The words you are searching are inside this book. To get more targeted content, please make full-text search by clicking here.
Discover the best professional documents and content resources in AnyFlip Document Base.
Search
Published by tayfunozel, 2020-10-14 13:07:20

VourlaMag EKİM 2020

Aylık Dergi

şarap Met (Mead). gerektiriyor.
Üzüm çeşitleri arasında hem yerli hem yabancı
Prof. Dr. Metin Güner’in 2002 yıllarında hobi olarak çeşitlere yer veriyorlar. Bornova Misketi, Kara
başlayan şarap tutkusu, tüm aile bireylerinin destek Misketi, Mourvedre, Syrah, Cabernet Sauvignon
olmasıyla kurumsallaşıp bugünlere geliyor. MMG ve Merlot üretim yaptıkları üzüm çeşitleri. 2019
Şarapçılık, Urla Bağ yolundaki pek çok kardeş rekoltesi olarak Chardonnay ve Viognier de beyaz
işletme gibi aile şirketi olarak faaliyet gösteriyor. üzüm çeşitleri arasında bulunuyor.
Bağın işlenmesi ve şarap üretim süreçlerinde Metin
Beyin kızı Meltem Atalay Hanım ve oğlu Mert MMG şarapçılığın diğer
Güner ile birlikte çalışıyorlar. Geleneksel üretim şaraphanelerden en büyük
yöntemleriyle senede yaklaşık 15-20 bin şişe üretim farkı ise tüm üzümler gece
yapıyorlar. hasadı ile toplanıyor.

MMG şarapçılığın diğer şaraphanelerden en
büyük farkı ise tüm üzümler gece hasadı ile
toplanıyor. Elle toplanıp, 10 kg‘lık kasalarla
şaraphaneye taşınan üzümler şaraphane ile
bağ iç içe olduğundan hiç vakit kaybedilmeden
işlenebiliyorlar.

İşletmede preslemeden aktarmaya tüm süreçler
hem geleneksel yöntemlerle, hem de elle yapılıyor.
Şişeleme, etiketleme ve paketleme de tamamen
insan gücüyle yapıldığı için de oldukça el emeği

51

YAZAR /ARAŞTIRMA

Ayda Şarapçılık ve Bağcılığın sahipleri sevgili Ayda
ve Uğur Kalelioğlu çifti.
Ayda Şarapçılık ve Bağcılık İzmir’den Seferihisar’a
doğru giderken Urla Bademler kavşağından sola
Gödence yoluna döndükten 12 - 13 km sonra
karşınıza çıkıyor. Eğer bu yoldan daha önce hiç
geçmediyseniz, bir ara acaba kayıp mı oldum diye
endişelenmeye başlayabilirsiniz. Ama hiç endişe-
lenmeyin yol üzerinde kritik noktalardaki levhalarla
şaraphaneye kolayca ulaşabiliyorsunuz.

52

Kalelioğlu çiftinin şarapla ilgili hayalleri öğrencilik araçları ile bağ işlemeye kadar uzanan bir hikâye
yıllarına kadar uzanıyor. Konu hakkında ailede ön- yazılmaya başlanıyor.
derliği Ayda Hanım yapıyor. Diş hekimi olan Ayda
Kalelioğlu ve avukat eşi 1998 yılında şehir haya- Kalelioğlu ailesi 400 metre rakımda killi, kumlu ve
tını bırakıp Urla’da yeni bir yaşam kurmaya karar taşlı özel bir toprak yapısına sahip olan bu arazide
veriyorlar. İlk başlarda evde şarap yaparak ilk dene- teraslı bağlarını 2015 den itibaren kurmaya başlı-
melerini gerçekleştiriyorlar, ama sonrasında Ayda yorlar. Bağ sıra arası 1,5 metre, sıra üstü 1 metre
Hanım şarap konusunda Fransa‘da eğitim almaya olacak şekilde bağların dikimini yapıyorlar. Gö-
karar veriyor. dence’deki tesiste şarap üretimine ise 2016 yılında
başlıyorlar ve işletmede integral fıçılarda üretim
Ayda Hanım Fransa‘da şarap ile ilgili eğitimler al- yapılıyor.
dıktan sonra 2015 de Ayda Şarapları ve Bağlarının
olduğu Gödence’deki bu yeri alıyor. Ayda Hanım Şaraphanede hem restoran, hem de konaklama
şarap üretiminden sorumlu olurken eşi Uğur beyin seçenekleri mevut. Şaraphaneye gidip geri dönmek
ilgi alanı da bağlar. Uğur Beyin toprak sevgisi ise istemezseniz kalabileceğiniz 6 odalı bir butik otel
uzun yıllar önce İzmir Karşıyaka‘da otururken evin de şaraphanenin üst katlarında bulunuyor. Sabah
balkonuna çim ekmek için bir branda sermesi ile kuş sesleri ve doğa içinde uyanmak isterseniz bura-
başlıyor. Sonrasında traktör kullanarak, farklı tarım da konaklamak harika bir seçenek olabilir.

53

54

Çok geç olmadan

Harekete geç!

55

RÖPORTAJ

Urla’da bir
Müzik

Prodüksiyon
Okulu

Röportaj: Tayfun Özel / Erel Eryürek

56

Türkiye’deki resmi Ableton sertifikalı tek
okul olan Unis Academy’nin kurucusu
Cenk Üniş ile Türkiye’den Amsterdam’a,
oradan İstanbul’a uzanan yolculuğunda
önemli bir yer teşkil eden müzik
prodüksiyonu, DJ’lik meselesi ve yeni
projelerini konuştuk.

Sokağa çıkın ve insanların ne konuştuklarına kulak
verin; memleket veya gündelik hayat sorunlarını
tartışmıyorlarsa, ya kafe açmak istiyorlardır ya da DJ
olmak... Aldıkları eğitimin veya neyle uğraştıklarının
önemi yok. Sokaklar, yaptığı işten memnun
olmayan, mesleğini sevmeyen veya her şeyden
bıkmış, şehir yorgunu ve yön arayan genç insanlarla
dolu. Ve bu insanların pek çoğunun beyninde –
eğer organik alemlere dalmadıysalar- “kafe açma”
veya “DJ olma lobu” olduğuna yemin edebilirim.
Bu yazı, yana yakıla DJ olmak isteyenlerle müzik
üretimi konusunda ısrarlı olanların, er ya da geç
yollarının kesişeceği Unis Academy ile ilgili.
Ableton Urla Mansion'da altı kişilik bir sınıfta

57

RÖPORTAJ Cenk Uniş

58 1991 yılında “Resident DJ” olarak başladığı
yolculuk “Prodüktör”, “ShiTV görsel sanatlar
kolektif“ kurucu üyesi ve her an kendini tazeleme
dürtüsü ile yaşayan bir “Abelton Eğitimcisi” olma
yolunda onu ilerletti.

Televizyon reklamları, müzikler, ses tasarımları
konusundan çalışmalarıyla yetkinliklerine anlam
katarken; Fifa, Pro Rail ve Philips gibi markalar
için sahne şovları tasarladı. 2004’te doruklara
ulaşan müzik tutkusu onu 2008’de Unis
Academy’i kurduğu “Amsterdam’a” götürdü.

Burada çok kültürlü yaşamın faydalarından
beslenerek kendi köklerine inme kararını verdi.
Yaşamın zengin ve renkli dokusunu bir müzikal
tuval olarak imgeleyerek ahenkli bir sentez
üretti. Birçok farklı milletten öğrenicileri ile
etkileşimlerinde, 5 sene sonunda ortaya çıkan,
Türk underground sektörünü hedef alarak
geliştirdiği, evrilen bir sistem doğmuş oldu.

Mutlu bir anı olarak hatırladığı 2013 yılında Unis
Academy’nin ilk şubesini, eğlence sektörünün
kalp atışlarını yaşadığı Taksimde açması, bilmek
ve öğretmenin farklılıklarını özümseyen bir
öğrenici eğitmen olma yolculuğunda İstanbul
serüvenini başlattı.

20 saatlik programlarla sadece 6 kişiye özel
geliştirildiği bir çalışma ortamı ve özel sınıf
teknikleri ile buluşçu bir tavır aldı.

Ritim duygusu olan herkesin müzik üretebileceği
fikri ile bu yolculuğa başladığını hatırlayan ve
hatırlatan Cenk Uniş; Abelton mühendisliğinin
seçkin programlaması ve içeriği ile size
hayatınızda yepyeni bir pencere açma hayaline
davet etme hareketini başlattı.

Eğitim sonunda “Unis Academy Sound Cloud”
sayfasında yayınlayacağınız bir üretiminiz olması,
bire bir ders alma şansınız ve her şey den öte
yaşamınıza yeni bir keyif katmanızı sağlayacak,
dünyada teknoloji ile neler yapılıyor sorusuna
cevaplar bulmanızı sağlamak... O'nun öncelikleri
arasında ve her geçen gün gerçekleşiyor.

ders alan DJ adaylarının, 20 saatlik bir çalışma Ableton’la katılımcılar kendi parçalarını yapmayı
sonucunda, DJ’lik pratiğinin temel prensiplerini öğreniyorlar. Hem teorik ama daha çok pratik
öğrendiklerine, kendi seçtikleri müzikleri ahenkle derslerde birbirlerini destekleyen Ableton Live ve
çalabildiklerine, oraya gelenleri pekala eğlendirip Ableton PUSH’u uygulamalı olarak anlatıyoruz…
dans ettirdiklerine tanık oldum.
Sertifikalı Ableton eğitimcisi olmak nereden
Ortak bir arkadışımız sayesinde tanıştığım aklınıza geldi?
müzik endüstrisine yeni yetenekler kazandırmayı
hedefleyen, Türkiye’nin ilk ve tek resmi sertifika Ondan önce 2007’de dünyanın ilk “audio-
programı Ableton ile müzik prodüksiyonu eğitimi visual” dans label’ını açma gafletinde bulundum.
veren, Unis Academy’nin kurucusu Cenk Üniş ile Pioneer markası DVJ diye bir sistem çıkarmıştı.
çok geçmeden bir araya gelip sohbet ettik. Dijital video jockey’lik kısacası. Normalde çalarken
kullandığımız CDJ’ler üzerinden DVD’ye geçiş
Bazı insanların yaşadıkları hayat tıpatıp kendilerine sağlayan bir sistem. Ben o zamanlar hem Philips
benzer ya, Cenk Üniş’inki de öyle. Bugüne kadar firması için çalışıyordum hem de Virtual Events
yaptıklarının listesi kalabalık: Turizmcilik, eğlence diye bir firmada ses mühendisliği, ses ve müzik
sektörünün hemen her kademesinde geçen tasarımı yapıyordum. Geniş bir kadroyduk, bu işte.
hareketli bir iş hayatı, ilk gençlikte büyük bir hevesle Bizim yaptığımız, dans müzik prodüksiyonlarını
atıldığı DJ’lik mesleği ve nihayetinde müzik aşkını görselcilerle buluşturup, görsel ve işitsel bir
eğitimci kimliğiyle birleştirdiği Unis Academy… medyum yaratmaktı. DVD’leri çıkardık. 89 tane
DVD satıldı o dönemde...
Bilgisayardan müzik üretmek için yaratılan,
dünyaca ünlü produktör ve DJ’lerin canlı sahne Derken Ableton’ın dikkatini çektiniz...
performanslarında da yaygın olarak kullandığı,
profesyonel DAW (Digital Audio Workstation) Şöyle oldu; bugün elektronik müzikte söz sahibi
yazılımı Ableton Live öyle bir şey ki, özellikle olan DJ Mag ya da Mixmag gibi dergilerin öncüsü
elektronik müzik üretenlerin kaçınılmaz enstrümanı. sayılabilecek 365mag isimli Amsterdam temelli bir
Cenk Üniş’in başta Amsterdam’da kurduğu, dergi vardı. Daha çok progresif elektronik müzik
2013’ten bu yana İstanbul’a taşıdığı akademide, odaklı bir yayındı. Kurucularından Rob Szepesi ile
müzik yapmanın ve bu programın ABC’si ve daha ahbaplığım vardı. Zaten Amsterdam bir köy gibidir,
fazlası öğretiliyor... herkes birbirini tanır.

Adını yaz ortasından beri duyduğum ve de O zamanlar prodüksiyonlarımda Reoson ve
merak ettiğim bu kurumun DJ’lik kursuna
katılanlar arasında kimler yok ki! 2019 Eurovision
yarışmasında Azarbaycan'ı temsil eden Chingiz
Mustafayev bile var. Bu arada yarışmada hakkı
yenilmişti Chingiz'in, değinmeden geçemeyeceğim.
Bize göre birincilik hakkıydı. İnternetten bulup
izlemenizi tavsiye ederim. Sahnesi de muhteşemdi.
Özellikle ruhun bedenden yükselişi muhteşem bir
şekilde verilmişti.

DJ olmak isteyenler, kendi müziklerini yapmak
isteyenler… Bir okul kurdunuz ve herkes
kapınızda kuyrukta sanki. Nedir DJ’lik merakının
hikmeti?

Bir düzeltme yapalım, ben DJ okulu değilim. DJ’lik
kurslarımızı açalı daha bir sene oldu. Burası modern
bir müzik prodüksiyon okulu diyelim. Verdiğimiz
eğitimlerde müzik yapımcıları, görsel sanatçılar,
ses tasarımcıları, DJ ve VJ yetiştiriyoruz. Elektronik
müzik üretiminin olmazsa olmazı haline gelen

59

RÖPORTAJ

Bir insanın vaktini ve parasını alıyorsanız, zamanını
doğru kullanarak hedefine ulaştırmalısınız. Benim
ilkem kısa zamanda çok bilgiyi sağlıklı bir şekilde

vermek oldu…

60

Cubase software’lerini (yazılım) kullanıyordum. Sertifikalı eğitmenler
Köklü bir analog geçmişim olduğu için, dijitalle müfredatlarını kendileri
analoğu her zaman karıştırıyordum. Farklı yazarlar. Ableton tarafı,
platformları kullananlar arasında bir yarışma eğitmenlerin bu software’i çok
düzenlenmişti. Eğlence sektöründen geldiğim iyi bildiklerinin güvencesini
için eğlenceli ve komik bir sunum hazırladım. verir, gerisine karışmaz.
Kazananlar Ableton’cılar oldu ama beni de o
platforma çekmeyi başardılar. O yarışma sonrasında
Ableton’ın Benelüks sorumlusu yanıma geldi ve
beni doğrudan Berlin’e istediklerini söyledi. Hatta
anında telefonla bağlantı kurduğu Ableton’ın
kurucusu ve CEO’su Gerhard Behles’in de
onayıyla… O sıralarda bambaşka projelerin içinde
olmama rağmen tekliflerini kabul ettim ve kısa bir
süre sonra Ableton’ın sertifikalı eğitmeni oldum.

Sonra Amsterdam’daki Unis Academy’i
kurdunuz?

Sonrasında da okul açtım, evet. İsmi Ableton
Amsterdam olsun diye düşünürken, soyadımın
okulun ismi olmasına karar verdim. Çünkü
Unis, “united/birleşik”i çağrıştıran daha geniş
perspektifli bir isimdi. Hatta Unis diye üniversiteler
var Endonezya’da, Fransa’da ve saire. Hemen
isim haklarını aldım ve işe koyuldum. Bütün bu
işlerde turizm ve eğlence sektöründen edindiğim
birikimlerim, hatta Alman kayak federasyonu
brövemin olmasının bile faydalarını gördüm. Zira
“Unis Academy Producers Holiday” adı altında,
elektronik müziğin başkentleri Amsterdam, Berlin
ve Ibiza’da lokal sanatçılarla birlikte dünya çapında
dersler, atölye çalışmaları ve master class’lar da
yapıyoruz...

Okul açmak çok kolay olmamalı, öyle değil mi?

‘İlk hedefimiz müfredat’ dedik ve oturup
araştırdım. İlk yazdığım müfredat altı haftalıktı.
Müfredatı hazırlarken ilk düşünüdüğüm şey
zamanla ilgiliydi. Çünkü bir insanın vaktini ve
parasını alıyorsanız, zamanını doğru kullanarak
hedefine ulaştırmalısınız. Benim ilkem kısa
zamanda çok bilgiyi sağlıklı bir şekilde vermek
oldu…

Müfredatı Ableton değil eğitmenler yazıyor
demek ki…

Evet, sertifikalı eğitmenler müfredatlarını kendileri
yazarlar. Ableton tarafı, eğitmenlerin bu software’i
çok iyi bildiklerinin güvencesini verir, gerisine
karışmaz. Websitesindeki eğitmenlerin sayfalarına
girip baktığınızda, hepsinin altında buna dair

61

RÖPORTAJ

62

birer dipnot vardır. Bunun avantajları olduğu Herkes müzik yapabilir.
kadar dezavantajları da var. Hem beklentiyle gelen Çünkü, biz teknolojinin
insanlar için, hem de Ableton için. Kimisi bu işe olanaklarını kullanarak müzik
değer veriyor ve senelerce çalışıyor, bırakmıyor yapmayı öğretiyoruz.
peşini, kimisi bırakıyor. Ben 2007’den beri bir
gün bile durmadım. Her gün öğrettim. Her gün 63
öğrendim...

Müzik dinlemeden, müziğin arkasını bilmeden,
duyduğunu “shazam”layarak arşiv yapan,
size gelip kestirmeden şöhretli bir DJ olmak
isteyenlere sözünüz nedir?

Bizim pazarlamamız doğrudan ve gerçekçi
pazarlama. İçinde yalan yok. Gelenlere, “biz,
siz olduğunuz kadar varız” diyoruz. “Biz
sizi bir ‘producer’ ya da dünyaca ünlü DJ
yapmayacağız, bunu yapacak olan sizsiniz; size
bu yolu gösteriyoruz. Ne fazla zamanınızı, ne de
fazla paranızı alıyoruz” diyoruz. Ama şu var ki
prodüksiyon kursundan çıkan herkes kendisine ait
bir parçayı bitirerek çıkıyor.

Herkes müzik yapabilir mi?

"Hocam ben müzik yapmak istiyorum. Nota
bilmiyorum. Utanıyorum. Ama müzik yapmayı çok
istiyorum." diyenler oluyor. Onlara cevabım, "önemli
değil, sadece müzik dinlemen yeterli" şeklinde
oluyor. Bazı müzisyenlere bu sözlerim anlamsız
geliyor ama onlarda kullandığımız sistemi görünce
anlıyorlar. Çünkü biz teknolojinin olanaklarını
kullanarak müzik yapıyoruz.

Herkes DJ olabilir. Olsun da zaten. Enteresan bir
iş kalabalıklara hitap etmek. Bir de moda bir iş.
"Bundan DJ mi olur" denilen herkes DJ olabilir.
Zevkli bir iş. Güzel vakit geçiriliyor. Zaten bir defa
deneyen artık bırakamıyor.

Ama bir DJ okulu değisiniz...

Biz bir DJ okulu değiliz. Kesinlikle değiliz! İnsanlar
şunu bilmeliler; DJ’lik müzik dinlemekten başka bir
şey değildir. Biz tekniklerin en kralını da öğretsek,
-ki kısa sürede öğrenilebilir-, gerisi DJ olacak kişinin
işi. DJ eğitimi okulumuzun sadece bir parçası.
“Infomusic” aracılığıyla Pioneer’den DJ’lik kursuyla
ilgili bir teklif gelince kabul ettik ve bir yıl önce
başlattık. Ama asıl meselemiz müzik prodüksiyonu.

Müzik prodüksiyonu öğrenmeye gelen
insanların doğru yerde olup olmadıklarını nasıl
anlıyorsunuz?

Buraya bu işleri hiç bilmeyen 40’larında kadınlar ve

RÖPORTAJ

64

adamlar da geliyor, 17 yaşında liseli çocuklar da. kaç kişi getireceksiniz diyorum. Kısacası bizim işte
Altı kişilik programımda ilk gün onların kafasını neyi bildiğin değil kimi tanıdığın önemli. Booking
ortadan kesip bilgiyi doldururum, kapatıp diker almak, piyasada tutunmak için çevrenin geniş
ve eve yollarım. Benim kursuma gelen herkes olması lazım.
ilk gün dışarı çıktığında “bana ne oldu” diyor.
Kulak nedir, ses nedir diye başlıyorum konuya. Hollanda’da, İstanbul’da okullar açtınız,
Sessizliği öğretmeye çalışıyorum örneğin. Tabii Türkiye’nin sanat kentlerinde eğitimler verdiniz.
ki bunları biliyorlar ama ben o bildiklerini sıraya Hepsi tamam ama neden Urla’da da bir okul
sokup tekrardan hatırlatıyorum. Daha sonra açtınız? Urla’nın yükselen bir trend olması mı
verdiğim ödevleri yapmazlarsa, verdiğim şeyleri etkiledi sizi?
araştırmazlarsa, “gelin şimdiden paranızı geri
vereyim” diyorum. İstanbul'da yeni bir okul düşünüyorduk. Şehrin
kaosundan uzakta, kaçabileceğimiz bir yer...
Peki bu eğitime daha çok müzik üretimi için mi Çalıştıktan sonra çıkıp eve gitmek yerine orada
yoksa DJ’lik öğrenmek için mi geliyor insanlar? kalabildiğimiz bir yer... Sürekli müzik yapabildiğimiz
bir yer... Bu düşünce ile ön girişimlere başladık.
Amsterdam’da 2007’den 2013’e kadar DJ’lik kursu Bu arada İzmir'de de eğitimlerimiz vardı. Aleti
açmadım; orası tamamıyla müzik prodüksiyonu edevatı toplayıp İzmir'e yollanıyorduk.Hangout
okuluydu. Türkiye’ye geldim, 2013’ten 2018’e Q'da prodüksiyon dersleri ve yanısıra performans
kadar zaten hiç DJ’lik kursumuz yoktu. Yani dersleri veriyorsunuz. Çok da zevkliydi. Kocaman
daha çok yeni. Ben işe insanlara müzik dinlemeyi sistemlerle, kocaman bir clubdasınız. Ama
öğreterek başlıyorum. DJ denen kişi, müzik dinleyen eğitimin 3 gününde covid 19 patladı. Böyle
bir tiyatrocu gibi davranmalı. Performans sanatçısı şeyleri önceden görüp tedbir alırım ama ilk defa
olduğunu unutmamalı, gelen kitleyi iyi okumalı bir kaldım. Baktığımda çok uzun ve karışık bir yol
yandan da. Fonografiyi başlıyorum anlatmaya. Ses görünüyordu. Malzemeleri yüklediğimiz gibi
fiziğiyle alakalı videolar izlettiriyorum mesela. Sonra geri döndük. Öyle ki arabayı direkt evin önüne
tarihçe. Bach’lardan Mozart’lardan girip tekno’dan çekip dükkan yerine eve çıkardım. Bir ay, iki ay,
çıkıyoruz. Plak çalıyoruz, plak çalmayı öğreniyorlar. 3 ay... Yapacak işler var ama evden çıkamıyoruz.
Prodüksiyon kursunda da aynı şekilde; ilk gün çok Gittikçe şişmanlıyoruz. Ekiple konuşuyorum. Aynı
önemli. Ondan sonrası aynı pizza yapmak gibi. durumdalar. Pandemi sürecinin biteceği yok. O
Katman katman devam ediyorsunuz. Önce hamuru halde pandemi sürecine uyumlu işler yapalım.
açıyorsunuz, “ip-ince” açmayı öğretiyorum tabiri Böyle böyle derken soyutlanabileceğimiz ev fikri
caizse… 2019’da en çok bilgiyi, en az zamanda, en gelişti. İstanbul'da fiyatlar ateş pahası. İzmir'de
az parayı alarak vermek benim yaptığım. DJ olmak neden olmasın dedik. Bende de "ileride galiba
için gelen herkes kurs sonunda bir set çalabiliyor İzmir'de yaşayacağım" duygusu vardır. İzmir'de yer
mu, arkadaşları gelip dans ediyor mu, mutluyum. aramaya başladık. Bir yer bulduk ama orası olmadı.
Hedef odaklı olmak tam da bu zaten… Bu defa Urla, Çeşmealtı neresi olursa diye bakmaya
başladık. Ve burayı biraz da tesadüfen bulduk.
Bir DJ'in yakışıklı ya da güzel ve karizmatik Heyecanla taşınmaya başladığımızda Temmuz'un
olması başarısını etkiliyor mu? 26'sıydı.

Aslında DJ'lik çok basit bir olay. 4-5 saatte hepsini Ableton Urla Mansion olarak Urla'da uzun süre
anlatırım. Dosyalamadan, mixe, aletlerin sökülüp kalmayı düşünüyor musunuz?
takılması ve çalışması analogdan dijitale...
Evet, Urla'yı ve içinde bulunduğumuz bu yapıyı
Biz, 6 kişilik sınıfta 3 öğretmenle Pazartesi, seviyoruz. Urla bir enerji kapısı. Buradan pozitif
Çarşamba, Cuma , Cumartesi 4'er saatten 16 enerjiler alıyoruz. İstanbul, Amsterdam ama Urla'yı
saat'lik bir eğitim veriyoruz. Pazar günü ise akşam da yaşatmak istiyorz. Bakalm zaman ne gösterecek.
özel bir şey yapıyoruz. Mekanlar Pazar akşamları
boştur. 20:30'da başlarız. 6 kişi performans sergiler. Unis Academy ile igili gelecek projeleriniz neler?
Mekancılar neyi seviyor; Bu kaç kişi getirmiş.
Diğeri kaç kişi getirmiş... Ben de o akşam için siz “Unis Academy Extended” ortaya çıkmak üzere. İlk
başta fiziksel sonra da zihinsel engellilere kurslar
açmayı planlıyorum. Müzik ve multi

65

RÖPORTAJ

66

medya sanatları üzerine bir okul olacak bu.
Türkiye’de başlayacak ve dünyaya yayılacak bir
eğitim sistemi gibi düşünebiliriz. Ben bunu hep
istiyordum ama bunu başlatan Melih (Emirgan)
oldu. 16 yaşında geçirdiği bir ameliyat sonucu
iki ayağını ve bir kolunu hareket ettiremeyen bir
arkadaşımız. Tek bir eli çalışıyor. Benim Motto
Müzik’te çıkan videolarımı izleyerek kendi kendine
bir set hazırlamış ve bana gönderdi. Deli gibi müzik
yapmayı öğrenmek istiyor. Hemen iletişime geçtim,
kurslara gelebilmesi için sponsor oldum. Geçen
sene Eylül kursuna katıldı ve dün 20. parçasını
yükledi Soundcloud’a. Düşünsenize, dört ayda
kendi prodüksiyonlarını yaptı bu değerli kardeşimiz.
Melih’in parçalarını akademinin sayfasına yüklerken
bir acayip oldum. Öyle bir noktaya geldi ki çocuk,
uçtu gitti. Bunu gördükçe, yaptığım işe olan
tutkum çoğalıyor ve çok daha büyük zevk veriyor.
İnsanlara bir şeyler anlatabilmeyi, gösterebilmeyi,
öğretebilmeyi seviyorum. Onları etkilemek, ufkunu
açmak, başka bir yere çekmek, zamanlarını
alışılagelmişin dışında, güzel bir şekilde
değerlendirmelerini sağlamak beni zenginleştiriyor.
Denize atıyorum bunların hepsini; oradan çıkıp geri
dönüyor bu zenginlikler…

67

YAZAR

Hazinelerim

Aytuğ İzat

Özdeşifa Kurucu Başkanı

68

Bakmayın öyle mütevazi tavır ve kılıklı olmama, olabilir.
küçük bir dairede oturmama, seksenime
merdiven dayamış olmama rağmen hala Şimdi gelelim sadede!
aktif olarak hizmetlern vermeme. Görmediğiniz,
bilmediğiniz, büyük bir başarıyla sakladığım 1 Numaralı Hazinem: Cennet Bahçem
hazinelerim var benim.
Bu bahçeme çok sık uğrarım. Orada, bana huzur
Hani derler ya, Karun gibi zengin, ben daha veren, yol gösteren, beni olduğu gibi şefkat ve
zenginim! hoşgörüyle kabullenen, tarihe mal olmuş veya
şu anda dünyanın herhangi bir yerinde yaşayan,
Ama siz bilmiyorsunuz. Bilmenize de imkan yok, bilgimi, bedenimi, umut ve ideallerimi, hayal ve
çünkü çok güzel saklarım, gözüm gibi korurum gerçekleri paylaştığım Bir Numaralı ilişki ve hatıralar
mücevherlerimi. canlı olarak yaşatılmaktadır.

Hazırsanız ve meraklıysanız benim özel hazinelerimi Rahmetli Annem vardır içerisinde, şefkatin,
görmeye, yeri geldikçe de hikayemi el alemle hoşgörünün, güzelliklerle paylaşımın tüm insanlık
abartarak paylaşmaya, sizlere yardımcı olmak için ne kadar değerli olduğunu yaşayarak-yaşatarak
boynumun borcu, buyurun: beynime kazıyan müşfik insan, Müşfika Hanım.

Önce birkaç uyarı Babam vardır içinde: Bana Okumanın değerini,
önemini ve yaşamda nasıl vazgeçilmez roller
1. Hazinelerimi, saraylarımı define haritalarını üstlendiğini yaşayarak gösteren insan. Kur’an’daki
izleyerek bulamazsınız. Onlar, öyle zırt pırt sırların kapılarını onunla araladım, kendimce
girilip çıkılabilecek bir mekanda değildir. Harika öğrendim, Kuran ahlakını anne ve babamla
korunmalarının tek nedeni, çok özel ve canım yaşadım dersem abartmış olmam. Bilgeliğin her
çektikçe sırf benim girip çıkabileceğim yerlerde aşamada mümkün olduğunu ancak sade bir hırka
olmalarıdır. Nerede mi? Sabredin, geliyor. gibi giyilmesi gerektiğini de onlarda gördüm.

2. Öyle canı isteyen herkese görünmezler. Tıpkı annem ve babam gibi, abla, ağabey ve
Görünseler bile, kişiye özel hallere bürünüp, asla kardeşlerim, tüm aile üyeleri ile olan paha biçilmez
aynı görüntüde olmazlar. Dedik ya, korunma paylaşımlar da oradadır.
altındalar, bu yüzden de kamuflaj sanatının tüm
inceliklerine sahipler. Cennet Bahçem, sadece ailevi mücevherlerle
sınırlı değildir. Orada insana yön veren tüm
3. Görmek için göze, dürbün veya pertavsıza bilgeliklerin bana nasip olan hazineleri de
(büyüteç) ihtiyaç yoktur. Ya neye ihtiyaç vardır? saklıdır. Bizzat tanıştığım devlet ve bilim
Hayal üreten meraklı bir beyne sahipseniz elbette adamları, sanatçı ve sanatkarlar, spor dünyasının
görürsünüz, ama gördükleriniz size göredir, benim bilgeleri, Uzakdoğu kökenli üstadların yanı sıra
hazinelerimle tıpatıp aynı değildir, bilesiniz. bizzat tanışma şerefine nail olamadığım, ancak
eserlerinden, bilgeliklerinden çok yararlandığım
4. Hazinelerim, dünyanın en güçlü kişiler de yer almaktadır. Bilgeliklerinden bugün
ekonomilerinden bile daha hızlı büyümeye bile yararlanılabilen tıp dünyasının kadim hocası
meyilli olup, sırf benim öz irademle onları biraz İbn-i Sina (gıyabında Tıp alanında Nobel Ödülü
yavaşlatabilirim, ama asla durduramam. almalıydı), ünlü fizikçi Stephen Hawking, dünyaya
gelmiş en vicdanlı, en bilge devlet adamlarından
5. Hazinelerim çok dinamik yapılara sahiptir: Tıpkı Mustafa Kemal Atatürk, ve isimlerini buraya
evrendeki yaşam gibi, zaman zaman gerilemeler sığdıramayacağım nice bilgeler eserleriyle bana yol
varmış gibi görünse de, evrim kuramını andıran göstermektedir.
gelişimsel özelliklere sahiptir.
Cennet Bahçem bir numaralı uğrak yerimdir, çünkü
6. Hazine hırsı bulaşıcıdır, hem hayra hem nefse hayata sarılmak, canlı olan her şey hakkında bilgi
hitap eder…bilinen ve mutasyon hızı en yüksek edinmek, onlarla keyifli ve huzurlu paylaşımlarda
virüsü bile yenebilecek becerileri vardır. bulunmak, hayatta zorluklarla karşılaştığımda
yaşam güç ve arzumu yeniden kazanmak için
7. Hazinelerimin isimleri uluorta paylaşılmaz ve yardım bulabildiğim eşsiz zenginlikte bir yerdir.
sık sık, şifre değiştirir gibi yenilerim onları. Bugün
kullanacağım isimler zamanla tarihe karışmış

69

YAZAR

70

2 Numaralı Hazinem: Kulluk Mahzenim Varlığın, bilginin, sıradanlaşmış
ilişki ve paylaşımların beni
Bu mahzen, aslında, yanlış veya zamansız yaptığım bunalttığı zamanlarda bu
veya yapmaktan kaçındığım kulca hataların hiçlik hazineme koşarım.
kaydedildiği, saklanıp güncellendiği yerdir.
Orada saklananlar, genç yaşlarda pişmanlıklara 4üncü Hazinem: Hiçlik Hazinem
vesile olduysa da, zamanla bana rehber olmaya
başladılar. En önemli ders, insan olarak yaratılmış Varlığın, bilginin, sıradanlaşmış ilişki ve
olmanın önlenemez sonucu olarak hata yapmaya paylaşımların beni bunalttığı zamanlarda bu
mecbur oluşumuz gelir. Bu mecburiyet bize hazineme koşarım. Orada saklandığına inandığım
Yaratan ve bizim kulluğumuz hakkında sürekli İlahi mesajların en saf haline beynimi açarım. Oraya
bir uyarıcı görevi üstlenir. Özür dilemem veya varmadan önce, benim kullanımımda olan tüm
borç ödemem insanların varlığını bana hatırlatır. varlık, ilişkiler ve hatta bilgileri arkamda bırakır,
Daha iyi bir insan olmak ve kul hakkı yemekten beynimi suları çekilmiş bir vadi veya deniz gibi İlahi
kaçınmak için oradaki kayıtları birer ibret hazinesi berekete tahsis ederim. Çözülemeyen sorunların
olarak kullanmaya çalışırım. Kibirli davranmaya çözüm ilhamları oradan ulaşır, cesaret edemediğim
meylettiğim zamanlarda, rotamı düzeltecek tüm şifa uygulamalarının ipuçlarını, ne tür tavırlar
kayıtlar oradadır ve gidip, işime gelenden yardım sergilemem gerektiğini oradan bulmaya çalışırım.
isterim. Canım sıkıldığı zamanlarda bile zaman Bu uygulama, en derin özyönelim (meditasyon)
zaman oraya gider kendimle dalga geçmenin seçeneğimdir. Allah’ın sırlarının beynime kısmen
keyfini yaşarım. nasip olmasını umduğum, niyaz ettiğim yerdir.

3 Numaralı Hazinem: Deli Dumrul Meydanı Her hazinem kendine has zenginlikleri kapsayacak,
yenilerine yer ayıracak enginliğe sahiptir. Tabir caiz
İnsanı dünyada başarıdan başarıya ulaştıran bence ise, sınırsız ufuklara sahip, ummanlardır onlar.
en yararlı özelliğimiz beynimizin şaşkın yapısından
gelmektedir. Az bilgiyle çok önemli kararları Eminim ki, her okuyucum da bu ve benzeri
verebilmek ancak akılsız ve şaşkın insanların işidir. hazinelere sahipler ve kendilerince kullanıyorlar.
Çünkü alınan risk çok büyüktür, çoğu zaman Bir gün bolcasını okumak, onlardan da ilham
da başarısızlıklara gebedir. Buna rağmen, tüm alabilmek ümidiyle!
yeniliklerin kapısı, farklı çözüm yolları, farklı tavır,
alet ve çözümler üzerinde bıkmadan, usanmadan Şifa Niyetine.
çalışan insanlar tarafından bulunmuştur. Ne
kadar düzenli ve başarılı bir hayat yaşasak bile,
zaman zaman ufak veya büyük değişimlere gerek
vardır. Köşeye sıkıştığımda Cennet Bahçemden
ilham almaya çalışırken, durağanlaştığımda yeni
çıkış yolları bulmak için Deli Dumrul Meydanına
koşarım. Sıra dışı bir şeyler yaşamak, biraz çılgınlık
veya tabir caizse delilik çok işe yarayabilir. Çünkü bu
meydanda, en çılgın yaşayan çoğu başarısız olmuş,
bir kısmı ise zirveyi yakalamış insanların kayıtları
vardır. Başarısızlık benim için bir sorun olmaktan
çıkıp, daha yeni yol ve yöntemlerle başarılı olma
arayışlarımın ilham kaynağı burasıdır. Atatürk’ün
asla başarısızlığı aklına getirmediği, Edison’un bin
kez ampul yapmayı deneyip başarısız olduğunda
bile pes etmemesinin ardında böyle bir meydanın
hazinelerinden yardım aldıklarını düşünürüm. Bizim
aile lakabımız, halk arasında Ömer Efendigiller
olarak bilinmesine rağmen, yakın çevremizde,
beklenmedik sıra dışı tavır ve fikirlerimizden dolayı,
Deli Ömer Efendigiller olarak da nam salmışızdır.

71

GASTRO

72

Balkanlardan Gelen
Lezzet Dalgası

Begüm İpkoparan Pelek

İzmir Katip Çelebi Üniversitesi
Turizm Fakültesi / Gastronomi ve Mutfak Sanatları

Araştırma Görevlisi

Balkanlar, Arnavutluk, Bosna-Hersek, Bulgaristan, Hırvatistan,
Karadağ, Kosova, Kuzey Makedonya Cumhuriyeti, Romanya,
Sırbistan, Slovenya ve Yunanistan’ın içinde yer aldığı yarımadadır.
Kelime olarak “sık ormanlarla kaplı sıra dağ” anlamına gelen Balkanlar,
Osmanlı literatüründe sıklıkla Rumeli olarak anılır. Balkan savaşlarının
ardından bu ülkelerde oluşan toprakları Türklerden temizleme,
Hristiyan olmayanları gönderme anlayışı nedeniyle birçok Balkan
Türkü göç etmek zorunda kalmıştır. Bu göçler 1900’lerden sonra
iyice yoğunluk kazanmış ve dalga dalga büyük göçler yaşanmıştır.
Günümüzde “muhacir” veya “göçmen” denildiğinde ilk olarak
Balkanlardan gelen Türkler akla gelmektedir.
Balkan göçmenleri bu topraklara gelirken kendi kültürel unsurlarını
da beraberinde getirmişlerdir. Bu unsurlardan bir tanesi de mutfak
kültürleridir. Bugün “Göçmen Mutfağı” olarak adlandırılan mutfak
kültürü de Balkan göçmenlerinin mutfak kültürünü betimler.
Hem Balkanların eşsiz coğrafi konumunun hem de tarih boyunca
karşılaştıkları birçok topluluğun izlerini Balkan mutfağında görmek
mümkündür. Hamur işi, et yemekleri ve köfteleriyle ön plana çıkan
göçmen mutfağı da hem Balkan hem de Anadolu kültürüyle
harmanlanmıştır.
İzmir, Balkan göçmenlerinin yoğun olarak yerleştiği şehirlerin başında
gelir. Yapılan çalışmalar İzmir ve çevresinde yaklaşık 1,5 milyon Balkan
göçmeninin yaşadığını gösterir. Öyle ki İzmir’de Balkan göçmenleri
tarafından kurulmuş olan 55 adet dernek bulunur. Çoğunluğunu
Bulgaristan, Makedonya, Selanik ve Girit’ten gelenler ile Arnavut ve
Boşnakların oluşturduğu Balkan göçmenleri, İzmir mutfak kültürünün
bugünkü zenginliğine kavuşmasında önemli bir yere sahiptir.
Samsa, soka, akıtma, Arnavut ciğeri, ayvar, dızmana, pırasa pidesi,
cevapcici eşsiz Göçmen lezzetlerinden akla ilk gelenlerdendir. Balkan
göçmeni bir ailenin çocuğu olarak bu güzel lezzetlerle büyümüş
olduğum için mutluyum. Göçmen Mutfağının unutulmaması, devam
ettirilmesi, daha çok yapılması dileğiyle…

73

GASTRO

74

Begüm İpkoparan Pelek

Oriznik / Mişoriz

Bazı göçmenlerin oriznik, bazılarının mişoriz olarak adlandırdığı ve bayram
sabahlarının vazgeçilmezi olan lezzet.

Malzemeler Yapılışı

8 adet tavuk but Bütün tavuğu haşlayın. Haşlanan tavuğu but, göğüs, kanat olmak
2 orta boy soğan, rendelen- üzere parçalara ayırın. Tencereyi ısıtıp yağları ekleyin. Rendelenmiş
miş soğanı ekleyip soteleyin. Soğanlar sotelendikten sonra pirinçleri
1 yemek kaşığı tereyağı ekleyip 2-3 dakika kavurun. Kaynatılmış olan tavuk suyunu ve tuzu
2 yemek kaşığı sıvıyağ tencereye ilave edin. Pilav suyun 2/3’sini çektiğinde yuvarlak fırın
3 su bardağı pirinç, ıslatılmış tepsisine aktarın. Pilavın üstüne tavuk parçalarını sıralayın. Önceden
5 su bardağı tavuk suyu ısıtılmış 180 derece fırında tavuklar kızarana ve pilav suyunu
Tuz tamamen çekene kadar pişirin.

75

GASTRO

76

Begüm İpkoparan Pelek

Lutenitsa

Özellikle Bulgaristan göçmenlerinin kış için yaptıkları hazırlıkların başında
gelen lutenitsa, domates ve patlıcanın başrol oynadığı bir kahvaltılık sostur.

Malzemeler Yapılışı

7 adet kapya biber Biber ve patlıcanları közleyin. (Közleyemezseniz 220-230 derecede
3 adet orta boy patlıcan 20-25 dakika pişirebilirsiniz). Közlenen biber ve patlıcanları bir kaba
5 adet büyük boy domates alıp kolay soyulabilmesi için üzerini streç filmle kapatıp 10-15 dakika
3-4 diş sarımsak bekletin. Domateslerin kabuklarını soyun, her birini 4 parçaya bölüp
½ çay bardağı zeytinyağı püre kıvamı elde edene kadar robottan çekin (isterseniz rendeleyebil-
2 yemek kaşığı elma sirkesi irsiniz). Domatesi büyük bir tencereye alıp suyunu çekene kadar pişi-
2 çay kaşığı şeker rin. Sarımsakların kabuklarını soyup bir havanda ezin veya bıçakla çok
2 çay kaşığı tuz küçük parçalar halinde kesin, domatesin içine ekleyin. Közlenmiş olan
1 çay kaşığı karabiber patlıcan ve biberlerin kabuklarını soyun, çekirdek kısımlarını ayırıp
kalan kısımları rondoda çekin, domatesin içine ekleyin. Üzerine tuz,
şeker ve karabiberi ekleyip kısık ateşte suyunu çekene kadar pişirmeye
devam edin. İyice kıvam alan karışıma zeytinyağı ve sirkeyi ekleyip 10
dakika daha pişirin. Pişen sosu bir kenara alıp ilk sıcağı gidene kadar
bekletin ardından kavanozlara doldurup sıkıca kapatın.

77

GASTRO

78

Begüm İpkoparan Pelek

Kifla

Eğer İzmir’de bir göçmen mahallesinde yaşıyorsanız mutlaka kifla ve baniçka
satan yerlere denk gelmişsinizdir. Kifla, alışılmış tuzlu hamur işlerinin aksine

içinde marmelat olan tatlı bir hamur işidir.

Malzemeler Yapılışı

1 kg un Süt ve su küçük bir tencerede ocağa koyulur, ısıtılır. Ocaktan aldık-
3 adet yumurta (1 tanesinin tan sonra içine maya ve şeker eklenir, şeker eriyene kadar karıştırılır.
sarısı kiflanın üzerine sürmek Karışım 15 dakika bekletildikten sonra içine sıvıyağ ve yumurtalar
için ayrılacak) eklenir, karıştırılır. Tuz eklenir. Azar azar un eklenerek karıştırılır. Ele
1 paket yaş maya yapışmayan, yumuşak kıvamda bir hamur elde edilir. Üzeri örtülen
½ su bardağı şeker hamur 1 saat mayalanması için bırakılır. Mayalanan hamur havası
1 çay kaşığı tuz alınarak kısaca tekrar yoğurulur, yeniden mayalanmaya bırakılır.
1 su bardağı süt Hamur mayalandıktan sonra merdane ile yaklaşık yarım santimetre
½ su bardağı sıvıyağ kalınlığında açılır. Açılan hamurdan üçgen parçalar kesilir. Geniş
½ su bardağı su kısmına marmelat koyulur, rulo şeklinde sarıldıktan sonra yarım ay
Marmelat şekli verilir. Hazırlanan kiflalar fırın tepsisinde yarım saat daha may-
alandırılır. Üzerine yumurta sarısı sürdükten sonra önceden ısıtılmış
180 derece fırında üzeri kızarana kadar pişirilir.

79

BAHÇE / PEYZAJ

Sonbaharda
Bahçe Bakımı

80

Artık sonbahar geldi çattı ve bizlere bin bir güzellikler
sunan bahçemiz artık uyku dönemine hazırlanmaya
başladı. Bu sebeple de bahçemiz eskisine göre biraz
bakımsız gözüküyor olabilir. Güneş ışınlarının azlığı,

rüzgar, havaların soğuması gibi iklimsel etmenler
bahçemize zarar vermeye mi başladı? O zaman
sonbaharda bahçe bakımı yapma zamanı gelmiş
demektir. Hadi bu işlemi nasıl yapabileceğimize

bakalım.

Öncelikli olarak her zaman söylediğimiz gibi
bahçemizi iyi tanımamız gerecektir. Dolayısıyla iyi bir
inceleme yapmalıyız ve kurumuş çiçek, kırılmış dal,
kahverengileşen çim, hızlı renk değişimi ve bahçemizin
düşmanı böceklenme olup olmadığını kontrol etmeliyiz.

Sonbaharda yapacağımız bakımın amacı sadece
bu mevsimde bahçemizin güzelliğini artırmaya
yönelik değil, aynı zamanda kış hazırlığı olduğunu da

unutmamalıyız.

Hadi şimdi bakım işlemine başlayalım…

81

BAHÇE / PEYZAJ

Yaprakları Temizleyin

Öncelikli olarak dökülen yaprakları tırmık
yardımı ile toplayarak alandan uzaklaştıralım.
Bu yaprakları alan dışında bekleterek organik
gübre olarak kullanabiliriz.

Çiçekleri Temizleyin

Yağmurlar başlamadan solmuş çiçeklerin
budamalarını yapalım. Bu çiçekleri bahçemizde
çok fazla bekletmeyelim çünkü böceklenme ve
hastalık oluşumuna neden olabilir.

82

Toprağı Havalandırın

Bahçe toprağını bir çapa makinesi veya el aleti
ile havalandırın.

Budama Yapın

Kurumuş veya kırılmış dalları budayın. Bu
dalları kesinlikle bahçenizde gübre, çit vs. gibi
amaçlar için kullanmayın.

83

BAHÇE / PEYZAJ

Kökleri Temizleyin

Bahçenize zarar vermemek adına bahçenizde
bulunan ölü kökleri uzaklaştırın.

Fidanlarınızı Dikin

Unutmayın sonbahar bakımı aynı zamanda da
bahar hazırlığıdır, bu sebepten dolayı yazlık
ve baharlık fidelerinizi bu aylarda ekmeye
başlayın. Bazı ekstrem hava koşulları olan böl-
geler hariç fidan dikimi için en uygun ay Ekim
ayıdır.

84

Çimleri Havalandırın
Çim alanınızda mutlaka havalandırma işlemi
yapın.

Toprağı zenginleştirin

Bahçe toprağınıza mineral takviyesi yapın.

85

BAHÇE / PEYZAJ

İlaçlama yapın
Bahçenizde böceklenmeye karşı ilaçlama
yapın.

Açık Alanları Değerlendirin

Havalandırma sonrası açık kalan alanlara
gül, lale, nergis, kasımpatı gibi türlerle
çiçeklendirme işlemi yapın.

86

Sulamaya devam edin
Sonbahar geldi diye sulamayı bırakmayın. Sa-
dece daha az sulama yapın.

Sonbaharda yapacağımız
bakımın amacı sadece
bu mevsimde bahçemizin
güzelliğini artırmaya yönelik
değil, aynı zamanda kış
hazırlığı olduğunu da
unutmamalıyız.

87

BAHÇE / PEYZAJ

Biraz da pratik bilgiye Çalı ve Ağaçları Gençleştirme
ne dersiniz...
Aşırı boylanan çalı ve ağaçlarımızı bu aylarda bu-
Ekim ve Dikim Çalışması dama yapalım. Kırılın ve sararan dalları direk alan
dışını atalım ancak form ve şekil vermek için bu-
Yağmur ve bereket ayı olan sonbahar ayları to- dadığımız dalları bir kenara koyalım.
prağın daha nemli olmasından dolayı fidan dikimi
için bulunmaz bir kaftandır. Ayrıca bahçemize Sonbahar Ayları için Pratik
yeni renkler katmak istiyorsak bu aylarda da çiçek Gübre
dikimlerini gerçekleştirmekten korkmayın. Ayrıca
bahçemizde soğuğa hassas çiçeklerimiz mi var o Bahçe çitlerimiz ve ağaçlarımızdan budama sonrası
zaman o çiçeklerimize gönül rahatlığı ile saksılara geriye kalan yeşil dallarımızı öğütelim, sonrasında
alarak ilkbaharda tekrar dikebiliriz öğüttüğümüz dallara yumurta kabuğu ve yanmış
hayvan gübresi katalım ve toprak ile karıştıralım.
Sonbahar Ayında Çim Bakımı Bahar ayına kadar bekletelim ve ilkbahar ayında
bitki köklerine koyalım. Daha çiçekli ve sağlıklı bir
Çimlerimiz artık daha derinden biçelim ve tırmık bahçeniz olacağından şüpheniz olmasın.
veya havalandırma makinesi ile havalandırılam.
Bu işlem sonrasında bolca sulama yapalım ve çim 20 kg öğütülmüş dal
artıklarının alanda kalmasını sağlayalım. Ayrıca Max. 40 adet yumurta kabuğu
çimlerimizde kellikler veya yeni çim alanlar mı yap- 250 gr. Hayvan gübresi (koyun)
mak istiyoruz o zaman tohum ile çim ekiminin tam 60 kg elenmiş bahçe toprağı
zamanı.

88

İklim
Krizinin
FARKINDA
MISIN?

89

PET

Köpeklerin Ölümcül Hastalığı

Leishmaniasis

90

Özellikle sıcak ülkelerde görülen ve protozoal Leishmaniasis hayvanlardan
bir enfeksiyon olan leishmaniasis Türkiye de insanlara bulaşabilen bir
yaygın olarak Akdeniz ve Ege bölgelerinde hastalık olması nedeniyle de
görülmektedir. Phlebotomus (tatarcık) türü sinekler çok önemlidir.
aracılığı ile bu hastalık bizim can dostlarımıza bu-
laşmakta ve onların ölümüne neden olmaktadır. Ne Nasıl Korunmalıyız?
yazık ki koruyucu olarak bir aşı geliştirilememiştir.
Ayrıca zoonoz (hayvanlardan insanlara bulaşabilen Bu sinekleri köpeğimizden uzak tutmak ve ısırma-
) bir hastalık olması nedeniyle de çok önemlidir. sını önlemek için özellikle bahar ve yaz aylarında
Tatarcık sinekleri özellikle bahar ve yaz aylarında koruyucu antiparaziter tasma takmamız gerekir. Bu
sayılarının artması ile köpeklerimizin enfekte olma tasmalar diğer pire tasmalarından farklı olarak del-
olasılığı daha da artmaktadır. Kırsal alanlarda park tametrin emdirilmiş tasmalardır ve tatarcık ısırmala-
ve bahçelerde bu sinekler yoğun olarak bulunurlar. rını %95 oranında engeller.
Hastalığın kuluçka süresi oldukça uzundur. 3-18
ay arasında değişir. Etken yaz aylarında bulaşmış
olsa bile hastalık belirtileri kışın ortaya çıkabilir. İyi
beslenen, stresten uzak yaşayan köpekler taşıyıcı
sinekler tarafından ısırıldıklarında hastalık belirtileri-
ni uzun zaman göstermeyebilirler.

Köpeğimde hangi belirtileri görürüm?

Leishmania nın iki formu vardır. Birincisi kutanöz
dediğimiz derinin etkilendiği ,ikincisi ise viseral yani
organların etkilendiği formdur.
Kutanöz formda;
Deride sertleşme, pigment kayıpları , deride zayıflık,
kepekli dermatit, kuruma, elastikiyet kaybı gibi be-
lirtiler ortaya çıkar. Meydana gelen lezyonlar genel-
likle kulaklarda, burunda, göz etrafında, bacakların
eklem yerlerinde görülür. Tırnaklar anormal derece-
de uzar ve eğrilmeler meydana gelir.
Viseral formda;
Kronik kilo kaybı oluşur. Hastamızın böbrekleri ciddi
anlamda etkilenir ve böbrek yetmezliği şekillenir.
Karaciğer ve dalakta büyüme gözlenir. Pıhtılaşma
bozuklukları ilerleyen zamanlarda burun kanaması
meydana gelir. Gözlerde keratit sonucu korneada
mavi renkli bulutlanma görülür.

Tedavisi Var mı?

Leıshmaniasis hastalığının kesin bir tedavisi var
denilemez. Kullanılan bir takım ilaçlar vardır fakat
bu ilaçlar hem maliyetlidir hem de birçok yan etkisi
söz konusudur. Bu ilaçlar kullanıldığında hastalık
belirtileri baskılanır fakat etken hiçbir zaman yok
edilemez ve hayvan ömür boyu bu hastalığı taşır.
Belirtiler ise sıklıkla nüks eder. Taşıyıcı olan hay-
vanlarda bu sinekler aracılığı ile diğer sağlıklı olan
köpeklere bu hastalığı bulaştırırlar.

91

OTO / MOTO

Biski

92

Gibbs Sports firması tarafından üretilen anfibik
motosiklet BISKI görenleri hayrete düşürüyor.
Daha önce amfibik otomobil, atv hatta otobüs bile
üretilmişti ama iki tekerlekli anfibik araç üretimini
kimse denememişti.
Firma Quadski adlı suda gidebilen aracını geçtiğimiz
senelerde tanıtmış ve büyük ilgi görmüştü hatta bu
araç ülkemizde de 62.500$ fiyat ile etiketiyle satılmaya
başlanmıştı. Gibbs Sports’un yeni konsepti BISKI
ise iki tekerleği ile tam bir motosiklet ama suda da
gidebiliyor. Karada 129km/s , suda ise 60 km/s hıza
ulaşabilen araç 55 bg lik motorla donatılmış. Tanıtım
videosundaki görüntülerde Maxi scooterı andıran
tasarıma sahip modelin yolda çok rahat bir sürüşe
sahip olduğu görünüyor. Araç suda da bir jetskiden
farksız.
Ayrıca firma 3 tekerlekli ve 4 tekerlekli anfibik
araçlarını da tanıttı.
Aracı suda giden moda getirmek için ise yapmanız
gereken direkt olarak suyun içerisine girmek. Suya
değer değmez arka tekerlek yukarı kalkarak çift jet
motorunu aktifleştiriyor.
Normal bir scooter ile karşılaştırıldığında biraz
gülünç gibi olsa da, suya girer girmez o kahkahaların
kesileceğine emin olabilirsiniz.

93

OTO / MOTO

Le Mans’da kazanan ilk Türk pilot

Salih Yoluç

94

Dünya Dayanıklılık Şampiyonası’nda 90
numaralı TF Sport’ta mücadele eden Salih
Yoluç, Le Mans’da kazanan ilk Türk pilot
oldu. Gece liderliğe yükselen Yoluç ve takım
arkadaşları, kalan bölümde yerlerini koruyarak
amatör sınıfta yarışı kazandılar.

88. kez gerçekleştirilen Le Mans 24 Saat yarışı
cumartesi günü saat 15.30’da başlamıştı.
Pazar 15.30 itibarıyla sona eren yarışa pole
pozisyonundan başlayan ve gece turboda sorun
yaşayan 7 numaralı Toyota ekibinin ardından
liderliğe yükselen 8 numaralı Toyota ekibi, 24
saatlik yarışın kazananı oldu.

Toyota böylece Le Mans 24 Saat yarışını art arda
üçüncü kez kazanırken, LMP2 sınıfında uzun
zamandır lider durumda bulunan 22 numaralı
United Autosports kazandı. GTE Pro’da da benzer
şekilde uzun zamandır lider durumunda bulunan
97 numaralı Aston Martin ekibi kazanan isim
olmayı başardı.

Salih Yoluç, Le Mans 24 Saat yarışında
birinci olan ilk Türk pilot oldu

Dünya Dayanıklılık Şampiyonası’nda 90 numaralı TF
Sport’ta mücadele eden ve gece liderliğe yükselen
Türk yarış pilotu Salih Yoluç ve takım arkadaşları,
kalan bölümde yerlerini koruyarak amatör sınıfta
yarışı kazandılar. Alınan zaferle birlikte Salih Yoluç,
Le Mans’da kazanan ilk Türk pilot olmayı başardı.

77 numaralı Dempsey-Proton Racing yarışı ikinci
sırada tamamlarken 83 numaralı AF Corse ise
üçüncülüğün sahibi oldu.

2015’te İngiliz GT Şampiyonası’nda yarış kariyerine
başlayan Salih Yoluç, Le Mans 24 Saat’te yarışan ilk
Türk pilot olma unvanını da taşıyor. 35 yaşındaki
yarışçı ayrıca, Team Turkey ile 2018 FIA GT Nations
Cup, 2019 Blancpain GT Serisi Dayanıklılık Kupası
ve SPA 24 Hour’un da kazananı olmuştu

Yoluç duygularını şöyle ifade etti; "Circuit de La
Sarthe’de bir tarih yazıldı… Ve ben bu tarihin bir
parçası olmaktan dolayı çok mutlu ve gururluyum.
Dün ikonik Le Mans 24 saat yarışını kazanan ilk ve
tek Türk pilot olma gururuna eriştim. Bu 4 senelik
zorlu yolun her anında yanımda olan, destek veren
ailem, canım arkadaşlarım, takımım ve mesajlarıyla
destek olan herkese çok teşekkür ederim,
desteğiniz olmadan bu başarı asla mümkün
olamazdı. Teşekkür ederim."

95

BİLİM / TEKNOLOJİ

Rüyalarımızı Kontrol Edebilir miyiz?

Lusid Rüyalar

96

Ellerimi kontrol ettim. Parmaklarımı
saydım. Olması gerektiği kadardılar.
Ama ben bir rüyada olduğumu
biliyordum. Karşımdaki tabloya baktım.
Yerde küçük bir beşik vardı. Yoksa sepet
mi o? Sağdaki kişinin duruşunu hiç
unutamıyorum. Eski bir kule gibi dikiliyor
toprağın üstünde. Ellerine baktım. Ve
işte o zaman anladım. Kesinlikle bir
rüyadaydım.

Çok güzel bir rüya görürken hiç bitmesin istediğiniz Her gece rüya görüyorsunuz
oldu mu? Eğer olduysa rüya gördüğünüzün ama unutmayı seçiyorsunuz.
farkına varmışsınız demektir. Buna “lüsid rüya” Çünkü herkes rüya görür. Her
adı veriliyor. Lüsid “berrak” demek. Rüya görürken gece en az 1,5 – 2 saat rüya
rüya gördüğünün farkında olmak. İnsanların yarısı görüyoruz.
hayatında en az bir kez, her 5 kişiden biri ayda
bir kez böyle bir deneyim yaşıyor. Bazıları biraz
egzersizle herkesin rüyalarını kontrol edebileceğini
iddia ediyor. Sizin başınıza hiç böyle bir şey geldi
mi?
“İyi de ben normal rüya bile göremiyorum”
diyebilirsiniz. Aslında görüyorsunuz ama unutmayı
seçiyorsunuz. Çünkü herkes rüya görür. Her gece
en az 1,5 – 2 saat rüya görüyoruz. Neden “uykuya
dalmak” gibi bir deyim var dilimizde? Çünkü
gerçekten de gece boyunca farklı derinliklerde
dalışlar gerçekleştiriyoruz. Yatağa yattıktan yaklaşık
90 dakika sonra, ilk uyku döngüsünün sonunda
uyanıklığa en yakın olduğumuz seviyeye yani “REM
uykusu”na geçiyoruz. Bu sırada uyuyan bir kişinin
gözlerine bakarsanız, göz kapakları kapalı olsa bile
içinde onların hareket ettiğini fark edersiniz. “Rapid
Eye Movements” kelimelerinin baş harflerinden
oluşan REM uykusunun en karakteristik
özelliklerinden biridir bu: hızlı göz hareketleri.
Yani rüyaların en çok görüldüğü an, aynı zamanda
uyanıklığa en yakın olduğumuz bir an. Tüm vücut
kapalı, göz kapakları bile. Ama gözler açık. 8 saatlik
gece uykusunda giderek artan sürelerle 4 kez
REM uykusuna giriyoruz ve bu sırada bol bol rüya
görüyoruz. Sonra da uyanır uyanmaz ilk 10 dakika
içerisinde bu rüyaları unutuyoruz. Peki ama neden

97

BİLİM / TEKNOLOJİ

98

rüya görüyoruz? değişiklikler meydana geldi. O sırada gerçek
Bazıları rüyaların gerçek hayatta yaşadıklarımızın dünyada ellerini kullanmamalarına rağmen
bir tekrarı ya da yaşayacaklarımızın bir provası rüyalarında ellerini sıktılar. Yani kendi sanal
olduğunu düşünüyor. Yani bir çeşit kişisel gerçekliklerini yaratıp onu kontrol ettiler.
eğitim alıyoruz uykumuzda. Bazıları da tam Peki ellerini sıkmak dışında rüyalarda başka neler
tersine hatırlamak için değil de unutmak için yapıyor bu kişiler? İstedikleri hemen her şeyi. En
rüya gördüğümüzü söylüyor. Kötü deneyimleri, çok yapılan şey uçmak. Bazı kişiler günlük hayatta
travmaları, hayattaki olumsuzlukları unutmak için. karşılaştıkları problemleri bile çözebildiğini iddia
Rüyalar bir çeşit gerçeklikten kaçış sığınağı. ediyor.
Rüyalar bilinçaltımızın bize anlatmaya çalıştığı “Rüyamda, tüm öğelerin gerektiği gibi yerine
öyküler... Beynimizin hayat boyu topladığı oturduğu bir masa gördüm. Uyanır uyanmaz,
bilgilerin %90’ı adeta kilitli bir sandığın, ya da gördüklerimi hemen bir kağıda yazdım.” – Dmitri
şifreli bir klasörün içinde duruyor. “Bilinçaltı” Mendeleev, Periyodik tabloyu nasıl oluşturduğunu
denilen bu klasörü öyle çift tıklayıp açamıyoruz. açıklarken.
İçindeki bilgilere kolayca ulaşamıyoruz. Ama “Alice Harikalar Diyarında” romanını bir düşünün.
onlar uykumuzda bir yolunu bulup rüya filmleri Anlatılanlar tümüyle hayalgücünün bir eseri mi
şeklinde bize hikayeler anlatıyor. Tabi bu filmler yoksa yazarının gördüğü bir lüsid düş müydü?
biraz karmaşık ve soyut olduğu için anlayamıyoruz Rüya ve düş kelimelerinin eş anlamlı olması
ve unutuyoruz. Kolay olduğu için unutmayı ne güzel değil mi? Alice bir kuyudan düşünce
seçiyoruz. Eğer onları anlamak istiyorsak önce bunu başlıyordu tüm o fantastik olaylar… Düşlerinde
değiştirmeliyiz. Yatağın başucuna konulacak bir beste yapan müzisyenler de var, rüyalarında buluş
“Düş Defteri”yle… Gördüğünüz şeyler karmakarışık yapan mucitler de… Belki de Leonardo DaVinci’nin
bile olsa, uyanır uyanmaz hatırladıklarınızı yazmak, uçabilen makinelerini çizdiği defteri aslında bir çeşit
çizmek için… düş defteriydi. Çünkü yazdığı satırlar arasında şöyle
Bazılarımızda bu yetenek doğal olarak var. Onlar bir ifade var: Göz rüyalarda neden uyanıkken hayal
bu rüya filmlerini izlerken her şeyi daha berrak gücünden daha net bir şey görüyor?
görüyor. Zaten uyanıklığa en yakın olduğumuz Onun bir lüsid rüyacı olup olmadığını bilmiyoruz.
aşamalarda bu rüyaları görüyoruz. Ama Bildiğimiz şey rüyalarını kontrol edebilenlerin
çoğumuzun vücudu gibi o sırada bilinci de kapalı yaratıcılık gücünün de yüksek olduğu. Almanya’da
oluyor. İşte bazıları vücutları uyumaya devam yapılan bir araştırmaya göre 6 ile 19 yaş arasındaki
ederken bilinçlerini uyanık hale getirmeyi ve çocukların ve gençlerin lüsid rüyalar görme ihtimali
rüyalarını kontrol edebilmeyi deniyor. çok daha yüksek. Bu ihtimal yaşlandıkça azalıyor.
Antik çağlardan beri bilinen hatta Hindistan’da Çocuklarla birlikte çocuk ruhlu sanatçılarda da lüsid
“Yoga Nidra” ya da Tibet Budizminde “rüya yogası” rüyaların yaygın olduğunu görüyoruz. Gerçeküstü
olarak adlandırılan bu pratik, son 100 yıldır bilim resimleriyle bizleri büyüleyen Salvador Dali, en
dünyasının da gündemine girdi. Bilim insanları büyük ilham kaynağının rüyaları olduğunu her
fMRI tarama yöntemiyle bir kişinin rüya gördüğünü seferinde söylüyor.
tespit edebildiği gibi o sırada bilincinin açık olup Burayı bir yerlerden hatırlıyorum… Daha önce gelmiş
olmadığını da gözlemleyebiliyor. miydim? Bir yaz tatilinde, oğlumu getirmiştim galiba…
2012 yılında buna ilişkin bir deney düzenlendi. Bir tablonun önünde durup konuşmuştuk. Binanın içi ne
Önce katılımcılardan uyanıkken ellerini sıkmaları kadar da büyük. Bir çöl gibi. Soluma bakıyorum, ufukta
istendi. Ellerin bu hareketi fMRI cihazında beynin dağlar var. Sağıma bakıyorum, sesler duyuyorum,
belli bölgelerinde meydana gelen değişiklikler ne anlama geldiğini bilmediğim. Bunlar heykel değil
şeklinde tespit edilebiliyor. Rüyalarını kontrol miydi?.. Eski bir hatıranın yıkıntıları mı yoksa… Ne
edebildiğini iddia eden katılımcıların uykuya muazzam bir kule bu! Telefonun burada ne işi var?
daldıktan sonra rüya görürken aynı hareketi Ellerini kontrol et. O çalan şey telefon değil. Sabah
yapmaları istendi. Tahmin edeceğiniz gibi bu kişiler uyanabilmek için kurduğun alarm…
REM uykusuna geçtikten sonra rüya görmeye Tam şu anda 2 milyar kişi uyuyor. 500 milyon kişi
başlayınca beyinlerindeki aynı bölgelerde aynı rüya görüyor ve muhtemelen yüz binlerce kişi rüya

99

BİLİM / TEKNOLOJİ

100


Click to View FlipBook Version