SAYI 6 KASIM • 2018
YILDIZLAR YATIRIM HOLDİNG’İN SÜRELİ YAYINIDIR.
Siemens Türkiye
CEO’su Hüseyin Gelis’le Endüstri 4.0 ve dijitalleşme
Tekirdağ’da bir çocuk evi...
Yıldız Entegre dijital dönüşümle geleceğe yatırım yapıyor
Tarladan Sofraya projesi için Kütahya’ya yolculuk
Prof. Dr. Oğuz Özyaral’dan sağlık dolu öneriler
Yıldız Demir Çelik büyümeye devam ediyor
Yıldızlar Yatırım Holding AŞ’nin kurumsal dergisidir.
Üç ayda bir yayımlanır.
Yayın Türü
Yaygın Yayın / Gayri Siyasi
Yıldızlar Yatırım Holding Adına İmtiyaz Sahibi
İlkay Ünal
Yazı İşleri Müdürü
Mehmet Bülent Yücelen
Editör
Leyla Atay
Görsel Yönetmenler
Emre Yamakoğlu, Levent Pakdamar, Senem Ener
Fotoğraflar
Aykut Karadere
Haber Merkezi
Adem Serdar Özmen, Dilara Doğan, Gökhan Ağca, Hüseyin Türk, Melike Alkan, Sercan Karagöz
Katkıda Bulunanlar
Elif Kutlu, Ezgi Aydoğanoğlu
Yönetim
Yıldızlar Yatırım Holding A.Ş. Arslanbey OSB Mah.
1. Cadde No: 13
41285 Kartepe / Kocaeli
T: 0262 316 61 00 www.yildiz.com.tr
Yapım
Demirbağ Yayın ve Tasarım İBA Blokları 42/6 Barbaros Bul. Balmumcu / İstanbul
T: 0212 347 47 80 www.demirbag.com.tr
Baskı
XXXXx
Sayı 6 • Kasım 2018
Merhaba,
Yıldızlar Yatırım Holding olarak faaliyet gösterdiğimiz sektörlerin liderleri arasında yer almak hedefiyle çalışmalarımızı tüm hızıyla sürdürüyoruz. Holdingin amiral gemileri olarak nitelendirdiğimiz İGSAŞ, Yıldız Entegre ve Yıldız Demir Çelik’in çalışmaları sonucu elde ettiğimiz başarılı sonuçlar, bizim için en büyük mükafat.
Tamamlandığında yatırım değeri 500 milyon doları bulacak olan Yıldız Demir Çelik’te geçtiğimiz aylarda üretime başladık. İlk fazı neredeyse tamamlanan
tesiste devreye alınan hatlarda gerçekleştirdiğimiz üretim, 70 bin tona ulaştı. 2020’de ikinci fazını ve 2023 hedeflerimiz kapsamında tamamını devreye alacağımız tesisin yapacağı üretim sayesinde otomobil ve beyaz eşya sektörünün ihtiyacını karşılayarak dışarıya bağımlılığı en aza indirgeyeceğiz.
Faaliyetlerimizle sağladığımız ekonomik katma değerin yanı sıra, toplumsal katkıyı da çok önemsiyoruz. Geçtiğimiz günlerde Yıldız Entegre, Tekirdağ’da açılan Mika-Der Çocuk Destek Merkezi’nin hobi odalarından biri için sunduğu sponsorlukla çocukların hayata kazandırılmasına destek oldu. Ayrıca İGSAŞ’ın üç yıldır sürdürdüğü Tarladan Sofraya projesinin Kütahya ayağının basına yansımasını sağlayarak projemizin sağladığı verimi bir kez daha ortaya koyma fırsatı yakaladık.
Bahsettiğim bu konuların detaylarının yanı sıra, Siemens Türkiye CEO’su Hüseyin Gelis’le yapılan röportajı, ekranlardan tanıdığımız Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Oğuz Özyaral’ın sağlık önerilerini, bayilerimizle yaptığımız röportajları ve şirketlerimizden son gelişmeleri dergimizde bulabilirsiniz.
Hello,
Yıldızlar Yatırım Holding olarak faaliyet gösterdiğimiz sektörlerin liderleri arasında yer almak hedefiyle çalışmalarımızı tüm hızıyla sürdürüyoruz. Holdingin amiral gemileri olarak nitelendirdiğimiz İGSAŞ, Yıldız Entegre ve Yıldız Demir Çelik’in çalışmaları sonucu elde ettiği başarılı sonuçlar, bizim için en büyük mükafat.
Tamamlandığında yatırım değeri 500 milyon doları bulacak olan Yıldız Demir Çelik’te geçtiğimiz aylarda üretime başladık. İlk fazı neredeyse tamamlanan tesiste devreye alınan
hatlarda gerçekleştiren üretim 70 bin tona ulaştı. 2020’de ikinci fazını
ve 2023 hedeflerimiz kapsamında tamamını devreye alacağımız tesiste yapacağımız üretim sayesinde otomobil ve beyaz eşya sektörünün ihtiyacını karşılayarak dışarıya bağımlılığı en aza indirgeyeceğiz.
Faaliyetlerimizle sağladığımız ekonomik katma değerin yanı sıra toplumsal katkıyı da çok önemsiyoruz. Geçtiğimiz günlerde Yıldız Entegre, Tekirdağ’da açılan Mika-Der Çocuk Destek Merkezi’nin hobi odalarından biri için sunduğu sponsorlukla çocukların hayata kazandırılmasına destek oldu. Ayrıca İGSAŞ’ın üç yıldır sürdürdüğü Tarladan Sofraya projesinin Kütahya ayağının basına yansımasını sağlayarak projemizin sağladığı verimi bir kez daha ortaya koyma fırsatı yakaladık.
Bahsettiğim bu konuların detaylarının yanı sıra, Siemens Türkiye CEO’su Hüseyin Geliş’le yapılan röportajı, ekranlardan tanıdığımız Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Oğuz Özyaral’ın sağlık önerilerini, bayilerimizle yaptığımız röportajları ve şirketlerimizden son gelişmeleri dergimizde bulabilirsiniz.
Keyifli okumalar.
İlkay Ünal
Yönetim Kurulu Genel Sekreteri
Secrtetary General of Board
Keyifli okumalar.
02 ODAK 18 UZMAN GÖRÜŞÜ 34 EMEKTAR ÇALIŞANLAR
Mimar ve tasarımcılardan İ Saloni Milano Mobilya Fuarı’na dair
22 UZAKLARA YOLCULUK Modanın ve tasarımın
başkenti: Milano
26 PAYDAŞLARIMIZ
• İGSAŞ: Mahmut Yıldız
• Yıldız Entegre: Cemal Yüksel 28 YENİ TRENDLER
İGSAŞ, Yıldız Demir Çelik ve Yıldız Entegre’den son trendler
30 SAĞLIĞIM
Prof. Dr. Oğuz Özyaral’dan sağlık
dolu öneriler
Sektörün en genç oyuncusu Yıldız Demir Çelik büyümeye devam ediyor
08 HABER
Yıldız Entegre dijital dönüşümle
geleceğe yatırım yapıyor
10 TOPLUMSAL KATKI Tekirdağ’da bir çocuk evi...
12 KONUK
Siemens CEO’su Hüseyin Gelis
16 HABER
Tarladan Sofraya projesi için Kütahya’ya yolculuk
Başarı zincirinin halkaları
36 HOBİ
Şarkı söylemek lazım avaz avaz
38 YILDIZLARDAN HABERLER KİŞİSEL GELİŞİM
Yıl: 2020 Beş kuşak bir arada!
48 DEKORASYON
Küçük dokunuşlarla evinizi
kışa hazırlayın
50 AJANDA
Kültür-sanat aktiviteleri
46
1
İÇİNDEKİLER
ODAK
Sektörün en genç oyuncusu
Yıldız Demir Çelik büyümeye devam ediyor
İlk etabı neredeyse tamamlanan ve toplam yatırım değeri 500 milyon doları bulacak olan Yıldız Demir Çelik, sektörün en genç ve en dinamik oyuncusu konumunda büyümeye devam ederken sektörde fark yaratan ve katma değerli ürünler üretmeyi hedefliyor.
2
Yatırım yapacağı tüm alanları paydaşlarına ve ülke ekonomisine katkı sağlamak hedefiyle seçen Yıldızlar Yatırım Holding, faaliyet gösterdiği her alanın liderleri arasında yer almak hedefiyle çalış- malarına devam ediyor. Holdingin bu yaklaşımla yatırım yaptığı ve Türkiye’deki en büyük entegre tesislerden biri olan Yıldız
Demir Çelik’te çalışmalar tüm hızıyla sürüyor. Kocaeli’nin Alikahya Organize Sanayi Bölgesi’nde 300.000 metrekarelik bir arazi üzerine kurulu tesisin ilk etabı neredeyse tamamlandı. Toplam yatırım değeri 500 milyon dolar olacak tesiste yıllık 1.500.000 ton soğuk haddelenmiş sac üretilecek. Sürekli asitleme tandem, galvanizleme, boyama hatlarıyla müşterilerin ihtiyacına cevap verilecek. Yıldız Demir Çelik çatısı altında Türkiye’nin ileri teknolojiye sahip ve yüksek katma değerli yassı çeliği üretilecek. Odakta, sektörde fark yaratan, üretilmeyen, katma değerli ürünlerin üretimi var.
3
Teknolojisi, insan kaynağı, bilgi birikimiyle Türkiye’de pazarın gelişiminde önemli bir rol oynayacağına inanılan Yıldız Demir Çelik’in önümüzdeki dönemde sektörde ilk üçte yer alması hedefleniyor.
İlk fazın devreye alınması sürecini anlatan Fabrika Direktörü Kemal Kumru bu konu- da şunları söylüyor: “Mart ayında boya ve soğuk üretim hatlarını (temizleme, yığın tavlama ve temper) devreye aldık; kısa zamanda, yüzey kalitemizi çok iyi yerlere getirdik. Mayıs’ta galvaniz hattı faaliye-
te başladı; şu an maksimum kapasiteye ulaşmış durumdayız. PLTCM hattından asitleme kısmını devreye aldık; tandem hattı da Kasım’ın üçüncü haftası devreye girecek. Bu fazla birlikte 600 bin tonluk
üretim kapasitesine ulaşmış oluyoruz. İkinci fazdaki ikinci galvaniz hattının 2020 yılının Mayıs ayında devreye girmesiyle kapasi- temiz 950 bin tona çıkacak.”Yıldız Demir Çelik’in sektöre dinamizm getirdiğini de dile getiren Kemal Kumru, “Bizim felsefe- miz kaliteden ödün vermeden, hızlı servis yapmak. Özellikle ithal edilen beyaz eşya ve otomobil saclarını kısa zamanda yapabi- lecek duruma geldik. Dışarıdan gelen bu sacların Türkiye’de üretilmeye başlamasıyla cari açığa olumlu katkı sağlıyoruz.” diyor.
4
Kemal Kumru:
‘Özellikle beyaz eşya ve otomobil saclarını yapabilecek duruma geldik. Dışarıdan gelen bu sacların Türkiye’de üretilmeye başlamasıyla cari açığa olumlu katkı sağlıyoruz.’
Emrah Kendüzler:
‘Sektörün en genç ve en dinamik oyuncusu olarak Türkiye’nin demir çelik ihtiyacını karşılamak için gerekli motivasyonu ve kaynağı bulunan Yıldız Demir Çelik, her geçen gün büyümeye devam ediyor.’
Hedeflenen pazarlar
Tesiste ham madde olarak sıcak haddelenmiş yassı üründen; asitlenmiş sac, full hard, soğuk haddelenmiş sac, galvanizli sac ve boyalı sac üretimi gerçekleştiril- mesi planlanıyor. Bu sayede en üst kalitede ürün talep eden beyaz eşya ve otomotiv gibi sektör-
lerin ihtiyacı, üretim teknolojisi beklentileri karşılayacak özelliklere sahip Yıldız Demir Çelik tarafından karşılanabilecek.
İhracat yapmaya başlayan Yıldız Demir Çelik, tüm dünya ülkelerini hedef pazarları olarak görüyor.
Bu sayede Yıldız Demir Çelik’in teknolojisiyle, insan kaynağıyla, bilgi birikimiyle Türkiye’de pazarın gelişiminde önemli bir rol oynaya- cağına inandıklarını ve önümüz- deki dönemde sektörde ilk üçte olmasını hedeflediklerini ifade eden Satış ve Pazarlama Direktörü Emrah Kendüzler, “Sektörün en genç oyuncusu olarak, Türkiye’nin demir çelik ihtiyacını karşılamak için gerekli motivasyonu ve kaynağı bulunan Yıldız Demir Çelik, her ge- çen gün büyümeye devam ediyor. Ayrıca global marka olma çalışmala- rına da hız kazandırılıyor.” diyor.
Üretim süreci
Türkiye’deki en geniş soğuk hadde tesisi olma özelliği taşıyan Yıldız Demir Çelik, beş bölümlü had- deleme teknolojisiyle en yüksek soğuk haddeleme gücüne sahip. Tesis beş ana kısımdan oluşuyor. 1,5 milyon ton kapasiteli sürekli asitleme ve tandem hattında sıcak bobinlerin asitleme ve haddele- me prosesleri gerçekleştiriliyor. Yıllık 400.000 ton kapasiteli sürekli galvanizleme hattı inşaat sektö- ründen otomotiv sektörüne kadar farklı alanlara ürün sağlayacak. So- ğuk sac üretiminin gerçekleştirildi- ği temizleme, tavlama ve temper haddeleme üniteleri yıllık 300.000 ton kapasiteye sahip. Beyaz eşya sektörü hedefiyle yola çıkılan boya hattı ise 150.000 ton kapasiteye sahip. Çelik servis merkezinde-
ki dilme, boy kesme ve trapez hatlarında ise müşterilerin istediği ebatlandırma işlemleri yapılıyor.
Üretim Müdürü Yalçın Kalyon-
cu ilk faz kapsamında devreye alınan hatların ardından üretimin başlamasıyla ilgili şunları söylüyor: “Ekibimiz, tesisin kurulumu, dev- reye alınması ve üretime geçmesi aşamasında üstün bir gayret gös-
5
Yalçın Kalyoncu:
‘Şu anda hatlarımızda müşterilerimizden gelen talepler doğrultusunda ürün çeşitliliğinin artırılması yönünde denemelerimiz devam ediyor.’
6
tererek bu başarıda en büyük paya sahip oldu. Üretim aşa- masında da yoğun tempoda çalışmalarımız devam ediyor. Şu anda hatlarımızda müş- terilerimizden gelen talepler doğrultusunda ürün çeşitli- liğinin artırılması yönünde denemelerimiz devam ediyor. Ürün çeşitliliğinin artmasına paralel olarak ürün kalitesi ve tesis verimliliğinin yukarılara çekilmesi önem taşıyor.”
Yardımcı tesisler
Yıldız Demir Çelik’te hidrojeni ve azotu ayrıştıran yardımcı te-
sislerin yanı sıra, su ıslak tesisi bulunuyor. Su ıslak tesisinde ayıklama işlemi gerçekleştirile- rek su, saflaştırılıyor. Bu sayede şehrin atık suları Yıldız Demir Çelik’in prosesinde kullanılır hale getiriliyor ve çevreye katkı sağlanıyor. Atık su tesisinde, Yıldız Demir Çelik’ten çıkan su, deşarj kriterlerine uygun hale getiriliyor.
Ürünler
Tesisin asitleme tandem hattında kalınlığa bağlı olarak yıllık 1,5 ton üretim sağlana- biliyor. Galvanizleme hattının
kapasitesi 300 bin ton/yıl; soğuk taraf 250 bin ton/yıl, boya ise 100 bin ton/yıl kapa- siteli. Diğer hatların toplam kapasitesi ise 150 bin ton/yıl. Ebatsal olarak bakıldığın- da tandemle 0,20 ile 2 milimetre arasın- da sac üretilebiliyor. Soğuk sacın limiti, 0,30’la 2 milimetre arasında değişiyor. Galvanizli sacda da 0,20 ile 3 milimetre arasında üretim gerçekleştirilebiliyor. Boya hattında 0,20-1,2 milimetre arasında üretim yapma imkanı söz konusu. Ancak genellikle limit değer olan 0,30 milimetre- nin üstünde üretim yapılıyor.
İnsan kaynağına yatırım
Yıldız Demir Çelik, faaliyet gösterdiği alanda oldukça genç ve dinamik bir ekibe sahip. İnsan Kaynakları Müdürü Salim Kiracılar, insan kaynakları konusundaki uygula- malarını şöyle anlatıyor: “İşe alım, eğitim, ücret-yan haklar, motivasyon, çalışan bağlılığı, atama-terfi, disiplin yönetimi,
iş analizi, oryantasyon uygulamaları ve idari süreçleri yürütüyoruz. Ayrıca insan kaynakları politikalarının ve stratejilerinin oluşturulmasından sorumluyuz. Organi- zasyonel gelişim çalışmaları kapsamın-
da iş analizleri yaparak norm kadroları oluşturduk ve iş süreçlerinin daha etkin yönetilebilmesi için çalışmalar gerçekleş- tiriyoruz. Organizasyonumuzun büyüme- siyle birlikte yoğun bir işe alım süreci
de yürütüyoruz. Tesiste çalışan sayısı şimdiden 380 kişiye ulaştı.” Salim Kiracılar, Yıldız Demir Çelik’te işe alım süreçlerinde odaklanılan en önemli konunun ise doğru işe, doğru insanı, adil bir ücret politikasıy- la almak olduğunu şu sözlerle paylaşıyor: “Ücret politikamızı ve yapımızı iş analizi çalışmaları doğrultusunda oluşturdu- ğumuz kademe yapısıyla yönetiyoruz.
İş planlarımız ve önceliklerimiz arasında performans yönetim sistemi kurmak, çalı- şan memnuniyeti ve bağlılığını artırmaya yönelik çalışmalar gerçekleştirmek yer alıyor. Bu kapsamda 2019 yılında ilk çalışan memnuniyeti anketini gerçekleştireceğiz. Performans yönetimi sistemiyle de adil üc- ret politikasını destekleyecek ve kurumsal hedeflere ulaşma noktasında daha objektif geri bildirimler sağlamış olacağız.”
Yıldız Demir Çelik’te insan kaynakları yöne- timi konusunda önemli görülen süreçler- den biri de çalışanların eğitimi ve gelişimi. Bu kapsamda, Yıldızlar Yatırım Holding bünyesinde kurulan ve Yıldız Demir Çelik’in de aktif katılım sağladığı Akademi Yıldız aracılığıyla çalışanların kişisel ve mesleki geli- şimlerine katkı sağlanması hedefleniyor.
Yıldız Demir Çelik çatısı altında Türkiye’nin ileri teknolojiye sahip ve yüksek katma değerli yassı çeliği üretilecek.
7
Salim Kiracılar:
‘Yıldız Demir Çelik’te işe alım süreçlerinde odaklandığımız en önemli konu; doğru işe, doğru insanı, adil bir ücret politikasıyla almak.’
HABER
Yıldız Entegre
dijital dönüşümle geleceğe yatırım yapıyor
Dijital dönüşüm çalışmalarını hızlandıran Yıldız Entegre, geleceğe yatırım yaparak devreye aldığı üç boyutlu aplikasyon
ve yenilediği web sitesiyle hem kullanıcılara kolaylık sağlıyor hem de verimi maksimuma çıkarmayı hedefliyor.
Hayatın her alanında olduğu gibi şirketler de artık dijital çağın gereklerini yerine getirmek için büyük bir dönüşüm süreci içinde.
Orman ürünleri sektöründe dünyanın ilk
on şirketi arasında bulunan ve Türkiye’de liderlik koltuğunda oturan Yıldız Entegre de sektörler arasındaki entegrasyonun arttığı, teknolojik gelişmelerin iş yapış modellerini yeniden şekillendirdiği günümüzde, global bir üretici olma yolculuğunu dijital dönüşümle güçlendiriyor. Yıldız Entegre, şirketlerin dijital teknolojileri yakından takip etmesi, kendi iş modelleri üzerindeki etkilerini ve yol harita- larını hazırlaması gerektiğine inanıyor. Bunun farkındalığıyla rekabet gücü ve verimliliği artırmak, müşterisine her an daha yakın olmak ve sürdürülebilirlik çalışmalarına bütünsel bir bakış açısı kazandırmak amacıyla başlattığı dijital dönüşüm sürecinde oldukça yol aldı.
Bu konudaki çalışmalarını Türkiye Satış ve Pa- zarlama Direktörü Selçuk Ormancı, “Global bir marka olma yolunda emin adımlarla ilerlerken günümüz dünyasına dijitalizasyon anlamında da entegrasyon sağlıyoruz; sektöre değer katacak dijital çözümler sunuyoruz. Yenilenen yüzüyle web sitemiz, kullanıcılara pek çok olanak tanıyor. iOS ve Android işlemcilerin desteklediği Yıldız Entegre aplikasyonumuz ise gündelik yaşamda pek çok kolaylık sağlı- yor.” sözleriyle anlatıyor.
Hayaller gerçeğe dönüşüyor
Yüzeydeki saç baskı hareketleri, ışık altındaki yansıma ve parlaklık özellikleri Yıldız Entegre uygulaması ve yenilenen web sitesinde gerçekçi bir simülasyonla sunuluyor. Uygula- madaki alternatif yüzey özelliklerinin bir ürün kodu üzerinde seçilmesinin ardından ürün üç boyutlu olarak görüntülenebiliyor; bu özellikle de bir ilke imza atılıyor. Üç boyutlu
8
aplikasyonve web sitesiyle ürünleri üç boyutlu bir şekilde ve yüzey dokularını en gerçekçi haliyle deneyimle fırsatı sağlanmasının yanı sıra, sanal showroom özelliğiyle kullanıcılara özel tasarlanmış mekanlarda tüm renklerin uy- gulamalarını kendi zevklerine göre tasarlama imkanı da veriliyor.
Dijital katalog
Tüm ürün gruplarında dijital katalog yöne- timi sistemini hayata geçiren Yıldız Entegre, bu sayede ürün gruplarına ait bilgi ve dekor görsellerine çevrim içi erişim olanağı sunuyor. İçinde yeni nesil bir ürün kütüphanesi de bulunan aplikasyon ve web sitesi, kullanıcı dostu kategorizasyon sistemiyle hedef ürüne ulaşmak için interaktif içerik görüntüleyerek farklılık yaratıyor. Kullanıcılar; tüm ürünleri görüntüleme ve indirme olanağına sahip ol- malarının yanında, üç boyutlu tasarım yapma ve sanal ortamda mekana uygulama imkanı da bulabiliyorlar. Uygulamanın “You Design It” fonksiyonu, kullanıcılara serbest ölçüde oda çizerek gerçekçi bir mekan hazırlama imkanı sunuyor. Uygulama, çizilen odalara göre seçi- len malzemelerin metrekare ve paket bilgisini de hesaplayarak kullanıcılara büyük kolaylık sağlıyor. Yıldız Entegre ürünleri ve ortak kategorizasyon özelliğiyle kullanıcıya yaşam alanının tasarımını yapmasını ve malzemeleri deneyimlemesini sağlaması, uygulamanın en önemli özellikleri arasında yer alıyor.
Geleceğe yatırım
Yıldız Entegre, geleceğe yatırım yaparak gerçekleştirdiği üç boyutlu aplikasyon ve
web sitesiyle kullanıcılara kolaylık sağlarken verimliliği maksimuma çıkarmayı hedefliyor. Önümüzdeki süreçte üç boyutlu aplikasyon ve web sitesine tüm dünyadan, farklı dil seçe- nekleriyle erişim sağlamak mümkün olacak. Tüm bu özelliklerle gerek ağaç ürünleri sek- törüne gerek tasarımcı ve mimarlara sunulan renk ve ürünlerin tanıtılması noktasında çok daha iyi bir noktaya ulaşılacak. Web sitesi ve aplikasyondaki ürünlerin görsellerinin yüksek çözünürlüklü haliyle indirilebilir formatta olması ise sektörel anlamda büyük bir avantaj sağlayacak.
Her daim ağacın izinde
Orman ürünleri sektöründe global, yenilikçi ve tüm paydaşlarıyla birlikte büyümeyi ilke edinen Yıldız Entegre, dijitalleşme sürecinin yanı sıra sürdürülebilirlik projeleriyle de fark yaratıyor. “Ağacın izinin olduğu her alan bizim için çok değerli.” diyen Selçuk Orman- cı, dijitalleşmenin daha da güçlendireceği sürdürülebilirlik çalışmalarını şöyle anlatıyor: “Ağacı takip eden mimari yapılardan sosyal sorumluluk projelerine, dekorasyon trendle- rinden sektörel gündeme kadar her anlamda ağacın izindeyiz. Şehir hayatının yükselişiyle doğal olana özlemin arttığı günümüzde, ağaca dair her şeyi web sitemizin ‘Ağacın İzinde’ bölümünde anlatıyoruz. Sadece üretim gücümüzle değil; teknolojimizle, çevreye duyarlılığımızla, kalitemizle ve en önemlisi kök salıp büyüdüğümüz coğrafyaya sorumluluğumuzun bilinciyle öncü olma misyonumuzu koruyoruz.”
Yıldız Entegre aplikasyonunu telefonunuza indirin, hemen kullanmaya başlayın!
9
Yıldız Entegre uygulamasının
‘You Design It’ fonksiyonu, kullanıcılara serbest ölçüde oda çizerek gerçekçi bir mekan hazırlama imkanı sunuyor. Uygulama, çizilen odalara göre seçilen malzemelerin metrekare ve
paket bilgisini
de hesaplayarak kullanıcılara büyük kolaylık sağlıyor.
SANAL
3D KARTELA
SHOWROOM
Yıldız Entegre, Tekirdağ’da yeni açılan Mika-Der Çocuk Destek Merkezi’nin hobi odalarından birine sponsor oldu.
TOPLUMSAL KATKI
Tekirdağ’da bir çocuk evi...
10
Minik Kalplerle El Ele Derneği (Mika-Der) Çocukların yaşamaya ve eğitim almaya başladığı merkezde-
ki villalara bağışçı ve destekçilerin isimleri verildi. Mika-Der Yönetim Kurulu Başkanı Nesrin Ercan, açılış töreninde yaptı- ğı konuşmada, projede emeği geçenlere teşekkür etti. Yıldız Entegre’nin desteği hakkındaki düşüncelerini ise Yıldız’da Yaşam dergisi için anlattı.
Mika-Der ve yaptığı çalışmalar hakkında bizi bilgilendirir misiniz?
Mika-Der olarak hayata şanslarıyla doğmamış, anne-baba sevgisi olmadan büyümüş, öfkeli, hayata küskün, kapanma- mış hesapları, bedensel veya ruhsal yaraları olan ve Aile, Ça- lışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü’ne bağlı kurum ile kuruluşlarda yaşamak zorunda kalmış 0-18 yaş arası çocukları “minik kalpler” diye tanımlı- yoruz. Mika-Der bu minik kalplerin dünden kalan yaralarını sarmak, bugünlerini iyileştirip sevgi ve güven duygusuyla buluşturmak ve yarınlarına daha donanımlı bireyler olarak,
tarafından temeli 2016 yılında atılan ve Yıldız Entegre’nin hobi odalarından birine sponsor olduğu Tekirdağ Ka- paklı’daki Çocuk Destek Merkezi Mart
ayında açıldı. Açılış törenine Aile ve Sosyal Politikalar eski Bakanı Dr. Fatma Betül Sayan Kaya’nın yanı sıra, Tekirdağ Valisi Mehmet Ceylan, milletvekilleri Metin Akgün, Mustafa Yel ile Ayşe Doğan, iş insanları Hacı Sabancı, Arzu Saban-
cı, Ali Ağaoğlu, oyuncu Gözde Kansu ile iş, sanat ve spor dünyasından birçok isim katıldı. Merkezde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü ko- rumasındaki, geçmişte yaşadıkları travma nedeniyle hayata küsmüş ve suça meyilli olan 7-18 yaş aralığındaki 40 çocuk rehabilite edilerek hayata kazandırılacak. Mika-Der Çocuk Des- tek Merkezi, 32 bin metrekare arazi içinde 12 bin metrekarelik alanı kapsıyor. Her villada 10 çocuk yaşayacak şekilde iki katlı dört bina, bir idari bina ve bir açık oyun alanından oluşuyor.
aydınlık yollardan taşımak üzere 2008 yılında kurulmuş bir dernektir.
Mart ayında Tekirdağ Kapaklı’da açılan Mika-Der Çocuk Destek Merkezi’nde çocuk- lar için verilecek destek hakkında bilgi verir misiniz?
Minik kalpler, ağır hikayeleri olan travma ya- şamış çocuklardır. Bazı çocuklar geçmişlerinin yükünü tolore edemez, hayatla barışamaz. Bunlar, ağır risk altında olan çocuklardır. Mad- de bağımlılığına, suça ve intihara meyillidirler. Rehabilitasyon merkezleri, onları yaşama dön- dürme birimleridir. Rehabilitasyon program- ları, uzman ekipler tarafından uygulanır ki bu tamamen bakanlığın ilgili birimleri tarafından yürütülür. Psikolojik terapi ve destek; sporun yanı sıra, çeşitli hobi alanlarıyla birlikte devam eder.
Destek merkeziniz aracılığıyla kaç çocuğa erişmeyi planlanıyorsunuz?
Mika-Der Çocuk Destek Merkezi, 7-18 yaş arası 40 çocuğa hizmet verebilecek kapa- sitede. Ancak merkezimizde12-18 yaş arası çocuklar bulunuyor. Mika-Der Çocuk Destek Merkezi’ne ancak bakanlık kanalıyla ulaşılabili- yor. Kurum dışındaki çocuklar bu birimlerden yararlanamıyorlar.
Kapaklı’daki merkezde destek gören çocuk- ların buradan sonra hayatlarında ne gibi değişiklikler olacak?
Bu, çok önemli bir detay. 18 yaşından sonra eğitimlerini yüksek okullarda devam ettir- miyorlarsa devletin sunduğu iş imkanlarıyla yaşamlarını sürdürüp aşina olmadıkları sosyal hayatın içinde var olma savaşı vermek zorun- dalar. Toplumun vermesi gereken öncelikli destek, onları başka iş konularında yetiştirip
stajlarla meslek sahibi olmalarını sağlamak. Aksi halde karanlık bir geleceğe düşmeleri son derece kolay.
Merkezde çocuklar için hobi odaları da yer alıyor, bu hobi odalarından biraz bahseder misiniz?
Spor, sanat, el becerileri ve bilişim konuların- da eğitim vermek üzere sanat odası, atölye, kapalı spor salonu, açık spor sahası, müzik odası, bilgisayar laboratuvarı ve çeşitli aktivite odalarımız var. Eğitimlerimiz sayesinde çocuk- lar hayatın içinde var olduklarını hissedecek- ler. İçlerindeki öfkeyi sanatla, sporla, teknolo- jiyle yaşam ve barışa çevirecekler.
Kapaklı’da bulunan Mika-Der Çocuk Des- tek Merkezi’nde Yıldız Entegre’nin sponsor olduğu bir hobi odası da bulunuyor. Yıldız Entegre’nin bu desteğinin önemini nasıl değerlendirirsiniz?
Yıldız Entegre’ye çok teşekkür ederiz. Bu hobi odasında da çocuklar etüt yapacaklar. Bu çok değerli bir katkı. Maddi boyutunun dışında, şirketin bu şekilde örnek olması çok önemli. Bu, iş dünyasına şöyle bir mesajdır: “Bu ülke bizim, bu çocuklar bizim ve bizim gelece- ğimizde var olacaklar. Onları hayata kazan- dırarak ülkemize en değerli yatırımı yapmış oluruz. Siz de yapın!”
Bu merkezle bir ilke imza atıldığını da bili- yoruz. Bunun gibi yeni projeleriniz söz konu mu?
Bunlar bizim gibi dernekler için çok büyük ölçekli projeler. Kapaklı neredeyse 4,5 milyon liraya mal oldu. Kaldı ki içlerini (kitaplık, tele- vizyon, bilgisayar...) üyeleri olarak biz döşedik. Yani beş milyon lirayı aşkın bir meblağ -ki bu fiyata bu projeyi yaratmak bizim uğraşmamız- la oldu; örnekleri 8-10 milyon liralık maliyetle ortaya çıkıyor. Yeniden böyle bir projeye baş- lanır mı, onu önümüzdeki günler belirleyecek.
Çalışmalarıyla gündeme gelen bir dernek olduğunuzu biliyoruz. Önümüzdeki dönemde gerçekleştireceğiniz çalışmalar hakkında bizi bilgilendirir misiniz?
Yakın zamanda Bartın’da yaptırdığımız Mi- ka-Der Sevgi Evleri’nin açılışı yapılacak.
11
Mika-Der Çocuk Destek Merkezi’yle
Tekirdağ’da 40 çocuk
daha hayata kazandırılacak.
KONUK
Siemens Türkiye CEO’su Hüseyin Gelis’le Endüstri 4.0 ve dijitalleşmeye dair
12
Siemens Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Hüseyin Gelis, Endüstri 4.0 devrimini, bu konuyla ilgili Türkiye’deki çalışmaları, Siemens’in dijitalizasyon yeteneğini ve Yıldızlar Yatırım Holding’le iş birliğini konuştuk.
Sizi tanıyabilir miyiz?
Siemens ailesine Almanya’da lise döneminde staj yaparken katıldım. Kaliforniya Berkeley Üniversitesi’nde aldığım mikro ve makro ekonomi eğitiminin ardından, Phoenix Üniversitesi İşletme Yönetimi programından mezun oldum ve çalışma hayatıma 1976’da Siemens’te başladım. Aralarında ABD, Türkiye, Hindistan, Kanada ve Almanya’nın da bulun- duğu yedi ülkede Siemens’in şirketlerinde farklı görevlerde bulundum. Siemens Kana- da’da Başkan Yardımcısı ve CFO görevlerini yürütürken 1 Ekim 2007’de Siemens Türkiye’de Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO olarak göreve başladım. Ayrıca 2015’ten bu yana TÜSİAD’ın Almanya Network Çalışma Grubu Başkanlığı’nı yürütüyorum. Yine 2017’den beri Uluslararası Yatırımcılar Derneği’nin (YASED) Yönetim Kurulu Üyesi’yim.
Siemens Türkiye hakkında bizi bilgilendi- rir misiniz?
Türkiye’nin en eski ve köklü sanayi kuruluş- larından biri olan Siemens; sürekli gelişim, yenilikçilik ve teknoloji vizyonunu Türkiye’ye yaklaşık 162 yıl önce ilk telgraf sistemini kurarak taşıdı. Yani Siemens, Almanya’da kurulduktan sadece dokuz yıl kadar kısa bir
süre sonra Türkiye topraklarına geldi. Os- manlı döneminde başlayan ilişkilerle birlikte pek çok alanda Türkiye’deki ilk adımları biz attık. 1856’da ilk telgraf sistemini, 1881’de
ilk telefon hattını, 1906’da Dolmabahçe Gazhane’de ilk enerji santralini hayata geçirdik. O zamandan bu yana faaliyetleri- mizle pek çok konuda Türkiye ekonomisinin ve toplumunun gelişimine destek olmaya, ilkleri gerçekleştirmeye devam ediyoruz. Elektrifikasyon, otomasyon ve dijitalizasyon konularına odaklanıyoruz. Enerji üretimi ve iletimi çözümlerinde lider konumda bulunu- yoruz; altyapı ile endüstri için otomasyon ve yazılım çözümlerinde de öncülük yapıyoruz. Siemens Healthineers da medikal görün- tüleme sistemleri ve klinik IT alanlarında önde gelen şirketlerden biri. Halihazırda üç binden fazla çalışanımız var. Türkiye ekono- misine doğrudan, dolaylı ve teşvik edilen olmak üzere yılda 3,2 milyar TL tutarında katkı sağlıyoruz. Sadece teknolojiyle değil, sosyal sorumluluk odağımızla da topluma katkı sunuyoruz. Örneğin eğitim konusunda yaptığımız iş birlikleriyle toplumsal gelişimi destekliyoruz. Kendimizi Alman kökenli bir Türk şirketi olarak görüyoruz ve Türkiye’yle birlikte büyüyor, gelişiyoruz.
Endüstri 4.0,
bir insana ömrü boyunca aynı
kol hareketini yaptırmayı
değil, onu daha değerli alanlarda çalıştırmayı benimsiyor. Bu da hayat kalitesinin yükselmesi anlamına geliyor.
Siemens olarak Endüstri 4.0’i nasıl değerlendiriyorsunuz ve bu kapsamda yaptığınız çalışmalar neler?
Almanya’da ortaya çıkan Endüstri 4.0 yol hari- tasını hazırlayan ve sunan çalışma grubunda Siemens de yer alıyordu. Dolayısıyla Siemens olarak Endüstri 4.0 çalışmalarının global öncü- leri arasında bulunuyoruz. Endüstri 4.0 henüz konuşulmaya bile başlanmamışken Siemens olarak bu konuda kapsamlı çalışmalar yürüt- meye ve makinelerin akıllanmasını sağlayacak yazılımları hazırlamaya girişmiştik. Siemens’in akıllı bilgi sistemleri olarak tanımlanabilen dijital hizmetleri; gelişmiş algoritmaları, veri analizlerini, makinelerin öğrenme teknolojile- rini, veri toplama ve analizindeki 20 yılı aşkın deneyimi kapsıyor. Siemens, her zaman dijital gelişmeleri en erken benimseyen şirketler- den biri oldu. Bununla kalmayıp bu süreçlere öncülük etti, etmeye de devam ediyor.
Bir yandan dünyada dev firmaları dijital hayata geçirirken diğer yandan global birikimimizi yerel tecrübemizle birleştirerek Türkiye’deki şirketlere dijital dönüşümlerinde rehberlik ediyoruz. Dijitalizasyon kapsamında sunduğu- muz yenilikçi çözümlerimiz, şirketlerin üretim süreçlerini iyileştiriyor, onlara rekabet avantajı sağlıyor. Bu çözümlerimizin en önemlileri arasında Dijital İkiz teknolojimizi ve Dijital Fabrika kavramımızı sayabiliriz. Dijital İkiz teknolojimizle gerçek dünyayı sanal ortama taşıyoruz ve fiziksel üretimin bire bir kopya- sını dijital ortamda yaratarak simülasyonlar
gerçekleştiriyoruz. Dijital Fabrika’da ise bir fabrika kurulmadan önce tüm bileşenleri bilgisayar ortamına uygun yazılımlarla tasar- lanıyor ve fabrika sanal ortamda çalıştırılıyor. Böylece fabrikanın kendisi ortada yokken nasıl çalıştığı öğreniliyor ve en iyi çalışma sisteminin kurulması için gerekli önlemler alınabiliyor. Bu sayede maliyetler düşüyor, kalite yükseliyor
ve hız kazanılıyor. Örneğin Maserati’nin Ghibli fabrikasında gerçekleştirdiğimiz dijitalizasyon projesinde Dijital İkiz teknolojimiz kullanıldı. Proje sonunda Maserati’nin yeni ürün geliştir- me süresi yüzde 30 kısaldı. Ürünlerin pazara çıkış süresi 30 aydan 16 aya düşürüldü ve üretilen otomobil sayısı üç kat arttı. Adidas’ın SpeedFactory’sinde de Dijital İkiz sayesinde üretim öncesinde sürecin tamamının simülas- yonunu, test edilmesini ve optimizasyonunu sağladık. Bu proje sonrasında Adidas’ın bu fabrikası kişiselleştirilebilir, hızlı ve şeffaf üretim yapacak hale getirildi.
Dijital İkiz teknolojisinin yanı sıra SIMATIC, SINUMERIK, SIMOTION gibi otomasyon sistemleriyle de Endüstri 4.0’a adım atılmasını sağlıyoruz. Ayrıca bulut tabanlı, nesnelerin interneti işletim sistemimiz olan MindSphere de fabrikanın kurulumundan üretim ve üretim sonrası süreçlerine kadar her noktasının diji- talleştirilmesine katkı sağlıyor. MindSphere’le cihazların internete bağlanıp verilerin buluta taşınmasını, herkese açık bir ortamda, daha akıllı uygulamalar aracılığıyla yüksek katma değerli çözümler sunulmasını mümkün kılıyo-
ruz. Örneğin MindSphere üzerinde Siemens Türkiye mühendisleri tarafından geliştirilen Manage My Machine uygulaması, dünyada herhangi bir yerdeki makinelerin verilerini, mevcut veya geçmiş durumlarını görüntüle- yebiliyor. Makinelere erişim sağlayarak verim- liliği artırma, durma sürelerini azaltma avantajı sunuyor. Böylece daha yüksek kalitede hizmet, dijital bir çözüm ve yeni iş modelleri sağlanı- yor.
Sunduğumuz teknolojik çözümlerin yanı sıra, Türkiye’de Endüstri 4.0 vizyonunun tanınması, anlaşılması ve uygulanmasına yönelik pek çok çalışma yürütüyoruz. Bu doğrultuda hem kendi süreçlerimizi hem de müşterilerimizin süreçlerini dijitalleştirme yolunda 2000’lerin başından bu yana önemli mesafeler katettik.
Sizce Endüstri 4.0 bir devrim mi yoksa uzun zamandır içinde olunan bir evrilme süreci mi?
Endüstri 4.0 terimi, içinde bulunduğumuz ve henüz başlangıç aşamasında olan dördüncü sanayi devrimini tanımlıyor. 2011 yılında ilk kez çok soyut bir kavram olarak karşımıza çıkan Endüstri 4.0, yıllar içinde daha somut bir hal aldı. Ülkeler ve şirketler için bu konu
ilk gündem maddeleri arasında yer alıyor
ve gerekli stratejiler belirlenip uygulanıyor. Geçen yıllarda ağırlıklı olarak Endüstri 4.0 kavramının anlaşılması ve bu yönde stratejiler geliştirilmesi yönünde çalışmalar oldu. Finans, otomotiv gibi bazı sektörlerde ilk örnekleri
13
14
ortaya çıkarken öngörülü şirketler de bu ko- nuda vakit kaybetmeden hızla harekete geçti. Bu konuda hem Türkiye’nin hem dünyanın önünde uzun bir yol var. Endüstrinin bu yeni döneminin, uygulama anlamında yeni yeni yaygınlık kazanmaya başlasa da aslında bilişim ve teknoloji dünyasındaki hızlı ilerlemelerin bir sonucu olduğunu söyleyebiliriz. Dijital dünyadaki gelişmeler büyük çapta bir değişi- mi getirirken bunun sanayideki yansıması da Endüstri 4.0 oldu.
Türkiye’nin Endüstri 4.0 konusunda önünde uzun bir yol olduğunu söyledi- niz. Bu konuda şirketlere neler düşüyor? Şu anda ülkemizde Endüstri 4.0 konusun-
da farkındalık oluştuğunu ve çalışmalara başlandığını görüyoruz. Ülkemizin ekonomik hedeflerine ulaşması için Endüstri 4.0 kritik bir önem taşıyor. Üstelik ülkemiz bu alanda güçlü bir potansiyel taşıyor; genç nüfusu, teknolo- jiye olan ilgisi ve büyüyen iş gücüyle Türkiye, küresel ekonomideki rolünü değiştirecek bü- yük bir dönüşüm fırsatının eşiğinde duruyor. Ülkemizdeki sanayi kuruluşlarının Ar-Ge faa- liyetlerine yatırım yapması, böylece gelişmiş ülkelerin Endüstri 3.0 seviyesinde tamamlamış oldukları yüksek katma değerli ürün çeşitliliği ve sanayileşmiş teknolojik üretim seviyesi-
ne erişmesi gerekiyor. Bu doğrultuda dijital dönüşümlerini gerçekleştirmek için Endüstri 4.0 teknolojilerine kaynak ayırmalarının, bu alandaki strateji ve yol haritalarını çıkarmaları- nın bir zorunluluk olduğu anlaşılıyor. Kısacası
dijitalleşmeye yönelik stratejik odaklı bakış açısı oluşturmak ve bu doğrultuda yatırım yapmak, rekabetin gerisinde kalmayı isteme- yen şirketler için öncelikli hedef olmalı. Dijital dönüşüm yolculuğuna başlayan şirketlerin, bu dönüşümün yıllar sürecek bir maraton olduğunun bilincinde olması gerekiyor. Bu dönüşüm için öncelikle kurumların ve şirketle- rin üst yönetimleri sorumluluk üstlenmeli. Öte yandan bu yalnızca teknolojilerle sağlanabi- lecek bir dönüşüm değil, beraberinde yeni
iş modelleri de getiriyor. Dolayısıyla iş yapış şekilleri ve şirket kültürlerinin yeniden yapılan- dırılması da önemli bir husus. Burada efektif çalışma biçimleri hayata geçirilerek daha ge- niş ekosistemlerle çalışmaya adapte olmak ve sürdürülebilir hedefler belirlemek gerekiyor.
Siemens Türkiye olarak dijital dönüşüm konusunda hangi stratejileri izliyorsu- nuz?
Endüstri 4.0 kapsamındaki çalışmalarımızla, Türkiye’deki endüstri sektöründe daha verimli üretim, pazara çıkış süresinde kısalma ve daha fazla esneklik sağlamayı amaçlıyoruz. Siemens Türkiye Kurumsal Teknolojiler Bölümü’müz, son yıllarda bölgenin en hızlı büyüyen Ar-Ge merkezlerinden biri olma özelliği taşıyor. Genç ve dinamik ekibimiz, özellikle Endüstri 4.0, dijital fabrikalar, endüstriyel bulut ve dijital şebekeler alanlarına odaklanıyor. Geleceğin teknolojilerini geliştirmek üzere gerçekleştirdi- ğimiz yatırımlarımızı hız kesmeden sürdürü- yoruz. Siemens Türkiye olarak verimlilik, kalite
ve dijitalizasyonu yükseltmek için endüstriyel üretimin daha da profesyonelleştirilmesi gerekliliğinden yola çıkmak gerektiğine ina- nıyoruz. Artırılmış gerçeklik ve “fabrika kabul” testlerini uzaktan yapmak gibi teknolojileri kullanarak dönüşümü tamamlamayı hedef- liyoruz. Bulut teknolojilerini ve nesnelerin internetini kullanarak, data toplayarak analiz yaptığımız çözümlerimiz var. Bu çözümle-
rin Endüstri 4.0’a uyarlanması konusunda çalışmalarımız devam ediyor. Rakamlarla konuşmak gerekirse ürünlerin pazara sunulma süresini yüzde 25-50 arasında kısaltmayı, mühendislik giderlerini yüzde 30’a kadar düşürmeyi, enerji verimliliğini ise yüzde 70 oranında artırmayı hedefliyoruz. Türkiye’de ve globaldeki yatırımlarımızı da bu doğrultuda yönetiyoruz.
Türkiye’de de Endüstri 4.0’ın rehberi olma misyonumuzla, çözümlerimizin yanı sıra, endüstri işletmelerimizde, üniversitelerimizde, öğrencilerimizde ve ilgili kamu kuruluşlarımız- da farkındalık yaratma adına birçok çalışma yürütüyoruz. Bununla birlikte dijitalleşmenin her şeyden önce insanlarla başladığı fikrini savunuyoruz. Siemens Türkiye olarak dijital çözüm ve uygulamalarımızla pazarı dijitalleş- tirirken diğer yandan kendi dijital dönüşüm programımız olan Dijital Master Plan’ı yürü- tüyoruz. Bu kapsamda hazırladığımız Dijital Olgunluk Endeksi projemizle çalışanlarımızın dijital yetkinlik seviyelerini ölçüyor, ardından her çalışana kendi bulunduğu seviyeye göre
eğitim ve gelişim planları sunuyoruz. Sürecin tamamlanmasıyla birlikte sektörde bulunma- yan nitelikte insan kaynağının yetiştirilmesini hedefliyoruz. Çalışanlarımızın yanı sıra, pay- daşlarımızı da dijitalizasyon yolculuklarında destekliyoruz. Tedarikçilerimiz, bayilerimiz ve müşterilerimizle dijitalizasyonda beraber neler yapabileceğimizi planlıyoruz. Dijital dönüşüm için şirketlere sadece ürün ve hizmet değil aynı zamanda danışmanlık da veriyoruz. Şirketlere dijital dönüşüm için yol haritası sunuyoruz.
Sizce Türkiye dijitalleşme sürecinde yete- rince hızlı adımlar atıyor mu?
Dijitalleşme her şeyden önce uzun soluklu
bir süreç. Hızlı adımlar atmak önemli olsa
da doğru zamanda gerekli adımları atmak daha verimli sonuçlar doğuruyor. Türkiye’deki şirketlerin iş süreçlerini hızla elektronik ortama taşıdığını görüyoruz. Finanstan insan kaynak- larına, üretimden tedarik zinciri yönetimine kadar her alanda dijitalleşme yolunda adımlar atılıyor. Bu dönemi 10 yıl öncesiyle kıyasladığı- mızda bugün önemli bir mesafe kat edildi- ğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Dijitalleşmenin kaçınılmaz olduğu herkes tarafından kabul görüyor. Ancak iş, fikirleri hayata geçirmeye geldiğinde ortaya bazı zorluklar çıkıyor. Bu hedefe ulaşabilmek için hem çok stratejik kararlar almak hem de yatırım yapmak gere- kiyor. Firmaların öncelikli hedefi, iş süreçlerini dijitalleştirmek üzere zaman, kaynak ve emek harcamak olmalı. Türkiye sanayisinde dijitalleş- me stratejilerinin belirlenmesi ve uygulanma- sıyla Endüstri 4.0’ı geç kalmadan uygulamaya koymamız mümkün.
Endüstri 4.0’la gelecek bir “gelecek” sizce nasıl olacak?
Endüstri 4.0 henüz başlangıç aşamasında olmasına rağmen sanal 3D geliştirme, dijital planlama ve izleme, neredeyse hatasız üretim süreçleriyle müşteri ihtiyaçlarının sistematik olarak belirlenmesi, yeni iş süreçlerinin oluş- ması ve hepsinin ötesinde üretim süreçlerinin daha verimli olmasına imkan sağlıyor. Bu sayede tasarımdan planlama ve üretime kadar tüm süreçler kolaylıkla yönetilebiliyor. Farklı sektörler, kesiştikleri noktalarda birbirlerini etkiliyor. Dolayısıyla bir sektörde yaşanan de- ğişim, o sektöre yakın olan farklı sektörlere de yansıyor. Bu da değişimin daha hızlı gerçek-
leşmesine yol açıyor. Endüstri 4.0’ın sağladığı şeffaflık, uzaktan kontrol, dijitalleşmeyle birlik- te süreçlerin hatalardan arındırılması, verilerin değer yaratacak bilgiye dönüştürülmesi ve hız gibi imkanlar tüm sektörlerin ihtiyaç duydu- ğu çözümleri getiriyor. Bununla birlikte rutin işlerin makine ve dijital sistemlere bırakılması, yeni meslek alanlarının ortaya çıkması, yatırım- ların teknoloji ve çalışan eğitimine aktarılması gibi gündem maddeleri de oluşuyor.
Endüstri 4.0’ın sanayide yol açtığı gelişimden bireyler de etkilenecek ve onların da hayatları değişecek. 2020 yılına kadar şu anda adını bilmediğimiz 16 tane yeni mesleğin ortaya çıkması öngörülüyor. Endüstri 4.0 yatırımla- rının kısa vadede yüzde altı istihdam artışı sağlayacağı, uzun vadede ise başta bilgi teknolojileri ve mekatronik alanlarında olmak üzere nitelikli iş gücü talebinin ciddi düzeyde artacağı öngörülüyor. Dolayısıyla Endüstri 4.0, insan gücünü daha kıymetli yerlerde kullan- mayı gerektiriyor. Bir insana ömrü boyunca aynı kol hareketini yaptırmayı değil, onu daha değerli alanlarda çalıştırmayı benimsiyor. Bu da hayat kalitesinin yükselmesi anlamına geliyor.
Siemens Türkiye ile Yıldız Yatırım Holding arasındaki iş birliği hakkında neler söy- lersiniz?
Yıldızlar Yatırım Holding ile Siemens Türkiye arasında karşılıklı güvenin esas olduğu, uzun yıllardır devam eden iş ilişkileri bulunuyor.
Yüz yılı aşkın süredir keresteden demir çeliğe, gübreden kimyaya birçok sektörde faaliyet gösteren ve büyümesini sürdürülebilir kılan Yıldızlar Yatırım Holding, ülke ekonomisine önemli katkılar sunuyor. Holdingin tüm faali- yet alanlarında uzun zamandır devam eden, iş birliği kültürüne dayalı ortak çalışmalarımız mevcut. Bunda iki firmanın da birbirine yakın kurumsal değerleri sahiplenmiş olmasının etkisi var. Çalışma alanlarımızı kısaca elektri- fikasyon, otomasyon ve dijitalizasyon olarak sıralayabiliriz. Bu faaliyetler sadece ülkemiz da- hilinde değil, yurt dışı faaliyetlerde de başarılı bir şekilde sürüyor. Yıldızlar Yatırım Holding ile tesislerin tüm yaşam döngüsü boyunca bir iş ortaklığı felsefesi güderek çalışıyoruz. Tesislerin tasarlanmasından kurulumuna, devreye alma- sından işletilmesine ve güncellenmesine tüm fazlarında etkin bir iş birliği yürütüyoruz.
Yıldızlar Yatırım Holding ile tesislerin tüm yaşam
döngüsü boyunca bir iş ortaklığı felsefesi güderek çalışıyoruz. Tesislerin tasarlanmasından kurulumuna, devreye almasından işletilmesine ve güncellenmesine tüm fazlarında
etkin bir iş birliği yürütüyoruz.
15
HABER
Tarladan Sofraya projesi için
Kütahya’ya yolculuk
2015 yılından bu
yana devam eden Tarladan Sofraya projesi kapsamında gerçekleştirilen çalışmaların paylaşılması hedefiyle düzenlenen Kütahya gezisinde toprak analiziyle elde edilen olumlu sonuçlar basın mensuplarıyla paylaşıldı.
Geleneksel yöntemlerle tarım faaliyetlerini sürdüren çiftçilerin, verimi artırmak, kaliteli ürün alabilmek ve toprakta sürdü- rülebilirliği sağlamak amacıyla
bilinçlendirilmesinin yanı sıra, belirli noktalarda toprak haritası oluşturmak ve özel gübreler geliştirilmesi konusunda çalışmalar yapmak
için İGSAŞ tarafından devreye alınan Tarladan Sofraya projesi tüm hızıyla devam ediyor. Proje kapsamında bugüne kadar yapılanların basın mensuplarıyla paylaşılması hedefiyle 10 Eylül’de Kütahya’da bir basın gezisi organize edildi. Geziye “Bloomberg Businessweek” dergisinden Mehmet Elgin, “Dünya” gazetesinden İmam Güneş, “Para” dergisinden Merve Yılmaz, “Posta” gazetesinden Hamide Hangül ve “Sabah” gazete- sinden İbrahim Acar katıldılar.
Neler yapıldı?
Tarladan Sofraya projesi kapsamında toprak nu- munesi alınan arazilerde ekilecek ürün desenleri; buğday, ayçiçeği, şeker pancarı, nohut, fındık ve pamuk olarak belirlendi. Alınan toprak numu- neleri laboratuvarda 15 parametre üzerinden değerlendirildi. Proje danışmanı ve İGSAŞ’ın Ar-Ge departmanı tarafından gübreleme önerileri yapıldı. Uygulama yapılan bölgelerde toprak
numunesi alımından hasat aşamasına kadar olan tüm evrelere çiftçilerin katılımı sağlandı. Uygulama yapılan tarlaların yanında çiftçile- rin karşılaştıma amaçlı olarak kendi yöntem- leriyle gübreleme yapmaları sağlandı. Toprak analizi sonucu yapılan akıllı gübrelemeyle çiftçinin kendi yöntemiyle ortaya çıkan ve- riler incelendi. İGSAŞ’ın yaptığı uygulamayla yüzde 30 daha az su, yüzde 30 daha az işçilik, yüzde 30 daha az enerji, yüzde 30 daha az gübre kullanımına karşın yüzde 40 daha fazla verim alındığı çiftçi nezdinde kanıtlandı.
Kütahya uygulaması
İGSAŞ, bugüne kadar 10 ayrı ilde sürdürdüğü Tarladan Sofraya projesini bu yıl Kütahya’nın Aslanapa ilçesinde de devreye aldı. Bu kapsamda Kütahya Şeker Fabrikası Aslanapa Bölge Mühendisi Aziz Doğuş Arda’yla yürütü- len projeye çiftçilerin dahil olmaları sağlandı. Ardından şeker pancarında damla sulama sistemi kullanacak bir çiftçi arayışına girildi. Kütahya’nın Aslanapa ilçesinde, Adaköy mevkiinden Recep Dönmez’in sürece dahil olmasıyla tarlasından toprak numunesi alındı. Analiz sonuçlarına uygun bir gübreleme programı yapıldı. Dönmez, ekimden önce
ve sonra bu programa uyarak gübreleme
16
İGSAŞ’ın Tarladan Sofraya projesi kapsamında yapılan uygulamayla yüzde 30 daha az su, yüzde 30 daha az işçilik, yüzde 30 daha az enerji, yüzde 30 daha az gübre kullanımına karşın yüzde 40 daha fazla verim alındığı çiftçi nezdinde kanıtlandı.
Türkiye çölleşme tehdidi altında!
Türkiye, kalitesi düşük tarım arazilerinin bilinçsiz sulama ve gübreleme nedeniyle çölleşme tehdidi altında. Yanlış sulama ve bilinçsiz gübreleme nedeniyle Konya ve Iğdır ovaları çoraklaştı. Bu sorunun çözümü için ilgili özel sektör kuruluşları, üniversiteler ve yayın kuruluşlarıyla yaygın bir çiftçi eğitimi hedeflenerek arazide uygulamalı ve kontrollü eğitim verilmeli. Tarım danışmanlığı sistemi teşvik edilmeli.
yapmaya devam ediyor. Şeker pancarı ha- satına birkaç hafta kaldığını söyleyen Recep Dönmez, şu anda tarlada olan ürününe bakarak, “Bu araziden 7.000 ton şeker pancarı alıyordum, tahminimce bu yıl 11.000 ton ürün alacağım. Damla sulama yöntemine geçtiğim için yılda 10.000 TL işçilik ücre- tinden tasarruf ettim. Gübreyi su kanalları aracılığıyla direkt ürünün köküne verebili- yorum. Bu nedenle enerjiden de tasarruf ediyorum, gübrelemenin ardından tarlayı traktörle sürmek zorunda da kalmıyorum. Toprak analizinin ardından kullandığım güb- reyi de değiştirdik. Hem kullandığım gübre miktarı azaldı hem de toprağımın ihtiyacını giderdik. Uzun yıllardır bu topraklarda şeker pancarı üretiyoruz. Son yıllarda toprağın verimi iyice azaldı ve kuraklaşmaya başladı. İGSAŞ’ın yönlendirmesiyle çocuklarımın da bu topraklarda verimli üretim yapabileceğine olan inancım arttı.” diyor.
Aziz Doğuş Arda, hem tarla kontrollerini hem de şeker pancarının gelişim sürecini takip etmeyi sürdürüyorlar. Bu bölgeden şeker pancarı alımı yaptıklarını söyleyen Arda, “Bu proje bizim için de önemli ve büyük katkı sağlayacak. Çünkü şeker pancarı
aldığımız çiftçiye, o üründen çıkardığımız ham madde oranında değil, toplam ağırlık üzerinden para ödüyoruz. Akıllı tarım yön- temleri kullanılarak üretilen şeker panca- rından elde ettiğimiz ham madde miktarı artacak. Daha da önemlisi, topraklarımızı kaybetmeden sürdürülebilir bir şeker pancarı üretiminin örneğini vermiş olacağız.” yorumunu yapıyor.
Hedef: Maksimum verim
Türkiye’deki 24 milyon hektar ekilebilir arazi- nin sadece yüzde altısı birinci sınıf kalitede. Büyük ovaları çölleşme tehdidi altında olan Türkiye, yer altı su kaynakları açısından da dünyanın en fakir 15 ülkesi arasında yer alıyor. Diğer tehlikeler ise geleneksel tarım uygulamaları ve sulamanın bilinçli yapılama- ması nedeniyle kalitenin ve verimin giderek düşmesi. İGSAŞ’ın Tarladan Sofraya projesinin yöneticisi Pazarlama ve Satış Müdür Yardım- cısı Vedat Altınok bu konuda şunları söylüyor: “Hedefimiz, geleneksel yöntemlerle tarım faaliyetlerini sürdüren çiftçilerimizi, daha az girdiyle maksimum verime ulaştırabilmek. Daha kaliteli ürün alabilmelerini ve toprakta sürdürülebilirliği sağlamak amacıyla toprak analizi yaptırmalarını sağlayabilmek.”
Tarım Bakanlığı’ndan destek
Adaköy incelemesinde yer alan Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Mü- dürlüğü Yüksek Ziraat Mühendisi Hikmet Güleç, bakanlık olarak toprak ve su analizi çalışmalarına büyük önem verdiklerini be- lirterek, “Tüm illerimizde analiz çalışmaları- nı başlattık ve bir envanter oluşturuyoruz. Çok yakında ülkemizde analiz olmaksızın üretim yapamayacak duruma geleceğiz. Bu nedenle İGSAŞ’ın başlattığı bu sosyal sorumluluk projesi çok önemli. Bizim de desteklediğimiz hatta bizi de heyecanlan- dıran bir proje oldu.” diyor.
17
UZMAN GÖRÜŞÜ
Mimar ve tasarımcılardan
İ Saloni Milano Mobilya Fuarı’na dair
Yıldız Entegre, 17-21 Nisan tarihleri arasın- da İtalya’da düzenlenen ve dekorasyonla ilgilenen herkesi büyüleyen İ Saloni Milano Mobilya Fuarı’nı alanında başarılı mimar ve tasarımcıların yer aldığı 55 kişilik bir ekiple
gezdi. Yıldız Entegre’nin düzenlediği organizasyona katılan mimar ve tasarımcılar, izlenimlerini ve dikkat çeken detay- ları Yıldız’da Yaşam’a anlattılar.
Cenkay Çakır
(Cenkay Çakır Tasarım Ofisi)
Kaliteli ve teknolojik ürünleri basit ve minimal detaylarla buluşturan İ Saloni Milano Mobilya Fuarı, yenilikçi ürünler sergiliyor; biz tasarımcı ve mimarlara ışık tutmaya devam ediyor. Farklı materyallerle yapılan konbinasyonlar, metal
ile mermerin, siyah ile altın renginin uyumu ve şıklığı fuar- da göze çarpanlardı. Mobilyalardaki renk çeşitliliğinin yanı sıra, geçen yılki soft ve gri renklerin yerini koyu renklere; altın, nikel ve bronzlara bıraktığını görebiliriz. Kadife sıcak kumaşlar, ince metal ayak ve kolçaklar, farklı malzemelerle dekore edilen oturma grupları 2018’in öne çıkan detayla- rıydı.
Esra Erkutun
(Monest Mimarlık)
Son iki yıldır olduğu gibi İ Saloni Milano Mobilya Fuarı’nın başrol oyuncusu yine mermerdi ve tablo etkisi yaratan bu güçlü malzeme hepimizi oldukça etkiledi. Sanırım mermer yüzeyli çalışmalar bu yıl ülkemizde de çok fazla kullanılacak. Doğal taş kullanma zorluklarını göz önüne
18
Yıldız Entegre’nin düzenlediği organizasyon kapsamında İ Saloni Milano Mobilya Fuarı’nı gezen ekip, tasarım ruhunun Milano’nun tamamında hissedildiğini söyledi.
Fuar hakkında
1961 yılından bu yana her yıl dü- zenlenen İ Saloni Milano Mobilya Fuarı’nda mutfak mobilyalarından banyoya, salondan yatak odası takımla- rına, bahçe mobil- yalarından mobilya aksesuarlarına kadar birçok tasarım ürünü sergileniyor. Fuarda sergilenen tasarımlar, yer alan renkler ve desenler dünya modasına yön veriyor.
aldığımızda Yıldız Entegre’nin doğala yakın olarak adlandırdığımız register emboss yüzeyleri çok fazla talep görecektir. Ana renk olarak gördüğümüz ise ağırlıklı olarak ayva yanığı dediğimiz turuncu ve tonları. Bu renk, ısıtıcı özelliği sayesinde hepimizi kendisine çekti. Koltuk guruplarında sadeliğe, formlarda fonksiyonelliğe odaklanan tasarımlar ağırlıklı olarak keten kumaşlarla sergilenmişti. Cam ve ayna ışıltısı, tasarım gücü nedeniyle yine bolca kullanılmıştı. Camı metal ve ahşapla birleştirme yetenekleri olağanüstüydü.
Fatih Bayramlar
(Batu Design)
Trendler, renkler, yüzey dokuları ve her türlü teknolojik yenilik evlerimize mutfaklarımız- dan giriyor. Bu sebeple yenilikleri ilk olarak mutfaklarımızda görüyoruz. İki sene önce kullanılmaya başlanan mermer desen ve yüzeyler bu sene iyice yaygınlaşmış durum- da ve ev konseptine çok yoğun bir şekilde girmiş. Bu sene farklı olarak büyük ebatlarda
masa tablası ve konsol üstü seramik çözümler de dikkat çekti. Mutfakta kullanımı yaygınlaş- maya başlayan ve en geç önümüzdeki yıl ev konseptlerine de gireceğini tahmin ettiğimiz beton desen ve yüzeyler de ön plandaydı. İskandinav etkisinin neredeyse yok denecek kadar az olduğunu ve meşenin de çok az kullanıldığını gözlemledik. Bu durum ister istemez aksesuarlara da yansımıştı. Ceviz ve tonları, aksesuarlardaki doğal ahşaplarla ol- dukça yoğun ve güzel bir şekilde kullanılmıştı.
Heves Beşeli
(Motto Mimarlık)
Milano’daki Tasarım Haftası yalnızca fuar alanında değil, şehrin her noktasında his- sediliyordu. Massimiliano Fuksas tarafından tasarlanan İ Saloni Milano Mobilya Fuarı’nın yapısını ve devasa cam çatı örtüsünü tecrübe etmek de oldukça heyecan vericiydi. Tarihi dokunun içinde her bir avluda ziyaretçileri farklı bir sürpriz karşıladı. Özellikle İtalyan markalarından bazıları kendi ülkelerine özgü
19
mermer ve deri kullanımının hakkını vermişti. Milano’ya gitmişken şehrin güncel tarzda mimari yapılarını barındıran Porta Nuova böl- gesini görmemek olmazdı. Buradaki en etki- leyici yapı, düşey orman konseptiyle Bosco Verticale kuleleriydi. Milano’nun güneyindeki eski endüstri bölgesinde yer alan ve dünyaca ünlü Office for Metropolitan Architecture ta- rafından yapılan Fondazione Prada yerleşkesi ise güncel İtalyan sanatını siyasi bağlamıy-
la beraber ele alan bir kalıcı sergiye ve birçok geçici sergiye ev sahipliği yapıyordu. Yerleşkedeki yapıların mimari dili, malzeme seçimleri ve detaylarının sergilerden daha fazla dikkat çektiğini düşünüyorum.
Murat Kahraman
(Artcadde)
İ Saloni Milano Mobilya Fuarı sayesinde biz tasarımcılara ilham ve yön verecek tespit- lerde bulunduk. Malzemelerdeki doğallık vurgusunun yine ön plana çıktığını görüyo- ruz. Baskın ceviz tonlarıyla isli sarı meşelerin yaygın kullanımı, bu kavramı tercih edilen sac seçimleriyle vurguluyor. Modern ve retro esintili tasarım çözümlerinde ana renkler; ye- şil, pembe, turuncu ve pişmiş toprak tonları olarak karşımıza çıkıyor. Markalar, organikliğin
sağlanması için mermer ve taş dokularını sık kullanıyor. Mobilyalarda müşteriler tarafın- dan ülkemizde de sıkça tercih sebebi haline gelen parlaklık vurgusu, bir trend olarak öne çıkıyor. Bakır, pirinç ve bronz detayların uygulanması devam edecektir.
Tuna Aysel
(Tuna Aysel Design)
İ Saloni Milano Mobilya Fuarı bizim için dünyanın en önemli ve en iyi etkinliklerinden biri. Bu yıl Yıldız Entegre’nin desteğiyle ziyaret etme fırsatı bulduğumuz fuar, materyal ve renk çeşitliliğiyle oldukça etkileyiciydi. Alışıla- gelmiş kaplama renklerinden ziyade, metal, cam, doğal taş ve seramik gibi malzemelerin öne çıkması ve uygulamalardaki detaylar
ilham vericiydi. Bu farklı materyal kombinleri sadece mobilyalar üzerinde değil, tamamla- yıcı aksesuarlardan mutfak ve banyoya kadar her yerde karşımıza çıktı. Mobilya fuarıyla aynı tarihlerde gerçekleştirilen Tasarım Haf- tası’nın da etkisiyle Milano’nun sokaklarında dolaşmak bile tasarım kültürü ve vizyonumuza katkıda bulundu.
20
Fuardan notlar 400 firmanın katıldığı fuarı 188 ülkeden,
435 bin kişi ziyaret etti.
Fuardaki stantlar sade ve şık yapılarıyla
dikkat çekti.
Baskın ceviz tonlarının yanı sıra, doğal ahşap yüzeyler ve görüntü olarak benzer ürünlerin kullanımı oldukça fazlaydı.
Mermer desen ve emboss’lu yüzeyler bu yıl da oldukça yaygın kullanılmıştı. Bu tarzın ülkemizde de kullanımının artacağı tahmin ediliyor.
Gri ve kahve tonları fuarda ana temayı oluşturuyordu. Grinin birçok tonu, mat ve parlak uygulamalarla kullanılmıştı. Kahve tonları ise daha çok ahşap tasarımlar oluşturuyordu.
Öne çıkan renkler; pudra pembe, koyu yeşil ve mavi oldu. Pastel renkler bu sene oldukça yoğun kullanımda.
İnce detaylar ve işçilik ön plandaydı. Koltuk gruplarında kumaş renkleri
özellikle gri tonları ve krem ağırlıktaydı.
Özellikle mutfaklarda kullanılan beton yüzey ve desenlerin de önümüzdeki yıl ev konseptlerinde kullanılacağı düşünülüyor.
Geçmiş yıllara kıyasla suntalam kullanımı artmış durumdaydı.
Aksesuar gruplarında yine farklı materyal kombinasyonları yapılmıştı.
21
UZAKLARA YOLCULUK
Modanın ve tasarımın başkenti: Milano
İtalya’nın kuzeyinde bulunan Lombardi- inşası tam 500 yıl sürmüş. 11.700 metrekarelik
ya bölgesinde yer alan ve moda şehri olarak bilinen Milano, dünya çapında görülmesi gereken pek çok sanat eseri- ni bünyesinde barındırmasıyla meşhur.
Tarihi yapılarıyla da adından sıkça söz ettiren şehrin ilgi gören mimarileri yılın her günü turistlerin ziyaretine açık. Bir yanıyla görkemli bir şekilde tarihi yansıtan bir yanıyla da günlük yaşamı içine alan şehir, modern ve klasiğin di- yalektiğini ortaya çıkarıyor. Kendine has tarzıyla neredeyse herkesi büyüleyen Milano’yu keşfe çıkıyoruz...
Milano Katedrali
Avrupa’nın en büyük dördüncü katedrali olan Milano Katedrali, şehrin simgesi durumunda. Katedral için Milano’nun en turistik yeri denile- bilir. 1386 yılında yapımına başlanan katedralin
bir alana sahip Milano Katedrali, şehrin en büyük yapısı. Ayrıca İtalya geleneklerine göre Milano’da 108,5 metre yüksekliğinde olan Milano Katedrali’nden daha yüksek bir yapı inşa etmek yasak. Katedralde Rönesans dönemine ait sanat eserlerini ve mumyaları görmek müm- kün. Katedralin çatısı ise ayaklarınızın altına serilen, enfes bir Milano manzarası sunuyor.
La Scala
La Scala adıyla anılan dünyaca ünlü opera bina- sı, içinde bir de tiyatro müzesi barındırıyor. 1778 yılından beri sanata kollarını açan bina, tüm ihtişamıyla görenleri kendine hayran bırakırken kurallarıyla sanata saygı duyulması gerektiğini hatırlatıyor. Katı kuralları dilden dile dolanan bu yapıda gerçekleştirilen gösteriler mutlaka gece yarısından önce bitecek şekilde ayarlanıyor.
22
İ Saloni Milano Mobilya Fuarı için ziyaret ettiğimiz Milano’nun tarihi yapısına, kıymetli sanat eserlerine, alışveriş kültürüne ve leziz yemeklerine mercek tutuyoruz.
Leonardo Da Vinci’nin meşhur ‘Son Akşam Yemeği’ adlı eseri, Santa Maria delle Grazie Kilisesi’nin yemekhanesinin duvarında bulunuyor.
Santa Maria delle Grazie Kilisesi
Uzun sürecek bir temsil varsa başlangıç saati olabildiğince erkene alı- nıyor. Eserler sahnelenmeye başlandıktan sonra binanın tüm kapıları kapatılıyor. Bileti olanlar dahi içeriye alınmıyor. Sezon ise her yıl 7 Ara- lık’ta açılıyor. Kurallara rağmen La Scala’daki temsillerin biletleri hemen tükeniveriyor. Bu görkemli salonda bir etkinliğe katılmak istiyorsanız her daim takipte olmanız gerekiyor.
Vittoria Emanuele II Galerisi
Dünyanın en eski alışveriş merkezlerinden biri sayılan Vittoria Emanuele II Galerisi, adını İtalya’nın ilk kralından alıyor. Modanın kalbi olan bu alışveriş merkezi bildiklerimize pek benzemiyor. Adeta bir müze görünümüne sa- hip Vittoria Emanuele II Galerisi, duvarlarındaki eserler ve mimari yapısıyla alışverişe gelenleri şaşırtıyor. Mağazalar için koşturanlar bile kendilerini bu yapının fotoğrafını çekerken buluyorlar. 1865-1877 tarihleri arasında inşa edilen alışveriş merkezinin cam tavanlı olması yapıldığı dönemin önemli tasarım yeniliklerinden sayılıyor.
Santa Maria delle Grazie Kilisesi
Elbette Avrupa’nın her yerinde olduğu gibi Milano’da da birçok kilise bulunuyor. Fakat Santa Maria delle Grazie Kilisesi’ni diğerlerinden ayıran birdurumvar:LeonardoDaVinci’ninmeşhur“SonAkşamYemeği”adlı eseri, bu kilisenin yemekhanesinin duvarında bulunuyor. Resmi görmek isteyenler 20-25 kişilik gruplar halinde kiliseye alınıyor. Milano’ya gidip bu eseri canlı görmeden olmaz diyenleri şimdiden uyaralım: Kilise ziyareti için biletler internetten alınıyor. Biletlerin hızla tükenebildiğini söylememiz kimse için şaşırtıcı olmayacaktır.
Milano Heykel Mezarlığı
1800’lerin başında tasarlanan Milano Heykel Mezarlığı, kapısından girildiğinde bir heykel müzesini geziyormuşsunuz hissi veriyor. İçinde çoğunlukla yazarların, ressamların, müzisyenlerin, aristokratların gömülü olduğu bu mezarlığa halk arasında zengin mezarlığı deniyor. Kimisi büyük kimisi minimal bu anıtların her biri tasarım harikası!
Galleria Vittoria Emanuele II
1800’lerin başında tasarlanan Milano Heykel Mezarlığı,
kapısından girildiğinde bir heykel müzesi
hissi veriyor. Kimisi büyük kimisi minimal bu anıtların her biri tasarım harikası! Mezarlıkta
çoğunlukla yazarlar, ressamlar,
müzisyenler gömülü.
23
Porta Venezia, Milano’nun bina tasarımlarıyla ünlü bölgesi. Zarif süslemelerle şıklık kazandırılmış binalar, sokaklara ayrı bir hava katarak müdavimlerini oluşturmuş durumda.
Yıldız Entegre İletişim Birim Yöneticisi Melike Alkan, Milano’yu anlatıyor...
Daha önce Milano’ya gitmiş miydiniz?
Birkaç kez turistik amaçla bulundum, ancak Yıldız Entegre’yle birlikte Tasarım Haftası’na
ilk katılışım oldu. Mimar ve tasarımcılardan oluşan geniş bir ekiple dolu dolu beş gün geçirdik. Dünyaca ünlü İ Saloni Milano Mobilya Fuarı‘nda dünyaya yön veren trendleri yakından deneyimleme fırsatı bulduk, gelişim alanlarımızı gördük. Benim için çok özel bir deneyim oldu.
Milano seyahati esnasında nereleri görme fırsatı buldunuz?
Milano denilince tarihten sanata, yemekten alışverişe, tasarımdan modaya kadar akla birçok konu geliyor. Bu büyülü şehir, tüm bunları bir arada deneyimleme fırsatı sunuyor. Şehrin kalbi Milano Katedrali’nin olduğu yerde atıyor. Meydanda devasa bir gotik kilise ve Avrupa’nın en eski alışveriş merkezi kabul edilen Vittorio
Porta Venezia
Basilica di Sant’Ambrogio
379-386 yılları arasında inşasının tamamlandığı söylenen ve Milano’nun en eski manastırı olan Basilica di Sant’Ambrogio 9. yüzyıldan itibaren devamlı değişime uğramış. Şu an Roma dönemi mimarisine yakınlığıyla dikkatleri üzerine çeken manastırın en büyük özelliği, içinin oldukça ses- siz olması. Burası için sesi yutan bir yapı demek oldukça yerinde.
Porta Venezia
Porta Venezia, Milano’nun bina tasarımlarıyla ünlü bölgesi. Zarif süslemelerle şıklık kazandırılmış binalar, sokaklara ayrı bir hava katarak müdavim- lerini oluşturmuş durumda. Milanoluların uğrak mekanlarının bulunduğu bu bölge; restoran ve ka- feleriyle her gece ışıl ışıl. Porta Venezia sokaklarında yapacağınız akşam yürüyüşü, kendinizi Milano’nun yerlisi gibi hissetmenizi sağlayabilir.
Sforzesco Şatosu
15. yüzyıldan kalma bir kale olan Sforzesco Şatosu tam yedi farklı müzeye ev sahipliği yapıyor. Burada antik çağ sanatlarını ve resim galerilerini uzun uzun gezmeniz mümkün. Şatonun bahçesi olan Sempione Park da görülmeye değer güzellikte. Parkın içinde doğa yürüyüşleri ve piknik yapabile- ceğiniz mesire alanlarının yanında akvaryum, spor stadyumu gibi aktivite noktaları da bulunuyor.
24
İtalya’nın her bölgesi mutfağıyla ünlü! Öyle ki ülkede toplam 16 tane Michelin yıldızlı resto-
ran bulunuyor. Milano da geleneksel İtalyan lezzetlerini tatmak isteyenleri kendine çeken İtalya şehirleri arasında yer alıyor. Hamur işi ağırlıklı ye- mek kültürüne sahip olan İtalya’nın Milano klasiği, Luini. İçi dolgulu hamur kızartmaları olan Luini’ler öyle lezzetli ki tadına doyulmuyor. İtalyan salataları ve dondurmayla ünlü restoranlar da Milano’nun hemen hemen her sokağında mevcut. Gelelim makarna ve pizzalara... Evet, dillere destan olmuş İtalyan pizzası bahsedildiği kadar leziz. Dolgun hamuru ve bol peyniriyle bir dilimi bile oldukça doyurucu! Makarnalar ise oldukça farklı sos çeşitleriyle servis ediliyor. Canınız tatlı isterse tiramisu ilk tercihiniz olmalı.
Sforzesco
15. yüzyıldan kalma bir kale olan Sforzesco Şatosu tam yedi farklı müzeye ev sahipliği yapıyor.
Şatosu
Emanuele II Galerisi var. Bunlar şehrin ikonik iki mimari yapısı. Meydandaki galerinin içinden geçerek La Scala’nın bulunduğu noktaya ulaşıyorsunuz. Dilerseniz şehrin en ünlü cad- delerinden biri olan Via Monte Napoleone’de gezebiliyorsunuz.
En çok nereyi beğendiniz?
Beni en çok etkileyen yerlerden biri Santa Maria delle Grazie’deki, Leonardo da Vinci’nin “Son AkşamYemeği”eserioldu.1495’dengünümü- ze birçok tarihi olaydan sağ çıkmayı başararak gelebilmiş. Eser, Leonardo da Vinci’nin zekası- nın bir yansıması niteliğinde, şifreleri hala tam olarak çözülememiş. Tabii bu kadar önemli bir eseri görmek için günler hatta belki haftalar
öncesinden rezervasyon yaptırıp biletinizi almanız gerekiyor. Size verilen zamanda orada olmanız lazım. Ortamın nem dengesinin korun- ması ve hava sirkülasyonu olmaması için küçük gruplar halinde içeri giriyorsunuz. İtalyanların tarihe ve kültürel miraslarına verdikleri değere hayran olmamak mümkün değil.
Milano’yu tekrar ziyaret etmek ister misiniz?
Her Tasarım Haftası etkinliği ayrı bir deneyim. Bu dönemdeMilano’nunçeşitlibölgelerindehem önemli sanatçıların eserleri sergileniyor hem
de şehir dünyaca ünlü İ Saloni Milano Mobilya Fuarı’na ev sahipliği yapıyor. Bu atmosferi yeniden yaşamak için bu özel haftada şehri bir kez daha ziyaret etmek isterim.
Milano’ya gideceklere neler önerirsiniz?
Milano karasal iklimi dolayısıyla yazın çok sıcak, kışın çok soğuk oluyor. Bu sebeple şehrin ilkbahar veya sonbaharda ziyaret edilmesini öneririm. Mümkün olduğunca yürüyerek gezilmeli, böylece şehrin her köşesi keşfedilebilir. Yanınızda götüreceğiniz kıyafet ve ayakkabıları mümkün olabildiğin- ce rahat tercih edin, derim.
Yeme-içme konusunda önerileriniz var mı?
Burayı ziyaret edenlerin Lombardiya bölge- sine özel lezzetleri mümkün olduğunca de- neyimlemelerini öneririm. Bunların başında risotto ve tabii cotoletta geliyor.
25
PAYDAŞLARIMIZ
Çiftçilerimiz İGSAŞ’ın ürünlerinden çok memnun
Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
1968 yılında, Şanlıurfa’da doğdum. Ticaret hayatım küçük yaşlarımda başladı. Yaklaşık 25 yıldır gübre sektöründe çiftçilerimizin gübre taleplerini karşılıyorum. İGSAŞ markasıyla tanıştıktan sonra gübre sektörüne olan inancımın daha da arttığını belirtmek istiyorum.
İGSAŞ bayisi olma hikayenizi anlatır mısınız?
İGSAŞ’la tanışıklığımız 1996 yılına dayanıyor. İGSAŞ, gübre sektöründe kalitesiyle isminden her zaman söz ettiren bir markadır. Asıl tanışmamız ise Yıldızlar Yatırım Holding bünyesine geçmesiyle gerçekleşti. 2012 yılından itibaren Ziraat Yüksek Mühendisi Fırat Güllüler’in firmamıza bayilik vermesiyle aileye katıldık ve İGSAŞ bayisi olarak hizmet vermeye başladık. Çiftçilerimiz tarafından beğenilen bir marka olan İGSAŞ, kalitesi ve ürün çeşitliliğiyle piyasada dikkat çekiyor.
Firmanızda İGSAŞ’ın ürünlerinin satışını gerçekleştiriyorsunuz. Bu ürünlerin müşterileriniz nezdinde öne çıkan özelliklerinden bahseder misiniz?
İGSAŞ denilince akla ilk gelen kalite oluyor. İGSAŞ’ın klasik ve özel gübre gruplarını çiftçilerimize gönderdiğimizde geri dönüşlerinde memnuniyetlerini dile getiriyorlar.
Müşterilerinizden İGSAŞ ürünlerine gelen olumlu geri dönüşler noktasında aklınızda kalan ilginç bir anınız var mı?
Memnuniyetini dile getirmeyen müşterimiz yok sayılır. Bunu sağlayan İGSAŞ’ın dürüstlüğüdür.
Müşteri portföyünüzde kimler yer alıyor? Neden İGSAŞ ürünlerini tercih ettikleri hakkında geri dönüşler alıyor musunuz?
Müşteri portföyümüzde ağırlıklı olarak pamuk çiftçisi yer alıyor. Çiftçilerimizin İGSAŞ ürünlerini tercih etme nedenleri arasında ihtiyaç duydukları ürün çeşidini İGSAŞ çatısı altında temin edebilmeleri de bulunuyor.
Gerek İGSAŞ gerekse de Yıldızlar Yatırım Holding çatısı altında faaliyet gösteriyor olmak size ne hissettiriyor? Öncelikle Yıldızlar Yatırım Holding’in
İGSAŞ bayilerine sunduğu imkanlar, Enes Kimyevi Gübreler olarak, sektöre bakışımızı değiştiriyor. Böyle güçlü bir markanın adı altında faaliyet göstermek, sattığımız ürünün arkasında durmamızı sağlıyor ve çiftçilerimize verebileceğimiz hizmetin en iyisini layıkıyla vermeye bizleri teşvik ediyor.
26
Enes Kimyevi Gübreler, Şanlıurfa Haliliye’de çiftçilerin gübre taleplerini karşılıyor. Firmanın sahibi Mahmut Yıldız, memnuniyetini dile getirmeyen müşterileri olmadığını söyleyerek İGSAŞ kalitesine dikkat çekiyor.
PAYDAŞLARIMIZ
Müşterilerimiz için kalite ön planda
Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
1993 yılında kereste ticaretiyle sektöre adım attık. Daha sonra sunta ve MDF malzemelerinin ticaretini yapmaya başladık. Bugün 15.000 metrekarelik kapalı alanımızda, hızla gelişmekte olan orman ürünleri, mobilya ve kereste sektörüne hizmet veriyoruz.
Yıldız Entegre’yle tanışıklığınız ne zamana dayanıyor?
1995 yılından beri Yıldız Entegre’yle çalışıyoruz. 2002 yılından bu yana yani 15 yılı aşkın bir süredir müşterilerimize Yıldız Entegre bayisi olarak faaliyet gösteriyoruz.
Sadece Yıldız Entegre’nin ürünlerini sattığınızı biliyoruz. Bu ürünler hakkında bizi bilgilendirir misiniz? Firmamızda sizin de söylediğiniz gibi sadece Yıldız Entegre ürünleri olan MDF, MDFLam, sunta, suntalam, laminat parke, kapı paneli gibi ürünlerin satışını yapıyoruz.
Neden Yıldız Entegre ürünlerini tercih ettikleri hakkında müşterilerinizden geri dönüşler alıyor musunuz?
Kalite, müşterilerimiz için her zaman ön plandadır; Yıldız Entegre de en başından beri bu kaliteyi sunuyor. Müşterilerimizden Yıldız Entegre’nin kalitesinden memnun olduklarını yansıtan olumlu yorumlar alıyoruz.
Bu ürünlerin müşterileriniz nezdinde öne çıkan özelliklerinden bahseder misiniz?
Yıldız Entegre ürünleri kaliteli, güvenilir ve geniş bir ürün yelpazesine sahip olduğundan müşterilerimiz nezdinde her zaman ön planda yer alıyor.
Müşteri portföyünüz hakkında bilgi verir misiniz?
Küçük çaplı mobilyacılardan Türkiye genelinde mobilya üretimi yapan firmalara ve inşaat şirketlerine kadar uzanan çok geniş bir müşteri portföyüne sahibiz.
Müşteri bağlılığını artırmak için firmanıza özel kampanyalar gerçekleştiriyor musunuz?
Tabii ki. Piyasa alış şartlarımıza göre
zaman zaman müşterilerimiz için özel kampanyalar yapabiliyoruz. Böylece müşteri memnuniyetinde de artış sağlamış oluyoruz.
Yıldız Entegre çatısı altında faaliyet gösteriyor olmak size ne hissettiriyor? Yıldız Entegre, oldukça profesyonel ve kurumsal bir firma. Zaman zaman çeşitli konularda yaşadığımız çözüm arayışları konusunda Yıldız Entegre’den çok hızlı dönüş alıyoruz. Böyle bir şirketin çatısı altında bulunmak bize hem güven hem de gurur veriyor.
Adana Seyhan’da faaliyet gösteren ve firmasında sadece Yıldız Entegre’nin ürünlerinin satışını gerçekleştiren Emrenes Orman Ürünleri Yönetim Kurulu Başkanı Cemal Yüksel, müşteri portföylerinin küçük çaplı mobilyacılardan Türkiye genelinde mobilya üretimi yapan firmalara kadar çeşitlendiğini anlatıyor.
27
YENİ TRENDLER
Ahşap ve mermer bir arada:
Varioclic Wood & Stone
Dünya trendlerini yakından takip eden ve yenilikçi tasarımlarıyla dikkat çeken Yıldız Entegre, Varioclic Wood & Stone serisinde bir ilki gerçekleştirerek ahşap ve mermer görünümünü bir araya getirdi.
Varioclic Wood & Stone serisi, özel yüzey yapısı sayesinde hem göze hem de duyulara hitap ediyor. Ahşaba yakın yüzeyi sayesinde dokunul- duğunda gerçek yüzey hissini yaşatan seri, şık
ve göz alıcı desenleriyle farkını hemen ortaya koyuyor. Wood & Stone serisi, yüzey aşınma derecesi yüksek olduğundan üstün kalitesiyle de ön plana çıkıyor. Çizilmez ve dayanıklı yapısıy-
la uzun ömürlü kullanım sağlayan seri, kolayca silinebilir bir yapıya sahip. Serideki ürünlerin kalınlığı sekiz milimetre ve 191,7 milimetrelik eni standart parkelerden daha geniş.
Yıldız Entegre, Wood & Stone serisini üretirken tarihin en büyük medeniyetlerinin ardında bıraktığı izlerden esinlendi. Seride yer alan Babil, Asur, İnka, Hitit renkleri modern çağ mimarisiyle birleşerek günümüze taşındı. Serinin diğer ürünleri Göztepe ve Karşıyaka ise Ege esintisini mekanlara taşıyor
28
Galvanizlenen ürünlerin
ömrü uzuyor
Piyasanın ihtiyacı olan tüm ürün çeşitlerini sağlama stratejisiyle yola çıkan Yıldız Demir Çelik, galvanizli ve asitli ürünlerini müşterilerine sunmaya başladı.
Yıldız Demir Çelik’te çeliğin korozyonunu yani paslanmasını önlemek için yapılan çinko kap- lama yönteminin ardından galvanizli ürünler ortaya çıkmaya başladı. Galvanizli ürünün avantajı açık havada ömrünün daha uzun olmasıdır. 160 yılı aşkın süredir kullanılan gal- vanizleme yöntemi, tüm dünyada demir-çelik içeren önemli uygulamalarda korozyondan
koruma yöntemi olarak ispatlanmış bir başa- rıya sahiptir. Kaplama ağırlığı ve tipine bağlı olarak galvanizli ürünün korozyona dayanım süresi 70 yıla kadar çıkıyor.
Galvanizleme işleminde en yaygın yöntem olan sürekli galvanizleme prosesi şu adım- lardan oluşuyor: bobinin açılması, tavlama
işlemi, çinko kaplama, yüzey düzgünleştirme, pasivasyon ve yağlama, bobinin sarılması. Çin- ko kaplama işlemi galvaniz, elektrogalvaniz, galvanil, galvalume olmak üzere dört şekilde uygulanabiliyor. Galvaniz kaplama işleminde çinko banyosunda yüzde 0,18-0,25 aralığında alüminyum bulunuyor. Bu uygulama Türki- ye’de yaygın olarak kullanılıyor. Yıldız Demir
Çelik’te de bu uygulamayla üretim ya- pılıyor. Elektrogalvaniz kaplama işlemi, daha düşük kaplamaların istenildiği durumlarda elektrolizin kullanıldığı
bir yöntem. Galvanil kaplamada çinko banyosundaki alüminyum oranı yüz- de 0,09 ila 0,12 aralığında seyrediyor. Kaplama işlemi sonrasında uygulanan ısı işlemiyle kaplamanın kaynaklana- bilirlik ve boyanabilirlik kabiliyetleri artırılıyor. Galvalume prosesinde ise çinko banyosundaki alüminyum ora- nı, yüzde 55’tir. Alüminyum oranının artması neticesinde korozyon direnci yükseliyor. Sahip olduğu teknolojik imkanlar sayesinde Yıldız Demir Çelik’in inşaattan otomotive tüm sektörlerin ihtiyaçlarına cevap verecek bir kabiliyeti bulunuyor.
Özel ürün: Tohum Kaplama
Preparatı
İGSAŞ’ın Tohum Kaplama Preparatı, ihtiyaç duyulan tüm ürünlerde ekim ve dikimden önce hazırlık esnasında toprağa serpilerek kullanılıyor.
İGSAŞ’ın “Özel Ürünler” kategori- sinde yer alan Tohum Kaplama Preparatı; yüzey aktif madde, akti- vatör, zinkon ve nemlendiriciden oluşuyor. Ekim ve dikimden önce hazırlık esnasında toprağa serpilerek kullanılan ürünün kullanılmasının ardından arazinin mutlaka işlenmesi ve karıştırılması gerekiyor. Damlama ve yağmurlama (spreyleme) sistem- leriyle kullanıma uygun olmayan Tohum Kaplama Preparatı, sebze tarla bitkilerinin yanı sıra, ihtiyaç duyulan tüm ürünlerde ve çok yıllık meyve ağaçlarının tümü için uy- gulanabiliyor. Ürünün kullanılması durumunda toprak ve/veya yaprak analizi yaptırılarak gübre takviyesi sağlanması tavsiye ediliyor.
29
SAĞLIĞIM
Kışa sağlıklı başlamak için bağışıklık
sisteminizi güçlendirin
Prof. Dr. Oğuz Özyaral Halk Sağlığı Uzmanı
Neden soğuk havalarda hasta oluyoruz? Bunun sebeplerini ve kışın hastalıklardan korunmak için yapmamız gerekenleri ekranlardan tanıdığımız Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Oğuz Özyaral anlatıyor.
Metabolizma coğrafyaya bağlı olarak değişiklik gösterir. Mev- sim geçişleri vücudun en zayıf olduğu dönemlerdir ve me- tabolizmanın adaptasyonunu
gerektirir. Vücut, içerideki ve dışarıdaki ısısını dengede tutmak zorundadır. Mesela yazın çok sıcak olduğu için öyle beslenmeliyiz ki vücudu serin tutmalıyız, aksi takdirde çok su kaybederiz.
Kış için de aynı durum geçerli. Enerjiyi koruyabil- mek için vücut kendi metabolitik hareketlerini sürdürürken iklime de ayak uydurmalı ve kendini ısıtmalı. Tabii iklimler değişirken vücut bu denge- yi o kadar hızlı sağlayamaz. Havaların soğuma- sıyla birlikte bağışıklık sistemi organize olmaya başlar. Bağışıklık sistemini apayrı bir kale olarak düşünmek lazım; mikroorganizmalar sürekli
bizi dış etkenlere karşı korumak için sarf ederler.
30
Peki, bu arada hastalıklar nasıl oluşur? Mevsimsel değişiklikler ya da yanlış beslenemeye bağlı olarak bahsettiğim bu mikroorganizmaların bir kısmı ölebilir ve savunma geç kalır.
Beslenmeye dikkat!
Havalar soğumaya başlayınca iyi beslenmek önem kazanır. Eskiden büyüklerimiz, “Kış geliyor, bol bol tavuk suyu çorba içelim.” derdi. Çünkü besleyici değeri çok yüksek. Bir şeyi çok yemek değil, neden yiyeceğini bilmek çok önemli. Neden tavuk suyu? Neden içinde sebze? Bu mevsiminde püre haline getirilmiş mevsim sebzeleriyle beslenmek
de çok önemli. Tabii sebze müm- kün olduğu kadar yarı çiğ kalmalı, vitamininin azalmamasına özen gösterilmeli. İçecekler konusunda da öncelikle soğuk içeceklerden kaçın- malıyız. Dondurmayı evinizde dört
mevsim tüketebilirsiniz. Şerbetler ve meyve suları da önemli; taze vitamin deposu sunar. Enerji içecekleri ise hiçbir şekilde enerji vermez; bu bir şehir efsanesi, bir anda beyindeki hormonal dengeyi fişekler ve anormal hücresel bozukluklara, kalp-damar hastalıklarına neden olur. Bunlara gerek yok, doğanın kendisi bizi besleyebilir zaten; mevsim meyveleri, bitki çaylarına eklenecek zencefil, zerdeçal, nane, sumak gibi baharatlar metabolizmayı hareketlendirir. Acı biber katılmış ayran, sindirim sistemi- ni korumak için kıymetli; hem besin değeri çok yüksek hem de bağışıklık sistemini destekler. Bütün bunlar ayrıca vücudun DNA’sını korur. İkinci beynimiz dediğimiz bağırsaklarımızın da doğru çalışıyor olması lazım ki bu yine doğru beslenmeye bağlı. Diğer yandan bağırsakların içinde yer alan mikroorganizmaların da beslenmesi
Probiyotik ve prebiyotik nedir?
Probiyotikler bağırsakta bulunan, metabolizmayı hızlandıran/güçlendiren mikroorganizmalardır. Prebiyotikler metabolizmayı hızlandırıcı bakterilerin yani probiyotiklerin besinleridir.
Probiyotik kaynakları
Kefir, lahana turşusu, tuzlanmış turp turşusu, salatalık turşusu, yoğurt ve ayran, peynirin her çeşidi, elma sirkesi, salamura zeytin, Anadolu usulü tereyağı, ekşi mayalı ekmek, boza, şalgam suyu, tarhana, ev tipi sucuklar ve pastırmalar, kırmızıbiber, üzüm şırası...
Prebiyotik kaynakları
Enginar, turp, havuç, salatalık, kuşkonmaz, dolma- lık biber, soğan, kuru fasulye, pırasa, pancar, yer elması, sarımsak, hindiba, tatlı patates, elma, çilek, ahududu, böğürtlen, bitter çikolata, bal, hindis- tancevizi yağı, keten tohumu, domates suyu, kabak çekirdeği, chia, adamotu...
31
Bağışıklık sistemi zayıf olanların demir, çinko, magnezyum almadığını yüzünden anlayabilirsiniz. Bu kişiler günde bir avuç kavrulmamış, tuzlanmamış, katkısı olmayan kuruyemiş tüketerek gerekli mineralleri alabilirler.
gerekir. Bunun için hem probiyotiklere hem de prebiyotiklere ihtiyacımız var.
Enfeksiyondan korunmak için...
Soğuk havalarla gelen en önemli problem- ler arasında, astım ve gribal enfeksiyonlar
var. Bunlardan korunmak için üst solunum yollarını temiz tutmalısınız. Burası nasıl temiz kalacak? Diş fırçalarıyla, ağız gargaralarıyla ol- maz; sarımsak çiğnemelisiniz. Soğan gibi taze sarımsak da antibiyotiktir, dezenfektandır, antiseptiktir. Biz bir kişiyiz ama milyonlarca hücremize hizmet eden milyonlarca bakteri var. Mikroorganizmalar mı bizim için yaşıyor, biz mi onlar için yaşıyoruz? Bunu düşünüp onları çok iyi korumalıyız ki biz korunalım.
Bağışıklık sistemimiz zayıf mı?
Bağışıklık sistemi zayıf olanların başı döner, elleri titrer, sürekli halsizlik durumu söz konusudur. Yeterince güçlü değillerdir, demek ki bir şeyler eksik. Bakıyorsunuz surat bembeyaz; o kişinin demir, çinko, magnez- yum almadığını yüzünden anlayabilirsiniz. Bu kişiler günde bir avuç kavrulmamış, tuzlan- mamış, katkısı olmayan kuruyemiş tüketerek gerekli mineralleri alabilirler. Görüyorsunuz eczanelerde boy boy ilaçlar satılıyor. E birini aldınız, diğerleri ne olacak? Bunları yiyerek al-
malısınız. Günde en az bir kase yoğurt ya da bir bardak ayran tüketilmiş olması bağışıklık sisteminizi destekler.
İlaç kullanımı
Bağışıklık sistemimi güçlendireceğim, diye kavanoz kavanoz ilaç da içmeyin. Mesela takviye vitamin hapı alanlar var. Ne olursa olsun vücut günlük ihtiyacı kadarı alır, geri kalanını atar, depolamaz. Bu, suda çözünen B ve C vitaminleri için geçerli. Yağda çözünen A, E, D, K vitaminleri depolanır. Ama bu
depo süresi de üç aydır. Dolayısıyla doğru ve kaliteli beslenerek bu vitaminleri kaynakları olan yiyeceklerden almak gerekir. İlaçtan ziyade doğal beslenmeye yönelmeli. Ayrıca hekiminiz reçete yazmadığı sürece sizin ilaç alma yetkiniz yoktur. Kafasına göre antibi- yotik alanlar yüzünden bugün bu ilaçların hiçbir önemi yok dünyada.
Dış etkenler
Yemek yerken cep telefonuyla ilgilenmek, bilgisayar karşısında bir şeyler atıştırmak, ya- tak odasında uyumaya çalışırken televizyon seyretmek... Bunları asla yapmamalıyız. Uyku bir düzendir; bu düzene geçerken rahat- lamak istersiniz ama televizyon beyninizi sürekli meşgul eder. İkisi arasında geçişi sağ-
32
Yıldız’da Yaşam ekibi olarak Prof. Dr. Oğuz Özyaral’la Rumeli Üniversitesi’nde bir araya geldik.
layamadığınızda baygın bir şekilde uyursunuz. Bu metabolizmanızı alabora eder. Bağışıklık sisteminin çökmesine ve stres seviyesinin artmasına neden olur.
Giysi seçimi önemli
Hasta olmamak ve bağışıklık sistemimizin güçlü kalmasını sağlamak için ne giydiğimiz de önemli. Bu konuda yaz-kış aynı şeyi söylerim;
viskon ya da akrilik oranı yüzde kırkı geçme- meli. Etiket okumayı öğrenmemiz lazım. Akrilik oranı yüzde kırkı geçtiği andan itibaren vücut nefes alamaz, terleyen vücudun nemi alına- maz, nem alınmadığı için dışardan ani rüzgar geldiğinde bronşit, zatürre başlangıcı gibi hastalıklar ortaya çıkar. İçe mutlaka vücudun ısısını kontrol edecek fanila ya da pamuklu
bir atlet giyilmeli. Kışın hiçbir şekilde sentetik
ürün giyilmesini önermiyorum. Çocukların çok fazla sarmalanmasına da karşıyım. Bu, hastalığa daha çok kapı açar. Siz ne kadar giyiniyorsanız çocuğunuza da o kadar giydirmelisiniz. Bir de şemsiye kullanmayı öğrenmeliyiz. Küçük bir şemsiye, bir bere veya başa atılabilecek bir şal... Havada çok fazla kanseroid madde dolaştığı için saçların yağmur suyuyla temas etmemesi gerekir.
Prof. Dr. Oğuz Özyaral kimdir?
Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Oğuz Özyaral, 1979’da İstanbul Üniversitesi’nde Eczacılık Bölümü’nü tamamladı. Aynı üniversite-
de yaptığı İşletme ihtisasını ise 1988’de tamamladı. Yüksek lisansını Marmara Üni- versitesi’nde doktorasını ise yine İstanbul Üniversitesi’nde mikrobiyoloji üzerine yaptı. Oğuz Özyaral, halihazırda İstanbul Rumeli Üniversitesi Sağlık Bilimleri Yüksekokulu Müdürlüğü’nü sürdürüyor.
33
EMEKTAR ÇALIŞANLAR
Başarı zincirinin
halkaları
Yıldızlar Yatırım Holding, bünyesinde çalışan herkese verdiği değer sayesinde çalışanlarla arasında güçlü bir bağ oluşturmayı sağlıyor ve uzun soluklu ekiplerle başarısına başarı katıyor.
Ekibini ailesi kabul eden Yıldızlar Yatırım Holding, iç iletişime verdiği değer ve kullandığı içten diliyle çalışan sirkülasyonunu en aza indirgeyerek mutlu çalışanlarla yola devam etmeyi he- defliyor. Yıllarını Yıldız Entegre ve İGSAŞ çatısı altında geçiren pek çok emektar çalışan bulunuyor. İşlerini severek yapan ve
alanında ustalaşan çalışanlar, ekip arkadaşları tarafından bir mentor gibi görülüyorlar. Sevgi ve saygının eksiksiz olduğu iş ortamı, herkesin gönül rahatlığıyla çalıştığı anlamına geliyor. Bu sayımızda konuklarımız, Yıldızlar Yatırım Holding’in başarı zincirinin halkalarını güçlendiren emektar çalışan- lardan İGSAŞ Teknik Dökümantasyon Servisi Teknik Ressamı Şeref Vardar ile Akhisar Tesisi Haker ve Tutkal Üretim Şefi, Tutkal ve Formaldehit Üretim Teknikeri Mustafa Uyar...
34
Şeref Vardar
Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
1967’de, İzmit’te doğdum. Evli ve iki çocuk babasıyım.
İGSAŞ’la tanışma hikayenizi paylaşır mısınız?
1989’da İGSAŞ devlet kurumuyken o zamanki Etüt ve Proje Müdürlüğü’nde müteahhit kadrosu altında işe başladım. Askerden gelmiştim, mesleğimi yapmak istiyordum. İGSAŞ’ta teknik ressam arandığını duydum. Resimhane Şefi tarafından sözlü ve yazılı mülakattan sonra işe başladım.
İGSAŞ’ta çalıştığınız süre boyunca hangi görevlerde bulundunuz? Teknik Dökümantasyon servisinde Teknik Ressam (Teknisyen) olarak 29 yıldır çalışıyorum. Bu servis tesisle ilgili tüm teknik bilgilerin (çizim, doküman, katalog...) mevcut olduğu, çizimlerin yenilendiği ya da güncellendiği, Teknik Müdürlükler tarafından istenilen bilgi
ve çalışmaların doğru/düzenli olmasını sağlayan önemli bir birimdir.
Mustafa Uyar
Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
Samsun’un Kutlukent ilçesinde, 1972’de dünyaya geldim. Yaklaşık 20 yıldır evliyim, iki oğlum var. Tunahan üniversiteye hazırlanıyor, Muharrem ise lise son sınıfta okuyor.
Tecrübelerinizi çalışma arkadaşları- nızla paylaşıyor musunuz?
İGSAŞ’ta çok değerli büyüklerimden aldığım iş kültürünü, bilgileri,
sevgi ve saygıyı en iyi ve en doğru şekilde aktararak tecrübelerimden faydalanmalarını sağlıyorum.
İGSAŞ’ta çalıştığınız
süre boyunca yaşadığı-
nız, unutamadığınız bir
anınız var mı?
İGSAŞ’taki ilk yıllarımda bir
büyüğüm tarafından söylenen
“Bilgiyi saklamakla değil, paylaşarak insan kalitesini artırırız.”sözü benim için her zaman çok değerli olmuştur.
Yıldızlar Yatırım Holding çatısı altın- da çalışmak size ne hissettiriyor? Türkiye tarımı ve sanayisi için kendisine düşen görevi en iyi şekilde yapmaya çalışarak ekonomimize katkı
Yıldız Entegre’yle tanışma hikayenizi anlatır mısınız?
Yakın çevremde o zamanki adıyla Yıldız Kimya’da çalışan arkadaşlarım vardı. İyi
bir firma olduğunu onlardan duydum. 1994’te farklı bir işte çalışırken dönemin belediye başkanıyla konuştum. Onun önerisiyle başvurumu yaptım ve işe başladım.
Yıldız Entegre’nin hangi tesislerinde ve hangi görevlerde hizmet verdiniz?
Samsun Tesislerinde Formaldehit Operatörü olarak işe başladım.
1998-1999 yılları arasında Başiskele Formaldehit Tesisi’nde geçici
görevlerde bulundum. 2014’ten itibaren Manisa-Akhisar Formaldehit
Tesisi’nde Tutkal Formaldehit Teknikeri olarak görev yapıyorum.
sağlayan ve dışa bağımlılığımızı engelleyen, kendi değerlerinden kopmadan sağlam adımlar atarak gelişmeye devam eden Yıldızlar Yatırım Holding’in çatısı altında bulunmak, fark yaratan bir duygu.
Uzun süredir Yıldız Entegre’de çalışmanız, çalışma arkadaşlarınızla ilişkinizi nasıl etkiliyor?
Yaklaşık 24 yıldır bu ailenin üyesi olduğumu söyleyerek çalışma arkadaşlarıma Yıldız Entegre’nin ne kadar köklü ve sağlam bir firma olduğunu kanıtladığımı düşünüyorum. Yakın çevremde çalışan iş arkadaşlarım çok genç yaşta oldukları için onlarla hem işe hem de hayata dair tecrübelerimi paylaşıyorum.
Yıldızlar Yatırım Holding çatısı altında hizmet vermek size ne hissettiriyor?
Öncelikle Yıldız Entegre camiasında bulunmaktan son derece memnun olduğumu belirtmek istiyorum. Yıldızlar Yatırım Holding ailesiyle çalışmanın hayatıma hep olumlu etkileri oldu.
35
Kendini özgürce ifade etmek için şarkı söylemeyi tercih edenler, müziğin evrensel dilini kullanarak yaşamın farklı renklerine kucak açarlar.
HOBİ
Şarkı söylemek lazım
avaz avaz
Sıkça kendini şarkı mırıldanırken bulan- lar, aklına bir melodi takıldığında araş- tıranlar, sözlere ritim katanlar ve şarkı söylemeyi bir rahatlama biçimi haline getirenler... Hobi olarak şarkı söylemeyi seçmek, mırıldanarak geçen zamanınızı eğlenceli hale dönüştürebilir. Şarkı söylemenin veya sesi eğit- menin psikolojik açıdan çokça faydası var. Sarılma hormonu olarak bilinen oksitosin, bireylerde şarkı
söylerken de ortaya çıkar hatta haz duygularını tat- min eder. Fiziksel olaraksa yüz kaslarını geliştirir, kan basıncını düşürür, akciğerlerin performansını artırır ayrıca kişiye iyi bir duruş kazandırır. Müzik evrensel bir nitelik taşıdığından kişilerin kültürel farklılıklarla bağ kurmasını ve empati yapabilmesini de sağlar. Şarkı söyleme eylemini gerçekleştirirken kendini iyi hisseden herkes boş zamanını sesini geliştirmeye adayarak keyifli bir hobi edinebilir.
36
‘Sıra Sende Türkiye’ adlı yarışmada başarılı olmak benim içim unutulmayacak bir anı oldu. TRT gibi bir kanalda şarkı söylemek hakikaten çok zormuş.
Herkes müzikle ilgilenmeli
Fırat Süner İGSAŞ Metal Teknolojileri Teknisyeni
Kendimi bildim bileli müzik hayatımdaydı. Babam çok güzel türkü söyler her defasında kendisine eşlik etmemi isterdi. Bu sayede müziğe olan ilgim bir tutkuya dönüştü. Yirmi yıla yayılan bu tutkum, sü- pürgelerden saz yapıp fırça ve tarakla şarkı söyledi- ğim zamanlara kadar uzanıyor. Ardından ses kayıtları alıp kendimi dinlediğim zamanlar var. Derken yıllar geçti... 1996’da Kocaeli’ye geldik. O zamanlar küçük şarkıcılar revaçta olduğundan İzmit Fuarı’nda çay bahçelerinde sahne almaya başladım. Bu süreç ara- lıklı olarak 9-10 yıl devam etti. 2005’te Kocaeli’nde yapılan yerel bir ses yarışmasında üçüncü oldum. Bu sayede biraz daha tanınmış oldum. 2006’da askere gittim. Orada da 14 ay boyunca türkü söyledim.
Profesyonel olarak hiçbir eğitim alamadım ama ne olursa olsun bu hobiyi bilinçli yapmak gibisi yok. Evrensel bir değer olan müzikle ilgilenmek farklı duygu yaşatır insana; istemelisiniz, zevk almalısınız, alkışlar ve ışıklar sizi coşturmalı... Yetenek olmalı tabii ama eğitim çok ama çok önemli. Bilinçli olup kendi yorumunuzu katmak her zaman bir adım önde olmanızı sağlayacak ve size ayrı bir şevk verecektir.
“Sıra Sende Türkiye” adlı yarışmada başarılı olmak benim içim unutulmayacak bir anı oldu. TRT gibi bir kanalda şarkı söylemek hakikaten çok zormuş. Ama- cım eleğin sıkı olduğu yerde yarışmak ve oradaki
ortamdan kendime bir şeyler katmaktı. Bu sebeple yarışmaya katılmaya karar verdim. Ancak o kadar ilerleyeceğimi düşünmemiştim. Ses konusunda eğitim almış çok iyi yarışmacılar vardı. Tabii şans mı, kısmet mi, işlerin yolunda gitmesi mi, bilmiyorum; 16 bin kişi arasından ilk 180’de yer almam ve yarı finali geçip finale yükselmem harikaydı. Finalde ra- kibimin eğitim altyapısı bir adım geride başlamama neden oldu. Jürinin bana iyi, ona vasat demesine rağmen onun tur atlaması bana büyük bir ders oldu. Yine de çok güzel bir deneyimdi.
Şarkı veya türkü söylemeye devam ediyorum. Fırsat buldukça evde saz çalıp müzikle ilgilenmek beni bütün sıkıntılarımdan uzaklaştırıyor. Bir çeşit meditasyon gibi. Bence herkes müzikle bir
şekilde ilgilenmeli. Müzikle uğraşmak, şarkı söylemek, enstrüman çalmak iş konusun- da da pozitif olmamı sağlıyor. Bir işle ilgile- nirken bir şarkı/türkü mırıldanıyorsanız bu, işinizden zevk aldığınızın göstergesidir. Ben çalışırken genelde türkü söylüyorum.
37
YILDIZLARDAN HABERLER
Yıldızlar Yatırım Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fehmi Yıldız ‘Gönlü Zenginler’ listesinde
Dayanışma ve yardımlaşma kültürünün bir parçası olan bağışlar, iş dünyasının hayırseverlik konusundaki rolünün önemini ortaya koyu- yor. “Capital” dergisi her yıl gerçekleştirdiği “Gönlü Zenginler” araştır- masıyla hayırseverliğin daha görünür kılınmasını sağlıyor. “Capital”in 2017 listesinde, yaptığı 16 milyon liralık bağışla Yıldızlar Yatırım Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fehmi Yıldız 22. sırada yer aldı. Yıl- dızlar Yatırım Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fehmi Yıldız “Capital” dergisi için verdiği demeçte hayırseverliğin önemini şu sözlerle anlattı: “Hayırseverlik, Türk toplumunun genlerinde var. Yardımlaşma ve dayanışma hem kültürel hem dini mirasımızın en gurur duyduğu- muz yönleri. Ahilik döneminden bu yana hayırseverlik yaklaşımı, Türk iş dünyası tarafından da bugün sürdürülüyor.”Yıldız, büyüklerinden aldığı bu mirası korumaya, gelecek nesillere aktarmaya, hayatı daha güzel bir hale getirmeye çalıştıklarını söylüyor.
Yıldız Demir Çelik’te ilk bobin üretimi gerçekleştirildi
Yıldızlar Yatırım Holding’in dinamik ve genç oyuncusu Yıldız Demir Çelik, galvaniz ve asitleme hattının ilk bobin üretimlerini gerçekleştirdi. İlk üretim, Holding Yönetim Kurulu Baş- kanı Fehmi Yıldız ile Yönetim Kurulu Üyeleri Hakkı Yıldız ve Hasan Yıldız’ın katılımıyla yapıldı.
38
Yıldız Demir Çelik’in ışıltısı basına yansıdı
Yıldız Demir Çelik’in üretime başlamasıyla birlikte şirketten haberler ulusal basına yansımaya başladı. Bunu göz önünde bulunduran Yıldız Demir Çelik; detaylı tanıtım için 18 Temmuz’da basın mensuplarını tesise davet etti. Ziyaretin ardından “Akşam” gazetesi Ekonomi Müdürü Ufuk Korcan, “Cari açığı 1 milyar dolar eritecek ‘çelik’ yatırım” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Korcan, yazısında Yıldız Demir Çelik’in üretim kapasitesiyle cari açığın kapatılması için sağlayacağı katkıya odaklandı. “Bloomberg Businessweek” dergisi Yayın Danışmanı Ruhi Sanyer, “Yassı çelikteki cari açığa ‘dur’ deme vakti” başlıklı haberinde şirketin şimdiden sektörünün önemli oyuncularından biri olduğunu paylaştı. “Dünya” gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hakan Güldağ, “Yıldızlar’da hedef demir çelikte
de ilk üçe girmek” başlıklı haberinde tesisin entegre hale getirileceğini paylaştı. Güldağ ayrıca Bloomberg HT’deki “Günden Kalanlar” programında Yıldız Demir Çelik’ten bahsetti. “Hürriyet” gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Vahap Munyar ise Yıldız ailesinin yatırım şevkinin altını çizdi. “Sabah” gazetesi Ekonomi Müdürü Şeref Oğuz, Yıldız Demir Çelik’i, “Türkiye’de son yıllarda hayata geçirilen en büyük yatırım” sözleriyle niteledi. “Para” dergisinden Oğuz Demir de “Demir çeliğin de kralı olacak” başlıklı haberiyle tesisin yeni nesil ve “pırıl pırıl” olmasına dikkat çekti. Yıldız Demir Çelik’te ağırlanan basın mensupları, şirket hakkındaki bilgileri dinledikleri Yıldızlar Yatırım Holding Yönetim Kurulu Üyesi Hakkı Yıldız’ın röportajına da sayfalarında yer verdiler.
Yıldız Demir Çelik’te Piyasa Sohbetleri öncesi büyük buluşma
İlk fazı kapsamında üretime başlayan Yıldız Demir Çelik, sektörde birlikte faaliyet gösterdiği şirketler, potansiyel iş ortakları ve müşterileriyle buluşmak için
5 Eylül’de bir etkinlik düzenlendi. Organizasyon kapsamında Yıldız Demir Çelik tarafından ağırlanan şirketler; Önder Mühendislik, Hekim Profil, Euraisa Steel Company, Karabük Demir Çelik, Daimler Buses Turkey, LS Çelik, NLMK Turkey, Lukoil, Germaksan Makine, Germühendislik, Kocaer Haddecilik, Ford Otomotiv, Yolbulan Çelik, Conductix-Wampfler Türkiye Şubesi, Türk Demirdöküm Fabrikaları, Birsac Demir Çelik, Fecon Paslanmaz, Atakaş, Metinvest İstanbul, Steel Orbis, Duferco Türkiye, ESC Çelik, Özgün Metal, Demir Metal, Özkanlar Metal Demir Çelik Endüstrisi, Eksper Metal, Gazi Metal, Ferineks Demir, Koşunlar Demir Çelik, Galva Metal, BSH, Tatmetal, Borçelik, TIRSAN ve NARHILL oldu. yapılan teknik gezinin ardından şirket temsilcilerine Yıldız Demir Çelik hakkında kapsamlı olarak bilgi verildi.
Daha sonra Steel Orbis’in düzenlediği Piyasa Sohbetleri Yıldız Demir Çelik’in ana sponsorluğunda Kocaeli’ndeki Wellborn Hotel’de gerçekleştirildi. Etkinlikte Yıldız Demir Çelik Yurt İçi Satış Müdürü Mehmet Karatoruk bir sunum yaptı. Steel Orbis’ten Mesut Özdöl’ün moderatörlüğünde gerçek- leştirilen panelde Pazarlama ve Satış Direktörü Emrah Kendüzler de sektörel sorulara yanıtlar verdi.
39
YILDIZLARDAN HABERLER
İnan Yapı’dan Kartepe ziyareti
Kartepe Tesisi, 14-15 Temmuz’da Yıldız Entegre’nin Hatay’da faaliyet gösteren iş ortaklarından İnan Yapı ekibini ağırladı. Heyet, üretim alanlarını gezerek ve sorularını ilgili uzmanlara yöneltti.
Boran Zemin Kartepe Tesisi’nde
Yıldız Entegre’nin Uşak’ta faaliyet gösteren iş ortaklarından Boran Zemin, 11-12 Ağustos tarihlerinde Kartepe Tesisi’ni ziyaret etti. Şirket sunumunun ardından merak ettikleri soruları yönelten ziyaretçiler üretimi yakından görebilmek için tesis gezisi yaptılar. Günün yorgunluğunu ise keyifli Sapanca gezisiyle üzerlerinden attılar.
Tarımın kalbi Tekirdağ’da çiftçilerle buluşma
Tarım fuarcılığında yeniliğin ve değişimin adresi olarak bilinen, Türkiye’de açık hava uygulamalı en büyük tarım fuarı olarak gösterilen Tarım ve Teknoloji Günleri Fuarı, bu yıl 5-8 Eylül tarihleri arasında Tekirdağ’da gerçekleştirildi. Türkiye’nin en büyük gübre şirketleri arasında yer alan İGSAŞ, sektörün önde ge- len oyuncularının katıldığı fuarda yerini aldı. İGSAŞ, üre ve kompoze gübrelerin yanı sıra, son dönemde geliştirdiği sera, hobi bahçeciliği ve çiçek üretimine yönelik gübre ürünlerini fuarda çiftçilerle buluşturdu. Farklı alanlara dönük ürünlerin yanında, modern tarım uygulamalarını da tanıttı. Fuarda, üç yıldır Türkiye’nin farklı bölgelerinde sürdürülen Tarladan Sofraya projesinin sonuçlarını da paylaşan İGSAŞ Satış ve Pazarlama Direktörü Ercan Karasu, “Ülkemizde tarımın hak ettiği yeri alması için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Türkiye’nin ‘kendi kendine yeten’ hatta dünya ihracatında lider ülke olabilmesi için doğru tarım yöntemlerini uygulaması gerekiyor. Çiftçilerimize öncelikle toprak analizinin önemini anlatıyoruz. Daha az girdi maliyetiyle nasıl daha fazla verim alınabileceğini göstermeye çalışıyoruz. Bunun için fuar alanında bulunan demo tarlamızda ayçiçeği ekimi gerçekleştirdik. Yapılan analize göre toprağın ve bitkinin ihtiyaç duyduğu gübreleri kullandığımızda hem maliyeti düşürüp hem de verimi nasıl maksimuma çıkardığımızı çiftçilerimize uygulamalı olarak gösterme fırsatı elde ettiğimiz için mutluyuz.” şeklinde konuştu.
40
Siemens ziyaretinin ardından dijitalizasyon çalıştayı gerçekleştirildi
3 Eylül’de Siemens Türkiye CEO’su Hüseyin Gelis’in de dahil olduğu bir heyetle Yıldız Demir Çelik’i ziyaret eden Siemens’le, Dijitalizasyon Çalıştayı kapsamında 26 Eylül’de yeniden bir araya gelindi. Çalıştayda Yıldızlar Yatırım Holding’in ihtiyaç ve beklentileri hakkında bilgilen- dirme yapılmasının ardından olası hedef çalışma konuları belirlendi. Çalıştayda Yıldızlar Yatırım Holding ve şirketlerinin üst düzey yönetici- leri ve yöneticileri yer aldı. Siemens’ten 11 kişilik bir ekip çalıştayda yer alarak portföylerini Yıldızlar Yatırım Holding’e tanıttı.
Yıldız Entegre’den yeni showroom
Mobilyanın merkezi olarak bilinen İnegöl’de yeni showroom’uyla üretici ve tasa- rımcılarla buluşan Yıldız Entegre, ürün yelpazesini sektörün beğenisine sunuyor. Görsel ve dokusal doğallığı yansıtan, son teknoloji ve trendler ışığında gelişti- rilen ürünlerin sergilendiği showroom’u Türkiye Satış ve Pazarlama Direktörü Selçuk Ormancı, “Yıldız Entegre’nin, sektörde fark yaratma misyonunun önemli bir adımı.” olarak değerlendiriyor.
Assan Panel’den ziyaret
Assan Panel, 6 Eylül’de Yıldız Demir Çelik’i ziyaret etti. Assan Pa- nel Genel Müdürü İhsan Tolga Akar ile Kibar Holding Satınalma Direktörü Özlem Obuz, Kibar Holding Satınalma Müdürü Sinem Aykol, Kibar Holding Grup Satınalma Süreç Yöneticisi Tuğba Çi- menci’den oluşan heyet Yıldızlar Yatırım Holding Yönetim Kurulu Üyesi Hakkı Yıldız ve Yönetim Kurulu Genel Sekreteri İlkay Ünay öncülüğünde ağırlandı.
Ferro Döküm, Yıldız Demir Çelik’te
1972 yılından bu yana Kocaeli’nde faaliyet gösteren Ferro Döküm, Yıldız Demir Çelik’i ziyaret etti. Şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Kadir Efe ve Satınalma Müdürü Onur Efe’yi Yıldızlar Yatırım Holding’den Yönetim Kurulu Üyesi Hakkı Yıldız ile Yönetim Kurulu Genel Sekreteri İlkay Ünal; Yıldız Demir Çelik’ten Fabrika Direktörü Kemal Kumru, Satış ve Pazarlama Direktörü Emrah Kendüzler ile Tedarik Zinciri Direktörü Selçuk Yılmaz ağırladılar.
41
YILDIZLARDAN HABERLER
Ekonomi gündemi mercek altında
BloombergHT ekranlarından tanıdığımız finans gazetecisi Açıl Sezen Yıldızlar Yatırım Holding ve şirketlerinin yönetim kurulu ile üst düzey yö- neticileriyle bir araya geldi. Bridge Restaurant’ta “Yeni Türkiye’nin Rakam- ları” başlıklı bir sunum gerçekleştiren Sezen, Türkiye piyasaları ile gelişen piyasalardaki değişimi karşılaştırarak risk yönetimi konusunda atılabilecek adımlara mercek tuttu.
Akademi Yıldız’da eğitimler başladı
Akademi Yıldız, kurulum ve program tasarımı süreçlerine devam ederken Yıldızlar Yatırım Holding şirketlerinde çalışanların gelişim süreçlerine katkı sunmaya şimdiden başladı. Şirket içi eğitimler kapsamında 10-13 Temmuz’da Eğitim ve Geliştirme Müdürü Ersoy Polat liderliğinde Yıldız Entegre satış ekibi için Temel
Satış Teknikleri Eğitimi gerçekleştirildi. Bu eğitim aracılığıyla sahadaki ekiplerin satış süreçlerinin gelişimine katkı sağlanması hedeflendi. Yıldızlar Yatırım Holding’de 10-11 Ekim tarihlerinde düzenlenen ve farklı bölümlerden katılımcıların yer aldığı Etkili Sunum Teknikleri Eğitimi’yle de çalışanların akılda kalıcı ve profesyonel sunumlar tasarlayıp gerçekleştirme becerilerinin artırılması amaçlandı. Akademi Yıldız ayrıca Haftanın Yıldız Sözü çalışmasıyla, her pazartesi sabahı motivasyona yönelik gönderi- ler yayınlarken kitap özeti uygulamasıyla gelişimi destekleyecek çalışmalarını sürdürüyor.
İgsaş’a Tekirdağ’da yeni depo
İzmir, Antalya, İskenderun ve Samsun’da bulunan depolarıyla lojistik anlamda büyük bir operasyon kabiliyeti elde eden İGSAŞ’ın yeni depolama noktası Tekirdağ oldu. 15.000 metrekarelik alana yayılan ve 16 bin ton kapasiteli Tekirdağ deposu sayesinde İGSAŞ, ürünlerini bölgedeki bayilerine ve çiftçilere en yüksek kalite ve en iyi zamanlamayla ulaştıracak.
42
İGSAŞ’tan mobil uygulama
İGSAŞ, yepyeni bir mobil uygulamayla paydaşlarının karşısına çıkıyor. Yayına alınan uygulamayla kullanıcılar, çevrim içi sipariş verebiliyor, ödemelerini kolaylıkla yapa- biliyor, hesabını kontrol edebiliyor ve siparişlerinin takibini sağlayabiliyor. Uygulama Google Play ve App Store’dan indirilebiliyor.
Ustalar için eğitim
Yıldız Entegre, laminat parke ve kapı ürünlerindeki yenilikleri ya- kından takip eden ustalarla, Usta Eğitim Seminerleri etkinliğin- de bir araya geldi. 3 Mayıs’ta Sheraton Grand Samsun Hotel’de gerçekleştirilen organizasyonda tanıtım filminin gösteriminin ve alanında uzman isimlerin konuşmalarının ardından parke ve kapı montajında dikkat edilmesi gereken incelikler uygulamalı olarak gösterildi. Usta Eğitim Seminerleri, 165 kişinin katılımıyla gerçekleştirildi.
Kocaeli Üniversitesi’yle iş birliği
İGSAŞ ve Yıldız Demir Çelik, sanayinin geliştirilmesi ve üretimin desteklenmesi amacıyla Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Yükseköğretim Kurulu önderliğin- de hayata geçirilen İş Yerinde Mühendislik Eğitimi (İME) programı kapsamında Kocaeli Üniversitesi’yle iş birliği yaptı. Yapılan protokole göre Kocaeli Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’nin lisans programlarına kayıtlı öğrenciler, İGSAŞ ve Yıldız Demir Çelik’te ofis, saha, şantiye gibi bölümlerde haftanın dört günü çalışacaklar. Öğrencilerin çalışmaları hem ilgili bölümdeki akademik danışmanı hem de İGSAŞ
ve Yıldız Demir Çelik’teki işletme temsilcileri tarafından takip edilecek. Uzun dö- nemli olması, sadece başarılı öğrencilerin yararlanması, öğrencinin hem işletme hem de üniversite tarafından kontrolünün sağlanması, üniversite-sanayi iş birliği fırsatlarının oluşturulması İME’nin staj programından farkını ortaya koyuyor.
Dragon Festivali’nde kupa coşkusu
90 takımın katılımıyla düzenlenen Dragon Festival’inde Yıldızlar Yatırım Holding şirketlerinin oluşturduğu takımlar oldukça başarılı sonuçlara imza attı. İki gün süren yarışlarda kategorilerinde final yarışlarına katılmaya hak kazanan Yıldızlar Yatırım Holding & Yıldız Entegre takımı yarışı üçüncü sırada tamamladı. İGSAŞ ve Yıldız Demir Çelik takımları da finalde kürek çekmeye hak kazanarak başarılı yarışlara imza attılar. Yıldızlar Yatırım Holding’in takımları ikinci kez Fair Play Kupa- sı’na layık görüldü. Kupa töreninde tüm takımlar sahnedeki yerini aldı ve kupa coşkusunu hep birlikte yaşadı.
Doğayla iç içe
İGSAŞ’lılar Kocaeli’nde, profesyonel doğa yürüyüşü liderleri eş- liğinde gerçekleştirilen aktiviteye katıldılar. Yaklaşık 10 kilomet- relik Kuzuyayla, Altıoluk Yaylası ve Molla Yakup Çayırı bölgelerini kapsayan doğa yürüyüşü için çalışanların bir ön hazırlık yapma- ları istendi. Yürüyüş sağlığı ve güvenliği açısından katılımcıların etkinliğe dinç bir şekilde gelmeleri, araziye uygun giyinmeleri ve kişisel malzemelerini taşımaları için sırt çantalarının yanlarında olması gerektiği tavsiye edildi.
43
YILDIZLARDAN HABERLER
Geleneksel buluşmalar
Yıldız Yatırım Holding ve şirketleri gelenekselleşen iftar buluşmalarına bu yıl da devam etti. İGSAŞ, Yıldız Entegre ve Yıldız Demir Çelik düzenledikleri iftarlarda iş ortakları ve çalışanlarıyla bir araya geldi. Türkiye’nin dört bir yanında düzenlenen iftarlarda Ramazan ayının ruhu paylaşıldı.
Bayram birlikte güzel
Toplumsal değerleri önemseyen Yıldız Demir Çelik’te Fabrika Direktörü Kemal Kum- ru’nun önderliğinde şirket çalışanlarının bayramı kutlandı. Kurban Bayramı’nın tebrik edilmesiyle çalışanlar arası iletişim güçlendirilirken geleneklerin birlikte sürdürülmesi- nin önemi ön plana çıkarıldı.
‘Sigarayı Bırak Rahatına Bak!’
Yıldız Demir Çelik, “Sigarayı Bırak Rahatına Bak” mottosuyla, çalışanları için yeni bir projeye imza attı. İki ay boyunca sigara içmeyen Çelik Servis Merkezi Mühendisi Mustafa Yeşil ve Mekanik Bakım Teknis- yeni Uğur Ayten, Yıldız Demir Çelik İnsan Kaynakları Müdürü Salim Kiracılar’dan hediyelerini ve TEMA Vakfı’ndan isimlerine özel olarak diktirilen ağaçların sertifikalarını aldılar.
44
45
KUŞAKLAr
Eski ve yeni jenerasyonlar arasındaki iletişimi güçlendirmek ve kuşak çatışmalarını azaltmak için ön yargılı olmamak ve empati kurabilmek şart!
KİŞİSEL GELİŞİM
Yıl: 2020
Beş kuşak bir arada! Ersoy Polat Eğitim ve Geliştirme Müdürü
Bu cümleleri bir yerlerden hatırlarsınız:“Şu gençliğin hali taşıyan farklı beş kuşak, aynı iş ortamlarında ilk defa bir arada çalıştığın-
ne olacak?”, “Bugünün gençleri, lüks ve gösteriş düşkünü, saygısız, başkaldıran, geveze ve doyumsuzdur.” Hepimiz için çok tanıdık söylemler değil mi? İlginç olan, bu sözlerin ne zaman ya da kim tarafından söylendiği. İlk cümle,
Sümerlerin çivi yazıtlarından bir alıntı (MÖ 3500-2000); ikinci cümle ise filozof ve düşünür Aristoteles’ten (MÖ 350). Dikkat çekici ve önemli olan, tarihsel dönemler değişse de sonraki kuşaklar hakkındaki söylemlerin pek değişmemesi.
Günümüz iş ve sosyal hayatının güncel konuları arasında da yer alan kuşaklararası çatışma, toplumlar için her zaman önemli bir mesele oldu. Peki, 2020 ve sonrasında, kendi tarihsel döneminin izlerini ve özelliklerini
da ne olacak? Son yıllarda iş yaşamında, Y kuşağının oranı çoğaldıkça alevlenen bu çatışmalar, Z kuşağıyla birlikte daha da artacağa benziyor. İş yaşamı için kritik konu ise bu çatışmaların nasıl azaltılacağı ve farklılıkları bir arada tutarak verimliliğin sağlanması olacak.
Kuşak çatışmaları
Kuşak çatışması; yeni kuşaklarla, bir önceki kuşakların arasında değer yar- gıları, yaşamsal beklentiler, bakış açıları, düşünce biçimleri gibi farklılıklar nedenleriyle ortaya çıkan uyumsuzluklar, karşıtlıklar ve anlaşmazlıklar olarak tanımlanabilir. En yalın olarak eski ile yeninin çatışmasıdır aslında. Günümüzde teknolojik gelişimin hızının artması ve yaşam biçimlerimizi etkilemesi, değişimin ve dönüşümün hızlanması, toplumsal ve küresel
Türk Dil Kurumu, kuşak kavramını şöyle açıklıyor: “Yaklaşık olarak aynı yıllarda doğmuş, aynı çağın şartlarını, dolayısıyla birbirine benzer sıkıntıları, kaderleri paylaşmış, benzer ödevlerle
yükümlü olmuş kişilerin topluluğu.” Buna göre kuşaklar, doğum tarihleri baz alınarak beş farklı dönemle tanımlanır:
Sessiz Kuşak
1918’de biten 1. Dünya Savaşı sonrası etkilerin görüldüğü dönemdir. Ayrıca aynı dönemde yaşanan ABD merkezli dünya ekonomik bunalımının toplumlar üzerinde etkisi yüksek olmuştur. Günümüzde iş yaşamı içinde oranı, yüzde 1-2 civarındır. Bu dönemin iş karakteris- tiği; yaşamak için çok çalışmaktır.
Bebek Patlaması Kuşağı
2. Dünya Savaşı’nın yoğun etkilerinin görüldüğü kuşaktır. Özellikle savaşın, top- lumların nüfusu üzerindeki olumsuz etkisi nedeniyle doğum oranının patlaması
ve bir milyar bebeğin dünyaya gelmesi kuşağa adını verir. Günümüzde iş yaşamı içinde oranı, yüzde 20-22 düzeyindedir. Bu dönemin iş karakteristiği; çalışmak, sadakat, kanaatkarlık, aynı yerde uzun süre çalışabilme ve kuralcılıktır.
46
olaylar, kültürlerarası etkileşimin artması, iş yapış biçimlerinin farklılaşması gibi etkiler çatışmanın oluşmasına zemin hazırlarken aradaki uçuru- mun derinleşmesine neden oluyor. Önceki ku- şaklar değişim dönemlerinde muhafaza etmeye yönelik bir tutum benimserken yeni kuşaklar değişimden yana olan bir tavır sergiliyorlar. Çatışmalar ise karşımızdakini kendi doğrularımı- za, bakış açımıza, değerlerimize, inançlarımıza, düşüncelerimize, iş yapma biçimlerimize göre değerlendirdiğimizde ve bunun dışında doğru olmadığı kabulünü içselleştirip dayatmaya başladığımızda ortaya çıkıyor.
Nasıl azaltılabilir?
Kuşak çatışmalarını yok etmek, tarihsel sürecine bakıldığında zor görünüyor. Bu çatışmaları azal- tacak yöntemleri bulmak ve buna göre tutumlar geliştirmek, daha gerçekçi bir yaklaşım. Bunun için öncelikle bu çatışmaları, toplumsal değişim ve dönüşüm dönemlerinin doğal bir sonucu
olarak görmek gerekiyor. Ayrıca yeni kuşakların tavırlarında, gençlik dönemlerinin psikolojik, fizyolojik etkilerinin de olduğu göz önünde bu- lundurulmalı. Aile ve çevrenin kendi doğrularıyla baskı kültürü oluşturması da karşı gelme ya da çatışmaya yönelik tutumları meydana getiriyor.
2015 yılında üniversite öğrencileriyle yapılan bir araştırmanın sonucuna göre Y kuşağı gençleri kendilerini yüzde 70 oranında sorumluk sahibi ve sadık olarak tanımlıyor. Muhtemelen önceki kuşaklar bu sonucu duyduklarında, yüzlerinde bir tebessüm oluşabilir ya da itirazda buluna- bilirler. İşte, çatışmanın başlangıç noktası tam burası! Her kuşak, yaşadığı dönemin özellikleri, kültürü, yaşam biçimi, gelenekleri içinde, kendi değerlendirmelerini ve ölçütlerini belirliyor. Bu nedenle kuşaklar birbirlerini değerlendirirken hangi çerçeveden baktığının farkında olmalı. Günümüz bakış açısı ve değerleriyle geçmişi, geçmişin birikimlerden bakarak günümüzü yargılamamak, çatışmaları önlemede en temel başlıklardan biri.
Önemli bir diğer yaklaşım, çatışmalarının temelini oluşturan ve karşılıklı ortak bir tutuma dönüşen ön yargılarımızı fark etmektir. Önceki kuşaklar;“Gençlerherşeyibildiğinisanıyor!”,“Yeni nesil çok sorumsuz, bunların hiçbir ideali yok!”, “Bunlar çalışmaktan kaçıyorlar, biz böyle miydik?” yorumları yaparken yeni kuşaklarda; “Onlar
çok eski kafalı, bizi anlamazlar!”, “Çok tutucu ve korkaklar!”, “Neyi biliyorlar ki? Teknolojiyi bile kullanamıyorlar!” yorumları, ön yargılı tutumların sözcüklere dönüşmüş hali. Bu bakış açısı, kuşak- lar arasında defansif tavırların ortaya çıkmasına
neden olurken aradaki uçurumun mesafesini de artırıyor. Bunun yerine her dönemin kendi gerçekleri olduğu farkındalığıyla empati kurmak çatışmaların engellenmesinde önemli bir rol oynuyor.
Önemli bir diğer konu da birbirinden ve yaşam boyu öğrenme konusunda göstereceğimiz yaklaşım. Kuşakların birbirinden öğrenmeye başlaması, önceki kuşakları, günümüz tabiriyle daha güncel tutarken yeni kuşakların da dene- me yanılma metoduyla öğrenmesinin ve hata yapmasının önüne geçmeye katkı sağladığının bilinmesi gerekiyor. Kurumlarda, usta-çırak ilişkilerine benzer şekilde mentorluk ve ters mentorluk ilişkileri de farklı kuşaklar arasında karşılıklı iletişimin gelişimini sağlarken birbirine yakınlaşmanın ve kabulün de önünü açıyor.
Empati kurmanın önemi
Toplumlar, teknoloji, ekonomi gibi nedenlerle değiştiği sürece her yeni dönemin kendine özgü kültür ve insan profili oluşturacağı bir gerçek. Bu değişim ve geçiş dönemlerinde, toplumda ve iş yaşamında bir arada yaşayan kuşakların birbirleriyle empati kurarak birbirlerini anlamaya çalışmaları, mevcut görüşleri ve ön yargılarıyladeğerlendirmeyapmaktankaçınma- ları, çatışma kültürünün oluşmasını engellemek için yapılması gerekenlerin başında geliyor. Böyle dönemlerde eski kuşaklar, değişime mesafeli dursa da yeni kuşaklar bunu, sürecin doğal bir parçası olarak görmeli ve eski kuşaklara zaman vermelidir. Eski kuşaklar ise yeni kuşakları gelişimin ve değişimin itici gücü olarak görüp yenilik ve gelişme çabalarına destek olmalıdır.
X Kuşağı
Bu kuşağın en önemli özelliklerinden biri geçiş kuşağı olmasıdır. Özellikle değişim rüzgarla- rının ve toplumsal dönüşümlerin yaşandığı
bir dönemdir. Hem gelenekselin hem de değişim süreçlerinin özelliklerini bir arada barındırır. Teknolojik dönüşümleri de yaşamış ve yeniye adapte olmuştur. Çalışmayı ve para kazanmayı çok önemser ancak gelişim talebi de vardır. Kurumsal aidiyet duygusu vardır ancak kariyer fırsatlarını değerlendirmek ister. Otoriteyi kabul eder ve saygı gösterir. Ancak kendi bağımsızlığını da önemser. Günümüzde iş yaşamı içinde oranı, yüzde 40-43 düzeyle- rindedir. Bu dönemin iş karakteristiği; başarı, kariyer, çalışkanlık ve rekabetçi olmaktır.
Y Kuşağı
Farklılığın en belirgin olarak hissedildiği ve en çok gündem oluşturan kuşaktır. Yaşamsal standart- ların değişmesiyle daha fazla olanağa sahiptirler. Bireysellik, girişimcilik, rahatlık, teknolojiye uyum, kültürlerarası etkileşime açıklık, yaratıcılık ve yenilikçilik ön plana çıkan özellikleridir. Bununla birlikte eğlence, başarı, yeni şeyleri deneme, ha- yallerinin peşinden koşma, sorgulama unsurlarına önem verirler. İş ve yaşam dengesinin kurulması önemlidir. Günümüzde iş yaşamı içinde oranı %33- 35 düzeylerindedir. Bu dönemin iş karakteristiği; aidiyet duygusunun zayıflığı, kısa vadeli hedefler ve yükselme, takdir edilme ve değer görme, işveren markasının önemi ve gelişim fırsatının sunulmasıdır.
Z Kuşağı
Şimdilik tanımlanmış son kuşaktır. Teknolojiyi çocukluktan itibaren yaşamının her anında kullanır ve teknoloji bağımlılığı baskındır. Bu nedenle, dijital kuşak olarak da tanımlanır. İnternet aracı- lığıyla sosyalleşmeyi tercih eder. Sonuç odaklılık, analitik zeka, yaratıcılık, yeniliğe adapte olma hızı, bireysellik, tatminsizlik, tüketime ve lükse meyillilik, otorite kabul etmeme, uyum problemi ortaya çıkan diğer özellikleridir. 2-4 yıl içinde iş yaşamında görülmeye başlayacaklar. Bu kuşağın iş karakteristi- ğinin; bireysel çalışma talebi, otoritenin olmaması, kısa dönemli iş süreçleri, serbest ve özgür çalışma ortamı ve başarı odaklılık olması bekleniyor.
47
DEKORASYON
Küçük dokunuşlarla evinizi
kışa hazırlayın
Eviniz kışa hazır mı? Henüz dekorasyon konusunda kış için hazırlık yapmayanlardansanız önerilerimizi mutlaka okumalısınız!
Sonbaharı uğurlarken soğuk havalar kendini hissettirmeye başladı. Kışlıklar yavaş yavaş dolap- lardan çıkarılıyor. Evde geçirilen zaman artarken eviniz için kış çözümlerinden bahsetmek yerinde olacaktır. Çünkü tıpkı sizin gibi evinizin de soğuk
havalara hazırlanmaya ihtiyacı var. İster küçük ister büyük birkaç dokunuşla evinizi soğuk kış günlerinde daha keyifli vakit geçireceğiniz bir mekan haline getirebilirsiniz. Gerek dekorasyon konusunda yenilikler gerekse yapılabilecek renk değişimleri evinizin daha sıcak görünmesini sağlayacaktır. İşte evinizi kışa hazırlayacak birkaç ipucu...
İlk adım
Soğukların bastırmasını beklemeden dilerseniz belli bir alanda
dilerseniz yaşam alanlarınızın tümünde değişiklik yapmaya başlayabilirsiniz. Ancak ilk adımı vaktinizi en fazla geçirdiğiniz oturma ve yatak odalarından başlayarak atmanız iyi olacaktır.
Yılın modası
Klasikten vazgeçmeyenlerdenseniz gri, beyaz ve kremin uyu- munu tercih edebilirsiniz. Ancak bu yılın modasını evinizde kullanmayı da ihmal etmeyin. Milano’da düzenlenen İ Saloni Milano Mobilya Fuarı’nı takip edenlerinlerin de bildiği gibi bu yılın en gözde renkleri pudra pembe, nil yeşili ve mavi. Renk seçiminizi bu doğrultuda yapmanızı tavsiye ediyoruz.
Malzemeleri karıştırın
Dekorasyonda beton, ahşap ve mermer gibi farklı malzemele-
48