The words you are searching are inside this book. To get more targeted content, please make full-text search by clicking here.
Discover the best professional documents and content resources in AnyFlip Document Base.
Search
Published by tayfunozel, 2019-12-13 03:56:15

VourlaMag Aralık 2019

Yaşam Tarzı Dergisi

ARALIK 2019 SAYI: 10

LA PENA

ETHEM İ. KÜÇÜKKESER
GİRİŞİMCİLERİN BULUŞMA NOKTASI

URLA COWORKING
SÜREYYA BERFE

RÖPORTAJ: MÜGE BULUÇ

CEMİBLİR İPEKÇİDOĞU MASALI

VOURLmAag

MERCANLAR OPEL İZMİR

2

GAZİEMİR / İZMİR 0232 282 0 333
0232 282 0 333
Akçay Cad. No: 99/2
Telefon Numaramız 3
Servis Telefon Numaramız

VOURLmAag

VOURLmAagay l ı k y a ş a m t a r z ı d i j i t a l d e r g i s i

Urla Coworking, yeni olmasına rağmen paylaşımlı ve
sanal ofis hizmetleryle, yerel ve uluslararası etkinliklerle,
çeşitli atölyelerle Urla'da bir buluşma noktası oldu bile.
Hatta VourlaMag Sinema Kulübü'de "Sinema Sohbetleri"
adı altındaki film okuma etkinliklerini Urla Coworking
içerisinde yer alan Urla Alternatif Sahne'de yapıyor. Urla

Coworking'in öyküsünü sayfalarımızda bulabilirsiniz.

Şiir mi yaşamına karışmış yoksa yaşamı mı şiirine karışmış
belli olmayan biri; Süreyya Berfe. Müge Buluç'un röportajı

yaşamını Urla'da sürdüren Berfe'nin fırtınalı öyküsünü
merak edenler için.

Urla'dan bir Cemil İpekçi geçti. Modacı olarak tanıdığımız
İpekçi bu defa Sufi Meditasyonunu anlatmak için

Urla'daydı. Meditasyon ve yaşamı üzerine yaptığımız
röportajda sorularımızı her zamanki gibi samimmiyetle

yanıtladı İpekçi.

Sevgili Ethem Küçükkeser'in bu sayımızdaki durağı
La Pena oldu. Küçükkeser kendine has uslubu ile La Pena

ile ilgili küçük sırları sizlerle paylaşıyor.

Yeni yılda hepimizin çok güzel günleri olsun.

Sevgiyle kalın.

4

5

VOURLmAag

Kapak:CEMİL İPEKÇİ

İmtiyaz sahibi

Vourla Medya Ajansı

Genel Yayın Yönetmeni

Tayfun Özel

Grafik Tasarım

Vourla Dijital Medya Ajansı

Reklam Sorumlusu

Özlem Ünay

Yayın Türü:

Süreli (Aylık) Dijital Dergi

Yönetim Yeri:

Park Sokak No:62B
Urla - İzmir

[email protected]

/vourlamag /vourlamag /vourlamag /vourlamag

Vourlamag isim ve yayın hakkı Vourla Dijital Medya Ajansı’na aittir.
Tamamen gönüllü kişilerle çalışılmaktadır. Yazarlarına, içerik sağlayanlara vb. para ödenmemektedir.
Dergide yayınlanan yazı, fotoğraf ve görseller izin alınmadan kullanılamaz, özet ya da kısmen alıntı yapılamaz.
Yayınlanan her türlü ilan / reklam, yazı ve konular sahiplerinin sorumluluğundadır. Dergi sahibine sorumluluk atfedilemez.

ÜCRETSİZ ABONELİK ve daha fazlası için uygulamamızı indirin.
Çok yakında Google Play ve AppStore’da.

6

7

VOURLmAag

106
56

72

80

50

38
28

8

İÇİNDEKİLER

MODA 14
MODA- ÇOCUK 26
İÇ DEKORASYON
28
PERU 34
CEMİL İPEKÇİ 38
50
LA PENA
SÜREYYA BERFE 56
KARAYILAN EFSANESİ 68
URLA COWORKING 72
VARİS TEDAVİLERİ 80
YILBAŞI MAKYAJI 84
PARFÜMLERİN ANLAMLARI 88
94
GASTRO 102
YENİ YILA AZ KALA 106
108
JAGUAR 2021 112
TEKNOLOJİ 114
KİTAP
ASTROLOJİ

9

VOURLmAag

Terra Madre
Anatolia
Buluşması

Yerel yemek ve yerel ekosistem-
lerin özelliklerini korumayı teşvik
etmek amacıyla ortaya çıkan
Slow Food hareketinin 10 Bir-
likle temsil edildiği Terra Madre
Anatolia Buluşması Köstem Zey-
tinyağı Müzesi’nde verilen bir
akşam yemeği ile gerçekleştirildi.
Neptün - Tunç Soyer'in ev sahip-
liği yaptığı geceye Urla Belediye
Başkanı Burak Oğuz’un yanısıra
Levent - Güler Köstem, Nedim
Atilla, Ahmet Uhri ve Slow Food
gönüllüleri katıldı.

10

11

VOURLmAag

12

5 Aralık Kadın Hakları Günü

Türk Kadınlar Birliği, Genel Başkanı Sema Kendirci Uğurman, Urla Şube Başkanı Ayşe
Başkanoğlu ve Türkiye genelinden diğer şube başkanları ve üyeleri Urla Belediyesi’nin
de katkıları ile Eski Tamirhane Binası'ndaki akşam yemeğinde bir araya geldi.

13

VOURLmAag MODA

14

Yılbaşı
Başlangıca Hazırlık

Pınar Aygün

Moda Tasarımcısı

Bir kez daha dünya güneş Roma İmparatoru Konstantin‘in
etrafında dönüşünü ta- Pagan geleneğini Hıristiyan-
mamlamak üzere… lıkla bağdaştırmak istemesiyle
M.S.336 yılında bu kutlamalar
Zorlu bir yılı geride bırakıyoruz. Hz. İsa’nın doğum gününün
Genelde daha erken soğuyan kutlandığı Noel Kutlamalarına
havaların hala soğumaması dönüşmüş.
önümüzdeki yıllar için anlatılan
küresel ısınma gerçeğini gözü- Noel Baba figürü menşeini İs-
müze sokuyor.Su baskını yaşa- kandinav Efsanesindeki Odin ya
yan Venedik’teki Louis Vitton da Demre’de yaşamış olan Aziz
torbalı Uzakdoğulu turist kara Nikola’dan alsan da aslında
mizah bir filmden bir sahne iyiliksever, çocukları koruyucusu
gibi ama insan doğası gereği ve sevindiricisi bir kişilik olarak
soluklanmak, umutlanmak isti- karşımıza çıkıyor.
yor galiba, yeni bir yılla yeni bir başlangıç yapmak
için. Yılbaşı deyince akla gelen adetlerden gece yarısı
uğur getirmesi için giyilen kırmızı iç çamaşırı ise
Yılbaşı gecesini kutlamanın ve çam ağacı süsleme- Amerikalı iç çamaşır üreticisinin elinde kalan kırmızı
nin bize batıdan geldiği düşünülse de Sümerolog külotlarını pazarlama stratejisinin sonucu.
Muazzez İlmiye Çığ’a göre aslında İslamiyet öncesi
Türk geleneklerine dayanıyor. Orta Asya’da yaşayan Her zamankinden daha fazla iyiliğe, saygıya, sevgiyi
Ön Türklerde 21Aralık tarihinin ardından uzama- hissetmeye ihtiyacımız olduğu şimdilerde belki de
ya başlayan günle kutsal sayılan güneşin, geceye en başa dönüp doğaya saygı göstererek korumaya
olan savaşını kazandığı için şenlikler yapılırmış. Bu özen göstermek, titreşimini hissedebilmek için daha
kutlamalarda yerin göbeği sayılan yeryüzünün tam fazla doğada vakit geçirmek gerekiyor.
ortasında olduğu inanılan Akçam ağacının tepesi- Aslında yılbaşı hakkındaki genel bilgileri değer-
ninde gökyüzü tanrısı Ülgen’nin sarayına uzandığı lendirdiğimizde görünen o ki inançlar, toplumsal
varsayılırmış. Çam ağacı her mevsim yeşil kalmasıyla etkileşimlerle evriliyor ve bu noktada da aidiyetini
ölümsüzlüğünde simgesi sayılırmış. Nardugan adı sorgulayıp reddetmek veya ötekileştirmek ne ka-
verilen bayramda Hayat ağacı da denen Akçam dar yanlışsa Yılbaşı gecesine bütün bir yılın acısını
ağacının dallarının altına Tanrı’ya insanlara sun- çıkarırcasına eğlenme ve tüketme ihtiyacını yükle-
duğu iyi şeyler hediyeler konur, gelecek yılın da iyi mek de bir o kadar yanlış. Çünkü kapitalist sömürü
geçmesini simgeleyen dilekler, bezler, süsler bağ- düzeni bu tip günleri kullanmak konusunda maha-
lanıp aileler biraraya gelir, yemekler yenir, şarkılar retli.

söylenirmiş. Hunların Avrupa’ya gelişinden sonra Yılbaşı gecesini güzel dileklerle şıklaşılarak, güzel
Pagan Avrupalılarda bu kutlamaları benimsemişler. bir sofrada mümkünse doğaya yakın, sevdikleriniz-
Hasat Tanrısı Saturnüs adına yapılan şenlikler Doğu le, keyifle geçirmeniz temennisiyle.

15

VOURLmAag MODA

Bu Kış Kadın Parti Giysi Trendleri

Disko Işıltısı;

Bu kış parti giysileri fazlaca ışıltıyı
konuk ediyor.Ama payet ve ışıltı
geçen sezondaki gibi seksi değil daha
sakin bir tavırla .Dökümlü elbisele-
rden saçaklılara veya portre desenli
giysilerle taş ve payet Yılbaşı partisini
gündüze çeviriyor.

80’ler; Chanel Dolge&Gabbana
Christian
80’ler geniş omuzları,ışıltılı Balmain
görünümleriyle, Stüdyo 54 Siriano
tarzını anımsatan kulüp
stiliyle öne çıkıyor.
.

Balmain Givenchy Saint Laurent
Isabel Marant
16 Christian
Siriano Saint Laurent

Geceye Uzanan
Güller ;

Romantizm bu sezonun
önemli kartlarındanValen-
tino’nun tasarımcısı Pier-
paolo Piccioli romantizme
şiirsellik katmış ,Prada
,Dries Van Noten koleksiy-
onlarına gül deseni katan
tasarımcılardan.

Dries Van Noten Prada

Valentino Valentino Valentino

Tüylerin Gücü;

Aslında tüy biraz kan kaybetmiş gibi gözükse de
tüyle giysiye katılan uçuşan efekt hala çok havalı
.Mary Katrantzou tüyü en liberal kullananlardan .

Moschino Original Versace

Mary Katrantzou Saint Laurent 17
Michael Kors

Seksi Çoraplar;

Seksapelitenin en önemli kalelerinden Versace ,sat-
en giysilerini desenli ve canlı renklerde çoraplarla
kombinleyerek yeni bir trendin öncülüğünü yapıyor.
Gucci dantel çorapları parlak süper minilerle ,Saint
Laurent mini kokteyl elbiselerini puantiyeli çoraplar-
la ,Valentino ve Balmain minilerini opak çoraplarla
kombinlemişler.

VOURLmAag MODA

Taşlı Saç Tokaları;

Pırıl pırıl ve ilgi çekici bu saç tokalarıyılbaşı tarzına
farklı bir soluk getirebilir.Mücevherinizi saçınıza
takmışçasına şık gösteren bir detay.

Kabarık Taçlar;

80’lerin saç taçları kabarık olarak kah kadife üzerine taşlı,kah ekoseli ,kah deri olarak bu kış trendleri
arasında.

Paco Rabanne Prabal Gurung

Su Damlası Taş Küpeler;

Su damlası taş küpeler geçen yazdan bu kış
koleksiyonlarına sirayet ediyor.Şık ve havalılar.

18

Platformlu ayakkabılar;

Şık giysilerin tamamlayıcısı yüksek topuklu ,plat-
formlu ayakkabılar kadınların arzu nesnesi olmaya
devam ediyor.

Off-White

Dolge&Gabbana

Saint Laurent

Lady Görünümlü Ayakkabılar;

Alçak sivri topuklu ,baskılı,mücevher taşlı olarak
aristokrat tavırlı bu ayakkabılar çok çekici,

Versace Paco Rabanne Dior

19

VOURLmAag MODA

Zara

İpekyol

H&M

Nocturne

Machka

Zara Machka
H&M

Zara

Nocturne Zara

20

İpekyol

H&M

Zara

Zara

Vakko

Nocturne

Machka

Zara

Zara Zara Zara

21

VOURLmAag MODA

Bu Kış Erkek Parti Giysi Trendleri

Havalı Takım Elbiseler;

Konu Yılbaşı olunca tabii ki siyah
ve tabii ki Dior Erkek başrolde ,
İnce silüetli s,yah takım elbiseler
Dİor Erkek öncülüğünde
erkek koleksiyonlarında trend
yaratıyorlar.
Ermenegildo Zegna ‘da her
zaman ki kusursuz terzilik
tekniğiyle öne çıkıyor.Versace’de
ise Don Corleone film setinden
podyuma uğramış gibi.Louis
Vitton’da katmanlı parçalarla
,Dries Van Noten’da tek
düğmeli versiyonlarla havalı şık
siyah takımlar, yılbaşı gecesine
alternatifler sunuyor.

Dior

Burberry Louis Vitton Valentino

22

Kadife Şıklığı; Takımların Tamamlayıcıları Trençkotlar;

Bu senenin fitillisinden düzüne Burberry öncülüğünde bu trençkotlar yenilenip tazeleniyorlar.Dior’un
kadife trendi ,yılbaşı gecesi kaşmir,Louis Vitton ve Valentino’nun trençkotları göz kamaştırıcı.
için oldukça şık bir altenatif.
Bu trendi yakalamanın yolu
baştan ayağa kadife giymek
.Dolge Gabbana’dan Emporio
Armani’ye,Ralph Lauren’a kadife
çok havalı.

Dior
Louis Vitton

Dolce&Gabbana

Giorgio Armani

Armani 23

VOURLmAag MODA

Damat

Vakko

Damat Vakko

24 Damat

Damat

Vakko

Zara Zara Damat

25

VOURLmAag

Yılbaşı Yeni kararların, hayallerin en
İhtişamı çok dile getirildiği zamanlar-
dır yılbaşıları.
Gülin Özen
Moda Tasarımcısı Yılbaşı belki de yılın en ihtişamlı
dönemi, süslenmiş sokaklar, evler
gösterişli vitrinler, zerafetle hazır-
lanmış sofralar, itinayla hazırlan-
mış hediyeler.

Çocukların anılarında unutulmaya-
cak kadar keyifli ve özlenen anlar-
dır. Kuralların esnetildiği, yatma
saatinin uzatıldığı özel bir keyif
gecesidir yılbaşı.

Yılbaşı party hazırlıkları minik
moda severleri de hareketlendiri-
yor. Kırmızı, yeşil altın renkli giysi
ve aksesuarlarla yaratıcı eğlenceli
bir dönemdir. Yılbaşı denince ilk
renk kırmızı ve yeşil tonları altın ve
gümüş pırıltılarla daha da çoşkulu
hale gelir. Çam ağacı formunda
tütü elbiseler, fırfırlı etekler, gold
ayakkabılarla tam kombini minik
moda severlerin tercihlerinden.

Siyah ve gri erkek çocuk gardolap-
larının en vazgeçilmez parçalarıdır,
büyümüş de küçülmüş küçük cen-
tilmenlere en özel parçalar. Tasa-
rımcılar renk seven erkek çocukları
içinde kırmızı ve altın tonları ile
yılbaşı çoşkusunu yaşatıyorlar.

Eğlencesi ve hayalleri bol neşeli
renkli bir yılbaşı çoşkuyla başlar...

26

27

VOURLAmag DEKORASYON

28

En Temel

İç Dekorasyon

Kuralları

Pelin Kaleci
İç Mimar

Evinizi dekore ederken onlarca
tarz ve moda trendlerini takip

etmek size uzun bir vazife
gibi görünüyor ise, işinizi
kolaylaştıracak ve akılda kalıcı iç
dekorasyon temel ilkeleri olan
uygunluk, denge, tarz ve oranın
biraraya getirerek ve bu kuralları
uygulayarak, evinizde şıklık ve
estetiği kolayca yakalayabilirsiniz.

29

VOURLAmag DEKORASYON

RENK

Evinizin duvarlarına renk seçerken, mekanınızın
büyüklüğünü mutlaka göz önünde bulundurun.
Özellikle ufak ve dar mekanlarda koyu renk
kullanmaktan kaçının, mekanı olduğundan ufak
gösterecektir.

30

ZIT DESENLER

Bu kural daha çok ana renk paletiniz ve stiliniz
ile alakalı. Evin içerisinde bir mekanda 2’den
fazla desen (çiçekler, puantiye, çizgili desenler
vb) kullanmanız kafa karışıklığına ve mekanınızda
dağınıklığa neden olabilir. Bunun yerine
mobilyalarınızın da arasında birlik oluşturabileceği
bir renk paleti içinde kalmaya çalışın. Mekan içinde
kullanacağınız desenleri sınırlayın.

31

VOURLAmag DEKORASYON

ORAN

Oranlarla ilgili ise belli bir ölçek vardır. Yaşam
alanları içindeki ögeler ve mobilyalar oda ile orantılı
olmak zorundadır. Bu sebepten mobilyalarınızı
orantılı yerleştirin. Küçük bir yatak odasına büyük
bir gardırop, veya küçük bir salona şaşalı dev
koltuklar, dar bir banyoya kocaman bir duşa kabin
veya küvet yerleştiremezsiniz. Ayrıca kullanacağınız
ev aksesuarlarının da mobilyalarınız ile orantılı
büyüklükte olmasına dikkat edin.

32

DENGE

Denge bir mekâna yerleştirilen nesnelerin bir
araya gelip uyumlu bir kompozisyon oluşturduğu
durumlarda kullanılan teknik terimdir. Dengeyi
simetrik nesnelerle sağlayabileceğiniz gibi asimetrik
nesnelerle de sağlayabilirsiniz. Örnekleyecek
olursak, bir duvara yaslanan dolabın iki yanından
avize sallandırılıyorsa burada denge sağlanmış
demektir. Burada simetrik bir dengeden söz
edilebilir. Öteki taraftan asimetrik denge de
oluşturulabilir. Örneğin bir şifoniyerin üzerinde
sol tarafta çiçek desenli objeler ya da vazolar
sergileyebilir sağ tarafta ise şamdanlar ve kokulu
mum koleksiyonunuzu sergileyebilirsiniz. Burada
farklı türe sahip nesneler yani asimetrik bir düzen
söz konusu olmasına rağmen irili ufaklı bu nesneler
bir arada kullanıldığında objelerin birbiri ile olan
ilişkisinde bir bütünsellik sağlanır.

33

VOURLmAag GEZİ

Rengahenk Peru

Yazı ve Fotoğraflar
Arzu Özkaner Özkuş

34

Renkler midir Peruluların ruhlarına renk katan,
yoksa ruhun dışa yansıması mıdır rengarenk
olmak ? Ufak tefek bedenlerine sığmayan
kocaman kalpleri midir yüzlerindeki gülümsemeye
yansıyan ? Oysa ki bizim değerlerimize göre fakir-
dirler, yoksulluk taşar evlerinden. Daha gün doğ-
madan çöp karıştıranı da gördüm, sabah akşam
patatese talim edeni de, tavuğun derisini bir but
edasıyla doyumsayanı da ...

Bir yandan ürettiklerini satarken bir yandan da
üretmeye devam ettiklerine, ürettikleriyle yetindikle-
rine , yetindikçe mutlu olduklarına da...

Dağların arasına sıkışmış vadilerdeki yaşamın
güçlüğünü dağları taaa zirvelerine kadar taraça
sistemiyle değerlendirip ekmeğini taştan çıkaran-
ları gördükçe, ovaya yayılıp yan gelip yatan hazıra
konmaya razı olanları düşündüm.

Ellerindeki doğal zenginliklerin bu coğrafyanın fakir
kalmasına nasıl neden olduğunu görüp insanlığım-
dan utandım.

Oysa ki neydi zenginlik, kimdi zengin? Zengin ulus-
ların bu ülke toprağını ve insanını sömürerek elde
ettikleri maddi edinim Peru’lunun manevi zenginli-
ğiyle boy ölçüşebilir miydi ?

Parasızlık mıydı fakirlik, yoksa zenginin yoksula yap-
tığı zulüm müydü bilinmez.

1532 yılında İspanyol istilacıların generali Fransisco
Pizzaro İnka İmparatorluğunun kralı Atahullpa’yı
dost olacağını söyleyerek kandırıp esir alır.Vereceği
altın ve gümüşle serbest kalacağını düşünen Ata-
hullpa’ysa ülkenin varını yoğunu acımasız Pizza-
ro’ya peşkeş çeker.Bununla da yetinmeyen İspanyol
general İnka kralını öldürür ve korkudan din de-
ğiştirip kendi tarafına geçen yerlilerin yardımıyla
başkent Cusco’ya girer.Tanrı İnti’nin attığı okun
düştüğü yer olarak kabul edilen ve okun düştüğü
yere kurulan ‘’Güneşin Kutsal Kenti’’ olarak ad-
landırılan bu kentteki ‘’Güneş Tapınağını’’ yağma
edip kenti yıkar, yakar. Tapınaktaki kutsal sayılan
heykelleri devirip ufak parçalara ayırarak eritip külçe
halinde gemilere yükleyip İspanya’ya götürürler.
Pizzaro’nun Peru valisi ilan edilmesiyle yeni kıtaya
İspanyol göçmenler gelir ve yerleşir.İspanyol göç-
menlerle birlikte gelen su çiçeği, veba,kızamık,sarı
humma, boğmaca hastalıklarına karşı bağışıklığı

35

VOURLmAag GEZİ

36

olmayan yerli ırk yaşanan hastalıklarla telef olur.

O gün bugündür yerli halkın melezlenmesiyle olu-
şan ve İspanyolca konuşan Latino’lar ve Quechua
ve Aymara dili konuşan yerliler bir arada yaşarlar
var olmanın dayanılmaz hafifliği içinde...

Urubamba Vadisinin yamaçlarında 2430 metre-
de 13 km2 alanda 1450-1493 yılları arasında kas
gücüyle inşa edilen Machu Picchu ‘’Gençlik dağı’’
anlamına gelen bir İnka kentidir.İspanyol istilasıyla
peşpeşe kentlerini kaybeden İnka liderleri 1536’da
bu gizemli kente yerleşmişler ve 30 yıl ülkeyi bura-
dan yönetmişlerdir.Saklı kent adıyla da bilinen Mac-
hu Picchu istilaya direnmenin sembolü olarak kabul
edilir. Bir rivayete göre Güneş Tanrısı İnti’ye daha
yakın olmak amacıyla, bir rivayete göre salgın has-
talıkların, depremlerin olmaması için Tanrıya kurban
edilen Güneşin Bakireleri için inşa edilen bu kent,
komün ve imece usulüyle çalışılarak yaşanan 100
yıllık yerleşimin ardından yıllar yıllar sonra Amerikalı
tarihçi Hiram Bingham tarafından 1911’de bulun-
muş ve 1983 senesinde Dünya Mirasına kazandırıl-
mıştır. Machu Picchu, 2007 senesinde de Dünyanın
7 harikasından biri seçilmiştir.

Yörenin ünlü patates, avokado ve kişnişle yapılan
Locro çorbasını içip, antilop etinin de tadına vardık-
tan sonra ver elini Titicaca gölü...

8.288 kilometrekare alana sahip olan göl And
Dağları’nın Altiplano adı verilen platosunda, Peru
ve Bolivya arasında yer alır. Batı kıyısı Peru’ya, doğu
kıyısı ise Bolivya’ya aittir.

Titikaka Gölü, ticari gemilerin çalıştığı,yüksek rakım- Totora adlı bir bitkinin kargılarını çapraz olarak bir
lı bir göldür. Deniz seviyesinden yüksekliği 3.810 araya getirerek oluştururlar. Üzerinde basit kulü-
metre olup 194 km uzunluğa ve 65 km genişliğe beler de inşa ettikleri bu adacıklara yine sazdan
sahiptir.Derinliği 280 metredir. İnka kültürünün yapılmış kayıkları ile kürek çekerek ulaşırlar.
izlerini barındıran Güneş Adası (Isla del Sol) ve Ay
Adası (Isla de la Luna) dahil irili ufaklı birçok ada- Yüzen adalara Puno’dan teknelerle giderken su-
cığı barındırır. Çevresinde yaşayan halk için gölde ların sazlarla dansına şahitlik eden pamuk pamuk
yapılan balıkçılık önemli bir geçim kaynağıdır. bulutların Titicaca gölündeki yansımaları Peru’daki
huzuruma huzur kattı.
Titicaca Aymara dilinde Puma kayası, Quechua
dilinde ise kurşuni kaya olarak anılır. PERU usumda çok derin bir iz bıraktı.

Titikaka Gölü’nün karakteristik özelliklerinden biri Kaynakça: Wikipedia
yüzen adacıklardır. Bu 42 adacıkda yaşayanlara Dansın Müziğin Başkaldırının Sesi Güney Amerika-Mustafa Andıç
‘Uros’ adı verilir. Uroslar, yüzen adacıkları savaşçı Gezginler-Mark Mann
İnkalardan korunmak maksadıyla, yöreye özgü

37

VOURLAmag RÖPORTAJ

“Bir Doğu Masalı”

Cemil İpekçi

Kendi deyişiyle “ben modacı değilim,
tasarımcıyım” desede Türkiye’de
moda denildiğinde ilk akla gelen
isim Cemil İpekçi. Tasarımlarındaki
Osmanlı esintileriyle bir ekol.
Cemil İpekçi geçtiğimiz günlerde
Urla’daydı.

Bu defa modanın dışında bambaşka
bir konu için. “Sufi Meditasyonu”
konulu bir seminer için konuşmacı

olarak Urla’ya gelmişti. Duyduğumda
hemen haberleşip randevulaştık.
Cemil İpekçi ile İskele’de buluştuk.
Kahvaltının ardından koyu bir
sohbete koyulduk.

Röportaj ve Fotoğraflar
Tayfun Özel

38

39

VOURLAmag RÖPORTAJ

40

Daha ben sormadan anlatmaya başladı. “Özel- mime de Bodrum iyi geliyor.
likle İstanbul’dan bir göç var Urla’ya. Benim
muhitim yani benim Nişantaşlı muhitim (Ben Ne zamandan beri Bodrum’dasınız?
Teşvikiye Nişantaşlıyım) benim jenerasyonum, ben-
den bir evvelki jenerasyon ve benden bir sonraki 1963’den beri Bodrum’a gidiyorum. İlk gidenler-
jenerasyon Bodrum’dalar. Ben Işık Lisesi’ndenim. denim yani. 15 yaşındaydım o zamanlar. Yaşımı
Işık, Şişli Terakki, Notre Dame de Sion vs. hepsi saklamadığım için rahat söylüyorum. (Gülüşmeler)
Bodrum’dalar. Bodrum’a gittiğimde gençliğimi O zamanlar Bardakçı ki bugün otel olan yerlerdir,
görüyorum. ağaçlar vardı. Ağaçların altında yatardık. 15 gün
süngere çıkıp hiç yıkanmamak, lağosları tutup
Urla’da belirli bir sanatçı kesim var. Sanatçı kesim yemek, çıplak denize girmek, hep denizle iç içege-
de Bodrum’u değil Urla’yı tercih ediyorlar. Bod- çen zamanlar… Daha sonraları Seyyal Taner geldi,
rum’da hafif bohem bir hayatın yanısıra Nişantaşı Mazhar -Fuat… Biz eski Bodrumlular, Bodrum’un
havası da var. Davetler, şıklıklar vs. Ama sanatçılar tadını çıkarttık.
bundan ziyade Urla’yı tercih ediyorlar.”
Türkiye sizi modacı Cemil İpekçi olarak tanıyor.
Siz neden Urla’da değilsiniz? Şimdi Sufi meditasyonunu anlatmak için Ur-
la’dasınız. Sufi Meditasyonu nedir ?
Rüzgardan hemen hasta oluyorum. Mesela, Alaça-
tı’ya bayılıyorum hele ki ilk zamanlarda çok ucuz- Meditasyonun bir çok şekli vardır. Mesela tesbih
du, buralardan bir ev de alabilirdim ama dediğim çekmekte bir meditasyon.Nasıl kişiliklerimiz varsa
sebepten bunu yapmadım. Benim bio ritmime kişiliklerimize de uyan meditasyonlar var. Bir me-
Bodrum uygun geliyor. Bodrum’un oksijenini se- ditasyon herkese uyacak diye bir şey yok. Mesela
viyorum. Ne varsa Bodrum’un oksijeninde, oraya transandantal meditasyon var. 15 sene yaptım
gittiğimde ağrım sızım kalmıyor. Urla’ya geldim ve fakat bana hiç uymadı. Yaklaşık 22 yıl evvel sufi
yine başladı ağrılarım, sızılarım. Buraların havası da meditasyonu ile tanıştım. Sufi meditasyonu Budist-
enerjisi de yaramıyor bana. ler tarafından çıkartılmış çok eski bir Asya medi-
tasyonu. Şaman Türkleri tarafından bize gelmiş,
Aslında Urla’nın dünya üzerindeki önemli enerji islamdan sonra da Bektaşi Dedelerin yaptıkları
merkezlerinden biri olduğu söylenir. bir meditasyon haline gelmiş. Biraz Mevlevilikle
de alakası var. Nasıl ki Mevlevilikte sema yapılıyor
Ben 48 seneden beri metafizik, parapsikoloji, ve beyninizi sadece o dönmeye ve ney müziğine
astroloji, meditasyonun yanısıra enerji ile uğraşıyo- veriyor ve ruhunuz bedenden uzaklaşıyorsa bun-
rum. Urla’nın da enerji merkezi olduğu söyleniyor. da aynı şeyler sesle yapılıyor. Bir tek hareketi var;
Dünyada bazı enerji merkezleri var biliyorsunuz. dilinizi dişlerinizin altına koyuyorsunuz, çanak
Mesela Kaz Dağları’nda belli bir nokta var. Bütün dediğimiz damağı kapatıyorsunuz. Bir de Ramses
Kaz Dağı değil yani. Sonra Bodrum keşfediliyor. oturuşu var.Birbirine değmeden avuçlarınız açılıyor
Bodrum’da Karakaya Köyü, Gümüşlük’e gider- ki enerji almanız için, gözlerinizi kapayıp ses… Bu
ken… Bodrum kalsedil diye bir taşın üzerine ku- müzikle olabilir, bir yere taksi ile giderken sokaktaki
rulmuş. Bu kalsedil denilen taş ki bu taşı İsviçre’ye sesle olabilir. Bu bende 3. Seferde hemen oturdu.
oraya buraya yollayıp araştırmalarını da yaptırdım. Herkeste farklı sayıda denemelerle oturabilir. Çünkü
(Serteni ise çok zor buldum. Bilmem kaç bin yıllık medite olacağınız anda düşünceler girmeye başlı-
bir taş buldum ve bunu kendime bilezik yaptır- yor. Önemli olan o düşünceleri kenara koyup tekrar
dım.) Kalsedil yaprak yaprak bir taş ve 5000 yıl odaklanmak. Fakat bu meditasyonun bir farkı var.
önce Karya döneminde toz haline getirilip afrodiz- 10 dakika yaptığınız zaman kesinlikle 10. Dakikaya
yak diye kullanılıyormuş. Kalsedil güneşle birleş- doğru ki biz ona 2. Boyut diyoruz, 2. Boyuta geçi-
tiği dakika insanlara sexualite, enerji ve mutluluk yorsunuz. Her meditasyonu yapana sorduğunuz-
veriyor. Hakikatende Bodrum’a gelen karı kocaların da kendisini okyanusta görüyor, dağın tepesinde
pek çoğu ayrılırlar. Ya da Bodrum’a gelirsiniz aşık görüyor, sevdiğinin yanında görüyor, yani bir vizyon
olursunuz. Bir de Bodrum’un yosunu çok ender görme gibi birşeyi de beraberinde getiriyor. Benim
bulunan bir yosun. En fazla iyot çıkaran yosun. verdiğim derslerdeki esas çakra açılmasıdır. Ben ku-
Özellikle akşam üstleri çok iyi gelir. Dengede bir antuma 1971’de başladım. 3 defa Hindistan’a aş-
nem var. Bodrum bir enerji merkezi. Benim biorit-

41

VOURLAmag RÖPORTAJ

42

rama gittim. 45 gün Malezya’da, Kuala Lumpur’da Küpeleriniz ne zamandan beri var?
manastıra gittim. Bunlardan bahsetmedim hiç.
Modacı Cemil İpekçi olarak tanındım. Çakra açmak, 17 yaşındaydım. Belçika’da Güzel Sanatlar Akade-
Kuantum böyle çocuk oyuncağı değil. Türkiye’de misi’nde okuyordum. 1965 yılında küçük bir aşk
kime çarpsanız modacı, kime çarpsanız manken, yaşadım. O günlerde alyans mı takalım, n’apalım
kime çarpsanız film artisti, kime çarpsanız yaşam derken bir çift küpe aldık, içki içip canlı canlı o
koçu oldu. Bu işler o kadar kolay değil, bunlar bir benim kulağımı deldi, ben onun kulağını… Sonra
yaşam biçimi. Türkiye’de çakra açabilecek insanlar onları kanlı kanlı değiştirdik. 1965’de küpe tak-
yok. Çakrayı enerjinizle açabilmeniz için bir Tibet tığımda, çok iyi hatırlıyorum, Paris’te dolaşırken
rahibi olmanız gerek. Bu da ne demek; 40 yıl dağın herkes bana bakıyordu. Çünkü küpeli hiç kimse
tepesinde vegan yaşamış , dünya ile hiç ilişkisi yok, yoktu o zamanlar. Üstelik bir de küpelerin ucuna
tamamen enerji ile dolu olmak demek. 50 amper- koca Kızılderili tüyleri takıyordum. Saçlarım da çok
lik biri değil 1000 amperlik birisinin vücudundan uzundu. O zamandan beri hala var.
çıkabilir o enerji. Ama öte yandan çakranın açılması
çok kolay. Çakra yoga denen bir şey ve hareketle- “68” kuşağındansınız diyebilir miyiz?
ri var. Çakra dediğimiz şey, sinir düğümlerimizin
olduğu noktalar. 7 tanesi belli. Bunun dışında da Evet. Bi’de “68” kuşağının solcularındanım. Kanlı
çakralarımız var. Mesela omuzlarımızda. Her gün 1 Mayıs’ta ben de Taksim’deydim. Babam biraz sol
belirli hareketleri yaptığımızda zaten bu noktalar tandanslıydı. Daha 10 yaşındayken mum ışığında
harekete geçiyor. Bunun için birine ihtiyacımız yok. Nazım Hikmet’i okuturdu. O zamanlar bunları oku-
Tekniği öğrendiğiniz zaman çakralarınızı kendi ken- mak yasaktı, yakalandığınızda hapse atılıyordunuz.
dinize her gün açıyorsunuz. Çakralarınızı açtıktan Duvarda gizli bir yerimiz vardı. Önünde bir kütüp-
sonra meditasyona girerseniz daha faydalı oluyor. hane vardı, açtığınızda duvar ve... Marx’ı, Lenin’i
Meditasyon dingin bir hayatı getiriyor. Cemil İpekçi okudum. Zengin bir ailenin çocuğuydum. Sinema-
gibi daha evvel saçlarını lüle lüle yapan, pırlantalar cıyız. Fitaş bizim, Dünya bizim, Yeni Melek bizim,
takan, güzel içki içen, şımarık bir insanı dinginleş- İpek film Stüdyosu bizim… Gönül Yazar’ın “Taş
tirebiliyor. Şu anda 28 sene oldu içki içmiyorum. Bebek” filmini çekmiştik. Annem Çubuklu Suyu’nun
Pazardan giyiniyorum. Para kazanmıyorum. Hiç sahibi, Çubuklu’daki Köşkte yaşıyoruz, Karaköy
de aldırmıyorum. Öbür Cemil’e nazaran çok daha Börekçisi’nin torunu… Çok zengin bir çocuk olarak
huzurlu, çok daha kendinle barışık, çok daha insan- doğmuşum ama parkalarla solcuyuz işte. Yakalanı-
larla barışık bir Cemil… Meditasyon sizi kendinize yorum, yakalanıyorum… Babam geliyor çıkarıyor.
döndürüyor. Büyükbabam bir gün bana dedi ki; “ bak evladım,
20’sine kadar solcu olmayan eşektir, 20’sinden son-
Meditasyon ve spirütüel yaşamla ne zaman ta- ra solcu olan eşş…eşektir.” Ben yine sol, hümanist
nıştınız? kaldım. Ama kapitalist bir hayat yaşamaya başla-
dım. Kapitalizm denen bu canavarın içinde ben de
Tam olarak 1971 yılıydı. O zamana kadar Kuantu- yerimi modacı olarak, sanatçı olarak aldım.
mun “K”si yoktu. Dünya Sevgi Birliği ile tanıştım. O
zamanlar başında Refet Kayserilioğlu vardı. En deli, Bu dönemin etkileri tasarımlarınıza yansıdı mı?
en çılgın zamanlarımdı. Başlangıçta inanmam çok
zor oldu. Ama bütün bu bilgilerin içine girdiğinizde Tabii. Mesela ben etnik bir tasarımcıyım. Modayı
karmadan reenkarnasyona pek çok öğreniyorsu- hiçbir zaman takip etmedim. 1975’de kendi atölye-
nuz. Ben zaten bu yolu seçmişim bunu. Karmamda mi açtığımda Nişantaşı gibi bir muhitte pazen, bas-
bunun olduğunu gördüm. İşte bana “sen çok de- ma ve şile bezi ile tasarımlar yapmam bir hadiseydi.
ğişiksin” dedikleri değişikliğim bundan geliyormuş. Kadın hayatında pazeni, basmayı görmemiş. Çünkü
Karmamın içinde bunu almışım. Yani Müslüman bunları köylüler giyerdi. Bundan ziyade tarihi, Ana-
mahallesinde salyangoz satmayı almışım. Böylesine dolu tarihini çok sevmem, üstüne Osmanlı sentezi
bir memlekette küpeyle, gözünde sürmeyle dolaşıp, tabii… Bütün bunlar beni etnik bir tasarımcı yaptı.
kendi tercihlerini rahat yaşayan biri olarak… Bütün
bu bilgilerle daha önce de yoğrulmuşum. Tamamla- Tasarımlarınıza bir renk cümbüşü hakim…
maya gelmişim.
Renk seviyorum. Hep derim, “Allah’a inanıyor-
sunuz. Allah o kadar renkli ki, benim minimalist
olma imkanım yok. Çünkü Allah maximalist. Yani

43

VOURLAmag RÖPORTAJ

44

binbir renkli çiçeleri yaratmış. Bir balık yaratmış
binbir renklerde. Kuş yaratmış binbir renklerde. Ben
Allah’tan daha üstün olmadığıma göre minimalist
olmayı kabul edemiyorum. Maximalist bir biriyim.

Tabii renk bilgisi de önemli. Mesela tamamen siyah
olduğunuzda evrenle ilişkiniz kesiliyor. Ne pozitif ne
de negatif enerji alabiliyorsunuz. Onun içinde renk-
ler, renklerin enerjileri çok önemli. Benim elbisele-
rim, giysilerim hep rengarenktir. Çiçekler, böcekler,
takılar… Maximalizmin en ucudur. Kendi evim de
öyledir. Yaşam biçimim de öyle.

En sevdiğiniz renk desem…

En sevdiğim ki yatak odamda o renktir, Bodrum
Mavisi. O mavi, bilmiyorum neden, beni alır gö-
türür. Evimin içindeki objelerimde Bodrum Mavisi.
İkici rengim pembe daha sonra yeşil, turuncu…
Beyazı da severim.

Moda ve trendler hakkında ne düşünüyorsunuz?

Moda faşist bir olgudur. Moda, kapitalist düzen
içerisinde yer alan kurumların ellerinde kalmış
kumaşları, ellerinde kalmış boyaları nasıl satabilirim
diye oluşturdukları bir olgu. Moda emreder. Bunun
da reklamını çok iyi yaparlar. Fakat, dikkat ederseniz
dünya isyan etti. Son 10 seneden beri öyle eskiden
olduğu gibi bir moda yok. Mesela, “bu sene mini
moda”. Yok öyle bir şey. Mini de moda, maxi de
moda, hint elbisesi de… Çünkü, insanlar sıkıldı.
Moda insanlarla alay eden, insanları kullanan, ka-
pitalist ve faşist bir olgudur. Bu nedenle modadan
hep uzak durdum. Ama bu mefhum kaybolmaya
başladı. Herkes istediğini giymeye başladı. Benim
istediğim yere doğru geliyor.

Türkiye’de nasıl giyiniyoruz sizce?

Biz oryantalist bir ülkeyiz. Batılılara nazaran biraz
baklava üstü bal gibi giyiniyoruz. Abartıyoruz.
Doğuluyuz. Evimizdeki dekorasyondan aşklarımıza
kadar abartıyoruz, süslüyoruz. Göz yaşlarını bile
aksesuar diye kullanıyoruz.

Yeni tasarımlar, koleksiyon var mı?

Şu anda bir koleksiyon hazırlıyorum. Uzun za-
mandan beri yapmamıştım. Defilesini yaza yaparız
heralde belki de yazdan evvel. Ama ben hep sipariş
diktim. Ve pahalıydı. İnsanlar beni çok seviyor. Di-
yarbakır’dan Edirne’ye kadar. Fakat, hiç biri benim
bir elbisemi giymedi. Beni Cemil olarak seviyorlar.
Ben de artık, bana varabilecekleri ücrette bişeyler
yapmak, sokakta bir gencin üzerinde bir t-shirt’ü-

45

VOURLmAag

46

mü göreyim istiyorum. Daha çok el ile yapılmış, var. O biraz daha dingin. Daha aşktan anlayan, sex-
alınabilecek şeyler yani… Artık böyle bir hayat ta- süalitesi daha bol. Güzel zamanlardaki yani. Ama
sarlıyorum ama hayat benim için ne tasarlıyor onu nüfus kağıdındakine inanamıyorum.
bilemiyorum. Zaten öyle de gözükmüyorsunuz. Cildiniz için bir
şey yapıyor musunuz?
Tüm zamanlar içinde size en çok ilham veren Ameliyat falan yok. Kremde kullanmam. Ama
kadın? doğal yağlar, kantoron yağı, kave ile peelingler, yüz
yogası, bir iki yere botox senede bir kere, cilt günde
En çok ilham veren kadın... (Şöyle bir düşünüyor.) iki defa temizleniyor, bir de onu çok sevip okşuyo-
İçimdeki kadın heralde. Böyle içimde yatan, gözleri rum. Sevgi veriyorum, sen çok güzelsin, sen hiçbir
benimle aynı olan, burnu benziyor ama biraz daha zaman yaşlanmayacaksın, aşığım sana diyorum.
küçük, saçları simsiyah beline kadar, boylu… ben Heralde duyuyor söylediklerimi…
hep diyorum, bir kazanın içine Sezen’i koyuyo- Erkekler mi zor kadınlar mı?
rum, Leyla Alaton’u koyuyorum, Yonca Ebuzziya’yı Kadınlar zor. Erkekleri çok seviyorum. Onlar safsa-
koyuyorum, karıştırıyorum. Oradan çıkan kadın işte lak, çok kolay ve dünyanın büyümeyen mahlukları.
benim hayalimdeki kadın. Karakteriyle, fiziğiyle, Kadın öyle değil. Kadın labirent gibi. Kocası eve
herşeyiyle. Ama, ben bu kadını çok giydirmek isti- geldiğinde “ karıcığım ne kadar güzelsin” dese,
yorum diye bir duygum olmadı. Çünkü hep içimde- hemen düşünür; “bu herif ne b.k yedi de bana bu
ki kadını giydirdim. Hep o kadın aşk yaşadı, hep o lafı söylüyor” diye. Ama kadın kocasına “canım
kadın hayata biçim verdi. paşam gelmiş” dese adam hiç düşünmez “bu kadın
ne b.k yedi “ diye. Erkekler düz… Karnını doyuru-
Bir mankende ne gibi özellikler ararsınız? yorsan, ikide kompliman yapıyorsan, olmasan bile
ona muhtaçmış gibi de hissettiriyorsan erkekler çok
Erkek ya da kadın manken… Öğretebilirsiniz ama kolay ve sevimli varlıklar. Ama şu da var ki kadınla
bazı insanların doğuştan bir vücut estetiği vardır. uğraşmak insana beyin jimnastiği yaptırıyor, gelişti-
Yani sizin öğretmenize lüzum yoktur. Bence yüz gü- riyor.
zelliği önemli değil, makyajla bazı estetiklerle hoş- Kıskanç mısınız?
laştırabilirsiniz. Bacaklarının sütun gibi olması şart Kıskançlıklarımda tuhaftır. Kıskanmak istediğim
değil. Podyuma çıktığındaki aurası, elbiseyi taşırken zaman kıskanırım. Çok ciddi bir olay olduğunda
elinin ayağının hareketi önemlidir. Mankende buna kıskanmıyorum da, canım o gün kıskanmak isteyip,
dikkat ederim. Sadece güzel olmak manken olmaya bir arabesk oyun oynamak istiyor.
yetmez bence. Kapris de denilebilir mi?
Denilebilir. O gün kıskançlığı oynamak istiyorsam
Size göre en iyi manken kim? kıskanırım yani. Üzerine bir sinek dahi konsa kıska-
nabilirim.
Hepsi arkadaşım. Ama Türkiye’ye gelmiş starlar yani Platonik aşklarınız oldu mu?
idoller var. Mesela ilk idol Erkan Yolaç’ın eşi Asu- Bol platonik aşklarım oldu. Hayatımda en sevdiğim
man Tuğberk. 1971’de benim defileme çıkmıştı. Bir aşklarım platonik aşklarımdır. O aşık olduğum insan
ekol Asumanı’ı taklit ettiler. Sonra Sabahat Do- bilmez bile. Bir restaurantta aşık olurum. Aşkım
ğanyılmaz taklit edildi. Semra Tınaz büyük bir ekol bitene kadar giderim, bakarım, o da bakarsa heye-
oldu. Daha sonra Şenay Akay. Deniz Akkaya, Ebru canlanırım, hayaller kurarım, hayalimde sevişirim,
Ürün… hayalimde öpüşürüm, hayalimde beraber olurum.
Platonik aşık olmayı çok severim.
Kaç yaşındasınız? Gerçek aşk?
Gerçek bir kere aşık oldum. Uzun sürdü. 22 yıl. 7 yıl
1948 doğumluyum. 71 yaşındayım. Yakında 72 kadar önce vefat etti. Hakikaten intihar edecek
olacağım.

Kendinizi kaç yaşında hissediyorsunuz?

İki yaşım var. Bir tanesi 5-10 yaş arası. Yatak odam
ve banyom 5-10 yaştır. Oyuncaklarım, musluğu-
mun üstünde küçük horozum var. Her sabah onu
öper günaydın derim. Duşumun üstünde bir tavşa-
nım var. Duştan önce onu da öperim. Kendime bol
oyuncak alırım. Elma şekerimi alırım. Hiç utanmam
sokakta da yemekten. Bir de 30 -35 yaşındaki Cemil

47

VOURLAmag RÖPORTAJ kadar sevdim. O kadar çok aşıktım ki artık aşkı taşı-
yamıyordum. O da bana aşıktı. Kendimi öldüreyim
48 bitsin bu yük dedim.

Müzikle ilginiz var mı?

Bir enstüreman çalmıyorum. Ama Belçika’da akade-
mide okuduğum yıllarda bir kulüpte Fransızca-ingi-
lizce şarkı söylüyordum. Para kazanıyordum. Man-
kenlik de yapıyordum. Her müziği seviyorum. Ama
daha çok klasik müziği ve operayı seviyorum. Onda
da hepsini sevmiyorum. Mesela operada ayırmı-
şım; La Traviata’yı, Madam Butterfly’ı, Nabucco’yu
seviyorum. Piyanoyu seviyorum. Özellikle Chopin’i,
Debussy’i seviyorum. Tchaikovsky’i de severim ayrı-
ca. Maria Callas’ı çok severim, Leyla Gencer teyzem
olmasına rağmen. Bir de türkü seviyorum. Hele de
Alevi türkülerini.

Kitaplarla aranız nasıl? Okumaya zaman ayırabi-
liyor musunuz?

Okur idim. İnternet çıktığından beri internet oku-
yorum ama kitap okumaktan çok araştırma yapı-
yorum. Mesela, bir film izliyorsam ya bilim kurgu
filmidir ya da tarihi bir film, özellikle de belgesel.
Bunları izlerken dikkati çeken bir konu oluyor. He-
men araştırmaya başlıyorum. En çokta tarihi araş-
tırıyorum. Bunun içinde Sümer tarihini çok inceli-
yorum. Kore tarihini yuttum. Çünkü, kendimi çok
Koreli hissediyorum. Reenkarnasyona inanıyorum.
Bu dünyaya daha önce Koreli olarak gelmiş olabi-
lirim. O kadar ki, Kore filmlerini alt yazı olmadan
izleyebiliyorum. Çubukla yemeyi çok seviyorum.
Asya mutfağını çok seviyorum.

Atölye çalışmaları ile bilgi, birikim ve deneyimle-
rinizi aktarmayı düşünüyor musunuz?

Bodrumdaki evimin hemen yanında bir yerim daha
var. Orada bir atölyem var. Burada hafta 2 gün
moda dersi veriyorum. Haftada 2 gün de medi-
tasyon ve enerji dersleri veriyorum. Önümüzdeki
günlerde bulunduğumuz sokağın köşesinde bir ev
var, burayı da Mavi Liman adıyla açıyoruz. Mavi
Liman’da ben meditasyon dersleri vereceğim. Bir
arkadaşım ki Hindistan’dan yeni geldi, o da şifacı ve
şifa üzerine çalışacak, yine Hindistan’dan yeni gelen
bir arkadaş yoga dersleri verecek, tarot, astrolojik
özelliklerine göre taşlarla takı gibi derslerin yapıla-
cağı bir mekan hazırladık.

Siyasete en azından herkesin olduğu kadar bir
ilginiz olduğunu söylüyorsunuz. Yetkili biri olsay-
dınız ne yapardınız?

Bu kadar açık hava müzesi olan bir ülkede dün-

yanın da yardımlarını alarak toprak altındakileri, Şimdi şu oturduğumuz yerdeki çiçekleri gördü-
özellikle kentlerin altında kalmış olanlarını ortaya ğümde Çubuklu’daki köşkteki ağalar aklıma geliyor.
çıkartır, bu toprakları dünyanın açık hava müzesi Şakir Ağa, Makarnacı İbrahim Ağa… Yemek yerken
haline getirirdim. Cevriye Hatun geliyor mutfaktan sorumlu… Dadım,
Dört bir yanı deniz olan bir yerde balığı bu fiya- onun ninesi zenci Abudi ki Sudanlı bir cariye…
ta yemezdim. Üstelik balık ihracatımız da müthiş Sonra birdenbire hakikat geliyor. Bakıyorum hiç
olabilirdi. Zeytin, 5000 yıl önce Karya, 20bin yıl biri yok. Bir de insanların durumuna bakıyorum.
önce Sümerlerde var ve zeytin bu Anadolu toprak- Geçmişte burun kıvırdığımız şeyler insanların mut-
larından gitmiş ama İtalyanlar zeytin ve zeytinyağı luluğu olmuş. Ben de bu mutluluklara alışmaya
ile meşhur. Zeytinimi ortaya çıkartırdım. Üzüm aynı bakıyorum.
şekilde. Şarap burada yapılmış. Buna çok değer Mutlu musunuz?
verir, sanat haline sokardım.
Kumaşlarımı yok etmezdim. Sümerbank’ı kapatıp Mutluluklar kısa kısadır. Bir çiçeği görürsünüz mut-
pazen, basmayı yok ettiğimiz gibi. Tam tersine bü- lu olursunuz. O bir saniyedir. Önemli olan huzur.
tün dünyaya tanıtıp, kabul ettirirdim. Kendinizle barışık olmanız ve kendinizle dingin
Kısacası kendi değerlerimizin ortaya çıkartılmasına olmanız. Mesela çoğu sorun ve problem kendinizle
uğraş verirdim. Bakın Bodrum’da sanayinin altın- barışmadığınız için. Bütün bu meditasyonları yapar-
da 5000 yıllık amfitheatre var. Ortaya çıkması için ken bir çok insanla temasa geçiyorsunuz ve bir sürü
sanayinin buradan başka bir yere gitmesi gerekiyor. teknikler öğreniyorsunuz. En önemli tekniklerden
Ama sanayi hala orada duruyor. Dünyanın neresin- biri bu meditasyonlarda ; hayatımızın en büyük so-
de böyle bir şey olur? İstanbul’da Vatan caddesinin runlarından bir tanesi insanlar değil, sizsiniz. İnsan-
altında Roma, Bizans şehri yatıyor. Dünyada ufacık lara kızıyorum zannediyorsunuz halbuki kendinize
bir taş bulsalar korumaya alıp, ışıklandırıyorlar… kızıp insanlara suçu atıyorsunuz. Bu meditasyonlar
Aklıma gelmişken söyleyim Nemrut’a daha yeni sizi kendinizle barıştırmaya, hatalarınızı kabul etme-
tuvalet kabini konuldu. O da benim ısrarımla. Ba- yi getiriyor. Çünkü, mükemmeliyet diye bir şey yok,
zen soruyorum kendime. Bu toprakları hakkediyor mükemmel olan evren… Biz aptal olmak, yanlış
muyuz diye? yapmak, hatalar yapmaya hakkı olan varlıklarız.
Yaşamınız bir filme konu olabilir mi? Yeterki bunları yaptığımız anda “ evet, ben bunu
Yaşarken yaparlar mı bilmiyorum. Ama bir şey yaptım” diyebilelim. Bunu dediğiniz zaman bir
biliyorum ki bir gün bu dünyadan göç ettiğimde daha yapmıyorsunuz. İnsanlarla sorununuz, suçla-
hemen olmasa bile bu topraklarda bir deli Cemil malarınız bitiyor. Diğer insanlarla aynı olduğunuzu
yaşadı diye kitabım da yazılır filmim de yapılabilir. görüyorsunuz. Biz bir bütünün parçalarıyız.
Yaşamımı bilenler var, ben de kaleme alıyorum. Konuşmaktan keyif alıyorsunuz...
Ben beyaz Türküm. Annemin babası Abdülhalim
Efendi’nin yaveri, babamın babası Abdülhamit’in Konuşmayı seviyorum. Bir gün gelecek hiç konuşa-
doktoru, annem sarayın uncubaşısının torunu, mayacağız. Konuşmayan insanlara çok kızarım. Bir
Nafiz Baba ile Karabaş Hazretlerinin torunuyum. gün ömürlük susacağımız için konuşmayı ve insan
Bektaşi bir aileye mensubum. Aynı zamanda sabe- tanımayı çok seviyorum. Ne kadar çok insandan
tayist bir aileye mensubum. Hep sarayda olmuş, enerji alıp tanıyabilirsem onlar depolanıyor bana.
bunun içinde artık insanların unuttuğu bir Neviza- İnsan seviyorum, yalnızlığı hiç sevmiyorum. Yalnız
de gibi Sadıkoğulları gibi İstanbullu ailelerin içinde olmak istediğimde odama çıkarım, 1 saat meditas-
büyümüş bir insanım. Saray hakkında çok bilgim yonumu yaparım. Hep derler ya yalnız olmak Allaha
var. Ninemden dolayı. 102 yaşında vefat etti. mahsus! Ben de derim ki; Allah’ın neresi yalnız, bu
Bu filmin ana teması ne olurdu? kadar planet, bu kadar varlık yaratmış. Allah yalnız
Benim kendime koyduğum patentli bir adım var. Bir olur mu? En kalabalık olan.
Doğu Masalı… Bence filmin adı da, teması da Bir
Doğu Masalı olurdu. Çünkü, bir masal gibi hayat. Biliyor musunuz, 4 buçuk yaşıma kadar konuş-
Bazı yaşadıklarıma kendim bile inanamıyorum. mamışım ben. Anneme “Eyüp Sultan’a götür de
dili açılsın”, “kanarya suyu içir, konuşur” demişler.
Annem böyle şeylere inanmazdı ama götürmüş, o
sudan içirmiş. O gündür konuşuyorum. Hatta an-
nem, “galiba suyun ölçüsünü biraz fazla kaçırdık”
derdi. (Gülüşmeler)

49

VOURLmAag

50


Click to View FlipBook Version