The words you are searching are inside this book. To get more targeted content, please make full-text search by clicking here.
Discover the best professional documents and content resources in AnyFlip Document Base.
Search
Published by belediyedergi, 2021-04-15 07:21:15

BELEDİYEDERGİ MART 2021

BELEDİYEDERGİ MART 2021

1

FEVZİDEDE MİLLET BAHÇESİ

“Mutlu çocuklar, mutlu aileler ve mutlu bir şehir için”
BURSA’NIN EN BÜYÜK MİLLET BAHÇESİ

3

Mustafakemalpaşa Belediyesi 4
Kültür İşleri Müdürlüğü tarafından
yayına hazırlanmaktadır. Yola devam...

Kapak Fotoğrafı: D ergimizin ikinci sayısıyla
Bursa B.B Basın Yayın ve Halkla karşınızdayız. Bu benim
İlişkiler Dairesi Başkanlığı Arşivi yayın yönetmeni olarak ilk
tecrübem. Görevimin ne kadar
Mustafakemalpaşa Belediyesi sorumluluk gerektirdiğinin
Adına İmtiyaz Sahibi: farkındayım. Ama arkamda deneyimli ve
Mehmet KANAR güçlü bir ekip var. Bunun verdiği özgüvenle
sizlere yeni bir sayı hazırladık. Kendisiyle
Mustafakemalpaşa Belediye Başkanı uyumlu bir çalışma içinde olduğumuz
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanımız
Genel Yayın Yönetmeni Sayın Alinur AKTAŞ’la daha önce hiçbir
Ersin EKİCİ yerde okumadığınız samimi bir röportaj
gerçekleştirdik. Mart 2019’dan bu yana
Yazı İşleri Müdürü şehrin çehresini değiştiren Belediye
Yeliz ÖZKAN HATİP Başkanımız Sayın Mehmet Kanar’ın
hizmetlerinden seçtiklerimiz sayfa 62’de.
Hukuk Danışmanı Belediye Başkan Yardımcımız
Mevlüde GÖKDEMİR Ercan Leblebiciy’le Mustafakemalpşaspor
Belediye’yi konuştuk. Röportajımız sayfa
Editör 54’de. Mart sayımızın dosya konusu süt...
Nafiz SEKİZ Bölge, ülke ve hatta dünya piyasasında büyük
bir katma değer üreten süt endüstrisini dünü
Grafik Tasarım bugünü ve yarınıyla ayrıntılı bir şekilde
Levent KARANFİL ele almaya çalıştık. İlçemizin yetiştirdiği
değerlerden olan ve birçok önemli filmde
Yayın EKİBİ aktörlük, senaristlik ve yönetmenlik yapmış
Dilek ÜSTÜNDAĞ, Ziya KANTİR, Yeşilçam Beşli’sinden sayılan
Onur NUYAN, Kutay DENİZ, “Orhan Aksoy’a Saygı” yazımız sayfa 70’de
Serkan KAVUŞAN, sizleri bekliyor. Daha birçok sürprizler
barındıran dergimizde emeği geçen
Katkıda Bulunanlar yazarlarımıza ve tüm ekibime teşekkür
Murat ÇUBUKÇU, Halit ERSÖZ, ediyorum.
Ahmet TÜZÜN, Coşkun Ersin EKİCİ
DAĞDELER, Arif ÖDEMİŞ

İletişim
Hamzabey Mah.
Danaçayırı Cad. No:11 Kat:3
(Mustafakemalpaşa Belediyesi
Ek Hizmet Binası- Kültür İşleri
Müdürlüğü) 444 3 815

Basıldığı Yer
Özkaya Matbaası- İsmail KAYA
Hamzabey, Şht. Zeki
Gökyüz Sk. No:14/4 16500
Mustafakemalpaşa/Bursa

belediyedergi’de yayınlanan tüm
yazıların, dil, bilim ve hukukî açıdan
bütün sorumluluğu yazarlarına,
yayın hakları belediyedergi’ye aittir.
Yayıncının yazılı izni olmaksızın
kısmen veya tamamen herhangi bir
şekilde basılamaz, çoğaltılamaz.
Yayın Kurulu dergiye gönderilen
yazıları yayınlayıp yayınlamamakta
serbesttir.

5

İçindekiler

Röportaj: Alinur AKTAŞ 16 Süt Dosyası: 38 Röportaj: Levent TURGUT
6 Sütün tarihçesi, bugünü
ve yarınını araştırdık. Çok 70’lerin
özel fotoğraflarla. “band”
müziğini
54 Ercan LEBLEBİCİ konuştuk.

Mustafakemalpaşaspor
Belediye’nin Başkan’ıyla
şampiyonluğu konuştuk.

62 İki yıllık Hizmet:

Seçtiklerimiz.

70 Orhan AKSOY’a

SAYGI

Unutulmaz filmlerin yönetmeni.

Bursa Büyükşehir

Belediye Başkanı.

belediyedergi için çok
özel röportaj verdi.

6

AAKLTİNAUŞR
Röportaj: NAFİZ SEKİZ- İLLÜSTRASYON: LEVENT KARANFİL

7

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı’yla çok özel bir röportaj
gerçekleştirdik. Yoğun programı arasında Başkan ile ailesini,

gençlik yıllarını ve hayallerini konuştuk.

N.SEKİZ- Başkanım selamun aleyküm! bir kadındı annem. İyi bir terziydi diyebilirim.
A.AKTAŞ- Aleykümselam kardeşim Babamı erken yaşta kaybetmiş olmak ona farklı
hoş geldiniz! meziyetler yüklemişti sanırım.
NS- Hoş bulduk efendim! Başkanım öncelikle NS- Babanız ne işler yapardı Başkanım?
bizi kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederiz. Biz A.AKTAŞ- Babam inşaatçıydı. Amelelik-
Mustafakemalpaşa Belediyesi adına neşret- ten kalfalığa, ustalıktan müteahhitliğe kadar
meye başladığımız ‘belediyedergi’ adına sizi mesleğinin her kademesinde yoğrulmuş biriydi.
biraz daha yakından tanımak istiyoruz. Hep iş O da işini iyi yapan bir adamdı. Allah rahmet
makinaları, temel atmalar, açılışlar gibi icraat- eylesin.
lerle tanıdığımız bir Bursa Büyükşehir Belediye NS- Babanızın ölümü ile evin sorumluluk-
Başkanı var. Bizim Yunus’un, “Derya benim larından size de düşen bir pay olmalı.
katremdir / Zerreler umman bana” dizelerinden A.AKTAŞ- Tabii ki sorumluluklarımız art-
hareketle düşünceleri, acıları ve heyecanları mıştı. Erken büyümek gibi bir mecburiyetimiz
olan insan Alinur Aktaş’ı da tanımak isteriz? vardı artık. Ablalarım benden çok büyük ol-
A.AKTAŞ- Efendim ben 1970 İnegöl doğum- masına rağmen danışılan, fikri sorulan biri
luyum. İlk, orta ve liseyi İnegöl’de okudum. olup çıkmıştım. Mesela, yeğenlerim neredeyse
Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler benimle aynı yaştadırlar fakat hala o aileden
Fakültesi İşletme Bölümü mezunuyum. Yerel gelme istişare geleneğini devam ettirirler. Bir
Yönetimler konusunda Dumlupınar Üniver- iş yapacakları zaman muhakkak dayılarına
sitesinden yüksek lisanslıyım. Hayatımda hiç sorarlar. Oysa 14-15 yaşıma kadar kısa boylu,
memurluk yapmadım. Daha çocukluk yıllarım- zayıf, çelimsiz bir çocuktum ben… Okulda en
dan itibaren ticaretle iştigal ettim. Orta birinci son sıranın gediklisiydim adeta…(Gülüşmeler)
sınıfın yaz tatilinden başlayarak bütün yaz tatill- Ama tek erkek çocuk olmaktan kaynaklanan o
eri çeşitli işlerde çalıştım. On iki yaşımda babamı nazenlik hakkımı da kullanmıyor değildim. Hiç
kaybettim. Üç ablam ve bir de annemden oluşan unutmam ilkokul 4. sınıfın yaz tatilinde Allah
sıcak bir yuvamız vardı. Artık onlarla beraber nur içinde yatırsın Mehmet Emin Hafız diye bir
büyüyecek, beraber yaşayacaktık. Annemizi de hocaya gitmiştim. Her şey, o günün hoca talebe
bundan dört yıl önce kaybettik. Allah ondan ve standartları içindeydi. Yani ‘Eti senin, kemiği
bütün annelerden razı olsun! benim’ prensibi geçerliydi. Fakat henüz ilk
( Duygu yoğunluğu yaşanıyor) günlerde hocam elime küçük bir fiske vurdu diye
NS- Allah rahmet eylesin! evde kazan kaldırmıştım. İnat etmiştim, mektebe
A.AKTAŞ- Annesinin hayır duasını almış biri gitmiyordum artık… Anacağızım diller dökmüş,
olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim: Bugün yalvar yakar olmuş, nafile… Sonra İmam Hatip’e
hayatımda güzel şeyler olduysa, ticarette, siya- yazıldık, bütün dersler 8-9-10 fakat Kur’an-ı
sette bir şeyleri başardığımızdan bahsediliyorsa Kerim 4! Tabi onu da sonraları toparladık.
bu öncelikle Yüce Allah’ın bir takdiri sonra NS- Başkanım İmam Hatip tercihinizde an-
da annemin hayır duasıdır. Maharetli, hamarat nenizin etkisi var gibi, anneniz okuyan bir kadın

8

mıydı? Yeğen Erdal Birdane, ablası Asiye Aktaş ve Alinur Aktaş.
A.AKTAŞ- Hayır ne annemin ne de babamın
okuma yazması yoktu. Babam ilkokul 3’ ten terk landığımızda o henüz lise sona geçmişti yani bir
etmiş, annemse zaten gidememiş. Her ikisinin sene sonra lise bitiyor ve biz evleniyoruz.
de okuyamamasının sebebi, yokluk. Bugünün N.S- Demek ki üniversitedeyken evliydiniz?
nesline anlamsız gelecektir belki ama geçmişin (Gülüşmeler)
yokluk-kıtlık denilen dönemleri olmuştu ve en A.AKTAŞ- Evet, evet 4.sınıfta evliydim ben…
insani haklar bile o terazi ile tartılıyordu. Ama N.S- “Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın
işte tam burada o çarıklı erkan-ı harp denilen çile vardır.” derler. Zannediyorum Sevinç Hanım bu
çekme gücü ve azla yetinebilme alışkanlığını tabire en uygun insanlardan biri olmalı… Ama
içinde yoğuran Anadolu irfanı devreye giri- ben aranızdaki bu istikrarlı muhabbeti besleyen
yor; annem hep “Oğlum üniversite oku, imam sebepleri sormak istiyorum?
ol, bana o hazzı yaşat.” derdi. Benim okumuş A.AKTAŞ- Sevgi en başta samimiyettir. O ma-
olmamı, memurluk yapmamı özellikle de imam sumluğu ve paklığı basitçe kirletmemek gerekir.
olmamı çok isterdi. Sonra sadakattir ki o mahrem dairenin çok iyi
N.S- Annenizin bu isteği olmadı herhalde? korunması gerekir. Sonra hoşgörüdür: Kusurlu
A.AKTAŞ- Tam oluyordu ama nasip olmak insani bir özelliktir, bazen görmeyivermek
değilmiş. Ben İmam Hatip’i 1987 yılında bitir- gerekir bazen de duymayıvermek… Bizim
dim. O sene üniversiteyi kazanamadım. Fahri Sevinç Hanım’la aramızdaki muhabbettin
olarak imam olmam gündeme geldi. Gülbahçe taşıyıcı kolonları bunlardır. Allah muhabbetimizi
köyüne imam olacağım. Tam annemin iste- daim etsin!
diği yer; bir Gürcü köyü… Bizim de Kafkas N.S- Başkanım Türkiye’nin 4. Büyükşehrinin
göçmeni bir aile olmamız hasebi ile anneme çok reisisiniz, evde de reis siz misiniz?
sıcak geliyor. Vardık köye, cemaatle tanıştık, A.AKTAŞ- Şöyle söyleyeyim ben çok extrem
insanlarla anlaştık; lojmanına baktık. Ev biraz
eski ama idare eder. ‘Olur bu iş’ dedik ve resmi
işlemlerimiz için Müftülüğe vardık. İşlerimizle
ilgilenen memur evrakları biraz inceledikten
sonra bir sıkıntının olduğunu söyledi. Ben-
im doğum tarihim 25/10/1970, yani henüz 18
yaşıma girmemişim. ‘Olmaz’ dediler. Notere
gitmemi, mahkeme kararı ile yaşımı büyütmemi
falan söyleseler de ben pek ilgilenmedim o
işlerle… Eğer o gün başlamış olsaydım şu anda
34 yıllık bir imam hatip olarak görev yapıyor
olacaktım. (Gülüşmeler) Tabi annem çok
üzüldü içinde bir ukde olarak kaldı hep… Nasip
değilmiş…
N.S- Sonra üniversite yılları, eşinizle tanışma ve
evlilik gibi bir sürece giriliyor zannediyorum.
A.AKTAŞ- Evet, sonra Uludağ Üniversitesine
başladık… Ortanca eniştemin görev yaptığı
mahalleye sıkça gidip geliyorum derken o arada
eşimle tanışıyoruz. Biz Sevinç Hanım’la nişan-

9

bir hayat yaşıyorum. Büyükşehir Belediye A.AKTAŞ- Okumaya Keloğlan kitaplarıyla
Başkanlığı 3 milyonda 1 kısmettir. İşte o ‘bir’e başladım diyebilirim. Kemalettin Tuğcu’nun
talip olduğunuzda bütün mesuliyeti ile talip kitaplarını da severdim ama Keloğlan
oluyorsunuz. Büyükşehrin büyük dertleri oluyor. Masalları’nın bendeki yeri farklıdır. Zann-
Onun için klasik bir ev yaşantınız da olamıyor. ediyorum yetim büyümenin etkisi olsa gerek.
Haliyle ev işlerinin çoğu hanımın sırtında. Yani Babasızlık benim için çok özel bir durumdu.
evdeki reis o…Çocuklarım da sağ olsunlar Evimiz dar bir aralıktaydı ve oyunlarımız hep
desteklerini esirgemezler. Her şerde bir hayır o aralıkta oynanırdı. Akşam telaşında babalar
vardır ya içinde bulunduğumuz pandemi ellerinde fileleriyle sokağın başında görününce
dönemini de bazı hayırlar getirmiştir. Mesela çocuklar da oyunlarını yarıda bırakıp evin
aileler daha fazla beraber vakit geçirir oldular. yolunu tutarlardı. Ardı sıra pencerelerden baba
Çocukların büyüdüğünü fark ettiler. Tefekkür sesleri işitilir ve oyundan zor kopan son çocuk-
denilen o insani melekenin farkına vardılar. larda evlerine gidince kendimle kalakalırdım.
Hızımız kesildi biraz, hayata dingin bir pencere- Babasız bir eve ayaklarım gitmek istemezdi.
den bakabildik. Ben de bu süreç sayesinde İşte o gecelerde benim içimde kopan fırtınaları
aileme daha çok vakit ayırabiliyorum. Çocuk- anlatmaya kelimelerin mecali yetmez. Zannedi-
larla sohbet edebiliyoruz. Mesela hayatımın yorum tüm bu gücenikliğimi Keloğlan Masalları
Ramazan ayını bu süreçte yaşadım diyebilirim. ile avutuyordum. Nasıl bir travmaysa yıllarca
17 senedir Belediye Başkanıyım ben… Davetler, peşimi bırakmadı. Rahmetli kayınpederimin de
organizasyonlar falan derken evde iftar etmeyeli kayınvalidemin de bana çok muhabbetleri vardı.
yıllar olmuş. Ama bu sefer farklı oldu biraz. 30 92’den 2010 yılına kadar 18 yıl beraber yaşadık
Ramazan çocuklarımla iftar ettim, onlarla ce- bu insanlarla. Kayınpederim ‘oğlum’ dedikçe
maat olup teravihler kıldım. Her teravih sonrası ben de ‘babam’ demek istiyorum ama nafile! De-
sem de ağız ucuyla… ( Biraz duygu yoğunluğu
farklı konularda fıkıh, yaşanıyor)
tefsir, siyer gibi dersler N.S- Biraz konuyu değiştirmiş olalım;
yaptım. Şimdilerde okuyabiliyor musunuz?
N.S- Giyiminizi Sevinç A.AKTAŞ- Son zamanlarda Kafkas Kartalı
Hanım mı belirler? Şeyh Şamil’i okuyorum. Beraberinde onun
A.AKTAŞ- Hanım arkadaşı Hacı Murat’ı da fırsat buldukça okuma-
benim giyimimi pek ya çalışıyorum. Arabada seyahat ederken, gece
beğenmez. (Gülüşme- yatarken imkanlar dahilinde okusam da öyle
ler) Onu bu konuda 2-3 günde bir kitap devirenlerden değilim. Bazı
dinliyor gibi yapsamda ekonomi ve siyaset dergilerini takip
ben kendi zevkime etmeye çalışıyorum. Ülke ve dünya siyaseti üze
göre giyinirim. Absürt rine yazılan makaleler ve tezler çok çabuk tüket-
ve gayri ahlaki olmam- ildiği için onları taze iken okumak lazım,
ak kaydı ile insanların o da vaktimizi alıyor. Ama ne kadar sosyal
Alinur Aktaş ve babası beğenisinden ziyade medya bombardımanına maruz kalsak da o altı
rahmetli Hilmi Aktaş içinde rahat edilen çizili satırlar, ayraçlar ve dipnotlar gibi kitaba
elbise tercihimdir. dair şeyler yerini koruyor.
Hülasa ben kendim için giyinirim. N.S- Başkanım siz bir şehreminsiniz, yani
N.S- Başkanım kitap konusuna geçmek isti- emanetinizde koca bir şehir var ve bu şehrin
yorum. Mesela çocukluğunuzda okuduğunuz açı da üşüyeni de sizden sorulacak; ben hemen
kitaplar nelerdir?

10

sormuş olayım: Bu insanlar için neler yapıyor- larındayız.
sunuz? N.S- Başkanım pandemi döneminde esnafımız
A.AKTAŞ- Nafiz Bey, hamdolsun biz güçlü bir çok zor durumda, onların bu zorluklarını paylaş-
belediyeyiz. Bursa Büyükşehir Belediyesinin mak yönünde ne tür girişimleriniz oldu?
Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı var. Yetim, A.AKTAŞ- Pandemi süreciyle alakalı şöyle
öksüz, engelli, sokakta kalan kimsesizler, yaşlı söyleyeyim; 1. ve 2. dalga diye tabir edilen,
evde bakım gibi geniş bir hizmet alanımız var. birincisi Nisan-Mayıs aylarındaki o kritik gün-
Bizim sadece ‘evde bakım’ ekibimizde 147 kişi ler, ikincisi de şu an içinde yaşadığımız süreçtir
çalışıyor. Geçen sene 120 bin civarı hasta bak- ki hala devam ediyor. Bundan bir iki ay kadar
mışız, iğnesini yapmışız, serumunu takmışız, öncesi yani Kasım-Aralık-Ocak aylarında iyice
banyosunu yaptırmışız, ambulanslarla naklini zirveyi görmüştük. Bu süreçte birçok esnafımız
yapmışız. Evden hastaneye, hastaneden eve perişan oldu. Bunu biliyoruz, görüyoruz ve
taşımışız. Fizyoterapist, doktor göndermişiz. beraber yaşıyoruz. Başta Cumhurbaşkanımız
Ben her hafta birkaç ev ziyaret ederim ve bun- olmak üzere tüm devlet kademeleri bu sürecin
ların çoğunu basına yansıtmamaya çalışırım. en hasarsız şekilde atlatılması için azami gay-
Benim için samimiyet, hayatın her alanında ol- ret gösteriyorlar. Biz de elimizden geldiğince
malıdır. Dolayısıyla bu insanlarla dertleşiyorum esnafımızın, insanımızın yanında olmaya gayret
ve hepsine dokunmaya çalışıyorum. Engelliler ediyoruz. Başta kiraların ötelendirilmesi gibi
Şube Müdürlüğümüz var. Şu an pandemi süre- iyileştirme yollarına gittik. Su ihtiyaçları için
cinde azalmasına rağmen, her ay 70-80 tane %50 indirimli fiyat uygulaması yaptık. Kapalı
engellinin akülü aracını tamir ediyoruz veya olan esnafımızdan kira bedeli almadık. Açık
bakımını yapıyoruz. Yeni engelli akülü araçlar olanlardan da %50 indirimli bedel uygulaması
veriyoruz. Bunlarla alakalı ciddi bütçeler har- gibi bir yöntem belirledik. Yapmış olduğumuz
cayabiliyoruz. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki bu uygulamalar halen devam ediyor. Bunun yanı
Türkiye’de en rahat ulaşılabilir Belediye Başkan- sıra Kaymakamlık, Sosyal Yardımlaşma ve ben-
larından bir tanesiyim. Whatsapptan gelen mesa- zeri kurumlardan faydalanmak isteyenler eğer bir
jlara, maillere, sosyal medyadan gelen bilgilere sıkıntı ile karşılaşırlarsa bizimle irtibata geçme-
çok ciddi itibar ediyorum. Mesela sıcak yemek leri halinde onların dertleri ile ilgilenmeye,
dağıtımı yapıyoruz. 65 yaş üstü ve 20 yaş altı danışmanlık hizmetleri vermeye ve takibatlarını
vatandaşlarımız için örnek gösterilen hizmetler yapmaya çalışıyoruz.
veriyoruz. Bu süreçte 200 bin aileye ulaşmışız, N.S- Başkanım bazen küçücük bir problem koca
onlara umut olmuşuz ve ‘biz buradayız’ demişiz. bir geceyi zehir eder. Siz bir megakentin Belediye
Mesela ‘Kart16’ diye bir uygulamamız var. Başkanı olarak uyku ile aranız nasıldır?
İhtiyaç sahibi insanlarımızın market giderleri A.AKTAŞ- Şöyle söyleyeyim, ben uykuyla
için tasarladığımız çok kullanışlı ve insanımızı arası çok iyi olan birisi değilim. Benim için uzun
rencide etmeyen ve ihtiyaç odaklı bir uygula- uyku 6 saattir. Normal uyku ise 4 saat, bazen 3
ma… Kimine pirinç lazım, kimine bakliyat, saat falan da yetiyor. Bir kere eve gece 12’den
kimine çocuk bezi veya başka bir şey… O ihti- önce varamıyorum. Sonra çocuklar beklemiş
yacına göre gidip anlaşmalı olduğumuz en yakın oluyorlar. Onlarla biraz sohbet, çay falan
marketten alışverişini yapabiliyor. Evini tamir derken saat 2… Eğer ülkemize yahut şehrimize
ettirdiğimiz, doğalgazını bağlattığımız yüzlerce dair ilgilenmemiz gereken bir problem varsa
hemşerimiz var. ‘Sosyalgaz’ diye bir projemiz o geceyi yok sayıveriyoruz. Karın çok yoğun
var mesela. Yeter ki suiistimal edilmesin, yeter ki yağması, şiddetli yağışlar, kuraklık ve benzeri
ihtiyaç sahibi biri olsun; biz buradayız ve yan- tehditlerin olması Belediye Başkanı olarak beni

11

Bursa Büyükşehir Belediye
Başkanı Alinur AKTAŞ ve eşi
Sevinç AKTAŞ Hanımefendi.

12

bağlayan konular. Mesela ocak ayında yağan an önce hizmete açmak istiyoruz. Bu bilgileri de
ilk karlı gecede ben de karın tadını çıkartmak ilk defa sizinle paylaşmış olduk…
istiyordum. ‘Hadi inşallah bu sefer olacak.’ diye N.S- O zaman Mustafakemalpaşa’ya müjdemizi
temennilerle barajların dolmasını, toprağın suya verelim!
kanmasını falan hayal ederken telefonum çaldı. A.AKTAŞ- Tabi, tabi müjdemizi verebili-
Saat gecenin 1 buçuğu… Arayan Genel Sekreter riz. Mustafakemalpaşa’nın asırlık problemini
Yardımcım Gazali Bey… “ Başkanım bilginiz çözüyoruz inşallah… Artık kayıp-kaçak gibi
olsun, karla alakalı bazı köylerde sıkıntılar var, sıkıntılar olmayacak. İsraf olmayacak.
hepsine yetişemeyebiliriz. Arkadaşlarla gece Tertemiz suyumuz olacak…
gündüz sahada olacağız. 48 saat kimse evine git- N.S- Başkanım Bursa’yı başka bir açıdan değer-
meyecek, yolları açık tutmaya çalışacağız. Anor- lendirmenizi istiyorum. Bir iktisatçı, bir Belediye
mal bir problem yaşamayız.” dedi. Ben aynen Başkanı gibi değil de, Alinur Aktaş için Bursa ne
şöyle tepki verdim; “ Gazali rahat ol kardeşim! demektir?
Hiç problem değil, yeter ki kar yağsın. O kadar A.AKTAŞ- Bursa ne kadar sanayisi ile ön plana
özledik ki ufak tefek marazlara takılmayalım. çıksa da aslında bir şehzadeler ve padişah-
Panik yapmanıza gerek yok, işler yetişir.” dedim. lar şehridir. Bursa Emir Sultan’ın, Üftade
Gerçekten de buna çok ihtiyacımız vardı, Hazretleri’nin, Somuncu Baba’nın şehridir.
elhamdülillah… Yani bizim uykumuz da gecem- Bursa şiir şehridir… Şiirlerin şarkıların membaı,
iz de böyle işte… tarihin tam orta yerinde bir ağırlık merkezidir.
N.S- Başkanım Evliya Çelebi Bursa’yla alakalı Bursa’nın kültür sanat ve manevi yönü ön plana
“Velhasıl Bursa sudan ibarettir.” demiştir. çok çıkamıyor gibi görünse de bana göre mo-
Bursa’nın su sıkıntısı var mıdır? derniteyle gelenekseli birlikte pekala yürüten
A.AKTAŞ- Su yeterliliği açısından biz birçok en iddialı şehirdir. Hızlı büyüme, demografik
şehre göre şanslıyız. Fakat Evliya Çelebi’nin yapının değişkenliği ve hatta İstanbul’a yakınlık
yemyeşil dağları, ovaları ve şırıl şırıl akan su- gibi nakısalar olsa da Bursa fuarları, festivalleri
larıyla tasvir ettiği Bursa’nın nüfusu 30 binler ile uluslararası bir üne sahiptir. Naçizane ben bu
civarındaydı. Şimdiki Bursa’da 18 tane organize şehri yönetmekten son derece bahtiyarım. Belki
sanayi bölgesi ve binlerce fabrika var. Otomotiv de beni 3-4 saatlik uykuyla yetindiren durum bu
ve tekstil başta olmak üzere ahşap sanayi, ma- olsa gerek… Çünkü Bursa gerçekten heyecan
kine ve kimya sanayileri ile Bursa ciddi bir iş ve veren bir şehir.
işveren kenti oldu. Dolayısıyla o günkü N.S- Başkanım yeri gelmişken ‘kültür ve sa-
Bursa’yla bugünkü Bursa’yı kıyaslamak çok nat’ konusunda niye hep tatmin edilemeyen bir
doğru değil. Mesela herkes kuraklıktan bahse- söylem dolaşımda tutulmaktadır?
derken biz 2020’de su sıkıntısı falan yaşa- A.AKTAŞ- Bu konu yıllarca tartışıldı. Bana
madık. Kimse suyum akmadı diyemez. Bunu göre kültür ve sanat birilerinin tekeline
temin etmek adına belirli hamleler yaptık. Şimdi bırakılacak kadar tekdüze ve basit değildir.
Çınarcık Barajı’ndan bahsediyoruz. Ben iddia Özellikle bazı muhalif belediyeler sadece
ediyorum inşallah Bursa susuz kalmayacak. kendilerine has bir konuymuş gibi bu algıyı
Suyla ilgili büyük yatırımlar yapıyoruz. Bu arada köpürtüyorlar. Oysa AK Partili belediyelerden
altyapı çalışmalarına başladığımız olsun diğer siyasi parti belediyelerinden olsun
Mustafakemalpaşa ve Karacabey’le ilgili yeni kültür ve sanatı şehrin tamamına nüfuz ettirme
kararlar aldık. Karacabey’in suyunu ihale etmiş- gibi bir gayret hep vardır. Böyle de yapılmalı
tik zaten…Mustafakemalpaşa’nın kanalizasyon zaten… Yani kimisi sanat musikisini sever,
ve yağmur suyu ihalesini mayıs ayında yapıp bir kimisi opera sever, kimi tiyatro sever, kim de

13

orta oyunu… Siz halk müziği seven birine zorla salon ve açık alan aktiviteleri yapıyoruz,
opera falan dayatamazsınız. Dolayısıyla bizim yarışmalar düzenliyoruz. Yani bu sahayı
bunu bu perspektiften ele alıp ona göre şehrin tüm olumsuzluklara rağmen diri tutuyoruz.
birçok noktasına ulaşan kültür ve sanat anlayışını Edindiğimiz istatistiklere göre pandemi süre-
ortaya koymamız lazım. Biz mümkün olduğu cinde 6 milyon insanımıza ulaşmışız, bu iyi bir
kadar çeşitlendirmeden yanayız. Benim mesai rakam. Şu da bir gerçektir ki, kültür ve sanat
arkadaşlarıma tavsiyem hep şu olmuştur: Ar- noktasında en belirleyici kurum ne Milli Eği-
kadaşlar biz Büyükşehir Belediyesiyiz, küçük timlerdir, ne Kaymakamlıklar, ne Valilikler ne de
işlerle uğraşmayalım. Daha makro düzeyde pro- bir başka kurum; bana göre yerel yönetimlerdir.
jeler yapalım, daha geniş kitleleri işin içe- Yani bu iş yine bizim işimiz.
risine çekelim, kültür ve sanatı salonlardan, N.S- Başkanım çeyrek asırdır Belediye
kokteyllerden ve lansmanlardan kurtarıp en Başkanısınız. Belediye Başkanlığı size göre ne-
ücra köşelere kadar yaygınlaştıralım. Sağ olsun dir? Gençlere bir tavsiyeniz olur mu?
arkadaşlarım bu konuda azami gayret içindeler. A.AKTAŞ- Belediye Başkanlığı bir meslek
Maalesef üzülerek söylüyorum, pandemi süreci değildir. Geçenlerde genç bir kardeşimiz ziyare-
bizim en çok kültür ve sanat konularımıza ket time geldi uzunca sohbet ettik. “Ben Belediye
vurdu. Ona rağmen ciddi etkinlikler yapmıyor Başkanı olmak istiyorum” dedi. “Sen Belediye
değiliz. Dijital ortam etkinlikleri yapıyoruz, Başkanı olmak istiyorsan bu hayalini önce bir
bunun yanı sıra maske-mesafe kuralları içinde rafa kaldır. Üniversiteni oku, mesleğini seç

14

ve orada başarılı olmaya bak. Sonra doğru bir Belediye Başkanlığında, hem Başbakanlıkta,
yerde konumlan ve heyecanını, azmini, gay- hem Cumhurbaşkanlığında farklı kılan duygunun
retini inandığın değerler uğruna göster. Genç- da bu olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla insan
lik kolları olsun, mahalle temsilcilikleri olsun dokunmalı. Evet her yere yetişemezsiniz bu
teşkilatçılığı iyice öğren… Yani bence belediye mümkün değil ama bu yolda olduğunuzu
başkanı olacak bir kişi öğretmen, din görevlisi, hissettirmelisiniz.
doktor, mühendis, memur ya da işçi, hangi işi N.S- Başkanım, malum üç aylara girdik temen-
yapıyorsa, başarılı olmak zorunda… Sonrası nilerinizi öğrenmek isterim?
kısmet işi Allah gayretini zayi etmeyecektir” A.AKTAŞ- Öncelikle herkesin 3 ayları mübarek
dedim. Ben hayatta bu işe kendini çok bağlayan olsun. İnşallah Recep, Şaban ve akabinde
ve hayal kırıklığı yaşayan insanlar gördüm. Bu mübarek Ramazan ayına kavuşmak istiyoruz.
iş maddi ve manevi fedakârlıklar gerektiren bir Heyecan verici açıkçası. Biz 11 aydır mahzunuz.
iş… Onun için diyorum Belediye Başkanlığı ve Çünkü geçen yıl üç aylar biraz buruk başladı.
Milletvekilliği gibi işler meslek değildir. Meslek; Daha doğrusu 3 aylar başladı 15 Mart’tan iti-
evrensel değeri olan ve insanı her şartta doyuran, baren yaşadığımız pandemi süreci tadımızı
değer ürettiren bir meşgaledir. Sonra hizmet et- kaçırdı. Az önce Ramazan’da yaşadığım güzel-
mek için illa zirvede olmak gerekmez, ‘insanlık’ liklerden bahsetmiştim ama omuz omuza te-
adına bir hayır murad ettiğinizde piramidin her ravihleri çok özledik. Hasbihal ettiğimiz iftar
katmanı değerlidir. sofralarını, ezanlarla böldüğümüz vakitleri,
N.S- Başkanım, “Gönül Belediyeciliği” sahurları,mukabeleleri…. Yine aynısı olur mu
kavramını nasıl yorumluyorsunuz? diye kaygılarım var tabi, ama temennimiz bu
A.AKTAŞ- “Gönül Çalab’ın tahtı Çalap gönüle sürecin bir an evvel bitmesi…
baktı / İki cihan bedbahtı kim gönül yıkar ise” N.S: Başkanım belediyedergi’nin 2. sayısını ha-
demiş Yunus Emre. Sayın Cumhurbaşkanımız zırlıyoruz. Mehmet Kanar Başkanımızın sela-
birkaç senedir gönül belediyeciliğinden çok bah- mıyla geldik. Bu yoğun mesainiz arasında bize
sediyor. Açıkçası bunun bir sebebi var; gönüle vakit ayırdığınız için teşekkür ederiz. Sizi daha
giremediyseniz, yaptığınız hizmetlerin sadece fazla meşgul etmeden son sözlerinizi alabilir
matematiksel bir değeri kalıyor. Gönüllere miyiz?
dokunmak başka bir şey… Her insanın bir A.AKTAŞ: Mehmet Kanar Başkan ile uyum
beyni, bir de kalbi var, bu ikisinin onayından içerisinde çalışıyoruz. Her zahmette bir rahmet
geçmezseniz sizi tasdik etmeyecektir. 3 milyon vardır. Şu anda şehir büyük bir şantiye haline
100 bin insanın hepsi farklı, farklı… Talepler, geldi. Toz toprak ve çamurlu günler bittiğinde
ihtiyaçlar, sıkıntılar, sevinçler… Vatandaş sizi pırıl pırıl Mustafakemalpaşa çıkacak ortaya.
nikâhında görmek istiyor, çünkü ömürde bir defa İnşallah Mustafakemalpaşa’nın kronik problem-
olan bu özel gününü sizinle güzelleştirmeli… lerini hep birlikte çözeceğiz. Herkes gördüğü
Cenazesinde görmek ve sizinle acısını dindirmek için minare yapmak kolaydır ama kuyu yapmaya
istiyor, orada olmalısınız ve Belediye Başkanı kimse cesaret edemez. Altyapı zor iştir.
olarak o gönlü teskin etmelisiniz. Dolayısıyla Mehmet Kanar genç, dinamik ve cesaretli bir
tatlısında, acısında o insanlarla olabilmek çok Başkan. Allah gayretini arttırsın.
önemli. Ben samimiyetin ticarette de, siyasette N.S- Vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederiz
de, belediyecilikte de çok ama çok önemli ol- Başkanım. Kolay gelsin.
duğunu düşünüyorum. Samimi bir şekilde insan- A.AKTAŞ: Ben de teşekkür ederim. Yayın ha-
lara dokunabilirseniz insanlar bunu hissediyor- yatınızda başarılar dilerim.
lar. Sayın Cumhurbaşkanımızı farklı kılan hem

15

16

17

Arif ÖDEMİŞ - Rasim BALABAN
Halit ERSÖZ - Murat ÇUBUKÇU

Nafiz SEKİZ - Ahmet TÜZÜN
Coşkun DAĞDELER

18

SÜT VE PEYNİRCİLİK Yazı:Arif ÖDEMİŞ

Süt ve Peynirin Tarihi:

Sütün ve peynirciliğin serüveninde coğrafi nedenler önemlidir. M.Ö. 3000 yılı civarında
Eski Sümerler inek sütünü peynir ve tereyağına dönüştürdüler. Süt sağ-
ma ve süzme gibi günlük yaşamdan sahneleri tasvir eden eski sanat es-
erleri bu tezi doğruluyor. M.Ö. 8000 yılına ait, Anadolu’da tapınak
duvarlarında, evcilleştirilmiş, taşıma, süt ve et temini mak-
sadıyla kullanılan sığırları gösteren çizimlere rastlan-
mıştır. İnsanoğlu, 5000 yıldan beri süt içmektedir. Bu
konudaki ilk kanıtlar Dicle ve Fırat ırmakları arasında
kurulan Sümer Uygarlığı’nın Ur kentinde bulunmuş-
tur. M.Ö. 26. yüzyıla ait Babil kabartmalarında süt
ve süt kesiği temalarının işlendiğini görülebilir.

Mustafakemalpaşa’da Süt ve Peynircilik

Bölgemizin sulak, yeşil alanlar içinde olması hayvancılığın artmasında
etkili olmuştur. Mustafakemalpaşa, Bursa’nın diğer ilçelerine
göre sayı olarak daha çok mahalleye sahiptir. İlçeye bağlı
131 mahallenin olması süt ve peynircilikte hızlı yol
alınmasında önemli bir etkendir. Sütün işlenmesi,
peynir ve yan ürünlerine dönüşmesi iki ana
kültürden kaynaklanmıştır. Muhacirlerle
Rumeli’den gelen süt kültürü ve eski Türk
gelenekselliğinden gelen kültür.
Mustafakemalpaşa ilçesi birçok kadim bil-
gi ve geleneği barındırdığı gibi civar yörelere
göre sütçülük ve süt mamulleri anlamında da
zengin bir dağarcığa sahiptir. Mihaliç peynirin-
den beyaz peynire, kaşardan dil peynirine, yoğurttan
tereyağına kadar uzanan en popüler süt ürünlerinin
imalatında Türkiye çapında süt mamulleri cennetidir.
Bursa ve Balıkesir dahil bu illere bağlı Karacabey, Gönen,
Manyas ve ilçemizde yapılan ve “kelle” adı ile bilinen ve

19

250 yılllık Mihaliç peyniri başta olmak üzere, teneke peyniri, lor peyniri üretilen peynir

türlerinden bazılarıdır. Peynir, 1960’lı yıllara kadar çardak mandıra denilen geçi-

ci - taşınabilir mandıralarda çiğ sütten üretilirdi. 21 Mart’tan 21

Haziran gündönümüne kadar faal olan bu çardak mandıralar

ilçenin çeşitli mahallelerinde kurulurdu. Gölyazılı

İbrahim Dönmez, Dorak ve Onaç Mahalle’lerinde

mevsimlik geçici mandıra açar, peynir imal ederdi. Üretilen

peynirler Uluabat (Apolyont) Gölü kenarında bulunan

Dorak harabeleri yakınındaki Pazartepe’den kürekli kayıklara

yüklenir, Karacabey Boğaz’ına götürülürdü. Oradan gemilere

aktarılır, İstanbul pazarına

çıkarılırdı. Gölyazı da nak-

liye yapan 3-4 kayık daha

vardı. İbrahim Dönmez

daha sonra Karaoğlan

Mahallesi’nde mandıra

açarak 1981 yılına kadar peynir

imalatı yapmıştır. İbrahim

Dönmez’in oğulları Ömer,

Hüseyin, Hasip, Necati ve

Kemal, peynir ve yoğurt

imalatına devam ettil-

er. 1981’de Yalıntaş Süt satmayı bekleyen köylüler. Boğazköy 1965.
Mahallesi’ne taşınan

Hüseyin Dönmez

günümüzde baba mesleğini devam ettirmektedir. Hanelerin

süt ve peynir ihtiyacı öncelikle koyun olmak üzere, birkaç

inek, koyun ya da keçiden sağlanıyordu. Peynir dışında yoğurt,

kaymak, tereyağı yapılıyordu. Peynirden arta kalan su tekrar

kaynatılarak lor oluyordu. Süt kesildiğinde kaynatılarak elde

edilen gıda ürüne ekşimik, çökelek, katık denir. Bunlar ailelerin

kendi ihtiyaçları için yaptığı işlemlerdi. Buzdolabı olmadığı

20

için peynir salamurada en az 4 ay bekliyordu. katkılı ipe dizilen kuru tatlı çeşidiydi. Bu tat-
Peynir, meşe, çam ağacından yapılan fıçılarda lı küçük fırınlarda pişirilip komşu kadınlar ve
salamurada saklanırdı. çocuklar tarafından evin büyük salonunda iplere
dizilirdi. Tepside haşlanan bu tatlı peynir tatlısı
Peynir yapımında kullanılan süt: gibi nitelikli değildi.

Atadan kalma tabir ile 10 ölçek süt, bir ölçek Höşmerim tatlısı:

peynir olur. Buradaki sütün oranı hayvanın cinsi, Koyun peynirinden yapılıyor.

yaşı, besini ile de değişiyor. Yerli ineklerin süt Dondurma:

verimleri günlük ortalama 5 litre civarındadır. Eski yıllarda mahalle aralarında seyyar arabayla
satılan külahta dondurma.
Kelle peynirinin üretim aşamaları; sütü may-
Mustafakemalpaşa Peynir Tatlısı:
alama, pıhtıyı işleme, tuzlama, olgunlaştırma
Peynir tatlısı, özel olarak üretilen bir peynirden
aşamalarından oluşur. “Süt uyudukça, bir peynir mamul haline getiriliyor. Mustafakemalpaşa
peynir tatlısının şöhreti yükselerek ülke çapında
rüyası görür.” Mete Aydoğan’ın ünlü sözüdür. beğenilen bir lezzet oldu. İlçemizde birçok hatırı
sayılır firma fabrikasyon şeklinde üretim yapıyor.
Peynirde olgunlaştırma aşaması
Süt Ürünlerinde Türklerin Etkisi
kadar saklama ve koruma da
Süt işleme tekniklerini bugünkü Rusya, Orta ve
Yoğurt önemlidir. 1995 yılından Doğu Avrupa ülkelerine tanıtanların Türkler, ol
duğu tahmin edilmektedir. Biz süt ürünlerini
sonra süt sağım makine- dünyaya kazandırdığımıza inanıyoruz. Avru-
pa’da yoğurdun adı “Yogurt”, Türk milli içeceği
leri yaygınlaştı. Süt sağım ayranın ise “Ayrin” olarak kullanılıyor. Avru-
palılar bu güzel lezzetleri atalarımızdan öğren-
makineleri olmadan önce mişlerdir. Yoğurdun Anadolu’dan Avrupa’ya
olan yolculuğu konusunda birçok kaynak vardır.
evdeki hayvanın süt sağımını Bunlardan birisi de Sultan Abdülmecid za-
manında yaşayan Kayserili bir Ermeni ailesi
öncelik olarak evin hanımı veya Dökmeciyanlardır. Aile İstanbul’da yoğurt
üreterek zengin olmuştur. Büyük oğulları Aram’ı
yaşlısı yapardı. Şu çok konuşulurdu; Paris’e gönderirler. Hukuk doktorasını yaparken
babası ölür ve maddi sıkıntı içine düşer. Bunun
“Ben olmadığım zaman süt sağımı için yaklaşan üzerine Aram Paris’te baba mesleği yoğurtçuluğa
başlar. Fakat Fransızlar başlangıçta bilmedikleri
kişiyi hayvanımız yabancı hisseder, tedirgin yoğurttan çekinirler. Aram halkın endişesini
gidermek için Pasteur Enstitüsü Profesörü
olur, başkalarına süt vermek istemezdi”. Eski

yıllarda sıcak sütün içine doğranan, üzerine toz

şeker serpilen ekmek parçaları çocukların çok

sevdiği bir atıştırmaydı. Hala peynir, simit ve

karpuzun yanına en

çok yakışan aperat-

Tereyağ iftir. Geleneksel ağız

tadımızda bu tatlı

alışkanlık devam

etmektedir.

Süt ve Peynirden
Elde Edilen Diğer Gıda Mamuller

Hammaddesi peynir olan peynir tatlısı, meşhur
adıyla Kemalpaşa Tatlısı. Peynir tatlısının henüz
ülke çapında yaygınlaşmadığı yıllarda yine süt

21

Metchnikoff’un yoğurt hakkındaki bilgisini
yayar. Bunun üzerine Paris’te Aram yoğurtları
aranır hale gelir ve Fransa’dan diğer Avrupa
ülkelerine yaygınlaşır.

Sütün Sağlığımıza Faydaları

Mineral ve kalsiyum açısından son derece
zengindir. Başta kemikler olmak üzere genel
sağlık üzerindeki olumlu etkileri vardır.
İçeriğinde bulunan yüksek protein vücut doku-
larının gelişmesine ve iyileşmesine yardımcı
olmaktadır. Sütün en çok bilinen özelliği mide
rahatsızlıklarına iyi gelmesidir. Sütün içeriğinde
bulunan A vitamini, çinko protein ve mineraller
cildin derinlemesine nemlenmesini sağlarken
aynı zamanda yaşlanma belirtilerini de azalt-
maktadır. Odaklanma yeteneğini ve hafızayı
güçlendirir. Sütün mikropların neden olduğu
enfeksiyonlara karşı vücudun direncini arttırdığı
da bilinen faydaları arasındadır. Kalp ve damar
hastalıklarının önlenmesinde de yardımcı olmak-
tadır.
Sütte Bulunan Vitaminler: A, D, B. Süt; kalsi-
yumun % 11’ni karşılar. Süt ayrıca; magnezyum,
potasyum, sodyum, çinko, bakır, selenyum ve
fosfor içerir.

KAYNAKLAR: Mustafa Demirci, Fotoğraf: Aram Dökmeciyan
Sabri Özderici, Ayla Tabak Aydın, (Sağdaki) Paris’te birarkadaşıyla
Mahmut Bayezit, Halil İbrahim Kayan, sohbet ederken
İbrahim Şahin, Hasan Yılmazoğlu,
Süt Üreticileri

22

“Süt uyudukça, bir peynir rüyası görür.” Mete Aydoğan

Fotoğraf: Ahmet Deniz (Halçavuşlar Arşivi)

23

24

Sütçü Mehmet Amca

Yazı: Nafiz Sekiz / İllüstrasyon: Levent Karanfil

M ehmet Amca, Mineviz Köyü’nün orta Köpüklü ak pak sütlerle ümüğüne kadar doygun
hallisi, kendi yağıyla kavrulup giden güğümler için Sarıbaş’la Ölsüz’ün keyfi de yerinde
bir sakinidir. Şehrin ayakucunda, boylu olması gerekir. Yazların sabah, akşam yaylımlarıyla
boyunca uzanan verimli düzlüklerin, in- geçiştirilen bakım işleri, kışları daha bir zorlaşmak-
sanlara endüstriyel rüyalar gördürdüğü bir zamanda tadır. Gece gündüz ahırdan çıkmayan hayvanların
o, bir lokma bir hırka mesabesinde alaka kurar hayat- döşemesi temiz, slaşı ince ve samanı bol olmalıdır.
la… Hanımı ve çocuklarıyla ışığı yanan bir yuvası, İlkin köfün köfün samanlar ahırlara boşaltılır. Sıra
bir de selamı sabahı bilen kavi ahbapları vardır ya, damın bir köşesindeki uyuklar vaziyette bekleyen
bundan ala devlet mi ola? Dünyanın hercai eteğinden kepek çuvallarındadır. Sonra leğen dolusu kepekler
yakalamıştır Mehmet Amca… Bir ikindi gölgesinde çuvallardan alınıp samanların üzerine serpiştirilir.
oyalanakalmış gecikmişlik telaşı, ait olamama, Samanla kepeğin iyicene harmanlaması gerekir.
sığamama gibi halleri vardır onun… Yeni yetme- Artık “Malamanın” sadece suyu kalmıştır ama asıl
ler bu halleri pek bilmeseler de o, bu makamların ustalıkta ordadır. Kepekle saman tam kıvamında
adamıdır. Cahilliğini kabul ettiği seküler telaşlar, öğüşmesi için verilecek su ne az, ne de çok olmalıdır;
altınlar, paralar ve bitmek bilmeyen ihtiraslara, ikisinin arası kıvam ancak mahir insanların işidir.
sadece acıyan gözlerle bakar. Mehmet Amca’nın Hayvanları ile muhabbetini kar, zarar gibi maliyetler
ekmeğe ve katığa dair tek vardiyatı, iki ineği ve üzerine kurmayan Mehmet Amca nasıl ki her sabah
bir de Kadifesi’dir. Kadife, eşeğinin adıdır. ‘Hay- aynanın karşısında sakallarını tarıyor, bıyıklarını
vanseverlik’ henüz modern tüketime girmemişken; düzeltiyorsa; ineklerine de o özeni göstermektedir.
insanlar ve hayvanlar arasında, insan merkezli bir Onları sever, okşar, sırtlarını sıvazlar, konuşur onlar-
ünsiyet vardı. ‘Hayvan’ tabiri biraz kaba bulunur; la… İyiden keyiflendiği vakitlerde ıslık ıslığa yanık
evin kedisine, ineğine, eşeğine yani nefes alan her bir türkü tutturduğu da olur. Günler, haftalar, aylar,
bir kursaklısına, insan muamelesi yapılırdı. Sarıbaş, işte bu küçük ve latif sarmalın içinde akıp gitmek-
Ölsüz, Ayşa , Fatme, Kadife… vs. Mehmet Amca’ya tedir. Sabaha kadar açlıktan sabırsızlanan buzağılar,
göre Kadife, özel bir hayvandır. En başta uysallığı huzursuzlanan Kadife ve gevişlenerek hazımlanan
gelir ki şunca yol arkadaşlığı yapmışlığına rağmen Sarıbaşlı bir yaşam Mehmet Amca’nın eli ayağı
bir kerecik olsun, eşekliği tutmamıştır. Oysa eşeğin kadar onun bir parçası olmuştur. Sabah ezanlarının
inadı inattır, hele kara burun soyu yok mu? Alimallah o gönüllere dokunan nağmeleriyle başlar bu hanenin
insanlığından bezdirir adamı… Ama Kadife öyle mi mesaisi… Önce bir güzel abdestlenir Mehmet Amca,
canım! Sabah ahırdan çıkar çıkmaz, evin küllüğünde mestlerini giyer ve oğullarına seslenir: “Hadi oğlum,
iki tur anlanmak kadarcık bir keyfi vardır, hepsi o hadi vakit geçiyor.’’ Yarı karanlık sokağa açılan tahta
kadar. Keçesi, semeri, golanı, kündesi ve süt güğüm- kapının aralığından yüzünü okşayan esinti ona daha
leri gibi üç beş parça dünyalık da çok görülmeme- bir tazelik verir. Bad-ı sabaya pek meftundur… O
li… Onunla adeta sıfatlaşan bu dünyalıklar tamam saatlerde bereket yağdığına inanır. Kapılar pencerel-
edildiğinde görevi bellidir; şehrin sokaklarını er açık olmalı, ona göre! Gelinler, oğlanlar, çocuklar
arşınlamak… Ama önce, güğümler hazır olmalı. cümbür cemaat sokağa dökülmeli ama gel gör ki

2255

bütün pencereler karanlık, bütün kapılar mühürlüdür. asılı duran bakracı kaptığı gibi Sarıbaş’ın ayaku-
İn cin top oynuyordur. Biraz kahırsınsa da yollanır cuna çöker… -Şiim şim Sarıbaş –sarıbaş kızım
camiye doğru. İsfar vaktine kadar okunan Yasinler, şiim diye sevdiği ineğinden zevkle sütünü sağmaya
Tebarekeler onu hallerden hallere savurur. Namaz başlar. Sonra sütler sağılır, tülbentlerden geçirilir ve
bitip kahvecinin ilk çiğ çaylarını da yudumladık- güğümlere doldurulur. Mehmet Amca güğümlerini
tan sonra sabırsızlandığı yer hayvanlarının yanıdır. heybelere yerleştirip semer kündeleriyle iyicene
Geceden beri her tıkırtıya kulak kabartan Kadife, bağladıktan sonra “Hadi Kadifem” komutuyla
duyduğu ilk ökçe sesi ile basar feryadı: Aaiii, aaiii, düşer yollara… Köy içinde çekerek götürdüğü
a’ pürrtt… Bu solo çıkışın ardından, horozlar, tav- Kadife’sinin yularını Mineviz’in son evleriyle
uklar, buzağılar derken koro hep bir ağızdan sabah beraber semer kaşına iliştiriverir. Artık kasideler ve
ayinini başlatır. Sarıbaş vaktin geldiğini anlar ve ağır ilahiler faslı başlamak üzeredir. Deprem evlerine
ağır doğrulur döşemesinden. Ölsüz, hemen oluveren doğru kıvrılan patikalarda ilk kasidesine başlar: Bu
sabahtan pek memnun değildir lakin onun da evlat dünyaya geldin, ne amel kıldın/ Derse Allah ben ne
hasreti ağır basar. Tekcal buzağıların cevap vereyim… diye gadelli gadelli asılır da asılır.
neşesine şu diyecek yok, belli ki açlıktan mideleri Davudi bir sesi vardır Mehmet Amca’nın. “Medet
kıyılıyor. Buzağılarla ineklerin buluşması bu ahırın ya Rasülallah” diye peşrevlerle başladığı kasideleri
her sabah tekerrür eden bir neşvesidir. Nedendir eksiksiz bitamam bilir ve makamlarda da dikkat-
bilinmez, Emine Anne bu manzarayı hep nemli lidir. Çocukluğundan beri iyi bir müezzin olmayı
gözlerle seyretmektedir. Buzağıların emişmesi henüz istemiştir hep… Hocalardan dinlediği müezzin
bitmemişken Mehmet Amca onları apışlayarak güzellemelerinden onların kıyamet günü minareler
kaşağılarına doğru sürükler. “Leen beri bak Emnee gibi uzun boylu olacaklarına inanırdı. ”Bizden geçti
hadi çabuk yahu!” ikazı, Emine Anne’yi harekete ya!” diye hayıflanır; oğlanlar bari yetişseler de şööle
geçirir. Belli ki Mehmet Amca’nın vakti daralmıştır. yanık yanık ezanlar okusalar diye hayal ederdi.
Emine Anne hamarat bir kadındır. Dibi bucağı olan Düşünceler, hayaller, teganniler derken hemen biti-
tertipli ve iş bilendir. Devamlı tavan bağlamasında veren yollar bir de bakmış ki sazlıklara varmış. Dere

2266

boyu sazlıkların bitiminde bir ahbabı vardı Mehmet sokakların günlük melodisi olmuştu artık… Kırkta
amcanın, Hacı Kadir namında, Erenler Süthane- bir aksattığı bu gelişler merakları celbeder “Ne oldu
sinin sahibi… Her gün oradan geçerken takılmadan acaba, bir iş mi var başında, aman Allah korusun.”
edemezdi ona... Kadife de pek severdi Hacı Kadir’i. diye Mehmet Amca’nın derdine düşülürdü. Ne
Konuşulanları anlıyormuş gibi kulak şıpırdatırken zaman ki o gür ses uzak uzak duyulmaya başlar
bir taraftan da muhabbettin uzaması için dua eder o zaman insanlar rahatlardı. Sokağın başından
gibiydi. Öyle ya şurada iki dakikalık soluklanacak- “Süütçüü, sütçü geldi, sütçü” diye bağırır, “Hay-
lardır, enikonu… “Çok çalışıyor bu Herif.’’ derdi di Kadife geldi, Kadifeee” diye devam ederdi.
Mehmet Amca. “Az adam değil vesselam, tutturmuş Önceleri Ayşegül’dü, Kadife’nin adı, lakin şehre
bir laf, Kemalpaşa tatlısını dünyaya tattıracağım yeni atanan bir mülki amirin eşinin adı da Ayşegül
diyor. Be adam senin neyine, baksana sen işine, olunca, sıkıntı başlamıştı. Efendim o amir bir gün
her gün çuvallar dolusu tatlıyı Dikici’ye sar, İstan- resmi arabası ile gelip Mehmet Amca’nın yolunu
bul’da indir, o dükkan senin bu dükkan benim, dolaş kesmiştir. Tabi Mehmet Amca’da nostarayı bozacak
babam dolaş, olacak iş değil.” diye kendi kendine hiçbir emare yok :“Buyurun amirim, bir kusuru-
mırıldansa da Hacı Kadir’in o sevecen cehresini muz yok ya!” deyince amir, biraz tedirgin ve biraz
görünce yayları gevşer, başlardı anlatmaya… Şe- da mahcup bir eda ile “Mehmet Amca yahu…”der
hirden havadisler, ajans haberleri ve illa Erbakan yutkunur “Buyur amirim” “Şey diyeceğim, eee şu
Hoca… Havadan sudan devam eden bu ayaküstü senin eşeğin adını değiştirsek mi ne dersin? Laf ar-
sohbetleri her defasında Kadife’nin eşekliği bozardı. amızda, bizim hanımın adı Ayşegül de!.. Komşular
Çimlenme sevdasına daldığı yol kenarı yeşilliklerin da!.. ”falan demeye varmadan, Mehmet Amca anlar
cazibesiyle kıyın kıyın uzaklaşıverirdi. Bir gözü durumun vahametini. Hemen eşeğin kulağına eğilir
hep üzerinde olurdu Mehmet Amca’nın olmasına ve üç defa “Fatmagüül, Fatmagüül…” diyerek adını
da muhabbetin en tatlı yerinde illa bu muzurluğunu değiştirivermiştir. Fatmagül de pek uzun ömürlü
yapardı. “Hadi Allahaısmarladık Hacı muhabbet olamamıştır. Müşterilerden birinin adı Fatmagül ol-
karın doyurmuyor.” diyerek düşerdi eşeğin peşine. unca, Tansu münasiptir denilmiş. Tansu aşağı Tansu
Önce Hamidiye taraflarına, sonra Çırpan, Bayır yukarı devam edip giderken, bu defa da başka bir
Mahalle derken, sokak sokak dolaştığı buralarda sıkıntı baş gösterir, hem de kallavisinden; siyasi…
onu ellerinde kaplarıyla bekleyen kadınlar vardı. Bürokrasiyi, siyaseti ve piyasayı hallaç pamuğu gibi
Ayaklarına takıştırıverdikleri terlikleri ile çıkagelen savuran bu isim mevzusu sinema ile tatlıya bağlanır:
bu kadınların hal hatır sorması, Kadife’ye bir tutam Kadife… Kemal Sunal’ın Kadifeli filmi çok se-
yiyecek vermesi, Mehmet Amca’yı pek memnun viliyordur ve itiraz edilecek olursa “Filmde var
ederdi. Mantar gibi apartmanların günbegün çoğal- kardeşim, o zaman filmi yasaklasınlar.” deyip işin
ması ile sokaklar dar ve uzun kanallara dönüşüyordu. içinden çıkmak vardır. Evet, işte böyle, bir sütçü ve
İnsanlar bu durumdan pek memnun değillerdi fakat bir eşeği üzerinden bir şehir efsanesi daha toplumun
Mehmet Amca için aynı şey söylenebilir miydi? kayıtlarına düşmüştür. Mehmet Amca 1997
Hayır… Hatta biraz keyfini de çıkartmıyor değildi. Kasım’ında vefat etmiştir. (Allah rahmet eylesin)
“Sütçüüü” diye ses verdiğinde binaların birbirine Beş evladı vardır: Abdullah, Haşim, İsmail, Müni-
kavuşuyor gibi olması onu daha bir şevke getirir; re ve Halil evlatlardan Abdullah, Haşim ve İsmail
başlardı ilahiler söylemeye “Şol cennetin ırmakları, din görevlisi olmuştur. Halil serbest meslek olarak
akar Allah deyu, deyuu / Çıkmış İslam bülbülleri çalışmaktadır. Münire ise ev hanımıdır. Abdullah,
öter Allah deyu deyu” Kadife’nin tempo tutan nal Ulu Camii emekli müezzinlerinden meşhur Abdul-
sesleriyle harmanlanan ilahiler ve kasideler bu lah Yiğit Hoca’dır.

27

28
Kıyas IŞIK

29

ÇAYDANLIKÇI KIYAS USTA

Selamün Aleyküm. danlık hastanesi (Gülüşmeler)işin en zor tarafı
Aleyküm Selam. almayanlar oluyor. Başka zor tarafı yok.
Ustam kolay gelsin. Almayanlar derken ne demek istiyorsunuz?
Sağ ol Allah razı olsun teşekkür ederim. Bir yıl sonra geliyor ‘’Benim çaydanlığım
Ustam adın nedir? Nerelisiniz? vardı?’’ diye. Ben senin çaydanlığını nerden
Kıyas Işık. Memleket Ağrı Eleşkirt. Yüce kapı bulayım. Bir yıl bekletiyorum gelmezse hurdaya
beldesinden 2000 yılında geldik. Nasip kısmet veriyorum parayı kurtarıyorsa kurtarıyor. Kur-
Mustafakemalpaşa’ya yerleştik. Aşağı yukarı 21 tarmıyor ise gidiyor çaydanlık.
yıldır buradayım. Mustafakemalpaşa’da ikamet Parlatma ile alakalı bir sıkıntıdan bahsetmişti-
ediyorum. Buralı sayılırız artık. niz?
Daha önce bu işi yaptınız mı? Parlatmayla alakalı tozu var buranın o fırçadan
Evet daha önce İstanbul’da bu işi yaptım. İstan- çıkan talaş, toz o ciğerlere baya bir zarar veriyor.
bul’dan sonra memlekete döndüm. Tekrar çoluk Müşterileriniz sadece Mustafakemalpaşa’dan
çocuk Mustafakemalpaşa’ya geldik. mı? Yoksa başka yerlerden de gelenler oluyor
Kaç tane çocuğunuz vardır? mu?
2 oğlan 3 kızım var. Yalnız ötekiler evli bir kızım Susurluk, Karacabey, Balıkesir, İstanbul,
yanımda bir de hanım var. Üç kişi oluyoruz evde Bursa’dan geliyor. Yani beni bilenler tanıyanlar
kalan. geliyor.
Ağrı’ya dönmeyi düşünüyor musunuz? Hep çelik üzerine mi çalışıyorsunuz?
Hayır dönmek istemiyorum. Buralıyım artık Çelik üzerine çalışıyorum ama bakırda
Mustafakemalpaşalıyım ben. parlatıyorum. Yalnız kalay yapmıyorum bakırları
İşlerinizden memnun musunuz? sadece parlatma işini yapıyorum.
Çok şükür çorbamız kaynıyor, oluyor.
Mustafakemalpaşa’da tek tabanca mısınız? Çay çelik çaydanlıkta mı, bakır çaydanlıkta
Başkaları da var mı bu işi yapan?
Tek tabancayız. Yalnız ben vicdanen iş mı güzel olur?
yapıyorum. Yani öyle tek tabanca diye müşteri Çay bakır çaydanlıkta daha nefis, daha güzel,
mecbur tutmuyoruz. Neyse fiyat onu yapıyorum daha lezzetli olur. Alüminyum da yine öyle.
mesela Balıkesir’de var bu işi yapan arkadaş o 20 Çelikler pek makbul değildir. Evet ekmeğimi çe-
liradan parlatıyor, ben 15 liradan parlatıyorum. liklerden yiyorum ama doğrusu vicdanen bakır,
Mesela Bursa’da da var onlarda 20 liradan parla- alüminyum (Gülüşmeler).
tıyor. Burası bereketiyle, kazancıyla kaç yıldır idare
Siz çaydanlık ve tencereleri parlatıyorsunuz ediyor sizi?
aynı zamanda. 15 yıldır bu dükkandayım. Ondan önce zaten
Evet evet parlatıyorum. Yani eskiyi yeni İstanbul’da çalıştım. Manisa’da çalıştım. Polisaj
yapıyorum. işi yaptım Manisa’da. Nasip buradaymış buraya
Tamiratını da yapıyorsunuz. döndük. Burada devam ettiriyoruz mesleğimizi.
Tamiratını da yapıyorum. Emziklerini Kıyas abi çok teşekkür ederim. Kolay gelsin.
yapıyorum, saplarını takıyorum. Yani burası çay- Hayırlı işler diliyorum.
Sağ olun Allah razı olsun. Ben teşekkür ederim.

3300

Birlik Süt Şirketi Mandıra Açılışı. Tepecik 1964.

Yazı: Rasim BALABAN

M andıralar sütün işlendiği küçük Muhsin Göksu, Selim Süter, Kazım Koyuncu,
süthanelerdi. Sezonluk olarak Naci Kaşerci, İbrahim Çakır’dır. Sermayesi
ilkbahar yaz mevsiminde peynir 100.000 lira olan şirket imal ettiği malları
yapılırdı. Süt yakın çevreden Ankara, İstanbul, İzmir’e sevk ederdi. Bu
toplanır, peynir ve yan ürünler bölgede başka mandıralar da vardı. Birlik Süt
olarak işlenir, bekletilir, saklanırdı. Bazı köy- Şirketi’nin Koşuboğazı Mahallesi,
lerde çardak mandıralar dahi vardı. İlçemizde Tepecik ve Voyvoda arasında mandıraları
süt kültürünün sahipleri dönemin görgülü, vardı. Bu mandıralarda üretim iptidai şekil-
sosyal ve ülke çapında ticarette güçlü man- de yapılmaktaydı. Merkez şube elektrikle
dıracılarıydı. 1944 yılında 23 sermaye sahibi çalışırdı. Köylüye yem parası olarak 8-10
bir araya gelerek Birlik Süt Şirketi’ni kurdular. Lira yardım yapardı. Faizsiz olan yardımın
Bu şirket bir süre sonra dağıldı. 1950 yılın- senelik miktarı 60.000 Lira’ydı. İşletmede
da yeniden kurulan şirket, 1953 yılında altı senelik 100.000 kg krema, 30.000 kg kaşar,
ortak tarafından idare edilen büyük bir şirket 10.000 teneke peynir imal edilirdi. Şirketin
haline geldi. Şirketin ortakları: Mesut Başık, Voyvoda ile Tepecik arasındaki mandırası

31 Sirkeci mevkiindeydi. Seyit Ahmet İzgi ve İs-
mail İzgi peynir ustaları idi. 1964 yılında Tepecik
MUSTAFAKEMALPAŞA’DA girişinde yığma tuğla ile mandıra binası yapıldı.
SÜT İŞLETMELERİ Birlik Süt Şirketi peynir imalatına burada devam
VE ÜRÜNLERİ etti. Bu tesislerde üretilen peynirler tenekelere
konularak, beygir arabaları ile Mustafakemal-
Efrahim ATAŞ. 1957 yılı süt toplarken paşa’daki süthaneye getirilir, burada lehimlenirdi.
Birlik Süt Şirketi’ni Şevket Süslüm, Adem Aydın,
Hasan Çelebi 1980 yılında satın aldı. Bir süre üç
ortak birlikte çalıştılar. Koşuboğazı Tokmaklı
mevkiinde bulunan mandırası Koşuboğazı Ma-
hallesi’nden Sabri Özger’e satıldı. 1982 yılında
ortaklık bitti. Birlik Süt Şirketi’nin Tepecik’te
bulunan mandırasını Hasan Çelebi aldı. Hasan-
Şefik - Kurbani Çelebi Kardeşler 1997 yılının
sonuna kadar bu mandırada peynir ve lor imalatı
yaptı. Bu mandırada peynir ustası Macır Hüseyin
idi. Üretilen peynirler
Ankara’da toptancılara gönderilirdi. Her haf-
ta pazar günü saat 13.00’te bir kamyon peynir
yüklenirdi. Katip Mustafa’nın Birlik Nakliyat
Şirketi Belediye altında idi. Peynir üreticileri
Katip Mustafa’ya kaç teneke peynir göndereceğini
yazdırır, kamyon dolsun dolmasın peynirler
Ankara’ya gönderilirdi. Mahallede imal edilen
peynirler beygir arabalarına yüklenerek ilçeye
getirilirdi. Bir beygir arabasına 21 peynir tenekesi
konurdu. Mahallelerde küçük çapta mandıralar
vardı. Ormankadı Mahallesi’nde Apolyontlu
Osman Gören; Yeşilova’da Halil İbrahim Türe,
İsmail Hakkı Saydam; Uğurlupınar Mahall-
esi’nde Ali Gümüş’ün; Tepecik Mahallesi’nde
Bekir Ağa’nın (Zengin), Hasan Çelebi süthan-
esi, Aktunalıların süthanesi, Tepecik-Yeşilova
arasında ise İbrahim Çakır’ın süthanesi vardı.
Aralık Mahallesi’nde Kamil Ağa’nın Mandırası
vardı, kapandı. Tepecik - Bakırköy çıkışında Raif
Ağa’ların tarla içerisinde kuyunun yanında geçici
mandırayı Hacı İsmail çalıştırdı. Bu mandırada
mevsimlik kelle (Mihaliç) peyniri imal edilirdi.
İmal edilen peynirler tahta fıçılara koyulur, beygir
arabaları ile Karacabey ve Mustafakemalpaşa’da
pazarlanırdı. Peynir ustası Hacı İsmail’di. Hacı
İsmail’in oğulları Bilal, Hüseyin ve Recep Ze-

32

Bölgemizdeki ürünleri İstanbul’a kadar götüren kayıklar. (Karacabey Ticaret ve Sanayi Odası Arşivi.)

ngin bir süre burada teneke peyniri imal ettiler. yılına kadar sabah kahvaltısı verirdi. Kahvaltıda
1956 yılında şimdiki (Akfa) Lezzo fabrikası süt, bal, reçel verilir, saat 9.00’da kahvaltı bi-
yanına mandıra açıldı. Teneke peyniri ve bir süre terdi. Hükümet yakasında Züferbey Çarşısı’nda
de kelle (Mihaliç) peyniri imal edildi. Peynir Zincirlikuyu Sokakta’ki son dükkanda Çolak
ustaları Hilmi Sevinç, Şerif Karaca ve Arnavut Hamit’in yoğurt imalathanesi vardı. Yoğurt bakır
Zekeriya’dır. Tenekeleri Hüseyin Zengin lehim- tavalara, toprak çömleklere mayalanır, ilçenin
lerdi. Peynir fıçıları dut veya kayın ağacından lokantalarına ve bakkallara dağıtılırdı. Daha
Mezbaha Caddesi’ndeki fıçı ustaları tarafından sonra plastik kaplara, çelik tavalara yoğurt yapıl-
yapılırdı. Efrahim Ataş, Kadir Türküm, Halil maya başlandı. Susurluklu bir esnaf 50-60 kilo
İbrahim Üzeç, Ali Dorak Yeşilova, Ormankadı, yoğurt alırdı. Özkaymak markası ile günde 200-
Kumkadı Mahalleleri’nden, Mehmet Sütçü 300 kilo yoğurt imal ederdi. Hükümet yakasın-
Azatlı’dan; Recep Zengin Yamanlı’dan sütleri da diğer işletmeler Mustafa Aslan’a ait yoğurt
beygir arabaları ile güğümlerle toplarlar, man- ve tatlı imalathanesi ile dereboyu hamamını
dıraya getirirlerdi. Bu işi yapanlar aylıkçı idi. geçince Mustafa Sever’e ait peynir imalathanesi
Beygir ve arabası mandıra sahibine aitti. Bu vardı. Bu işletmeyi daha sonra Muhittin Gültaş
mandırayı Nurettin Şengirgin aldı. O da Mehmet devralmıştır. 1960’lı yıllarda Şevket Süslüm,
Aktunalı’ya devretti. 1990 yılına kadar imalat Vasfi Özderici, Yusuf Özen ve Mustafa Hızal
devam etti, mandıra binası arsası ile Akfa fab- tarafından Süt Mamulleri Esnaf Odası açıldı.
rikası tarafından alındı. Balıkesir Caddesi’nde Son başkanı Hasip Dönmez’di. Süt Mamulleri
bulunan şimdiki Ayhan Eczanesi’nin yerinde Esnaf Odası 08.04.2006 tarihinde
Süleyman Aygün’ün yoğurt imalathanesi vardı. Mustafakemalpaşa Aşçı, Köfteci ve Benzer-
Süleyman Aygün’ün babası Mustafa Aygün de leri Esnaf Odası’na aktarım yapıldı. Hacı oğlu
yoğurtçuluk yapardı. Süleyman Aygün 1970 Mustafa Hızal peynir ürünleri işyerleri uzun

33

yıllar Cami Sokak’ta hizmet verdikten sonra peynir, toprak peynir küplerinde saklanırdı.
kapandı. Atadan Peynirci müessesesi, 1925 İlçemizde bugünkü İtfaiye Parkı yerinde 1953
yılında Hacı Hüseyin Efendi ile başlayıp son- yılında açılan tek katlı uzun, koyu gri duvarlı
ra Sabri Özderici ve Vasfi Özderici’yle devam bir buzhane vardı, 1982 yılında kapandı. Bu-
ederek bugün 4. Kuşak olan Sabri Özderici’yle
kurulduğu günden beri çarşı içindeki iş yerinde İsmail KARACA. 1974 yılı süt toplarken
faaliyetine devam etmektedir. Dedelerinin rada daha çok peynir ve elma depolanıyordu.
Züferbey ve Orta Mahalle’de Fabrika Cadde- Karacabey ve Susurluk’un peynirleri de burada
si’nde başlattıkları Şahin Arslan, Arslan Süt işlet- korunurdu. Amonyak ile soğutma yapan bir
meciliğe devam ediyor. Dedeleri Rumeli’den buzhane idi. Süthane işletmeleri büyüdükçe
gelen Tabakoğulları Süt, Bursa Caddesi üzerinde soğutma saklama koruma işlemini kendi bünye-
peynir satışı yaptı; şimdi faaliyetine Züferbey sinde yapmaya başladılar. İlçemizde teneke
Mahallesi’nde devam ediyor. Günlük işlenen peynirleri için 18 kg’a kadar teneke ambalajı
süt miktarı olarak değerlendirildiğinde ilçedeki yapan, Tatkavaklı Mahallesi’nde Bayezit Teneke
ilk büyük süthanelerden Aysan Süt firması yakın firması var. Bir teneke 650-700 gramlık 27
tarihlerde kapandı. Özbalcı Süt, ilçede ilk kültür adet beyaz yumuşak kalıp peynirden oluşuyor.
peynirini yapıyordu. Faaliyetine 1990’ların Teneke peynirinin de olgunlaşması gerekiyor.
başında başlamıştı sonra kapandı. Behramlı Peynir üreten firmaların buzhane kısımlarında en
kardeşler, Bilbeyler Süt Ürünleri günümüze az 3 ay olmak üzere 18 aya kadar bekletilebili-
kadar uzun yıllar işletmeciliğini sürdürdü, marka yor. Marmara Bölgesi, özellikle Güney Marmara
olarak devam ediyor. Demirciler Caddesi’nde havzası Türkiye’de peynirin başkenti olmuş-
Aygün Kardeşler’in süthanesi süt ürünlerine ve tur. İlçemizde süt toplama ve imalatı yapan en
peynir tatlısına hala devam ediyor. Karaca Süt önemli ve faal kooperatiflerinden birisi ve belki
Ürünleri, Habib Karaca, son yıllarda peynircilik de birincisi OR-KÖY’ün (Orman ve Köy İşleri
hizmeti vermeye başlayan bir işletme.
Süt Mamulleri Odası’nın 2000’li yıllarda
başkanlığını yapan Hasan Yılmazoğlu ile
yaptığım görüşmede: Dedem Eyüp peynir ustası
idi. Peynir ustalığını Apolyontlu (Gölyazılı)
Rum komşularından öğrendiğini anlatırdı.
1940’lı yıllarda Apolyont Köyü yaklaşık 350
hane idi. 30’den fazla peynir ustası vardı. Bu
ustalar yurdun çeşitli yerlerindeki mandıralarda
peynir ustalığı yaparlardı. Yörede beyaz peynir,
kelle peyniri imal edilirdi. Kelle peynirinin
merkezi Apolyont Köyü idi. Eyüp Dedem ‘‘Man-
dıra ustası ne düğüne, ne cenazeye gidemez.’’
diye söylemişti. Köylerde aileler tarafından da
kendileri ve yakınları için peynir, yoğurt imalatı
yapılırdı. Tereyağı, krema ve kaymak da üretilir-
di. Tereyağı ve krema yayıklarda çıkarılırdı. Bazı
ailelerde kaymak tavaları vardı. Süt kaymak
tavasına konur, pişirilir, ocaktaki kor üzerinde
bekletilerek kaymağı alınırdı. Evlerde yapılan

34

Genel Müdürlüğü) desteğiyle 1981 yılında Süt Fiyatlarının Tespiti:
faaliyete geçirilen Paşalar Kooperatifi’dir. Bu Süt Birliği kurulup üreticiye litre başına
kooperatif başarılı olmuş ve halen aktif olarak destek vermeye ve süt fiyatlarını belirlemeye
üretime devam etmekte, bulunduğu mahalleye başlamıştır. 1960’lı yılların sonuna kadar, koyun
ve ilçeye maddi manevi katkı sağlamaktadır. ve keçi sürü sahipleri mandıracılardan avans
Bunun yanında aynı yıl yine OR-KÖY desteğiyle alırlardı. Avanslı süt fiyatları Karacabey Bahar
Söğütalan Mahallesi’nde kooperatif tarafından Panayırı’nda belirlenirdi. 1985 yılından itibaren
mandıra işletmeye açılmış, ancak bu mandıra üreticilere süt desteği başlardı. İşletmelere
faaliyetine devam edememiştir. İlçede peynir ve süt döken üreticilere litre başına destek primi
krema üretimi yapan imalathaneler 1985 yılına verilmeye başlandı. İlçede süt birliği kuruldu.
kadar Şevketiye Mahallesi Demirciler Üretilen sütler birlik tarafından ihale ile firma-
Caddesi’nde çoğunluktaydı. Elektrik santrali lara verildi.
yanında İbrahim Çakır, Yusuf Özen, Adem Ay- İlçemizde Mandacılık ve Manda Yoğurdu:
dın, Ahmet Yılmazoğlu, Hüseyin Özbalcı vardı. 1980’li yılların sonuna kadar ilçemiz ova köy-
PTT civarında da Fevzi Sığın süthanesi vardı. lerinde manda beslenirdi. Karaoğlan Köyü’nde
Bu süthaneyi daha sonra Nail Emeklice aldı. 1987 yılına kadar 2500 manda varken, 2000
1990’lı yılların sonlarında Tarım Bakanlığı’nca yılında 400’e düşmüş, günümüzde BEBKA
süthane işletmelerine sağlık, gıda hijyeni es- Manda Evi projesi ile manda üretimi desteklen-
asları, disiplin sorumlulukları getirildi. Buna miştir. Karaoğlan Köyü’nde beslenen manda
uyum gösteremeyen, elverişli olmayan küçük Anadolu Mandası cinsi olup saf ırktır. Manda
işyerleri bu sebeple kapandı. 2013 Yılında Gıda sütünden yoğurt yapılır, kaymak ve tereyağı
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının bünyesinde çıkarılır. Ayrıca manda sütünden irmik helvası
Ulusal Süt Konseyi kuruldu. Bu konsey, süt geleneksel olarak yapılmaktadır. Şu anda bazı
üreticileri birlikleri, dernekler, kooperatifler ve aileler evlerinde manda yoğurdu yapıyor. Son 20
sanayicilerin oluşturdukları birliklerden oluşu- yıldan beri halk hekimliğinde manda sütü kul-
yor.  Ayrıca ilgili araştırma ve eğitim kurumları, lanıldığı bilinmektedir. Manda sütü ile şe-
meslek odaları, tüketici örgütleri ile kamu kurum ker hastalığı, kalp damar rahatsızlıkları, astım
ve kuruluşları da bu çatı altında birleşiyor. Süt bronşit için ilaç yapıldığı biliniyor.
konseyinin görevleri arasında süt üretiminde Manda yoğurdu yapımı:
karlılık ve süt fiyatının belirlenmesi de bulunu- Manda sütü 90-100 derece kaynatıldıktan sonra
yor. Süt ve süt ürünlerinin değer bulmasında; yaz mevsiminde 37, kış mevsiminde 55 derece
yükseliş ya da başarısızlığında arz-talep, fabri- soğutulur veya serçe parmağı ile ölçülür. Bir litre
kasyon, yem fiyatları etkili oluyor. manda sütüne bir tatlı kaşığı yoğurti, iki çorba
Sütlerin Toplanma ve Nakliyesi: kaşığı süt ile karıştırılarak mayalanır. Önce-
Günümüzde çiftçilerin ortaklığı ile kurulan leri yoğurt mayası, 45 günlük ot yememiş keçi
kooperatifler, süt fabrikaları, özel süt toplama ve oğlağının iksiri ile bir yıllık mayalanmış elma
nakliye şirketleri güğüm ve tankerlerle sütleri sirkesi karıştırılır. Bu olay baharın ilk günü yani
toplayarak işletmelere getirmektedir. mart ayında yapılır. Bu karışımla yapılan yoğurt
1990’lı yıllara kadar süthanelere at ve eşek mayası bir yıl kullanılır. Nisan ayında yağan
arabaları, traktörler, diğer motorlu taşıtlarla kapı yağmur suyu bir çay bardağı bir litre süte katılır,
kapı dolaşarak süt toplanırdı. Daha sonrasında kaynatılır. Bereket ve şifa niyeti ile yapılırdı.
kişiler sütlerini araçlarıyla köy meydanındaki Mustafakemalpaşa Karaoğlan Köyü’nde 1990’lı
düzenli süt toplama merkezlerine getirmeye yıllara kadar rahmetli ninem Ayşe Kızıl kısa
başladılar. sürede yenmesi için sanayi mayası kullanmadan

35

ev peyniri yapardı. Bu Şerif KARA. 1970 yılı dondurma satarken
peynir çok özeldi. Mustafakemalpaşa Köylerinde Süt
Yoğurt çömleği: Önceki Katkılı Tatlı ve Yemekler
zamanlarda yoğurt toprak Ovmaç çorbası: Süt ve iki kaşık sıvıyağ derince
çömleklere mayalanırdı. bir tencereye kaynamaya alınır. Ayrı bir tabak-
Evlerde kilerde saklanırdı. ta yumurtanın sarısı, tuz, un ve azar azar ilave
Çünkü kiler serin olurdu. edilen su parmak uçlarıyla yavaş yavaş özleşti-
Çömlek yoğurdu tarlaya rilir. Su miktarı az tutulduğu için tam olarak
götürülürdü. yoğrulmaya bu hamur yavaş yavaş ovuşturularak
Çerkez Peyniri: Çerkez küçük parçalara ayrılmaya başlar. Bu hamur
Peyniri, 5 litre süt kay- taneciklerinin küçükleri bir kevgirden geçiril-
nayıp, kabarmaya ir. Kevgirden geçen küçük hamurlar tencerede
başlayınca daha önceden kaynamakta olan süte eklenir. Kevgirin üzerinde
ayırdığımız kendi peynir kalanlar kenara ayrılır. Geriye kalan tereyağı ile
altı suyundan 1 su bardağı kevgirde kalan hamur tanecikleri pembeleşinc-
ekleyip kısık ateşte sütün eye kadar kavrulur. Kavrulan hamur çorbanın
rengi sarı, yeşil renge üzerine dökülür, çorba servise alınır.
dönüşünceye kadar kay- Süt Bulamacı: 1 kg süt tencereye dökülür. Ayrı
natılır. Kevgire dökülüp bir kasede 5 yemek kaşığı unu bir çay bardağı su,
süzülür. Daha sonra alt 1 yumurta ile karıştırıp tel süzgeçten geçirdikten
üst tuzlanıp kuruması için sonra kaynayan sütün içerisine dökülür ve tuz
buzdolabına konur. Buzdolabı yokken güneşte ilave edilir. Koyulaşana kadar sürekli karıştırılır.
kurutulurdu. Bu peynir taze veya kuru şekilde Daha sonra kaselere dökülür. Üzerine kırmızı
yenebilir. salçalı yağ dökülür.
Ağız Sütü:Ağız sütü, doğumdan sonra 3 ila 5
gün arası sağılan sütün halk arasındaki adıdır.
Yüksek protein içerir, rengi sarıdır.
Bu sütün doğum sonrası yavrunun tüm ihti-
yaçlarını karşılayacak kadar besleyici, bağışıklık
sistemini güçlendirici, sindirim sistemindeki katı
dışkının atılması gibi birçok faydaları vardır.
Ağız sütü almayan buzağının yaşama şansı
düşüktür. Buzağıdan arta kalan ağız sütü ile
akıtma yapılırdı. Ağız sütü unla karıştırılarak
elde edilen akışkan haldeki un karışımı toprak
saca dökülerek pişirilirdi. Bazı köylerimizde bu
gelenek hala sürdürülür.
Kurutmaç: Ağız sütü kaynatılır, kesilir, lor şek-
lini alır ve sabah kahvaltısında sıcak yenir.
Dondurmacılar: İlçede Ahmet Tabak
(Dondurmacı Ahmet), Mestan Ağa, Şevketi-
ye Mahallesi’nde Ali, Yeşilovalı Şerif Kara ve
Tepecikli Ali Osman Akça dondurma yapıp satan
kişilerden bazılarıdır.

36

Sütlü kabak: Yaz mevsimi tarlalarda yetişen sideki incir ve pirincin üzerine dökülerek fırına
kara kabak, bahçeden koparılır. Kesilir, kabuğu sürülür. 20 dakika fırında pişirilir. Soğumaya
soyulur, dilimlenir. Hafif şekilde haşlanır. Tepsi- bırakılır. Üzerine manda sütü kaymağı konarak
ye dizilir, üzerine süt dökülür. İsteğe göre yarım servis yapılır.
su bardağı pirinç konur. Fırına sürülür, bir süre Söğütalan Mahallesi’nde karıştırma:
sonra üzerine yeteri miktarda toz şeker serpilir. Tabağa 1-2 kaşık un, 1 bardak ılık süt ile
Kızarıncaya kadar fırında bekletilir. Fırından karıştırılır. Bu karışım 1 litre ılık süt ile yavaş
çıkarılır, soğumaya bırakılır. Tabaklara konarak yavaş karıştırılır. Koyulaşıncaya kadar tahta
servis edilir. kaşıkla karıştırılır, Ateşten indirilir, tabaklara
Sütlü incir tatlısı: 1 kg incir 10 dakika orta konulur. Üzerine kırmızıbiber ile kızarmış te-
ateşte kaynatılır, 250 gram az kabartılmış pirinç reyağı dökülür. Servis edilir. Basit bir
tepsideki incirin üstüne dökülür. 750 gram beşamel sos kıvamındaki görünüşü kaybolma-
toz şeker 1,5 litre manda sütüne katılarak tep- yan lezzetlerimizdendir.

Kaynaklar: Birsen Bulut, Yüksek Lisans Tezi, Selçuk Üni- si, Arif Ödemiş, s. 9 / Karaoğlan Mahallesi’nden, Mehmet
versitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü Gıda Mühendisliği Ana- Kızıl/ Güvem Mahallesi’nden, Ayten Emre / Kumkadı Ma-
bilim Dalı, s. 6 2006 / Hüseyin Dönmez, 29. 01. 2021.Mus- hallesi’nden Kaya Aydın / Yeşilova Mahallesi’nden, Refiye
tafakemalpaşa Kılavuzu, Şemi Basmacıoğlu, s. 67,1953 / Aydoğdu / Karaoğlan Mahallesi’nden, Hamide Kızıl/ Ye-
Tepecik Mahallesi’nden Şefik Çelebi / Mustafakemalpaşa şilova Mahallesi’nden, Ali İhsan Kocaman / Dondurmacı
Aşçı, Köfteci ve Benzerleri Esnaf Odası / Tepecik Mahal- fotoğrafı, Oğulcan Güven / Süt toplama fotoğrafı, Fahri
lesi’nden Mustafa Zengin, Ömürlü Özkaymak / Hasan Yıl- Ataş / Süt toplama fotoğrafı, Mesut Karaca.
mazoğlu, Süt Mamulleri Odası Başkanı / Patikalar Dergi-

37

KARAOĞLAN MANDAYOĞURDU

“yoğurdun
hası”

İllüstrasyon: Levent Karanfil 38 38

39 Röportaj: SERKAN KAVUŞAN

LEVENT TURGUT

(PARÇACI LEVENT)

Hani hepimizin “Nerde o eski zamanlarda- anladınız bile.. Levent Turgut, namıdiğer
ki...” ile başlayan, geçmişe özlem yüklediği Parçacı Levent. 1960’lı yıllar itibariyle,
cümleleri vardır ya, konu müzik olunca Mustafakemalpaşa’da orkestral müzik
bende istedim ki çağımızın modernize hayatının nabzını tutan “Yankılar” grubunun
edilmiş sanatından biraz uzaklaşıp ilk saksafonisti. Kumaşçı dükkanının kapısını
Mustafakemalpaşa’da müziğin öncülerin- açıp içeri girdiğimde, bu ilçedeki müzikal
den emektar bir isimle, o dönemin müziğine bir devrin yaşayan abidesi gibi karşıladı
dair söyleşi gerçekleştirelim. Adımlarım beni. Çayımızı yudumlarken o dönemin
beni kuyumcular çarşısının hemen başındaki kültürüne ve müzikal etkinliklerine dair tatlı
Koçbıyık Pasajı’na götürürken eminim ki bir sohbetin tam ortasında bulduk kendimizi.
sizler istikametimdeki ismin kim olduğunu Başlıyor....

Soldan sağa: Ali Orhan Turgut, Levent Turgut, Afet Hanım, Ahmet Ciddi, İbrahim Şenyiğit, Şükrü Şenduran.
Yankılar’ın kurulduğu dönem 1968

40

Müzik tutkusu nasıl başladı? Beyler eşlerini alır, en şık elbiselerini giyer ve
Biz üç kardeşiz. İkisi küçük yaşlarda gitar geceye öyle katılırdı. Kardeşlerinizle aynı grupta
çalmaya başladı, ben de yanlarında darbuka müzik yapmak nasıl bir duygu? Çok başka... On-
çalardım. Askerde nota ile davul çalmayı lar daha lise grubu iken TRT’de Halit Kıvanç’ın
öğrendim. Müzisyenliğimi askerde sunduğu müzik yarışmasına katılma şansı yakal-
pekiştirdim diyebiliriz. amış, Güney Marmara’da kurulan ilk gruptu.
Saksafon çalmaya nasıl başladınız? Mustafakemalpaşa’da orkestra müziğinin
Yine askerlik sürecinde askeri bandoda görev gelişmesine önayak olduklarını düşünüyorum.
yaparken öğrendim. 1968 yılında askerden Ne tür bir müzik yapıyordunuz?
döndüğümde dönemin Belediye Başkanı Ahmet Dönemin popüler, yerli ve yabancı tüm
Saygın zamanında kurulan belediye bandosunda şarkılarını büyük bir titizlik ile çalışırdık. Tek bir
göreve başladım. O zamanlar belediyenin hem türe bağlı kalmadan taverna, Anadolu Rock, Türk
bandosu hem orkestrası vardı.
Bursa’dan gelen eğitmen
eşliğinde her bir parçanın
müzikal altyapısını büyük bir
titizlikle çalışarak tamam-
lıyorduk. Bu sayede saksafo-
nistliğimi pekiştirmiş oldum
ve sonraki müzik hayatımda
sadece bu enstrümanı çaldım.

Yıllar geçtikçe eğlence

anlayışı da değişti; o yılların

etkinliklerinden, eğlence

kültüründen biraz bahseder

misiniz?
Yardım dernekleri balolar
düzenlerdi ve yardım amaçlı
balolarda sahne aldığımız-
da asla para talep etmezdik.
O zamanlar düğünler,
büyük organizasyonlar ve
etkinliklerde her daim canlı Soldan sağa: Bekir Küçükay (gitar) Şükrü Şenduran (davul) Ahmet Ciddi (solist)

Hüseyin Yılmaz (tonmaister) Tamer Tunalı (keyboard) Süleyman Ünlü (davul)

müzik yapılırdı. Şimdiki gibi Levent Turgut (saksafon) Sıtkı Tömbekici (bass gitar)

dj yada tek bir elektronik
cihaz ile bütün etkinliğin müzik yayınını yap- Hafif Müziği... Hepsini çalardık. Özellikle dans
mak gibi şeyler yoktu. Orkestra elemanlarının müziklerinde “Alta gracia” gibi ağır, balat ritimli
bireysel çabasıyla ortaya çıkan bir müzik vardı. parçaları icra ediyorduk. Çok çalışıyorduk, zaten
Dolayısıyla kaliteli ve orijinal bir ambiyans ona yanarım…
oluşuyordu.
Neden öyle dediniz?
O dönem de terzilik yapardım. Sabah dükkanı
Samimi ve modern eğlenceler canlanıyor açar tüm gün işimi yapardım. Akşam işten sonra

gözümde…
Aynen öyle... İnsanlar eğlenceyi bir araya gelip da enstrümanımı alır düğün salonunda grubum
sosyalleşmek adına aktivite olarak görüyordu. ile her bir parçayı saatlerce çalışırdık. Bazen

41

14 Eylül balosu. Şantöz Kalinka eğlensek diye bekliyordu eminim.
Zaten etkinlik eksik olmazdı, illa bir eğlence,
birkaç parçayı sırf kusursuz çalabilmek için düğün vs. oluyordu.
1 ay çalıştığımız olurdu. Gece 12’lere kadar Hiç unutamadığınız bir anınız var mı o gün-
enstrümanımıza çalışırdık. Bizim o yıllarda lerden kalan?
gösterdiğimiz disiplin ve özverinin yarısını bile Olmaz mı? İznik Üzüm Festivali’ndeyiz. Üzüm
göstermeyen müzisyenler şuan iki tuşa basarak üreticilerinin getirdiği kasa kasa üzümlerin
bizim o dönem kazandığımızdan fazlasını ka- yarışması yapılmış. Birinci, ikinci ve üçüncü
zanıyor, biz boşuna mı kendimizi hırpalamışız? gelen üzümler sahne öncesi bizim kulisimizin
(Gülüşüyoruz…) Şaka bir yana işimizi severek tam da yanında duruyor. Bizim ekip de kalabalık
yapmanın bizlere kazandırdığı güzelliğin o zamanlar. Sahne öncesi beklerken karnı acı-
yansımasıydı o yıllar. kan üzümlere dalıyor, nasılsa yarışma yapıldı
Hiç besteler yapıp, kendi müziklerini icra üzümlerin işi bitti diye… Kasaların yarısından
eden ünlü bir grup olma çabasında bulun fazlasını yedik. İlerleyen saatlerde anons
dunuz mu? yapılıyor “Evet şimdi yarışmanın kazanan üzüm-
Biz daha çok organizasyonlarda müzik yapan bir lerini sahneye alıyoruz…” Bizde kimsede mık
gruptuk, üretime yönelmedik. İlkemiz; icrasına yok. Neyse kasalar sahneye çıkarıldı, izleyenle-
karar verdiğimiz eseri eksiksiz, kusursuz rin bir gariplik olduğunu anlaması ile kimsenin
çalmaktı. Rahmetli kardeşimin kendine ait bu işin arkasını aramaması arasında gelip giden
çalışmaları vardı fakat nasip olmadı. Sosyal bir süreç... Gülmek ile endişe etmek arasında
medyanın, akıllı telefonların olmadığı bir dönem, kaldığım ender anlardandır (Kahkahalar).
bilgisayar da yok... İnsanlar bir etkinlik olsa da Harikaymış… Müzik ile geçen dopdolu yıl-
ların ardından genç müzisyenlere öğütleriniz
nelerdir?
Çalışmak, çalışmak, çalışmak… Her işte olduğu
gibi müzikte de disiplin ve özveri ile emek
harcamak gerekiyor. Enstrümanları ile yakın
arkadaş gibi vakit geçirmeli. Unutmamalılar ki
dünyadaki en iyi müzisyenler disiplinli çalışan

42

Ağzımızın tadı...

M ustafakemalpaşa peynir tatlısı… İnsanı keyiften
çıldırtan bir lezzet. Çatalı batırdınız, peynir tatlısını
bütün olarak ağzınıza attınız, gözlerinizi kapadınız…

Ben daha sonrasını genellikle hatırlamıyorum…

Ahmet Tüzün Böyle bir tat, böyle bir nefaset, böyle bir lezzet olamaz! Mübarek

sanki cennet taamı!.. Aynen öyle. Bizim çocukluğumuzda, 60’lı

yıllarda, peynir tatlısının tadı daha başkaydı ve fevkaladeydi…

Çünkü, tek kelimeyle, o zaman dünyamız bu kadar kirlenmemişti.

Yemyeşil meralarımız, püfür püfür esen rüzgarlarımız, gürül gürül

çağlayan sularımız, neşeyle otlayan hayvanlarımız herşey ama her

şey daha doğal, daha güzel ve daha temizdi. İnsanlarda öyle… O

zamanlar peynir tatlısı deyince Dondurmacı Ahmet ile Mestan gelirdi

aklımıza… Rahmetli babam beni Dondurmacı Ahmet’e götürdüğünde

duvarlardaki boy boy fotoğraflar dikkatimi çekerdi. Sırım gibi, boylu-

poslu pehlivanların siyah-beyaz fotoğrafları… Kurtdereli Mehmet

Pehlivan, Koca Yusuf, Adalı Halil…

Malumunuz,eskiden şehirlerarasıotoyolMustafakemalpaşa’nıniçinden
geçerdi. O zamanlar, yolcuların ilk uğrak yeri Dondurmacı Ahmet
olurdu. Çocukluk yıllarımızda, süper lig takımlarının otobüslerinin
Dondurmacı Ahmet’in önünde durduğunu ve futbolcuların peynir
tatlısı yediğini görürdük. Birçok ünlünün yolu, bizim peynir tatlısını
tatmaktan geçmiştir. Ben hala, tatlımızın, Türkiye’de ve dünyada
hak ettiği yere gelmediği kanaatindeyim. Bu olağanüstü nefasetteki
Mustafakemalpaşa peynir tatlısı, Almanya’dan Japonya’ya bütün
dünyada hakettiği yeri almalı…Ama bu nasıl olacak? Günümüzde her
şey profesyonelce yapılıyor… Oyunu kuralına göre oynar; planlama,
üretim, organizasyon, tanıtım ve sunum gibi hususları el birliğiyle
dünya standartlarına göre yaparsak neden olmasın? Gaziantep’ten
Amerika’ya baklava gidiyorsa, Mustafakemalpaşa’dan Avrupa’ya,
Asya’ya “Mustafakemalpaşa Peynir Tatlısı” neden gitmesin?
İnanmak ve inanarak çalışmak gerek. Bu konuda Mustafakemalpaşa
Belediyesinin önderliğinde bir organizasyonla hedefe varılabilir.
Her ne olursa olsun, ağzımızın tadı yerinde olsun dostlar. Yaşama
sevincimizi kaybetmeyelim, kalp kırmayalım, ağzımızın tadını
bozmayalım vesselam! Sağlıklı, huzurlu ve peynir tatlılı günler
dilerim…

43

Fotoğraf: Faruk Serdar VARKAN / Rıdvan Arda Tatlıcılık Arşivi’nden

44

2020 YILINDA GİYSİ
BANKAMIZDA

2468

YETİŞKİN

1191

ÇOCUK

GİYDİRDİK

Mehmet KANAR

Mustafakemalpaşa Belediye Başkanı

45

46

MUSTAFAKEMALPAŞADA SÜT HAYVANCILIĞI
VE SÜT ÜRÜNLERİNİN TARİHİ GELİŞİMİ

B ereketli topraklar üzerinde kurulmuş olan
Mustafakemalpaşa’da yüzyıllardır ve temel ekono-
mik yapı tarım, hayvancılık ve ormancılık faaliyetleri
Halit Ersöz çerçevesinde gelişmiştir. Doğu Roma (Bizans) döne-
minde küçük bir kasaba konumundaki ilçemiz hayvancılık ve
tarımda sadece kendini ihtiyaçlarını karşılayabilen bir ekono-
mik yapıya sahipti. Osmanlı Devleti eline tarafından fethedil-
mesi ile birlikte ile Mustafakemalpaşa süt, peynir, kaymak,
helva ve son elli yılda da peynir tatlısı üretiminde önemli bir
şehir konumuna geldi. Osmanlı Devleti zamanında
Mustafakemalpaşa çevresindeki geniş otlaklar sayesinde özel-
likle büyükbaş besi hayvancılık alanında ileriye gitmiş bir şe-
hirdi. Osmanlı devleti dönemindeki hayvancılık ve yansıması
olan süt ve süt ürünleri ile ilgili bilgileri Salnameler ve Temet-
tuat Defterlerinden öğreniyoruz. 1844 yılı Temettuat defterl-
erine göre Kirmasti (Mustafake-
malpaşa) ve köyleri büyükbaş
hayvancılığın yoğun olarak
yapıldığı bir bölgedir. Ve bu
nedenle olduğu anlaşılmaktadır.
Mustafakemalpaşa köylüleri ka-
sabadakilerden ekonomik olarak
daha iyi durumdadır. 1844 yılında
Kirmasti’de (Mustafakemalpaşa)
Ateri, Hamzabey, Lalaşahin,
Şeyhmüftü, ve Züferbey olmak
üzere beş mahalle vardır. Bu beş
mahallede 923 büyükbaş ve 393
1963 Mustafakemalpaşa Panayırında büyükbaş hayvanlar. küçükbaş hayvan vardır. Ma-
hallelerdeki bazı hayvan sayıları
şu şekildedir. Lalaşahin Mahallesi’nde 10 manda ve 52 inek
ve 322 küçükbaş hayvan, Ateri Mahallesinde 24 manda 54
inek, Şeyhmüftü Mahallesi’nde 123 manda ve 100 inek vardır.
Ateri ve Hamzabey Mahalle’lerinde hiç küçükbaş hayvan
beslenmediği görülmektedir. Kirmasti’de (Mustafakemalpaşa)
yetiştirilen büyükbaş hayvanların sağmal olanlarından süt elde
edilirken, diğerleri et ihtiyacını karşılamak için kullanılıyor-
du. Sütten elde edilen peynir, yoğurt ve yağ gibi ürünler de
oldukça meşhurdu. Nitekim 1890 sâlnâmesinde Kirmasti’de
(Mustafakemalpaşa) kasabasında üretilen

47

yağların çok lezzetli olduğu be-
lirtilmiştir. 1844 yılı Temettuat
defterlerine göre Kirmasti’deki
(Mustafakemalpaşa) köylerde bir
iki sığırtmacın bulunması yaygın
olarak hayvancılık yapıldığının
göstergesidir. Köylerde büyükbaş
olarak inek ve manda yoğun olarak
bulunur. (4.486 inek ve 2.487 man-
da) En fazla manda 277 manda ile
Tepecik’tedir ve günümüzde man-
da varlığı fazla olan Karaoğlan’da
ise 173 manda vardır. En fazla inek
ile 403 inek ile Tepecik ve 246 inek
ile Alpagut’tadır. Köylerde toplam 1940’lı yıllarda Süleyman Aygün süthanesinde krema üretimi yaparken
3066 küçükbaş hayvan vardır ve
bunun 520 adedi Tepecik köyünde-
dir. Küçükbaş hayvancılık azdır. Köylerde 6730 li sebebi ise Millî Mücadele dönemindeki Yunan
koyun ve keçi vardır. En fazla koyun ve keçi 650 işgalinin etkisidir. Kaymak ayıran (kremüz) mak-
adet ile Alpagut köyündedir. 1884 sâlnâmesine ineleri Bursa merkezindeki 21 süthane ile Gem-
göre ise Kirmasti’de (Mustafakemalpaşa) 7212 lik’te ve Orhaneli’de mevcuttur.
büyükbaş ve 36.422 küçükbaş besi hayvanı bu- Mustafakemalpaşa’da eski usul ile yayık ve
lunmaktadır. 1844 senesi verilerine nazaran tulum usulü kullanılmaktadır.
1884 senesinde büyükbaş besiciliğin önemini Mustafakemalpaşa’da 6000 okka tereyağı ve
kaybettiğini ve küçükbaş besiciliğin ise büyük 10.000 okka peynir üretilmektedir. Üretiminin
oranda arttığını görmekteyiz. 1884-1885 yılların- yarısı Bursa komşu vilâyetler ve İstanbul’a ihraç
da Kirmasti Kazasında 13.066 dönüm mezra ve edilmektedir. 1929’da Mustafakemalpaşa’da 70
63.402 dönüm meraya sahip beş adet padişah peynir imalatçısı faaliyet göstermektedir.
çiftliği vardır. Bunlar Orta, Kayseriye, Gönü, 1944 yılında Mustafakemalpaşa’da 18558
Çörekli ve Haremağıl çiftlikleridir. Kirmasti sığır, 6546 manda, 38289 koyun, 13268
padişah çiftliklerinde hayvansal üretim daha ön merinos ve 15313 kıl keçisi vardır.
plandadır. Osmanlı Sarayının canlı hayvan ve Mustafakemalpaşa mezbahasında 1944 de
et-süt ürünleri ihtiyacı bu çiftliklerden karşılan- 11.435 kesim, 1951 yılında ise 10.143 kesim
mıştır. 1903-1904 yıllarında Kirmasti’de gerçekleştirilmiştir. 1951 yılında 853 sığır, 63
3.274 manda, 14.612 inek ile öküz, 28.605 ko- dana, 411 manda, 68 malak, 53 deve, 1498 ko-
yun ve 21.756 keçi vardır. 1904-1905 yıllarında yun, 4832 kuzu, 443 keçi ve 1929 baş oğlak ke-
Kirmasti’de 3.145 manda, 13.483 inek ile öküz, silmiş olup bu kesimlerden 29.819 lira gelir elde
27.000 koyun, 22.448 keçi ve 3 tiftik vardır. 1922 edilmiştir. 1944 yılında Mustafakemalpaşa’da 23
yılı Nisan ayında yapılan sayımda kişi tarafından “Birlik Süt Şirketi” kurulmuştur.
Mustafakemalpaşa’da 4.860 Öküz, 1.248 manda, Bu şirket yıllar sonra kapansa da 6 ortak Mesut
1.409 manda ineği, 6.590 inek, 15.389 keçi ve Başık, Muhsin Göksu, Selim Süter, Kâzım
29.419 koyun vardır. Cumhuriyetin ilk yıllarında Koyuncu, Naci Kaşerci ve İbrahim Çakır
Mustafakemalpaşa’da tereyağı ve peynir üretimi tarafından 1950 yılında yeniden kurulmuştur.
ilkel olarak yapılmaktadır. Bu durumun en önem- Sermayesi 100,000 liranın üzerindendir. Mer-
kezleri Mustafakemalpaşa’da elektrik santra-

48

iştir. 1950’li yıllarda ilçemizde peynir tatlısı
imalatı arttı. Peynirden yapılan
Mustafakemalpaşa tatlısının ünü yurt dışına
dahi yayılmıştı. Tatlıyı üreten 25-30 ima-
lathane ürünlerini ülke çapında ve yurtdışına
satmaya başladılar. 1952 yılında
Mustafakemalpaşa’da 18546 sığır, 10294
manda, 71027 koyun ve 25267 kıl keçisi
vardır. 10 Aralık 1976 da
Mustafakemalpaşa’da Süt Mamulleri -
Sütçüler ve Benzerleri Esnaf Odası kuruldu.
1981 yılında Mustafakemalpaşa Ticaret ve
Sanayi Odası’nın yeniden açılması sırasında,
Ticaret ve Sanayi Odası kurulması isteğinde
bulunan süt ürünleri ile uğraşan tacirlere ait
liste (Vefat ettikleri halde firmaları faaliyete
1940’lı yıllarda Mustafakemalpaşa’da Süt güğümü devam eden kişilerde dâhildir) ise şöyledir;
üretimi. Aralık Köyü’nde Muzaffer Hız (Süt mamulleri

li yanındadır. Bu süthanede modern usullere imali ve satışı) ve Kamil Hız (Mandıracı-peynir
göre üretim yapılırdı. Köylerden topladıkları ve krema imali). Çeltikçi Köyü’nde Abdülk-
sütleri ise Yeşilova ile Tepecik arasında ve erim Kuş (Peynir ve krema imalatı). Dere Ma-
Koşuboğazı’nda olan iki şubelerinde işleme- halle’de İbrahim Özman (Peynir ve krema imali
ktedirler. Şirket ürettiği süt ürünlerini Ankara, işleri) ve Yusuf Özen (Peynir imali). Derecik
İstanbul ve İzmir’e satmaktadır. Süt aldıkları Köyü’nde Salih Aydemir (Peynir ve krema
köylüye yem parası olarak faizsiz olan yardım imalatı). Karaoğlan Köyü’nde İbrahim Dönmez
yaparlardı. 1947 yılında Mustafakemalpaşa’da (Sütçülük). Körekem Köyü’nde Abdullah Ekler
18167 sığır, 6301 manda, 53789 koyun ve 13348 (Peynir İmalatçısı). Lalaşahin Mahalle’si
kıl keçisi vardır. 1947 yılında Mustafakemal- Uzgurlu Sokak’ta Vasfi Kolcan (Krema peynir
paşa’da 1.229.340 litre koyun sütü, 532.800 litre imalâthanesi). Orta Mahalle Fabrika Caddesi’nde
keçi sütü, 2.778.400 litre inek sütü ve 7.188.600 Emin Hezer (Peynir ve krema imali), Karaoğlan
litre manda sütü elde edilmiş olup bu sütlerle Geçidi’nde Şevket Gültaş (Süt, peynir ve krema
krema, peynir, kaşar peyniri, beyaz peynir,
yağsız ekşimik, süzme yoğurt yapılıp ilçede
ve yakın illerde satışa sunulmuştur. Bu yıllar- 1961 Yumurcaklı’da Özderici Süthanesi.

da Mustafakemalpaşa’da süt ürünleri üreti-
mini köy ve mahallelerde hayvancılık yapan
aileler ile Birlik Süt Şirketi,
Osman Naldelen, Halil İbrahim Özşekeci,
Hüseyin Tümer ve Fevzi Sığın ile Ali Arat’a
ait beş süthanede yapmaktadır. Bu süthanel-
erde 1947 yılında, 280.000 kilo Edirne peyni-
ri, 554.340 kilo kelle peyniri 77.500 kilo
kaşar ve 182.000 kilo keçi sütünden imal
olunan kelle peyniri üretimi gerçekleştirim-

49

imali) ve Fabrika Caddesi’nde Yoğurt ve Peynir Tatlısı-Ahmet Tabak-1961
Mustafa Hezer (Peynir ve krema yun, kıl keçisi ve keçi bakılmaktaydı. Büyükbaş
imalatçısı). Şevketiye Mahal- hayvan sayısı 34.068, küçükbaş hayvan sayısı
lesi Demirciler Caddesi’nde Ali ise 35.768 civarındadır. Tarım ve hayvancılıkla
Yağcı (Sütçü), Âdem Aydın (Süt uğraşılan bir ilçe olarak hayvancılıkla uğraşan
mamulleri imali), Ahmet Bi- işletme sayısı 7.900 dolaylarında olup, ekono-
can KAYMAKÇI (Yeşil Bursa misinin yaklaşık % 50’si bu sektörlere bağlıdır.
Süthanesi- Süt imalâtı), Birlik Mustafakemalpaşa’nın köylerinde büyükbaş
Süt Sanayi ve Ticaret Limited hayvan yetiştiriciliği genelde aile işletmeciliği
Şti. (Süt mamulleri imalatı), şeklinde yapılmaktadır. Mustafakemalpaşa’da
Mehmet İrfan Erdem (Erdemler yarı vahşi yaşam koşularına uyum sağlamış yerli
Ticarethanesi-Süt imalâtı), ırklar (Boz ırk) orman ve meralara salınarak
Rabia Çakır (Peynir ve krema beslenmektedirler Bu yerli ırklar hastalıklara
imalı ticareti), Hacer ERDEM (Peynir ve karşı dirençlidir. Bu ırka ilçemiz Ömeraltı köyü
krema imalı ticareti), Gülten ÇAKIR (Peynir ve civarındaki ormanlarda rastlamak müm-
ve krema imalı ticareti), Leman GÜLTAŞ (Peynir kündür. 2010 yılında Mustafakemalpaşa mezba-
ve krema imalı ticareti), Zekiye DOĞRU (Peynir hasında 2.047 kuzu, 353 koyun, 149 oğlak, 51
ve krema imalı ticareti), Mehmet Aktunalı (Sebat keçi, 632 dana, 193 düve, 495 inek ve 2161 tosun
Süthanesi Peynir imali ve satışı), Hasan Çelebi kesilmiştir 2019 yılı verilerine göre
(Peynir imali ve satışı) Hüseyin Özbalcı (Peynir Mustafakemalpaşa’da 55.258 büyükbaş, 85.972
imali ve satışı), Hüseyin Yılmazoğlu (Peynir koyun ve 7.575 keçi yetiştirilmektedir. 4223 hay-
imali ve satışı) Kadir Özen (Peynir imali ve vancılık işletmesi ve 3 tane mezbaha vardır.
satışı). Mezbaha Caddesi’nde Süleyman Aygün Mustafakemalpaşa’da 1968’li yıllarda başlayan
(Yoğurt imali). Şeyhmüftü Mahallesi Balıkesir tarıma dayalı sanayileşme, günümüzde süt
Caddesi’nde Ülkü Tabak (Muhallebi, dondurma, işleyen dev fabrikalarla devam etmektedir. İlçe
tatlı, yoğurt imali) Mehmet Dikmen (Peynir ve merkezinde çok sayıda köklü aile firması süt ve
krema imalathanesi) ve Nihat Emeklice (Hayat süt ürünleri ile Mustafakemalpaşa Peynir tatlısı
Süthanesi-Süthane işletmesi). Cami Sokak’ta satışını sürdürmektedirler. Türkiye ve Bursa
Muhsin Göksu (Peynir imalatçısı). Çay boyunda ekonomisine Mustafakemalpaşa’nın önemli kat-
İbrahim Çakır (Süthanecilik) Tepecik Köyü’nde kıları süt, peynir, kaymak ve Mustafakemalpaşa
Bilal Zengin (Mandıracı-peynir ve krema imali), Peynir Tatlısı ile devam etmektedir.
Hasan Çelebi (Sütlü mamuller imali) ve Hüseyin
Zengin (Sütten imalât tereyağı). Vıraca Mahal-
lesi’nde İdris Aydın (Peynir ve krema imalatı) ve
Filibeli İbrahim Sokak’ta Fevzi Sığın (Peynir,
süt imali, alım ve satımı). Yeşilova Köyü’nde
Halil İbrahim Türe (Peynir İmali). Yumurcaklı
Köyü’nde Vasfi Özderici (Peynir imali) Züferbey
Mahallesi Fabrika Caddesi’nde Mustafa Arsalan
(Peynir ve yoğurt imalatçısı) ve Hasan Erşen
(Peynir ve krema satıcısı). 2010 yılı verilerine
göre Mustafakemalpaşa’da yetiştiricilerin elinde
yerli ırk, kültür ırkı ve kültür melezi olmak üzere
sığır, manda, yerli ve diğer ırklar olmak üzere ko-

5050

DURSUN DEMİRCİ

MUSTAFAKEMALPAŞA GIDA TARIM VE HAYVANCILIK İLÇE MÜDÜRÜ

Süt kapasitemizden başlayabiliriz. Büyükbaş-kü- yani. Son yıllarda Türkiye’de oluşan et açığından
çükbaş hayvanlarımız ne kadar? Süt üretimimiz ne dolayı daha kırmalar ön planda. Bakanlık politikası
kadar? gereği önceden aynı cins yani holsitein tarzı inekler
Mustafakemalpaşa hayvancılık değeri olarak yüksek holsitein boğalarla tohumlanmalı ve elde edilen bu-
bir yere sahip ilçemiz. Diğer ilçelerin hayvan varlık- zağılar böyle olmalı diyordu biz buna destek veriyor-
ları ve hayvansal üretimdeki miktarları bizden daha duk. Ama son yıllarda etle ilgili ihtiyaç ortaya çıkınca
düşük seviyede bunu bilmenizi isterim. Bursa’nın en bu ineklerimizin etçi ırklarla da tohumlanma olasılığı
fazla en yüksek hayvan kapasitesine ve işletmesine doğdu. Şimdi biz onlara da destek veriyoruz. Dola-
sahip ilçesiyiz. Aşılama çalışmalarında yapmış oldu- yısıyla biz şu anda büyükbaşta dönüşüm yaşıyoruz.
ğumuz tespitlere göre; büyükbaş yani manda ve sığır Holsteinden, simentale etçi ırklara doğru gidiyoruz.
sayımız 41.500, küçükbaş hayvan sayımız çok değiş- Son yıllarda ithalatın açılmasıyla da yurt dışından da-
ken olduğu için rakamlar doğumlar, ölümler ve satış- mızlık getirilen hayvanların bir kısmı da simental ırkı
ta hızlı olduğundan bu da tam sayı için 70.000-80.000 olarak değişmeye başladı. Bunlar hem etçi hem sütçü
aralığında diyebiliriz. Ama biz bunu ortalama olarak ırklardır.
70.000 civarında diyelim. Süte dönersek, sütü üreticiden toplama sistemini
Küçükbaş hayvan ve sütünden bahsedelim bize anlatır mısınız?
isterseniz. Toplamda 73 tane süt toplama merkezimiz var. Sü-
Son zamanlarda özellikle büyükbaş ve küçükbaş üre- tün günlük yolculuğu şöyle; üreticimiz sütü sağdıktan
ticilerimiz yavru odaklı bir üretim sergilemekte. Tabii sonra kendi imkanları ile veya köyde oluşturdukla-
ki ihtiyacımız olan yoğurt ve peynire katmak için de rı biliyorsunuz bizim köylerde Tarımsal Kalkınma
bir takım üreticilerimiz sütü bu amaçla kullanmakta- Kooperatiflerimiz de var. Kooperatiflerimizde sütler
dır. Ama küçükbaşta üretilen veya elde edilen sütün toplanarak köylerdeki süt toplama tankına gelerek
büyük bir kısmı kuzu beslemekte kullanılıyor. Takdir burada soğutuluyor. Daha sonra bu tanklardaki sütler,
edersiniz ki üretim miktarı bireysel koyun bazında az süt işleyen işletmelerimize yine soğutucu araçlar va-
olduğu için çiftçilerimiz bununla çok uğraşmak iste- sıtasıyla alınarak işletmelere getiriliyor.
miyorlar. Yani hayvan süt vermeye başladıktan sonra İşletmeler ne kadardır?
veya doğumdan sonra kuzuyu salarak sadece kuzu- Mustafakemalpaşa’da süt işletmemiz 20 adet. Yani
nun istifadesine sunmaktalar. Ama ekonomik durumu bunun 3 tanesi ulusal boyutta diyebiliriz. Eker, Sek
iyi olmayan üreticilerimiz süt olarak satıyorlar. Piya- Süt, MBH Gıda. Diğerleri bizim yerel işletmelerimiz.
sanın da zaten ihtiyacı var bu süte. Tatlı ve peynir üretiyorlar. Bakanlık olarak biz prim
İnek sütünü konuşmak istiyorum. Cins olarak uygulaması yapıyoruz tabii ki fatura karşılığı. Elimiz-
Mustafakemalpaşa’da hangi türler var? deki verilere göre bizim günlük olarak destek verdiği-
Bizde ağırlıklı olarak Holstein var. Sütçü ırklarımız miz süt miktarı 180 ton civarında. Ancak bunun diğer


Click to View FlipBook Version