The words you are searching are inside this book. To get more targeted content, please make full-text search by clicking here.

Faruk - Şehirdeki Gizemli Sinyal kitabıyla on binlerce okura ulaşan Yeni Nesil Öğretmen Caner Sarıoğlu’ndan yepyeni bir macera!
Bir şaka sizi nereye götürebilir?
Faruk ve arkadaşları için okulda sıradan bir gündü. Onlara sürekli şakalar yapan öğretmenlerine şaka yapma sırası kendilerindeydi. Amaçları saati geri alıp öğretmenlerini erken geldiğine inandırmakken bir anda işler karıştı ve kendilerini zaman yolculuğu yaparken buldular.
Faruk, saatin gizemini çözüp süper kahraman olmaya devam edebilecek mi?
Ödüllü öğretmen Caner Sarıoğlu’ndan zamanın önemine dair soluk kesen bir hikâye!

Discover the best professional documents and content resources in AnyFlip Document Base.
Search
Published by yyamanay, 2023-12-31 04:45:56

Faruk - Sınıftaki Gizemli Saat

Faruk - Şehirdeki Gizemli Sinyal kitabıyla on binlerce okura ulaşan Yeni Nesil Öğretmen Caner Sarıoğlu’ndan yepyeni bir macera!
Bir şaka sizi nereye götürebilir?
Faruk ve arkadaşları için okulda sıradan bir gündü. Onlara sürekli şakalar yapan öğretmenlerine şaka yapma sırası kendilerindeydi. Amaçları saati geri alıp öğretmenlerini erken geldiğine inandırmakken bir anda işler karıştı ve kendilerini zaman yolculuğu yaparken buldular.
Faruk, saatin gizemini çözüp süper kahraman olmaya devam edebilecek mi?
Ödüllü öğretmen Caner Sarıoğlu’ndan zamanın önemine dair soluk kesen bir hikâye!

Keywords: Gelecek, Geçmiş, Hayal Gücü, Zaman, Arkadaşlık, Oyun, Problem Çözme, İş Birliği, Sevgi

CANER SARIOĞLU - YENİ NESİL ÖĞRETMEN PINAR GÖKTAŞ Samsun’da doğdu. Çocukluğunda akşama kadar arkadaşlarıyla sokakta oyun oynamanın keyfini sürdü. Okuduğu kitapların etkisinden midir bilinmez diplomat olmak istiyordu. Sonrasında kendini öğretmen olarak buldu. Öğretmenliği çok da sevdi. Birçok eğitim aldı, eğitim verdi. Yaptığı çalışmalarla yurt içinde ve yurt dışında ödüller aldı. Hızını alamadı çocuk edebiyatı alanında yüksek lisansını yaptı. Şimdilerde öğretmenliğe devam ediyor. En sevdiği şeyler ise çocukluğunda olduğu gibi okumak ve oyun oynamak. Ancak bu sefer öğrencileriyle… 1992 yılında Nevşehir’de doğdu. Çizim yapmaya lise yıllarında başladı. Lisans ve yüksek lisans eğitimini Selçuk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde tamamladı. Çeşitli yayınevleri ve dergilerde çizimler yaptı. Aynı zamanda özel sektörde resmin güzelliklerini minik öğrencileriyle paylaştı. Çocukların hayal dünyalarına dokunmak için çizim yapmaya ve kendini bu konuda geliştirmeye devam ediyor. CANER SARIOĞLU - YENİ NESİL ÖĞRETMEN PINAR GÖKTAŞ Samsun’da doğdu. Çocukluğunda akşama kadar arkadaşlarıyla sokakta oyun oynamanın keyfini sürdü. Okuduğu kitapların etkisinden midir bilinmez diplomat olmak istiyordu. Sonrasında kendini öğretmen olarak buldu. Öğretmenliği çok da sevdi. Birçok eğitim aldı, eğitim verdi. Yaptığı çalışmalarla yurt içinde ve yurt dışında ödüller aldı. Hızını alamadı çocuk edebiyatı alanında yüksek lisansını yaptı. Şimdilerde öğretmenliğe devam ediyor. En sevdiği şeyler ise çocukluğunda olduğu gibi okumak ve oyun oynamak. Ancak bu sefer öğrencileriyle… 1992 yılında Nevşehir’de doğdu. Çizim yapmaya lise yıllarında başladı. Lisans ve yüksek lisans eğitimini Selçuk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde tamamladı. Çeşitli yayınevleri ve dergilerde çizimler yaptı. Aynı zamanda özel sektörde resmin güzelliklerini minik öğrencileriyle paylaştı. Çocukların hayal dünyalarına dokunmak için çizim yapmaya ve kendini bu konuda geliştirmeye devam ediyor.


5 - Faruuuuukkk! İlk günden okula geç kalma. Haydi, uyan artık! - Anneee, beş dakika daha uyuyayım lütfeen... - Süper kahramanlar çok uyumaz, zamanını doğru kullanır! Okula hazır mısın bakalım? - Ben hazırım! Peki ya okul bana hazır mı acaba, diye mırıldanarak yataktan fırladım. Annem bu cevabıma çok güldü. Öğretmenimi ve arkadaşlarımı çok özlemiştim. Her sene okullar açılacağı zaman içim kıpır kıpır olurdu. 5 Dakika Daha


Okul evimize yakın olduğu için Derya ve Ömer'le hep yürüyerek gidip geliyorduk. Onlar da benim gibi okulun ilk günü olduğu için heyecanlıydı. Acaba bizi bu sene ne maceralar bekliyordu?


7 Sınıfa girince hemen cam kenarında kümelenen arkadaşlarımın yanına gittim. Herkes tatil anılarını anlatıyordu. Köye gidenler, tatile gidenler, burada, yani Sevgi Şehri’nde kalanlar… Tam o sırada öğretmenimiz kapıda belirdi. Saçları topuz, iki katı boyumuzda ve siyah gözlüklüydü. Her zamanki gibi çok şık giyinmişti. Sanki sınıfa gelmiyor da sahneye çıkıyordu. Belki de sınıf, bizim sahnemizdi. Ondandı bu kadar özen göstermesi. Yine enerjikti, yine şakacıydı. Onun bu şakacı yönü bizi kendine çekiyordu. Bir bakmışsınız matematik dersinde manav olmuş, fen bilimleri


dersinde robot gibi konuşup robot dansı yapıyor, resim dersinde ise sanki bir Picasso… Bu sene de hareketli başladı. Sınıfa güneş gözlükleriyle girdi, bize bir bakış attı: - Beni özlediniz mi? Hep bir ağızdan “EVEEEEEEEETTTTTTT!” diye cevap verdik. - Ben de sizi özledim. Hem de çoookkk.


- Öğretmenim, sınıfta neden güneş gözlüğü takıyorsunuz, diye sordu Derya gülerek. - Ah, kusura bakmayın çocuklar! Tatil havasından hâlâ çıkamadım. Bütün sınıf bu sözlerle gülüştük. - Anlatın bakalım, yaz tatilinde neler yaptınız? Çok merak ediyorum. Ya da durun, önce ben anlatayım, siz dinleyin. Ardından siz anlatırsınız, ben dinlerim, diyerek tatilini anlatmaya başladı.


Harika bir tura katıldığından bahset ti. Çöller aştıklarını, deniz altı seyahati yaptıklarını, paraşütle atladıklarını, safari turuna katıldıklarını ayrıntılı olarak anlattı. Üzerine bir de tatilinden fotoğraf ve videolarını gösteriyordu. Deve üzerinde, omzunda pitonla, yunus balıkları arasında, paraşütle gökyüzünde süzülürken pek çok macera dolu görüntüsü vardı.


11 - Şimdi sıra sizde... Hadi, anlatın bakalım. Ama bunu sözle değil, sanatınızla anlatın. Yani resim yaparak... Ne demişler, bir resim bin sözcüğe bedeldir. Hepimiz birer kâğıt çıkardık, önce ne çizebileceğimizi zihnimizde canlandırdık. Ardından usul usul çizmeye başladık. Öğretmenimiz de bize hareketli bir şarkı açtı. Kalemimiz o melodilerle dans ediyordu sanki. Bir ara göz ucuyla öğretmenimize baktım. O da müziğe kendini kaptırmış yerinde duramıyordu. Bir süre sonra resimler bitmişti. Öğretmenimiz, herkesten resmini bir sanatçı gibi imzalamasını istedi. Ardından sınıftaki panoyu gösterdi. - Buraya asabilirsiniz. Bütün resimleri sırayla inceleyeceğim, bana resmini anlatmak isteyenleri de dinlemek için sabırsızlanıyorum. Günler gelip geçmeye başlamıştı. Çeşitli etkinlik ve projeler içinde yer alıyorduk. Dikkatimizi çekmeyen şeyler dahi öğretmenimizin şakalarıyla güzel hâle geliyordu. Kendimizi bir anda çalışmanın içinde buluyorduk ve bunu keyifle yapıyorduk.


12 Okulun başlamasının üzerinden bir hafta geçmişti. Teneffüs olduğunda öğretmenimizin son derste yaptığı şakalardan bahsedip gülüştük. Aklıma bir fikir gelince heyecanla hemen arkadaşlarıma döndüm: - Hep şakayı öğretmenimiz yapacak değil ya. Bu sefer de biz ona bir şaka yapsak nasıl olur? Hepsinin bir anda gözleri açılmıştı. “Ne yapabiliriz peki?” diye konuşmaya başladık. Herkes bir fikir söylüyordu. Saka Ekibi Kuruluyor


13 Arkadaşlarımdan çok komik fikirler geliyordu. Ancak yapacağımız şaka, söylenenlerin dışında ve öğretmenimizin unutamayacağı bir şaka olmalıydı. Düşündüm, taşındım, tatlı tatlı kaşındım. Aklıma o an bir fikir geldi ve heyecanla öne atıldım. - Sınıftaki saati geri alalım! Evet, saati geri alalım ve öğretmenimiz gelmeden sıraların altına saklanalım. Öğretmenimiz geldiğinde bizi göremeyecek ve çok şaşıracak. Sonra da sınıftaki saate bakıp erken geldiğini düşünecek ve dışarı çıkacak. - Çok iyi fikir, dedi Derya. Zaten öğretmenimiz kol saati takmıyor, cep telefonunu da sınıfa getirmiyor. - Çantasını saklayalım! - Tahta kaleminin içine su dökelim! - Masasına böcek bırakalım! - Hepimiz sıralara ters oturalım!


15 - Biz de o sıra sınıfta istediğimizi yapabiliriz, dedim. Öğretmenimiz tekrar geri geldiğinde ise onu nasıl şakaladığımızı açıklarız. Bu fikir herkesin hoşuna gitmişti. Hemen görev dağılımlarını yaptık. Derya bahçe kapısında, Ömer sınıf kapısında öğretmenimizin onları göremeyeceği bir yerde nöbetçi olacaktı. Diğer arkadaşlarım da bana saate uzanabilmem için yardım edecekti. O gece çok fazla uyuyamadım. Sanırım yapacağımız şakanın heyecanındandı. Sağa sola dönüp durdum. Sabah kahvaltıyı yaptıktan sonra evden çıktım. Önce Deryaların kapısını çaldım, ardından Ömerlerin. Onlar da gece çok fazla uyuyamamışlar. Okula gidene kadar planın üzerinden on üç kez daha geçtik. Bu şaka çok iyi olacak, bütün okul bizim şakamızı konuşacaktı.


16 Okula gittiğimizde herkes görev yerini almıştı. Hemen masayı saatin olduğu yere çektik. Önce sandalyeye, ardından da masaya çıktım. Sonra saate uzandım. Tam saati geri aldığımda saat birden titremeye başladı. Akrep ve yelkovan kendinden geçercesine dönüyordu. Şaşkınlıkla saati izledim. Arkadaşlarım da ne olduğunu çözmeye çalışıyor, tepki veremiyorlardı. O sırada Derya, Ömer’e seslenmiş ve Ömer de bize işaret vermişti. İkisi de koşarak sınıfa girdi. Öğretmenimiz koridorun başında görüldü. Ben o panikle saati yerine takmaya çalıştım ama bir türlü beceremedim. Artık sadece saat değil, benim de heyecandan elim ayağım titriyordu. Arkadaşlarım “Acele et! Çabuk ol!” dedikçe daha da panik oldum. Son anda saati yerine taktığımda kapı açılmış, öğretmenimiz kapının ardında gözükmüştü. Arkadaşlarım sıranın altına girmişti. Ben de hızlıca gizlenmeye çalıştım. Öyle heyecanlandım ki kalbim küt küt atıyordu.


Click to View FlipBook Version