Yönetim / İmtiyaz Sahibi Genel Yayın Yönetmeni Editör Grafik Tasarım
FNE İlaç Pazarlama Hira Gizem FİDAN Hilal KARAKAYA Selma ARSLAN
Burcu GÜLER hira.gf@gmail.com hilalkrk@gmail.com selsahin@gmail.com
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü FNE Dergisi, FNE İlaç Pazarlama ve Dağıtım A.Ş. adına Logos Yayıncılık Tic.
İlkay TUNALI A.Ş. tarafından T.C. yasalarına uygun olarak yayımlanmaktadır. Derginin isim ve
yayın hakkı kuruma aittir. Dergide yayımlanan yazı, fotoğraf ve illüstrasyonların
Kurumsal Pazarlama Yöneticisi
Özge SEZER her hakkı saklıdır. Yazıların sorumluluğu yazarlara, yayınlanan ilanların
sorumluluğu ise sahiplerine aittir. Yerel süreli olarak üç ayda bir yayınlanır.
Finans Sorumlusu
Fatmanur SEVİNÇ Yayınevi Baskı
Yönetici Asistanı Logos Yayıncılık Tic. A.Ş. Postkom
Eda DAĞLI Yıldız Posta Cad., Sinan Apt., No: 36, İPKAS Plastikçiler Sanayi Sitesi No:3,
D: 63/64 34349, Gayrettepe, Istanbul, Turkey 34490 İkitelli Osb/Başakşehir/İstanbul
Yönetim Yeri
FNE İlaç Pazarlama Dağıtım A.Ş Phone: 0 212 288 05 41 Phone: 0 212 549 00 88
Maslak Mah. Meydan Sk. Fax: 0 212 211 61 85 Fax: 0 212 549 25 77
Beybi Giz Plaza A Blok No: 1/60 E-mail: logos@logos.com.tr E-mail: info@postkom.com.tr
Sarıyer, İstanbul Web: www.logos.com.tr Web: www.postkom.com.tr
Phone: 0 212 908 10 00 Ege Bölge Müdürlüğü İç Anadolu Bölge Müdürlüğü
E-mail: info@fne.com.tr
Web: www.fne.com.tr Nahit Zindeol Dağhan Çelik
Muammer Levent Coşgun Emre Gönenç Kuvat
İstanbul Bölge Müdürlüğü Mehmet Alper Birgücü Gizem Canan Şardaşlar
Ali Özgörür Serpil Baygül Serin Sibel Bilben
Batuhan Yüksel Yasin Can
Cihan Esengül
Erden Ümit Akbulut
İsmail Talay
Lemyet Ataman
Seid Sezer
Ufuk Aydar
Utku Aydın
Editörden Değerli okurlarımız,
“Çağdaş, yenilikçi ve sağlıklı yaşam çözümlerinin öncüsü” İlkay Tunalı
sloganıyla çıktığımız bu yeni yolda, ilk sayımız aracılığıyla, FNE İlaç Pazarlama ve
sizlere merhaba demek istiyorum. Dağıtım A.Ş.
Türkiye Satış Müdürü
FNE İlaç pazarlama olarak mottomuz 7’den 70’e
tüm hayatlara dokunabilmek adına 2020 yılından ilkay.tunali@fne.com.tr
bugüne kadar bünyemize kattığımız gıda takviyeleri ve
dermokozmetik ürünleriyle Türkiye genelinde güçlü kadro
yapısı ile faaliyetlerimizi sürdürmekteyiz. Bugünden
itibaren ise daha çok kişiye ulaşabilmek, çözümlerimizi
daha geniş kitlelere ulaştırabilmek ve sizlerin de
hayatlarına dokunabilmek hedefiyle yeni bir mecrada
karşınıza çıkıyoruz.
Bu doğrultuda değerini her zaman bildiğimiz, pandemi döneminde daha da iyi anladığımız
siz kıymetli sağlık çalışanlarımıza ve çözüm ortaklarımıza; sağlık alanındaki yeniliklerden
bahsetmek, güncel gelişmeleri aktarmak, yaşama dair bambaşka konularla biraz kafa
dağıtmak ve sağlıklı bir geleceğe katkıda bulunmak adına bu dergiyi hazırladık.
Keyifle ve ilgiyle okumanızı umduğumuz sayımızda Stres, Beslenme, Minerallerin
hayatımızdaki önemi, Kültür-Sanat, Spor konularını ele aldık. Sayının hazırlanmasında
emeği geçen uzmanlarımıza, yayın kurulumuza, ekip arkadaşlarımıza, teşekkür ederken, bir
sonraki sayıda sizlerin de katkılarını beklediğimizi hatırlatarak sizleri dergimizle baş başa
bırakıyorum.
Sevgiler.
İçindekiler Modern hayatın
sevimsiz sözcüğü:
STRES 28Fonksiyonları
büyük önem
6taşıyan
maddeler:
MİNERALLER
Yaz sonrası
saçlarınızı
17önemseyin
18 20
Dr. Ignaz Ne
Semmelweis oluyor
(1818-1865) bize
10 İnsülin
direncinde
beslenme
tedavisi
Bizim evrenimiz
24MİKROBİYOTAMIZ
22 Sağlık ve ecza sektöründe
tüketici iç görüsü
toplamanın yeni etkili yolu:
DİJİTAL KANALLAR
32 34Haşarat öldürücü Fiziksel aktivitenin
aerosoller sağlık üzerine etkisi
4
42
50Kraliçe’nin önceki günü, dünü, bugünü
EN İYİ İLAÇ:
UYKU
36 Yaşlanma
problemlerine
yaklaşım
38Kanserin
önlenmesinde
selenyumun rolü
4046Güneş
ışınları ve
D vitamini
Sağlıklı
bir cilt
için
öneriler
56 TOKYO 2020:
Geçmişten gelen
olimpiyat
58
Tamamlayıcı ve
alternatif tıp
huzursuz bağırsak İstanbul
Caz Festivali
14sendromunda
yararlı mıdır? 60
Vizyonda
ne var?
5
Sağlık SAĞLIK İÇİN
MİNERAL
Uzm. Dr. Süreyya Şahinoğlu Mineraller vücudumuzdaki bütün
metabolik süreçlerde rol aldıkları için sağlık
sureyyasahinoglu@gmail.com açısından büyük önem taşıyan maddelerdir.
Doğadaki bu inorganik bileşikler
vücudumuzda hiçbir şekilde üretilemediği
için de takviye olarak almamız gerekir.
Mineraller küçük miktarlarda ihtiyaç unutmamalı ve sebzeleri mümkün
duyulan fakat fonksiyonları büyük önem olduğunca az suda ve az oranda pişirerek
taşıyan maddelerdir. Sinir sistemi, tüketmelisiniz.
endokrin sistem ve özellikle bağışıklık
sisteminin fonksiyonlarında rolleri Dengeli beslenme, mineral dengesi için
çok fazladır. Antioksidan kapasite, çok önemli olmasına rağmen yeterli
mitokondriyal fonksiyon, bağırsak değildir.
geçirgenliğinin önlenmesi, kemik ve diş
sağlığı, insülinin çalışması, histamin yıkımı, SAĞLIK TESADÜF DEĞİLDİR,
tiroid hormon yapımı ve sinir uyarılarının SAĞLIĞIMIZI SEÇİMLERİMİZ
iletilmesinde mineraller gereklidir. BELİRLER
Beslenme vücuttaki mineral dengesinde Minerallerin vücut tarafından kullanımını;
en belirleyici faktörlerden biridir. Hafif mineralin formu, diyetteki diğer mineraller,
bir beslenme dengesizliği bile bu kullanılan ilaçlar, toksik metaller, fitat, C
sistemlerde bozukluğa neden olabilir. vitamini gibi birçok faktör etkileyebilir.
Bu sebeple öncelikle sağlıklı ve dengeli Örneğin demir emilimi diyetteki C vitamini
beslenmeye önem verilmelidir. ile artarken, tam tahıllarda bulunan
fitatlar; çinko, demir ve kalsiyum emilimini
Günlük mineral ve vitamin gereksiniminizi azaltır, domates ve ıspanakta bol bulunan
5-6 porsiyon sebze ile karşılayabilirsiniz. oksalatlar kalsiyum emilimini bozar, yüksek
Ancak birçok mineralin pişirme dozlarda aşırı çinko kullanımı, bakır, demir
ile yaklaşık %50 kayba uğradığını ve selenyum emilimini olumsuz etkiler.
6
Yoğun spor yapılan dönemlerde, hamilelikte, Mikrobiyota dengesi bozuk ve geçirgen bağırsağı
büyüme dönemi ve oksidatif stres gibi dönemlerde olan kişilerde, emilimler etkileneceği için,
de mineral ihtiyacının arttığı unutulmamalıdır. minerallerin analizi daha da önemlidir.
Mineral durumunu etkileyen başka bir faktör ise Laboratuvar analizleri yapılmadan, tahmini olarak
bağırsaklardan emilim ve vücuttan atılımdır. kullanılan mineraller fazla yüksek düzeylere neden
olabilir. Fakat unutulmamalıdır ki; minerallerin
Bağırsaklarımız, çoğu bakterilerinden oluşan, eksikliği kadar fazlalığı da sorunlara yol açabilir
mikroorganizmalar ile kaplıdır. Mikrobiyotayı ve vücuttaki diğer minerallerin emilimini de
oluşturan bu yararlı ve zararlı mikropların denge bozabilir. Ancak mineraller çok farklı metabolik
halinde olması hem bağırsak hem genel vücut süreçlerde rol aldıklarından eksikliklerinde görülen
sağlığı için çok önemlidir. Bağırsak hücreleri bulgular çok spesifik değildir ve klinik bulgularla
birbirleri ile sıkı bir şekilde tutunarak bir bariyer bu eksiklikleri saptamak kolay olmaz. Üstelik
oluşturur. Kimyasallar, metaller, bakteriler, stres, birçok kişi yeterli mineral düzeyine sahip olmasa
mineral eksiklikleri ve diğer nedenler bu bariyeri bile mineral eksiklik bulguları göstermeyebilir.
bozabilir. Bağırsak bariyerinin geçirgen hale geldiği Bu nedenle mineral eksiklik olduğu düşünülen
bu duruma ‘’Geçirgen bağırsak (leaky gut)’’ denir. durumlarda laboratuvar analizleri, hem hücre içi
Bu durumda bağırsaktan minerallerin emilimi hem de hücre dışındaki düzeylerini, dünyaca kabul
bozulurken metaller vb gereksiz bir çok madde de görmüş en hassas yöntemleri (ICP MS) kullanarak,
vücuda girerek çeşitli organ ve dokularda birikebilir. gerçekleştirilmelidir.
MİNERALLERİ TANIYALIM
Minerallerin fonksiyonları farklı olduğu için çikolata magnezyum içeriği yüksek besinlerdir.
herbirine duyulan ihtiyaç da farklıdır. Kalsiyum,
magnezyum gibi bazı minerallere ihtiyaç fazlayken Selenyum (se): Selenosistein içeren protoeinler
selenyum, bakır, çinko gibi bazılarına çok daha için hayati önem taşır (glutatyonperoksidazlar,
azdır. Fakat sağlık için hepsi aynı derecede selenoprotein P), radikaller ve ağır metallerin
önemlidir. İhtiyaç ayrıca yaş, cinsiyet ve hamilelik, detoksifikasyonu, oksidatif stresten korunma,
adet dönemi vb fizyolojik duruma göre de değişir. lenfosit proliferasyonunu destekler, lökotrienler
ve prostaglandinleri inhibe eder. Deniz ürünleri
Magnezyum (mg): Birçok biyokimyasal metabolik ve tahıllarda yüksek, ette nispeten düşük
yolda (DNA, protein sentezi, glikoliz, oksidatif konsantrasyonda bulunur. Yüksek dozda
fosforilasyon vb.) görev alır. Sinir-kas iletisinin alındığında toksiktir. Tiyol grupları ile reaksiyona
sürdürülebilirliği için gereklidir. Magnezyum girerek enzimlerin (özellikle solunum enzimleri)
eksikliği ile birlikte kalsiyum-potasyum-fosfat inhibisyonuna yol açar.
denge bozukluklarının tedaviye dirençli kardiyak
aritmilere, artmış digoksin hassasiyetine eşlik Toprakta ve denizde bulunan selenyum, bazı
ettiği bilinmektedir. Magnezyum dengesi öncelikle besinlere de geçer. Bu sebeple bölgelerin toprak
sindirim sisteminden emilim ve böbreklerden atılım yapısına göre besinlerdeki selenyum içeriği de
ile sağlanır. Yeşil bitkiler, tahıl, fındık, baklagiller ve değişir.
7
Çinko: (zn) Bağ dokusu, immün sistem, yapısında sistemi fonksiyonları, katekolaminlerin sentezi
bulunduğu enzimlerin katalizlediği metabolik için gereklidir. Wilson hastalığı ve Menkes
reaksiyonlar, insülinin biyosentezi ve fonksiyonu ile sendromu bakır metabolizma bozukluğu ile
tat alma duyusu için gerekli olan bir biyoelementtir. seyreden hastalıklardır. Besinlerde yaygındır, en
Bağışıklık sisteminin doğru çalışması için çok çok karaciğer, kabuklu deniz ürünleri, baklagiller,
önemlidir. Protein metabolizması, hem sentezi, ceviz, fındık gibi kuru yemişler, daha az miktarda
büyüme ve gelişme, üreme fonksiyonları, sindirim süt ve yeşil sebzelerde bulunur. Bakır boru
fonksiyonlarının düzenlenmesi ve oksidanlara karşı hatlardan aktarılan içme suyu, dental alaşımlar, bira
antioksidan fonksiyonu vardır. Klinik tanısı zor hazırlama kazanı, intrauterin ovül (spiraller), yüksek
olmakla beraber dünya genelinde diyetlere bağlı doz yanık merhemleri ve fungusitler gibi bakır
çinko eksikliği %40 oranındadır. Malnutrisyon, içeren ilaçlarla tedavi kronik bakır toksistesine yol
liften zengin beslenme, emilim bozuklukları, açabilecek bulaş kaynaklarıdır.
alkolizm, kronik ishal, diabet, aşırı miktarda bakır
ve demir tüketimi, diüretik, ACE inhibitörü ilaçlar, Mangan: Birçok metabolik reaksiyonda kofaktör
H2 reseptör blokeri ilaçlar, digoksin kullanımı, olarak görev yapar. Pıhtılaşma faktörü protrombinin
kortikosteroid tedavisi ve kronik hastalıklarda çinko ve insülinin biyosentezinde rol alır. Glukoz
düzeyleri düşebilmektedir. toleransına etkili olduğu ve hipoglisemik özellik
taşıdığı ileri sürülmektedir. Enzim kofaktörü olarak
Çinko, besinlerde yaygın olarak bulunmakla mangan ile yarışan bakır, demir ve magnezyum
beraber, miktarı ve biyoyararlılığı farklılık manganın fonksiyonlarını gerçekleştirdiğinden
göstermektedir. Et, süt ürünleri, yumurta, su mangan eksikliğinin klinik ve biyokimyasal bulguları
ürünleri, yağlı tohumlar, kurubaklagiller, tam tahıllar, maskelenir. Maden ocakları, kaynakçılar, ilaç,
sebzeler, buğday embriyosu ve bira mayası zengin seramik, çömlek ve cam üretiminde çalışanlarda
çinko kaynakları arasındadır. Aşırı saflaştırılmış mangan toksisitesi görülebilir.
ürünlerde çinko miktarı azalmaktadır. Sütteki
kazein çinko emilimini baskılayıcı özellik taşırken
anne sütündeki çinkonun emilimi inek sütüne göre
daha iyidir.
Saç dökülmesi, cilt döküntüleri, büyüme geriliği,
yara iyileşmelerinin gecikmesi, bağışıklık gibi
bulgular eksikliğine işaret etmektedir.
Aşırı Fitik asit, liften zengin gıdalar, aşırı çay, kahve,
aşırı alkol, sigara, aşırı Ca, Fe, Cu, P, C vitamini,
mide asit salgısı azalması, geçirgen bağırsak,
kronik ishal, ağır metaller özellikle Kadmiyum,
antibiyotikler, pastrik cerrahi ve diabet çinko
emilimini azaltır. Bebekler, çocuklar, Adolesanlar,
Hamileler, Laktasyondaki kadınlar, yaşlılar, orak
hücre anemili kişiler ve alkolikler riskli gruplardır.
Krom: İnsülinin etkisini kuvvetlendirdiği ve normal
glukoz toleransının sürdürülmesi için gerekli
olduğu bilinmektedir. Başlıca kaynakları kepekli
un, pekmez ve bira mayasıdır. Kromun özellikle 6+
değerlikli formu toksiktir. Kronik krom toksikasyonu
özellikle boya, deri, çelik, fotoğraf ve kimyasal
madde sanayiinde çalışanlarda görülür.
Bakır: Oksido-redüksiyon reaksiyonları, melanin
sentezi, kollajen ve elastin metabolizması, sinir
8
Kalsiyum: Bütün hücrelere gerekli zehirlerindendir. Yüksek kadmiyum düzeylerinin
olan ve vücudun fizyolojik dengesinin böbrek hasarı (glomerul hasarı), yüksek tansiyon,
sağlanmasında görev alan bir mineraldir. ateroskleroz, osteomalazi sebebi olduğunu
Kaynak ve kuyu sularında, hayvansal gösteren çalışmalar vardır.
proteinlerde, baklagiller, lahana,
karnabahar, incir ve erikte bol miktarda Nikel: Kabuklu yemişler, muz, kahve, kakao,
bulunur. çikolata, içme suyu (özelikle armatürlerde uzun
süre kalırsa), dental malzemeler, diş tekniğine
Potasyum: Hücre içinin temel elemanıdır. özgü lehimler, endoprotezler, moda süs takıları,
Kas kasılmasında (özellikle kalp piercing, vücut dövmesi için kullanılan boyalar,
kası), vücudun asit-baz dengesinin kozmetikler, tekstil boyaları, çatal takımı, tencereler,
sağlanmasında, su miktarının kontrolünde kahve makineleri, tütün dumanı, yazıcı kartuş
ve birçok enzimin aktivasyonunda görev tozları başlıca maruziyet kaynaklarıdır. Maruziyet
alır. Kayısı, patates, havuç, lahana, üzüm, sonucu kromatinin yapısından magnezyumun
şeftali potasyum içeriği zengin besinlerdir. uzaklaştırılması sonucu DNA hasarının
Yine süt, et, karaciğer de potasyum içeriği oluşumu, epigenetik karakterin modifikasyonu,
yüksek besinlerdendir. granülositlerde lökotrien B4 sentezinin aktivasyonu,
allerjik sensitizasyonların indüksiyonu gibi
Fosfor: Vücut yapı taşlarının yapısına biyokimyasal etkiler görülebilir.
katılır, enerji transferi ve depolanmasını
sağlar. Tüm besinlerde bulunmasına Manganez: Serbest radikal avcısı olarak bilinen
rağmen kabak, ay çiçeği, keten tohumu gibi manganez, karbonhidrat ve yağlardan enerji elde
meyve tohumlarında, peynir, balık, kabuklu edilmesinde gerekli enzimlere yardımcıdır. Kanser
deniz ürünleri, fındık, fasulye gibi besinlerin ve kalp hastalıklarına karşı koruyucudur. Sağlıklı
fosfor içeriği yüksektir. kemik gelişimi, cinsiyet hormonlarının yapımı,
sinir sisteminin gelişimi ve vücut diren¬cinin
Molibden: Vücutta üç metalloenzimin yapısında artırılması konularında rol oynar. Süperoksit
bulunur (ksantin oksidaz, aldehit oksidaz ve sülfit Dismutaz (MnSOD) adlı enzimin yapısında yer
oksidaz). Yüksek molibden düzeyleri ksantin alan manganez, vücudu serbest radikallerin zararlı
oksidaz aktivitesi artışına bağlı olarak gut etkilerinden korur. Kıkırdak ve kemik oluşumu ile
gelişimine yol açabilir. Başlıca molibden kaynağı yaraların iyileşmesinde de faydalıdır. Antioksidan
fasulye, kepekli tahıllar, mısır, yeşil yapraklı bitkiler, özelliği vardır, enerji üretimi ve sindirimde etkilidir.
baklagiller gibi bitkisel besinlerdir.
Tohumların embriyo kısmı, kurubaklagiller, çay,
Kurşun: İçme suyu, orman mantarları, sakatatlar, yağlı tohumlar, yeşil yapraklı sebzeler ve deniz
midyeler, toz, tütün dumanı, seramik tabak mahsulleri manganezden yana zengin besinler
takımları, çöp yakımı, av mühimmatı, hayvansal arasındadır.
dışkıyla gübreleme kurşun maruziyetine sebep
olan kaynaklardır. Yüksek kurşun düzeyleri, Fazla miktarda demir, kalsiyum, bakır, folik asit ve
hemoglobin sentezinin bozulmasına, glutatyon fosfor bileşikleri ve uzun süre TPN ve magnezyum
peroksidaz inhibisyonuyla azalan detoksifikasyona, içeren antiasid ilaçların kullanımı nedeniyle azalmış
kalsiyumun kemiklerden uzaklaştırılmasına, emilim manganez eksikliğine neden olmaktadır.
kemiklerde ve dişlerde kurşun fosfatın oluşumu ve
tortulaşmasına, demir ve çinko biyoyararlanımının Azalmış kemik bağ dokusu gelişimi, glukoz ve
azalmasına, antioksidanlara olan ihtiyacın lipid disregülasyonu, infertilite, oksidatif stres,
artmasına ve allerjik sensitizasyonlara yol açabilir. inflamasyon ve amonyak yüksekliği eksiklik,
Parkinson benzeri nörolojik bulgular, solunum
Kadmiyum: İçme sularının yanısıra bitkisel ve sistemi rahatsızlıkları ise fazlalık göstergesidir.
hayvansal (midye ve benzeri kabuklu deniz
ürünleri) besinlerde bulunur. En önemli çevre Maden ocakları, kaynak işçiliği, seramik, çömlek ve
cam, pil üretimi gibi alanlarda çalışan kişiler risk
grubundadır.
9
Beslenme İnsülin
Direncinde
Beslenme
Tedavisi
Diyet günümüzde estetik kaygılarla Dyt. Ceyda Çakın
gündem olan bir konu olsa da birçok
hastalığın tedavisinde başrolü üstleniyor. ceyda.cakin@memorial.com.tr
İnsülin direnci, bir peptid hormon Vücut ağırlığı kaybında yalnızca diyetin
olan insülinin periferal dokulardaki enerji yoğunluğunun azaltılması
biyolojik etkisinin azalması olarak değil, diyet kalitesi ve bileşimi de
tanımlanmakta; obezite ve Tip 2 diyabet, önem taşımaktadır. Pek çok çalışma
kardiyovasküler hastalıklar, infertilite diyet lifinden zengin düşük glisemik
gibi obezite ilişkili komplikasyonlar ile indeksli karbonhidrat kaynaklarının
ilişkilendirilmektedir. yararını vurgulamakta, basit şeker
kaynaklarının azaltılması gerektiğine
Son 30 yılda insülinin direncinin görülme dikkat çekmektedir.
sıklığı önemli derecede artmıştır.
Günümüzde batı toplumlarının %25 ila Günümüzde insülin direncinin
%35’inde insülin direnci görülmektedir. tedavisinde pek çok diyet
yaklaşımı bulunmakla birlikte
Cerrahi ve medikal tedavinin yararlı DASH diyeti ve Akdeniz tipi
olduğu görülse de, yaşam tarzı diyetin etkisi kanıtlanmış
değişikliği ve enerji yoğunluğu azaltılmış durumdadır. DASH ve
diyetler ile sağlanan vücut ağırlığı kaybı Akdeniz tipi diyetin yanı
insülin direncinin tedavisinde oldukça sıra ketojenik diyet ve
önemlidir. Yalnızca %5-%10 gibi orta aralıklı oruç diyeti son
düzeyde vücut ağırlığı kaybı dahi, obez zamanlarda vücut ağırlığı
bireylerde sağlık yönünden pek çok kaybı ve hipergliseminin
avantaj sağlamakta; kardiyometabolik tedavisinde kullanılan;
parametrelerin düzelmesi, yüksek ancak olumlu etkisi
kan basıncında azalma ve insülin henüz bilimsel olarak
duyarlılığında artış meydana kanıtlanmamış diyet
gelmektedir. yaklaşımlarıdır.
10
AKDENIZ TIPI DIYET
Akdeniz tipi diyet, içerdiği antioksidanlardan
zengin gıdalar ve antiinflamatuar besin öğeleri
ile en sağlıklı diyet türlerinden biri olarak kabul
edilmektedir. Bu diyet şekli yüksek miktarda
sebze, kurubaklagil, taze meyve, rafine
edilmemiş tahıllar, yağlı tohumlar ve zeytinyağı
tüketimini içermektedir. Ayrıca orta düzeyde
balık ve süt ürünü tüketimi ile az miktarda
kırmızı et önerilmektedir.
Akdeniz tipi diyete göre her ana öğünde
1-2 porsiyon bulgur, tam buğday makarna
veya tam buğday ekmeği gibi liften zengin
karbonhidratlar ve meyve; en az 2 porsiyon
sebze tüketilmeli, temel yağ kaynağı ise
zeytinyağı olmalıdır. Kırmızı et tüketimi haftada
2 porsiyon ile sınırlandırılmalı, yumurta ve
kurubaklagillere daha sık yer verilmelidir.
Ayrıca süt ürünlerinin günde 2 porsiyon az
yağlı olacak şekilde tüketimi önerilmektedir.
Böylelikle diyetle alınan günlük hayvansal yağ
kaynakları ve doymuş yağ alımı azaltılmakta;
her gün tüketilecek 1-2 porsiyon zeytin ve
kavrulmamış kuru yemişler ile sağlıklı yağ
asitleri olan tekli ve çoklu doymamış yağ
asitlerinin tüketimi arttırılmaktadır. Bu yağ
asitlerinin dengeli alımının kan glikoz ve kan
lipit düzeylerinde iyileşme, insülin duyarlılığında
artış ve kardiyovasküler hastalık riskini azalttığı
gösterilmiştir.
Su tüketimine özen gösterilmeli, düzenli fiziksel
aktivite yaşam tarzı haline getirilmelidir.
Akdeniz tipi diyet, tek yönlü beslenmeye
ağırlık veren pek çok popüler diyet şeklinden
farklı olarak besin çeşitliliğine önem
vermekte; böylelikle pek çok vitamin, mineral
ve antioksidan bileşenlerin yeterli alımına
sağlamaktadır.
Akdeniz tipi diyet, 2010 yılında UNESCO
tarafından Akdeniz ülkelerinin biyoçeşitliliğini
korumak ve insan sağlığı için yararlı bir
beslenme düzenini teşvik etmek amacı ile
sırasıyla Fransa ve İtalya, Yunanistan, İspanya
ve Fas’ın somut olmayan mirası olarak
tanınmıştır.
11
DASH (DIETARY APPROACHES İNSÜLIN
TO STOP HYPERTENSION) DIYETI DIRENCINDE
BESIN
DASH diyetinin ortaya çıkışı 1990’lı yıllara dayanmaktadır. 1992 TAKVIYELERI
yılında spesifik diyet önerilerinin hipertansiyonun tedavisinde
etkili olup olmayacağının araştırılması üzerine ortaya çıkmıştır. Günümüzde pek çok farklı
Günümüzde ise bu diyet şeklinin hipertansiyonun yanı sıra; vücut besin takviyesi bulunmakta
ağırlığı kontrolü ve Tip 2 diyabette de etkili olduğu gösterilmiştir. ve kullanımları günden
güne artmaktadır. Kan
DASH diyeti de tıpkı Akdeniz tipi diyette olduğu gibi kompleks glikoz düzeyinin kontrol
karbonhidratlara, sağlıklı yağ asitlerine ve yağsız protein altına alınmasında özellikle
kaynaklarına ağırlık vermektedir. Bunun yanı sıra günlük sodyum magnezyum ve krom
alımının 1500 mg.ı geçmemesi önerilmiştir. mineralleri; probiyotik-
prebiyotik ve simbiyotik
DASH diyetine göre besin gruplarının günlük tüketim miktarları: içeren takviyeler ve alfa lipoik
asit kullanılabilmektedir.
Sebzeler: Günde yaklaşık 5 porsiyon
Meyveler: Günde yaklaşık beş öğün (düşük glisemik indekse sahip Özellikle polikistik over
meyveler önerilmekte) sendromu ve beraberinde
Karbonhidratlar: Günde yaklaşık 7 porsiyon (kurubaklagiller, yulaf, gelişen insülin direncinin
tam buğday gibi) tedavisinde son zamanlarda
Az yağlı süt ürünleri: Günde yaklaşık 2 porsiyon kullanılan besin takviyelerinden
Az yağlı etler: Günde en fazla 2 porsiyon birisi de berberindir.
Kuruyemiş ve yağlı tohumlar: Haftada 2-3 kez
Berberin, coptis chinensis
DASH diyeti işlenmiş ürün tüketiminin azaltılması gerektiğini ve phellodendron chinensis
vurgulamakta; düzenli fiziksel aktivitenin altını çizmektedir. gibi bitkilerden ekstrakte
edilmekte; diyabet,
12 hiperlipidemi ve polikistik
over sendromunun
tedavisinde kullanılmaktadır.
Son çalışmalar, berberinin iyi
hipoglisemik ve hipolipidemik
etkilere sahip olduğunu ve
insülin duyarlılığını arttırdığını
göstermektedir.
Besin takviyelerinin
önerilmesinde, vücut ağırlığı
kaybının sağlanmasında
ve kronik hastalık riskinin
azaltılmasında bireye özgü
yaklaşım oldukça önemlidir.
Kişinin alışkanlıkları, rutini
ve eşlik eden hastalıkları
dikkate alınarak sürdürülebilir
bir beslenme şekli
planlanmalıdır.
BERBERİN ile
SAĞLIKLI KAN ŞEKERİ DENGESİ
Berberin; Çin tıbbı ve Ayurveda'da binlerce yıllık geleneksel kullanımı olan bitkisel kaynaklı doğal bir
maddedir. Yapılan çalışmalarda sağlık üzerine bir çok yararı olduğu bulunmuştur.
Berberin; özellikle kan şekeri dengesi, insülin direnci, kilo kontrolü, kolesterol seviyeleri, inflamasyon,
sağlıklı bağırsak florası desteği olarak iyi sonuçlar vermiştir.
Berberis Vulgaris (Karamuk Ekstresi) 500 mg.
Saf Berberin içerir.
REFERANSLAR: liveyourselfofficial
Phytother Res, 2016 Nov, 30 (11): 1745-64. w w w. l i veyo u rs e l f. co1m3. t r
J of Ethnopharmacology 2015, Vol 161, 23 Feb, 69-81.
Endocrine Journal 2019, 66(1), 51-63.
Sağlık TAMAMLAYICI VE ALTERNATİF TIP
Huzursuz
Bağırsak
Sendromunda
Yararlı mıdır?
Hastaların yarısından fazlası tedavilerini tamamlayıcı
ve alternatif tıbba yöneltmeyi tercih etmektedirler.
Huzursuz bağırsak sendromu (HBS) en güncel ilaçlardan antispazmodikler
sık görülen fonksiyonel gastrointestinal ve trisiklik antidepresanlar kısıtlı
bozukluktur. Kronik karın ağrısı veya yarar sağlamaktadır ve hastaların
rahatsızlığı ve dışkılama alışkanlıklarında memnuniyetsizliği sık sık dile
farklılıklarla tanımlanır. HBS tanısı için getirilmektedir. HBS hastalarının
semptoma dayalı Roma III kriterleri hemen hemen % 50’si tamamlayıcı
son 3 ay içinde ayda en azından 3 gün ve alternatif tıp (TAT) tedavilerine
yinelenen karın ağrısı veya rahatsızlığı yönelmeyi tercih etmektedir. Tedaviye
ve aşağıdakilerden en azından ikisini yaklaşımlarda eğitim, güvence,
içermektedir: diyet değişikliği ve stres yönetimi
• dışkılamayla ağrının geçmesi, vurgulanmaktadır.
• dışkılama sıklığında değişiklikle
Huzursuz bağırsak sendromu veya
ilişkiler iritabl kolon ile tamamlayıcı tedaviler,
• dışkının şekil ve görünüm değişiklikleri alternatif tedavi, akupunktur, lif, nane
Çoğu ülkede HBS’nin görülme oranı yağı, şifalı bitki, geleneksel yoga,
yaklaşık %10-20’dir ve tıbbi yardım masaj, meditasyon, zihinsel gevşeme,
alanların büyük bir çoğunluğu 50 yaş üstü probiyotikler, hipnoterapi, psikoterapi,
konstipasyonu olan kişilerdir. Bu kişilerin bilişsel tedavi veya davranış tedavisiyle
şikayetlerinin araştırılması yapılmalı ilgili klinik çalışmalar, sistematik
ve kolonoskopi, parazit enfeksiyonu, derlemeler ve metaanalizler çok
laktoz intoleransı için taramalardan sayıdadır. Bu konuyla ilgili analizlere
geçmeli ve hastaların tümünde çölyak göz atıldığında Cochrane Sistemik
hastalığının varlığı tanıdan uzak Derlemelerinin sonuçları ilginçtir.
tutulmamalıdır. Tedavisi için kullanılan
14
Tamamlayıcı Alternatif Tıp yaklaşımları
LIF: HBS hastalarından sıklıkla ilk öneri olarak Ayrıca, kepekli tahıllar, meyveler ve sebzelerde
diyet veya besin katkılarıyla lif alımlarını artırmaları de lif bulunmaktadır. Lif suda pelteleşir ve kolon
istenir. Çözünebilir lif alımını araştıran bazı klinik bakterileri tarafından fermente edilerek bağırsak
çalışmaların sonuçları lifin yararlı olduğu yönündedir. içinden geçiş zamanını ve kolon içi basıncı
azaltabilen metabolitleri açığa çıkartır. Çözünmez
Çözünebilir lif genellikle Plantago türünün lif buğday ve mısır kepeğinde bulunur. Minimal
bir üyesi olan karnıyarık (Psyllium) bitkisi değişikliğe uğramakla birlikte suyu tutarak dışkının
çekirdeğinin öğütülmüş tozu şeklinde verilir. kütlesini artırır ve geçiş zamanını kısaltır.
Araştırmaların büyük bir çoğunluğunda çözünmez
lifin aksine çözünebilir lifin kabızlık (konstipasyon)
ve global HBS semptomlarını iyileştirdiğine ilişkin
sağlam kanıtlar vardır. Karın ağrısı üzerine etkisi
olduğu yönünde kesinlik yoktur.
NANE YAĞI: Nane bitkisinin (Mentha piperita Linnaeus) bir yağ özütü binlerce yıldan beri
mide rahatsızlıklarının tedavisinde kullanılmaktadır. Barsakların kasılmasında kalsiyum
kanalları önem taşımaktadır, bu kanallara yönelik yaklaşımların ince bağırsak
kaslarını gevşettiği bilinmektedir. Kısa süreli denemeler günde her biri 0,2-
0,4 mL nane yağı içeren enterik kaplı kapsüllerden 3-6 tane alınmasının
HBS semptomlarını iyileştirdiğine dair metaanaliz çalışmaları vardır. HBS
semptomları olan herkes için nane yağının kullanılması düşünülmelidir.
Nane yağının karın ağrısı dahil HBS semptomlarını hafiflettiği bilinmektedir.
Yalnızca gastroözofageal reflüyü önleme amacıyla enterik kaplı kapsüller
çiğnenmemelidir, ayrıca gebelerin kullanması güvenli değildir. Bazen bulantı
ve anüs çevresinde yanma gibi yan etkiler yaptığı bilinmektedir.
1155
ŞİFALI BİTKİ FORMÜLLERİ: bu tedavilerin potansiyel yararları
Geleneksel sağlık sistemlerinde ve belirsizliklerini açıklamalıdır
olağan bir uygulama, arzulanan
tedavi etkisini sağlamak PROBIYOTIKLER: Probiyotikler
için birkaç şifalı bitkinin yeterli miktarlarda alındıklarında
kombinasyonudur. Herbalistler böyle konakçının sağlığına yararlı olan canlı
bir yaklaşımın yan etkilerini minimal düzeye mikroorganizmalar olarak tanımlanırlar. Tedavide
indirebileceğini ve tek bitkiyle tedaviye göre üstün kullanımları Balkan köylülerinin sağlıklı durumlarını
bir etkinlik sağlayabileceğini ileri sürmektedir. yoğurda benzer sulu kıvamlı bir süt ürünü olan
kefir içmeleriyle ilişkilendiren Nobel ödüllü Elie
Tong ksi yao fang (TXYF) Geleneksel Çin tıbbı Metchnikoff tarafından 19. yüzyılın sonlarında
(GÇT) uygulayıcıları tarafından genellikle kullanılan popülarize edilmiştir. Yoğurt, miso, soya ve lahana
bir formüldür. İngiliz alternatif tıp literatüründe turşusu gibi probiyotiklerden zengin fermente
TXYF bileşenlerini içeren farklı GÇT formüllerini besinler yüzyıllardan beri tüketilmektedir.
kullanan 3 çalışmanın ikisinde etkili oldukları
gösterilmiştir. Bu formül standize edilmiş değildir Probiyotiklerin henüz tamamen anlaşılmamış
ve bitkilerin aynı olması dışında kullanılan birkaç yolla etki etttikleri anlaşılmaktadır. Bağırsak
miktarları değişiktir. Hangi formülünün daha etkin boşluğu (lümeni) içindeki ortamı değiştirerek
olduğu yönünde bilgilerimiz kesinlik kazanmış yararlı kısa zincirli yağ asitleri oluşturmakta, safra
değildir. asitlerini çözmekte ve doğrudan rekabet yoluyla
patojen bakterilerin üremesini kısıtlamaktadır.
Padma Laks olarak bilinen bir Tibet bitkisel Ayrıca güçlü antienflamatuar etkiler de göstermekte,
sindirim formülü üretimde olup Avrupa’da uzun bağırsağın lenfoit dokusuyla etkileşime girerek
süreden beri kullanılmaktadır. Majör semptomu sitokin ekspresyonunu düzenlemektedirler. Bu
konstipasyon olan HBS hastalarında yapılan immünomodülatör etki HBS’ e özgü iç organ
bir çalışmada Padma Laks kullananlarda % 76 aşırıduyarlılığını da zayıflatmaktadır.
oranında genel bir iyileşme durumu bildirilmiştir.
Hastaların Lactobacillus veya Bifidobacterium
STW 5 ve STW 5–II olarak bilinen iki bitkisel formül suşlarından oluşan probiyotiklerden zengin
sindirime yardımcı olmak için sık kullanılan bitkisel besinleri daha fazla tüketmeleri teşvik edilmelidir.
tozlar içermektedir. Güncel bir çalışmada STW Kapsüller veya tozlarla takviye yararlı olabilir. Gaz
formüllerini alan hastalarda ağrı semptom skorları ve geğirme gibi yan etkiler nadir olup genellikle
önemli oranda iyileşmiştir. Bazı TXYF, Padma geçicidir. Piyasada bulunan probiyotikler
Laks ve STW 5 formülasyonlarının genel olarak kullanılan suşlar ve kolona yeterli sayıda canlı
HBS semptomlarını iyileştirdiği belirlenmiştir. bakteri sevk yetisi açısından çok büyük farklılıklar
Unutulmaması gereken bitkisel ilaçlarla güvenirlik gösterdiklerinden hastalara belli ürünleri tavsiye
olağan bir kaygı nedenidir. Herşeye rağmen etmek zordur. Oral dozları günde en çok 10-100
klinisyenler hastalarına bitkisel formülleri önerirken milyar bakteri içermektedir.
Güncel ilaç tedavisi sıklıkla SONUÇ Doktorlar, HBS tanısı koymadan
HBS semptomlarını yeterince hastaları önce parazit enfeksiyonları,
geçirmemekte ve hastaları tamamlayıcı ve glutene duyarlılık, ince bağırsakta bakteri
alternatif tedavileri düşünmeye yönlendirmektedir. çoğalması ve laktoz intoleransı açısından
Nane yağı ve probiyotiklerin kullanımlarını önerecek taramalıdır. Halen ve eskiden gördükleri
kadar yeterli sayıda kanıt mevcuttur. Çözünebilir lif tamamlayıcı ve alternatif tedavileri konusunda
karın ağrısının aksine HBS’ye bağlı konstipasyonu sorgulamalı, hastalarını düşünmekte oldukları
hafifletmektedir. Bazı bitkisel formüller kısıtlı seçenekleri açıkça bildirmeleri konusunda
sayıda kanıt tarafından desteklendiğindeni cesaretlendirmelidir. Bu yaklaşım HBS
klinisyenlerin hastalarına önermeden önce hastalarının sonlanımlarını da iyileştirebilen tedavi
saflık ve kalite sorunlarını ele almalıdır. uyumunu güçlendirme potansiyeline sahiptir.
16
Yaz Sonrası
Saçlarınızı
Önemseyin
Ecz. Ufuk Topçuoğlu Saç, hem kadınlar hem SÜREKLI SAÇLARINIZ
erkekler için güzelliğin DÖKÜLÜYORSA AYRICA
önemli bir parçasıdır. İyi BUNLARA DIKKAT
bakım gerektiren saçlar, EDEBILIRSINIZ:
bilhassa bazı mevsimlerde,
daha çok dökülür. • Devamlı olarak şapka takıyor
ve saç şekillendiricileri
Tatilden sonra saçlarımız neden dökülür? kullanıyorsanız saç derisinin
Yaz aylarında denizin tuzu ile güneşten gelen UVA ve UVB ışınları hava almasını önlersiniz,
saçlarımıza oldukça zarar verir ve saçlarımız dökülmeye başlar. saç kökleriniz kuru kalır
Ek olarak UVA ve UVB ışınlarından dolayı saç folikülleri zarar ve koparak dökülmeler
görmeye başlar ve saç yapısında incelmeler/kırılmalar meydana gözlemlenir.
gelir. Bu durumun çeşitli çözümleri olmakla beraber aşırıya
kaçarsa mutlaka bir dermatoloğa başvurmanız gerekir. • Sigara ve alkolün aşırı
tüketilmesi saç dökülmesine
Nasıl ürünler kullanalım? sebep olur.
Kullanılması gereken ürünlerin (şampuan, serum, tablet) tuz
oranı az olmalıdır. Alerji yapmayan, fazla köpürmeyen, kokusuz, • Demir ve Çinko eksikliği
paraben içermeyen ve SLS içermeyen ürünlerin kullanılmasına de saç dökülmesine
özen gösterilmelidir. Saç dökülmesini önleyici şampuanınızı neden olabileceği için kan
düzenli olarak kullanılmalı ve mümkünse duş sırasında saçınızı değerlerinize baktırabilirsiniz.
şampuanlanmış şekilde 5-10 dakika bekleterek yıkamalısınız. Ancak vücutta ağır metal
varlığı saç sağlığına direkt
Saç bakımınız için beslenme düzenine dikkat etmek de bir olarak zarar verebileceği
çözümdür. Protein kalitesi yüksek besinler ve vitamin içeren için bu tür takviyeler uzman
yiyecekler saçlarınızı besler ve sağlıklı uzamasını sağlar. Su içmek kontrolünde alınmalıdır.
ise saç foliküllerinin nemli kalabilmesini sağladığı için çok önemlidir.
Ek olarak Biotin+Selenyum ve B vitamini kompleksi içeren gıda • Son olarak tiroit bozuklukları
takviyeleri kan değerlerine bakıldıktan sonra kullanılabilir. da saç dökülmesini
tetikleyebileceği için tiroid
bezlerinde de gerekli(TSH,
T3, T4, Selenyum)
tetkiklerinin yapılması
önerilebilir.
17
Araştırma Dr. Ignaz
Semmelweis
(1818-1865)
Ignaz
Semmelweis’ın
Budapeşte’deki
anıtı.
Tıp yaşamı İnsan sağlığı açısından birincil önem
boyunca taşıyan özellik, suyun hastalık yapıcı
mikroplardan (bakteri, virüs, parazit ve mantar)
gebe annelerin arındırılmasıdır. Ne yazık ki dünyamızın pek çok geri
ölümünün kalmış ülkelerinde bu koşullar halen içler acısıdır ve Dünya
Sağlık Örgütünün (WHO) halledemediği en önemli sağlık
önlenmesi ve sorunlarından birisidir. Geçmiş yüzyıllarda insanlık bunun
çocuklarının yetim bedelini, bulaşıcı hastalık salgınlarıyla milyonlarca kişinin
kitle halinde ölümleriyle ödemiştir. Bu, çağımızda bazı geri
kalmamaları için kalmış ülkelerde kirli su kullanımları nedeniyle, halen kitlesel
vermiş olduğu bulaşıcı (epidemi) ölümleri beraberinde getirmektedir.
mücadeleyi bu anıt Tıbbın her türlü uygulamalarında suyun medikal yaşamın
tarif etmektedir. içine girmesi ilginç olduğu kadar da acıdır. Lohusalık
humması hastalığında Dr. Ignaz Semmelweis’in suyun
temizlik amacı kullanımıyla ortaya çıkardığı gerçek 19.
yüzyılda özellikle kadınların doğum sonrasında sıkça görülen
infeksiyonlara bağlı ölümlerin düşmesini sağlamıştı.
Budapeşte (Macaristan) kentinde doğan Ignaz Semmelweis
18
Tıp Eğitimini o dönemin en meşhurların biri eğitim sonrasında doğumlara girdiklerini saptadı,
olarak sayılan Viyana (Avusturya) Üniversitesi Tıp ebelerin ise otopsi eğitimleri yoktu ve onların
Fakültesi’nde yaptı. Semmelweis 1844’te mezun yardımcı oldukları doğumların sonrasında ölüm
olduktan sonra da 1846’da Viyana Hastanesinin oranlarındaki düşüşlerde neden daha başarılı
1. Kadın Doğum Kliniğinde klinik tıp yaşamına olduklarını böylelikle çözmüştü.
başladı. Çok dikkatli bir gözlemci olan Dr.
Semmelweis’ın bu klinikte doğum yapan kadınların Bu tespitinden sonra konuya yaklaşımını değiştiren
günümüzde lohusalık humması olarak bilinen Dr. Semmelweis, ellerini su ile iyice yıkadıktan
ateşli bir hastalıktan kaynaklanan ölümleri dikkatini sonra doğum muayenelerine girmeye başlayınca
çekmişti. Bu düşüncesini hocasıyla paylaştığında hamile kadınların şiddetli tepkisiyle karşılaştı.
aldığı açıklamalar onu tatmin etmedi. Yüksek Gerekçeleri ise kendilerinin kirli olmadıklarını
ateşle seyreden, günümüzde sepsis (bir organdan öne sürmeleriydi. Dr. Semmelweis’ın ellerini
başlayıp kısa sürede tüm organizmayı etkisi altına yıkadıktan sonra bedenlerini muayene etmelerini
alan mikrop kaynaklı ölümcül mikroplara bağlı br ise hakaret olarak görmekte idiler. Böyle bir
hastalık/infeksiyon) diye adlandırılan bu ölümcül temizlik yaklaşımının yaratacağı yararları hocasına
hastalığı o dönem doktorları tedavi edemiyorlardı. aktardığında beklediği ilgiyi göremedi.
Ayrıca, meslektaşlarının kaynağının ne olduğu ve
önlenebilmesiyle ilgili bir düşünce arayışları ve Bu yüzden hastane içindeki mesleksel dışlanma da
deneyimleri de yoktu. arttığından Semmelweis Viyana’daki hastaneden
ayrılmak zorunda kaldı ve Budapeşte’ye geri döndü.
Aynı hastanenin, doğumlarda ebelerin görevli Aynı şehirdeki St. Rochus Hastanesindeki kadın
olduğu, diğer bir doğum kliniğinde Semmelweis, doğum servisinde suya kattığı klor ve kireçle kendi
bu ölümlerin daha az olduklarını tespit edince, geliştirmiş olduğu suyla sıkı el yıkama yöntemini
konunun doktorlarla ilgili olabileceğini öngördü. uygulayarak lohusalık hummasından kaynaklanan
1847 yılında bir meslektaşının bir gebenin otopsisini ölümleri yüzde 20’lerden yüzde 1’in altına düşürdü.
yaparken yaralanması ve sonrasında doğum sonrası 1861 yılında bu çalışma sonuçlarını yazmış olduğu
hummaya benzer belirtilerle ölmesi onun bu konuya bir kitapta (The Cause, Concept, and Prophylaxis
of Childbed Fever) topladı.
daha da eğilmesine neden oldu.
Araştırmaları sırasında da, otopsilerde Çok fazla eleştirilmesi rağmen Ignaz Semmelweis
kadavrada çalışma yapan doktorların bu keşfettiği bu yöntem sayesinde doğum yapan
birçok kadının hayatını kurtarmayı başarmış oldu.
Onyedi yıl sonra Pasteur ile Koch tarafından
lohusalık hummasının nedeninin bir bakteriye
ait olduğu ispatlanabildi. Maalesef tıp
tarihi boyunca gerçeklerin geniş bir
doktor kitlesi tarafından kabulü belli
bir süre gerektirmiş olsa da Ignaz,
bugün, antiseptik prosedürlerin
kurucularından biri olarak
kabul edilmektedir.
19
Çevre Ne oluyor bize?
2021 yazında cayır cayır yandı ormanlarımız, sadece bizim de
değil üstelik, dünyanın neredeyse tamamına yakınından,
sel, yangın, toprak kayması, hortum gibi, çokça can yakan
felaket haberleri aldık. Üstelik bu üzüntümüz ne ilk ne de son.
Günden güne bu ekolojik felaketler daha sorunlar, sizce de öfkeli davranışların
vahim bir hal alırken, aslında yıllar içinde nedeni olamaz mı? Toprak yerine parke
hiçbir şeyin değişmediğine tanık oluyoruz. ve mermerler üzerinde gezinmek
vücuttaki negatif elektriğin ne kadarını
Sizlerle değerli hocamız Aydemir topraklayabilir ki?
Yalman’ın 2007 yılında kaleme aldığı bir
yazısını paylaşacağız. 14 yıl öncesinde de Ağaçlar, yeşillikler, böcekler ve belki de
neredeyse günümüzle aynı durumlar küçük bir havuz... bu birlikteliğin insan
üzerine konuşmuş, aynı sitemleri etmişiz. ruhunda sağladığı dinginliği
şimdilerde “residence”lar ile sağlamaya
Ne oluyor bize? Toplumumuzun sosyolojik, kalkıyorlar. Bence toplumumuzdaki bu
psikolojik, sosyoekonomik tutumlarındaki öfke patlamaları da buradan geliyor.
tutarsızlıkların, bu erozyonların nedenlerini Ama çocuklarımızı çok sevdiğimizi
çözebiliyor musunuz? söylüyoruz her fırsatta.
Ormanlarımız yanıyor cayır cayır, hiçbir Hep birbirimize bağırıyoruz, hakaret
tepki göstermiyoruz ama çocuklarımızı ediyoruz, dövüşüyoruz, bazen işin içine
çok sevdiğimizi söylüyoruz her fırsatta. silahlar karışıyor ve ardından hazin bir
son. Gazete sayfalarında ve televizyon
Küresel ısınmanın en üst noktasıyla ekranlarında boş gözlerle izlediğimiz
yüzyüze geldik bu yaz. Zaten pek günlük, olağan tablolar... Olağan diyorum,
yıkanmayı sevmiyorduk, iyi bahane oldu çünkü zamanında normal kabul edilen
diyenler de vardı ama, susuzluk hepimizi davranışlar artık olağan dışı oldu ve
zorladı. Su havzaları birer birer kurudu, yadırganıyor.
ekolojik denge allak bullak oldu, göçmen
kuşlar yeni rotalar bulabilmenin telaşını Mesela trafik ışıkları olmayan bir yaya
yaşadılar. geçidinde durup, yayaya yol verdiğinizde,
çevredeki insanların şaşkın
Peki, biz ne yapıyoruz? bakışlarını hiç fark ettiniz mi? Bakar
Borcu borçla kapatma misali, ya mısınız beyefendi veya hanımefendi
akarsularımızın yataklarını değiştiriyoruz hitabının “hişt”, baba ve annenin “moruk”,
ya da su boruları ile barajları doldurmaya merhaba nasılsınızın “naber lan” vs gibi
çalışıyoruz. Sonuç: Kuruyan bir iki nehir ve kaba söylemlere döndüğü toplumumuz
yıkılan doğal dengelere bir ilave daha. nereye gidiyor bileniniz var mı?
Ama çocuklarımızı çok sevdiğimizi
söylüyoruz her fırsatta. Tüm bunlarla nasıl başa çıkacağız?
Yine her zaman olduğu gibi “bu milletten
Şehirlerde gökdelenleri yıkmak yerine bir şey olmaz, devlet nerede, ben bu işler
yeşil alanları katleden zihniyetlerin ucuz ve için vergi veriyorum” bahanelerine mi
geçici çözümleri nereye kadar? sığınacağız? Yine iyiyi temsil eden bir
Yaşam alanlarının metrekarelere model olmak yerine, bu akışa kendimizi
indirgenmesinin getirdiği psikolojik bırakacak mıyız?
20
Neden hiç olmazsa kapımızın önünü
temizlemeyi düşünmüyoruz?
Neden “bir kibrit yak, ışıkları bir dakika
söndür, bir ağaç da sen dik” vb. kampanyalar
saman alevi gibi kısa sureli oluyor?
Bir sürü sorun ve bir sürü soru varken cevapları
hep başkaları bulsun diye bekliyoruz, ama
çocuklarımızı çok sevdiğimizi söylüyoruz her
fırsatta.
Bu büyük erozyona bilim dünyası da katıldı. Yeni
moda deyimle “trendi yakaladı.” Artık gazete
haberlerinde toplumsal çarpıklıkların yanında
makale hırsızlıklarına da yer veriliyor. Çünkü
hırsızlık hırsızlıktır ve daima bir haber değeri
vardır. Bu olaylara hepimiz tepkiliyiz şimdi ama
bunlara da alışacağız
zamanla, tıpkı diğer çarpıklıklara alıştığımız
gibi...
Herkes bilir ki; her yükselişte basamaklar ya
adım adım çıkılır ya da birilerinin omuzuna
basarak. Bu gerçek; akademik yükselmeler için
de geçerlidir. Ancak burada önemli olan, uygun
basamakları oluşturmak ve bu basamaklardan
kurallara uyularak çıkıldığını kontrol etmektir.
Bu görev de YÖK’ün diye düşünüyorduk ki, YÖK
adaylara; “ben yurtiçi yayınlarda dürüstlüğünü
ve bilimsel aktiviteni değerlendirmekle
uğraşamam, sen git yabancı yayınlarda bu
değerlerini sergile”dedi. Onların bu işleri daha
düzgün yapacaklarını düşünmüş olsa gerek.
Neyse, bizler her şeye rağmen
çocuklarımızı çok sevdiğimizi söylemeye
devam edelim her fırsatta…
Dr. Aydemir Yalman
03 Şubat 1945 – 02 Mart 2012
21
Teknoloji SAĞLIK VE ECZA SEKTÖRÜNDE
TÜKETİCİ İÇ GÖRÜSÜ TOPLAMANIN YENİ ETKİLİ YOLU:
DİJİTAL
KANALLAR
Bir 21’inci yüzyıl gerçeği olan dijital dönüşüm sağlık ve ecza
sektörünü de ele geçirmiş durumda. Sektörü ve tüketici taleplerini
takip edebilmek adına dijital dönüşümü doğru anlamak şart.
Seid Sezer / seid.sezer@fne.com.tr
Satış ve pazarlama stratejilerine yönlendiriyor. Neyse ki artık dijital
yön veren tüketici iç görüsü dijital çağdayız ve bu yöntemler için birçok
çağa kadar geleneksel yöntemler alternatif mevcut.
diyebileceğimiz anket, odak grup
çalışmaları, birebir görüşmeler gibi Bir de sosyal medya ile hayatımıza giren
maliyeti yüksek ve operasyonel anlamda yorum ve beğeni çılgınlığı var.
zor yöntemlerle elde ediliyordu. Özellikle Bu sağlık sektörü için bulunmaz bir fırsat
dijital dönemden önce anonim olmanın ve doğru değerlendirildiğinde getirisinin
zor olduğu ve yüz yüze görüşme çok fazla olacağı garanti edilebilir.
gerektiren bu yöntemlerde iç görünün
doğruluğunun sorgulanabilir olduğunu ANONIM OLMA AVANTAJI
söyleyebiliriz. SAYESINDE
YARGILANMAYACAĞINI BILME
Konu sağlık ve ecza sektörü
olduğundaysa insanların sağlık Geleneksel araştırma yöntemlerinde
problemleri ya da sağlıkla ilgili merak erişilebilen katılımcılar ile sınırlı olan
ettikleri hakkında açık açık konuşmaya örneklemi dijitalleşme bambaşka bir
çok da istekli olmaması iç görü elde boyuta taşıdı. Artık hedef kitlenize
etmeyi biraz daha zorlaştırıyor. Bu ulaşmak ve isterlerse anonim kalmalarını
da sektörü alternatifler aramaya sağlamak çok kolay.
22
Kullanıcılar yargılanacaklarını bilse bile internet olmadığı kadar önem kazandı. Ürünü yerinde
ortamında anonim olduklarını bildikleri zaman deneyeimleyemeyen tüketiciler diğer tüketicilerin
deneyimlerini paylaşmada ve merak ettiklerini yorumlarından faydalanıyor ve kendileri de yorum
sormada daha özgürler. Satın alma ve karar bırakıyor. Bu yorumlarsa yakın zamanda eskisine
sürecinde kullanıcı yorumlarının önemini farkeden göre çok daha fazla içgörü barındırıyor.
sadece markalar değil. Müşteriler de bu faydanın
farkında. Başkalarının yorumlarından faydalanarak TIPTA VE ROBOTLA
ürün satın alan kişiler aynı motivasyonla yorum YAZIŞMADA UTANMA OLMAZ
bırakıyor. Özgür irade ile hiçbir baskı altında
kalmadan bırakılmış tüketici yorumlarından başka Kullanıcı yorumlarından sonra içgörü elde
daha iyi neyden içgörü elde edilebilir? edebileceğiniz en önemli dijital kanallardan biri ise
sanal asistanlar.
Peki bu yorumlara nasıl ulaşılır? Tabii ki
günümüzde hemen hemen herkesin kullandığı Canlı destek yerini sanal asistanlara bıraktı.
kanallardan: Müşteri destek hizmeti almak isteyen kullanıcılar
karşılarında insan yerine bir robot olduğunu
Facebook, Instagram, Google
gibi yorum bırakılabilen bildiklerinde sağlık ile ilgili konuları daha rahat ve
sosyal medya kanallarına çekinmeden paylaşabiliyor. Birebir görüşmede
sahip olmak ve buradaki elde edilmesi zor bilgileri yazışma
yorumları takip ederek kayıtlarında bulabiliyorsunuz. Tabii ki
veriyi anlamlı hale KVKK sözleşmeleri gizliliği altında…
getirmek çok değerli.
ÇAĞI YAKALAMALI…
Sosyal medya
kanallarının yanında Birebir görüşme, anket ve
bir diğer önemli iç promosyonla ürün kullandırım gibi
görü kaynağı ise yöntemler eski moda kalıyor. Doktor
online alışveriş siteleri. ya da eczacı tavsiyesi ile ürününüzü
Özellikle fiziksel kullanan gerçek kullanıcı yorumları
alışverişin yerini yenilerini çekmede artık en etkili
online alışverişe
bıraktığı pandemi yöntem. Üstelik 10 kişiden 9’u
döneminde öneriyor gibi reklam söylemlerine
kullanıcı ihtiyacınız yok. İnternette kimin
yorumları hiç kaç kişinin neyi önerdiği gayet
açık. Mesele bunu değerlendirip
yönetebilmekte...
23
Sağlık Bizim Evrenimiz
Mikrobiyotamız
Uzm. Ecz. Saadet Akcan Şahin Her sabah aynada kendimize bakıp
gördüğümüz bedenimizde, aslında
akcaneczanesi@gmail.com hayatımızı pek çok canlıyla paylaşmakta;
onlara ev sahipliği yapmaktayız.
Biz farkında olsak da olmasak da
vücudumuzun her parçasını pek çok
konakçı ile paylaşıyoruz ve hayati
fonksiyonlarımızı yerine getirebilmek için
bu yararlı canlılara ihtiyacımız var.
24
Hayatı paylaştığımız bu yararlı konakçı topluluğunu Biz şu anda biliyoruz ki; hem zihinsel hem bedensel
mikrobiyom olarak adlandırıyoruz. Her kişinin hayat sağlığımız için son derece kritik olan seratonin,
arkadaşı olan mikrobiyomu, neredeyse bir parmak dopamin, gaba gibi nörotransmiterlerimizin büyük
izi kadar kişiye özgüdür. Aslında pek çoğumuzun bir kısmı bağırsaklarımızda üretiliyor. Mikro ve
belgesellerden aşina olduğu büyük balığın yanında makro besin emilimimiz de büyük oranda burada
sürekli onu temizleyerek; hem kendi yaşamını gerçekleşiyor. Bağışık yanıtımızın sağlıklı olması
sürdüren; hem de büyük balığın hayatta kalmasını da yani doğru ve dozunda bir bağışık yanıt da yine
sağlayan küçük balıkların hikayesinden farklı değil bağırsak floramızın sağlıklı olması ile direkt olarak
bedenimizde süregelen bu yaşam. ilişki içerisinde. Bağırsaklarımız detoksifikasyon
sistemimizde de çok kilit bir rol oynuyor.
Bu konunun önemini kavradığımız
günden bu yana insan mikrobiyotası ile ilgili FLORA SAĞLIĞINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER
çalışmaların ve yeni haberlerin ardı arkası
kesilmiyor. Öncelikle bağırsaklara odaklanılan Gerek toksinlerin ve gerekse uzaklaştırmamız
mikrobiyota keşfetme yolculuğunda gereken hormonlarımızın veya enzimlerimizin
görüldü ki; gözümüzden akciğerlerimize, kolondaki bakteriler yardımı ile vücudumuzdan
cildimizden genital bölgemize kadar, temizlenebilmesi için de sağlıklı ve dengeli
neredeyse tüm doku ve organlarımızın bir bağırsak florası ve sağlıklı ve geçirgenliği
kendine ait bir florası var. Yani bedenimizde bozulmamış bir bağırsak epiteli şarttır. Bunun yolu
her adreste farklı yaşamlar ve iş birliktelikleri da sağlıklı ve dengeli bir beslenme düzeni, yeterli
söz konusu. Artık biliyoruz ki bu yaşamlar ve temiz sıvı tüketimi, iyi bir uyku düzeni, toksin
yoksa bizim de sağlıklı bir yaşam sürebilmemiz maruziyetimizin minimize edilebilmesinden geçer.
mümkün değil.
Bu bağlamda; fermente ve lifli gıda tüketimimizi
Tüm doku ve organlarımızın floralarının dengeli ve arttırmak; işlenmiş gıdalar, rafine şeker
sağlıklı olması; bütün beden ve ruh sağlığımızın tüketiminden kaçınılması, gerekli yağ asitlerinin
yerinde olmasını ve yaşamsal faaliyetlerimizi beslenmemizde yer alması, hassasiyet
sağlıklı bir şekilde sürdürebilmemizi sağlıyor. yaratabilecek laktoz, kazein, gluten, lektin içeren
gıda tüketiminin kişisel duyarlılıklar göz önüne
Bilinmelidir ki tüm sistemlerimiz birbiri ile alınarak sınırlandırılması sağlıklı bir flora ve sağlıklı
bağlantılıdır ve sağlıklı olabilmenin yolu tüm bir bağırsak epiteli elde etmek için beslenme
hücrelerimizin, organ ve dokularımızın, aynı önerileri arasında yer alabilir.
zamanda da mikrobiyotamızın bir bütün olarak
sağlıklı olmasından, vücut floramızın birbiri ile Ancak her ne kadar dikkat etmeye çalışsak
iletişimde ve denge halinde olmasından geçer. da çevresel faktörler, toksin maruziyeti, stres
Bu dengeyi koruyabilmek için de kendimiz kadar yükümüz, enfeksiyonlar, inflamasyon, sanayileşen
yararlı konakçılarımıza da iyi bakmamız gerekir. tarım uygulamaları ile birlikte makro ve mikro
besin içeriği zengin gıdaya ulaşımın güçleşmesi,
BAĞIRSAKLAR KİLİT NOKTA bilinçsiz antibiyotik kullanımı, günlük hayat
koşturması içerisinde daha fazla hazır gıda
Bağırsaklarımıza öncelikli olarak tüketiyor olmamız, beslenmemizin asit yükümüzü
odaklanılmasının haklı sebebi ise, arttırması ve sanayileşmiş ve bireyselleşmiş
bağırsaklarımızın oldukça büyük bir yüzey alanına toplum düzenine eşlik eden benzeri pek çok faktör
sahip olması, dolayısı ile bu bölgenin pek çok vücut maalesef vücudumuzun bu değerli konakçılarına
fonksiyonu için belirleyici bir rol oynamasından zarar vermeye ve günden güne sağlıklı floramızı
gelir. Tüm bu fonksiyonların sağlıklı bir şekilde kaybetmemize neden olmaktadır.
devam edebilmesi için de sağlıklı ve türler
yönünden zengin bir bağırsak florasına sahip “Bu noktada uğradığımız zarar geri döndürülebilir
olmak genel sağlığımız üzerinde belirleyici bir mi?” sorusunun yanıtı ise tabi ki evet. Çünkü
etkendir. burada da imdadımıza probiyotikler yetişir.
25
PEKI PROBIYOTIK NEDIR?
Sağlık üzerine olumlu etkisi Probiyotiklerden ayrı
olan canlı mikroorganizma düşünemeyeceğimiz
öncüllerini probiyotikler
olarak adlandırabiliriz. Prebiyotikler ise
Kullanımları genel olarak probiyotikleri besleyerek
güvenli kabul edilir.
Bakteri ve maya onların kolonda yaşam
kaynaklı olabilirler. sürelerini uzatabilen
Sıklıkla kullanılanları ve kolonize
Lactobasiller, olmalarını yani
Bifidobacterler ve çoğalabilmelerini
Saccaromyceslerdir. destekleyen ve
onlara enerji
Probiyotiklerde ilk sağlayabilen;
kelime, Lactobacillus insan organizması
veya Bifidobacterium tarafından üst
gibi, mikroorganizmanın gastrointestinal
ailesini belirtir. Arkasında sistemde
belirtilen ad ise türünü ve
son olarak suş kimliğini içerir. sindirilemeyen liflerdir.
Bunlardan başlıcaları
ise inulin, laktuloz ve
fruktooligosakkaritlerdir.
PROBIYOTIK KULLANIMI
Probiyotikler ile prebiyotiklerin bir arada bulunduğu probiyotik içeren ürünler ya da sinbiyotikler tercih
sinerjik bir etkinliğin hedeflendiği ürünler ise edilebilir.
Sinbiyotikler olarak adlandırılmaktadır. Bu
ürünler de canlı mikroorganizma ile bir arada Probiyotik seçerken suş kimliklerinin olması,
bulunmaktadır. ürün içerisindeki miktarının belirtilmesi, raf
ömrü süresince canlılığını koruyabilecek şekilde
Postbiyotikler ise, mikrobiyotamızın metabolitleri ambalajlanması, gastrointestinal kanaldan
olan, biyoaktif fermentasyon ürünleri olarak canlılığını ve metabolik aktivitesini yitirmeden
tanımlanabilir. Bu metabolik olarak aktif ve geçebilecek şekilde formüle edilmiş iyi ve güvenilir
sağlığımızı destekleyici fermantasyon ürünlerin üreticilerin ürünlerinin titizlikle seçilmesi önem
bazılarından bahsetmemiz gerekirse kısa zincirli taşımaktadır. Hedeflenen etkinliği elde edebilmek
yağ asitleri, hücre fraksiyonları, fonksiyonel için de gerekli dozda, günlük ve düzenli olarak
proteinler, ekstrasellular polisakkaritleri sayabiliriz. kullanılmaları gerekmektedir.
Postbiyotiklerin kötü mikrobiyota kaynaklı
hastalıkların tedavisinde de destekleyici olabileceği Mikrobiyota ile ilgili araştırmaların devam
düşünülmekte ve konu ile ilgili çalışmalar ettiği süreçte probiyotiklerin pek çok
sürdürülmektedir. farklı hastalığın önlenmesinde ve tedavi
edilmesinde kullanımlarının söz konusu
Flora destekleyici ürün seçiminde; kişinin olabileceği düşünülmektedir. Güvenli olarak
sağlık durumu, ne amaçla veya hangi sıkıntısı değerlendirilmeleri, kabul edilebilir yan etki profilleri
için kullanacağı, varsa alerjileri ve kullandığı ve geniş yaş aralıklarında kullanılabiliyor olmaları
ilaçların sorgulanması da üzerinde durulması ile önümüzdeki yıllarda hastalıklara karşı elimizi
gereken noktalardır. Tüm bu parametreler göz güçlendirecekleri ön görülen probiyotikler ile
önünde bulundurularak farklı suşları bir arada ilgili gelişmeleri, bizler de bilim insanları olarak
bulunduran, tek suş içeren; sadece prebiyotik veya heyecanla takip ediyor olacağız.
26
RODİOLA MELİSA ile
STRESİNİ HAFİFLET
Rodiola; mental/duygusal açıdan stresli durumlarda dayanıklılığı artıran adaptojen bitkidir.
Melisa; artan kaygı düzeyi ve stresi hafifletmeye yardımcı olur.
2 kapsülde; Rodiola 300 mg, Melisa 200 mg, Magnezyum Bisglisinat 150 mg,
Vitamin B6 10 mg içerir.
REFERANSLAR: liveyourselfofficial
Phytomedicine. 2016;23(7):770-783. www.liveyourself.com.tr
International Journal of Psychiatry in Clinical Practice. 2018;22(4):242-252.
Nutrients 2020, 12, 1803; doi:10.3390/nu12061803.
Kapak Konusu STRESMODERN HAYATIN SEVİMSİZ SÖZCÜĞÜ
Stres, modern hayatın bir getirisi ve kaçınılmaz bir unsuru. Peki
stres tam olarak ne? Biz de bu soruya yanıt bulmak adına Uzman
Dr. Ercüment İlgüz ve Uzman Ecz. Levent Gökgünneç’e sorduk.
Uzm. Dr. Ercüment İlgüz / drercument@gmail.com
Günlük yaşamda çok kullandığımız bir • Kan Basıncının Yükselmesi
kelime stres. “Bugün stresliyim, bana • Kalp ritminin artması
stres yapıyor ya da stresli bir iş.” Acaba • Çarpıntı hissi
gerçekten bu kelimeyi yerinde kullanıyor • Kas gerginliği
muyuz? Gerçekten stresli miyiz? O • Ağız kuruluğu
zaman stresin tanımına bakalım. • Solunum hızının artması
• Baş ağrısı
Stresin yüzlerce farklı tanımı olsa da • Sindirim sistemi rahatsızlıkları
en çok kabul gören tanım şu şekilde:
Organizmanın dış tehditlere karşı verdiği Stres sonlanmaz veya bir süre daha
bir tepki, bir savunma mekanizması yada devam ederse davranışsal ve bilişsel
bozulan fiziksel ve psikolojik dengeyi yanıtlara da yol açar.
yeniden sağlama çabası.
Stres kişinin üzerininde hissettiği baskı • Uyku bozuklukları
ve gerginlik durumudur. Bu anlamda, • Sinirlilik
günlük yaşamın bir parçası sayılabilir. • Ağlama
• Konsantrasyon kaybı
Stresi hissedebilmemiz için onu başlatan • Endişe
bir olay olması, bu olayı algılamamız, • Hafıza sorunları
tepki vermemiz ve bu tepkiye karşı bir
yanıt vermemiz gerekir. Strese yol açan Strese metabolik yanıt oluşumunda 2
etkenler coğrafyaya, kültüre, inançlara, önemli hormon, kortizol ve adrenalin
cinsiyete ve zamana göre değişebilir. Bir hormonudur. Herhangi bir stres
kültürde stres yaratan bir etken başka durumunda böbreküstü bezlerden
bir kültürde doğal karşılanabilir. bu iki hormon salgılanmaya başlar.
Salgılanmasının temel amacı,
Strese karşı verilen yanıtta vücutta vücudu tehlikeye karşı hazırlamak,
1400’ün üzerinde metabolik kimyasal yani “savaş ya da kaç” durumuna
reaksiyon gelişir. Böylelikle vücudun sokmaktır. Savaşmak veya kaçmak
dış tehditlere karşı dengesi korunmaya için organizmanın ihtiyacı duyulan
çalışılır. Tüm bu metabolik değişimler metabolik süreçleri temelde bu iki
sonucu strese karşı bazı fizyolojik hormon tarafından yürütülür.
yanıtlar oluşur.
28
Temel olarak bakıldığında, stres vücudu tehditlere Geçirdiğimiz 100 yıl boyunca savaşlar, ekonomik
karşı hazırlayan ve koruyan bir sistemdir. krizler, iklim değişiklikleri, iş hayatı ve bunların
Dolayısıyla organizma açısından faydalı ve getirdiği zorluklar sonlanmayan strese neden
yaşamsaldır. Ancak bu söylem stresin sonlanması olmakta ve enflamasyon geliştirerek kronik
şartı ile geçerlidir. Stres sonlanmaz ve kortizol hastalıklara neden olmaktadır.
ile adrenalin hormonu yüksek seyrederse bu
sefer işler tersine döner. Bu durum kronik Teknolojik gelişmelerin artması ile kronik
strestir. Özellikle kortizol hormonunun hastalıkların sıklığında ve tedavisinde olumlu
sürekli yüksek kalmasıyla metabolizmada gelişmeler beklenirken, neredeyse son 40
olumsuz yan etkiler açığa çıkar. Bunların yılda hiç düzelme görülmemiştir.
en önemlilerinden biri enflamatuvar
süreçlerde rol oynayan sitokinlerin Dünya üzerinde yaşadığımız sürece stres
salgılanmasıdır. Sitokinlerin bir süre daima olacaktır ve olmalıdır da. Önemli
yüksek kalması ile kronik enflamasyon olan stresi kontrol altında tutabilmektir.
ve ardından da kronik hastalıklara
kapı açılır. Bu konuda stresi kontrol altında
tutmaya, yönetmeye yönelik birçok
Bundan 100 yıl önce kronik meditatif uygulamalar mevcuttur
hastalıklar tüm hastalıkların ve neredeyse hepsi de işe
sadece %10’u iken yaramaktadır. Stresi yönetmeye
günümüzde neredeyse tüm yardımcı olmak amacıyla
hastalıkların %90’ı kronik fitoterapotik çözümler
hastalıklardır. Bu yüzyılda de mevcut olup,
neredeyse bir kronik hastalık adaptojenler olarak
patlaması yaşanmakta olup, bilinen bitki kaynaklı
kronik stres bunun en önemli etken maddeler de
nedenlerinden biridir. bulunmakta ve yaygın
olarak kullanılmaktadır.
29
İYİ BİR UŞAK, KÖTÜ BİR EFENDİ: STRES
Uzm. Ecz. Levent Gökgünneç / leventgok@gmail.com
Osho’ya atfedilen bir söz kalp hastalıkları riskini arttırdığını
vardır “akıl iyi bir uşak, kötü gösteriyor. Bunun yanında
bir efendidir”. Son 1,5 yılımızın anksiyete, depresyon, panik atak,
Osho’yu iliklerine kadar haklı kronik yorgunluk sendromu,
çıkarmasını bir kenara bırakarak hafıza ve konsantrasyon sorunları
içinde bulunduğumuz dönemin da strese bağlı problemler
son derece stresli olduğunu olarak önümüze çıkıyor. Hatta
söyleyebiliriz herhalde. Peki nedir son dönem çalışmalar kronik
bu stres? Neye yarar? Neden stresin obezite ile de bağlantılı
her şeyi altına süpürdüğümüz olabileceğini gösteriyor. Yani
bir halı gibi oldu? Eğer nedenini az miktarda stres bedenimizi
bilmediğimiz bir sağlık sorunu ile sürekli uyanık tutan, optimum
karşılaşırsak bağlanacağı yer belli: performansa destek olan bir
“Strestendir!”. durumken, stresin kronikleşmesi
veya şiddetlenmesi hem kısa
Aslında stres tepkisi bizi “savaş vadede, hem uzun vadede çok
veya kaç” tepkisine hazırlayan sayıda probleme yol açabiliyor.
önemli bir müttefik. İster fiziksel Stresi bir uşak gibi kullanabilirsek
veya biyolojik kaynaklı olsun ister iyi, ama efendimiz haline gelirse
yetiştirilmesi gereken bir görev, çok kötü yani!
kaybedilme riski olan bir iş gibi
psikolojik/mental zorlanma olsun, STRESLE “MÜCADELE”
stresli durum olarak tanımladığımız
durumlar karşısında stres Başlıkta bile problem var değil
hormonları hızla devreye giriyor ve bedenimizi bir mi? Günümüz insanı için her şey bir “mücadele”,
seri fizyolojik değişime sokuyor. Kalp atışı hızlanıyor, kavga, dövüş, itiş-kakış! Başka türlüsünü
nefes sıklaşıyor, kaslar geriliyor ve beden savaşmak düşünemez hale getirilmemiz için her tür alt yapının
ya da kaçmak için hazırlanıyor. hazırlanmasına farkında olarak veya olmayarak
destek vermemiz bir yana, stresi yaşamımızdan
Bu yanıtlar bir hayatta kalma mekanizması olarak çıkaramayacak olmamız net bir gerçek. Bu durumda
tarih boyunca hep bizim yanımızda olan bir onunla yaşamayı ve adapte olmayı öğrenmek büyük
durum. Yaşamı tehdit eden durumlarda hızlı yanıt önem taşıyor. Kronik stres, stres yanıtını hazırlayan
oluşturmak ve varoluşu devam ettirmek üzere HPA-aksımızı (hipotalamus-hipofiz-adrenal aks)
programlanmış bir tepki zinciri diyebiliriz buna. O sürekli aktive ederek sürekli yüksek devirde gaza
halde problem nerede? Bu tepki artık hayatı tehdit basılan ama boş viteste duran bir otomobile
etmeyen durumlarda da sürekli devrede maalesef, çeviriyor. Sonuç olarak “benzinimiz tükeniyor” ve
trafik sıkışıklığı, iş baskısı, aile sorunları vs derken durumumuz burn-out (tükenmişlik) sendromuna
bedenimiz kendini her yerden tehdit altında kadar gidiyor.
hissedebiliyor. Hele ki buna medyayı (ister ana akım,
ister sosyal medya olsun) katarsanız bedenimizin Bu tabloda bize yardımcı olabilecek hiçbir şey
hala ayakta duruyor olması bile büyük lütuf! yok mu peki? Aslında var. Mindfullness teknikleri,
meditasyon, yoga, rahatlama/relaxation teknikleri
Ancak zamanla sürekli tekrarlayan bu stres tepkileri ve çeşitli sosyal destek (… gerçi pardon, bize
beden üzerinde etkisini göstermeye başlıyor, hem artık birbirimizden korkmamız ve sosyal mesafe
fiziksel, hem mental açıdan beden yorulmaya öğretiliyordu, değil mi?) programlarının yanında
başlıyor. 90’lardan beri yapılan çalışmalar strese doğanın da bize sunmuş olduğu bir destek var:
uzun süreli maruz kalmanın hipertansiyon ve çeşitli Adaptojenler.
30
Adaptojenler strese karşı bedenin RHODİOLA
dayanıklılığını ve uyumunu arttıran destekleyici
bitkiler olarak biliniyor. Uzun süreli kronik strese Altın kök (Goldenroot) olarak da bilinen Rhodiola
karşı bedenin fizyolojik yanıtını normalize eden rosea, kutba yakın bölgelerde oldukça soğuk
adatojenler ayrıca güçlü antioksidan ve tonik etkinlik iklimlerde yetişen bir bitki. Araştırmacılara
de gösteriyorlar. Çalışmalara göre adaptojenler göre yetiştiği bu zor şartlara uyum sağlamak
bedenin strese karşı olan yanıtını HPA –aksı için ürettiği doğal bileşikler Rhodiola’ya
üzerinden (hipotalamus-hipofiz-adrenal aks) adaptojen özelliklerini veriyor. Rhodiolanın
ve stres yanıtını oluşturan medyatörleri kontrol geleneksel kullanımı yüzlerce yıl öncesine
ederek düzenliyorlar. Stres yanıtının düzenlenmesi dayanıyor, özellikle İskandinav geleneğinde
mitokondrilerde ATP üretimini de arttırıyor ve bu Viking savaşçıların Rhodiola çayı ile savaşlara
durum yorgunluk-halsizlik gibi sorunların gelişimini hazırlandığı belirtiliyor.
önlüyor. Dolayısıyla adaptojenler hem mental-fiziksel
performans, hem de dayanıklılık üzerinde pozitif Rhodiola üzerinde oldukça çok çalışma yapan
etkiler gösteriyorlar. Ruslar, soğuk savaş öncesi Rhodiola’yı KGB
ajanlarına ve Rus sporculara dayanıklılığı ve
Üzerinde en çok araştırma yapılmış olan ve performansı arttırmak için kullanmışlar. İlginçtir,
kullanılan adaptojen bitkiler arasında Kore ginsengi, araştırmacılar Brown & Gerbarg’ın 2005 tarihli
Eleuthero (Sibirya ginsengi), Ashwaganda, Rhodiola The Rhodiola Revolution kitabında belirttikleri
ve Schisandra bulunuyor. Bunların bir kısmını bizim gibi Ruslar bu dönemde Rhodiola’yı kendilerine
eczanelerimizde de bulmak mümkün. Bu yazımızda saklamışlar ve çalışma sonuçlarını uluslararası
daha az bilinen bir adaptojen olan Rhodiola’ya özel bilim camiası ile paylaşmamışlar. Ancak 90’lardan
bir parantez açalım. sonra Rhodiola batı dünyasının ilgisini çekmiş ve
çalışmalar çoğalmaya başlamış.
Rhodiola’nın özellikle mental işlevler üzerindeki
etkinliği onu beyin sağlığı, kognitif işlevler,
konsantrasyon, yaşa bağlı kognitif gerileme
vs gibi durumlarda en çok tercih edilen
adaptojen haline getiriyor. 2000’lerin başından
beri yapılan çalışmalar Rhodiola ekstreleri
ile konsantrasyonun arttığını, strese bağlı
yorgunluğun azaldığını, test sonuçlarının
yükseldiğini gösteriyor.
Yine bu çalışmaların sonuçlarına göre
Rhodiola’nın güvenlik profili ve tolerabilitesi
oldukça yüksek. Mide-bağırsak rahatsızlıkları
ve çok ender olarak uyku hali dışında herhangi
ciddi bir yan etki veya toksik etki belirtilmiyor.
Ayrıca EMA’nın raporuna göre Rhodiola
ekstrelerine atfedilen herhangi bir ilaç
etkileşimi de bulunmuyor.
31
Sağlık Haşarat Öldürücü
Aerosoller
Aerosollerin havaya
püskürtülmelerinin
insan ve
hayvanlardaki etkisi
kanser yapıcıdır.
Evlerde kullanılan böcek öldürücü Tarımda da DDVP kullanımı
çoğu aerosollerin (insektisit ya da yaygındır ve beslenmemizde
pestisit) içeriğinde “diklorovinil dimetil önem taşıyan yiyeceklerimize
fosfat” (DDVP) kimyasal maddesi zarar veren canlılar üzerine etkili
vardır. Bunlar evlerin dışında bahçelerde olduğu bilinmektedir. Yağlarla
yetiştirilen meyve ağaçlarını ve sebzeleri kolaylıkla karışabilmeleri de bu zararlı
zararlı böceklerden kurtarmak için de etkisinin kolaylıkla yayılımına neden
kullanılmaktadır. olabilmektedir. Önemle üstünde
durulması gereken son ilaçlama
Ticari olarak DDVP içeren spreyler ile hasat arasında bırakılması
çoğunlukla sivrisineklerin kontrolü gereken süredir, bunun mutlaka
amacıyla evlerde kullanılmaktadır. Bu 15-21 gün olmalıdır. Böylelikle
pestisitlerin havaya püskürtülmelerinin DDVP nin zehirli etkisi yiyeceklerden
insan ve hayvanlarda kanser yapıcı kaybolmakta ve insanla teması
etkiye sahip olabileceği Amerikan Çevre azalmaktadır. Böylelikle maddelerle
Koruma Ajansı (EPA) ile Uluslararası teması aynı zamanda evcil hayvanların
Kanser Araştırma Ajansı (IARC) da bu insektisit maddelerle teması
tarafından bildirilmiştir. önlenebilmektedir.
32
KULLANIM TANITIM
KISITLANMALI YASAKLARI
ABD ile bazı Avrupa Bu aerosollerin
Birliği ülkelerinde bu ve diğer
pestisitlerin lösemiye
(kan kanseri) neden tarım pestisit
olabileceğinden çözeltilerinin
evlerdeki kullanımına hazırlanmasında
sınırlamalar
getirilmiştir. Buna çalışanların
rağmen bazı ülkelerde bu maddelerle
hijyenik amaçlarla direk temasları
laboratuvar ve benzeri yerlerde
yüzeylerin temizlenmesinde bir diğer
uygulanmasına izin verilmektedir önemli
Kanser yapıcı özelliği dışında koruyucu tıp
insan organizması yaşamında sorunudur.
önemli olan bir enzimi
(kolinesteraz) bloke ederek sinir-kas Kanser dahil
iletisini olumsuz yönde etkileyerek ve diğer önemli
solunum kaslarının çalışmasını hastalık yapıcı
önlemekte ve solunum sisteminin
yetersizliğine neden olabilmektedir. etkilerinin
Zamanında tedaviye alınamayan olduğu bu
hastaların ölümü maalesef solunum çalışmalarla
kaslarının felciyle olmaktadır. DDPV’ nin bildirilmiştir.
yaygın kullanımı nedeni ile bazı uygulama Bu nedenle,
alanlarında sıkı düzenlemeler getirilerek basında ve
yasağa yakın yaptırımlar başlatılmıştır. medyada
farklı amaçlar
Araştırmaların insanlarda yapılması etik açıdan için kullanılan
mümkün olmadığından pek çok hayvan deneyleri bu aerosollerin
yapılmıştır. Bu araştırmalardan elde edilen insanlar ve
sonuçlara göre tüm insektisitlerin çevrede ve çevre için
dolaylı olarak ekosistemde zehirli bir etkiye sahip zararsız olduğu
olduklarını göstermekedir. yolundaki tüm
reklamların
gerçekleri
yansıtmadığı
bilinmelidir. Tam
aksine zararlı
etkilerinin
öne çıkarıldığı
uyarıcı bilgilerin
reklamlarla
birlikte mutlaka
verilmesi,
kamuoyunun
bu konuda
bilinçlendirilmesi
zorunlu
kılınmalıdır.
33
Spor Fiziksel
Aktivitenin
Sağlık Üzerine Etkisi
“Sağlık, Sağlıklı olma kavramı ülkelerin kültürlerine bağlı
yalnızca hasta olmasına rağmen, insanlığın dünyada bir bütün
olmasından yola çıkıldığında sağlığın bir evrensel tanımı
veya sakat olmalıdır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) sağlığı şöyle
olmamak tanımlamaktadır. “Sağlık, yalnızca hasta veya sakat
değil, olmamak değil, bedenen, ruhen ve sosyal yönlerden tam
bedenen, bir iyilik halidir.” Bu tanım artık dünyanın tüm ülkelerinde
ruhen ve kabul edilmesi gereken bir tanımdır. O halde, kişinin
sosyal tam sağlıklı olabilmesi için bedenen hasta veya sakat
yönlerden olmaması yetmemektedir. Bu kişinin aynı zamanda
ruhen de dengeli ve sosyal yönden tam bir iyilik hali
tam bir iyilik içinde olması gerekmektedir.
halidir.”
Sağlıklı bir yaşam sürdürülmesinde; kalıtım, çevresel
faktörler, gelir düzeyi, yaşam biçimi ve beslenme
alışkanlıkları etkili olmaktadır. Sağlıklı yaşam için
eklenmesi gereken koşul beslenme ve uyku kadar
önemli olan fiziksel aktivitedir.
Enerji Tüketimi
Vücudun iskelet kasları sayesinde oluşan kalınması, bisiklet ya da koşu alanları
hareketleridir ve bunun sonucunda olanaklarının yaratılmaması, motorlu
oluşan enerji tüketimidir. Egzersiz ve taşıtların kısa mesafelerde kullanılması,
spor gibi fiziksel aktivitelerle sağlıklı alışveriş merkezlerindeki yürüyen
kilonun sürdürülmesi kronik hastalıklara merdivenlerin cazibesi, cep telefonu
yakalanma riskini azalttığından toplum tablet ve elektronik cıhazların kullanımının
sağlığı açısından önem taşımaktadır. yaygınlaşmasıyla hareketliliğin kısıtlanması,
hava kirliliğine önem verilmemesi sonucu
Bunu engelleyebilecek yaşam biçiminden ev dışındaki ortamdaki yaşamdan
ve çevresel faktörlerden uzak kalınmalıdır: uzaklaşılması, iş ortamında ara vermeksizin
Bunlar, çocuk yaşlarda jimnastikten uzak oturarak çalışılması gibi sıralanabilir.
34
Bu nedenlerlen dolayı kalp ve damar Düzenli olarak yapılan fiziksel
hastalıklarını önlediği bilinen fazla aktivitenin ruh sağlığına yararları
kilolardan uzak kalınması için günde az
60 dakikalık fiziksel aktivite yapılması, • Yaşamı zevkli kılar,
süreli yürüme, yavaş koşu, yüzme, dans, • Kişinin güven duygusunu geliştirir,
jimnastik gibi aktiviteleri sağlamak • Ruhsal durumunu olumlu yönde etkiler,
gereklidir. Düzenli fiziksel aktivitenin, • Dostlukları pekiştirir,
kaliteli yaşamın gereği olduğu göz ardı • Yemek yeme alışkanlıklarını düzeltir,
edilmemelidir. • Enerji tüketiminin artmasıyla kilo fazlalıklarını önler,
• Derinin daha sağlıklı görünmesine katkı verir,
Doğal olarak fiziksel aktivitelerin derecesi • İleri yaşlardaki osteoporozu önler,
kişilerin yaşına uygun yapılması da önem • Günlük aktivitelerin canlı kalmasına yardımcı olur,
taşımaktadır. Genç yaşlarda yapılanlardan
farklı olarak yoğunluk derecesi de ileri Düzenli yapılan fiziksel
yaşlarda azaltılmalıdır. Böylelikle orta aktivitenin organizmaya yararları
düzeyde bir etkinlik yapılması bile
sağlığı olumlu yönde etkileyecektir. • Kalp kasının kan akımını arttırır,
Bunların ötesinde en önemlisi hoşlanılan • Kalp kasının gücünü arttırır,
aktivitelerin seçilmesidir. • Kalp atım hızını azaltır,
• Kan basıncını düzene sokar,
• Kalple ilgili hastalık oranını azaltır,
• İskelet kaslarının kan dolaşımını arttırır,
• Vücudun kas yorgunluğunu azaltır,
• İskelet kasında oksijen metabolizmasının düzenler,
• Enzimlerin aktivitelerini arttırır,
• Kandaki asit oluşumunu azaltır.
• Vücuttaki yağları enerji amacıyla kullanır,
• Metabolizmayı hızlandırır,
• Şeker hastalarının kan şeker düzeylerini normal değerlere çeker,
• Şişmanlığı önler,
• Eklemlerin yapı bozukluklarını engeller,
• Kan dolaşımının düzenini korur ve pıhtıların oluşumunu önler,
Fiziksel aktivitelerin yarattığı ideal vücut bileşimi
sayesinde beden kas ve yağ oranı normal düzeyde
kalır. Kişinin vücut ağırlığı tek başına sağlıklı olmanın
bir ölçüsü değildir, dengesiz bir kas / yağ oranının
varlığı beden ağırlığının uygun olması o kişinin sağlıklı
olduğu anlamını ifade etmez. Vücut yağ dokusu
fazla olanların, kronik hastalıklara özellikle metabolik
sendroma (diyabet ve hipertansiyon) yakalanma riskini
arttırmaktadır.
Fiziksel aktivite, özellikle çocukluk döneminde
büyüme ve gelişme için, ergenlik döneminde ise
yarışma sporlarına katılımla karakter gelişimini olumlu
etkilediğinden de ayrıca önem taşımaktadır. Yetişkinlik
ve yaşlılık dönemlerinde yapılan orta düzey fiziksel
aktivite, zihinsel (Alzheimer) gibi hastalıklara yakalanma
riskini azaltır. Hamilelikte daha da önem kazanan
egzersiz, günlük yaşamın ayrılmaz bir parçası olmalıdır.
35
Yaşam “Yaşlanma
problemlerine
yaklaşım,
bilimler
arası işbirliği
gerektirir.”
YAŞLANMA
Yaşlanma tıbbi açıdan getirdiği sorunlar dışında oranları ve yaşam süresinin uzaması vardır.
sosyal yaşamdaki farklılıkları da beraberinde Endüstri gelişiminin ileri düzeyde olduğu
getirmektedir. Her ne kadar yaşlanmanın ardında ülkelerde ölüm yaşı yükselmekte, yaşlı toplum
biyolojik sebepler yatıyor olsa da, yarattığı artmakta ve kadın bireylerin doğurganlığında
sonuçların sosyolojik değeri çok daha büyüktür. azalma görülmektedir. Bilim insanları da bu
açıdan yakın ve uzak geleceğe göre çalışmalarını
Yaşlanma; bireyseldir, toplumsaldır, ayrıca tıbbi yürütme durumundadırlar. Çözüm arayışları pek
sonuçları önem taşıdığı gibi psikolojik yönü basit görünmemektedir, aksine perspektif çok
de gözardı edilemez ve sosyolojik bir problem geniş bir pencereden ele alınmalıdır.
olduğu da kesindir.
Yaşlı popülasyonun artması, tıbbı yönden ciddi
Yaşlanma; 20. yüzyılın başlarında tıp biliminin bir durum göstermektedir. Hekimler tedavi
gelişme gösterdiği yıllarda medikal yandal yaklaşımlarında hastalıklara sadece iyileştirme
uzmanlığı yönüne kayma eğilimindeydi ve ortaya yönüyle bakmaktan uzaklaşmaktadır. Tedavi
çıkardığı tıbbi problemlerini alanına almaktaydı. sonuçları artık eskiye kıyasla farklı algılanmakta,
özellikle yaşam kalitesi, yardıma muhtaç yaşam
Ancak 1950’li yıllardan itibaren bu bireylerin ögeleri üzerinden bilinen oranlar daha büyük bir
yarattığı sosyal problemlerle sosyoloji biliminin önem kazanmaktadır.
ilgili kişileri tarafından kendi ilgi alanlarına girme
eğilimine doğru kayma gösterdi. Gerontolojinin Modernleşme sürecinde değişime uğrayan
(Yaşlılık Bilim Dalı), tek başına yaşlılığın tüm demografik yapı ve yaratacağı sosyal sorunlar
sorunlarıyla başedebilecek durumda olabileceği ciddi boyuttadır, bu gelişmelere karşı dikkatli
görülmemektedir. Tıbbın içinde mültidisipliner olmamız ve zamanında girişimler yaparak
bir konu olması nedeniyle sadece sosyolojik hazırlanmanın gereği tartışılmazdır.
problemler içinde değerlendirmenin doğruluğu
tartışılabilir. Diğer bilim dallarının katkılarıyla Yaşlanmanın ele alınmasında, her bilim
bilimler arası işbirliği gerektirmektedir. Bu kolunun kendi perspektifini kullanması ve
nedenle yaşlanmayı, her bilim kolu kendi incelemelerinden elde ettiği bilgileri paylaşarak
perspektifinden ele alarak inceleyebilmeli ve ortak bir platform oluşturmalıdır. Toplumsal
araştırmalarını yürütebilmelidir. yaşlanmanın yarattığı medikal ve sosyal
problemlere ortak girişimlere dayanan çözümler
Nüfus yapısındaki değişimler ülkeden ülkeye aramak olmalıdır. İlgilenmesi gereken bilim
farklılıklar göstermektedir. Aynı zamanda dalları da başta Tıp olmak üzere, Sosyal Bilimler,
ülkelerin sağlık politikalarındaki yaşlı bireye Psikoloji, Kültür Bilimleri, Antropoloji, Tarih Bilimi,
yaklaşımlar da aynı değildir. Nüfus artışı Biyoloji ve Felsefe olmalıdır. Gerontoloji, bu
yönünden ele alındığında ise doğum ve ölüm platformun bilimsel adıdır.
36
Beslenme SELENYUM
Kanser, kalp damar
hastalıkları, kas güçsüzlüğü,
sindirim bozukluğu vb.
birçok zorlu hastalığa karşı
selenyum mucizesi.
Selenyum (Se), insan sağlığı için gerekli
ve önemli biyolojik rolleri olan protein
yapısından gelen bir iz elementtir.
Enzimatik fonksiyonları vardır. Se hücre içi
kontrol mekanizmalarının işlevine yardımcı
olur. Bu fonksiyon ile hücre zarının
bütünlüğü ve prostasiklin üretimi korunur.
Damar sertliği ve kanser gibi sonuçlara
yol açan yağların oksidatif yol açtığı
zararın artması ihtimalini azaltır.
SELENYUMUN GEREKLILIĞI
Selenyumun besinlerle günlük alımı Ayrıca, insanlarda
insanın vücuttan atma düzeylerini selenyum eksikliğiyle
aştığında, çeşitli tipte zehirlenmeler ilgili olarak kas
meydana gelebilir. Solunum sisteminde güçsüzlüğü,
çeşitli rahatsızlıklar, ağızda metalik kalp-damar rahatsızlıkları, sindirim
tat, akciğerlerde sıvı birikimi, nefeste bozuklukları ve romatizmal rahatsızlıklar
sarımsak kokusu ve aşırı terleme gibi görülebilmektedir. Selenyum eksikliği
süregen belirtiler oluşabilir. bağışıklık sistemini de olumsuz yönde
etkiler. Ayrıca, bazı viral hastalıkların
Nadir görülmesine rağmen, Se içeriği çok oluşumu, virulansı ve hastalığın
yüksek olan topraklarda yetişen bitkilerle ilerlemesiyle de ilişkilidir. Kandaki düşük
beslenen kişilerde alkali hastalığı denilen selenyum hamilelikte düşük riskini artırır,
yüksek Se düzeylerinin neden olduğu erkeklerde ise sperm motilitesinin ve
kronik zehirlenmeler olabilmektedir. doğurganlık şansının azalması ile ilişkilidir.
Yaşlılarda ise Alzheimer hastalığı ve
1979 yılında Çin’deki bir araştırma grubu depresyonla ilişkisi gösterilmiştir.
Çin’in Keshan bölgesinde kan selenyum Selenyumun bilinen en önemli fonksiyonu
seviyesi düşüklüğünden kaynaklanan bir antioksidan etkisidir. Diğer taraftan, Se ve
kalp yetersizliği hastalığı tespit edildi. E vitaminin fonksiyonları örtüşmektedir.
Sadece çocuklarda görülen bu klinik Selenmuymun civa, kurşun, gümüş gibi
tabloya “Keshan hastalığı” denilmektedir. diğer ağır metallerin zehirlenmesine karşı
Bu hastalık sadece Se elementinin çok koruyucu etkisi vardır.
düşük düzeylerde bulunduğu topraklarda
yetişen ve böylece selenyum içeriği
düşük olan bitkilerle (dağlık bölgelerde
yetiştirilen soyada) beslenen kişilerde
görülür.
38
Kanserin önlenmesinde DIYETLERDE VE
selenyumun rolü BESINLERDE
SELENYUM
Çünkü kanser, kalp-damar hastalığı, diyabet, sarılık
gibi hastalıklarla düşük selenyum seviyeleri arasında Hayvan ürünleri selenyum bakımından
dikkati çeken bir ilişki görülmüştür. Yaklaşık 200 µg/ bitkilere göre daha zengindir. Besinlerde
gün Se alındığı zaman kolon kanserini de içeren bazı en yüksek selenyum miktarı balık
kanser türlerini engelleyebileceğine dair fikirler öne ürünlerinde bulunmaktadır. Karides, bu
sürülmüştür. Selenyumun sadece kanser riskini değil, elementi çok yüksek derecede biriktirme
kanserin progresyonunu ve metastazı etkilediğini kabiliyetine sahiptir ve diyetlerde en
gösteren çalışmalar da vardır. önemli selenyum kaynaklarından birisidir.
Genelde gıda maddelerinin selenyum
Değişik nedenlerle organizmada oluşan serbest oksijen konsantrasyonu protein içeriğine bağlıdır.
radikallerinin yeteri derecede uzaklaştırılmasıyla Selenyumun karaciğer ve böbrek gibi
membran bütünlüğünü korunurr, kanser riskini azaltır ve organlarda birikme özelliği fazladır.
yaşlanma sürecini yavaşlatır.
Yetişkinler için tavsiye edilen
Sonuç olarak, selenyum bazı hastalıklardan kaynaklanan günlük selenyum alınımı nedir?
hücresel hasarları engellemek için çok önemli bir
özelliğe sahiptir. Herhangi bir yaşta ve cinsiyet grubunda
bulunan hemen hemen her bireyin (%97-
98) besinlerle alması gereken ortalama
günlük miktara “Tavsiye edilen besinsel
izin (RDA)” adı verilir. Yetişkinlerde Se
için 2000’li yılların RDA’sı mikrogram
seviyede (µg) şöyledir; 19 yaş üzeri erkek
ve kadınlarda 55 µg, gebelerde 60 µg ve
laktasyon döneminde 70 µg’dır.
39
Sağlık Güneş Işınları ve
D Vitamini
Günümüzde rutin alışkanlıklarımızın değişmesi
D vitamini alımı açısından yetersizliklere yol açabilmektedir...
D vitamini gerçekte bir vitamin değil olan kişilerdir. Açık tenlilere kıyasla koyu
aksine kalsiyum metabolizması, kemik tenli insanların yeterince D vitamini
büyümesi, gen stabilitesi, kas işlevleri almaları için günde iki buçuk saate varan
ve beynin gelişmesi için önemli bir sinir sürelerle güneş ışığına maruz kalmaları
sistemi (nörohormon) hormonudur. gerekebilir. Günümüzün beslenme
Organizmanın hemen hemen tüm alışkanlıklarının değişmesindeki faktörler
organlarında aktivitesini gösterirken esas popülasyonda D vitamini alımı açısından
görevi kemik gelişmesi üzerinedir. yetersizliklere yol açabilmektedir.
Deri içinde güneşin morötesi (UV) İleri yaşlarda yaşanan kemik dokusu
ışınlarının etkisiyle organizma D vitamini kaybının azaltılmasında önemli olduğu
oluşturmaktadır. Güneş ışığından gibi aynı zamanda da kanser gelişiminin
yeterince yararlanamama D vitamini önlenmesinde de aktif bir rol aldığı
yetersizliğinin en önemli nedenidir. bilinmektedir.
Yağ oranı içeriği yüksek olan balıkların BELIRTILER VE TANI
ve yumurta gibi besinlerin ağız yoluyla
alımından sonra bağırsaklardan emilimi Güneş ışığı alınamadığı durumlarda
yoluyla dolaylı olarak da D vitamini D vitamini eksikliği ortaya çıkar fakat
dışarıdan alınabilmektedir. Daha genellikle belirti vermez. Özellikle
sonra vitamin karaciğer ve böbreklerde menopoz dönemindeki kadınlar ve
metabolize olmaktadır. Karaciğer ve yaşlılarda kemik erimesi, çocukların
böbrek hastalıklarında D vitamini aktif kemiklerinde gelişme bozuklukları
forma dönüşememekte ve yetersizliğinin (raşitizm), yürümede gecikme, çarpık
belirtileri uzun dönemde ortaya bacaklar, nöbetler veya gelişme geriliği
çıkabilmektedir. gibi komplikasyonlar şeklinde ortaya
çıkabilir.
Ten renginin koyulaşmasına neden olan
koyu pigmentasyon veya keratinizasyon Gebelikleri sırasında D vitamini eksikliği
özelliğine sahip olan kişilerde D olan kadınların çocuklarında da genellikle
vitamininin üretildiği derinin derin D vitamini eksikliğiyle bir arada , hem
katmanlarına güneş ışığı az miktarda kısa hem de uzun dönemde doku
geçer. bozukluklarıyla karşı karşıya kalınabilir.
Zamanını dış ortamlarda geçirmeyenler, D vitamini kalsiyum ve fosfor emilimini
yüzünün tümüne yakınına peçe takan ya hızlandırarak kemiklerin güçlenmesine
da bedenini sıkı sıkıya kapatan kişiler, yardım eder, bu özellikle çocukların kemik
bağırsaklarında emilim sorunları olanlar gelişiminde önemlidir, destek dozunda
ve D vitamini yönünden yetersiz diyetlerle ve gereksinim doğrultusunda D vitamini
beslenenler D vitamini yetersizliği riskinde alınması önerilmektedir.
40
Yerleşik kemik ve kas metabolizmasının görünmekte ve önemli bir sorun olarak karımıza
bozukluğuna ilaveten D vitamini çok çeşitli başka çıkmaktadır. Kas ağrısıyla ilişkili D vitamini
hastalıklarla da ilişkilendirilmiştir. Bu hastalıklar eksikliğinin tanısı sıklıkla atlanabilmektedir.
diyabet, şizofreni, prostat kanseri, multipl skleroz Avustralya’da gerçekleştirilmiş olan bir çalışmanın
ve otoimmün rahatsızlıklarını kapsamaktadır. sonuçlarına göre kas-iskelet ağrısı belirtileri
olanlarda D vitamini eksikliğinin
D vitamini eksikliği sonucu kas ağrısı ve kas saptanmasına kadar uzun
güçsüzlüğü yaygınlığı daha az bilinen, ancak tıp süreler geçtiği ve bu nedenle
literatüründe iyice kanıtlanmamış bir konudur. tedavilerindeki gecikmeler
Afrika ve Orta Doğudan gelen sığınmacı ve ciddi sorunlar yarattığı
göçmen toplumlarda özellikle kas ağrısı sıklıkla saptanmıştır.
TEDAVI
D vitamini eksikliğinde organizmanın
depolarını doldurmak için 500 000 IU’e yakın
D vitamini alımı gerekli olabilir. Kandaki
düzeyinin 20-30 ng/ml arasında olması gereklidir.
D vitamini eksikliği olan bebekler ve gebe
kadınlar için daha yüksek D vitamini dozları kullanan
tedavi protokolleri vardır. Çalışmalarla orta ve ağır
derecede eksikliği olanlara yeterli dozlarda
D vitamini verildiğinde kas ağrısı ve zaafiyeti gibi
belirtilerin tam olarak iyileştiği gösterilmiştir.
Yaş gruplarına göre 2 yaş altı çocuklarda 400 Iui 18
yaşa kadar 600 IU ve üstündeki yaşlarda da 1000 IU
yeterli dozlar niteliğindedir.
Tekerlekli sandalyeye bağımlı olan ağır hastalarda
3-6 haftalık yüksek doz (2000-3000 IU) kolekalsiferolle
(A vitamini) kas güçü yerine gelmektedir.
41
Müzik
KRALİÇE’NİN FNE Dergide popüler
ÖNCEKİ GÜNÜ, müziğin farklı ekollerine
DÜNÜ, ve gruplarına kısaca
BUGÜNÜ değineceğimiz müzik
köşesine Queen ile
başlayalım; bir dönem
medya maymununa
dönüşmek gibi bir
şanssızlık yaşasa da
Queen, kaliteli müzik
arayan/dinleyen birisi için
vazgeçilmezdir çünkü.
Levent Gökgünneç / leventgok@gmail.com
Freddie Mercury, Brian May, dörtlü ile müzik yapmaya
Roger Taylor ve John Deacon’dan devam eden, hem de geçen zaman
oluşan grup kurulduğu tarihten, Freddie içinde tarzını sürekli değiştirebilen
Mercury’nin öldüğü 1991’e dek aynı ender gruplardan birisidir. Dolayısıyla
kadroyu korumuştur ve bu durum rock Queen iyi müzik dinlemeyi öğreten bir
tarihi için ender görülen bir durumdur. okul gibidir, grubun sounduna
Genelde süper grupların sık kadro alıştığınız zaman bambaşka ekollere de
değişimiyle bir okul gibi olduğunu açılmaya hazır hale gelirsiniz, senfonik
görürüz; Deep Purple, Fleetwood Mac, rock, art-rock, hatta progressive rock
Toto vs. gibi. Queen ise baştan sona aynı gibi.
42
Tarih çizgisi ile ilgili hataları olmasına rağmen gayet başarılı bir film olan Bohemian
Rhapsody’de anlatıldığı gibi, öğrencilik yıllarında her biri farklı gruplarda çalan grup elemanları
1972’de bir araya gelir ve Queen ortaya çıkar! Hatta Freddie Mercury, ilk solo 45’liği I Can Hear
Music’i Larry Lurex adıyla bir yıl önce 1971’de çıkarmıştır ve lokal bir başarı elde etmiştir.
Brian May ve John Deacon onu bir gece Londra’da bir barda dinlerler ve aradıkları solisti
bulduklarını anlarlar. Sonradan aralarına katılan davulcu Roger Taylor ile grup tamamlanır.
Grubun ilk iki albümü Queen I ve II, grubun kendini
aradığı albümler olarak kabul edilir. Bir sonraki albüm
Sheer Heart Attack’taki Killer Queen ve Brighton
Rock ise grubun kendini tam olarak bulduğu
parçalardır! Daha sonraki A Night At The Opera
albümü ise pek çok dinleyici ve eleştirmen için
Queen’in zirvesidir. Yine bu albümden Bohemian
Rhapsody ise İngiltere’de yüzyılın en iyi ikinci
parçası seçilmiştir Imagine’den sonra.
“Freddie Mercury: Bohemian Rhapsody MTV’nin kurulmasına
yol açan şarkıdır diyebiliriz. Şimdi nasıl olur
“I don’t want to be
a star, I want to be bu diyeceksiniz, Bohemian Rhapsody için
a legend” (Yıldız müzik tarihinin ilk video klibi yapılmıştır. Daha
olmak istemiyorum,
önceki tüm parçalar bir konser ortamında
efsane olmak veya stüdyoda çekilirken, BR, konserde
istiyorum)
çalmak için biraz karışık kabul edilmiş ve
grup elemanları onun için özel bir şeyler
çekmek istemişlerdi. Sonuç, büyük
ihtimalle hepimizin izlemiş olduğu
Bohemian Rhapsody klibidir. Bu klip,
parçanın tanınmasını kolaylaştırmıştır,
öyle ki diğer tüm gruplar yeni ve
iddialı parçaları için böyle tematik
klipler çekmeye başlamışlardır.
43
Queen’i ayırt edici yapan vokalleridir aslında. A Night hangi aşamalardan oluşur, giriş-gelişme-sonuç
At The Opera ve A Day At The Races’daki (örneğin kompozisyonuna sahip olmasının ne tür bir önemi
muhteşem Somebody To Love) vokaller tamamen vardır vs” gibi soruların tamamına standardize
kendilerine özgüdür. Kendilerine özgü olan bir diğer yanıt olarak verilebilir ve bana göre de Queen’in
husus, gitar sesidir. Brian May’in kırmızı BHM-1’i en iyi parçasıdır. Ama sonrasında işler çok iyi
yani. Efsaneye göre, Brian’ın babasının sahilde gitmemeye başlar. Hiçbir başarı elde edemeyen Hot
bulduğu bir ağaç kütüğünden yaptığı ilk gitarını Space faciası, ticari olarak başarılı ama müzikal
örnek alarak tasarladığı BHM-1 (Red Special), olarak yerlerde dolaşan The Works felaketi, Radio
gerçekten de nev’i şahsına münhasır bir sese Ga Ga skandalı vs gelir (bir rock dinleyicisi olarak
sahiptir (gitarlarına isim koyan ve onlarla özdeşleşen bu albümlerle pek aram olmamıştır hiçbir zaman).
gitaristler her zaman şahanedir, BB King’in Lucille’i Grup hayran kitlesini değiştirir, işin enteresanı
veya eşsiz Stevie Ray Vaughan’ın SRV’si gibi). Brian yeni hayranlar da bulur, müziğini değiştirir, tarzını
May zaten muhtemelen tüm rock dünyasının en değiştirir, daha bir piyasa müziği yapmaya başlar.
ilginç gitaristlerindendir, “ne yani uzaya füze mi Arada gayet iyi bir soundtrack albümü olan A Kind Of
gönderiyorsunuz, alt tarafı müzik yapıyorsunuz” Magic veya tutulacak hiçbir tarafı olmayan korkunç
diyebilecek birine “tamam uzaya füze de göndeririz” ötesi Miracle gibi albümler arka arkaya gelir.
yanıtını verebilecek tek gitaristtir, çünkü astrofizik
dalında doktorası vardır. SHOW MUST GO ON
Bazı kaynaklarda art rock grubu olarak geçen Grup oldukça çalkantılı geçen ve dağılma sürecine
Queen’i senfonik/art rock arası yapan, biraz da sahne kadar giden bir 8-9 yıllık dönemden sonra 91’de
performanslarıdır. Çok sağlam bir egoya sahip olan Innuendo’yu patlatır! Yaklaşık 7 dakika süren albümle
Freddie, konserleri tiyatral bir şova çevirir her zaman aynı isimli Innuendo, eski hayranları afallatacak
(I don’t want to be a star, I want to be a legend – kadar iyi bir parçadır. Parçanın ortasındaki eski
“Yıldız olmak istemiyorum, efsane olmak istiyorum” albümleri hatırlatan müthiş senfonik geçişte bir
gibi alçakgönüllü söylemler ona aittir.) başka efsane Steve Howe gitar çalmıştır. Howe,
gönül rahatlığıyla tüm insanlık tarihinin en iyi grubu
NO SYNTHESIZERS! diyebileceğimiz Yes’in gitaristidir, ki Yes’e ayrı bir
bölüm ayırmamız gerekiyor önümüzdeki sayılarda.
Albümlerine “no synthesizers” ibaresini büyük bir Albümdeki kapanış parçası Show Must Go On, o
gururla koyan ve bu sayede klasik rock dinleyicisi dönem ilk dinleyen herkesin “Freddie gidici galiba”
hayranlarını mest eden grup, 1980’de The Game şeklinde yorum yapmasına yol açan bir vasiyet
albümünde ilk defa synthesizer kullanır ve saf klasik gibidir, ki öyle de olur. Albüm çıktıktan birkaç ay
rock soundundan bir miktar uzaklaşır. Aslında sonra Freddie’nin ölüm haberi gelir. Ardından gelen
bu albüm hiç fena değildir, Another One Bites anma konserleri, mixler, remixler ve Made In Heaven
The Dust gibi hit parçalar da içerir. Bu albümdeki saçmalığı Queen’in iyice piyasaya düştüğü dönem
Dragon Attack “iyi bir rock parçası nasıl olur, olarak hatırlanır maalesef.
FREDDIE’DEN SONRA
Freddie’nin ölümünden sonra grup elemanları “acaba George
Michael mı olsa, yok Paul Rodgers mı olsa” diye yeni bir solist
ile devam etmeyi düşünürler ancak kemik hayranların büyük
tepkisiyle bu projelerin hepsinden vaz geçilir. Brian ve Roger solo
albümler ile müziğe devam ederler (Roger Taylor’un post-punk
grubu The Cross iyi parçalar çıkarmıştır bu arada) ama hiçbir şey
tabi ki Queen’in yerini tutamamıştır. Bu arada Bohemian Rhapsody
filmindeki şarkıları söyleyen Kanadalı sanatçı Marc Martel
yıllar sonra Freddie’nin ses tonuna en yakın solist olarak dikkat
çekmiştir, ona da bir kulak kabartmayı unutmayın!
44
Yaşam PANDEMİDE
CiLT
BAKIMI
Bütün kadınlar bilir, en güzel makyaj pürüzsüz, parlak, duru bir cilttir.
Uyandığın anda aynada duru bir yüz görmek, sadece günlük kremini
sürerek evden çıkmak, asla yüzünde bir ağırlık hissetmemek hepimizin
hayali... Doğru bir cilt bakımı ile bu hayali gerçeğe çevirmek mümkün.
Geçen seneye kadar maske dendiğinde Daha sağlıklı bir cilt için;
birçok kadının aklına cilt bakım
rutinlerimizin bir parçası olan güzellik CİLT TEMİZLİĞİNE ÖNEM VERİN
maskeleri geliyordu. Covid-19 salgınıyla
birlikte, sadece kadınların değil, Pürüzsüz cilt için en önemli adım temizlik. Etkili
hepimizin maske algısı tıbbi maskeler bir temizlik, cildin nefes almasını sağlayan
oldu. Kokusunun kötü olmasını, zor gözeneklerin açılmasına yardımcı oluyor ve
nefes almayı, alerjik yanlarını, yüzde uygulayacağınız bakım ürünlerinin daha hızlı
çıkarttığı sivilceleri bir yana bırakmak emilmesine ve etki etmesine olanak tanıyor.
istesek de her gün aynada izlerini Normal bir cilt tipine sahipseniz yüzünüzü
görüyoruz bu maskelerin. yıkamak için pahalı ürünleri satın almak zorunda
değilsiniz. Cilt tipinize uygun olan yumuşak
Her ne kadar salgın sürecinde cilt bir temizleyici kullanın. Bol ılık su ile durulayın,
bakımını evde halletsek de, yaklaşık sonra kurulayın.
bir buçuk senedir yüzümüze sudan, Cildiniz kuruysa alkol veya koku içermeyen
nemden, o güzel kokulu yumuşacık yumuşak bir temizleyici kullanın. Sabun
kremlerimizden çok, maske adı altında kullanmayın. Nazikçe bol ılık su ile durulayın,
değişik materyaller temas ediyor. sıcak su kullanmaktan kaçının.
Cildiniz yağlı ise; yıkamak için jel şeklinde
Bu içeriğimizde yanlış cilt bakım köpüren bir temizleyici kullanın. Bol ılık su ile
rutinlerinden kurtulup cildimize en güzel durulayın.
nasıl bakabiliriz sorusunun cevaplarını Cildiniz hassas ise; çok nazik bir temizleyici
arayacağız. Bir dermatolog ya da ile yıkayın ve ılık su ile durulayın. Hatta
bir güzellik uzmanı size bu konuda durulama gerektirmeyen cilt üzerinde kalabilen
muhakkak hızlıca yardımcı olacaktır. temizleyici ürünler kullanabilirsiniz. Alkol,
Ancak her şeyi evde yapabildiğimiz sabun, asit veya parfüm içeren ürünler yerine,
bir sürecin ardından bunu da kendi aloevera, papatya, yeşil çay, gliserin ve yulaf
kendinize halletmek isterseniz detayları gibi maddeler içeren ürünleri tercih edin.
içerikte bulacaksınız.
46
CİLT TİPİNİZE UYGUN ÜRÜNLER SEÇİN
“Pürüzsüz cilt için ne yapılmalı?” sorusuna
verilebilecek yanıtlardan biri de cilt tipinize uygun
bakım ürünleri seçmek. Yüz temizleyicinizden
nemlendiricinize kadar kullanacağınız tüm
ürünlerde cilt tipinizi göz önünde bulundurmalısınız.
Örneğin yağlı bir cilde sahipseniz, sebum dengesini
sağlayacak ürünlere yönelmelisiniz. Çok kuru ve
hassas bir cildiniz varsa daha besleyici yağ ve
mineraller içeren bakım ürünlerini tercih etmelisiniz.
TONİK KULLANIN
Her gün tonik kullanmak pürüzsüz cilt
önerilerinden biri. Yüzünüzü yıkadıktan sonra,
nemlendiriciye geçmeden önce tonik kullanmayı
ihmal etmeyin. Tonik hem makyaj kalıntılarının
temizlenmesini sağlar hem de gözeneklerin
sıkılaşmasına imkan verir. Toniklerin cildin pH
dengesini düzenleme işlevleri de bulunuyor.
CİLDİNİZİ NEMLENDİRİN
Nem, cilde esnekliğini ve yumuşaklığını vererek
sağlıklı bir görünüm oluşturur. Cildin nemini
koruması ve gün boyu kaybettiği nemi geri
kazanması için günde en az 2 defa nemlendirici
kullanın. Nemlendiriciler, ciltte oluşan ufak
kırışıklıkları da önleyerek cildin genç kalmasına
olanak tanır. Zararlı güneş ışınlarının cildinizi
yıpratmaması için SPF korumalı nemlendirici
çeşitlerini tercih edin.
Cildiniz yağlı olsa bile nemlendirilmeye ihtiyacı
vardır. Bu nedenle cilt tipiniz ne olursa olsun
cildinize özel bir nemlendiriciyi her gün düzenli
olarak kullanın. Su bazlı ve nonkomedojenik (siyah
nokta oluşturmayan) nemlendiricileri tercih edin.
Eğer cildiniz yağlı ve akneye yatkınsa hafif ve yağsız
nemlendiricleri özellikle tercih edin Nemlendiricinin
daha etkili olmasını istiyorsanız cildinizi yıkadıktan
hemen sonra nemlendiriciyi uygulayın.
PEELİNG UYGULAYIN
Cilt temizliği için temizleyiciler ve tonik dışında
uygulayabileceğiniz diğer bir işlem, peeling
yapmak. Haftada bir defa peeling yapmak, cildin
ölü deri hücrelerinden arınmasını sağlıyor. Böylece
sivilce ve siyah nokta oluşumu da azalıyor.
47
YÜZ MASKESİ KULLANIN
Doğal maskeler uygulamak da pürüzsüz
cilt için doğal yöntemler arasında yer alan
önerilerden birisi. Örneğin, evde kolaylıkla
yapabileceğiniz bal maskesi ile cildinize
ipeksi bir yumuşaklık kazandırabilirsiniz.
Balı isterseniz tek başına, isterseniz yumurta
beyazı ile karıştırıp yüzünüze ve boynunuza
uygulayabilirsiniz. Yaklaşık 10 dakika bekledikten
sonra yüzünüzü soğuk su ile yıkamanız yeterli.
SERUM KULLANIN
Serumlar, oldukça küçük partikülleri ve
sıvı yapısı sayesinde cildin en alt yüzeyine
kadar ulaşabiliyor. İçerdiği özel vitaminler ve
minerallerle cildi besleyen, cildin kaybettiği
esnekliğini geri veren ve cildinizi canlandıran
serumlar ile dolgun, yumuşacık ve pürüzsüz
bir cilde sahip olabilirsiniz. Serumu her
akşam yatmadan önce nemlendiricinizden
önce yüzünüze sürmeyi ihmal etmeyin.
DENGELİ BESLENİN
Pürüzsüz cilt sırları olarak sayılabilecek en doğal
yöntemlerden bir diğeri ise sağlıklı beslenmek ve
vitamin almaktır.
Sebze, meyve, tam tahıllı besinler ve düşük yağlı süt
ürünleri tüketin. Tavuk, balık, yağsız et, fasulye ve
yumurta gibi yağsız proteinler seçin. Kolesterol, yağ, tuz
ve şeker içeriği yüksek olan gıdalardan uzak durun.
BOL SU TÜKETİN
Son olarak ışıldayan ve pürüzsüz bir cilde sahip
olmak için bol su içmeyi ihmal etmeyin. Çay, kahve
gibi kafeinli içecekleri mümkün olduğu kadar
azaltmayı ve bu içecekler yerine su içmeyi deneyin.
Masanızda, çantanızda veya yatağınızın başında bir
şişe su bulundurmak ve gün boyu bol su tüketmek,
cildin elastikiyetini korumasına, pürüzsüz ve genç
görünmesine destek oluyor.
48
GÜNEŞ KORUYUCU KULLANIN TEK BİR ÜRÜNLE
EVDE CİLT BAKIMI
Güneşin sadece 15 dakika içerisinde bile
cildinize zarar verebileceğini unutmayın. Kullanılan Salatalık: Salatalığı yüzünüze
nemlendiricilerin büyük bir kısmı güneş koruyucu içerse nazikçe sürün ve yarım saat
de ayrıca güneş kremi kullanmak özellikle yaz aylarında bekleyin. Cildinizi ferahlatır
mutlaka gereklidir. Hava kapalı bile olsa mutlaka güneş ve aknelerinizle savaşır.
kreminizi kullanın ve her üç saatte bir yeniden uygulayın.
Limon Suyu: Yine çok
MAKYAJINIZI TEMİZLEMEDEN UYUMAYIN sık olmamakla birlikte
limon suyunu bir pamuk
Yorgun olduğunuzda, yüzünü yıkamadan yardımıyla cildinize
yatağa gitmek isteseniz de; cildinizin üzerinde sürün. Limonun içinde
bulunan sitrik asit hem renk
bıraktığınız makyaj gözeneklerinizi tıkayarak düzensizliklerini eşitleyecek hem
akne oluşumuna neden olur. Makyajınızı de aknelerinizden kurtulmanıza
yardımcı olacaktır. Aynı zamanda
temizlemek için yumuşak bir temizleyici ya da cildinizin pH dengesini de
makyaj temizleyicilerinden yararlanın. düzenleyecektir.
MAKYAJ MALZEMELERİNİZİ PAYLAŞMAYIN Karbonat: 1 çay kaşığı
karbonatı 1 yemek kaşığı
Makyaj malzemelerinizi paylaşmayın. Aynı yoğurt ile karıştırıp
malzemeyi kullanan diğer kişilerde var olan yüzünüze sürün.
enfeksiyonlar size de bulaşarak cildinizi olumsuz Kuruduktan sonra ise peeling yaparak
etkileyebilir. Göz enfeksiyonu yada yüz bölgesinde cildinizden arındırın ve ılık su ile
siğil uçuk gibi bir enfeksiyon yaşadıysanız yeniden durulayın. Siyah noktalarınızdan
olmasını engellemek için o sırada kullandığınız kurtulmak için birebir.
ürünleri atıp yerine yenisini alın. Elma sirkesi: Bir şişenin
dörtte birine sirke
BRONZLAŞMANIN CİLT HASARI OLDUĞUNU UNUTMAYIN dörtte üçüne su ekleyin
ve günlük tonik olarak
Bronzluk hasarlı cilt anlamına gelir. Güneş veya uygulayın.
solaryum yardımıyla oluşan ciltteki renk değişiklikleri
gelecekte daha kırışık bir cilde sahip olmanıza neden Domates: Domates
içeriğinde bulundurduğu
olabilir. Daha güvenli bir bronzluk için, güneşsiz asitlerle cildinizi temizler
kendinden bronzlaştırıcı ürünleri deneyin. ve sıkılaştırır. Domates
suyunu yüzünüze sürüp gece boyu
UYKUNUZA ÖNEM VERİN cildinizde bekletebilirsiniz.
Uyku sağlıklı bir cildin olmazsa olmazıdır. Göz çevresinde Bal: Bal maskesi için
koyu halkaların olduğu, donuk bir cilde sahip olmak yalnızca bal ve ellerinize
ihtiyacınız var. Bir miktar
istemiyorsanız düzenli ve kaliteli bir uyku uyuyun. Sigara balı yüzünüze sürüp
içmeyin. Stresli yaşamdan uzak durun. yarım saat beklettikten
sonra ılık suyla durulayın. Haftada
2 kez yüz maskesi olarak kullanın.
Yüzünüzün daha önce olmadığı kadar
pürüzsüz olduğunu göreceksiniz.
Zerdeçal: Antibakteriyel özelliği ile
zerdeçal aknelerinizi temizlemede
birebirdir. 1 yemek kaşığı zerdeçalın
içine çok az su koyup macun
kıvamına getirin ve yüzünüze
maske gibi uygulayın.
49
Sağlık UYKU:
EN İYİ
İLAÇ
Uyumak deyince akla
gelen basit bir eylem
aslında. Ama uyku sadece
bundan mı ibaret? Sadece
bilinçdışı bir dinlenme hali
mi? Tabi ki uyku bunlardan
çok daha fazlası.
Hilal Karakaya / hilalkrk@gmail.com
‘’Uyu, uyan geçer.’’ Gerek demoralize,
gerek hasta olduğunuz zaman çevrenizde
illa ki birisi bunu söylemiştir. Çünkü
aşağı yukarı tüm kültürlerde uykunun
en iyi ilaç olduğu inancı mevcuttur.
Gerçekten de öyledir, iyi bir uyku
vücudu yenilemekle kalmaz genel
yaşam kalitesini de artırır. Bu sebeple
de uyku yoksunluğu hayatınızın tüm
alanlarını etkiler. Uykusuzluk; tansiyon
hastalıkları, hormonsal rahatsızlıklar,
zayıf bağışıklık sistemi, kas ve iskelet
sistemi ağrıları, ani kilo alımı veya kaybı
gibi sorunlara kapı aralar. Yeteri kadar
uyuyamamanın fizyolojik etkileri olacağı
gibi mental etkileri de olur. Uykusuzluk
çeken bir insanda dikkat eksikliği, depresif ruh
hali, yüksek stres seviyesi, bulanık düşünceler,
düşük motor kabiliyeti, asabiyet, unutkanlık gibi
psikolojik ve davranışsal problemler de görülür.
50