım:

Türkiye’nin Bilim Politikası’nın esaslarının tartı ılaca ı bu panel toplantısında ilkin yerli
ve yabancı konuk ve uzmanlara ve bu toplantının organizasyonunda bize yardımcı olan
OECD’ye ve bu güzel toplantı salonunu bizlere tahsis etmi bulunan Hacettepe
Üniversitesi’ne te ekkür etmek isterim.

De erli dinleyenlerim,

Bildi iniz üzere ülkemiz son yıllarda bilimsel, ekonomik ve sosyal açılardan önemli
yapısal de i ikliklere u ramaya ba lamı tır. Biraz sonra DPT Müste arı Sayın Aktürk
bizlere ekonomimizin genel durumunu ve yapısını açıklayacaktır. Ancak önemli
geli melerden bazılarını kısaca belirtmek gerekirse, derim ki;

37

Dünya resesyon içinde iken Türkiye’nin ihracatı artmaktadır.
Sanayi mallarının ihracatı daha fazla a ırlık kazanmaktadır.
Tarımda mekanizasyon geli mekte, entansif tarım, çift ürün vb. uygulamalar
yaygınla maktadır.
Müte ebbis ve Müteahhitlerimiz Ortado u’da büyük mebla lara varan ihaleler
almakta, ba arılı i ler yapmaktadır.
Yüksekö retim sistemimiz tam bir de i me süreci içindedir. Bu konuyu en selahiyetli
ki iden Prof. Do ramacı’dan dinleyece iz.
Kamu Ara tırma Kurum ve Kurulu ları’nda önemli de i meler ortaya çıkmaktadır. Ve
bu listeyi uzatmak mümkündür.

Ancak yo un rekabetin geçerli oldu u bu dünyada di er bir deyimle uluslararası alanda,
ba arılı olmak ve bu ba arıyı sürdürebilmek için, tarımımızın, sanayimizin ve taahhüt i i
yapan firmalarımızın bu ileri teknolojileri, bu ça da teknikleri kullanması zorunlulu u
vardır. Bu rekabet ve mücadelenin en geçerli, en güçlü ve en kuvvetli aracı, silahı yüksek
teknolojidir.

Ülkemizin ana hedefleri ve çizgileri belirlenmi bir B&T politikası çerçevesinde tüm
be eri ve maddi kaynaklarını seferber ederek ça da bilgi ve teknolojiyi elde etmesi,
üretmesi, geli tirmesi ve yayarak kullanması gerekmektedir. Türkiye’nin bütün alanlarda
geli mesi için, önüne yüce Atatürk tarafından emsalsiz ve büyük bir hedef konmu tur:

Ça da uygarlık düzeyinin üstüne çıkmak. Bu hedef B&T sistemimiz için de geçerlidir.

Atatürk, Türk Milleti için bu büyük hedefi koyarken zamanını belirtmemi tir.

Yarattı ı Cumhuriyet’in 60. Yıldönümü’nü kutlayaca ımız bir yılda nüfusu 48 milyona
eri en ve dinamik bir süreç içinde geli en, büyüyen ve güçlenen ülkemizde bilim
adamlarımız tarihi misyonlarının bilinciyle, hedefe eri me zamanını tespit etmi tir.
Önümüzdeki aylarda devlet politikası olarak benimsenmek üzere Hükümet’e sunulacaktır.

Gerçekten de Türk Toplumu ile bütünle en bilimadamlarımız 20 yıl içinde di er bir
deyimle XXI. Yüzyıl’ın ba ında, Dünya bilim sistemine yapacakları katkıların niteli i ve
niceli i ile bilimde ve ileri teknoloji alanlarında söz sahibi olmaya kararlıdır.

Böylece Türkiye, nesillerinin yaratıcı zekasına güvenerek bu alanda iddiasını ortaya
koymakta ve bunu da açıklamaktadır. Beyin gücünün, bugün her zamandan daha fazla
ülkelerin temel zenginli ini olu turdu u bilinci ile, iki buçuk yıldır ilgili Bakanlıklarımız
ve ba lı Kurulu ları, TÜB TAK, TAEK, YÖK ve üniversitelerimizin ö retim üyelerinin
çabaları ve sanayimizin de katkıları ile uzun vadeli bilim ve ara tırma politikamızı
olu turma çalı maları sürdürülmektedir.

Bu çalı malarla imdi Türkiye’nin uzun vadeli hedefleri ve öncelikleri tespit edilmi tir.
Bunlara ba lı olarak sektörler itibariyle ara tırmaların nerelere yönlendirilece i, ülke
çapında koordinasyonun nasıl sa lanaca ı, yapısal düzenlemelerin neler olaca ı
belirmektedir.
Yabancı konuk ve uzmanların da katıldı ı bu toplantıda bugüne kadar yürütülmü
çalı maların önemli bir kısmı programda görece iniz on üç tebli le tanıtılacak, yeni
görü ve öneriler tespit edilecektir.

38

ki gün sürecek bu çalı maya katkılarınız için imdiden te ekkür eder, ba arılı bir toplantı
için en iyi dileklerimi sunarım….

34. Toplantının ilk gününde Türkiye’ye ait en son bilgiler ortaya kondu. Birinci konu macı
olarak DPT Müste arı Yıldırım Aktürk V. Kalkınma Planı’nın hedefleri ve içeri i
hakkında bilgi verdi. YÖK Ba kanı Prof. Dr. hsan Do ramacı yeni YÖK Kanunu’nu ve
üniversitelerin sayılarının artırılması çabalarını açıkladı. Bu konu enine boyuna tartı ıldı
ve yeni düzenlemenin çok dikkatli ve ölçülü bir ekilde yapılmasının gerekti i vurgulandı
ve tenkitlerin yo unlu u da nazarı dikkati çekti. Bu konu maların arkasından TÜB TAK
ve MTA tanıtıldı; tarımsal ara tırmalarımızın yapısı, kamu kurumlarımızdaki ara tırmalar,
Bilim Politikası’nın genel hatları ve bu çalı mada kullanılan metodoloji anlatıldı ve
tartı malar yapıldı. Tartı manın ikinci gününde ise ‘Tarımsal Ara tırmalar’, ‘Üniversite
Ara tırmaları’, ‘Dı li kiler’, ‘Enerji Ara tırmaları’ konuları ile ‘Bilim ve Teknoloji
Yüksek Kurulu’nun i levleri ortaya kondu ve sonuçta da genel de erlendirme yapıldı.

35. Bu toplantıda bizi en çok ilgilendiren DPT’nin V. Kalkınma Planı’ndan bize verdi i 92
kalkınma hedefine ba lı olarak Ara tırma ve Teknolojik Geli tirme önceliklerini tespit
için kullandı ımız yöntemdi. Bu yöntem 92 kalkınma hedefi için geni çaplı bir bilgisayar
programlanması gerektiren bir yöntemdi. Elde etmeye ba ladı ımız sonuçlar hakkında
bilhassa yabancı uzmanların görü lerini ö renmek istiyorduk.

Bahis konusu yöntemin amacı kalkınma hedeflerindeki önceliklere göre ara tırma ve
e itim alanlarında bilimsel ve teknolojik faaliyetlerin önceliklerini belirlemekti.
Öncelikleri saptamak için bilgisayarda, 92x92’lik matrislerin olu turulması için gerekli
programlama i lemlerinin yapılması gerekmekteydi. Bilim alanlarının ve ara tırmaların
kalkınma hedeflerine etkilerini de erlendirme toplantısında DPT’den 15 kadar uzmanla
MAE’den Yöneylem Ara tırma Ünitesi’nin tüm elemanları ve birçok ara tırmacının da
katılması ile altı toplantı yapılmı ve bu toplantıların ilk ikisine ben ve DPT Müste arı da
katılmı tık. MAE’de Prof. Ataç Soysal’ın yürüttü ü 92x92’lik matrislerle ilgili
programlama çalı maları birkaç aylık yo un gayretten sonra sonuçlanmı ve öncelikler
belirlenmeye ba lamı tı.

Bu çalı malar hakkında de erlendirme toplantısında kısa bilgi verilmesinden sonra
MAE’de Enerji Ünitesi Ba kanı Dr. Özil Eralp aynı yönteme dayalı olarak enerji
ara tırmaları ile ilgili ara tırma önceliklerini gösteren bir tebli sundu. Dr. Eralp
konu masını bitirdi i vakit be yabancı uzman böyle toplantılarda adet olmadı ı halde
alkı ladılar.

Bu uzmanlarla teker teker görü tüm ve yapılan çalı malar sonunda ihracat bakımından
birinci öncelikle alınacak projeler için;

Alı ılagelmi enerji kaynaklarının geli tirilmesi,
Entegre devreli cihaz geli tirme,
Mikrodonanım yazılım çalı maları
Sanayide performans artırma,
Kaliteli ve ala ımlı çelik üretim yöntemlerinin geli tirilmesi,
Tarımda üretimin ve verimlili in artırılması vb.

gibi bir profil elde edildi ini belirttim ve bunlar hakkında ne dü ündüklerini sordum.
ddialı ama çok enteresan dediler ve yapılan çalı maları birçok ülkenin bilim politikası

39

çalı malarından daha kapsamlı bulduklarını söylediler; ancak, Bilim Politikası’nın
uygulanmasının dominan faktör oldu unu da eklemeden yapamadılar. Neticede Politika
De erlendirme Toplantısı’nda ortaya atılan görü lerin de katkısı ile ayrıca AR&GE
sisteminin ve teknolojik geli tirme ve inovasyon sisteminin blok diyagramları göz önüne
alınarak Bilim Politikası dokümanına son ekli vermemiz gerekiyordu. Bu süreç üç ay
kadar sürdü ve Türk Bilim Politikası Yönlendirme Grubu’nun yo un çalı ması ve ortaya
çıkan metnin devamlı tartı ılması sonucunda, ekleri ile birlikte, 257 adet A4 sayfalık,
Türk Bilim Politikası: 1983-2003 dokümanı son eklini aldı.
36. Türk Bilim Politikası dokümanına son ekli verilirken 4 Ekim 1983’te 77 sayılı KHK ile
Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu (BTYK) kuruldu. Türk Bilim Politikası’nın
yürütülmesi, uzun vadeli B&T politikalarının tespitinde hükümete yardımcı olmak,
hedefleri tespit etmek, Plan ve Programları hazırlamak, Kamu Kurulu ları’nı
görevlendirmek, özel kurulu larla i birli i sa lamak, gerekli yasa ve mevzuatı hazırlamak,
ara tırıcı insan gücünün yeti tirilmesini sa lamak, ara tırma merkezlerinin kurulması için
tedbirler almak, ara tırma alanlarını tespit etmek ve koordinasyon sa lamak gibi görevleri
olan ve Ba bakan’ın ba kanlı ında kurulmu olan BTYK’nın ortaya çıkması ile
TÜB TAK’ın ülkedeki etkinli ine ve çalı malarına yeni bir boyut, bir güç getirilmesi
sa lanmı tır. Böyle bir kurulun etkili çalı ması ile B&T ülkenin politik gündemine
girece inden bu sistemin büyük bir ivme kazanması beklenmekte idi. Maalesef bu kurul,
kurulu undan tam altı yıl sonra 1989’da ilk toplantısını yaptı. Böylece Türkiye hem
bilimsel hem de teknolojik açıdan dünyanın en kıymetli kaynaklarından biri sayılan
zamanı bo yere harcadı.

40

Bölüm VI

Türk Bilim Politikası: 1983-2003’ün Ana Hatları

Temel Prensip ve Hedef:

1. Türkiye XXI. Yüzyıl’a hazırlanmak ve dünya ülkeleri arasında saygın bir yer alabilmek
için; bilime yeni ve önemli katkılar yapabilen, yeni teknolojileri üretebilen, geli tirebilen
ilk 20 sanayi ülkesi arasına girmi bir ülke olmalıdır. Geli melerin takipçisi bir ülke
durumundan, geli melerin içinde olan bir ülke haline yükselmelidir. Bu amaçla da ça da
bir üniversite sistemi ile yaratıcı bir neslin hızla yeti tirilmesi, AR&GE sisteminin
güçlendirilmesi ve ileri teknolojiye dayalı bir sanayi sektörü yapısı gereklidir.

2. Türkiye’nin uzun vadeli bilim ve ara tırma politikalarının hedefi ise, çok önceleri Büyük
Atatürk tarafından konmu tur: “Ça da uygarlık düzeyinin üzerine çıkmak”... üphesiz
ki bu hedef bilimsel çalı malar için geçerlidir. Ancak bu hedef zaman unsuru
içermemektedir.

3. Bu hedef gelecekte muhakkak ula ılması gereken temel ülkü olarak Türk Ulusu’nun
önüne konulmu tur ve bu dinamik bir hedeftir. Aradan geçen yıllar içinde Atatürk
Türkiye’si ça da uygarlık düzeyine yükselme olgusunu programa ba layabilece imiz,
ona bir zaman boyutu ekleyebilece imiz duruma gelebilmi tir. lkin bilimde ça da
uygarlık düzeyi nedir? Ülkelerin bilime katkılarını veren istatistiklerden, ilk on be
ülkenin bilimsel, teknolojik ve sınai açıdan ça da uygarlık düzeyini temsil etti i görülür.
Dolayısı ile üç yıl süren çalı malar sonunda dünya konjonktürü ve Türkiye’nin,
jeostratejik durumu göz önüne alınarak, 2003 yılı için ilk hedef olarak sanayile mi ilk 20
ülke arasına girmesi öngörülmü tür. Bu eri ilmesi çok zor; fakat mümkün bir hedeftir.
Meçhullerle dolu bir XXI. Yüzyıl’a Türkiye’nin güçlü girmesi amaçlanmı tır.

4. Türk Bilim Politikası ile ilgili olarak DPT tarafından önümüzdeki dönem için öngörülen
92 adet ekonomik ve sosyal kalkınma hedefi verilmi ti. 92x92’lik matrislerle yapılan
programlama çalı maları ile, bu hedefleri gerçekle tirmek üzere, gerekli teknolojik
geli tirmeler tespit edilmi ve öncelik profilinin ba larında, enerji, mikroelektronik,
malzeme ara tırmaları ve tarımsal ara tırmaların bulundu u görülmü tür. Bu kısım,
dünyada bu çapta yapılan ilk denemedir. Unutmamak gerekir ki bu çalı malar karar
organına yol göstericidir. Türkiye’deki AR&GE çalı malarının ne kadar keyfi, da ınık,
farklı yönlerde gitti i görüldü ünden bilim ve ara tırma sisteminin geli tirilmesi için
gerekli tedbirlerin hızla alınması, ara tırma harcamalarının seviyesinin belirlenmesi ve
kurulu lar arası ileti im, koordinasyon ve hareket beraberli inin sa lanması amacı ile
Ba bakan’ın ba kanlı ında bir Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu (BTYK)
kurulmu tur.

5. Türk Bilim Politikası’nın belirlenmesi için kurulan yapıda Türkiye’nin temel ülküsüne,
temel hedefine varmak için formüle edilen be hedef bulunmaktadır:

Türkiye’nin bilimsel düzeyinin yükseltilmesi, kültürel zenginle mesi (temel ara tırma,
kalifiye insan gücü yeti tirilmesi, bilginin yayılması).
Ülkenin ekonomik ve sosyal alanlardaki geli mesinde B&T’nin etkinli inin artırılması
(uygulamalı ara tırma, teknoloji yönetimi, tarım ve sanayi ve hizmet sektörlerinde
daha yo un ara tırma, ileri teknoloji geli tirme).

41

Savunma gücünün artırılması için AR&GE.
Altyapı ve hizmet sektöründe (ula tırma, enerji, komünikasyonda) ara tırmanın
katkısının sa lanması, teknoloji geli tirilmesi.
Türk toplumunun sa lık ve refahı için sa lık ve çevre ara tırmaları.

6. 1983 Ara tırma Envanteri sanayi sektöründe 879 (veya 438 TZE) ara tırıcı bulundu unu
göstermi tir. Sınai AR&GE harcaması da 4,4 milyar TL. olup, sanayi hasılatının sadece
%0,2 mertebesindedir. Bu oran rlanda’da %0,35 (1979) ve Avusturya’da %0,78
(1978)’dir. Ayrıca bu oran leri Sanayi Ülkeleri’ninkinin %10’u kadardır.

7. Sınai ara tırma ve teknolojik geli tirmeyi güçlendirmek için hükümetçe yaygın te vik
tedbirleri ortaya konmalıdır. Hükümet’in Güney Kore’de oldu u gibi her büyük sanayi
firmasının en az bir ara tırma merkezi kurmasını te vik etmesi, küçük ve orta boyuttaki
firmaların mü terek ara tırma merkezleri kurmalarına yardımcı olması gereklidir.

8. Teknolojik geli mede hükümetin Üniversite-Sanayi i birli ini hakiki anlamda te vik için
gerekli tedbirleri alması, Devlet-Üniversite-Sanayi üçlüsünde bilimadamı ve ara tırıcı
mobilitesini sa laması, geni kapsamlı ulusal projelerle kurulu lar arası i birli ini
güçlendirmesi gereklidir.

9. Dolayısı ile ara tırma sisteminin rasyonel i lemesi ile ilgili stratejide bir Bilim ve
Teknoloji Yüksek Kurulu’nun kurulmasına ilaveten;

T.B.M.M.’de Bilim ve Teknoloji Komisyonu kurulması.
Ara tırma kurumlarında gerekli reorganizasyonun yapılması.
Bakanlıklarda ara tırma koordinasyonunun sa lanması.
Ara tırma kurulu larında kritik boyut sa lanması. Yeni AR&GE sanayilerinin
kurulması (biyoteknoloji, metroloji vs).
Ara tırma projelerinin sözle meli proje olarak yürütülmesi gereklidir.

AR&GE Harcamaları ve Türkiye

10. ekil 3’te muhtelif ülkelerde AR&GE harcamalarının GSY H’ya oranının yıllara ba lı
olarak de i mesi görülmektedir. ABD için bu oran 1930’da %0,40 iken 1964’te eri mi
oldu u %3’ten 1978’de %2,3’e kadar dü tü ü, ngiltere ve Fransa’da benzer bir trendin
oldu u; buna kar ılık Almanya, Japonya ve geriden gelen di er ülkelerde artmanın devam
etti i görülür. ABD’de bu yüzde 1950-1960 döneminde %15 gibi yüksek bir hızla artmı
ve ondan sonra da doyum durumu ortaya çıkmı tır. 1980 yılından sonra ülkeler arası
rekabetin yo unla masından ötürü bu yüzde gene artmaya ba lamı olup 1980’de
Rusya’da %3,66; ABD’de %2,74; Almanya’da %2,7; Japonya’da %2,78’e yükselmi
bulunmaktadır. Bu yüzdeler Kore’de ve Taiwan’da %1’e eri mi tir.

11. Gerçekten AR&GE harcamalarının GSY H’ya oranı, sihirli bir oran niteli inde görülen
%2,5-3’e eri tikten sonra bir doyma durumu ortaya çıkmaktadır. Sadece Rusya’da bu
oranın %3’ü biraz geçti i bilinmektedir. Daha önce de belirtildi i üzere, bu oran, AR&GE
harcamalarının toplamının GSY H içindeki izafi payını gösterdi inden, AR&GE
harcamalarının yo unlu unun bir ölçüsüdür.

42

12. Cetvel 1, 2 ve 3 ve ekil 3’te görülece i üzere, Türkiye’nin AR&GE harcamaları geli mi
ülkelere oranla daha dü ük düzeydedir. Ayrıca, AR&GE harcamalarının yıllara göre
GSY H içindeki payı, artması gerekirken uzun süre sabit kalmı ve 1998’de %0,45’e
eri ebilmi tir.

13. Türkiye’nin itina ile yapılmı olan 1983 Envanteri’ne göre fiili AR&GE harcamalarının
toplamı 27.220 milyon TL. olarak tespit edilmi tir. Bunun %57’si yüksek ö renim, %28’i
kamu ara tırma, %15’i de sanayi kesimine aittir. Türkiye’nin 1983 yılındaki AR&GE
harcamalarının gayri safi milli hasılaya oranı %0,24 olarak hesaplanmı tır. Bu yüzde ise
ileri ülkelerin %10’u mertebesindedir.

14. Sonuç: AR&GE harcamaları ile ilgili stratejide, hedef;

AR&GE harcamalarını yılda net %15 artırmak,
Ara tırma fonlarını önceliklere göre da ıtmak,
AR&GE harcamalarının GSY H içindeki payını 1983’teki %0,2-0,3’ten 1993’te %1’e,
2003’te %2’ye çıkarmak olmalıdır.

Ara tırıcı Personel ve Kalifiye nsan Gücü Olu turulması

15. 1983’te AR&GE’de kullanılan stratejik be eri kaynak da bu alandaki ulusal çabanın bir
ölçüsüdür ve 10.000 çalı an nüfusa dü en ara tırıcı sayısı geli mi li in önemli bir
göstergesi olarak ele alınmaktadır. Ara tırıcı sayıları Cetvel 1, 2 ve 3’te verilmi tir. leri
sanayi toplumlarında 10.000 çalı an nüfusa dü en ara tırıcı sayısı (50-100) arasında
de i mektedir.

16. 1983 Envanteri’ne göre Türkiye’de 6.015’i doktoralı, 16.955 ara tırıcı vardır; bunun tam
zaman e de eri 7747 ara tırıcıdır; buna göre 10.000 çalı an nüfusa dü en ara tırıcı sayısı
4,2’dir ve çok dü ük düzeyde olup, ileri ülkelerin %10’undan azdır.

17. B&T alanındaki geli meleri izlemek, de erlendirmek ve uygulamak için en önemli
faktörlerden biri de “kalifiye insan gücü”dür. Güncel B&T seviyesine eri ebilmek ve bu
seviyede tutunabilmek için kısa vadeli ve uzun vadeli, hedef politikaların belirlenmesi
gerekir. En kısa vadede, ülkemizin kalifiye insan gücünden daha verimli biçimde
yararlanılması dü ünülmelidir. Ülkemizde bu nitelikleri haiz kalifiye insan gücü, yurtiçi
özel sektör, kamu sektörü, üniversiteler ve ara tırma kurulu larında, yurtdı ında da yine
çe itli sektörlere da ılmı durumdadır. Bu ki ilerin grupla ması ancak ortak hedeflerin
belirlenmesi ve bu hedefler do rultusunda olu turulacak projelerin yurtiçi ve yurtdı ına
yaygın biçimde duyurulması ile sa lanabilir. Elbette ki, di er bir önemli ko ul, bu
projelerin maddi ve manevi açıdan özendirici nitelikte olmalarıdır. Bu da ancak yurtiçinde
ve dı ındaki kalifiye insan gücüne ula arak seferber edilebilecek ve böylece güncel
teknolojinin etkin biçimde izlenmesini sa layabilecek bir organizasyonla mümkün
olabilir.

18. Ülkemizin kalifiye insan gücü potansiyeli B&T alanında uzun vadeli hedefleri
gerçekle tirecek düzeyde de ildir. Bu günkü teknolojiyi izleyebilecek ve üretken
olabilecek düzeyde bir teknisyen, lise ö reniminden sonra en az be yılda
e itilebilmektedir. Bir mühendis yedi yılda, bir ara tırma mühendisi sekiz, doktoralı bir
ara tırıcı en az on yılda verimli duruma gelmektedir. Ayrıca e itim programlarının da
belirlenecek hedef ve politikalara göre düzenlenmesi gerekmektedir. Sonuç olarak e er

43

ülkemiz için “2000’li yıllarda ça da B&T’yi uygulayabilecek düzeyde olma” hedefi
benimseniyorsa aradaki süre içinde AB standardında en az 60.000 tam zamanlı elemana
e de er yüksek kalifikasyonlu insan gücünün olu turulması ve konu ile ilgili programların
en kısa zamanda belirlenip uygulamaya konması gerekmektedir.

19. Sonuç : AR&GE’de çalı an insan gücü ile ilgili strateji ile ilgili olarak;

Ara tırıcı sayı ve kalitesini yükseltmek,
Ara tırıcı insan gücünü planlamak
10.000 çalı an i gücüne dü en TZE ara tırıcı sayısını 1983’teki 4,2’den 10 yılda 15’e,
20 yılda 30’a çıkarmak gerekmektedir.

Ulusların Bilime Katkısı

20. Ülkelerin bilimsel ve teknik alandaki çabalarının ve ba arılarının bir göstergesi de bilimsel
mecmualarda yayımlanan ara tırma, rapor ve tebli ler, bu raporlarla ilgili olarak verilen
referansların sayıları ve frekanslarıdır.

21. Yeni ara tırmalar, tabii ki bütün ülkelerin katkıları ile ortaya çıkmı olan bilgi
hazinesinden yararlanmakla mümkün olmaktadır. Buna kar ılık yayımlanan ara tırmalar
da bu bilgi hazinesine bir katkıdır. Ara tırma sonuçları, yeni ara tırmalara yol açabilece i
önceden kestirilemeyen alanlarda yeni uygulamalarda da yararlı olabilir. Yayımlanan
ara tırmaların önemleri arasında büyük farklar oldu u bir gerçektir. Ancak muteber bilim
mecmualarına kabul edilen yazılar genellikle derinli ine bir incelemeden geçirildi inden
belirli bir standarttadırlar.

22. Ülkelerin 1965 yılından beri bilimsel literatüre katkıları “Institute for Scientific
Information” tarafından yayımlanan 2000 kadar önemli mecmuadaki yazıların taranması
ve ilk yazarın milliyetine göre sınıflandırılması yolu ile de erlendirilmeye çalı ılmaktadır.

23. Sonuç: Dünya bilim literatürüne katkı açısından, 1981’de 41. sırada olan Türkiye’nin

On yıl içinde, 1993’te, ilk 30,
2003’te ilk 20 ülke arasına girmesi sa lanmalıdır.

24. Türk Bilim Politikası: 1983-2003 dokümanı hazırlandıktan sonra 27.10.1983 tarihli bir
takdim yazısı ile Ba bakan’a sunuldu (Ek 2). Doküman ayrıca bakanlara da da ıtıldı.
Dokümanın kabulü üzerine Ba bakan Bülent Ulusu’nun 03.11.1983 tarihli bir genelgesi
(Ek 3) ile bütün bakanlıklara, üniversitelere, kamu kurulu larına ve di er ilgililere
da ıtıldı ve uygulanması direktifi verildi.

25. Türk Bilim Politikası ile ilgili olarak NOKTA Dergisi “Quo Vadis Türkiye” diye bir
ba lık atarak ülkenin dünyada pek de parlak olmayan durumunu belirtti ve aksiyon istedi.
Prof. Bahattin Baysal da Cumhuriyet Gazetesi’nde çıkan iki uzun makalesinde yapılan
çalı mayı kuvvetle ele tirdi ve mesleki deformasyonla hazırlanmı oldu u görü ünü
ortaya koydu. Ancak bu iki makalede Türk Bilim Politikası’nda yer almı bilgiler
kapsamlı bir ekilde aktarılmı oldu undan aslını isteyenler ço aldı. Ba langıçta 1000
adet basılmı olan dokümandan 2000 adet daha basıldı.

44

26. Di er basın organlarından hiçbir ses çıkmadı. Esasen basının B&T ile ilgili konulara
sansasyon içermedi i için yer vermesi nadir bir olaydı. Ayrıca 1983 yılının sonunda günü
gününe ya amaya alı mı olan Türkiye’nin gündeminde seçimler vardı.

27. 1981-1983 yıllarında Türk Bilim Politikası hazırlanırken bizim için belki Güney Kore iyi
bir örnek olabilirdi. Ancak o yıllarda Güney Kore daha kendini tam ispatlamamı
oldu undan B&T politikaları hakkında hiç bilgimiz yoktu. Di er taraftan yayınlar
açısından 1982’de Türkiye 43, Güney Kore ise 47’nci ülke idi. Güney Kore’nin, sadece,
AR&GE sistemine büyük yatırım yaptı ı biliniyordu. Japonya’nın ise II. Dünya
Sava ı’ndan önce bile kuvvetli bir sanayi bazı vardı ve Sava ’tan sonra A.B.D.’nin
yardımı ve deste i de de i ik boyutta idi. Aradaki ölçek farkından, Japonya da bizim için
aradı ımız bir örnek olamazdı. Dolayısı ile Türk Bilim Politikası çalı malarına geli mi
Batı Ülkeleri’nin uyguladıkları politikaları bilerek; fakat kimseyi tam örnek almadan,
kendi yolumuzu kendimiz bulalım diye yola koyulduk. MAE’nin kurulu unda da aynı
yakla ımı benimsemi ve bir Türk sentezi ortaya koymu tuk. Türk Bilim Politikası,
1983’te yayımlandıktan birkaç yıl geçtikten sonra, Güney Kore’nin bilim politikası
dokümanı elimize geçti; büyük benzerlikler oldu unu gördük. Aramızda sadece çok
önemli bir fark vardı. Onlar Japonya’dan adapte ederek hazırladıkları politikaları
kararlılıkla uyguladılar. Biz ise uygulamadık ve dünyanın en önemli ve de erli iki
kayna ından biri olan zamanı en az on yıl israf ettik.

28. spanya 1986’da bizden üç yıl sonra Bilim Kanunu’nu (Law of Science) çıkardı ve Dünya
B&T hiyerar isinde en üst düzeylere tırmanmaya ba ladı.

Biz ise, tekerle i tekrar kendi keyfine dönmeye bırakıp, bir 10 yıl daha geçirerek, 1993’te,
1983’tekinden pek fazla farkı olamayan bir B&T politikasını kar ımızda bulduk ve tabii o
da yıllarca uygulanmadı.

29. 1984’te V. Be Yıllık Kalkınma Planı’nın Bilim-Ara tırma Teknoloji ba lıklı XV.
Bölüm’ünde iki sayfa bile tutmayan ilke ve politikalar kısmında “uzun dönemli plan,
hedef ve stratejilerine ve ülkenin ekonomik, sınai ve sosyal amaçlarına uygun bir Bilim ve
Teknoloji Planı hazırlanacaktır. Bahis konusu ana planın hazırlanmasında 1983 yılında
sonuçlandırılan “Türk Bilim Politikası: 1983-2003” konulu çalı ma bir hareket noktası
olarak kabul edilecektir” diye, yeni bir bilim politikası öneriliyordu; halbuki Türk Bilim
Politikası hazırlanırken, DPT, Plan’ın 92 kalkınma hedefini vermi ve bu kalkınma
hedeflerine ba lı olarak ara tırma alanlarının tespit çalı malarında DPT ile TÜB TAK
uzmanları be toplantı yapmı lar ve 92x92’lik matrislerle yapılan programlama sonucunda
ara tırma öncelikleri elde edilmi ti. Bu çalı ma birkaç ay sürmü ve çok güçlü bir ekip
tarafından yürütülmü tü. Böyle bir çalı mayı bir daha yapacak ekip kapasitesini
olu turmak hiç de kolay de ildi ve tabiatı ile bu çapta bir çalı ma bu güne kadar
yapılamadı.

30. Hükümet 1985 yılı Kasım ayının ortasında TÜ tarafından “ leri Projelerin Te viki
Projesi” çerçevesinde bir proje önerisinin hazırlanmasını istedi. Türk Bilim Politikası:
1983-2003’ün ileri teknolojilerle ilgili kısmının geni letilmesi olarak gördü ümüz bu
projeyi, ba kanlı ını yaptı ım bir komisyon, kısa zamanda hazırladı. Elimizde, dünyanın
bilgi ça ına girmesi ile ilgili olarak ortaya çıkan yeni durum kar ısında, leri Sanayi
Ülkeleri’nin uygulamaya ba ladıkları politikalar hakkında gerekli bilgiler vardı. Bu TÜ
Raporu Devlet Bakanlı ı’na sunuldu. Rapor’da Bilgi Ça ı’nın gerçekleri açıklanmı ve
tüm dünyada yapıldı ı gibi ileri ve jenerik teknolojilerle ilgili ulusal projelerin

45

olu turulması ve yürütülmesi teklif edilmi ti. Di er taraftan yılda iki kere toplanması
gereken Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu’nun o vakte kadar hiç toplanmamı oldu una
i aret edilmi ve bu kurulun atalet içinde olan B&T sistemine bir ivme verebilmek için
devreye girmesinin ve kurulu lar arası koordinasyonu sa lamasının önemi belirtilmi ti.

31. Bahis konusu raporda ilk a amada ba latılması ön görülen projeler olarak da :

Büyük ehir idarelerinin altyapılarının otomasyonu,
Bilgisayar kontrollü üretim tezgahları,
Sanayi robotları,
Uzaktan algılama teknolojisi, GAP’ta arazi kullanımı,
Özel malzeme ara tırmaları önerilmi ti.

Rapor’da ayrıca Türk Bilim Politikası’nda bildirilmi olan;

Ulusal Metroloji Merkezi’nin kurulmasının hızlandırılması,
Biyoteknoloji Merkezi’nin Kurulması
Sevk ve dare Enstitüsü’nün uluslararası düzeye çıkarılması üzerinde önemli
durulmu tu.

Çok iyi hazırlandı ı ve be enildi i Devlet Bakanlı ı’nca belirtilen bu proje için de
sonuçta hiçbir aksiyon ortaya çıkmamı tır.

Ancak, Türk Bilim Politikası: 1983-2003 ve Türkiye leri Teknolojiler Te vik Projesi’nde
sunulan bilgilerin, kayna ı belirtilmeden, kurumlar ve ki iler tarafından sık sık
kullanıldı ı görülmü tür.

32. 1980’li yıllardaki çalı malarımızla ilgili olarak, Mak.Y.Müh. Aykut Göker(*), Ocak
1993’te TMMOB, Makine Mühendisleri Odası’nca yayımlanan “Serbest Pazar Ekonomisi
Ülkelerinde Sanayile me-Teknolojiye Yeti me Politikaları ve Devletin Rolü” ba lıklı
çalı masında: “Gerçekten de 1980’ler, Türkiye’nin teknoloji alanında atılım yapmasını
öngören ve bunun yolunu yordamını gösteren bütün proje ve politika önerilerinin geri
plâna itildi i yıllar olmu tur” dedikten sonra, u görü leri eklemi tir: “Görülen odur ki,
teknolojide üstünlü ün uluslararası rekabette tam anlamıyla kesici uç haline geldi i, daha
da önemlisi, yeni sanayile en ülkeler için dünya teknolojisini yakalama fırsatının hâlâ
geçerlili ini korudu u, çok kritik bir dönemde, 1980’lerde, bütün ülkeler kaynaklarını
bilim ve teknoloji alanında olabildi ince akılcı biçimde kullanabilmek amacıyla, ulusal
politikalarını saptayıp bunları plân disiplini içinde formüle ederek hayata geçirmeye
u ra ırken, yalnızca bir ülke, Türkiye, bunun tam tersi bir yol izlemi tir. Türkiye bu kritik
dönemi, bilim ve teknoloji ba lamında plânsız, programsız, ilkesiz, politikasız geçirme
yolunu seçmi tir.”

33. DPT için, “Endüstriyel Otomasyonda leri Teknoloji Uygulamaları” konulu Teknoloji
Projesi’ni yürütmü olan Prof. Dr. Ahmet Kuzucu,(**) yaptı ı çalı malara dayanarak
a a ıdaki görü ü açıklamı tı:

(*) A. Göker 1992-2000 yılları arasında, TÜB TAK’ta, Ara tırma Merkez ve Enstitüleri Plânlama ve
Koordinasyon Daire Ba kanlı ı ile Bilim ve Teknoloji Politikaları Daire Ba kanlı ı görevlerinde bulundu.
Halen, Türkiye Teknoloji Geli tirme Vakfı’nda Danı man olarak çalı ıyor.

(**) Prof. Kuzucu ülkemizde bilgisayar kontrollü ilk sanayi robotunu da gerçekle tirmi tir.

46

“1983 yılında yapılmı ara tırmalara dayanılarak yayımlanmı ‘1983-2003 Türk Bilim
Politikası Kitabı’nda ülkemizin kalkınma hedeflerine en çok katkıda bulunacak ara tırma
konuları arasında ‘Sanayi Otomasyonu’ konusu 92 konu arasında 4. sırada yer alıyordu.
lk üç konu ise, sırasıyla, ‘Enerji Kaynakları, Entegre Devre le Cihaz Geli tirme ve
Mikrodonanım-Yazılım’ çalı maları konuları idi. Bu ara tırma konularının en çok katkıda
bulundu u kalkınma hedefi ise ‘ihracatın artırılması’ idi. Bu çalı madaki bulgular bu güne
kadar ispatlanmı tır. Sanayimizin modernizasyonu, ça da kalite standartlarına uygun
üretim yapabilen otomasyon sistemlerinin ülkemize gelmesine yol açmı , elektronik ve
cihaz teknolojisinde ülkemizdeki geli meler de yeni sistemlerin tasarlanabilmesine yol
açmı tır. Robot teknolojisi ve uygulamaları özellikle 1987’den sonra giderek artmı , gerek
Üniversiteler ve Ara tırma Kurulu ları gerekse Sanayi Kurumları’nda bilgi-deneyim
birikimi olmu tur.”

47

Bölüm VII

Bilim ve Teknoloji ile lgili Toplantılar

1. Ülkemizde B&T ile ilgili olarak 1986’da ve 1990’da yapılan iki önemli toplantı büyük
ilgi gördü. TÜ tarafından Atatürk Kültür Merkezi’nde 5-7 Kasım 1986’da düzenlenmi
olan “2000’li Yıllarda Türkiye Bilim ve Teknoloji Sempozyumu”nda konu macıların
hepsi B&T’nin belirli politikalar yönünde planlı bir ekilde geli tirilmesi zorunlulu unu
belirttiler. Bu toplantı için Miami Üniversitesi’nden davet edilen Prof. Dr. N. Veziro lu
“Türk Bilim Politikası önerileri ile bizim çalı mamızdaki öneriler, ayanı hayret bir
ekilde, birbirinin aynıdır. Doküman AR&GE alanında yılda %15’lik bir yatırım artı ını
öngörmektedir. Rapor’un bütün tekliflerini destekler ve tatbikata konmasını öneririz”
dedi. Ayrıca, Türk Bilim Politikası’nda benimsenen, ilk 20 ülke arasına girme hedefi,
A.B.D.’de bulunan 19 bilimadamı tarafından yayımlanan bir bildiri ile önerilmi tir ( nsan
ve Kainat, Kasım 1986 / Sayı 15). Ancak bu bilim adamlarının öngördükleri süre 10-15
yıl kadar olmu tur.

2. 16-18 Nisan 1990’da gene Atatürk Kültür Merkezi’nde toplanmı olan “Türkiye’nin
Bilimsel Gelece i Sempozyumu”nda bilhassa ‘B&T Politikaları ve leri Teknolojiler’
konuları ana tema olarak i lenmi ve Türkiye’nin kritik durumu ortaya konmu tur. Altı
yabancı profesör ve uzmanın da katıldı ı bu toplantıda Türkiye’den aksiyon istenmi tir.

3. Sempozyum’da ba kanlı ını yaptı ım ve siyasi parti ba kanlarının veya temsilcilerinin
katıldı ı “Türkiye’nin Bilimsel Gelece i Paneli”nde partiler tarafından B&T sistemimizle
ilgili somut bir görü ortaya konmamı tır. Di er bir deyimle B&T ülkemizde politik
gündeme girmemi tir. Ümidimiz de iki ay sonra toplanacak olan Bilim ve Teknoloji
urası’na kalmı tır.

Bilim ve Teknoloji urası (14-16 Mayıs 1990)

4. 14 Mayıs 1990’da toplanan ve TÜB TAK tarafından büyük bir ba arı ile yürütülmü olan
birinci Bilim ve Teknoloji urası Türkiye için bir dönüm noktası olabilecek mi idi?
ura’ya katılan ve B&T sistemimize yeni bir boyut, yeni bir dinamizm getirebilmek ümidi
ile, üç gün, sabahtan ak amın geç saatlerine kadar, katkılarını ortaya koymaya çalı an 100
kadar üyenin her birinin kafasındaki soru i areti bu idi. Çünkü 1983’te iki buçuk yıldan
fazla bir çalı ma ile ve bir kısmı bu ura’ya da katılan 300’den fazla bilimadamı,
mühendis, uzman, idareci ve DPT uzmanının katkısı ile hazırlanmı olan “Türk Bilim
Politikası: 1983-2003” dokümanı Hükümet’çe kabul edilmi ; fakat aksiyona geçilmemi ti.
Gene Hükümet’in talebi üzerine hazırlanmı olan “Türkiye leri Teknolojiler Ara tırma
Projesi” de uygulanmamı tı. Daha önceki çabalardan bir sonuç alınamadı ına göre bu
sefer de i en ne idi?.

5. Ben ura’nın Program ve Yürütme Komitesi’nin Ba kanlı ı’nı yaptım. Brüksel’de
NATO Bilim Komitesi’nin XX. Yıldönümü’nü kutlarken bir toplantı düzenlemi ve
dünyanın tanınmı otoritelerinin gelecek 20 yılda beklenen geli meler hakkında
görü lerini sa lamı tık. Benzer bir yakla ımı ura Programı’nı olu tururken de
benimsedik. Di er taraftan G. Kore, spanya ve AET uzmanlarını davet ettik ve ba arı
örneklerinin ülkemizde anlatılmasını istedik.

48

6. Di er taraftan, ilk defa toplanan böyle bir Bilim ve Teknoloji urası’ndan dört amaca
hizmet etmesi bekleniyordu. Bunlar;

Ülkemizde B&T alanında geç de olsa bir politik irade ve kararlılı ın olu masını
sa lamak,
B&T’nin dünya ülkelerinin ekonomik, politik ve askeri gücüne olan etkilerini ortaya
koyarak toplumu duyarlı hale getirmek ve kamu oyu olu turmak,
Dünyadaki ve ülkemizdeki bilimsel ve teknolojik geli meler alanında bilimciler,
sanayiciler, idareci ve uzmanlar arasında yaygın bir görü ve bilgi alı veri i için bir
forum sa lamak.

En önemli olarak da ura’nın temel amacını te kil eden:

B&T’de hızlı bir geli me için uzun vadeli ulusal bir B&T politikasının hazırlanması
ve bilhassa uygulanması için zemin hazırlamaktı.

Cumhurba kanı’nı Ziyaret:

7. Devlet Bakanı Mehmet Yazar, “ ura’dan önce Cumhurba kanı Turgut Özal’ı ziyaret
edelim, ura’yı onun himayesinde yapıyoruz, bu bir nezaket ziyareti olur ve kanımca da
bu ziyareti bekler”, dedi. Bu teklif üzerine Bakan Mehmet Yazar, TÜB TAK Ba kanı
Mehmet Ergin, Ege Üniversitesi’nden Yusuf Vardar ve benim de katıldı ım bir heyetle
Cumhurba kanı’nı ziyarete gittik. Bakan ve Mehmet Ergin ura ile ilgili olarak yapılmı
olan hazırlıkları açıkladılar ve ura Programı’nı sundular. Görü me sonrasında ülkemizde
ilk defa yapılacak olan bu ura’nın önemi üzerinde duruldu. En son konu an ben oldum.

8. “Sayın Cumhurba kanım siz çok önemli i ler yaptınız, bir tane daha yapın”, deyince, ne
istiyorsun der gibi hayretle yüzüme baktı. Ben de: “nereden bakılırsa bakılsın, çok kısa
bir süre içinde Sovyet Rusya’nın da ılaca ı ve Orta Asya’da 5-6 Türk Cumhuriyeti’nin
ortaya çıkaca ı anla ılıyor. Bu ülkelere teknolojik açıdan kimse yardım etmez, bizim
elimizi uzatmamız gerekecektir, halbuki hiçbir hazırlı ımız yok. Dolayısı ile Türkiye’nin
bilim politikasını daha geni bir perspektifte dü ünmemiz gerekir. Bu alanda artık
geli tirme yetmez; ölçekte de i iklik yapılmalıdır”, dedim.

9. 1990 yılı Mayıs’ında bu görü tabiatı ile a ırtıcı, hatta fantezi gibi görülebilir. “Ben
bunları politik mülahazayla söylemiyorum, benim ilgilendi im sizin de bildi iniz gibi
B&T’deki durumumuzdur”, dedim. Cumhurba kanı toplantının notunu tutan bir memura
bunları kaydet direktifini verdi, sonra Bakan Yazar’a dönerek “ara tırmaların
geli tirilmesi için bir fon kuruluyordu; ona ne oldu”, diye sordu. Bakan da fonlara kar ı
partide bir alerji bulundu unu, partinin de fonları desteklemedi ini belirtti.
Cumhurba kanı, “Ba ka bir fonda 100 milyon TL. vardı, bunun kullanılması için seninle
sonra görü elim”, dedi.

10. Ben, “ kinci bir sorun daha var, TÜB TAK Ba kanı söyleyemez ama TÜB TAK’ta uzun
yıllar çalı mı biri olarak ben söyleyeyim. TÜB TAK’ın protokoldeki yeri yüklendi i
görevlerle kabili telif de il, de i tirilmesi iyi olur”, dedim. Cumhurba kanı, bu konuda
görü belli etmeden, ziyaret için te ekkür etti ve yanından ayrıldık.

11. Bu olaya burada yer vermeyecektim; ancak, 1990’da Devlet Bakanı olan Mehmet Yazar,
“Siz bunları söyledikten birkaç ay sonra Körfez Sava ı’nın rüzgarları esmeye ba ladı ve

49

bir yıl içinde Sovyet Rusya da ıldı ve ben, ortaya koydu unuz görü ten
Cumhurba kanı’nın çok etkilendi ini gördüm” diyerek, beni tebrik edip “o görü meyi ve
içeri ini mutlaka yazın”, diye ısrar edince, kısaca bu olaya yer verdim.

ura ve Programı:

12. ura’nın açılı ında TÜB TAK Ba kanı Prof. Ergin, B&T ile ilgili Devlet Bakanı (Mehmet
Yazar), Ba bakan ve Cumhurba kanı (Turgut Özal)’ın açılı konu maları devletin temel
görü lerini ortaya koydu:

Türkiye B&T alanında dünyadaki rekabetin ve teknolojik sava ın dı ında kalamazdı.
Bunun için gerekli olan politik irade ve kararlılık vardı. Dolayısı ile ura hükümete
ı ık tutacaktı.
Türkiye iddialı olmalıydı ve XXI. Yüzyıl ba larında bir bilgi toplumu haline
gelmeliydi. VI. Be Yılllık Plan döneminin sonunda AR&GE harcamalarının
GSY H’ya oranı %1’e çıkarılacaktı.

13. Sonradan görüldü ki bunların hiçbiri gerçekle meyecekti. Açılı konu malarından sonra;
DPT Müste arı Dr. A. Tigrel tarafından “Kalkınma Planlarında Bilim ve Teknoloji’ye
Verilen Önem” ve benim sundu um “Dünya Perspektifinde Türkiye’nin Bilim ve
Teknoloji Boyutu” konulu iki tebli verildi. Bu tebli lerde B&T’de geçerli olan
göstergelere göre Türkiye’nin uluslararası kar ıla tırmalardaki durumunun çok yetersiz
oldu unu vurgulandı.

14. ura’nın bir üyesi ve Program Yürütme Komisyonu Ba kanı olarak ayrıca a a ıdaki
teklifleri yaptım:

Türk Bilim ve Teknoloji Politikası mevcut çalı malardan yararlanılarak 1990 sonuna
kadar tamamlansın. Politika dokümanından çok, bunu hazırlama süreci ve uygulama
önemlidir. Türkiye’nin kaybedecek vakti yoktur.
Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu zaman kaybetmeden;
AR&GE harcamalarını tespit etsin,
Kamu kurum ve kurulu ları arasında i birli i, koordinasyon ve hareket birli ini
sa lasın,
Ara tırmada Üniversite-Sanayi i birli ini zorla tıran mevzuat de i tirilsin, bürokratik
engeller kaldırılsın.
Türk Bilim ve Teknoloji Politikası çerçevesinde bir “ leri Teknoloji Geli tirme Planı”
olu turulsun ve Avrupa Toplulu u’nun Çerçeve Programları, ayrıca Eureka ile
i birli i sa lansın,
Stratejik de erde ulusal AR&GE projeleri hazırlansın,
Proje bazında, dı taki Türk bilimadamları ve mühendislerle i birli i yapmak için bir
mekanizma olu turulsun. EARN-BITNET gibi bilgisayar a ları ile bu elemanlarla
devamlı temas sa lansın.

15. Bu tekliflerden sonra da Batı’nın üç nesilde yaptı ını, Japonya’nın bir nesilde yaptı ını,
Konfiçyüs Ku a ı’ndaki G. Kore ve Taiwan’ın da aynı ba arı çizgisi üzerinde ilerledi ini
belirttim ve u görü ü ekledim. “Japonya mucizevi geli mesini Samuray ruhu ile yaptı
deniyor. Onların Samuray ruhuna kar ılık bizim de dünyada e siz bir Kuvayı Milliye

50


Click to View FlipBook Version