bi’mola EYLÜL 2019
SAYI : 1
Voleybola biraz da böyle bakalım!
KADIN
İNSANLAR
10’LARIN
VEDASI Dünden Bugüne Efsaneler
Jordan Larson JAPONYA’DAN
Güldeniz Önal ALMANYA’YA
Neriman Özsoy
Cansu Aydınoğulları
bi’ mola
10’LARIN VEDASI
Jordan Larson
Güldeniz Önal
GUİDETTİ’Lİ MİLLİ TAKIM
JAPONYA’DAN ALMANYA’YA
Neriman Özsoy
Cansu Aydınoğulları
VOLEYBOL SEVENLER DERNEĞİ
KADIN İNSANLAR
Dünden Bugüne
Efsaneler
10’LARIN
VEDASI...
Jordan Larson Eczacıbaşı Spor Kulübü’nün ilk ya- daha önemli olmuştur benim için. Eczacıbaşı Gülde-
bancı kaptanı olarak Kulüp tarihindeki yerini aldı.. niz ile birlikte saha kenarındaki kaptan eksikliğini de
Kulübün tarihine yalnızca kaptanlığıyla değil, saha- gidermişti. Özellikle Esra’dan sonra Eczacı’nın saha
daki duruşu, liderliği, voleybolun güç kadar teknik ve kenarı maçtan kopuk görünüyordu. İçeride Jordan
en çok da zeka istediğini göstermesiyle de adını kalın dışarıda Güldeniz’in oluşu bir antrenör için büyük
harflerle yazdıranlardan biri oldu. nimetlerdendir. Her iki oyuncu da takım oyununu
Eczacıbaşı’da tüm bunları yaparken de tribünle ara- oynayan, takım için sahada olan oyuncular. Sazı
sına hep bir mesafe koymayı tercih etti.. Kimimize eline alıp takımı sırtladıkları zamanlarda bile takıma
göre bu tavrı “vayy karizmaya bak” olurken, kimi- voleybolun birlikte oynanabildiğini anlatan çok özel
mize göre soğuk, tipik Amerikalı’lıktı. Taa ki takı- iki 10 numaradır Güldeniz Önal ve Jordan Larson.
mın diğer 10 numaralı oyuncusu Güldeniz’in ikinci Özellikle Güldeniz gibi pozitif oyunculara, voleybolu
sezonuna kadar … amatör ruhla ama çok da profesyonelce düşünerek
Güldeniz’le birlikteki ilk sezonlarında Jordan Larson yaşam şekilleri haline getiren oyunculara her takımın
bildiğimiz karizma kaptan, mesafeli Amerikalı idi. çok ihtiyacı vardır. Ve Jordan’ın yıllardır bilmediği-
Bunda biraz da takım arkadaşlarını iyice ölçüp biçen miz gülen yüzünü görmemize katkı sağlayan Gülde-
tavrının etkisi olduğunu düşünüyorum. O mesafeli niz, sanırım bizim kafamızdaki “voleybolcu dediğin
oluşunun da sebebi belki de odur ? Güldeniz de dört böyle olur” imajına biraz ters biri.. O, daha çok “in-
numarada Jordan’ın Türkiye şubesi olduğu için takım san dediğin böyle olur” deyip, İzmir’de yine bir kupa
içinde kendine rakip olacak oyuncuyu ölçüp tartma- finali sonrası takımın en genç oyuncusu Merve’yi
sı, Jordan gibi biri için gayet normal bir davranışmış sırtına alıp seyirciye alkışlatıyordu.
gibime geliyor.(?) 2018-2019 Sezonu Eczacıbaşı sahası ve tribünü be-
Jordan Larson’ın kaptan olarak, Güldeniz’inse Ec- nim için en özel sezonlarındandı.
zacıbaşı forması ile ikinci sezonu başlarken, Jordan Bir daha bir kaptan birini elinden tutup; “hadi üçlü
Larson için çok başka bir sezon açılışı oluyordu. çektir bize” der mi?
Ve sezonun açılış maçı Vakıfbank’la oynanan Spor Bir daha bir abla; “maçı bu çocuğun ateşlemesiyle
Toto Şampiyonlar Kupası maçı idi… Maç sonunda kazandık”, “gelecek işte bu çocuklar” diyerek onu
Eczacıbaşı kaptanı Jordan Larson daha önce hiç yap- sırtında tribünlere alkışlatır mı?
madığı bir şeyi yapıyor, takımdan birini, Güldeniz’i Ya da Eczacıbaşı 10’ların vedasından sonra yine fab-
yanına alıp tribüne üçlü çektiriyordu! Çok değil hatta rika ayarlarına geri mi döner?’derken Jordan olimpi-
neredeyse hiçbir zaman kaptandan bu tür şeyleri yatlara hazırlanmak istediği için daha kısa süreli bir
görmeye alışık olmadığımız için, bunu o günlük lig olan Çin ligini tercih etmesi, Motta’nın da sezon
sezonun ilk kupasına yorsak da, Jordan Larson bunu içinde takımda Güldeniz’i tercih etmemesinden iki
sezon boyu sürecek bir şova dönüştürecekti. 10 numara ile Eczacıbaşı’nın yollarının ayrılma vakti
Ve Voleybol Böyle Güzeldi … gelip çatmıştı…
Aslında sadece Jordan için değil, Eczacıbaşı Kulübü Herkesin tercihine saygı duymak sporun olmazsa
için de tribünün üçlü çekmesi (benim gördüğüm) olmazlarındandır!
ilkti. Son üçlüklerini takımın antrenmanındaki manşet
Güldeniz, Jordan’la tribün arasındaki mesafeyle maçını kazandıkları Ponçikler takımıyla çeken Jor-
birlikte, Eczacıbaşı tribünüyle saha arasındaki mesa- dan ve Güldeniz için Eczacıbaşı hikayelerinin şimdi-
feyi de kısaltıyordu. Tribündeki taraftarın sahadaki lik sonuna geliniyordu…
oyuncuyu da kendinden görmesi, kendini takımın Şimdilik diyorum, çünkü; sporda yarın kimin nerede
bir parçası hissetmesinin de en büyük paylarından olacağını ya da olamayacağını kimse bilemez.
biridir. Belki bir gün Jordan ve Güldeniz’in yolları yine
Oysa alışkın olduğumuz Eczacıbaşı tribünü Tigers’ın Eczacıbaşı’da kesişir… Merve tribüne üçlü çektirir…
çoğunluğunun şirket çalışanı olmasından, yıllardır Neden olmasın?
Eczacı’nın sanki Tigers dışında taraftarı yokmuş Çok nadir yaptığı şeylerden biridir Eczacıbaşı’nın
hissini uyandırıyordu. Hatta gittiğim maçlarda ayrılan oyuncusuna aile yemeği ile vedası…
eğer Tigers tribündeki yerini almamışsa, Eczacıbaşı Bu yemeklerin ilki (yine benim hatırladığım) Maja
benim için de çok yalnız bir takım görüntüsü oluştu- Poljak’a, ikincisi de Kaptan Jordan Larson’a yapıldı ve
ruyordu! Eczacıbaşı ilk yabancı kaptanı Jordan Larson’a veda
Maçı çok sahada olup bitenlerden izleyen biri hiç ederken, Güldeniz’in vedası da sosyal medya hesap-
olamadım. Eğer salondaysam kenardaki oyuncuların larından Eczacıbaşı’na;
ne kadar maçın içinde oldukları hep sahadaki altıdan Nasıl da güzel 2 seneydi... Yeri gelir kupa kazanır-
Her defasında mı fırında tavuklu
patates menüsüyle bizim gönlü-
müzü fetheder...
İsmet abi her sabah gel bir çay iç
der
Savaş abi, Dj Halis :) Bir voley-
bol takımının karakterini sadece
sahadaki oyun belli etmez.
Ben Eczacıbaşını çok sevdim.
Büşra’sı, Gözde’si size göre belki
3 blok az yaptılar 5 sayı az aldı-
lar ama onların bu kulübe neler
kattıklarını ben şahsen 2 senede
gördüm... Onların ne kadar da
değerli oyuncular olduğunu...
İpek Barcelonadan yanımızda
hissettirdi yetmedi geldi,canını
dişine kattı,
Aslı abla biletlerin en çoğunu
bana verdi :)
Cemal abi,Asu,... Daha ismini
yazamadigim kişiler... Bir ku-
lübü sevdiren orda çalıştığın
kişilerdir.
Başarı hep kazanılır ama huzur
kolay kolay elde edemezsin
Benden guler yüzünü eksik
etmeyen herkese çok ama çok
teşekkür ederim.
Buradan bir Güldeniz geçti bir
de 3’lük çektirdi dersiniz ...
Haydi eyvallah ...”
diyerek adeta son üçlüsü ile her-
kesi selamlayarak veda ediyordu.
sın. Veee Güldeniz’den çalarak ben de
Yeri gelir hedeflenen olmaz, diyorum ki;
Maç kaybedilir , kazanılır... Antrenör seni oynatır, Sosyal medyadaki fan sayfaların-
oynatmaz sonra yine maç kazanırsın sonra yine dan bir Eczacıbaşı Voleybol Fan
kaybedersin... geçti dersiniz bir de Fatma Madi
Böyle sezon biter... Babuşcu…
Biter de bu kadar psikolojik savaşın olduğu bir Bu 10’larla birlikte biraz da benim sosyal medyadaki
ortamda bir insanın bulunduğu takım bu kadar mı Eczacıbaşı voleybol fan’a vedam olsun…
huzurlu olur? Teşekkürler Eczacıbaşı; hayatıma kattığın her güzel
Voleybol için hedefe ulaşmak için bu kadar mı kafa an, tüm kadın insanlar ve tanıdığım en özel 10 nu-
yorar? maralı iki oyuncu için…
Taraftar demek az olur onlar her defasında mı se-
nin enerjini yükseltir,gözlerinden ateş çıkarcasına
sesleri kısılıncaya kadar bağırır?
Peki ya Perihan abla?
Guidetti’li Milli Takım !
Geçen yıl başlayan VNL maceramız kürsü-
de gümüş madalya ile sonuçlanınca, biraz da
genlerimizden gelen bir şeydir, hemen kıtaları
fethettik, çağ kapatıp çağ açtık.
“Guidetti ile voleybola yeni bir heyecan geldi,
gençlerimiz oynur!” dedik ve Guidetti ile kay-
bettiklerimizi hemen unuttuk.
Neriman olmasa da olurdu, nasılsa skor ürete-
cek birileri bulunmuştu.
Gözde olmadığı Güldeniz’in de olmaması
önemli değildi, Fatma Yıldırım vardı.
Yeni dönem yeni heyecan demekti…
Nasıl olmasındı ki? Guidetti ile ilk Avrupa
Şampiyonası’nda Sırbistan ve Hollanda’nın
ardından üçüncü olmuştuk.
Üstelik Rusya ve İtalya gibi devleri geride bıra-
kıyorduk.
Hikayemiz güzel başlamıştı…
Bir sonraki milli takım sezonunda Guidet-
ti sistemini bilen oyunculara yer vereceğini
söylediğinde yine; “hay hay” dedik… Çünkü o
Giovanni Guidetti idi ve her zaman bir bildiği
vardı.
VNL’de fırtına gibi esiyor, finalde Amerika’ya
3-2 kaybediyorduk. Ama hiç önemi yoktu bu
ikinciliğin, çünkü biz gönüllerin şampiyonu Neden bu oyuncu yok?
olmuştuk. VNL ve devamındaki Dünya Şam- Ne zaman falanca oyuncu oyuna girecek?
piyonası’nda bizi bekleyecek olan sorunlar bu … gibi sorularla sosyal medyayı meşgul
ikincilik ile örtülüyordu adeta… edenleri hemen ‘kulüpçü’ diye aforoz ediyor-
Sezonun en iyi pasörlerinden Gamze düğün duk… ta ki Dünya Şampiyonası’na kadar…
bahanesiyle belki de milli takıma çok uzun bir VNL rüzgarımız dinmiş, yerine kenardan
ara vermesi sağlanıyordu.. girecek bir oyuncu olsa da oyuna girsek,
Ligin en orta oyuncusu Beyza yarım sette üç VNL yorgunu oyuncular ve kenarda ligdeki
blok yapınca bir daha sahaya adım atamıyor- görüntüsünden eser olmayan çaresiz Guidetti
du… vardı.
Ama olsundu, Guidetti’nin bir bildiği vardı! Hiç puan vermeyen bir organizasyon olan
Çünkü Cansu’yu ve yanında Zehra’yı kazan- VNL’de tüm enerjimizi bitirdiğimiz için,
mıştık. dünyanın puanını veren DünyaŞampiyonası
Genç bir pasör ve ondan daha genç bir orta yük olmuştu bizim için…
oyuncumuz vardı şimdi.. Her türlü kârdaydık Lige döndüğümüzde, Cansu Vakıfbank’ın
kısacası… birinci pasörü olarak sezonu şampiyon biti-
Neden bu oynamıyor? ren kadronun dümeninin gelecek adına emin
ellerde olduğunu gösteriyordu. çaprazı derken milli takım sezonunu ta-
Zehra ise VNL’den sonraki bir var bir yok per- mamladı.
formansı ile “Erken mi oldu dedik acaba?”yı Cansu önümüzdeki sezon Maja’nın yedeği
düşündürmeye başlamıştı. olacağı Vakıfbank’ın ardından bir dönem;
Guidetti’nin için ise Zhu varsa sıkıntı yok- “Amann gelmezse gelmesin, bize Cansu
tu. Topu havada görmesi yeten Zhu’yu arka yeter” dediğimiz Naz’ın da milli takımdaki
alanda biraz saklamayı başarınca en azından yedeği oluyordu.
Türkiye Ligi şampiyonluğu garantiydi! Hemen, “Naz varken Cansu da ne?” oluver-
Derya ve Tuğba çifte lisansla Vakıfbank’taki dik!
vardiyalı oyuncular olurken, Ebrar pasör çap- Çünkü Guidetti ile yıllardır çalışan Can-
razı olarak “Nesli’den sonra niyahet bir pasör su’nun, rakip servis kaçırınca biz şampiyon
çaprazımız olacak” dedirtirken birden smaçö- olmuş gibi … biz servis kaçırınca da dünya
re çekildi ? başına yıkılmış gibi olan ruh hali hepimizi
Ligin final bölümünde yine verilen görevi ürkütmeye, Cansu için endişelendirmeye
yapıyor, smaç servisleriyle bizlere 2003’teki başlamıştı.
Neslihan’ı tekrar yad ettirirken milli takımı Bu Cansu’nun değil, kulüpte ve milli ta-
sezonu başladı ve Ebrar, bir smaçör bir pasör kımda hocası olan Guidetti’nin hatası hatta
büyük eksikliğidir!
Guidetti Cansu ile bunu çözmek yerine
önüne Maja’yı ala dursun, biz milli takım ve
Avrupa Şampiyonası’na geri dönelim.
“Gruptan çıkalım da gerisi Allah kerim” de-
diğim/dediğimiz Avrupa Şampiyonası’nda
ilk altıyı asla tahmin edemedik…
Sezonun en iyisi dört numaramızı Fatma’yı
kenarda unuttuk…
Geleceğimizin pasör çaprazı dediğimiz Eb-
rar’ı bir smaçör, bir pasör çaprazı izlemek-
ten afallamıştık…
Ligi çok iyi oynayan Hande ortalarda yoktu,
olsa da asla bizi tatmin edici bir performan-
sı olamıyordu…
Eleştirince kulüpçü diyenler bile Guidet-
ti’nin ‘at topu Zhu’ya, Zhu yoksa bak hava-
ya’ sistemini idrak etmiş ama bu sefer de
hiç günahı olamayan oyunculara daha bir
sarmaya başlamışlardı… Ta ki Hırvatistan
maçına kadar… Omaç sadece bizim için de-
ğil, belki de Guidetti’nin milli takım kariyeri
için de tamam mı devam mı maçıydı ve ne
macera aradı ne de Vakıf ’ta “Ebrar’ı nerede
oynatsam?”ı düşündü!
En başından beri yapılması gerekeni yaptı.
Doğru dizilişle önce Hırvatistan’ı yendik,
sonra da Hollanda’yı sahadan süpürdük!
Ve finalde son her şeyin şampiyonu Sırbis-
tan vardı… du.
Yaklaşık 14 bin seyirci önünde ilk set çok iyi Meliha’nın Eczacıbaşı’daki iki sezon finalinde
oynadık. de stresi yönetememesi nüksetmiş ama Gui-
Haydi şampiyonluk geliyor mu derken Sırbis- detti’nin aklına onu Fatma ile değiştirmek hiç
tan silkindi, karşısındakinin gruptaki ‘lay lay gelmemişti…
lom2 yendiği takım olmadığını gördü. Oysa Fatma oyuna girdiğinde takımı maçta
Buyrun o son Avrupa ve Dünya Şampiyonu tutan oyuncu olmasına rağmen maçın sonla-
benim dedirten, oyunu yönlendiren Sırbistan rını yine kenardan izlemek zorunda bırakıl-
oldu yine. İstediği zaman oyunu yukarı çekti, mıştı.
istediğinde dinlendi. Zehra servis atarken Cansu’yu yanına çağı-
Çünkü onlar nasılsa maçı kazanacaklarına ran Guidetti Terzic karşısında milli takımlar
inanıyorken, bizde ise Guidetti’nin anlamsız düzeyinde yine sınıfta kalıyordu!
oyuncu değiştirmeleri ile nasılsa alamayaca- Fatma’nın maç sonundaki gözyaşları kay-
ğımız düşüncesi iyice kafamızda yer ediyor- betmenin gözyaşları olduğu kadar, yapacağı
şeyler olmasına rağmen izin
verilmemesinin, çaresizliği-
nin de gözyaşları gibiydi…
Tüm sosyal medya baskısına,
takımla sürekli oynanmasına,
lig için bazı oyuncuların feda
edilmesine rağmen Avru-
pa ikincisi olabilmek, en az
şampiyon olabilmek kadar
değerlidir.
On altı yıl sonra final oyna-
mak ve ikinci
yapacağı şeyler olmasına rağmen izin veril- Bilemiyorum…
memesinin, çaresizliğinin de gözyaşları gibiy- Edersek lütfen VNL bizim için de hazırlık
di… olsun!
Tüm sosyal medya baskısına, takımla sürekli Lütfen oyuncular sahaya çıktıklarında maçı
oynanmasına, lig için bazı oyuncuların feda başladıkları pozisyonda oynayıp bitirecekleri-
edilmesine rağmen Avrupa ikincisi olabil- ni bilsinler!
mek, en az şampiyon olabilmek kadar değer- Cansu’nun ve diğer genç oyuncuların kendi-
lidir. lerine güvenmeleri; kenardan sürekli kurcala-
On altı yıl sonra final oynamak ve ikinci ol- mayan başantrenör ile mümkündür.
mak , Türk kadınının adını Avrupa ve Dün- Gerisi mi?
ya’ya kürsünün üstünden haykırmak ise paha Omuzlar üstünde göklere yükselmeye layık
biçilemez… olan Türk kadınının muhtaç olduğu kudret
Guidetti ile devam eder miyiz? damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
Daha iyisi gelene kadar en iyisi zaten bizde
der miyiz?
JAPONYA’DAN ALMANYA’YA
Yurtdışına çıkan nadir oyuncularımızdan ediyor.
biridir Neriman Özsoy ! Ve şimdi aynı devamlılıkla sıra Cansu Aydı-
Çıkmakla kalmayıp, yurtdışında devam et- noğulları’nda!
mekte ısrar edenlerin en önemli, en başarılı Sporda yarın ne olacağı çok bilinmeyenli
olanıdır. bir denklem olsa da Cansu’nun da ülkemizi
Japonya’da üçüncü sezonuna başlayan Neri- yurtdışında çok başarılı bir şekilde temsil
man’a bu sezon Almanya’nın Stuttgard takı- edeceğine ve başarılı sezonlar geçireceğine
mına giden pasör Cansu Aydınoğulları da inanıyorum…
eklendi… Ülkeyi ve bayrağı bir sporcu sadece milli for-
Çokça alıştığımız şeydir ülkemize gelen ya- ma ile temsil etmez, gittiği yerdeki başarıları
bancı oyuncular… ve ona duyulan saygı ve hayranlık ile temsil
Hayal kırıklıklarımız olsa da çoğundan takı- eder…
ma sihirli değnekle dokunmasını, kahraman Japonya’dan Almanya’ya uzanan bu yolun çok
olmasını bekleriz… daha fazla voleybolcumuzla çok daha fazla
Kafamızdaki yabancı oyuncu algısı her za- ülkeye erişmesi dileğiyle…
man ‘aldığı parayı hak edecek kadar oyna- Başarılı ve sakatlıksız sezonlar Neriman Öz-
sın!’a yakın olur… soy ve Cansu Aydınoğulları…
Oysa evini, şehrini, ülkesini bırakıp hayalleri- Sizler gibi rol modellere genç ve her zaman
nin peşinden bir gün hayal ettiği yerde olabil- aklının bir köşesinde ‘gidersem ne yaparım?’
mek için gidenler biraz daha özeldirler.. diyen voleybolcularımızın çok ihtiyacı var…
Yılarca oyuncularımız yurtdışına çıkmıyor
deriz ve çıktığının ilk sezon sonu ‘Türkiye’den
transfer teklifi almadı mı? Ne zaman döne-
cek?’ olur. Neriman bunu en çok dedirten
olmasına rağmen Japonya’nın
Queenseis takımıyla başarılı sezonlar geçir-
meye ve ülkemizi dünyanın öbür ucunda
çok başarılı bir şekilde temsil etmeye devam
Voleybol Sevenler Derneği
Sosyal medyanın benim için İlkay abi ve arkadaşlarının fa- yor iseniz, bir iki saatliğine
en büyük nimetlerinden biri- cebookta Voleybol Sevenler dışarı çıkıp doldurduğunuz
dir voleybol.. Derneği adlı bir sayfaları var. üyelik formunu postayla der-
Voleybol sayesinde birçok Burada voleybolu konuşanlar neğe gönderebilirsiniz.
dostum, arkadaşım, karde- diğer sayfalardaki hepimiz Voleybola sosyal medyadan
şim,tanıdığım oldu… değil de, daha çok kıyısından sahip çıkmayanımız yoktur!
Bunlardan biri de İlkay Çivi- köşesinden voleybola emek İstanbul’a sıkışan Sultanlar
cioğlu… İlkay abi ile voley- verenler, voleybolun içinde Ligi’ne gözümüzün önünde
bol sayfalarının hangisinde olanlar… olduğu için ayrıca sahip çıkı-
yorum yazarken denk gelip Ve nihayet bu isim facebo- yoruz!
tanıştığımızı hatırlamıyorum! okta bir isim olmaktan çok Voleybolu Sevenler Derneği
İyi ki de tanıştık dediğim, be- daha fazlası oldu ve bir der- ile haydi hep birlikte Ana-
nim istememe gerek kalma- neğe dönüştü. Facebookta dolu’daki voleybola da sahip
dan bana maç linki gönderen, Voleybol Sevenler Derneği çıkalım!
takım gözetmeksizin özellikle ulaşabilir, üyelikle ilgili bilgi-
genç voleybolculara her yerde leri grubun yöneticilerinden
destek veren abi gibi abim öğrenebilir, benim gibi hafta
oldu… içini laptop başında geçirmi
Kadın İnsanlar ...
Kimler geldi kimler geçti bu koca kulüpten…
Birçoğu silinmez izler bıraktı…
Birçoğu Eczacıbaşı ve Türk voleyboluna kilometre taşı oldular…
Bugün Türk kadın voleybolundan söz edebiliyorsak, topraklardan beton sahalara ve oralardan voleybolu
bugünün parkelerine taşıyan o kocaman yürekli Kadın İnsanlar sayesindedir.
1929 Yılında, henüz kadın voleybol takımı bulunmayan Mühendis Mektebi (İstanbul Teknik Üniversitesi),
okulun erkek voleybol takımına daha önce iki sezon Fenerbahçe’de voleybol oynayan Sabiha Rıfat Hanım’ı
almakta tereddüt etmemişlerdi…
Sabiha Rıfat Hanım Cumhuriyet tarihimizin ilk kadın voleybolcularından biri, erkek takımında ilk kez
voleybol oynayan kadın sporcumuz olmasının yanı sıra, Türkiye’nin ilk kadın mühendisi olarak Anıtkabir’in
inşaatında kontrol mühendisi olarak da görev yapmıştır.
Hikayesini okurken; “Türk kadınına izin verilse neler yapabileceğini gösterdi” safsatasını çürüttüğünü, 1929
bir kadına izin verildiği için değil ihtiyaç olduğu için erkeklerin takımına alındığını görüyoruz…
Türkiye Cumhuriyeti’nde kadınlara izin verilmez!
Kadınlar hakanın han’ı olarak göklü tarihinden ve kurtuluş savaşında erkeği ile omuz omuza verdiği müca-
delesinde almıştı. Ve Mühendis Mektebi bunun en güzel örneğini sunuyordu.. Kadın ya da erkek değil, iyi
bir voleybolcuya ihtiyaçları vardı ve bunun için tereddüt etmeden arkadaşlarını takıma davet etmişlerdi.
Voleybolumuzun tarihi Cumhuriyetimizin ilk yıllarına kadar uzansa da, uluslar arası tesisler ve başarılar çok
yıllar sonra geliyordu..
Bu başarılarda yine inat eden, bugün olduğu gibi bayrağı erkeklerden önde taşıyan kızlarımızın başarılarının
çok büyük payları var…
Her ne kadar Sabiha Rıfat Hanım’la tanışamasam da, Eczacıbaşı sayesinde Efsane Ablalar’dan Meral Kalfa-
oğlu, Violet Kostanda Duca’yı tanıdım. Selcan Çağlar, Şule Akıncıbay, Lale Akarsu Yengil, soyadını unuttu-
ğum için çok özür diliyorum Mübeccel hanımla, belki de şu an voleybolumuzun en güçlü kadını Nalan Ural
ile,sosyal medyadan da olsa Aylin Üstündağ ile tanıştım. Birlikte yaptığımız her yorumun tarihe not olarak
düşünüldüğüne inandığım yaşayan efsaneler, 1920’lerden bugüne voleybol bayrağını taşıyan Kadın İnsan-
lar’ın her biri önünde saygıyla eğiliyorum…
Voleybolumuzun bugüne gelebilmesinde bir adım, bir yol, bir köprü olan her biri bir araya gelince de Türk
kadınının aydınlık, ay-yıldızlı yüzü oldular…oluyorlar…olacaklar…
Burada voleybolcu ailelerini, özellikle anneleri atlarsam, Kadın İnsanlar eksik kalır!
Eminim babalar çok fazla fedakarlık gösterip çocuklarına destek olmuşlardır. Ancak her başarılı sporcunun
arkasında, yine çok sessiz ve derinden çocuğu için her türlü zorluğa göğüs geren, kocaman yürekli anneleri
de vardır.
Sporun içinde pek çok şey değişse de, bugün ne toprak ne de beton sahaların kokusu kalmasa da,uzun oto-
büs yolculuklarının askerlik anısı tadındaki maceraları olmasa da, anneler için değişen hiçbir şeyin olmadı-
ğını, zamana yenilmeyen yegane şeyin annelik olduğuna inananlardanım…
Teşekkürler Sabiha Rıfat Hanım…
Teşekkürler 1980’de ilk kez Avrupa Kupalarında derece alan Eczacıbaşı Voleybol Takımı…
Teşekkürler 2003’te Avrupa ikincisi olan Filenin Sultanları…
Teşekkürler Atatürk’ün Kızları Kadın İnsanlar…
bi’ mola