The words you are searching are inside this book. To get more targeted content, please make full-text search by clicking here.
Discover the best professional documents and content resources in AnyFlip Document Base.
Search
Published by tayfunozel, 2019-12-13 03:56:15

VourlaMag Aralık 2019

Yaşam Tarzı Dergisi

La Pena

Ethem İ. Küçükkeser

Sanat sokağından yukarı
doğru gezine gezine

çıkın. Sokağı bitirdiğiniz
zaman AKM'nin

oradan sola dönün
caddeye çıkar çıkmaz...

O sokağın ismi
Erinç sokak,

15-20 mt yürüdünüzmü
köşede harika bir

Urla evi göreceksiniz.
Giriş kapısında yazısı var.

“La Pena”.

51

VOURLmAag

52

Girin kapısından içeri. Girerken de sağınıza solunuza baktığınızda
çeşitli eserler göreceksiniz. Durun ve inceleyin onları. Hoşunuza
gidecektir muhakkak. Buranın sahipleri tarafından yapılmış eserlerdir
onlar.

Mehmet Can Ağlaç, Zafer Zencirli, Onur Kök. Üç arkadaş. İzmir
Karşıyaka'dan üç genç adam burayı işletenler.

Mehmet ve Zafer konservatuarda okumuşlar. İkisi de operacı. Onur ise
Endüstri Mühendisi. Üçü de yemek yapmayı seven arkadaşlar. Ortak
özellikleri yemek olunca birleşip beraber iş yapmaları kaçınılmaz olmuş,
doğal olarak.

Mutfağa daha eğimli olan Zafer'in hobi olarak evde yaptığı pizza hamurları
ilk kıvılcımları idi belki de buranın. Bu üç arkadaş ani bir kararla Urla'da bir
yer açmaya karar verirler. Başlarlar yer aramaya. Birkaç girişimden sonra
daha önceleri çok beğendikleri “Sevil Abla“nın bu yerini yeni mekanları
olarak benimseyip çalışmalara başlarlar. Sevil abla yandaki çini atölyesinin
de sahibidir bu arada. Mekana gelen misafirlerin rahatlıkla görüp ziyaret
edebilecekleri atölye ile neredeyse iç içe bu mekan.

53

VOURLmAag MEKAN

54

Harika ve sıcacık dekorasyona sahip bu mekan sizleri hemen içine alıyor.
Çalışanlar da en az mekan kadar sıcak ve samimi. Vaktinizin nasıl geçtiğini
anlamadan çok hoş anılarla ayrılacağınız La Pena ilk başlarda Pizzaları ile
adını duyurmaya başlamış. Zafer'in hobisi kısa zamanda herkes tarafından
sevilir olmuş ve pizzaları haklı bir üne kavuşmuş.

Yemek yapmayı bu kadar seven insanlar olunca mönüleri genişleyip
çoğalarak şimdiki zengin hallerine ulaşmış. Şefin sipesiyallerinin yanı
sıra başlangıçlarından tatlılarına kadar o kadar farklı ve damağınızı
çatlatacak lezzetlere ulaşmışlar ki onları her zaman yaptığım gibi
sizlere anlatmayacağım. Yine de poşe armutlu ve badem kremalı tart
larını denemeyi ıhmal etmeyin. Burayı muhakkak listenize almanız
gerekiyor bence. Şarap konusunda Urla'ya tam bağımsız kalmamışlar.
Urla'mızın zengin şarap kavının yanı sıra başka bölgelerin şaraplarını da
tadabileceğiniz bir mekan burası.

Kısacası La Pena günün her saatinde uğrayabileceğiniz bir yer. Eğer şanslı
iseniz sizi burada ilginç sürprizler bekliyor olabilir. Mekan sahipleri sanatçı
olunca her an harika müzikleri ile karşılaşma olasılığınız çok yüksek çünkü.

Sevgiyle kalın..

55

VOURLAmag RÖPORTAJ

56

Şiire Adanmış Bir Yaşam

Süreyya Berfe

Röportaj: Müge Buluç
Fotoğraflar: Tayfun Özel

Bir Süreyya Berfe tanımıştım
Urla İskele’deki evimizin üst
katında oturan, zaman zaman

Esinti Kafe’de bir başına
bir şeyler okuyup yazan.
Ama bir şair tanıdım ben bugün;
bir şair ki altmış yılın ardından
hala kendisine ‘Kalfa’ diyebilen.
‘Pen Şiir’ ödülü de dahil olmak
üzere şimdiye kadar dokuz ödül
almış, üzerine doktora tezi yazılmış
bir şair... Şiir mi yaşamına karışmış
yoksa yaşamı mı şiirine karışmış
belli olmayan birini tanıdım ben
bugün. Kendi kendini yaratmış
bir şair, şiire adanmış bir yaşam

gördüm...

57

VOURLAmag RÖPORTAJ

58

Bir gün her şey sona erse Ne zaman başladınız şiir yazmaya?
ihtiyarlasa kafam, kalbim ve şiirim
hiçbirini hatırlamasam yaşadıklarımın İlkokulda. Şiirmiş onlar, şiire benzer şeyler...
etimdeki ateş, derimdeki alev beni
terk etse Ne etkilemişti peki sizi?
hiç kimse de bilmese...
Mutlaka uyanacağım sabahların en Marul tarlası, Afyon’da. İlkokulu Afyon’da okuduk.
sessizinde İlkokul dört ya da beş yazı galiba ya da yaz sonu;
kim bilir neler geçecek aklımdan yani on, on bir yaşlarındayken... Mecidiyeler var-
dar mı gelecek odalar, evler, şehirler dır, Afyon’dan İzmir istikametine giden trenlerin
dar mı gelecek geçmiş günler, kağıtlar, son istasyonunun kalktığı yere giderken; sağdan
kitaplar birinci ikinci üçüncü mecidiyeler, Afyon kalesinin
dar mı gelecek zaman bilmiyorum olduğu yerin karşısındaki orta sivri dağın etekle-
Kalkıp uzanacağım bir kanepeye rindeki mahalleler; memur, işçi yarı yoksul filan
uyandığımda ‘’Dünya’’ diyeceğim insanların oturduğu yerler... Bizim evimiz de ikinci
‘’insanlar ve hayat’’ mecidiyedeydi; köşede, karşısında da büyük bir
bakıp pencereden bir ağaca tarla... Soğan moğan, maydanoz, sebze meyve gibi
bir börekçiye, bir manava, bir sabahçı bir şeyler yetişirdi. Bir köşede de marul vardı düz
kahvesine marul, kıvırcıklar da vardı. Düz marullar olduğu
şımardıkça yorganı başına çeken zaman dış kabukları ayıklanır ineklere falan verilir,
çocuğa kalan göbekli kısmı iyi yapraklar, onlar traktörün
babasına masal anlattıran bir genç arkasında taşıyacak olan şeylere yerleştirilirdi. O
kıza marullara bayılırdım. Dış kabukları ayıklandıktan
yaşarken hiçbir şeyini esirgemeyen bir sonra, kökleri bu tarafa bakıyor bir kısmı, bir kısmı
kadına öbür tarafa bakıyor; dizerler onları.. Nasıl bir man-
bakıp bütün bunlara: zara! Sonra topraktaki hallerine bakmaya başladım;
‘’Dünya, insanlar ve hayat’’ diyeceğim büyümeye başladılar ufak ufak yapraklar büyüyor.
‘’Sizi sevdiğim için oluyor, ne oluyorsa’’ Kıvırcıklar da var, bunlar da var. Gübre verirlerdi
yağlansın yapraklar irileşsin diye. Böyle, pencerenin
diye yazabilen, okyanus yürekli bir şair... Köşesine kıyısında oturur dalgın dalgın seyrederdim onları.
çekilmiş, ‘’... bunlar önemli değil, önemli olan Sonra komşulara gidilirdi; akşam gelmeleri gitme-
okuyabilmek, yazabilmek, düşünebilmek.’’ diyen, leri oturmalarında nereye gitsek çoğu evde duvar
yalnızlığını bir derviş hırkası gibi sırtına giymiş bir takvimi vardı; yapraklarını isterdim çünkü orada şiir-
şair tanıdım. ler vardı. Saatli maarif takvimi; yemek tarifleri, özlü
Ve kendi ağzından herkes biraz olsun onu tanısın sözler falan vardı. Şiirler de vardı ufak tefek; gerek
istedim. Türk şiirinden gerek dünya şiirinden. Öyle fazla zor
şeyler değildi, çoğunu herkesin bildiği.. Ama ben
nedense onları büyük bir merakla okurdum ve bi-
riktirirdim o kağıtları. Meğer ben bir şiir severmişim
haberim yok! Gördüm mü vazgeçemezdim, mut-
laka okurdum. Sonra, işte böyle okuldakiler yetme-
meye başladı. Etrafta kütüphanesi olanlara söyler-
dim: Var mı, gidelim sizin kitaplığa bakalım diye.
Bazen okul kütüphanesine, milyonda bir, beyefendi
(babası) itiraz etmeyecek de gideceğiz. Öyle... Ma-
rullara bir şeyler karalamışım ama rahmetli annem
nereye koymuş bulamadı, çok sık ev taşınıyor öyle
geldi gitti. İlk başlayıp da bitirdiğim şiire benzer, şiir
denebilecek şey, beyefendi bademcik ameliyatına
gidecek, ben de tehlikeli bir şey sanıyorum; ona
yazmışım. İlk böyle başladı. Karalama, müsvette
alan gibi değil; adamakıllı yazmışım. İlkokul dört,

59

VOURLAmag RÖPORTAJ

60

beş gibi. böyle; 25 kuruş, 50 kuruş, 75 kuruşluk tepeler...
Oralara gider, karıştırırdık işimize yarar kitap bula-
Sonra nasıl gelişti şiiriniz? bilir miyiz diye. Ben şeyi buldum orada, ne gündü!
Okula filan da gitmedim; öleceğim kalpten, Necip
Devam… Bulduğum şiiri okuyup saklanacak varsa Fazıl’ın ‘Çile’ kitabının ilk baskısını... Üfff üff, bir
saklayarak. Sonra yabancı şairleri merak ederek... de imzalı! Kim olduğu belli olmayan biri; bilmem
Çevirilerden, dergilerden, kitaplardan, çevremdeki- kim bilmem kime, imza... Define! Fakat imza çok
lerin kütüphanelerinden, okul kütüphanelerinden... ilginçti, kütüphanede vardır mutlaka; Barbaros’taki
Ama bizim hazret anladı durumun kötü olduğunu vakfın kütüphanesinde. Altmış yılın üzerindedir o
bir sürü şeyi yasakladı ve engelledi. Kaldı ki kendisi kütüphane; çok zengin! Altmış yılı aşkın aldığım
önce Saint Joseph, sonra Fransız Filolojisi mezu- bütün dergiler, kitaplar orada. Bu da vardır mut-
nu. Nasıl, aklım ermiyor! Ama ne yaparsa yapsın laka. Neyse, kendine ‘üstat’ demiş garibim. Üstat
devam ediyor. Sağ olsun anacım rahmetli, anneler Necip Fazıl. Kendi yazmış. Yahu karşılaştırıyorum,
tabi kadınlığın getirdiği herhalde, daha yumuşak, yakından bakıyorum yazı aynı başkası yazmamış o
daha koruyucu, daha ana... O saklardı. Bir maaş ‘üstad’ yazısını. Kendine ‘üstad’ demiş. Sonra şiire
dört nüfus kolay değil... Anadolu’da oradan oraya.. yakın arkadaşlarla konuşurken, oğlum, dediler; sen
Sedir bile zor. Evladım, sen git portakal kasalarını yeni mi öğreniyorsun buna herkes ‘üstad’ der. Herif
al pazardan, onları ters çevir duvara daya, üzer- de inandı üstad olduğuna ‘üstad’ yazıyor.
lerine örtü mörtü, ıvır zıvır, al sana sedir. Millet
anlamazdı bile altında portakal sandığı olduğunu. Siz toplu şiirlerinize ondan mı ‘Kalfa’ adı verdi-
Sonra benim suç unsurlarını onların arasına koyup niz?
kapatırdı kitaplarımı ve şiirlerimi. Eve bakın. İlkokul
sonundan başlayarak ortaokul, lise filan böyle gitti. Yok canım, ustam mustam, bilmem ne; ‘Kalfa’ de
Sonra bir hır çıktı; ciddi bir hır, ayrıldı yollar vs. Yani gitsin! Bir de enteresan isimler buluyorlar. Tuhaf
mücadele... Bu toplumda geldik bu hale ama eh be şeyler. Eh işte laf ola beri gele. Böyle…
birader, eh be birader! Dünyada her toplumda böy-
le mi yetişti acaba şair milleti? Pes, teslim, olacak Kendi adınızla basılan ilk şiire gelelim mi?
şey değil! Bir kısım öğretmenlerin ayrı; evde baban,
-anan hariç-; okuldakilerin bir kısmı karşı, bir kısmı Yıl 1961-62. Yön dergisi çıkıyordu o zamanlar. Do-
değil.. Ne var yahu, kitap, şiir okumakta! Steinbe- ğan Avcıoğulları’nın çıkardığı dergi. Yön, haftada
ck, Hemingway okuyorsun ne var bunda, olacak iş altmış, yetmiş bin satan bir dergiydi. 27 mayıstan
değil! sonraki özgürlük ortamında çıkan bir dergi. Onun
kültür sanat sayfasını Fethi Naci yapıyordu; eleş-
İlk şiiriniz ne zaman basıldı? Bir dergide basılmış tirmen Naci abi. Duymuş arkadaşlardan, getir şu
bir şiiriniz olmuş galiba? şiirleri dedi. Hayrola ne şiiri Naci abi falan... Hiç an-
lamam, dedi. Bak baban benim Fransızca öğretme-
Hevesli, amatörce çıkan dergiler vardı ‘Zeren’, nim, Erzurum Lisesinden tanışırız, gelir eve evden
‘Yelken’, ona benzer şeyler. Gençlerin bir araya alırım, dedi. Allah, yakalandık! Peki. Verdim, arala-
gelip çıkardığı şeyler. Oralarda “S.”, başka isim yok, rından seçti, yayınladı. O duygudan sonra anladım
öyle... Bir iddiam da yok ama alamıyorum kendimi. ki, ben yayınlasam da, kitap olarak da yayınlansa,
İçimden yazmak geliyor. Yoksa öyle kitabım çıksın, dergilerde de yayınlasam; şimdikinden çok daha ta-
ünlü olayım, şair olayım; bilmem orda yayınlansın, nınan bilinen biri olsam, hoşlanmıyorum bu işten.
burada yayınlansın, böyle bir şey yok. Bilinmesin, Onun için önlemek için ne lazımsa yapayım. Kim-
tanınmayayım da, hiç umurumda değil! Hala da ler neler söyledi; bilmem ne diline çevirseniz filan.
öyledir. Hiç üzerine düşmem. Şiir kendi yolunu Utandım biraz, sıkıldım da! Mahalledeki insanlar
açar, ben ona inanırım. Reklam, propaganda, orda anneme gelmişler, aaa Süreyya’nın şiiri çıkmış bil-
görün burada görün, pozlar, fotoğraflar ohoo... mem ne... H. Süreyya Kanıpak, imza bu. H, Hikmet,
Okur da iyi bir şiir okuruysa arar bulur. Çünkü biz nüfustaki adım babamın babasının adı; doktor bey.
öyle yaptık. Beyazıt’taki sahaflara okula giderken O zamanlar Acıbadem’de özel liseler vardı; onlar-
mutlaka uğrardım. Kurcalardım. Evler yıkılır; ter- dan birine gidiyordu babam akşamları. Çocuklar da
kedilmiş, yanmış, sahipleri ölmüş, her neyse, bir geliyor ayrıca Fransızca çalışmak için eve. Bir gün
evden kalan kütüphane veya kitaplar tepeleme dediler ki, abi gezelim biraz, şöyle deniz kenarına,

61

VOURLAmag RÖPORTAJ

62

Kadıköy’e. Ee gittik. Mırın kırın ediyorlar aralarında, lanacak. Şiir Sanatı çıkıyordu, orada yayınlanacak,
bir şey söyleyecekler. Yahu söylesenize ne oldu, bir not konulacak altına. Aman, dedim, kendi kendi-
şey mi oldu? Abi, dediler, aramızda kalacak ama. me. Hah şimdi oldu; Kalıpak soyadını değiştirmenin
Kalabilecek bir şeyse kalır, kalmayacak bir şeyse zamanıdır. Ama nasıl değiştireceğim, ne olacak
kalmaz, siz söyleyin bakalım. Efendim bunlar der- yani? Mehmet Fuat vardı eleştirmen. Onun Altu-
giyi almış, gitmişler bizim üstada. Almış, bakmış, nizade’deki evinin önündeki arsada çift kale maç
okumuş; bizim ailede böyle birisi yok demiş, ver- yapardık. Şöhretler karması. Patırtı, gürültü yani.
miş çocuklara. Nasıl fena oldum, nasıl fena oldum Haldun Taner, Ulvi Uras, Ülkü Tamer, Cemal Süre-
anlatamam. Ulan dedim bunun hesabını sana ağır ya; yenilen taraf, yenen tarafa Salacak’ta, Arabın
soracağım. Çocuklara dedim ki, unutun. Yeri’nde menemen, bira ısmarlıyacak. Baktım bir
hafta kadro müthiş. Hah, dedim, şimdi bana so-
Hangi şiirdi bu hatırlıyor musunuz? yadı bulmanın zamanıdır. Biz Cemal’le yan yana
oturuyorduk. Dedim ki böyle böyle vaziyet. Aaa
‘Yoksul Bir Aile Dedi Ki’, şiiri. (Kalfa kitabında olup harika, dedi, tamam. Herkes yazsın, dedi, kağıtlara;
olmadığına baktık. Bu şiiri bulamadık.) Onları es sonra anlatacağım, dedi. Topladık kağıtları, açıp
geçtik tabi. Acı anılarla dolu, almadık. Alsana bu okuyorıuz. Rahmetli Ülkü’cüm ‘Şenşiir’ önermiş.
şiiri şuraya, senin öz geçmişinde bir kilometre taşı. Daha neler vardı. Bu aklımda kalmış. Okuduk ettik.
Hata! İyi, Cemal dedi ki hepsini bir kenara bırak. Senin,
dedi, bir tane var alacağın ama birkaç tane engel
İlgi çekti dergilere vermeye başladım yıl 1965 oldu. var. Hayrola ne, dedim. Berfe abicim, dedi, Berfe.
Türkiye Milli Talebe Federasyonu bir yarışma düzen- Niye, dedim, ne oldu? Anlattı. Ahmet Arif bir gün
ledi. Ben istemiyordum. Hiçbir zaman da isteme- evlenirse, evleneceği yok ya; eee, oğlu olursa; adına
dim. Hep başkalarının iradesiyle olmuştur. Rahmetli Berfe koyacakmış. İzin verirse çok güzel, dedi, ses
Tomris hayattaydı. Tomris Uyar. Cemal Süreya’yla uyumu mes uyumu..Anlam, dedim. Anlam, dedi,
beraberdiler. Tomris tutturdu, şu ‘Kasaba’ şiirini bildiğin gibi değil. Fars ve Kürt kaynaklı bir sözcük.
yarışmaya yollayalım. Tomris’cim yapma, ben hiç ‘Berf’ kar demekmiş. Berfe eril, dişisi Berfu. Karlı
hoşlanmıyorum böyle şeylerden, yapmayacağım dağ başlarında güneş doğmadan önce; tan ağar-
da hayatımda; ben kendi şiirimi reklamla, propo- ması, şafak sökmesi filan değil daha önce, ilk ışık-
gandayla, ödülle, bilmem neyle filan pazarlama- larının ucunun karda yansıması, kar aydınlanması;
yacağım; benim okurum halis okur olacak, arayıp güneşin ilk ışıklarının yarattığı olay. Kürt veya İran’lı
bulan; bak, kitabım çıktı demem; arasın bulsun, dürtermiş berfe oluyor ona göre, uyan. Ya, dedim,
beni ilgilendirmez. İyi, tamam, anlaşıldı. Öyle deme Cemal ya; of, yaktın, dedim sen beni, keşke olsa!
yahu benim de huyum bu; hoşlanmıyorum böyle Anlamam ben, dedi, sen Ahmet abiyi arıyacaksın,
şeyden; elma değil, armut değil, domates değil, izin alacaksın. Peki, dedim. Aradım Ahmet abiyi.
patlıcan değil ki; şiir bu güzel kardeşim ya, hoşlan- Ulan, dedi, ah, boşver ben başka bir şey bulurum
mıyorum; zorla mı; hayır. Kapandı o konu orada. ama, dedi, bak şartlarım var: Yalabıklık yapmaya-
Sen dinleme, git daktiloya çek, gönder. Bunlardan caksın; onun bunun g..tünü yalamıyacaksın; şöhret
haberim yok. Çok farklı bir insandı, müstesna. möhret budalası olmayacaksın; adam gibi adam
Papirüs kuruldu, sen gönder bizim ‘Kasaba’ şiirini. olacaksan, al, dedi, tepe tepe kullan. Yoksa, dedi,
Ben sık sık uğruyorum Cağaloğlu’ndaki ofislerine vermiyorum; vururum, dedi, seni. Tabancanı ben
o zamalar. Beyefendi dedi, hoşgeldiniz. Birdenbi- alırım, dedim, vurman için korkma. Ah tamam,
re resmi! İnanılır gibi bir tip değil. Çok özlüyorum şimdi bu ödülün duyurulması için yayınlanacak
keratayı. Telgrafınız var, dedi. Ne telgrafı ya, de- olan şey bir not, Cemal yazdı o notu. İlk takdim;
dim, hayırdır? Ben anlamam, dedi, telgraf. Verdi, Berfe kim; nedir, ne değildir daha sonra çıktı or-
açtık. A, birinci olmuş şiir. Ne oldu, dedi, hayrola? taya. Kanıpak’ı kullanmadım, Berfe’yi kullandım.
Senin, dedim, suçun; al, dedim, ne lazımsa yap Sen o çocuklar, Acıbadem Lisesindeki çocuklar al
şimdi; beni hiç ilgilendirmiyor; şiirin sahibi sensin; götür neyiniz oluyor diye. Değiştirmiştir demiş, filan
sen beni bu hale getirdin, birincilik mi alacaksın, mırın kırın etmiş. Sordu, dedi, ne oldu, ne yaptın?
sahneye mi çıkacaksın, ödül mü alacaksın ne yapa- Dedim, ya ne olur, ne olmaz; sen memur adamsın;
caksan yap, beni ilgilendirmiyor. Niye böyle yaptın başına bir bela gelmesin bu şairlik işlerinde komü
ya, dedim. Anlamazsın sen bu işlerden, dedi. Şimdi
bu yayınlanacak tabi dergilerde. Papürüs’te yayın-

63

VOURLmAag

64

nistlik de vardır, ayyaşlık da vardır, her kepazelik nun için sevseydin onu deyip dururdu. Doğru, keş-
vardır, onun için değiştirdim, dedim. Böyle gitti. ke onun için sevseydim onu. Dur, dedi, ben bunu
Sonra Ahmet abi sen evlen, bir de oğlu oldu. Adını yazayım. Neyi yazacaksın ya, dedim. Keşke bilmem
Filinta koydu. İlk kitap da, ‘Gün Ola’ Berfe olarak ne için sevseydim; hadi sen yaz, dedi. Ben anla-
yayınlandı. Geldi hazret ne o, dedi, kitabın çıkmış, mam, dedim. O şiir oradan çıktı ama yetişemedik,
meyhanede duydum, dedi; yok mu, imzalamayacak Cemal gitti. Benim de içimde ukde kalmış; ulan,
mısın? Kitapçılarda satılıyor, dedim; git al. İnsansa dedim, ben şunu bir yazayım. Hayal de edebilirsin
ağır bir şey. önemli değil; oradan biraz, buradan biraz derken
toparladık. Cemal’e verdiğim sözü yerine getirdim
Şiirleriniz için İkinci Yeniyle başlamış, sonradan sözüm ona.
toplumsal gerçekçiliye dönüşmüş diyorlar. Gerçi
ben bu genellemeleri pek uygun bulmam ama ‘Bir Dost Bulamadım Gün Akşam Oldu’ şiirini
siz ne düşünüyorsunuz? hangi duygularla yazdınız?

Söylenir, gerek yok adlandırmanın, sınırlandırma- Hangi duyguyla yazdım onu bilemem, o zor ama
nın anlamı yok. Bu alışkanlık nereden kaynaklandı: onun da bir hikayesi var. Yayınlandı, bir süre geçti,
Orhan Veliler zamanından. Millet bezdi ama Yahya bir telefon, Gülten Akın arıyor. O zaman Arkın Ki-
Kemallerin, Ahmet Haşimlerin, Ziya Osmanların tabevi’nde çalışıyorum. Cumhuriyet Ansiklopedisini
şiirinden; illallah dedi şiir seven insanlar. Bizim abi- filan çıkartıyoruz. Allah Allah! Gülten Akın, hayran
lerimiz de, başta Orhan Veli olmak üzere bir altını olduğum bir şair. Nasıl heyecanlandım! Güzel de
üstüne getirdiler ortalığın. İnsanlarda da demek ki bir sesi vardı. Kocasının işi gereği, - kaymakamdı
karşılığı vardı ki öyle oldu. Yoksa toplumsal ger- kocası, Uğur Cankoçak - gelmiş İstanbul’a; özel
çekçi, bireyci şiir ne anlatır; seversen seversin şiiri, olarak görüşmek istiyor. İstediğiniz zaman… Ama
okursun. Alırsın kitabını, sevdiğin bir şairdir ya da ben şimdi çalışıyorum, dedim. Hiç önemli değil,
sevmediğin bir şairdir; bunun dışında niçin sınıflan- dedi. Ben bir göreyim sizi beş dakika, dedi. Buyrun
dırılır anlamış değilim. Hala yapıyorlar. buyrun, dışarda mı buluşalım, dedim. Hayır, dedi.
Peki, ben geleyim! Hayır, siz yerinizi söyleyin. Geldi,
En sevdiğiniz şair kim? hoş geldin, beş gittin. Ya Gülten Hanım karşımda-
ki inanamıyorum. Yani birisi şaka yapıyormuş gibi
Böyle bir şey yok. Mümkün değil. Dünyadaki bü- geliyor. Gülten Akın’ın kendisi! Geldi, konuşuyoruz!
tün iyi şairleri severim. Türkiyedeki bütün iyi şairleri Demesin mi o şey var ya sizin, ‘Bir Dost Bulama-
severim. Ama arlarından seçmeme imkan yok. dım Gün Akşam Oldu’; ah ah, o şiiri ben yazmak
Kimi seçsem ötekinin hatırı kalır. On şair seçsem on isterdim. Hemen sizin olsun, dedim. Bundan sonra
birincinin hatırı kalır. yayınlanacak ilk halinde Gülten Akın diye yazın
ne olur, dedim. Bu olmaz, dedi. Fakat, dedi, na-
Belki şunu mu sorsam daha doğru, her şairin sıl yazdınız siz bunu? Her kelimesine imza atarım
daha çok sevdiğiniz bir şiiri vardır belki? ben, dedi. Gülten Hanım yapmayın ya, dedim. Ben
ne diyeceğim şimdi? Nerden biliyorsunuz kafamın
O da aynı. İyi bir şairse her şiiri. Ayırt etmek çok içini. Ben olsam bu kadar yazardım, dedi. Ulan,
zor. İmkansız hatta. Bazen pek ciddiye almadığım dedim, oğlum sen iyi şair olacaksın. Bu onu göste-
bir şair diye bakıyorum ama günün birinde aman riyor. Sene 1969-70. Hey gidi Gülten hanım hey!
yarabbi, bir şey çıkıyor, bu o mu diyorsunuz. Bu Tabi ona ithaf ettik.
milletin ne olacağı belli olmaz.
Kitapta bir şey dikkatimi çekti, belli bir yere
Cemal Süreya’ya mektup tadında, yanıt tadında kadar normal şiir tadında devam ediyor sonra
uzun bir şiir yazmışsınız. ‘Keşke’, diye. Onunla sanki kısalmış şiirler, haiku havasında?
yakın bir dostluğunuz varmış belli ki?
Aman! Haiku demeyin. Haiku bir mertebe! Haiku-
Cemal’le bir gün oturuyoruz. Herkes gitti, kaldık yu kim yazacak! Kabul edemem demiyorum ama
ikimiz. Daha erken de saat. İçiyoruz. O zamanlar bir haiku bu... Zor iş... Bizim şairler, aslan şairler, haiku
sevgilim vardı. Cemal’le arası pek iyiydi. Cemal de dediler yazdıklarına; hatta bazıları yayınladıkları
severdi onu, takdir ederdi. Çalışkan. Zengin olma kitapların adına ‘Haiku’ dediler. Yapmayın, etmeyin.
heveslisi. Oldu da zaten. Cemal, zırt pırt sıkıştırıyor-
du beni; bilmem ne bilmem ne bilmem nesi var mı
Güngör’ün? Ben de cevap verirdim. Ulan keşke bu-

65

VOURLAmag RÖPORTAJ

Önce bir haikunun ne olduğunu öğrenin abicim. cular oturuyorlar bir salonda, bağdaş kurmuşlar,
Neymiş bu haiku bir bakın. Bir arkadaşım vardı sohbet falan; ordan burdan, sözlü haikular geçiyor
Ahmet. Bir gün Londra’ya gidiyordu. Ne getireyim, arada. Kadın demiş ki, ben de Amerika’dan gel-
dedi. Valla, dedim, dergi falan. Bak ben bu defa dim; haiku yazıyorum. Birbirinden habersiz bunlar
ne yapacağım biliyor musun, dedi, haikuyla ilgili tabi; okuyorlar; olmamış, diyorlar. Kadın bozuluyor,
ne bulursam getireceğim. Amman dedim! Koca bir gidiyor. Birkaç gün sonra tekrar geliyor, elinde bir
valiz geldi, biz daldık. Amerikalı bir hatun bozmuş sürü haiku; artık her şeyi; kiraz çiçekleri, Fujiyama,
kafayı haikularla, illa son haikucularla tanışacağım. haikuya yansıyan kültürlerini de iyice inceledikten
İlk bakışta haiku yazılmayacak bir şey değil. Gitmiş sonra, haiku olabilecek her konuda.. Yok olmamış,
Japonya’ya, yerleşmiş bir otele; son kalan haiku- diyorlar. Yahu daha ne yapayım! On yedi hece;
beş, yedi, beş onu yaptık. Konular, o da tamam;
yetinmeyi bilen, kanaatkar, öyle onda bunda gözü
olmayan, sakin düzgün derviş gibi insanlar, onların
gözünden yazdık, o da tamam. Yok olacak gibi
değil! Ben gideyim, diyor, benden bu kadar. Son
defa gidiyor, ertesi gün dönecek Amerika’ya. Ak-
şamki toplantıya gidiyor, hoşça kal demeye. E hani,
diyorlar, nerde haikular, yazmamışsınız bu defa, ne
güzel yazıyordunuz? Şu cevabı veriyor kadıncağız.
Ben, diyor, yarın Amerika’ya gidiyorum hoşça kala
geldim. Yazmadınız mı, yok mu hiç? Gece sabaha
kadar düşündüm bir tek haiku yazamadım. Şimdi
yazdınız diyor adamlar. Bu tam haikuyu anlatan bir
şey. Şimdi bu duyarlılığa, bu gözlem gücüne nasıl
erişeceksin?

Hiç mi etkilenmediniz peki haikudan?

Düşündürdü sadece. Şiir çalışmaları dedim ben
onlara. Ben bir şey söyleyemem bunun dışında.
Çalışıyoruz şiir olması için. Kısa oluyor, uzun oluyor
nasıl gelirse.

Reklam yazarlığı da yaptınız, değil mi? Tanınmış
sloganlarınız var mı?

Var da ne yapacaksınız. Utanç verici şeyler! “Bey-
menle farkedilirsiniz” “Persille yumuşak beyaz”
“Genç Pamukbank iyi bankadır”... İğrenç! Yirmi
dokuz yıl kafa patlattık. Maalesef. Reklam şirketle-
rinin çoğu arkadaşım, oğlan büyüyor, İstanbul’da
yaşamak zorlaşıyor mecburen yapıyorsun. Öyle ben
herkesle geçinemem. Hala da öyle! Huysuz, aksi,
lanetin tekidir benim için söylenen. Doğrudur. Abuk
sabuk tipin arasında ne yapacaksın. Yok öyle şey...
Öyle adamlar da var ki; mesela Macit Balık diye bi-
risi tutmuş adam almış önüne benim bütün şiirleri,
bir iki arkadaş çalışmışlar. Eşi dostu da aramışlar
onlardan da bir şeyler öğrenmişler, sen tez hazırla
kardeşim. Adam doçent olmuş. Aradım teşekkür

66

etmek için, hocam ben size teşekkür ederim, dedi. demeyin beyefendiciğim.
Ne yaptım ben Macit bey hayrola, dedim? Siz beni
doçent yaptınız; o kitap benim doçentlik tezim, Ama sizin kitabınızda var tematik şiirler. Öyle
dedi. Değer mi adamcağız. Konu mu yok başka. değil mi?

En son aldığınız ödül Pen Şiir ödülü mü? Ondan sonra oldu. Melih Bey gittikten sonra dedim
kır kazığını. İmkansız olmuyor. Çok çalışmış Melih
Evet, ondan da haberim yok! Zeynep Oral’ın işleri. bey besbelli yazdığı şiirlerden. Anasını ağlatmış
Zeynep Oral’ın yazısı, benimle ilgili yazılmış en ku- şiirlerin çalışmaktan.
sursuz, en müthiş yazıdır. Bir insan şiirden bu kadar
mı anlar; arayıp bir şey danışmadı bile! Ama anladığım kadarıyla siz de çok çalışkan bir
şairsiniz?
Aldığınız ödüller içinde sizi en etkileyen ödül
hangisi oldu? O kadar değil. İyi çalışırım, çalışırım ama öyle değil.
Melih Bey gibi değil. Seferis’i yazdık, Klazomenai’yi
Bunların içinde Cemal’inki, onun adına konmuş yazdık ama Melih beyin seviyesine ulaşmak müm-
bir ödül sarstı biraz. Bir de Melih Bey. Onun ödü- kün değil. Hala mümkün değil İşine gelmiyor şair
lünü almaya Ören’e gittim, güneydeki Ören’e. Çok kısmının.
önemli bir şairdir Melih bey benim için, onurlan-
dırdı benim şiirimi eğer izni olursa. Bir gün işte Urla’ya yerleşmeniz nasıl oldu?
bu reklamcılık denilen dalganın sabah toplantıla-
rından biri vardı bir müşteriyle; telaş içinde Tünel, Urla’ya değil Foça’ya yerleştim ben önce. Aykut
Tepebaşı taraflarındayım. A, bir baktım Melih Bey diye bir arkadaşım vardı; rahmetli İstanbul’dan
oturuyor; sırtı caddeye dönük. Hemen uğradım, geldi bu taraflara. Bir sürü yeri gezmiş, Foça’da
günaydın Melih bey nasılsınız? Kahvaltı ediyor. karar kılmış; gel bir gör dedi. Ben ona bahsetmiş-
Hemen Süreyya beycim, buyrun. Herkese ‘cim’ tim İstanbul basmaya başladı, terk edebilirim diye.
derdi. Teşekkür ederim bir toplantıya gideceğim, iş Geldim, kaldım bir hafta sonu. Ooo tam yaşanacak,
ne yazık ki… Olsun canım, biraz geç gidersiniz, ne çalışılacak yer ama sonra turizm aldı başını gitti. Bir
olacak. Rahatsız etmeyeyim Melih Bey. İçim gidiyor. de belediye bir gece yaptı yolda gören selam verir.
Neredeyse batsın reklamınız ayrılıyorum ben işten Eline şiirini alan gelir. Durmak zorlaştı. Arkadaşlar
diyeceğim. Oturduk ne yersiniz, ne içersiniz. Ha yaşıyordu İskele’de. Tamam geliyorum dedim. Gali-
anlaşıldı, dedim, ben bir telefon edeyim arkadaşla- ba 2005 te geldim.
ra. O zaman öyle cep telefonu falan da yok. Kim,
neresiyse müşteri orayı aradım arkadaşlar geldi mi, Yeni kitabınız ne zaman çıkacak?
benim çok önemli bir mazeretim çıktı falan diye.
Arkadaşlardan rica ettim vaziyeti idare edin; öyle Yolda. İki isimli. Aynı kitapta iki isim. Seçemedim
bir an içindeyim ki bir daha bunu bulamam. Daldık ikisini de koyacağım. ‘Şiir Bazen Görülebilir’ üstteki
konulardan konulara atlıyoruz. Karşımda hayran başlık; altta, ‘Yavaş Yavaş Bilemiyorum’. Az kaldı.
olduğum şair. O şiirler nasıl yazılır. O ‘Kolları Bağ- Üstünde çalışıyorum. Acelem yok, 2020’ye artık.
lı Odysseus’ nasıl yazılır? ‘Ölümsüzlük Ardında Konuştum Yapı Kredi’yle hiç dert değil, Ocak şubat
Gılgamış’ nasıl yazılır? O ne kafa, kara kara düşü- gibi. Virüs, Sözcükler, Kitaplık -Yapı Kredi’nin- Kafa
nürdüm ben. Demesin mi bana, Süreyya beycim Grup dergilerinin ocak sayılarına şiirler verdim.
sizin kuşakta neden tematik şiir yazılmıyor? Allah,
dedim içimden, yarabbi çekip vursaydın beni Melih Süreyya Berfe’nin dizeleriyle noktayı koymak
bey, daha iyiydi. Melih bey ne diyebilirim. Tematik istiyorum:
şiir o kadar zor ki, bizim kuşak için imkansız! İşine
geliyor herkesin aşk, meşk, hüzün, ayrılık, bilmem Şiir şiirse
ne, ıvır zıvır... Ama birimiz oturup Odysseus üzerine
düşünmedik bile! Melih bey ne olur benim yarama sadece birine yazılmaz.
basmayın. Cahillik başka şey, şairlik başka şey! Öyle
- hep gider o tren,

istasyon sorulmaz.

67

VOURLmAag

Karakter Kalıpları ve
Karayılan Efsanesi

Aytuğ İzat
Özdeşifa Kurucu Başkanı

68

Psikiyatri başta olmak üzere, Psikoloji, felsefe ve Tarihe mal olmuş bir örnekle açıklayalım:
hatta astroloji alanlarını da derinden etkileyen
Carl Gustav Jung’un kişilik tipolojisi kuramın- Aklıma ilk gelen kişilik, Nazım Hikmet’in, türünde
dan esinlenerek bir anne ve kızının (Katherine en başarılı tek örnek olan Kuvay-ı Milliye Destanı’n-
Cook Briggs ve kızı, Isabel Briggs Myers) ortak ça- daki Karayılan adlı kahramandır.
lışmasıyla geliştirilen Briggs-Myers kişilik tipolojileri
16 farklı kişilik kategorisinden oluşmaktadır. Testin Karayılan Karayılan olmadan önce, sonradan edine-
belirlediği her kişilikte en etkin dört alt karakter ceği karakterle ilgili hiçbir kişilik göstergesine sahip
özelliği yan yana bulunur ve büyük harflerle notas- değildir. Normal yaşamda fakir, kimsesiz, eğitimsiz,
yona tabi tutulur. (E=extrovert/Dışa dönük; I=int- çelişimsiz, silik, renksiz ve beklentisiz, özgüvensiz,
rovert/içe dönük; S=Sensor/algılayıcı; N=Intuitive/ gösterişsiz bir hayat süren korkak bir kişidir, Na-
sezgisel; T=Thinker/Düşünür; F=feeler/Duyarlı; zım’ın deyişiyle tıpkı bir tarla sıçanı gibi yaşayan..el
P=perceiver/algılayıcı, J=judger/yargılayıcı) gözünde değersizdir. Hatırlayalım:

Dünyada alanında en yaygın olarak kullanılan Karayılan
testlerdendir. Ne yazık ki, yeni ve daha güzel testler
henüz yaratılıp, yaygınlaşmadı. Karayılan olmazdan önce

Briggs-Myers testini ücretsiz olarak kendinize de Antep köylüklerinde ırgattı.
uygulayabiliyorsunuz. İngilizce orijinalinden ben
de kendime uyguladım. ENFP= Dışa dönük, Sez- Belki rahatsızdı, belki rahattı,
gisel, Duyarlı ve Algılayıcı bir tipolojiye sahipmişim.
Sembolik kelimesi ise şampiyon. Neşeli olmayı asık bunu düşünmeğe vakit bırakmıyordular,
suratlı olmaya tercih eden, duygusal bakımdan
coşkulu, babamın tabiriyle “koşuya gelmez, gem yaşıyordu bir tarla sıçanı gibi
almaz” türden özgür ruhlu, yaratıcı ve paylaşımlı
alt tanımlarıyla da tutarlı. Oysa ben kendimi daha ve korkaktı bir tarla sıçanı kadar.
çok, Çeroki Rüzgar Kabilesi şefi Mavi Kurt Tekmele-
yen Ayı (Blue Wolf, Kicking Bear) tarafından bana Yiğitlik atla, silâhla, toprakla olur,
verilen “Beyaz Kurt-White Wolf”, spiritüel öğret-
men, yol gösteren, rehber olarak tanımlarım. Bir onun atı, silâhı, toprağı yoktu.
de, adımın sembolik anlamlarından gelen ulusalcı
yanım var ki, kalıplara sığmaz. (Ay spiritüel an- Boynu yine böyle çöp gibi ince
lamda İslamı çağrıştırır, tuğ ise Türklüğü, güçlü bir
devlete ve örneği Atatürk gibi müthiş bir öndere ve böyle kocaman kafalıydı
sahip olmanın gururunu... İz’at ise tek iz ve kalıpta
çakılı kalmadan ve her bakımdan gelişmeyi, evren- Karayılan
sel boyutlarda düşünüp, yaşamayı öğütler.) Şunu
çok kesin söyleyebilirim ki, adımın böyle belirlenmiş Karayılan olmazdan
olmasının gelişimimdeki yararlarını elbette görüp
yaşadım, insafsız beklentiler oluşturmasından kay- önce.
naklanan akla ziyan stres yüklerini de!
Abidin Dino
Esas işaret etmeye çalıştığım husus şudur: Yukarıda
sayılan alt karakter özelliklerinin tümü her insanda
değişik seviyelerde vardır. Dörtlü kombinezonlar, sa-
dece en geliştirilmiş ve belirgin olanları işaret eder..
ve bunlar sanki değişmezmiş gibi kalıplara sokulur..
Bireylerin belirli pozisyonlara seçilmelerinde önemli
rol bile oynarlar. Oysa kişilikler, durumsal ve çev-
resel faktörlerden, duygusal dalgalanmalardan ve
yeni farkındalıklardan da çok etkilenir.

69

VOURLmAag

70

Dememiz o ki, insanın karakterini doğuştan gelen Birden bir kurşun gelip
donanımlar ve aldığı eğitim kadar, işi, ailesi, dostla-
rı, bazen ismi, çoğu kere de çevresel durumlardaki kafasını aldı.
sürgit veya beklenmedik değişimler belirler. Hikaye-
mize devam edelim… Hayvan devrildi kaldı.

Bir tarla sıçanı gibi korkakça yaşayan kişi, Antep’in Karayılan
işgalinde düşmana karşı saldırıyı başlatacak ve
kahramanlıklar beklenecek en son “zoraki “asker- Karayılan olmazdan önce
dir. Adam kıtlığından sürüklenmiştir savaşa, altına
çelimsiz bir at, eline bir silah tutuşturularaktan. kara yılanın encâmını görünce
Adam yerine bile konmayanın uğruna savaşacağı
hemen hemen hiçbir şeyi, yani savaşmak için bir haykırdı avaz avaz
motivasyonu da yoktur.
ömrünün ilk düşüncesini .
Bir gül ağacını siper yapıp arkasına saklanmış,
korku ve dehşet içine yere uzanmıştır. Ayağa kalkar- «İbret al, deli gönlüm,
sa, vızır vızır vınlayan düşman kurşunlarına hedef
olmaktan korkmaktadır. İşgalcilerin ordusu sayıca demir sandıkta saklansan bulur seni,
çok üstün, top, silah ve donanımları bizimkilere
göre çok daha güçlüdür. Savaşı kazanmalarına ak taş ardında kara yılanı bulan ölüm.»
kesin gözüyle bakılmakta, bizimkiler umutsuzca
direnerek zaman kazanmaya çalışmaktadır. Taraflar Ve bir tarla sıçanı gibi yaşayıp
karşılıklı atışmakta, kayda değer bir stratejik başarı
umudunu yakaladıklarında ise bir bu taraf bir o bir tarla sıçanı kadar korkak olan,
taraf saldırmaktadır. Çoğu kere en çetin çarpışma-
lar yörenin kavuran sıcağının kısmen serinlediği fırlayıp atlayınca ileri
akşam ve sabahın erken saatlerine denk gelmek-
tedir. Bizim zavallı, yüzükoyun yattığı yerden nasıl bir dehşet aldı Anteplileri,
kurtulacağının hesaplarını yapmakta, umutsuzca
terlerini silmektedir. Silikçe yaşayanın silikçe ölmesi seğirttiler peşince.
mümkündür..Bırakalım da devamını Nazım Hikmet
anlatsın: Düşmanı tepelerde yediler.

Siperi bir gül fidanıydı onun, Ve bir tarla sıçanı gibi yaşayıp

gül fidanı dibinde yatıyordu ki yüzükoyun bir tarla sıçanı kadar korkak olana :

ak bir taşın ardından KARAYILAN dediler.

kara bir yılan «Karayılan der ki : Harbe oturak,

çıkardı kafasını. Kilis yollarından kelle getirek,

Derisi ışıl ışıl, nerde düşman varsa orda bitirek,

gözleri ateşten al, vurun ha yiğitler namus günüdür...»

dili çataldı. O gün bugündür, Antep’in Gaziantep olmasında
başrol oynayan kişilerden Karayılan halk tarafından
örnek gösterilen ilk kahraman olarak sohbetlerin
baş konuğudur.

Önerim odur ki, kendimiz dahil hiç kimseyi dar
kalıplar içinde sıkışmış, şekillenmiş ve değişmez dü-
şünmeyelim. Her birey, kendisini uyaran, uyandıran
beklenmedik olaylar karşısında eski zincirleri kırıp,
yeni ve beklenmedik karakterlere bürünebilir.

71

VOURLAmag RÖPORTAJ

72

Urla’da artık sanat ve girişimcilik bir arada

Urla
Coworking

Urla Coworking "Birlikte Üretelim"
felsefesiyle, girişimcilik, sanat ve
kültürel faaliyetleri bir araya getiren,
yerel ve uluslararası network’ü
buluşturan bir çekim alanı olmayı
hedefliyor. Urla Coworking alanında
sunduğu paylaşımlı ve sanal ofis
hizmetleriyle, Stage-Co tarafından
düzenlenen girişimcilik atölyeleriyle,

startup, yatırımcı, mentor
buluşmalarıyla, yerel ve uluslararası
etkinliklerle Urla’daki girişimcilerin
buluşma noktası olmaya başladı bile.
Urla Coworking bünyesinde yer alan
Urla Alternatif Sahne ile de kültürel
etkinlikler ve geniş katılımlı atölye,
konferans ve toplantılara evsahipliği

yapıyorlar.

Röportaj: Tayfun Özel

73

VOURLAmag RÖPORTAJ

74

Urla Coworking’i şu an 3 kişilik bir ekip Mekanı nasıl buldunuz, neler hayal ettiniz?
yönetiyor. Kurucular Neşen Yücel ve Patrick
Bosteels, uzun yıllara dayanan profesyonel Neşen Yücel: Pelin ile İzmir’de girişim ve inovas-
yaşamlarının bu yeni dönemecinde, anayurt yon merkezi kurmak başlığı altında başlayan gö-
İzmir’e dönmekten mutlular. Patrick Boste- rüşmelerimiz sürecinde binayı bize öneren Pelin
els aslen Belçikalı olsa da, 7 senedir Türki- oldu, bizim de ikna olmamız çok uzun sürmedi,
ye’de yaşıyor ve Türkiye’yi anavatanı olarak Stage-Co’nun inovasyon ve girişim merkezi olarak
benimsemiş. Öyle ki, bunu giyim tarzına da buranın girişimcileri buluşturabileceğimiz bir yuva
yansıtmış durumda, belki siz de Patrick’i olabileceğini düşündük. Özellikle düzenlediğimiz
Urla sokaklarında ve hatta toplantılarda 50 kişiden fazla katılımlı girişimcilik kampları, ku-
şalvarı ve poşusu ile görmüş olabilirsiniz. :) rumsal eğitimler, inovasyon kampları için 125 kişilik
Yönetim ekibindeki Pelin Yıldız ile Neşen salonumuz gayet uygun.
Yücel, Bornova Anadolu Lisesi mezunları
ve yolları yıllar sonra tekrar bu büyük proje Mekanda her gün eğitim ve atölye olmayacağın-
ile birleşmiş. Bu ekip ile, Urla Coworking’in dan, tüm dünyada geçerli olan ‘Coworking Space’
kuruluş hikayesini, paylaşımlı ofis ve ortak (Ortak paylaşımlı çalışma alanları) konseptini seçtik.
yaratım alanlarının avantajlarını, düzen- 2019 kış aylarında prototip bir ofis, sanal ofis hiz-
ledikleri atölyeleri, yarışmaları, etkinlik- meti ve atölye çalışmaları ile başladı, yaz aylarında
leri, Herkes İçin Girişimcilik ve İnovasyon ise, 800 metrekareye genişledik. Yaz dönemini hem
Derneği’ni ve gelecek yıllardaki hedeflerini içerik, hem de mekan üzerinde çalışarak geçirdik ve
konuştuk. Eylül ayı itibariyle zengin bir içerikle etkinliklerimize
hız verdik.
Bu ekip nasıl bir araya geldi? Profesyonel geçmi-
şiniz hakkında da bilgi alabilir miyiz? Urla ile ilgili vizyonunuz nedir? Sizce Urla giri-
şimcilik için uygun bir mekan mı?
Neşen Yücel: Ben ve Pelin liseyi İzmir Bornova
Anadolu Lisesi’nde bitirdikten sonra üniversite Patrick Bosteels: Biz Urla Coworking ve Stage-Co
eğitimi için İstanbul’a gittik. Akabinde her ikimiz olarak, hayatlarımızı da inovasyonu da kültür, sanat
de bankacı olduk, ben İstanbul’da farklı bankalarda ve sürdürülebilirlikle harmanlamayı ve çok disiplinli
pazarlama yöneticisi olarak, Pelin de İzmir’de şube bir yapıda çalışmayı seviyoruz. Bu anlamda Urla çok
yöneticisi olarak uzun bir kariyeri geride bıraktık. doğru bir adres. Türkiye’de girişimciliğin yaratıcılık
Yine birbirine yakın tarihlerde kurumsal yaşamdan ve sürdürülebilirlik tarafında gelişime açık çok nok-
ayrılıp kendi işlerimizi kurmuşuz ancak yollarımız ta var. Tarım ve zanaatkarlar da odak noktalarımız
2018’de kesişti :) içinde.

Patrick ise, bir seri girişimci, 2012’de Belçika’daki Dünya girişimcilik merkezlerine baktığımızda, Urla
bir dijital projenin Türkiye ayağını gerçekleştirmek ve İzmir’in çok uygun profilde olduğunu görüyo-
üzere İstanbul’a geldiğinde bir toplantıda tanıştık ruz. Baş etken elbette iklim, denize yakınlık, yaşa-
ve hızla hem hayatımızı, hem de işlerimizi birleştir- mın kolaylığı, yaşamın basit keyiflerinin daha uygun
dik ve Stage-Co’yu kurduk. maliyetlere erişilebilir olmasını da eklemek gerek.
Burada insanların yolda, trafikte vakit kaybetme-
Ana markamız Stage-Co, 2013 yılından bu yana den, keyifli bir yaşam sürerken işlerine odaklanma-
Türkiye’nin her yerinde ve yurtdışında girişimcilik, ları ve hemen yanıbaşımızdaki uluslararası hava-
startup ve inovasyona dönük eğitimler verdiğimiz, limanından Türkiye ve dünyanın farklı köşelerine
etkinlikler düzenlediğimiz bir girişimcilik platformu. ulaşmaları ve hızla geri dönmeleri mümkün.
Türkiye startup ekosisteminin en eski yapıtaşların-
dan biriyiz ve işimize aşığız. Urla’da yer alan IYTE, çok değerli bir eğitim kuru-
mu, yıllardır zaman zaman girişimcilik etkinlikle-
rinde paydaş olduğumuz, Tech’nRoll Hızlandırma
Programını yürüttüğümüz bir üniversite, seçilmiş
çok özel öğrencileri ve mezunları var. Keza, İzmir
Ekonomi Üniversitesi, İzmir Demokrasi Üniversitesi
de ekosistemimiz içinde.

75

VOURLAmag RÖPORTAJ

Neşen Yücel: Öte yandan Urla’ya hareketli bir göç yanında olduğu sürece, mekandan, saatlerden ve
var, gelenlerin çoğu da iş ve hayat deneyimine kira kontratlarından bağımsız yaşayan bu insan-
sahip kişiler. Hem iş hayatı hem eğitim hem yaşam lar, genellikle yazılımcı, tasarımcı, veya çevirmen,
kalitesi anlamında bir şeyleri fark ederek ve seçe- proje yöneticisi gibi farklı rollerde oluyorlar. Yeni
rek buraya geliyorlar. Bu insanlar üretmeye devam deneyimler edinmek, network’ünü genişletmekten
ediyor, sanat, zanaat ya da tarım alanında oluşan hoşlanan ve göçebe bir yaşam tarzını benimseyen
minik minik markalar var, yeni girişimciler ve ikinci bu kişilere Dijital Göçebe (Digital Nomads) deniyor.
kariyerine adım atmış kişiler şimdiden Urla Cowor- Genellikle maceracı ruha sahip bu yeni tip iş insan-
king’de yerlerini almaya başladılar bile. İşin güzel ları, uzaktan çalışırken kazandıkları parayı seyahat
tarafı bu insanlar Urla’yı daha iyi bir yer yapmayı ederek harcarlar. İşlerini yapmak için tek ihtiyaçları
da hedefliyor. Ama bu insanlar burada yatay yer- internet olduğu için de bunu yaşamak ve çalışmak
leşim olması sebebiyle biraz dağınıklar. Dolayısıyla için mekanlara bağlı kalmak zorunda değiller. Ka-
bir merkezde toplanmaya ihtiyaç olduğunu, genç, zandıkları parayı en uzun sürede en kaliteli şekilde
parlak ve önünün açılmasına ihtiyacı olan beyinleri geçirmek isterler, coworking alanlarını kullanırken,
bu deneyim ve network sahibi kişilerle de bir araya kültürel ve mesleki pek çok zenginliği de geldikleri
getireceğimiz bir çatı kurmayı hedefliyoruz. yerle paylaşırlar. Kite, sörf, kayak, arkeoloji, gusto,
doğa, kültür gibi zenginliklerin peşinden giderler.
2030 yılında 1 milyar kişinin Urla’da dijital göçebe dediğimiz yeni nesil üretken
Dijital Göçebe nüfusuna dahil insanların aradıkları herşeyin fazlasıyla olduğunu
görüyoruz, bizim de 2020 yılında hedefimiz, Ur-
olacağı öngörülüyor. la’nın dünyanın önde gelen dijital göçebe yuva-
Urla dijital göçebeler için yeni bir larından biri olarak tanınmasını sağlamak. Buna
bir tür turizm faaliyeti gibi de bakmakta fayda var,
çekim merkezi olabilir çünkü bu insanlar buradaki ekonomiye de katkıda
bulunabilirler.
Değişen iş ve yaşam koşulları, esneyen sınırlar, hız-
lanan internet ile iş dünyadasındaki yeni trend, her- Coworking space oldukça yeni bir kavram, ne-
hangi bir fiziki mekana bağlı kalmaksızın, internet den bu ismi seçtiniz, ne anlama geliyor? Ve tabii
üzerinden iş yaparken, bir yandan dünyayı gezmek, ne gibi avantajları var?
farklı ülkelerde yaşamak. Laptop ve akıllı telefonu
Neşen Yücel: Adımızın neden İngilizce olduğu ile
ilgili olarak zaman zaman sorular geliyor, o nedenle
oradan başlayalım :) Coworking Space bizim seçti-
ğimiz bir ad olmanın ötesinde, bir terim. Özellikle
startup (tekno girişimler) ve girişimcilik ile uğra-
şanların hayatlarını kolaylaştıran paylaşımlı bir ofis
modeli ve tüm dünyadaki adı bu. Bir de bildiğimiz
ofislerden, iş merkezleri veya iş merkezlerinden
farklı olarak, üyeleri ile bir topluluk (community)
oluşturmak, bu insanların birbiriyle hem sosyal hem
de işleri açısından etkileşim yaşayacağı bir ortam
yaratmak ve çarpan etkisiyle hem iş hayatını hem
de özel hayatı daha güzel kılmak da Coworking
anlayışının parçası.

Pelin Yıldız: İşin pratik kısmına gelirsek, verdiğimiz
hizmetin temeli Paylaşım Ekonomisi, yani maliyet-
leri kısmak. Coworking’lerde kullandığın kadar öde
sistemi vardır. İhtiyacınız kadar kullanır, kullandığı-
nız kadar ödersiniz. Bu sizin için sabit bir gider ha-
line gelmez. Yeni girişimciler veya işini geliştirmek
isteyen kişiler için tek başına var olma mücadelesine

76

gerek kalmadan çok düşük ücretlerle, üstelik size
çok avantaj kazandıracak network ortamıyla yasal
olarak var olma fırsatı sunuyoruz. Çok cüzi fiyat-
lara, ofis idare etme sıkıntısını yaşamadan, resmi
adres hizmeti almak (Sanal adres), ayrıca istedi-
ğim zaman gelip laptopumu alıp, kahvemi içerek
çalışmak istiyorum diyenler için günlük salndalye
kiralama seçeneğimiz veya toplantımı/atölyemi sizin
mekanlarınızdan birinde yapmak istiyorum. Mekanı
siz düzenleyin ben saat ücretimi ödeyeyim diyenler
için de farklı seçeneklerimiz var.

Coworking, yani paylaşımlı ofis de temel de bu
demek. Urla’daki freelancer’lar bizi keşfetmeye
başladı. Evde çalışırken dikkati dağılanlar, farklı
bir ortamı deneyimlemek isteyenler, burada hem
disiplinli bir çalışma ortamında bulunuyorlar hem
de bizlerle ve diğer üyelerle etkileşime girebiliyor-
lar. Doğal olarak, buraya geldikçe düzenlediğimiz
etkinliklere de katılmaya başlıyorlar, birbirleriyle ta-
nışıp iş yapmaya başlayanlar var. Biz de bu etkileşi-
me dönük etkinlikler düzenliyoruz. Ayrıca bu kişiler,
uzman oldukları bir konuda içerik yaratarak atölye
uygulayıcısı haline gelebiliyorlar.

Urla Coworking mekanlarını hem paylaşımlı ola-
rak kullanıyor, hem de dileyenlere kiralama yapı-
yorsunuz, bu konuda da bilgi verebilir misiniz?

Neşen Yücel: Evet farklı büyüklükteki odalarımızı
saatlik veya günlük olarak toplantı ve atölye çalış-
maları için kiralıyoruz. Biz mekan sağlayıcısı olarak
kahvesi, çayı, interneti ve güleryüzü ile güzel bir
deneyim yaşatırken, mekanı kiralayanlar da ope-
rasyon ile uğraşmadan, kendi uzmanlık alanlarına
yani atölyelerine, seanslarına odaklanabiliyorlar.
Ayrıca Stage-Co’nun girişimcilik atölyeleri de de-
vam ediyor. E-Ticaret ve sosyal medyadan, temel
girişimciliğe, pazarlamaya, wordpress eğitimine
uzanan atölyelerimiz var. Ayrıca, dileyen girişimciler,
markalarını oluşturmak ve tutundurmak için bizden
mentörlük ve danışmanlık desteği de alabiliyorlar.

Urla Coworking ve Urla Alternatif Sahne nasıl
birleşti?

Pelin Yıldız: Urla Coworking bünyesinde hem çalış-
ma ortamımız mevcut, farklı büyüklükte workshop
alanlarımız var, hem de 125 kişilik Urla Alternatif
Sahne’miz var. İkramlar için minik bir kantinimiz,
bir de toplantılar için Avlu dediğimiz açık ortak
alanımız var. Bazı insanlar kapalı ortam sevmez bu
ortak alanlar onlar için tasarlandı. Daha konsant

77

VOURLAmag RÖPORTAJ

78

re çalışmak isteyenler için ana ofisimize ek olarak, festival, Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali 2018
grup halinde çalışmak isteyenler için de bir ofisimiz/ seçkisini, her yaştan seyirci ile ücretsiz olarak buluş-
atölye salonumuz mevcut. Burada Urla’daki en hızlı turuyor.
internet, bu bölgenin en güzel kahvesi, müthiş bir
network bulunuyor. Gündüz çalışıp akşamı Urla Al- Sürdürülebilirlik kavramının doğru anlaşılması ve
ternatif Sahne’de güzel bir film atölyesi veya tiyatro toplumda farkındalığın artması amacıyla yola çıkan
veya müzik dinletisinde geçirmek mümkün. SYFF’nin 2018 seçkisi ile İzmir, Urla Coworking’de
gerçekleşecek Yarımada İyi Yaşam Film Festivali’nde
Gelecek yıllardaki hedefler neler? 20’den fazla belgesel film ücretsiz olarak izleyici ile
buluşacak. Dünyanın farklı bölgelerinden topladığı
Pelin Yıldız: Urla’yı hem yerelde hem uluslarara- hikayelerle ilham veren seçki, yeni bir yaşam kültü-
sı alanda girişimcilik ve inovasyon anlamında bir rünün oluşmasına katkı verme amacıyla, etki odaklı
cazibe merkezi haline getirmeyi hayal ediyoruz. seçkisiyle izleyiciyi dönüşüm için harekete davet
Girişimcilik ve yaratıcılığa dönük kısa ve uzun süreli ediyor.
kamplar yapmak istiyoruz. Yerel turizm işletmeleri
ile elele vererek, yurt dışından insanları da bura- Panel ve üretici standlarına katılımla renklenecek
ya getirmek ve onları burada konaklatacağımız, festivalimizde aramızda okullar, kooperatifler, öğ-
birlikte üreteceğimiz bir yöne gitmek istiyoruz. Bu renciler kadar bilgi ve deneyimini paylaşmaya hazır
coworking alanımız dışında kendi ofislerine geçmek herkese yer var. Yarımada İyi Yaşam Film Festivali’n-
isteyen girişimcilere ofis imkanı sunmayı hedefliyo- de, 4 gün boyunca, bölgedeki öğrenciler, kurum
ruz. Büyük kurumların şirket dışı eğitimlerini burada ve kuruluşlar, STKlar ve sürdürülebilir yaşam adına
vermeleri için hazırlanıyoruz, çünkü biz kurumiçi adım atmaya ve çalışmaya hazır herkesle bir arada
girişimcilik ve inovasyon eğitimleri tarafında da çok olup, 2019 yılını umutla kapatmayı diliyoruz.
güçlüyüz, yıllardır hem İstanbul’da hem de Türki-
ye’nin farklı yerlerinde bu eğitimleri veriyoruz.

Herkes İçin Girişimcilik ve İnovasyon Derneği de
kurdunuz. Dernek olarak amaçlarınız neler?

Neşen Yücel: Bu yaptıklarımız dışında gönüllülük
alanımız derneğimizin adından da anlaşıldığı gibi
herkes için inovasyon ve girişimcilik. Sürdürülebilir
kalkınma hedefleri doğrultusunda dünya üzerinde
olumlu bir etki yaratmak istiyoruz. Yakın çevre-
mizden başlayıp bunu ne kadar uzağa yabilirsek
yayabilmeyi amaçlıyoruz. Çok kıymetli kurucu
ortaklarımız ve bize katılmayı kabul etmiş değer-
li üyelerimizle Urla ve İzmir’de projeler üretmeye
başladık. Önceliklerimizi de yine Urla’nın yararına
olacak şekilde belirledik. Akıllı şehir ve mobilite di-
keylerinde faaliyet gösteren projeler üretmek hedef-
lerimiz arasında. Özellikle tarım dikeyinde projeler
üretmek de önceliklerimiz arasında.

20-22 Aralık 2019’da ise Sürdürülebilir Yaşam Film
Festivali seçkisiyle, Yarımada İyi Yaşam Film Festi-
vali’ni düzenliyoruz. Nefis belgesel filmleri ücretsiz
olarak gösterecek, değerli konuşmacılarımızla panel
ve söyleşiler düzenleyeceğiz.

Neşen Yücel: Yarımada İyi Yaşam Film Festiva-
li, İzmir’de İyi Yaşam Kültürü üzerine bir gelenek
oluşturmayı hedefliyor. Bu yıl ilk kez düzenlenen

79

VOURLmAag

Göze hoş görünmeyen’ spider venlerin
(kılcal damarların) yok edilmesi

Varis Tedavileri

Op. Dr. Özgür Erdem
Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı

80

Milyonlarca kadın kötü görünümlü, kırmızı, Spider venler 3 temel şekilde oluşurlar; Koyu,
mavi veya mor kümeler halinde uyluk, bal- merkezi bir noktadan dışa doğru ışınsal bir şekilde
dır ve ayak bileklerinde yerleşebilen kılcal uzanan gerçek bir örümcek, ağaç dalları şeklinde
damarlardan şikayetçidir. Erişkin bayanların en az veya ince düz bir çizgi şeklindedir. İnce düz çizgi
yarısı bu sorunla karşı karşıya kalmaktadır. şeklinde olanlar daha çok diz içlerinde görülürken
diğerleri sıklıkla uyluk diş tarafındadır.
Günümüzde bir çok Plastik Cerrah kılcal damarları
skleroterapi ve lazer ile tedavi etmektedir. Sklerote- Variköz (genişlemiş) venler spider venlerden farklı-
rapide venlerin içine kollabe ederek yok olmalarını dır. Variköz venler daha geniş ve renk bakımından
sağlayan sklerozan madde enjekte edilmektedir. daha koyudurlar, deri yüzeyinden kabarık olabilirler,
Lazer ise dışarıdan uygulanan lazer enerjisi ile ağrıya neden olabilir ve ciddi venöz rahatsızlıklara
sorunlu damarlarda tıkanma sağlamaktadır. Her iki yol açabilirler. Varislerin tedavi seçenekleri arasında
uygulama kaşıntı, yanma, şişkinlik, ve kramp gibi skleroterapi, lazerle yapılan tedavi ve cerrahi yön-
spider venler ile ilgili olan can sıkıcı şikayetleri teda- tem bulunmaktadır.
vi etmektedir.
Lazerle yapılan varis tedavisi:
Spider Ven nedir?
Lazerle yapılan varis tedavisinde Nd-YAG lazer kul-
Spider ven; tıp dünyasında deri yüzeyine yakın lanılmaktadır. Bu tedavi her yaştan hastaya uygu-
yerleşmiş ince küçük venlerin genişlemesi ile oluşan layabilmektedir. Lazerle yapılan varis tedavisinde
varikoziteler veya telenjiektaziler olarak bilinir. Bu- 4mm den küçük damarların hepsini yok edebilebil-
nunla birlikte bu çok ince venler daha geniş venöz mektdir. Özellikle halk arasında kılcal damar geniş-
sistemlerle de bağlantı kurabilir. lemeleri olarak bilinen spider ven ve telenjiektazi-
lerde Nd-YAG lazerin küçük başlıklari ile mükemmel
Genetik, hamilelik ve diğer hormonal değişikliklere başarı elde edilmektedir.
neden olan olaylar, kilo almak, uzun süre oturmak
veya ayakta durmak gibi aktiviteler ve belirli ilaçla- Skleroterapi için en iyi aday?
rın kullanımı gibi çeşitli faktörler spider ven oluşu-
muna yolaçabilir. Her yaştan kadın hasta skleroterapi tedavisi görebi-
lir. Fakat en uygun yaş 30-60 yaş arasıdır. Bazı ka

81

VOURLmAag

82

dınlarda spider venler onlu yaşlarda farkedilir hale Tedavi planlaması
gelebilirken bazılarında ise 40 yaşa kadar belirgin
hale gelmeyebilir. İlk konsültasyonda bacaklarınız muayene edile-
cektir. Doktorunuz bacağınızın basit bir taslağını
Eğer hamile iseniz veya çocuğunuzu emziriyorsanız çizerek etkilenen bölgelerin haritasını çıkarabilir.
skleroterapi tedavisini ileri bir tarihe erteleyebilirsi- Muayene sırasında ciddi derin ven problemleriniz
niz. Hamilelikte ortaya çıkan spider venler genellikle açısından kontrol edileceksiniz. Bazen Doppler ult-
doğumdan 3 ay sonra kaybolurlar. Ayrıca sklerozan rasonografi cihazı venöz sistem içinde geriye kaçak
solüsyonların anne sütünü nasıl etkilediği de bilin- akımın olup olmadığını kontrol etmek için kullanı-
mediğinden tedavi için bu dönemin sonuna kadar labilir.
ertelenmesi önerilir.
Venöz sisteminizde herhangi bir problem tespit
Spider venler erkeklerde kadınlardaki kadar sık edilirse doktorunuz daha ileri bir inceleme için sizi
görülmezler. Spider venleri olan erkeklerde bacak yönlendirecektir. Büyük venlerle ilgili bir problem
kılları ile bu lezyonları saklayabildiklerinden spider varsa öncelikle bu tedavi edilmelidir yoksa yüzeyel
venleri kadınlar kadar kozmetik sorun haline getir- venler için yapılacak skleroterapi başarısız olacaktır.
mezler. Bununla beraber skleroterapi erkeklerde de
kadınlarda olduğu kadar etkilidir. Uygulama nerede gerçekleştirilecek?

Skleroterapiden beklentiler? Spider venlerin skleroterapisi göreceli olarak basit
bir uygulamadır, anestezi gerektirmez ve doktor
Skleroterapi görünümünüzü güzelleştirir ve kendi- ofislerinde uygulanabilir.
nize olan güveni arttırır. Fakat etkilenen tüm venöz
damarların tedavi ile tamamen kaybolacağını um- Uygulama
mak gerçekçi bir beklenti değildir. Her skleroterapi
seansından sonra venler daha yumuşak bir görü- Skleroterapi 15-45 dk arasında süren kısa bir uygu-
nüm kazanır. En iyi sonucu elde etmek için genellik- lamadır. Spider venin olduğu deri bölgesi antiseptik
le iki veya daha fazla seans gerekmektedir. bir solüsyon ile temizlenir. Bir el ile deri gergin hale
getirilerek diğer el ile sklerozan madde etkilenen
Unutmamanız gereken bir şey de bu uygulama venin içine enjekte edilir.
sadece o anda var olan spider ven lezyonlarını
tedavi edicidir. Tüm venöz damarlarınızda kalıcı bir Lazerle yapılan tedavide ise şikayet sahalarına Nd-
değişiklik yapmaz ve ileride oluşabilecek aynı tür YAg lazer ışın atımı uygulanır. Uygulamada hava
lezyonları engelleyici değildir. soğutma sistemi kullanıldığı için ağrı hissiniz mini-
mal düzeye indirilecektir.
Tedavi ile ilgili riskler?
Tedavi sonrası
Eğer uygulama tecrübeli uzman hekimlerce yapı-
lıyorsa skleroterapiye bağlı ciddi tıbbi komplikas- Skleroterapi tedavisi sırasındaki baskılı sargıya ek
yonlar oldukça nadirdir, fakat olabilir. Bunlar venöz olarak kan pıhtılarının oluşmasını engellemek ve
damar içinde kan pıhtısı oluşması, ciddi inflamas- iyileşmeye yardımcı olmak amacıyla sıkı bir korse
yon, allerjik reaksiyon ve deri hasarıdır. önerilir. 24 saat sonra baskılı sargı uygulamasına
son verilirken tedavi boyunca varis çorapları kulla-
Genellikle oluşabilecek kozmetik problemler ise; nılması önerilmektedir.
pigmentasyon, düzensizlik, uygulanan deride kah-
verengimsi görünüm oluşmasıdır ve birkaç ay ile bir Normale dönüş
yıl gibi bir sürede iyileşir. Tedaviye bağlı telenjiekta-
zilerde oluşabilir ve genellikle ek bir enjeksiyon veya Yaklaşık 2 hafta kadar bir süre için bacaklarınızı
lazer uygulaması ile tedavi edilir. açıkta bırakan kısa etek ve şort giymek istemeyebi-
lirsiniz. Derin venöz sistemde kan pıhtısı oluşma-
Skleroterapi ile ilgili yeterli eğitimi görmüş bir ması için yürüme egzersizleri yapmak faydalı ola-
doktoru seçerek bu riskleri azaltabilirsiniz. Uzman caktır. Uzun süreli oturma veya ayakta durma, ağır
doktorunuz sizin ihtiyacınıza yönelik en uygun skle- kaldırma eylemlerinden kaçınmalısınız.
roterapi yöntemlerinden birini seçecektir.
2. seans enjeksiyonun yapılabilmesi için en az 20
gün zaman geçmelidir.

83

VOURLAmag GÜZELLİK

Yılbaşı Makyajı
Nasıl Olmalı

Feraye Benderli
Make Up Artist

Günlük hayatınızda çok az makyaj yapsanız
bile, yılbaşı gecesinin çok özel olduğunu
aklınızda tutarak bu geceye özel,
farklı bir makyaj stili deneyebilirsiniz.
Yılbaşında giyeceğiniz kıyafetinize göre
makyajınızı belirlemenizde fayda var.
Işıltıyı kullanacağınız
en doğru zaman yılbaşı gecesi.
Sadece gözlerinizi ön plana çıkaran

bir makyaj yapıp kıyafette iddialı olabilirsiniz.
Yeni yıla geri sayım başladı.
Tabi ki sizde ne giyeceğinizi,
makyajınızın nasıl olacağını

düşünmeden edemiyorsunuz.
Yılbaşı makyajınızın

kusursuz ve iddialı olması için
neler yapılması gerektiğini

gelin hep beraber öğrenelim.

84

85

VOURLAmag GÜZELLİK

Öncelikle Cildinizi temizleyin ve günlük kalıntıların- gin gözler sizi çok iyi taşıyacaktır.
dan arındırın. Temizlenmiş cildinize tonik ve nem-
lendirici uygulayın. Nemlendirici cildinizi soğuk Yanaklarınızı Belirginleştirin!
hava şartlarına karşı koruma sağladığı gibi maky-
ajınızı sabitleyerek pürüzsüz ve kusursuz görün- Ten renginize uygun pudranın üzerine uygulaya-
mesini sağlamış olacaktır. Hemen ardından göz ve cağınız allık seçimi çok önemli. Mat görünen cild-
yüz bazınızı uygulayın. Makyaj için alt tabaka çok inizi tual gibi kusursuz görünmesi gerekir. Doğru
önemlidir. Aynı zamanda makyajınızın uzun ömürlü allık kullanımı yüzünüzü olduğundan daha ince bir
olması gerekir. Hemen ardından çok ağır olmayan görüntüye de kavuşturabilir. Hafif bronz allık kul-
cilt tipinize ve rengine uygun olan fondöteni, lanırsanız, gözlerinizi daha çok ön plana çıkarmış
yüzünüze ve boynunuza sürünüz. Üzerine çok hafif olacaksınız. Eğer cildiniz soğuk tonlarda ise pembe,
pudra sürerek fondöteni kilitliyoruz, hemde olası sıcak tonlar ise şeftali renginde olan allıkları tercih
parlamaların önüne geçiyoruz. etmelisiniz.

Göz Makyajınızı Ön Plana Çıkartın! Dudaklar

Gözler her daim önde olurlar. Karşınızdaki kişilerle Makyajınızda tek bir noktaya odaklanın. Gözler
ilk başta göz teması kurulur ve büyüleyici olmak ya da dudaklar! birini seçmeniz gerekmektedir.
şarttır. Gözleriniz ön plana çıkarmak hiçte zor Buna karar verirken, gideceğiniz yer ve amacınız
değildir. Birkaç değişiklikle gözlerinize büyü katın. çok önemli. Eğer tüm gece dışarıda olmak dans
Hafif bir ışıltı bile makyajınızda değişiklik yaratabilir. ve birazda flört etmek istiyorsanız göz makyajını-
Gri ve siyah tonlarıyla yakalayacağınız buğulu göz za ağırlık vermelisiniz. Çünkü göz makyajı daha
makyajını tercih edebilirsiniz. Hem her kıyafetinize kalıcıdır ve dudak makyajı çabuk bozulur.
uyacağı gibi sizi muhteşem görüntüye kavuşturmuş
olacak. Dumanlı göz makyajı ile gecenin yıldızı siz Tercihiniz dudak makyajından yana ise, daha dol-
olacaksınız. gun ve belirgin dudaklar için ışıltı seçmelisiniz. Işıltılı
dudak parlatıcıların ışığı yansıtma özelliği ile duda-
Aynı zamanda simli farlar kullanarak göz maky- kların daha dolgunmuş görünümü kazandırmak-
ajınıza ışıltı katabilirsiniz. Yılbaşı ışıltı gecesi tadır. Fuşya tonunun çekici özelliğini dudaklarınızda
olduğu için, bütünlük sağlamış olacaksınız. Kış yaşatın. Ya da yılbaşı gecesinin vazgeçilmez rengi
aylarında koyu renkler tercih edildiği için, belir- olan kırmızı! elbette o gece kırmızı renk ruj sürmek

86

isteyebilirsiniz. Önemli olan yakışan kırmızı ren- ler uygularken sadece iki bölge seçmelisiniz. Işıltılı
gi sürmeniz. Herkese yakışan kırmızı farklıdır. Ten vücut jelleri daha uzun süre kalıcılığı ve abartılı bir
renginize uygun olan kırmızıyı seçin. Açık tenli ve parlama sağlamayacağı için iyi bir tercih olacaktır.
koyu renkli saçlarınız var ise, içinde kızıl ve turuncu Uygulama sonrasında ellerinizi ılık sabunlu suyla
tonlarının yer aldığı rujları tercih etmelisiniz. Koyu yıkayın. Aksi halde kimsenin hoşuna gitmeyecektir,
tenlilerde ise, koyu ve kiremit rengi rujları seçmelis- sim dolu eller.
iniz. Sarışınlar da ise tek bir önerimiz vardır; parlak
kırmızı renkli rujlardan uzak durun! Abartılı makyajlardan hoşlanıyorsanız, yılbaşı gecesi
yoğun makyaj yapmakta özgürsünüz. Makyaj yap-
Çarpıcı ve Işıltılı Bir Ten! arken yüz tipinize uygun olacak makyajları tercih
etmeye özen gösterin.
Vücudunuza ışıltılı ve parlak kremler ya da ürün-

87

VOURLmAag

Parfümlerin Anlamları
ve

Teninize Uyumu

Bihter Türkan Ergül
Parfümör

88

Kozmetik sektörünün bilinen en eski ismi
Nerfertiti’dir. Parfüm için bilinen isim ise
Kleopatra’dır. Çağdaş niteliklere sahip ve
bilinen ilk parfüm 14. yüzyılda, 1370 yılında yapıldı
ve güzelliğiyle ünlü Macar kraliçesine atfedildi.
Esans ve biberiye yağı ile alkol karışımından
elde edilmiş, lavanta yağıyla zenginleştirilmiş bu
karışıma özel bir isim verilmesi de unutulmamıştı:
“Macar Suyu”.

16. yüzyılda cam sanatının ilerlemesiyle birlikte
parfümün gelişme süreci de hızlandı. Parfümün
en çok üretilip tüketildiği ülke Fransa’ydı. Fakat
parfümün vücuda sürülmesinin hastalıklara neden
olacağı düşünülür, parfüm sadece pis kokuları
maskelemek için kullanılırdı. Bu nedenle giysiler,
eldivenler, mendiller, hatta mücevherlere bile
parfüm sürülürdü.

17. ve 18. yüzyıllarda, parfüm endüstrisi oldukça
gelişti. Özellikle hala popülerliğini sürdüren
Fransa’nın Grasse bölgesi parfüm endüstrisinin
kalbi haline geldi.

20. yüzyılda parfümler muhteşem şişeleriyle
birer sanat eseri haline geldi ve vücut kokularını
bastırmak için değil, kişiliklerin altını çizmek
için kullanılmaya başlandı ve çağdaş yaşamın
vazgeçilmez bir parçası oldu.

Parfümler alkolün saflığına, öz yağların
yoğunluklarına ve karışımlarını oluşturan notaların
dağılımlarına göre konsantrasyon türlerine ayrılır.

Konsantrasyonlar parfümün yayılımını, etkisini ve
kalıcılığını belirleyen unsurlardır. En fazla kullanılan
üç konsantrasyon, “parfüm”, “eau de parfüm”
ve “eau de toilette”tir. Bunların yanı sıra, “eau
fraîche”, “eau de cologne” ve yan ürünler olarak
adlandırılan deodorant, sabun, vücut kremi,
vücut pudrası, duş jeli serileri tamamlayan diğer
konsantrasyonlardır.

Parfümün özünü esans yağ oluşturur. Parfüm
yaratıcısının üzerinde çalıştığı kokunun kaynağıdır.
Konsantrasyonlar arasında kokusu en kalıcı olandır.
Rötuşsuz (yenilemeden) dört ila altı saat arasında
kalıcıdır. Parfüm özleri oldukça yağlıdır ve bu
nedenle de kalıcılığı daha yoğundur. Alkol ve diğer
kimyasallarla inceltildiğinde kalıcılığı ten salgısına
göre daha azalır.

Konsantrasyon dağılımı: Tasarım ve gurme
kokularında kullanılır.

89

VOURLmAag

90

• Öz yağlar: % 20 ila % 40 parfümün en önemli tamamlayıcılarıdır. Yan ürünler
• Alkol saflık oranı: % 96 arasında en kokulu ve kalıcı olanlar banyo köpükleri
• Notaların dağılımları: % 20 ve parfümlü vücut pudralarıdır.
• Üst nota, % 30
• Orta nota, % 50 Öneri parfümler ve hangi tene hangi parfümün
• Alt nota Eau de parfüm; özüne çok yakındır. daha çok uyacağı hakkında gizli kalmış taktikler:

Konsantrasyon dağılımı: İyi bir parfüm üç temel notadan oluşur:
• Öz yağlar: % 7 ila % 14
• Alkol saflık oranı: % 90 Alt-temel nota: Bunlar parfümün en kalıcı
• Notaların dağılımları: % 40 esanslarıdır. Buharlaşmaları uzun sürer ve tenden
• Üst nota, % 30 en son uzaklaşırlar. Temel notada kullanılan
• Orta nota, % 30 esansların türüne göre parfüm kullanıldıktan iki üç
• Alt nota Eau de toilette; en hafif koku saat sonra kokusu ortaya çıkar ve parfümün asıl
türüdür; fazla kalıcı değildir. Öz yağlar ile alkol kokusu olarak değerlendirilir. Parfüm üretilirken
saflığı açısından en düşük konsantrasyona sahiptir. ilk olarak bu nota katılır. Sandal ağacı, vanilya ve
tarçın temel notada kullanılan esanslara örnek
Konsantrasyon dağılımı: olarak gösterilebilir.
• Öz yağlar: % 3 ila % 10
• Alkol saflık oranı: % 80 Kalp-Orta nota: Bu da parfümde uzun süre
• Notaların dağılımları: % 50 hissedilen bir notadır ancak temel nota kadar
• Üst nota, % 30 hissedilmez. Temel notaya göre kokusu daha
• Orta nota, % 20 keskindir. Kokusu daha kolay alınabilir. Limon
• Alt nota; bir seride bulunan parfüm, eau de çiçeği, portakal, ylang ylang ve sardunya esansları
parfüm ve eau de toilette aynı kompozisyona sahip bu notada kullanılabilir.
olmayabilir. Parfüm yaratıcısı konsantrasyonlara
hafiflik kazandırabilmek için, “parfüm” içinde Üst nota (Bas-Top note): Bu nota parfüme en son
bulunan çok etkili bir notayı “eau de toilette”te eklenen esanslardan oluşur ve parfüm sıkıldıktan
kullanmayabilir. sonra ilk bir iki dakikada keskin bir şekilde alınan
sonra kaybolan kokulardır. Orkide, lavanta,
Parfüm notaları: bir parfümün kokusunu yayma bergamot ve gül gibi esanslar sayılabilir.
aşamalarına nota denir.
İyi bir parfüm iyi bir beste gibidir. Notalar ve
Parfümler üst nota, orta notalar ve alt notalar esanslar birleşerek tıpkı bir beste oluşturur gibi
olarak üç aşamada kokularını yayar. parfümleri oluştururlar.

Üst nota: Tepe veya baş notası da denir. Parfümü Ayrıca iyi bir parfüm mutlaka kalıcı ve beğenilir
sıktığınızda aldığınız ilk kokudur. En uçucu olmalıdır. Bunu sağlamak içinse parfüm üreticileri
esanslardan oluşur. Baş notanın kokusu iki ila beş “fixative” adı verilen doğal ya da sentetik
dakika içinde kaybolur. bağlayıcılar kullanırlar. Doğal bağlayıcıların en
meşhuru misk geyiğinin ter bezlerinden elde edilen
Orta nota: Kalp notası da denir. Parfümün çok güzel kokulu misk amberidir. En kolay bulunan
“tema”sını belirleyen kısmıdır. Kokunun cilde bağlayıcı ise gliserindir.
yerleşmesiyle belirginleşir. Orta notanın kalıcılığı
genellikle yirmi dakika kadardır. Parfümün son parçası ebetteki çözücüdür. Genelde
değişik derecelerde etil alkol ve farklı kimyasal
Alt nota: Dip nota da denir. Parfümün gerçek bileşimler kullanılır.
kişiliğini, kalıcılığını ve başarısını belirleyen kısımdır.
Kalıcılığı altı ila sekiz saat aralığında kullandığınız Kadınlar İçin
parfümün konsantrasyonuna göre değişir.
Çiçek: En büyük koku ailesidir. Taze ve neşeli
Diğer kokulu alternatifler de vardır: Sütler, aromalara sahiptirler. Temel içerikleri çiçek, çiçek
losyonlar, parfümlü yağlar da üç ila sekiz saat yaprakları, yağ ve tohumlarıdır. Bunlara genellikle
arasında kalıcıdır ve bir buçuk metrelik dairesel misk, ağaç, meyve, yeşil bitki notaları ile aldehitler
bir alana yayılırlar. Özellikle banyo yan ürünleri eşlik eder.

91

VOURLmAag

Meyve: Taze ve hafif kokulardır. Temel notaları Erkekler İçin
bergamot, limon, portakal, mandalina, greyfurt,
portakal çiçeğidir. Bunlara genellikle çiçek ve şipre Aromatik: Dinamik ve hafif kokulardır.
notaları eşlik eder. Temel notaları adaçayı, biberiye gibi kokulu
bitki esanslarıdır. Deniz ve çiçek notalarıyla
Şipre: Kuvvetli esansların karışımından oluşurlar, zenginleştirilir.
kalıcı ve zengin içeriklidirler. Temel notaları ağaç,
meşe yosunu, misk ve paçulidir. Bunlara genellikle Meyve: Taze ve hafiftirler. Temel notaları bergamot,
çiçek ve meyve notaları eşlik eder. portakal, limon, mandalinadır. Ağaç ve baharat
notalarıyla zenginleştirilir.
Oryantal: Sıcak ve şehvet uyandırıcı esansların
karışımıdır. Temel notaları misk, vanilya, amber, Ağaç: Sıcak ve keskin kokulardır. Temel notaları
değerli ağaçlardır. sandal ağacı, paçuli, sedir ağacı ve vetiverdir.
Baharat, deniz ve aromatik notalarla zenginleştirilir.
Bunlara genellikle egzotik çiçek ve baharat notaları
eşlik eder. Oryantal: Ağır ve egzotiktir. Temel notaları
baharatlar, ağaç ve vanilyadır.
92

Parfümü tende kullanacaksak bel bölgesine, hafif sırasında parfümdeki alkol uçacak ve parfüm
nemli saçlara, bilek içine ve diz kapaklarımızın teninizdeki kimyasal maddelerle etkileşime girerek
arkasına, erkeklerde omuz bölgesine, saç kısa ya da gerçek kokusunu verecektir.
toplu ise boyun ve kulak arkasına, açık ise göğüs
bölgesindeki üçgen kısma sürerek kullanılmalıdır. • Dergilerde, parfüm ilanlarının kenarlarında kart
üzerine denemeniz için sürülen koku örnekleri o
Parfüm Seçerken Dikkat! parfüm hakkında iyi bir fikir verebilir. Ancak yine
de sizin teninizde tam olarak nasıl durduğunu
• Parfümü denemek için en uygun zaman öğleden öğrenmek için bir parfümeride parfümü sıkarak
sonradır çünkü bu saatlerde koku alma duyusu denemeniz şarttır.
güçlü çalışır. Ayrıca kış mevsiminde de -tabii
burnumuz tıkalı değilse- yaz mevsimine göre daha • Parfüm denemeye gitmeden önce yediklerinize
güçlü koku alırız. biraz dikkat etmeniz gerekiyor. Niye mi? Çünkü
baharatlı, acı ve yağlı yiyecekler teninizin kimyasını
• Parfümü sıktıktan sonra en az bir saat teninizde biraz değiştirir, bu da parfümün kokusuna
olgunlaşması için beklemeniz gerek. Bu zaman yansıyarak sizi yanıltabilir.

93

VOURLmAag GASTRO

94

Chef Maria Kahyaoğlu’ndan...

Tavuk
Tas Kebabı

Malzemeler Yapılışı

750 gr.tavuk kanat ve Uygun bir kaba tavuk kanat ve bagetleri üstüne kişniş, pul biber, toz
baget biber, karabiber, kekik, dövülmüş sarımsak, tuz ve zeytinyağını koyup
2 su bardağı pirinç karıştırıyoruz. En az 1 saat buzdolabında bekletiyoruz.Tavukları 1
3 su bardağı su saat sonra dolaptan alıp ısıya dayanaklı yuvarlak çukur bir borcama
1 çay kaşığı kekik sosuyla beraber koyuyoruz. Kabuklarını soyduğumuz soganı, patatesi
3-4 diş sarmısak bütün olarak ekliyoruz. Güveci veya tepsiyi yağlayıp ortaya borcamı
1 çay kaşığı kişniş ters çevirip koyuyoruz. Üstüne bir ağırlık koyuyoruz ki tavuklar
1 çay kaşığı toz biber piştikce borcam oynamasın. 200 derecede 1.5 saat pişiriyoruz.
(isteğe göre acı veya tatlı) Tavuklar pişmeye yakın, sıcak suda 20 dakika beklettiğimiz pirinçleri
1 çay kaşığı pul biber güzelce yıkayıp nişastasından arındırıyoruz. Pirinci yağda yaklaşık 5-6
(isteğe göre acı veya tatlı) dakika kavuruyoruz. Kavrulan pirinçleri fırındaki güvecin kenarına
1/2 çay bardağı yayıp üstüne suyunu, tuzunu ekleyip tekrar fırına koyuyoruz. Fırın
zeytinyağı (tavuk ısısını 180 dereceye indirip pirinçler suyunu çekene kadar pişiriyoruz.
marinasyonu için)
Az karabiber
Yeteri kadar tuz

95

VOURLmAag GASTRO

96

Chef Maria Kahyaoğlu’ndan...

Yoğurtlu
Patlıcan
Sarma

Malzemeler Yapılışı

2 kemer patlıcan Taze soğan saplarını uzun şekilde sıcak suya sokup çıkarıyoruz.
2 yumurta Patlıcanları uzunlamasına kesiyoruz. Tuzlu suda bekletip kara suyunu
Yeteri kadar galeta unu çıkartıyoruz. İyice kurulayıp öne çırpılmış yumurtaya sonra galeta
2 büyük boy közlenip ununa bulayıp kızgın yağda önlü arkalı kızartıyoruz. Közlenmiş
kabukları soyulmuş kapya kapya biberleri küp doğruyıp sarmısakları da dövüp süzme yoğurda
biber ekliyoruz. Bu karışımı patlıcanların ucuna bolca koyup sarıyoruz.
1 kase süzme yoğurt Soğan saplarıyla bağladığımız patlıcanı tek tek sarıp servis tabağına
1 diş sarımsak alıyoruz.
Taze soğan sapları

97

VOURLmAag GASTRO

98

Chef Maria Kahyaoğlu’ndan...

Malzemeler Saganaki

250 gr.beyaz peynir Yunanlıların kendi özel peynirlerleriyle ve
5 ince parça taze kaşar farklı pişirme şekilleriyle sahanda yaptıkları
1 sivri biber çilingir sofrası mezesidir saganaki. Buradan
1 domates Yunan komşularımıza selam olsun.
1 çay kaşığı kekik
Tuz Yapılışı
Pul biber
4-5 yemek kaşığı Peynirleri elinizle ufak olacak şekilde yayvan bir güvece ufalıyoruz.
zeytinyağı Domateslerin kabuklarını soyup ufak küp şeklinde doğruyoruz. Sivri
4-5 yaprak taze nane biberleri de ince ince kıyıyoruz peynirlerin üstüne ekliyoruz. Üstüne
kekiği, pul biberi, az tuz ve yağı ilave ediyoruz. 2 dilim taze kaşarı
kibrit çöpü kalınlığında doğrayıp, kalan 3 dilimi de doğramadan en
üste koyuyoruz. Önce yağlı kağıtla sonra aliminyum folyoyla iyice
sarıp 180 derecede önceden ısıtılmış fırında 20 dk. fırınlayıp sıcak
servis yapıyoruz.

99

VOURLmAag GASTRO

100


Click to View FlipBook Version