Büyükçİğlİ Anadolu LİSESİ
İZMİR’DE SAHAFLIK KÜLTÜRÜ
duyulmuyor diyemem ama netice itibariyle nasıl kitap okunduğu soru işa-
retleri aslında çünkü çok nitelikli kitaplar okunmuyor diyebilirim. Eskiden
insanlar sahaflara geldikleri zaman gezerlerdi, rafları kurcalarlardı. Artık sa-
dece istediği kitabı soruyor, bulamazsa çıkıyor. Alışveriş merkezinde bile bir
model ararken farklı bir model arayışı içerisine girebilirler. Ama kitapta ne
yazık ki çok seçiciler. Tek sıkıntı bu, onun dışında sahaflara kısmen de olsa
ilgi duyuluyor diyebilirim.”
“Sizce sahaflarda güncel kitaplar bulunmalı mı?”
“Her tip kitap bulunmalı sahaflarda. Yalnız sahaflar ve ikinci el kitapçı-
ları birbirine karıştırmamak lazım. İkinci el kitapçılarda ders kitabı da olabi-
lir. Sahaflar biraz daha kelime kökü itibariyle sayfa kelimesinden gelen,
Farsçadan gelen bir kelimedir. Kitap dışında eski belgeler, eski efemeralar,
eski plaklar, dergiler ve diğer dillerdeki yazımlarda bulundurabilir. Sahaflar
kendini çok satan veya güncel kitaplar üzerinden kendini şekillendirmezler.
Daha nitelikli kitaplar üzerinde kendini şekillendirmelidirler. Birçok sahaf
arkadaşımız buna özen gösteriyor. Elbette sahaflarda güncel kitaplar bu-
lunmalıdır ama güncel kitaplar üzerinden sahaflar kendine bir rota çizme-
melidir. Her türlü kitap bulunmalıdır diyebilirim.”
51
OKUR-YAZAR
Büyükçİğlİ Anadolu LİSESİ
İZMİR’DE SAHAFLIK KÜLTÜRÜ
“Sahaf sattığı kitaplara ne kadar hâkim olmalı?”
“Sahaf iyi bir kitap okur olmalı. Birçok dile hâkim olması lazım. Ustala-
rımızın bize söylediği elbette çok katı kurallar var. Osmanlıca, İngilizce ve
birkaç dil daha bilmeniz gerekiyor. Bunu biraz daha yumuşatabiliriz ama en
azından Türk Edebiyatına çok hâkim olması gerekiyor. Çok hâkim olması
gerekiyor cümlesi görecelidir. Bütün eserleri okumak anlamında değil ama
en azından biyografileri bilmesi kısmen yeterlidir. Örneğin Ahmet Mithat
Efendi’nin bütün eserlerini okumasın ama Ahmet Mithat Efendi’nin hayatı-
nı bilsin. Elbette birkaç kitabını da okuması gerekiyor. En azından okurla bir
frekans yakalaması gerekiyor. Bu yeni okuma alışkanlığı kazanacak insanlar
için çok önemlidir. Yani çok satan bir kitabı önereceğine nitelikli bir kitabı
önermesi gerekiyor. Mesleğin etiği de budur zaten.”
“Sahaf olma şartları nelerdir?”
“Bence sahaf olmanın ilk şartı iyi bir okur olmaktır. Onun dışında kita-
bı, geçmişi çok sevmeniz lazım. Eskiye özlem duymanız lazım çünkü sahaf
sadece kitap satmaz, sahaf eskiye yönelik basılı bütün materyalleri
dükkânında tutmak durumundadır.”
“Sahaf olmak isteyenlere ne yapmalarını önerirsiniz?”
“Çok okumalarını öneririm. Çok gezmelerini öneririm. Hayatı farklı bir
açıdan gözlemlemek için okumak çok önemlidir. Dünya edebiyatına ilgi
duymamız lazım. Sadece eski kitaplar üzerine şekillenmez mesleğimiz, yeni
çıkan eserleri de takip etmemiz lazım. Onların da bilgisine ulaşmamız la-
zım. Parayı sevmemeniz lazım. Çünkü çok çok kazanan bir meslek yapmı-
yoruz. Sadece manevi anlamda çok büyük şeyler kazanıyoruz. Çok iyi dost-
luklar ediniyoruz, çok güzel kitaplar okuyoruz, insanlara hediye ediyoruz.
Çok güzel okurlarla karşılaşıyoruz. İşimizin en büyük kazanımı bu.”
“Zamanında yasaklanan kitaplar elinizde bulunuyor mu?”
“Benim görüşüm şu yönde: Bence kitaplar yasaklanmamalıdır.
52
OKUR-YAZAR
Büyükçİğlİ Anadolu LİSESİ
İZMİR’DE SAHAFLIK KÜLTÜRÜ
Yasaklanan kitaplar da okurlar için değerlidir. Kitabı yasaklayarak hiçbir şe-
yin önüne geçemezsiniz. Sadece kitapta değil, ben sanatta, edebiyatta,
sansür ve otosansüre karşıyım. DVD filmler, müzik albümleri de yasaklan-
mamalıdır. Ama ne yazık ki yasaklar dünyasındayız. O yüzden ister istemez
birçok eser yasaklanıyor. Biz ikinci el üzerinden elimizden geldiğince bu ki-
taplara yer vermeye çalışıyoruz. Raflarımızda bulunur. Ancak etik dışı kitap-
ları (belirli bir yaş grubunun okuması gerektiği, cinsellik içeren, psikolojik
anlamda hezeyanlar yaratacak eserler gibi) dükkânımızda bulundurmuyo-
ruz. Çünkü bunlar iyi şeyler değildir. Bunlar zarar verici şeylerdir. Elbette
bir otokontrol mekanizması söz konusu. Ama eserin içeriğinden dolayı
özellikle siyasi eserlerin yasaklanmasına kesinlikle karşıyım.”
“Sizin yazdığınız bir kitap var mı?
“Hayır, ben okumayı çok seviyorum. Onun dışında araştırmayı çok se-
viyorum ama yazdığım herhangi bir eser, kitap yok şu anda.”
“Elinizde imzalı kitaplar var mı?”
“Evet, elimize ara sıra imzalı kitaplar gelir.”
“İzmir’deki sahaflığın tarihi hakkında bir bilginiz var mı?”
“İzmir’de baktığımız zaman bu konuyla ilgili kaynaklar da var. İzmir’de-
ki sahaflık İstanbul’daki sahaflıkla paralellik taşıyor. Eski zamanlardan bu
yana İzmir’de Cumhuriyet tarihinden bu yana sahaflık, ikinci el kitapçılar
söz konusu. Genelde Karşıyaka tarafında bulunurmuş. Kızlarağası tarafında
bulunurmuş. Şuan bulunduğumuz konumda vb. konumlarda sahaflık daha
yenidir. Eski sahaflar Kızlarağası etrafında şekillenir. Tarihi Kemeraltı Çarşı-
sı’nda şekillenir. İzmir’de yaşayan Levantenlerin başlattığını düşünüyo-
rum.”
“Elinizde farklı dilden kitaplar bulunuyor mu?”
“Evet, sahaflarda birçok dilden kitap bulunması gerekiyor. Bizim eli-
mizde Danca, Fince gibi bazı alternatif diller, Avrupa dilleri ya da Japonca
53
OKUR-YAZAR
Büyükçİğlİ Anadolu LİSESİ
İZMİR’DE SAHAFLIK KÜLTÜRÜ
gibi zor bulunan, Almanca, Fransızca, İngilizce zaten bulunması gereken
dillerdendir. Arapça, bazen de Yunanca kitaplar da bulunuyor. Aynı zaman-
da Türkiye coğrafyası içerisindeki diğer etnik unsurların dilleriyle alakalı ki-
taplar da elimize geçer.”
“Elinizdeki en eski kitap hangisi?”
“1820 baskı İbni Haldun’un – Mukaddime adlı Mısır, Kahire basımlı ki-
tabı elimizde bulunan en eski kitaptır. Bu oldukça nadir ve eski bir kitaptır.
Onun dışında İtalyanca taş baskı kitaplar da geçti elimize. Onlar da 1780’li
yıllara aittir. Elimize Osmanlıca fermanlar geçti. Fermanlar, beratlar sıklıkla
çıkan şeyler değillerdir. Vahdettin dönemine ve öncesine aittir. 2. Abdülha-
mit zamanına ait olan fermanlardır. Yine o döneme ait eski mektuplar var-
dır. Bu özel eserler çok nadir olduğundan kendi depomuzda tutuyoruz.”
İzmir’deki Bazı Sahaflar:
Anka Sahaf, Belki Kitabevi, Zeugma Sahaf, Duvar Kitabevi, Aydın Sahaf,
Pia Kitabevi , Eski Kitapçı Aydan, Hayat Ağacı Sahaf, Cemal Kitabevi, Tut-
kum Sahaf, Nirengi Sahaf, Sahaf Haziran, Beri Kitabevi, Doğan Kitabevi
SONUÇ VE ÖNERİLER:
Sahaflık kültürünü 14.yüzyıldan başlatabiliriz. Osmanlı’da gelişmesini
sağlayan kişi matbaayı getiren İbrahim Mütefferika’dır. İzmir’de sahaflığın
gelişmesini Levantenler ve Amerikan Misyoner Matbaası sağlamıştır. Gü-
nümüzde sahaflara ilgi duyulmamasının sebebini modern algıya bağlayabi-
liriz. İzmir’de sahaflık kültürünün yaygın olmamasını zamanında yaşanan
büyük İzmir yangınına bağlayabiliriz. İzmir’de sahaf kültüründen daha çok
kitapçılık gelişmiştir.
KAYNAKÇA:
Wikipedia-sahaflık, Sorularla İzmir Tarihi, İzmir Kent Ansiklopedisi Kül-
tür Sanat 1, 2 ve 3, Oggito-Osmanlı’da Sahaflık, Suffagah-Osmanlı’dan gü-
nümüze sahaflık
RoyanBallıkaya
ROYAN BALLIKAYA
54
OKUR-YAZAR
Büyükçİğlİ Anadolu LİSESİ
Ebedi
Ebedi yalnızlıktayım...
Mezarım sanki
Gece çökünce,
Güneş çıkmadan hemen önce
Yalnızım...
Kafam karışık sanki.
Ebedi yalnızlığım peşimde,
Peşi sıra ruhumu kovalıyor.
Kaçan kovalanırmış,
Ruhum yerinde durmuyor ki!
MELEK CEREN KARAÇİVİ
MelekCerenKaraçivi
55
OKUR-YAZAR
Büyükçİğlİ Anadolu LİSESİ
Hüsn-i Nazar
Dikkatsiz gözler, bu resimde bir grup öğrencinin kapsamlı bir sınava
girdiğini, soruların zorluğunun verdiği endişeyle gençlerin
durumlarının hayli vahim olduğunu düşünür.
Oysaki şunu görmezler:
Genç dimağlarımızdan süzülen ilmin ışığı, önlerindeki kağıda
rengini vermektedir.
56
OKUR-YAZAR
OKUR Büyükçİğlİ Anadolu LİSESİ
YAZAR
Kur’an bize sadece ameli ibadetlerimizi içinde barındıran bir kitaptan ziya-
57 de ölmüş kalpleri dirilten, ümidini kaybedene ümit, mazluma adalet, ger-
OKUR-YAZAR çeğin peşi de koşanlara karanlığı aydınlığa çeviren bir nuru olmuştur.
KUR’AN IŞIĞINDA IŞINLANMA
İslam dini yüce değerler koca devletin aslında kendi
üzerine kurulmuş; insanın vic- içinde Lale Devri’nden sonra
dani, ahlaki yönünü ruhsal nasıl yavaş yavaş çöküşe geç-
açıdan tamamlarken aynı za- tiğini tarih sayfaları yazıyor.
manda insanın aklını sürekli
kullanmasını, okumasını, araş- Yazımın başında bunlar-
tırmasını, ilmi açıdan zirveyi
görmesini, bir işi bitirirken dan bahsetmemin sebebi, ne
başka bir işle de uğraşmasını
istemiştir. Bu çerçevede yazık ki çok önce-
Kur’an, bize sadece
VOLKAN KAYA ameli ibadetlerimizi Kur’an-ı sinde Osmanlı
içinde barındıran Kerim'deki ilk Devleti’nde
bir kitaptan ziyade başlayan ve
ölmüş kalpleri di- ilahi emir: hala devam
rilten; ümidini kay- “OKU” eden tükenmiş-
bedene ümit, mazlu-
ma adalet, gerçeğin lik sendromudur.
peşinde koşanlara karanlığı
aydınlığa çeviren bir nur ol- O zamanlarda
muştur. Özellikle İslam alemi-
nin içinde kaybolduğu karan- yapılan icat giri-
lık çukurlar, zulüm çemberi,
kan ve gözyaşı memleketleri şimleri “Sen yapa-
ilk emri “Oku.” olan bir dinin
temsilcileri olarak insanı de- mazsın, öyle bir şey
rinden yaralıyor. Osmanlı gibi
sarsılmaz denilen kökleri olan olmaz!” sözleriyle üs-
tü kapatılmış. Batı yaptığında
ise “Biz de yapabilirmişiz.” di-
yoruz. Oysaki ilk fikre sahip
çıkılıp onlar geliştirilseydi ilk
uçak, ilk füze, ilk robot; saya-
madığım nice şeyler bizimdi.
Günümüzde de bizim bu tü-
kenmişliğimiz halen devam
etmektedir.
Büyükçİğlİ Anadolu LİSESİ
KUR’AN IŞIĞINDA IŞINLANMA
Asıl konumuza gelecek olursak Kur’an’daki ayetlere geçmeden
Kur’an’ı incelediğimde, içinde en önce araştırdığım kitapların sadece
çok ilgimi çeken, günümüz tekno- birinde bunun tam olarak gerçekle-
lojisinde bile mümkün olmayan şeceğini yani cansız varlıklar gibi
ışınlanma ile ilgili ipuçları oldu. As- canlı varlıkların da ışınlanabileceği
lında bu, çeşitli teoriler ve kurum- yazıyordu. Kur’an’da Hz. Süleyman,
sal çalışmayla mümkün olabilir. TÜ- Hz Muhammed ve Hz İbrahim‘in
BİTAK projemiz olarak üç öğren- kuşları bir araya getirmesi; ışınlan-
cimle katılmıştım, maalesef istedi- manın hem bedenen hem de ma-
ğimiz cevabı alamadık. Belki şimdi nevi yani ruhi olarak bütün düşün-
sesimiz duyulmadı ama adım gibi celeriyle birebir yapılacağını bize
eminim, gelecek nesil bunu gerçek- gösteriyor.
leştirecek. İnanmayanlara “Bir za-
manlar bir tane tuşla dünyanın İlk olarak Hz. Süleyman’ın kıs-
öbür ucundaki insanlarla konuşa- sasıyla başlayalım. Bu daha önce
caksınız.” deseler, hadi oradan, belki de hiç dile getirilmeyen bir
derlerdi. Eğer onlar hayal etmesey- konu olacak Neml Süresi 38, 39 ve
di, bunlar gerçekleşmezdi. Bunlara 40. ayetlerde Yüce Allah şöyle bu-
ulaşmak için ilk başta inanmak ge- yuruyor: Süleyman yanındaki isti-
rek. şare cemaatine şöyle dedi: “Ey ce-
maat, onlar (Belkıs ve kavmi) bana
Müslüman olarak gelmezden önce
onun (Belkıs’ın) tahtını hanginiz ba-
na getirir?”
Cinlerden bir ifrit dedi: “Sen
yerinden kalkmadan önce, getiri-
rim. Muhakkak onu taşımaya gücü
yeten güvenilir bir kimseyim.”
Kendinde kitaptan bir ilim olan
biri de şöyle dedi: “Ben gözünü
açıp kapatana kadar onu sana geti-
ririm.”
58
OKUR-YAZAR
Büyükçİğlİ Anadolu LİSESİ
KUR’AN IŞIĞINDA IŞINLANMA
Derken Süleyman, tahtı yanın- Mescid-i Aksa
da duruyor görünce dedi ki: “Bu
Rabbimin fazlındandır. Beni imti- den başka bir yere aktarıldığını gör-
han etmek içindir. Şükür edeceğim, dük; asıl yapılamayan şey, canlı
yoksa nankörlük mü yapacağım?” olan bir varlığın bir yerden başka
bir yere nasıl aktarılacağı. Bu da
Okuduğum bazı kaynaklarda Kur’an’da başka bir ayette “Kulunu
Hz. Süleyman ile beraber cin taife- bir gece, Mescid-i Haram’dan ken-
sinin yanında güvendiği vezirleri de disine bazı ayetlerimizi göstermek
vardı, içlerinden bir cin onu taşıyıp için, etrafı mübarek kıldığımız Mes-
getireceğini söyleyince veziri yani cid-i Aksa’ya götüren Allah, her tür-
Kur’an’ın tabiriyle bilgisi olan kim- lü noksan sıfatlardan münezzehtir.
senin yaptıkları; bize ışınlanma bil- Şüphesiz o, her şeyi hakkıyla bilen
gisinin daha önce var olduğunu, ve görendir.” (İsra -1)
yok olan ya da çeşitli sebeplerle bi-
ze aktarılmayan ilimlerin Kur’an Günümüz taşıtlarıyla bir yere
yardımıyla tekrar hatırlatılmak is- gidip gelmek için belli bir zaman di-
tendiğini göstermektedir. Daha ön- limi ve hız gereklidir, o günün şart-
ceden insanlar ışınlanmayı biliyor- larıyla Mescid-i Haram ile Mescid-i
lardı. Aksa arasındaki mesafeyi düşünür-
sek bunun bir gece hatta Hz. Aişe
Ayetin devamında ise Hz. Sü- (r.a)‘nin deyimiyle “Yatağı bile daha
leyman göz açıp kapatıncaya kadar soğumamıştı.” rivayeti bunun aza-
tahtı yanı başında buluyor. Böyle mi bir hızla gerçekleştiğini gösterir.
bir şeyin olabilmesi için ışık hızın- İlk önce Mescid-i Haram’a oradan
dan daha süratli bir durumun ger- da Mescid-i Aksa’ya sonra da Allah
çekleşmesi ve aynı zamanda onları
parçalayıp yeniden bir araya getiril-
mesi gerekir. Günümüz teknolojisi
ile bu zor iken o zamanda bunun
yapılması imkânsız. İşte bu yüzden
Kur’an “bilgisi olan” tabirini kullan-
mış. Burada cansız bir şeyin bir yer-
59
OKUR-YAZAR
Büyükçİğlİ Anadolu LİSESİ
KUR’AN IŞIĞINDA IŞINLANMA
katına çıkması... Bu ayetlerin hepsi araya getirilmesidir. Burada etleri
bize gösteriyor ki hem cisim olarak karışmış ve ayrışmış vücutların tek-
hem de ruh bütünlüğü ile bu müm- rar birleştirilmesi, Allah’ın ölüleri
kün olabilir. Yıllar önce Batılı bilim nasıl dirilttiğini gösterirken aynı za-
adamı olan Albert Einstein‘ın İzafi- manda parçalanan canlı hücrelerin
yet Teorisi, zaman ve mekânın belli de yeniden bir araya getirilmesini
bir hızla aldıktan sonra çekim ve mümkün kılıyor.
iten negatif kuvvetlerin parça ha- SONUÇ
linde olan bir şeyi birleştireceği ka- İslam medeniyetinin mirasçıları
nısı yatıyor. olarak geçmişte içine düştüğümüz
Yine Hz İbrahim ile ilgili Baka- tükenmişlik sendromundan
ra Süresi 260’ıncı ayetinde kurtulmamız gerek. Yeni
Allah, “İbrahim, Rabbim teoriler ile aklı kulla-
ölüleri nasıl diriltiyor- İslam medeniyetinin nan, yeniden üreten
sun, bana göster” de- mirasçıları olarak bir toplum olmalıyız.
yince Rabbi “Yoksa geçmişte içine düştü- Leonardo Da Vin-
inanmıyor musun?” ğümüz tükenmişlik ci‘nin şu sözü elinde
demişti. O “Hayır, sendromundan kıyamete kadar de-
inanıyorum fakat kal- kurtulmamız gerek. vam eden ilimler ba-
bim tam kanaat getir-
rındıran bir topluma bel-
sin.” diye cevap verdi. Rab-
ki ışık kaynağı olur: “Tanrı’nın
bi “Kuşlardan dört tane al, onları yarattığı şeylere dikkatli bakmazsa-
kendine alıştır, sonra (parçalayıp) nız hiçbir şey göremezsiniz.” Benim
her bir tepeye bir parça bırak, son- sözüm gören, araştıran bir nesil
ra onları çağır. Koşarak sana gele- içindir. Herkesin imkânsız dediği İs-
cekler ve şunu bil ki Allah hep ga- tanbul’u fetheden Fatih’in torunları
liptir ve hikmet sahibidir.” buyurdu. yeniden uyanmak zorundadır. Bir
Bu ayette Hz. İbrahim’in kuşları toplum hayal kurdukça yaşar ve ge-
parçalara ayırdıktan sonra dört ye- leceği okuyamayan toplumlar,
re koyması ve sonra da onların tek- ayaklar altında ezilmeye mahkûm
rar bir araya gelmesi, parçalar hali- olur…
ne ayrılmış cisimlerin yeniden bir
VOLKAN KAYA
60 Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni
OKUR-YAZAR
Büyükçİğlİ Anadolu LİSESİ
Şiir Kadınlar
Adamlar aşık oldu, şiir yazdı, şair oldu.
Sezai Mona Rosa’m dedi,
Nazım: “Güzel günler göreceğiz.” diye teselli etti Piraye’yi.
Yahya Kemal ne demek istedi acaba sessiz gemide?
Abdülhak için Makber, Fatma Hanım’dı.
Cemal Süreyya soluğundan öptü sevgilisini,
Özdemir “üşüyorsan ceketimi al, öyle git” dedi.
Cahit’e göre ayrılık ölümün diğer adıydı.
Ahmet Arif, hasretinden prangalar eskitti Leyla’nın...
Onlar önce aşık oldular,
Sonra biraz şiir yazdılar.
Ya karşılık bulamadılar
Ya ölüm ayırdı onları
Ya da yasak bir aşk...
Ayrılık daha çok şiir yazdırdı,
Sevdiklerini kaybettikleri gün
Şair oldular.
Mona Rosa, Piraye, Fatma, Leyla… MELEK CEREN KARAÇİVİ
Onlar şiirlerin dizeleri oldular.
Belki de yüreklerine gömdüler aşklarını. MelekCerenKaraçivi
Onlar şiir kadınlar...
Kadın aşık oldu, adam aşık oldu,
Şiir oldular birlikte,
Şair oldular.
61
OKUR-YAZAR
OKUR Büyükçİğlİ Anadolu LİSESİ
YAZAR
2020 İle Gelen Felaketle
62
Erva Ceren ÇELİK 2020 yılına girdiği- Yasaların yetersizliği
OKUR-YAZAR miz andan beri sonucunda, haksıza haksız
herkes bu yılın la- muamelesi yapılmadığı için
netli olduğu hak- insanlar gittikçe çirkinleşiyor-
kında konuşuyor. Depremler, lar ve sadece kadına erkeğe
virüsler, küresel ısınma, canlı- değil artık hayvanlara bile za-
lara şiddet, savaşlar, Avustu- rar vermeye kalktılar. Kısacası
ralya yangınları derken
gerçekten kötü bir demek istediğim bu tür
şekilde başladık. sorunların ülkemiz-
Fakat insanları- de veyahut dün-
mızın dediği gibi yamızda her za-
dünyanın sonu man olduğu fa-
gelmiyor ya da bu kat üst üste ge-
2020 ile alakalı bir lince sadece dik-
şey değil . İnsanoğlunun katlerini çekebildiği.
yüzyıllardan beri çevreyi kir-
letmesi, su tüketiminin art- Ülkemiz için konuşacak
ması, yeşil alanların azalması, olursak bu kadar felaketin üs-
betonlaşmanın artması sonu- tüne hala yeterli önlemin
cunda ortaya çıkan şeyler. As- alındığını düşünmüyorum ve
lında bakıldığında depremler gelecek olan felaketlere de
hep vardı, önemsemiyorduk; kucak açtığımızı görüyorum.
küresel ısınmanın gittikçe Unutmayın ki dünyanın sonu-
arttığının farkındaydık ama nu 2020 yüzünden değil biz
hiçbir şey yapmadık. insanlar yüzünden geliyor.
ErvaCerenÇelİK
Büyükçİğlİ Anadolu LİSESİ
Kendi Dünyamıza
Neyi Sığdıramadık
Ne zaman paylaşmayı unuttuk söyleyin
Yemeğimizi, duygularımızı, emeğimizi...
Yeri geldiğinde gülüp eğlenmeyi
Birisinin kafasına bir şey takıldığında
Boş ver deyip moral vermeyi ne zaman unuttuk?
Yoksa doğuştan mı bilmiyorduk.
Halden anlamayı, empati kurmayı
Kimsenin hatırı kalmasın diye, çeşitli yollar bulmayı.
En sevdiğiniz müziği açın, dinleyin.
Yeni hobiler edinin mesela
Güne güzel başlamayı deneyin
Arkadaşlarınızla konuşup bir şeyler paylaşın.
Gözünüzü hırs bürümesin, para, pul hiç bürümesin.
İki metre bez ve bir avuç toprak bize yetecek
Çok da fazlasında gözünüz olmasın
Sonra üzülmesin de kimse...
63 NİLAY ÜNAL
OKUR-YAZAR ZelalÇelik
OKUR Büyükçİğlİ Anadolu LİSESİ
YAZAR
FUAT SEZGİN’İN İSLAM VE BİLİM TARİHİ YOLCULUĞUNDA
MİNYATÜR VE HAT SANATI PROJESİ
AYLA GÜZELTAŞ Büyükçiğli Ana- olarak, grubumuzun ismini
dolu Lisesi Re- ise” Reng-i Ala” olarak be-
sim Grubu ola- lirledik.
rak “Gençlik
Projeleri Destek Progra- Projemizi Gençlik ve
mı”nı ilk duyduğumuzda Spor Bakanlığına gönder-
öğrencilerim ve ben ger- dik. 1 ay sonra projemizin
çekten çok heyecan-
lanmıştık. kabul olduğunu öğ-
rendik ve çok
mutlu olduk.
Öğrencilerim Bakanlığımızla
ile birlikte önce gerekli toplan-
hangi konuyu se- tılar yapıldık-
çeceğimize ,sonra tan sonra proje
çalışmalarımızın hangi başlama tarihimiz
aşamalardan geçirilerek ya- belirlendi. 15 Şubat itibari
pılacağına ve en son da gru- ile çalışmalarımıza başladık.
bumuzun ismine karar ver- Bakanlığımız proje gru-
dik. Projemizin konusunu bumuza gerekli maddi des-
“Fuat Sezgin’in İslam ve Bi- teği sağladı ve biz de çalış-
lim Tarihi Yolculuğunda malarımızda kullanacağımız
Minyatür ve Hat Sanatı’’ malzemelerimizi temin
64
OKUR-YAZAR
Büyükçİğlİ Anadolu LİSESİ
MİNYATÜR VE HAT SANATI PROJESİ
ettik. Çalışmalarımıza Ege Üni- dığımız gerekli malzemeler ile
versitesi kütüphanesinde araştır- gerçekleştirerek devam edece-
ma yaparak, minyatür ve hat sa- ğiz.
natını öğreten ustaların atölyele-
rini ziyaret ederek, minyatür ve Projenin sonunda yapmış ol-
hat ustalarımızdan kurs alıp ça- duğumuz çalışmaları sergileye-
lışmalar yaparak, bölgemizdeki rek herkesin görmesini sağlamak
okullara gidip geçmişten günü- en büyük hedefimiz olacak.
müze uzanan minyatür ve hat
sanatını öğrencilere anlatıp bilgi- Büyükçiğli Anadolu Lisesi Resim
lenmelerini sağlayarak, minyatür Grubu olarak bunun gibi birçok
ve hat sanatı çalışmalarımızı al- projede yer almayı düşünüyo-
ruz.
Bu proje hakkında bizi bilgi-
lendirip sunum aşamasından ya-
pım aşamasına kadar hiçbir des-
teğini esirgemeyen Necati Özcan
öğretmenimize şahsım ve öğren-
cilerim adına teşekkür ederim.
AYLA GÜZELTAŞ
Görsel Sanatlar Öğretmeni
65
OKUR-YAZAR
Büyükçİğlİ Anadolu LİSESİ
Sen Söyle
Hiç canın yokmuş gibi davrandılar mı sana?
Duyguların, acı yetin yokmuşçasına?
Hiç çaresiz kaldın mı?
Ya da yok sayılan taraf oldun mu dünyada.
Dilin vardı değil mi?
İfade yetin, hakların,
Bir şeyleri değiştirme gücün?
Dur deme hakkın.
Hiç yandı mı yuvan alevler içinde?
Yok edildi mi türdeşlerin spor olsun diye, yok yere?
Peki sen hiç kardeşinin derisini
Gördün mü bir ayakkabının üstünde?
Sen, hiç başka bir türün altında baskılandın mı?
Hiç yuvana el koyuldu mu başkalarının yuvası olsun diye?
Peki sen hiç,
Çok su içiyorsun diye katledildin mi vahşice?
Alındı mı özgürlüğün boynuna sarılan bir zincir eşliğinde
Eğlence konusu oldun mu sırtına vurulan kırbaçlar ile?
Küçücük bir çanta içinde doğana aykırı,
Taşındın mı hiç gösteriş olsun diye?
Tüm cevaplar belli değil miydi zaten? DİLARA DEĞER
Sen söyle
Ama yine de herkesin cevabı yüreğinde DilaraDeğer
Çare ise yaratılanı, can olarak görmekte.
66
OKUR-YAZAR
OKUR Büyükçİğlİ Anadolu LİSESİ
YAZAR
SEVDA DOLU ŞİİRLERE
AYŞE NUR GÜZELDAĞ
İLHAM OLMUŞ KADINLAR
ÖZDEMİR ASAF - MEVHİBE BEYAT
LAVİNİA
Özdemir Asaf, bu aşka hiçbir zaman karşılık bulamayacak-
tır. Şiirde geçen “Lavinia” kelimesinin ne manada kullanıldığı
bilinmemektedir. Lavinia, bir çiçek cinsi/ölüm çiçeği anlamına
gelirken aynı zamanda Shakespare’nin Titus Andronicus adlı
eserinde Roma İmparatoru Başkomutanı Titus’un güzeller gü-
zeli kızıdır.
Sana gitme demeyeceğim.
Üşüyorsun, ceketimi al.
Günün en güzel saatleri bunlar.
Yanımda kal.
Sana gitme demeyeceğim.
Gene de sen bilirsin.
Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim
İncinirsin.
Sana gitme demeyeceğim
Ama gitme Lavinia
Adını gizleyeceğim.
Sen de bilme, Lavinia.
67
OKUR-YAZAR
Büyükçİğlİ Anadolu LİSESİ
SEZAİ KARAKOÇ-MUAZZEZ AKKAYA
MONA ROSA
Sezai Karakoç’un Mülkiye’de okurken uzaktan uzağa âşık olduğu
kadına yazdığı şiirin kıtalarının ilk harfleri birleştirildiğinde
“Muazzez Akkayam” ismi okunuyor. Aşkını itiraf edemeyen Karakoç,
şiirleriyle seslenmiştir.
Mona Roza, siyah güller, ak güller
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Ah, senin yüzünden kana batacak
Mona Roza siyah güller, ak güller
Ulur aya karşı kirli çakallar
Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa
Mona Roza, bugün bende bir hal var
Yağmur iğri iğri düşer toprağa
Ulur aya karşı kirli çakallar
68
OKUR-YAZAR
Büyükçİğlİ Anadolu LİSESİ
NAZIM HİKMET-PİRAYE HANIM
NE GÜZEL ŞEY HATIRLAMAK SENİ
Nazım Hikmet’in uğruna şiirler yazdığı pek çok kadın vardır ama
en uzun sürelisi, bu aşktır. Nazım bu ilişkinin uzun kısmını hapiste
geçirmiştir.
Ne güzel şey hatırlamak seni:
Ölüm ve zafer haberleri içinden,
Hapiste ve yaşım kırkı geçmiş iken…
Ne güzel şey hatırlamak seni:
Bir mavi kumaşın üstünde unutulmuş olan elin
Ve saçlarında
Vakur yumuşaklığı canımın içi
İstanbul toprağının…
İçimde ikinci bir insan gibidir
Seni sevmek saadeti…
Parmakların ucunda kalan kokusu
Sardunya yaprağının,
Güneşli bir rahatlık
Ve etin daveti: kıpkızıl çizgilerle bölünmüş
Sıcak koyu bir karanlık...
69
OKUR-YAZAR
Büyükçİğlİ Anadolu LİSESİ
CAHİT SITKI TARANCI-MİHRİMAH HANIM
KARA SEVDA
Mihrimah Hanım’ın abisi olan Vedat Günyol da Cahit Sıtkı gibi
Diyarbakırlıdır. Memleketten süre gelen arkadaşlıkları vardır. Bu
yüzden aşkını ömür boyu içinde saklar, söyleyemez. Yıllar sonra iti-
raf ettiğinde Günyol olumlu bakar ve önceden söyleseydi evlenme-
lerini isteyeceğini söyler. Ama iş işten geçmiştir. Mihrimah Hanım
evlenmiştir. Cahit Sıtkı bu şiiri Mihrimah Hanım’a en yoğun duygu-
larıyla yazmıştır.
Bir kere sevdaya tutulmaya gör;
Ateşlerde yandığının resmidir.
Âşık dediğin, Mecnun misali kör;
Ne bilsin âlemde ne mevsimidir.
Dünya bir yana, o hayal bir yana;
Bir meşaledir pervaneyim ona.
Altında bir ömür döne dolana.
Ağladığım yer penceresi midir?
70
OKUR-YAZAR
Büyükçİğlİ Anadolu LİSESİ
ORHAN VELİ-NAHİT HANIM
AŞK RESMİ GEÇİDİ
Orhan Veli, öldüğünde cebinde diş fırçasına sarılı kâğıtta bulu-
nan şu dizelerle Nahit Hanım’ı anlatmış:
“Hiçbirine bağlanmadım
Ona bağlandığım kadar.
Sade kadın değil, insan.
Ne kibarlık budalası,
Ne malda mülkte gözü var.
Hür olsak der, eşit olsak der.
İnsanları sevmesini bilir
Yaşamayı sevdiği kadar.’’
71
OKUR-YAZAR
Büyükçİğlİ Anadolu LİSESİ
Turgut Uyar - TOMRİS Uyar
Bozuk BİR SAATTİR YÜREĞİM Hep Sende Durur
Tomris, Turgut Uyar’la ilişkilerini şöyle özetler: “Bir ara ben
onun dünyaya açılan penceresi olmaktan öte bir şeydim. Bir parçası
gibi hissettiğim için sıkılıyordum tabii.” der.
Turgut Uyar ise: “Tomris, beni her an elinden kaçıracakmış gibi
gereksiz kaygılarla yıpranacak, ben de hiçbir rekabetimin olmadığı
alanda boyuna birinci seçilmekten yorulacaktım.”
Bir bozuk saattir yüreğim hep sende durur
Ne var ki ıslanır gider coşkunluğum durmadan
Durmadan
Dağ biraz daha benden deniz her zaman senden
Hiçbir dileğimiz yok şimdilik tarihten coğrafyadan
Kimselere benzemesin isterim seni övdüğüm
Seni övdüğüm zaman
Güzel bir çingene yalnız başına dolaşmalı kırlarda
Seni övdüğüm zaman
72
OKUR-YAZAR
Büyükçİğlİ Anadolu LİSESİ
EDİP Cansever – TOMRİS Uyar
Yaş DEĞİŞTİRME TÖRENİNE YETİŞEN Öyle BİR ŞİİR
Tomris, şöyle anlatır: “Sevgililik ya da aşk duygusu zamanla ya-
ra alabiliyor, örselenebiliyor, bitebiliyor. Bitmeyen tek gerçeğin
dostluk olduğunu Edip öğretti bana.”
Ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç
Yağmurlar altında gördüm,
Kadeh tutarken gördüm de
Bir kıyıya bakarken,
Bakarken ki ağlayan yüzünle
Ve yarışırsa ancak Monet’nin
Kadınlarına yaraşan giysilerinle
Gördüm de
Ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç.
AYŞE NUR GÜZELDAĞ
AyşeNurGüzeldağ
73
OKUR-YAZAR
Büyükçİğlİ Anadolu LİSESİ
Yağmur
Mevsimlerden belki yaz, belki kış
Yine bir yağmur yağıyor.
Tüm insanlar, suçunu biliyor sanki
Başları öne eğik ve bir telaş...
Halbuki bazılarımız yağmur damlasında
Islanmayalım diye kaçıyoruz.
Küçücük su damlasıdır yağmur yani bilirsiniz.
Herkes kabahatini bilir ama yine de kaçar.
Bir an bile gerçeklerle yüzleşmeye katlanamaz,
Tahammül edemez.
Benim fark ettiğimi siz de fark ettiniz mi?
Sanki yaşlar büyüdükçe suçlar da büyüyor.
Halbuki herkes masum olmak ister.
Yani çocukluğuna dönebilmeyi bekler ama ne çare.
Bir de gökkuşağı çıkar yağmurdan sonra,
Onu da size yol gösteren kapı misali düşünün.
Yani o anı izleyin, gökkuşağını
Gerçeklerle yüzleşmeyi deneyin, kaçmak yerine.
NİLAY ÜNAL
NilayÜnal
74
OKUR-YAZAR
OKUR Büyükçİğlİ Anadolu LİSESİ
YAZAR
DEĞİŞEN VE GELİŞEN
75 BİR VARLIK: İNSAN
OKUR-YAZAR Zor günler yaşıyo- her zaman hayata olumlu
ruz. Korkulu ve bakanlar olacaktır.
endişelisiniz değil
mi? Öncelikli ya- Mutluluk hayatta hep
başına güzel şeylerin gel-
pacağımız şey bu zor gün- mesiyle kazanılmaz. Mutlu-
lerde korku ve endişemizin luk hayata pencerenin han-
TÜRKAN TOKER bize yanlışlar yaptırmasına gi açısından baktığınla
izin vermemektir. ilgilidir. Aynı pen-
Hayatımızda cereden kap-
yaşadığımız Mutluluk hayata kara bulutla-
her sıkıntı, pencerenin hangi ra bakıp ne
bize bir şey- açısından baktığın- kadar iç ka-
ler öğretir. rartıcı oldu-
Bizden bazı la ilgilidir. ğunu da dü-
şeyleri götü- şünebilirsin,
rürken bize bir yağan yağmurun
sürü kazanç da sağ- ne kadar huzur verici
lar. Birçoğumuz sadece gö- olduğunu da. Yağan yağmu-
türdüklerine odaklanıp sü- run her yeri çamur yapıp
rekli sızlanırken, bazılarımız berbat ettiğini de düşüne-
ne kazanç sağladığıyla ilgi- bilirsin, pencereyi açıp top-
lenir. Bu dönemden sağlam rağa düşen yağmurun
psikolojiyle çıkacak olanlar yaydığı muhteşem toprak
DEĞİŞEN VE GELİŞEN Büyükçİğlİ Anadolu LİSESİ
BİR VARLIK: İNSAN
kokusunu içine çekip huzur da de giderek yükselmesine çok gü-
bulabilirsin. İşte bu tamamen se- zel bir bahanemiz oldu artık. Peki
nin hayata nereden baktığınla il- hiç empati kurmayı düşündük mü
gilidir. bu evde kaldığımız sürede? Me-
Aylardır evdeyiz. İlk başlarda sela engeli sebebiyle yıllardır so-
hepimize bir tatil gibi gel- kağa çıkamayan bir çocuğu
di bu durum değil mi? düşündük mü? Hayva-
Evde kalmak, din- nat bahçesinde biz-
lenmek çok iyi Peki hiç empati ler sadece 2 daki-
geldi bize. Birço- kurmayı düşündük ka görüp şaşıra-
ğumuz bu zama- mü evde kaldığımız lım diye doğasın-
na kadar yapmak dan koparılıp ka-
istediğimiz ama bu sürede? feslere kapatılan
hayatın yoğun tem- hayvanlar hiç aklımı-
posundan yapmaya fır- za geldi mi? Biz evlerde
sat bulamadığımız şeyleri yaptık. bunaldığımızdan sürekli yakı-
Sonra yavaş yavaş sıkılmaya, nırken aylarca hastanelerde yatıp
tempolu hayatımızı özlemeye ve kalkan, ailesiyle evinde bir saat
evlerde kalma zorunluluğuna geçirmek için can atan sağlık çalı-
söylenmeye başladık. Dilimize şanlarının yerine koyduk mu ken-
pelesenk olan “Psikolojimiz bo- dimizi?
zuldu.” cümlesinin altına sığınma-
ya başladık. Bazen aile içindeki
bireylerle olan iletişimimizi boz-
duk. Sorumluluklarımızı yerine
getirmemeye, ses tonumuzun ev-
76
OKUR-YAZAR
Büyükçİğlİ Anadolu LİSESİ
DEĞİŞEN VE GELİŞEN
BİR VARLIK: İNSAN
İşte aslında bunlar gibi düşü- gençliğin kafasındaki en büyük
nüp empati kurabileceğin ve ken- soru işareti olan ‘ben kimim?’ so-
dinin çok şanslı olanlardan oldu- rusuna cevap bulabilmek için tam
ğunu anlayabileceğin birçok şey zamanı.
var hayatta. Bu pandemi süreci Hayat artık değişiyor, gündelik
hayata farklı bir açıdan yaşantımız değişiyor.
bakabileceğin bir fır- Biz de davranıştaki
sat aslında. Başarısızlığı gözün- ve düşüncedeki
de büyütme, başa- alışkanlıklarımızı
Bu zamana değiştireceğiz.
kadar günde en rılı olmak için bir
fazla 3-4 saat bir Hayata bakış açı-
arada olduğun ve yol olarak gör. mızı değiştirece-
yeterince iletişim ğiz, olumlu tarafın-
kuramadığın ailenle dan bakmayı öğrene-
doya doya vakit geçirmek ceğiz.
için bir fırsat bu. İnsan değişen ve gelişen bir
Belki hiç düşünmediğin ve varlık. Olumlu yönde değiştiğin
yapmaktan çok zevk alacağın ho- ve geliştiğin sürece kazanan hep
bilerini, yeteneklerini bulmak sen olacaksın. Mutlu ve sağlıkla
için, içinde var olan potansiyelini kalın.
çıkarmak, kendinle baş başa kalıp
TÜRKAN TOKER
Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık
77
OKUR-YAZAR
Büyükçİğlİ Anadolu LİSESİ
78 MELEK CEREN KARAÇİVİ
OKUR-YAZAR MelekCerenKaraçivi
OKUR Büyükçİğlİ Anadolu LİSESİ
YAZAR
NARSİSİZM ÜZERİNE
ALAEDDİN ÖZTÜRK İçinde yaşadığımız döne- edilir bir yaşama hızını, in-
min en sık rastlanılan so- sancıl ve güzel bir çevreyi,
runlarından biri de nar- kültürel derinlik ve zenginliği,
sisizm oldu. Narsisizm güveni ve işlerin iyiye gidece-
veya özseverlik, kişinin kendi- ğine dair inancı… Dün, ‘yok o
sine tapması, kabaca tabirle kadar da olmaz!’ dediğimiz
kişinin kendisine aşık olması ne varsa bugün başımıza geli-
olarak tanımlanan bir terim- yor. (Bir tek uzaylılar gelmedi
dir. Her zaman almaya ve ka- henüz) Sürekli değişim, istik-
zanmaya odaklanmış, verme- rarsızlık, ön görülemezlik ve
yi ve kaybetmeyi asla kabul güçsüzlük yaşamak; bize
etmeyen, sevmeyi ve yardım stres, kayıp ve yalnızlaşma
etmeyi önemsemeyen, ken- olarak geri dönüyor. Bireyci
disini dünyanın merkezi ola- toplumda anne babalar, ço-
rak gören, diğer insanları de- cuktan diğer insanlara karşı
ğersiz ve gereksiz olarak nite- bir sorumluluk duygusu geliş-
leyen bu kişiler “narsistik kişi- tirmesini beklemiyor. Herkes
lik” olarak adlandırılır. kendi başına, herkeskendisi
için yaşıyor. On kişilik bir aile-
Yaşadığımız dönemin de bir çocuğun narsist olması
anahtar kelimelerinden birisi epey zordur ama bir veya iki
de kayıp. Aileyi, çevreyi, işi, çocuklu çekirdek ailelerde,
evi, dünyayı kaybediyoruz. hele de anne mükemmel bir
Anlamlı bir hayatı, tahammül
79
OKUR-YAZAR
Büyükçİğlİ Anadolu LİSESİ
NARSİSİZM ÜZERİNE
ebeveyn olamadığı için suçluluk mak gerekir: Asıl değerli olmanın
içindeyse, çocuk kutsanmaya başla- kişinin kendi çabasıyla bir şeyler
nıyor ve ona sınır çizilemiyor. Nar- yapması gerektiğini. Kapitalizm, re-
sist birey ne kendisiyle ne de baş- kabetçiliğin bütün insanlar arası
kalarıyla sahici bir ilişki kurabilmek- bağları ve sosyal sorumluluk duygu-
tedir. Çocuklarını sahip olmadıkları larını zayıflattığı bir toplum yarattı.
nitelikler üzerinden seven anne ba- Nihilistik kültür narsistik bireyleri
balar onları duygularına yabancılaş- ürettiği gibi onlar da nihilistik bir
tırır. kültürü besliyor.
İnsanın anlam üretebilmesi için Çocuğumuzu narsistik olmama-
bağ kurması lazım. Kendisiyle, baş- sı için nasıl yetiştirelim? Öncelikle
ka insanlarla, alemle ve Yaratıcı’yla. empati becerisi geliştirilmelidir. Hiç
Varlığın o büyük ağıyla bağ kurarak kimsenin küçük görülmemesi ge-
bir sebebin parçası haline geliriz. rektiğini ve her insanın değerli ol-
Narsisizm kendimizle olan bağı ko- duğunun başta ailede ve okullarda
partıyor, teknolojik araç ve gereç- öğretilmesi gerekiyor. Anne baba-
ler kişiler arası bağı zayıflatıyor, fa- nın kişiliği nasılsa çocuklar onları
niliğimizle yüzleşememek öte dün- rol model seçer ve onlardan öğre-
yayla bağı kopartıyor. nir. Onun için anne babanın kendi
narsistik yönlerini düzeltmesi ge-
Maalesef insanın bindiği dalı rekli..
kestiği bir nihilizm çağında anlat-
ALAEDDİN ÖZTÜRK
Felsefe Öğretmeni
80
OKUR-YAZAR
Gece Büyükçİğlİ Anadolu LİSESİ
Yıldızlı gökyüzü... SILA KARADAĞ
Karanlık her yer.
Huzurlu sessizliği dinleyip SılaKaradağ
Tebessüm edersin.
Ne yaparsan yap
Ne düşünürsen düşün
Kimse görmez,
Karışmaz, karışamaz.
Her şey karanlıktır;
Zihinler, kapalı gözkapaklarının
Ardındaki düşünceler...
Kimse bilmez, ne düşünürsün
ne hissedersin.
Umurlarında da değildir zaten.
Bazılarının tek düşüncesi
Uykudur o vakitte çünkü.
Olsun.
Kimse olmasın,
Kimse bakmasın.
En güzel yanı da budur.
Öyle zamanlarda gece senindir,
Yalnızca senin…
81
OKUR-YAZAR
OKUR Büyükçİğlİ Anadolu LİSESİ
YAZAR
KÜTÜPHANE HARİTASI
KÜBRA DOĞAN Kütüphaneler insanların bilgilerinin olmadığını öğren-
kolaylıkla ulaşabileceği birer dim. Bu nedenle projemin
CANSU ÇORAPÇI bilgi hazinesidir. İnsanlar zevk amacı insanların kütüphane-
ve anlayışlarına göre kitap leri kolaylıkla bulmasını sağ-
edinip okurlar ve tekrar kü- lamak oldu. Okulumuz Edebi-
tüphanelere bırakırlar. Aynı yat Öğretmeni Necati ÖZCAN
kitaptan binlerce insan fay- rehberliğinde sınıf arkadaşım
dalanır. Bu yönüyle kütüpha- Cansu ÇORAPÇI ile projemiz
neleri bilgi paylaşım merkezi için çalışmalara başladık. Ge-
olarak da nitelendirebiliriz. çen sene proje kapsamında
beş tane kütüphaneyi gez-
Bazen insanlar yanı başın- miştim. Bu sene ise arkada-
daki kütüphanelerin varlığın- şım Cansu ÇORAPÇI ile İz-
dan habersizdir. Bu nedenle mir’in Bornova, Foça, Çeş-
geçen sene okul dergimizin me, Ödemiş, Bayraklı, Me-
haziran ayı sayısında yer alan nemen, Çiğli ilçesindeki halk
projemi haritaya döküp geliş- kütüphanelerini proje kapsa-
tirdim. Projemin asıl amacı mımıza dâhil ettik.
İzmir’de bulunan kütüphane-
lerin kapasitesini ve kitap sa- FOÇA HALK KÜTÜPHANESİ
yısını öğrenip, tanıtmaktı. Fa-
kat daha sonra arkadaşları- İzmir halk kütüphaneleri
mın kütüphanelerin nerede arasında en çok kitap barın-
olduğu konusunda pek bir dıran 6. sıradaki kütüpha-
nedir. 2019 verilerine göre
82
OKUR-YAZAR
Büyükçİğlİ Anadolu LİSESİ
KÜTÜPHANE HARİTASI
kütüphanede 17686 kitap ve 1918 dursa da okuyucu ve kitap sayısı
üyesi bulunmaktadır. Yaz tatilleri- bakımından gayet iyi durumdadır.
mizde farklı bir aktivite olarak gide- 2019 verilerine göre 14220 kitap,
bileceğimiz kütüphanelerden birisi- 12974 okuyucusu ve 2119 üyesi
dir. bulunmaktadır.
MENEMEN HALK KÜTÜPHANESİ ÇEŞME İLÇE HALK KÜTÜPHANESİ
Menemen ilçe halk kütüphanesi di- 2019 verilerine göre 12761 kitap ve
ğer kütüphanelere göre çok kitap 1690 üyesi bulunmaktadır. Yine
bulundurmamasına rağmen
en çok okuyucuya sahip yazlıklarınızdan çıkıp farklılık
kütüphanelerden biri- yaparak Çeşme ilçe halk
dir. 2019 verilerine kütüphanesine uğra-
göre 12676 kitap yabilirsiniz.
bulunmasına rağ-
men yaklaşık iki katı ÇİĞLİ İLÇE HALK
okuyucusu vardır.
KÜTÜPHANESİ
ÖDEMİŞ İLÇE HALK
Okulumuza en yakın
KÜTÜPHANESİ halk kütüphanesidir.
2019 verilerine göre 15221
En çok okuyucuya sahip ilk kütüp- kitap, 6533 okuyucusu ve 952 üyesi
hanedir. 2019 verilerine göre vardır. Okul çıkış saatlerimiz uyma-
28086 kitap bulunmasına rağmen sa da cumartesi günlerimizi verimli
89468 okuyucusu vardır. Sizler de geçirebiliriz.
bu okuyucular arasına girebilirsiniz.
ATATÜRK İL HALK KÜTÜPHANESİ
BAYRAKLI ALPASLAN İLÇE HALK (KONAK)
KÜTÜPHANESİ
Kütüphanenin tarihi oldukça eskiye
Her ne kadar bakımsız ve küçük dayanmaktadır. Kütüphaneler ara-
sında internet hizmeti veren
67 83
OKUR-YAZAR
OKUR-YAZAR
Büyükçİğlİ Anadolu LİSESİ
KÜTÜPHANE HARİTASI
ilk kütüphanedir. 2019 verilerine ğumuz araştırmalar sonucunda Kül-
göre 62039 kitap ve 41328 üyesi tür Turizm Bakanlığının sitesinde
bulunmaktadır. Şehir merkezindeki kütüphaneler hakkında detaylı bil-
kütüphanelerinden biridir. gilere ulaştık ve arkadaşım Cansu
ÇORAPÇI ile kütüphane gezilerin-
KARŞIYAKA HOCA MİTHAT İLÇE den edindiğimiz bilgiler ile araştır-
HALK KÜTÜPHANESİ ma sonuçlarımızı harmanlayıp pro-
jemizi haritaya dökme işine başla-
2019 verilerine göre 15490 ki- dık. Gerekli araç gereçleri edindik-
tap, 10550 okuyucusu ve 10742 ten sonra haritamızı oluşturduk.
üyesi bulunmaktadır. Şehir merke-
zindeki kütüphanelerden biridir. Projemizin sesini daha geniş
Ulaşımı oldukça basittir. kitlelere ulaşabilmesi için edebiyat
öğretmenimizin danışmanlığında
BORNOVA HALK KÜTÜPHANESİ TÜBİTAK’a başvurduk. Projemizin
amacına ulaşmasına ramak kalmış-
Bizi karşılayan yetkili, kütüpha- ken tüm dünyayı tehdit eden bir vi-
ne hakkında bilgiler verdi. 28157 rüsle karşı karşıya kaldık…
kitap olmasına rağmen 122607
okuyucusu vardır. Yani kitap sayısı- KÜBRA DOĞAN CANSU ÇORAPÇI
nın yaklaşık dört katıdır. Daha sonra
kendisine projemizden bahsettik. KübraDoğan CansuÇorapçı
Yetkili kendisinin İzmir Kütüphane
Derneği Başkanı olduğunu belirtti.
Asuman Hanım daha önce böy-
le bir çalışmanın İzmir’de yapılma-
dığını bu nedenle projemizi destek-
leyeceğini söyledi. Projemize reh-
berlik eden öğretmenimiz Necati
ÖZCAN ile fikir alışverişinde bulun-
dular. Bu görüşmeler sayesinde
projemizi daha ileriye taşıyabildik.
İnternetten üzerinden yapmış oldu-
67 84
OKUR-YAZAR
OKUR-YAZAR
Büyükçİğlİ Anadolu LİSESİ
Öyle Bir Yerdeyim İşte
Ne gitmek mümkün ne kalmak...
Öyle bir yerdeyim işte!
Bazen bir deniz kenarında,
Bazen bir ağaç dalında,
Bazen de kırık bir kalbin ortasında...
Sadece gökyüzüne bakmak isterim.
Gökyüzü öyledir ki
Rengiyle görüntüsüyle huzur verir,
Güven verir
Ama en nihayetinde
Anıları hatırlatır o güzel yüreğinde.
Sessizce seni dinler sadece,
Kimsenin duyamadığı sesini o duyar
Usul usul dinler öylece.
NERGİZ NEHİR SAFİ
NergizNehirSafi
85
OKUR-YAZAR
OKUR SEVGİ SELÇUK Büyükçİğlİ Anadolu LİSESİ
YAZAR
VERTİGO
86
(Efsun, İzmir’de babasından kalan eski bir konakta yaşayan
OKUR-YAZAR yalnız bir genç kızdır. Bir de üvey annesi vardır. Üvey annesinin
babasını öldürdüğünü düşünmekte ve ona içten içe kin besle-
mektedir. Bir akşam üvey annesini silahla vurur. Böylece iç
hesaplaşmaları ve bunalımları başlar.)
SAHNE
Beyaz duvarlı, sade bir oda. Duvara bitişik ufak çiçek
desenli beyaz çarşaflı yatak. Hemen önünde bir çalışma ma-
sası, yan tarafındaysa dolap ve çekmece bulunmakta.
EFSUN - (Biraz korkmuş bir şekilde koşar adımlarla
odaya girer, arkasından kapıyı kapatır.) Ne yaptım ben? Na-
sıl oldu birdenbire her şey? (Oda da kendini kaptırmış bir bi-
çimde bir ileri bir geri yürümektedir.)
ASU - (Çalışma masasın üzerinde oturmakta, alaylı bir
üslupla) Şu insanoğlunu bir türlü anlamıyorum. Nasıl oluyor
da kendine bu kadar şaşıyor?
VİCDAN - (Dolaba yaslanmış kınayıcı şekilde Mecnun’a
bakarak) Bir çocuk gibi nazlanmayı bırak!
EFSUN - (Duydukları ve gördükleriyle iyice korkmuş ve
şaşkın) Siz de kimsiniz? Evime nasıl girdiniz?
VİCDAN - (Sakince, gülümseyerek) Bizden korkmana ge-
rek yok. Biz bir nevi senin, kafanın içindeyiz. Kalbinin sesini
dinlemek gibi.
Büyükçİğlİ Anadolu LİSESİ
VERTİGO
ASU - Demek istediği kafanın içindeyiz.
EFSUN - (Şaşkın) Demek öyle? (titrek bir sesle) O zaman derdime bir
çare bulun!
VİCDAN- (Kendinden emin) En iyi çözüm teslim olup cezanı çekmektir.
ASU - (Gözlerini pörtletip) Delirdin mi Vicdan sen? Saçmalama! Olur
mu hiç öyle şey kuzum? Her şey mahvolsun mu istiyorsunuz?
VİCDAN - (Kafasını sallayarak) Peki, Asu Hanım siz söyleyin öyleyse
n’apalım?
ASU - (Gülümser.) Buradan kaçalım!
EFSUN-(Telaşlı) Hayır olmaz. O zaman benim yaptığımı kesin anlarlar.
VİCDAN -(Alaylı) Ne demiştim, Asu Hanım.
ASU - (Kızgın, yüksek bir tonla) Senin fikrini de kabul etmedi.
EFSUN - İkinizde durun lütfen! (Düşünceli) Belki de hiçbir şey olma-
mış gibi davranmalıyız.
VİCDAN - (Efsun’a bakarak) Bir kimsenin derdi varsa eğer her ne ya-
parsa yapsın ya da her nereye giderse gitsin gönlü hiç hoş olmaz ki!
EFSUN - (Kafasını önüne eğer, yatağa oturur ve mırıldanır.) Belki de
haklısındır, Vicdan.
ASU - (Öne atılarak) Yanılıyorsunuz! (kanıtlamak ister gibi) İnsan ken-
di mutluluğunu kendisi yaratır.
(Hepsi bir süre susar.)
ASU - (Sakince) Tamam, itiraf et ve teslim ol. Peki, sonra ne olacak
sanıyorsun? Etrafındaki insanlar sana tekrar aynı gözle mi bakacak sanı-
yorsun? Aptal olma!
87
OKUR-YAZAR
Büyükçİğlİ Anadolu LİSESİ
VERTİGO
VİCDAN - (Bağırarak) Hiç olmazsa rahatlayacak!
ASU - (Alaylı) Efsun, o çok sevdiği güneşin doğuşunu bir daha göste-
rirler mi sana?
EFSUN - (Mırıldanarak) Nasıl oluyor da, insanı mutlu etmesi gereken
bir şey aynı zamanda onun felaketinin de kaynağı oluyor?
VİCDAN - ( Sinirli) Bakın, bu bir oyun değil! Bir cinayet işlendi. ( Efsun’
a dönerek) Ve biraz uyusan dahi bütün bu olanlar rüya olmayacak.
ASU - (Şaşkınca) Doğru söylüyorsun. O zaman ne yapmalı?
EFSUN - (Kendinden emin) Bırakın da kararı ben veriyim. (ayağı kal-
kar ve kapıya yürüyerek) Göğsümde şiddetle duyduğum bir ağrı var.
(Hızlıca kapıyı açar ve çıkar.)
VİCDAN - (Kapıya bakarak) Nereye gidiyorsun? (Asu’ya dönerek, üz-
günce) Ne yapacağız?
ASU- Bu gerçekten önemli bir soru. Acaba hangisi daha kötü, itiraf
edip acı çekmek mi yoksa kaçıp acı çekmek mi?
EFSUN - (Elinde silahla içeri girer.) Başta söylediğim gibi her şey bir-
denbire oldu ve şimdi de her şey yine birdenbire olup bitecek.
VİCDAN - (Efsun’un gözlerine bakarak) Efsun, böyle olması gerekmez.
ASU- Vicdan haklı, Efsun. Hayat bundan çok daha fazlası.
EFSUN - (Gözlerini kapatıp derin bir nefes alır.) Dediğim gibi (Silahı
kafasına dayar.) öylece her şey kaybolup gidecek. (Ateş eder.)
Perde kapanır.
SevgiSelçuk
SEVGİ SELÇUK
88
OKUR-YAZAR
OKYOUAKRZUARRDİLARA DEĞER Büyükçİğlİ Anadolu LİSESİ
YAZAR
SERÇE
89
Bak gökyüzü ağlıyor,
OKUR-YAZAR Çok üzmüşler onu
Hissediyor musun serçe?
Bir dost dinliyor onun dertlerini yerde
Alıyor musun hüznün kokusunu serçe?
Hava çok hasret kalmış
Taşıyor sevdiğinin kokusunu
Dört bir diyarda yanında
Gökyüzü çok özlemiş,
Hissediyor musun kanatlarının altında?
Bulutlar çok kızgın.
Kavgalılar birbirlerine,
Çok da kırgın
Bir hiddetle gürlüyorlar
Ürkütüyorlar mı seni serçe?
Bir şeyler ölmüş dünyada
Bulutlar kefenliyor onu
Üstün bembeyaz olmuş
Üşüyor musun serçe?
DilaraDeğer
OKUR Büyükçİğlİ Anadolu LİSESİ
YAZAR
VERİMLİ BİR ÇALIŞMA METODU:
POMODORO TEKNİĞİ
ARİFE GÜRBÜZ Yapılması gereken işler, Pomodoro Tekniğinin
yetiştirilmesi gereken sunum-
lar, katılması gereken toplan- Vadettikleri
tılar... İşler bitmez. Zamanı iyi
değerlendirmek önemli. O Zamanla birlikte çalışın,
zaman Pomodoro Tekniği’ni zamana karşı değil.
öğrenmek isteyebilirsiniz…
Kendinize yüklenmeyin,
1980’li yıllarda Francesco baskıdan kaçının.
Cirillo adlı İtalyan bir öğrenci-
nin bulduğu ve günümüzde Dışarıdan gelen dikkat
hâlâ üzerine çalışmalar yapı- dağıtıcı unsurları etkisiz
lan bu yöntemle ilgili oldukça hale getirin.
fazla araştırma var.
Daha iyi bir iş-yaşam
Yazılım sektöründe dengesi kurun.
uzun yıllar çalışan
Francesco, zamanı Tekniği uygularken önce
etkin ve verimli 25 dakikalığına iş veya dersi-
kullanmakla ilgili nize odaklanıyorsunuz, son-
çalışmalarda bu- rasında 5 dakikalık bir mola
lunmuş. Pomo- veriyorsunuz.
doro Tekniği için
1 pomodoro, bu 30 daki-
Francesco Cirillo mutfaktaki zaman kalık sürece denk geliyor.
sayaçlarından ilham al- Dört pomodoro yaptığınızda,
yarım saatlik bir mola verebi-
mış. Zira Pomodoro İtalyan- liyorsunuz.
cada domates demek.
Günde 6-12 arası pomo-
doro yapmak, ideal sayılıyor.
90
OKUR-YAZAR
Verimli Bir Çalışma Metodu: Pomodoro TEKNİĞİ Büyükçİğlİ Anadolu
Bu da 3-6 saat arası bir zaman dili- teleri seçin ve onları “yapılacaklar
mine denk geliyor. listesi”ne aktarın.
Belirli bir zaman kısıtı verilerek, Aktivitenin tahmini gerçekleş-
yalnızca bir işin yapılması ile kişinin me süresini pomodoro cinsinden
konsantrasyonun en üst seviyede belirleyin.
olması ve zihninin tek bir konuya
bütün verimiyle odaklanması 25 dakikalık çalışma süresinin
amaçlanıyor. sonunda 5 dakikalık bir mola verin.
Çalışma sürelerini takip eden Mola süresince çalışmanız hak-
kısa mola dilimleri, kişinin başarısı- kında hiçbir şey düşünmeden farklı
nı hızlı bir şekille ödüllendirmesini şeylerle ilgilenin, kendinizi ödüllen-
sağladığı için bireysel motivasyonu dirin.
artırıcı etki sağlar. Örneğin; kahve
yapmak, tatlı yemek ya da sosyal Gün sonunda yaptığınız çalış-
medyada kısa bir gezinti yapmak. maları ve sürelerini kaydettiğiniz bir
sayfa hazırlayın. Aktivitelerinizin
Pomodora Tekniği Nasıl Uygulanır? tahmini süresini ve gerçekleşme sü-
resini pomodoro cinsinden yazarak
Yapmak istediğiniz uzun ve kısa karşılaştırın. Bu karşılaştırma sonu-
vadeli işleri içeren bir aktivite en- cunda tahminlerinizi iyileştirmeye
vanteri hazırlayın. Bu listedeki akti- ve zamanınızı efektif kullanmaya
viteler için bir öncelik sırası belirle- çalışın.
yin.
İyi denemeler…
Her gün çalışmaya başlamadan ARİFE GÜRBÜZ
önce bu listeden öncelikli aktivi-
Matematik Öğretmeni
91
OKUR-YAZAR
Büyükçİğlİ Anadolu LİSESİ
Bilemiyorum
Bilemiyorum ne olur.
Her şey düzelir mi?
İnsanların kızgınlıkları,
Gereksiz kırgınlıkları.
Herkes kendi sessizliğiyle baş başa kalsa
Neler değişir acaba bu dünyada
Bir kere de karşımızdakini dinlesek
Yanlış olduğunu bilsek de
Bilemiyorum başka neler değişir.
Belki insanların dış görünüşü, çevremiz
Ama tek bir şey değişmez onu biliyorum.
NİLAY ÜNAL 92
NilayÜnal OKUR-YAZAR
OKUR Büyükçİğlİ Anadolu LİSESİ
YAZAR
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE
KIRAATHANE VE KAHVEHANE
ÖZET:
Kültürümüze dört yüz yılı aşkın bir süre önce girmiş olan top-
lumsal din dışı mekânlardan olan kahvehaneler ve kıraathaneler
zaman içerisinde değişim göstermekle birlikte bazı geleneksel
yönlerini de koruyarak günümüze kadar gelebilmişlerdir. Nicelik-
TAYLAN TÜZÜN sel olarak hiç azımsanmayacak bir sayıda olmalarından yanı sıra
gördükleri yoğun talep ile de hemen her dönemde kültürümüz-
de önemini korumuşlar ve çok farklı disiplinlerin araştırma konu-
su olmuşlardır. Bu çalışmanın temel amacı kıraathanelerin ve
kahvehanelerin Osmanlı’dan günümüze kadar nasıl geldiğini öğ-
renmek, önemli kıraathaneleri tanımak, İzmir deki kıraathaneler-
den haberdar olmak ve kıraathanelerin neden önemli
bir toplanma alanı olduğunu anlatmak.
XVI. yüzyıldan itiba- Anahtar Sözcükler: Kıraathane, Kahvehane, kah-
ren, Türk insanının ya- ve, Osmanlı’da ve İzmir’de Kıraathanecilik ve
şamına giren kahve ve Kahvehanecilik.
kahvehane etrafında, GİRİŞ VE AMAÇ:
çok geniş bir kültürel Toplumların etkileşim içinde olduğu birçok
birikim oluşmuştur. alan sayılabilir. Bu alanlar bulundukları ortama gö-
re de isim değişikliği gösterebilir. Geniş toplum kitle-
lerinin bir araya gelip dergi, kitap, gazete okudukları yerlere de
kıraathane denilebilir. Kıraathane anlam olarak da belirtilen özel-
likleri kapsar. Kıraat Arapçada okuma anlamına gelir. Hane ise bil-
diğimiz üzere ev anlamındadır. Yani kıraathane; okuma evi anla-
mına gelir. Bu kültür XVI. yüzyıldan beri devam etmektedir. Kimi
zaman kahvehane kimi zaman köy odası olarak bilinse de bu kav-
ramlar temel kurulma amacı olarak aynıdır.
93
OKUR-YAZAR
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE Büyükçİğlİ Anadolu LİSESİ
KIRAATHANE VE KAHVEHANE
Toplumun boş zamanını değerlendirmek için bir araya geldikleri
alanlardır. İnsanlar bir araya geldiklerinde bir şeyler yerler ve içerler.
Bu alanların simgesi de kahvedir. Kahvenin bu kadar önemli olması-
nın nedeni Osmanlı’ya geldikten sonra kahvehanelerin açılmasıdır.
Bir bakıma bu kültürün yayılmasına vesile olmuştur. Bu yerlerin açıl-
masındaki temel amaç para kazanmak olsa da insanların bir araya
gelip kitap okumalarını, güncel konulardan haberdar olmalarını sağlı-
yordu. Günümüzde kahvehaneler eski işlevinden uzaklaşmış durum-
da. İnsanlar yine etkileşim halinde ama toplanma amaçları bilgi
edinmek için değil okey veya kâğıt oyunları gibi oyunların oynandığı
zamanlarının boşa geçirdiği mekânlar haline geldi.
YÖNTEM
Kıraathane ve kahvehane kavramları ile ilgili verileri araştırdım.
Bulduğum makalelerle de karşılaştırdım, doğruladım. En sonun da
bu konuyla ilgili yapılan röportajları izledim. Konuyu böyle ele alma-
mın sebebi kıraathanelerin ve kahvehanelerin geçmişten günümüze
nasıl geldiğini incelemek, nelerin değiştiğini tespit et-
mek ve sonun da önemli kıraathanelerden haberdar
olmak.
BULGULAR:
1.OSMANLIDA KIRAATHANE VE KAHVEHANE
XVI. yüzyıldan itibaren, Türk insanının yaşamına giren kahve ve
kahvehane etrafında, çok geniş bir kültürel birikim oluşmuştur. Kah-
ve ve kahvehane merkezli kültürel birikim ortamı, o kadar hızlı geliş-
miş ve geniş bir alanda etkili olmuştur ki, belki de Türk insanının ya-
şamına bu derece etki eden - içecek ve mekân olarak- ikinci bir un-
sur gösterilemez. Kahvehaneler, toplumsal paylaşımın gerçekleştiği
ve geçmişin yâd edildiği mekânlar olarak Türk insanının yaşamında
94
OKUR-YAZAR
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE Büyükçİğlİ Anadolu LİSESİ
KIRAATHANE VE KAHVEHANE
önemli bir yer tutmuştur. Bir mık Kemal, Sadullah, Ayetullah,
“sohbet kültürüne” sahip olan Arif Hikmet, Hasan Suphi, Tevfik
Türk toplumunun, dinsel açıdan Paşa gibi devrin tanınmış şair ve
“meşru” kabul edilen kahve ve ilim adamları toplanır, devrin me-
kahvehaneye sahip çıkması ve bu selelerini tartışırlardı. Bilinen di-
unsurları yaygınlaştırması, birçok ğer bir kıraathane de Mahmutpa-
toplumdan daha hızlı ve kapsamlı şa Cami civarındaydı. Okçularbaşı
olmuştur. (2) ile aynı yıllarda açılmıştı.
Namık Kemal
XIX. yüzyılın ikinci yarısında Buraya din adamları ve ulema
yeni bir tip kahve türedi. Buralar- devam ederdi. Müdavimleri ara-
da gazete, mecmua, kitap okunu- sında bilinenler Ali ve Hâfız Müş-
yor, adına “kıraathane” deniyor- fik Efendiler, Abdi Bey, Ethem ve
du. Bekir Sami Paşalardır. Özellikle
ünlü satranççılar, birbiriyle bura-
Özellikle aydın kişilerin de- da karşılaşırdı. Asya Kıraathanesi
vam ettiği yerlerdi buraları. Bili- 1850-60 yılları arasında Galata’da
nen ilk kıraathane, Beyazıt’ta Re- açılmıştı. Gümrüğe yakın oluşu
şit Paşa türbesinin karşısında açıl- sebebiyle bilhassa Galata gümrü-
mıştı. ğü memurları ve gümrük komis-
yoncuları ile buralarda işleri olan-
“Sarafim”yahut “Okçularbaşı” ların devam ettikleri bir yerdi.
adını taşıyordu. Buraya gelenlerin Aynı adı taşıyan bir başka
çoğu vakitlerini okumakla geçirir-
di. Bilhassa ramazan geceleri, Na-
95
OKUR-YAZAR
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE Büyükçİğlİ Anadolu LİSESİ
KIRAATHANE VE KAHVEHANE
kıraathane de II. Sultan Abdülhamid devri sonlarında Üsküdar Selman
Ağa mahallesinde açılmış, ancak devrin bütün meşhur kumarbazlarını
sinesinde topladığı için kısa bir süre sonra kapatılmıştır. XX. yüzyılın
meşhur kahveleri arasında Beyazıt’ta Küllük, Şehzadebaşı halkevinin al-
tında özellikle musikişinasların devam ettiği, konserlerin verildiği
“Darüttalim”, Sirkeci Vakıf Han’da “Borsa”, Beyazıt’ta cami yanındaki
kahve, Cağaloğlu’ndaki “Meşrutiyet Kıraathanesi”, Galata’da Kemeraltı”,
Yenicami arkasında Bahçelikahve” en önemli yerleri işgal eder. Bunların
çoğu, istimlâkler sırasında tarihe karışmış, birkaçının yerine dükkân ya-
pılmıştır.(3)
2. İZMİR’DE KIRAATHANE VE KAHVEHANE:
Tarihsel gelişimine bağlı olarak farklı etnik ve dinsel unsurların bir
arada yaşadığı İzmir, Doğu –Batı ticaretinde sahip olduğu konum nede-
niyle yakın çevresinden ve dış ülkelerden sürekli göç almış, özellikle de
17. yüzyıldan itibaren dış ticaretin önemli temsilcileri olan Levantenle-
rin yerleşmek için tercih ettiği bir kent durumuna gelmiştir. Kentin hare-
ketli ticari yapısının bir gereği olarak ortaya çıkan kamusal mekânlar,
çok kültürlü kimliğine bağlı olarak çeşitlilik göstermiştir. Ticari gemilerin
96
OKUR-YAZAR
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE Büyükçİğlİ Anadolu LİSESİ
KIRAATHANE VE KAHVEHANE
yanaştığı liman çevresinde kafe kültürü oluşurken, bu ticaretin Doğu
uzantısını oluşturan kervan yolları ve çarşı çevrelerinde geleneksel Türk
kültürünü yansıtan kahvehaneler ortaya çıkmıştır. Çeşitli gezginlerin ka-
yıtlarından yola çıkarak 17. yüzyıldan itibaren İzmir’de varlığı bilinen
kahvehaneler, 19. yüzyılda yaygınlık kazanmış ve mahalle aralarına ya-
yılmış durumdadır.
Kahvehane ve kıraathanelerin işlevlerinden biri de âşıklık geleneğinin sürdürülmesine katkı sağlamasıdır.
Özellikle geleneksel kahvehane tipinin başlangıç noktası olduğu dü-
şünülen Kemeraltı ve çevresinde geleneksel özelliklerini büyük ölçüde
sürdüren kahvehaneleri bugün de görmek mümkündür. Bunun yanı sı-
ra bazı ilçe merkezleri ile mahalleler ve köylerde geleneksel kahvehane
kültüründen izler bulmak mümkündür. Kıraathane işleviyle ön planda
olan ve 19. yüzyılda eğitim, edebiyat, sanat ve yayıncılık alanındaki ge-
lişmelerle zenginleşen bu mekânlar kahvehane kültürünün içinde varlık
göstermiştir. İzmir, İstanbul’un biraz gerisinde olsa da canlı bir kültür
sanat ortamına sahiptir. Hatta başkentin sansür alanının dışında kalma-
sı kente ayrı bir özgürlük sağlamıştır. 19. yüzyıl sonlarında özellikle Ke-
meraltı çevresinde İzmirli okur-yazar, sanatçı ve aydınların toplanma
alanı olan Askeri Kıraathane, Ekmekçibaşı, Hacı Ali Paşa, Ragıppaşa gibi
97
OKUR-YAZAR
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE Büyükçİğlİ Anadolu LİSESİ
KIRAATHANE VE KAHVEHANE
bu mirası Ankara Palas’ın devraldığı anlaşılmaktadır. Bir dönemin
medreselilerine hitap eden ünlü Tilkilik kahvehaneleri ise eskinin
tanınmış İzmirli ailelerinin bu bölgeleri terk etmiş olmasının da etki-
siyle kıraathane işlevini sürdürememiştir. Ancak günümüzde Bas-
mane’de kahvehane özelliğini sürdüren asırlık mekânlar bulunmak-
tadır. Eski kıraathanelerinin işlevini günümüzde kitap kafeler üstlen-
miştir.
SONUÇ:
XX. yüzyılın ilk yirmi yılına kadar kahvehanelerin ve kıraathane-
lerin "işlevleri" iki açıdan değerlendirilebilir: Bireysel ve toplumsal.
Bireysel açıdan baktığımızda XVI. yüzyıldan 1920'lere kadar geçen
sürede insanlar kahveye, sadece kahve, çay içmek için değil, sohbet
edip, dedikodu yapıp, oyun oynayıp kimi zamanda iş konuşup gü-
nün ya da haftanın yorgunluğunu çıkarırlarken ruhsal açıdan da ra-
hatlama sağlamak için gitmişlerdir. Bu durum işsiz insanlar açısın-
dan daha da önemlidir. Yapacak, oyalanacak, geçimini sağlayacak
98
OKUR-YAZAR
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE Büyükçİğlİ Anadolu LİSESİ
KIRAATHANE VE KAHVEHANE
bir işi olmayan insanlar için kahvehaneler ya da kıraathaneler
"toplumsal yatıştırıcı” işlevi görmektedir.
Toplumsal açıdan baktığınız zaman da, gazete, kitap okunan, dü-
şünce üretilen, çeşitli gösterilerin izlendiği bu yerlerin, toplum yaşa-
mını yönlendirmede önemi büyüktür. Çünkü toplumun büyük kesimi-
nin nabzı oralarda atmaktadır. Özellikle günümüzde erkeklerle birlikte
kadınların da gittiği yerlerin çoğalması buna örnek gösterilebilir. Sa-
natçıların, bilim adamlarının, yazar ve gazetecilerin bir araya gelip et-
kileşim sağladıkları ve topluma olumlu biçimde yön verdikleri mekan-
lar olarak toplumsal açıdan önemlidirler. Burada kişilerin tek tek yani
bireysel doyumları söz konusu edilse de, bu bireysel doyum toplum-
salın içinde erimiştir ve ona hizmet etmektedir.
Kahvehaneler, kıraathaneler, boş zamanların öldürüldüğü, insan-
ların amaçsızca toplandıkları yerler olmamalıdır. Yüzyılımızda sayısı
on binlere ulaşan bu yerlere gerek bireysel gerek toplumsal açıdan
"işlev" kazandırılması gerekmektedir. Buralar bilgi edinme mekânları
haline getirmek isteniyorsa kıraathanelerin, kahvehane görevinden
uzak şekilde kullanılması gerekiyor. Kıraathaneleri kütüphane göre-
vinde kullanmak toplumun vaktinin okumaya ve bilgi edinmeye dö-
nüşmesini sağlayacaktır. Kıraathanelerin belirli merkezlerde değil de
mahallelerde kurulması insanların gözlerinin önünde olması teşvik
için gereklidir. Şu an bunun görevini kitap yerleri yapıyor. İnsanlar için
önemli yerler olarak biliniyor. Ama her sınıftan insan buraya gidemi-
yor amaç para kazanmaktır buralarda. Kıraathane şeklinde mahalle-
lerde açılması tüm halka hitap edecektir. Ve hedef edilen bilgi mer-
kezleri haline gelecektir.
KAYNAKÇA: TaylanKanat
1)https://blog.delphinhotel.com/kiraathane-kulturu-ve-kahvehaneler/ TAYLAN KANAT
2)http://www.turkiyatjournal.com/Makaleler/ 1468763985_7.pdf
3)https://www.oncevatan.com.tr/kiraathane-makale,41996.html
99
OKUR-YAZAR
Büyükçİğlİ Anadolu LİSESİ
Sessiz Benliğim
Kimse bilmez içimdeki beni
Kafamdaki düşünceleri
Hissizliğimin sessizliğini
Aklımdakiler ağzımdan çıksa
Ne kalır ruhumda mısralara
Sessizlik benliğimi çağrıştırır
Ruhumda aklımdan geçenleri
Resimlere sakladım kendimi
Resimler bile anladı beni
İçimdeki sessiz benliğimi
EMİNE ÖKSÜZ ALEYNA DADAŞ
EmineÖksüz AleynaDadaş
100
OKUR-YAZAR