The words you are searching are inside this book. To get more targeted content, please make full-text search by clicking here.

İKÜMED Temmuz - Ağustos Ayları Dijital Haber Bülteni-dönüştürüldü

Discover the best professional documents and content resources in AnyFlip Document Base.
Search
Published by aykut yılmaz, 2020-08-26 10:17:59

İKÜMED Temmuz - Ağustos Ayları Dijital Haber Bülteni-dönüştürüldü

İKÜMED Temmuz - Ağustos Ayları Dijital Haber Bülteni-dönüştürüldü

30/06/2020 Günü İKÜ Mütevelli Heyet ve İKÜMED Başkanımız Dr. Bahar Akıngüç Günver’in
Instagram canlı yayınında aylık iş ve ekonomi dergisi Capital’in konuğu olmuştur. Capital dergisi
Haber Merkezi Editörü Nil Dumansızoğlu’nun yöneteceği yayında, “Pandemide Eğitim Süreci”
başlığıyla COVID-19’un yükseköğretime etkileri konuşuldu.

EĞİTİMDE PANDEMİ SÜRECİ
Kültür Üniversitesi olarak Pandemi döneminde iletişime çok önem verdik. Bilgilendirme, güven
önemli, çalışanlarımıza YÖK’ten aldığımız duyuruları paylaşıyoruz, neler planladığımızı anlatıyoruz.
Kurumlar kriz anlarında kopma veya kenetlenme yaşar, biz bunu güven vererek aşacağız.
Kurumumuzun 23 yıllık, Kültür Kolejinin 60 yıllık deneyimi var. Uzaktan Eğitime üniversite olarak ciddi
yatırımlar yaptık ve yapmaya devam ediyoruz. Pandeminin resmileştiği mart ayında bir hafta sonra ilk
gün uzaktan eğitime 10 bin öğrencimiz katılım sağladı. Üniversiteler YÖK kararı doğrultusunda
Ekim’de açılır diye düşünüyorum. Yine YÖK kararı doğrultusunda %60 yüz yüze eğitim %40 uzaktan
eğitim planlıyoruz. Sınıfları seyrelteceğiz. Seyreltilmiş kampüse geçip öğrencisi 50 kişi olan sınıflar 25
kişilik sınıf olacak. Bu durumda bir grup öğrenci Pazartesi, Çarşamba, Cuma ders görecek. Diğer grup
ise Salı, Perşembe, Cumartesi eğitim görecek.
Özellikle uygulamalı dersleri kampüste yapacağız. Yeni normalin dijitalleşme olacağını düşünüyorum.
Uzaktan eğitime “İçerik yatırımı” yapacağız. Kadın Araştırma Merkezimiz KADMER var. Kültür
Üniversitesinin Kurucu Vakfı olan Kültür Koleji Vakfı, ihtiyaç, başarı bursları vermektedir. Ayrıca
YÖK’ün verdiği burslar var, İKÜ’nün ilk tercih bursları var. Kültür Kurumları, yıllarca önce kaleme
alınmış “Kültür Anayasasına” göre çalışır. Bizim iki kızımız var. Evimizde cinsiyet eşitliği var diyerek
söyleşiyi sonlandırmıştır.

BASINDA MEZUN HABERLERİ

İKÜ Sanat ve Tasarım Fakültesi İletişim Tasarımı Bölümü Mezunumuz Kıvanç Tatlıtuğ, Global Compact
Türkiye’nin sosyal medya yayınına konuk oldu. UNICEF İyi Niyet Elçisi olan oyuncu, WPP Türkiye Ülke
Başkanı Demet İkiler’in sorularını yanıtladı.
Konuşmasında doğa ve çevre konusunda duyarlı olunması gerektiğini vurgulayan Kıvanç Tatlıtuğ şöyle
dedi: “Benim yeşile ve maviye olan tutkum, küçüklüğümden beri var. Ekosistemin bir bütün olduğunu
düşünüyorum.
Ekosistem içerisinde bulunan tüm canlı türlerinin eşit yaşam hakkına sahip olduğunu savunuyorum. Tüm
alışkanlıklarımızı, üretim biçimlerimizi, hatta tüketim biçimlerimizi komple gözden geçirmeliyiz.
Yenilemeliyiz. Yok ederek yaşanmıyor. Üreterek yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor.”
HAKLI BİR İSYAN
Ünlü oyuncu, dünyanın dört bir yanında yapılan ırkçılık karşıtı eylemler hakkında da konuştu: “Bugün
dünyada ayrımcılığa karşı haklı bir isyanı görüyoruz. Hâlâ anlaşılamadığı için çevremi şaşkınlıkla
izliyorum. Çok net. Dünya üzerinde yaşayan her bir birey için, her bir dünya vatandaşı için eşitlik,
özgürlük, barış, refah, adalet sağlanmadığı sürece hiçbirimiz mutlu ve güvende hissedemeyiz. Bunu
pandemi de çok net ve çarpıcı bir şekilde gösteriyor.
Çok zengin ülkelere bakıyoruz. Tıbbi ekipmanlarını kendi vatandaşlarını kurtarmak için gönderiyorlar ama
bu şekilde pandemiden kurtulamayacaklar. Her bir vatandaş tedavi görmediği sürece, dünyanın en ücra
köşesine aşılar gönderilmediği sürece hiçbirimiz sağlıklı, güvende ve mutlu olmayacağız.”

MEZUN HİKAYELERİ

Mezun Hikayesi 8. – Nazlı Gülce Başak
İYİ Kİ KÜLTÜR!

Emeğin en değerli, bilginin en kutsal, eğitimin ise tereddütsüz vazgeçilmez hizmet olduğuna
inanan Kültür ailemde geçirdiğim, eğitim hayatımın unutulmaz yıllarından bahsedeceğim.

Kültür Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümünden 2017
yılında üçüncülük derecesi ile mezun oldum. Aynı dönemler içinde başarımı ödüllendirerek çift anadal
imkanı sunan Hukuk Fakültesini 2018 yılında tamamladım. 2019 yılında bir yıllık zorunlu Avukatlık
stajımı tamamlayarak, İstanbul Barosu’na kaydoldum. Artık avukatlık mesleğini icra etmekteyim.

Okulda geçirdiğim yıllarda tamamladığım her iki bölümde de hayatıma çok kıymetli hocalar
dokundu. Üzerimde zerre kadar emeği olan her hocama minnettarım. Ancak bu yazıda Uluslararası
İlişkiler Ailem ile gerçekleştirdiğimiz yurtdışı mesleki gezilerimizi sizlerle paylaşacağım.

Eğitim dili İngilizce olan Uluslararası İlişkiler bölümü, bizlere akademik perspektifin yanında,
global bir bakış açısı kazandırdı. Sorunlara çoklu çözüm yöntemleriyle yaklaşmanın yanında, daha çok
empati yaparak, dünyada yaşanan her problemi çok kıymetli diplomatlar, emekli büyükelçi hocalarımız
ve akademisyenlerle birlikte çözüm aramaya başlamıştık. Bu bizim okulumuzun Uluslararası İş
birliğinin ne kadar güçlü olduğunu bir kez daha öne çıkardı.

2015 yılında ilk olarak Uluslararası İlişkiler Kulübü olarak Strazburg’da Avrupa Konseyi’ni, Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi’ni ziyaret etme şansımız oldu. Bize Prof. Dr. Mensur Akgün Hocamız ve
Müge Dalkıran Hocalarımız bu seyahatlerde eşlik ettiler. Özellikle Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi’nde Türkiye nezdinde çalışan avukatlarla tanışma ve sohbet etme imkanı bulduk. Avrupa
Konseyi Nezdinde Türkiye Daimi Temsilcisi Büyükelçi Erdoğan İşcan (Kültür Koleji 92 Mezunu ) ve
eşi Sibel İşcan, bizleri temsilcilik konutunda adeta kendi evimizdeymişiz gibi misafir ettiler.

2016 yılında ise Mensur hocamız ve Dr.Sylvia Tiryaki ile New York’ta Birleşmiş Milletler ve
Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilciliği’ni ziyaret ettik. Orada Diplomat Başak Yalçın

bizleri misafir etmişti. Bu ziyaretlerimizin ertesi günü, dünyanın etkin düşünce kuruluşlarından biri olan
Brookings’de Amerika-Türkiye ilişkileri üzerine bizim için seminer düzenlendi. Sonrasında
Washington’a geçtik. Washington Büyükelçimiz Sayın Serdar Kılıç ile bir araya geldik. Kıymetli
diplomatlar ve hocalarımızla geçirdiğimiz en keyifli zamanlardı… Her birinin tecrübesi, meslek
hayatındaki başarıları ve bunları bizlerle en mütevazi, en nazik şekilde paylaşımları anlatılmaz ancak
yaşanır…

Gerek eğitim hayatımda gerekse özel hayatımda, Kültür Ailesinin mensubu olmak benim için
çok önemli. Gelecek yıllardaki kariyer planımı yapmamda hala ellerimden tutan, bana destek olan her
iki bölüm vasıtasıyla tanıştığım hocalarıma, kısacası Kültür Ailesine minnet borcum var. Aldığım ve
alacağım eğitimler doğrultusunda doğru yoldan ayrılmadan, daima bu aileye layık olabilmek dileğiyle…
İyi ki Kültürlü olmuşum…

MEZUN BAŞARILARI

2016 Yılı Sanat ve Tasarım Fakültesi Mezunumuz, Arş. Görevlisi Sezer Ağgez’in ‘’ Fatma’dan Sonra 40
Yıl’’ isimli projesi, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü tarafından desteklenmeye
değer görüldü. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Destekleme Kurulu’nun 2020 yılı üçüncü dönem
başvurularında 476 projenin içinden seçilen "Fatma'dan Sonra 40 Yıl" isimli projesi için mezunumuz
Arş. Gör. Sezer Ağgez’i tebrik eder, başarılarının devamını dileriz

‘’ PANDEMİ SÜRECİNDE EĞİTİM ‘’

10/07/2020 İKÜ Mütevelli Heyet ve İKÜMED Başkanı Dr. Bahar Akıngüç Günver ile Nuran Çakmakçı
Instagram Canlı Söyleşisi:

‘’ PANDEMİ SÜRECİNDE EĞİTİM ‘’
Kültür Üniversitesi olarak 2009 – 2011 yılından itibaren, bugüne kadar uzaktan eğitime üniversite
olarak ciddi yatırımlar yaptık ve yapmaya devam ediyoruz.
Mart ayındaki YÖK kararından sonra, 1 haftalık hazırlık süreci ile hızla, uzaktan eğitime geçtik. Ve ilk
gün 10 bin tekil eğitim yaptık. 2. Haftadan itibaren Asenkron ve Senkron eğitimler yaptık. Pandemi
sürecinden şöyle dersler çıkarttım. İnsanlarla iletişim kurmayı tekrar ele almamız lazım. Ben bu
dönemde iletişim çemberini genişlettim. Hiyerarşiyi, bürokrasiyi tekrar gözden geçirmemiz lazımmış.
Özgürlük ve sağlığın önemini, çok önemli olduğunu hissettik.
Olumlu, pozitif düşünmek, iyimser olmak. Ben iflah olmaz bir iyimserim. Bu beni ayakta tutuyor.
Ülkemizde krizler hep bize mahsus oluyordu. Pandemi ise ülkemizin ve dünyamızın aynı gemide
olduğunu gördük. Bütün bunları gelişmeleri haftalık değerlendirmelerimle Kültür Ailesi ile paylaştım.

Güz yarıyılı için 15 farklı senaryo üzerinde çalışıyoruz. Hibrit senaryomuz şöyle;
% 60 Yüz yüze eğitim, %40 Online Eğitim.
YÖK ‘te %40 Online Eğitime izin veriyor.
Kampüslerimiz seyreltilmiş olacak. Örneğin 100 kişilik bir amfide 50 kişi ile ders yapılacak. Bu
durumda Pazartesi / Çarşamba / Cuma bir grup, Salı / Perşembe / Cumartesi bir grup olacak şekil de
senaryolarımız var.
Böylece Ataköy yerleşkemiz 4 bin kişi yerine 2 bin kişiye seyreltilmiş olacak. Akademik takvimimize
göre İKÜ 14 Eylül 2020 ‘de 2020 – 2021 dönemi başlayacak. Ancak ciddi belirsizlikler var. Pandemi
döneminde en belirli şey “Belirsizlik” Pandemi döneminde eğitim verilecek. Dijital beceriler çok
önemli olacak. Uzaktan çalışma disiplinine uyulacak. Teknolojinin yaratıcı olan bir sistemi kurulacak.
Gençlerin %65’i yeni mesleklerde çalışacak teknoloji, sağlık veri analizleri gibi bölümler olacak. Risk –
Kriz Yönetimleri çok önem kazanacak.
Uzaktan çalışma toplantıları 1 saati geçmemeli, gündemi belirlemeli, fiziki ihtiyaçlar için ara
verilebilmeli. Eğitimin en önemli aktörü öğretmendir. Müfredattan rafine edilmesi, video, blok ve
çeşitli kaynaklardan görseller ile iletişim formatını yeniden dizayn etmesi lazım.
Anne babalar için pandemi zor bir dönem oldu. Diğer yandan çocukları ile bağ kurdular, kaliteli zaman
geçirip, onları daha iyi tanıdılar. 3K Yani kaygı, korku, kuşkudan umut odasına geçiyoruz diyerek
söyleşisini bitirdi…

İKÜ MEZUNLARININ İŞ BULMASINI ÖNEMSİYORUZ

1992 Kültür Fen Lisesi Mezunumuz Sinem İzmir Uzun, İTÜ Tekstil Mühendisliği lisans ve yuksek lisans
egitimi ve Istanbul Universitesi yuksek lisans eğitimi sonrasi çalışma hayatına başlamış, halen PUMA
Global Sourcing firmasinda’ Türkiye Ülke Müdürlüğü ‘’ görevini yürütmekte olan bir
yöneticidir.Puma’nın ihtiyacı olan Endüstri Mühendisi iş ilanını ‘’ ikum.network’’ te paylaşmıştır. İKÜ
Kariyer Kulübü Başkanımız Rauf Cihaner bu ilana başvurmuş Puma’ya kabul edilmiştir.

‘’ Kültür Dayanışmasının ‘’ bir örneğini bütün İKÜ Mezunlarımızla paylaşır, 2020 genç mezunlarımızın
işe yerleştirilmesini İKÜMED önemsemektedir.

İKÜ MEZUN-MEZUN SÖYLEŞİLERİ – 1
“Kısadan Uzuna Film Söyleşisi”

KONUK: STF – İletişim Tasarımı Bölümü 2009 Mezunu,
Yönetmen, Senarist, Yapımcı ÖMER FARUK YARDIMCI
MODERATÖR: STF – İletişim Tasarımı Bölümü 2009 Mezunu, İKÜ Akademik
TARİH: 14.07.2020, 16.00

Karşılıklı selamlaşmanın ardından mezunumuz Ömer F.Yardımcı “şuanda arka bahçeye bakıyorum,
hasretle” diyerek sohbeti başlatmıştır. Kampüsün palmiye ağaçlarının içinde yeşilliklerinin görüntüsü
ekrana yansıtılmıştır.
ÖK: Her ikisinin de, 2009 İKÜ İletişim Tasarımı Bölümü mezunu olduklarını izleyicilere aktardı. Ömer
F.Yardımcı hakkında bilgilendirme sonrasında; hayallerinde ilk günden beri sinemacı olma isteğiyle
Kültür Üniversitesi’ne geldiğinin vurgusunu yaparak, önceden söyleşi için Yardımcı’nın okula geldiği
ayrıca İKÜMED Bülten beşinci sayısında yaptığı söyleşiden bahsetti.
İKÜ bitirme projesi olarak çektiğin kısa filmin nasıl uzun filme dönüşüp, beyazperde ile izleyiciyle
buluştuğundan bahseder misin? Tam da söyleşi başlığı gibi “Kısadan Uzuna Film Söyleşisi”.
ÖFY: Öncelikle seninle birlikte sınıf arkadaşıydık, yol arkadaşıydık, ekipçiydik, burada da biraraya
geldiğimiz için çok mutluyum. Instagram canlı yayın platformu çok alışık olduğum bir şey değil, ilk kez
yapıyorum, mutluluk verici.

ÖK: Pandeminin iyi tarafları, dönüşümleri…

ÖFY: Teknolojinin güzel yanları.

Bizler son sınıfa geldiğimizde kalıcı birşeyler yapmalı ve bitirme projesi ile mezun olmalıydık, -ki bunu
sen de yaptın, sektörden ünlü isimleri oynatma derdindeydim, seninle çok dayanıştık bu konuda bu
aslında sektöre girme konusunda beni ileriye götürdü. Kısa film sayesinde Fatih Aksoy, Mahsun
Kırmızıgül gibi isimlerle tanıştım (bu isimler çok bilinir diye söylüyorum). Sonrasında Yüksek Lisans
yapmak istedim, öğrencilere önerimdir muhakkak üzerine bir şey koymalılar.

Fakat üniversiteden mezun olunca kimse sana uzun metraj hakkı, imkanı vermez, bu alınan bir yol.

ÖK: Aslında hocalarımız bizi buna hazırlıyorlar, buradan mezun olacaksınız ve bu kısa filmler sizin
cvnizde, kimliğinizi oluşturacak. Sizi temsil edicek diye çalışmalarımızı titizlikle yapmamızı öneriyorlardı.
Hem sektörden hocalarımız hem de akademisyen hocalarımız olunca bunun avantajı ile işi çok iyi
bildikleri için setlere gidebiliyorduk, avantaj kazanıyorduk.

ÖFY: Çok güzel söyledin, İKÜ’nün sağladığı fırsatlar vardı;

Biz istediğimiz zaman kamera ve kamera ekipmanlarını alabiliyorduk, bu Devlet Üniversitelerinde çok
zordur, İÜ., MÜ.’nde vs. iyi üniversitelerdir ama önemli olan Sinema eğitiminde uygulamalı olarak dersi
doğru işleyebilmek. Öğrenci halimizle pek çok kısa film çekebiliyorsak malzemeye
ulaşabilirliğimizdendi. Stüdyo, greenbox’ı biz birinci sınıfta gördük. Hocalarımızın çok katkısı var tabi.

Ben “4 Çehar” isimli kısa filmi yapmıştım, onu “4 Köşe”ye uzun filme çevirdim ve “Oyunbozan” isimli
kısa filmimi de İKÜ’de çekmiştim ve Oyunbozan’ı 2 kamera ile çektim bu müthiştir, bizim Üniversiteye
teşekkür etmemde mihenk taşıdır kariyerimde; 2 kameralı bir öğrenci filmi

Çetinceviz isimli uzun metrajım İKÜ’de çektiğim Oyunbozan’ın uzun halidir, bu üniversitenin
imkanlarıyla çektim.
Yönetmen olmak zorunda değilsin, çok iyi görüntü yönetmeni olmak da büyük bir başarıdır.

ÖK: Toplamda kaç uzun filmin oldu tv’de yayınlanan ve beyazperdede izlenen?

ÖFY: 6 film oldu, yedincisi corona yüzünden durdu ve büyük bütçeli bir film olucaktı, devamı gelicek,
kaldığı yerden devam edicez.

ÖK: Corona dönemi aslında sinemacıların bir derdi olur ve bunu yansıtırlar kamera aracılığıyla, sen
coronaya ilişkin birşeyler yaptın mı?

ÖFY: Zeki Demirkubuz’a, Nuri Bilge Ceylan’a bakınca bildikleri dünyadan giderler, NBC’da kırsal-kentsel
ikilemi, ZD. arka mahalleleri çok iyi bilir. Corona hepimizin yaşadığı ama buna kafa yormadığım ama
beni şuraya götürdü ben 6 film komedi yaptım, herkes dram yapmamı istiyordu. Benim aldığım
eğitimde dramadır, şimdiki işim drama olacak. Uluslarası bir iş yapıyorum ve coronanın bitmesi lazım.
İnsanın içine, özüne dönüş oldu bu süreç, insanın anlamam konusunda işe yaradı bu süreç.

İzleyici yorumları: gayet olumlu yorumlar…

Arda Başoğlu: yeni mezun olarak ekonomi nasıl düzelecek?

ÖK: Yeni mezunlara ne söylemek istersin? Bu sene mezuniyetleri yapılamadı, genel alınmış bir karar
sebebiyle, umutlu mesajların nelerdir?

Yeni mezunlara mesajı:
Umutlu baksınlar tabi, umudun olmadığı yerde hayaller de, başarı da olmaz. Dünya bunu yaşadı, sadece
bizim sektör değil, kişisel olarak sanayi de, mühendis de, sinemacı da herkes bu sorunu yaşıyor.

Mezun olduktan sonra, bunu okuldaki söyleşide de anlatmıştım, bizim okul bunu veriyor. Okulda
istediğin kadar başarılı ol, popüler ol, hayat orada yeniden başlar, ya sette hocan/yönetmenin çayı açık
mı, koyu mu içer, bunu bilerek başlarsın. Doğru karar verip, idealist olmaları gerekiyor, konsantrasyon
gitmemeli. Kendinden emin olucak, yeteneklerini sınıycak, ben bu yeteneklerle bu işi yaparım diyerek

hedefe doğru yavaş yavaş ilerleyecek. Mezunlar gençler ve bu sektör artık gençleşti,

mesela Nuri Bilge uzun metrajla tanıştığında 40’lı yaşlardaydı -genç yönetmen- deniyordu, ben 28
yaşımda yönetmenlik yaptım.

Tabi ki çok mesaj alıyorum, staj yapmak, setlerde olmak istiyorlar ama biz de durdurduk.

ÖK: Bu arada söylemem gerek sen İKÜ’ye söyleşi için geldin ve sonrasında öğrencilerimizi filminin
galasına ve setlere davet ettin, seninle senaryolarını paylaştılar, destek oluyorsun genç jenerasyona.

İKÜ’ye aidiyet duygun var bu çok belli, ben de öyleyim. Bu anlamda desteğin çok önemli

teşekkür ediyorum.

ÖFY: Ben teşekkür ediyorum Ömür,

Ben buradan bakarak söylüyorum bu üniversite için çok kıymetlisin, ben oradan geçtim, o okulu
okumuş, o kökleri bilen, o havayı teneffüs etmiş ve başarmış ve gelecek adaylara da bu tecrübeleri
aktaracak o dünyayı iyi bilen -dışarıdan gelenlere dair bir şey demiyorum, yanlış anlaşılmasın- senin
orada olman beni çok mutlu eden bir şey bir defa. Geldiğim zaman sizleri görüyor olmam çok mutlu
ediyor şanslı öğrencilerin.

Senin bitirme projenin ismi “Empati”ydi dolayısıyla öğrencilerine empati ile yaklaşıp, aktarıyorsun,
bunu net biliyorum. Bana da fırsat tanıdın, öğrencileri çok seviyorum, kendini kurtardın lafı beni çok
rahatsız eder, neden gençler gelmiyor diye dert edinirim. Öğrencilerle buluşuyor olmam büyük kazanç,
bunu sağlayan da sen oldun, seve seve gelirim, meslektaşız bi yerde.

ÖK: Sağ ol…İKÜMED Bültende “hayallerime beni taşıyan ilk merdiven İKÜ” demiştin bunu

bize anlatır mısın? İKÜ’ye gelişin nasıl oldu?

Kolay olmadı, fena bir puan yapmadım, Hukuk Fakültesine tutuyordu ailemde de hep mühendis vs var,
bizim yıllarda sinemacı olmak için okullu olmaya gerek yok, Yeşilçam örneği veriyorlardı. Aileler böyle
bakabiliyorlar. Ben küçüklüğümden beri oyunculuk hayali ile büyüdüm ve sinema yönetmeni olmak
istedim. İKÜ ile ilgili çok iyi şeyler duyduğum için, özel yetenek sınavı ile İKÜ’ye geldim ve girdim. Ve
bunu kolay elde etmedim. Kendimi kanıtlamam gerekiyordu ve buraya girer girmez 6 kişilik çekim ekibi
kurulmuştu, o zamanki Rektörümüz Tamer hoca idi. Çekimlere gidiyordum. Sonrasında İmaj Film’de işe
girdim, kameraları elletmiyorlardı, sonrasında o kameraları da kullandım, hayallerimin peşinde gittim
ve bunları bana sağlayan İKÜ’dür.

Bunları söylüyorum, yeni mezunlar bunu farkına varın, orasının olanaklarını, size verdiklerini
sömürün, İKÜ’de hocalarınızı sömürün, bilgilerini alın, sıkıştırın. Ne kadar çok film çekerseniz, bilgi
alırsanız kardır. Oradayken çektiğim 2 kısa filmi uzun metraja çevirdim ve güzel paralar kazandım.
Bunları sağlayan ilk merdiven tabi ki de orası.

İzleyici sorusu: Sinema okumak mı? Yoksa başka bir bölüm okuyarak sinema ile ilgilenmek mi?

ÖFY: Sen sinemacı olucam diyorsan sinema okuyacaksın. Mühendisten iyi sinemacı oluyor mu, oluyor
matematik zekaları olduğu için bir çok isim var, mesela Mustafa Altıoklar gibi doktor olup, fakat onlar

da ailelerinin isteğiyle okuyup kendi isteklerini geç fark etmiş insanlar, sen erken fark et bölümünü
belirle, başka bölümlerle zamanını kaybetme. Sinema mutlaka okunması gereklidir, ben oyuncuyu da,
kamera arkasını da büyüklerim kusura bakmasın ama kayırıyorum, çünkü benim oradaki arkadaşlarım
gençler okuyup yıllarca bunun mücadelesini verirken ben o hayalleri desteklemekle mükelllefim.
Şartlar el vermese bile 2 yıllık vs okunmalı.

ÖK: Şimdi üçüncü sınıftan son sınıfa geçerken zorunlu Stajımız var, halen devam eden. Staj
döneminden bahseder misin?

ÖFY: Ömür biz üçte mi, ikide mi yaptık stajı?

ÖK: üçüncü sınıfta, ben İngiltere’de yapmıştım, Mobstar Media’da animasyonda.

ÖFY: hem çalışırken okuldayken staj hangisiydi, iş hangisiydi karıştırdım yılları.

ÖK: Aynen, ben de birinci sınıf bitiminde Okan Bayülgen’le çalışmaya başlamıştım, hatta ilk
tanıştığımda bana sormuştu napıyorsun sen? dediğinde; İstanbul Kültür Üniversitesi’nde İletişim
Tasarımı okuyorum dediğimde, çok ilgilenmiş ve iş teklifinde bulunmuştu. O yüzden ben de kanala
gidip gelmeye başladım, hem okuyup hem de medyanın çeşitli sektörlerinde çalışmaya başlamıştık.

ÖFY: ben imaj filmin kapısında yatmıştım resmen, 2 gün gittim geldim. Ben bunları söylüyorum lütfen
antipatik anlaşılmasın, akıl veriyor gibi değil, yürekten söylüyorum. Bu bir tutku, bu seni bir yere getirir.
Fox Tv’de “üç tatlı cadı” dizisinde çalıştım, stajımı CNNTürk’te ekonomi haberlerinde yaptım, yaparken
de sayılı gün oradasın, Kanal D, Hürriyet hepsi aynı yerde birgün buralarda olur muyum derdim. Staj
bana çok şey kattı, kanalda sektöre girebileceğimi anladım ve Kanal D dramaya geçtim, hedefim oydu.
Şimdi staj yeri bulunamıyor Corona sebebiyle, staj önemlidir ama her şey değildir, bu günler geçecek

ve bu sektöre gireceksiniz. Sen Kültür Üniversitesi’nde okuyorsan bahanen yok
demektir. O kameralar orada ve veriliyor, biliyorum. Sen senaryonu yazacaksın
ve o filmi çekeceksin.

Ben 4 Çehar’ı çekerken İKÜ’de, 2009’da o zamanın parası 35.000 lira gitmiş, tek
kuruş cebimden vermedim. Sponsor hepsi. Ömür sen vesile oldun Ceza’dan şarkı
aldık.

ÖK: Evet, okulumuzdan soğuk sandviç ve soğuk içecek alıyorduk sete hatırlar mısın?, kısa

filmlerimizin sonuna logosunu koyuyorduk İKÜ’nün teşekkür maiyetinde.

ÖFY: Oyuncu Sarp Apak setteki yemekleri görünce, “Kısa filmler böyleyse her filminizde oynarım”
demişti. Biz de öyle yardım etmeliyiz, bu iş böyle.

ÖK: Sen bi yarışmaya katılmıştın, bizim okulda çekimleri olmuştu, ismi gelmedi aklıma o nasıl oluştu?

ÖFY: “Çek Bakalım”a katıldım, çekimleri bizim okulda oluyordu. İçerisinde memnun olmadığım şeyler
oldu.

ÖK: Çekimlerin bizim okulda olması bizler için bir fırsat, yani bizler derken öğrencilerimiz.

ÖFY: Çok duyuyorum bizim okul tiyatro oyunlarına, sanatsal etkinliklere açıyor kapılarını bu çok önemli.
Benim bahsettiğim problem kanalın, prodüksiyon şirketinin yaptığı problemler. Onlar beni aramışlardı
okuldaki kısa filmimi görmüşler, oyuncularımız da biliyorsun o dönemki yetenekli sınıf arkadaşlarımdı.
Benim isteğim oyuncu arkadaşlarımla ekiple çıkmak, canlı yayında Okan Bayülgen, Hülya Avşar, Şafak
Sezer var…kendini ifade ediyorsun. Dünyanın ortak tek mesleği “iletişim”, özellikle bizim iyi olmamız

lazım. Biz okuldayken amfi derslerinde mikrofonla konuşurduk, hocaya kısık sesle
konuşmak ayrı, mikrofonda üçüncü derste sesimiz kendinden emin çıkardı,
sektör bunu ister, çekingen istemez. Üniversitede açıldım, çok şey kattı.

ÖK: İKÜMED’e üye misin?

ÖFY: Tabi ki, ben İKÜ’nün kökünden gelen bütün işletme vs ile bağımı hiç koparmadım, mezunlar
derneğinden hep email geliyor. Torun abiyi çok iyi tanırım.

ÖK: KK. Mezunlar Lokali var Ataköy’de ne yapardık kısa film çekerken oraya giderdik, bütün gün o
lokaldeyiz, orayı çekim platomuz yapardık. Pandemi oldu, kapalı bu süreçte. Üniversiteye yakın olduğu
için ders aralarında gidip, yemeğimi yiyip, sınava hazırlanıp okula gelirdim oradan.

ÖK: İKÜ’de kulüplerde yer alabilmiş miydin? Üyeliğin var mıydı?

ÖFY: iyi bir örnek olarak söylemiyorum tabi ama öyle bir vakit ayıramadım kulüplere. İş-okul.

ÖK: bizim dönemki akademik paket ders saati ile şimdiki dönem aynı değil, biz bir dönemde 16 ders
aldığımızı biliyoruz. Birgünümü hatırlarım sabaha karşı 3’te okuldan çıkmıştık, izin kağıdı vs.lerimiz
vardı. Şimdiki dönem öğrencilerinin kendilerine ayıracağı boş zaman bizimkine göre daha fazlaydı,
şanslılar.

ÖFY: Bizim yaptığımız şaryo duruyor mu? Demir dökümden, üst sınıflarla yapmıştık?

ÖK: Yok ☺ Biz müthiş yaratıcıydık, hocalarımızdan bunu alırdık, “yaratıcaksınız” derlerdi.
ÖFY: Mazeret olamaz, aktif öğrencilerdik kulüplerde çalışmayı isterdim. 4’ler, 3’ler kısa filmler çekiyor
ve hepsinin setindeydik. Bize set bırakılmaz, ast üst ilişkileri bize öğretildi okulda. Bu sektörde her
zaman vardır. Yakın arkadaşın da olsa oradaki lişki başkadır. Hiç uyumadım, 3 gün setteydik Umut’un,
parmağıma key düştü ve ben bayıldım, revirde gözümü açtım, serum takılıyordu.

ÖK: iyi ki revirimiz var o halde…Öyle, set adabı öğretilir bizde. Okul zamanlarımız çok güzel. Yayını
yavaş yavaş kapatacağım, söylemek istediklerin var mı?

ÖFY: Didaktik olmak istemem ama öncelikle bu platformdan konuk alındıysam, mezunu olarak birşeyler
söylemeliyim, burada olmamın amacı kendimi anlatmak değil elbette, Google’a yazıp bulabilirler
mezunlar ancak onlara mesaj vermeliyim…

Asla vazgeçmesinler, kim ne derse kulak asmasınlar, o yetenekleri varsa bunu yapıcak, sektörde hiç bir
şey verilmez, sen alırsın. Corona’yı dünya yaşıyor.

Biz, okula biri geldiğinde çıldırırdık, ünlü filan olması önemli değil, sinemacı, sektörden birileri, örneğin

Umut Aral gelmişti, bir kısa filmi var, sadece 1 ödül almış onu izlemeye hayranlıkla giderdik. Şimdi de
takip ediyorum sizlerin sayesinde okula Derviş Zaim geliyor, Uğur İçbak (NBC
filmleri gibi önemli filmlerin görüntü yönetmeni) geliyor, bu insanlar sektörün en
büyük isimleri.

ÖK: Doğru, Zeynep Atakan (NBC filmlerinin yapımcısı).

ÖFY: En önü kapmak için yarış halinde olmalı öğrenciler, ağızlarından çıkan 2 cümle ile sektörde
nerelere geleceğinizi tahmin bile edemezsiniz. Dolu adamlar, kadınlar. Onları bunaltın.

ÖK: Bu arada bahsettiğin isimler bir defa gelip İstanbul Kültür Üniversitesi’ne gitmiyorlar, birden çok
geliyorlar. Uğur İçbak ne zaman Nagihan Hoca, Ahmet hoca davet ediyorlar çoğunlukla onları, Uğur
abi her zaman geliyor. Ben Uğur abi ile 2007’de Altın Koza Film Festivaslinde filmim finaldeydi ve
bana gelip Uğur İçbak “tebrik ediyor, görüntülerimin çok güzel olduğunu söylüyor”. Yıllar sonra
buraya geldiğinde ben onu Üniversitemde ağırlıyorum.

ÖFY: Aklıma bir anı geldi, bizim dönemde filmleri bitirmeleri hocalarla jüri karşısında sunduk ya…

ÖK: Biliyor musun, o sistem aynı şekilde aynen devam ediyor. Yani sen 10 yıl önce bahsettiğin bitirme,
staj, çekim yapacaksan kamera alıcaksın, izin yazısı vs. bu sistem hiç değişmedi halen aynı şekilde
gidiyor.

ÖFY: Süper, sistem meyvesini vermiş, işliyor, devam etmesi lazım, herkesi tebrik
ediyorum. Bizim kısa filmlerimiz ekranda dönüyordu. O zamanki bölüm başkanımız Fatih Aksoy’u

davet etmiş, bitirmemi izlemiş bölüm başkanı beni çağırdı, ödüm koptu. Telefonunu bırakmış, Aradım
Med Yapım’a çağırdı, gittim, sen çok gençsin ama seni yönetmen yapıcam dedi. Kısa film çekmek
nerelere getiriyor, Fatih Aksoy’u öğrenciyken teleskop ile görürsün. Bu fırsatı yaratan şey kısa filmin

ve kısa filmini izletme şansın. Bana gelir mi diyorlar, siz neden o olmayasınız. Sektörün genç
mezunlara ihtiyacı var.

ÖK: Çok teşekkür ediyorum, umarım yeni dönemde uzaktan eğitime bir kısım derslerde devam edip,
bir kısmında kampüslerde olacağız, detayları süreç belirleyecek. Yeniden seni kampüsde de görmek
isterim.

ÖFY: Seve seve gelirim. Bütün dünya bu huzursuzluktan kurtulsun, herkesin yolu açık olsun. Takip
edicem devamında gelicek mezun söyleşilerini.

İKÜ MEZUN-MEZUN SÖYLEŞİLERİ – 2
“Dijital Dünyada Analog Mezun”

KONUK: MYO – Elektronik Teknolojisi Programı 2007 Mezunu,

Eskişehir Tepebaşı Belediyesi Bilgi İşlem Müdürü, Teknoloji Yazarı, Öğr.Gör.Suat Yalnızoğlu
MODERATÖR: STF – İletişim ve Tasarımı Bölümü 2009 Mezunu, İKÜ Akademik
TARİH: 21.07.2020, 16.00

Karşılıklı selamlaşmanın ardından mezunumuz ile okulumuzun bahçesinde Palmiye ağaçlarının altında
seni ağırlıyoruz cümlesi ile sohbet başlamıştır.
ÖK: İstanbul Kültür Üniversitesi, İKU Mezun instagram sayfasında Mezun-Mezun Söyleşileri
gerçekleştirmekteyiz. Her Salı yapmaya başladığımız bu söyleşilerin ikincisini seninle gerçekleştiriyoruz.
Suat Yalnızoğlu, İKÜ 2007 Endüstriyel Elektronik okuyarak mezun olmuştur. Eskişehirden
bağlanıyorsun, kısaca kendinden bahsetmeni ve doğma büyüme Eskişehirli olduğun halde ne oldu da
İKÜ’ye geldin.
SY: Öncelikle teşekkür ediyorum, benim ilk Instagram canlı yayınım, farklı bir tecrübe oluyor. 2004
yılında Kocaeli Üniversitesi Kamu Yönetimini bıraktım, bölümümü ve Kocaelini sevemedim, burayı
bitirip Belediyeci mi olucam dedim, şuanda da Belediye’de çalışıyorum ☺

Sonrasında Kültür Üniversitesi’ni kazandım. Endüstriyel Elektroniğe yerleştim, gayet de güzel bir

öğrencilik hayatım oldu. Eğlenceli ve dolu dolu bir öğrencilik yaşadım. Kültür Üniversitesi
ailesinden olmak bir ayrıcalık, okudukça orada içinde bulundukça tesis ediyorsunuz,

sağlam arkadaşlıklar edindim ve hepsiyle halen görüşüyorum.

İKÜ Mezun sayfasını da takip ediyorum. Başarılı paylaşımlar yapıyorlar, seninle de burada olmak beni

çok mutlu etti. Çünkü biz okul yaşımda da farklı bölümlerde olmamıza rağmen
hep görüşen, iletişimde onlan insanlarız.

ÖK: Evet, senin de belirttiğin gibi yolumuz burada kesişti, iş hayatında Kanal D’de kesişti, İKÜ Mezunlar
Derneğinin çıkardığı bültenin ilk sayısında da her ikimizin röortajına yer verilmişti. Şimdi de Mezun-
Mezun söyleşisinde bir araya geldik, ne mutlu.

SY: Biz seninle Kanal D’de çalıştık aynı anda, ben CNNTürk’e geçtim, farklı bölümlerde de olsak 2 İKÜ’lü
oralarda çalışmış olması güzel oldu.

Eskişehirde’yim ve Eskişehirliyim, okul bitince memlekete döndüm, Emniyet Müdürlüğü, Hava
Kuvvetleri en sonunda da Belediyede işbaşı yaptım, ailem burada ve yuvamı burada kurdum.

ÖK: Buraya en son ne zaman geldin?

SY: Pandemiden dolayı bu yıl gelmedim, en son geçen yıl geldim, mezuniyetten sonra kampüs baya

değişmiş. Ben Mezunlar Derneği üyesiyim, sıkı da takip ediyorum, Ali Bey de sağ olsun

aktivitelere beni her zaman davet eder, hatta bir önceki dernek yönetim kuruluna da almıştı beni.

Mezun gününe, yılbaşı yemeğine iştirak ediyorum.

ÖK: Ali Beyin de çok selam ve sevgileri var. Bültende, “İKÜ’de okumak hayatıma yön verdi” demişsin.
Bunu bize anlatır mısın?

SY: 2005 yılında orada öğrenciyken, İKÜ’nün olanakları, imkanları, İstanbul’da
olması pek çok konuda bizlere yardımcı oldu. Benim üniversite hayatım uzun ve farklı geçtiği için 4

farklı üniversitede öğrenciliğim oldu. Kamu, Devlet, Özel, Vakıf üniversitesi hepsi var. Uzaktan eğitim,
Açık öğretim gibi pek çok eğitim metotlarını ve Yüksek Lisansı…test etmiş biri olarak çok rahat kıyas
yapabiliyorum. Şuan Açıköğretimde de okuyorum, “Yaşamboyu eğitim” mantığı ile okumayı ve eğitim

almayı seviyorum. Yani 4 farklı üniversite ve 4 farklı eğitim metodundan diplomam var şuan beşinciye
koşuyorum. Tabi Kültür Üniversitesi’nde müthiş bir eğitim aldım diyebilir, ilk sene okulun yurdunda da
kaldım.

İKÜ’nün farklı kurumlar, sektörler ve şirketlerle güçlü bağları var. Bunu

öğrenciyken görme ve yaşama şansına sahip oldum. Bu ayrıcalığı biz hissediyorduk o yıllarda.

ÖK: Kampüs yaşamı nasıl geçiyordu, koleksiyonerlik tarafın da var onlardan bahsedelim mi?

SY: Eskişehir sosyal bir şehir, o sosyallik alışkanlığımızı İstanbul’da da devam ettirdik. Müzik Kulübü
vardı, yeni kurulmuştu, oraya üye olduk hemen. İKÜ Müzik Kulübü halen devam ediyor mu?

ÖK: Evet, 80’ni aşkın öğrenci kulübümüz var.

SY: Rock Feslitavali yapmıştık, hatta Eskişehirden müzik grupları da gelmişti. Hatta biliyorsun bizim 2
kampüsümüz var, bir Şirinevler, bir de Ataköy.

ÖK: Şimdi artık Basın Ekspres var, Ataköy-2 olucak…

SY: Ooo, çok iyi. Biz öğrenciyken Ataköy binamızın etrafında şimdiki yapılar yoktu, çok güzel de bir
manzarası vardır, terasa çıkardık. Kampüs çok güzel. İmkanlar, laboratuvarlar, özellikle ben başka
Üniversitede Yüksek lisansı burslu kazandığım için yapmıştım, o Üniversitedeki yeterlilikler İKÜ’de daha

fazlaydı. Bunu iş hayatına atılınca da aslında görüyorsunuz. Elektronik okuduğum için
bugün pek çok şirketteki donanım İKÜ’deki kadar yok.

ÖK: Doğru söylüyorsun, geçen hafta ilk Mezun söyleşilerinde 2009, İletişim ve Tasarımı Bölümü
mezunu, Yönetmen Ömer Faruk Yardımcı’yı konuk almıştık, o da; “İKÜ’de kısa film çekmeme şansınız
olamaz, çünkü ben biliyorum, zamanında ben 2 kamera ile kısa filmlerimi çekimlerimi yaptım
öğrenciyken, teknik donanım, her türlü imkan, stüdyo var” diyor. Bu konuda çok şanslıyız.

SY: Aynı şekilde bizim bölümde de osilaskoplar, PLC’ler sektörel, teknik cihaz ve donanımlar mevcuttu,
bu da bizi çok memnun ediyordu. Hocalarımızla halen görüşüyoruz. Onların sektördeki başarılarını da

bildiğimiz için. Bize çok kapı açtıklarını söyleyebilirim. Hatta bugün ben Belediyede işe
başlamadan önce Emniyet Müdürlüğü’nde işe başladım ve oradaki

görevime İKÜ’deki hocamın sayesinde girebilmiştim. Kendisi Cahit Karakuş,

“Eskişehir’de çok güzel bir proje var, oraya başvur” dedi. Geldim ve işe başladım.

Yani İKÜ’de mezun olduktan sonra bile kariyerinizde iz bırakabiliyor, siz de
doğru bir hedef belirlerseniz. Hatta şuan tercih etmeyi düşünen öğrenci
adaylarına da İKÜ çok şey sunuyor diyebilirim. Ben senin de farklı çabalarla

okuduğunu biliyorum. Sonuçta biz kişisel becerilerimizi de okulun bize sunduğu o asansör görevini de
kullanmasını iyi bildik ve bugünlere geldik.

ÖK: Doğru, koleksiyonerlik tarafına eğilmek isterim, bu nasıl başladı?

SY: Anahtarlık koleksiyonu ile başladı 92 farklı ülkenin anahtarlığı var, o da yine öğrencilik yıllarıma
dayanıyor. Lisede okurken Almanya’ya Mercedes Benz firmasına mektup yazmıştım, staj yapmak
istiyorum diye, Firma da bana ciddiye alarak cevap yazmış ve Lise stajerini yurtdışından alamıyoruz ama
birgün Üniversitede okursan seni bekleriz, bu dostluğumuzun anısına diyerek anahtarlık yollamışlardı.
Öylece başladı. Sonrasında minyatürlere başladım.

Burada Suat bey, ofisindeki koleksiyonunu gösterdi ekrandan, Anıtkabir Komutanlığı ve başka
yerlerden kendisine sunulan şiltlere gösterdi. Hepsinin hikayesi var, bir insanın hobisi mutlaka olmalı.
Yurtdışına giden birinden isteyebileceğiniz en uygun hediyeler bunlar.

Eskişehir Tepebaşı Belediyesi Bilgi İşlem Müdürüyüm, özel kalem görevini de yürüttüm. Aynı zamanda
Eskişehir Teknik Üniversitesi’nde akıllı ulaşım üzerine ders veriyorum. Öğretim görevlisi olarak.

ÖK: Akıllı ulaşımı bu noktada sormak isterim ve söyleşi başlığımızı belirlerken konuştuğumuz “Dijital
Dünyada Analog Mezun” biz öyle miyiz?

SY: Evet, biz analog mezunuz. Üniversitede şimdi arkadaşlara bunu anlatıyorum. 1 yıl içinde

16 farklı üniversitede seminer verdim, Dünya hızlı bir şekilde değişiyor. Biz okulda aldığımız eğitimin
üzerine koymalı ve bu farkındalığı öğrencilerimize aktarmalıyız. Mezun olduğunuzda sudan çıkmış
balığa döneceksiniz, elinizde CV olucak ama siizn gibi CV’si olanların önüne geçmelisiniz. Siz eğer
öğrenciyken o kimliği iyi kullanırsanız, öğreniyken iş hayatına ufak ufak başlamış olursanız…-ki sen de
bunu yaşadın, öğrenciyken çalışıyordun, Kanal D’deydik ikimizde ben stajyer olarak başlamıştım. Orada
öğrenciyken oralara girmek daha kolay aslında, mezun olunca gittiğinizde kapıdaki o güvenlik görevlisi
dışında kimse muhatap olamayabilirdi. O da “arkadaşım başvurular internetten” der. Çeşitli iş bulma

sitelerinden, vücut dili kullanmadan, yapabilecekleri kabiliyet var mı, yok mu nasıl kendini
gösterecekler? İnanın onların çoğu okunmuyor, maalesef anne babasıyla gelen çocuklar var,
donanımları var, yüksek lisans, Erasmus ama annesi daha çok konuşuyor. Bizim dönemlerde böyle
değildi.

Bir de bölümünüz ne olursa olsun; İnşaat Mühendisliği, Mimarlık ne olursa kendilerini çağın gerektirdiği
tekniklerde geliştirmeleri gerekiyor. Bu nedir bilişim, akıllı evler, akıllı şehirler, akıllı ulaşım bunların
hepsini akıllı yapan, yazılım, sensorler. Bugün otobüs 200 yıl önce, evler 5000 yıldır var, bugün akıllı ev
olmasının nedeni internet ve sensorler. Bugün inşaat mühendisiyseniz farklı disiplinlerle çalışmak
zorundasınız. Kendi alanınızdaki uzmanlık artık yeterli değil.

Sunumumdan birşeyler göstermek istiyorum. Mesela biz halterde, güreşte çok iyiyiz. Futbolda da iyiyiz
diyoruz, Dünya kupasına hakemimiz gönderiyoruz. Bunlar bireysel başarılar biz takım çalışmasına pek
yatkın değiliz. Birlikte başarmaya çok başarılı değiliz. Birlikte başaranlara baktığımızda süper güç diye
nitelendirilen aslında Birleşik Devletler, Amerika bulunduğu kıtanın adı aslında, ülkenin adı Birleşik
Devletler. Adını buradan alıyor, hiç böyle düşünmedik.

Veya Avrupa Birliği diyoruz. Cümle içinde kullanırken “Avrupa şöyle böyle” diyoruz, birliği kelimesini
unutuyoruz. Veya United Kingdom, onun adını böyle kullanmayız, İngiltere deriz. Hatta birleşik krallık
bayrağını İngiltere bayrağı diye kullanırız. Yani birlikten güç doğacağını genç arkadaşlara aktarmalıyız.
Dünya çok farklı bir yöne doğru gidiyor.

Ben şimdi işim gereği Dünyada çok yer görme imkanı da yakaladım. Dijital dönüşümle de ilgileniyorum.
En son 2019’da dijital dönüşümün 6 aşaması diye bir rapor yayımlandı.

90’lar internet çağıydı, 2000’ler sosyal medya çağı, günümüz (2020) işbirlikçi ekonomi çağı, sonrası
bunu otonom çağı, planet çağı vs izleyecek ama şuan biz işbirlikçi ekonomi çağındayız; farklı disiplinlerin
birlikte hareket ederek bir yerlere gelebileceği çağını yaşıyoruz, eğer biz sadece yalnız başına bir başarı
hikayesinin olmayacağını senin bile iletişimde bugün kullandığın teknolojide aslında bilişimin
faydalandığını kabul etmemiz gerekiyor. Mimarlar da, inşaat mühendisleri de, makine mühendisleri de
bundan faydalanıyor. Farklı sektörleri birarada çalıştıracağımız disiplinini de öğrencilere, genç
arkadaşlara anlatmak gerekiyor, biliyorsunuz gündem ile boğuluyor arkadaşlar, artık her şey
dijitalleşiyor, vatandaşlık da dijitalleşiyor.

ÖK: Evet, bir dijital vatandaşlık almıştın sanırım.

SY: 2017’de başvuru yaptım, hatta Birol Güven’in tv programına da konuk olmuştum. Dijital
vatandaşlık, sizin artık zaman-mekan kavramı olmadan, Eskişehirde yaşayıp, Avrupa’da bir projeye
dahil olabiliyorsunuz. Sen bugün bu yayını bir tatil beldesinde, Bodrum’da deniz kenarında yapabilirdin.
Bunun gibi, yazılım sektöründe çalışan arkadaşlar bu bağımlılıklara tabi olmak durumunda değil.
Estonya bu fırsatı görmüş ve gençlerimiz de az deyip, biz dijitalleşerek dijital vatandaşlık alsınlar, iş

kursunlar. Estonya’ya gelmelerine gerek yok, bizim id’lerimizle bankacılığı kullansınlar, hatta Avrupa
Birliği projelerine başvurup Estonya kimliği ile hibe kazanıyorsunuz.

Dünya bunları konuşuyor, bizim artık bu tip yapılanmalara girmemiz gerekli hatta Kültür
Üniversitesi’nin kattığı bir çok şeylerden ben söyliyim size; İstanbul’da okumanın çok katkısı, fırsatı var.

Eğitim sistemine önlüklerle başlamıştık, bugün artık online eğitimi konuşuyoruz. Enerji dediğimizde
fosil atıktan bugün elektrik enerjisini konuşuyoruz. Avrupa’da bugün kamuya ait pekçok araç elektrikli.

Turizmde ise artık oteller klasik resepsiyonun dışında dijitalleşti, kimse ile muhatap olmadan ödeme vs
online, kapınızı cep telefonunuza gelen karekodlarla açıyorsunuz. Hatta lobisi olmayan otel zincirleri
oluşmaya başladı.

Ulaşımda, insansız araçların test edildiği döneme girildi. Otomotiv sektörü, BMW, Lufthansa, Delta,
HertzPrada, Starbuck ile çalışmış, diyor ki “aracınız sizi tanır” sen BMW kullanıcısısın, alışkanlıklarını,
harcamalarını yapay zeka takip ediyor ve arka planda büyük holdinglerin veri tabanları ile anlaşmışlar,
siz ilk defa bir şehire girdiğinizde yani sen Ömür olarak Eskişehir’e geliyorsun sen genelde Hilton’da
kalırsın, Hilton Eskişehirde şurada, senin adına c/in yaptım. Yaklaşık süren şu, Starbucksta kahveni
söyledim. Bunu size aracınız yapıyor. Bunları şurada gördüğünüz Amerikan, Alman, Japon şirketleri
burada ne ülke ne de sektör ayırımı var, hepsi arka planda birbiriyle bütünleşik olarak “Birincil
Kişileştirme Unsurları” çalışıyor.

Yapı Sektörü, imar affı çıktı diyoruz, kentlerimiz bu kadar çirkinleşirken en son geçen yıl katıldığım
fuarda Mars’ta yapılacak evler konuşuluyordu.

ÖK: Konteyner gibi mi?

SY: Evet, bunun içini geziyorsun, içinde çekmecesini açıyorsun patates yetiştiriyorsun.

ÖK: Tıpkı “Marslı” filmindeki gibi…

SY: Aynı Marslı filmi gibi. Bu sadece bir inşaat mühendisinin yapacağı bir iş değil, ziraatten de
anlamalısın, elektronikden de coğrafya bilgi sisteminden de anlamanız lazım. Hatta malzeme bilimi de
lazım. 20 farklı sektör biraraya gelerek bu yapıyı ortaya çıkartıyor yeni dünyada.

Geçen yıl Boston Dynamics’e gitmiştim, orada o robotları görünce yavaş yavaş hayatımıza girdi; ev
asistanları olarak hayatımızda. Fujisawa Smart Town (Akıllı Köy), bunun bir benzerini belediyede bizde
oluşturuyoruz. Buarada aslında dünya şunu gösteriyor; bireysellikten vaz geçicez, yaşam boyu eğitimi
kendimize motto edinicez buradaki genç arkadaşlarıma söylüyorum. Bu gelişimler artık çok hızlı,
eskiden 10 yılda oluşan teknolojik gelişimler şimdi 1 yıl hatta 6 aya indi.
Kültür Üniversitesi de aslında hybrid kampüs yapısı ile buna çok müsait, ben öğrenci kulüplerini bu
yüzden çok önemsiyorum, orada farklı kulüplerden ve bölümlerden arkadaşlar edinmek proje çıkarmak
çok önemli.
Hatta geçen yıl Belediye Başkanımız bu proje için Kültür Üniversitesi’ne gelmişti ben de Mezunlar
Derneğinin yemeğine Eskişehir’den gelirim, Ali Bey sağ olsun davet eder. Galata’daki yemekte Rektör
Hoca ile tanıştırmıştı bizi.

ÖK: Erhan Güzel Hocamızla mı?

SY: Kendisiyle ben Eskişehirdeydim, Başkanımız oraya gelince Erhan Hocamızla Ali Bey organize etmiş,
sağ olsun Rektör hocamız da o an müsaitmiş, Başkanımızı kabul etmiş. Tabi ki 350 km uzakta
Rektörünüz ve Belediye Başkanınız okuduğunuz kurumda buluşuyor. Kültür Üniversitesi’nin bu tip
teknolojik faaliyetlerini takip ettiğini biliyorum. Ev sahipliği de yapıyor. Hatta Pandemi olmasaydı ben
de İKÜ’ye bu yıl bir seminer için gelicektim.

ÖK: Bir webinar yaparız.

SY: Harika olur. Seve seve.

ÖK: Tabi ki, Kültür Üniversitesi’nin bu uzaktan eğitim programı Cats, yıllar
önce kullanmaya başlamıştık. Pandemi olunca alt yapı vardı, hazırdı ve çok çabuk geçiş

yaptık. Teknolojiye büyük yatırım yapıyorlar.

SY: Tabi, 2005’de öyleydi, şimdi kim bilir nasıldır laboratuvarları. Görmek de isterim, seni de orada
görmek çok güzel Ömür. İKÜ’de okuyup, İKÜ’nün personeli de oldun. Harika, tebrik ediyorum.

Tabi benim de ilk günden itibaren tam burslu okuma fırsatı vermişlerdi bana, biliyorsun ki ben ya da
bilmeyenler için söyleyeyim tekerlekli sandalye kullanıcısı bireyim ve bu kampüs benim için çok
önemliydi, o dönem üniversiteleri geziyordum ve geldiğimde diğer üniversitelerde en temel en basit
olması gerekenleri oralarda bulamamıştım ve Kültür Üniversitesi’nin kapısından girdiğim andan

itibaren “Burada okumalıyım, keşke burda okusam” gibi konuşmalar yapıyordum

bana tam burslu okuma imkanı verdiler, 2009’da mezun olup İngiltere’ye gittim biliyorsun oraları hızlı

geçeyim, 2011’de döndüğümde işe girdim, Engelli Öğrenci Birimimiz var, orada Yönetim
Kuruluna dahil oldum, Kulüp kurduk, özel gereksinimli bireyleri kapsamına
alan “Farkındaysan Kulübü”, pandemi sürecinde de hemen canlı yayınlar orada başlamıştım 9 canlı

yayın gerçekleştirdim. En son Avcılar Belediye Başkanını konuk etmiştim o da engelli bir Belediye

Başkanı, bu tip çalışmalaar devam ediyorum, şimdi de Mezun-Mezun söyleşilerinde

gönüllü oldum ve sizlerle buluşuyorum.

SY: Şu çok önemli, günümüzde hala engelliler ile ilgili hala birçok kurumda eksiklikler var, hatta
eğitimleri ile ilgili…

ÖK: En temel hakkımız eğitim alma hakkı ve Türkiye’de çok zordu.

SY: Eskişehir’de Engelli Kültür Merkezi yapacağız bir binayı. 18 yaşından büyükseniz engelli olarak

eğitim alacağınız merkez yok. Dediğin gibi Kültür Üniversitesi fiziksel şartlara da çok
uygun. Zorlanmadan sen yıllardır hatta okumayı da bırak çalışıyorsun, hayatının büyük bir kısmı

orada geçiyor.

ÖK: Çok teşekkür ediyorum, senin iş yoğunluğundan yayını erken kapatırım diye söz vermiştim ama
söylediğim süreyi geçtik.

SY: Rica ederim, şuan okuyan ve tercih yapmak isteyen arkadaşlarla da iletişime geçmek isterim
LinkedIn üzerinden, lütfen ulaşsınlar bana. Hatta geçenler Dell’de çalışan arkadaşlar var buraya geldiler
İstanbul’dan İKÜ Mezunuymuş, İKÜMED instagram paylaşımından görüp, iş arayan bir arkadaş yazdı,
bizim görevimiz bu. Bazı okullar vardır ya, şu mezunlar vs gibi İKÜ’lülerin de iş dünyasında birbirlerine
destek olması lazım.

Yorum var dijital vatandaşlığı yeniden anlatır mısınız diye.

ÖK: Ben yayını kaydedicem, kalıcı olarak yeniden izlenebilir ikumezun sayfasından.

SY: Estonyaya da gittim bu arada, her şey kolay orada, biz de öyle yapmalıyız.

ÖK: Harika bir sunumdu demiş izleyici yorumları, bize böyle bir sunumla geldiğin için ayrıca teşekkür
ederiz.

SY: Seni görmek çok iyiydi, ilk İstanbul ziyaretimde seni de ziyaret edeceğim.
İKÜ MEZUN-MEZUN SÖYLEŞİLERİ – 3

“Motivasyon, Zamanı Kullanma ve Başarı”
*Özel Gereksinimli Öğrenciler ve Üniversite Tercihleri

KONUK: Psikoloji Bölümü 2013 Mezunu,
Bakırköy Belediyesi Sağlık İşleri Müdürlüğü (Psikoterapist), Psikolog Kemal Koçak
MODERATÖR: STF – İletişim ve Tasarımı Bölümü 2009 Mezunu, İKÜ Akademik
TARİH: 28.07.2020, 16.00

ÖK: Hoş geldiniz İstanbul Kültür Üniversitesi, Mezunlar Derneği’nin düzenlediği canlı yayınlarımıza.
Mezun-Mezun söyleşilerinin üçüncüsünü düzenliyoruz bu hafta ve 2013 Psikoloji mezunumuz
Kemal Koçak konuğumuz olacak. Canlı yayına gelmesini beklerken İKÜ Ataköy Yerleşkesinden canlı
yayını gerçekleştiriyoruz. Tercih Tanıtım Dönemimiz başladı. Konuklarımıza da Merhaba, Söyleşiyi
yapacağımız konuğumuzu bekliyorum, yayın öncesi 1 dakika kala kendisi ile görüşüp, kontrolleri
sağlamıştık ama yayına henüz bağlanamadı sanıyorum.

İKÜ Gezi Kulübü de hoş gelmiş, Merhaba Kemal, hoş geldin, nasılsın?

Kemal Koçak: Merhaba, hoş buldum.

ÖK: Bu hafta yayınımızı Ataköy Kampüsü, B1 katından yapıyoruz, sana da pek uzak değiliz. Tercih
tanıtım dönemi başladı, dijital tercihlerimiz de var. İKÜMED standından yayını gerçekleştiriyoruz.

KK: Çok canlı görünüyor.

ÖK: Evet, değil mi çok güzel. Biz mezun-mezun söyleşilerine başladık ve üçüncü konuğumuz olarak çok
teşekkür ediyoruz ki bugün bizlerle buradasın. Biz seninle buradan tanışıyoruz, katılımcılarımıza da
belirtmek istiyorum, her ikimiz de engelli bireyler olarak bu Üniversitede öğrenim gördük. Seninle

birlikte konu başlığımızı belirlerken “Motivasyon, zamanı kullanma ve Başarı ile
Özel Gereksinimli öğrenciler ve Üniversite tercihleri”ndeki görüşlere bakmak

istiyoruz.

Şuan okulun aşağısında olduğum için, önümde bir paravan var ve canlı yayın yaptığımı göremedikleri
için gelip soru soranlar oldu algım dağıldı o nedenle lütfen kusuruma bakmayınız.

KK: Şuan tahmin ediyorum öğrenci adayları puanlarını öğrendiler. Doğru tercihi yapabilme derdindeler.
Çok heyecanlı zamanlar, herkes puanını kucağına almış ve okula gelmiş, okumanın peşinde orada
okumanın peşinde.

ÖK: Ben tam da burada bunu sormak istiyorum, Kültür Üniversitesi’ne geldin, engelli bir birey
olarak neden burayı tercih ettin?

KK: Üniversiteye dahil olduğum yıllarda Vakıf Üniversiteleri bu kadar gelişmemişti, o zamanlarda da
tabi ki bizim ilk hedefimiz Devlet Üniversiteleriydi. Ancak fiziksel olarak yeterli olmayacağını anladığım
devlet üniversiteleri sonrası Vakıf Üniversitelerini tek tek gezmeye başladım. Gördüm ki İstanbul’da var
olan tüm Vakıf Üniversitelerini gezdim o zaman.

ÖK: “O zaman” dediğin hangi yıl?

KK: 2008

ÖK: Ben de senden üç yıl önce başlamıştım Kültür’e. Ben geldiğimde de diğer Üniversiteler
arasında öne burası çıkışmıştı fiziki erişilebilirlikte direk. Zamansal meseleyi o

nedenle sormak istedim.

KK: kesinlikle öyle, Kültür bu anlamda çok avantajlı. Başta tabi ki bir devlet üniversitesine gitmeyi tercih
edememek beni mutsuz etmişti ama bunu sadece etiket olarak söylüyorum. İçeriye girdikten ve
okumaya başladıktan sonra bu işlerin öyle olmadığını anladım öğrenci olarak. Benim aldığım eğitim,
hocalarımla kurduğum diyalog, aile kültürü filan beni çok gelişmeme yardımcı oldu. İyi ki böyle bir
sebebim var ve iyi ki buraya gelmişim.

ÖK: Tabi ki, Kültür Eğitim Kurumları’nın 60 yıllık köklü bir yapısının olması
da burada çok önemli.

KK: Aile sıcaklığını hissediyorsunuz. Çok ciddi yatırımlar yapıyorlar.

ÖK: ben kendi hikayemden kısaca bahsedeyim, 2005 yılında buraya geldiğimde tekerlekli sandalye
kullanıyorum Devlet üniversitelerini direk eliyorum ve Vakıf Üniversitelerine gelmem gerekiyor, tam da
böyle tercih-tanıtım günleri, sıcak bir Ağustos ayıydı buraya gelmiştim ve Kültür benim her zaman
aklımdaydı, kuzenlerim Kültür Koleji mezunu…ailede hep şunu söyleriz Kültür Koleji ile başladık, sen de
Kültür Üniversitesi ile tamamladın, yüksek lisansı da burada yaptım. Ben gezdiğim zaman en temelde
olması gereken bir rampa, bir engelli tuvaleti vs diğer vakıf üniversitelerinde görmemiştim. Ve ben 3

Vakıf Üniversitesi’nden tam burs almıştım Kültür Üniversitesi tam yeriydi, burada da
öne çıkmıştı. Burada birilerine ulaşıp eksik bir şey varsa bunu iletebileceğin birimler var. Tamam

belli standartlar var, bunlar biliniyor bunların yanında senin fikrin de çok önemseniyor. Ben 2005’ten
beri çalışma hayatıyla birlikte 15 yıldır Kültür’deyim.

Sen tanıtımda geldiğin o ilk günü hatırlıyor musun? Mesela biz hemen derslik vs yanında hemen
rampası var mı, otoparkı var mı, tuvaleti var mı gibi şeylere bakıyoruz.

KK: şöyle bir diyalog oldu, Yapı İşleri Teknik Başkanı Mehmet Yücesan bey, siz de tanıyorsunuz çok güzel
bir insan bana dedi ki “sen bu okula geldin, okumaya başladın, bir eksiklik var ise bana söyleyecek
çizeceksin ben yapacağım” dedi. O kadar rahatladım ki insanın evi gibi hissetmesine yardımcı oldu. Sizin

ihtiyaçlarınızı hisseden, dinleyen, duyan birilerinin olması ve şevkle büyük bir

yardımla yapmak isteyen birilerinin varlığı çok mutlu etmişti beni. Hatta ondan sonra Üniversitede
engelsiz birimi kuruldu biliyorsun.

ÖK: Evet, Engelli Öğrenci Birimi, ben de yönetim kurulu üyesiyim.

KK: Zaten uygundu %90 devamında da hiçbir eksik kalmadı, platform lift olsun vs.

ÖK: Doğru söylüyorsun, eksikler yok, yenilikler oldukça uygulamaya geçiriliyor hemen. Dediğin gibi
yemekhaneye inen bir platform lift olması. Biz sonrasında şunu da yaptık engelli öğrenci biriminde; o
birimde Sağlıktan birileri oluyor, Mimar hocalarımız oluyor, Rektör Yardımcımız var, Kurumsal
İletişimden birileri gibi herkesi dinliyorlar ve biz kartlı sistemler oluşturduk. Mesela bizde Türkiye’deki
en büyük problem şudur, engelli tuvaleti niyeyse daha büyük, daha temiz gerekçesiyle diğer bireyler

tarafından kullanılır. Engelli öğrenciler, çalışanlar ve hatta ziyaretçiler için
kartlı sistem oluşturuldu, BST kartlara bir tanımla yaptı ve sadece biizm kartlarımız o kapıları

açabiliyor, böylelikle engelli ziyaretçi bile gelse o konuklarımıza özel kart veriyoruz ve üniversiteden
çıkana kadar o kartla tuvaletleri sadece kendisi girebiliyor.

KK: bu durumda okulumuzda hiç sıkıntı yaşanmıyor, geldiği andan itibaren okulumuzu seçebilirler.
Hiçbir problem yaşamazlar.

ÖK: İKÜ’ye geldiğinde direk Psikoloji okuyacağım diye mi gelmiştin?

KK: ben baya dışa dönük biriyim ve insan ilişkileri, iletişim kurmaktan çok hoşlanırım. Bu mesleği
yaparken insan ilişkileri kurmak zorundasınız. Mutlu olabilmenin en kolay ve doğru yolunu karşınızdaki
insanları ve durumları değiştirerek yapabilirsiniz. Karşınızdaki insanda, dünyada bir değişikliğe neden
olabilirseniz ancak o zaman mutlu olabiliyorsunuz. Mutlu olmak hayata ve insanlara pozitif artı değer
katmakla olabilir. Dolayısıyla bu içgüdü ile yola çıkınca Psikoloji bana çok yakın geldi. Okulları da öyle
gezdim, benim tercihim 3 taneydi. Üçü de Kültür Üniversitesiydi.

ÖK: Psikoloji Bölümünde okudun, sonrasında şuan çalıştığın yere nasıl geçiş yaptın? Bakırköy
Belediyesi’nde sağlık işlerindesin değil mi?

KK: Şuan Bakırköy Belediyesi Sağlık İşleri’ne bağlı bir merkezde psikoterapi veriyorum. Aynı zamanda 2
farklı Vakıf Üniversitesinde derslere giriyorum. İlk işim tabi ki Bakırköy Belediyesiydi.
Ben o merkeze gidiyordum ve fizyoterapi hizmeti alıyordum ve alırken de oranın koordinatörü ile
iletişim halindeydik, o sırada ben de Kültür’de son sınıftayım, gelin dedim Yüksek Lisansı Kültür’de
yapın. Geldi ve YL yaptı. Okul arkadaşı olduk.

ÖK: Ne güzel okulumuza bir öğrenci kazandırdın.

KK: o da bana mezun olunca gel, görüşelim dedi. Ben de hemen başladım, o nedenle şimdi ben de
öğrencilerime okurken Üniversiteyi yaşarken sadece üniversitenize gidip-gelmeyin, staj yapın, gönüllü
olarak çalışın, insanlarla iletişim kurun vs kapılarınızı aralayın ki, okul bitince kolayca işe girin. Benim ki
öyle oldu. Ben ders dışında STK’lar da vs hep koşturuyorum. Onun meyvesini aldık.

ÖK: İzleyen arkadaşlar bolca kalp atıyorlar.

KK: Kalbimiz bir.

ÖK: Yeni normalde motivasyon, zaman kullanımı ve başarı, bildiğin gibi 13 Mart’ta pandemi ilan edildi
ve aynı gün Türkiye’de ilk vaka ile karşılaşıldı. Endişe, kaygıyı bolca konuştuk. O sürece alıştık sonra ne
oldu Yeni Normal kavramı hayatımıza girdi. Bu yeni normalde okula dönüş başlayacak, şimdi bu
motivasyonu nasıl sağlayacağız. Başarı nasıl elde edilecek, bunlar için neler yapmamız gerekiyor?

KK: Öncelikle hiç yaşanmamış bir süreci bu dönemde tüm insanlık yaşadı, çok yeni şeylerle karşılaştık
ve alışmaya başladık. Bu yeniye zorluklarla alıştık, o zorlukları bir kenara bırakmalıyız, tabi ki çok kaygılı
olanlar da çok rahat olanlar da, esas olan bir virüs var, nasıl bulaştığı çok belli, tüm önlemlerimizi alarak
maximal önlem maximal hayata devam etme. Kurallardan ziyade yeni hayatımızı devam ettireceğimiz
bir süreç. Birkaç alışkanlık girecek; mesafe, hijyen, maske gibi ve hayat devam edicek. Bu süreçte
üniversiteyi kazanan öğrenciler risk grubunda fazla olmadıklarını bilecekler, coronadan etkilendiler
sınav zamanı vs. bunu kabul edicez ama hayat devam ediyor. artık onlar için seçim zamanı ve üniversite
hayatı başlayacak. Hayatlarında en fazla gezecekleri dönem var önlerinde buna adapte olmalılar.
Üniversite hayatı birkez geliyor.

ÖK: bu zamanı kullanma bize sonrasında başarıyı getirecekse bunu bize anlatır mısın?

KK: Yeni normalle virüs ortaya çıktı ve hepimiz evlerimizde kalmak zorunda kaldık, gördük ki tamamen
evlerimizden dışarı çıkamadığımız zaman çok fazla sıkıldık, bunaldık, herkes mutfağında birşeyler
yapmaya başladı, ekmek yaptı vs, evde spor, volta atanlar, 5000’lik puzzle yapanları gördük; yani şunu
anladık, hayatımız ve bize bahşedilen zaman hangi mekanda olursa olsun planlı olarak kullanıldığında
çok daha efektif ve çok daha işimize yarar. Dedik ki virüs geldi, evinizde olan zamanı da planlayın, kalkın
kitap da okusan, spor da yapsan planlı yap, zamanı kullan iş uğraşı içerisinde olduğunuzu hissedin.
Kuralcı yaşamaktan bahsetmiyorum, hayatı planlı yaşamaktan bahsediyorum. Günlük, haftalık, aylık
planımızı ve zamanımızı planlayarak götürürsek işler sarpa sarmıyor. Yaşadığımız zamandan çok daha
keyif almaya başlıyoruz. İşe yarar hissediyoruz. Kendimizi yetkin ve yeterli hissediyoruz. Dolayısıyla bu
21.yüzyılda yaşadığımız hayatı planlıyarak bize verilmiş büyük bir değer olarak görerek harcamak bence
çok kıymetli. Bize verilen zaman akmaya devam ediyor ve onu verimli kullanmalıyız.

ÖK: Herkesten özür diliyoruz ama dijitalleşme çağında internet kopunca da yapıcak birşeyimiz olmuyor.
Zamanı kullanmadan devam edebilir miyiz?

KK: 21.yy ile birlikte her şey hızlı oldu, yemek yeme hızlı, bir yere gitme hızlı. Günlük hayatımızdaki
zamanımızı planlarsak daha yetkin oluruz. Kendime söz veriyorum yarın şu saatte spor yapıcam deyince
bedenimiz ve zihnimiz buna hazırlanıyor. İnsan ömrü aslında çok kısa. Bunları yaparsak
başaramayacağımız hiçbir şey olmaz. Kurallara bağlı zaman yönetiminden bahsetmiyorum.

ÖK: İKÜ Mezunlar Derneği’ne ilişkin neler söylemek istersin? Sanıyorum üyesin, ikinci bültende de
söyleşin var.

KK: İKÜMED canımız, son 3-4 yıldır da mezunlar derneği yönetiminde olmaya çalışıyorum, başta Ali
Kaplanoğlu beyin emekleri de çok büyük, kıymetli, Bahar Hanımın da öyle. Maksimum çaba ile bir şey
yapmaya çalışıyorum. Mezun aslında üniversitenin ürünü, o üniversitenin mezun ettiği öğrencileri.
Mezunlar Derneğinin şöyle bir anlamı da var, Üniversitede yaşanılan duyguların alınan değerlerin
Mezunlar Derneği ile birlikte halen devam etmesi o kurum kültürünün, bağlarının aidiyet duygusunun

devam etmesi olarak nitelendiriyorum. Dolayısıyla çok önemli bir çatı olarak
görüyorum İKÜMED’i. Mezunlar yıllar sonra geliyor, çocukları olmuş kendi çocukları o

üniversiteye başlamış bunlar çok kıymetli anılar oluyor. Ve o okul yıllarına dönmek her defasında çok
iyi hissettiyor. Aynı zamanda Üniversitede okuyan öğrenciler için de çok önemli bir çatı. Çünkü o
derneğin üyeleri o üniversiteyi yaşamış insanların deneyimleri var. Bazıları başka yerde “üniversitenin

kapısından geçmem diyebilir” biz İKÜMED’de çok güzel şeylere şahitlik ettik. İKÜMED’in
varlığını çok önemsiyorum ve gönüllükle bunu yaparım ve bu benim kurumuma güzel

geridönüşler sağlar bu da beni çok mutlu eder.

ÖK: Ne kadar güzel bu duygulara sahip olman, ben geçen yıl 10ncu yıl anı madalyonu almıştım, ben bu
çatı altında 10 yıldır çalışıyorum ama yine de bir Pazar günü olduğunda ben buraya geleyim,

arkadaşlarımla birarada olayım istiyorum. Veya Kültür Koleji’nde kuzenlerimin Geleneksel
Fırında Makarna Günü oluyor Mayıs ayında biliyorsun hepimiz orada da buluşuyoruz. Çünkü

hepimizin ailesinden birileri ya Kültür Koleji’nde ya Kültür Fen Lisesi’nde ya Kültür Üniversitesi’nde ve
Kültür bunu çok güzel koruyor, sürekliliği var.

KK: Bu arada benim kuzenim Edebiyat Fakültesi mezunuydu, kardeşim lisede Kültür Kolejine gitti, şimdi
kardeşim de İKÜ Uluslararası İlişkilerde öğrenci. O kurum bağlılığı klişe değil, benim ailemin içinde
yaşadım bunu; bağlılık.

ÖK: Eklemek istediğin var mı Kemal?

KK: İletişimde olmak, bilgi almak her zaman beni mutlu ediyor, çok teşekkür ediyorum senin özelinde
de zaten tanışıyoruz. Sana da çok teşekkür ediyorum Mezunlar Derneğine de, İKÜ’ye de.
ÖK: Biz teşekkür ediyoruz, Mezun-Mezun Söyleşilerini de biz mezunlar olduğu sürece söyleşilerimizi
devam ettireceğiz, tekrar konuk olduğun için, bizlerle bu güzel bilgileri paylaştığın için teşekkür
ediyoruz. Yayını İGTV’ye mutlaka ekleyeceğiz, bu platform üzerinden her zaman izlenebilir.

2020 MEZUNLARI ÜYE OLUYOR

2020 Mezunlarını İKÜMED’e üye yapmaya başladık.
İKÜ Hukuk Fakültesi 2020 Mezunları geçici Mezuniyet Belgelerini aldıktan sonra, Ataköy Yerleşkesi,
arka bahçedeki İKÜMED Ofisine gelerek 2601 No. Ve 2602 No. İle İKÜMED’e üye olup, yaşam boyu
Kültür’lü olmuşlardır.
Bütün 2020 Mezunlarını Mezunlar Derneğine üye olmaya davet ediyor, bekliyoruz…

11.08.2020
DR. BAHAR AKINGÜÇ GÜNVER’İN, EĞİTİM YAZARI NURAN ÇAKMAKÇI İLE “ÜNİVERSİTE TERCİH
SOHBETİ”

60 Yıllık Deneyimle;
1. Sağlık ve Güvenliği
2. Eğitimin aksamamasını çok önemsiyoruz.

Mart’ın 3. haftasında dijitale geçtik. Aynı günde 10 bin bağlantı ile uzaktan eğitime başladık. Burslara
önem veriyoruz. YÖK Bursları var.
İKÜ olarak geçen yıl başlattığımız “WeAccept” bursumuz var. WeAccept ile lise hayatında yaptıkları,
portfolyosu, isteği, iş tanımı değerlendirerek %25, %50 ilave burs veriyoruz. Ayrıca İKÜ, çalışma,
ihtiyaç, spor, bursları da veriyoruz.
MYO’da İKÜ ile tercih bursunu %15’ten, %30’a çıkardık. 60 yıllık tecrübemizle, Kültür Üniversitemizin
eğitimde sanatın her boyutu, Kültür, dayanışma, arkadaşlık var. Tercih döneminde üniversitemize
gelen adayları 90 civarında Kültür Elçisi dediğimiz İKÜ’lü öğrencilerimiz tanıtıyor, yardımcı oluyor.
Kültür Elçileri bir anlamda staj yapmış olduğu gibi, burs ve para kazanıyorlar.
Eğitimde “ Hibrit Eğitimi” yani %60 online, %40 yüz yüze eğitimi öngörüyoruz. Kampüste seyreltme
uygulayacağız. Şehir dışından gelecek öğrenciler için yurt çalışması yapıldı. Barınma, hijyen,
beslenme, denetim mekanizmaları kurduk. Webinar üzerinden söyleşiler yapıyoruz. İletişimi arttırdık.
Dijitalleşmeye önem veriyoruz. Dijital olarak laboratuvarlara girebilecekler. Pandemi bize bilimin
önemini anlattı. Erasmus ile 140 ülkede anlaşmamız var. Öğrenci için yurtdışı iş deneyimini
önemsiyoruz.
Bir üniversite diploması önemlidir, çünkü bir alanda uzman oluyorsunuz, mesleğiniz oluyor, yeni
arkadaşlıklar, dostluklar kuruyorsunuz, sorgulamayı öğreniyorsunuz, vicdan oluşturuyorsunuz, yaşam
kültürünü ediniyorsunuz, grup çalışmasını, karakter eğitimini, yaşam oryantasyonu, teknoloji,
esneklik, hız…

Üniversitemiz sosyal, kültürel gezilerle, küresel vatandaşlar yetiştiriyor. Anne babalara çocuklara
uyguladıkları korumacılık var. Velilerin bu koruma huyundan vazgeçmeleri lazım. Öğrenci 16 yaşında
birçok kararı kendi alması lazım, kabuğunu kırması lazım. Velilerin kendi kuşakları ile şu anki “Z”
kuşağını karşılaştırma yapmasınlar. Bu kuşak dijital kuşak. “Z” kuşağı çok zeki, özgüvenleri var. Bu
kuşağı dinlemek görüşlerini almak önemli. Adaylarımız İKÜ’de çift anadal seçebilirler.
Pandemi de zor bir sınavdan geçiyoruz. Korku ve kaygı duymadan, ara vermeden Üniversite Eğitimine
devam etsinler. Üniversite diploması ile yaşam görüşü, yaşam kültürü edineceklerdir. Diyerek
söyleşiyi sonlandırdı…

AYNI YIL MEZUNLARIMIZ

Anne Yasemin Barazi (Peker) 2020 Yılında Kültür Üniversitesi Sanat Yönetimi bölümünden, oğul Anıl
Çağan Peker ise Kültür Fen Lisesinden (2020) bu yıl mezun olmuşlar, Kültür Ailesine katılmıştır.
İKÜMED ve KÜMED’e üye olan anne – oğlu kutluyoruz, başarılar diliyoruz.
Not : İKÜ Mezunumuz Yasemin Barazi (Peker) Bakırköy Belediyesi Fen İşleri – Park Bahçeler Müdürü
olarak görev yapmaktadır.

MEZUN HİKAYESİ

Avukat Serenay Ayper Mıstıklar, Üniversitemizin 2006-2011 yıllarına şahit olan biri olarak kendimi
çok şanslı hissediyorum. Hukuk Fakültesi tek hayalimdi ve bu hayalimi İstanbul Kültür Üniversitem
gerçekleştirdi.
Öğrencilik zamanım çok hareketli geçi diyebilirim, neredeyse tüm hukuk seminerlerine katıldım ve
tecrübe edindim, öte yandan pek çok başka üniversite ile iletişime geçme imkânı buldum. Koç
Üniversitesi hukuk fakültesi gibi ilaveten Bir Galatasaray taraftarı olarak İKÜ’ lü Ultraslanlar
grubunda da yer aldım. Çok güzel arkadaşlıklar edindim ve harika hocalardan dersler aldım.
Mesela Hocalarım hocası Prof. Dr. Turhan ESENER’ den. Bu sayede şuan büyük ve seçkin
holdinglerin baş hukuk müşavirliğini yapmaktayım.
Özetle bir Kültür Üniversitesi öğrencisi ve mezunu olmaktan gurur duyuyorum. Çünkü Üniversite
KÜLTÜR ’dür…


Click to View FlipBook Version