3 KARDEŞ 1 ELMA Didem, Berk ve Efe üç kardeşti. En büyükleri Didem’di. Didem’den sonra Berk, sonra da Efe doğmuştu. Bu üç kardeş birbirlerini çok sever, hep birbirleriyle oyunlar oynarlardı. 3 KARDEŞ 1 ELMA Eşitlik - Adalet 5
Kardeşler, bahçeli bir evde yaşıyorlardı. Bahçelerinde birbirinden güzel hayvanlar besliyorlardı. Didem kedileri çok severdi. O yüzden Didem’e gri renkli bir kedi almışlardı. Didem kediyi görünce: - Duman ismi kedime çok yakışır. Adı Duman olsun, demişti. Evdeki herkes bu ismi Duman’a çok yakıştırıyordu. Berk ve Efe ise bahçede bir köpek besliyorlardı. Köpeklerine “Kahraman” ismini vermişlerdi. Çünkü bahçeye ne zaman bir yabancı yaklaşsa korkusuzca havlıyordu. Bu isim, tam ona göreydi. 6
7
Üç kardeş aynı okula gidiyordu. Her sabah erkenden kalkar, anneleri Suna Hanım’ın hazırladığı kahvaltıyla karınlarını bir güzel doyururlardı. Sonra da hazırlanıp babalarıyla birlikte evden çıkarlardı. Okuldan sonra eve döndüklerinde de bahçede oyun oynarlardı. Bahçe işlerinde anneleri Suna Hanım ve babaları Mehmet Bey’e yardım ederlerdi. 8
Didem, annesiyle birlikte bahçeye çiçek ekmeyi çok severdi. Berk ve Efe ise dikilen bu çiçekleri sulardı. Hortumu musluğa takarken babalarından yardım isterlerdi. 9
Babaları Mehmet Bey’in bir manav dükkânı vardı. Her gün okula giderken Mehmet Bey, dükkânından üç çocuğuna birer tane meyve verirdi. Gittikleri okulda meyve yeme saati vardı. Bu saat geldiğinde herkes yanında getirdiği meyveyi yerken onlar da babalarının verdiği bu meyveyi yerlerdi. 10
Bir sabah yine hep birlikte uyandılar. Suna Hanım kahvaltıda onların en sevdiği yiyecekleri hazırlamıştı. Didem haşlanmış yumurtaya bayılırdı. Berk en çok peynir yemeyi severdi. Efe’nin en sevdiği ise kahvaltıda tost yemekti. Üçü de süte asla hayır demezdi. 11
Didem: - Yaşasın! Annem yine haşlanmış yumurta yapmış, dedi. Berk sofraya oturur oturmaz peynirden yemeye başladı. Efe hemen tostunu aldı. Güzelce karınlarını doyuran kardeşler okula gitmek için hazırlandılar. Sonra da babalarıyla birlikte okulun yolunu tuttular. Manavın önüne gelince Mehmet Bey: - Evet, söyleyin bakalım. Bugün 12
hangi meyveyi almak istersiniz, diye sordu. Üçünün de en sevdiği meyve elmaydı. Bir ağızdan “Elmaaaa!” 13
diye bağırdılar. Mehmet Bey de hepsine birer tane elma verdi. Akşam olup okuldan eve dönerken Berk’in ayağı taşa takıldı ve burkuldu. “Ahhhh!” diye acıyla bağırdı Berk. Hemen doktora götürdüler onu. Doktor: - Ayağını incitmişsin Berk. Üzerine de çok basınca zorlanmış. İyileşmesi için bir ay evde durman gerekecek, dedi. 14
15
Kardeşleri Berk’in durumuna çok üzüldüler. Canı sıkılmasın diye onunla hep ilgilendiler. Onun meyvesini de her akşam eve getirdiler. Bir gün yine okula giderken Mehmet Bey onlara meyve veriyordu. Babalarından bu sefer de elma istediler. Didem şöyle dedi: 16
- Baba, Berk’in meyvesini eve götürmek yerine bana vermelisin. Çünkü o okula gitmiyor, meyveye ihtiyacı yok. En büyük ben olduğum için onun meyvesini ben hak ediyorum. Bunun üzerine Efe söze karıştı: - Eğer meyveyi hak eden biri varsa o da benim. Ben en küçüğüm. Ne kadar çok yersem o kadar hızlı büyürüm. Didem ve Efe konuşmasını bitirdikten sonra Mehmet Bey, çocuklarına döndü: 17
- Berk sizinle birlikte okula gidemiyor, evet. Ancak bu durum onun da meyve alma hakkı olduğunu değiştirmez. Adil olmalı ve Berk’e hakkını vermeliyiz. Sonuçta hepinizin hakkı eşit, dedi ve ekledi: - Madem bugün fazladan elma yemek istediniz. O zaman alın size ikişer elma. İki kardeş bir ağızdan, “Yaşasınnnnn!” diye bağırdı. Didem: - Efe, kardeşim! Babamız çok haklı. Hepimiz aynı hakka 18
sahibiz. Ben en büyüğüm diye elmayı ben alsaydım bu hiç adil olmazdı. O zaman hepinizin hakkına girerdim, dedi. 19
Efe, ablasına sordu: - Abla, o zaman akşam Berk’e da 2 tane elma götüreceğiz, değil mi? - Elbette, dedi ablası. Akşam okuldan eve dönerken babalarının manavına uğrayıp Berk için 2 tane elma aldılar. 20