The words you are searching are inside this book. To get more targeted content, please make full-text search by clicking here.
Discover the best professional documents and content resources in AnyFlip Document Base.
Search
Published by ecsac2018, 2018-10-22 03:54:54

abstract-Book-version-22.10.18

III. EUROPEAN CONFERENCE ON SCIENCE, ART & CULTURE
ECSAC’18 – NORTHERN CYPRUS
Gazimağusa, October12-14, 2018






ORGANIZATION COMMITTE






CHAIRMAN OF THE CONFERENCE


Prof. Hasan ARAPGİRLİOĞLU, Ph.D






CO-CHAIRMAN OF THE CONFERENCE


Assoc. Prof. Atilla ATİK, Ph.D.





MEMBERS OF THE ORGANIZING COMMITTEE


Ph.D. Craig WALKER, Queen’s University
Ph.D. Laurentiu-Gabriel TALAGHIR, Dunarea de Jos University of Galati

Ph.D. Miguel ROCHA, Instituto Politecnico de Castelo Branco

Ph.D. Robert L. ELLIOTT, Tennessee State University

Ph.D. Edward TURGEON, Algoma University





CONFERENCE SECRETARIAT


Begüm Pelin TEMANA
Dilara Beyza AKKAYA

III. EUROPEAN CONFERENCE ON SCIENCE, ART & CULTURE
ECSAC’18 – NORTHERN CYPRUS
Gazimağusa, October12-14, 2018


SCIENTIFIC AND ART COMMITTEE




Prof. Adnan Çelik, Ph.D., Selcuk University, TURKEY.
Prof. Ali Musa Bozdoğan, Ph.D., Çukurova University, TURKEY.
Prof. Amir Čaušević, PhD., University of Sarajevo, BOSNIA AND HERZEGOVINA.
Prof. Andrew Kusiak, PhD., The University of Iowa, USA.
Prof. Aris Carastathis, PhD., Lakehead University, CANADA.
Prof. Cem Evereklioğlu, PhD., Erciyes University, TURKEY.
Prof. Cengiz Şengül, PhD., Akdeniz University, TURKEY.
Prof. Craig Walker, PhD., Queen’s University, CANADA.
Prof. Gulnaz Abdulzade, PhD., Baku Academy of Music, AZERBAIJAN.
Prof. Guy Boy, PhD., Florida Institute of Technology, USA.
Prof. Hasan Arapgirlioğlu, PhD., Akdeniz University, TURKEY.
Prof. Hüsniye Aka Sağlıker, Ph.D., Osmaniye Korkut Ata University, TURKEY.
Prof. Jonnıe Lynn Jacobs-Percer, PhD., University of Cincinnati, USA
Prof. Latif Gürkan Kaya, Mehmet Akif Ersoy University, TURKEY.
Prof. Laurentiu-Gabriel Talaghir, PhD., Dunarea de Jos University of Galati, ROMANIA.
Prof. Miguel Rocha, PhD., Instituto Politecnico de Castelo Branco, PORTUGAL.
Prof. Mustafa Denktaş, PhD., Akdeniz University, TURKEY.
Prof. Nigar Yarpuz Bozdoğan, Ph.D., Çukuorova University, TURKEY.
Prof. Robert L. Elliott, PhD., Tennessee State University, USA.
Prof. Ruşen Aliyev (Rovshan Aliyev), Ph.D., Baku State University, AZERBAIJAN.
Prof. Turan Sağer, PhD., Yıldız Technical University, TURKEY.
Prof. Türev Berki, PhD., Hacettepe University, TURKEY.
Prof. Vagif Novruzov, PhD., Ganja State University, AZERBAIJAN.
Prof. Vladimír Bencko, PhD., Charles University, CZECH REPUBLIC.
Prof. Vladimir Benko, PhD., Slovak University of Technology in Bratislava, SLOVAKIA.
Prof. William Moylan, PhD., UMass Lowell, USA.
Assoc. Prof. Adnan Pasic, PhD., University of Sarajevo, BOSNIA AND HERZEGOVINA.
Assoc. Prof. Andrea Miconi, PhD., The Istituto Universitario di Lingue Moderne, ITALY.
Assoc. Prof. Atilla Atik, PhD., Yıldız Technical University, TURKEY
Assoc. Prof. Edward Turgeon, PhD., Algoma University, CANADA.
Assoc. Prof. Habibe Memmedova, PhD., Baku Academy of Music, AZERBAIJAN.
Assoc. Prof. Iconomescu Teodora Mihaela, PhD., Dunarea de Jos University of Galati, ROMANIA.
Assoc. Prof. Štefan Gramblička, PhD., Slovak University of Technology in Bratislava, SLOVAKIA.
Assist. Prof. Aykut Demirçalı, PhD., Pamukkale University, TURKEY.
Assist. Prof. Haris Bradić, PhD., University of Sarajevo, BOSNIA AND HERZEGOVINA.
Assist. Prof. Luca Orlandi, PhD., Istanbul Technical University, TURKEY.
Assist. Prof. Mine Sulak, PhD., Pamukkale University, TURKEY.
Assist. Prof. Mohammad Reza Taheri, PhD., University of Tehran, IRAN.
Assist. Prof. Nasiha Pozder, PhD., University of Sarajevo, BOSNIA AND HERZEGOVINA.
Assist. Prof. Sevilay Gök Akyıldız, PhD., Akdeniz University, TURKEY.
Assist. Prof. Ulvi Erhan Erol, PhD., ASLA, Suleyman Demirel University, TURKEY.
Karel Krontorád, PhD., Mendel University in Brno, CZECH REPUBLIC.
Lucia Novakova, PhD., Trnava University, SLOVAKIA



G ECE

AKADEMI .

III. EUROPEAN CONFERENCE ON SCIENCE, ART & CULTURE
ECSAC’18 – NORTHERN CYPRUS
Gazimağusa, October12-14, 2018




III. EUROPEAN CONFERENCE ON SCIENCE,

ART & CULTURE



ECSAC’18 – NORTHERN CYPRUS
Gazimağusa, October12-14, 2018























ORAL



PRESENTATIONS



III. EUROPEAN CONFERENCE ON SCIENCE, ART & CULTURE
ECSAC’18 – NORTHERN CYPRUS
Gazimağusa, October12-14, 2018


AZERBAYCAN BESTECILERININ ESERLERINDE TÜRK TEMASI OP-1



Habibe MAMMADOVA*

* Üzeyir Hacıbeyli adına Bakü Müzik Akademisi

Örnekler üzerine kurulan bu çalışmada, Azerbaycan bestecilerinin yaratıcılığında Türk temasının önemi
anlatılmaya çalışılmıştır.Azerbaycanlı bestecilerin çok yönlü yaratıcılığında, sadece ulusal temalar değil, aynı zamanda
dünya edebiyat mirasının, farklı milletlerin tanınmış tarihi karakterleri, ulusal folklor, halk müziği ve dansının popüler
karakterlerine de rastlamak mümkündür. Farklı halkların halk türküleri ve halk oyunları konuları, Azerbaycanlı
bestecilerin yaratıcılığında her zaman özel bir yer tutmaktadır. Bu halklar arasında özellikle Türk mevzusu büyük önem
taşımaktadır. Türk temaları, karakterleri uzun zaman önce dahi besteci Üzeyir Hacıbeylinin çalışmalarına yansımıştır.
O, “O olmasın, bu olsun “ adlı müzikal komedisinde ünlü Türk imajını yaratmış ve onu eşsiz özellikleriyle karakterize
etmiştir.Daha sonra, pek çok Azerbaycanlı bestecilerin çalışmalarında, Türk konuları geniş ölçüde evrimleşti ve bu
konular büyük ilgi görmeye başladı. Arif Melikov, Tofig Bakihanov, Cavanşir Guliyev ve diğer Azerbaycanlı besteciler
bu konuya müracaat etmişler.
Arif Melikov’un Türk şairi Nazım Hikmetle çok yakın dostane ilişkileri olmuş. Şairin çalışmaları bestecinin
dikkatini çekmiş ve Melikov “Ferhat ve Şirin” eseri üzerine “Mehebbet Efsanesi” balesini yazmışdır. Bestecinin bu eseri,
çağdaş dünya bale sanatının nadir incileri sırasındadır.Balenin önemli sahnelerinden biri “Türk Kızlarının Dansı”dır.
Bu sahne, çeşitliliği, ulusal süsleri ve ritmi ile dikkat çekiyor. Dans Türk folkloruna dayanır.

Türk mevzuları yaratıcılığında yaygın kullanılan bir başka Azerbaycanlı besteci Tofig Bakihanovdur. Türk halk
türküleri bestecinin her zaman dikkat merkezinde olmuştur. Tofig Bakihanov’un Keman ve piyano için bestecinin türk
temalarına bağlanan 5. “Türk Sonatası” ve “Türk Rhapsody”si buna bir örnekdir. T.Bakihanov Sonata’da Türk halk
okumalarından “Kıymet bilme”, “Hani benim yemenim”, “Köroğlu yiğitlemesi” vb. kullanmıştır.
Türk temasına müzik eserlerinde büyük önem veren bestecilerimizden biri de Cavanşir Guliyev olmuştur. Onun
koro ve oda orkestrası için bestelediği “Mustafa Kemal Paşa” eseri, şair Ilgar Fahmi’nin şiiri esasında yazılmıştır. Şair
şiirinde Türk savaş kahramanı Mustafa Kemal’in tüm özelliklerini büyük ustalıkla göstermiştir. Besteci Cavanşir
Guliyev’in müziği ile eser daha canlandı. Guliev’in besteci tarzı yeni bir doğaya sahip ve bu nedenle çağdaş müziğin
ön sıralarında durur. Guliyev’in yarattığı müzik kahramanları dünyası, güzellik, doğallık, samimiyet ve saflığın hakim
olduğu eşsiz bir yerdedir.
Azerbaycan bestecisi İlyas Mirzeyev’in “Mevlana’dan Günümüze” adlı Konçerto’su ile “Yunus Emre” uvertürü
Pragda Prag virtuoz orkestrasının icrasında seslenmiştir. Onun “Üç denizin sesi” Senfonisi, üç denizi - Hazar, Aralık
ve Kara Denizleri ahata eden arazide yerleşen ülkelerin halkları namine yazılmış ve eserde bu halkların milli sazları
kullanılmıştır. Azerbaycanın Devlet Sanatcısı Şafiga Eyvazova - kamança, Türk müzisyenleri Ercan İrmak - ney, Göksel
Bakdegi - qanun, Yurdal Tokcar’ın - ud ve bestecinin pianoda solo performansları izleyicide büyük ilgiye sahip olmuştur.
Azerbaycan besteci mektebi profesyonelliği ile tüm dünyada özüne layık bir yer tutmaktadır. Üzeyir Hacıbeyli’nin
izi ile asırlar boyunca irelileyen, yaratıcılıkları durmadan genişlenen Azerbaycan bestecileri dünya çapında yaygın
bir şekilde popülerlik kazanmışlar. Farklı halkların temalarına adanmış Azerbaycan bestecilerinin eserleri her zaman
büyük ilgi doğurmuştur. Araştırma, nitel araştırma yöntemlerinden betimsel analiz çerçevesinde örneklerle anlatılmaya
çalışılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Analiz, Besteci, Eser, Örnek, Türk.





















1

III. EUROPEAN CONFERENCE ON SCIENCE, ART & CULTURE
ECSAC’18 – NORTHERN CYPRUS
Gazimağusa, October12-14, 2018


OP-2
ORTA ASYA VE AZERBAYCAN`DA BAĞLAMA`NIN TARIHI
KARŞILAŞTIRMASI



Gülnaz ABDULLAZADE*

*Üzeyir Hacıbeyli adına Bakü Müzik Akademisi

Yaşı 3000 yıla dayanan ozan sanatı tüm Türk halklarının eski tarihi kökleri ile bağlıdır. Bu sanatta Türk halklarının
eski kökenleri, geçtiği büyük tarihi yol, eski arkaik kültürü sırf ozan sanatı ile belleklerimize aktarılmış ve
günümüzedek ulaşmıştır.
Saz aynı zamanda Türk dünyasının, Türk ahlakının sembollerinden biridir. Sinkretik, yani özünde çalgı, okuma,
şiir söyleme, söz ve destan ifacılığı, aktörlük ve dans (plastik) sanatını birleştiren saz-söz sanatı, muğam sanatının
yanısıra, Azerbaycan ulusal kültürünün en eski katmanları ile ilgilidir. Eski Türk halklarında şaman, gam, oyun, bahşı,
yanşag, varsag ve nihayet, ozan olarak tanınan sanatçılar bugünkü aşığın atalarıdır. Ozan sanatı yüzyıllar ve binyıllar
boyunca büyük evrim geçerek aşık sanatına dönüştüğü gibi, kopuz da ona benzer evrim yolu aşarak saz şeklini almıştır.
Aşık sazının prototipi olan dütar Orta Asya`da eski Türk halklarından Türkmen, Özbek ve Uygur Türklerinde
geniş şekilde yayılmıştır. Ayrıca bu alet Tacikler`in de kültürel hayatında hayati önem taşımaktadır. Dütar çalgı aleti
Azerbaycan ve Türkiye bağlaması ve sazı gibi 2 çanak ve kol kısmından oluşur. Hem dütar, hem de saz aleti mızrapla
oynanır. Dütarın kök kısmı kendini kvarta-kvinta aralığında gösterir. Tacikistan`ın dağlık bölgelerinde bu çalgı aleti
halen yaygın olarak kullanılmaktadır.
Ozan sanatında iki telden oluşan kopuz aletinin yüzyıllar boyu gelişimi, Azerbaycan ve Türkiye’de ozan ve Orta
Asya`da ise bahşı sanatı ile ilgili olmuştur.
Hem ozanlar, hem de bahşı sanatı ile ilgilenenler kendi bağlamaları aracılığı ile şiirler, dastanlar söylemiş, halk
arasında yaşamış, yaratmışlar. Doğal olarak, bu sanatçıların tarihrte iz bırakmış manevi zenginlikleri tarihsel süreçle
ilgili olmuştur. Orta Asya `da mevcut bahşı sanatının ayrılmaz bir parçası olan dütar, 2 telden oluşmakla çağdaş
dönemde de aynı şekilde kullanılmaktadır.

Lakin Azerbaycan ve Türk bağlama-saz çalgı aletinde kök sistemi tarih boyu gelişmiş ve farklı şekillerde
bulunmuştur. Bu ise saz aletinde tellerin ve ses yayımının çoğalması ile bağlıdır.
Türk halklarının ve toplumlarının daha M.Ö II binyılda Orta Asya`da ikamet etmesi, aynı zamanda onların
müzik kültürünün burada yaygınlaşmasına yol açmıştır. Eski kopuz aleti hem de iki telli bir müzik aleti olarak
Kırgızlar tarafından geniş biçimde kullanılmıştır. Dütar ise çift taraflı, mızraplı müzik aleti gibi Tacikistan`da, hem de
Türkmenler`de şamanlar tarafından yaygın olarak kullanılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Halk, Müzik, Toplum, Ozan, Sanat, Çalğı.



























2
G ECE

AKADEMI .

III. EUROPEAN CONFERENCE ON SCIENCE, ART & CULTURE
ECSAC’18 – NORTHERN CYPRUS
Gazimağusa, October12-14, 2018


OP-3
NUTRITIONAL VALUES AND GRAIN YIELD OF SWEET CORN
GRAIN (ZEA MAYS VAR. SACCHARATA) IN PRODUCED WITH GOOD
AGRICULTURAL IMPLEMENTATION



Fikret BUDAK , Serap Kızıl AYDEMIR , Feridun BUDAK 3
2*
1
1 Duzce University, Faculty of Agriculture and Natural Sciences, Department of Field Crops, Duzce
2 Şeyh Edebali University, Faculty of Agriculture and Natural Sciences, Department of Field Crops, Bilecik
3 Ankara Tohum Üreticisi Y.Mah.-Ankara

Sustainable organic agriculture development and yield maximization of crops can be achieved through restoration
and scientific management of land productivity. The focus of this work is on grain yield, nutritional value, vitamins
and micro elements content of different sweet corn cultivars. This work was carried out in Düzce cropland in the years
2017-2016 growing season. The field has not been planted at least 8 years and without any chemicals and others. The
maximum number of organic agriculture in the transition process only annual plants 2, perennial plant is 3 years
due to the duration of the transition period in terms of regulations for organic production with other appropriate
conditions lack aspects of possessing good agricultural practices can be evaluated in this study according to designed
as a randomized complete block design with 3 replications April 15, is founded in. As the material 4 hybrid sweet corn
(Vega, Merit, and Lincoln) 1 piece variations of composite has been used in sweet corn of Sakarya.
Result of the research, the highest yield of 9806.2 kg ha with variation of the grain from Vega, is the lowest yield of
1-
7924.7 kg ha with grain has been obtained from the Sakarya composite types. Among other varieties have been found
1-
in the differences. These differences are in terms of the efficiency of different genotypic structure of varieties sand is
due to different environmental conditions. Corn varieties, quality and nutritional values in terms of analyses have been
conducted. Accordingly, Sakarya corn sweet in different parts of the grain (endosperm, embryo, and shell). Although
the average %13 water, fat %4.6, proteins 11.2 % and %72.3 starch higher than any others, but in terms of fiber Merit
varieties of approximately %8.2 have the same values. According to the results of the analysis of vitamin it was found
out that corn is a vitamin store; the grain A, B and C vitamins and zinc, iron and magnesium minerals such as molasses
has been identified. In this study, good agricultural practices with Corn without the use of any chemicals production.
Similarly, it was seen that organic farming can be done under contract.
Keywords: Good Agricultural Practices, Sweet Corn, Nutritional Values,






































3

III. EUROPEAN CONFERENCE ON SCIENCE, ART & CULTURE
ECSAC’18 – NORTHERN CYPRUS
Gazimağusa, October12-14, 2018


OP-4 SUPPORT TO GREEN ENERGY ENTREPRENEURS:
DIMENSION OF TURKEY




Adnan CELIK*¹, Hande Ulukapi YILMAZ², Rabia YILMAZ³



* : Corresponding Author
1 : Faculty of Economics and Administrative Sciences, Selcuk University, Konya-Turkey.
2 : Faculty of Economics and Administrative Sciences, Selcuk University, Konya-Turkey.
3 : Yilmaz Financial Consultancy Office, Konya, Turkey.

An entrepreneur is a person who contributes the development and productivity to adapt the change by accelerating
the creation, expansion and the implementation of new ideas. An entrepreneur knows what to do in short, medium
and long terms, and make plans accordingly. S/he uses unthinkable, unused or different ideaswhile making these plans.
In short, entrepreneurs are the people who chaseopportunities and take all kinds of risks to put them into practice.
They keep the competition and bearing power of the organizations on a high leveleven by seeing opportunities in
situations like chaos, uncertainty and conflicting casesthe company is in. Entrepreneurshipis the process of revealing
different thingswith added value with which financial gain and personal satisfactionis obtainedby taking financial and
social risks through allocating the necessary time and effort. Entrepreneurship is a dynamic process involving vision,
change and creativity factors. It is the creation of new ideas and constructive solutions and activation of these solutions
in proportion to productivity of the company / organization.
Green entrepreneurship is one of the factors which will help to prevent environmental deterioration. Green
entrepreneurs consider the environment as an opportunity for themselves and engage in environmental activities on
the purpose of public welfare. In today’s changing world, green entrepreneurs and green activities have an important
place for cleaner and greener World. Green entrepreneurship has the potential to be a catalyst for positive change
in both economic and environmental areas. Green entrepreneurs think the environmental dimension rather as an
opportunity than an obstacle and they offer different kind businesses which is environmentally beneficial, socially
responsible, economically rewarding. The expression “green energy” refers to energy types produced more sensitively
to the environment. According to the production pattern of energy generation, it is possible to use green energy with
different costs. The types of green energy defined in European Union law are: “Wind Energy, Hydroelectric energy,
Solar Energy, Geothermal, Biological waste generated energy”. Green economy and renewable energy, environmentally
sensitive technologies and renewable energy are seen as the most important components of sustainable development.
Grant support renewable energy in Turkey is increasing every passing day. The state has succeeded in improving the
entrepreneurship in this area. Many renewable energy grant schemes, especially solar energy incentive credits to energy
investments, contribute to the development of the potentials of energy sector investors. Grants and credits given to GES
investments in particular The TKDK grant credits granted by the Ministry of Food, Agriculture and Livestock and the
European Union IPARD program grants support the energy sector in a number of areas. The following incentives are
on the agenda in this area; “Ministry of Economy Investment Incentives (wind energy investment incentives, thermal
power plant incentives, renewable energy incentives); EU Funds European Union Energy grants and TurSEFF energy
efficiency credits; TTGV Environmental Protection Program for Technology Development Foundation of Turkey
supports; Ministry of Culture and Tourism support; Development Agencies Grant Supports”.
This study focused on green energy incentives provided to entrepreneurs in Turkey. First the general literature
is explained. Then application models are emphasized. Finally the study is completed with the conclusions and
recommendations.
Keywords: Green Energy, Green Energy Entrepreneurs, Support To Green Energy Entrepreneurs.














4
G ECE

AKADEMI .

III. EUROPEAN CONFERENCE ON SCIENCE, ART & CULTURE
ECSAC’18 – NORTHERN CYPRUS
Gazimağusa, October12-14, 2018


COMPARISON OF CLASSICAL AND MODERN SOCIAL RESPONSIBILITY OP-5
APPROACHES IN SUSTAINABLE DEVELOPMENT



Hande Ulukapi YILMAZ*¹, Adnan CELIK², Necdet SEZAL³



*: Corresponding Author
: Faculty of Economics and Administrative Sciences, Selcuk University, Konya-Turkey.
2 : Faculty of Economics and Administrative Sciences, Selcuk University, Konya-Turkey.
3 : Akseki Vocational School, ALKU University, Turkey.


Sustainable development can be the target of any economic system. This can be similar for macro structures
(goverments) and micro dimensions (companies). In this study, especially the size of the enterprises will be discussed.

The concept of social responsibility can be divided into ‘Classical’ and ‘Modern’ approaches. “Classical Social
Responsibility” is based on the assumption that businesses have no obligations other than organizational goals. According
to this understanding, the businesses which gains profit by working efficiently, is considered to fulfill its social responsibility
at the same time. If businesses invest their existing or expected revenues in some social projects for social responsibility, they
will decrease in business-creating project investments and increase in consumer prices. Such activities will significantly
reduce the incomes of businesses and affect their contribution to the economy negatively. The end result is consumers,
and therefore the society itself will suffer. According to the classics, businesses have a single social responsibility; “That
is to maximize their profits”. According to them, maximum profit shows that social resources are used in the best way.
Businesses are economic units and they can not be thought of as social fulfillment units.

The anti-classical “Modern Social Responsibility” has become. In this understanding, a number of different social
objectives are imposed on enterprises, “beyond organizational goals”. According to this understanding, any business;
“Should not leave toxic wastes in the environment, be in peaceful production with ecological structure, raise awareness
of all elements in the internal and external environment in terms of social responsibility, develop in-service and out-
of-service training opportunities, and be sensitive to all problems of businessmen”. Modern view can also be called
“Socio-Economic Understanding”. According to this idea, “business can also gain profits while raising the standard of
living and prosperity of the society”. Businesses are integral elements of social life. For this reason they constitute a part
of society in social problems and solutions. The environment is very important in terms of businesses. Businesses that
invest in collecting today receive a continuous profit tomorrow.

The sustainable development in this work will address the benefits and drawbacks of both approaches. SWOT
analysis will be carried out especially for businesses. In addition, intercultural dimension and developmental level will
be included in the discussion.
Keywords: Social Responsibility, Social Responsibility Approaches, Sustainable Development.




























5

III. EUROPEAN CONFERENCE ON SCIENCE, ART & CULTURE
ECSAC’18 – NORTHERN CYPRUS
Gazimağusa, October12-14, 2018


OP-6 “ÖLÜLER” VE ISKENDER TIPININ MÜZIKAL KARAKTERI



Könül AHMEDOVA*

*Üzeyir Hacıbeyli adına Bakü Müzik Akademisi


Bu çalışmada, Celil Memmedguluzade’nin aynı adlı eseri üzerine Vasif Adıgözelov’un bestelediği , 20. yy.’ın ikinci
yarısında Azerbaycan müzik tarihinde ilk satirik opera olarak yer almış “Ölüler” operasında İskender tipinin
müzikal karakterini göstermek için kullandığı yöntemleri tespit etmeye çalışılmıştır. Dünya dramatürjisinin klasik
örneklerinden sayılan “Ölüler”de ataerkil bağlar sonucunda körelmiş, insani duygularını yitirmiş, bir sürü bilinçsiz
kitleye dönüşmüş avam, cahil halkı ve bu ortamda fırsat yakalamış olan, halkı soymak için her türlü hile ve oyunlara
baş vuran din adamları eleştirilmiştir. “Ölüler”de cehalet dünyasına içten gülen C.Memmedguluzade, eserin kahramanı
İskender’in ağzıyla kendi yurttaşlarını uyanışa çağırıyor.
İskender, bağnazlığın kötülüklerini göstermeye çalışan, mevhumatı cehalet, dolandırıcı din görevlilerinin çirkin
eylemleriyle mücadele eden ve bu mücadelede kendini «kurban» eden bir tiptir. 20. yy. başlarında toplumumuzdaki
aydınların düşünce tarzının genelleştirilmiş bir tipini yaratan İskender›in yurttaşlarının bu haline acımaması elde
değilidr.
Operanın merkez tipi İskender’dir. Şunu da belirtelim ki, C.Memmedguluzade’nin ustalıkla yarattığı İskender’in
kendisi, müzikte kapsamlı bir şekilde ifade olunmak için büyük potansiyele sahip bir tipti. Besteci de, bu tipin müzikal
karakterini oluştururken konuya bu açıdan yaklaşmış. Acı kinayeye, ifşa edici ve hicivli durumlara müzikal bir çözüm
bulmak için besteci, açık bir şekilde grotesk yöntem kullanmıştır. Bunu başarabilmek için, bestecinin tutarsızlık
üslubunu uyguladığını görüyoruz.
“Ölüler” operasında çok büyük öneme sahip ve ilgi çeken özelliklerden biri de bestecinin reçitatifleri yaygın olarak
kullanmasıdır. Operadaki hicivsel boyalarla tanıtılan tiplerin müzikal karakterinde tarz aracılığıyla genellemeyi,
buradaki reçitatiflerde de gözlemleye biliriz. Büyük bir kısmı reçitatiflerden oluşan opera bestelerken V.Adıgözelov, bir
yandan ulusal müziğimizin, özellikle makamların zengin tonlama potansiyeline güvenerek dahi Üzeyir Hacıbeyli’nin,
diğer yandan Rus bestecilerin zengin yaratıcılık deneyiminden yararlanmıştır. Besteci, ulusal müzikal düşüncenin
yasalarına dayanan müzik dili aracılığıyla komedinin müzikte asıl ifadesini sunabilmiştir. Araştırma, nitel araştırma
yöntemlerinden betimsel analiz çerçevesinde örneklerle anlatılmaya çalışılacaktır.
Anahtar Kelimeler: “Ölüler”, Kinaye , Grotesk, Reçitatif, Hiciv






































6
G ECE

AKADEMI .

III. EUROPEAN CONFERENCE ON SCIENCE, ART & CULTURE
ECSAC’18 – NORTHERN CYPRUS
Gazimağusa, October12-14, 2018


BEDEN EĞITIMI SPOR YÜKSEKOKULU ÖĞRENCILERININ EĞITIM OP-7
INANÇLARININ BAZI DEĞIŞKENLERE GÖRE INCELENMESI



Mehmet Behzat TURAN 1

1 Erciyes Üniversitesi, Beden Eğitimi Spor Yüksekokulu, Talas/Kayseri

Bu araştırmanın amacı, Erciyes Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulunda öğrenim gören öğrencilerin
Eğitim inançlarını bazı değişkenlere göre incelenmesidir. Araştırmaya Erciyes Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor
Yüksekokulunda öğrenim gören 1400 öğrenciden rastgele yöntemle seçilmiş 442 öğrenci gönüllü olarak katılmıştır.
Yılmaz ve arkadaşları (2011) tarafından geliştirilen Eğitim İnançları Ölçeği ve araştırmacı tarafından hazırlanan kişisel
bilgi formu kullanılmıştır. Elde edilen veriler SPSS 20.0 paket programı ile istatistiksel analizleri yapılmıştır. Adaylara
ilişkin kişisel bilgiler ve envanter toplam puanları ve faktör puanları frekans (f) ve yüzde (%) değerleri tespit edilerek
verilmiştir. Ölçeklerden elde edilen puanlarının karşılaştırılması için cinsiyet değişkenine göre İndependent Sample
T test istatistiği kullanılırken, yaş, öğrenim görülen bölüm, sınıf ve genel ağırlıklı not ortalaması değişkenlerine göre
karşılaştırmalarında One Way Anova test istatistiği kullanılmıştır.

Sonuç olarak; Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu öğrencilerinin eğitim inançları cinsiyet, yaş ve genel ağırlıklı
not ortalamaları değişkenlerine göre istatistiksel olarak anlamlı farklılık tespit edilirken; öğrenim görülen bölüm ve
sınıflarına göre anlamlı farklılık tespit edilememiştir. Bu sonuçlarla beden eğitimi ve spor yüksekolunda öğrenim
gören öğrencilerin cinsiyetin, yaşın ve genel ağırlıklı not ortalamasının eğitim inançlarını etkilediği yaşlarının
ilerlemesiyle birlikte eğitim inançlarının azaldığı , not ortalamasının yükselmesiyle birlikte eğitim inançlarının değiştiği
belirlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Eğitim İnançları, Beden Eğitimi ve Spor, Öğrenci




INVESTIGATION OF EDUCATIONAL BELIEFS IN PHYSICAL SCHOOL STUDENTS
ACCORDING TO SOME VARIABLES


The aim of this research is to examine the educational beliefs of Erciyes University School of Physical Education
and Sports according to some variables. A total of 442 students randomly selected from 1400 students attending Erciyes
University School of Physical Education and Sports participated in the research voluntarily. The Educational Beliefs
Scale developed by Yılmaz et al. (2011) and the personal information form prepared by the researcher were used. The
obtained data were analyzed statistically with SPSS 20.0 package program. The personal information and inventory
total scores and factor scores for the candidates were determined by determining frequency (f) and percentage (%)
values. One Way Anova test statistic was used to compare the scores obtained from the scales according to gender
variable, independent sample T test statistic, age, education, class and general weighted grade average.
As a result; While there was a statistically significant difference between the educational beliefs of the Physical
Education and Sports High School students according to the gender, age and general weighted grade averages; no
significant difference was found according to the departments and classes in which education was made. With these
results, it was determined that the education beliefs of the students who were educated at physical education and
sports higher, the age at which the gender, age and general weighted grade average affects their educational beliefs,
educational beliefs decreased, educational averages increased, educational beliefs changed.

Keywords: Educational Beliefs, Physical Education and Sports, Student
















7

III. EUROPEAN CONFERENCE ON SCIENCE, ART & CULTURE
ECSAC’18 – NORTHERN CYPRUS
Gazimağusa, October12-14, 2018


OP-8 GÖRME ENGELLI KADIN JUDO MILLI TAKIMI SPORCULARININ BENLIK
SAYGILARININ BAZI DEĞIŞKENLERE GÖRE SPORTIF PERFORMANSA
ETKISININ INCELENMESI: SAHA ÇALIŞMASI



Sengul DEMIRAL

Trakya Üniversitesi, Kırkpınar Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu

Bu çalışma 2015 yılı büyükler görme engelliler kadın judo milli takımında yer alan sporcuların benlik saygısının
bazı değişkenlere göre sportif performansa etkisini incelemek amacıyla tanımlayıcı olarak planlanmıştır. Araştırmanın
örneklemini Görme engelli büyük bayan judo milli takımını oluşturan 15 sporcu oluşturmaktadır. Sporculara mesleki
benlik saygılarını değerlendirmek üzere Arıcak (1999) tarafından geliştirilen “Arıcak Mesleki Benlik Saygısı Ölçeği”
uygulanmış ve IBSA (Dünya Görme Engelliler Spor Federasyonu) resmi sayfasından sporculara ait uluslararası
müsabaka sonuçları incelenmiştir. Sporculara bazı demografik bilgiler Kişisel Bilgi Formu ile elde edilmiştir. Verilerin
analizinde Spearman’s Korelasyon Analizi (Benlik saygısı, toplam madalya puanı; judo müsabakalarındaki başarısı ve
yaş arasında ki ilişki) ve Kruskal Wallis Test Analizi (alınan toplam madalya sayısının puan karşılığı ile judo yapma yaşı
arasındaki ilişki) kullanılmıştır. Sonuçlar SPSS istatistik programı ile değerlendirilmiştir. Araştırma sonucunda, Benlik
saygısı, toplam madalya puanı (judo müsabakalarındaki başarısı) ve yaş arasında anlamlı bir ilişki olmadığı, ayrıca
alınan toplam madalya puanı ve benlik saygısı puanı, judoya başlama yaşına göre farklılaşma olmadığı görülmüştür.
Anahtar Kelimeler: Benlik Saygısı, Görme Engelli, Judo, Kadın, Sporcu.


BLIND SENIOR WOMEN JUDO NATIONAL TEAM SPORTS
INVESTIGATION OF SPORTS AND PERFORMANCE EFFECT BY SOME VARIABLES


This study was designed as a descriptive study to examine the effect of 2015 senior visually impaired on sport
performance according to some variables of the self-esteem of athletes in the female judo national team. The sample
of the study consists of 15 judo athletes who constitute the national team with the visually impaired big female judo.
In order to evaluate the professional self esteem of the sportsmen, “Arıcak Vocational Self-Respect Scale” developed
by Arıcak (1999) was applied and the international competition results of the athletes from the IBSA (International
Blind Sports Federation) official website page were examined. Some demographic information was obtained from the
Personal Information Form for the judo athelets. In the analysis of the data, Spearman’s Correlation Analysis (self-
esteem, total medal score, relationship between success in judo competitions and age) and Kruskal Wallis Test Analysis
(correlation between the total number of medals won and the age of judo making) was used. The results were evaluated
by SPSS statistical program. As a result of the research, it was seen that there was no meaningful relationship between
self-esteem, total medal score (success in judo competitions) and age, as well as total medal score and self-esteem score,
no difference according to the age of initiation of judo.
Keywords: Athlete, Judo, Respect For The Self, Visually Impaired, Woman.


























8
G ECE

AKADEMI .

III. EUROPEAN CONFERENCE ON SCIENCE, ART & CULTURE
ECSAC’18 – NORTHERN CYPRUS
Gazimağusa, October12-14, 2018


ORYANTALIZM RESMINDE ISTANBUL IMGESI OP-9



Duygu ILKHAN SÖYLEMEZ*

*Selçuk Üniversitesi Konya

Oryantalist dönem, Napolyon’un 1798’deki Mısır Seferi ile başlamış, Birinci Dünya Savaşı sonunda Osmanlı
İmparatorluğu’nun parçalanması ile son bulmuştur.
Oryantalizm’e yüklenen anlamlar iki şekilde açıklanmıştır. Birinci anlamı savunanlar, Oryantalizm’in mâsûmâne
olduğunu, farklı kültürlerin birbirlerini tanımasına yönelik olumlu bir anlayışı ifade ettiğini savunur.
Avrupa kültürünün Osmanlı’ya etki etmesinin yanı sıra, Osmanlı’nın da kültür ve estetiğinin Avrupa resmini,
mimarisini ve pek çok unsurunu etkilemiştir. Birbirini karşılıklı olarak etkileyen bu iki yönelim, özellikle resim
sanatındaki köklü değişim nedenlerinden biri olarak değerlendirilebilir. III. Ahmed döneminden itibaren ülkeye gelen
elçilerin beraberlerinde getirdikleri ressamlar ve bağımsız olarak gelen gezginlerin sayısındaki artıştan dolayı, Osmanlı
toplumunun Batının zevkini tanımasına neden olmuştur. Böylece uzun süre devam eden minyatür sanatı geleneği, 18.
ve 19. yüzyıllarda tamamen sona erdiğini ve yerine yağlıboya resminin aldığını görürüz.
Yukarıda da anlatıldığı gibi İstanbul’a çok sayıda ressam gelmiş ve İstanbul ile ilgili aynı oranda çok sayıda resim
yapmıştır. Dolayısıyla da tüm bu resimlerden ve içeriklerinden bahsetmek söz konusu makale sınırları içerisinde
mümkün değildir. Bundan ötürü bu makalede sadece 18. ve 19. yüzyıl İstanbul’u ve o dönemin eserlerinin de tasvir
edildiği belli başlı ressamlar ve eserleri ele alınmıştır.
Anahtar Kelimeler: Oryantalizm, Painting, İstanbul Imgesi




IMAGE OF ISTANBUL IN ORIENTALISM PAINTING


The Orientalist period ended with the disintegration of the Ottoman Empire at the end of the First World War,
which began with Napoleon’s Egyptian Expedition in 1798.
The implications of Orientalism are explained in two ways. The proponents of the first sense argue that Orientalism
is the essence, that different cultures express a positive understanding of each other.
In addition to influencing European culture to the Ottomans, the Ottomans also influenced the European land-
scape, architecture and many elements of culture and aesthetics. These two orientations that interact with each other
can be considered as one of the reasons for radical change, especially in the art of painting. III. From the time of Ahmed
the Ottoman Empire caused the Ottoman society to recognize the wisdom of the West, due to the increase in the num-
ber of painters and independent travelers who brought them with them. Thus, we see that the long-standing miniature
art tradition has completely ended in the 18th and 19th centuries and replaced by oil painting.
As mentioned above, a large number of painters came to Istanbul and made many paintings about Istanbul. It is
therefore not possible to talk about all these pictures and their content within the boundaries of the article. For this
reason, only the 18th and 19th century Istanbul and the painters and works of the time were depicted.
Keywords: Orientalism, Resim Sanatı, İstanbul Imgesi




















9

III. EUROPEAN CONFERENCE ON SCIENCE, ART & CULTURE
ECSAC’18 – NORTHERN CYPRUS
Gazimağusa, October12-14, 2018


OP-10 ADSORPSION OF BASIC BLUE 3 IN A FIXED-BED COLUMN FROM
AQUEOUS SOLUTION USING APRICOT STONE SHELL




Ramazan ORHAN , Aygül ASLAN 1
*

* Corresponding author.
1 Department of Chemical Engineering, Fırat University, Elazıg, Turkey

Pollutants formed as a result of industrial processes affect human health considerably. Therefore, industrial waste-
water must be treated using various methods before being given to streams, lakes, sea or other receiving media. One
of organic matter in the high proportions found in industrial wastewater is also dyes that is the daily 7x10 tons pro-
5
duction. The wastewaters containing dye causes the forming toxic and carcinogenic aromatic amines in anaerobic
conditions and adversely affects biological life in the aquatic by preventing the transition of light into the water. In
addition, when such pollution is contacted with, it causes cancer, mutation and skin diseases. In order to eliminate of
such pollutants in industrial wastewaters; various treatment technologies such as chemical precipitation, ultrafiltration,
reverse osmosis, ion exchange, membrane filtration and adsorption are applied. Among these methods, adsorption is
accepted as the most effective method due to its high adsorption capacity, easy use and low operating cost.
The adsorption experiments were carried out in a glass column with an internal diameter of 1.5 and length of 18
cm at 30±2°C temperature. A series of column experiments using apricot stone shell was performed to determine the
breakthrough curves with varying dye flow rate (5–10 mLmin ), initial BB3 dye concentration (10–30 mgL ) and
-1
-1
adsorbent bed height (1.5–2.5 cm). High bed height, low flow rate and high initial dye concentration were found to
be the better conditions for maximum dye adsorption. The obtained experimental data were analyzed to fitting to the
Thomas and the Yoon-Nelson model.


Keywords: Adsorption, Basic Blue 3, Fixed-Bed Column, Apricot Stone Shell









































10
G ECE

AKADEMI .

III. EUROPEAN CONFERENCE ON SCIENCE, ART & CULTURE
ECSAC’18 – NORTHERN CYPRUS
Gazimağusa, October12-14, 2018

THERMAL AND MECHANICAL PROPERTIES OF EPS, CEMENT, OP-11
SAND, CALCIUM AND MAGNESIUM STEARATE
CONCRETE COMPOSITION MATERIALS



Ayşe KAYA , Filiz KAR *
*
* Fırat Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümü, Elazığ, 23100

In this study, low-density concrete samples were produced by mixing granulated styrofoam in wastes with the
various ratio of cement, sand and magnesium stearate solution. Recycling EPS (Expanded polystyrene) from the
packing wastes helps both to derive an economical profit and to prevent environmental pollution. The grain diameters
of used EPS and the ratio of EPS were determined as 6-0mm and 20,30,40,%10 and %50, respectively. Compositions
were poured into the two molds with different measures, one of them is for thermal tests (20x60x150 mm), the other
one is for the mechanical tests (100x100x100) Compressive stress, tensile stress water absorption and drying rate tests
were carried out on the samples.
Keywords: EPS, Magnesium Stearate, Insulation Materials





























































11

III. EUROPEAN CONFERENCE ON SCIENCE, ART & CULTURE
ECSAC’18 – NORTHERN CYPRUS
Gazimağusa, October12-14, 2018


OP-12 CHARACTERIZATION OF POLYURETHANE PRODUCED BY VEGETABLE
OIL-BASED POLYOLS



Ercan AYDOĞMUŞ* , Fethi KAMIŞLI 1
1
*: Corresponding Author
: Fırat University, Faculty of Engineering, Department of Chemical Engineering, Elazığ – Turkey
1



In this study, polyol was obtained by using some vegetable oils. Polyurethane is also produced with vegetable oil
based polyol. Physical and chemical properties of polyurethane are also determined. Commercial polyols have been
obtained economically by using oils such as sunflower, corn, canola and cotton. The steps of epoxidation, hydroxylation,
neutralization and purification were carried out in order to produce vegetable oil-based polyols. Polyurethane
materials were produced in laboratory conditions using suitable catalysts and initiators. Polyurethane; density, thermal
conductivity, porosity, thermal and mechanical properties are determined according to standards. Advantages and
disadvantages were determined by comparing with commercial products. Especially, thermal conductivity, thermal
stability, flammability, porosity and economic advantages have been observed. According to the standards, the thermal
conductivity values for polyurethane are measured between 0.020 and 0.030 W/m.K. The density of polyurethane
material was found to be between 24 and 38 kg/m .
3
Keywords: Characterization, Polyols, Polyurethane, Vegetable Oil






















































12
G ECE

AKADEMI .

III. EUROPEAN CONFERENCE ON SCIENCE, ART & CULTURE
ECSAC’18 – NORTHERN CYPRUS
Gazimağusa, October12-14, 2018


MODELING OF RHEOLOGICAL BEHAVIOR OF VEGETABLE OILS AND OP-13
VEGETABLE OIL-BASED POLYOLS



Ercan AYDOĞMUŞ* , Fethi KAMIŞLI 1
1
*: Corresponding Author
: Fırat University, Faculty of Engineering, Department of Chemical Engineering, Elazığ – Turkey
1



In this study, rheological behaviors of polyols obtained from vegetable oils and oils were investigated. Depending
on the properties of vegetable oils, viscosities vary depending on the double bonds and molecular weights found in the
structures. In addition to viscosity, the parameters such as shear rate, shear stress and torque vary with temperature.
When polyol is obtained from vegetable oils; the rheological behavior after the epoxidation and hydroxylation
processes is also changing. In other words, fluid behavior changes as molecular structures and molecular weights
change. Economical oils such as canola, sunflower, corn and cotton were preferred in this study. The double bond ratio
of fats is very important in the production of polyols. Epoxidation and hydroxylation were carried out considering
these ratios. After polyol production from vegetable oils, hydroxyl numbers were determined. Examination of the
rheological behavior after the production of polyols for each oil shows the change in the molecular structure. In this
study, Newtonian and non-Newtonian behaviors used in the literature were compared using appropriate models.
Keywords: Modeling, Polyol, Rheology, Vegetable Oil






















































13

III. EUROPEAN CONFERENCE ON SCIENCE, ART & CULTURE
ECSAC’18 – NORTHERN CYPRUS
Gazimağusa, October12-14, 2018


OP-14 THE USE OF PUBLIC SPACE: THE ROLE OF NEW STREETS ON THE
URBAN FABRIC OF URMIA BAZAAR



Momen FOADMARASHI , Fransisco SERDOURA 2
1
1 PhD candidate in Urbanism Faculty of Architecture of University of Lisbon
2 Assistant Professor Faculty of Architecture of University of Lisbon


The use of public space in old fabric is one of the interesting issues in recent years. Although most of the scholars
discussing the production of public space as a result of the economic, social, cultural components with dual interaction,
only few discuss the transformation of the public space through the time.

On the other hand, the use of the public space is one of the hottest subjects that can also be affected by the growth
and/or development of the city. Many planners believe on their reflections regarding the design and planning issues the
use of public spaces can be affected. Create new streets in the existing old fabrics can increment the use of public space.

Old Bazaar is an important social meeting space which had great role in Moorish cities for centuries. In Iran and in
most of Islamic countries, have been influenced by the modern urbanism in 20th century which as produced unconne-
cted fabric’s and neighborhoods. This research tries to investigate the impression of changes in form of public spaces,
cause by new streets, on the use of space, in Urmia, in period of time. The study presents a descriptive analytical study
based on a comparison between the existing urban layout and the new design proposal which presents new public spa-
ces (streets) in Urmia’s inner city. That morphological analysis will be supported by the theory of space syntax, which
shows, how building new spaces (streets) in old fabrics can be important for attract more pedestrian movants’ to the
surroundings of an important social meeting space, as is the Old Bazaar.
Keywords: Public space, Urban form, Urmia Bazaar, Space syntax















































14
G ECE

AKADEMI .

III. EUROPEAN CONFERENCE ON SCIENCE, ART & CULTURE
ECSAC’18 – NORTHERN CYPRUS
Gazimağusa, October12-14, 2018


INŞAAT MÜHENDISLIĞI EĞITIMINDE ÖRNEK MODELLER OP-15



Selen ORTA

İstanbul Ayvansaray Üniversitesi, Balat Mahallesi, Ayvansaray Cd. No:34087 ,45 Fatih/Istanbul



Türkiye’de yıllardır ekonomiye yön veren bir sektör konumunda olan İnşaat Mühendisliğinin doğru şekilde
uygulanması ve sektörde bilinçli çalışanların yer alması ancak mesleğe ilk adım atılan üniversite sıralarında yeterli
ve nitelikli eğitim alınmasıyla gerçekleştirilebilinir. Büyük bir hızla değişen dünyamızda mühendislerin de çağa ayak
uydurması, yeterli kabiliyet ve donanıma sahip olması gerekmektedir. Bu sebeple mühendislik eğitiminde uygulanan
yöntemlerin araştırılması ve uygulanması, hedeflenen çıktılara ulaşılabilmesi açısından önem arz etmektedir. Bu
amaçla inşaat mühendisliği alanında dünyanın önde gelen eğitim kurumlarında uygulanan yöntemler incelenerek
yaklaşımları, sistemleri ve ülkemizle olan farklılıkları irdelenecektir.
Araştırmada QS World Rankings üzerinden İnşaat Mühendisliği branşı sıralamasında üst sıralarda yer alan
Massachusetts Institute of Technology, University of Cambridge, National University of Singapore, Delft University
of Technology, Tsinghua University gibi öncü üniversitelerde uygulanan metotlar, eğitim sistemi, ders, içerik,
uygulama konularında incelenerek Türkiye’deki üniversite eğitimi ile karşılaştırılmış, ülkemizde eksik kalan noktaların
belirlenerek eğitimin daha iyi bir hale getirilmesine ışık tutmak amaçlanmıştır. Yapılan ön incelemelerde mühendislik
eğitimiyle öne çıkan bu okullarda tek bir sistem olmadığı; yetkinlik, mühendislik alanında üstlenilen rol ve tecrübeye
dayalı farklı eğitim sistemleri olduğu görülmüştür.

Anahtar Kelimeler: Dünyada İnşaat Mühendisliği, Eğitim, Türkiye’de İnşaat Mühendisliği, Eğitimde Nitelik



















































15

III. EUROPEAN CONFERENCE ON SCIENCE, ART & CULTURE
ECSAC’18 – NORTHERN CYPRUS
Gazimağusa, October12-14, 2018


OP-16 ANTALYA TÜRKÜLERINDE MAKAM,
RITIM VE TAVIR ÖZELLIKLERI



Cengiz ŞENGÜL , Sevilay Gök AKYILDIZ , Ali BEDEL 3∗
2∗
1∗
1∗ Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bölümü Öğretim Üyesi,
2∗ Akdeniz Üniversitesi Antalya Devlet Konservatuvarı, GTM Bölümü Öğretim Üyesi,
3∗ Akdeniz Üniversitesi Antalya Devlet Konservatuvarı, GTM Bölümü Öğretim Görevlisi,


Anadolu coğrafyasının, halk kültüründeki çeşitliliği ve farklılığı kuşkusuz ki halk müziğine de ayrı bir zenginlik
kazandırmıştır. Geçmişten günümüze dek kulaktan kulağa aktarılan halk müziği, anonimlik özelliği göstermesi
açısından da önem arz etmektedir. Halk müziği, Anadolu kültürü içerisinde bölgeden bölgeye, dilden dile şekillenerek
yerel müzik türleri meydana getirmiştir. Yapılan araştırmalar neticesinde, Teke yöresine ait türkülerin makam ritim
ve tavır özelliklerini içeren yeterince çalışmanın olmadığı tespit edilmiştir. Bu çalışma ile Antalya yöresine ait TRT
Repertuvarına kayıtlı 53 türkü makam, ritim ve tavır özellikleri yönünden ele alınarak, Türk müzik kültürü içerisinde
yer alan Teke yöresinin Batı Akdeniz kesiminin müzik yapısı incelenecektir.
Anahtar Kelimeler: Antalya Türküleri, Halk Müziği, Makam, Ritim, Tavır.

























































16
G ECE

AKADEMI .

III. EUROPEAN CONFERENCE ON SCIENCE, ART & CULTURE
ECSAC’18 – NORTHERN CYPRUS
Gazimağusa, October12-14, 2018


AZERBAYCAN MUGAMININ GELIŞIMINDE ŞAMAKHI BÖLGESININ OP-17

MUGAM GELENEKLERININ ROLÜ



Israfilova ILAHE*


*Bakü Müzik Akademisi, Bakü Azerbeycan


Azerbaycan eski çağlardan beri medeniyyetin, kaliteli müziğin kök saldığı bir ülkedir. Mugam sanatı kendine has
özellikleri ile Azerbaycan halkı için hep milli muzik medeniyyetinin zirvesini oluşturmuştur.
Azerbaycanda geleneksel olarak mugamlar profesyonel şarkıcı ve sazende destesi ile bilinen bi grup müzisyen- tar,
keman, nağara gibi milli aletler eşliğinde okunur. Geleneksek mugamlarımız zamanla sözlü şekilde agızdan-agıza
geçerek günümüze ulaşmıştır. Geçən yüzyıllarda çok meşhur olan arifler meclisi bize mugamların evrim prosesinin
bi kısmını izlemek için şans yaratıyor. “Mugam geceleri”, “Mugam meclisleri” yahut “poeziya toplantısı” diye bilinen
arif insanların, en güzel müzisyenlerin, şairlerin toplandığı meclisler Azerbaycanın bi kaç bölgesinde merkezleşiyordu.
Onlardan en bilinenleri Şuşa, Şamakhı ve Bakü bölgesinin sanat geceleri olmuştur. Yetenekli insanların yaratıcılıkları
bu merkez bölgelerin zengin sanatsever insanları tarafından korumaya alınıyor, maddi olarak destekleniyordu. Bu
merkezlerin önemli özelliği Azerbaycanın tüm bölgelerinden hatta komşu ülkelerden profesyonel müzisyenleri etrafı-
na toplamasıydı.
Baküde “Məcməüş-şüəra”, “Meşedi Melik Mensurovun salonu”, Şuşada “Meclisi üns”, “Nevvabın meclisi”, “Meclisi
hamuşan”, Şamakhı bölgesinde ise en bilindik iki mugam meclisi “Beytüs-sefa” ve “Mahmud ağanın derneği” olmuştur.
Şamakhıda geçirilen bu özel meclislerin yaratıcısı ve en büyük destekliyicisi Mahmut Ağaydı. Sözü geçən Mahmut Ağa
devrinin zengin, görkemli iş adamı olsa da aynı zamanda müziğe büyük aşkı, saygısı ile bilinirdi. Güzel tar aleti çalar,
şiir söyler, bazen mugam bile okurdu. Onun desteği sayesinde Şamakhı muğam meclislerinin ünü tüm Kafkasyaya
ulaşmış ve her kesin dikkatini çekmişti. Müzisyenler bir-biri ile yarışmak, Mahmut Ağanın maddi ve manevi desteğini
ala bilmek için Şamakhıya akın ediyordu.

Bu meclisler Azerbaycan mugam yorumculuğu sanatına önemli şahsiyyetler bahşetmiştir. Onlardan Mirze
Muhammedhasan, Mabud, Şükür, Davut Sefiyarov, Mehti, Mirze Güller ve başka sanat fedailerini, mugam yorumcularının
adını söyleye biliriz. Hic tesadüfi değildir ki, Azerbaycanda ilk kadın mugam yorumcusu Mirze Güller Şamakhı
bölgesinde tanınmış, sevilmiş, bu yörenin mugam geleneklerini öğreneren onun devamcılarından olmuştur. Mirze
Muhammedhasanın yorum tarzını kendine örnek seçen Mirze Güller sesi ilk audio kayıta alınan sanatçılardan biridir. Bir
çok ilke imza atan Mirze Güller kendinden sonra tüm gelecek kadın yorumculara sanat yolunda işık tutmuştur. Onun bu
cesaretli adımı Azerbaycan mugamının kadın sanatçılarının yaratıcılığındakı gelişimine önemli temeldi.

Modern zamanda Şamakhıda okunan mugamlarda yukarıda adları geçen sanatçıların hər birininin okuyuş tarzından
bi parça, bi nefes olduğunu dile getirmeliyiz. Buna Şamakhı sanat okulu diyoruz. Tabii ki, bütün bu faktörler- oku tarzı,
yöresel lehçe, özel müzik gırtlakları ve s. toplanarak Şamakhı yöresine özel okuyuş çerçevelerini belirlemektedir.
Mugamlar zamanla evrim prosesi geçirseler de merkez sayılan yöreler kendi mugam ruhunu, özelliklerini
korumayı becermiş adeta arkasından büyük kütle, yeni nesil mugam okuyucuları gelecek şekilde okul yaratmıştır.
Şamakhı bölgesinin de muğam meclisleri, mugam gelenekleri gelişmekte olan Azerbaycan mugamının bir kolu olup,
onun yükselişinde kendine önemli rol edinmiştir.

Şimdide Azerbaycan mugam geleneklerinden onun gelişim prosesinden söz ederken eski Şamakhı muğam me-
clislerinin, bu yönde büyük işler görmüş Mahmut ağanın arif toplantılarının önemi ayrıca vurgulanır. Günümüzde
de Şamakhı bölgesinde eski mugam gelenekleri korunmakta, bu bölgeden yetişen yeni nesil yorumcular tarafından
Azerbaycan mugamının sürekli irerlemesi temin edilmektedir. Yeni nesil mugam yorumcularından dünyaca meşhur
Alim Qasımovun da aslen Şamakhı bölgesinden olması bu toprağın durmadan dahiler yetiştirdiğinin daha bi kanıtıdır.
Anahtar Kelimeler: Mugam Gelenekleri, Mugam Meclisleri, Şamakhı Mugam Meclisleri, Gelişim, Mugam
Yorumculuğu, Mahmut Ağanın Meclisi, Tar, Keman







17

III. EUROPEAN CONFERENCE ON SCIENCE, ART & CULTURE
ECSAC’18 – NORTHERN CYPRUS
Gazimağusa, October12-14, 2018


OP-18 GAME EQUILIBRIA AND UNIFICATION DYNAMICS IN NETWORKS



Vladimir MATVEENKO , Alyona UTKINA , Alexei KOROLEV 1*
1
1
* Corresponding author
1 HSE - St.-Petersburg Saint-Petersburg Russia

In this paper, we consider the following problem – what affects the Nash equilibrium amount of investment in
knowledge when one of the complete graph enters another full one. The solution of this problem will allow us to
understand exactly how game agents will behave when deciding whether to enter the other net, what conditions and
externalities affect it and how the level of future equilibrium amount of investments in knowledge can be predicted.
Keywords: Nash Equilibrium; Externality; İnnovation Cluster.



































































18
G ECE

AKADEMI .

III. EUROPEAN CONFERENCE ON SCIENCE, ART & CULTURE
ECSAC’18 – NORTHERN CYPRUS
Gazimağusa, October12-14, 2018


PREDICTING PHYSICAL FITNESS USING SUPPORT VECTOR MACHINES OP-19
AND BLOOD TEST RESULTS



M. Fatih AKAY , Ebru ÇETIN , Imdat YARIM , Sevtap ERDEM , Özge BOZKURT 1
1
2
2
1
1 Department of Computer Engineering, Çukurova University, Adana, Turkey
2 School of Physical Education and Sport, Gazi University, Ankara, Turkey
Physical fitness is a state of health and well-being and, more specifically, the ability to perform aspects of sports, occupations and
daily activities. Physical fitness is generally achieved through proper nutrition, moderate-vigorous physical exercise, and sufficient
rest. Measurement of physical fitness requires professional equipment, experienced staff and lots of time. Due to these drawbacks,
researchers require different ways to determine physical fitness. In this paper, we develop new prediction models for predicting the
physical fitness of Turkish secondary school students by using Support Vector Machines (SVM) and blood test results. The dataset
comprises data of 77 subjects and includes the predictor variables gender, age, body mass index (BMI), total cholesterol, levels of he-
moglobin and triglyceride. Seven physical fitness prediction models have been by utilizing the combinations of the blood test results.
To compare the performance of SVM-based models, prediction models based on Radial Basis Function Neural Network (RBFNN)
and Tree Boost (TB) have also been developed. The performance of all prediction models has been calculated by using standard
error of estimate (SEE). The results show that SVM based prediction models outperform other models based on RBFNN and TB.
Keywords: Physical Fitness; Machine Learning; Prediction.
























































19

III. EUROPEAN CONFERENCE ON SCIENCE, ART & CULTURE
ECSAC’18 – NORTHERN CYPRUS
Gazimağusa, October12-14, 2018


OP-20 GREAT EXPECTATIONS AND COLD FACTS: AN ASSESSMENT OF THE
INSTITUTIONAL CAPACITY AND ECONOMIC PERFORMANCE OF THE
G20



Uğur Yasin ASAL 1

1 Assistant Professor of Political Science and International Relations and Head of the Commercial Diplomacy M.A
Program at Istanbul Commerce University (ICU)



The recent global financial crisis has fundamentally questioned the crises management mechanisms of the
international institutions. Despite the development of the skills of these institutions; financial vulnerability, economic
imbalances and the instability of the macroeconomic indicators are still rising cyclically. Furthermore, contemporary
sanctions and countervailing duty executions of Donald Trumps’ administration are challenging the balance of
international trade and global share of wellbeing. The G20, represents roughly % 85 percentages of global GDP and
two-thirds of the world population, comes to the forefront as leading body for consistent international economic order.
However, the G20s’ current institutional mechanisms are not well suited to addressing all these challenges. Being the
lack of permanent secretariat of the G20, decreasing the effectiveness, legitimacy and the power of economic viability
of the club. With regard to backup of the G7 by the OECD, G20 has no any permanent body that ensures the sustainable
financial policies.
Regarding to this philosophical background, the role of G20s’ institutional structure and macroeconomic
performance will be examined in accordance with the theory of international institutionalization in this study. As part
of Neo-Gramscian approach, following questions will be inquired as well; What are the main causes that avoid the
G20 being more efficient in international politics? Why the G20 countries are act as part of ‘hegemony of hierarchy’
by means of international power balance. In addition to these primary research questions, institutional capacity and
the macroeconomic performance of the G20 will be measured with international trade balance, current severe crises
management skills and the role of the club in global income distribution. Thus, in addition to qualitative research
methodology, numeric data’s and statistics will be predominantly used as part of quantitative research modality in this
study.
Keywords: Economic Performance, Institutional Theory, Permanent Secretariat, Rules.






































20
G ECE

AKADEMI .

III. EUROPEAN CONFERENCE ON SCIENCE, ART & CULTURE
ECSAC’18 – NORTHERN CYPRUS
Gazimağusa, October12-14, 2018


ORMAN KÖYLERINDE UYGULANAN YAKACAK ODUN TÜKETIMINI OP-21
AZALTMA PROJELERININ EKONOMIK ANALIZI (ZONGULDAK ORMAN
BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ ÖRNEĞI)



Ufuk COŞGUN 1

1 Karabük Üniversitesi Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Karabük/Türkiye
* Corresponding author


Orman köylüsü olarak adlandırılan ve doğal yaşam alanları orman alanlarıyla iç içe olan kırsal kesim yerleşimlerindeki
ailelerin kalkındırılması tüm ülkenin temel sorunu olarak algılanmalıdır. Ancak adından kaynaklanan bir anlayışla
ülkenin en güç yaşam koşullarında hayatlarının sürdürmek durumunda olana orman köylüsünün kalkındırılması ve
ormanlar üzerindeki baskılarının azaltılması ORKÖY tarafından bir görev olarak üstlenilmiştir.
ORKÖY uygulamaları sosyal ve ekonomik amaçlı olarak bireysel kredi şeklinde ve kooperatif kredileri şeklinde
yaşama geçirilmeye çalışılmaktadır. Hayata geçtiği günden bugüne kadar yaklaşık 50 yılı bulan süreçte ORKÖY
uygulamalarının orman köylüsüne yönelik desteklerinin etkileri yeterince değerlendirilememiştir. Bunda ORKÖY’ün
sadece uygulanan kredilerin geri dönüşlerini takip etme anlayışı önemli olmuştur. ORKÖY uyguladığı projeleri orman
köylüsü üzerindeki sosyal ve ekonomik etkilerini izleme ve değerlendirilmesine yönelik uygun bir sistemi ne yazık ki
oluşturamamıştır.
Çalışma Zonguldak Orman Bölge Müdürlüğü ORKÖY Şube Müdürlüğü’nün Batın, Karabük ve Zonguldak
illerindeki orman köylerinde gerçekleştirilmiştir. Uygulama yapılan orman köylüleri ile yüz yüze anket uygulaması
ile veriler elde edilmiştir. Bu kapsamda uygulana üç proje desteğinin yakacak odun tasarruf miktarları ve bunun
ekonomik değer karşılığı saptanmıştır. Projelerin ekonomik analizlerinde fayda masraf oranına (F/M) yer verilmiştir.
Buna göre; F/M oranı sırasıyla; kaloriferli saba projesinde 1,41, mantolama projesinde 1,44, GES projesinde 1,77 olarak
saptanmıştır.
Zonguldak Orman Bölge Müdürlüğü’ne bağlı ORKÖY Şube Müdürlüğü’nün uygulamış olduğu bu üç proje ile
kaloriferli soba projesinden sırasıyla yıllık ortalama 109,44 ster, mantolama projesinden 823,27 ster ve GES projesinden
13.364,4 ster yakacak odun olmak üzere 14.297,11 ster (11.047 m ) yakacak odun tasarruf sağlanmıştır.
3
Kaloriferli soba uygulamasıyla hane başına 174 ABD $’ı, mantolama uygulamasıyla 236 ABD $’ı ve GES projesi
desteği ile de 197 ABD $’ tasarruf sağlanmıştır.
Zonguldak bölgesindeki orman köylerinde 24 aileye kaloriferli soba uygulamasıyla yıllık ortalama 4.176 ABD $’ı
tasarruf sağlanmıştır. Mantolama proje desteği 133 aileyle gerçekleştirilmiştir. Yıllık ortalama 31.388 ABD $’ı tasarruf
elde edilmiştir. GES uygulaması ise toplam 2.590 aileye uygulanmıştır. Bu uygulama ile yıllık ortalama toplam 510.230
ABD $’ı tasarruf sağlanmıştır. ORKÖY Şube Müdürlüğünün uygulamaları ile yıllık ortalama 545.794 ABD $’ı ekonomik
kazanç sağlamıştır.
Anahtar Kelimeler: Orman Köyleri, Yakacak Odun Tüketimi, ORKÖY, Fayda Masraf Analizleri

























21

III. EUROPEAN CONFERENCE ON SCIENCE, ART & CULTURE
ECSAC’18 – NORTHERN CYPRUS
Gazimağusa, October12-14, 2018


OP-22 RESILIENCE’ AS A SMART PARADIGM FOR DESIGNING THE BUILT
ENVIRONMENTS IN ARID REGIONS:
A CASE STUDY FROM LEFKE REGION IN NORTHERN CYPRUS



Cemaliye Sunalp GÜRÇINAR , M. Selen Abbasoğlu ERMIYAGIL , Gülay ÇETINKAYA
2
1
ÇIFTÇIOĞLU 3
1 European University of Lefke, Faculty of Architecture, Department of Architecture, Lefke, Northern Cyprus
2 European University of Lefke, Faculty of Architecture, Department of Graphic Design, Lefke, Northern Cyprus
3 European University of Lefke, Faculty of Architecture, Department of Landscape Architecture, Lefke, Northern Cyprus

Resilience is a smart paradigm and/or approach that can play a vital role in designing of resilient built environments
in arid regions, such as in Cyprus Island. There are several definitions regarding the term of ‘resilience’. Basically,
resilience refers to the capacity and/or ability of a system to tolerate, to absorb, and to recover disturbances, or to
transform a new stable system after a disturbance. The theory of resilience was first developed in the field of ecology
by C.S. Holling in 1935. The approach has been a growing topic of interest for a variety of disciplines (e.g. economy,
architecture and landscape architecture); therefore, it has been adapted to the relevant disciplines. For example, architects
and landscape architects expect that different components of the built environments (e.g. buildings and home gardens)
will be resilient in the face of extreme temperature, humidity and ‘urban heat island effect’ in Northern Cyprus. For
this reason, the resilience of the built environments is a crucial issue for designing more liveable built environments as
well as improving the urban society’s health. Within this context, the purpose of this study is to evaluate the resilience
of buildings and home gardens against the three disturbing factors (e.g. drought, land use change, and humidity) in
Lefke Region of North Cyprus. The major objectives of the study were (i) to assess the resilience of the 50 buildings
with a vernacular value and (ii) to evaluate the resilience of the buildings’ home gardens. The method of the study was
based on the analysis of a set of appropriate resilience assessment indicators for buildings and home gardens, which
were developed through reviewing the relevant literature. The relevant data were collected from February to June 2016
in the region. The collected data were analysed on a 5-1 Likert scale, where 1 indicates the lowest degree and 5 indicates
the highest degree of resilience. The results of the analysis revealed that the average relative values of the building and
home garden system resilience are respectively 2,22 (low) and 2,49 (moderate) out of maximum 5 points. Evaluation
of the findings also uncovered that diversity, traditional knowledge, and connectivity are the key indicators to measure
and interrelate the resilience of the both systems. Finally, we suggest that the results of the study can draw attention of
planners, policy makers, and construction industry to the theory of resilience and development of a national strategy
for designing resilient built environments in Northern Cyprus.
Keywords: Resilience, Built Environment, Resilient Assessment Indicators, Lefke Region.

































22
G ECE

AKADEMI .

III. EUROPEAN CONFERENCE ON SCIENCE, ART & CULTURE
ECSAC’18 – NORTHERN CYPRUS
Gazimağusa, October12-14, 2018


OP-23
SOYUT NON-FIGÜRATIF RESIMLERDEN GIYILEBILIR SANATA
YANSIMALAR



Mine CERANOĞLU, Ali KOÇ, Feride GÜLER

Sanat, yaratıcı insan etkinliğidir ve insanın duygu ve düşüncelerini pek çok malzeme ve yöntem kullanarak ifade
etmesidir. Sanat,insanlık tarihinde 18. yüzyılın ortalarına kadar doğanın taklidi (mimesis) olarak devam etmiştir.
Bu tarihten sonra Avrupa’da yaşanan bilimsel ve sosyal devrimler kapsamında gelen modernizmle birlikte çok farklı
türlere ayrılarak yoluna devam etmiştir. 1850’li yıllarda empresyonizmle başlayan mimesis kırılması sembolizm,
fovizm, kübizm, fütürizm ve konstrüktivizm gibi akımları doğurmuştur. Bundan sonra 20. yüzyılın başında görülen ve
uzun yıllar sanat dünyasını etkileyecek olan soyut sanat akımı gelmiştir. Soyut sanat, doğaya bakmadan tuval üzerine
farklı formların, renk ve ışık lekelerinin yapıldığı bir sanat yaklaşımıdır.
Geçmişten günümüze sanat, sanatsal giyim ve moda birbirlerini etkileyen alanlar olmuş ve sanatçı, tasarımcı
ve modacılar birbirlerinin çalışmalarından esinlenerek yeni tasarımlar yapmıştır. Bu etkileşime en güzel örnek
olarak; modacı Yves Saint Laurent’insoyut resim çalışmaları bulunan HenriMatisse, Pablo Picasso ve PietMondrian
yapıtlarından etkilenerek ortaya çıkardığı giysi tasarımları gösterilebilir.

Çalışmada resim sanatı, sanatsal giyim ve giysi modasının birleştirilmesi ve soyut non - figüratif resimlerde yer
alan desenlerin, renklerin kadın giysi tasarımlarına yansıması amaçlanmıştır. Çalışmada soyut non - figüratif resimler
yapan ve iletişimsizlik sorunsalını işlemeyen çalışan KOÇ’un çalışmaları, giyilebilir sanat anlayışı bağlamında
değerlendirilerek yeni tasarımlara dönüştürülmüştür. Bu amaçla göstergebilim yöntemi ve uygulamalı araştırma
yöntemi kullanılmıştır.

Farklı iki disiplinin disiplinlerarası bir anlayışla bu uygulamada buluşturulması çalışmanın önemini göstermektedir.
Çalışma sonunda resim sanatı, sanatsal giyim ve moda alanının birbirini tamamlayan alanlar olduğu vurgusu
yapılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Giyilebilir Sanat, Moda, Resim, Soyut Sanat, Tasarım.


Wearable Art Reflections from Abstract Non-Figurative Paintings


Art is a creative human activity and it is the expression of a person’s feelings and thoughts by using many materials
and methods. Art continued as a mimesis of nature until the mid18-th century in human history. After this date,
it has been continued on its way by separating many different species with modernism coming within the scope
of the scientific and social revolutions in Europe. The demise of mimesis, which began with impressionism in the
1850s, brought about trends such as symbolism, fauvism, cubism, futurism and constructivism. Then, the abstract
art movement seen at the beginning of the 20th century and will affect the world of art for many years has come out.
Abstract art is an artistic approach made different forms, colors and light stains on canvas without regarding to nature.
From past to present, there have been areas effecting art, artistic wear and fashion and artists, designers and
modellers have made new designs inspired by each other’s works. Fashion designs by Yves Saint Laurent inspired by
works by Henri Matisse, Pablo Picasso and Piet Mondrian in abstract painting works can be shown as the best example
of this interaction.
The aim of the study is to combine the art of painting, artistic clothing and clothing fashion and represent figures
and colors in abstract non - figurative paintings to the designs of women’sclothes. In the study, the works of the KOÇ
who makes abstract non – figurative paintings and deals the problem of lack of communication, has been transformed
into new designs in the context of wearable art. For this purpose, semiology method and applied researc method are
used.
It demonstrates the importance of studying two different disciplines in an inter disciplinary manner.At the end of
the study, it has been emphasized that painting art, artistic clothing and fashion field are complementary fields.
Keywodrs: Wearable Art, Fashion, Painting, Abstract Art, Design.






23

III. EUROPEAN CONFERENCE ON SCIENCE, ART & CULTURE
ECSAC’18 – NORTHERN CYPRUS
Gazimağusa, October12-14, 2018


OP-24 PHILIP GLASS’IN KEMAN PIYANO SONATI’NIN FORM, ARMONIK,
TEKNIK VE MÜZIKAL ANALIZI



*Ayşe ÇAĞLAK **Yılmaz ŞENDURUR

*Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Güzel Sanatlar Eğitimi Anabilim Dalı
**Müzik Eğitimi Bilim Dalı Ankara


1960’lı yıllarda ortaya çıkan minimal müzik akımı, uzak doğu kültüründen, geleneksel Hint müziğinin ve rock
müziğinin meditatif özelliklerinden etkilenerek, yeniyi arayan insanların kendilerini ifade ediş biçimi olarak
ortaya çıkmıştır. Minimal müzikte amaç, müzikal gereçleri en aza indirgeyerek, tekrarlardan oluşan basit ama
anlamlı bir müzik yaratmaktır. Minimal müzik akımına öncü olan bestecilerden Philip Glass’ın Keman Piyano
Sonatı’nın form, armonik, teknik ve müzikal analizi bu araştırmanın konusunu oluşturmaktadır. Glass’ın opera ve
senfonik eserlerinin araştırmacılar tarafından bir çalışma konusu olduğu ilgili literatür taramasında görülmektedir.
Ancak Philip Glass’ın Keman Piyano Sonatı’nın incelendiği bir çalışmaya rastlanmaması bu araştırmanın
problem durumunu oluşturmaktadır. Çalışmanın, minimal eser repertuarı oluşturmak isteyen keman ve piyano
eğitimcileri ile öğrencileri için form, armonik, teknik ve müzikal bilgi kaynağı sağlaması açısından önemli olduğu
düşünülmektedir. Buradan hareketle, bu araştırmanın amacı, Philip Glass’ın Keman Piyano Sonatı’nın form,
armonik, teknik ve müzikal analizini yaparak literatüre katkı sağlamaktır. Nitel bir çalışma olacak bu araştırmada
betimsel araştırma yöntem ve teknikleri kullanılacaktır. Doküman inceleme yoluyla literatür taranacak ve Philip
Glass’ın Keman Piyano Sonatı incelenecektir. Araştırmanın evreni Philip Glass’ın minimal eserleri, örneklemi
‘Keman Piyano Sonatı’ olarak belirlenmiştir. Araştırma kapsamına ilişkin verilerin elde edilmesi için içerik analizi
yöntemi kullanılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Minimalizm, Minimal Müzik, Philip Glass, Keman Ve Piyano Sonatı
















































24
G ECE

AKADEMI .

III. EUROPEAN CONFERENCE ON SCIENCE, ART & CULTURE
ECSAC’18 – NORTHERN CYPRUS
Gazimağusa, October12-14, 2018


OP-25
20. YÜZYIL AZERBAYCAN ÇOKSESLI MÜZIĞINDE ULUSAL VE ÇAĞDAŞ
UNSURLARIN KULLANIMI



Arzu MUSTAFAYEVA* , Alper ŞAKALAR 2
1
* : Corresponding Author
1 : Kahramanmaraş Sütçü İmam University, Rectorate Fine Arts Department, Kahramanmaraş, Turkey.
2 : Kahramanmaraş Sütçü İmam University, Fine Arts Faculty, Department of Music , Kahramanmaraş, Turkey.


Azerbaycan müziğini incelendiğinde islam öncesi devre de tekabül ettiği görülmektedir. Farklı İmparatorluklar
içerisinde yaşasalar dahi Azeriler zengin müzikleriyle tanınmıştır. 20. yüzyıl, Azerbaycan müziği tarihinde önemli bir
yer tutmaktadır. Özellikle bu dönemde Azerbaycan’da kendine has müzik üslubuyla öne çıkan bestecilik okulu ortaya
çıkmıştır. Avrupa klasik müziğinin tür ve formlarını milli zeminde uygulayan besteciler uluslararası platformda da
tanınmaya başlamıştır. Aynı zamanda yüksek seviyeli icracılık okulu da yine bu dönemde kurulmuştur. Uluslararası
seviyede tanınmış caz ve popüler müzikler tanınmaya başlanmıştır. Çok eski tarihlere dayanan Azeri müzik gelenekleri
özenle korunmuş ve bu minvalde yeni eserler oluşturulmuştur. Azerbaycan’da çağdaş müzik denildiği zaman
Üzeyir Hacıbeyov’dan özellikle bahsetmek gerekmektedir. Bilgin, besteci, yazar ve entelektüel bir kişiliğe sahip olan
Hacıbeyov, Azerbaycan müziğinin gelişiminde önemli bir yere sahiptir. 1908 yılında yazdığı “Leyli ve Mecnun” operası
sadece Azerbaycan’da değil bütün müslüman doğu ülkelerinde ilk opera ve aynı zamanda bestekarlık sanatının ilk
örneğidir. Hacıbeyov’a göre uluslararası olmanın yolu milli karakterden mahrum olmayan ve herkesin anlayabileceği
bir musıki meydana getirmekten geçmektedir. Temelde teksesli olan Azerbaycan müziğine armoni uygulanırsa bütün
makamsal özelliklerin yok olacağı düşünülebilir. Bu görüş bir yere kadar doğrudur. Gereken şekilde uygulanmayan
armonizasyon, Azeri ezgilerinin karakteristik özelliklerini değiştirebilir, hatta bu ezgileri kabalaştırabilir. Ancak bu,
Azerbaycan müziğinin tek sesli kalması gerektiği anlamını da taşımamaktadır. Aksine Azerbaycan müziği, ölü komalar
üzerine değil, Azerbaycan halk müziğinin canlı ve yaşayan makamları üzerine büyük çoksesli formlar kurmak yoluyla
kurulabilir. Dikkat edilmesi gereken esas nokta, çoksesliliğin makamsal dizilerin yapısını değiştirmesini önlemektir.
Bu araştırmada 20. yüzyılda Azerbaycan çoksesli müziğinde klasik, jaz ve popüler müzik türlerinin
çokseslendirmedeki etkisi, besteciler, atonal müziğin ezgilerdeki kullanımı, ulusal ve çağdaş müziğin birlikteliği
çerçevesinde ele alınmıştır. Dönem itibariyle yapılan çalışmalar ve besteciler incelenmiş, dünya klasik müziğindeki
yerine değinilmiş ve ulusal unsurların bu dönem çalışmalarındaki kullanımı değerlendirilmiştir.



Anahtar Kelimeler: 20. Yüzyıl, Azerbaycan, Müzik, Ulusal

































25

III. EUROPEAN CONFERENCE ON SCIENCE, ART & CULTURE
ECSAC’18 – NORTHERN CYPRUS
Gazimağusa, October12-14, 2018


OP-26
TARIM SEKTÖRÜNDE IŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLIĞI
AÇISINDAN KIŞISEL KORUYUCU DONANIM
KRITERLERININ UYGULANMASI: MANTAR ÜRETIM TESISLERI


Soner TOKGÖZ , Erkan ATALAY , Afşin GÜNGÖR *3
2
1
*:Corresponding Author
1 :Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Bucak Emin Gülmez Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu, Bucak, Burdur
2 : Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Bucak Emin Gülmez Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu, Bucak, Burdur
3 :Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Bucak Teknoloji Fakültesi, Bucak, Burdur


Tarım sektörü iş sağlığı ve güvenliği açısından büyük risklerin mevcut olduğu bir sektördür. Bu risklerin azaltılması
açısından birçok önlem alınmaktadır. Bu önlemlerin yanı sıra tarım sektöründe çalışan bireylerin de kişisel olarak kendi
güvenlik önlemlerini almaları risklerin azaltılması açısından çok önemlidir. Bu çalışmada kültür mantarı yetiştiriciliği
için kullanılan mantar üretim depolarında karşılaşılan riskler tespit edilerek bu risklerin azaltılması açısından iş sağlığı
ve güvenliği çerçevesinde yapılması gerekenler irdelenecektir. Ayrıca mantar üretim depolarında çalışan işçilerin kişisel
koruyucu donanım ekipmanlarını kullanmasının, iş kazaları ve meslek hastalıkları açısından oluşabilecek risklerin
azaltılmasındaki rolü incelenecektir.

Anahtar Kelimeler: Kişisel Koruyucu Donanımı, Kültür Mantarı, Mantar Deposu, İş Sağlığı ve Güvenliği




















































26
G ECE

AKADEMI .

III. EUROPEAN CONFERENCE ON SCIENCE, ART & CULTURE
ECSAC’18 – NORTHERN CYPRUS
Gazimağusa, October12-14, 2018


OP-27
INVESTIGATION THE CONVERGENCE OF FEMALE LABOR FORCE
PARTICIPATION: AN APPLICATION FOR OECD COUNTRIES


Melike DEDEOĞLU*


* Erciyes Üniversitesi Kayseri
Female labor force participation rate (FLFP) has increased in most of the Organization for Economic Co-operation
and Development (OECD) countries over the past years. The timing of the increase in FLFP differs across countries.
The increase of the FLFP in the United States starts earlier but the increase in Spain, Greece, Ireland and Portugal
and Germany is observed in the last two decades. Turkey has the lowest female employment rate between the OECD
countries. This study investigates the convergence of FLFP via using the convergence club algorithm developed by
Phillips and Sul (2007) by employing the annual data for the case of OECD countries, spanning the period -2000
2016. The methodology follows the club clustering approach and the empirical findings shows the presence of certain
convergent clubs.
Keywords: Club Convergence, Female Labor Force Participation, Oecd Countries.



























































27

III. EUROPEAN CONFERENCE ON SCIENCE, ART & CULTURE
ECSAC’18 – NORTHERN CYPRUS
Gazimağusa, October12-14, 2018


OP-28
A REVIEW OF RECENT STUDIES ON ADVANCED TECHNOLOGIES FOR
WATER TREATMENT


Deniz SAHIN *1




* : Corresponding Author
: Gazi University, Ankara, 06500 TURKEY.
1


Growing concern for the presence and contamination of heavy metals in our water supplies has steadily increased
over the last few years. A number of specialized technologies including precipitation, coagulation/flocculation, ion
exchange, cementation, electrochemical operations, have been developed for the removal of heavy metals from
wastewater. However, these technologies have many limitations in application, such as high cost, low separation
efficiency, Recently, numerous approaches have been investigated to overcome these difficiulties and membrane
filtration, advanced oxidation technologies (AOPs), and UV irradiation etc. are sufficiently developed to be considered
as alternative treatments. Many factors come into play when selecting wastewater treatment technology, such as type
of wastewater, operating conditions, economics etc.
This study describes these various treatment technologies employed for heavy metal removal. Advantages and
disadvantages of these technologies are also compared to highlight their current limitations and future research needs.
For example, we investigated the applicability of the ultrafiltration technology for treating of heavy metal ions (e.g.,
Cu(II), Pb(II), Cd(II), Zn(II)) from synthetic wastewater solutions. Results shown that complete removal of metal ions,
could be achieved.
Keywords: Heavy metal, Treatment Methodologies, Water, Water Treatment












































28
G ECE

AKADEMI .

III. EUROPEAN CONFERENCE ON SCIENCE, ART & CULTURE
ECSAC’18 – NORTHERN CYPRUS
Gazimağusa, October12-14, 2018


OP-29
PREDICTING MAXIMAL OXYGEN UPTAKE USING MULTILAYER
PERCEPTRON AND SPORTS DATA






M. Fatih AKAY , Ebru ÇETIN , Imdat YARIM , Sevtap ERDEM , M. Mikail ÖZÇILOĞLU 3
1
2
2
1
1 Department of Computer Engineering, Çukurova University, Adana, Turkey
2 School of Physical Education and Sport, Gazi University, Ankara, Turkey
3 Department of Electrical Electronics Engineering, Kilis 7 Aralık University, Kilis, Turkey



Maximal oxygen uptake (VO max) plays an important role for both sport and medical sciences in different pur-
2
poses, such as indicating the endurance capacity of athletes or serving as a metric in estimating the disease risk of a
person. Due to several disadvantages of direct measurement of VO max, several VO max prediction models have been
2
2
proposed in literature. The purpose of this paper is to develop new VO max prediction models for Turkish college
2
students using Multilayer Perceptron (MLP) and sports data. The dataset includes data of 98 subjects and includes
the predictor variables gender, age, height, weight and questionnaires regarding sports ability, history and level. Seven
VO max prediction models have been developed by utilizing the combinations of the sports variables. To compare
2
the performance of MLP based models, prediction models based on Radial Basis Function Neural Network (RBFNN)
have also been developed. Standard Error of Estimate (SEE) has been used to assess the performance of all prediction
models. The results show that MLP based prediction models outperform RBFNN based prediction models.
Keywords: Multilayer perceptron; Maximal oxygen uptake; Prediction.












































29

III. EUROPEAN CONFERENCE ON SCIENCE, ART & CULTURE
ECSAC’18 – NORTHERN CYPRUS
Gazimağusa, October12-14, 2018


OP-30
ORKÖY TARAFINDAN ORMAN KÖYLÜLERINE VERILEN SÜT
SIĞIRCILIĞI KREDI UYGULAMALARININ
SÜRDÜRÜLEBILIRLIK VE KARLILIK BAKIMINDAN SONUÇLARI
(ELÂZIĞ ILI ÖRNEĞI)






Ufuk COŞGUN , Necati ÇOK ,
2
1
1 Karabük Üniversitesi Orman Fakültesi, Orman Mühendisliği Bölümü -Karabük
2 Dış İlişkiler, Eğitim ve Araştırma Dairesi Başkanlığı-Ankara
* İletişim yazarı/Corresponding author


Orman köylerine verilen bütün kredi uygulamalarında amaç, ormanların korunması, geliştirilmesi ve genişletilmesi
hedeflerine ulaşılmasını sağlamak için ormanların içindeki ve bitişiğindeki köylerde yaşayan halkın kalkınmalarına
katkıda bulunmaktır. Bu amaç doğrultusunda orman köylüsüne odun tüketiminin azaltılması için sosyal nitelikli (dam
örtüsü, ısıtma ve pişirme aracı, güneş enerjisi, vb), gelirlerinin artırılması için ise ekonomik nitelikli (fenni arıcılık,
hayvancılık, el ve ev sanatları tesis edinme, vb) ferdi ve kooperatif krediler kullandırılmaktadır.
ORKÖY yatırımlar sonrası gelişme durumunun ne yönde olduğunun izlenmesinde önemli eksiklikler
bulunmaktadır. Yapılan çalışmalar, sadece uygulanan kredilerin geri dönüşümünün izlenmesi yönündedir. Fakat proje
uygulama sonrasında yörede yaratılan veya ortaya çıkan gelişmelerin ne yönde olduğuna yönelik herhangi bir veri
kaydı bulunmamaktadır. Kredi geri dönüşümü tamamlandıktan sona proje uygulanan işletmelerin sürekliliğinin nasıl
bir gelişim izlediği bilinmemektedir.

Çalışmanın amacı; ORKÖY tarafından uygulanan sür sığırcılığı kredi yardımlarının sürekliliği ve orman köylüsüne
sağladığı katkıların ortaya konmasıdır.
Araştırma çalışmasının katılımcıları, Elazığ ilinde 2006-2004 yılları arasında uygulanan ORKÖY kaynaklı süt
sığırcılığı kredisi alan 91 işletmedir (orman köylüsüdür). ORKÖY kaynaklı süt sığırcılığı kredisinden yararlanan,
işletmelerin kârlılık analizlerinin yapılmasında brüt kâr analizi yöntemi kullanılmıştır. Süt sığırcılığı kredi desteğinden
yararlanan ve işletmeciliğe devam eden 31 işletmenin ortalama net karı 49.860 TL olmuştur. ORKÖY’ün bu desteğinin
olumlu etkilerinin olduğu görülmüştür. ORKÖY kredi desteklerinin önemli bir konusunu ise desteğin sürdürülebilirliği
oluşturmaktadır. Yapılan yatırımların sonuçlarını, etkilerini ve çok önemli bir nokta olarak sürdürülebilirliğini
değerlendirmek için bu çalışmada yöredeki süt sığırcılığı yatırımlarının sürdürülebilirliği de ortaya konulmuştur.
Elâzığ ilinde uygulanan ORKÖY kaynaklı süt sığırlığı kredi desteğinden yararlanan işletmelerin 34%’ü bu işletmeciliği
devam ettirmiştir. Destekten yararlanan işletmelerin 66%’sı ise işletmeciliği devam ettirmedikleri belirlenmiştir.
ORKÖY’den kaynak alarak yararlanan işletmelerin süt sığırcılığına devam etmeme nedenleri, ORKÖY süt sığırcılığı
kredilerinden memnunluk durumu, arıcılıkla ilgili sorunlar ve ORKÖY kaynaklı arıcılık kredisinin orman köylüsüne
yeni bir meslek ve gelir kaynağı oluşturup oluşturmadığı tespit edilmiştir. Tüm sonuçlar değerlendirilerek tartışılmış
ve önerilerde bulunulmuştur.


Anahtar Kelimeler: Orman Köyleri, Net Kârlılık Analizi, Süt Sığırcılığı İşletmeleri,

















30
G ECE

AKADEMI .

III. EUROPEAN CONFERENCE ON SCIENCE, ART & CULTURE
ECSAC’18 – NORTHERN CYPRUS
Gazimağusa, October12-14, 2018


OP-31
THE IDEAL TEACHER PERSONALITY



Nazli TYFEKÇI*

* Faculty of Philology University of Gjakova, Prizren, Kosovo


The ideal teacher is a topic discussed in various educational and philosophical theories, which is composed of many
qualities and different features. This study investigates the perceptions of some senior students about the qualities of
the ideal teacher, mostly focusing on four general aspects: professional characteristics, teaching skills, student-teacher
relationship, and classroom climate. The investigation process included a questionnaire delivered among 60 students
of University of Gjakova, English Language and Literature department. Content analysis was used to classify the data
of the written text in each category. Then the agreement was checked and the findings show that students’ preferences
about the ideal teacher differ sometimes, but most of them circle around creative minds, professionally prepared and
a good class manager.
Keywords: .




























































31

III. EUROPEAN CONFERENCE ON SCIENCE, ART & CULTURE
ECSAC’18 – NORTHERN CYPRUS
Gazimağusa, October12-14, 2018


OP-32
DETERMINATION OF INCREASING EXPENDITURES OF
ADVERTISING: KOSOVO CASE


Luan VARDARI*, Festim TAFOLLI*


*Prizren Ukshin Hoti University, Prizren Kosovo


One of the main challenges in the world of marketing is to understand the effectiveness of advertising on sales.
There are different models that attempt to give answers, among the best known are DAGMAR, WINER, AIDA and
Hierarchy of Effects. The purpose of the study is to examine the market of Kosovo analyzing a group of companies
and the main tools of advertising that they use and their effect on business sales. For this purpose, the data from the
financial statements of the enterprises of the Kosovo statistical agency will be examined aiming to elicit the extent of
increase in sales base on advertising expenditures. The entities will be analyzed according to the data obtained from
the 6 month reports of 10 operators between 2010-2016. A dynamic panel data analysis method will be applied to this
research. Based on the results of panel regression and Hausman analysis on 16 data sets consisting 6-month period
data sets of 10 enterprises, it will be determined how much the advertising expenditures have charged the budget of
businesses in Kosovo. The result is very important because it defines the company’s budget to be devoted to advertising
and/or to consider different more effective instruments to allocate for the corporate communication.

Keywords: Panel Regression, Sales, Advertising Spend, Hausman, Main Marketing Models,




















































32
G ECE

AKADEMI .

III. EUROPEAN CONFERENCE ON SCIENCE, ART & CULTURE
ECSAC’18 – NORTHERN CYPRUS
Gazimağusa, October12-14, 2018


OP-33
KENTSEL PEYZAJDA TARIHI ÇEVRENIN DEĞIŞIM VE
SÜRDÜRÜLEBILIRLIĞI: YEDIKULE BOSTANLARI ÖRNEĞI





Nilüfer KART AKTAŞ , Nazlı Yıldız DÖNMEZ 2
1
1 İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa, Orman Fakültesi, İstanbul, Türkiye
2 İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa, Orman Fakültesi, İstanbul, Türkiye




Sanayileşme ve hızlı nüfus artışı etkisiyle özellikle geçtiğimiz yüzyılda hızlı büyüyen kentler temiz gıdaya ulaştığımız
tarım alanlarına doğru yayılım göstermiştir. Geçmiş dönemlere baktığımızda kent ve kır iç içeyken yani üretim
alanları kentin bir unsuruyken sanayileşmenin etkisiyle bu alanlar yok olma eğilimine girmiştir. Özellikle 20 yy.’ın son
döneminde sürdürülebilirlik kavramının önem kazanmasıyla üretim alanlarının kentle iç içe olması gerekliliği ortaya
çıkmıştır. Ve 21. yy’ın bu ilk çeyreğinde daha yaşanabilir ve sürdürülebilir kentler oluşturabilmek için üretken peyzaj
alanları yeni bir açılım ve kavram olarak ortaya çıkmaktadır.
Üretken peyzaj alanları kente besin ihtiyacını sağlama ve kentlinin temiz - güvenli gıdaya ulaşmasına fayda
sunmasının yanı sıra kentin açık yeşil alan miktarının artmasını sağlayarak kentlinin yaşam kalitesini arttırır. Üretken
peyzaj alanlarıyla günümüz şehircilik kavramında tarım, kentin dışına itilmenin aksine kentin ayrılmaz bir parçası
olarak görülmektedir. Dünyada kentlerin sürdürülebilirliği, gıda güvencesi, kentin kendi ihtiyaçlarını karşılayabilmesi
açısından kent içi tarımın yaygınlaştırılması, üretken peyzaj alanlarının yaratılması kentin gelişimi için önemli bir strateji
olarak görülmektedir. Amerika ve Avrupa kentlerinde “Community gardens”, hobi bahçeleri, city farms gibi adlarla
kentin değişik yerlerinde gerek kentli gerek yerel yönetim politikalarıyla üretken peyzaj alanları oluşturulmaktadır.
Ülkemizde ise şehirlerde tarihi alanlar içinde yer alan kentlinin tarım aktivitelerini gerçekleştirdiği üretken peyzaj
alanları kültürel ve tarihi kimliğini günümüze kadar taşırken yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır.
Osmanlı Dönemi’nde kentin büyük bir çoğunluğunun gıda ihtiyacının karşılandığı bu tarım arazileri günümüzde
çok küçük alanlara sıkışıp kalmıştır. Özellikle 1950’li yıllardan sonra İstanbul’a gerçekleşen göç hareketleri ve
beraberinde yaşanan nüfus artışı, bilinçsiz planlama yaklaşımları ile sur içi bostan alanları yapılaşma ve işlevinden
farklı kullanım alanlarına dönüştürülmüştür. Bu çalışmada İstanbul Tarihi Yarımada içinde yer alan ve geçmişi 1700’lü
yıllara kadar uzanan Yedikule Bostanları araştırma alanı olarak seçilmiştir. Günümüzde Tarihi Yarımada içerisinde
sadece surların çevresindeki Yedikule Mahallesi sınırları içerisinde bulunan bostanlar varlıklarını sürdürmektedirler.
Çalışma kapsamında kent için önemli bir tarihi ve kültürel peyzaj alanı olan Yedikule bostan alanlarındaki mekânsal
ve fonksiyonel değişim incelenmiştir. Çalışmada, tarihi ve güncel halihazır haritalar kullanılmış ve uzaktan algılama
sistemlerinden yararlanılarak analizler yapılmıştır.
Çalışma sonucunda tarihsel ve kültürel öneme sahip bostan alanı ve çevresinin kentsel büyüme ve politikalar
etkisiyle karşı karşıya kaldığı bu değişim süreci ile büyük bir tehdit altında olduğu görülmektedir. Kültürel ve tarihi
peyzaj niteliğindeki bu bostan alanlarının korunması gereklidir. Ayrıca bu alanlar, kent ekonomisine, kentin yeşil alan
sistemine ve kent halkının doğa ile ilişkilerinin geliştirilmesine katkıda bulunacak şekilde canlandırılmalıdır.
Anahtar Kelimler: Kentleşme, Kentsel Tarım, Sürdürülebilirlik, Üretken Peyzajlar, Yedikule Bostanları.




















33

III. EUROPEAN CONFERENCE ON SCIENCE, ART & CULTURE
ECSAC’18 – NORTHERN CYPRUS
Gazimağusa, October12-14, 2018


OP-34
ORMAN KÖYLERININ KALKINDIRILMASINI ETKILEYEN
SOSYO-EKONONMIK FAKTÖRLER ERZURUM ILI ÖRNEĞI






Ufuk COŞGUN , M. Akif OKUTUCU 2
1
1 Karabük Üniversitesi Orman Fakültesi, Orman Mühendisliği Bölümü Karabük/Türkiye
2 Doğu Anadolu Ormancılık Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü Erzurum/Türkiye
* Corresponding author




İşsizlik, yoksulluk ve göç başta olmak üzere, sosyo-ekonomik sorunların azaltılması amacıyla, kırsal kesimde yerel
kaynaklara dayalı olarak tarım dışı ekonomik faaliyetlerin çeşitlendirilmesi, gelir seviyesinin arttırılması ve yaşam
kalitesinin yükseltilmesine yönelik tedbirlerin uygulamaya konulması gerekmektedir. Kırsal kalkınmaya yönelik
mevcut desteklerin de bu çerçevede etkinleştirilmesi önemini korumaktadır. Erzurum ili topraklarının kullanım
açısından dağılımında en önemli pay 68,2% ile çayır ve meralardır. Ekili dikili alanlar, il topraklarının 18,3%’ünü,
ormanlık alanlar ise 9,2%’sini kapsamaktadır. İlin büyük bölümü doğal step alanı içine girmektedir. İl hayvancılığına
genel olarak ilkel yöntemler egemendir, verim düşük ve büyük ölçüde mera hayvancılığı yapılmaktadır. Orman
köylerinde her ne kadar olumsuz şartlar olduğu bilinse de özellikle yörenin hayvancılık potansiyelinin yüksek olması
ancak bu potansiyelin yeterince değerlendirilememektedir. Bölgeler arası sosyo-ekonomik gelişmişlik farklılıkları
ülkemizin en temel sorunlarından biridir. 2013 yılı verilerine göre Erzurum, 81 il içerisinde 45. sırada yer almaktadır.
Zaten yoksulluk sınırındaki en alt gelir grubunu oluşturduğu bilinen orman köylerinin gelişmişlik düzeyi 3. Grupta yer
alan bir ilde bulunmaları bu araştırmanın önemini göstermektedir.
Çalışmanın amacı, incelenen bölgedeki orman köylerinin kalkındırılabilmesine etkisi olacak temel değişimlerin,
orman köylerinin toplumsal ve ekonomik yapısının bölgesel özelliklerinin ortaya konulması, bu bulgulara dayalı
olarak da yöre orman köylerinin kalkındırılmalarına yönelik faktörlerin saptanmasıdır. Çalışma alanını; Erzurum
ilindeki orman köylerini kapsayan 15 ilçedeki 55 orman köyü oluşturmuştur. Yerleşim yerlerinde köy hakkında bilgi
almak üzere her bir orman köyü için ‘Köy Tanıtım Anketi’ ve işletmeler hakkında bilgi almak içinde 197 adet ‘ Çiftçi
Tanıtım Anketi’ uygulanmıştır. ‘Köy Genel Bulguları’ ve ‘İşletme-Hane Genel Bulguları’ verileri Kİ-kare analizi, Basit
Korelasyon Analizi yoluyla ve Faktör Analizi yoluyla değerlendirilmiştir.
Bu değerlendirmelerle, orman köylerinin sosyo-ekonomik yapılarında etkili olan faktörler ortaya konulmuştur.
Böylece, orman köylerinde yaşayan hanelerin kalkındırılabilmesinde hangi faktörlerin etkili olduğu saptanmıştır.
Erzurum ili bazında orman köylerinin kalkınmasında etkili olan sosyo-ekonomik faktörler olarak Meyvecilik,
Hayvancılık, Alan Varlığı, Hayvancılık Yem Girdi – I, Göç ve Hayvancılık Yem Girdi, Hayvancılık Yem Girdi – II,
Hayvancılık Yem Girdi – III tespit edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Orman Köyleri, Sosyal Ormancılık, Kalkınma, Erzurum

























34
G ECE

AKADEMI .

III. EUROPEAN CONFERENCE ON SCIENCE, ART & CULTURE
ECSAC’18 – NORTHERN CYPRUS
Gazimağusa, October12-14, 2018


OP-35
YEŞIL EV PROJELERINDE SOLAR TERMAL SISTEMLERIN ENERJI
TASARRUFUNA ETKISI




Erkan ATALAY , Soner TOKGÖZ , Afşin GÜNGÖR *3
1
2
*:Corresponding Author :Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Bucak Emin Gülmez Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu, Bucak,
1
Burdur
2 : Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Bucak Emin Gülmez Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu, Bucak, Burdur
3 :Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Bucak Teknoloji Fakültesi, Bucak, Burdur




Fosil yakıtlar günümüzde faydalarından çok çevreye verdiği zararlar gündeme gelmektedir. Bunların alternatifi
olarak farklı enerji kaynaklarına yönelmemiz gerekmektedir. Bu noktada güneş, dalga ve rüzgâr enerjileri başta olmak
gündelik hayatta kullanımı arattırılması gerekmektedir. Güneş enerjisi elektrik üretiminde ve ısı kaynağı olarak
kullanılmaktadır. Bölgesel olarak verimlik düzeyinin belirlenmesi ve kullanım olanaklarının ortaya çıkarılması oldukça
önemlidir. Temiz enerji kaynağı olan güneşin, yeşil ev projelerinde uygulanması doğrudan elektrik üretimi ya da termal
sistemler olmak üzere iki şekilde olmaktadır. Çalışma bölgesel olarak Antalya ilinde yapılacak yeşil ev projesinde
solar termal sistemlerin kullanılmasının etkilerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Öncelikle solar termal sistemlerle
ilgili literatür taraması yapılmıştır. Termal sistemler genel olarak güneş kolektörleri sayesinde toplanan ısı enerjisinin
bir akışkan yoluyla gereken ortama aktarılması prensibi ile çalışmaktadır. Bu yüzden öncelikle Antalya ili için aylara
göre güneş ışınlarının gelme miktarı bulunmuştur. Evin yıllık sıcak su ihtiyacının ne kadarını solar termal sistemle
karşılandığı hesaplanmıştır. Bununla birlikte kollektör seçimi yapılmış ve gerekli olan kollektör adedi tespit edilmiştir.
Yapılan sistemin geri ödeme süresi hesaplanmıştır. Bu sürenin kabul edilebilir olup olmadığı araştırılarak ekonomik
analizi yapılmıştır. Sonuç olarak yenilenebilir enerji kaynağımız olan güneş kullanılarak, yeşil ev kriterlerinden biri
olan sıcak su gereksiniminin karşılanırken enerji tasarrufuna katkıda bulunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Yeşil Ev, Güneş Enerjisi, Solar Termal Sistem



ENERGY SAVING EFFECT ON SOLAR THERMAL SYSTEMS ON GREEN HOUSE
PROJECTS




Increasing global warming in our environment has made it necessary to work on greenhouse applications because
environmental pollution is rapidly consuming natural resources. The application of the sun, which is a clean energy
source, to the greenhouse projects takes place in two forms, direct electricity generation or thermal systems. In this
study, it is aimed to investigate the effects of using solar thermal systems in a greenhouse project in Antalya province.
The literature on the solar thermal system has been searched. Thermal systems generally work with the principle
of transferring heat energy collected by solar collectors to a required medium through a fluid. Therefore, firstly the
amount of sun rays came to Antalya province according to the month. This house calculated how much of the annual
hot water requirement is met by the solar thermal system. However, the collector selection was made and the required
collector number was determined. The payback period of the system is calculated. An economic analysis was carried
out by investigating whether this employee is acceptable or not. As a result, using our solar energy as our renewable
energy source contributes to energy saving while meeting the hot water requirement, one of the greenhouse criteria.
Keywords: Solar Power, Green House, Solar Thermal System












35

III. EUROPEAN CONFERENCE ON SCIENCE, ART & CULTURE
ECSAC’18 – NORTHERN CYPRUS
Gazimağusa, October12-14, 2018


OP-36
POZITIF PSIKOLOJIK SERMAYE: KARŞILAŞTIRMALI BIR
LITERATÜR ANALIZI



Aylin GÖZEN *

*İstanbul Ticaret Üniversitesi, Rektörlük Ofisi

Günümüzün hızla değişen dünyasında, çalışanların teknolojik, ekonomik, siyasal, sosyal gelişme ve değişimler
karşısında bu değişime ayak uydurarak örgütün rekabetçi gücünü artırmalarını sağlayacak çare arayışları, örgütsel
davranış alanında yeni yaklaşımların doğmasına neden olmuştur. Bu itibarla pozitif psikoloji hareketinin örgütsel
davranışa uyarlanması neticesinde ortaya çıkan pozitif örgütsel davranış yaklaşımı, çalışanları hep olumsuz bakış
açısıyla değerlendiren yöneticilerin, onları pozitif bir yaklaşımla değerlendirmeleri ve sahip oldukları pozitif psikolojik
sermayelerini geliştirmeleri gereğini ortaya çıkarmıştır. Psikolojide ortaya çıkan pozitif yaklaşım, uzun yıllardır
zihinsel hastalıkları iyileştirmeye odaklanan ve bu yönüyle psikolojinin unutulan, “insanların hayatlarını daha anlamlı
ve verimli kılma, potansiyellerini açığa çıkarma” misyonunu tekrar canlandırmıştır.

Bu bağlamda son yıllarda pozitif psikoloji alanından hareketle örgütlerde, olumsuz davranışlar yerine pozitif
davranışlara yönelen, pozitif örgütsel davranış akımı ortaya çıkmıştır. Örgütlere yeni bir bakış açısı sunan bu yaklaşımın
neticesinde kişinin öz-yeterlilik, umut, iyimserlik ve dayanıklılık gibi psikolojik kapasitelerinin birleşmesiyle ortaya
çıkan insan sermayesi ve sosyal sermayenin ötesinde “pozitif psikolojik sermaye” kavramından bahsedilmektedir. Bu
çalışmada pozitif psikoloji kavramı özelinde pozitif psikolojik sermaye kavramı alt bileşenleri ile birlikte derinlemesine
analiz edilmiştir. Meta analiz yönteminin kullanıldığı çalışmada 90’lı yıllardan bu yana yapılmış olan çalışmaların
analiz ve sentezini sunmak amaçlanmıştır. Çalışma, gerek profesyonel yaşamdaki tüm yönetici ve çalışanlara, gerekse
akademik dünyada konuya ilgi duyan araştırmacılara katkı sağlayacağı öngörüsüyle kaleme alınmıştır.
Anahtar Kelimeler: Pozitif Psikoloji, Pozitif Örgütsel Davranış, Pozitif Psikolojik Sermaye.














































36
G ECE

AKADEMI .

III. EUROPEAN CONFERENCE ON SCIENCE, ART & CULTURE
ECSAC’18 – NORTHERN CYPRUS
Gazimağusa, October12-14, 2018


OP-37
SERALARDA PESTISIT UYGULAMALARINDA
KIŞISEL KORUYUCU EKIPMAN KULLANIMI VE ÖNEMI


Nigar YARPUZ-BOZDOĞAN


Çukurova Üniversitesi Adana Organize Sanayi Bölgesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu, Adana/Türkiye
Tarımsal üretimde zararlılarla mücadele oldukça önemli yer bir tutmaktadır. Zararlılarla yeterli mücadele
yapılmadığı takdirde üründe önemli miktarda kalite ve verim kaybı meydana gelebilmektedir. Çevre ve insan sağlığı
dikkate alındığında zararlıların yoğun olarak bulunduğu bölgelere lokal ilaçlama yapılması önerilmektedir. Seralarda
nematod zararlarına, fungal hastalıklarına ve zararlılara karşı biyolojijk mücadele ve kültürel önlemler yetersiz kaldığı
andan itibaren pestisit uygulaması yapılmaktadır. Özellikle serada ürüne bağlı olarak ilaç uygulama sayısı bahçe ve
tarla ilaçlamalarından fazla olmaktadır. Ayrıca kapalı bir alanda ilaçlama yapıldığından, operatörün ilaçlamayı kısa
sürede tamamlayıp ortamı terk etmesi gerekmektedir. Operatörün pestisit maruziyetini minimuma indirgemek için
ilaçlama sırasında mutlaka Kişisel Koruyucu Ekipmanlar (KKE) kullanması önerilmektedir. Bu çalışmada, serada
yapılan ilaçlamalarda operatörün pestisitten minimum düzeyde etkilenmesi için kullanılması gereken Kişisel Koruyucu
Ekipmanlar ve önemi hakkında bilgi verilecektir.
Anahtar Kelimeler: Pestisit, Sera, İlaçlama, Kişisel Koruyucu Ekipman.
























































37

III. EUROPEAN CONFERENCE ON SCIENCE, ART & CULTURE
ECSAC’18 – NORTHERN CYPRUS
Gazimağusa, October12-14, 2018


OP-38
COMPARISON OF CARBON AND NITROGEN
MINERALIZATIONS IN THE SOILS OF DIFFERENT

SETTLEMENT SEDIMENTS OF TATARLI HOYUK (CEYHAN-ADANA)


Mutiye ARSLAN , Nacide KIZILDAĞ , Hüsniye AKA SAĞLIKER , Cengiz DARICI 1
3*
2
1

1 University of Çukurova, Faculty of Science and Letters, Department of Biology, 01330, Adana
2 University of Çukurova, Central Research Laboratory, 01330, Adana
3 University of Osmaniye Korkut Ata, Faculty of Science and Letters, Department of Biology, 80000, Osmaniye



In archeology the soil that resembles human activity is called as the cultural soil. Since from neolithic ages activities
like agriculture, animal husbandary and other anthropogenic effects cause different in physical, chemical and biological
contents in soils. Archeological sites which are not disturbed for thousands of years will express the changes in the
enviroments throughout these years. With this respect these sites are important to understand ecological sustainability
and dynamics of soil organic matter. For carbon and nitrogen mineralization, in October 2014 soil samples were
collected from seven layers belonging to different periods in Tatarlı Hoyuk (Adana, Turkey) and an agricultural land
close to Hoyuk. Texture of the 7th soil is sandy clay loam (SCL) whereas the others are sandy loam (SL). Carbon
contents are found low (% 1.11 - 0.86) apart from the 3rd (%2.57) and field soils (%2.01). Nitrogen contents are between
%0.08 -0.05, C/N ratios 18.55-10.53 and phosphorus contents 23.25- 18.12 kg/da. The carbon mineralization of 3. layer
was highest while there was no significant difference in terms of carbon mineralization and mineralization rate in
other layers of soils (P>0.05). Both NH- N and NO- N contents of 3. layer and field soils were highest from other soils
3
4
(P>0.05). This result can be explained that high C and N contents of both soils. Based on these findings, soil of the 3rd
period is similar to today’s field land. It is believed that human activity was so intense at that time. In conclusion, this
study once again reflects the long-term values of soil characteristics that provide soil balance and productivity.
Keywords: Tatarlı Hoyuk, Soil, Carbon, Nitrogen, Mineralization, Settlement Sediments



Acknowledgement: This project numbered FYD3677-2015- was funded by Research and Application Center in
University of Çukurova.

































38
G ECE

AKADEMI .

III. EUROPEAN CONFERENCE ON SCIENCE, ART & CULTURE
ECSAC’18 – NORTHERN CYPRUS
Gazimağusa, October12-14, 2018


OP-39
PEYZAJ MIMARLIĞI EĞITIMINDE FARKLI BIR ANLATIM TEKNIĞI:
SOYUT MAKETLER


Tuğba DÜZENLI* , Elif Merve ALPAK , Sema MUMCU 1
1
1
* : Sorumlu Yazar
1 : Karadeniz Teknik Üniversitesi, Orman Fakültesi, Peyzaj Mimarlığı Bölümü, Trabzon-Türkiye



Peyzaj mimarlığı, mimarlık, iç mimarlık vb. tasarım disiplinlerinin eğitiminde kullanılan görsel anlatım tekniklerinden
biri maket yapımıdır. Bu çalışmada maket olgusu araştırılarak, farklı bir teknik olan soyut maket yapımı incelenmiş ve
sanatsal-estetik açıdan pozitif etkilerine vurgu yapılmıştır. Çünkü peyzaj mimarlığı eğitiminde kullanılan görsel anlatım
teknikleri genellikle gerçekçi görselleştirmelerdir ve tekniklerin soyutlandığı çalışmalar oldukça azdır. Bu bağlamda
çalışmada, peyzaj mimarlığı bölümlerinde çok büyük önemi bulunan çevre tasarım proje eğitiminde farklı anlatım
teknikleri ile ifade edilen maketler soyutlanmıştır. Uygulamada; Karadeniz Teknik Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü
eğitiminde tüm yarıyıllarda verilen “Çevre Tasarım ve Proje” derslerinde araştırmacıların stüdyolarında yapılan öğrenci
maketleri ele alınmıştır. Bu ders öğrencilere; ergonomik ve estetik açıdan kullanıcı ihtiyaçlarıyla örtüşen açık mekânlar
yaratmayı öğretmeyi amaçlayan temel derstir. Seçilen etkinlik ile bütünleşen, uygun ölçü ve biçimde estetik açık mekânlar
tasarlanması proje derslerinin hedefini oluşturur. Her proje dönemi kapsamında öğrencilere farklı bir çalışma alanı ve
konusu verilmiş, buna bağlı olarak dönem boyu gelişen tasarımların maketle ifade edilmesi istenmiştir. Dersin sorumluları
bu aşamada, öğrencilere soyut maket tekniği hakkında bilgi vermiş ve bu teknikle maket yaptırmıştır. İlk aşamada; ders
kapsamında öğrencilerin yaptığı soyut maketler renk, tür ve estetik açıdan incelenmiştir. İkinci aşamada ise uzmanlarla
anket çalışması yapılmış; soyut maket tekniğinin tasarımcı ve sanatçılar açısından nasıl algılandığı sorgulanmıştır. Böylece
soyut maket tekniğinin estetik ve sanat değeri belirlenmeye çalışılmıştır. Çalışmada öğrencilerin; sanat ve estetik değeri
yüksek soyut maketler geliştirdiği ortaya konmuştur. Sonuç olarak; tasarım ve yaratıcılık süreçlerini içeren tüm disiplinlerde
olduğu gibi Peyzaj Mimarlığı eğitim programlarında da öğrenciye tasarım becerisi kazandırmaya yönelik yaratıcı ve sanatsal
teknikler önemlidir, bu nedenle soyut maket tekniği tasarım programları için bir alternatif olarak değerlendirilmelidir.
Anahtar Kelimeler: Peyzaj Mimarlığı Eğitimi, Soyut Maket, Sanat

A DIFFERENT PRESENTATION TECHNIQUE IN THE LANDSCAPE
ARCHITECTURE EDUCATION: ABSTRACT MODELS




One of the techniques about visual presentation used in the education of design disciplines like landscape architecture,
architecture, interior architecture, etc. is model making. In this study abstract model making technique, which is a different
technique was investigated and the positive effects of artistic and aesthetics were emphasized. Because the techniques
of visual presentation used in landscape architecture education are usually realistic visualizations and the studies that
abstract techniques are very few. In this context, in the environmental design project education, which has a great
importance in the landscape architecture sections, the models expressed by different narrative techniques are abstracted.
In practice; In the course of “Environmental Design and Project” given in all semesters in Karadeniz Technical University
Department of Landscape Architecture Department, student models built in the researchers’ studios were discussed. This
course is for students; ergonomic and aesthetically pleasing to create open space that overlaps with user needs. Designing
aesthetic open spaces of appropriate size and shape, integrated with the selected activity, is the goal of the project courses.
Within the scope of each project period, students were given a different work area and topic, and accordingly the designs
developed during the period were required to be expressed in models. At this stage, the students are informed about the
abstract model technique and made the model with this technique. First stage; Abstract models made by students in the
course were examined in terms of color, type and aesthetics. In the second stage, a survey was conducted with experts. It
was questioned how the abstract model technique was perceived in terms of designers and artists. Thus, the aesthetic and
artistic values of the abstract model technique have been tried to be determined. In the study, art and aesthetics value have
been developed to show high abstract models. As a result; creative and artistic techniques are important to give student
design skills in Landscape Architecture education programs as well as in all disciplines including design and creativity
processes, and therefore abstract modeling techniques should be considered as an alternative for design programs.
Keywords: Landscape Architecture Education, Abstract Model Making, Art


39

III. EUROPEAN CONFERENCE ON SCIENCE, ART & CULTURE
ECSAC’18 – NORTHERN CYPRUS
Gazimağusa, October12-14, 2018


OP-40
POST-MORTEM SANAT VE KADIN


Ceylan SEBIK


Ondokuz Mayıs Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi



Bu çalışmada Post-Mortem Sanat Fransızca adıyla objet trouve yani buluntu nesne olarak tanımlanan objelerin, toplumsal bir
töz olarak kabul gören normlar ile belirli temalar eşliğinde kompoze edilmesinden doğmuştur. Var olandan yola çıkılan bir yaklaşım
içeren buluntu nesnelerin sanatsal yorumuna kronolojik olarak bakıldığında bu yaklaşımın nirengi noktasında Marcel Duchamp
ve dolayısıyla Dadaizm akımını görmek kaçınılmazdır. Duchamp’ın gündelik kullanıma uygun bir hazır nesne olarak var olagelen
pisuvarı “Çeşme” adlı sanat eseri olarak sanat ortamlarına yerleştirmesiyle başlayan yankılar bugün hala diriliğini korumaktadır.
Yine Andy Warhol’un yüksek kültür alçak kültür bağlamında yaptığı ironik eleştirilerin bir çıkışı olan hazır nesnelerin sanatsal
yorumunda benzer durumların farklı dönem ve farklı sanatçılar arasında paydaşlık yaratmıştır. Çalışma disiplini olarak Outdoor
Education (Açık Havada Eğitim) yaklaşımını benimseyen sanatçı, bu eğitim yaklaşımının da özünde olan; rastlantısal verilerin
anlamalı bir bütüne doğru serüvenini yaşantılamakla birlikte elde ettiği izlekleri izler kitlenin beğenisine sunmaktadır.

Çalışmada yer alan eserlerde kullanılan buluntu obje hayvan kemikleridir. Eserler; giriş kısmında
bahsi geçen toplumsal normların temelinde ise kadın ve kadınla etiketlenen kimlikler teması ile
çalışılmıştır. Bu bağlamda gösterge bilimsel olarak bakıldığında, düz anlam tabakasında; sanatın,
sanatsal bir söylemi olan Kendinde Güzel ifadesini doğrulayan hayvan kemiklerinin orijinal
hallerindeki kabartı, desen, çizgi, birlik-bütünlük, boşluk-doluluk ve saydamlık vb. grift ilişkiler
bütününe hakim bu objelerin renk ve yazıyla kompoze edilmesi yatmaktadır.

Zeyno Nene’nin Sandığı, 20x30
cm, duralit üzerine asamblaj


Yan anlamda ise kadınla gelen ve cinsiyetle doğan ayırımın sosyal yankıları anlatılmaktadır.
Dolayısıyla “Kadın, kız, bayan” vb. kavramlar etrafında yaratılan içeriksel ayırımlara tabi olarak
takılan adlar üzerindeki belirleyici olan bu kategoriler göstergeler aracılığı ile aktarılmıştır. Ana
temayı belirleyen alt temalarda ise; kızlık zarı, evli kadın, dul kadın, doğuran kadın, kısır kadın,
gelin kuşağı, göbek bağı, kordon bağı, kentli kadın, ırgat kadın vb. kodlar (Verici + İleti + Alıcı)
üçgenindeki bağlama oturtulmuştur.
Kordon Bağı,20x30 Cm, Duralit
Üzerine Asamblaj

Bu süreçte izlenen yolda ortaya konulan fiziksel nesne (gösteren) ile zihinsel ürün (gösterilen) arasındaki
ilişki çalışmanın bağlamını oluşturmaktadır. Dolayısıyla çalışmanın görsel gösterge bilimsel çözümlemesi
salt semiyolojik bir anlatıdan öteye geçerek reel ve irreel anlam tabakalarını içeren ontolojik bir
çözümlemeyi de işaret etmektedir. Eserlerde kullanılan yazı karakterleri ve harfler; basma-kalıp ve birin
tekrarı olan, dayanağı ve sosyal bir aidiyeti olmayan kitsch yargıları ve bu yargılarla kimlik bulmuş siyah,
kırmızı, yeşil, mavi, mor ve turuncu renklerin yer yer kullanımıyla desteklenmiştir. Nitekim kullanılan
kumaşlar da yine kadının sosyal statüsündeki belirleyici göstergeler olarak (basma ve pazen ile bilinen
ırgat kadın) öne çıkmaktadır. Kullanılan ipler aracılığıyla da; bazen bağlılığa, bazen bağımlılığa, bazen de
baskılanmışlığa göndermeler yapılmaktadır.
Buradayım-Gelin Bağı, 20x30
Cm, Duralit Üzerine Asamblaj


Bir sanatçının kendi sözcesini yani göstergesini aktarırken nasıl yola çıktığı ve neyi amaçladığı dikkate değer bir problemdir. Buluntu
nesneler aracılığıyla oluşturulan bu çalışma bir bakıma Merleau-Ponty’ın “Ressamların gerçek nesneler üzerinde çalışırken bile amaçları
nesnenin kendisini akla getirmek değildir. Asıl amaçları tuvalin üzerinde kendi kendine yeter bir görüntü kurmaktır (Merleau-Ponty, 2005,
s.62).” ifadesini doğrulamaktadır. Dolayısıyla her sanatsal edimde sanat eseri; kendisini oluşturan argümanları öznel kimliğinden bağımsız
hale getirerek yeni bir formda, yeni bir içerik giyinmektedir. Bu çalışmadaki çözümlemenin sanatçı tabakasındaki durumu ise; sanatçının
Açık Havada Eğitim (AHE) deneyimlerinin ve özellikle sanat eğitimi için sınırsız olanaklar sunan açık alanların ve buralarda bulunan her
biri kendinde güzel olan nesnelerin birer sanat objesine dönüşebilirliği üzerine geçirdiği süreçlerin yansımalarına rastlanmaktadır. Sonuç
olarak sanatçı bu çalışma kapsamında, normal eğitim dizgesindeki sanat eğitiminde işlenmiş ve kullanıma hazır hale getirilmiş (boya,
kalem, tuval, tutkal vb.) malzemeler olmaksızın doğanın insanoğluna sunduğu malzemenin; canlıdan doğaya ve doğadan canlıya geçiş
koridorunda görsel hafızanın algıda seçicilik ile oluşturduğu düzen ya da düzensizliğin rastlantılara gebe serüvenini sanatın plastik dili
kanalıyla sunmaktadır.
40
G ECE

AKADEMI .

III. EUROPEAN CONFERENCE ON SCIENCE, ART & CULTURE
ECSAC’18 – NORTHERN CYPRUS
Gazimağusa, October12-14, 2018


OP-41
NÜKLEER SANTRALLERIN YER SEÇIMINDE
DEPREM ETKISININ ÖNEMI



Ayhan DOĞAN* , Murat KORKMAZ*, Mehmet DOĞRULUK*, Nalan KALKAN*

*Hacettepe Üniversitesi Başkent Osb. Teknik Bilimler Meslek Yüksek Okulu, Ankara



Günümüzde enerji ihtiyacı her geçen gün artmaktadır. Tüm dünyada artan enerji talebini karşılayabilmek için
alternatif enerji kaynaklarına olan eğilim hızla artmaktadır. Bu eğilim, alternatif enerji kaynaklarından biri olan
nükleer enerji santrallerine olan ihtiyacın da artmasına sebep olmaktadır.
Dünyada 32 ülkede faaliyette olan en az 454nükleer güç santrali bulunmaktadır. Buna ek olarak 30 yeni nükleer
santralin yapımı da devam etmektedir. Ayrıca birçok ülkede ve Türkiye’de 100 civarında yeni nükleer santral yapımı
için fizibilite çalışmaları da sürmektedir. Bununla birlikte çeşitli nedenlerle kapatılması planlanan santraller de
bulunmaktadır.

Nükleer santrallerin ortalama kurulum maliyeti yaklaşık 3 milyar dolar olduğu bilinmektedir. Ancak, nükleer
santral aracılığı ile üretilen enerjinin fosil yakıtlardan üretilen elektrik enerjisine göre çok verimli olduğu belirlenmiştir.
Buna ek olarak fosil yakıt kaynaklarının yıllar içerisinde tükenebileceği düşünüldüğünde nükleer enerjinin önemi daha
da artmaktadır. Bununla birlikte nükleer santraller, çalışma prensiplerinden dolayı çeşitli nükleer tehlikelere neden
olabilmektedir. Nükleer tehlikeler, atomun parçalanması veya birleşmesi sonucu ortaya çıkan enerjinin kontrolsüz
olarak yayılması ve çevreyi olumsuz etkilemesi olarak bilinmektedir. Nükleer tehlikeyi oluşturan faktörlerden biri de
nükleer santrallerde meydana gelen kazalardır.Bu kazaların oluşmasına neden olan etkilerden birisi de nükleer santrali
etkileyebilecek depremlerdir.Olası deprem etkilerinin önlenmesi veya azaltılması için nükleer güç santrallerinin
kurulacağı yer seçiminde bölgenin sismik aktivitesinin araştırılması gerekmektedir. Yapılan bu araştırmalar olası
tehlikeleri önlemek açısından oldukça önemlidir.
Bu çalışmada nükleer güç santrallerinin yer seçiminde önemli kriterlerden birisi olan deprem etkilerinin azaltılması
için yapılması gerekenler değerlendirilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Nükleer Santrallerde Yer Seçimi, Deprem, Sismik






































41

III. EUROPEAN CONFERENCE ON SCIENCE, ART & CULTURE
ECSAC’18 – NORTHERN CYPRUS
Gazimağusa, October12-14, 2018


OP-42
KONUTLARDA ENERJI TASARRUFU: ANTALYA ÖRNEĞI






Erkan ATALAY , Soner TOKGÖZ , Ali Özhan AKYÜZ , Durmuş TEMIZ , Afşin GÜNGÖR *2
1
1
1
1
*:Corresponding Author
1 : Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Bucak Emin Gülmez Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu, Bucak, Burdur,
2 :Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Bucak Teknoloji Fakültesi, Bucak, Burdur


Ekolojik ve iklimsel olumsuzluklar zamanla birçok alanda olduğu gibi mimaride ve yapı sektöründe de yüksek
tasarruflu olmayı gerektirmektedir. Buradan hareketle bu çalışmada yenilenebilir enerji kaynakları kullanılarak
konutların enerji verimliliğini arttırmak, yüksek enerji tüketimini önlemek amacıyla teorik bir enerji hesabı
yapılmıştır. Bu amaçla Türkiye şartlarında standart bir binanın toplam ısı kaybı hesabı ve bina için gerekli ısı ihtiyacı
hesaplanmıştır. Binada yaşayan ailelerin yıllık elektrik tüketimi ve yıllık sıcak su tüketimi ortalama değerler baz alınarak
hesaplanmıştır. Ortaya çıkan enerji ihtiyacını yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanması amacıyla bina için verimli
olabilecek sistemler seçilmiş ve basit bir hesaplama yapılmıştır. Bu hesaplamalar sonucu binada yapılan enerji tasarrufu
hesaplanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Enerji, Yenilenebilir Enerji, Yeşil Bina


ENERGY SAVINGS IN HOUSING: ANTALYA SAMPLE


Ecological and climatic problems are required to be high saving in architectural and building sector as well as in
many areas. From this point of view, a theoretical energy account was used in this study to increase the energy efficien-
cy of residential areas by using renewable energy sources and to prevent high energy consumption. For this purpose,
the total heat loss of the building in a standard account Turkey’s conditions and needs are calculated necessary heat
for the building. The annual electricity consumption and annual hot water consumption of the families living on the
premises are calculated on the basis of average values. In order to provide the resulting energy needs from renewable
energy sources, efficient systems have been selected and a simple calculation has been made. These calculations are the
result of the energy savings made in the building.
Keywords: Energy, Renewable Energy, Green Building
































42
G ECE

AKADEMI .

III. EUROPEAN CONFERENCE ON SCIENCE, ART & CULTURE
ECSAC’18 – NORTHERN CYPRUS
Gazimağusa, October12-14, 2018


OP-43
ISI TRANSFERINDE NANOAKIŞKAN VE ÇARPAN JET KULLANIMININ
ETKISI






Afşin GÜNGÖR* , Mustafa KILIÇ , Erkan ATALAY , Soner TOKGÖZ , Ali Özhan AKYÜZ 3
3
3
1
2
*:Corresponding Author
1 :Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Bucak Teknoloji Fakültesi, Bucak, Burdur,
2 :Adana Bilim ve Teknik Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Makine Mühendisliği Bölümü, Adana
3 :Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Bucak Emin Gülmez Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu, Bucak, Burdur


Bu çalışmada ısıtılmış düz bir yüzeyden olan ısı transferi, nanoakışkan ve çarpan jet kullanılarak sayısal olarak
incelenmiştir. Çalışmada farklı Reynolds sayılarının (Re=40000 ,30000 ,20000 ,10000) ısı transferine etkisi ve farklı
parçacık çaplarının (Dp=10nm, 40nm, 80nm, 100nm) ısı transferine etkisi incelenmiştir. Sayısal modelin çözümünde
Low Reynolds K-ε türbülans modeli kullanılmıştır. Çalışmada Cu-Su nanoakışkanı temel soğutucu akışkan olarak
kullanılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre Reynolds sayısı arttıkça yüzeyden gerçekleşen ısı transferi artmaktadır. Farklı
çaplarda nanoparçacıklar kullanıldığında ortalama Nusselt sayısında en yüksek değer 10nm parçacık kullanıldığı
durumda elde edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Nanoakışkan, Çarpan Jet, Isı transferi



















































43

III. EUROPEAN CONFERENCE ON SCIENCE, ART & CULTURE
ECSAC’18 – NORTHERN CYPRUS
Gazimağusa, October12-14, 2018


OP-44
KAPSÜL GARDIROP: SADE, AZ ve TEKRAR

Mine CERANOĞLU* , Rabia DEMIR 1
1
*:Corresponding Author
1 Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Güzel Sanatlar
Bölümü, Ordu Üni versitesi Fatsa Meslek Yüksekokulu
Minimalizm akımı ortaya çıktığı 6019’lardan bu yana plastik sanatlar başta olmak üzere tiyatro, dans, müzik ve
mimari gibi sanatın tüm dallarını etkilemiştir. Ayrıca minimalizm, dekorasyondan mobilyaya, aksesuardan modaya
hayatın her alanına girerek adeta bir yaşam felsefesine dönüşmüştür.
Minimalizm, nesneyi en temel biçimiyle geometrik formlara dönüştürmekte ve “sade, az ve tekrar” temeline dayanan
estetik bir anlayışı benimsemektedir. Bu estetik anlayış “Az aslında çoktur” sözü ile Moda’ya da yansımaktadır. Bu
bağlamda, ihtiyaç duyulan en temel parçalardan oluşan “Kapsül Gardırop” ilginç bir örnek olarak dikkat çekmektedir.
Genellikle tek tip kıyafetten oluşan “Kapsül Gardırop”un; Einstein, Steve Jobs, Christopher Nolan, Cem Yılmaz ve
Acun Ilıcalı gibi birçok kişi tarafından tercih edildiği ve bu kişilerin neredeyse her gün aynı kıyafetleri giydikleri
görülmektedir.
Bu çalışma, Minimalizm akımı ile moda arasındaki ilişkiyi “Kapsül Gardırop” örneği üzerinden incelemektedir.
Çalışmada betimsel yöntem kullanılarak literatür taraması yapılmış ve kapsül dolabı tercih eden kişilerin giyim stilleri
incelenmiştir. Çalışma sonunda “Kapsül Gardırop”ı sahip kişilerin sahip olabileceği avantaj ve dezavantajlar açıklanmış
ve “Kapsül Gardırob”un moda açısından gerekliliği hakkında öneriler sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Kapsül Gardırop, Minimalizm, Moda, Sade, Tek Tip.


CAPSULE WARDROBE: PLAIN, MINIMAL and RE-WORN




Since the 1960s, when the current of minimalism emerged, it has influenced all branches of art such as theater,
dance, music and architecture, especially plastic arts. In addition, minimalism has transformed into a philosophy of life
by entering into every aspect of life from decoration to furniture and accessories to fashion.
Minimalism transforms the object into geometric forms in its most basic form and adopts a sense of aesthetics
based on “plain, minimal and re - worn”. This sence is also reflected in fashion with the word “It is actually a lot”. In
this context, the Capsule Cupboard which is formed the most basic parts needed has attracted a great deal attention as
interesting example. “Capsule Wardrobe” consisting mostly of uniform clothes has been preferred by many people like
Einstein, Steve Jobs, Christopher Nolan, Cem Yılmaz and Acun Ilıcalı and it has seen that these people wear the same
clothes almost every day.
This study examines the relationship between the current of Minimalism and fashion through the example of a
“Capsule Wardrobe”. In the study, literature review has done using descriptive method and clothing styles of those who
prefer a capsule cabinet has been examined. At the end of the study, the advantages and disadvantages of the “Capsule
Wardrobe” have been explained and suggestions about the necessity of “Capsule Wardrobe” in terms of fashion have
been presented.
Keywords: Capsule Wardrobe, Minimalism, Fashion, Plain, Standardized.


















44
G ECE

AKADEMI .


Click to View FlipBook Version