The words you are searching are inside this book. To get more targeted content, please make full-text search by clicking here.
Discover the best professional documents and content resources in AnyFlip Document Base.
Search
Published by ardayayin, 2023-08-26 02:16:18

CG-112 Sayı

CG-112 sayı

Keywords: cateringguidedergisi,Topluyemek,horeca

2


3


Fabrika:Karaağaç OSB Mahallesi 101. Cadde No:6/2 59510 Kapaklı - Tekirdağ Tlf: 0282 758 26 44 İstanbul Mağaza: 1STOÇ 11.Ada No:157-159 Bağcılar İstanbul Tlf: 0212 659 78 36 0538 645 98 24 www.kulsan.com.tr Sofralarınıza profesyonel dokunuş; Külsan Thermoset kulsanprofesyonel kulsanprofesyonel


Sarıcalı Mah. Yunus Emre Cad. Özakkaya Fırın No: 23 İç Kapı No: 1, Çarşamba/Samsun [email protected] Müşteri Hizmetleri: 444 0 751 (09:00-21:00) https://tarihiozakkayafirini.com.tr @tarihiozakkayafirini (7/24) WhatsApp Destek Hattı: +90 541 915 48 68 Türkiye'nin neresinde olursanız olun siparişleriniz karşılanmaktadır


İstoç 11.Ada No:157-159 +90 212 659 78 36 - +90 538 645 98 24 akkayamutfak www.akkayamutfak.com


BU FUAR 5174 SAYILI KANUN GEREĞİNCE TOBB (TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ) DENETİMİNDE DÜZENLENMEKTEDİR. f-istanbul.com Gıda İhracat Fuarı 10-13 Temmuz 2024 İstanbul Fuar Merkezi, Yeşilköy


15 gedikpilic.com /gedikpilic /gedik.pilic Airfryer kullanıma uyumludur. 180°C’lik Airfryer de 8-10 dk


16 www.ardayayin.net Bilimsel Kurul Yönetim Yeri - AR-DA Yayın & Pazarlama: Sağlık-1 Sokak No: 24 / 3 Sıhhıye - Ankara Tel & Faks: 0312 430 33 10 [email protected], [email protected] Editör'den İmtiyaz Sahibi - Sorumlu Müdür Dursun ARIK [email protected] Reklam Yönetmeni Zerrin ÖZCAN [email protected] Yayın Danışmanı ve Başyazar Engin GÜNER [email protected] Yönetici Ortak Rıza AKKAYA [email protected] Dijital Medya Web Master: Soykan ÖZÇELİK soykanozcelı[email protected] Translator: Yağmur Özge ARIK Toplu Yemek ve Catering Sektörü Danışma Kurulu Rouzben Gergeri - Ziba Catering Tolga Yetkinşekerci - Özgaziantep Cihangir Bayer - Resport Catering Sadık Çelik - Keyveni Yemek Yüksel Güven - AŞ-SAN Catering Kemal Saldır - Seçsan Yemek Ahmet Selimoğlu - Saray Yemek Danışma Kurulu Yüce CANOLER Feray ALPAY Timuçin ARAL Mehmet Baki ASUTAY Catering Guide Hakemli bir dergidir Yıl: 19 Sayı: 112 Ağustos 2023 Fiyatı: 50 TL ISSN 1308 - 4584 Baskı: Milimetrik Grup Matbaacılık Org. İç ve Dış Tic. Ltd. Şti Serhat Mah. 2271 Cad. No:17 Yenimahalle - Ankara Tel:0312 3953738 Temsilcilikler Antalya: Erdal ARIK - 0533 648 75 22 Temsilciler ve köşe yazarları gönüllülük esasına göre faaliyette bulunurlar Dağıtım: Yurtiçi Kargo Etkin Dağıtım Yayın Türü: Yerel Süreli Ayda bir yayınlanır. Catering Guide Dergisi basın meslek ilkelerine uyar. İmzalı yazıların sorumluluğu yazarlarına, ilanların sorumluluğu ilan verene aittir. Catering Guide de yayınlanan yazılar kaynak gösterilerek kullanılabilir. C A T E R I N G g u i d e www.cateringguidedergisi.com "Güncelle, Bilimi Birleştiren Dergi" Editör Doç.Dr. Muhammed YÜCEER Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Bilimsel Kurul / Scientific Board: Prof. Dr. Ahmet AYAR - Sakarya Üniversitesi Prof. Dr. Şebnem TAVMAN – Ege Üniversitesi Prof. Dr. Kezban CANDOĞAN – Ankara Üniversitesi Prof. Dr. Zerrin ERGİNKAYA – Çukurova Üniversitesi Prof. Dr. Ahmet Hilmi CON – Ondokuz Mayıs Üniversitesi Prof. Dr. Beraat ÖZÇELİK – İstanbul Teknik Üniversitesi Prof. Dr. Hasan VARDİN – Harran Üniversitesi Prof. Dr. Cemalettin SARIÇOBAN – Selçuk Üniversitesi Prof. Dr. Mustafa ARDIÇ – Aksaray Üniversitesi Prof. Dr. İbrahim ÇAKIR – Abant İzzet Baysal Üniversitesi Prof. Dr. Osman KOLA – Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Prof. Dr. Suzan Öztürk YILMAZ – Sakarya Üniversitesi Prof. Dr. Gülgün F. ŞENGÖR – İstanbul ÜniversitesiSu Bilimleri Fakültesi Doç. Dr. Hilal ŞAHİN NADEEM– Adnan Menderes Üniversitesi Doç. Dr. Mine ERGÜVEN – İstanbul Aydın Üniversitesi Doç. Dr. Çiğdem Uysal PALA – Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Doç. Dr. Mustafa KIRALAN– Balıkesir Üniversitesi Doç. Dr. Saadettin TURHAN – Ondokuz Mayıs Üniversitesi Doç. Dr. Gülen Yıldız TURP – Ege Üniversitesi Doç. Dr. Yalçın ÇOŞKUNER – Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Ayla ARSLANER – Bayburt Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Durmuş SERT – Necmettin Erbakan Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Özge Duygu OKUR – Bülent Ecevit Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Pınar Oğuzhan YILDIZ – Ardahan Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Sümeyra S. Tiske İNAN – Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Ahmet YAMAN – Abant İzzet Baysal Üniversitesi Merhaba, Yüksek enflasyon, öngörülemeyen kur artışları, otomatiğe bağlanmış görünen akaryakıt fiyatlarındaki artışlar, işsizlik v.s canımızdan bezdirdi. Bunların yanı sıra son 53 yılın en sıcak yaz mevsimi... Şu uzaylılar da gelse de herşey tamam olsa. Bunaldık,yorulduk, güzel şeyler görmeyi, duymayı özledik. İçinde bulunduğumuz ekonomik durum daha da kötü olacak gibi görünüyor. Ama bu ülke bizim yapacak çok işimiz var. Gidecek başka da bir yerimiz yok. İşimize gücümüze odaklanıp çalışmaya üretmeye devam edeceğiz. Herbiri alanında uzman olan yazarlarımız, bu sayıda da önemli tespitler ve uyarılar yapıyor. Dergimizin Yönetici-Ortağı Rıza Akkaya'nın bu sayıdaki konuğu Kayalar Çelik Sanayi Yönetim Kurulu Başkanı İslam Kaya oldu. Yayın Yönetmenimiz Dursun Arık iş ve işsizlik konusuna değişik bir açıdan yaklaşıyor. Baş yazarımız Engin Güner'in "Zedelenen sosyal adalet duygusu" başlıklı yazısın da sosyolajik travmalara dikkat çekiyor. Ömrünü temizlik ve hijyen arasındaki farkı anlatmaya adamış görünen Mehmet Baki Asutay bu ayki yazısında konunun başka bir yönüne dikkat çekiyor. Mutlu,sağlıklı ve bol kazançlı günler diliyoruz


Bütün Yumurta Tozu (Mix) Yumurta Akı Tozu Yumurta Sarısı Tozu 0232 436 61 72 İletişim ve destek Türkiye’nin Yumurta Tozu Lideri! Horeca Sektörüne Özel Ürünler


18 Dursun ARIK Yayın Yönetmeni [email protected] GSM:0507 179 56 02 bakınca görülecektir Ağustos -2023 Ülkemiz kavurucu enflasyonla birlikte, yüzde 9,7 ye varan işsizlik sorunuyla da boğuşuyor. Genç issizlik oranı ise yüzde 18,3 (TUİK ’in Temmuz 2023 rakamları) İşsizlik rakamları böyle iken, firmalar özellikle de sanayi kesimi eleman bulamamaktan yakınıyor. İş var, işsiz var… Fakat bir türlü buluşamıyorlar. Sanayi kesiminin ara eleman sıkıntısının temel nedeni mesleki eğitime gerekli ağırlık verilmemesidir. Ayrıca her il ve ilçede açılan Üniversite, Fakülte ve Yüksek Okular gençlerin iş hayatına atılmasını geciktirmektedir. Bunun yanı sıra üniversite mezunu gençler haklı olarak ara işlerde çalışmak istemiyorlar. (Başlangıçta, kulağa çok hoş gelen, her ile ilçeye üniversite açılması zaman içinde istihdamın önüne engel olarak çıktı) Bir diğer etken, son 20 yılda kamuda çalışmak çok cazip hale geldi. Ne iş yapıyorsun diye sorduğumuzda aldığımız cevap “KPPS’ ye hazırlanıyorum” oluyor. KPPS’ ye hazırlanmak hali hazırda en büyük iş kolu olarak karşımıza çıkıyor. Çalıştıracak eleman bulamayan sanayici ise psikolojik savunma mekanizmalarından biri olan başkasını suçlama yöntemine başvurup “İnsanlar iş beğenmiyorlar” diyor. Aynı sözü Sayın Cumhurbaşkanımız da söyledi. Öyle mi acaba… Ülkemizde 264 adet O.S.B faaliyette olup 89 adedinde ise proje çalışmaları devam etmektedir. Muğla, Karabük, Artvin ve Bingöl dışındaki illerimizde 1 ila 15 arasında değişen O.S.B ler var. Peki, iş ve işsiz neden buluşamıyor? Bunu Tekirdağ’ın Çerkezköy ve Kapaklı ilçeleri özelinde incelemeye çalışacağım. İki ilçe iç içe geçmiş durumdadır. O. S. B.ler kurulmadan önce buralar tarım arazisi idi. Genel Bilgiler(Resmi rakamlar) Çerkezköy ve Kapaklı’ nın toplam nüfusu 344.343 Bu nüfusun 177.561’i erkek 166.782’si kadındır. Çerkezköy O.S.B ’de 285, Kapaklı O.S.B ’de ise 45 firma faaliyette bulunuyor. Çerkezköy ve Kapaklı’ da 39 adet lise ve bir adet Yüksek okul bulunmaktadır. Toplamda yaklaşık 90.000 kişi bu O.SB. lerde çalışıyor. Sıra geldi iş ve işsiz neden buluşamıyor sorusuna; İki ilçe verileri tek olarak alınıp ona göre analiz edilmiştir. 0-14 yaş grubu:77850 (Resmi rakamlar) +65 yaş grubu:10512 (Resmi rakamlar) Bundan sonraki rakamlar tahminidir. Lise ve Yüksek okul öğrenci sayısı: 8.000 Ev kadını sayısı: 60.000 Kamu görevlisi+asker: 20.000 Tarım da çalışan: 10.000 Esnaf+Küçük işletmede çalışan: 80.000 Çevre il ve ilçelerde çalışan: 10.000 65 yaşından küçük çalışmayan emekli : 5.000 Uzaktan çalışan kişi: 1.000 Ara eleman olarak çalışmak istemeyen 5.000 Tablodan da anlaşılacağı gibi; bölgede yaşayannların 287.362'si sanayi üretiminin dışındadır. Mevcut çalışan sayısı:90.000 Gerekli nüfus:377.362 Aradaki fark: -33.000 kişi Görüldüğü gibi bölgenin yaklaşık 33.00 kişilik işgücü açığı var. Bu O.S. B. Ler kurulurken insan kaynağının göz ardı edilmesinin sonucudur. Çankırı, Yozgat, Bayburt, Gümüşhane v.b illerdeki işsiz insanları Tekirdağ da ki işi beğenmiyorlar diye tanımlamak yanlıştır. İki bölgede de yeni iş yerleri açmak için çalışmalar devam ediyor. Açılan her yeni fabrika “İnsanlar iş beğenmiyor” söylemini artıracaktır. Faaliyetteki firmaların işçi bulmalarını daha da zorlaştıracaktır. Firmalar pandemi sonrası değişen çalışma şekillerine ve personel beklentilerine cevap veremedikleri takdirde iş ve işçi buluşması daha da zorlaşacaktır. Çarpık sanayileşme ile yeni fabrikalar açıldıkça işsizlik problemi azalmak yerine giderek artacaktır. Fabrikalar açılırken üretim düşecektir. Türkiye’nin en büyük problemleri “İşsizlik” ve Çarpık Sanayileşme”


19


20 B A Ş Y A Z I Ağustos -2023 Engin GÜNER YEMEKDER Yönetim Kurulu Başkanı [email protected] Zedelenen sosyal adalet duygusu Ülkemizde maaş ve ücretli çalışanlar ile emekli aylığı alanların sayısı yaklaşık 40 milyon kişidir. Bu 40 milyonun % 80’ninin maaş, ücret ve emekli aylık zamlarına ve ne kadar alacaklarına doğrudan devlet karar veriyor. Maaş ve ücretli çalışanlar ile emekli aylığı alanlar ve hak sahipleri kimdir, bunların gelirlerini devlet nasıl belirliyor? Özellikle emekli aylıkları sözkonusu olduğunda,sürekli 4a, 4b ve 4c’den bahsediyoruz. Bunun ne olduğunu, nereden geldiğini biliyor muyuz? Bu kavramlar, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 4. Maddesinin a,b ve c bendlerindeki tanımlamalardan oluşmuş. 4a ile ifade edilen kesim, özel kesim ve kamu kesimi işçileridir. 4b kapsamındakiler, kendi nam ve hesabına çalışanlar (eski Bağkur) ile muhtarlardır. 4c kapsamındakiler ise (kural olarak) memurlardır. Bu kesimlerin emeklileri ile emeklilerin dul ve yetimlerinden oluşan hak sahipleri de aynı isimle anılmaktadırlar. SGK kayıtlarına göre 2023 Nisan ayı itibariyle (*)yaklaşık 25 milyon çalışan, 15 milyon emekli ile haksahibi bulunmaktadır. Çalışanlardan 3.4 milyon kişi 4c statüsünde memur, 3.1 milyon kişi 4b Bağkur statüsünde, 18,5 milyon kişi de 4a işçi statüsünde kayıtlıdır. Emekli aylığı alanlar bakımından ise 10 milyon kişi 4a, 3 milyon kişi 4b, 2.5 milyon kişi 4c emeklisi veya haksahibidir. Liberal ekonomik sistemin uygulandığı bir ülkede (sözleşmeliler de dahil) 5 milyon memur çalıştıran devlet, nasıl olur da 40 milyonun alacağı maaş, ücret ve aylıkların % 80’lik kısmını belirleyebilir? Bunu anlatmaya geçmeden önce, anayasamızın sosyal adaletin sağlanması için getirdiği normları gözden geçirmekte fayda var. Anayasamıza göre; • Her Türk vatandaşının temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanması, medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürmesi ve maddi ve manevi varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisine sahip olduğu teminat altına alınmıştır. • Sosyal hukuk devleti gereği, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlama, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırma, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlama görevi devlete verilmiştir. • Çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alma ödevi devletindir. • Devletin, sosyal ve ekonomik alanlarda, Anayasa ile belirlenen görevlerini, bu görevlerin amaçlarına uygun öncelikleri gözeterek mali kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getirmesi amir hükümdür. Anayasasında bu prensipler yazan devlet ne yaptı? • Mayıs ayında kamu işçilerine yapılan % 45’lik zamla en düşük kamu işçisinin ücreti net 15.000 TL.’ye yükseltti. • Temmuz ayından itibaren memur maaşlarına % 17,55 nispi artış ve ayrıca maktu olarak (seyyanen) net 8.077 TL. ilave edilerek, memura ödenecek olan en düşük tutar 22.017 TL. oldu. Dikkat ederseniz “maaş” demiyorum. “tutar” diyorum. Çünkü ödenen 8.077 TL. maaş değil, ek ödeme. En düşük kök memur maaşı net 13.940 TL.oldu. Emekli olmaları halinde, ek ödemenin emekli aylığına yukarı yönde herhangi bir etkisi olmayacak. • Net 8.506 TL. olan Asgari Ücret, Temmuz ayından itibaren % 34 artışla net 11.402 TL.'ye yükseltildi. Özel sektör de, bu artışları personel ücretlerine uygulamak, buradan gelen maliyetleri de satış fiyatlarına yansıtmak zorunda. • İşin en tuhaf tarafı emekliler ve haksahiplerinin aylıklarında gerçekleşti. Aslında, emeklilerin ücretlerinin artışlarındaki norm ve nisaplar, 5510 Sayılı Kanunla belirlenmiş ve otomatik olarak artması gerekiyordu. Ancak, devlet 2010, 2011, 2012, 2015 yılları ile bu yılın başı ve ortasında yaptığı gibi, 5510 Sayılı Kanun’a geçici maddeler ekleyerek, aylıklara % 25 ilave yaptığını bildirdi. Ama bu söylem sadece kağıt üzerindeydi. Niçin? Yılbaşında da yasal düzenleme yapılmış ve 7.500 TL.’nin altında kalan emekli aylıkları, Hazine tarafından yapılan ilave ödeme ile 7.500 TL.’ye yükseltilmişti. Temmuz ayına geldiğimizde, % 25’lik artışın kök maaşa yapılacağı, kök aylığı 6.000 TL.’ye kadar olanların(6 bin TL.’nin % 25’i bin beş yüz TL. olduğu için) yine 7.500 TL. almaya devam edeceği ortaya çıktı. En düşük emekli memur maaşı ise 9.876 TL. oldu. Başta Cumhurbaşkanı ve Bakanlar olmak üzere, televizyonlardan bağıra-bağıra emekliye % 25 yapıldığı söylediler. Ama bunun istisnası olduğundan hiç bahsetmediler. Bir kesim hiç zam alamazken, bazı kesimlere 6 ay için % 85 üzerinde zam verildi. Bir kesim sadece 7.500 TL.’ye talim ederken, memura yapılan zammın alt sınırı 10.158 TL.oldu. Yanlış anlaşılmasın, bir tanesi “bir ay boyunca geçinmek için” ödenen para, diğeri de verilen en az fark tutarı…. • Hani, vatandaşlar eşitlik ve sosyal adalet gereklerinden yaralanacaktı? • Hani,vatandaşın onurlu bir hayat sürdürme, maddi ve manevi varlığını geliştirme hakkı vardı? • Hani, devletimiz sosyal bir hukuk devletiydi? • Hani, devlet ekonomik engelleri kaldırma, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamak zorundaydı? • Hani, devlet çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli ücret elde etmeleri için gerekli tedbirleri alacaktı? • Hani, devlet mali kaynaklarını yeterliliği ölçüsünde yerine getirirdi? Devlet cüzdanına bakmadan,bazı kesimlere bol keseden dağıttı, diğer kesimlere ise gereğinin altında ya da hiç zam vermedi. Bu da yetmedi, cüzdandaki boşluklarek vergiler ve vergi oran artışları ile tüm vatandaşların üzerine yüklendi. Bu adalet mi? (*) Bu yazının kaleme alındığı tarihte, SGK resmi web sayfasında en son 2023 Nisan tarihli istatistik verileri bulunmaktaydı. 28.02.2023’te kabul edilen EYT düzenlemesine istinaden yapılan başvuruların tamamı henüz sonuçlandırılmamıştır.


21


22 Rıza AKKAYA ile Sektörel Sohbetler Merhaba, Bu ayki konuğumuz KAYALAR MUTFAK markasının yaratıcılarından ve KAYALAR Çelik Sanayi ve Tic. A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı İslam KAYA... Ekip arkadaşlarım YEMEKDER Başkanı Engin GÜNER ve YEMEKDER Yönetim Kurulu üyesi Rouzben GERGERİ ile birlikte İslam KAYA'yı Büyükçekmece'de bulunan üretim tesislerinde ziyaret ettik. Firma hikâyelerini ve gelecek hedeflerini konuştuk. Bu keyifli söyleşiyi sizler ile paylaşıyoruz. Ağustos -2023 Neler üretiyorsunuz, pazarlarınız ve kanallarınız nedir? Kayalar Çelik San. ve Tic. A.Ş. İstanbul, Büyükçekmece’de bulunan 12,5 dönümlük arsa üzerindeki 25 bin metrekare kapalı alana sahip modern fabrikasında, endüstriyel mutfaklar için başta setüstü ekipmanları ve pişirme cihazları, soğutucular ve mutfak yardımcı ve bulaşıkhane ekipmanları, sahra mutfakları olmak üzere 2.700 kalem ürün üretiyor. Bugün itibariyle, toplam üretiminin % 65’ini 5 kıta ve 55 ülkeye yaymış durumda… İstanbul’da bir fabrika ve 2 showroom olmak üzere, Türkiye genelinde 4 bölge müdürlüğü, 8 mağaza, 54 bayı ve 70 servis ağıyla hizmet vermeye devam ediyor. Standart ürünlerin haricinde, gerek yurtiçinden gelen kamu ihaleleri ve özel sektörden gelen endüstriyel mutfak projelerinde de, proje tasarım ve taahhüt işlerini yapmaktayız. Yaptığınız işin kapsamı, ürün sayısı, ürün ve hizmet verdiğiniz coğrafya dikkate alındığında, önemli bir bilgi birikimine sahip olmanız kaçınılmaz. Kayalar Çelik’in hikayesini sizden dinleyebilir miyiz? Memnuniyetle… Bizim hikâyemiz, bir yerde Türkiye’nin yemek pişirme kaplarının da hikâyesidir. Özellikle 60 ve 70’li yıllarda yaşayanların yakından bileceği gibi, bu tarihlerde yemekler bakırdan üretilmiş tencere ve tavalarda pişirilir, bakır sahanlarda yenilirdi. Biz aslen Trabzon Maçkalı’yız. O dönemde de, Türkiye’de bakır kap-kacak işini büyük çoğunlukla Maçkalılar yapardı. Babam Bayram KAYA, dört erkek kardeşin en büyüğüdür. 1950’li yılların başında memleketten İstanbul’a gelir ve aynı zamanda hemşehrimiz olan bakırcılar’ın yanında, Beyazıt’ta çırak olarak işe başlar. Beyazıt’ta kısa sürede işi öğrenir ve usta olur. Zonguldak Kilimli’ye giderek, bir süre burada usta olarak çalışır. Kendi işini yapmaya karar verir ve potansiyelin yüksek olacağını düşünerek Başkent Ankara’yı tercih eder. 1957 yılında kendinden sonraki kardeşi Mustafa KAYA’ yı da yanına alarak Çıkrıkçılar Yokuşu, Selman Sokak’taki Safran Han’da bakır kap-kacak üretimine başlar. Ben de, ilkokul yıllarımdan itibaren Ankara’daki fabrikada çalışırdım. 12 yaşına kadar polisaj (metal parlatma) yaptım ve bu işte ustalaşmıştım. Zaman içinde, babam diğer iki erkek kardeşini de yanına alır. Bir taraftan bakır mutfak malzemeleri üretirken, bir taraftan da açtıkları züccaciye mağazasında hem ürettikleri, hem de cam, melamin, plastik, metal mutfak eşyaları satmaya başladık. Zaman içinde Ankara’daki züccaciye mağazası sayısı üçe çıktı. Artık sadece bakır değil, melamin ve plastik işine de girdik. 1975’ten itibaren bakırın yanında, melamin ve plastik mutfak eşyaları da üretmeye başladık. 1982’de melamini bıraktık, plastik mutfak malzemeleri ile kova, çamaşır leğeni, sepeti gibi ürünler de üretmeye başladık. Zaman içinde başta Paşabahçe cam bayiliği olmak üzere, bir çok ürün çeşidinden bayiliklerimiz oluştu. Kamyon bazında mal alma- "Bizim hikâyemiz, bir yerde Türkiye’nin yemek pişirme kaplarının da hikâyesidir" İslam KAYA Engin GÜNER - İslam KAYA - Rıza AKKAYA - Erol KAYA - Rouzben GERGERİ


Ağustos -2023 ya ve Ankara’da dağıtmaya başladık. İstanbul’da mal tedarik etmek için bir irtibat bürosu açmış, bir taratan da alüminyum işine girmiştik. Etibank Seydişehir İşletmesinden Alüminyum alıp, başta askeri birlikler için olmak üzere dövme alüminyum kazanlar yapıyorduk. 1978’de İstanbul Topkapı’da (alüminyum levhayı incelten) silindirik sistemle, dönemin modern sayılabilecek bir üretim tesisini kurduk. Plastik işini amcamlara bırakarak, plastik işinden çıktık. Çocukluk yıllarımdan itibaren metal tencere - tava-kap-kacak imalatını öğrenmiştim. Ticaret Lisesi’ni bitirene kadar fırsat buldukça hem imalatta, hem de satış mağazalarında çalışıyordum. Askere gidene kadar Ankara’daki mağazalarda satış yaptım. 1984’te vatani görevim sonrası İstanbul’a geldim. Bu dönemde biri Mercan Yokuşu’nda toptan paslanmaz tencere - tava ve plastik satan, diğeri de Vezneciler’de lokantalara başta alüminyum tencere-tava olmak üzere malzeme satan iki satış mağazamız vardı. Ben Mercan Yokuşu’ndaki dükkanda satış yapmaya başladım. Bu yıllarda piyasadaki tencere - tava talebi, alüminyumdan paslanmaz çeliğe dönmeye başlamıştı. 1990’ların başından itibaren paslanmaz çelikten mutfak malzemeleri üretmeye başladık. Topkapı’daki fabrikamızdan sonra, İstanbul’daki mutfak piyasasının yoğunlaştığı Kasımpaşa’da mağaza açarak satış ve taahhüt işlerine başladık. 2003 yılında babam ve Mustafa Amcam diğer amcamlar ile işleri ayırdı. Küçük amcamlar Ankara’da kaldı. Biz ve Mustafa Amcam İstanbul’da devam ettik. 2013 yılında plastik işini Mustafa Amcam’a devredip, paslanmaz işine Babam Bayram KAYA ve ben devam ettik. Babamı 6 yıl önce kaybettik. Şu anda ben ve oğullarım Erol KAYA ve Eray KAYA ile Kayalar Mutfak’ta üretime devam etmekteyiz. Erol Yeditepe Üniversitesi Endüstriyel Tasarım Bölümü’nü bitirdi. Yeni tasarımlar ve üretimden sorumlu. Eray ABD Philadelphia’da İşletme eğitimi aldı ve şirketin mali işlerinden sorumlu. Çok etkileyici ve dolu, dolu bir hikâye… Başta da söylediğiniz gibi bir anlamda Türkiye’deki mutfak pişirme ekipmanlarındaki materyallerin de kronolojisi… Tabii ki, bugünkü ulaştığınız noktanın da, nasıl hak’edildiğinin göstergesi… İslam Bey, babanızdan aldığınız işi bugün önemli bir noktaya getirmişsiniz. Bundan sonra burada kalacak mısınız, yeni hedefleriniz var mı? Değişim ve gelişim tabii ki kaçınılmaz. Bu bir bayrak yarışı, babam ve amcalarımızdan aldığımız bayrağı, çocuklarımız da muhakkak bir sonraki nesile taşıyacaklardır. Uluslararası pazarda ve özellikle Amerika pazarında büyümek hedefimiz var. En büyük rakiplerimiz İtalya ve Çin… Amerika pazarı için lokomotif ürününüz var mı? Bu pazara yönelik ne yapıyorsunuz? Türk döneri tüm dünyada olduğu gibi Amerika’da da çok büyük rağbet görüyor. Fast-Food beslenme sistemine oldukça uygun bir ürün. O yüzden, bu pazarda lokomomotif ürün olarak otomatik döner makinası ile ilerlemek istiyoruz. Şu ana kadar Amerika Birleşik Devletleri’nde 3 ayrı gıda fuarında kendimizi ve ürünlerimizi tanıttıkf. Bayilik görüşmelerimiz devam ediyor. Bizleri misafir ettiğiniz için çok teşekkür ediyor, hayırlı ve bol kazançlar diliyoruz. 21


24 DERZ ARALARI Fayans derzleri toza, kire ve küfienmeye karşı hassastır. Bu nedenle, düzenli aralıklarla buharla hijyenik olarak temizlenmesi çok önemlidir. BANT TEMİZLEME Konveyör bandı temizleme iş sürecinizi kolaylaştırın BEbelt, bantların altına olduğu kadar üstüne de takılacak şekilde tasarlanmıştır. DÖŞEME + DERİ Buharla kimyasal içermeyen temizlik, sizi yalnızca özel temizleyicilerin maliyetinden kurtarmakla kalmaz, aynı zamanda çevredekileri, çalışanları ve misafirleri kimyasal kalıntılardan korur. PENCERE + CAM Camları temizlemek artık çok kolay. Kir ve yağ camdan ve çerçeveden iz bırakmadan ve fazla çaba harcamadan temizlenir. Kir, zemin veya pencereler yerine ayrı bir kirli su deposunda son bulur. 185 C’ de kuru buhar ile her zemin için %99,9 oranında bakterileri yok etme başarı göstermektedir. Kuru buhar, 185 C ve 10 bar basınç ile beraber güçlü vakumu sayesinde zemine nüfüs ederek, özellikle gıdanın direkt temas ettiği yüzeylerde ya da tezgahlarda en hijyenik ortamı su ve deterjan kullanmadan sağlar. • Pastahane, mutfak, hastane, gıda fabrikaları, restoran, oteller, otomotiv gibi birçok sektörde su ve deterjan gerektirmeden hijyenik temizlik. • 3lt. su ile 80 - 90 m alan herhangi bir kimyasal kullanmadan %99,9 oranında başarı ile bakterilerden temizlenir. • Ayrıca 3 lt. su ile 1 saat kesintisiz çalışma. Su bittiği zaman uyarı vererek, su eklenecek bölümü animasyon video şeklinde göstermektedir. • Su eklendiği takdirde çalışmaya ara vermeden devam edebilme özelliği Su deposu alüminyum metal yerine paslanmaz çelik kazan kullanılmıştır. Bu da kazan ömrünün daha uzun olmasını sağlar.


25 ® Akıllı düşünce - Akıllı Çözümler


26 Çocukların büyüme ve gelişme dönemlerinde, özellikle okul çağlarında düzenli ve dengeli beslenme alışkanlığı kazanmaları, ileri yaşlarda olası sağlık problemlerinden korunmalarını sağlar. Ne yazık ki, günümüz endüstriyel gıdalarında ürünlerin raf ömrünü uzatmak ya da lezzetini ve kıvamını artırmak amacıyla sıkça katkı maddeleri kullanılmaktadır. Ridada olarak, modern mühendislik ve biyoteknolojiyi bir araya getirerek, yeni nesil teknolojimizle unlu mamül çözümleri üretmekte ve sürdürülebilir sağlıklı bir yaşamı desteklemekteyiz. Firmamızın temel misyonlarından biri, toplumun beslenme bilincini küçük yaşlarda çocuklara kazandırmak ve sağlıklı yaşam alışkanlıklarını teşvik etmektir. Çocuklarda tam tahıl tüketiminin önemi 1. Enerji Kaynağı: Tahıllı ekmekler, sağlıklı karbonhidratlar içerir. Bu ekmekler çocukların enerji seviyelerini korumalarına ve günlük aktivitelerini başarıyla yerine getirmelerine yardımcı olur. 2. Sindirim Sağlığı: İçerdikleri lif sayesinde tahıllı ekmekler, çocukların sindirim sistemi sağlığını destekler. Lif, düzenli bağırsak hareketlerini sağlayarak kabızlık gibi sorunlara karşı koruyucu bir rol oynar. 3. Duygusal Dengenin Desteklenmesi: Sağlıklı beslenme, çocukların duygusal ve zihinsel sağlığını destekler. Düzenli olarak tahıllı ekmekler gibi besleyici gıdalar tüketmek, çocukların ruh hali ve davranışlarını olumlu yönde etkiler; ayrıca konsantrasyon ve öğrenme yeteneklerini artırır. 4. Obezite ve kronik hastalıkların önlenmesi: Erken yaşlarda sağlıklı beslenme alışkanlıklarının kazandırılması, çocukluk obezitesi ve tip 2 diyabet gibi kronik hastalıkların önlenmesine yardımcı olur. Tahıllı ekmekler, doyurucu ve besleyici olmaları nedeniyle çocukların aşırı yemek yeme eğilimini azaltmaya yardımcı olabilir. Ridada ne sunuyor? Geleneksel ekmekçilik yöntemleri, maya kullanımına dayanır ve ekmeğin kabarmasını sağlamak için uzun süreli fermantasyon süreci gerektirir. Ancak Ridada Teknolojisi, bu süreçte farklı bir yaklaşım benimser. Maya kullanmadan da ekmek yapımını mümkün kılan bu teknoloji ile yeni nesil unlu mamüller üretilir. Bu yaklaşım, farklı tahıl türlerinin ve besin değeri yüksek hammaddelerin ekmek haline dönüşmesine olanak tanır. Ürünlerimizde katkı maddesi, koruyucu, margarin ya da renklendirici bulunmaz ve hayvansal gıda içermez, bu sayede güvenle tüketilebilir. Sahip olduğumuz teknoloji ile çocuklarımız için hem sağlıklı hem de çeşitli lezzetleri içeren reçeteler geliştirebiliriz. Bu sayede okullar öğrencileri için menüler oluştururken aileler, çocuklarının tükettikleri yiyeceklerden emin olarak gönül rahatlığıyla hareket edebilirler. SAĞLIKLI, PRATİK, DOYURUCU Yeni Nesil Ekmek Ağustos -2023 Okulda RİDADA


27


28 Çikolata Aztekler’den günümüze ulaşan eşsiz lezzet: "Çikolata" Çikolatanın kökleri milattan önceye dayanıyor.Kakao ağacını ilk kez Olmekler yetiştirir, ardından Mayalar, hayvanlarının bu ağacın meyvelerini yediğini görüp M.S. 600 yılında, çikolatalı bir içecek yaparlar. Aztekler, kakao çekirdeklerinin öğütülüp suya karışmasıyla elde edilen “xocoatl” isimli baharatlı çikolata içeceği hazırlar. Toplum tarafından beğenilip değerli bir içecek haline gelen “xocoatl”, değerinden dolayı sadece krallar ve rütbeliler tarafından tüketilirken aynı zamanda askerlerin nişan törenleri ve düğünlerinde ikram edilen geleneksel bir içki haline gelmeye başlar. Kakao çekirdeğinden üretilen çok değerli ve acı içecek kıta keşifleri sırasında Amerika’ya gelen kâşiflere sunulur. Bu içeceği vatanlarına götüren İspanyol kaşifler şeker katarak içmeye başlar. Bugünkü çikolatanın atası 1847’de doğdu 1600’lü yılların ortalarında kahverengi çekirdeklerden üretilen içecek, Fransa’da büyük popülarite kazanır. Soylu ve zenginler arasında lezzetli, sağlıklı içecek olarak adından sıkça söz ettirmeye başlar. 1700’lü yıllarda buharlı motorlu mekanik bir öğütme aracı üretilir ve bu sayede çikolatanın erişilebilirliği artar. Girişimci bir Fransız ise ilk sıcak çikolata dükkânını Londra’da açar ve 16. yüzyıl İngilteresi’nde Çikolata Evleri yaygınlaşmaya ve bu içeceğe su yerine süt eklenmeye başlar. 1847'de ise bugünkü çikolatanın atası olan ilk çikolata, İngiliz çikolata üreticisi JS Fryand Sons tarafından şeker, çikolata likörü ve kakao yağından yapılan bir hamurdan üretilir. Çikolata hakkında ilginç gerçekler • Çikolata, tropikal kakao ağaçlarında yetişen meyvelerdeki kakao çekirdeklerinin bir ürünüdür. Kakao ağacı, bamya ve pamuk gibi üyeleri içeren Malvaceae familyasının bir parçasıdır. • Kakao ağaçları 200 yıla kadar yaşayabilir. Ancak ömürlerinin sadece 25 yılı boyunca kakao çekirdeği üretebilmektedir. • Aztekler, kakao çekirdeklerini para birimi olarak kullandı. O dönemde 30 çekirdek karşılığında 1 tavşan alınabiliyordu. • Yarım kilo çikolata yapmak için 400 kakao çekirdeği gerekir. Her kakao ağacı ise yaklaşık 2.500 çekirdek üretir. • Dünyanın en büyük çikolata tüketicisi İsviçre’dir. Tüm ülkeler arasında İsviçre, kişi başı 8,8 kilo çikolata tüketimi ile ilk sırada yer alır. • Her gün bitter çikolata yemek kalp hastalığı riskini 1/3 oranında azaltır. Çikolatanın kokusu ise gevşemeyi tetikleyen teta beyin dalgalarını artırır. • Beyaz çikolata kakao katıları veya çikolata likörü içermediğinden, tam anlamıyla çikolata değildir. Esas olarak kakao yağı içerir. Kakaolu Chocolate Chip Cookies Malzemeler 125 gram tereyağı 100 gram şeker 50 gram esmer şeker 1 yumurta 120 gram un 15 gram kakao (2 silme yemek kaşığı) 1 çay kaşığı karbonat 1 paket vanilin 150 gram Para Çikolata Üzeri için 15 adet Para Çikolata (üzeri için) Yapılışı Tereyağı, esmer şeker ve beyaz şekeri mikser ile krema gibi bir kıvam alana kadar çırpın. Karışıma yumurtayı ilave edip bir dakika daha karıştırın. Ardından un, karbonat, vanilin ve kakaoyu ilave edip 1-2 dakika daha karıştırın. Her bir para Çikolata’yı 4 eşit parçaya böldükten sonra karışıma ekleyip spatula ile güzelce karıştırın. Sonrasında buzdolabında en az 2 saat dinlendirin. Dinlenen karışımı dondurma kaşığı ile bir tepsiye dizin, derin dondurucuda yarım saat daha dinlendirin. 175 dereceye ayarladığınız fırında yağlı kağıtserdiğiniz tepsiye 5 adet koyacak şekilde 10-12 dakika pişirin. Ağustos -2023


29 Fabrika:Karaağaç OSB Mahallesi 101. Cadde No:6/2 59510 Kapaklı - Tekirdağ Tlf: 0282 758 26 44 İstanbul Mağaza: 1STOÇ 11.Ada No:157-159 Bağcılar İstanbul Tlf: 0212 659 78 36 0538 645 98 24 www.kulsan.com.tr Sofralarınıza profesyonel dokunuş; Külsan Thermoset kulsanprofesyonel kulsanprofesyonel


30 Ağustos -2023 [email protected] Soykan ÖZÇELİK Yazılım Geliştirici @ Çözbim Yazılım ChatGPT, OpenAI tarafından ilk olarak 30 Kasım 2022’de kullanıma sunulan bir yapay zeka sohbet robotudur. Farklı alanlardaki konuları sisteminde işleyebilen ChatGPT, yanıtlarını kullanıcının taleplerine göre uyarlayarak daha dinamik ve ilgi çekici konuşmalar yapılmasına olanak tanır. Türkçe de dahil olmak üzere pek çok farklı dilde çalışan bu sistem hem denetimli hem de pekiştirmeli öğrenme teknikleriyle geliştiriliyor. ChatGPT yazılımı, tutanak, gözlem ve analizi temel alan, dil teknolojisi tabanlı öğrenme harcayan bir tekniktir. Bu, kullanıcıların konuşmalarını daha iyi anlamaları için kullanabilecekleri, mesajlaşma sohbetlerinin uygun tepkiyi vermesini ve hassas konuşmalarının doğruluğunu belirleyen bir yaklaşımdır. ChatGPT teknolojisi, mevcut sohbet robotlarına göre daha güvenilir olmasının yanı sıra, daha fazla zaman yönetimine de izin veriyor. ChatGPT ne işe yarar? ChatGPT yazılımı, web sitelerinden e-ticarete kadar herhangi bir kurumda kesintisiz on-site servis sağlanmasını mümkün kılan sohbet robotlarının işlemlerini hedef almaktadır. İş ve ziyaretçiler arasındaki iletişimi kolaylaştırmak için ChatGPT avantajlı bir seçimdir . ChatGPT sistemini kullanan her şirket, müşterileri ile doğrudan iletişim kurabilir, onlara hizmetlerinden maksimum etkiyi elde edebilir ve onunlara sunulan olası hizmetler hakkında bilgi sağlayabilir. ChatGPT ayrıca, müşterilerin konuşmalarını canlı olarak izlemek için sohbet oturumları oluşturma, kaydetme ve yönetmeye de olanak tanır. Söyleşileri takip etmek için metin tabanlı dilbilgisi ve diğer özelleştirilmiş yapay zeka modelleri tarafından desteklenen doğal dil işleme teknolojileri kullanılır. ChatGPT Google’ın Yerini Alabilir mi? Chat GPT’nin veya benzeri herhangi bir sohbet robotunun Google’ın veya diğer arama motorlarının yerini tamamen alması çok olası değildir. Çünkü sohbet robotları, geliştirilme sürecinde yüklenen bilgilere dayalı olarak cevap üretirler. Google gibi arama motorları ise internetin bütününde arama yapar. Bu nedenle de ChatGPT’nin Google ile aynı ölçekte bilgi vermesi şimdilik mümkün değildir. Ayrıca arama motorları gelişmiş algoritmalar ve yüksek kapasiteli sunucuları kullanarak bilgiye erişim sunarlar. Fakat ChatGPT, kendi üretim ekibinin sağladığı sınırlamalar çerçevesinde hareket eder. ChatGPT Yazılımı Bir Servisi Nerede Kullanılabilir? ChatGPT yazılımı, kişisel çözümler için sosyal ağlar , mesajlaşma platformları , özel ticari siteler ve mobil uygulamaların tamamına uygulanabilir. Ayrıca , bankalar, elektronik ticaret şirketleri ve teknoloji firmalarının da sıkı çalışma koşullarında başarılı sonuçlar elde etmesini sağlar. Nasıl bir yapay zeka çağından bahsediyoruz? • Her bir çocuğun, büyümesinin her adımında ona yardımcı olacak bir yapay zeka öğretmeni/rehberi olacak. Bu öğretmen, sınırsız bir sabır, tutku, bilgi ve yardımseverlik ile donatılacak ve çocuğa sonsuz sevginin makine versiyonunu verebilecek. Bu sayede çocuğun potansiyelini en üst noktaya çıkarmasına yardımcı olabilecek. • Yapay zeka yetişkinler için de asistan/koç/mentor/öğretici/ danışman/terapist görevi görecek. Ve aynı çocuklara yardımcı olan yapay zeka gibi sınırsız sabır, tutku, bilgi ve yardım sunacak bizlere. • Benzer şekilde, bilim insanlarına bilimsel araştırma ve geliştirmede yardımcı olacak, liderlere insanları yönetirken daha iyi karar almalarını sağlayacak yapay zeka türleri olacak. • Yapay zeka ile yaşanan üretimdeki verimlilik, ekonomik büyümeye, yeni endüstrilerin ve iş kollarının doğmasına, bu da işçilere ödenen ücretlerin artmasına yol açacak. • Hatta ve hatta savaşların bile çok daha hızlı bir şekilde ve olabildiğince az insan kaybı ile bitmesini sağlayabilecek yapay zeka. Bunu da komutanlara ve politik liderlere, risk, hata ve can kaybını en aza indirecek stratejik ve taktisel kararlar almalarına yardım ederek yapacak. • Yapay zeka sadece zekayı artırmayacak aynı zamanda daha ‘insancıl’ olacak. İnsanların teknik yetersizliklerini kapatarak sanatsal estetik fikirlerini yaratma ve paylaşma özgürlüğü verecek. Sizinle empati kuran bir yapay zeka ile konuşmak, sıkıntılı durumların üstesinden gelebilmenize yardımcı olacak. Bunun örneklerini medikal yapay zeka sohbet robotlarında görmeye başladık bile. Yapay zeka daha ne kadar hayatımızı şekillendirecek? Teknolojinin “bir insan zekasına sahip olabilme” ihtimali gerçekten inanılmaz. Bu seviyeye çıktıktan sonra sahip olduğu iterasyon yeteneği ile (yani bize sunduğu çıktılara verdiğimiz cevapları kendi algoritmasına dahil ederek kendini geliştirme mekanizması sayesinde) bir süre sonra normal insan zekasının çok daha ötesinde bir seviyeye ulaşacağını öngörmek zor değil. ChatGPT yazılımı bitirir mi? Kesinlikle hayır. Bu tamamen sizin ihtiyaçlarınıza bağlı. ChatGPT yazılımı, kullanıcıların kendi özelleştirme seçeneği ve gereksinimlerine göre özelleştirilebilen bir sistemdir. Dolayısıyla, ne kadar iyi bir sonuç elde etmek istediğinizi ve ne kadar uzun süre sonuçları etmek istediğinizi saptamak size kalmıştır. Bazı durumlarda ChatGPT’yi kısa bir süre için kullanmanız yeterli olabilir. Bazı durumlardaysa, devamlı olarak gelişmeler sağlamak için uzun süreli bir kullanımla sonuç almanız gerekir. Sonuç olarak yapay zekanın medeniyetimizin yarattığı, elektrik ve mikroçipler ile eş değer hatta onların daha ötesinde önemli bir ‘şey’ olma ihtimali yüksek. Bizler de bu teknolojiyi zaman zaman işlerimizi hızlandırmak için kullanmaktayız ve unutmayalım ki ChatGPT hayatımıza gireli daha 1 yıl olmadı bile, dolayısı ile yıllardır deneyimlerimizi üst üste koyarak bugünlere geldik. Yapay zeka daha ne kadar hayatımızı şekillendirecek? "ChatGPT " Nedir?


31


32 Uzman Görüşü Ağustos -2023 Hava sıcaklıklarının 30 derecenin üstüne çıkmasıyla besinlerin bozulma sıklığının da arttığına dikkat çeken uzmanlar uyarıyor: Dışarıdan bakıldığında görülebilen renk ve doku kaybı ürünün bozuk olduğunun işareti. Gün içinde en az bir öğününü ev dışında tüketenlerin yaz aylarında daha da dikkatli olması gerektiğine vurgu yapan Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit, tüketilen ürünleri kontrol edilmesi gerektiğinin altını çiziyor. Besin zehirlenmelerine karşı da tüketicileri uyaran Yiğit, belirtiler görüldüğünde vakit kaybetmeden hastaneye başvurulması gerektiğini söylüyor. Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit, hava sıcaklıklarının artmasıyla besinlerin daha hızlı bozulabileceği konusunda tüketicileri uyardı. Hava sıcaklığının artması gıdaların bozulmasını hızlandırıyor Hava sıcaklıklarının 30 derecenin üstüne çıkması ile birlikte besinlerin bozulma sıklığının da arttığına dikkat çeken Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit, “Özellikle süt ve peynir gibi süt ürünleri, kıyma gibi küçük parçalı etler, maydanoz, dereotu gibi sebzeler bozulması hızlı olan yiyecekler arasında yer alır. Son zamanlarda özellikle gıda fiyatlarının artması ile kesilmiş, dilimli olarak satılan karpuz, kavun gibi meyveler de hızlı bozulabilir.” dedi. Renk ve doku kaybı ürünün bozuk olduğunun işareti Bozulmuş besinlerde çoğu zaman dışarıdan bakıldığında renk ve doku kaybı görüldüğünü belirten Yiğit, “Sütün renginin beyazdan sarıya dönüşmesi, maydanoz, semizotu gibi yeşil sebzelerin ve çilek, şeftali gibi meyvelerin renginin koyulaşması bozulma göstergesidir. Tavuğun renginin pembe veya turuncudan griye dönüşmeye başlaması, yüzey kayganlığının artması da tavuğun bozulduğunun göstergesidir. Kırmızı etin bozulduğu ise renk kaybına ek olarak yüzeyindeki yapışkanlıktan da anlaşılabilir.” şeklinde konuştu. Gıda güvenliği sertifikası bulunduran restoranlar tercih edilmeli “Gün içinde en az bir öğününüzü ev dışında tüketiyorsanız, yaz aylarında daha da dikkatli olunmalı.” uyarısını yapan Yiğit, “Mümkünse ISO 22000 gibi gıda güvenliği sertifikalarını bulunduran restoranlar tercih edilmeli. Sıcak bölgelerde yemek hizmeti sunan işletmelerin kolay bozulan yiyecekleri günlük satın almasında fayda var. Eğer böyle bir imkan yok ise soğuk depoların ısı dereceleri sıklıkla kontrol edilmeli ve besinlerin depolanması ilk giren ilk çıkar yöntemine göre olmalı.” diye konuştu. Tüketilen ürün kontrol edilmeli Tezgahta sıkma meyve suları satan işletmelerin, özellikle meyveleri serin ve gölgede muhafaza etmelerinin önemli olduğuna vurgu yapan Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit, bu meyvelerin günlük olarak satın alınması veya soğuk depolardan düşük gramajlarda çıkarılarak tezgaha konulması gerektiğini söyledi. Tüketicilerin de en azından sıkılan meyvenin rengini kontrol etmeleri gerektiğinin altını çizen Yiğit sözlerini şöyle tamamladı: “E. coli, Salmonella gibi bakteriler et, süt gibi proteinli besinlerde hızla ürerler ve besin zehirlenmesine sebep olurlar. Besin zehirlenmeleri bozulmuş besinin tüketiminden birkaç saat veya birkaç gün sonra ortaya çıkabilir. Besin zehirlenmelerinde sıklıkla mide bulantısı, karın ağrısı, ishal gibi semptomlara rastlanır. Özellikle farklı tür bir balık tüketildiyse ve vücutta kısmi felç belirtileri, elde uyuşma, geçici hafıza kayıpları var ise mutlaka vakit kaybetmeden sağlık kuruluşlarına başvurulmalı. Besin zehirlenmelerinde vücudun kaybettiği sıvıyı yerine koymak ve düşük yağlı beslenmek önemli. Bağırsakları destekleyen probiyotik takviyeleri de bu dönemlerde vücuda destek olur Tüketilen yiyecekler kontrol edilmeli En az bir öğününüzü dışarıda yiyorsanız dikkat!


33


34 Bilimsel Tavukçuluk Derneği (WPSA Türkiye Şubesi) Yönetim Kurulu Üyesi - [email protected] Yüce CANOLER Ziraat Yüksek Mühendisi Ağustos -2023 Her yıl en az iki defa kanatlı sektörünün ihracat durumunu inceleyip elde ettiğim bilgileri sizlerle paylaşıyorum. 2023 yılının ilk 6 aylık ihracat durumunu gösteren Ege İhracatçılar Birliği ve Besd-Bir kaynaklı “Kanatlı eti ve yumurta ihracatı” bilgilerini ve üzerinde yaptığım değerlendirmeleri bu defa iki bölüm halinde bilgilerinize sunacağım. Yumurta ihracatı ile ilgili bilgi ve değerlendirmelerimi dergimizin gelecek sayısında bulacaksınız. Kanatlı Eti İhracatı 2020-2023 dönemi ilk altı ayındaki “Kanatlı eti ve sakatatı” (piliç ve tavuk eti +hindi eti + tavukayağı + ileri işlenmiş ürünler + diğer kanatlılar) ihracat sonuçlarını “İhracat miktarları” başlıklı Tablo 1. de, arkasından Tablo 2. de “İhracat değerleri” konusundaki verileri ve değerlendirmelerimi bulacaksınız. Tablo 1.de yer alan kanatlı eti ihracat MİKTARI grafiği ve veri tablosunu incelediğimde; o “Piliç ve tavuk eti” kalemi toplam ihracat miktarımızın yaklaşık %75 lik kısmını teşkil etmektedir. Piliç-tavuk eti ve sakatatı ihracat miktarı 2023 yılının ilk altı ayında geçen yılın aynı dönemine kıyasla %-33 oranında düşmüştür. Tavukayağındaki düşüş %-30 olmuştur. o Toplam ihracat miktarını değerlendirdiğimizde, 2023 yılı ilk yarısında 2022 yılına kıyasla %-31 oranında düşme yaşanmıştır. Tablo 2.de yer alan kanatlı eti ihracat DEĞERİ grafiği ve veri tablosunda ise durum şöyledir; • Kanatlı eti ve sakatatı ihracat değeri toplamı 2023 yılının ilk 6 ayında 2022 yılına kıyasla %-32 düşmüştür. • Piliç ve tavuk eti ihracat değerindeki düşüş %-35, tavuk ayağında ise %-28 oranında azalma gerçekleşmiştir. Tablo 3.hindi eti ihracat MİKTARINI göstermektedir. • Hindi eti ihracat miktarı 2023 yılının ilk 6 ayında 2022 yılının aynı dönemine kıyasla %-20,4 oranında azalmıştır. • Aylar itibariyle değerlendirdiğimizde 2023 yılı ilk İhracatın tadı kaçtı -1


35 yarısında 2022 yılına kıyasla, Mayıs’ta %61 oranında ihracat miktarı artmış, buna karşılık, Ocak’ta %-45, Şubat’ta %-9, Mart’ta %-25, Nisan’da %-34, Haziran %-12 oranında ihracat değeri düşmüştür. Tablo 4. Hindi eti ihracat DEĞERİ bilgilerini değerlendirdiğimizde aşağıdaki sonuçlar ortaya çıkmaktadır. • Hindi eti ihracat değeri 2023 yılının ilk 6 ayında bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla %-12 oranında azalmıştır. • Aylar itibariyle değerlendirdiğimizde 2023 yılı ilk yarısında 2022 yılına kıyasla, Mayıs ve Haziran aylarında sırasıyla %64 ve %19 oranında ihracat değeri artmış, buna karşılık, Ocak’ta %-25, Şubat’ta %-20, Mart’ta %-31, Nisan’da %-27 oranında ihracat değeri düşmüştür. Tavuk Ayağı ve İleri İşlenmiş Kanatlı Eti Ürünleri Tablolu grafiklerde görünmeyen ihracat kalemlerinden; • “Tavuk ayağı” 2023 yılı ihracat miktarımızda da bir önceki yılın ilk 6 ayına kıyasla %-30, ihracat değerinde ise %-28 oranında düşüş yaşanmıştır. • “İleri işlenmiş kanatlı etleri” aynı süreçte ihracat miktarı %-21, değeri %-15 düşüş göstermiştir. 2023 ilk yarı sonuçlarına bakarak yılın ikinci yarısında da ihracatın bir önceki yıldan düşük düzeyde sonuçlanacağını tahmin etmek mümkündür. Neden böyle düşündüğümü açıklamam gerekirse; ◆ 2023 ilk yarısında ortaya çıkan Kuş gribi vakaları nedeniyle bazı ülkelerin Türkiye’den kanatlı hayvan ürünleri ithalatını durdurmuş olması ihracatımızın düşmesinde önemli rol oynamıştır. Buna rağmen Irak’ın ülkemizin Kuş gribi görülmeyen bölgelerinde üretilen kanatlı hayvan ürünlerini ithal etmeye devam etmesi bu olumsuzluğun etkisi azaltmıştır. Uluslararası karantina kurallarının kaldırılmasına kadar Kuş gribi ihracatımızı olumsuz etkilemeye devam edecektir. ◆ Kanatlı hayvan ürünleri üretiminde kullanılan girdilerin yarıdan fazlası (damızlık, yem hammaddesi, aşı, ilaç, vitamin, mineral vb.) yurtdışından, yani ithalatla temin edilmektedir. Döviz kurlarında üst üste yaşanan olumsuz gelişmeler, Türk Lirasının sürekli değer kaybetmesi ithalata bağlı üretim girdilerinin maliyetini tahminlerin ötesinde artırmıştır. Dünya kanatlı eti pazarındaki fiyatlarla ülkemiz maliyetleri arasındaki makas iyice açılmış, karlılık çizgisinin altına inmiş ve yüksek maliyetli kanatlı ürünleri uluslararası rekabette zayıf düşmüştür. Tüm bu olumsuzluklara rağmen mevcut pazarımızı kaybetmemek için zararına dahi olsa bir ölçüde ihracatın devam etmesinin zorunlu olduğu kanaatindeyim. Mevcut durumda ihracatın düşmesine paralel olarak üretim miktarında da düşme olmasını beklemek hiç de yanlış olmayacaktır. Ağustos -2023 Fersan deyince akla sadece sirke gelmeyecek Fersan Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Gürhan Güven, inovatif ürünlerde büyüme oranlarının %30 olduğuna değinerek, artık Fersan deyince akla sadece yalnızca sirkenin gelmeyeceğini, soya sosu, pirinç sirkesi, panko, Uzakdoğu sosları, fonksiyonel takviye edici çiğnenebilir jelibonlar ve tabletlerin yolda olduğunu belirtti. Sirkenin kullanım alanlarını farklılaştırmak için çalışmalarını sürdürdüklerini belirten Fersan Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Gürhan Güven, “En büyük alanımız inovasyon. Fersan denilince akla ilk sirke geliyor. Artık bu durum yavaş yavaş değişiyor. İçilebilir sirkelerimizi gazlı içecek olarak pazara sunduk. İçerisinde renklendirici, jelatin ve koruyucu olmayan takviye edici gıda olarak çiğnenebilir jelibonlarımızı piyasaya süreceğiz. Çocuklara da verebileceğiniz inovatif katkısız, sağlıklı ürünler üretiyoruz. Öte yandan dünyaca ünlü Uzakdoğu sosları AIKO markasını Türkiye’ye taşıdık. Çok yakında raflarda yeni alacak olan sosların tatlı, acı biber sos, soya sosu gibi birçok çeşidi olacak. Pirinç sirkesi de inovatif ürünlerimizden bir tanesi ve çok yakında piyasada olacak.” dedi. İnovatif ürünlerde büyüme oranımız % 30 İnovatif, koruyucusuz, probiyotik, vitaminli ürünler üzerine çalıştıklarının altını çizen Güven, “geçtiğimiz aylarda Dünyanın en büyük çay üreticilerinden Alman çay markası Teekanne ile iş birliği yaptık. Teekanne ile yapmış olduğumuz lisans anlaşması ile ürünleri Türkiye’de üretip Kuzey Afrika, Orta Doğu, Türki cumhuriyetler gibi bölgelere satışını gerçekleştireceğiz. Fersan olarak inovatif ürünlerle büyüme oranımız yüzde 30 olarak gerçekleşti. Büyümek istiyorsanız her gün aynı şeyi yaparak büyüme şansınız yok, mutlaka inovasyona yer vermeniz gerekiyor.” şeklinde sözlerini tamamladı.


36 İklim değişikliği, tarım alanlarının azalması ve aşırı tüketim gibi sebeplere bağlı olarak küresel çapta gıda krizinin derinleşmesi üretici ve tüketicileri farklı çözümler üretmeye; otoriteleri ise mevcut gıda politikalarında yeni çözüm yolları aramaya itiyor. Yüksek besin değeri, uzun raf ömrü, kolay taşınabilirlik ve ulaşılabilirlik özellikleriyle dondurulmuş ürünler, gıda krizine karşı potansiyel bir çözüm olarak karşımıza çıkıyor. Potansiyel bir çözüm sunuyor Gıda krizi; son dönemlerde küresel ölçekte yaşanan iklim değişikliği, tarım alanlarının azalması, nüfusun hızlı artışı, kaynakların giderek azalması ve aşırı tüketim gibi çeşitli sebeplere bağlı olarak öne çıkan ciddi bir sorundur. Sürdürülebilir tarım politikalarının yaygınlaşmaması durumunda yakın gelecekte şiddetini giderek artıracak olan gıda krizine karşı dondurulmuş gıdalar potansiyel bir çözüm sunuyor. Dondurulmuş gıdaların uzun raf ömrü, yüksek besin değeri, kolay taşınabilir ve erişilebilir olması bu noktada kritik önem taşıyor. Tedarik ihtiyaçlarına zaman kazandıracak Dondurulmuş gıdalara yönelik en büyük önyargılardan biri de besin değerlerinin dondurma işlemi sırasında düşmesi ve taze alternatiflerinden daha az besleyici olduğunun düşünülmesidir. Ancak IQF teknolojisi ile dondurulan gıdaların besin değeri korunmaktadır. Dondurulmuş gıdaların uzun süre besin değerini ve lezzetini koruması, gıda krizine bağlı olarak kıtlık tehlikesi ile karşı karşıya kalacak ülkelerin tedarik ihtiyaçlarının giderilmesi için de zaman kazandıracak. Uzun raf ömrü ve düşük israf Dondurulmuş ürünler, taze ürünlerden çok daha uzun bir raf ömrüne sahip olduğu için hem de kullanıma hazır (yıkanmış, ayıklanmış, doğranmış) olduğu için daha az israfa neden oluyor. Bu özellikleri sayesinde, dondurulmuş gıdaların gıda krizi üzerinde olumlu bir etkisinin olacağı öngörülüyor. İsrafın azalması, gıda tedarik zincirinin daha verimli çalışmasına olanak sağlayacak. Öte yandan dondurulmuş ürünler; kıt kaynakların efektif bir biçimde kullanılmasının önünü açacak. Kolay erişilebilir olması avantaj yaratıyor Tüketiciler dondurulmuş gıdalara dönem fark etmeksizin istedikleri her yerden rahatlıkla ulaşabiliyor. Dondurulmuş gıdaların bu özellikleri sayesinde, tüketiciler çeşitli meyve ve sebzeleri yıl boyunca tüketme imkânına sahip oluyor. Bu durum, gıda çeşitliliğini artırıyor ve gıda krizine çözüm sunuyor. Çevresel etkiler Gıda ürünlerinin çevresel etkileri de göz önünde bulundurulmalıdır. Gıda israfının azalması ve daha düşük taşıma maliyetleri, üretimde karbon ayak izinin azalmasına zemin hazırlayacaktır. Aynı zamanda dondurulmuş ürünlerin kullanıma hazır bir şekilde yıkanmış, ayıklanmış ve doğranmış olması özellikle su tüketimi konusunda büyük tasarruf sağlamaktadır. Sürdürülebilir üretim ve tüketim yöntemlerinin benimsenmesi ile birlikte dondurulmuş gıda ürünleri çevresel açıdan da olumlu sonuçlar doğuracaktır. d o n u k g ı d a Dondurulmuş gıdalar, gıda krizine çare olacak mı? Ağustos -2023


37 HAVA ISLAHI OZON EKİPMAN SU HİJYENİ ISLAHI www.pcselektronik.com.tr 0216 489 17 20


38 [email protected] Mehmet Baki ASUTAY Hijyen Grup Gıda Hijyeni Koordinatörü Ağustos -2023 Temiz mi? hijyenik mi olsun? Bu yaz hava sıcaklıkları arttı. Serinlemek için imkânı olanlar yazlıklarına veya yaylalara çıktılar. Şehirlerde yaşayan insanlar ise yeni yapılan millet bahçelerine, yeşilliklere, orman ve su havzalarına, havuzlara akın ettiler. Bir hafta sonu ailenizle beraber piknik yapmak, serinlemek için ormanlık bir alanda restorana gittiniz. Ancak öyle kalabalık ki yer bulmak mümkün değil. Mecburen bekleyip boşalacak bir masa gözlediniz. Sizden önce kalkanlar masada artık yiyecekler, silinmiş peçeteler ve kirlilikler bıraktılar. Siz masaya yerleşmeden ilgili şef garson çalıştırdığı gence “oğlum hemen şu masayı temizle” komutuyla genç elindeki bezi evirip çevirerek masayı toparlayıp, boşları alel acele toplayıp hemen sildi ve” buyurun efendim, temizledim” diyerek size kibarca oturmanız için sandalyenizi çekti. Sizde aileniz ve çocuklarınızla boş bir yer bulmanın sevinciyle hemen oturdunuz ve siparişlerinizi vermeye başladınız. Sanırım bu iş bu şekilde akşama kadar sürdü. Günün sonunda masaya oturanlar ise bence günün en şansız olanları. Zira gün içerisinde aynı masaya belki 3-5 aile daha oturdu ve bir güzel yemeklerini yediler. Bu güzel günün sonunda akşam evinize vardığınızda aile bireylerinden özellikle çocuklarda, ateş, mide bulantısı hatta kusma vakalarıyla gece yarısı hastanelere koşanlarınız oldu. Kır lokantası ve benzeri yerlerde Temizlik ile Hijyenin arasındaki farkı bilmeyen işletmeciler sadece bir bez parçasıyla masayı silmenin yeterli olacağını düşünüyorlar. Hatta şubeleri olan büyük işletmeler bile bazen bu yanılgıyı yaşıyorlar. Sahilde oturmaya gittiğimiz bir mekânda bizden önceki masada kirliliklerini temizledikten sonra elinde sprey şişe ile masaya püskürterek işlem yapan gence “bravo hangi dezenfektanı kullanıyorsunuz” diye sorduğumda bana cam sil şişesini gösterdi. Yani yediğimiz kirlilikler, bakteri ve virüslerin yanında hediye olarak bir de kimyasal yiyoruz. Kibarca kendisini ikaz ettiğimde “merak etmeyin biz bu işin eğitimini aldık, bunun içindeki alkol uçup gidiyor” diyerek gülümseyerek hızla diğer masaları da kimyasal atıkla temizlerken kirletmenin yolunu tuttu (Doğru cam sil ve benzeri ürün içerisindeki alkol uçup gidiyor ama içindeki diğer yüzey aktif maddeler durulamazsanız kimyasal kalıntı olarak kalıyor). Maalesef verilen eğitimlerde genç kuşaklara Temizliğin sadece görülebilen toz ve kirlerin uzaklaştırılması işi olduğunu öğretemedik. Oysa gözle görülmeyen kirlerin yani mikroorganizmaların ne kadar önemli olduğunu ve bu iş için muhakkak bir Dezenfektan/Biyosidal ürün kullanılması gerektiğini ve esas olan sağlımıza zarar verecek mikroorganizmalardan kurtulmak, ortamı onlardan arındırmak işinin Hijyen olduğunu anlatamadık. Temizliğin hijyenik ilk adımı olduğunu ve Temiz olan bir yüzeyin HİJYENİK olmadığını öğretemedik. Fransızca bir sözcük olan hijyen en kısa tanımıyla sağlık bilgisi demek. Canlıları, sağlığa zarar vermesi muhtemel olan durum ya da ortamlardan koruma maksatlı alınmış tüm temizlik önlemleri hijyen olarak adlandırılıyor. Hijyenin olmadığı tüm ortamlar insan sağlığını tehdit edecek özellikler taşıyor. Sağlığa zarar verecek ortamlardan korunmak için yapılacak uygulamalar ve alınan temizlik önlemlerinin tümü hijyen olarak tanımlanır. Temizlik, Hijyenin ilk adımıdır ama Hijyeni kapsamaz. Yani kısaca Temiz olan her yer, her şey HİJYEN DEĞİLDİR. Temizlik ve Hijyen aynı şey değildir. Evinizde bu işi abartmanıza gerek yok, zira aile bireyleri içinde hasta olan biri varsa muhakkak önlem alınır ve ona göre davranılır ancak toplum içinde kimin hasta, kimin mikrop taşıdığını bilemezsiniz ve muhakkak bulunduğunuz ortamının hijyenini sağlamak o işletmenin görevidir. Sizden önce oturduğunuz o masaya herhangi hastalık taşıyan biri oturmuş olabilir Gıda işletmelerinde hijyenden sorumlu bir personel bulunurken bir kır lokantasında veya benzeri bir işletmenin inisiyatifine bırakıp sağlığınızı riski atabiliyorsunuz. Bir de işin arka yüzü var, yani mutfak. Kana, tere batmış birkaç personel gelen kalabalık müşteriye ürün yetiştirebilmek için canla başla çalışıyor ama Hijyen ve Sanitasyon hak getire. Sanitasyon mu? oda nedir, yenilen bir şey mi acaba? Nedense bu kelimeyi pek sevemedik ve alışamadık. Evvel Allah bize bir şey olmaz! Çok merak edenler “SANİTASYON SIFIR” adlı yazımı bir zahmet okuyuversinler. (www.cateringguide dergisi MART-NİSAN 2022) İçtiğiniz akşam çayının bardağı veya fincanı elde yıkanıyorsa vay halinize, sadece çeşme suyunun altında bardağı şöyle bir çalkalayıp sonra servise konduğunda sizi hangi hastalıklar bekliyor bilin bakalım. Çoğu işletmelerde otomatik bardak yıkama makinesi olmasına rağmen elde yıkama daha pratik geliyor galiba. Tabak, çanak, çatal, kaşık içinde aynı. Parayı veren, müşteri sizsiniz. Onun için Temiz olanı değil HİJYEN olanı tercih edin. Yemek için gittiğiniz yerlerde kir, mikroorganizma ve kimyasal atık yemeyin. Sağlığınızı ve çocuklarımızı koruyun. Gıda işletmesi sayılan bu tür yerlerin HİJYEN SERTİFİKASI veya DENETLEME sertifikası var mı, yok mu kontrol edin.


39 Alfa Proje Endüstriyel Soğutma Sistemleri İstanbul, Türkiye www.alfaproje.net +90 542 667 89 01 @alfaprojeas [email protected] Palladium Tower 2/41 K:10 Ataşehir/İstanbul Süt ve Süt Ürünleri İşleme Soğuk Hava Deposu Tesisleri Atmosfer Kontrollü Soğuk Hava Deposu Tesisleri Meyve ve Sebze İşleme Soğuk Hava Deposu Tesisleri Muz Sarartma Tesisleri Patates ve Soğan Havalandırma Soğuk Hava Deposu Tesisleri Amonyaklı Soğuk Hava Deposu Tesisleri Lojistik ve Endüstrı̇yel Soğuk Hava Deposu Tesisleri Unlu Mamüller Soğuk Hava Deposu Tesisleri İlaç Saklama Soğuk Hava Deposu Tesisleri Konteyner Tip Taşınabilir Soğuk Hava Tesisleri Uzaktan İzleme ve Kontrol Takı̇p Soğuk Hava Tesisleri Ultrasonik Nemlendirme Soğuk Hava Tesisleri Buz Üretim Tesisleri Her sektöre yönelik endüstriyel soğutma çözümleri. Dünya ' yı soğutuyoruz Endüstriyel soğutma sistemlerinde Türkiye'nin güçlü markası... Yılların getirdiği tecrübe ve bilgi birikimi ile rakiplerinden her zaman bir adım önde olan Alfa Proje Dış Ticaret Anonim Şirketi’nin hedefi, farkının ve sorumluluklarının bilinci ile en güvenilir çözüm ortağı olmaktır. HAKKIMIZDA HİZMETLERİMİZ Deniz Ürünleri İşleme Soğuk Hava Deposu Tesisleri Donmuş Gıda Ürünlerı̇ Depolama ve Özel Soğutma Tesisleri Donmuş Gıda Şoklama Üretim Soğuk Hava Deposu Tesisleri Kanatlı Hayvan Kesı̇mhane Soğuk Hava Deposu Tesisleri Büyükbaş ve Küçükbaş Muhafaza Soğuk Hava Deposu Tesisleri Kırmızı Et - Beyaz Et Kesimhane İşleme Soğuk Hava Deposu Tesisleri BİZE ULAŞIN


40 Tayvan, Temmuz ayının başında Türkiye'den ithal edilen yumurtalarda kanserojen madde bulunduğunu tespit etti. Türkiye’den 127 ton yumurta satın alan hükümetin Tarım Bakanı satın alınan yumurtalarda yasaklı bir madde olan nitrofurans izine rastlandığını açıkladı. Konu ile ilgili görüşlerine başvurduğumuz YUM-BİR (Yumurta Üreticileri Merkez Birliği) Başkanı İbrahim Afyon “ İddialara konu olan ülkeye 4 ay içinde 222 konteynır yumurta gönderilmiş, bunların 217’si kabul görmüştür. Sadece 5 konteynır olan 1 parti üründe sorun olduğu ileri sürülmüştür. Sakıncalı olduğu ileri sürülen sınırlı miktar “parti mal” yerinde imha olmuş, ülkemize iadesi söz konusu olmamıştır” dedi İbrahim Afyon her sektörde çürük elmaların olabileceğinin altını çizerek; “Sektörümüzdeki çürük elmaların ortaya çıkarılması, söz konusu ürünlerin nasıl ithal edildiği, ihmal mi yoksa kasıt mı olduğu gerekli işlemler sonrasında ortaya çıkartılacaktır. YUM-BİR olarak konunun takipçisi olacağımıza emin olabilirsiniz” dedi YUM-BİR Başkanı İbrahim AFYON açıklamalarına şöyle devam etti. “Yumurta dünyada stratejik bir ürün olarak değeri her geçen gün artan bir besin maddesidir. Türk yumurta üreticileri, dünyanın en uzak noktalarına kadar ihracat yapmaktadır. Yılda 20 milyar adet yumurta üretim yapan sayılı ülkeler arasındayız. Yumurta sektörü son 2 yılda dünya pazarını kaybetmeme, yurt içindeki maliyet artışları nedeniyle zararına satış yapmayı göze alarak üretim süreçlerini devam ettirme mücadelesi vermektedir. Buna rağmen son aylarda sektörün büyük gayretleriyle Uzak Doğu pazarına da ulaşmaya başladık. Sektörümüz 63 ülkeye ihracat yapma gücüne sahiptir. Hali hazırda da 39 ülkeye aktif ihracat yapılmaktadır. Dünyada tüm ülkeler aldığı gıdayı tüm analizlerden geçirirler. İddialara konu olan ülkeye 4 ay içinde 222 konteynır yumurta gönderilmiş, bunların 217’si kabul görmüştür. Sadece 5 konteynır olan 1 parti üründe sorun olduğu ileri sürülmüştür. Söz konusu iddialar zaman, zemin ve kişiler dikkate alındığında çok manidardır. Uzak Doğu’ya ihracatımızdaki başarımız, acımasız pazar mücadelesine, 2 kişinin ticari olarak uzlaşamaması sebebi ile gölgelenmiştir. Sakıncalı olduğu ileri sürülen sınırlı miktar “parti mal” yerinde imha olmuş, ülkemize iadesi söz konusu olmamıştır. Fakat bizi asıl rahatsız eden nokta, 7/24 haberli habersiz denetime tabi olan sektörümüzü kontrol eden Tarım ve Orman Bakanlığı yetkililerinin başarısına düşen gölgedir. Sayısız denetimlerle halkımızın sağlıklı gıdaya ulaşımını sağlayan ekipler, kendilerini baskı altında hisseden sektörümüz tarafından eleştirilmekteydi. Ancak bugün yaşananlar devletimizin ve bakanlığımızın haklılığını ortaya koymuştur. Bakanlığımıza ve denetim ekiplerine, başarılı denetimlerinden dolayı tüketicilerimiz adına sektör başkanı olarak teşekkür ediyorum. Ülkemizde 20 yıldır ithalatı, üretimi ve kullanımı yasak olan bu maddenin, çok küçük oranda gözden kaçma ihtimaline karşı bile Tarım ve Orman Bakanlığı müfettiş ve denetçileri görev başındadır. Ürünlerimiz tarladan tavaya kadar tüm süreçlerde denetlenmektedir. Üstelik her bir yumurta için geriye dönük takip mekanizması bulunmaktadır. Her bir yumurtanın hangi tavuktan üretildiği bile dilerseniz ortaya çıkartılabilir. Sektörümüzde varsa çürük elmaların ortaya çıkarılması, söz konusu ürünlerin nasıl ithal edildiği, ihmal mi yoksa kasıt mı olduğu gerekli işlemler sonrasında ortaya çıkartılacaktır. YUM-BİR olarak konunun takipçisi olacağımıza emin olabilirsiniz. Halkımızın, çocuklarımızın, sağlıklı geleceği için en güvenilir gıda olan yumurtadan uzaklaşmaması en büyük çabamızdır. Senelerdir verdiğimiz başarılı çalışmalar ile tüketim miktarı artmıştır. Bu başarımıza gölge düşürtmeyeceğiz. Unutulmamalı ki tüm üreticilerimiz önce tüketicidir. Tüketicilerimizin 7/24 denetime tabi ve “etiket bilgileri” ile takibi yapılabilin ürünlerimizi gönül rahatlığıyla tüketmeye devam edebilirler. Tüketicilerimiz, ürünlerin sertifikalarını mutlaka sorgulamalıdır. Bilinmelidir ki çürük elmalar talep ile beslenir. Sosyal medyada her duyduğunuz bilgi doğru değildir. Yanlı, maksatlı yayınlara dikkat ediniz. Sağlıklı geleceğinizi korku imparatorluğuna mağlup ettirmeyiniz… Türk yumurtalarında kanserojen madde bulundu haberleri üzerine YUM-BİR Başkanı İbrahim AFYON'dan açıklama geldi Sağlıklı geleceğinizi korku imparatorluğuna mağlup ettirmeyiniz… Sivil Toplum Ağustos -2023


41


42 Ağustos -2023 Türkiye'nin en yenilikçi ve en hızlı büyüyen fuarı olan F İstanbul Gıda İhracat Fuarı 2023, 12-14 Temmuz tarihlerinde İstanbul Fuar Merkezi Yeşilköy’de düzenlendi. Gıda sektöründeki son iş fırsatlarını, sektörün önde gelen firmalarını ve iş insanlarını bir araya getiren fuar, bünyesinde 16 bin 858 ziyaretçiyi ağırladı. F İstanbul başta Avrupa, BDT, Kuzey Afrika ve Ortadoğu olmak üzere 100’e yakın ülkenin katılımıyla gıda sektöründeki en son trendlerisergileyerek iş birliği olanaklarının keşfedildiği zengin bir deneyim sundu. F İstanbul, Türkiye'nin en büyük fuar alanı olan İstanbul Fuar Merkezi Yeşilköy’de gerçekleştirildi. Öncelikli hedefi markaları uluslararası pazarlar ile buluşturmak olan fuar, Türkiye’de üretim yapan yerli ve yabancı küresel markaların yanı sıra ürün ve teknolojileri ile dış pazarlardan pay almayı hedefleyen işletmeler için de önemli fırsatlar oluşturdu. Fuarda aynı zamanda yurtdışından hedef pazarda yer alan firmalar da fuara katılarak Türk markaları ile iş birlikleri oluşturmasına zemin hazırladı. Gıda ihracat fuarı’na rekor katılım Gıda ve İçecek Fuarı, Gıda, Ambalaj, Katkı Maddeleri ve Teknolojileri Fuarı, Market ve Mağaza Ekipmanları Fuarı, Kuru & Sert Kabuklu Meyve, Atıştırmalık Fuarı ve Bisküvi, Çikolata, Şekerleme Özel Bölümü kapsamında alanında tüm sektörleri tek çatı altında bir araya getiren F İstanbul fuarı dünya gıda ticaretine yön verdi. 1000’den fazla markaya “müşteri eşleştirme programları” ile yeni ticari bağlantılar kurma fırsatı sunan F İstanbul fuarı yoğun katılımcı ve ziyaretçisiyle dünya gıda sektörünün odağındaydı. İhracat pazarları; Avrupa, BDT, Kuzey Afrika ve Ortadoğu’nun yanı sıra uzak ülkeler stratejisi çerçevesinde bu yıl Güney Asya ve Güney Amerika pazarlarını hedef alan fuar bu yıl 100’ e yakın ülkeden toplam 16 bin 858 ziyaretçi ağırladı. So Fuar Grubu Kurucusu Özgür Sofuoğlu, “Gıda sektörü, uluslararası alanda ülkemizin geliştiği, markalaştığı ve rekabet gücünü artırdığı bir sektör olarak gelecek vadediyor. Geçen yıl F İstanbul fuarı 96 ülkeden 5586 profesyonel ziyaretçiyi ağırlamıştı. Bu yıl rekor bir katılımla 16 bin 858 ziyaretçiyi ağırladık. F İstanbul'un en önemli özelliklerinden birisi de Türkiye'nin ihracatına katkı sağlamak isteyen tüm firmalara eşit mesafede olmasıdır. Fuar; üretici, ihracatçı, ithalatçı, toptancı, dağıtıcı, e-ticaret siteleri ve zincir marketleri bir araya getirerek uluslararası ticaretin güçlenmesine katkı sağladı. Gerçekleştirdiğimiz F İstanbul Fuarı, yerli ve çok uluslu markaların ticari bağlantılarını artırarak gelen yabancı ziyaretçiler aracılığıyla da dünyaya tanıtarak ihracattaki paylarını arttırdı diyebiliriz” ifadelerini kullandı. So Fuar Grubu bünyesinde yer alan Federal Fuar ve Kongre Yönetimi şirketi tarafından düzenlenen F İstanbul Fuarı, 10-13 Temmuz 2024 tarihlerinde İstanbul Fuar Merkezi, Yeşilköy’de düzenlenecektir. 100 ülkeden 16 bin 858 ziyaretçiyi ağırladı Fuar


43 -Yüzey hhjyenn sağlama -SSgara ve kötü kokuların ggderrlmess -Küf, bakterr mantar bertaraf eddlmess -PET hayvan kokularının ggderrlmesİ -Tuvalet ve soyunma odası koku ggderme -Otel, lokanta vs ortak kullanım alanları hava arındırma -Soğuk hava depoları -İçecek şşşeleme alanları -YYyecek paketleme alanları -Otel ve restoran mutfakları -Balıkhaneler ve et kombbnaları -Bakllyat depoları -Muayenehaneler [email protected] www.pcselektronnk.com.tr Tel: 216- 4891720


44


45 Ağustos -2023 Beta Gıda’nın ilk ithal çay yatırımı Champion 97 yaşında Dünya çay pazarında önemli bir konumda bulunan ve Türkiye’yi uluslararası platformda başarıyla temsil eden Beta Gıda, çay yatırımları ile sektöre katkı sağlamaya devam ederken markanın 36 yıl önce Türkiye’ye getirdiği Champion, dünyada 97’inci yılını kutluyor. Yüzyıla yakın tarihiyle ve deneyimiyle dünyanın her yerinde kemikleşmiş bir müşteri profiline sahip olan Champion çay, Beta Gıda çatısı altına girdiği günden bugüne gelişimini sürdürmeye devam ediyor. Champion ’u Türkiye’ye getirerek Türk tüketicileri ile buluşturan Beta Gıda’nın ise bu gelişimde önemli bir yeri bulunuyor. Dünyada çay piyasasında önemli bir konuma sahip olan Champion özellikle Türkiye, Azerbaycan, Rusya, Kırgızistan, Kazakistan başta olmak üzere girdiği tüm pazarlarda yüksek kaliteli markalar arasında yer alıyor; lezzeti ve kalitesi ile ödüllere layık görülüyor. Champion çay son olarak Champion Pekoe ürünü ile Bağımsız Rus Denetim Kurumu Ros kontrol tarafından 2020 yılında Üstün Kalite ödülünü almaya hak kazandı. Sri Lanka’nın yüksek rakımlı bölgelerinde yetiştirilen Champion Seylan Çayı, özel makinelerle kıvrımlı hale getiriliyor ve özel bir üretim tekniğiyle işleniyor. Yapısında bulunan antioksidanlar ve flavonoidler sayesinde oldukça zengin bir içim keyfi sunan bu çayın, kan basıncını düşürmeye ve yaşa bağlı bilişsel bozukluklarla mücadele etmeye yardımcı olduğu biliniyor. VanıllaRococo’dan rengârenk yaz pastaları VanillaRococo eşsiz reçetelerinin yaz renkleriyle buluştuğu tasarımlarıyla mevsimin en özel an’larını karşılıyor. Yazın enerjisini yansıtan renkli ve özel tasarım pastalar, kişiye özel alternatiflerle eşsizliğini koruyor. VanillaRococo yazın enerjisini ve ruhunu yansıttığı dört yeni pasta tasarımıyla doğum günlerine neşe ve anlam katmaya devam ediyor. Kutlamalara renk katan dört yeni pasta VanillaRococo, Why Not Coconut, Pink Fluffy, Olivia ve Funny lmak üzere yaza özel olarak tasarladığı dört farklı pasta çeşidiyle dikkatleri üzerine çekiyor. Yaz pastaları; çikolatalı kek ve çikolatalı ganaj üzerine rengarenk çiçekler, laleler, altın çilek, kırmızı meyveler ve etkileyici süslemeler ile tasarlanıyor. VanillaRococo’nun akıllardan silinmeyen özel reçeteli buttercream’i ise dış süslemelerin tercihi olmaya devam ediyor.Özel gün ve doğum günü gibi kutlamalarda da tercih edilen artizan pastalar ise kişiye özel dokunuşlar ile son halini alıyor. kısa...kısa...kısa Türkiye’nin yüzyıllık markalarından biri olan ve altı yıl önce tamamen Ajinomoto bünyesine katılan Kemal Kükrer, doğduğu Eskişehir’de yıllık 20 bin ton üretim kapasitesine sahip fabrikasında üretimine devam ediyor. 2013 yılında Kemal Kükrer markasının sahibi Kükre Gıda’nın yüzde 50 hissesini satın alan Ajinomoto, 2017’de de geriye kalan hisseleriyle birlikte tamamını devralmıştı. “Her zaman en iyinin peşinde olan markamızı, geçmişi kadar başarılı bir geleceğe emin adımlarla taşıyoruz” diye konuşan Ajinomoto İstanbul CEO’su Pürnur Üner Öbek,Kemal Kükrer ürünlerinin Türkiye’de olduğu kadar yurtdışında da ilgi gördüğünü söyleyerek, hedef pazarları arasında yer alan İngiltere’ye ihracata başladıklarının da müjdesini verdi. Öbek, “8,8 Milyon TL ve 238 ton ihracat ile kapattığımız 2022 yılını, 2023’te katlayarak artırabileceğiz” diye konuştu. Kemal Kükrer lezzeti 30 ülkeye ulaşacak


46 Sağlığımız "Uyuyorum ama yorgunum" Neden böyleyim? Uyuyorum ama dinlenemiyorum? Her sabah yorgun uyanıyorum? Neden böyleyim? gibi sorular birçok insanın kendine sorduğu, fakat önemsemediği sorular. Bunun beden ve ruh sağlığı açısından birçok sebebi olabilir. Bedeninizin sesine kulak verin LifeClub Aile Hekimi Uzm. Dr. Aslı Azakoğlu Karaca, bütünsel sağlık açısından uykunun öneminin altını şöyle çizdi: “Sabahları, çalar saat çalmadan kalkamayan bir yapınız varsa, yatakta biraz daha oyalanayım diyorsanız, bu sizin yeterli uykuyu almadığınız ve gece uyku kalitenizin iyi olmadığı anlamına gelir. Tek başına uykusuzluk ya da sabah yorgunluğu bir hastalık olmadığı için, bu durum farklı bir hastalık belirteci olabilir. Psikolojinize, sosyal ilişkilerinize ve bedeninizin sesine kulak vermelisiniz. Ayrıca hormonlarınıza, açlık kan şekerinize, vitamin ve mineral değerlerinize baktırarak, beslenmenizi gözden geçirilmelisiniz. Günlük tükettiğiniz kafein miktarına ve saatlerine de dikkat etmeli, düzenli hareketin hayatınızdaki yerini sorgulamalısınız. Sabah yorgunluğuna; kalp problemleri, hormonal bozukluklar, ortopedik ya da romatolojik bozukluklar, anemi (kansızlık) tablosu, uyku apnesi gibi tanısı bazen kolay bazen de zor konabilecek hastalıklar sebep olabilir. Bunun yanı sıra ruhsal çöküntü, beslenmedeki hatalar; gece ağır ve sindirimi zor besinlerin tüketilmesi, şeker ve karbonhidrattan zengin gıda tüketimi, susuzluk, gece geç saatlere kadar ekran başında kalmak gibi durumlar da sebep olabilir” Belirsizlik sendromuna sebep olabilir Uyuyorum ancak sürekli yorgunum diyorsanız sebebi “belirsizlik sendromu” olabilir diyen Uzman Klinik Psikoloğ Cansu Karaman ise; “Belirsizlik, sonucunu bilinmeyen herhangi bir durum olabilir. Belirsizliğin sürekli olduğu ve insanlarda isteği, motivasyonu, devamlılığı etkilediği durumlara ise "belirsizlik sendromu"denmektedir. Belirsizlik, günlük yaşamınızda yerine getirmeye çalıştığınız görevlerinizi etkilemeye başlayıp, işlevselliğinizi olumsuz etkiliyorsa, belirsizlik sendromu yaşıyor olabilirsiniz. Belirsizlik sendromu şu belirtilerin ortaya çıkmasına neden olabilir: Uyku sorunları (çok uyuma, hiç uyuyamama, uykuya dalmada güçlük çekme), yeme bozuklukları, ilişkilerde sorunlar, çabuk öfkelenme, yaşamdan keyif alamama, gerginlik, sürekli yorgun hissetme, motivasyon düşüklüğü. Dikkatli olunması gereken en önemli nokta bu belirtilerin farklı psikolojik sorunlarda da gözüküyor olmasıdır. Bu belirtilere sahip olan kişilerde belirsizlik sendromuna neden olan olayların açığa çıkarılması büyük önem taşıyor” dedi. Belirsizlik Sendromu ile nasıl başa çıkılır? Yaşamımız boyunca kontrolümüzde olan ve olmayan durumları fark etmemiz önemlidir. Başımıza gelen olayları kontrol edemeyiz, fakat başımıza gelen olaylara vereceğimiz tepkiler kendi kontrolümüzdedir diyen Uzm. Klinik Psk. Cansu Karaman, belirsizlik sendromu ile baş etmek için şu teknikleri öneriyor: • Kontrolünüzde olan şeylerin bir listesini yapın. Kimlerle iletişim içinde olacağınız ve ne tarz kitaplar okuyacağınız sizin kontrolünüzde olan şeylerdir. • Kendinize ne düşündüğünüzü belli aralıklarla sorun ve gün içinde zihninizden geçenleri not alın. • Hissettiğiniz duyguları not alın. Hangi duyguları yaşadığınızı farkında olmak düşünceleriniz arasında köprü kurmanızı sağlar. Zaman zaman bu notlara bakmak sizlerde yeni farkındalıklar oluşturacaktır. • Nefes egzersizlikleri ve bilinçli farkındalık egzersizleri yapmayı deneyin. • Alternatif düşünceler geliştirin. Bir durumun birden fazla açıklaması olabilir. Belirsizlik durumu stres yarattığında olumsuz düşüncelerin zihninizi kaplaması bunların gerçek olduğu anlamına gelmez. Bu nedenle o durumla ilgili başka açıklamalar bulmak sizin için faydalı olabilir. • Sizi belirsizliğe sokacak durumları keşfedip bunlarla baş etme becerisi oluşturacak en iyi yol psikoterapidir. Psikolojik destek almayı ihmal etmeyin. Ağustos -2023


47 Yerli cevizde verimi artırmak için iş birliği çok önemli Türkiye’nin ceviz üretiminde yerli üretimi destekleme hedefiyle kurulan Ceviz Üreticileri Derneği (CÜD), yerli üretime teşvikle birlikte ceviz ithalatında cari açığın kapanmasını amaçlıyor. Bu açığın kapatılması için atılması gereken en büyük adımın iş birliği yapmak olduğunun altını çizen CÜD Eş Başkanı Ömer Ergüder, yerli ceviz üretiminde verimliliği artırmak ve tüketimdeki artış hızını yakalayabilmekiçin tüm üreticilere bir çağrıda bulundu. “ithal cevizle rekabet edebilmek için üretimde verimlilik artmalı” İthal cevizle rekabet edebilmek için tek yolun üretimde verimliliği artırmak olduğunu ifade eden Ergüder, “Öncelikli tercih nedeni olan ürün kalitemizden ödün vermeden dekar başına ceviz üretimimizi artırmalı ve bunu yaparken girdi maliyetlerimizi kontrol altında tutabilmeliyiz. Bu da ancak modern ziraat teknikleri uygulamakla mümkün. Girdi maliyetlerini düşürmek için CÜD bünyesinde oluşturulan komite ile üyelerin ihtiyaç duydukları en faydalı ilaç, gübre ve ekipmana en doğru fiyatla ulaşabilmeleri konusunda yardımcı oluyoruz. Önümüzdeki yıl için planlamalarımıza şimdiden başladık. Giderleri düşürmek ve bilgi birikimimizi artırmak adına tüm üreticileri derneğimize davet ediyoruz” diye konuştu. Yeni proje yolda Bu yılın ekim ayında başlayacak hasat dönemiyle birlikte, alternatif satış kanalları oluşturmak adına yeni bir proje üzerinde çalıştıkları bilgisini de veren Ergüder, CÜD üyeleri tarafından üretilen lezzetli, kaliteli ve yerli cevizlerin bahçeden sofraya en kısa yoldan ulaşacağını aktardı. Anketlerle üyelerin nabzı tutuluyor Düzenli olarak dernek üyelerine anketler düzenlediklerini ifade eden Ergüder,“Ceviz Üreticileri Derneği olarak, üreticilerimizi her alanda desteleyecek çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Yerli cevizin değerinin ithalata karşı korunmasını sağlamak amacıyla temaslarda bulunuyoruz, ürünlerin fayda/maliyet hesaplarını inceliyor, bu konuda doğru yatırımlar yapabilmek için tüm üyelerimize destek vermeye çalışıyoruz. Yapmış olduğumuz satış ve pazarlama iş birlikleri kapsamında, üreticilerimizin ürünlerinin değerinde satılmasına yardımcı oluyoruz. Aynı zamanda üyelerimiz en kaliteli cevizi, en verimli şekilde üretmek için birbirleriyle fikir alışverişi yapıyor. Pek çok üyemiz, yeni tanıştıkları üreticilerle birebir temaslar kurup, bahçe gezileri yaparak kendi içlerinde birbirleriyle önerilerini paylaşıyor, birbirlerinin tesislerinden, ekipmanlarından ve ekip bilgilerinden faydalanıyor. Firmalarla sürekli iletişim kurarak, organize ettiğimiz webinarlar ve eğitimler sayesinde birinci ağızdan tüm bu çalışmaları göstermeye gayret ediyoruz. En son gerçekleştirdiğimiz ankete göre, üyelerimiz dernek aracılığıyla sektör hakkında donanımlı bilgiye çok daha kolay ulaşabiliyor. Ayrıca çoğu üyemiz, gerçekleştirdiğimiz faaliyetlerimizde gönüllü olarak etkin bir şekilde rol oynamak istiyor. Bundan sonra atacağımız her adımda üyelerimizin önerilerini dikkate alacağız” dedi. Ağustos -2023 Sivil Toplum


48 2023 Yetenek Trendleri Araştırmasına göre; İşyerindeki görünmez devrim su yüzüne çıktı İstihdam piyasasında en derin ve en etkili bir dönüşümün ayak sesleri duyuluyor. Çalışma kültüründeki derin dönüşümle, sadece iş, bir yaşam doyumu kaynağı olmaktan çıkıyor. Çalışanların çoğu, refahını olumsuz etkileyebilecek bir terfii istemiyor. Pandemi sonrasında tüm dünyada, minimum çaba ile sadece gerektiği kadar çalışma akımı (Quiet Quitting ) iş yeri dinamiklerinde bir dönüşüme yol açtı. Bu dönüşümle birlikte dünya genelinde bugüne kadar hiç bir sektörün deneyimlemediği bir “Görünmez Devrim” su yüzüne çıktı. Çalışanların tutum ve motivasyonunda büyük boyuttaki değişimler, yetenek konusunda ise yepyeni bir manzara ortaya koyuyor. Bu değişimle birlikte, istihdam piyasasında uzun soluklu bir dönüşümün ayak sesleri duyuluyor. Maaş, kariyerde ilerleme, yeteneklerin geliştirilmesi ve esneklik, sürdürülebilir ve başarılı yetenek stratejisi, çalışan ve işverenin birbirini seçebilmesinde büyük önem taşıyor. PageGroup Türkiye Genel Müdürü Fatih Cömert, Türkiye’nin de dâhil olduğu 36 pazarda yaklaşık 70 bin işveren ve iş arayanın görüşlerine dayanan 2023 Yetenek Trendleri Araştırması’nın, genç yeteneklerin sadakat, iş tatmini, maaş, iş-yaşam dengesi ve çeşitlilik, kapsayıcılık, esneklik gibi kriterle üzerinden görüşlerini yansıtmak amacıyla tasarlanan türünün en kapsamlı çalışması olduğunu vurguluyor. Cömert, araştırma sonuçları ile ilgili olarak, Türkiye’deki eğilimlerin küresel yetenek pazarıyla paralellik gösterdiğini ifade ederek, yeni nesil yetenekler için iş- özel yaşam dengesi, rekabetçi bir maaş ve güçlü kariyerle ilerleme beklentilerinin pazarlık edilemez hale geldiğine dikkat çekiyor. Cömert “İş ve özel yaşamdaki köklü değişime her yaş grubu, ülke ve sektör uyum sağlamak durumunda kalacak. İnsanların işleriyle ilişkilerinde evrensel bir sıfırlama olduğu açıktır. Bu değişimlerin kalıcılığını kabullenmek gerekiyor.” dedi. Çalışan bağlılığı kural değil, sıradışı bir durum halini aldı. İstifalar döngüsü ise hız kesmezken değişim yeni statükoyu temsil ediyor. Rekabet avantajı elde etmek isteyen işverenler, artık genç yeteneklerin önceliklerine odaklanarak, bu yeni gerçeklikle yüzleşmek zorundalar. Araştırmadan çıkan büyük resme göre; iş yerinde bütünsel bir kültürel devrimle, yetenek-değer denklemi kalıcı olarak sıfırlandı. Yetenek unsuru, güç dinamiğinde bütünsel bir değişimle, artık kesin bir şekilde kontrolü ele geçirdi. Çalışanlar değişime açık; sadakat cazibesini kaybetti Araştırmaya katılanların neredeyse% 97’si iş değiştirmeye sıcak bakarken,% 57'si aktif olarak iş arıyor. Çoğu çalışanın, yaş, cinsiyet, şu anda tutulan pozisyon ve sektörden bağımsız olarak, yeni kariyer zorluklarına açık olduğu gözlemleniyor. Pandeminin başlangıcından beri çalışanların %60’ı pozisyon değiştirmiş. Uzun süre tek bir şirkette çalışma kültürünün demode duruma gelerek, işten işe geçiş yeni bir norm olmaya başladı. Özel hayata gösterilen ilgi ve özen ile esneklik ihtiyacı arttı. Bu, işverenlere karşı sadakatin azalmasına neden oldu. Güç dengesi şirketlerden adaylara kayıyor ve yeteneklerin artık ellerinde birçok teklif var. Bu durum münferit değil, adeta evrensel bir akım haline geldi. Ekonomik zorluk arttıkça, iş değiştirme heveside artıyor Yeni fırsatlara açığım diyenlerin oranı, dünyadaki zorlayıcı ekonomik tabloya rağmen azalmıyor. Ekonomik performans zorluğu ile yeni bir iş arama hevesindeki artış arasında doğrudan bir ilişki bulunuyor. Ekonomik ortam kişileri zorladıkça, Türkiye’deki iş gücünün %82 si daha çok iş aramaya koyuluyor. İş tatmini artık her şeyden önce gelmiyor Türkiye’de araştırmaya katılanların % 28’i maaşlarından memnun olsalar bile, kendileri için daha iyi seçenekler aramaya istekliler. İşverenler için yetenekleri çekmek ve elde tutmak zorlaşıyor. Yeni nesil yetenekler uzun vadeli bir işten ziyade, beceri kazanabilecekleri deneyim ve fırsatları tercih ediyor. Para yoksa ben de yokum Türkiye’deki genç yeteneklerin %72’si aldıkları ücreti emekleri için yeterli bulmazken, %61’i maaşın bir iş ilanında en etkileyici bilgi olduğunu söylüyor. İşverenler ise, maaşın öneminin farkında olmakla birlikte, %87 si maaş beklentilerinin karşılanmasını, işe alımlarda karşılaştıkları en büyük zorluk olarak görüyor. Bu yeni gerçeklikte, ücretlendirme, işleri değiştirmek için daha da güçlü bir motivasyon oluyor. İş arayan adaylar, harcadıkları zaman ve enerji için adil bir maaş bekliyor. Yeni bir pozisyonu kabul etmek söz konusu olduğunda maaş hala bir numaralı faktördür. İş ve özel yaşam dengesi ayrıcalık değil, artık evrensel bir hak Türkiye’den araştırmaya katılanların %50’si için iş ve özel yaşam dengesi, iş memnuniyetine katkıda bulunuyor. Her 10 kişiden 6'sı iş-yaşam dengesine kariyer başarısına göre öncelik veriyor ve %23’ü, refahları üzerinde olumsuz bir etkisi olabileceğini düşündükleri takdirde terfi etmeyi reddediyor. Diğer Avrupa ülkelerinde bu oran %54’lere ulaşıyor. Esneklik bir fayda değil, gereklilik oldu Bir şirketin çalışanları için iş-yaşam dengesi kavramını tanımlama şekli, görünmez devrimden sağ çıkıp çıkmayacağını belirleyecek. Esneklik, pandeminin ve dijital devrimin doğrudan bir sonucu olan temel unsurların başında geliyor. Esnek çalışma saatleri katılımcıların %67’sı için önem taşıyor. Yeni denklem: maaş+kariyer gelişimi + esneklik İnsanlar kendi değerlerini merkeze alıyor ve daha iyi gördükleri bir iş teklifini tercih ediyorlar. Neredeyse hiç kimse iş-yaşam dengesinden ödün vermeye istekli değil. Maaş + kariyer gelişimi + esneklik. İstihdam temellerinin vazgeçilmez olan bu üç sütun üzerinden atılması gerekiyor. Ağustos -2023 İnsan Kaynakları


49 Ekonomik kalkınmışlık düzeyi ne olursa olsun küçük ve orta ölçekli işletmelerin, ülke ekonomisi için vazgeçilmez bir unsur olduğu bilinmektedir. Önemli rollere sahip olan KOBİLER; ekonomiye dinamizm kazandırma, istihdam sağlama ve yeni iş olanakları yaratma, esneklik ve yenilikleri teşvik etme, bölgesel kalkınmayı canlandırma ve hızlandırma, rekabetin korunması, yabancılaşmanın azaltılması gibi alanlarda gücünü göstermeye devam ediyor. Finans uzmanları milli gelire katkı sağlayan KOBİ’lerin; doğru finans haritası ile karlılık sağlayabileceğinin, yurt içi ve yurt dışı pazarda iş hacmini büyütebileceğinin ve uzun vadeli değer yaratabileceğinin altını çiziyor. KOBİ’ler için doğru finansal yönetim nasıl olmalı? Günümüzde, küreselleşme ilebirlikte gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler, KOBİ’lerin sosyal ve ekonomik değişimlere uyum gösterme esnekliklerinin ve yeteneklerinin öneminin daha fazla farkına varırken, rekabet güçlerini ve teknolojik düzeylerini artırıcı yönde teşvik tedbirleri uygulamalarına ağırlık vermektedirler. Pazarda var olmak ve sürdürülebilir büyüme sağlamak isteyen KOBİ’ler ise ya finansmana ulaşamıyor ya da finansını yönetemiyor ve gizli iflasa sürükleniyor. Doğru finansal yönetimin önemine dikkat çeken Finansal Yönetim Danışmanı Bikem İnce İnanç: KOBİ’lerin yaşadığı sorunların başında; ekonomik istikrarsızlık, kontrolsüz büyüme, vade uyuşmazlıkları, finansmana erişim ve kullanım zorlulukları ile KOBİ’lerin kendi yapılarından kaynaklanan sorunlar geliyor. KOBİ’lere en önemli tavsiyem, muhasebe ve finansın farklı alanlar olduğunu bilerek hareket etmeleri olacaktır. Maalesef ülkemizde işletmeler muhasebe odaklı şekilde, finansın muhasebe ile aynı şey olduğu yanılsaması ile hareket ediyorlar. Oysa bu iki alan birbirinden farklı ama omuz omuza çalışması gereken iki ayrı disiplin olarak karşımıza çıkıyor. Kısaca özetlemek gerekirse muhasebe olmuş bitmiş para ve para türevindeki tüm işlemleri devlete belli bir yasaya göre beyan eden birim iken, finans henüz olmamış/gerçekleşmemiş finansal hareketlerle ilgili tahminlemeler ve planlamalar yaparak işletme için gidiş yolları tasarlayan ve bu sayede karlılık artışı elde etmeyi hedefleyen birimdir. Kısacası muhasebe işletmenin geçmişi ile, finans ise geleceği ile ilgilenir. İşletmenizin geleceğine yönelik adımları çok önceden olası senaryolara göre planlamak, düzenli olarak planlanan ve gerçekleşenleri kıyaslayarak hareket etmek uzun vadede işletmeye karlılık ve verimlilik artışı olarak dönecektir. Analizler sonucu karşımıza çıkan sayıların aslında işletmeye anlatmak istediği şeyler vardır. Sayıların bize anlatmak istediklerini doğru yorumlayarak gereken önlemleri almak, şüphesiz olağandışı durumlara hazır olmamızı ve karlılık artışı elde etmemizi sağlayacaktır. İşletmelerin finansa gereken önemi verdiğinde sürdürülebilir şekilde büyümesi çok daha kolay olacaktır. Tüm işletmelerin bu farkındalığa kavuşmalarını ve finansal verileri göz önünde bulundurarak hareket etmelerini tavsiye ederim.’ Sözlerine yer verdi. İşletmelerin zorlanma hatta kapanma nedenlerinin başında, finansal yönetim eksikliği geliyor ve bu eksikliğin ortalama %25’i de satın alma süreçlerindeki hatalardan kaynaklanıyor. Küçük ve orta büyüklükteki işletmeler bilgi eksikliği ve yanlış finans haritası nedeniyle sürdürülebilir büyüme sağlayamıyor. Kobiler finansmana erişim güçlüğü yaşıyor Ağustos -2023 Finans


50 Hotel - Restoran Ağustos -2023 İlham veren düğünlerin adresi "Hilton Istanbul Maslak" Düğün davetleri için en çok tercih edilen adreslerden biri olan Hilton Istanbul Maslak, profesyonel ekibiyle ilham veren düğünlere imza atıyor. Hayatlarının en mutlu ve en heyecanlı gününde her şeyin mükemmel olmasını isteyen çiftler için tüm detayları en ince ayrıntısına kadar planlayan otel, tam anlamıyla kusursuz bir hizmet sunuyor. Çiftlerin kendi masalını yaratacağı bu özel gün için panoramik şehir ve Boğaz manzaralı TheRoof katı, gün ışığı alan Balo Salonu veya teraslı Cupola salonu olmak üzere 3 ayrı konseptte mekân sunan otel, davetlilere hafızalarda iz bırakacak bir gece yaşatıyor. Gelin ve damadın özenle dekore edilmiş hazırlık odalarında ikramlarla ağırlandığı gecede, misafirler profesyonel servis ekibi tarafından karşılanıyor. İhtiyaç duyulan her an deneyimi en üst noktada hissettiren profesyonel servis ekibi, gelin nedime hizmetinden balayı odası ikramlarına kadar her türlü detayı çiftlerin rahatlığı için planlıyor. Çiftlerin tercihleri doğrultusunda titizlikle hazırlanan enfes düğün pastası ise Hilton Istanbul’un Maslak’ın hünerli cheflerinin ellerinden çıkıyor. Doğayla iç içe atmosferiyle heyecan verici şehir hayatını dinlendirici bir inziva ile harmanlayan Swissôtel, havuz keyfini de tam anlamıyla yaşatan noktalardan biri oluyor. Yazın tatile gidemeyenlerin, hafta sonu arkadaşlarıyla ‘longweekend’ yaşamak isteyenlerin buluşma ve alternatif kaçış noktası olan Swissôtel The Bosphorus İstanbul’un havuzu açıldı. Şehrin merkezinde tatildeymiş gibi hissettiren Swissôtel açık havuzu, hafta içi ve hafta sonu 08.00-20.00 saatleri arasında hizmet verirken, 1.40 metre derinliği, 24 metre uzunluğu ve 300 kişilik kapasitesiyle misafirlerini ağırlıyor. Ferah alanı ve yaşattığı konfor ile mavinin tonlarıyla yeniden tanışmak ve güneşin enerjisini hissetmek isteyenlerin adresi olan havuzun yanı sıra yaz günlerinde ferahlatıcı ve sağlıklı içecekleri, lezzetli ve hafif yiyecekleri, dondurmaları ve daha pek çok seçeneğiyle Oasis Restaurant şehrin merkezinde tatil keyfini ikiye katlıyor. Şehirde en güzel kaçamak “Dünyanın En İyi 50 Restoranı” (The World’s 50 Best Restaurants), gerçekleştirilen ödül töreniyle açıklandı. Gastronomi dünyasının en iyilerinin belirlendiği “Dünyanın En İyi 50 Restoranı” listesi açıklandı.İspanya’nın Valencia şehrinde, 20 Haziran’da gerçekleşen gecede dünyanın en prestijli restoranları ve şefleri ödüllendirildi.“Simple is Beautiful” (Yalın Güzeldir) felsefesini uluslararası tasarımcıların koleksiyonlarıyla buluşturan Şişecam’ın global tasarım markası NUDE’un resmi kadeh sponsoruolduğu etkinliğe, aralarında dünyanın en ünlü restoran işletmecileri, şefler ve bartenderlarının da yer aldığı toplam 1.500 kişi katıldı. NUDE'un üç yıldır sponsorları arasında yer aldığı ve gastronomi dünyasının merakla beklediği ödül töreninde şef Virgilio Martínez ve 2021 yılı Best Female Chef ödülünün sahibi PíaLeón’un sahip oldukları, yerel biyoçeşitliliği yenilikçi bakış açısıyla misafirlerine sunduğu Centralrestoranı, Güney Amerika’nın ve dünyanın en iyi restoranı seçilerek aldığı iki ödülle geceye damgasını vurdu. “Dünyanın En İyi 50 Restoranı” belli oldu


Click to View FlipBook Version