The words you are searching are inside this book. To get more targeted content, please make full-text search by clicking here.
Discover the best professional documents and content resources in AnyFlip Document Base.
Search
Published by sahi, 2016-05-11 04:19:55

AlnusFX

AlnusFX

Aşağıdaki EURUSD paritesinde 5 Haziran 2015’de açıklanan tarım dışı istihdam değişimi
verisinin fiyatlardaki etkisi görülmektedir. Tarım dışı istihdam verisi değişimi Mayıs ayında
225.000 beklentisine karşılık, 280.000 gelmiş, aynı zamanda Nisan ayı değerlerinin üzerine
çıkmıştır. Olumlu verinin etkisini Dolar’da güçlenme ile EURUSD paritesinde yaşanan düşüş
ile rahatlıkla görülmektedir.
Sert düşüşün ardından A bölgesinde paritede geri çekilmeler yaşanmış ve düşüşün sert hızı
yavaşlamıştır. Genellikle A bölgesinde yatırımcılar pozisyonlarını kapatma eğilimindedirler.
Uzman yatırımcılar ise bu seviyelerde ALIŞ pozisyonu açarak bekleme yoluna geçerler.
Fiyatlarda düşüşün (A bölgesinden B bölgesine) tekrar başlaması ile ALIŞ pozisyonlarına
SATIŞ’da kalmaya devam ederler. B bölgesinde tekrar hedging işlemi ile riskini sıfırlar. B
bölgesinin sona ermesi ile SATIŞ pozisyonunu kapatıp ALIŞ pozisyonu ile devam eder.

Anlık hedging ile karınızda azalma yaşayabilirsiniz ancak zarar riskinizi minimal seviyede
tutmuş olursunuz. İstikrarlı kazanç için hedging her zaman faydalı stratejilerin başında
gelmektedir.

13. YATIRIM STRATEJİLERİ

Yatırım stratejinizi belirlemede en önemli unsur daha önceki bölümlerde de değindiğimiz gibi
karakteriniz ve anaparanızın miktarıdır. Yatırımcıların risk eşiği çok yüksek olabilirken bazı
yatırımcıların ise risk eşiği düşüktür. Ağırlıklı olarak ne iş yaptığınızdan da ne ölçüde bir risk
alıp alamayacağınızı tahmin edebilirsiniz. Risk eşiğinin üstünde alınmış risk yatırımcı üzerinde

51

baskı oluşturmakta, risk eşiğinin altında çok altında alınan risk ise yatırımcının disiplinden
koparak işlem yapmasına yol açmaktadır. Yatırım stratejilerinizi de kendi karakterinizle ve
anaparanızla şekillenen risk eşiğinize göre belirlemenizde yarar vardır.

13.1. BAKİYENİN KORUNMASI

Forex piyasasında işlem yaparken belirlediğimiz stratejilerimizin yanında aklımızın bir ucunda
her zaman bakiyemizin yani sermayemizin korunması olmalıdır. Aşağıdaki belirtilmiş olan
yöntemler yıllarca denenmiş ve başarı ile uygulanmış olup, halen aktif olarak traderlar
tarafından kullanılmaktadır.

1- Fiyat hareketleri her zaman öngördüğünüz gibi gitmeyebilir. Her zaman pozisyonları karla
kapamanın da mümkün olmadığını daha önceki konularda belirtmiştik. Bu noktada sizin
için önemli olan zararda olan pozisyonu en az zararla kapatmak olmalıdır. Zararda
olduğunuz pozisyonun kapatma emrini vermek belkide Forex piyasasındaki en zor
işlemdir. Hepimizin, pozisyonun açık kalması durumunda dönebilme ihtimali ile daha da
zarar etme ihtimaline karşı ciddi bir ikilem yaşadığı olmuştur. Bu noktada belirleyici olan
sizin zarar durdur (Stop Loss) seviyeniz olacaktır. Profesyonel bir yatırımcı pozisyon
açmadan önce teknik seviyelerini belirler ve mutlaka zarar durdur emrini pozisyonunu
açmadan önce belirlemiş olmalıdır. Bir pozisyonu açarken belli bir mantık çerçevesinde
alış veya satış yapmışsınızdır. Eğer fiyatlar sizin mantığınız çerçevesinde ilerlemiyorsa o
pozisyon artık sizin için ciddi bir risk unsuru olmuştur. Fiyatların sizin öngörünüzün dışına
çıktığı seviyeleri zarar durdur emri olarak aktifleştirmek, açtığınız pozisyondaki olası bir
zararınızın ne kadar olacağını bilmenizi sağlayacaktır.

2- Piyasalarda sürpriz gelişmeler her zaman mümkündür ve sert etkilere yol açabilmektedir.
Beklenmedik sert hareketler pozisyonunuz ile aynı yönde olabileceği gibi ters yönlü de
olabilmektedir. Her zaman ekran başında olamayacağımızı da düşündüğümüzde uygun
bir seviyeye zarar durdur emri belirlemek sizi her zaman güvende tutacaktır.

3- Zarar durdur emrini sadece zarar eden pozisyonda değil, kar eden pozisyonda da
kullanmak mümkündür ve başarılı sonuçlar sağlamaktadır. Açtığımız alım pozisyonu ile
belirlediğimiz zarar durdur emri arasındaki fark kadar fiyatların yükselmesi durumunda
zarar durdur seviyemizi pozisyonu açtığımız seviyeye revize edebiliriz.

Örnek: 1.1150 seviyesinden EURUSD paritesinde bir alış pozisyonunuz var ve zarar
durdur emrini 1.1050 seviyesine yazdınız. EURUSD paritesinin 100 pipslik yükseliş ile
1.1250 seviyesine gelmesi ile 1.1050 seviyesinde olan zarar durdur seviyesini 1.1150
seviyesine çekebilirsiniz.

Not: Eğer pozisyonu açtığınız fiyat ile zarar durdur seviyesi arasındaki fark 100 pips’in
altında, örneğin 50 pips gibi bir zarar fark mevcut ise; anlık fiyatlarda yaşanacak geri

52

çekilmelerden korunmak için zarar durdur emri 50/2=25pips yukarı almak doğru
olacaktır.
Örneğimizden devam edecek olursak, fiyatlar istediğimiz gibi yukarı yönlü hareketine
devam ediyor, karımız giderek artıyor ve daha da yükselmesini bekliyoruz. Bu gibi
durumlarda pozisyonumuzun yönünden ne kadar emin olsak da her yatırımcıda olduğu
gibi sizde de biran evvel kazançlı olan pozisyonu kapama eğilimi olacaktır. Bilinçaltımızın
“az da olsa bu kar bana yeter” baskısı pozisyonun erken kapatılmasına neden olmaktadır.

Fiyatlar yukarı çıktıkça zarar durdur seviyemizi yukarı revize ederek trend hareketi bitene
kadar pozisyonumuzu açık tutmuş oluruz. Trendin sonuna kadar pozisyonumuz açık
kaldığı için de tüm trend hareketinden yararlanmış oluruz. Revize ettiğimiz zarar durdur
seviyesini fiyata çok yakın bir seviyeye koyarsak zayıf geri çekilmelerde dahi stoplanma
ihtimalimiz doğar, böylelikle alış pozisyonumuz dip bir seviyede daha düşük bir kar ile
kapanmış olur.
4- Karlı İşlemler sonrası pozisyon açarken bir kez daha düşünün. En ciddi zararların üst üste
yapılan karlı işlemler sonrası geldiği unutulmamalıdır. Karlı işlemlerin yatırımcıya özgüven
aşılamasının yanında sonraki işlemlerde daha özensiz pozisyon açmasına yol açmaktadır.
Yatırımcıların karlı işlemlerinin ardından açtıkları pozisyonlarda elde ettikleri zarar toplam
zararının %73’ünü oluşturmaktadır. Özellikle özensiz açılan bu işlemler yan işlem olarak

53

adlandırılan, zayıf geri çekilmelerden veya mum hareketlerinden sağlanacak 5-10 pips’lik
kar hedefi ile açılmıştır. Yani riske edilen meblağ, kar hedefinin oldukça üstündedir. 5-10
pips’lik bir kar için 100-150 pips’lik bir zararı göze alınmamalıdır.

5- 3. Maddede zarar durdur seviyemizi pozisyon kar ettikçe revize edebileceğimizden
bahsetmiştik. Ancak bu stratejiyi zarar eden bir pozisyon için zarar durdur seviyesini
öteleyerek yapmak sizi daha büyük bir yük içine sokacaktır. Fiyatlar istediğiniz gibi
gitmiyor ve 1.1050 seviyesinden alış yaptığınız parite 1.1000 seviyesinde zarar durdur
emri varsa (fark 50 pips), zarar durdur seviyesini 1.0950 seviyesine revize edip bir 50 pips
daha zarar etmeyi göze almak yerine başka bir paritede yeni açacağınız pozisyonda 50
pips riske etmek daha sağlıklı olacaktır. Fiyatlar her zaman beklediğiniz gibi gitmeyebilir,
önemli olan beklediğiniz gibi gitmediğini en kısa sürede kabul edip, zararı sınırlı tutmaktır.

Not: Zarar durdur seviyesini destek seviyesinin biraz altına, direnç seviyesinin biraz
üstüne yazmakta yarar vardır. Yukarıdaki örnekteki gibi psikolojik destek seviyesi olan
1.1000 seviyesine zarar durdur yazmaktan ziyade, 1.0970 gibi biraz daha düşük bir seviye
belirlememiz daha doğru olacaktır.

6- İşlemlerinizde çok ciddi karlar elde ettiğiniz anlarda veya üst üste stoplanan pozisyonlar
sonrası piyasaları objektif bir şekilde analiz edemeyebilirsiniz. Bu gibi durumlarda bir süre
pozisyon açmamak, biraz kafa dağıtmak sonraki işlemlerinizin sağlığı için önemlidir.
İşlemlere tekrar döndüğünüzde biraz ara vermenin işlemlerdeki pozitif etkisini
göreceksiniz.

7- Eğer çok küçük bir bakiyeye sahip değilseniz, düzenli olarak aylık dönemlerde karınızı
bakiyenizden ayırmanız karınızı korumanız açısından önemlidir. Her yatırımcı işlemlerinde
kırılma anları yaşayabilir. Üst üste zarar ederek kontrolü elden kaçırdığınız zamanlar da
olabilir. Karınızı farklı hesapta tutarsanız zararınız bakiyeniz üzerinden olacak karınıza etki
etmeyecektir.

Karınız ile bakiyenizin katlanarak artıyor olması, açacağınız pozisyonları daha da
büyütecek ve tuttuğunuz risk miktarını arttıracaktır. Sabit bakiye ile aynı zamanda
disiplinden kopmamanıza olanak sağlar.

13.2. BAKİYE YÖNETİMİ

Bakiyemiz ile açık işlemlerimizin marjin büyüklüğü arasında bir oran olması gerekmektedir.
Küçük meblağlar ile alacağımız risk büyük meblağlara göre biraz daha fazla olabilmektedir.
Yani bakiyemiz büyüdükçe bakiye/marjin büyüklüğü azalmaktadır. Kısaca yatırmış olduğunuz
bakiye ile işlemlerinizin sağlığı açısından açacağınız lot büyüklükleri aşağıdaki gibidir.

54

500$’lık bir bakiye ile önerilen açık pozisyon miktarı: 0,01- 0,1
1000$’lık bir bakiye ile önerilen açık pozisyon miktarı: 0,1- 0,25
5000$’lık bir bakiye ile önerilen açık pozisyon miktarı: 0,4- 0,7
10.000$’lık bir bakiye ile önerilen açık pozisyon miktarı: 0,7- 2
50.000$’lık bir bakiye ile önerilen açık pozisyon miktarı: 2,5- 5
100.000$’lık bir bakiye ile önerilen açık pozisyon miktarı: 5- 9

100USD’lik bakiye ile işlem yaptığımız zarar durdur seviyelerimizde 100pips’lik fark ile
çalıştığımız zaman arka arkaya hata yapma payımız 4pips ile 10 pips arasında değişmektedir.
Bakiyemizi arttırdığımız durumda bakiye/açık pozisyon miktarı düşeceği için pozisyonların
taşıdığı risk oranı azalacaktır.

Açacağınız işlemlerde güvenli bir sermaye kontrolü yapmak istiyorsanız toplam açık işlem
büyüklüğünüz ilk bakiyenizin %5’i olmalıdır. Bu durumda 1000USD bakiyeye sahip bir
yatırımcının 0.05 işlem büyüklüğü ile işlemlerine başlaması sermaye kontrolü için uygun bir
orandır. İşlem büyüklüğünü belirlerken kar al ve zarar durdur seviyelerinin açmış olduğumuz
pozisyona uzaklığı önemli bir etmendir. Kar al ve zarar durdur seviyeleri uzaklaştıkça açmış
olduğumuz pozisyonun büyüklüğü düşürülmelidir. Bunun sebebi, pozisyonlardaki kar/zarar
miktarlarını sabit tutma eğilimidir.

Örnek: 1000USD bakiye ile 0.1 lot işlem büyüklüğü zarar durdur seviyesinin 100 pips olarak
belirlerse 10 işlem hamlesi hakkına sahiptir. Ancak zarar durdur seviyesini 250 pips olarak
belirlemesi durumunda hamle hakkı 4’e düşmektedir. Bu sebeple kar al/zarar durdur
seviyelerini 100 pips’in üstünde olması durumunda lot büyüklüğümüzü aynı oranda
azaltmamız gerekmektedir.

Bakiyeniz ve belirlemiş olduğunuz zarar durdur seviyenize göre hamle sayınız 10’un altına
kesinlikle düşmemelidir. Eğer sizi lot büyüklüğünüz tatmin etmiyorsa işlem büyüklüğünüzü
arttırmak için mutlaka bakiyenizi de aynı oranda arttırmalısınız.

Yapılan analizlere göre, ortalama bir yatırımcının işlemlerinin %70’ini artıda kapattığını
görmekteyiz. Ancak yatırımcılar bu başarısını net kar üzerinde gösterememektedir. Bunun
sebebi karda olan pozisyonu erken kapatan yatırımcı, zararda olan pozisyonda kara geçene
kadar ısrar etmesidir.

Bakiyemizi doğru yönetmek ve sermayemizi korumamız için;

1. Bakiye büyüklüğünü yatırım gücümüze göre doğru belirliyoruz.
2. Sermaye boyutuna göre açık lot miktarımızı yukarıdaki listeye göre şekillendiriyoruz.
3. Açılan pozisyon ile zarar durdur seviyesi arasındaki fark artıyorsa mutlaka lot

büyüklüğü azalmalıdır.

55

4. Piyasa, duygularımızdan arınıp objektif olarak değerlendirilmelidir.

14. ALTIN FİYATLARINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER

Altın, kolay işlenebilmesi ve dayanıklılığı sayesinde yüzyıllardır insanların çeşitli amaçlarla
kullandığı bir metal olmuştur. Estetik görünümüyle mücevher, rezerv aracı olmasıyla külçe ,
değişim aracı olmasıyla da para şeklinde karşımıza çıkar. Gerek hammadde gerekse de
ticarette bir takas aracı olarak kullanılan altın, ilkçağlardan günümüze kadar önemini
koruyarak gelmiştir.

1870 ile 1930 yılları arasında para sisteminin temelini oluşturmuş, Bretton Wood’s Sistemi ile
1 ons altın 35 dolara eşitlenerek piyasalarda kilit rol üstlenmiştir(1944- 1973). 1973 yılı ile
birlikte altının dolar ile sabit değişim aracı özelliği sonlandırılmış, bireysel tasarruf aracı ve
merkez bankaları rezervlerinin bir parçası olarak kullanılmasına sebep olmuştur. Finansal
piyasaların gelişmesi ile birlikte alternatif yatırım araçlarına olan ilgi artmış, altın talebinde
2000’li yıllara kadar düşüş yaşanmıştır. 2000’li yıllar ile birlikte küresel risk algısı altını
piyasalarda güvenli bir liman olarak konumlanmasını sağlamıştır.

14.1. 2001 İKİZ KULELER SALDIRISI ÖNCESİ VE SONRASI

1980’li yıllarda yaşanan Irak-İran savaşı, 1990’lı yıllarda ise Körfez krizi altının kısa sürede
değerlenmesine yol açmış ancak gelişen finansal piyasalar ile yatırımcılar yatırımlarını tahvil
ve hisse senedi piyasasına yöneltmişlerdir. 2000 yılı ile göz önüne çıkan yüksek ABD cari açığı,
hızla büyüyen ABD ekonomisi önünde en ciddi tehdit olarak durmakta idi. 2001 yılında New
York’ta Dünya Ticaret Merkezine yapılan terör saldırısı, 2001’de Afganistan’a ve , 2003’de
Irak’a yapılan askeri harekât ve 2008 ekonomik krizi; 2000’in başından 2011 yılına kadarki
altının yükselişinin başlıca sebepleri olarak gösterilmektedir.

Temmuz 2007’de Amerika’da yüksek riskli konut piyasaları ile başlayan ve kısa sürede tüm
finansal piyasalara yayılarak tüm dünyayı etkisi altına alan Mortgage krizi, altın fiyatları
üzerinde de etkili olmuştur. Küresel ekonomik kriz karşısında altına olan yatırımlar artmış,
altın fiyatlarında hızlı yükselişler görülmüştür. 2007-2008 yılında S&P500 ve Dow Jones gibi
endekslerde %30’un üstünde değer kaybı meydana gelmiş, petrolde ise değer kaybı
%60’ların üstüne çıkmıştır. Emtia ve endekslerdeki sert düşüşe rağmen altında 2007-2008
yılları arasında %40’lara varan bir değer artışı meydana gelmiştir.

14.2. ALTININ ARZ BİLEŞENİ

Altın arzını madenlerden çıkarılan altının yanında merkez bankası satışları, hurda altın ve
altın cinsinden verilen krediler oluşturmaktadır.

56

Dünya altın üretiminin önde gelen ülkeleri Güney Afrika, ABD, Avustralya, Çin, Rusya, Peru ve
Kanada’dır. Çin, uzun yıllar altın üretiminde lider olan Güney Afrika’yı geçmiş ve dünyada
altın üretiminde lider konumdadır.

Yıllık toplam altın arzı dünya genelinde 3500 tonun üzerindedir. Madenden çıkarılan altın,
finansal piyasalardaki hedging işlemleri çıkarıldığı zaman toplam maden arzının %60’ını
oluşturmaktadır. Hedging işlemler, üreticilerin fiyat riskine karşı açtıkları ters pozisyonları
ifade etmektedir.

14.3. ALTININ TALEP BİLEŞENİ

Altın, mücevher üretiminin yanında yatırım aracı ve sanayide hammadde olarak da
kullanılmaktadır. Mücevher endüstrisi talebin %75-%80’ini karşılamaktadır. Mücevheratın
toplum için zorunlu olmayan lüks bir tüketim aracı olması altının talebinin fiyata karşı hassas
olmasına yol açmaktadır. Buna karşın 2000’li yıllar ile finansal piyasalarda altına dayalı
alternatif yatırım araçlarının artması ve özellikle 2008 yılında yaşanan ABD Mortgage krizi ile
birlikte altına olan talep artmıştır. Altını en çok talep eden ülkeler başlıca Çin, Hindistan,
Ortadoğu ülkeleri, Amerika ve Türkiye’dir. Dünyanın bir numaralı altın tüketicisi olan
Hindistan’da değişen vergiler ile birlikte tahtını Çin’e kaptırmıştır. Talep bileşenini ağırlıklı
olarak mücevherat endüstrisi oluşturmaktadır.

Avrupa, ABD, Japonya ve Rusya gibi ülkelerde hızlı ekonomik büyüme altının hammadde
olarak tüketimini arttırırken; Ortadoğu, Hindistan, Çin ve Türkiye gibi ülkelerde takı ve
yatırım amaçlı altın talebini arttırmaktadır. Ekonomide yaşanan canlanmanın altın fiyatlarını
yukarı çekmesi beklenebilir.

Merkez Bankalarının altın alım-satımları, stoklarında bulundurdukları altın rezerv miktarları
altının fiyatlanmasında etkili olmaktadır. Merkez Bankalarının para arzına karşılık tuttuğu
altın rezerv oranlarında yaşanacak değişimler arz-talep dengesinin yanında spekülatif
hareketleri de etkilemektedir.

Jeopolitik riskler ve bunun ekonomi üzerinde yarattığı negatif etkiyi altının fiyatlanması
üzerinde de görmek mümkündür. Riskli ortam, yatırımcıların altına olan ilgisini arttıracaktır.
Aynı zamanda jeopolitik riskler nedeniyle altında yaşanacak yukarı yönlü hareketleri öngören
yatırımcılar spekülatif hareketlerden yararlanmak adına kısa vadeli altın yatırımlarına
yönelme eğilimindedir.

Global ekonomik büyümede yavaşlama hammadde bazında altın talebini olumsuz
etkilemektedir. Çin’de büyüme rakamlarının son 3 yılda yaşadığı kayıplar altına olan talebi
olumsuz etkilemiştir. Altın talebini karşılayan iki numaralı ülke olan Hindistan’nın altın
talebini ağırlıklı olarak mücevherat sektörü oluşturmaktadır. Hindistan’da getirilen ek vergi
yükü ile lüks tüketim aracı olan altının iç talebinde sert düşüşler neden olmuştur.

57

14.4. ALTIN FİYATLARINI ETKİLEYEN DİĞER FAKTÖRLER

Altın fiyatlarını etkileyen faktörler üzerine birçok çalışma yapılmıştır. Yapılan
modellemelerden elde edilen en belirgin sonuç; modellemelerin farklı zaman dilimlerinde
aynı verimde çalışmadığıdır. Örneğin, 2000’li yılların başında Dow Jones Endeksi’nin altın
üzerindeki etkisi sonraki yıllarda azalma göstermiştir. Sjaastad’ın yapmış olduğu
modellemeye göre Dow Jones Endeksi ve dolar getirilerinin, altın fiyatları ile ters korelasyona
sahip olduğunu hesaplamıştır (2008). Finansal kriz altın fiyatı üzerinde borsa ve para
piyasalarının tersine pozitif yönlü etkisi olmuştur. Petrol fiyatları ve enflasyon oranında artış
altın fiyatları üzerinde pozitif etkiye sahip olup, faiz oranları negatif etkiye sahiptir (Jaffe
1989). Aynı zamanda para arzında artış, para biriminin değerini düşüreceği gibi, altına olan
talebi arttıracaktır. (Ghosh 2002).

15. PETROL FİYATLARINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER

Petrol dünyada en çok ticareti yapılan ve finansal olmayan emtiadır. Dünyadaki enerji
ihtiyacının %40’ını karşılamaktadır. Alternatif enerji kaynakları kullanım oranı artsa da;
kullanım kolaylığı ve ulaştırma sektörlerinde halen alternatif enerji kaynaklarının yetersizliği
önümüzdeki dönemlerde de en fazla kullanılan enerji kaynağı olma özelliğini koruması
beklenmektedir.

Petrol küresel enerji kaynağı olduğu için petrol fiyatlarında yaşanan artış üretim maliyetlerini
arttırır. Bir ülkenin petrole bağımlılığı petrol gelirlerinin-giderlerinin milli gelir içindeki payına
bağlıdır. Türkiye gibi petrol ihraç eden ülkelerde petrol fiyatlarındaki artış, fiyatlar genel
seviyesi, ödemeler dengesi ve milli gelir gibi makro ekonomik büyüklükleri olumsuz
etkilemektedir. OPEC ülkeleri gibi petrol ihraç eden ülkeler için fiyat artışı doğrudan milli
gelirlerini arttırmaktadır.

Petrol fiyatları, serbest piyasada ticareti yapılan emtialar gibi arz-talep dengesi ile
belirlenmektedir. Ancak mevcutta olan rezervlerin %77’si, üretimin de %42’sinin OPEC
ülkelerinde yapılıyor olması, OPEC ülkelerinin petrol piyasasını elinde tutmasını
sağlamaktadır.

15.1. PETROL FİYATLARINDA ARZ-TALEP DENGESİ

Serbest piyasa koşulları altında petrol fiyatlarını arz ile talep arasındaki denge
belirlemektedir. Arz bileşeni ülkelerin petrol üretim miktarlarına göre değişiklik
göstermektedir. Ülkeler üretim miktarlarını rezerv kapasitelerine, küresel petrol talebine,
ekonomi politikalarına ve küresel bazda ülke stratejilerine göre belirlemektedirler. Dünya
rezervlerinin %77,2’si OPEC üyesi ülkelerde, %6,6’sı OECD üyesi ülkelerde bulunmaktadır.
Suudi Arabistan %19,1 ile en fazla rezerve sahip ülkedir. Suudi Arabistan’ı sırasıyla %15,3 ile
Venezuela, %9,9 ile İran, %7,3 ile Kuveyt, %7,1 ile Birleşik Arap Emirlikleri ve %5,6 ile Rusya

58

takip etmektedir. ABD rezervleri dünya rezervlerinin %2,2’sini oluşturmaktadır. Çeşitli
kaynaklara göre bu değerler değişiklik göstermektedir. 1963 yılı ile birlikte petrol rezerv
keşifleri azalmaya başlamış, 1980 ile birlikte petrol talebi rezerv keşiflerin üstüne çıkmıştır.
Yüksek arz yani yüksek petrol üretim kapasitesi fiyatları düşüreceği gibi, düşen fiyatlar ile
artan talebi rezerv keşiflerinin karşılamaması durumunda uzun vadede petrolün değer
kazanmasına yol açacaktır. Yüksek rezerv ve üretim kapasitelerine sahip olan ülkeler ve
kuruluşlar arz bileşenine müdahale ederek fiyatlar üzerinde etkili olabilmektedir. Ancak
sadece yüksek rezerv kapasitesi değil aynı zamanda varil başına petrol üretim maliyeti fiyat
esnekliğinde belirleyici olmaktadır. Örneğin sığ sondajlar ile petrol çıkaran OPEC ülkeleri,
derin sondajlar sonucu yüksek maliyetler ile petrol üreten Kanada gibi ülkelere göre petrol
fiyatlarındaki düşüşü tolere edebilmektedir.

Petrol tüketimi gelişen ekonomiler ve artan küreselleşme ile artan bir trend halindedir.
Petrol tüketiminin %50’sinden fazlası OECD üyesi ülkeler tarafından gerçekleştirilmekte olup,
%21,1 ile ABD başı çekmektedir. ABD’yi sırasıyla Çin, Japonya, Hindistan ve Rusya
izlemektedir. Asya ülkeleri hızlı gelişen ekonomileri ile birlikte petrol tüketiminde artış
göstermiştir.

Arz-talep dengesi daha çok uzun dönemlerde etkisini göstermekte olup, uzun vadeli yatırım
stratejilerinde daha etkili sonuçlar vermektedir. Aynı zamanda arz-talep dengesini
değiştirecek gelişmelerin sonuçları uzun vadeli görülse de kısa vadedeki etkilerin toplamı
uzun vadeyi oluşturduğu unutulmamalıdır.

Küresel büyüme ve ekonomilerde canlanma, küresel bazda petrol talebini arttıracaktır.
Petrolün yenilenemeyen bir enerji kaynağı olması arz bileşeninin sınırlı kalmasına yol
açmaktadır. Böylelikle büyüyen küresel ekonomi ile birlikte sınırlı olan petrol daha da değer
kazanacak ve fiyatında yükselme meydana gelecektir. Aynı şekilde talep hacmi en yüksek
ülkeler olan ABD, Çin, Japonya, Hindistan ve Rusya gibi ülkelerde yaşanacak ekonomik veya
jeopolitik krizler talepte düşüşe yol açacağı için fiyatlarda gerileme meydana gelir. Arz
kanadında ise, üretim kapasitesi en yüksek olan ve yüksek oranda petrol ihracı yapan Suudi
Arabistan gibi ülkelerde yaşanabilecek politik veya jeopolitik krizler petrol arzında düşüşe yol
açacağı için fiyatları yukarıya çekecektir.

15.2. PETROL ÜRETİM MALİYETLERİ

Petrol üretim maliyetlerini, genel hatlarıyla arama giderleri, geliştirme giderleri ve işletme
giderleri oluşturmaktadır. Genel olarak bakıldığında; petrol üretiminin %50’sinden fazlasına
sahip olan Ortadoğu ülkelerinde üretilen petrol, Kuzey Denizi gibi bölgelere nazaran çok daha
ucuza mal edilmektedir. Yeni rezervlerin keşfi giderek zorlaşması ve sondaj maliyetlerinin
daha fazla olması gelecekte petrol fiyatlarını petrol şirketlerinin fiyatlarını daha yukarı
çekmeye zorlayacaktır. OPEC üyesi ülkeler gibi petrol rezervleri güçlü hem de ucuza mal eden
ülkelerin üretim miktarında talebin üzerine çıkması fiyatları düşüreceği gibi yüksek maliyet ile
üretim yapan ülkelerdeki şirketleri zor durumda bırakacaktır.

59

15.3. FİYATLARI ETKİLEYEN SPEKÜLATİF ETKENLER

Petrolün, ülkeler için stratejik önemi sadece bir emtia olarak adlandırılmasının ötesine
geçmesine yol açmıştır. Finansal piyasaların gelişmiş olduğu ABD, İngiltere, Hong Kong,
Japonya, Almanya ve Çin’de petrol finansal enstrüman olarak yüksek işlem hacmine sahip
olmaktadır. Bu sebeple sadece arz ve talep bileşenlerine ek olarak bankalar, hedge fonlar ve
kaldıraçlı işlem piyasasının büyük aktörlerine ait işlem hacimleri de petrol fiyatlarında
belirleyici bir unsurdur. Bugünkü petrol fiyatlarının yaklaşık %60’ı hedge fonların ve büyük
bankaların spekülasyonları sonucu oluşsa da piyasa için bir likidite kaynağı olduğu
unutulmamalıdır. Son 10 yılda gelişen türev araçların ve bunların petrol üzerindeki etkisi ile
birlikte yüksek hacimli future anlaşmaları spekülatif balonlara yol açmaktadır.

2006 öncesi, future işlemleri başta ABD’deki CFTC gibi kuruluşların gözetimi altında tutulan
organize borsalardan yapılmakta idi. Böylelikle NYMEX gibi organize borsalarda yapılan işlem
kayıtlarının CFTC’ye gönderilmesi zorunluydu. Buna karşılık OTC piyasalarda, işlem yapanların
sözleşme sayılarında herhangi bir sınırlama yoktur veya piyasada açık pozisyon miktarlarına
dair bir bilgiyi CFTC gibi denetim kuruluşları ile paylaşılması gerekmemektedir. 2006 ile
birlikte future işlemleri ağırlıklı olarak OTC piyasalara kayması spekülatif hareketlerin daha da
kontrol dışına çıkmasına yol açmıştır.

15.4. OPEC’İN PETROL FİYATLARI ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

OPEC, dünya çapında petrol üretimi ve ihracı yapan ülkelerden oluşmaktadır. OPEC 12
üyeden oluşmakta olup bunlar, Angola, Ekvator, İran, Irak, Cezayir, Birleşik Arap Emirlikleri,
Nijerya, Katar, Libya, Venezuella, Kuveyt ve Suudi Arabistan’dır.

Avusturya’nın Viyana kentinde toplantılarını gerçekleştiren OPEC üyelerinin aldığı kararlar
petrol fiyatlarında etkili olmaktadır. OPEC ülkeleri kendi aralarında mutabık kalarak üretim
kapasitelerini arttırıp azaltarak fiyatlarla oynayabilirler.

Günümüzde petrol satışları dolar üzerinden yapıldığından dolayı dolarda yaşanacak değer
kayıpları OPEC ülkelerinin petrol gelirlerinin düşmesine yol açmaktadır. Milli gelirleri petrol
ihracatına endeksli olan OPEC ülkeleri petrol üretimini arttırmaktadır. Üretim artışı da
fiyatların düşüşüne yol açmaktadır.

15.5. JEOPOLİTİK RİSKLERİN PETROL FİYATLARI ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

Petrol üretiminin gerçekleştiği ülkelerdeki siyasi belirsizlikler, savaş durumları ve terör riski
gibi sebepler, üretim kapasitesinde düşme beklentisi doğuracak ve piyasalarda spekülatif
hareketlere yol açacaktır. Jeopolitik risklerin etkisi genellikle orta ve uzun vadede görülmekte
olup, o risk ortadan kalkana kadar etkisini sürdürmektedir. Aynı zamanda jeopolitik riskler
yatırımcı için bir risk unsuru olduğu için yatırımcıların alternatif petrol rezervi arayışına sıcak
bakmamalarına yol açmaktadır.

60

15.6. STOKLARIN PETROL FİYATLARI ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

Kısa vadeli petrol fiyatlarını etkileyen en önemli unsur stoklardır. Yüksek açıklanan stok
miktarları piyasalarda petrol bolluğu olarak algılanmakta ve hem kısa vadede petrol talebinin
stoklardan karşılanacak olması hem de petrol fiyatları üzerinde spekülatif etkisi sebebiyle
petrolde değer kayıplarına yol açmaktadır. Stoklar aynı zamanda ani talep artışlarını
karşılayarak sert fiyat dalgalanmalarını dengelemektedir.

15.7. SONUÇ

Petrol fiyatlarını etkileyen en temel faktör arz-talep dengesidir. Ancak arz-talep dengesini
etkileyen ve aynı zamanda spekülatif hareketlere yol açan bir çok etmen bulunmaktadır.
Petrol fiyatlarına etki eden temel faktör olarak talebin, büyüyen dünya ekonomisi ile artıyor
olması ve buna karşılık alternatif enerji kaynaklarında önemli bir yol kat edilememiş olması
petrol fiyatlarında uzun vadeli bir yükselişin habercisi olabilir. Aynı zamanda mevcut petrol
rezervlerinin giderek azalması ve yeni rezervlere ulaşım maliyetinin yüksek olması arz
bileşeninin de önümüzdeki yıllarda azalacağını göstermektedir. Bu sebeple üretici kuruluşlar
ve hükümetler, stratejilerini mevcut rezervlerden maksimum gelir elde etme hedefi üzerine
kurmaktadır. Petrol fiyatları dolar üzerinden belirlendiği için dolar endeksinin fiyat hareketi
doğal olarak petrol fiyatlarını da etkilemektedir. FED politikaları ve piyasanın FED beklentileri
son 1 yılda petrol fiyatları üzerinde belirleyici olmaktadır. Önümüzdeki yıllarda dolarda
fiyatlanma ve petrol üzerindeki spekülatif hareketlerin son bulması ile petrol fiyatlarının
olması gereken seviyelere tekrar çıkması ve uzun vadeli bir yükseliş trendine girmesi
yatırımcılar için sürpriz olmayacaktır.

16. EKONOMİK VERİLER

Ekonomik veriler, ekonominin durumunu gösteren sayısal bilgilerdir. Açıklanan verilerin
döviz kurları üzerindeki etkisi geçmiş dönemlere ve beklentilere göre fiyatlanmaktadır.

Piyasada ki hareketlenmeler veriler açıklanmadan önce başlar. Beklentilerle açıklanan veriler
arasındaki fark ne kadar fazlaysa hareketlenmenin şiddeti de o kadar fazla olur. Birden fazla
veri aynı anda açıklandığı durumda, beklentiden daha farklı gelen verinin etkisi daha fazla
olur.

Ekonomik verilerin önem derecesi, kur üzerindeki fiyatlanmanın büyüklüğü ve etki süresi
üzerinde etkilidir. Açıklanacak olan verinin yüksek öneme sahip ve beklentinin çok üstünde
veya altında gelmesi durumunda piyasada etkisi sert ve kararlı olacaktır. Ekonomik verinin
piyasada etkisi sadece verinin makro ekonomik sonucu ile sınırlı kalmamaktadır. Örneğin, bir

61

Merkez Bankası faiz artırımı için yüksek istihdam değişimi rakamları, düşük işsizlik oranı
hedeflemekte ise ve açıklanan verilerin beklentilerin üstünde gelmesi durumunda piyasadaki
pozitif etkisi normalden çok daha kuvvetli olacaktır.

16.1. PMI NEDİR?

PMI Satın Alma Yöneticileri Endeksi, imalat sanayinin durumunu gösteren ve ülke
ekonomisinin büyümesinde doğrudan etkili olduğu bir endeks tipidir. Her ay anketler tüm
ilgili ülkenin imalat işletmelerine dağıtılır. Yapılan anket, işletmelerin satın alma faaliyetleri ve
tedarik durumları ile ilgili bilgileri içermektedir. Satın Alma Yöneticileri Endeksi (PMI), karar
verme amacıyla kullanılırken diğer ekonomik veri kaynakları ile karşılaştırılarak bir bütün
olarak ele alınmalıdır. PMI Endeksi her ayın ilk iş günü açıklanır.

PMI HESAPLAMASI:

Endeksin hesaplanmasında tamamı eşit ağırlandırılmış 5 farklı parametre üzerinden
hesaplanmaktadır. Ülke genelinde bir çok farklı endüstriden, 100’lerce satın alma müdürüne
aylık anket yapılmakta, bu ankette aşağıdaki başlıklarda belirtilen konularda
şirket performanslarını gerçekleşen rakamlar üzerinden önceki aya göre artış olacağını
düşünenler endeks değeri pozitif, olumsuz görüş bildirenlerin sayısı daha fazla ise endeks
negatif değer alır.

 Üretim - Üretim hacmindeki artış ya da azalış

 Yeni siparişler - Müşterilerden alınan siparişlerde artış ya da azalış

 İş gücü - İşçi sayısında azalış ya da artış

 Stoklar - Stoklarda azalış ya da artış oranı

 Teslim Süreleri - Teslim sürelerinde yavaşlama ya da hızlanma

Anket sonuçlarına göre her bir başlıktaki pozitif, negatif ya da nötr cevapların yüzdesi
hesaplanır. Her bir endeks oluşturulurken olumlu cevap yüzdesine nötr cevap yüzdesinin
yarısı eklenir. Özet olarak pozitif cevapların çarpanı 1, nötr cevapların 0.5, negatif cevapların
ise 0'dır. Bu sonuçların birleştirilmesi ile aylık PMI verisi hesaplanır.

PMI YORUMLANMASI:

PMI verisinin 50'nin üzerinde açıklanması imalat sanayinde bir önceki aya göre büyüme
olduğu, 50'nin altında daralma, 50'ye eşit açıklanması durumunda ise imalat sanayinde
olumlu ve olumsuz görüş bildirenlerin eşit olduğu, yani bir değişim yaşanmadığı şeklinde
yorumlanır. Fakat tek önemsenen endeks seviyesi "50" değildir, endeks uzun süredir 42'nin
altındaysa ekonominin resesyona girebileceği, 42'nin üzerinde ise büyümesini
sürdürebileceği düşünülür.

62

PMI, sektör temsilcilerinden alınan bilgiler doğrultusunda hesaplandığı için güvenilir kabul
edilir. Güncel verilerden oluşturulduğu için öncü bir ekonomik göstergedir. Bazı ülkelerde
imalat sektörünün etkisi hizmetler sektörüne göre düşük olabilir, bu durumda ekonominin
genel gidişatını yorumlamak amacıyla ISM imalat-dışı PMI (NM0I) de takip edilebilir.

Endeksi doğru yorumlamak adına geniş bir tarih aralığındaki trende bakmak tercih
edilmelidir.

16.2. ABD TARIM DIŞI İSTİHDAM DEĞİŞİMİ

ABD Tarım dışı istihdam verisi tüm piyasa oyuncularının yakından takip ettiği ve özellikle
döviz piyasalarında yatırımcıların öngörüler oluşturmasında önemli bir rol oynamaktadır.
Amerikan İstihdam İstatistikleri Bürosu (U.S. Bureau of Labor Statistics) tarafından her ayın
ilk Cuma günü ABD saati ile 08:30, yerel saat ile 15:30’da açıklanmaktadır. ABD Tarım dışı
istihdam verisi hesaplamasına tüm çalışanlar dahil edilmemektedir, dahil olmayan çalışanlar
şu şekildedir sıralayabiliriz;

 Tarım işçileri

 Devlet memurları

 Kar amacı gütmeyen yardım kuruluşu çalışanları

 Evlerde istihdam edilen özel çalışanlar

Yukarıdaki çalışanlar çıkarıldığında ağılıklı olarak imalat, inşaat ve hizmet sektörlerinde
istihdam edilen kişiler yer aldığı görülmektedir. Bu sektörlerde istihdam eden çalışanlar, ABD
Gayri Safi Yurtiçi Hasılası’nın %80 lik kısmını oluşturmaktadır. Bu nedenle verideki değişimler
ABD ekonomisi açısından önemli bir göstergedir.

2008 krizinden sonra, özellikle 2011 yılı ile birlikte, FED tarafından yapılan gevşek para
politikaları ile iş gücü piyasalarında oluşan daralmanın önüne geçmesi hedeflenmiştir. Tarım
dışı istihdam verisinde aydan aya artış, harcama yapan insan sayısının artacağını böylelikle
ABD ekonomisinin büyümesine işaret eder.

16.3. ABD TARIM DIŞI İSTİHDAM YORUMLAMASI

Tarım dışı istihdam verisi bir önceki aya göre artı ya da eksi şeklinde açıklanır. Pozitif bir
rakam bir önceki aya göre istihdamda artışı gösterir. ABD Tarım dışı istihdam verisi
beklentiler ile beraber değerlendirilir. Beklentilerin üzerinde gelen bir veri, yani beklentilerin
üstünde istihdam edildiği yönünde bir istatistik ABD Doları'nın diğer para birimleri ve emtia

63

karşısında değerlenmesine neden olacağı gibi, beklentilerin altında kalan bir veri ise ekonomi
adına negatif bir fikir verecek ve Abd Doları'nın değer kaybetmesine neden olacaktır.

Özellikle gün içi, çok kısa vadeli alım-satım yapan yatırımcıların ABD tarım dışı istihdam verisi
ile piyasalarda yaşanacak sert hareketler öncesi işlem yapmayıp, piyasalar fiyatlanmaya
başladıktan sonra pozisyon açmaları, riskten korunmak adına daha doğru olacaktır. Tarım dışı
istihdam değişimi verisini işsizlik oranından bağımsız olarak yorumlamak yanıltıcı olacaktır.
Tarım dışı istihdam oranının beklenenden iyi, işsizlik oranının ise beklenilenin altında kalması
gibi durumlarda tarım dışı istihdam değişiminin anlık fiyatlanmada, işsizlik oranının ise
açıklanan veriler sonrası yüksek volatilitede azalma başladıktan sonra etkisini göstermesi
beklenebilir.

16.4. İŞSİZLİK ORANI

İşsizlik oranı, aktif olarak iş arayıp bulamayan yetişkinlerin sayısının, toplam işgücüne
oranıdır.

ABD'de İşsizlik Oranının beklenenden daha düşük gelmesi işsiz sayısının beklenenden az
olduğu anlamına geleceğinden olumlu bir gelişme olarak değerlendirilir ve bu durum ABD
dolarının değer kazanmasını sağlar.

Tarım dışı istihdam verisiyle aynı anda açıklanacak olması bu verinin önemini daha da artırır.
Eğer bu iki veri birbirini doğrular nitelikte açıklanırsa piyasa aynı yönde daha sert hareket
gösterir. Ancak birbirinden ters yönde hareket ederse piyasada aşağı ve yukarı yönlü
dalgalanmalar etkisini gösterecektir.

16.5. ZEW ENDEKSİ

Zew endeksi, Avrupa ekonomisinin ve kurumlarının performanslarını yorumlamamızı
sağlayan bir indikatördür. 350 adet analist ve ekonomiste Almanya ekonomisinin
önümüzdeki 6 ayda nasıl bir performans sergileyeceğini içeren sorulardan oluşan bir anket
yapılmaktadır. Zew endeksi hesaplamasında olumlu görüş yüzdesi ile olumsuz görüş yüzdesi
arasındaki fark kullanılır. Zew finansal piyasalar araştırmasına göre analistler ekonomik
görünümü pozitif, negatif ve nötr şeklinde derecelendirilir.

Zew Endeks sonuçları yaklaşık olarak her ayın ortasında yayınlanır. Almanya'da
yayınlanmasına rağmen öncelikli olarak Avrupa, daha sonra da tüm dünya piyasaları
tarafından dikkate alınmakta ve takip edilmektedir.

Zew endeksi grafiği ile Almanya büyüme verileri grafikleri karşılaştırıldığı zaman birbiri
arasında yüksek oranda bir bağıntı olduğu görülmektedir. Bu da ekonomist ve analistlerin
öngörü başarısından kaynaklanmaktadır.

64

16.6. ÇEKİRDEK ENFLASYON

Özel kapsamlı Tüfe olarak da adlandırılan çekirdek enflasyon verisi, fiyatlar genel düzeyindeki
değişimi sürekli kılan öğeleri saptamak ve bunlara yönelik daha gerçekçi politika kararları
alabilmek amacıyla, fiyat dizinlerinde ağırlığı fazla olan ve mevsimsel dalgalanmalardan daha
az etkilenen sınıflamadan oluşan alt dizindir. Enflasyon endeksi ülkeden ülkeye değişmekte
olduğu için, her ülkenin enflasyon hesaplamasında kullandığı ürünler ve oranları değişiklik
göstermektedir. Uluslar arası piyasalardaki fiyat hareketlerine bağlı olarak değişen enerji
fiyatları, mevsimsel etkilere göre değişiklik gösteren ürünlerin fiyatları ve devlet kontrolünde
belirlenen fiyatlar, dolaylı vergilerden arındırılarak hesaplanır. Aşağıda enflasyon sepetinden
çıkarılan ürün grupları listelenmiştir.

 Mevsimsel ürünler
 İşlenmemiş gıda ürünleri
 Alkollü içkiler ve tütün ürünleri
 Dolaylı vergiler
 Altın
 Gıda ve alkolsüz içeçecekler

16.7. TÜKETİCİ GÜVEN ENDEKSİ

Tüketici güven endeksi, tüketicinin ülke ekonomisi hakkındaki eğilimlerini,
değerlendirmelerini ölçen bir endekstir. Tüketici güven endeksinde bir artış tüketicilerin
ilerleyen dönemlerde harcamalarının da artacağına, buna bağlı olarak da ekonominin
büyüyeceğine işaret eder. Tüketici güven endeksi 4 alt başlık altında toplanmıştır.

a) Hanenin maddi durum beklentisi
b) Genel ekonomik durum beklentisi
c) İşsiz sayısı beklentisi
d) Tasarruf etme ihtimali

Beklenti ve geçmiş değerden yüksek bir değer açıklanmışsa bu ülke para biriminin
değerleneceğine işaret eder.

16.8. TİCARET DENGESİ VE ABD DIŞ TİCARET AÇIĞI

ABD’nin dış ticaret dengesi dolar üzerinde etkili olduğundan bu verinin takibi de önemlidir.
ABD’nin dış ticaret dengesinin fazla verdiği dönemlerde ABD’ye borcu olan ülkeler
ödemelerini dolar olarak yapacağından dolar talebi artar ve doların değerinde artış görülür.
ABD’nin dış ticaret açığı verdiği durumda ise ABD borcunu ödemek için diğer ülkelere dolar
aktaracağından o ülkelerde doların değeri düşüş gösterir.

16.9. İŞSİZLİK MAAŞI BAŞVURULARI

65

İşsiz sayısının artışı ya da azalışı hakkında fikir veren bu verinin haftalık olarak açıklanması
ABD ekonomisi hakkında güncel bilgi edinilmesi açısından önemlidir. Aynı zamanda aylık
işsizlik oranı hakkında fikir sahibi olmamızı sağlar.

Bu verinin düşüş göstermesi, çalışan sayısında artış olması anlamına geleceğinden doların
değer kazanmasına neden olur.

16.10. TÜKETİCİ FİYAT ENDEKSİ (TÜFE)

Tüketiciler tarafından kullanılan, belli mal ve hizmetlerden oluşan bir sepetin, fiyatlarındaki
değişimi hesaplar. Enflasyonla birlikte yorum yapılması gereken bir veridir. Eğer bir ülkede
enflasyon tehdidi varsa bu verinin artışı negatif, enflasyon tehdidi yoksa artışı ülke
ekonomisine pozitif bir katkı olarak değerlendirilir.

16.11. ÜRETİCİ FİYAT ENDEKSİ (ÜFE)

Ülke ekonomisinde üretimi yapılıp, yurtiçinde satılan ürünlerin belli bir referans dönemine
göre karşılaştırılarak, fiyat değişimini ölçen endekstir. Yukarı yönde bir eğilim pariteler
üzerinde pozitif bir katkı olarak değerlendirilebilmektedir.

16.12.TÜKETİCİ GÜVEN ENDEKSİ:

Tüketicinin ekonomiye ilişkin beklentisi hakkında bilgi verir. Tüketicilerin yakın gelecekteki
harcama ve tasarruf eğilimleri hakkında öncü bir gösterge niteliğindedir. Bu verinin
değerinde görülen artış tüketicinin harcamalarını artıracağını göstereceğinden ekonominin
olumlu yönde hareket ettiği düşünülür.

16.13. KONUT SATIŞLARI

Bu veriyle ilgili iki veri açıklanmaktadır. Bunlar “ Yeni konut Satışları” ve “ Mevcut Konut
Satışları” dır.Yeni Konut Satışları, son bir ay içinde satılan birinci el konutların yıllık seviyesini
belirleyen veridir. Mevcut konut satışları, mevcut olan konutların ne kadar el değiştirdiğini
gösterir.

Her konut satışı 270’e yakın alt sektörün satışlarında hareketlenme sağlayacağı için önemli
göstergelerden biridir. Bu verinin artışı ekonominin olumlu yönde hareket ettiğini
göstereceğinden verinin ait olduğu ülkenin para biriminde artış görülür.

66

16.14. PERAKENDE SATIŞLAR

Dayanıklı ve dayanıksız mal satışlarındaki değişimi ve eğilimi göstermektedir. Ekonomide ki
satışların büyük bir bölümünü ilgilendirdiği için önemli bir veridir. Bu verinin artışı satışların
artması anlamına geleceğinden, ekonomide olumlu yönde bir hareketlenme görülecektir ve
o ülke para biriminde artış görülür.

Bu veriye dahil olan otomobil satışları perakende satışların kabaca %25 ‘ini oluşturduğundan
bu verinin hareketini önemli ölçüde etkilemektedir. Otomobil satışlarının aylık hareketinde ki
yüksek değişimler bu verinin yorumlanmasını zorlaştırmaktadır. Bu nedenle otomobil satışları
çıkarılarak “Çekirdek Perakende Satış” verisine ulaşılır.

16.15. GAYRİ SAFİ YURTİÇİ HASILA (GDP)

Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH), bir ülke sınırları içerisinde belli bir zaman periyodu içerisinde
üretilen tüm mal ve hizmetlerin toplam değeridir. GSYİH'daki artış ya da azalış ülke
ekonomisindeki büyümenin yönünü göstereceğinden kur hareketlerinde önemli bir rol
oynar. Bir ülkede GSYH verisinin beklentilerden iyi gelmesi, ekonomik büyümeyi de paralel
etkileyeceğinden dolayı ülke para birimi değer kazanır.

GSYİH = özel tüketim + yatırım + devlet harcamaları + net ihracat

Olarak hesaplanır.

16.16. FED AÇIK PİYASA KOMİTESİ:

Federal Open Market Commitee (FOMC), FED bünyesindeki Açık Piyasa İşlemleri
Komitesi'dir. Bu komitenin toplantılarında faiz kararlarına, geleceğe yönelik tahminlere ve
üye görüşlerine yer verilir. ABD ekonomisinin ve doların dünya ekonomisi üzerindeki etkileri
sebebiyle yatırımcıların yakından takip ettiği bir toplantıdır. Uluslar arası para piyasası
yatırımcılarını doğrudan ilgilendiren ve ilgili para biriminin sert değer değişikliklerine maruz
kalmasına yol açabilen Merkez Bankası başkanlarının konuşma tarzlarını ana hatları ile ikiye
ayırabilmek mümkündür. Güvercin(dovish) açıklamalar, ağırlıklı olarak genişlemeci bir
ekonomi için yapılan esnek para politikalarından oluşur. Esnek para politikasının amacı
piyasadaki likiditeyi arttırarak piyasaya sürülecek “bol para” ile ekonomiyi canlandırmak,
bankalarda duran mevduatların yatırıma dönüşmesini sağlamaktır. Yüksek para arzı dolar
kurunda değer kayıplarına sebep olmaktadır. Aynı şekilde güvercin açıklamalar piyasada
genişlemeci para politikalarının süreceğine işaret edeceği için dolar endeksinde değer
kayıpları görülür. Şahin(Hawkish) açıklamalar ise, sıkı politikalar izleyen, özellikle gevşek para
politikası karşıtı tutum izleyen beyanatlardan oluşmaktadır. Şahin açıklamalar genellikle
kurda değer kazanımlarına yol açarken, kurdaki değer kazanımı açıklamaların FED’in para
politikalarındaki belirleyiciliğine göre değişmektedir.

67

16.17. ISM ÜRETİM ENDEKSİ

Institute of Supply Management tarafından açıklanan bu veri oluşturulurken imalat
sektöründeki yöneticilerin satın alma aktiviteleri incelenir. Bu aktiviteleri, üretim yapan
firmaların siparişleri, teslimatları ve envanteri gibi unsurlar oluşturur. Endeks değeri 1-100
arasında değer alır. Bu verinin 50’nin üzerinde bir değer alması sanayide genişleme olması
anlamına gelmektedir.

16.18. DAYANIKLI TÜKETİM MALLARI SİPARİŞİ

Bu verinin değerindeki yükseliş artan siparişleri, bu da tüketim gücündeki artışı
göstereceğinden ekonomide olumlu bir ilerleme olduğu düşünülür ve o ülkenin para
biriminde değer artışı olur.

17. TEKNİK ANALİZ VE TEMEL KAVRAMLAR

Teknik analiz; geçmiş fiyat hareketlerinin gelecekte de tekrarlanacağı, benzer hareketler
doğuracağı kabul edilerek fiyat, hacim ve indikatör gibi göstergelerden yararlanarak yapılan
analiz yöntemidir. Teknik analizin temel mantığına göre fiyat hareketlerine etki edebilecek
her faktör fiyatlar üzerinde etkili olmuştur. Her fiyat hareketi de gelecekte oluşacak fiyat
hareketleri için bir referans özelliği taşımaktadır. Aynı zamanda fiyat hareketleri kendini
tekrarlayacağı için aynı fiyat hareketini farklı zamanlarda da görmek mümkündür. Bu sebeple
teknik analiz yöntemleri üzerinde çalıştığımız paritenin dilini anlamamız için önemlidir.

Forex piyasaları büyük kitlelerin makroekonomik verilere göre ve piyasa algısına göre işlem
yaptığı çok geniş hacimli bir piyasa olduğu için fiyatlarda psikoloji faktörü büyük öneme
sahiptir. Arz ve talep, paranın ve değerli metallerin fiyatlanmasında etkili olduğunu kabul
etsek de fiyatlar üzerinde etkili olacak temel dayanak açıklanan verilerden ziyade, piyasanın
veriyi nasıl yorumladığıdır.

Teknik analiz yatırımcıları ikiye bölmüştür. Yatırımcıların bir kısmı sadece teknik analiz fiyat
hareketlerinin bir sonrasını öngörebilmek için yeterli olduğunu savunurken diğerleri ise
sadece fiyat hareketlerinin takibi doğru piyasa analizi için yeterli olmadığını savunmaktadır.
Teknik analizin piyasayı ekonomi, politik ve sosyal üçgeninin dışında sadece fiyat hareketleri
üzerinden analiz ettiği tüm yatırımcıların ortak görüşüdür.

Temel analiz ise makroekonomik seviyede yapılan analiz şeklidir. Ekonomik, politik ve sosyal
veriler ışığında piyasadaki arz ve talebi inceler. Sadece temel analiz üzerinden pozisyon açan
yatırımcılar piyasanın ağırlıklı yönü konusunda başarılı olurken; fiyatlamanın süresi, etkinliği
ve en iyi fiyat seviyelerini belirlenmesi konusunda yetersiz kalmaktadır.

68

Piyasanın yönünün doğru tayin etmek ve en uygun seviyelerden alım/satım emri vermek için
temel ve teknik analiz metotlarını bir bütün olarak ele alıp, piyasayı incelemek
gerekmektedir. Her iki analiz metodunun da aynı yönü gösteriyor olması, açacağımız
pozisyonun doğruluk oranını arttırmaktadır.

17.1. DESTEK VE DİRENÇ SEVİYELERİ

Destek ve direnç seviyelerinin belirlenmesi teknik analizin en temel kavramlarıdır. Fiyat
hareketinde yön değişiminin tespiti ve buna bağlı olarak açılacak işlemin yönü konusunda
belirleyicidir.

Destek, düşüşte olan bir trendde belli bir seviyeye yaklaştıkça açılan satış pozisyonlarının
azalması, açık satış pozisyonlarının ağırlıklı olarak kapatılması ve alış pozisyonlarının artması
sebebiyle önce fiyatlarda düşüş hızının azalması sonrasında da yukarı yönlü harekete
başlamasından oluşmaktadır.
Direnç, yükselişte olan bir trendde belli bir seviyeye yaklaştıkça açılan alış pozisyonlarının
azalması, açık alış pozisyonlarının ağırlıklı olarak kapatılması ve satış pozisyonlarının artması
sebebiyle önce fiyatlarda yükseliş hızının azalması sonrasında da aşağı yönlü harekete
başlamasından oluşmaktadır.

17.2. TREND KANALLARI

Destek ve direnç çizgileri yatay bir çizgide değil belli bir açı ile birbirine paralel ilerliyorsa
trend kanalı olarak adlandırılır. Yükselen trendlerde düşüş dip noktaları dikkate alındığı gibi
düşüş trendlerinde tepe noktaları önemsenerek çizilmektedir. İki paralel trend aralığında
fiyatlanan parite kendisine optimum değişim koridorunu oluşturur. Ağırlıklı olarak 45
derecelik açı ile oluşan kanallarda, açı arttıkça paritedeki sert hareket artmaktadır. Ancak

69

eğim açısı arttıkça trendin kalıcılığı azalmaktadır.

Trend kanalının oluşumu yatırımcılara piyasada mevcut işlem yaptıkları finansal varlıklarda
mevcut eğilim yönünü gösterir. Artış yönü olduğunda kanalın yönü yukarı, gevşeme eğilimine
geçildiği zaman ise azalan yöne doğru hareket eder. Trend kanalları iki paralel trend çizgisinin
parite, emtia yada fark kontratları üzerinde çizilmesi ile elde edilir.
Yatırımcılar gerek açık alış pozisyonlarını en optimum seviyede kapatabilmek, gerekse de
fiyatların kanal dışına çıkıp trendin kırılması ile satış pozisyonuna geçebilmek için trend
hareketlerini yakinen takip ederler. Trend dışına taşan fiyatlanmalar yatırımcılar için trend
dönüşü algısı oluşturma ve piyasalara erken reaksiyon vermelerine yol açabilmektedir.
Ayı Tuzağı: Yukarı yönlü trend hareketlerinde kısa süreli destek bandının kırılmasıdır. Kısa
süreli trend dışına sarkan fiyatlar tekrar band içine dönerek trend kanalı içinde fiyatlanmaya
devam eder.

70

Boğa Tuzağı: Ayı tuzağının tersine aşağı yönlü trend hareketlerinde kısa süreli direnç
bandının kırılmasıdır. Trend bandının dışındaki fiyatlanma hareketi kalıcı değildir, kısa sürede
band içine dönüşünü sağlar.

17.3. GAP(BOŞLUK)

Forex piyasalarında alıma karşı satıcı, satışa karşı alıcı olmaması sebebiyle anlık olarak fiyat
seviyelerinde boşluklar oluşmaktadır. Grafikler üzerinde de bu boşluklar rahatlıkla
görülebilmekte olduğu gibi, özellikle düşük işlem hacmine sahip ve sert hareket anında
gözlemlenmektedir. Forex piyasası yüksek likiditeye sahip ve 5 gün 24 saat açık olan bir
piyasa olduğu için hisse senedi piyasası gibi gap’li hareket çok sık görülmemektedir. Gap’li
hareketler ağırlı olarak hafta sonu gibi piyasaların kapalı olduğu dönemlerde finansal,
ekonomik veya siyasi gelişmeler sonucu yaşanmaktadır.

71

18. FORMASYONLAR

Finans piyasalarında fiyat hareketleri trendler halinde meydana gelmektedir. Ancak, finans
piyasalarının kaotik yapısı nedeniyle bu trend hareketleri doğrusal değildir. Bu nedenle
grafiklerde karakteristik șekiller meydana gelmektedir. Formasyon adı verilen bu șekiller kimi
zaman trend dönüşleri , kimi zamansa trendin devamlılığını göstermektedir.

18.1. OMUZ BAŞ OMUZ FORMASYONU

Fiyat hareketlerinin tepe yaptığı bölgelerde görülür ve yükselen trendinin sonlandığına işaret
eder. Omuz baş omuz formasyonu ismini 3 tepenin insan figürüne benzemesinden
almaktadır. Sol ve sağ omuz olarak adlandırılan her iki tepe de birbirine benzemekte olup,
ortadaki tepe formasyonun en yüksek seviyesi yani baş kısmıdır. Omuz baş omuz
formasyonları 2-3 saatlik fiyat hareketlerinden 2-3 aylık fiyat hareketlerine kadar tüm zaman
dilimleri üzerinde etkisini göstermektedir. Karakteristik yapısı ile birlikte grafik üzerinde
rahatlıkla tespit edilebilmektedir.

İlk omuz oluşumunda fiyatların hacimle yükselen bir hareketi söz konusudur. Var olan
yükseliş trend ile desteklenmekte olduğu için yükseliş hareketi yeni alış pozisyonları ile
desteklenebilir. Bu durum da ilk omuzun tepe noktasının diğer omuzun tepe noktasına göre
kısmen daha yüksek seviyelere çıkmasına yol açabilir. Ancak yükseliş sonrası gelen
realizasyon hareketi fiyatların aşağı çekilmesine yol açacaktır. İlk omuz hareketi sonrası
hacimde yaşanan azalma alıcı pozisyonundaki isteksizliğine işaret etmektedir. İlk omuz
oluşumunda formasyon hakkında bir ön görüde bulunmak mümkün değildir.

72

Kar realizasyonu ile birlikte açılan yeni alış pozisyonları ile birlikte parite tekrar yükselişe
geçer. Omuz seviyesinin geçilmesi yeni alış pozisyonlarını tetikler ve omuz seviyesini geçen
paritede yukarı yönlü fiyat hareketi hızlanır. Omuz seviyesini geçen parite yukarı yönlü
hareketini kararlı bir şekilde devam ettirerek başka bir formasyonun başlangıcını
oluşturabilir. Bu sebeple tepe yapıp düşüş hareketine geçmesi takip edilmelidir. İşlem
hacminin yukarı yönlü hareketine devam etmesine yetmemesi ile birlikte parite yönünü aşağı
çevirir.
Aşağı yönlü düşüş sonrası omuz çizgisinin kırılmaması piyasalarda bir alış fırsatı olarak
görülmektedir. Alış pozisyonları ile birlikte parite ilk omuz seviyesine ulaşmasının ardından
hacmin düşmesi ile birlikte düşüş eğilimi göstermesi formasyonun oluştuğunun işaretidir.
Hacmin düşmesi ile birlikte paritenin aşağı yönlü hareketi desteklenir. Boyun desteğinin
kırılması ile hacimde artışlar görülmeye başlanır.

73

Aşağı yönlü hareket tek mum içinde olabileceği gibi kademeli olarak da gerçekleşebilir.
Bunun sebebi; boynun kırıldığı, trendin dönüldüğüne hem fikir olan yatırımcıların alış
pozisyonlarından satış pozisyonuna geçmelerinden kaynaklanmaktadır.
Kırılma sonrası aşağı yönlü fiyat hareketi ne kadar sert olursa, fiyat seviyelerinde yukarı yönlü
kar realizasyonlarının gelme ihtimali o kadar fazla olduğu unutulmamalıdır.

18.2. İKİLİ TEPE FORMASYONU

Zayıflamaya başlayarak yükseliş hızını kaybeden hemen hemen tüm yükseliş trendlerinde
tepe yaparak gevşemeye başlaması ile birlikte ilk hedefi bir önceki tepeyi geçmektir. İlk
tepeyi oluşturduktan sonra dip yapan parite düşen işlem hacmi ile birlikte ilk tepeyi
geçmekte zorlandığı görülür.

74

Trendleri bir önceki tepeyi veya dibi kıramayarak trendin ters yönünde hareket etmeye
başladığı oluşumları ikili tepe ve ikili dip formasyonları olarak adlandırılır.
Yükseliş sonunda görülen bir tepe veya düşüş sonrası görülen dip bize herhangi bir
formasyon sinyali vermemektedir. Ancak 2. Tepenin ilk tepeyi kıramaması durumunda yukarı
yönlü trendin artık sonuna geldiğimizin bir işaretidir. Bu durumu da sadece biz değil bir çok
yatırımcı gördüğü için yüksek oranda trendin aksi yönünde pozisyonlar açılır.
Trendin dönüp dönmediğine karar verebilmek için dip ve tepe seviyelerine destek-direnç
çizgileri çizmek işimizi kolaylaştıracaktır. İki tepe noktası arasında yer alan dip seviyesine
çizilen destek seviyesine parite yaklaştıkça paritedeki satış pozisyonlarında artış
gözlemlenecektir. Piyasa algısı trendin kırıldığına emin oldukça satış pozisyonları artacak ve
düşüş hareketi sertleşecektir.

75

İkili tepe formasyonunda dip seviye olan destek noktasını kırdığından emin olmadan satış
pozisyonu açmak yanıltıcı olabilir. İkili tepe formasyonu gibi üçlü tepe formasyonu da
mümkündür.
Paritenin formasyonu kırması ile birlikte fiyatlarda yaşanacak düşüş hedefi olarak dip-tepe
farkı kadar olmalıdır. Formasyonun dip seviyesinin ne kadar altına düşeceğini ön görmek
oldukça zor olduğu gibi zaman zaman yanıltıcı da olabilir. Sert düşüşlerden ziyade kararlı
düşüş hareketleri paritede değer kaybının daha fazla olacağına işaret eder.

18.3. ÜÇLÜ TEPE FORMASYONU

Üçlü tepe formasyonu bir omuz baş omuz formasyonuna ait tüm özellikleri taşımaktadır.
Omuz baş omuzdan ayıran en büyük farkı tepe noktalarının yüksekliğinin birbirine yakın
olmasıdır. Dikdörtgen formasyonundan ayıran en belirgin özelliği ise dikdörtgen formasyon
bir devam niteliğinde iken, üçlü tepe formasyonu trendin yönünü değiştirecek niteliktedir.

76

Üçlü tepe formasyonunun oluşum şekli ikili tepe ile aynıdır. Yükselen tepe ile artan hacim,
düşüş ile birlikte azalmaktadır ki yükseliş trendi içinde bulunan bir parite için normaldir. Üçlü
tepe formasyonunun kırılabilmesi için destek noktasının kırılması gerekmektedir. Her tepe
oluşumu bir önceki tepe oluşumuna göre daha düşük hacim oluşturmaktadır. Her tepe
sonrası düşen hacim, bir önceki seviyenin geçilemeyeceğine işaret etmektedir.

Üçlü tepe formasyonlarında da destek seviyesinin kırılmasının ardından paritede yaşanacak
düşüşün hedeflenmesi olarak dip(destek)- tepe arasındaki fark kullanılır. Fiyatlarda
yaşanacak düşüş olarak dip-tepe farkı hedeflenebilir.
Üçlü Tepe Formasyonunun ise tersi olduğu söylenebilir. İkinci tepeden sonra aşağı yönlü
hareket eden fiyatların destek noktasını kırmaması ve aynı seviyelerde yeni bir tepe
oluşturması ile ortaya çıkarlar.

77

18.4. V FORMASYONLARI

Diğer tüm fonksiyonlardan farklı yapısı ile V formasyonu, oluş aşamasında tanımlanması
zor bir formasyondur. Trendin aşağı olması sert düşüş sonrası yukarı yönlü hareketin bir
toparlama hareketi mi yoksa bir “V” formasyonunun öncüsü mü olduğunu kestirmek çok
mümkün olmadığı gibi erken bir öngörüde bulunmak yanıltıcı olabilir. “V”
formasyonunun izlerini kararlı bir düşüş sonrası aynı hızla yükseliş hareketinde
görebilirsiniz.

“V” formasyonu her ne kadar trendin tersinde kalma riski içeriyor olsa da formasyonun
doğruluğundan emin olduktan sonra açılacak pozisyonun riski minimize seviyede kalacaktır.
Grafikte gördüğümüz gibi uzun bir trend periyodu sonrası A noktalarında soluklanan parite
tekrar ivmelenerek hareketine devam etmiştir. A noktaları bizim “V” formasyonumuzun
oluşumu ve hedef fiyat seviyemiz konusunda belirleyici olacaktır. Yuvarlak içine alınan
seviyelerde trendin döndüğü ve giderek A noktası seviyelerine tekrar geri dönme eğiliminde
olduğunu görüyoruz. Bu seviyeler bizim artık trendin döndüğü ve bir “V” formasyonundan
emin olmamızı sağlayacak seviyelerdir. Açtığımız pozisyonda hedeflememiz gereken seviye
(Düşüş hareketi için) mutlaka A noktasının altında bir seviye (B) olmalıdır.
Bu gibi formasyonlar bir trend sonu yeni bir trend başlangıcı olduğu için grafikte de
gördüğümüz üzere çok daha düşük/yüksek seviyelere kadar inmesi/çıkması beklenebilir.
Dikkat edilmesi gereken tek nokta sabırlı olup, paritenin A noktasına yakın bir seviyeye kadar
gerilemesidir.

78

18.5. ÇANAK VE TERS ÇANAK FORMASYONLARI

Piyasaların genellikle diplerinde görüldüğü ve başlayan yükseliş trendlerine işaret ettiği için
dönüş formasyonları arasında sınıflandırılan çanak oluşumları, aynı zamanda sonlanan bir
düşüş trendinin ardından yeterli güçte başlayamayan ya da gücünü bir süreliğine kaybeden
yükseliş trendlerinde de devam formasyonu olarak görülebilmektedir. Birkaç aydan bir kaç
yıla uzayabilen süreleri ve kimi zaman yumuşakça eğilen bir yaya, kimi zamansa hafifçe U
harfine benzeyen yapılarıyla kolayca tanımlanabilen bu çanak formasyonları, sonlanmaları
ile yukarı ivmelenecek bir yükseliş trendine işaret ettiklerinden alınan pozisyonlar açısından
hem kısa, hem orta, hem de uzun vadede oldukça önemli miktarlarda kar marjları
yaratabilmektedirler.

Yapısal olarak çanak formasyonlarının simetriğidir. Zirve seviyelerinde oluşurlar. İşlem hacmi,
formasyon oluşumunu tamamladıkça azalmaktadır. Fiyatların artması ve düşmesi simetrik
olmalıdır. Kademeli olarak yükselen fiyatların giderek düşen hacim ile tekrardan düşmesi ters
çanak formasyonunu oluşturur. Şekil itibari ile ters U harfine benzer.

79

18.6. ÜÇGEN FORMASYONU( SİMETRİK/YÜKSELEN/ALÇALAN)

Üçgen formasyonları grafik üzerinde en rahat şekilde görebileceğimiz formasyon tiplerinin
başında gelmektedir. Giderek alçalmakta olan tepeler ile giderek yükselen diplerin birbirine
yaklaşması ile oluşan sıkışmanın aşağı veya yukarı yönlü kırılması ile sonuçlanmaktadır. Grafik
üzerinde dip ve tepe noktalarında eşit daralma miktarı ile sıkışan üçgen formasyonunun aşağı
veya yukarı yönlü kırılma ihtimali eşittir. Düşen hacim ile daralan hareket bandının
belirginleşmesi ile birlikte artık üst band bir direnç, alt band ise bir destek konumuna
gelmiştir.

80

Alıcı ve satıcıların hakimiyeti kendine alamadığı bu formasyonlarda sıkışma arttıkça simetriyi
bozacak fiyat hareketlerine olan hassasiyet artmaktadır. Yaşanacak ekonomik bir gelişmenin
fiyat hareketlerindeki etkisinin normalden daha sert olması beklenebilir. Fiyat hareketlerinde
simetrik üçgen oluşumu hiç de kolay değildir. Simetrik üçgen ile karşılaşıldığındaysa
kırılmanın hangi yöne olacağını doğru analiz edebilmek için hangi yöne fiyat hareketi
olduğunda fiyat artışı oluyorsa, kırılmanın da o yönde olma ihtimali diğerine nazaran daha
yüksektir.

Üçgen formasyonu yükseliş trendi içinde olması durumunda ilk dip seviyesi diğer dip
seviyelerinden daha düşüktür ve işlem hacmi yükselişlerde artmakta, aşağı yönlü
hareketlerde azalmaktadır. 2. Dipteki hacim ilk dipteki hacim kadar yüksek değildir, yani
işlem hacmindeki düşüş fiyatın daha da düşmesini desteklememektedir. Giderek düşen
hacim üçgen formasyonunun daha belirgin oluşmasını sağlamaktadır. 2 tepe ve 2 dip
noktanın belirlenmesi üçgen formasyonunun çizimi için yeterlidir.

81

Üçgen formasyonlarında fiyat hareketlerini belirleyici unsur azalan işlem hacmi olduğu için
formasyonda kırılmanın yaşanacağının sinyalini hacimdeki ani artıştan anlayabiliriz.
Formasyonlarda en çok hata yapmamıza sebep olan etmen trend dışına sarkan zayıf fiyat
hareketleridir. Trendde kırılmanın yaşandığını kabul edebilmemiz için fiyat kapanışlarının
formasyon dışında bir seviyede sonlandırması beklenmelidir.

Üçgen formasyonlarının kırılma süreleri değişiklik göstermektedir. Ancak belli bir ortama baz
alındığı zaman yaklaşık olarak üçgen formasyon süresinin 2/3’ü süresinde kırılma
gerçekleşmektedir. Örneğin, üçgen formasyonu trend çizgileri 9 haftalık bir süreyi kapsıyor
ise, yaklaşık olarak 6. Haftada trendin kırılması beklenebilir. Öncesinde açıklanan bir
ekonomik veri veya haber bu süreyi biraz daha erkene çekme gücüne sahiptir.

Kırılma yaşandıktan sonra fiyatların ne kadar düşeceğini veya yükseleceğini belirleyen en
önemli unsur trende giriş noktası ile çıkış noktası arasındaki yükseklik farkıdır. Trendin
kırılması durumunda iki yükseklik farkı kadar fiyat minimum fiyat değişimi olmasını
bekleyebiliriz.

Trendin kırılmasının ardından genellikle diğer formasyonlarda da gözlemlediğimiz geri dönüş
hareketi görülmektedir. Ancak düşen hacim ile birlikte aynı seviyelere geri dönmesini
beklemek doğru olmayacaktır. Bu sebeple geri çekilmeleri bir yatırım fırsatı olarak
düşünülmemelidir.

18.7. BAYRAK FORMASYONU

Fiyatlarda çok sert yükseliş veya düşüş hareketlerinin ardından görülen, ve kısa bir duraklama
dönemi olarak adlandırabileceğimiz fiyatlamalardan oluşmaktadır. Genellikle bayrak
formasyonu öncesi yaşanan sert fiyatlamanın devam edeceğinin sinyalini bize verir.

82

Hareketler keskin de olsa bir soluklanma isteği doğacaktır. Paritede yaşanacak durağanlığı
tespit edebilmek için işlem hacminde yaşanacak düşüşü iyi takip etmek gerekmektedir. İşlem
hacminde yaşanacak düşüş ile genellikle trendin ters yönünde dar band içinde bir hareket
meydana gelmektedir.

BAYRAK GRAFİĞİ EKLENECEK

Bayrak formasyonunun en belirgin özelliği sert fiyat hareketinde yüksek hacim ile hareket
ederken, bayrak formasyonunu oluştururken işlem hacminin durma noktasına kadar
azalmasıdır. İşlem hacmi ne kadar düşüş göstermişse yeni bir sert harekete o kadar
yaklaştığımızın sinyalini verir. Bayrak formasyonu sert fiyat hareketleri ile kırılmakta,
kademeli yükselişler veya düşüşler yani fiyat hareketlerinde geri çekilmeler
görülmemektedir.

Fiyat düşüşlerinde bayrak formasyon başlangıcındaki ilk dip noktası, formasyon bitimine
kadar dip seviyesini oluşturur. Formasyon anında düşen işlem hacmi ile dip seviyelerde artış
yaşanacaktır. Bayrak formasyonunun kırılması ile sonlanan kapanış durumunda genellikle
hacimde yaşanan artış ile birlikte sert fiyat hareketleri görülür. Kapanış fiyatının trendin
içinde kalması durumunda fiyat hareketleri daha kısmi düzeylerde gerçekleşebilir. Kararsız
fiyat hareketleri işlem hacminde yatırımcıların tek ses olarak hareket etmelerini
sınırlayacaktır.

Yükseliş trendinde aşağı yönlü eğim, düşüş trendinde ise yukarı yönlü eğim bayrak
formasyonunun kusursuzluğunu gösterir. Yukarı yönlü veya aşağı yönlü hareketlerde paralel
bir band oluşması trendin gücünden kaynaklıdır ve paritedeki sert fiyatlanma beklentisini
değiştirmez.

BAYRAK FORMASYONUNDA FİYATLANMA HEDEFİ

Bayrak formasyonunun fiyatlanmasında bayrak formasyon hareketinden ziyade öncesinde
yaptığı hareketin büyüklüğü önem taşımaktadır. Fiyatlanma hedefi formasyona kadar olan
fiyat değişimi kadar olacaktır. Formasyon öncesi fiyat değişimi ne kadar fazla olursa
formasyondan sonraki fiyat değişimi de o kadar fazla olacaktır. Bayrak formasyonları sonrası
yukarı yönlü hareketlerden sonra satış, düşüş yönlü hareketlerden sonra alış pozisyonları için
aceleci olmamak gerekir. Fiyatlarda geri çekilmeler çok sık yaşanmamak da olup, karlı
pozisyonları erken kapamak kar miktarınızın sınırlı kalmasına yol açacaktır.

18.8. FLAMA FORMASYON

Şekil olarak takoz formasyonuna benzese de daha çok bayrak formasyonu gibi hareket
etmektedir. Fiyatlarda yaşanan sert hareketlerin ardından düşen işlem hacmi fiyatlarda
belirgin bir durağanlık dönemini kapsamaktadır. Giderek düşen işlem hacmi ile birlikte üçgen
formasyonuna benzetilmektedir. 3 haftalık periodları geçmeyen fiyat hareketlerinde ağırlıklı

83

görülmekte olup, formasyonun kırılması durumunda fiyat hareketi yine trend yönünde sert
olacaktır.

Formasyon öncesi sert fiyat hareketleri ile oluşan yukarı/aşağı yönlü trend tepe/dip yapar.
Azalan işlem hacmi ile yukarı yönlü trend ise tepe seviyeyi genellikle formasyon kırılana
kadar bir daha görmez. Bu durumun en belirgin sebebi azalan işlem hacmi ile birlikte
paritenin eski gücünü kaybetmesidir.
FLAMA FORMASYONUNDA FİYATLANMA HEDEFİ
Formasyonun kırılması durumunda fiyatlanma hedefi bayrak formasyonunda olduğu gibi
formasyon öncesi oluşan sert fiyat hareketi kadar olmaktadır. Yükselen bir trend içinde olan
bir parite için flamayı oluşturan çizgilerin alt seviyesi ile trend başlangıç seviyesi yüksekliği
belirler. Bu sebeple flama formasyonu öncesi yapılan hareket ne kadar uzun olursa flama
sonrası fiyatlama hareketinin de o kadar uzun olması beklenir. Flama hareketinin netliği
arttıkça yatırımcıların da bu harekete göre pozisyon almaları beklenmektedir. Aynı algıya
sahip olan yatırımcı sayısı arttıkça aynı yönlü hareket miktarı da o ölçüde artacaktır. Bu
doğrultuda formasyonun kırılması durumunda daha sert hareketlerin olması sürpriz
olmayacaktır.
Formasyonun kırılması sonrası sert hareketlerin ardından fiyatta geri çekilmeler beklemek
yanıltıcı olabilir ve risk içermektedir. Piyasa algısının formasyon yönünde olduğu
unutulmamalı ve trendin sonlandığından emin olmadan trend hareketine ters pozisyon
alınmamalıdır.

18.9. TAKOZ FORMASYONU (YÜKSELEN/ALÇALAN)

Takoz formasyonları görünüş ve işlem itibari ile üçgen formasyonlarına benzer bir yapıya
sahiptir. Yalnız üçgenlerdekinin aksine yukarı yönlü hareketlerde aşağıya, aşağı yönlü
hareketlerde yukarıya doğru kırılır. Genellikle orta vadeli olarak kabul edebileceğimiz 2-3
haftayla 2-3 aylık bir süreyi kapsayan formasyonlardır.

84

Alçalan takoz formasyonu, yukarı yönlü hareketini tepe yaparak sonlandırmasının ardından
aşağı yönlü giderek daralan bir trend içine girer. İlk tepe ile oluşan yüksek hacim aşağı
düşüşler ile gücünü kaybetmeye başlar. Nitekim 2. Tepe ilk tepe noktası yüksekliğine
çıkamayacaktır. İkinci dibin ise, ilk dip noktasının altında olması fiyatların daha da düşeceği
şeklinde yanıltabilir. Ancak kararlı yükselişler sonrası zayıf geri çekilmeler, fiyatlarda tekrar
yükselişin habercisidir. Aynı şekilde, zayıf geri çekilmede gördüğümüz gibi, hacimde zayıf
azalma da bize kararlı bir geri çekilmenin yaşanmadığını göstermektedir. Çünkü trend içine
girmeden önce yukarı yönlü harekette tepeler oluşurken hacim artmakta, dipler oluşurken
hacim azalmaktadır. İlk iki tepe seviyesinden sonra çizilecek trend çizgisi, trend çizgisi için
yeterli olacaktır. 3. Tepe seviyesi oluşurken hacim yükselse de ilk iki tepe seviyelerinin
hacimlerine ulaşamayacaktır. Aşağı yönlü oluşan üçgen ile artan sıkışma ve düşen hacim
arzın/ paritenin başlangıçtaki gücünü kaybettiğine işarettir. Burada küçük bir detay ise, hacim
artışı düşüş trendi olmasına rağmen yükselişlerde artmasıdır. Normal şartlarda, düşüş trendi
içinde hareket ettikçe hacim artması beklenmesi gerekirken, takoz formasyonlarında düşüş
trendinde yükselişlerde artış görülmektedir.

2 dip ve tepe noktaları sonrası trend çizgisi belirlendikten sonra parite trend çizgilerini test
edebilir, bazı durumlarda ise çizginin dışına çıkabilir. Trendin dışına çıktığı durumlarda takoz
formasyonunun kırıldığı şeklinde algılanabilir. Formasyonun kırıldığından emin olabilmek için
öncelikle gün sonunu trendin dışında bitirmiş olmasına dikkat etmek, ve hacim de belirgin bir
artış gözlemlemek gerekir.
Düşüş hareketi sonrası oluşan alçalan takoz formasyonunun zayıflayan bir düşüş trendinde
görülmesi yükseliş hareketinin de öncüsü olabilir. Azalan hacim ile birlikte fiyat seviyesinde
zayıf düşüşler, alçalan takoz çıkışına işaret eder. Bu durum satış pozisyonlarının etkisinin
tükenmekte olduğuna, aşırı alım seviyesine geldiğine, işaret eder. Bu gibi durumlarda piyasa,
pariteyi yukarı yönlü tetikleyecek gelişmelere karşı daha hassas olur.

85

Bir düşüş hareketinde alçalan takoz formasyonunun kırılması, yükseliş trendinde alçalan
takoz formasyonunun kırılmasından çok daha zordur. Çünkü yükseliş trendinde alçalan takoz
oluşumu zayıf satışlar sonucu oluşurken, düşüş trendinde alçalan takoz oluşumu satış
hareketinin devamıdır. Bu sebeple düşüş trendindeki satış algısını değişip paritenin yukarı
dönmesi, yükseliş trendinde zayıf satış hareketini kırmasından çok daha zordur. Düşüş
trendinde azalan takoz formasyonunun kırıldığına emin olmak için hacim değişimini yakından
takip etmek formasyonun kırılacağı seviyeyi tahmin etmek için daha sağlıklı olacaktır.
Takoz formasyonunun kırıldığına emin olmadan açılacak erken pozisyonların bizi maddi
zarara uğratabileceği ancak geç açılan pozisyonların sadece karı azaltacağı unutulmamalıdır.

19. FOREX’DE FİBONACCİ SAYILARININ DİLİ

Altın oran, çok uzun yıllardır mimari ve sanat alanlarında, çeşitli bilim dallarında halen
kullanılmakta olan, parçaların belirli bir tutarlılık içinde kurulu bir düzende olduğunu
açıklayan geometrik ve sayısal değerlere verilen isimdir. Mısırlılar ve Yunanlılar tarafından
yapılan mimari yapılar ve heykeller altın oranın kullanıldığı tespit edilen ilk eserlerdir. Temel
olarak bölünen bir bütünün yan yana gelen iki parçasının diğer büyük parçayı oluşturmasına
dayanmaktadır. Altın oranın sayısal değeri 1,618’dir.
Doğada bir çok canlıda görülmekte ve bir çok yapıda kullanılmaktadır. Altın oran kullanılarak
yapılan en ünlü eser 1492 yılında Leonardo da Vinci’nin “Vitrivius Adamı” adlı eseridir. Onun
dışında Mısırlılar Piramitleri oluştururken altın orandan yararlanmışlardır. İtalyan
matematikçi Fibonacci de altın oranı sayılara dökmüş ve bunu çalışmalarının bir çok alanında
kullanmıştır. Fibonacci altın oranın farkını bilerek yapıp yapmadığı bilinmemektedir.
Fibonacci sayılarının diziliminde arka arkaya gelen 2 sayının toplamı kendilerinden bir sonra
gelen sayıyı oluşturmaktadır. Örneğin; 1+0=1; 1+2=3; 2+3=5; 3+5=8; 5+8=13; 8+13=21;
13+21=34 gibi.

19.1. FİBONACCİ DÜZELTME SEVİYELERİ

Fibonacci düzeltme seviyeleri, var olan ağırlıklı olarak bir uzun vadeli trendin kırılması sonrası
geri dönüş hareketinde fiyatların hedef seviyelerinin belirlenmesinde kullanılır.

86

Yukarıda haftalık bazda altının dolar karşısındaki hareketini görmekteyiz. Fibonacci düzeltme
seviyelerini belirleyebilmemiz için dip ve tepe noktalarına ihtiyacımız olacaktır. Yükseliş
hareketinde önce dip(A) sonra tepe noktası(B) belirlenir. Fibonacci seviyelerini Meta Trader4
platformumuzda kayıtlı olan formülasyon otomatik olarak hesaplayacaktır. Fibonacci geri
çekilmeleri %0.0, %23.6, %38.2, %50, %61.8 ve %100 olmak üzere 6 direnç-destek
seviyesinden oluşmaktadır.

Fibonacci düzeltme seviyeleri haftalık altın grafiğinde görüldüğü gibi kuvvetli birer destek-
direnç seviyeleri olarak çalışmıştır. A noktası ile dip yapan ve yükselişe başlayan altın %61.8
seviyesine kadar ciddi bir direnç ile karşılaşmamış ve yükselişini sürdürmüştür. Sonraki
hareketlerinde direnç ve destek seviyelerini etkin kullanarak kademeli yükselişine devam
etmiştir. B noktası ile tepe yapan altın, 2011 yılından bu yana kademeli düşüşünü
sürdürmektedir. %38,2 (D) ve %61.8 (C) seviyeleri arasında direnç-destek seviyelerinin
nispeten birbirine yakın olması bu band içindeki fiyat hareketlerini sıklaştırmıştır.

Grafiğimizi dikkatlice inceleyecek olursak D, C ve E noktaları arasında azalan üçgen
formasyonu oluştuğunu görebiliriz. Azalan üçgen formasyonu bize %61.8 desteğinin
kırılacağının sinyalini vermektedir. Aynı zamanda altın, %61.8 seviyesini birden fazla test
etmiş ve yukarı yönlü hareketlerin etkinliği giderek azalmıştır. Nitekim parite %61.8 seviyesini
kırmış ve aşağı yönlü hareketini hızlandırmıştır. %61.8-%100 destekleri arasında herhangi bir

87

belirleyici bir seviyenin bulunmaması ve azalan üçgen formasyonunun kırılması bizim için
önümüzdeki dönemde fiyat hareketinin aşağı yönlü olacağının sinyalini vermektedir.

20. İNDİKATÖRLER

Geçmiş fiyatlara uygulanan matematiksel işlemler sayesinde gelecekte oluşabilecek fiyatları
tahmin etmemizi sağlayan yöntemlerdir.

20.1. BOLLİNGER BANDS

Bollinger bantları oluşan fiyatların hareketli ortalamasının belli bir standart sapmasının
alınarak çizilmesiyle oluşur. Piyasadaki volatilitenin durumuna göre daralırlar ya da
genişlerler.

Bollinger bantlarında genel olarak 20 günlük periyot kullanılır ancak piyasadaki
hareketlenmeye göre daha kısa ya da daha uzun periyotları kullanmak analiz yapmayı
kolaylaştırır. Periyod kısaldıkça oluşan Bollinger bandında daralma olur.
Bollinger bandının yorumu yapılırken bandın içinde hareket eden fiyatların trend kanallarına
göre konumu ele alınır. Bu göstergede bandın bir kenarına gelen fiyatların dönüş yapması

88

beklenir ve dönüş hareketi, fiyatların hareketli ortalanmasından oluşan orta bandı kırarsa
fiyatların bandın diğer kenarına ulaşacağı düşünülür.
Bollinger bandının başka bir yorumu ise kanalların genişliğine göre yapılır. Bollinger bandında
oluşan daralmanın sonucu çok yakında sert bir hareketin oluşacağı anlamına gelmektedir.
Fiyatın yönü hakkında bir sinyal vermese de dikkatli olunması konusunda yatırımcıyı uyarır.

20.2. STOCHASTİC OSİLATÖRÜ

Oldukça yaygın olarak kullanılan bu gösterge orta ve kısa vadeli analizler için uygundur. Bu
gösterge, belirlenen bir periyottaki en yüksek ve en düşük fiyatlar dikkate alınarak kapanış
fiyatına göre oluşturulur. Oluşan değerlerin yorumu yapılırken iki ayrı eğrinin birbirine göre
karşılaştırması yapılır. Bu eğrilerden biri %K eğrisi olarak bilinen ana eğridir. Diğer eğri ise %K
eğrisinin basit hareketli ortalaması olan %D eğrisidir. %K eğrisinin hesaplanmasında 5 günlük
periyot kullanılırken, bunun hareketli ortalaması olan %D eğrisi içinse 3 günlük periyot tercih
edilir.

89

Stochastic osilatörü eğrisi 0-100 arasında değerler alır. Aşırı alım ve aşırı satım seviyelerini
gösteren referans seviyeleri 20 ve 80’dir. Bu göstergede 0-20 aralığı aşırı satım bölgesidir ve
bu bölgeye inen eğrinin yukarı yönlü bir hareket yapması alım sinyalini oluşturur. 80-100
aralığı ise aşırı alım bölgesidir ve bu aralıkta oluşan eğrinin aşağı yönlü hareket etmesi satış
sinyalini verir. Kısaca bu eğri 20 seviyesini yukarı doğru kesiyorsa alım, 80 seviyesini aşağı
doğru kesiyorsa satım yapılması gerektiğini söyleyebiliriz.
Bu göstergenin bir diğer yorumlanma şekli ise %K ve %D eğrilerinin birbirine göre
durumudur.%K eğrisi %D eğrisini aşağı doğru keserse fiyatların aşağı yönde hareket edeceği
şeklinde bir sinyal oluşmuştur ve satış yapılması gerekmektedir. %K eğrisi %D eğrisini yukarı
yönde kesiyorsa fiyatlarlarda yukarı yönlü bir hareket olduğu düşünülmelidir ve alım
yapılmalıdır.
Sinyallerin daha isabetli olabilmesi için eğrilerin birbirine göre durumu ve 20-80 seviyelerine
göre konumunu birlikte değerlendirmek gerekir.

20.3. MOMENTUM

Momentum, trendin gücünü, hızını ve yönünü inceleyebilmemizi sağlayan, kısa vadeli
analizler için kullanılan bir göstergedir. Genelde 14 günlük periyotla kullanılır. Ancak vadeyi
kullanılan finansal ürünün volatilitesine göre ayarlamak daha uygun olur. Volatilitenin yüksek
olduğu finansal ürünlerde daha uzun vadeli momentum tercih edilmelidir.

90

Momentum, son gün kapanış fiyatının belirlenen gün kadar önceki kapanış fiyatına
bölünmesi ve çıkan sonucun 100 ile çarpılmasıyla bulunan bir göstergedir. Son gün kapanış
değeriyle, belirlenen gün kadar önceki kapanış fiyatının eşit olması durumunda bulunan
değer 100 olacağı için bu değer referans seviyesi olarak kullanılır. Momentum referans
seviyesini aşağıdan yukarı doğru kesip yukarı doğru ilerliyorsa aşırı alım bölgesine girmiştir ve
referans seviyesinin yeni aşıldığı bu kırılma bölgesinde alım yapılabileceğini gösterir. Kırılma
bölgesinde alım yapamayanların dönüş sinyalini bekleyip aşağı yönlü hareket oluştuğunda
satış yapması gerekir. Referans seviyesi yukarıdan aşağı doğru kesiliyorsa aşırı satım
bölgesine girmektedir ve kırılma bölgesinde satış yapılabilir ancak kırılma bölgesinde
pozisyon alamayanlar dönüş hareketini beklemeli ve bu sinyalin oluştuğu yerde alım
yapmalıdır.

20.4. MACD (MOVİNG AVERAGE CONVERGENCE DİVERGENCE)

Fiyatların kısa dönemli eğilimiyle uzun dönemli eğiliminin kıyaslanmasıyla oluşturulan ve orta
vadeli analizde kullanılan bir göstergedir. Kısa vadeli eğilim olan 12 günlük üssel hareketli
ortalama ile uzun vadeli eğilim olan 26 günlük üssel hareketli ortalama arasında ki farkın
alınmasıyla oluşturulan yükseliş çubuklarından faydalanarak piyasanın yönü hakkında yorum
yapılır.

Bu göstergede sıfır seviyesi referans seviyesi olarak kullanılır. 12 günlük üssel hareketli
ortalamanın değeri 26 günlük üssel hareketli ortalamadan fazla olduğu zaman yükseliş

91

çubukları sıfır seviyesinin üzerinde oluşur ve piyasanın yükselişte olduğunu gösterir. Tersi
durumda ise yükseliş çubukları sıfır seviyesinin altında oluşacaktır ve piyasanın aşağı yönlü
hareket ettiğini gösterir.
Bu göstergenin yorumlanmasında trigger (tetik) çizgisi de kullanılır. Bu çizgi oluşturulurken 9
günlük üssel hareketli ortalama kullanılır. Bu çizgi sıfır seviyesinin üstünde oluşan yükseliş
çizgilerini yukarıdan aşağı doğru kesiyorsa satış sinyali oluşur. Ancak sıfır seviyesinin altında
oluşan yükseliş çizgilerini aşağıdan yukarı doğru kesiyorsa alış sinyali oluşur.

20.5. RELATİVE STRENGHT INDEX (RSI)

Piyasadaki trendin gücünü ölçmeye yarayan bu gösterge orta ve kısa vadeli analizlerde daha
etkilidir. Vade uzadıkça oluşacak sinyallerin tutarlılığı azalacaktır.

Bu gösterge hesaplanırken, belirlenen periyottaki yükselen ve alçalan değerler esas alınır.
Bunların ortalamasının alınmasıyla oluşan değerleri birbirine bölerek göreceli güç (RS)
değerini elde ederiz. RSI göstergesinin formülle ifade ediliş şekli aşağıda ki şekliyle oluşur;

RS = Ortalama yükselen hareket / Ortalama alçalan hareket
RSI = 100 - ( 100 / 1 + RS )
Bu formülün sonucunda oluşan RSI eğrisi 0-100 arasında değerler alır. RSI’nın yükseldiği
yerlerde fiyatların yükselme eğiliminde olacağını, eğrinin aşağı yönlü hareketinde ise
fiyatların düşme eğilimde olacağını düşünebiliriz.RSI eğrisinin Aşırı alım ve aşırı satım
seviyelerini gösteren referans seviyeleri 30 ve 70’dir. Bu göstergede 0-30 aralığı aşırı satım
bölgesidir ve bu bölgeye inen eğrinin yukarı yönlü bir hareket yapması alım sinyalini
oluşturur. 70-100 aralığı ise aşırı alım bölgesidir ve bu aralıkta oluşan eğrinin aşağı yönlü

92

hareket etmesi satış sinyalini verir.RSI göstergesi trendin iç gücünü yansıtan bir eğri olduğu
için bazen trend dönüşe geçmese de gücünü kaybettiği için ters yönde hareket
gösterebiliyor. Bu yüzden al sat kararı verirken dikkatli olmak gerekiyor.

20.6. COMMODITY CHANNEL INDEX (CCI)

Bu gösterge uzun yıllar emtia piyasalarında işlem yapan Donald Lambert tarafından
geliştirilmiştir. Lambert fiyatların 22 günlük süre içerisinde 11 gün yükseliş 11 gün düşüş
gösterdiğini ve bu periyodun sonunda fiyatların en düşük seviyesine gerilediğini fark etmiştir.
Bu nedenle Lambert’a göre bu gösterge kullanılırken 5-25 günlük periyodun dışına
çıkılmaması göstergenin geçerliliğini artıracaktır. CCI eğrisinin aşırı duyarlı yapısından dolayı
kısa periyodlarda çok fazla alım satım sinyali oluşur, uzun vadeli periyodlarda ise sinyallerde
gecikme oluşur. Bu nedenle periyot seçiminde dikkatli olmak gerekir. Genel olarak kullanılan
periyot aralığı ise 11 ve 14 gün olarak tavsiye edilir.

Bu göstergenin referans seviyeleri ise 100 ve -100 olarak belirlenmiştir. -100 değerinin altı
aşırı satım bölgesi anlamına gelir ve fiyatların iyice düştüğünü gösterir. CCI eğrisinin -100
referans değerinin altındayken yukarı yönlü hareket göstermesi ise alış yapılabileceğini
gösterir. 100 referans değerinin üstü ise aşırı alım anlamına gelir ve fiyatların en yüksek
seviyesine çıktığını gösterir. CCI eğrisinin burada aşağı yönlü dönüş hareketi fiyatların artık
düşeceği anlamına gelir ve satış yapılmalıdır.

93

20.7. WİLLİAM PERCENT RANGE

Stochastic Osilatörü’ne benzerliğiyle bilinen bu gösterge kısa vadeli analizlerin kullanımına
uygundur. Her fiyat hareketine karşı ani tepkiler göstermesi nedeniyle Stochastic
osilatöründeki %K eğrisine benzetilmektedir. Bu durum alım satım sinyallerinin okunmasını
zorlaştırdığından %R eğrisinin çok kısa vadeli hareketli ortalamasını kullanmak analiz
yapılmasını kolaylaştıracaktır.

Bu göstergenin en önemli özelliği trend dönüşlerinden önce ters yöne hareket etmeye
başladığı için alış-satış kararı verirken zaman önceliği tanır.
%R eğrisi hesaplanırken formül aşamasında -100 katsayısının kullanılmasından dolayı aldığı
değerler 0 ile -100 arasındadır. Bu nedenle yüksek fiyatların gösterge değeri sıfıra, düşük
fiyatların gösterge değeri ise -100’e yakın yerlerde oluşur.
%R eğrisinin referans değerleri stochastic osilatörde yer alan değerlerin negatifidir. Yani %R
eğrisi -20 ve -80 referans değerleri karşısındaki konumuna göre yorumlanır. Bu göstergenin
verdiği sinyalleri iyi değerlendirebilmek için göstergenin erken sinyal verme özelliğine dikkat
etmek gerekir. Eğer %R eğrisi -20 seviyesinde hareket ediyor ya da -20 ile sıfır arasında bir
yere çıkıp, aşağı dönme eğilimi gösteriyorsa sat sinyali oluşmuştur ancak satış yapmak için
fiyatlardaki aşağı dönüşü beklemek gerekir. %R eğrisi -80 seviyesinde hareket ediyor ya da -

94

80 ile-100 arasında bir yere inip yukarı yönlü bir eğilim gösteriyorsa al sinyali oluşmaya
başlamıştır ancak alış yapmak için fiyatlardaki yukarı dönüşü beklemek gerekir.

20.8. PARABOLİC SAR

J.Welles Wilder tarafından geliştirilen bu göstergede SAR, Stop and Reversal kelimelerinin
kısaltılmasıdır ve “Dur ve geri dön” anlamına gelir. Pozisyon değiştirmemiz gereken yerlerde
bize sinyal veren bu gösterge Forex piyasası gibi çift yönlü piyasalarda daha etkin bir şekilde
kullanılır.

Parabolic SAR, fiyatların üzerinde ve altında oluşan noktalar yardımıyla alım ve satım
kararının verildiği bir göstergedir. Yükselen veya alçalan trendin olduğu piyasalarda etkin
olarak kullanılır, ancak yatay piyasalarda kullanımı uygun değildir.

Parabolic SAR’ı ifade eden noktalar fiyatların altındaysa, fiyat hareketlerinden bağımsız bir
şekilde sürekli olarak yukarı yönlü hareket gösterecektir. Bu hareket fiyatların düşerek
parobolic SAR’ı yakaladığı yerde noktaların üste geçmesiyle son bulur. Noktaların fiyatların
üstüne çıkması artık yükseliş trendinin sona erdiği anlamına gelir ve bu geçiş bize sat sinyalini
verir. Fiyatların üzerinde oluşan noktalar ise sürekli olarak aşağı yönlü hareket edecektir ve
fiyatların Parabolic SAR’ı yakaladığı yerde, noktalar fiyatların altında oluşmaya başlayacaktır.
Noktaların, fiyatların altına geçmesi ise aşağı yönlü hareketin sona erdiği anlamına gelir ve al
sinyali oluşur.

Parabolic SAR alçalma ve yükselme hareketleri sırasında noktaların aralarındaki mesafe
zaman zaman daralır ya da genişler. Noktaların aralarındaki mesafenin geniş olması mevcut
olan trendin güçlü olduğunu gösterir yani fiyatlar yukarı yönlü hareket ediyorsa bu yükselişin
daha hızlı olacağı anlamına gelir. Mesafenin daralması ise trendin güç kaybetmeye
başladığını gösterir.

20.9. ADX (Average Directional Movement Index)

Bu gösterge, piyasada bir trendin olup olmadığı ve hızına ilişkin verileri bize sunan DX’in
(Directional Movement Index) 14 günlük hareketli ortalamasıdır. Dolayısıyla bu göstergeyi
anlayabilmek için DX’in açıklamasının yapılması gerekir.

DX hareketleri trendin yönü hakkında bilgi vermemektedir ancak piyasadaki hareketlilik
hakkında yorum yapmamızı sağlar. DX’in sıfıra yaklaşması mevcut trendin gücünün azaldığını
gösterir ve giderek sıfıra inen DX değerleri artık trendin olmadığı anlamına gelir. DX’in
değerinde artış olması bir trend oluşmaya başladığını gösterir ve DX yükseldikçe trendin
gücünün artması anlamına gelir. 0 ile 100 arasında değerler alan DX’in formülü ise şöyledir;

95

DX = [ (DI+ - DI-) / (DI+ + DI-) ] * 100

Kendi başına al-sat sinyali oluşturamayan DX, DI+ ve DI- göstergeleriyle kullanıldığında
trendin yönü hakkında da fikir sahibi olmamızı sağlar. DI+ ve DI- eğrileri ise fiyatın hangi
yönde hareket ettiğini gösteren eğrilerdir. Burada DI+ eğrisi piyasanın yukarı yönlü
hareketinin gücünü, DI- ise piyasanın aşağı yönlü hareketinin gücünü gösterir. Bu eğriler
incelendiğinde DI+ eğrisinin fiyatlarla birlikte hareket ederken, DI- eğrisinin ise fiyatlarla ters
yönde hareket ettiği görülür.Bu iki eğriyi üst üste çizdiğimizde al-sat yapabileceğimiz
değerleri görürüz. DI+ eğrisinin üste geçtiği yerlerde alım yapılır, DI- eğrisinin üste geçtiği
yerlerde ise satım yapılır.

ADX eğrisinin yorumu yapılırken analistler genellikle 25 üzerindeki bir değerde trendin
kuvvetli olduğu yorumunu yaparlar. ADX eğrisinin DI+ ve DI- eğrilerini geçerek 40
seviyelerine ulaşmış yada bu seviyeyi aşmışsa trendin dönmek üzere olduğu yorumu yapılır.

21. MOBİL META TRADER4 KULLANIM KILAVUZU

1-Telefonunuzun veya 2-Yüklemenin 3-Eğer açık bir hesabınız
tabletinizin Play Store tamamlanmasının var ise ‘’Varolan
uygulamasının arama ardından artık uygulamayı Hesabınıza Giriş Yapın’’
bölümüne Meta Trader 4 cihazınızda çalıştırabiliriz. butonunu tıklayınız.
yazarak arama yapınız.
Çıkan seçeneklerden
yanda belirtilmiş olan
logoya sahip uygulamayı
telefonunuza indiriniz.

96

4- Arama kısmına Alnus FX 5-Tarafınıza özel olarak 6- Demo hesap açmak
Reel yazarak platforma iletilen hesap no ve şifre ile istiyorsanız ‘’Kişisel Bir
girişinizi sağlayınız. kişisel hesabınıza girişinizi Demo Hesap Açın’’
gerçekleştirebilirsiniz. seçeneğini tıklayınız. Arama
kısmına Alnus FX-Demo
yazarak demo hesabımızın
kurulumunu
gerçekleştirebilir,
platformumuzu
inceleyebilirsiniz.

2

7- Bu ekranda fiyat 8- Sağ üst kısımdaki (+)
kotasyonlarını ve fiyat seçeneğinden farklı
akışlarını izleyebilirsiniz. enstrümanları da fiyatlar
Gelişmiş seçeneğine bölümüne ekleyebilirsiniz.
tıklayarak günün en düşük
ve en yüksek fiyatlarını da
görebilirsiniz.

3

8- Fiyatlar sekmesi 10- İşlem butonuna
üzerinde istediğiniz tıkladığınız zaman açılan
pariteye tıklayıp işlem ekran üzerinden seçili
butonu üzerinden pariteyi değiştirebilir,
işlem açabilirsiniz. işlem büyüklüğünü
belirleyebilir, kısa veya
uzun pozisyon
açabilirsiniz.

4

11- Fiyatlar sekmesi 11- Piyasa Emri butonuna 13- Açık olan pozisyonun
üzerinde istediğiniz tıklayarak piyasa üzerine basılı tutarak, o
pariteye tıklayıp grafik fiyatından işlem emir üzerine önceden
butonu üzerinden yapılabileceği gibi, yazılmış Kar Al(TP) ve
istediğiniz paritenin fiyat istediğiniz fiyat Zarar Kes(SL) noktalarını
hareketini görebilirsiniz. seviyelerine bekleyen ve taşıma maliyetini
emirler de koyabilirsiniz. görebilirsiniz.

12- Açık pozisyon
özetleriyle bakiye
bilgilerini ve anlık
değişimleri alt kısımdaki
işlem seçeneğini seçerek
görebilirsiniz.

5


Click to View FlipBook Version