The words you are searching are inside this book. To get more targeted content, please make full-text search by clicking here.
Discover the best professional documents and content resources in AnyFlip Document Base.
Search
Published by Safiye Yaylaoğlu, 2025-02-26 13:01:57

İZ

İZ Dergi No 1

İZ G A Z İ A N A D O L U L İ S E S İ N O . 1 EDEBİYAT Hayattan kalemimize yansıyan... BİLİM Canlıların çevreye entegrayonu! SANAT Dünyaca ünlü tabloların hikayeleri.... gazianadolulisesi.meb.k12.tr


İmtiyaz Sahibi Gazi Anadolu Lisesi Okul Müdürü KEMAL KAVAL İnceleme ve Yayın Ekibi Sinem BEREKETLİ Esin YILMAZ Tasarım Ekibi Eylül ÖZBEY Ahmet Eren SİLAHSIZOĞLU Sevdegül AYDIN Ömer Asım ÜNSAL Elif Rana GÜNEY Kürşatali GÜLEN Gökçe YOLDAŞ Kapak Tasarımı Samet ÇİFTCİ Yazar ve Şairler Kemal KAVAL Hilal Akman BAZ Eylül ÖZBEY Elif Rana GÜNEY Nisanil DEMİR Kürşadali GÜLEN Melek KAHRAMAN Mehmet Efe PALAZOĞLU Ufuk GÜNEY Sevdegül AYDIN Mehlika Sultan TAŞKIN Weam MUSTAFA Yaren Ece AKTÜRK Elif Zehra HASPOLAT Elif BÜBER Ömer Asım ÜNSAL Ahmet Eren SİLAHSIZOĞLU İletişim 0212 698 06 01 @gazianadolu.lisesi Halkalı Toplu Konutlar Atakent Mahallesi 2. Etap Kırlangıç Sokak No1 Halkalı Küçükçekmece İSTANBUL https://gazianadolulisesi.meb.k12.tr/ 2


SUNUŞ Kemal KAVAL OKURLARA HİTABEN Sinem BEREKETLİ Esin YILMAZ İNSANLIK ONURUNU AYAKTA TUTANLAR Kemal KAVAL GAZİ’NİN GENÇLERİNE Hilal AKMAN BAZ B U S A Y I D A İSTANBUL Bengü YILMAZ 7 8 11 25 13 KARANLIĞI DELEN KAHRAMAN Melek KAHRAMAN 14 MASA TAKVİMİ Elif Rana GÜNEY 16 KARLI YOLLAR Münevver NİHAN 20 GAZZE ÇOCUKLARI Mehmet Efe PALAZOĞLU 21 KUĞULAR VE RENKLER Eylül ÖZBEY 5 3


MİMİKRİLER Kürşatali GÜLEN İLGİNÇ SPORLAR Elif Zehra HASPOLAT ATATÜRK’ÜN DÜŞÜNCE YAPISI Yaren Ece AKTÜRK Selin ERDOĞAN TABLOLAR VE HİKAYELERİ Sevde Gül AYDIN B U S A Y I D A 40 42 49 58 56 RENGİM RUH HALİMİ BELİRLİYOR Mehlika Sultan TAŞKIN Ahmet Eren SİLAHSIZOĞLU TEKNOLOJİ ÇAĞI İÇİN BÜYÜK DEVRİM 38 Ömer Asım ÜNSAL 37 Ufuk GÜNEY KURU BUZ HAKKINDA İLGİ ÇEKİCİ BİLGİLER 33 Weam MUSTAFA OLASILIKSIZ 31 Elif BÜBER 29 HEPİMİZ ŞAHİDİZ Nisanil DEMİR DÖNEM ESERLERİNİ ANLAMAK 26 3D TASARIM VE BLENDER 4


Değerli okurlarımız, Uzun ve yorucu bir çalışmanın sonunda yeni dergimiz “İZ” ile sizlerle buluşmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Bu buluşmamızda gönül ister ki size çok daha güzel şeyler anlatalım. Ancak bugün Gazze, Refah, Filistin, Doğu Türkistan başta olmak üzere dünyanın farklı coğrafyalarında büyük bir zulüm yaşanıyor. İnsanlık onuru ayaklar altına alınıyor. Maalesef çağdaş devletler(!) bu zulme göz yumuyor, İsrail’in ve Çin’in zulmünü görmezden geliyor. Ancak halklar tüm manipülasyonlara rağmen özellikle Gazze, Refah ve bütün Filistin’de yaşanan insanlık dışı duruma karşı haykırıyor. Yerlerde sürünen insanlığı ayağa kaldırmak, zulmün karşısında susmamak için meydanları, sokakları dolduruyor. İşte böyle bir anda zulmün karşısında susmadığımızı göstermek için hayata, hayatınıza “İZ” bırakmak istiyoruz. 5


Kemal KAVAL Gazi Anadolu Lisesi Okul Müdürü Her sayfasında ayrı bir emeğin, çalışmanın ürünlerini göreceğiniz “İZ”imizle okul dergiciliğinde de yeni bir ses, bir nefes olma gayretindeyiz. Umarım duyacağınız bu ses, alacağınız bu nefes hayatınıza ayrı bir renk, bir “İZ” bırakır. Yaşadığımız teknoloji çağında yalnızlaşan insanın farklı seslere ihtiyacı yadsınamaz gerçek. Bu ihtiyaca bir nebze olsun tercüman olabilirsek bundan büyük mutluluk duyacağız. İşte, “İZ” bu iddia ile çıkıyor. Öğretmen ve öğrencilerimizin özgün eserlerinden oluşan “İZ”in sayfalarında yapacağınız yolculuğun keyifli olmasını diliyorum. “İZ”de genç yeteneklerimizi, çalışmalarımızı, Gazi Anadolu Lisesi ailesini bulacaksınız. Unutmayınız ki, ilgi ve beğenileriniz, genç kalemlerimizi cesaretlendirecek, edebiyat, kültür, sanat ve bilim dünyamızı zenginleştirecek, yeni ustaların yetişmesine vesile olacaktır. Yapılan hataların ve acemiliklerin mazur görülmesini istirham ediyorum. Gazze, Refah, Filistin, Doğu Türkistan başta olmak üzere dünyadaki zulme karşı hayata “İZ” bırakmanız dileğiyle… Güzel yarınlar, keyifli okumalar dilerim. 6


Bizlerin emeklerini boşa çıkarmayan öğrencilerimize, onları yetiştiren, bizlere emanet eden saygıdeğer ailelerine teşekkür ederiz. Sözlerimizi bizi destekleyen, bize inanan Okul Müdürümüz Sayın Kemal KAVAL, müdür yardımcılarımız Seyfetullah YÜREK ve Derviş YILDIZ ‘a minnettarlığımızı sunarak tamamlamak isteriz. Keyifli okumalar. izlerle bugün tanıştırdığımız dergimiz, öğrencilerimizin gönüllerinden kalemlerine dökülen mücevherlerdir. Sizlere bu hazineyi sunmaktan gurur duyuyoruz. Biz öğretmenlerin en büyük mutluluğu öğrencilerinin emekleyerek başlayan okul yolcuğunu koşar adımlarla devam ettirmesini görmektir. Burada emeği geçen tüm öğrencilerimiz küçük adımlarla, kimi zaman onararak kimi zaman yıkıp yeniden inşa ederek hazinelerini oluşturdular. dedik biz bu hazineye. İstedik ki bilimde, edebiyatta, tarihte, resimde, eğitimde, kültürde kısacası hayatın her alanında İZ’imiz olsun. Bizler, Gazi Anadolu Lisesi ailesi olarak merhameti, sevgiyi, saygıyı, duyarlılığı, azmi göndermeye çalışıyoruz genç ruhlara. Eserler ortaya çıktığında gördük ki topluma, doğaya, kültüre, sanata, tarihe, bilime duyarlı, saygılı gençler yetiştirmişiz. Ne mutlu bize ki sesimiz doğru yerlere ulaşmış ve daha da güçlenerek iz bırakacak olgunluğa erişmiş. Sinem BEREKETLİ Esin YILMAZ S Sayın Okurlarımız, “iz ” 7


GAZİ ANADOLU LİSESİ İNSANLIK ONURUNU AYAKTA TUTANLAR G Kendilerini demokrasinin beşiği, insan haklarının havarisi gören devletler, tüm bu zulümlere gözlerini kapamakta, göstermelik yardımlarla, iletişim araçları ile gelebilecek tepkileri engellemeye çalışmaktalar. Peki, bu yaptıklarıyla tepkileri engelleyebiliyorlar mı? Maksatlarına ulaşıyorlar mı? Hayır. Bir annenin çığlığında, bir çocuğun gözyaşında insanlık haykırıyor. Vicdanlar susmuyor, susmayacak. Bugün İsrail’le birlikte hareket eden devletlerin sokakları, üniversiteleri kaynıyor. Yaser Arafat’ın deyimiyle “küçük generallerin”, küçük mücahitlerin yurdu. İnsanlığın, vicdanların sesi. Annelerin gözyaşı, çocukların çığlığı Gazze. Zalimlerin pervasızca zulmettiği şehir Gazze. Tarihte pek az toplum ve şehir, bugün Gazze’de, Filistin’de yaşanan zulme maruz kalmıştır. Müslümanların ilk kıblesi Mescid-i Aksa, semavî dinlerin kutsal şehri Kudüs, bütün Filistin işgal altında. Terör devleti İsrail kural tanımazlığı ile saldırılarına devam ediyor. azze… Direnişin ve acının başkenti. İslâmın mazlum şehri. İnsanlık onurunun son kalesi. By Kemal Kaval Okul Müdürü 8


Bugün Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, BM Genel Kurulunda emperyalizmin temsilcilerinin gözlerinin içine bakarak, “Dünya beşten büyüktür. Yeni bir dünya mümkün!” diye haykırıyor, mazlumların sözcüsü, tercümanı olabiliyor. Umutsuzluğa yer yok. Gazze’de ailesini yitiren çocuğun, o koca yüreğin, “Allah bize yeter, O ne güzel vekildir.” haykırışı, umudumuzu şahlandırıyor. O iman, teslimiyet karşısında insanlık onuru şaha kalkıyor. Sonra aklıma Çanakkale geliyor. Her şeyini kaybetmiş bir milletin dirilişi… İşte bugün Gazze’de, Filistin’de de olan tam da budur. Elbette Filistin özgürleşecek, Müslümanlar zafere ulaşacak. Allah, Saff sûresi 8. ayette, “Onlar, Allah’ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Fakat Allah nurunu mutlaka tamamlayacaktır, kâfirler hoşlanmasa da!” buyurmaktadır. Kâfirler, elbet mağlup olacak. İsrail mağlup olacak. İsrail ve şürekâsı, yaktıkları cehennem ateşinde yanacak, yok olacaktır. Zulüm ile âbad olunmaz sözde demokratik yönetimler, en temel insan hakkı olan düşünce özgürlüğü kapsamındaki gösterileri bile yasaklamakta, her fırsatta İsrail’e olan bağlılıklarını ve desteklerini ilan etmekteler. GAZİ ANADOLU LİSESİ Acı olan şudur ki, İslâm ülkelerinin büyük bir kısmı da bu zulmü görmezden gelmekte, sözde demokrasi havarisi bu devletlerin safında yer almakta. Ancak her türlü engellemeye, manipülasyona ve baskıya rağmen Türkiye başta olmak üzere bazı devletler, vicdanların, sokakların ve mazlumların sesi olmaya devam etmektedir. Sokaklarda, üniversitelerde yakılan meşale, zalim İsrail’i ve şürekâsını yakacaktır. Elbette Gazze, Kudüs ve bütün Filistin özgür olacaktır. Bugün dünya artık eski dünya değildir. Emperyal devletlerin bir sömürü aracı olarak kullandığı internet, reklam vb. araçlar, artık kendilerini tehdit eden bir silaha dönüşüyor. İnsanlık uyanıyor. İnsanlar, birkaç devletin veya yöneticilerinin iki dudağının arasındaki bir hayatı reddediyor, kurdukları gayri insani düzeni tehdit ediyor. O 9


GAZİ ANADOLU LİSESİ G azze insanlık için bir ülkü, bizim içinse artık iman meselesidir. Gazze’yi savunmak, gerçek bağımsızlığı savunmaktır. Kudüs şairi Nuri Pakdil’in dediği gibi, “Ayarlanmadan Kudüs’e Boşuna vakit geçirirsin Buz tutar Gözün görmez olur Gel Anne ol Çünkü anne Bir çocuktan bir Kudüs yapar Adam baba olunca İçinde bir Kudüs canlanır Yürü kardeşim Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin.” Ayaklarımıza Kudüs gücünün geldiği, geleceği gün bugündür. İnsanlık direniyor, Gazze direniyor. Filistin’in “küçük generalleri” koca yürekleriyle insanlık onurunu ayağa kaldırıyor. Kemal Kaval Okul Müdürü 10


"Türk çocuğu atalarını tanıdıkça daha büyük işler başarmak için kendisinde kuvvet bulacaktır" diyen Atatürk, küllerinden doğan köklerine bağlı bu millete güvendiğini gösteriyordu. Bu güven ki ona 19 Mayıs sabahı Samsun'a ulaştığında kuvvet veriyor, Havza ve Amasya da genelgeler yayınlatıyor, Erzurum ve Sivas’ta kongreler yaptırıyordu. Bu memlekete inancını taptaze tutuyordu. Nitekim Amasya genelgesinde “Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.” demekle resmen olmasa da cumhuriyetin meşalesi yakılıyordu. 23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldığında milletimiz artık yönetme yetkisini kullanıyordu. Tarih ögretmeni Bu sadece bir karardan ibaret değildi, bir dizi uygulamalar bütünüydü. Vatan topraklarına saldırı söz konusuydu ve vatana sahip çıkmak gerekiyordu. Halktan gücünü almayan bir mücadelenin başarısının mümkün olmadığı biliniyordu. Onun içindir ki yapılan savaşlarda Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin kararları ile hareket edildi. Halk iradesi bir yandan da yurdun dört bir yanında düşman kuvvetlerine topraklarını çiğnetmemek için Kuvayı Milliye’yi kurmuştu. Burada bir hususu özellikle hatırlatmak önemlidir: "Misak-ı Milli, Milli Cemiyetler, Milli İrade Gazetesi, Milli Mücadele, Millî Egemenlik, Kuvayı Milliye" kelimeleri bu milletin topyekûn seferber olduğunu ve kendi yolunu kendi çizdiğini açıkça ifade eder. GAZİ ANADOLU LİSESİ GAZİ’NİN GENÇLERİNE by Hilal Akman Baz “EĞİTİMDİR Kİ, BİR MİLLETİ YA ÖZGÜR, BAĞIMSIZ, ŞANLI, YÜKSEK BİR TOPLULUK HALİNDE YAŞATIR YA DA ESARET VE SEFALETE TERK EDER.” - ATATÜRK 11


GAZİ ANADOLU LİSESİ GAZİ’NİN GENÇLERİNE Nihayetinde doğuda, güneyde ve en kanlı muharebelerin olduğu batı cephesinde yapılan mücadeleler zaferi getirmiş ve yapılan Lozan Anlaşması ile bağımsızlığımız uluslararası alanda da kabul edilmişti. Artık köklerinden güç alan, filizlenen taptaze bir vatan kuruluyordu. Bu vatanın yönetiminde de şüphesiz Ulus iradesi hâkim olacaktı. Mustafa Kemal bir gece öncesinde yakın arkadaşlarına: "Efendiler Yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz!" diyordu. 29 Ekim 1923'te Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde Cumhuriyetin ilan edilmesi ile milli egemenlik artık rejimin adı olmuştu. Pek tabii ki bu kurulan yeni Cumhuriyetin ilk cumhurbaşkanı da Mustafa Kemal seçilmişti. Sevgili gençler! Bizler, bu iradeyi bir emanet olarak almış bulunuyoruz ve onu korumak, yeni nesillere aktarmak bu memleketin evlatları olarak bizim vatan borcumuzdur. Hiç şüphe yoktur ki bu gençlik de Atatürk'ün dediği gibi atalarını tanıdıkça daha büyük işler başarmak için kendisinde kuvvet bulacaktır. Attığınız her adımda yüklendiğiniz her mevkide taşıdığınız sorumluluğun bilincini daima hatırlayacağınızdan şüphemiz yoktur. by Hilal Akman Baz Tarih ögretmeni 12


Bir varmış bir yokmuş diye başlar bütün masallar İçinde güçlü, cesur ama hayali bütün kahramanlar Okurken uykuya dalarken, düşündüğüm asıl hayatlar Canlandı gözümde yalan olmayan gerçek kahramanlar. Ufukta bir yıldız belirdi gecenin karanlığında Açtım gözlerimi, baktım pencereden karanlığı delen ışığa Hayal mi, gerçek mi diye düşünürken daldım sonsuzluğa Ne olabilirdi ki bu tarihi kasım sabahında ? Sonra uzun uzun odamın duvarındaki resmine baktım Bizim için yaptıkların devrimleri tek tek hayal ettim Yanağımdaki yaşı silerken usulca: "İşte o!" dedim Masallardakilerden çok farklı, gerçek bir kahraman. Serin bir rüzgar esti, dans etti rengarenk yapraklar Birdenbire güneş belirdi, canlandı senden armağan topraklar Canını feda ettiğin vatana selam verdi masmavi semalar Kapladı içimi bir huzur, yok olmaz ki gerçek kahramanlar. İstikbale koşarken fikirlerin, görüşlerin hep benimle Mücadele ruhun, azmin, kararlılığın, hoşgörün kalbimde Dünyanın her yerinde söyleyebiliyorsam gururla "Türk'üm" diye Gözüm bayrağımda,başım dik marşımı okuyabiliyorsam,sayende Hayata gözlerini yumduğun gün ölümsüzleştin, biliyorum Seni her yerde, her zaman bütün benliğimle hissediyorum Bize miras memleketi koruyacağım, gönülden söz veriyorum Bir var bir yok olan değil, kaderimi değiştiren büyük adam Mustafa Kemal ATATÜRK'üm, Karanlığı delen gerçek bir kahraman ! KARANL IĞI DELEN KAHRAMAN By Melek Kahraman 13


Masanın üzerinde bir takvim… Masa üstü takvimlerini kullanmayı severim özellikle arkalarında bulunan o güne ait bilgileri okumayı çok severim ve yararlı bulurum. Bugün 26 Eylül, takvimin arkasındaki bilgi “Türk Dili Bayramı”... Düşünüyorum da sonbahar mevsimi dilim ve kültürüm açısından ne çok güzellikler barındırıyor. 1923 Ekim’in 28’i Atam’ın sesi yankılanıyor ülkem üzerinde “Efendiler yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz!” 29 Ekim işte Türk’ün en büyük bayramlarından biri “Cumhuriyet Bayramı”… Önümde masa takviminin sayfaları sonbahar rüzgarlarıyla birlikte savruluyor gibi değişiveriyor.1 Kasım 1928 Türk’ün büyük atası diyor ki “Bütün Vatandaşların okuma yazma bilmesi gerekiyor.” Kara tahtanın başına geçiyor ilk öğretmen olarak. 12 Temmuz 1932 Türk Dil Kurumu kuruluyor Türk’ün atası önderliğinde. Başım dönüyor sayfalar değiştikçe, düşünüyorum bize bırakılmış olan iki emaneti yani ana dilimiz ve cumhuriyetimizi. Her birimiz bir boncuk tanesiyiz birbirimizden farklı… Bir ipe dizildik, bir arada durmak ve bir bütün olmak için. İşte o ip “Anadilimiz”di. Atatürk birlik ve beraberliğin önemini bildiğinden Türkçemize gereken önemi vermiş, yapılan çalışmaların her zaman başında yer almıştır. M A S A T A K V İ M İ E L İ F R A N A G Ü N E Y 14


ELİF RANA GÜNEY 9/F “Türk Milletinin dili Türkçe’dir. Türk dili dünyanın en güzel, en zengin ve en kolay dilidir.” sözü yol gösterici halkımıza. Hatta sadece bir yol gösterici değil aynı zamanda bizi ve kül- türümüzü bir arada tutan bir zincir oldu. Sayfalar değişiyor, önümden akıp gidiyor dilimiz için yapılan çalışmalar. Cumhuriyet’in ilanı ve sonrasında kendini gösteren yazarlar ve şairlerin sesleri birbirine karışıyor “Türkçem benim ses bayrağım” diyen Fazıl Hüsnü Dağlarca’ya hemen karşılık veriyor Yahya Kemal Beyatlı “Bu dil ağzımda annemin sütüdür.” Cumhuriyet’in ilanı ile Orta Asya’dan bir çağlayan gibi Anadolu topraklarına akan dilimiz daha da coştu. Türkçemizin gerek konuşma gerekse yazı dilinde zenginleşmesi için çalışmalar yapıldı. Halkımızın anlayabileceği eseler verildi. Atamızın en büyük özelliklerinden biridir ilerigörüşü. Ta o zamandan görmüş dilimizin değer kaybedebileceğini “Ülkesini, yüksek istikbalini korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.” diyerek bize yol göstermiştir ve uyarıda bulunmuştur. Cumhuriyetimizin, atalarımızın en büyük emaneti olan Türkçemizi layık olduğu yerlere yükseltmek en büyük görevlerimizden biri olmalıdır. Ne çok yazılacak ve söylenecek şey var aslında ama son sözü söylüyorum: Bundan sonra; kantinde, sınıfta, sosyal medyada, sinemada, parkta, aklımıza gelecek her yerde Türkçe kelimeleri kullanıyoruz. Türkçesi varken yabancısını kullanmıyoruz! “TÜRK DİLİ TÜRK MİLLETİNİN KALBİDİR, ZİHNİDİR.” -ATATÜRK 15


Y KARLIYOLLAR MünevverNihanAkçay12/F ürümekle bitmeyecekmiş gibi görüyor. Soğuğun rüzgarları derimi kesiyor adeta. Acı ve yalnızlık içinde yürüyorum. Korkmuyorum. Gergin değilim. Sadece soğuk beni tüketiyor. Dokunduğu her yeri kesiyor. Canımı yakmaya devam ediyor. Tek taraflı bir işkence bu. Diğer tarafın asla durmayacağı türden. Yalvarmak boşuna, dua etmek boşuna. Soğuğun elini tuttuğu an kabullenirsin bu işkenceyi. Yolculuğun bitene kadar. Eğer yolculuğunu bitiremezsen ahirete götürür seni. Et ve kemikten vücudunu toprağa gömer. Ruhunu ise sessizce Tanrı'ya götürür. Ölmeden önce çektiğin acıların hiçbiri önemli olmaz o anda. Soğuk sadece seni sınar. Soğuğa karşı çıkmak yararsızdır. Uzun bir yoldaysanız size bir tavsiye; soğukla didişmeyin. Yaptığı her şeyi kabul edip yolunuza devam edin. Belki size gerçekten acır ve size yaptığını azaltır. Kesilen deri bir zevk, akan kan ödüldür onun için. Dışarıdan belki kesilmez deriniz, akmaz kanınız ancak o acıyı fazlasıyla yaşarsınız. Koşmak çare olmaz böyle zamanlarda. Çekilen acıya katlanmak gerekir. Yürürken sızlayabilir bacaklarınız. Bu durmak için bahane değildir. Devam edin. Yürümeye devam edin. Ta ki beyaz figür karşınıza çıkana kadar. Yürüyün, yürüyün. Daha çok yürüyün. Ta ki... Karanlık bir gökyüzü, ıssız patikalar... 16


MünevverNihanAkçay12/F Kaseti yere atmamla parçalanması bir oldu. Bütün bu zırvalıkları dinlemeye tahammül edemiyorum artık. Karların içinde yürüyüp duruyorum ve adamın biri bana soğuğa katlanmak ile ilgili saçmalıklar zırvalıyor. Elimdeki sopayla ezdim kaseti. Tekrar tekrar vurdum paramparça kasete. Sinirimi ondan çıkarmak yararsızdı ama yaptım bunu. Kar fırtınası başlayacak demişlerdi bugün. Ulaşmam gereken bir yer vardı fırtına başlamadan önce ama kaset yüzünden yolumu kaybettim. Bu kaseti kaydeden kişiyi bulursam ona soğuğu göstereceğim. Paramparça kasete vurmak artık yararsızdı. Parçaları karın üstünden bir miktar kar ile alıp çantama geri attım. Eğer vaktinde oraya ulaşırsam kaseti onun suratına atacaktım. Yoluma devam ettim. Soğuk hava ve karla kaplı yollar. Rüzgar gittikçe sertleşiyor. Kesinlikle fırtına çıkacak. Fırtına çıkarsa işim yaş. Hızlansam iyi olacak. Oraya zamanından önce ulaşırsam bir bardak sıcak çay içecek vaktim olur. Yürüdüm, yürüdüm ama ben oraya ulaşamadan fırtına beni buldu. Kar önümü kapatıyor. Hiçbir şey göremiyorum. Fırtınanın içinde yürümek işkence gibi. Önüm, arkam; sağım, solum belli değil. Hava daha da soğudu. Giysilerimin içinde üşüyorum. Nefes almak zorlaşıyor. Bacaklarım ağrıyor. Midem yanıyor. Düşüp bayılacak gibiyim. Devam etmek zorundayım. Oraya gitmek zorundaydım. O zaman onu görebilirim. Eğer onu görebilirsem... O zaman ben, ben... 17


MünevverNihanAkçay12/F Ellerimi ileri ata ata sürünüyorum karda. Tarif edilemez acılar hissediyorum vücudumda. Bunların hiçbirinin önemi yok. Acıdan dolayı yaşaran gözlerimi umursamıyorum. Gözlerimden akan yaşlar, yanağımdan aşağı iniyor ve yanağımdaki yanık hissini biraz azaltıyor. İlerliyorum ya, gerisinin önemi yok. Yaşlardan önümü zor görüyorum. Acıdan dişlerimi sıkıyorum. Ellerim titriyor. Nefes almak çok zor ama yapacağım. Oraya varacağım ve onu göreceğim. Ne kadar acı çekersem çekeyim bu önemli değil. İlerleyeceğim ilerleyebildiğim yere kadar. Pes etmek yok. Yok. Elimi bir daha ileri attım. Karı tutup vücudumu ileri sürüyorum. Hadi bir kere daha... Bir kere daha... Ta ki oraya ulaşana kadar. Hadi, hadi bir kere daha. İleri git vücudum. Titremeyin ellerim. Bunu yapabilirsiniz. Bunu yapabiliriz. Bir kere daha,hadi… Adım atmak hiç bu kadar zor olmamıştı. Bir şey beni yere doğru çekiyor. Karın üstüne yatırıyor beni. Soğuk kar, derimi yakıyor. Gücüm kalmadı. Vücudum olduğu yere yığıldı. Vücudumu kaldıramıyorum. Yerimden kalkamıyorum. Bacaklarım hareket etmiyor. Kollarım hareket etmiyor. Her yerim deli gibi ağrıyor. Yürümeyi bırak, sürünecek halim bile yok. Korkuyorum. Çok korkuyorum. Görüşümü kaybedersem burası benim mezarım olur. İlerlemem lazım. Ölmek istemiyorum. Ulaşmam gereken bir yer var. Hadi vücudum, dayan lütfen. Vücudumu hareket ettirmek için çabalıyorum. Kollarımı hareket ettirmeyi başardım. O zaman sürünebilirim. Sürüneceğim, sürüneceğim ve oraya varacağım. Onu göreceğim. Bunu yapacağım. Biraz ilerledim. Karda ilerleyebildim. İlerleyebiliyorum. Bunu yapabilirim. Sürünerek de olsa oraya gideceğim. Acı çekiyor olmam umurumda değil. Vücudumun yanıyor olması umurumda değil. Oraya varacağım. Ben oraya varacağım. Vücudum ilerlemiyor. Bir kez daha deniyorum. Vücudum hareket etmiyor. Ellerim artık titremiyor. Onlar da hareket etmiyor. Tutunduğum yeri bırakıyorlar yavaşça. Vücudum gerçekten gücünü kaybetti. Gerçekten kalakaldım fırtınanın ortasında. Sanırım burası benim sonum. Başımı yavaşça kara yatırdım. Kar yumuşak ama derimi yakıyor. Acıdan dolayı gözlerim yaşarmaya devam ediyor. Yaşlar gözlerimden yavaşça akıyor. Bunu hissedebiliyorum. Kaskatı kesildi bedenim. 18


MünevverNihanAkçay12/F Acılarım artık gerçekten bir anlam ifade ediyor. Kasetteki kişinin de dediği gibi, soğuk vücudumu toprağa gömecek ve ruhumu Tanrı'ya götürecek. Son anlarımı onu görmek için çabalayarak harcadım. Buna değerdi ama keşke onu görebilseydim. Onu görmek için her şeyi verirdim. Acaba o da benim için aynısını yapar mıydı? Bilmiyorum. Sadece burada ölüyorum. Kendimi ölüme teslim ederken gözüme bir şey çarptı. Bembeyaz bir ışık görüyorum fırtınanın içinde. Bana doğru yaklaşıyor. Ne veya kim olduğunu bilmiyorum. Gözlerim sadece yere bakıyor. O şey yanıma geliyor. Önce siluetini gördüm, sonra kendisini. Sadece ayaklarını görebileceğim kadar yaklaştı bana. Bir ses duydum o anda. "Ne istiyorsun?" dedi o şey. Beni ona götür.” diyebildim sadece sessizce. Vücudumda iki el hissettim. Karın üstünden kalktı bedenim. O beni kaldırdı. Sanırım şu an kollarındayım. Gözlerim yarı açık. Yüzünü göremiyorum ama galiba yüzünde kar maskesi var. "Söylesene ben şu an öldüm mü?" dedim son kalan gücümle. Gözlerim yavaş yavaş kararıyordu. "Onu söyleyecek kişi ben değilim." diye cevap verdi. Sesini daha iyi duydum bu sefer. Bir erkek sesi gibiydi ama kalın değildi. Bilincim yavaşça kapanıyor. Sanırım bunlar son anlarım. Artık acı veya yanma hissetmiyorum. Sadece hoş bir sıcaklık var. "Çok yol atlattın, sana saygı duyuyorum." dendiğini duydum son kez. Ardından gözlerim kapandı ve kendimi sonsuz karanlığa teslim ettim. 19


Gazze'de geceler artık zifiri karanlık Başlar gökyüzüne çevrilmiş seyrediyor Kandiller misali yıldızlar parlıyor her yandan Düşen her bir bombanın ardından Bin çocuk ölüyor, bin kandil yanıyor Her biri sonsuzluk içinde nurdan pak Işıl ışıl semada melek olmuş alınları ak Masum ruhları Yaradan’a koşuyor Ey bu vahşete göz yuman Dünya! Güneş batıdan doğup doğudan batmaya başladığında Dağlar kâğıt parçaları gibi sökülüp dağıldığında Kim kurtaracak, kim acıyacak sana Mehmet Efe Palazoglu 9-F GAZI ANADOLU LISESI ÇOCUKLARI GAZZE 20


KENDİNİ SEV. KUGULAR f a r k l I L I K L A R g ü z e ldİ r . VE RENKLER Eylül Özbey G A Z İ A N A D O L U L İ S E S İ by Hayvanların yaşadığı büyükçe bir ormanda, ormanın merkezinde bir göl varmış. Bu göl ve gölün yakınlarında kuğu topluluğu yaşarmış. Kuğular arasında bir sınıf ayrımı varmış. Beyaz ve siyah kuğular. Siyah doğan kuğular uğursuz, soyları kötü olarak anılır, dışlanırmış. Beyazlar ise asil ve siyahlardan üstün olarak görülürmüş. Günlerden bir gün beyaz kuğular her zamanki gibi gölde yüzüyormuş. Gölün diğer tarafındaki bir siyah kuğu tek başına vakit geçiriyor, iç geçirerek beyaz kuğuları izliyormuş. Kuğu topluluğundaki yalnız iki siyah kuğudan biri oymuş. Gölde her zaman beyaz kuğulardan uzakta yüzermiş. Çünkü; beyazlar onu aralarına asla almaz, onu küçümserlermiş. Siyah kuğu aslında çok iyi biriymiş. Renginden dolayı hor görülmesi onu çok yıpratıyormuş. Düşüncelere dalmışken bir homurdanma sesiyle başını yana çevirmiş. Bu yaşlı siyah kuğuymuş. Siyah kuğu ve bu yaşlı kuğu, beyaz kuğuların içindeki iki siyahmış. Ara sıra onun yanına gidiyor, onun nasihatlerini ve hikayelerini dinliyormuş. Onun yanına her zamanki gibi gitmiş. Hâl hatır sormuş. Yaşlı kuğu bizim siyah kuğuyu süzmüş. “Üzgün duruyorsun. ” Siyah kuğu başıyla onaylamış. “Rengim yüzünden beyazlar benden nefret ediyor, beni aralarına almıyorlar. ” Yaşlı kuğu gülümsemiş, “Çok mu istiyorsun aralarına girmeyi?” siyah kuğu tekrardan onaylamış. 21


KİŞİYİ KENDİSİ YAPAN FARKLILIKLARIDIR. G A Z İ A N A D O L U L İ S E S İ Yaşlı kuğu devam etmiş, “Bu gölün sonunda bilge kuğu var, kendisi renk ayrımı yapmaz O senin derdine deva olur. ” Siyah kuğunun gözleri parlamış. “Sahi mi? Harikasınız! Çok teşekkür ederim. ” Yaşlı kuğu devam etmiş, “Bilge kuğu geceleri evinde olur. Gündüzleri ormandan iksirleri için malzeme toplar. Onu gece görmelisin. ” Siyah kuğu tekrardan teşekkür etmiş ve yanından ayrılmış, geceyi beklemiş. Yola koyulmuş ve gölün sonuna kadar gitmiş. Yolda bazı beyaz kuğulara rastlamış. Beyaz kuğular ona küçümseyici bakışlar atıyormuş. Siyah kuğu kendini aşağılanmış ve pek kırgın hissetmiş. Sonunda bilge kuğunun evine varmış. Kapıyı tıklatmış. Kapıya alışılmışın dışında bir kuğu çıkmış. Bu kuğu griymiş. “Siyah bir kuğu mu? Bizim ihtiyarın torunu falan mı varmış? Gir bakalım. ” Siyah kuğu içeri girmiş. Bilge kuğu ona yemesi için bir şeyler ikram etmiş. “Söyle bakalım sen kimsin, necisin?” Siyah kuğu cevap vermiş. “Ben yaşlı kuğunun torunu değilim efendim. Kuğu ülkesindeki yalnız iki siyah kuğudan biriyim. Zor durumdayım… ” Siyah kuğu her şeyi anlatmış. Bilge kuğu şöyle yanıtlamış, “Sen oldukça iyi kalplisin. Seni beyaz bir kuğuya dönüştürebilirim. Ama eğer beyazlar gibi küstah birine dönüşürsen büyü bozulacak ve eski haline döneceksin. ” Siyah kuğu kendinden eminmiş. “Asla onlar gibi olmayacağım. ” Bilgi kuğu, “iksiri hazırlamam iki gün sürer. Burada misafirim ol uzun bir yol katettin. ” demiş. Siyah kuğu kabul etmiş ve sohbet etmeye başlamışlar. Siyah kuğu daha fazla merakını bastıramamış. “Efendim siz neden siyah veya beyaz değilsiniz? hayatımda hiç gri bir kuğu görmemiştim. ” Bilge kuğu gözlüklerini geriye ittirmiş. “Annem beyaz, babam ise siyah bir kuğuymuş. Ben de melez olarak doğmuşum. Siyah kuğu şaşırmış. “Ama nasıl bir beyaz kuğu ile siyah kuğu beraber olabilir? bu kurallara aykırı değil mi?” “ F a r k l I l I k l a r o l m a s a s ade c e h a y a t s I K I C I o l m a zdI ; h a y a t di y e b i r S E y m u h t e m e l e n o l m a zdI .” - S I N A N C A N A N 22


G A Z İ A N A D O L U L İ S E S İ Bilge kuğu yanıtlamış, “Çünkü renkler sevdanın önüne geçememiş. Onların içindeki saf niyet renklerle sönmemiş. Bu dünya, bu toplum bizleri hor görebilir ama önemli olan renklerin, farklılıkların, kötü anıların bizi biz yaptığını; güçlendirdiğini bilmektir. ” Siyah kuğu sormuş. “Ama ya kötü anılar bizi zayıflatıyorsa?” bilge özel otlu karışımından bir yudum alırken, “ sana bir anımı anlatayım. ” Siyah kuğu dikkatle dinlemeye koyulmuş. “Haklısın bir beyaz kuğu ile siyah kuğunun birlikte olması lanetlenir. Bu yüzden ailem bu ülkeden kovuldu. Bu beni çok derinden yaralamıştı. Benden önceki bilgeden bir istekte bulunmuştum. ” Siyah kuğu sormuş, “Ne isteği?” Bilge kuğu, “Kötü anılarımın yok olmasını sağlayacak bir iksir istedim. Bilge bunu kabul etti ve kötü anılarım silindi. Ama bu sefer de tecrübesizliklerin kurbanı oldum. Yine kötü hissetmeye başladım. Bilgeye geri gittim. Ona, kötü anılarımın silindiği halde neden hala kötü hissettiğimi yakındım. Bilge bana şunları söylemişti, “ canının yandığı, onu çok üzen bu anıları yüreğinde taşıyan bireyler, duygusal olarak daha güçlü ve zengin olurlar. ” Demişti. Kararımdan çok pişman oldum ve anılarımı geri vermesini istedim. Siyah kuğu o kadar çok etkilenmişti ki bir anda şu sözleri söylemiş, “Lütfen iksiri yapmayın. ” Bilge, istediğini almışçasına gülümsemiş. F a r k l I l I k m u a z z a m dI r . F a r k l I l I k n i c e l i k t e de G i l n i t e l i k t edi r . - O S H O “ E n p a r l a k r e n k l i ç i ç e k g i b i di k k a t ç e k m e k i s t i y o r u m . F a r k l ı o l m a k i s t i y o r u m , ç ü n k ü f a r k l ı l ı k g ü ç t ü r ” - M A T T H A I G 23


G A Z İ A N A D O L U L İ S E S İ “Neden? sen onlar gibi olmak istiyordun?” Siyah kuğu şöyle demiş, “Çünkü ben rengimin, kötü anıların beni yenmesini değil; güçlendirmesini sağlamalıyım. Bunca zaman rengimi suçladım ama suç rengimde değil kendilerini üstün gören kibirli kişiliklerde. Size bunu anlamama yardımcı olduğunuz için çok teşekkür ediyorum. ” demiş ve sabah olduğunda oradan ayrılmış. Geri dönerken rüzgâr esmeye başlamış. Bir fırtına çıkmak üzereymiş. Siyah kuğu yüzmekte zorlanmaya başlamış. O sırada bir yardım çığlığı duymuş. Bir bakmış ki beyaz bir kuğu gölde sürükleniyormuş ve kanadının biri dallara takıldığı için yaralıymış. Siyah kuğu tüm gücüyle yüzerek beyaz kuğuya yaklaşmış ve onu kurtarmış. Fırtına durana kadar güvenli bir yerde beklemişler. Beyaz kuğu siyah kuğudan çekinse de ona çok teşekkür etmiş. “Kurtardığın için sana minnettarım. ” siyah kuğunun güler yüzlülüğü ve yardımseverliği beyaz kuğunun ön yargılarını kırmış. Fırtına dindiğinde diğer kuğuların yanına dönmüşler. Beyaz kuğular siyah kuğuya sert çıkmışlar ama beyaz kuğu, siyah kuğunun onu kurtardığını; özünde çok iyi biri olduğunu anlatmış. Aslında siyah kuğunun kurtardığı kişi kuğu ülkesinin prensesiymiş. Kral ve kraliçe siyah kuğuya minnettarmış. Siyah kuğu kahraman ilan edilmiş ve bir sürü arkadaş edinmiş. Siyah kuğuya bu değişim büyük bir ders olmuş. Kuğular ülkesi renk sınıflandırmasından vazgeçmiş ve barış içinde yaşamını sürdürmüş. Eylül Özbey 9- F 24


25


ANLAMAK Lakin kimi fırtınalar vardır ki şimşeği çaktığında büyük bir yankı uyandırır. Bu durum bana çetin geçen Kurtuluş Savaşı yıllarını ve bunu yaratan olaylar zincirini hatırlatır. Belirli dönemlerle ilgili yazılan edebi eserlerin değeri, onları anlamaktan geçer. Anlamaksa en basit tanımıyla bir kavramın kafamızda canlanan resmidir. “Anlamak” kelimesinin kökü olan “an” sözcüğü, akıl anlamına gelmektedir. Belirli dönemlere ait eserler, aklımızda ve hayal dünyamızda bazı resimler oluşturur. Belirli döneme ait yapıtları okuduğumuzda hepimizin kafasında canlanan resim farklıdır. İnsan her şeyin ölçüsüdür denebilir bu yüzden. Ben, bu durumu bir su birikintisini seyretmek olarak görmekteyim. Kimisinin suyu belli yaşanmışlıklardan ötürü bulanık, dalgalı ya da durulmuş bile olabilir. Ayrıca bu bakışımızın farklılığının bir sebebi olarak da günün saatini örnek verebiliriz. Gecenin alacakaranlığında farklı, zifirisinde farklı görürüz. Değindiğim bu saat farklılığını oluşturan farkı, edebiyatın belli akımlara ve dönemlere ayrılması olarak görebiliriz. Örneğin, Klasisizm akımını ele alacak olursak bu akımın öne çıkan ürünü tragedyalardır. Bu tragedyalara tanımsal olarak göz gezdirdiğimizde bir trajedinin anlatılması olarak bahsedilebilir, isminden de anlaşılacağı üzere. Fakat bu türün özelliklerini incelediğimde hayatın gerçek dramlarını barındırmadığı yönünde bir görüşe kapılmaktayım. Bunun sebebiyse şiddet, cinayet gibi “çirkin” olayların sahnede sergilenmemesidir. Ne zaman ki bir şimşek çakar ve önce görüntüsünü görürüz, sonra sesini duyarız ya... İşte Klasisizm akımı benim için sadece çakan şimşeğin görülmesidir. Sessiz bir istilanın fragmanıdır. DÖNEMESERLERİNİ BY: NİSANİL DEMİR GAZİ ANADOLU LİSESİ . Ziya Gökalp, Namık Kemal ve daha nice yazarlar Atatürk’ün kafasında çakan şimşek görevi görüp harekete geçmesini sağlamışlardır. Dönemlerine ait eserlerin bir diğer önemli yönü de budur aslında: Etkilemek. Mustafa Kemal’in de dediği gibi “Eğer bir kurtarıcı bekliyorsanız size hiçbir şey öğretememişim demektir.” Bu sözden ve “Vatanını en çok seven, görevini en iyi yapandır.” sözünden de yola çıkarak bize ilham verebilecek ve durumumuzun farkına vardıracak edebi eserleri okumalıyız. 26


“The Man From Earth” filminde de atıfta bulunulmuş olan, Hegel’in: “Absürt öncüllerden mantıklı çıkarımlar yapmak.” felsefesini ortaya koyar nitelikte. Bu yönden ben, alakasız gibi görünen iki türün benzerliğine dikkat çekmek isterim: Postmodernist eserler ve fantastik/bilim kurgu türündeki eserler. Hegel’in bahsettiğim felsefesinin bir uzantısı niteliğindedir bu eserler. Özellikle Birinci Dünya Savaşı Dönemi’nde yazılmış distopik eserler, bu konuda bir kilometre taşı olmanın yanı sıra, zamanlarında garip gözükse de metaforik olarak kendilerini günümüz dünyası koşullarında gerçekleştirmişlerdir. Ek olarak belirtmeliyim ki: Klasisizmin gerçeğime uymayan bir yönü de üç birlik kuralıdır. Tarihin tekerrür etmesiyle farklı zaman ve yerlerde aynı olaylar meydana gelebiliyor etkilenme yoluyla. Bundan hareketle Japonlar, eğitim sistemlerinde Atatürk’ü örnek göstermektedirler. Peki ya bana göre Klasisizmin bu yönlerini örtecek akım nedir? Elbette Natüralizm. Çünkü bir deney yaparmışçasına gerçekleri göstermektedir. Halit Ziya, bu türün öne çıkan kalemlerinden biri olarak Aşkı Memnu eserinde, toplumun yozlaşmasını alt üst tabaka fark etmeksizin göstermiştir. Bahsettiğim Natüralizm akımı bir deneyse Postmodernizm ise onun mutasyona uğramış bir ürünüdür. Gerçekliğin bahsi geçmişken Postmodernizm, bunu gerek bilinç akışı tekniği gerekse belli bir sisteme bağlı kalmadan ortaya koymaktadır. Birinci Dünya Savaşı’nın yapıldığı dönemde yazılmış “Cesur Yeni Dünya” isimli distopik eser, kendimizin farkına varmamızın bir yoludur. Yalnızca biz okurları değil, yazarları da etkileyebilmektedir bu eserler. Örneğin, son yıllarda çıkmış olan “Gece Yarısı Kütüphanesi” isimli fantastik romanda Huxley’ninkine benzer bir Schopenhauer felsefesi esintisi aldığımı söyleyebilirim. Schopenhauer’a göre, “İyimserler intihar eder.” Cesur Yeni Dünya’daki soma hapları da bana göre iyimserlerin bir intiharıdır. Çünkü sırf hapla olan mutluluğu, kendi oluşturabileceklerine tercih ederek hayattan ümidi çoktan kesip bağlarını koparmışlardır. Gece Yarısı Kütüphanesi’ndeyse karakterimiz, hayal ettiği seçimleri yaptığı evrenlere gitmekte. Hayatından ve seçimlerinden memnun olmayıp hayattan kopmuş olan Nora, Modern Dünya’mızdaki tüketim örneklerinden sadece biridir. GAZİ ANADOLU LİSESİ 27


“A Seperation” isimli filmin yönetmeninin kafasında oluşturduğu tek bir resimden yola çıkarak tüm senaryoyu yazması gibi, biz de kendimizi edebiyatta bulabiliriz. Askıdaki bir balığa nasıl su direnci etki etmiyorsa köşede durup kendimizi solmaya bırakırsak hayatımızda bizi besleyip büyütecek temelleri bulamayız. Belirli döneme ya da akıma ait eserleri okumaksa bize bambaşka zamanlarda, bambaşka hayatlarla yaşayan yazarların da başta bahsettiğim gibi, hayatı bizim çizdiğimize benzer resimlerle anlamlandırdılarsa bize bir pusula olabilir, daha nicelerine olduğu gibi. Günümüzde, hepimiz bir Nora olmuşuz adeta. Ya da Cesur Yeni Dünya’daki kast sisteminin bir parçası. Soma hapları yerine beynimizi, uyuşturan otuz saniyelik videolarla ve tükettiğimiz çeşitli kimyasallarla uyuşturduk. Karşımıza seçimlerimizi değiştirebileceğimiz bir kütüphane çıkmadı gecenin bir yarısında ama hayal dünyamızda yaşayıp depresyona ve tükenmişliğe yatkınlığımız gün gibi ortada. Edebiyatsa bu günü kiraz çiçekleriyle süslemek için var. Yukarıda verdiğimiz örneklerden de anlaşılabileceği üzere, her dönem kendi içerisinde farklı toplumsal yaşantılar barındırır. Bu dönemlere ait yazılmış eserler, o dönemlerin ruhunu daha iyi anlamamızı sağlayacak olan birer anahtar gibidir. O dönemleri daha iyi anlamak ve tanımak istiyorsak bu anahtarları, her zaman yanımızda bulundurmalı ve gereğince kullanmalıyız. Nisanil Demir GAZİ ANADOLU LİSESİ 28


Hangi sel götürebilir şu dünyanın kötülüklerini? Hangi su temizler kan bulaşmış onlarca elleri? Hangi ateş ısıtır evladından uzak kalmış anneleri? Hangi yatak uyutur mezarda yatarken bebekleri? Bir çift göz görünür o acımasız savaşın içinden. Kanlanmış, korkmuş, belli uykusuz geceden. Elinde kurtarabildiği tek oyuncağı kalmış evinden. Bir çift göz sönmüş, geriye bir şey kalmamış neşesinden. Bir duvarın arkasından ürkek ürkek bakıyor. Duvar denir mi bilmem, her yer harabe olmuş, dökülüyor! Kıvırcık saçları dolaşmış birbirine; toz, toprak karışmış her bir teline. Biliyorum, kirpikleri nemli, yeni ağlamış. Biliyorum, çok üzülüyor. Sökülmüş tişörtünün kolundan bazı dikişler. Annesi hemen dikiverirdi evladı giyinmesin diye öyle giysiler. Belki babası ona yenisini alırdı. Belki de dolabında vardı giyemeden yıkıntılara karışan tişörtler. Çöktü dizinin üstüne, kapattı kulağını bir anda. Bu dehşetin çığlıkları dinmiyor, yankılanıyordu art arda. Düşmanlar sokaklarda ölüm saçıyordu adeta. Bu katliam sahnesinde onlar silahtı, kurbanlarıydı masumlar da… HEPİMİZ ŞAHİDİZ By ELİF BÜBER Gazi Anadolu Lisesi 29


“Sen de Filistinlisin!” dediler, ona da kıydılar. Belki olmayacaktı bile yatacağı bir mezar. Arkasından edilecek dualar, yakılacak ağıtlar, Akacak damla damla yaşlar, birikecek acılar… O biliyordu ufacık da olsa kalbi. Ben biliyorum, sen biliyorsun, herkes biliyor olanları. Neden bu sessizlik peki bu cinayetlere karşı? Susması gereken bizler değiliz, bu savaşın silahları. Bu günahların vebali kimin boynuna sarılacak? Kimi boğacak günü geldiğinde? Şuncacık bedenlerde bile menfaat arayanların, Canı yanmayacak mı, o canlar acı içinde öldüğünde? Daha var yazılmadan biten birçok hikâye. Yıkılan yalnızca şehirler, hastaneler, evler değil ümitler de… Aktı, sel oldu, karıştı, kanlarına gözyaşları. “Allah’ım!” dediler, “Ne zaman bitecek bu cehennem, bu acı?”. Getirilsin teraziler, ölçülsün günahlar. Şimdi adalet zamanı, vicdan mahkemesi kurulsun! Görüp kör olan, duyup sağır kalan, Tüm bu haksızlığa şahit olup susan herkes kurutulsun. Dualar cevapsız kalıyor, kelimeler kifayetsiz. “İsrail’ iz biz!” dediler, “Sözde insan, sözde devletiz.” Bu yalnızca savaş değil bir katliam, bir cinayettir! Bu cinayete onlar şahit, ben şahidim, hepimiz şahidiz! ELİF BÜBER Gazi Anadolu Lisesi 30


“Ola s ılık s ı z ” ADAM FAWER t a r a fından y a z ılmı ş bir r omandır. Hik a y e ,Da v id i s imli bir ma t ema tik deha s ının y a ş amı e tr a fında ş e k ill enir. Da v id Newy o r k ‘t a y a ş a y an g enç bir adamdır. Olduk ç a da pa rla k bir z e k a y a s ahiptir. Anc a k ha y a tı ans ı z ın y a ş adı ğ ı bir k ri z l e a lt üs t o lur. Bu k ri z Da v id’in ha y a tını t amamen de ğ i ş tir e c e k o la y la rın ba ş lang ı c ı o lur. Kit ap ma t ema tik ,fi z ik , ps ik o lo ji v e f e l s e f e g ibi di s iplinl e ri bir a r ada i ş l e y e r e k sürük l e y i c i bir ma c e r a sunuy o r . Ço k i y i e ğ itilmi ş CIA a janı Na v a Vane r g i z li bil g il e ri di ğ e r g i z li s e r v i s l e r e s a t a r a k g e ç imini s a ğ l a r. Ko r e lil e rl e y aptı ğ ı s on s a tı ş t a i ş l e r t e r s g ide r . Tam o z aman CIA’den NSA’ e z o runlu g ö r e v e t a y in edilir. S on s a tı ş ı Ko r e g i z li s e r v i s ine de ğ e rli bir bil g i bulma s ı g e r e k iy o rdu a k s i t a kdirde ö l e c e ğ ini bili y o rdu. NSA bil g i s a y a rl a rında bil g i a r ama y a k o yulur. Tam o anda Dr. Tv e r s k y ‘nin a r a ş tırma s ını bulur. F a k a t bu bil g i y i s ade c e o i s t emi y o rdu. NSA’in ba ş k anı F o r s y the de bu bil g inin pe ş inde idi. Da v id Ca ine Ol a s ılı k k onusunda uzmanl a şmı ş anc a k en z a y ıf no k t a s ı kuma r tut kusu o l an bir e ğ itmendir. Ol a s ılı k t e o ril e rini kull ana r a k he r z aman k a z ana c a ğ ını düşünür. S on o yununda k a ybe tme s i imk ans ı z a y a k ın o lduğu i ç in yük lü bir mi k t a rl a o yna r. Ans ı z ın bir nöbe t g e ç irir. O uf a c ı k o l a s ılı k g e r ç e k l e ş ir v e k endini Rus ma f y a s ına binl e r c e do l a r bo r ç lu ha lde bulur. Daha s ı üs tü üs tüne nöbe t g e ç irir v e i ş ini y apama z ha l e g e lir. Do k t o r a g ide r v e epil eps i s i o lduğunu ö ğ r enir. Bunun üz e rine Dr. Tv e r s k y ona ş i z o fr eni o l a s ılı ğ ı o l an dene y s e l bir t eda v i t e k lif ede r. Ca ine ba ş t a ç e k ing en da v r ans a da s onr a s ında ba ş k a y o l o lmadı ğ ını bilir v e t eda v i y e ba ş l a r. G A Z İ A N A D O L U L İ S E S İ Dr. Tv e r s k y ins an be ynini g e li ş tir e r e k g e l e c e ğ i g ö r ebil e c e ğ ini, büyük bir o l a s ılı k l a t ahmin edil ebil e c e ğ ini düşüne r e k bir a r a ş tırma yürütme k t edir. Buna L apl a c e ‘nin Ş e y t anı de r. Yaptı ğ ı a r a ş tırmada bir ö ğ r enc i s ini kull anır ba ş t a he r ş e y k ontr o l a ltında o l s ada s on denemede i ş l e r t e r s g ide r v e ö ğ r enc i s i ö lür . Ölmeden önc e ona Ca ine ’den bahs ede r . Ol a c a k he r ş e y i v e ne l e r y apma s ı g e r e k ti ğ ini s ö y l e r . Do k t o r ö lü bedenden kurtulur v e y apma s ı g e r e k enl e ri y apma k üz e r e i ş e k o yulur .Do k t o r o rt adan k a ybo lur, ö ğ r enc i ö lür. Bö y l e c e he r k e s Ca ine ‘in pe ş ine düş e r . Olasılıksız By 31


Ca ine o ö ğ r enc iden ç o k f a r k lıydı . Bir ş e y l e r o lmadan önc e anlam v e r emedi ğ i bir ş e k ilde bir film ş e ridi g ibi g ö rüy o rdu a rtık . Bunu ilk r e s to r anda k endi s ini v e pr o f e s ö rünü kurta rdı ğ ında fa r k e tmi ş ti . Bu y e t ene ğ i il e Dr. Tv e r s k y ‘ nin ha z ırladı ğ ı pa tlamadan kurtulma y a ç a lı ş ır k en onu a r a y an Na v a il e t anı ş ır . Birlik t e k a çma y a ba ş la rla r fa k a t pe ş l e rinde hem FBI hem de NSA v a rdır. Da v id y a ş ananla rın g e r ç e k o lmadı ğ ını k endi k a fa s ında kurduğunu düşündü y a da bö y l e düşünme k i s t edi. Ta k i k a rde ş i Ja spe r ona bunla rın g e r ç e k o lduğunu s ö y l e y ene k ada r . Ca ine ç o k ş a ş ırır y a ş ananla rın g e r ç e k o lduğunu, L apla c e ‘nin ş e y tanı o labili c e ğ ini a k lından bir an o l sun a k lından g e ç irmemi ş ti . Ka rde ş i he r ş e y i a ç ık lama y a ba ş la r . Da v id a rtık anlamı ş tı o hem L apla c e ‘nin ş e y t anı hem de ğ ildi. Gö z l e rini he r k apa ttı ğ ında g e l e c e ğ i g ö rür . Tam o z amanda Rus ma fy a s ına o lan bo r cunu ha tırla r . Ye t ene ğ ini kullana r a k y ine o yna y a c a k v e pa r a k a z ana c a k tı . Ve k a z andı da . Pe ş inde k il e r hâ lâ onu a rıy o rdu . Da v id bundan k a ç ı ş o lmadı ğ ını anla r v e bir plan ha z ırla y ıp g e lip onu y a k a lama la rını be k l e r. Be k l edi ğ i g ibi g e lip onu y a k a ladıla r anc a k o planını uy g la y ıp k a ç tı. Da v id’in a rtık g e l e c e k t en k a y g ılanma s ına g e r e k k a lmadı. G A Z İ A N A D O L U L İ S E S İ People Dergi ...hikayenin sonunda, bir yandan şizofrenin gerçek nedenlerini düşünürken, bir yandan da tek bir hareketin bir insanın hayatını ne kadar değiştirebileceğine şaşıyor olacaksınız. Olasılıksız , beğeneceğinize gözümüz kapalı iddiaya girebileceğimiz bir kitap. Ben Mezrich Yazar İlk cümleden itibaren bağlanıp kaldım ; sayfaları, floş royal tutturmaya çalışan bir kumarbazın kartlarını açtığı gibi çevirdim Olasılıksız , insanı düşündüren matematik teorilerini ve maceranın albenisini dahice birleştiren , okura Michael Crichton ve Robert Ludlum’u hatırlatan bir kitap. Gerçekten kaçırılmaması gereken bir zevk. Clive Cussler Yazar Olasılıksız demek yetersiz kalacaktır. İnsanı adeta büyüsü altına alan bu hikayede Adam Fewer, bilim,felsefe,entrika ve maceradan ortaya bir başyapıt çıkarmış 32


3D TASARIM VE BLENDER Eğer animasyonlar, oyunlar gibi konulara aşina iseniz 3d grafikleri mutlaka görmüşsünüzdür. Fakat 3d tasarım sadece animasyon ve oyunlarla kalmıyor; reklamlar,mimari, ve hatta tıp gibi her yerde karşımıza çıkabiliyor 33


Etrafta gördüğümüz nesnelerin çoğu üretilmeden önce bir bilgisayar ile 3d şekilde tasarlanmıştır. Peki hiç merak ettiniz mi 3d tasarımlar nasıl yapılır? En genele gidersek 3d tasarımlar iki farklı yöntem ile tasarlanır, vektörel (cad programları ile) ve poligon tabanlı. Cad programları (örneğin solidworks) yüzeyleri birer matematik fonksiyonu olarak alır, böylece ne kadar yakınlaşırsak yakınlaşalım yüzey tamamen eğimli olacaktır. Bu yöntem genellikle endüstriyel tasarımlarda ve 3d baskılarda kullanılır çünkü obje bir katı ve içi dolu olarak alınır ve tasarlanır. Poligon tabanlı programlar (örneğin blender, maya) ise objeleri köşe, kenar ve yüzeylerden oluşan birer ağ (mesh) olarak alır ve bu objeler poligonlardan oluşur. Bu da objenin vektörel olmasını ama köşelerden oluşup hiçbir zaman tamamen eğri ve pürüzsüz olmamasını sağlar. Fakat bu bazı yöntemlerle objenin tasarlanma amacına göre en ideal hale getirilebilir. Bu yöntem ise daha çok dijital kullanımlara uygundur, örnek olarak oyunlar ve animasyonları verebiliriz. 34


Eğer 3d tasarıma başlamak veya profesyonel olarak çalışmak istiyorsanız en ideal programlardan biri Blender’dır. Blender 1993 yılından bu yıla (şu anda GNU lisansı ile açık kaynak kodlu) kullanılıp geliştirilen bir poligon tabanlı 3d tasarım programıdır. Blender 3d tasarım programlarının isveç çakısı olarak da bilinir çünkü çoğu program sadece bir işlem üzerine yoğunlaşmış veya kurulmuş. Neredeyse sadece blender’ı kullanarak profesyonel projeler oluşturabilirsiniz. 35


Bunun sebebi Blender’da modelleme, animasyon, prosedürel materyal tasarlama, sahne tasarımı, sculpting gibi birçok özelliğin bir arada bulunmasıdır. Ve Blender hakkında en iyi şeylerden biri de tamamen ücretsiz olması. Aynı zamanda açık kaynaklıdır ve içindeki python tabanlı script editörü ile Blender programını istediğiniz gibi düzenleyip yeni özellikler ekleyebilirsiniz. Ayrıca geniş dahili ve topluluğun yaptığı eklentiler ile işiniz çok daha kolaylaşabilir Bununla kalmazken Blender iki tane render (bilgisayarın ışığı, materyalleri vb. hesaplayıp bir resim/animasyon çıktısı vermesi) motoru bulundurur, Cycles ve Eevee. Cycles oldukça gerçekçi ve güçlü bir motorken Eevee neredeyse her bilgisayara uyumlu daha az güçlü bir motordur. Blender öğrenirken ilk başta biraz kafanız karışabilir, fakat en iyi öğrenmenin yolu tüm özellikleri aynı anda öğrenmeye çalışmakdansa belli bir zamanda sadece temel ve projeye gerekli özellikleri öğrenmektir. Ayrıca Blender hala güncelleme alan bir programdır. Her güncelleme Blender’a yeni özellikler ekleyip yeni kullanıcılar için daha kolay hale getirir. Blender kolay ve yaratıcılığın sınırsız olduğu bir programdır. Ayrıca 3d tasarıma artan talep ile Blender yeni meslek imkanları açıyor. Ömer Asım Ünsal 36


Kuru buz aslında hepimizin yakından tanıdığı ve günlük hayatta da vücudumuzun enerji üretmek için kullandığı oksijenin besinleri solunum yoluyla parçalaması sonucu ortaya çıkan bileşiklerden biri olan karbondioksit gazının dondurulmuş halidir. Gaz sıkıştırılarak dışarı ısı vermesi sağlanır ve bu ısı depolanır Daha sonra birden basınç düşürülür ve madde alması gereken ısıyı geri alamaz bunun sonucunda buz halinde kalır. G A Z İ A N A D O L U L İ S E S İ Yukarıda da bahsettiğimiz gibi kuru buz direkt gaz hale geçer ve bunun sonucunda kuru buzun hammaddesi olan karbondioksit gazı ortaya çıkar havadan ağır bir gaz olduğu için de dibe çöker, karbondioksit gazı %5 ’i geçerse toksik hale gelir ve öldürücü olabilir. Kuru buz kullanılırken çıplak elle buza temas edilmemelidir çünkü kuru buzun sıcaklığı -78,5 derecedir ve elle temas ettiği zamaneldeki doku hücrelerini dondurur ve tıpkı ateşte yanmış gibi bir acıya sebep olur Var tabi ki, kuru buz bugünkü büyük restoran zincirlerinde aktif olarak soğutucu olarak kullanılır bunun sebebi su buzundan 3 kat daha soğutucu güce sahip olmasıdır ve en iyi yanlarından biri de işini tamamladıktan sonra ortada su bırakmayıp direkt gaz hale geçmesidir, kuru buz dondurma firmalarının da genellikle vazgeçilmezidir. KURU BUZ HAKKINDA İLGİ ÇEKİCİ BİLGİLER VE KURU BUZLARIN BİRTAKIM ÖZELLİKLERİ Karbondioksit gazı nasıl dondurulur? By Kuru Buz Kullanırken Dikkat Edilmesi Gerekenler Ufuk Güney KURU BUZ NEDİR? Aklınıza gelen sorulardan biri de neden “kuru buz” ismini almış olduğu olabilir. Bu ismi almasının sebebi süblimleşmesi yani katı halden normal buzlar gibi eriyip sıvı hale geçmeden direkt olarak gaz hale geçmesidir , sıvı hale geçmemesinin sebebi ise karbondioksit gazının atmosferik basıncın 5 katından daha yüksek basınçlarda sıvı hale geçmesidir. Kuru Buz Adını Nereden Almıştır? Peki Bu Kuru Buzun Hiç mi Faydası Yok? 37


Örneğin yapay zekayla sunumlar, web siteleri, robotlar, sesli asistanlar yapılabilir. Yapay zeka denildiğinde herkesin aklına ilk önce OpenAi adındaki şirketin üst düzey yapay zekası ChatGpt geliyor. Ama ChatGpt dışında büyük şirketlerin de yapay zeka servisleri bulunuyor. Konumuz herkesin az çok aşina olduğu yapay zeka. Bildiğiniz üzere yapay zeka son zamanların en çok gündem olan teknolojilerden birisi. Ve bu teknoloji ile yapabileceğiniz şeylerin sınırı yok. Benim size bu yazıda bahsedeceğim yapay zeka OpenAi firmasının 13 Mayıs 2024 yılında çıkarmış olduğu GPT-4o güncellemesi. Bu güncellemenin sonucunda ChatGpt artık bizimle gerçek bir insan gibi anlık tepkiler vererek konuşabiliyor. Hatta ona kameradan gösterdiğiniz nesneleri gözlemleyerek yorum yapabiliyor. Bu da yapay zekayı insan ile ayırt etmemizi bir seviye daha zorlaştırmış oluyor. Bu teknoloji önümüzdeki birkaç hafta içerisinde kullanıma açılacak. GPT-4o sayesinde GPT-4o sizin arkadaşınız, fikir danıştığınız bir kişi, psikoloğunuz veya önemli kararlar almanızı sağlayacak bir danışman olabilecek. Örneğin: Gamma App(Profesyonel sunum yapma aracı), DevinAi(Yazılım ile uğraşanlar için tüm yazılım dillerinde kod yazıp ayrıca düzeltebilen yapay zeka aracı), BingAi(Bir işletim sistemi olan Windows’un yapımcısı olan Microsoft tarafından geliştirilen resim, metin oluşturan yapay zeka modeli) Teknoloji Çağı İçin Büyük Devrim GPT-4O G A Z İ A N A D O L U L İ S E S İ 38


Gelecek olan GPT-4o güncellemesi sayesinde ChatGpt size detaylı olarak matematik gibi zor derslerde eş zamanlı bir öğretmen gibi soru çözebilecek. Yapay zeka sektörde yeni sayılır ve hâlâ emekleme aşamasında.Yani daha gideceği çok yol var. Benim önerim yapay zeka fazla ilerlemeden ona ayak uydurup kullanmayı öğrenmeniz yönünde olacaktır. Geleceği parlak gözüken bu proje insanlar açısından çok kaygı verici. Bu sürümü sadece sohbet edilebilecek bir sürüm olarak düşünmemek gerekli. Çünkü bunu yapan birçok uygulama olmasına rağmen yapay zekanın öncülerinden OpenAi böyle bir proje yaptığı zaman yapay zeka ile seslendirme sektörünün önemini arttırdığını anlayabiliyoruz. GPT-4o artık yeni sürümüyle beraber matematik gibi zor ve karmaşık dersleri bir matematik öğretmeni gibi soruyu çözerken geriye dönüşler yaparak öğrenicinin öğrenim verimini en üst düzeye çıkarıyor. Ayrıca öğrencinin anlamayıp takıldığı yerde GPT-4o anlatım tekniğini değiştirip öğrencinin anlayabileceğini düşündüğü bir şekilde soruyu, konuyu tekrardan anlatıyor. YAZAN: Ahmet Eren Silahsızoğlu G A Z İ A N A D O L U L İ S E S İ 39


Mimikri, doğadaki birçok organizmanın çevresine uyum sağlamak amacıyla geliştirdiği bir adaptasyon stratejisidir. Bu strateji bir canlının başka bir canlıyı taklit etmesi veya çevresine mükemmel bir şekilde uyum sağlaması anlamına gelir. Doğadaki mimikriler, bu özelliklerini avcılardan korunmak ve avlanmak için kullanabilirler. Yaprak kuyruklu gekolar, yassı gövdeleri ve soluk renkleri sayesinde sonbaharda dökülen yapraklar arasında görünmez olarak yırtıcılardan korunurlar. Baykuş kelebeklerinin kanatları baykuşun gözlerine benzeyen büyük desenlere sahiptir. Doğrudan avcının üzerine bakan iki büyük göz tehditkâr görünüşü sayesinde potansiyel yırtıcıları caydırır. Bu da kelebeği yem olmaktan kurtarır. Sopa böceklerinin gövdelerinin ince dallara benzemesi onlara mükemmel bir kamuflaj sırtıcı hayvanlar tarafından fark edilmelerini zorlaştırır. Canlıların Çevreye Entegrasyonu: MİMİKRİLER kÜRSATALI GÜLEN40


Taklitçi ahtapot, farklı canlıları taklit etme yeteneğine sahiptir. Kemiksiz bedeninin şeklini değiştirmekte ustadır ve aslan balığı, deniz yılanı ve vatoz gibi zehirli deniz canlılarını taklit ederek avcıların kendisinden uzak durmasını sağlar. Örümcek kuyruklu engerek, İran’a özgü bir türdür. Bu eşsiz yılan, örümcekler ile beslenen kuşları kendine çekmek için bir örümceğe benzeyen kuyruğunu kullanır. Kuyruğunu bir örümceğin hareketlerini taklit edecek şekilde sallayarak aç olan kuşların dikkatini çeker. Yılanın kuyruğunu “avlamak” isteyen kuş, engereğe yaklaşır ve ona yem olur. Canlıların Çevreye Entegrasyonu: MİMİKRİLER kÜRSATALI GÜLEN41


Çok yorucu ve enerji sarfedilen bir spor olmasından kaynaklı sıklıkla oyuncu değişir. Oyuncu değişikliği için kenarda 4 kişi hazır halde beklemektedir. Hokey sopasını tutmayan elin kural dışı kullanılması, rakip oyuncuyu kasıtlı yaralama, engelleme, çarpma, itme, önünü kesme ve rakip takımın önüne balıklama atlatılması gibi durumlar faul sayılır. Bu durumlar çok şiddetli olmasıyla birlikte oyuncu oyundan 3 veya 5 dakika uzaklaştırma cezası alır. Altışarlı kişilerden oluşan, iki takım arasında oynanır. Oyuncular yüzme havuzunun dibinde dalış ekipmanlarıyla sualtı hokey sopası ile kauçuk kaplamayla üretilen pak denilen topu sürerek ve paylaşarak karşı takımın kalesine gol atmaktadır. SUALTI HOKEYİ G A Z İ A N A D O L U L İ S E S İ İLGİNÇ SPORLAR Elif Zehra Haspolat By 42


Sualtı Hokeyi 1954 yılında İngiliz dalgıç Alan Blake tarafından keşfedildi.Alan Blake, kış aylarında dalgıçlar antrenman yapabilsinler diye tasarlanmıştır ancak bu oyuna kurallar konularak geliştirilmiş ve Sualtı Hokeyi olarak günümüze taşınmıştır. SUALTI HOKEYİ NASIL KEŞFEDİLDİ? G A Z İ A N A D O L U L İ S E S İ B İ S İ K L E T F U T B O L U Bisiklet futbolu ikişer kişiden oluşan spor dalıdır. Futbol oyunundaki gibi kaleyi korumak için bir kaleci yoktur. Oyuncular kaleyi korumak haricinde topa kesinlikle el ile temas edemez. Maç boyunca bisikletler kesinlikle hareket etmek zorundadır. Yedişer dakikalık iki devreden oluşur ve devreler arasında takımlar birbiri ile yer değiştirir. Bildiğimiz futboldan aşina olduğumuz benzer kurallarda var elbette. Futbol kuralları devam etmekte ancak oyunu oynarken bisiklet üzerinde olunması gerekir. Bu bisikletlerde fren ve serbest olmayan, sabit vitesli bisikletlerdir. 43


Halk arasında redball olarakta bilinen bisiklet futbolu 1893 yılında Alman asıllı Amerikan Nicholas Edward Kaufmann köpeği Mops ile birlikte yaptığı gösteriler sayesinde keşfetmiştir. Bu spor dalı neredeyse bisikletin icadından 75 yıl sonra keşfedilmiştir. O günden bu yana popülerliği hızla yükselen bir spor dalı haline gelmiştir. B İ S İ K L E T F U T B O L U T A R İ H Ç E S İ G A Z İ A N A D O L U L İ S E S İ 44


Atatürk’ün söylediği ve hepimizin aklına ve tarihe altın harflerle kazınan sözlerin temelini düşünce yapısı oluşturur. Çocukluğundan başlayarak onun düşünce yapısını şekillendiren çevresel faktörleri ve kitapları birkaç başlık altında inceleyelim. ATATÜRK’ÜN DÜSÜNCE YAPISI By Yaren Ece Aktürk Selin Erdoğan G A Z İ A N A D O L U L İ S E S İ 45


Atatürk 22 Eylül 1924 günü Samsun’da öğretmenlere yaptığı konuşmada onlara minnet duyduğunu, ilham gücünü geniş ölçüde onlardan aldığını ifade eder. O’na göre ilk ilham ana baba kucağından sonra, okuldaki eğitimcinin dilinden, vicdanından, eğitim ve öğretim biçiminden alınmaktadır. Atatürk’ün ilk öğretmenlerinden olan Şemsi Efendi’nin pedagolojik ilkeleri bilen ve uygulayan bir öğretmen olması Atatürk’ün içindeki gizli güçlerin ortaya çıkmasında, yenilikçi, özgürlükçü olmasında, okuma sevgisi ve araştırmacılığında büyük etkisi olmuştur. Askeri rüştiyedeki öğretmenlerinden Yüzbaşı Mustafa Bey ise Atatürk’ün matematiğe ilgisini farkedip ona rehberlik etmiş aynı zamanda Mustafa Kemal’in olgunluğunu, farklılıklarını, yeteneklerini, liderlik özelliklerini göz önünde tutup onu motive ederek Atatürk’ün kendine güveninin oluşmasında ve liderlik özelliğinin ortaya çıkmasına yardımcı olmuştur. Askeri Rüştiyedeki öğretmeni Yüzbaşı Nakiyüdin Bey Atatürk’ü, Fransızca öğrenmesi konusunda desteklemiş, iyi bir temel oturtmuş. Bu Fransızca sevgisi sonucunda Fransızca kaynakları okumaya başlayan Atatürk askeri, siyasi, ekonomik ve sosyolojik alanda farklı düşünceler edinip bilgilenmiştir. Yüzbaşı Nakiyüdin Bey bağımsızlık, vatan sevgisi, Türk kültürü gibi düşüncelerinin sağlam temellerinin oluşmasında etkili olan öğretmenlerinden birisi olmuştur. Askeri İdadideki Tarih öğretmeni Mehmet Tevfik Bey’de Mustafa Kemal’e Tarih alanında “Yeni Ufuklar” açmış (Cebesoy;1971), O’nda tarih sevgisi oluşturarak, vatanın korunmasında, Türklük bilincinin pekişmesinde, yurt sevgisinde, özgürlüğün önemi konusunda bilinçli hale getirmiştir. Bu tarih kültürü Atatürk’e sıkıntılı, sorun olarak görülen durumların değerlendirilmesinde, geçmişten dersler alınmasında, geleceğe bakışta, milletinin özelliklerine göre hareket etmesinde önemli katkılarda bulunmuştur. G A Z İ A N A D O L U L İ S E S İ 1 . A T A T Ü RK’ Ü Y E T İ Ş T İ RE N Ö Ğ RE T M E N L E R 46


Atatürk, bilginin önemine inanmış çeşitli kitaplardan beslenmiş, dönüşümcü bir liderdir. Atatürk’ün okuduğu kaynaklar ile yaptığı reformlar, devrimler arasında doğrudan ilişki vardır. Atatürk’ün, tarih, felsefe, sosyoloji, edebiyat, askeri, dini ve ulusal özelliklerdeki okuduğu kitaplar O’nun ufkunu açarak ulusal benliğini kazanmasında ve tarihi yöneten evrensel kişiliğini kazanmasında etkin rol oynamıştır. Askeri alandaki kitapları; hem yönetici hem lider özelliklerinin üzerinde bulundurmasında, planlamacı, kararlı, paylaşımcı, eşgüdümcü, iletişimci, değişimin temsilcisi, duyuşsal olarak dayanıklı, özgüven sahibi ve uygulamacı kimliğinde etkili olmuştur. Edebiyat kitapları; vatan sevgisinin, sorgulama yeteneğinin, okuma ve yazma sevgisinin oluşmasında, liderlik özelliklerinden olan etkili konuşma özelliğinin gelişmesinde, birey ve grupların amaçlar doğrultusunda yönlendirilmesinde, önemli bir yere sahip olmuştur. Yabancı dil kitapları; çeşitli kültürlerle, görüşlerle tanışmasında, açık görüşlü olmasında, devrimci kişiliğinin gelişmesinde ve geniş görüşler oluşturmasında etkili olmuştur. Felsefe kitapları önemli düşünce adamlarının fikirlerinden yararlanmayı, demokratik, sentezci ve bireysel haklara önem vermesinde, matematik kitapları analitik düşünmesini, ölçülü davranışlarını ve zamanlama yeteneğinin gelişmesinde etkili olmuşlardır. Atatürk’ün dönüşümcü bir lider olmasında kuşkusuz karizmatik yapısının, doğuştan getirdiği özelliklerinin yeri vardır. Ancak, O’nun sorgulayıcı, sentezci, özgürlükçü, kararlı, cesaretli, özgüvenli, planlamacı, vizyoner, demokratik bir yapıda dönüşümcü bir lider olmasında öğretmenlerinin ve okuduğu kitapların önemli bir yeri vardır. G A Z İ A N A D O L U L İ S E S İ 2 . A T A T Ü RK’ Ü N Kİ T A P L A RI V E O KU M A S E V G İ S İ 47


48


49


50


Click to View FlipBook Version