The words you are searching are inside this book. To get more targeted content, please make full-text search by clicking here.

Resimli Atatürk hikayeleri

Discover the best professional documents and content resources in AnyFlip Document Base.
Search
Published by Bor Yayıncılık, 2022-02-17 05:22:18

Atatürk Hikayeleri

Resimli Atatürk hikayeleri

ATATÜRK’Ü OKUYORUM
ANLIYORUM

Hazırlayan: Şahin YÖNDEMLİ

BOR YAYINCILIK

MA1YIS 2019

2

BÜYÜK GÖÇ

Küçük bir beylikten, büyük bir devlete dönüşen Osmanlı Devleti’ni, Orhan
Beyler, Murat Beyler, Yıldırımlar Bayezitler fetihlerle iyice büyüttüler. Fatih
Sultan Mehmet İstanbul’u aldıktan sonra Karamanoğulları Beyliği’ne son verdi.
Böylece Anadolu’da Türk birliği sağlanmış oldu. Tarihler bin dört yüz altmış-
ları gösteriyordu. ( 1460….) Balkanlar’da da yeni yerler fethedilmişti. Burala-
rın Türkleştirilmesi, İslamla tanıştırılması gerekiyordu. Bunun için de buralara
özellikle Konya ve Karaman bölgesindeki halkın gönderilmesi kararlaştırıldı. Bu
bölge Atatürk’ün atalarının bulunduğu bölgeydi. Atatürk’ün soyundan olan bu
insanlara “Yörükler” deniyordu. Hayvancılık yaparlardı. Mevsime göre hayvan-
larına nerede otlak bulurlarsa oraya göç ederlerdi. Bölge halkına, Balkanlara
göç için haber verildi. Ferman padişahındı. Karşı gelinemezdi. Aylar sürecek
zorlu ve üzücü bir yolculuk onları bekliyordu. Yüzyıllar önce bu göçü kaleme
almış bir Yörük beyinin hatıralarını okuyalım şimdi:

“Köye haber geldiğinde beynimizden vurulmuşa dönmüştük. Nasıl yani? Biz
şimdi ata yurdunu bırakıp hiç bilmediğimiz yabancı topraklara mı gidecektik?
Bir daha ata yurdunu göremeyecek miydik? Bu nasıl bir acıydı? Günler, gece-
ler boyu kanlı gözyaşları döktük. Havasına, suyuna kurban olduğumuz toprak-
larımızı nasıl bırakacaktık? Dayanmak çok zordu. İçimizden, büyüklerimizi seçtik.
Padişah efendimize gönderdik. ’Bu göçten bizi affedin.” diye yalvaracaklardı.
Fakat karar çoktan verilmişti. Çare yoktu. Gidilecekti. Çadırlar söküldü. Kağnı-
lar yüklendi. Atlar hazırlandı. O bölgede ne kadar Yörük varsa o son geceyi
ağıtlarla, dualarla geçirdi. Her birimiz bir avuç toprak aldık. Küçük torbalara
koyduk. Ata mezarlarının başında sabahlara kadar ağladık.

3

Sabah olunca gözlerimiz arkada kalarak yollara düştük. Çoluk, çocuk ilkbaha-
rın ilk günlerinde yollardaydık. Geçtiğimiz her yerin insanı bize hayırlı yolculuk
diliyordu. Bu güzel insanlarımızı, bu güzel yurdumuzu bırakmak bize
ölümden zor geliyordu. Çanakkale Boğazı derlermiş oraya geldiğimizde tam
bir ay geçmişti. Boğazdan bizi devletimizin gemileri ile leventler yardım ederek
karşıya geçirdiler. Yaklaşık bir ay sonra da yerleşeceğimiz yerlere geldik.’

Mustafa Kemal adlı bir kahraman, atalarının gözyaşları içinde geçtiği o
boğazda, yüzyıllar sonra düşmana “Dur!” diyecek, sonra da Kurtuluş savaşı
ile Türkiye Cumhuriyeti’ni kuracaktı. Bilselerdi ki, yüzyıllar sonra torunları olan
Mustafa Kemal, zaferlerle tarihe adını altın harflerle yazdıracak, belki de hiç
gözyaşı dökmezlerdi.

DEĞERLENDİRME ETKİNLİKLERİ
A- Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız.
1- Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u aldıktan sonra ne yaptı?
..................................................................................................................
2- Balkan ülkelerine niçin Türk halkı götürülmek isteniyordu?
..................................................................................................................
3- Göç haberini alan halk nelere üzülüyordu?
..................................................................................................................
4- Padişaha niçin adamlar gönderildi?
..................................................................................................................
5- Metne göre Atatürk’ün ataları neyi bilselerdi gözyaşı dökmezlerdi?
..................................................................................................................
B- Aşağıdaki cümleleri metne göre DOĞRU – YANLIŞ olarak işaretleyiniz.
1- ( ) Osmanlı Devleti, küçük bir beylikten büyük bir imparatorluğa

dönüşmüştü.
2- ( ) Balkanlara gidecek halk Konya ve Karaman bölgesinden olacaktı.
3- ( ) Konya ve Karaman halkı Atatürk’ün soyundandılar.
4- ( ) Padişah emrine karşı gelmek için Yörük büyükleri seçildi.
5- ( ) Göç, sonbaharın ilk günlerinde başlamıştı.

4

BALIKLARI SUYA ATTIM

Ali Rıza Efendi’nin ölümü ile Zübeyde Hanım küçük Mustafa’yı ve iki kızını
da alarak kardeşinin çiftliğine yerleşir. Çünkü maddi durumları Selanik’te yaşa-
maya uygun değildir. Mustafa, dayısına çiftlik işlerinde yardım etmeye başlar.
Burada kız kardeşleri Makbule ve Naciye de vardır. Bir gün, üçü birlikte yakın-
daki bir dereye balık tutmaya giderler. Mustafa balık tuttukça Naciye üzülür
ve ağlamaya başlar. Zaten biraz da hasta olan kardeşi üzülmesin diye,
Mustafa tuttuğu balıkları dereye geri atar. Elleri boş geri dönerler. Onları
ellerindeki boş kovayla gören dayısı alay etmeye başlar:

- Oooo! Maşaallah derede balık bırakmamışsın Mustafa! Şuna bak! Bir
kovayı bile dolduramamışsın. Bir de iki kova istiyordun. Söyle bakalım, iki kovayı
nasıl dolduracaktın?

Dayılarının bu alayına Makbule karşılık verir:
- Dayı, Mustafa balık tuttukça Naciye üzülüp ağladı. Abim de tuttuğu
balıkları Naciye üzülmesin diye dereye geri attı. Yoksa bu kova ağzına kadar
balıkla dolu olacaktı, der.
Dayıları çocuklarla alay ettiğine pişman olur:
- Aslında bunu düşünmeliydim. Ancak senin gibi bir çocuk böyle yapar.
Aferin sana Mustafa, kardeşin üzülmesin diye bunu yapman çok doğru bir
davranış. Peki öyleyse yarın ikimiz yalnız gidelim balık tutmaya, der.
Ertesi gün dayı, balık tutmak için Mustafa’yı çağırır. Fakat Mustafa orta-
larda yoktur. Ararlar, bulamazlar. Kardeşi Naciye üzülmesin diye balığa gitmek
istemeyen Mustafa ve iki kız kardeşi birlikte samanlığa saklanmışlardır. Dayısı
ne kadar aradıysa da Mustafa’yı bulamaz. Ancak, dayısı balığa gitmekten
vazgeçince ortaya çıkarlar.

5

DEĞERLENDİRME ETKİNLİKLERİ
A- Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız.
1- Zübeyde Hanım, niçin kardeşinin çiftliğine yerleşti?
..................................................................................................................
2- Mustafa tuttuğu balıkları niçin dereye geri atar?
..................................................................................................................
3- Dayısı, alay ederken neler söyler?
..................................................................................................................
4- Dayı, yaptığı alay için niçin pişman olur?
..................................................................................................................
5- Mustafa, niçin dayısı ile balığa gitmek istemez?
..................................................................................................................

B- Aşağıdaki cümleleri metne göre DOĞRU – YANLIŞ olarak işaretleyiniz.
1- ( ) Zübeyde Hanım, Mustafa’yı ve kızı Makbule’yi alarak kardeşinin çiftliğine

yerleşir.
2- ( ) Yakalanan balıkları gören Makbule ağlamaya başlar.
3- ( ) Dayıları ‘’Derede balık bırakmamışsınız.’ diye alay eder.
4- ( ) Dayısı balığa gitmek için Mustafa’yı arar fakat bulamaz.
5- ( ) Mustafa ve iki kız kardeşi samanlığa saklanırlar.

C- Metinde geçen olayları oluş sırasına göre numaralandırınız.
1- ( ) Dayısı “Bir kovayı bile dolduramamışsın.” diye alay eder.
2- ( ) Ertesi günü balığa gitmek için Mustafa’yı çağırır. Fakat bulamaz.
3- ( ) Aferin Mustafa, kardeşin üzülmesin diye yaptığın bu davranış çok anlamlı.
4- ( ) Dayısı balığa gitmekten vazgeçince ortaya çıkarlar.
5- ( ) Naciye üzülüp ağlayınca abim de balıkları suya geri attı.

D- Aşağıda Atatürk’le ilgili verilenlere göre boş kutuya ne yazılmalıdır?

İleri Vatan ve Tek Sabırlı ve Yöneticiliği
görüşlülüğü Millet sevgisi yönlülüğü disiplinli olması

Karamsarlığa Çalışkan Çocukları Gerçekçi Açık
kapılmaması olması çok sevmesi olması sözlülüğü

Atatürk’ün ...............................................................................................................................

6

ELBİSE KAVGASI

Atatürk’ün anlattığı bir çocukluk anısı;
“Çocukluğumda yaşadığım anılardan biri de kız kardeşlerim Makbule ile
Naciye arasındaki elbise kavgasıdır. Komşu kızın üstünde yeni elbiseyi gören
Makbule ile Naciye, anneme, ‘’Biz de yeni elbise isteriz.’ dediler. Annem
Zübeyde Hanım:
“Tabi olur, benim güzel çocuklarım. Ölçünüzü alır, size yeni birer elbise dike-
rim. Şunun şurasında bayrama ne kaldı? Bayram günü de yeni elbiselerinizle
gezersiniz.“
Birkaç günde elbiseler hazırdı. Makbule ile Naciye yeni elbiseleriyle keyiflice
gezdiler. Bir hafta sonra da kız kardeşlerim eski elbiselerine dönüş yaptılar.
Annem de yeni elbiseleri yıkayıp, ütüledi ve elbise dolabına astı.
Aradan zaman geçti ve arefe gününden birkaç gün önce evde bir gürül-
tüdür koptu. Meğerse Naciye bayramlık elbisesini giymek istemiş, üstüne ol-
mamış, dar gelmiş ve bir yaş büyük ablası Makbule’nin elbisesini giymiş. Bunu
gören Makbule, Naciye’den elbisesini çıkarmasını isteyip sesini yükseltmiş.
Araya giren annem Naciye’ye neden ablasının elbisesini giydiğini sordu.
Bunun üzerine Naciye:
“ Ama anne, benim elbisem üstüme olmadı, çok dar geldi. Bir de ablamın
elbisesini deneyeyim dedim. Tam geldi. Bayramda ben bunu giyeyim ha, ne
dersin? “
Annem de elbiseyi Makbule’ye giydirmeye çalıştı ama dar geldi.

7

Annem:
“Tabi dar gelir. Siz büyüme çağındasınız. Aylar önce diktiğim elbisenin şimdi
dar geleceğini düşünemedim. O zaman, bayramda Naciye bu elbiseyi giyer,
ben Makbule’ye iki gün içinde yeni elbise dikerim. “

Annem aynen öyle yaptı. İki günde elbiseyi dikti ve Makbule bayramda bu
elbiseyi giydi.

Beni sorarsanız annemden rica etmiştim ve beni kırmadı. Bana bayram-
lık alınmadı. Babamın yokluğunda zaten kıt kanaat geçiniyorduk. Annemi zor
durumda bırakmak istemedim.”

DEĞERLENDİRME ETKİNLİKLERİ
A- Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız.
1- Atatürk’ün kız kardeşleri arasında ne kavgası yapılıyor?
..................................................................................................................
2- Makbule ve Naciye niçin elbise istiyorlar?
..................................................................................................................
3- Elbise kavgasının yapılmasının nedeni denir?
..................................................................................................................
4- Zübeyde Hanım, neyi düşünememiş?
..................................................................................................................
5- Mustafa Kemal, niçin kendine bayramlık alınmasını istemiyor?
..................................................................................................................

B- Aşağıdaki cümleleri metne göre DOĞRU –YANLIŞ olarak işaretleyiniz
1- ( ) Makbule ,annesine “Ben yeni elbise isterim.”demiş.
2- ( ) Elbiseler bayram için dikilecekmiş.
3- ( ) Evde Arefe günü kavga oldu.
4- ( ) Makbule, Naciye’nin elbisesini giymiş.
5- ( ) Atatürk’ün ailesi babalarının yokluğunda kıt kanaat geçiniyorlarmış.

C- Aşağıdaki tablodan eş sesli sözcükleri bularak maviye boyayınız.

KAZ SAĞ UZUN ÇOK EVET AÇ CEZA AĞIR
BİN BAYAT BESİN OKUL AY SAÇ DENİZ ARALIK
İLÇE KÖK DOLU YAĞ ÖFKE OKU TAŞ KOŞ

SAÇ BEYİN YENİ KAÇ UÇ GİT AL SAĞ
MASA ATLET BEN GÖZ HAYIR KUZEY KARA SİL
DİL DUR AT KIZ SOY YAŞ TASA DİŞ

8

ATATÜRK ÇOCUKLARI ÇOK SEVERDİ

Atatürk, her fırsatta çocuklarla konuşmayı çok severdi. Bir gün Çankaya
sırtlarına dolaşmaya çıkmıştı. Küçük bir çocuk görünce konuşmadan edemedi:
- Adın nedir, senin bakayım?
- Cemil, efendim.
- Çankaya’da mı oturuyorsun?
- Hayır, Ayrancı’da.
- Okula gidiyor musun?
- Evet efendim, gidiyorum.
- Eee, ne okuyorsun orada?
- Her şeyi okuruz.
- Peki ben kimim Cemil?
Cemil, gözlerini Atatürk’ün yüzünde gezdirdi.
- Siz Gazi Paşasınız!
Atatürk gülümseyerek:
- Beni benzetmiş olmayasın:
- Hayır, iyi biliyorum.
- Nerden biliyorsun?
- Çünkü bu dünyada kimse size benzemez!
- Cemil, sen büyüdüğün zaman ne olacaksın?
Cemil heyecanla ve gurur dolu bir sesle:
- Asker olacağım!
- Asker olup ne yapacaksın?
- Düşman bu topraklara bir daha girerse onu buradan kovacağım.

9

Atatürk Cemil’i kollarından tutup havaya kaldırdı. Alnından öptü. Sonra
etrafındakilere dönerek :
- Evet, öyledir! Ulusun bağrından temiz bir kuşak yetişiyor. Bu eseri onlara
bırakacağım, gözüm arkada kalmayacak.

Ercüment Ekrem Talu

DEĞERLENDİRME ETKİNLİKLERİ
A- Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız.
1- Atatürk nerede gezintiye çıkmıştı?
..................................................................................................................
2- Cemil, okulda ne okuduğunu söyledi?
..................................................................................................................
3- Cemil, gördüğü kişinin Atatürk olduğunu nasıl anlamış?
..................................................................................................................
4- Cemil, büyüdüğü zaman, niçin asker olmak istiyormuş?
..................................................................................................................
5- Atatürk’ün gözü niçin arkada kalmayacakmış?
..................................................................................................................

B- Aşağıdaki cümleleri metne göre DOĞRU – YANLIŞ olarak
işaretleyiniz.
1- ( ) Atatürk çocuklarla konuşmayı çok severdi
2- ( ) Cemil, Çankaya’da oturuyormuş.
3- ( ) Cemil, karşısındaki kişinin Atatürk olduğunu hemen bilmiş.
4- ( ) Atatürk eğilip Cemil’i alnından öptü.
5- ( ) Atatürk “Ulusun bağrından temiz bir nesil yetişiyor.” dedi.

10

ATATÜRK’ÜN ÇOCUKLUK ANILARI

Atatürk’ün çocukluk hatıraları “Çocukluğuma ait ilk hatırladığım şey mekte-
be gitmek meselesine dairdir. Bundan dolayı annemle babam arasında şiddetli
bir mücadele vardı. Annem, ilahilerle mektebe başlamamı ve mahalle mekte-
bine gitmemi istiyordu. Gümrük İdaresinde memur olan babam, o zaman yeni
açılan Şemsi Efendi’nin mektebine devam etmem ve yeni usul üzere okumam
taraftarıydı. Nihayet babam işi mahirane bir surette halletti. Evvela alışılmış
törenler ile annemin gönlü yapılmış oldu. Birkaç gün sonra da mahalle mekte-
binden çıktım. Şemsi Efendi’nin mektebine kaydedildim.”

İşte Atatürk, kendi çocukluğunu yukarıdaki sözlerle böyle anlatıyor.
Atatürk’ün çocukluk yıllarına dair anıları pek bilinmese de onun çocukluk
arkadaşı Asaf İlbay’ın anlatımıyla bir anısını bulduk. Sokakta birdirbir oynayan
Asaf İlbay 11-12 yaşlarında ki Mustafa ‘nın kendilerine hiç katılmadığını ama
oyunu izlemeyi çok sevdiğini söyledi.

Hele bir de aramızdan biri düşerse keyfine diyecek yoktu. Bu oyunda biri
eğilir ve başını öne eğer diğerleri ise onun üzerinden atlardı. Bir gün Asaf
İlbay ve arkadaşları Mustafa’yı oyuna katmak için yaka paça yakaladılar.
Mustafa eğilme sırası kendine geldiğinde ‘’Ben eğilmem!’ dedi ve dimdik durdu.
‘’Atlarsanız böyle atlayın .’dedi. Arkadaşları ve Asaf İlbay ne kadar ısrar etse
de Mustafa yine de eğilmedi.

Atatürk’ün çocukluk anılarından bir diğeri de şöyledir; Şemsi Paşa mektebin-
de eğitim gören Atatürk Beden Eğitimi dersinde koşu yarışına katıldı. Bu yarışta
birinci gelecek kişi okullar arası yapılacak koşu yarışmasında mektebi temsil ede-
cekti. Öğretmen ‘’Okulun etrafında iki tur atıp buraya ilk gelen birinci olacak.’
dedi.

Daha sonra yarışın başlamasıyla Mustafa ilk turu birinci bitirdi ve ikinci tu-
run sonlarına kadar güçlü adımlarla koştu. Ancak gözü birden yanında uçma-
ya çalışan küçük kuşa takıldı. Onun bir kedi tarafından yenilebileceğini düşünen
Mustafa Kemal yarışı bırakarak kuşu minik avuçlarına aldı. Yarışı yürüyerek ve
sonuncu bitiren Mustafa Kemal kuşu kurtarmanın verdiği mutluluğu yaşıyordu.

11

Derken yarışmayı birinci bitiren çocuk: ‘’Öğretmenim Mustafa kuşu almak için
durdu ve yarışı bıraktı. O benden çok hızlı koşar bizim okulumuzu daha iyi
temsil eder demesiyle öğretmen bu yarışın birincisi Mustafa Kemal’dir.” Bu
sözü duyan Mustafa Kemal, ikinci bir sevinç yaşar. Katıldığı okullar arası
yarışmada birinci olan Mustafa Kemal, Selanik Kupası’nı kazanır.

DEĞERLENDİRME ETKİNLİKLERİ
A- Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız.
1- Atatürk’ün anılarından birincisinde annesi ve babası niçin tartışmaktadır?
................................................................................................................................................................
2- Atatürk’ün annesi, Mustafa’nın hangi okula gitmesini istemektedir?
................................................................................................................................................................
3- Tartışmalardan sonra Mustafa’nın okula başlaması nasıl olur?
................................................................................................................................................................
4- Atatürk’ün arkadaşı Asaf İlbay, hangi anıyı anlatmaktadır?
................................................................................................................................................................
5- Mustafa ,birdirbir oyununda ne yapmıştır?
................................................................................................................................................................

B- Aşağıdaki cümleleri metne göre DOĞRU –YANLIŞ olarak işaretleyiniz.
1- ( ) Mustafa, Mahalle mektebinde koşu yarışına katıldı.
2- ( ) Mustafa ,yarışın daha ilk turunda geride kaldı.
3- ( ) Mustafa Kemal, kuşu avucuna alıp yürüyerek yarışı sonunca bitirdi.
4- ( ) Yarışı birinci bitiren çocuk doğruyu söyledi.
5- ( ) Mustafa Kemal, katıldığı yarışta birinci olur ve Selanik Kupası’nı kazanır.

C- Aşağıdaki balon içindeki kelimelerin eş anlamlılarının olduğu cümleleri bulunuz.
Bu cümlelerin önünde yazılı olan heceleri sırayla kullanarak da şifreyi çözünüz.

( A ) 1- Çocukluk hatıraları çok hoştur. Gayret Faydalı
( TA ) 2- Dedem ilk mektebe Ankara’da gitmiş.
( TAR ) 3- Hafta sonları pikniğe gideriz.
( TÜRK ) 4- Çocuklar, yararlı kitapları okumalıdır. Gerçek
( KİM ) 5- Herkes spor yapmaya çalışmalıdır. Okul

( NE ) 6- Başarılı olmak için çaba göstermeliyiz.
( HEP ) 7- Öğretmenler, çocukları geleceğe hazırlarlar. Anı
( YAP ) 8- Ali güzel şarkı söylüyor. Endişe
( FARK ) 9- Bazı çocuklar, çok yaramaz olur.
( LIY ) 10- Dürüst insanlar, her zaman doğruyu söylerler.
( MIŞ ) 11- Yarışı kazanamayacak diye ben çok kaygı duydum. Muallim

Şifre: ........................... ............. ...................................

12

ATATÜRK TRABLUSGARP’TA

Osmanlı Devleti’nin zayıfladığını bilen İtalyanlar Trablusgarp’ı işgal ettiler.
Burası, Osmanlı Devleti’nin elinde kalan son Afrika toprağıydı. Bu işgal üzerine
Mustafa Kemal ve bazı subaylar gönüllü olarak Trablusgarp’a yola çıkarlar.
Fakat Mustafa Kemal yolda hastalanır. Mısır’ın İskenderiye şehrinde on beş
gün hastanede yatar. Tam iyileşmez. Fakat o Trablusgarp’ın önemini bildiğin-
den hemen Trablusgarp’a gider.

Önce Tobruk kentine gider. Buradaki halkın savaş yetersizliğini, silahlarının
eski ve az olduğunu görür. Önce halkın lideri konumunda olan şeyhin güve-
nini sonra da Trablus halkının güvenini kazanır. Halkı ‘’Son İtalyan askeri kovu-
luncaya kadar savaşacağız‘’ sözleriyle etkileyerek savaşmaya ikna eder. Halkı kısa
sürede savaş yapacak hale getirecek askeri eğitim verilir.

21-22 Aralık gecesi İtalyanlar’a ani bir baskın planlar.
- Bu gece İtalyanlar’a ani baskın yapılacak! Der Mustafa Kemal.
- Aman Paşa bey! Siz ne yapıyorsunuz? Bizde kaç kuvvet var ki İtalyanlar’a
saldıracağız? Şeyh, Atatürk’ün baskın sözüne çok şaşırmıştır. Fakat onun kararlı
duruşundan da etkilenir.
- Hepimiz yemin etmedik mi? Son İtalyan askeri kovuluncaya kadar savaşma-
yacak mıydık?
- Evet Paşam. Evet Kumandanım. Haklısınız.
Baskına karar verilir. Kendilerine bir şey olmayacağından çok emin olan İtal-
yanlar gece yarısı hiç beklemedikleri baskın karşısında ne yapacaklarını bilemez-
ler. Pek çoğu esir alınır.

13

Çok sayıda silah ve cephane ele geçirilir. Bu başarı Trablus halkını
Mustafa Kemal’e hayran bırakır. Bu yenilgi üzerine İtalyanlar bu bölgeye yüz
otuz bin asker daha yığarlar. Fakat bu da çare olmaz. Çünkü Mustafa
Kemal’in ustaca taktikleri ki, bunlar; vur-kaç ve kuvvetleri sürekli hareketli
tutmak şeklindedir. İtalyanlar ne yapacaklarını bilemez hatta yerlerinden bile
kımıldayamaz hale gelirler. Herkes, İtalyanlar’ın nerdeyse yenileceğine ve
Trablusgarp’ı bırakıp gideceklerine inanmıştır. Fakat Osmanlı Devleti bu sefer
de Balkanlar’da savaşa girer. Balkanlar, Trablusgarp’tan çok daha önemlidir.
Çünkü İstanbul’a çok yakındır. İtalyanlarla antlaşma yapılarak burası onlara
bırakıldı. Mustafa Kemal bu sefer yeni bir savaşa yani Balkanlar’a gitti. O’na
göre vatan için her şey yapılmalıydı. Böylece Mustafa Kemal’in Çanakkale ile
başlayan savaşlı yılları Trablusgarp’tan sonra bu sefer de Balkanlar’da devam
edecekti.

DEĞERLENDİRME ETKİNLİKLERİ
A- Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız.

1- İtalyanlar,Trablusgarp’ı niçin işgal ettiler?
..................................................................................................................
2- Mustafa Kemal, Tobruk kentine geldiğinde neler görür?
..................................................................................................................
3- Mustafa Kemal, halkı hangi sözlerle savaşmaya ikna eder?
..................................................................................................................
4- Gece baskını öncesi İtalyanlar’da nasıl bir düşünce vardı?
..................................................................................................................
5- Osmanlı Devleti, Trablusgarp’ı neden İtalyanlara bıraktı?
..................................................................................................................

B- Aşağıda yanlış yazılmış kelimelerin doğru yazılışlarını yazınız. Bu çalışma için
yazım klavuzundan yararlanabilirsiniz.

Deyil......................... Kiprik.........................
Perşenbe......................... Eylence.........................
Telezyon......................... Kavaltı.........................

Böğrek......................... Yanlız.........................
Ayakbı......................... Çarı.........................
Fasülye.........................
Domatis......................... Gazte.........................
Eşki.........................

14

SAVAŞTAN KAÇILMAZ

Atatürk, Çanakkale Savaşı’nda, ulaşabildiği her cephede aklı, cesareti ve
ileri görüşlülüğü ile etkisini göstermiştir. İşte bunlardan biri de kendi bölgesi
olmamasına ve üstlerinden bu yönde emir almamasına karşılık, emrindeki 7.
Alayı harekete geçirip Conkbayırı’na ulaştırmasıdır. Conkbayırı’na geldiği zaman
9. Tümene bağlı 57. Alayın ufak bir birliğinin cephanenin tükenmesi sebebi ile
geri çekilmekte olduğunu, onların gerisinde de kalabalık düşman askerlerinin
ilerlediğini görmüştür. Mustafa Kemal onları durdurarak,
- Ne oluyor? Diye sormuştur.
- Geliyorlar, geliyorlar! Diyerek askerler geri çekilmeye devam etmişlerdir.
- Kim geliyor?
- Düşman geliyor! İngilizler, İngilizler diye askerler karşılık verirler.

Askerler Mustafa Kemal’e, yamacın altında fundalık bir arazi parçasını gös-
termişlerdir. Gerçekten de Avustralyalı askerler burada serbestçe ilerliyordu.
Mustafa Kemal’e, dinlensinler diye geride bırakmış olduğu kendi askerlerinden
daha yakındılar. O anda sonradan söylediği gibi, belki mantıkla belki içgüdü-
süyle, geri çekilen askerlere: “Düşmandan kaçılmaz.” demiştir. Erler “Cephane-
miz kalmadı.” diye itiraz etmişlerdir.

Mustafa Kemal, “Süngüleriniz var ya!” dedikten sonra:
- Süngü tak! Yere Yat! Diye emretmiştir.
Gerideki askerlerine de bir subay göndererek kendi piyade erlerinin ve çok
sayıda dağ topçusunun son hızla gelmelerini söylemiş ve kendisinin anlattığı
gibi;
“Bizimkiler yere yatınca düşman da yere yattı. Böylece bir anlık zaman kazan-
mış olduk.” diyen Atatürk, düşman ordularını püskürterek, Çanakkale’deki kara
savunmasının temelini atmıştır.

15

Yine aynı bölgede düşman karşısında ölüm kalım savaşı veren askerlere
Atatürk, Arıburnu’ndaki askeri birliklere tarihe geçen şu sözleri söylemiştir:
 “Size ben taarruz etmeyi emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye
kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler ve kumandanlar
geçebilir.”

Atatürk’ün dediği gibi de olmuştur. Kaçan askerlerin duraklayıp savaşa
devam etmesi ile düşman şaşırmış, duraklamış ve gelen yeni kuvvetler
sayesinde de kara savaşlarında büyük başarılar elde edilmiştir.

Hadi Besleyici

DEĞERLENDİRME ETKİNLİKLERİ
A- Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız
1- Atatürk Çanakkale’de etkisini nasıl göstermiştir?
..................................................................................................................
2- 57. Alayın küçük birliği niçin geri çekilmektedir?
..................................................................................................................
3- Atatürk geri çekilen askerlere ne demiştir?
..................................................................................................................
4- Atatürk ‘ün tarihe geçen bir başka sözleri de nedir?
..................................................................................................................

B- Aşağıdaki cümleleri metne göre DOĞRU –YANLIŞ olarak cevaplayınız.
1- ( ) Atatürk’ün geldiği bölge kendi bölgesidir.
2- ( ) Tepeye doğru gelen askerler, Avustralyalı askerlerdir.
3- ( ) Atatürk, “cephanemiz kalmadı.” diyen askerlere ‘’Süngü Tak!’ emrini

vermiştir.
4- ( ) Askerlerimizin yere yatması ile düşman da duraklamıştır.

C- Aşağıdaki test sorularını metne göre cevaplayınız.
1- Atatürk hangi birliği Conkbayırı’na ulaştırmıştır?

A) 7. Alayı B) 57. Alayı C) 9. Tümen D)17. Alay

2- Atatürk ve askerler ilk karşılaştıklarında aralarında hangi konuşma geçmiyor?
A) Geliyorlar , geliyorlar! B) kim geliyor?
C) İngilizler, İngilizler! D) Süngü tak, yere yat!

3- Aşağıdaki hangi sözleri Atatürk ,Conkbayırı’ nda söylemiştir?
A)Düşmandan kaçılmaz! B)Size taarruzu emretmiyorum!
C)Cephanemiz kalmadı! D)Biz ölünceye kadar yardımımıza gelirler!

4- Çanakkale kara savaşlarının temeli metne göre hangi olayla atılmıştır?
A) Düşmandan kaçarken B) Süngü takıp yere yatmakla
C) Saldırıyı emredince D) Yerimize başka kuvvetler gelecektir.

16

ORADAN BÖYLE GEÇİLİR

Çanakkale’de tarihin gördüğü en kanlı savaşlar bütün şiddetiyle sürmekte-
dir. Düşmanlar, Çanakkale’yi denizden geçemeyince kara savaşlarına yöneldiler.
Kendi askerlerinin yanı sıra pek çok devletten de askerler getirerek ordularını
daha da güçlendirdiler. Boğazın iki yakasına da çeşitli yerlerden askerler çıkarı-
yorlardı. Amaç Türk ordusunu yenilgiye uğratmaktı.

Çanakkale’de Anafartalar Grubu’nu mağlup edip de cepheyi sökemeyince,
yeni bir harekete giriştiler ve bu cepheyi sağdan çevirmek istediler. Düşmanın
planını bozmak için Kireçtepe’yi tutmak lazımdı. Kireçtepe, denize doğru çok dik
yamaçlı, iki kişinin bile yan yana yürüyemeyeceği kadar dar bir sırta sahipti.
Ayrıca burada insanı çıldırtacak kadar da bir su kıtlığı vardı. İngilizler bura-
yı 9 Ağustos sabahı savaş gemileri tarafından atılan bombalarla çaprazlama
ateş altında tutuyorlardı. Gemilerden atılan gülleler korkunç patlayışlarla orta-
lığı alt üst ediyor, ölüm saçıyordu. Bir insanın değil, bir kurdun bile geçmesi-
ne imkan görülmüyordu. Kireçtepe’yi tutmak emrini alan Türk subay ve askeri
tereddüt içindeydiler; fırsat kolluyorlardı. Fırsat buldukları anda Kireçtepe’ye
ulaşmayı hedefliyorlardı. Fakat düşmanın ateşi bir an bile kesilmiyordu. Musta-
fa Kemal bu hali görünce siperlere koştu, askerin arasına karıştı ve sordu:
‘’Niçin geçmiyorsunuz?” diye sordu. İçlerinden biri cevap verdi:
‘’Düşman ölüm saçıyor, geçilmez!’ Mustafa Kemal zerre kadar korku ve
tereddüt göstermeden:

17

‘’Oradan böyle geçilir!’ diyerek ileri fırladı. Mehmetçik artık durur mu? O da
kumandanının arkasından ileri atıldı. Toz, duman, alev ve ölüm kasırgasını
yaran askerler karşıya vardılar, tepeyi tuttular. Kireçtepe’nin tutulması
Çanakkale kara savaşlarının seyrini değiştiren en önemli olaylardan biridir.

Kadircan Kaflı

DEĞERLENDİRME ETKİNLİKLERİ
A- Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız.
1- Düşmanlar, niçin kara savaşlarına yönelmişler?
..................................................................................................................
2- Düşmanlar, niçin boğazın iki yakasına da asker çıkarıyorlardı?
..................................................................................................................
3- Türk ordusu ,düşmanın planını bozmak için ne yapmalıydı?
..................................................................................................................
4- Kireçtepe’ye geçmek niçin çok zor görünüyordu?
..................................................................................................................
5- Atatürk, askerimizi cesaretlendirmek için ne yapmıştır?
..................................................................................................................
B- Aşağıdaki cümleleri metne göre DOĞRU – YANLIŞ olarak işaretleyiniz.
1- ( ) Çanakkale ‘de tarihin gördüğü en uzun kanlı savaşlar sürmektedir.
2- ( ) Düşman, kendi askerleriyle ordusunu iyice güçlendirmişti.
3- ( ) Kireçtepe, denize doğru dik yamaçlı ve su kıtlığı çekilen bir yerdi.
4- ( ) Düşmanın top atışları, Kireçtepe’ye geçmeyi zorlaştırıyordu.
5- ( ) Atatürk’ün sözleri ve cesaretle ileri atılması askerleri de cesaretlendirdi.
C- Aşağıdaki olayları metne göre olay sırasına koyunuz.

( ) Kireçtepe’de su kıtlığı vardı.
( ) Düşman ölüm saçıyor geçilmez!
( ) Boğazın iki yakasına da asker çıkarıyorlardı.
( ) Kireçtepe’nin tutulması savaşın seyrini değiştirdi.
( ) Türk askerleri Kireçtepe’ye ulaşmayı hedefliyorlardı
( ) Mustafa Kemal askerlere ‘’Niçin geçmiyorsunuz!’ diye sordu.
( ) Düşmanın planın bozmak için Kireçtepe’yi tutmak gerekiyordu.
( ) Toz duman ve alev ve ölüm kasırgasın yarıp karşıya vardılar.
D- Aşağıda karışık verilen Atatürk’ün bir sözünü kurallı ve anlamlı hale getiriniz.
Biz - onu - kurduk - yükseltecek - sonsuza - olan - sizlersiniz - yaşatacak -
cumhuriyeti
  Ey yükselen yeni nesil! Gelecek sizindir.
..................................................................................................................................................................................

18

KAPTAN DURUSU’NUN HATIRALARINDA SAMSUN YOLCULUĞU

Atatürk ve on sekiz silah arkadaşını üç günlük zorlu bir yolculuk sonun-
da Samsun’a ulaştıran Bandırma Vapuru’nun kaptanı İsmail Hakkı Durusu’dur.
Atatürk, İsmail Hakkı Durusu’yu bilerek seçmiştir. Çünkü ona olan güveni son-
suzdur. Atatürk’ün Şişli’deki evinde toplanırlar. Atatürk:

- İsmail kaptan, 16 Mayıs’ta Samsun’a hareket edeceğiz. Sen bu deniz yolu-
nu iyi bilirsin, rotamızı çiz! Deyince:

- Tamam paşam, ben rotayı çizerim. Der.
İsmail kaptan, Samsun yolculuğunun rotasını çizer. Fakat Mustafa Kemal’i de
uyarmadan edemez:
- Paşam, İngilizler boğazdaki vapurları, tekneleri çok sıkı arıyorlar. Siz Kız
Kulesi taraflarında binerseniz iyi olur der.
Tam da İsmail Kaptan’ın dediği gibi olur. Bandırma Vapuru, Sirkeci’de
İngilizler tarafından sıkı kontrolden geçirilir. Daha sonra Atatürk de vapura
biner. Boğazdan çıkarken müthiş bir fırtınayla karşılaşırlar. Vapurda bulunan
bazı subay ve kişiler geri dönmek gerektiğini bile dile getirirler. Fakat
Mustafa Kemal yurdu kurtarmak için atılacak adımın daha ilk anda geciktiril-
mesini istemez. Yolculuğun devam etmesini emreder. Şiddetli fırtınaya rağmen
usta kaptan vapurun yolculuğunu sürdürmeyi başarır. Gemide bulunanların
pek çoğunu, deniz tuttuğu için birer birer kamaralara girip yatarlar. Atatürk
ise, vapurun arka tarafında bir köşeye dayanmış durmaktadır. Düşünceli ve
sakindir. Vapurun son sürati olan yedi mil hızla Karadeniz’in sert dalgaları
arasında yollarına devam ederler. Mustafa Kemal, Karadeniz’e açıldıktan sonra
vapur kaptanına:
- Düşmanların zarar vermesinden uzak olmak için sahili takip eden rotada
gidiniz, bir tehlike halinde gemiyi sahile oturtunuz emrini verir.

19

17 Mayıs gece yarısı İnebolu’ya, 18 Mayıs öğle üzeri Sinop’a ulaşırlar. Bin
bir türlü güçlükler içinde 19 Mayıs şafak vakti Samsun’a varılır. Paşa ve ya-
nındaki vatanseverler Samsun’a ayak basarlar. Kurtuluş Savaşı’nın en önemli
adımı böylece atılır.
Bandırma Vapuru’nun kaptanı İsmail Hakkı Durusu’yu da, Kurtuluş
Savaşı’nda oynadığı bu kutsal rolü için unutmuyor, şükranlarımızı bildiriyoruz.
Bundan sonra Atatürk’ü ve silah arkadaşlarını üç yıl sürecek çok zorlu bir
milli mücadele günleri beklemektedir.
Orhan Karadeniz

DEĞERLENDİRME ETKİNLİKLERİ
A- Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız.
1- Bandırma Vapuru’nun kaptanı kimdir? Atatürk niçin onu seçmiştir?
..................................................................................................................
2- İsmail Kaptan, Atatürk’ü niçin uyarır?
..................................................................................................................
3- Vapurdakiler niçin geri dönülmesini isterler?
..................................................................................................................
4- Atatürk, denizde nasıl bir yol izlenmesini emrediyor?
..................................................................................................................
B- Aşağıdaki cümleleri metne göre DOĞRU – YANLIŞ olarak işaretleyiniz.
1- ( ) Vapurda on sekiz kişi vardır . Kaptan da İsmail Hakkı Durusu’dur.
2- ( ) Yolculuğun son günü şiddetli bir fırtına çıkar.
3- ( ) Atatürk, vapurun sahile yakın bir şekilde gitmesini ister.
4- ( ) 19 Mayıs öğle üzeri Samsun’a varırlar.
C-Aşağıdaki 5N1K sorularının cevapları yazılmıştır. Bu cevapların sorularını yazınız.
1-..................................................................................................................

Atatürk’ün Şişli’deki evinde toplanırlar.
2-..................................................................................................................

19 Mayıs şafak vakti Samsun’a varırlar.
3-..................................................................................................................

Atatürk, kaptana “Düşmanın zarar vermesine karşılık kıyıya yakın rotada gidiniz.”
der.
4-..................................................................................................................

İngilizler , gemileri değil tekneleri bile arıyorlarmış.
5-..................................................................................................................

Atatürk, kaptana ‘’Bir tehlike anında gemiyi karaya oturtunuz.’ der.
6-..................................................................................................................

Bandırma Vapuru’nun kaptanı İsmail Hakkı Durusu’dur.

20

VATANIN BİR KARIŞ TOPRAĞI
Birinci İnönü ve İkinci İnönü savaşlarıyla Yunanlar yenilgilere uğratılmıştı.
Fakat Eskişehir-Kütahya savaşlarında Türk ordusu başarılı olamamıştı. Hatta
Türk ordusu geri çekilmeye bile başlamıştı. Bu olay bütün yurtta kaygı uyan-
dırmıştı. Yunanlar Türk ordusuna son bir darbe vurmayı planlamışlardı. 13
Ağustos 1921’de yeniden hücuma geçmişlerdi. Hedef Ankara’yı ele geçirmekti.
Halide Edip Adıvar’ın Atatürk’e “Eğer düşman Ankara’ya gider de bizi geride
bırakırsa ne yaparız?” diye sorması üzerine, Atatürk korkunç bir kaplan gibi
gülmüş ve “Güle güle beyler!” derim. “Arkalarından vurarak onları Anado-
lu’nun boşluğunda mahvederim.” demiştir.
Atatürk emri altındaki subaylara yine tarihe geçen şu sözleri söylemiştir.:
“Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın,
her karış toprağı, vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz.” Türk ordusu
bu savaşı kazanarak Çok büyük bir zafer elde etmiştir.

ANKARA’YI NEDEN BAŞKENT YAPTIM?
Atatürk her zaman olduğu gibi etrafındakilerle bir aradadır. O her
fırsatta her konuda başkalarının fikrini almayı severdi. Çünkü her insandan
bir şeyler öğrenileceğini bilirdi.
Sıcak bir yaz akşamı köşkün bahçesinde gezerlerken yanındakilere:
“Ankara’yı hükümet merkezi yapmakla iyi mi ettim?” diye sorar.
Herkes olumlu cevaplar verir. “Neden?” diye sorunca da, kimi öneminden, kimi
siyasetten bahseder.
Atatürk:“Şimdi dalkavukluğu bırakın” der ve devam eder. “Ankara’nın hükü-
met merkezi olmak için saydığınız özellikleri beni ikna etmeye yetmez. Ben
Ankara’yı hükümet merkezi yapmakla büsbütün başka bir hedef güttüm.
Türk’ün imkansızı imkan haline getiren gücünü dünyaya bir kere daha tekrar
etmek istedim. Bir gün gelecek şu çorak tarlalar, yeşil ağaçların çevirdiği villa-
ların arasından uzanan yeşil sahalar asfaltlarla bezenecek. Hem bunu hepimiz
göreceğiz. O kadar yakında olacak.”

21

DEĞERLENDİRME ETKİNLİKLERİ
A- Aşağıdaki cümleleri metne göre DOĞRU –YANLIŞ olarak işaretleyiniz.
1- ( ) Yunanlar iki savaşta da yenilmişlerdi.
2- ( ) Yunanların hedefi İstanbul’u ele geçirmekti.
3- ( ) Atatürk, bütün yurdun savunulmasını emretmiştir.
4- ( ) Atatürk, başkalarının fikrini almayı sevmezdi.
5- ( ) Atatürk, Ankara’yı başkent seçerken başka düşünceleri vardı.

B- Aşağıdaki test sorularını metne göre cevaplayınız. (1.Anı)
1-Türk ordusu hangi savaşta başarılı olamamıştır?
A) Birinci İnönü Savaşı B) İkinci İnönü Savaşı
C) Eskişehir Savaşı D) Eskişehir-Kütahya Savaşı

2- Atatürk , sıcak bir yaz akşamı yanındakilere ne sordu? (2. Anı)
A) Ankara’yı mı başkent yapsak?
B) Herkesten bir şey mi öğreneceğim?
C) Şu çorak tarlalar yeşerecek mi?
D) Ankara’nın başkent olması çok mu önemli?

3- Atatürk, Ankara’yı başkent seçmekle aşağıdakilerden hangisini düşünmemekte-
dir?

(2. Anı)
A) Çorak tarlalar yeşerecek
B) İmkansızı imkan haline getirmek
C) Önemli oluşundan
D) Villalara arasından yeşil sahalarla bezenecek

4- Atatürk, Halide Edip Adıvar’ın sorusuna ne cevap vermiştir? (1. Anı)
A) Düşman Ankara’ya girerse ne olacak?
B) Güle güle beyler, derim.
C) Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terkedilemez.
D) Bütün vatan savunulmalıdır.

5- Atatürk için hangisi söylenemez? (Genel)
A) Karamsardır B) İyimserdir C) Umutsuzdur D)İnançlıdır

22

BAYRAK ÇİĞNENMEZ

İzmir’in kurtuluşu ile Türk ordusu İzmir’e girmişti. Yunanlar çoktan şehri terk
etmişlerdi. Türk halkı yıllarca süren Yunan zulmünden sonra vatanın kurtul-
masından son derece mutluydular. Şehre giren Türk ordusu geçtiği her yerde
büyük sevgi gösterileri ile karşılanıyordu. Hatta pek çok Türk gördüklerinin rüya
olmasından korkuyordu. Birbirlerinin boynuna sarılıp ağlayanlar o kadar çoktu
ki! Kolay değil işgalden kurtulmak. Yunan çizmesinden kurtulmak. İşte sonunda
rüya gerçek olmuştu. Mucize gerçekleşmişti. İzmir kurtulmuş,
vatan kurtulmuştu. Her yanda sevinç her yanda mutluluk vardı.

Atatürk, yanında bulunan değerli komutanları ile İzmir’e girmişti. Konuk
olacağı eve doğru yaklaşıyordu. Halk her yanı sarmış sevinç çığlıkları atıyordu.
Atatürk tam eve girip merdivenlerin önüne geldiğinde durakladı. Çünkü merdi-
venlere serilmiş kocaman bir Yunan bayrağı vardı. Şaşırdı. Etrafına baktı.
Sertçe sordu:

- Bu nedir? Kim serdi bu bayrağı buraya?
Etrafta bulunanlar büyük bir heyecan ve gururla:
- Paşam biz serdik. Çiğneyin geçin. Çünkü Yunan komutanı da İzmir’e girin-
ce bizim bayrağımızı çiğnemişti . İntikamımızı alınız, derler.
Atatürk , büyük bir devlet adam tavrıyla , etraftakilerin kalbini kırmadan şu
anlamlı sözleri söyler:
- Yunan komutan belli ki büyük bir hata yapmış. Biz aynı hatayı yapma-
yacağız. Çünkü hiçbir milletin bayrağı çiğnenmez. Hemen kaldırın bu bayrağı,
der. Etraftakiler şaşırırlar. Fakat düşününce bunun ne kadar insani bir davra-
nış olduğunu anlarlar.

Muzaffer Kılıç

23

DEĞERLENDİRME ETKİNLİKLERİ
A- Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız.
1- Türk halkı niçin mutluydu?
..................................................................................................................
2- Pek çok Türk, niçin korkuyorlardı?
..................................................................................................................
3- Atatürk, merdivenlere geldiğinde niçin durdu?
..................................................................................................................
4- Yunan bayrağının merdivenlere serilme amacı nedir?
..................................................................................................................
5- Atatürk ‘ün Yunan bayrağını kaldırtmasının nedeni nedir?
..................................................................................................................
B- Aşağıdaki açıklamalar uygun sözcüğü seçiniz
ve sırasıyla bulmacaya yerleştiniz.
MADALYA - KOMUTAN - LİDER - MİLLİ -
BUYURMAK - BAYRAK - DEVLET - İŞGAL -
ÇAĞRI - KURTULUŞ - BAĞIMSIZ - ATASÖZÜ
1- Bağlı olmama hali.
2- Bir şeyin yapılmasını emretmek.
3- Önder. Yönetmede yetkisi olan.
4- Askeri birliğin başı.
5- Bağımsız olarak idare edilen

ülkesi ve milleti olan.
6- Bir millet için önemli olan,

rengi ve şekli olan, nesne.
7- Kurtulma durumu.
8- Atalardan kalmış kısa

anlamlı söz dizisi.
9- Davet
10- Yararlılık gösteren kişilere verilir.
11- Bir yeri ele geçirme.
12- Millete ait, milletle ilgili her şey
Şifre:

24

BU MİLLETE UŞAKLIĞI ÖĞRETEMEDİM

Cumhuriyetin ilanından sonra tüm dünyada tanınan Türkiye Cumhuriyeti’ni
yabancı devlet adamları ziyaret etmeye başladılar. Bu ziyaretlerin amaçları
arasında, yedi düvele karşı koymuş bir ulusu ve bu ulusun büyük liderini
görme, tanıma merakı yatıyordu.

Ülkemize ziyarete gelen İngiliz Kralı VIII. Edward da ziyarete gelenlerden
biriydi. Kral İstanbul’a gelmişti.

Atatürk İngiliz kralına ziyafet verecekti. Her şeyde mükemmelliği isteyen
Atatürk ziyafetin de krala layık olmasını istiyordu. Bunun için etrafındakilere:

- Bana, krala layık bir sofra hazırlayacak birini bulun, der.
İngilizler’in sofra usulünü bilen birini bulurlar. Akşama ziyafet sofrası
mükemmel bir şekilde hazırlanır. Kral, sofraya oturunca kendisine hazırlanan
bu sofradan son derce memnun olur. Bu memnuniyetini Atatürk’e söyler:
- Size teşekkür ederim. Kendimi sanki İngiltere’de sandım bir an, der.
Türk garsonlar sofraya hizmet etmektedir. Garsonlardan biri heyecanlanır.
Ayağı takılır ve düşer. Yemekler halıların üstüne dağılır. Herkes utanır. Misa-
firler bile huzursuz olur. Fakat Atatürk gayet rahat bir şekilde kralın kulağına
şunları söyler:
- Bu millete her şeyi öğrettim, fakat uşaklığı öğretemedim.

Enver Benhan Şapulyo

25

DEĞERLENDİRME ETKİNLİKLERİ
A- Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız.

1- Yabancı devlet adamları Türkiye’ye niçin gelmektedirler?
..................................................................................................................
2- İstanbul’a gelen ziyaretçi kimdir?
..................................................................................................................
3- Atatürk, akşam yemeği için nasıl birini aramaktadır?
..................................................................................................................
4- Türk garson neden düşer?
..................................................................................................................
5- Atatürk, İngiltere kralına neler söyler?
..................................................................................................................

B- Aşağıdaki cümleleri metne göre DOĞRU –YANLIŞ olarak işaretleyiniz.

1- ( ) Yabancı devlet adamları, cumhuriyetin ilanından sonra ülkemize
gelirler.
2- ( ) Atatürk, akşam yemeğinde mükemmelliği istiyordu.
3- ( ) Kral, garsonların hizmetinden son derce memnundur. Atatürk’e
teşekkür eder.
4- ( ) Garsonlar birbirine takılır ve biri düşer.
5- ( ) Atatürk,Türk milletinin uşak olamayacağını söylemek istemiştir.

C- Aşağıdaki sudokularını yapınız.

6 2 54

35 1 2

64 3

3 16 5

23 16

5 6423

26

KAHRAMAN TÜRK KADINI

Atatürk sık sık yurt gezilerine çıkardı. Yurdu gezmek onun en büyük zevk-
lerinden biriydi. Bu gezilerde halkın genel durumu hakkında kendisi bilgi sahibi
olmak isterdi. Gittiği yerlerde halkla konuşurdu. Okullara uğrardı. Atatürk’ü gitti-
ği her yerde büyük ve coşkulu bir kalabalık karşılardı. Onu görmek için insanlar
onun geçtiği yolları tıklım tıklım doldururdu.
17 Mart 1923 tarihinde Tarsus’a gelir. O büyük insanı görmek için daha
sabahtan yolları doldurmuş olan halk, onu görebilmenin coşkusu içindedir.
Atatürk yanındakilerle birlikte istasyondan şehre doğru yürümeye başlarlar. Bir-
denbire önüne bir kadın çıkar:
- Paşam Tarsus’umuza hoş geldiniz. der. Sonra da Atatürk’ün ayakları dibine
doğru eğilir. Kadın gözyaşları içindedir.
- Bastığın toprağa kurban olurum paşam! Der.
Kadınlarımıza ayrı bir değer veren Atatürk şaşırır. Bir kadının ayakları
dibinde olmasına asla razı olmayan Atatürk hemen kadını kaldırmaya çalışır.
O sırada yanındakilerden biri:
- Paşam, bu kadın Kurtuluş Savaşı’nda kahramanca çarpışmış Adile haladır.
Biz Tarsuslular ona Adile Çavuş deriz, deyince Atatürk’ün gözlerinden birkaç
damla yaş süzülür. Bu kahraman kadını ellerinden tutup kaldırmaya
çalışırken:
- Ey kahraman Türk kadını! Sen yerlerde sürünmeye değil omuzlar üstünde
yükselmeye layıksın, der.
Atatürk, herkese kadına nasıl değer verilmesi gerektiğini Adile Çavuş saye-
sinde göstermiştir. Çünkü onun için kadınına değer veren milletler yükselebilirdi.
Fakat önce kadınların layık oldukları değere ve saygıya kavuşmaları gerektiğini de
her fırsatta söylemiştir.
Ergun Tuna

27

DEĞERLENDİRME ETKİNLİKLERİ
A- Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız.
1- Atatürk yurt gezilerini niçin yapardı?
..................................................................................................................
2- Gittiği yerlerde Atatürk’ü nasıl kalabalıklar karşılardı?
..................................................................................................................
3- Atatürk’ün ayakları dibine eğilen kadın kimdir?
..................................................................................................................
4- Atatürk, Adile Çavuş’u ne diyerek kaldırmıştır?
..................................................................................................................
5- Atatürk’e göre hangi milletler kalkınabilirdi?
..................................................................................................................
B- Aşağıdaki cümleleri metne göre DOĞRU –YANLIŞ olarak işaretleyiniz.
1- ( ) Atatürk, halkın genel durumu hakkında bilgi sahibi olmak isterdi.
2- ( ) Atatürk, Tarsus’a 17 mart 1924‘te gitti.
3- ( ) İstasyonda, Adile Çavuş Atatürk’ün ayaklarına kapanır.
C- Aşağıdaki cümlelerde altı çizili kelimelerin zıt anlamlılarını bulmacaya yer-
leştirin. Numaralı harflerle şifre olan cümleyi bulunuz.
1- Dün okulda altı ders yaptık.
2- Kardeşim, boş oturmayı

seviyor.
3- Çalışkan olmak beni mutlu

ediyor.
4- Okuldan eve gelince önce

dinlenirim.
5- Özel şeyler açıklanmaz.
6- Ağır sporlar, biz

çocuklara göre değildir.
7- Uzaktaki tanıdıkları

unutmamak gerekir.
8- Bayat yiyecekleri yenmeyelim.
9 - Sertlikten hoşlanmam
10- Zor problemleri severim
11- Okulda ödül kazandım.
Şifre:

28

ÖĞRENCİ GÖZÜNDE ÖĞRETMEN

Atatürk bütün gezilerinde mutlaka okullara uğrardı. Çünkü onun için
ülkenin kalkınması eğitimle olurdu. Eğitimde de öğretmen en başta yer
alırdı. Atatürk ve yanındakiler, Çankaya’da açılan yeni bir ilkokulu ziyarete
gitti. Atatürk ve yanındakiler sınıfa girerler. Öğretmen o sırada tahta başında
ders anlatıyormuş. Cumhurbaşkanı Atatürk’ü görür görmez çocuklara ayağa
kalkmaları için işaret vermiş. Çocuklar ayağa kalkmış ve öğretmen çocuklara
‘’Oturunuz!’ işaretini vermiş. Sonra da dersine kaldığı yerden devam etmiş.
Atatürk ayakta beş on dakika dersi dinlemiş. Çıkarken de öğretmen yine aynı
şekilde çocuklara işaret ederek ayağa kalkmalarını söylemiş. Sonra da yine
‘’Oturunuz!’ işareti verir vermez de dersine kaldığı yerden devam etmiş.

Öğretmenin tavrından hiç de rahatsız olmayan bu büyük insan ,Gazi
Mustafa Kemal Atatürk sınıftan çıktıktan sonra yanındakilere:

– Öğretmeni gördünüz mü? Sınıfa bir cumhurbaşkanı geldi. Fakat o
dersine devam etti. Cumhurbaşkanına önem vermedi, dedikten sonra da:

– İlk öğretmen vatanın en hayırlı elemanı. Onlar vatan çocuklarıyla o ka-
darkaynaşmışlardır ki, adeta çocuklaşmışlardır. Onların gözünde en sevgili
öğrencilerdir. Bu öğretmen eğer dersini bırakıp saygısını göstermek için ya-
nıma gelseydi ve çıkarken beni merdivenlere kadar geçirse idi, öğrencilerinin
gözünde küçülür, belki prestijini kaybederdi. En saygılı, en büyük adam
öğretmendir. demişlerdir.

Bu olayla Atatürk, öncelikle eğitimin memleket için ne kadar önemli
olduğunu anlatmakla kalmıyordu. Ayrıca öğretmenin de eğitimin en önemli
en değerli unsuru olduğunu gösteriyordu. Her alanda olduğu gibi bu olayla
da halkına örnek olmaya devam ediyordu.

Asaf İlbay

29

DEĞERLENDİRME ETKİNLİKLERİ
A- Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız.
1- Atatürk için ülkenin kalkınması neyle olurdu?
..........................................................................................................................................................................
2- Atatürk sınıfa girince, öğretmen ne yapmış?
..........................................................................................................................................................................
3- Atatürk sınıftan çıktıktan sonra ne demiş?
..........................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................
4- Atatürk’e göre öğretmen niçin böyle yapmış?
..........................................................................................................................................................................
5- Atatürk, bu olayla neyi anlatmak istemiş?
..........................................................................................................................................................................
B- Aşağıdaki cümleleri metne göre DOĞRU – YANLIŞ olarak işaretleyiniz.
1- ( ) Atatürk, gezilerinde mutlaka her yere uğrardı.
2- ( ) Atatürk ve yanındakiler Çankaya’da yeni açılan bir okula gitmişlerdi.
3- ( ) Atatürk sınıfa girince öğretmen Atatürk’ün yanına gelmiş.
4- ( ) Atatürk, öğretmen için ‘’O, vatanın en hayırlı evladıdır.’ demiş.
5- ( ) Atatürk böyle söylemekle öğretmenin eğitimin en önemli unsuru olduğunu
göstermek istemiştir.
C- Aşağıdaki cümlelerdeki boşlukları verilen kelimelerle doldurunuz.
Cumhurbaşkanı - öğretmen - öğretmendir - vatan - eğitimle - ayağa - dersine -
örnek - o - gözünde
1- Eğitimde de …………………………… .en başta yer alırdı.
2- Atatürk’e göre ülkenin kalkınması ………………………… olurdu.
3- Atatürk’ü görür görmez……………………………. kalkmaları içim işaret vermiş.
4- ……………………………. kaldığı yerden dersine devam etmiş.
5- Snıfa bir ……………………………….. geldi. Fakat ……………. dersine devam etti der.
6- Onlar …………………… çocuklarıyla kaynaşmışlardır.
7- Benim yanıma gelseydi öğrencilerin ……………………………… küçülürdü.
8- Öğrenci gözünde en saygılı , en büyük adam ……………………………..
9- Her alanda olduğu gibi bu alanda da halkına ………………..oluyordu.

30

BABASININ TARLASI

Bir köylü Atatürk Orman Çiftliği içindeki araziyi izinsiz sürüyormuş. Köylüyü
ne kadar uyardılarsa da inadından vazgeçiremezler. Köylü tarlayı sürmeye de-
vam eder. Bu durumu Atatürk’e bildirirler. Atatürk çiftliğe gider. Adamı göste-
rirler. Atatürk yavaş yavaş ona doğru yürür. Yaklaşınca sorar:
“Burada ne yapıyorsun?” 
Köylü gülümseyerek “Tarlayı sürüyorum.” der.
“İyi ama, bu tarla senin midir?”
“Değildir.” 
“Kimindir?”
“Atatürk’ündür!” 

Köylünün bu sakin hali Atatürk’ü biraz sinirlendirir. Çünkü her ne olursa
olsun köylü izinsiz bir şekilde tarlayı sürmektedir. “İyi ama, sen başkasının
toprağını, ona sormadan ve izin alınmadan sürülüp ekilmeyeceğini bilmiyor
musun?” Köylü yine aynı sakinlikle: “Biliyorum, fakat benim bu tarlayı sürüp
ekmeye hakkım vardır!” Atatürk hayretle kaşlarını çatar ve sorar: “Bu hakkı
nereden alıyorsun?” Köylü: “Çok basit... Atatürk bizim babamız değil mi? İnsan
babasının tarlasını sürüp ekerse kabahat mi işlemiş olur?” 

Atatürk, köylünün bu davranışını takdir eden bir tavırla gülümser. Köylünün
sırtını okşayarak: “Haklısın!..” der ve uzaklaşırlar.

Niyazi Ahmet Banoğlu
31

DEĞERLENDİRME ETKİNLİKLERİ
A- Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız.

1- Metindeki köylü ne yapmaktadır?
..................................................................................................................
2- Atatürk, niçin sinirlenir?
..................................................................................................................
3- Köylü tarlayı niçin izinsiz sürmektedir?
..................................................................................................................
4- Atatürk, köylünün sözleri karşısında ne yapar?
..................................................................................................................

B- Aşağıdaki cümleleri metne göre DOĞRU – YANLIŞ olarak işaretleyiniz

1- ( ) Yetkililer, köylüyü uyarmışlar.
2- ( ) Atatürk, köylüye ‘’Bu tarla benimdir, süremezsin!’ der.
3- ( ) Köylü ‘’Bu tarlayı sürmeye hakkım var!’ der.
4- ( ) Atatürk, köylüye ‘’Bu tarlayı sürmeye hakkın yok!’ diyor.
5- ( ) Atatürk, köylünün davranışını takdir eder.

C- Aşağıdaki tablodaki kelimelerin hangi özellikte olduğunu işaretleyiniz.

KELİMELER Özel isim Tür ismi Topluluk ismi Çoğul isim Tekil isim

Antalya

Şehir
Orman
Sürü
Çocuk
Evler
Köy
Erzurum

Vatan
Caddesi

32

YÜRÜYEN KÖŞK
(ATATÜRK’ÜN DOĞA SEVGİSİ)

Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk, çevre halkına örnek olması, fidan ve
fide sağlanması amacıyla kişisel yeri olan Yalova yakınlarındaki yeri çiftlik
kurmak amacıyla düzenletir. Buradaki ulu çınar ağacının yanına da iki katlı
ahşap bir köşk yaptırır.
 

1936 yılında Yalova’ya geldiğinde “köşke dalları dokunuyor.” diye yaşlı çınar
ağacının kesileceğini öğrenir. Doğayı, dolayısıyla da ağaçları çok seven Atatürk
çınar ağacının kesilmesini istemez. Köşkün yürütülmesini ister. O güne kadar
dünyada eşi benzeri olmayan bu olay Türk mühendislerin başarısı sonucu dört
metre seksen santimetre kadar doğuya kaydırılır. Böylece yaşlı çınar ağacı kesil-
mekten kurtulur ve yaşamaya devam eder. O zamanlarda “Çevrecilik Kavramı”
diye bir kavram da yoktu. Atatürk’ün yaptığı şey ise çevreciliğe, en önemlisi de
doğa sevgisine güzel bir örnekti.

Günümüzde Yalova Belediyesi tarafından yaşlı çınar ağacının ve Yürüyen
Köşk’ün bakımı düzenli olarak yapılmaktadır. Halkımızın Atatürk’e olan sevgisi
onun bu eşine az rastlanır ‘’Yürüyen Köşk” her yıl ziyaretçi akınına uğramak-
tadır. Ortalama olarak her yıl kırk bin ziyaretçi bu Yürüyen Köşk’ü görmeye
gelmektedir. Yalova Belediyesi’nden alınan bilgiye göre de yaşlı çınar ağacının
dört yüz yaşında olduğu belirlenmiştir.

 

33

Atatürk’ümüzün bir dalının bile kesilmesini istemediği yaşlı çınar ağacı ve yanında-
ki Yürüyen Köşk’ü, Atatürk sevgisi, ağaç sevgisi ve çevrecilik adına en anlamlı olan
bu anıt ziyaretçilerini beklemektedir. Atatürk, bütün sahip olduğu her şeyi gibi
burayı da Türk halkına bağışlamıştır.
Afet İnan

DEĞERLENDİRME ETKİNLİKLERİ
A- Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız.
1- Atatürk Yalova’daki çiftliği hangi amaçla düzenletir?
..................................................................................................................
2-Yetkililer yaşlı çınar ağacını niçin kesmek istemektedir?
..................................................................................................................
3- Köşk ne kadar yürütülür?
..................................................................................................................
4- Atatürk’ün yaptığı Yürüyen Köşk olayı neye örnek gösterilebilir?
..................................................................................................................
5- Köşkün ve yaşlı çınar ağacının bakımını hangi kurum yapmaktadır?
..................................................................................................................

B- Aşağıdaki cümleleri DOĞRU –YANLIŞ olarak işaretleyiniz.
1- ( ) Atatürk, çiftliği dinlenmek amacıyla düzenletmektedir.
2- ( ) O güne kadar dünyada köşk yürütmenin eşi, benzeri çoktur.
3- ( ) O zamanlarda “çevrecilik kavramı” da yoktur.
4- ( ) Buraya her yıl dört bin ziyaretçi gelmektedir.
5- ( ) Atatürk, her şeyini bağışladığı gibi burayı da Türk halkına

bağışlamıştır.

34

SEZEN’İN ANITKABİR ZİYARETİ

Sezen, ders başlar başlamaz parmak kaldırdı. Çok heyecanlıydı:
- Öğretmenim hafta sonu biz Anıtkabir’i gezdik. Anlatabilir miyim?
- Harika olur! Gel Sezen anlat. Bakalım Anıtkabir hakkında bizlere neler
anlatacaksın?
- Öğretmenim not tutmaya çalıştım fakat hepsini yazamadım. Biraz notla-
rımdan biraz da aklımda kalanları sizlerle paylaşmak istiyorum. Başlıyorum işte:

‘’Arkadaşlar, Anıtkabir 1944 yılında yapılmaya başlanmış 1953 yılında
bitirilmiş. Anıtkabirdeki her heykel, her kule, her süsleme, merdivenler bile
bir anlam ifade ediyor. Örneğin Anıtkabir’e 26 basamaklı görkemli bir merdi-
venden çıkılıyor. Bu 26 basamak, Kurtuluş Savaşı’ndaki en önemli savaşı ifade
ediyor. 1922 yılının 26 Ağustos günü başlayan bu savaş 30 Ağustos’ta zaferle
sonuçlanmıştı .

Anıtkabir’e Aslanlı Yol’dan gidiliyor. Buraya tören yolu da deniliyor. 262
metre uzunluğundaki yolda, 24 aslan heykeli “24 Oğuz boyunu” gösteriyor
ve aslanların çift olması “birlik ve bütünlüğü”, kedi gibi yatar durumda olma-
ları ise “barışseverliği” anlatıyor. Aslanlı yolun taşları, Ata’nın huzuruna çıkan-
ların “Başının öne eğik” olması için 5 santimlik çim boşluk bırakılarak döşenmiş.
Gerçekten de yürürken bizim başımız hep öne eğikti.

Atatürk’ün büyük mermer lahdini gördüm. Lahit Adana yakınlarındaki
Osmaniye’den getirilmiş 40 ton ağırlığında kocaman kırmızı bir mermer.
Atatürk’ümüzün naaşı da lahdin hemen altında yer alan mezar odasındaymış.
Etrafında da 81’i Türkiye’nin illerinden, ikisi de Türkiye dışından gelen toprakla
dolu olan toplam 83 pirinç vazo bulunmaktadır. Atatürk’ümüz uğruna ömrünü
verdiği, o çok sevdiği vatanının toprakları arasında yatmaktadır.

35

Arkadaşlar, aslında bu anlattıklarım unuttuklarımın minnacığı bile değil.
Anlatacak o kadar çok şey var ki sormayın. En iyisi atamızın kabrini kendi
gözlerinizle görün.” “Bunlar da sizlere hediyem.” Sezen arkadaşlarına aldığı,
Anıtkabir anahtarlıklarını dağıtırken çok mutluydu.

DEĞERLENDİRME ETKİNLİKLERİ
A- Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız.
1- Sezen, niçin heyecanlıydı?
..................................................................................................................
2- Sezen, nelerden yararlanarak Anıtkabir’i anlatıyor?
..................................................................................................................
3- Anıtkabir hangi yıllar arasında yapılmış?
..................................................................................................................
4- Aslanların çift olması neyi ifade ediyormuş?
..................................................................................................................
5- Atatürk’ün mezarının etrafında neler varmış?
..................................................................................................................

B- Aşağıdaki cümleleri metne göre DOĞRU – YANLIŞ olarak işaretleyiniz.
1- ( ) Sezen, anlattıklarının tamamını yazdıklarından okudu.
2- ( ) 26 basamak 30 Ağustos zaferini ifade ediyor.
3- ( ) Aslanların yatar durumda olmaları barışseverliği anlatıyor.
4- ( ) Ata’nın huzurundan dönenlerin başının hep öne eğik olması amaç-
lanmıştı.
5- ( ) Sezen arkadaşlarına, Anıtkabir hatırası olarak anahtarlık dağıttı.

C- Aşağıdaki tabloda Atatürk’ün hayatında yeri olan kelimeler verilmiştir. Bun-
ları bularak boyayınız. Kalan harflerle de şifre olan sözcüğü bulunuz.

Ankara – Samsun - Çanakkale - Selanik - Mahalle- Şemsi - Erzurum -
Sivas - İzmir - Makbule

S YA NK A R A UR
E ÇA N A K K A L E
L DMA H A L L E R

A S İ V A S U MU Z

N S E S A MS U N U

İ Ş E MS İ V İ Y R

K O MA K B U L E U

*** İ Z Mİ R R U MM

Şifre:

36

ATATÜRK RÜYAMDA!

Okuldaki “Atatürk’ü en iyi kim anlatacak?” yarışması için günlerdir ne yapacağıma
bir türlü karar verememiştim. Kitaplar karıştırdım. İnternete baktım. Evet yazmak
kolaydı. Açardım bir sayfa oradaki bilgileri bir bir yazardım. Fakat bu ilgi çekici ve
Atatürk’e yakışır bir çalışma olmazdı. Bir gece rüyamda Atatürk’ü gördüm. Yumuşak
ve tatlı bir sesle:

- Hakancığım, senin sıkıntını anlıyorum. Ödevi, bana layık bir şekilde yapmak
istiyorsun. Aferin sana . Görev sorumluluğun ve yapacağın işteki ciddiyetin beni çok
mutlu etti. İşte benim Türk çocuklarında görmek istediğim özelliklerden bir tanesi de
budur. Şimdi sen sor ben söyleyeyim. Masallarda olduğu gibi üç soru sorma hak-
kın var. Selanik’te doğduğumu falan geçelim. Bütün çocuklar bunu zaten biliyorlar.

- Atatürk’üm, subay oluncaya kadar kaç okulda okudunuz?
- Mahalle mektebinde başlayan okul hayatım, harp akademisini bitirip subay
oluncaya kadar tam yedi okulda oldu. İkinci sorunu da sor bakalım.
- Subay olduktan sonra ilk görev yeriniz neresiydi? Sonra neler
yaptınız?
- İlk görev yerim. Suriye’nin başkenti Şam’daki 5. Ordu olmuştur. Daha sonra
1911 yılında İtalyanlar’ın Trablugarp’a saldırmaları üzerine orada İtalyanlara karşı
Derne ve Tobruk savaşını kazandım.1912 ‘de Balkan savaşı başlayınca oraya gittim.
Orada Dimeteko ve Edirne’nin alınmasında başarılı işler yaptım. En önemli başa-
rımdan biri de Çanakkale’de düşmana “Çanakkale geçilmez” sözünü söyleten
kahramanların arasında ben de vardım. Bu savaşta düşmanın her hareketini ön-
ceden tahmin edip ona göre ordumuzu yönlendirmekle savaşın kazanılmasında
büyük rol oynadım. 1916 ‘da doğu bölgemizde Rus kuvvetlerini yenip Muş ve
Bitlis’in geri alınmasını sağladım.

37

- Kurtuluş Savaşı’ndan sonra neler yaptınız? Bizlerden neler istiyorsunuz?
- Evet Hakancığım tabii ki Kurtuluş Savaşı var olma savaşımızdır. Türk
milletinin yeniden dirildiği savaş. Kurtuluş Savaşı’mızı da biliyorsunuz. Benim
sizlerden asıl istediğim savaştan sonra yaptığım yeniliklerin ve en önemlisi de
cumhuriyetimizin korunmasıdır. Eğer bunları yapıyorsanız gözlerim arkada kal-
mayacak. Tüm arkadaşlarına benden selam söyle. Hoşça kal!’ Heyecanla uyan-
dım. Odada göz gezdirdim. Yalnızdım. Fakat içimden bir ses “Sen,
Atatürk’le konuştun!” diyordu. Yazımı bu şekilde yazdım. Yazım birinci oldu.
Ödülü ise Atatürk’ün “Nutuk” kitabıydı.

DEĞERLENDİRME ETKİNLİKLERİ
A- Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız.
1- Okulda açılan yarışmanın konusu nedir?
..................................................................................................................
2- Hakan niçin internetten yararlanmak istemiyor?
..................................................................................................................
3- Rüyadaki Atatürk, Hakan’ın nesini beğendiğini söylüyor?
..................................................................................................................
4- Atatürk’ün ilk görev yeri neresiymiş?
..................................................................................................................
5- Atatürk , Türk gençliğinden ne istiyor?
..................................................................................................................
B- Aşağıdaki cümleleri metne göre DOĞRU –YANLIŞ olarak işaretleyiniz.
1- ( ) Hakan, yarışma için ne yapacağına karar vermişti.
2- ( ) Hakan rüyasında Atatürk’ü görüyor.
3- ( ) Hakan’ın ilk sorusu ilk görev yeri hakkındadır.
4- ( ) Atatürk ,Trablusgarp’ta İtalyanlar’a karşı savaşmış.
5- ( ) Atatürk, Kurtuluş Savaşı için “Türk Milletinin yeniden dirildiği

savaş.”diyor.

38

ATATÜRK VE KİTAP(1)

Atatürk her fırsatta okumayı severdi. Nereye giderse gitsin ya yanında
kitapları olur ya da gittiği yerden kitaplar getirtirdi. Herkes uykuya çekilince de
gece geç saatlere kadar okurdu.
Bir gün, bir tarih kitabına başlamıştı. Özellikle tarih kitapları olunca da
bitirmeden bırakmazdı. O gece eline aldığı kitabı da bitirememişti. Atatürk’ün
özelliklerinden biri de başladığı işi yarım bırakmayı hiç sevmemesiydi. Tam iki
gün ve gece boyunca okumayı sürdürdü. Yardımcısı:
- Biraz dinlenseniz paşam. Yorulmadınız mı? Diye sorduğunda ‘’Hayır!’ diye
cevap veriyordu.
- Okurken gözlerim yaşarıyor. Bunu önlemek için de biraz tülbent aldırıp
parça parça kestirdim. Gözlerim yaşardıkça tülbent parçalarıyla da gözlerimi
siliyorum . diyordu. Ne büyük bir okuma aşkı.
Atatürk Büyük Taarruz hazırlıkları için Akşehir’de bulunuyordu. Burada yeni
baskısı yapılmış “Çalıkuşu’ romanını okumaya başlar. O günden sonra da bu
kitabı başucundan ayırmaz. Sık sık bu kitabın sayfalarını açar okurdu. Bu kitabı
çevresindeki herkesin de okumasını isterdi.
Atatürk’ün sevdiği kitaplarından birisi de Dede Korkut kitabıdır. Bu kitabı da
yanından ayırmaz, okurdu. Kısacası Büyük önder Atatürk fırsat buldukça bir
sayfa bile olsa okurdu. Böyle olduğu için başardığı bunca büyük işlerde okudu-
ğu kitapların katkısı olduğu bir gerçektir.
Niyazi Ahmet Banoğlu

39

DEĞERLENDİRME ETKİNLİKLERİ
A- Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız.
1- Atatürk geceleri bile ne yapardı?
..................................................................................................................
2- Atatürk, en çok hangi tür kitaplara ilgi duyardı?
..................................................................................................................
3- Atatürk’ün özelliklerinden biri de nedir?
..................................................................................................................
4- Atatürk gözlerini yaşarmasını nasıl önlemeye çalışıyor?
..................................................................................................................
5- Atatürk hangi kitabı başucundan ayırmadı?
..................................................................................................................
B- Aşağıdaki cümleleri metne göre DOĞRU – YANLIŞ olarak işaretleyiniz.
1- ( ) Atatürk, bazen kitap okurdu.
2- ( ) Atatürk, elindeki tarih kitabını iki gecedir okuyordu.
3- ( ) Atatürk, tarih kitaplarını bitirmeden bırakmazdı.
4- ( ) Atatürk, “Çalıkuşu” romanını herkesin okumasını istiyordu.
5- ( ) Atatürk, fırsat buldukça bir sayfa bile olsa okumaya çalışırdı.
C- Aşağıda, metnin paragraflarındaki anlama uymayan cümleyi işaretleyiniz.
1.Paragraf
a- Atatürk her zaman kitap okumayı sevmiştir.
b- Atatürk, gittiği yere kitap götürmez oradan kitaplar getirtirdi.
2.Paragraf
a- Her gün tarih kitabı okurdu.
b- Atatürk başladığı işi yarım bırakmayı sevmezdi.
3. paragraf
a- Okurken her zaman gözleri yaşarırmış.
b- O’nda büyük bir okuma aşkı vardı.
4. Paragraf
a- Büyük Taarruz hazırlıklarını Akşehir’de takip ediyordu.
b- Çalıkuşu’nu bir gecede bitirdi.
5. Paragraf
a- Çok kitap okuması sayesinde başarılı işler yaptı.
b- Atatürk’ün yanında sadece ‘’ Çalıkuşu ‘’ romanı vardı.

40

ATATÜRK VE KİTAP(2)
Atatürk çocukluğundan başlamak üzere kitap okumayı hayatı
boyunca aralıksız sürdürdü. Eline geçen paranın her zaman büyük kısmını
kitaplara harcadı. Onun olduğu her yerde mutlaka kitaplar olurdu. Kitap-
lar üstüne konuşmalar yapardı. Masasında misafir olan şairlere şiirler
okuturdu. Fakat her türlü kitap üzerine de tartışmalar yapmayı severdi.
Atatürk öncelikle tarih kitaplarını çok okurdu. Bu nedenle de yalnız
Türk tarihi değil dünya tarihi hakkında da inanılmaz bilgilere sahipti.
Atatürk, okuduğu kitaplara bazı işaretler koyardı. Bu işaretler kendine
göreydi.
“**” : Önemli
“***” : Çok önemli
“Müh.” : Mühim
“Ç.Müh.” : Çok mühim
“D” : Dikkat
“?” : Burada belirtilen fikri ya şüpheli buluyor ya da kabul
etmiyor.
Ayrıca bazı cümlelerin altını renkli kalemlerle çizerdi. Kırmızı kalemle
çizdiği cümleleri doğru ve kuvvetli bulduğu, bu fikri kabul ettiği anlamına
gelirdi. Eğer mavi kalemle çizerse de o fikri beğenmediği anlamına gelirdi.
Atatürk ayrıca ölümünden bir buçuk yıl önce bir de geometri
kitabı yazmıştır. Eski dilde söylenen geometri kelimelerin zorluğunu görün-
ce bugün kullandığımız, daha kolay söylenen matematik terimlerini bul-
muştur. Bazıları şöyledir:
“Murahha” yerine kare, “Zaviye” yerine açı, “Mecmu” yerine toplam,
“Müsevi” yerine eşit, “Mustatih” yerine de dikdörtgen kelimelerini bulmuş-
tur.
Topluma her alanda örnek olan, ona doğru yolu göstermeye çalışan
Atatürk işte böyle bir insandı. Tüm yaşamında vatanı ve milleti için çalışan
gerçek bir önderdi.

Niyazi Ahmet Banoğlu

41

DEĞERLENDİRME ETKİNLİKLERİ
A- Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız.
1- Atatürk, hangi konuda tartışmalar yapmayı severdi?
..................................................................................................................
2- Atatürk, hangi konuda inanılmaz bilgilere sahipti?
..................................................................................................................
3- Atatürk’ün kitaplara kırmızı ve mavi kalemle koyduğu işaretler ne anlama
geliyor?
..................................................................................................................
4- Atatürk niçin geometri kitabı yazmıştır?
..................................................................................................................
5- Atatürk nasıl bir önderdi?
..................................................................................................................
B- Aşağıdaki cümleleri metne göre DOĞRU- YANLIŞ olarak işaretleyiniz.
1- ( ) Atatürk yetişkinliğinde kitap okumaya başladı.
2- ( ) Kitaplara koyduğu “***” işareti “Çok önemli” anlamına geliyordu.
3- ( ) “?” İşaretli yazılar beğendiği yazılardı.
4- ( ) Bugün geometride kullandığımız ( Terimler ) kelimeleri Atatürk

bulmuştur.
5- ( ) Atatürk, topluma doğru yolu göstermeye çalışmıştır.
C- Aşağıda bulut içinde verilen kelimenin hem zıt anlamlısını hem de eş

anlamlısını yazınız.

Yaşlı Fakir Hızlı

................ ................ ................ ................ ................ ................

Eş Anlamlı Zıt Anlamlı Eş Anlamlı Zıt Anlamlı Eş Anlamlı Zıt Anlamlı

Acemi Uzak Soru

................ ................ ................ ................ ................ ................

Eş Anlamlı Zıt Anlamlı Eş Anlamlı Zıt Anlamlı Eş Anlamlı Zıt Anlamlı

42

İSTANBUL İŞGAL ALTINDA(1)

13 Kasım 1918 günü İngiliz, Fransız gemileri İstanbul Limanı’na girdiler.
Hemen kıyıya asker çıkararak İstanbul’u işgale başladılar. İstanbul halkı için tam
beş yıl sürecek esaret yılları başlıyordu. Bu beş yılda İstanbullular her türlü
eziyeti ,her türlü hakareti yaşayacaklardı. Çünkü halkı koruyacak güç yoktu
ortada. Fakat düşmanların hesap etmedikleri bir şey vardı. Türk Milleti hep
onuruyla yaşamıştı. Özgürlüğüne düşkündü. Bu esaret onu sonsuza kadar esir
alamayacaktı.

İşte o günden sonra küçüğü, büyüğü işgale karşı bir şeyler yapmaya çalı-
şıyordu. Fakat ne yapmaya kalkışsalar İngilizler hemen haber alıyorlardı. Çün-
kü İstanbul içinde casusları cirit atıyordu. Direniş gösterenler yakalanıyorlar ve
çok alçaltıcı cezalara çarptırıyorlardı. Fakat olsun. Türk milleti için ölüm, ceza
bir hiçti. Çünkü vatan her şeyden önemliydi. Candan bile.

İşte o günlerde cesur bir Türk çocuğu sokaklardaydı. Adı Tahsin’di.
Babasının işgale karşı duyduğu öfke Küçük Tahsin’i çok etkilemişti. O da babası
gibi özellikle İngilizler’e karşı derin bir kin duyuyordu. Çocuk oluşu ve akıllıca
yaptığı saf çocuk rolü onun sokaklarda rahatça gezmesini sağlıyordu. Babası-
na İngilizler’den aşırdığı silahı gösterince babası önce korkuya kapıldı sonra da
gözyaşlarına boğuldu:
-Oğlum benim. Yiğit oğlum. Korkmadın mı? Seni öldürebilirlerdi. Ne yaptın
öyle? Nasıl yaptın? O silahı nasıl getirdin eve kadar?
- Baba hiç korkmadım. Sen diyordun ya ‘’Vatan elden gidiyor, bir şeyler
yapmalıyız.’ diye .

43

İşte ben de silah çaldım. Onunla İngilizleri yeneriz .Öyle değil mi baba?
-Oğlum, öyle bir silahla İngilizleri yenemeyiz. Fakat bu silahı evde tutamayız.
Ben onu saklarım. İlerde bu silahla inşallah bir işgalciyi öldürürüz. Ülkemizi
işgal etmek neymiş onlara gösteririz.
-Baba İngiliz askerleri yolda gördükleri erkeklere tükürüyorlar. Onlara çelme
takıyorlar. Sonra da kahkahalarla gülüyorlar. Dün gördüm bir adam karısıyla
gidiyordu adamı yakasından tutup tokatladılar, zavallı adam bir şey yapamadı.
Karısı ağladı.
-Adam doğrusunu yapmış oğlum. Karşılık verseydi kesinlikle oracıkta kurşunlar-
lardı.
-Baba esir olmak demek böyle bir şey ha!
-Evet oğlum esir olmak böyle bir şey işte. Haklı olsan bile boyun
eğmek zorundasın.

DEĞERLENDİRME ETKİNLİKLERİ
A- Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız.
1- İstanbullu için esaret yılları kaç yıl sürdü?
..................................................................................................................
2- İstanbul’u işgal eden düşman neyi hesap etmemişti?
..................................................................................................................
3- Tahsin’i etkileyen nedir?
..................................................................................................................
4- Tahsin sokaklarda nasıl rahatça gezebiliyordu?
..................................................................................................................
5- İngilizler, sokaklarda Türk erkeklerine neler yapıyorlarmış?
..................................................................................................................
B- Aşağıdaki cümleleri metne göre DOĞRU – YANLIŞ olarak işaretleyiniz.
1- ( ) Düşmanlar, her şeyi hesap etmişlerdi.
2- ( ) İstanbul’da casuslar cirit atıyorlardı.
3- ( ) Tahsin, çaldığı silahı gösterince babası çok sevindi.
4- ( ) Babası “Bir silahla İngilizleri yenemeyiz” dedi.
5- ( ) Tokat yiyen adam, İngiliz askerlerine karşılık verseydi tutuklanacaktı.

44

İSTANBUL İŞGAL ALTINDA(2)

Küçük Tahsin henüz on iki yaşındaydı. Sanki birden büyümüş gibiydi.
İşgale karşı duran yüzbinlerce İstanbullu gibi o da çabalıyordu. İlk yaptığı şey
de bir İngiliz silahı çalmaktı. Bu silahı iki İngiliz askerinin bir Türk’ü dövdükle-
ri sırada halkın da kalabalık oluşundan yararlanarak çalmıştı. O sırada yalnız
değildi. Yanında Ahmet, Ekrem ve Mustafa ‘da vardı. Hepsi de akrandı. Milli
mücadeleye onlar İstanbul’da başlamışlardı bile. Bu üç kader arkadaşına kalsa
sokağa çıkacak ve ingilizlerle çatışacaklardı. Sanıyorlardı ki bir silahla düşmanı
yenecekler.

İşgal bütün acılığıyla sürüyordu. Fakat o sıralarda kulaktan kulağa bir ha-
ber yayılmıştı. Adı Mustafa Kemal olan bir paşa Samsun’a çıkmış ve “Vatan
elbet bir gün kurtulacaktır” demiş. Bu haber duyulduğundan beri Tahsin ve
arkadaşları için heyecanlı günler daha yeni başlıyordu.

Bu arada ordumuzun tüm silahları alınmış ve depolara kilitlenmişti. İşte
yurtsever halkımız en ufak bir fırsatta bu depolara sızıyor içeriden bir kurşun
bile olsa çalıyordu. Bazen silah, bazen el bombası bazen de sandıklar dolusu
kurşunlar çalıyorlardı. Çalınan her şey cesur insanlar tarafından İstanbul
Boğazı’nın Karadeniz kıyılarına kadar at arabaları, kağnılarla samanların, eşya-
ların altında taşınıyordu. Buradan da mavnalara yükleniyor, gece boyu mavna-
lar, İnebolu’ya doğru gidiyordu. İnebolu’ya gelen silahlar da yine kağnılarla iç
kesimlere taşınıyor, yurtseverlere teslim ediliyordu.

45

Tahsin ve arkadaşları herkesten habersiz bu silah depolarından birine gece
karanlığında yaklaştılar. Planlarını önceden hazırlamışlardı. Tahsin evde an-
nesine kurabiyeler yaptırmıştı. İçine de babasının uyku haplarını ezip karıştır-
mışlardı. Tahsin kurabiyeleri bir kabın içine koydu. Ahmet’le İngiliz askerlerin
nöbet tuttuğu deponun önünden geçer gibi yaptılar. Askerler, bunları görür
görmez durdurdular. Kabın içinde ne olduğuna baktılar. Bu arada Ekrem ve
Mustafa da bir duvarın arkasına saklanmışlardı. Askerler, kurabiyeleri görünce
yemeğe başladılar. Tahsin ve Ahmet ağlar gibi yaptılar. Askerler de onları
tekmelerle kovdular. Tahsin ve Ahmet, Mustafa ve Ekrem’in yanına geldiler.
Yarım saat sonra da askerler uykuya daldılar. Çocuklar hemen ortaya çıkıp
askerlerin cebinden depo anahtarlarını alıp güçlerinin yettiği kadar silahları
alıp karanlıkta kayboldular. Tahsin eve gelince de babasına olanları anlattı.
Babası anahtarı aldı ve hemen evden çıkıp birkaç komşusunu da çağırıp depo-
ya yöneldiler. Anahtarlar varken daha çok silah alabilirlerdi. Fakat öyle olma-
dı...

DEĞERLENDİRME ETKİNLİKLERİ
• Aşağıdaki cümlelerde altı çizili olan kelimelerin zıt anlamlılarını bularak
bulmacaya yerleştiriniz. Numaralı harflerle şifre olan cümleyi bulunuz.
1-Batı cephesinde şiddetli savaşlar yapıldı.
2-Kısa cevaplar her şeyi anlatmaz.
3-Derse geç kalmamalıyız.
4-Her insan üretim yapmalı.
5-Düşmanlar yurdumuzu işgal etti.
6-Taşlar çok sert olur.
7-Türk Milleti esir yaşamaz.
8-Atatürk ‘’ Çalışmaya ihtiyacımız var .’dedi.
9-Çocuklar temiz olmalı.
10-Türk Milleti işgale ‘’ Hayır !’ dedi.
11-Türk ordusunda ağır silahlar yoktu.
12-Türk Milletinin ödülü cumhuriyet oldu.
Şifre:

46

İSTANBUL İŞGAL ALTINDA(3)

Tahsin’in babası elinde anahtarlarla ve yanında beş komşusuyla heyecan
içinde depoya giderlerken önlerine gece devriyesi yapan İngiliz askerleri çıktı.
Yanlarında mutlaka İngilizce bilen bir Türk askeri bulunuyordu. Bu Türk askeri
askerlerle halkın anlaşmasına yardım eden görevli askerlerdi. Türk askeri
bağırdı:
- Durun! Nereye gidiyorsunuz?
- Evimize gidiyoruz, dedi Tahsin’in babası.
- Beş kişi birden gece vakti nasıl oluyor bu?
- Şey gezmeye çıkmıştık.
- Bu gezme falan değil.(Bu arada bu sözlerin hepsini İngiliz askeri Türk as-
kerine söylüyor o da bu şekilde konuşuyordu.)

Askerler şüphelendi. Tahsin’in babasını ve diğerlerinin üstünü aradılar. Üst-
lerinde depo anahtarları bulundu. Depodan silah çalındığı için devriye sayısını
artırmışlardı. Bu yüzden de Tahsin‘in babası ve arkadaşları yakalanmışlardı.
Tutuklayıp komutanlarının yanına götürdüler. Günlerce sorguları yapıldı. İşken-
celerden geçtiler. Fakat anahtarları nasıl aldıklarını söylemediler. Ayrıca çalınan
silahları ne yaptıklarını da söylemediler. Oysa onlar daha silah bile çalmaya
zaman bulamadan yakalanmışlardı. Çocuklarının adlarını asla söylemediler.
Tahsin’in babası çok akıllı bir adamdı. Evdeki o bir silahı ve bu akşam gelenle-
ri eve değil yakınlarındaki yıkık bir evin içine gizlemişti. Çünkü bu günler işgal
günleriydi ve en ufak bir hata ölüm demekti.

47

Evdeki herkes babalarının gecikmesinden korkmaya başlamıştı. Gaz lambası-
nı söndürüp perdeyi yarı aralayıp dışarıyı gözlemeye başladılar. Çok geçmeden
İngiliz askeri kamyonu, evlerinin önünde durdu. Yirmiye yakın asker inip eve
daldılar. Evi hallaç pamuğu gibi darmadağın ettiler. Hiçbir şey bulamadılar.
Zavallı babaları kanlar içindeydi. Annesi, Tahsin ve iki kardeşi gözyaşları
içinde babalarına sarılmak istediler. Fakat acımasız İngilizler buna izin
vermediler. Diğer beş adamın da evleri arandı. Bir şey bulunamadı. Tahsinler
biraz umutlandılar. Hepsini de serbest kalacağını beklediler. Fakat hiç de öyle
olmadı. Çünkü depodan silahlar çalınmıştı. Deponun anahtarı Tahsin’in
babasının elindeydi. Askerler korkularından yalan söylemişler, kendilerini
uyutanların bu adamlar olduğunu söylemişlerdi. ‘’Çocuklar uyuttu.’ deseler
kendileri çok ağır ceza alacaklardı…

DEĞERLENDİRME ETKİNLİKLERİ
• Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerlere gelecek kelimeleri, metinden ya-
rarlanarak doldurunuz.
1-Tahsin’in babasının ve komşularının heyecan içinde ……………………………… giderlerken
önlerine gece ………………….………… çıktı.
2-İngilizler’in arasında, İngilizce bilen ………………….………… askeri vardı.
3-Onlarıın üstünde deponun ………………………………… buldular.
4-Onlar hem ………………………………. hem de silahlar hakkında ………………………………. vermediler.
5-Tahsin’in babası ve komşuları daha ………………………… bile çalmamışlardı.
6-İngiliz askerleri evin her yerini …………………………… …………………………… gibi attılar.
7-Annesi ve Tahsin babalarına ……………………………………. istediler.
8-Diğer komşularında ……………………………. arandı.
9- Herkes babaların …………………………. kalacağını umut ediyordu.
10-İngiliz askerleri de ………………………………. söylemişlerdi.

48

İSTANBUL İŞGAL ALTINDA(4)

O gün Tahsin ve ailesinin babalarını son görüşleri olmuştu. Çünkü bu
altı kişi işgal kuvvetlerine ve yasaklara karşı gelmekten suçlu bulunmuşlardı.
İdam edildiler. Tahsin bir anda babasız kalmıştı. Şimdi öfkesi kat be kat artmış-
tı. Artık her şeyini gerekirse canını vatanı için feda edecekti. Günlerce babası
aklından çıkmadı. Diğer dört arkadaşıyla artık işgal altında, milli mücadele için
çalışacaklardı.

Aradan iki yıl geçti. Tahsin on beş yaşında bir delikanlı oldu. İşgal
altında iki yıl geçmişti. Babasız iki yıl. Babasını öldürenlerin de hala yaşadığı iki
yıl. Arkadaşları ile o depolardan pek çok kere silah çalmaya devam ettiler.
O kadar usta olmuşlardı ki çaldıkları silahları geceleri Karadeniz kıyısına kadar
götürerek İnebolu’ya gidecek mavnalara elleriyle yüklüyorlardı. Tahsin son
günlerde izlendiğini fark etti. Arkadaşlarına da söyleyerek bir müddet suya
sabuna dokunmadan yaşamaya başladılar. Günler sonra onları izleyen kişi
sayısı üçten bire indi. O bir kişi de onları izlemeye devam etti. O bir kişiyi
atlatmak çok kolay oluyordu. Ya da onlara öyle geliyordu. Çünkü beklemedik-
leri bir şey oldu. Onu izleyen asker bir gün Tahsin’i kolundan tutup çekti.
Biraz Türkçe biliyordu:

- Sen Tahsin. Dinle beni bir dakika! Sen bana güven. Ben sana yardım
edecek!
- Ne demek istiyorsun? Ben ne yapıyorum ki?
- Tahsin senden şüpheleniyorlar. Sen isyancı bir babanın çocuğusun. Hem
depodan senin silah çaldığını düşünüyorlar. Seni yakalayacaklar.

49

- Silah mı? Ne silahı? Ben silah milah çalmadım.
- Sen güvenmiyor bana. Ama güven. Ben yardım edecek sana.
Tahsin bu konuşmayı arkadaşlarına da anlattı. Hepsi bunun bir tuzak oldu-
ğunu söyledi. Açık vermemeyi kararlaştırdılar.
16 Mart sabahı İşgal altındaki İstanbul’da çok acı olaylar yaşanıyordu.
Çünkü İstanbul halkının işgale karşı verdiği direniş hareketleri İngilizleri kızdır-
mıştı. Bu öfkeyle Şehzadebaşı Karakolunu basıp uykudaki altı Türk askerini şehit
ettiler. On beşini de yaraladılar. Bu olayı Ankara’da bulunan Mustafa Kemal’e,
Manastırlı Hamdi Bey telgrafla bildirdi. Bundan sonra Manastırlı Hamdi Bey
Kurtuluş Savaşının kahramanlarından biri olacaktı. Bu telgrafın çekildiği postane
de Tahsinlerin evine sadece elli metreydi.

DEĞERLENDİRME ETKİNLİKLERİ
• Aşağıdaki sembollerin uzantılarına bakarak üç kelimeden hangisini
ifade ettiğini bulunuz.

okul- ders- alay ödev-kara- koyu makas- sakal- barış

kalem- kayak- kazak zarar- yemin- bayan ırmak- bıçak- bıyık

sahil- nöbet- asker aile- saat- atla Okan- Şule- Duru

50


Click to View FlipBook Version