The words you are searching are inside this book. To get more targeted content, please make full-text search by clicking here.

Maltepe Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu
Rehberlik Servisi
Ayna Dergisi 2016-2017

Discover the best professional documents and content resources in AnyFlip Document Base.
Search
Published by Yunus Aydın, 2017-07-13 13:54:10

Ayna Dergisi 2.Sayı

Maltepe Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu
Rehberlik Servisi
Ayna Dergisi 2016-2017

Keywords: ayna,osmangazi,rehberlik

AYNA

SAYI 2

Hoşça bak zatına kim zübde-i âlemsin sen
Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen

(Kendine dikkatlice bir bak; sen âlemin özüsün.
Sen varlıkların gözbebeği olan insansın.)

Şeyh Gâlib

NEDEN AYNA?

Ayna, kendisine tecelli ve aksedeni gösteren veya bildiren, ışığı yansıtan, varlıkların
görüntüsünü veren, cilalı ve sırlı cam, gözgü, mir’at, ȃyȋne anlamında kullanılan bir kelime.
Aynı zamanda ayna, kadim dönemlerden bu yana derin sembolik anlamlar içeren bir metafor.
Biz “ayna” kelimesini seçerken iki anlamını vurgulamak istedik.

Birincisi; aslında psikolojik danışmanlığın çeşitli teknikler kullanarak, “özne” olarak
kabul ettiği her yaş grubundan kişiye “ayna tutmak” olduğu düşüncemiz… 11-14 yaş
grubuyla muhatapsınız, bu gruba ayna tutmak işe yarar mı demeyin. Görüşmelerimiz
esnasında ne cevherlerle karşılaşıyoruz; sizlerle paylaşamadığımız, aktaramadığımız…

İkincisi; Gazzali’den, İbn-i Arabi’den, Mevlana’dan anlayabildiğimiz kadarıyla
aynanın, Allah’ın göstergesi olan ȃlemin; bütün ȃlemlerin dolayısıyla Allah’ın görüntüsü olan
insanın sembolü olduğu anlayışımız…

Öğrencilerimizin “insan” olma yolculuklarına şahitlik edebiliyorsak; hele hele bu
süreçte ihtiyacı olanlara bir miktar da destek olabiliyorsak ne mutlu…

Tayfun İLERİ Lütfiye KILIÇ
[email protected] [email protected]

Bizi bizden iyi bilirsin Rabbim,
Bir masalı bir gerçeğe ansızın
Yalnız Sen döndürebilirsin Rabbim.

Nurullah GENÇ
2

Okulumuz Rehberlik Birimimiz,
belirlenen program çerçevesinde öğrencilerimizin
yaş farklarının yanı sıra ilgi, yetenek ve akademik
gelişimlerini de göz önüne alarak, çalışmalarını yürütüyor.

AMACIMIZ

Öğrencilerimizin;
 Kendilerini tanıması,
 İlgi ve yeteneklerinin farkına varması,
 İlgi ve yetenekleri doğrultusunda kendilerini geliştirmesi,
 Bilişsel, sosyal ve duygusal açıdan sağlıklı birer birey olması,
 İletişim kurma ve sorun çözme becerilerini geliştirmesidir.

Osmangazi İmam Hatip Ortaokulu olarak, rehberlik ve psikolojik danışma
çalışmaları ile öğrencilerin sorumluluk sahibi, özgüveni yüksek, yaratıcı, özgür
düşünebilen, bilgiyi kullanabilen, yeni koşullara ve değişimlere ayak uydurabilen ve
sorunlar karşısında çözüm üretebilen yeterliliğe ulaşmasını hedefliyoruz. Bu anlamda
sadece öğrenciler ile çalışmalar yapmaktan ziyade velileri de içine alan bir yaklaşımı
benimsiyoruz. Çünkü bir öğrencinin eğitimi ve psiko-sosyal gelişimi en etkili olarak
öğrenci-danışman veli-psikolojik danışman işbirliği ile sağlanabileceğini düşünüyoruz.

2016-2017 Eğitim ve Öğretim yılında
okulumuz Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Servisi’nde verilen hizmetler:

 Öğrencilerimize bireysel/kişisel, eğitsel ve mesleki konularda rehberlik etmek,
problemlerinin çözümünde yardım sağlamak,

 5. sınıflarımızla tanışma etkinlikleri,
 Okula uyum süreci,
 Planlı ve etkin ders çalışma yöntemleri,
 Test çözme teknikleri,
 Öfke kontrolü,

 Ailevi sorunlar,
 Merkezi sınavlar hakkında bilgilendirme,
 TEOG sınavına hazırlanma süreci,
 Kaygıyla başa çıkma yöntemleri,
 Ergenlik dönemine ilişkin sorunlar,
 Arkadaşlık ilişkileri,
 Velilere yönelik seminerler ve bilgilendirme,

gibi konularda bireysel görüşmeler, grup çalışmaları, sınıf çalışmaları, seminer çalışmaları
şeklindedir. Amacımız “her çocuk özeldir ve değerlidir” ilkesiyle rehberlik hizmetlerini
imkânlarımız nispetinde tüm öğrenci ve velilerimize ulaştırabilmektir.

3

5. SINIF ÖĞRENCİLERİMİZLE

ORYANTASYON ETKİNLİKLERİMİZ

2016-2017 Eğitim-Öğretim döneminde okulumuza yeni kaydolmuş öğrencilerimizin
okula uyumunu kolaylaştırabilmek adına bir dizi etkinlik düzenledik.
 Pano çalışmaları,
 Sınıf içinde beraber oynadığımız oyunlar ve tanışma etkinlikleri,
 Uygulanan otobiyografi, öğrenci tanıma formu gibi anketler,
 Okul birimlerini tanıtma gezileri ve
 Çeşitli ikramlar ile okulumuzun yeni çiçeklerini daha yakından tanıma fırsatı bulduğumuz

gibi onların da okulumuzu ve Rehberlik Servisini tanıyıp sevmelerini amaçladık.

4

TEKNOLOJİ ÇAĞINDA ÇOCUK OLMAK SEMİNERİ

Teknoloji çağı, bilişim ve iletişim teknolojilerindeki gelişimin insanlık tarihindeki değişimin yönünü yeniden
belirlediği ve giderek ağ toplumunun ortaya çıktığı döneme verilen addır. Her nimetin bir külfeti olduğu gibi
teknolojinin de faydalarının yanı sıra zararlarından da söz etmek mümkündür.
Seminerde öğrencilerimize teknolojinin ne olduğu, eski dönemlerde çocukların oynadığı oyunlarla bu çağda
yaşayan çocukların oyunları arasındaki farklar, teknolojinin hayatımızdaki artıları ve eksileri, teknolojinin ve
özellikle de sosyal medyanın zararlarından nasıl korunabileceğimiz etkinlikler ve videolarla anlatıldı.

5

3 ARALIK

DÜNYA ENGELLİLER GÜNÜ ETKİNLİĞİMİZ

Dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 15’i, yani 1 milyardan fazla kişi çeşitli yeti yitimi (engellilik)
durumuna sahiptir. Engellilik oldukça çeşitlilik göstermekte, nüfusun yaşlanması ve kronik
hastalıklardaki artış nedeni ile engelli sayısı da günden güne artmaktadır.

Biz de bu konuya dikkat çekebilmek ve öğrencilerimizin farkındalık düzeyini artırabilmek
amacıyla 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde çeşitli etkinliklere imza attık. Yapılan seminer ile
engellilik olgusu ve engellilere nasıl yaklaşılması gerektiği açıklanmaya çalışıldı. Ayrıca
öğrencilerimizin, görme engelli öğrencimiz Zeynep Tuğçe Dinç ile bir söyleşi yapmaları için imkân
oluşturulmuş ve bu sayede engelli bir ferdin iç dünyasını birinci ağızdan dinlemeleri sağlanmıştır.

Bizler biliyoruz ki “asıl engel sevgisizliktir” ve sevginin aşamayacağı hiçbir engel yoktur.

SIRADAN BİR İNSAN OLMAK

Halis KURALAY

BEN BİR GÖRMEZİM ELİNDE BASTON, Peki ama niçin görenler benim merdivenlerden
Horoz seslerinden sonra çalan saatim uyandırır inemeyeceğimi söylerler?

beni de her sabah, Dolmuş şoförü niçin paramı almak istemez?
Ya okuluma, ya işime giderim zamanında, Masanın üstündeki kibriti ellerimle aramam
Bazen kahvehaneye gidip, bir kahve söylerim
neden garipsenir?
kendime, Hele neresi acayip yolda bastonla yürümenin?
Yalnız başıma tiyatroya gittiğim de olur
Görenlerin gözünde ya çok zekiyim,
Sevinirim arkadaşım nişanlandı diye, Ya da elinden bir şey gelmez biri.
Üzülürüm annemin ağrıyan midesine. O insanları da anlarım aslında ya

Renklerin isimlerini bilirim yalnızca, Ve sabrederim sınırlarımı zorlayarak
Güneş ışıklarıyla ise alabildiğine dostum. Bazen de derim: Sıradan bir insan olmak varmış
Yağmur altında yürümekten büyük haz duyarım,
Ayak seslerinden anlarım insanların geldiğini, insanların gözünde.
Gül, elime batan dikeni, kokusuyla güzeldir
Halis KURALAY’ın Yeniden Hayata Dokunmak
bana, ‘bir âmânın hayata ilişkin notları’
İnsanların işini görüvermek beni de mutlu kılar. adlı eserinden alıntılanmıştır.

6

ZEYNEP TUĞÇE DİNÇ

Zeynep Tuğçe DİNÇ, Osmangazi
İmam Hatip Ortaokulu’na Eylül 2013’te
geldi, Rehberlik Servisi’nde ilk tanışma-
mız da bu günlere rast geliyor. Üniversite
yıllarımda tanıdığım çok saygıdeğer gör-
me engelli arkadaşlarım da olduğu için
Zeynep’le tanışmak beni çok mutlu etti.

İlk günlerde Zeynep, Türkan Sabancı Görme Engelliler İlkokulu’ndaki sınıf
öğretmeninden ve arkadaşlarından ayrılmış, yeni bir okula, bilmediği yeni bir ortama alışmaya
çalışan, kendisi gibi olmayan arkadaşlarıyla ilk kez eğitim ve öğretim faaliyetlerine katılacak,
biraz tedirgin, annesinin yardımına sık sık ihtiyaç duyan minik bir kız çocuğuydu.
Okulumuzun sıcak ortamında geçirdiğimiz dört yılda bizim Zeynep’in öğrenme sürecine olan
katkılarımızın yanı sıra Zeynep’in de okulumuza, arkadaşlarına ve biz öğretmenlerine
kazandırdıklarını, etrafında nasıl bir fark yarattığını gözlemleme fırsatım oldu.

Okulumuzda sınavlar tüm sınıflarda aynı ders saatinde ortak olarak gerçekleştiriliyor.
Okul Rehber öğretmeni olarak genellikle Zeynep’e sınav sorularını Rehberlik Servisi’nde
okuyorum, Zeynep’in verdiği cevapları da kağıda yazıyor ya da işaretliyorum. Rehberlik
Servisi’nde yaptığımız bireysel görüşmeler haricinde en çok Zeynep’le sınav zamanları
görüştük, dört yılda sadece sınav zamanlarında yaklaşık 185 kez bir araya gelmişiz. Bu süre
zarfında Zeynep’i yeterince tanıma imkanı bulduğumu düşünüyorum.

Zeynep, sınav esnasında “çay içer misin? diye sorduğumda “öğretmenim içemem,
arkadaşlarım da sınavda bir şey yiyip içmiyorlar ya, ben içersem onlara haksızlık olur…”
diyecek kadar adalet duygusu güçlü; kitap okumayı çok seven, okulumuza gelen yazarlarla
tanışmayı ve kitaplarını imzalatmayı ihmal etmeyen ve aynı zamanda okuduğu kitapları aynı
heyecanla başkalarına anlatmayı da seven tam bir kitap kurdu; maneviyatı yüksek, ahlaklı,
edebli, kalp gözü keskin, ferasetli; Diriliş’i izlemeyi, şiir okumayı, şarkı ve ilahi dinlemeyi ve
söylemeyi seven, sesi güzel, dönmekten haz alan; sosyal ilişkileri güçlü, arkadaş ilişkilerinde
hassas ve duyarlı, öğretmenlerine saygıda kusur etmeyen, arkadaşlarına kabartma yazıyı
öğretecek kadar paylaşmayı ve öğrendiklerini aktarmayı seven, konuşmaktan hoşlanan ve her
daim gülümseyen birisi. Tüm bu özellikleri sayesinde merhametli, sabırlı, azimli ve gayretli
olmayı, zor durumlarda bile inancını ve olaylara pozitif yaklaşımını kaybetmemeyi etrafına
aksettiren, arkadaşları arasında farkındalık oluşturabilen bir öğrencimiz.

Zeynep’in geldiği günden beri okul ortamımıza etkisi suya atılan nadide bir taşın
etrafında oluşturduğu ve gittikçe büyüyen haleler gibi oldu. Zeynep’i bu sene okulumuzdan
artık daha bağımsız hareket edebilen, tedirginliğini atmış, kendine daha fazla güvenen, yeni
ortamlara ve durumlara daha kolay adapte olabilen ve geleceğe umutla bakabilen bir genç kız
olarak uğurluyoruz. Tanışıklığımızın ve dostluğumuzun baki kalması temennisiyle….

Lütfiye KILIÇ

7

Yeşilay’ın önderliğinde tüm Türkiye’de
başlatılan Türkiye Bağımlılıkla Mücadele

Projesi (TBM) kapsamında okulumuz
öğrencileri ve velileri bilgilendirildi.

TBM Formatörü olan Rehber
Öğretmenlerimiz öğrencilerimize ortaokul

modülünü uyguladılar.
 Teknoloji Bağımlılığı (6 Oturum)

 Sağlıklı Yaşam (6 Oturum)

 Tütün Bağımlılığı (6 Oturum)

8

GÜVENLİ TEKNOLOJİ KULLANIMI

1- Her şeyden önce çocuğunuzla iyi bir iletişim içinde olun: Çocuğunuzun arkadaşları,
zevkleri, korkuları, sevdikleri ve sevmedikleri konular hakkında bilgi sahibi olun. Çocuğunuza,
her konuyu sizinle paylaşabileceği güvenini verin. Sizin yetersiz kaldığınız konularda
uzmanlardan yardım alın.
2- Örnek olun: Çocuklar TV, bilgisayar, cep telefonu vs. kullanımını özellikle aile ortamında
öğrenmektedir. Her konuda olduğu gibi, bu konuda da ebeveyn olarak çocuklarınıza iyi birer
örnek olun. Bilinçli ve güvenli internet kullanım kurallarını öğrenin ve uygulayın.
3- Evde tv ve bilgisayarın yerinin ortak alan olmasına dikkat edin: Çocuğunuzun odasında
ayrı bir TV, bilgisayar olmamasına dikkat edin.
4- Tv izleme ve bilgisayar kullanma süresine kısıtlama getirin: Ebeveyn olarak çocuğunuzla
birlikte kullanım sürelerini net bir şekilde kararlaştırın ve bu sürelere uyulup uyulmadığını kontrol
edin, süre dolduğunda cihazları kapatın. Tüketimi sınırlayabilmek, bağımlılığın gelişmesini önler.
Çocuğunuzun oyuna, kitap okumaya, spor yapmaya ve sanata vakit ayırmasını sağlayın.
Unutmayın ki, uzun süre bilgisayar veya internet kullanımı çocuğunuzun sosyalleşmesine
olumsuz etki yapabileceği gibi bazı fiziksel rahatsızlıklara da neden olabilecektir.
5- Çocuğunuzla bilinçli ve güvenli internet kullanımı kuralları konusunda konuşun:
Koyduğunuz kurallar ve konuşmalarınızda pozitif tutum sergileyin. Olumsuz söylemlerin
çocuğunuzla kuracağınız iletişimde çatışmayı artırıcı unsur olabileceğini aklınızdan çıkarmayın.
Bilinçli ve güvenilir internet kullanımı, internet bağımlılığı vs. konusunda MEB’in
www.eba.gov.tr sitesinin video bölümünden faydalanabilirsiniz.
http://www.eba.gov.tr/video/izle/video4f4de55fd7213
6- İnternette mümkünse çocuğunuzla birlikte gezinin: Eğer çocuğunuz bu konuda isteksiz ise,
sadece sizin ve okul öğretmenlerinin onayladığı siteleri ziyaret etmesi konusunda çocuğunuzu
uyarın. Hangi sitelere girdiği, hangi sohbet ortamlarında bulunduğu konusunda fikir sahibi olun.
Mümkünse sohbet ortamlarındaki arkadaşlarını tanımaya çalışın. Çocuğunuzun internet
ortamında güvenliğini sağlamak ve zararlı içeriklerden korumak amacıyla gerekli güvenlik ve
filtreleme programlarını edinin.
7- Çocuğunuzu internette güvenlik konusunda bilgilendirin: Çocuğunuza internet ortamında
tanımadığı kişilerle iletişim kurmamasını öğretin. Sizin onayınız olmaksızın kendi ve aile
resimlerinizi, adresinizi, telefon numaranızı, okul adını vermemesini ifade edin. Internet
ortamında, sohbetlerde çocuğunuzu rahatsız eden görüntü, ses ve yazılar yer aldığı takdirde
hemen bulunduğu internet ortamından çıkmasını ve size haber vermesini isteyin. Çocuğunuzun
size güvenmesini sağlayın. Çocuğunuza kızmayın, korkutmayın. Çocuğunuza her konuda destek
vereceğinizi hissettirin.
8- Çocuğunuza, internet ortamında başkalarını rahatsız edecek davranışlarda
bulunmamasını öğretin: Günlük hayatta olduğu gibi, internette de kötü ve kaba kelimeler
kullanmamalarını, kibar ve güzel bir dil kullanmalarını isteyin.
9- Okulumuza öğrencilerimizin cep telefonu, tablet vs. getirmesine izin verilmemektedir:
Çocuğunuzun okul kurallarına uymasına yardımcı olun.

9

Öğrencilerimizin üst öğrenim kurumlarını tanıyarak
bilinçli seçim yapmalarına yardımcı olmak,

TEOG’a hazırlık sürecinde ihtiyaç duydukları motivasyonu sağlamak
ve başarılarını arttırmak amacıyla

8. Sınıf öğrencilerimize yönelik okul tanıtım gezileri düzenlendi.
Gerçekleşen gezilerde öğrencilerimiz birçok okulu ve okul türünü

yakından tanıma imkanına sahip oldular.

10

11

Okulumuzda öğrencilerimize iyi eğitim olanakları sunmanın yanı sıra
velilerimizin de gelişimine katkı sağlayacak faaliyetleri önemsiyoruz.

2016-2017 Eğitim ve Öğretim yılında bu kapsamda
alanında uzman kişileri davet ettiğimiz bir seminer programı hazırladık.
Program sonunda da katılan velilerimize Katılım Belgeleri takdim ettik.

OTURUM KONU BAŞLIĞI SEMİNERİ VEREN GÜNÜ SAATİ

15 Temmuz ve Prof. Dr. Ahmet KOÇ 4 Kasım 2016 10:00 - 11:30
İmam Hatiplilik Şuuru (Marmara Üni. Öğretim Üyesi) Cuma

Ergenlikte Sorumluluk ve Mustafa OTRAR 18 Kasım 2016 10:00 - 11:30
Özgüven (Marmara Üni. Öğretim Üyesi) Cuma

Teknoloji Bağımlılığı Sena AVAZ AVCI 29 Kasım 2016 11:00 - 12:30
(Uzman Klinik Psikolog) Salı

Çocuklarda Ahlak Eğitimi Ömer Miraç YAMAN 16 Aralık 2016 10:00 - 11:30
(İstanbul Üni. Öğretim Üyesi) Cuma

Dikkat Eksikliği Ahmet Faruk LEVENT 27 Aralık 2016 10:00 - 11:30
(Marmara Üni. Öğretim Üyesi) Salı
Çocuklarımıza Namaz
Bilinci Kazandırmak Abdullah YILDIZ 10 Şubat 2017 10:30 - 12:00
Cuma
(Namaz Gönüllüleri Platformu’ndan

Araştırmacı-Yazar)

Anne-Baba Okulu’muza ilişkin kimi velilerimizin gözlemleri:

Okulumuz bu kapsamda çok güzel seminerlere Seminerlerden çok mutlu ayrıldım.
imza atmıştır. Bu nedenle size çok teşekkür Beklentimin çok üstünde gerçekleşti.
Konularına hakim hocalarla söyleşi yapma
ediyorum. Kızım 8.sınıf öğrencisi. Bundan sonra fırsatından dolayı çok mutlu oldum. Ama
hazırlanacak programlara katılamayacak olmak süreleri azdı. Yine de birçok yanlışımın
beni üzüyor. Bundan sonraki çalışmalarınız ve farkına vardım. Allah (cc) razı olsun.

yenilikleriniz için şimdiden tebrikler.

Bu seminerler yanılmıyorsam üçüncü dönemdir Her biri alanında başarılı olmuş değerli
gerçekleşiyor. Ben üçüncü döneme katılmış hocalarla bizleri buluşturduğunuz, fikir
bulunmaktayım. Katılamadığım iki döneme ve gönül dünyamızda yeni pencereler
açtığınız için sizlere teşekkür ediyoruz.
hayıflanmaktayım. Tadı damağımda kaldı. Her İnşaallah yeni programlarda buluşuruz.
biri alanında uzman kişiler… Oldukça aydınlatıcı

olan bu seminerlerin devamını diliyorum.

12

Prof. Dr. Ahmet KOÇ - “15 Temmuz ve İmam Hatiplilik Şuuru”

Yoğun ilgi gören seminerde Ahmet KOÇ, öncelikle 15 Temmuz 2016’nın milletimiz için taşıdığı derin
anlamdan bahsetti. Ardından da 15 Temmuz şuurunun nasıl diri tutulabileceği ve İmam-Hatip
okullarının bu süreçte oynadığı önemli role değindi. Ahmet Hoca sunumunda ayrıca İmam-Hatip
okullarının kuruluş sürecinden, bu süreçte çekilen sıkıntılardan, başta Celal Hoca ve Mahmut Bayram
olmak üzere İmam-Hatip okulları ve memleketimizin geleceği olan evlatlarımız için üstün gayretler
gösteren örnek şahsiyetlerden söz etti.
Seminerde baştan sona İmam-Hatip okullarının öğrencisiyle, öğretmeniyle, idarecisiyle, velisiyle ve
hatta bulunduğu muhitle bir bütün olarak hareket etmesi gerektiği, böyle bir bilinç vesilesiyle bu
günlere gelindiği ve ancak böyle bir aidiyet bilinciyle daha iyi noktalara ulaşılabileceği belirtildi. 15
Temmuz sonrası yaşanan süreçte bu durumun daha da elzem olduğu vurgulandı.

Yrd. Doç. Dr. Mustafa OTRAR - “Ergenlik Döneminde Sorumluluk ve Özgüven”

Velilerimizin yoğun katılımıyla gerçekleşen seminerde Mustafa OTRAR, ergenlik döneminin
özelliklerini, çocuk gelişimi ve eğitimindeki paradigma değişikliklerini, özgüven kavramının anlamını,
nasıl ve hangi aşamalarda ne zaman geliştiğini, kimlerin özgüvenli kimlerin özgüvenden yoksun
olduklarını, sorumluluk ve özgüvenin gelişiminde çocuklarımıza nasıl yardımcı olabileceğimizi somut
örneklerle açıklayarak sunduğu önerileri sıraladı.

Sena AVAZ AVCI - “Teknoloji Bağımlılığı”

Seminerde Sena AVAZ AVCI, teknoloji çağında çocuk yetiştirmenin farklılıklarını, dengeyi gözetmenin
önemini, bağımlılığın ve teknoloji bağımlılığının ne demek olduğunu, belirtilerini ve yapılması
gerekenleri somut öneri ve örneklerle açıkladı.

13

Yrd. Doç. Dr. Ömer Miraç YAMAN - “Çocuklarda Ahlak Eğitimi”

Seminerde Ömer Miraç Yaman çocuklarımızın ahlaklı fertler olmaları için öncelikle biz yetişkinlerin,
anne-babaların ahlaklı olmaları gerektiğini, çocuklarımızı büyütürken niyetimizin ne olduğunu
sorgulamamızın ve niyetlerimizi toparlamamızın önemini, çocuklarımızın bize imtihan ve emanet olarak
verildiğini ayet-i kerimeler ışığında Peygamber Efendimizin hayatından misaller vererek ve Peygamber
kıssalarından da yola çıkarak anlattı. Lokman ve Tegabün suresinden örnekler vererek izah etti.

Yrd. Doç. Dr. Ahmet Faruk LEVENT - “Dikkat Eksikliği”

Seminerde Faruk Levent, Hiperaktivite ve Dikkat Eksikliğinin (DEHB) ne olduğu, dürtüselliğin anlamı,
Dikkat Eksikliği’nin bebeklik, erken çocukluk, okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve yetişkinlik dönemindeki
belirtileri, yol açtığı davranışsal ve akademik sorunlar, hangi durumlarda tedavi için kime başvurulması
gerektiği hakkında bilgiler verdi. Velilerimize konu hakkında daha detaylı bilgiler edinebilecekleri kitap
önerilerinde bulundu.

Abdullah YILDIZ - “Çocuklarımıza Namaz Bilinci Kazandırmak”

Abdullah Yıldız seminerine namazın önemini anlatarak başladı. Akabinde çocuklarımıza namazı
sevdirebilmek ve aile içinde olumlu bir iletişim ortamı oluşturabilmek için 3S formülü olarak adlandırdığı
Sofra birlikteliği, Sohbet birlikteliği ve Secde birlikteliğinin önemini vurguladı. Sunumu boyunca
çocuklarımıza iyi ahlaki özellikler kazandırabilmek için model olmanın ve evde manevi bir iklim
oluşturabilmenin gerekliliğini ifade etti.

Birikimlerini esirgemeyen konuklarımıza, katılan velilerimize ve her daim desteğini
14 sunan okul idaremize teşekkürü bir borç biliriz.

GENÇLİK:

CEVHER Mİ? BİR BUHRAN DÖNEMİ Mİ?

Hata yapmak
fırsatını Adem’e veren sendin
bilmedim onun talihinden ne kadar düştü bana
gençtim ben ve neden hata payı yok diyordum hayatımda
gergin bedenim toprağa binlerce fışkını saplar idi
haykırınca çeviklik katardım gökyüzüne
bir düşü düşlere dalmaksızın kavrayarak
bulutu kapsayarak açmadan buluta içtekini
tanıdım Ademoğlu kimin nesiymiş
ter döküp soru sormak nereye sürüklermiş kişiyi.

Çeşme var, kurnası murdar
yazgım

kendi avcumda seyretmek kırgın aksimi.

İsmet ÖZEL

Tarih boyunca her hayat anlayışı hemen her konuda olduğu gibi “insan”a dair de 15
farklı yaklaşımlara sahip olmuştur. Haliyle temelde ortaya çıkan bu farklılıklar gençlik gibi
hayatın belli dönemleriyle ilgili farklı kabul ve düşünceleri de beraberinde getirmiştir. Bu
yazıda ergenlik kavramı ve gençlik olgusu ile alakasına değinildikten sonra bu döneme
ilişkin Batı Medeniyetinde ortaya çıkmış kimi yaklaşımlardan söz edilecektir. Ardından da
bu yaklaşımların bizim medeniyetimizin yaklaşımıyla farklılaştığı kimi temel noktalara
kısaca temas edilecektir. Söylenecekler aslında çok daha geniş bir araştırmayı hak edecek
çapta önemli olan bir konuya ilişkin kısa bir değini olarak kabul edilebilir.

‘Ergen’ sözcüğü Batı literatüründeki ‘adolescent’ sözcüğünün karşılığı olarak
kullanılmıştır. Latince’de büyümek, olgunlaşmak anlamında kullanılan ‘adolescere’ fiilinin
kökünden gelmekte olan bu sözcük, yapısı gereği bir durumu değil, bir süreci

belirtmektedir.

Ergenlik genel kabule göre yaklaşık 12-21 yaş arası dönemi kapsayan çocukluktan
yetişkinliğe büyüme ve gelişme dönemi olarak tanımlanır. Buluğa erme, akıl baliğ olma
diye de anılan bu dönem ile insanın hayatında birçok konuda büyük değişiklikler meydana
gelir. Buluğa erme ile daha ziyade cinsel olgunluğa ulaşma kastedilirken akıl baliğ olma ile
doğru ile yanlışı birbirinden ayırt edebilme becerisi ifade edilir. Biyolojik, psikolojik ve
sosyal birçok konuda meydana gelen değişikliklerle çocuğun yetişkinliğe ilk adımını attığı
ve bir olgunlaşma sürecine girdiği kabul edilir.

Gençliğin çocukluk ile yetişkinlik arası döneme tekabül eden bir devre olduğu kabul
edilerek, ergenlikle aynı yılları ifade ettiğini belirtenler olmuştur. Lakin gençliğin farklı
toplumsal yönlerinin de olduğu, ergenliğin de daha ziyade büyüme ve gelişmeyi ifade ettiği
düşünülecek olursa gençliğin ergenliği de kapsayan daha ileri yaşlara kadar sürebilen, daha
geniş bir olgu olduğu söylenebilir. Kısacası her ergen aynı zamanda bir gençtir ama her
genç bir ergen olmayabilir.

Ergenlik dönemini anlamaya yönelik Batı’da ortaya konulan çalışmalara kısaca
bakıldığında, ergenliğin daha çok sorunlarla anılan bir dönem olarak kabul edildiği göze
çarpmaktadır. Psikolojiye ergenlik dönemi kavramını kazandırmış olan Stanley Hall, Darwin’in
evrim teorisinden etkilenerek ergenlik çağındaki gencin yabanilikle uygarlık arasında bir yerde

Ergenlik dönemini anlamaya yönelik Batı’da ortaya konulan çalışmalara kısaca
bakıldığında, ergenliğin daha çok sorunlarla anılan bir dönem olarak kabul edildiği göze
çarpmaktadır. Psikolojiye ergenlik dönemi kavramını kazandırmış olan Stanley Hall,
Darwin’in evrim teorisinden etkilenerek ergenlik çağındaki gencin yabanilikle uygarlık
arasında bir yerde olduğuna inanmıştır. Hall, ergenliği bir stres, buhran ve fırtınalar
dönemi olarak nitelendirmiştir.

Kendi geliştirdiği gelişim kuramının beşinci ve son dönemine denk gelen ergenliği
Freud, çocukluk dönemindeki karmaşanın ve cinsel çelişkilerin buluğ çağındaki yansıması
olarak görür. Bu açıdan ergenlik Freud için kişinin hayatının ilk on bir yılı kadar önemli
değildir. Ona göre fizyolojik değişimler ile alevlenen cinselliği yaşama karmaşasına bu
dönemde, ebeveyne karşı bağımlılıktan kurtulma, karşı cinse ilgi, toplumsallaşma, meslek
seçimi gibi olgular eklenerek tam anlamıyla stresli ve fırtınalı bir dönemle karşı karşıya
kalınır.

Sosyal öğrenme kuramının temsilcilerinden Bandura’ya göre ise ergenlik mutlak
anlamda bir bunalım dönemini ifade etmez. Bandura düzenli, istikrarlı ve sevecen
ailelerden gelen ergenlerin iyi bir biçimde sosyalleşerek bu dönemi rahat geçirdiklerini
belirtmiştir. Lakin ailesinden gerekli sevgiyi ve eğitimi görmemiş kişilerin yeterince
sosyalleşemediklerini ve bu dönemin kendileri için bir bunalıma dönüştüğünü de ilave
etmiştir.

Ergenlikteki sorunlara dikkat çeken bir diğer kişi de Kurt Lewin’dir. Lewin’e göre
hızlı değişimlere maruz kalan herkes yoğun stresli bir dönemden geçer. Ergen de gerek
biyolojik gerek psikolojik ve gerekse de toplumsal açıdan böyle bir değişimden geçtiği
için stresli ve sıkıntılı bir döneme maruz kalır. Hatta Lewin’e göre kendisinden
yetişkinlikte beklenen davranışlarla çocuklukta öğrendikleri arasında direkt bağlantı
olmadığını gözlemleyen ergen iki dünya arasında kalarak “marjinal” kişi durumuna düşer.

İnsanın yaşam sürecini sekiz aşamadan oluşan ve her evresinde bir çatışmayı da
beraberinde getiren psikososyal kuram ile kategorize eden Ericson, ergenliğe denk gelen
dönemi “Kimlik Kazanımına Karşı Kimlik Krizi” şeklinde tanımlamıştır. Ericson’a göre
ergenlik, kendisinden sonra gelecek olan “Mahremiyete Karşı Tecrit Olma”, “Durgunluğa
Karşı Üretkenlik”, “Ümitsizlik ve Çaresizliğe Karşı Katılım ve Bütünlük” evrelerine
hazırlık dönemidir. Bu yönüyle kendini tanımaya ve bir kimliğe bürünmeye çalışan gencin
bu krizi nasıl çözeceği, geleceği açısından çok kritiktir. Bu krize sağlıklı bir çözüm bulup
cinsel kimliğini, toplumdaki yerini ve kendi değer yargılarını oluşturabilmiş kişi, ilerleyen
yaşamında karşılaşacağı çatışmalara hazırlıklı olacaktır.

Batı dünyasında ergenliğe dair yapılan çalışmalara bakıldığında fırtınalı, gerilimli
ve çoğu zaman da sıkıntılı bir dönem yaklaşımı öne çıkmaktadır. Bu geçiş evresi
problemler ile özdeşleştirilmiştir. Bu yaklaşımın temelinde Modern Psikolojinin insana
dair karamsar yaklaşımının izlerini bulmak mümkündür. Batıda her ne kadar zaman
içerisinde farklı çalışmalar yapılmış olsa da genel tabloda insanın manevi potansiyelinin
ıskalandığı ve nefsi yönüne odaklanıldığı göze çarpmaktadır. Doğudaki ve özellikle
İslam’daki insanın manevi derinliğine dair yaklaşımları, Rasyonel Batı aklının ürünü olan
Modern Psikolojinin oluşum ve gelişim evrelerinde görmek neredeyse imkânsızdır. (Her
ne kadar yakın dönemlerde kimi araştırmacıların çalışmaları farklılık arz etse de ana akım
içerisinde seslerinin henüz cılız kaldığı söylenebilir.)

16

İnsanı maddi ve manevi yönleriyle bir bütün olarak değerlendiren ve manevi
gelişimi ön plana alan bizim dünyamızda ise durum bundan ibaret değildir. Bu toprakların
dünya görüşü içerisinde gençlik, sıkıntılardan ibaret olmayan hatta önemli bir potansiyeli
bünyesinde barındıran bir döneme işaret etmektedir. Gence, kavramsal olarak define,
cevher gibi anlamlar yükleyen bir tasavvur (bkz. Mehmet Doğan, Büyük Türkçe Sözlük),
gençteki bu potansiyele göre hareket edip ona toplum içerisinde ayrı bir önem
göstermekte ve ondaki bu potansiyeli harekete geçirmeye odaklanmaktadır. Ergenlikteki
büyüme-gelişmeyi hayatın doğal bir parçası olarak görüp ona göre düzenlemeler
getirmekte ve gence yetişkin dünyası içinde uygun bir konum biçmektedir.

Günümüzde yetişkinlerin ergenlerle ilgili yaşadığı sorunların önemli bir kısmının
temelinde onların yetişkinliğe adım attığının kabul edilmemesi yatmaktadır. Onlara hala
eski alışkanlıklardan hareketle çocuk gibi davranılmakta, bu da gencin tepkisini çekerek
karşılıklı bir iletişim çatışmasını doğurmaktadır. Bu çatışmada ergenden ziyade olgunca
bir tutum sahibi olması beklenen yetişkinin daha çok payının olduğu ortadadır.

Ergenlik sürecinin genç için taşıdığı anlam genel itibariyle müstakil bir fert olarak
kimliğini inşa edip hayata dâhil olabilme şeklinde ifade edilebilir. Bu süreçte ortaya çıkan
birçok durumun bununla doğrudan ya da dolaylı ilgisi bulunmaktadır. Gencin aileden
uzaklaşmaya başlamasında, o zamana değin var olan anne-babaya bağımlılık halinden
kurtulma niyetinin; kimi şahıs ya da gruplara benzemeye çalışmasında da, kuşanacağı
müstakil kimliğe nasıl ulaşacağına dair tecrübesizliğin izlerinin görülmesi mümkündür.
Yine gencin bedenine dair taşıdığı kaygıların temelinde, kimliğinin bir parçası gibi
gördüğü bedeninin çevresi tarafından kabul görmesi arzusunun; yalnız olma veya aykırı
olma çabalarının arka planında da hep kendine ait bir kimlikle mevcut hayat içerisinde
bağımsızlığını ilan etme isteğinin izlerine rastlanabilir. Tecrübesizliğinden ötürü kendi
için içinde kimi çelişkileri üretebiliyor olsa da daha pek çok hususta izlerine rastlamanın
mümkün olduğu gencin akıp giden sosyal hayata kendi kimliği ile katılabilme çabaları
anlayışla karşılanmalıdır.

Sonuç olarak bir ergeni çocuk olarak görmektense sorumluluk sahibi olmaya
başlamış acemi bir yetişkin olarak değerlendirmek ona karşı daha doğru bir tutum
geliştirilmesini sağlayacaktır. Böyle bir tutum olası çatışma zeminlerini doğurmak yerine
olgunlaşma sürecine saygı duyulmasını ve işbirliği içerisinde daha çok destek olunmasını
beraberinde getirecektir. Bu da gençteki potansiyelin-cevherin ortaya çıkışını
kolaylaştıracaktır.

Tayfun İLERİ

17

VELİLERİMİZE YÖNELİK İyi bir lisede öğrenim görebilmek, hayali kurulan üniversite ve meslek için önemli bir anahtardır.
Lise yolunda aşılması gereken en önemli engel olan TEOG sürecine dair sene boyunca yapılan

çalışmalar ile hem öğrencilerimiz hem de velilerimiz bilinçlendirilmeye çalışıldı.
TEOG Sınavı Hakkında Bilgilendirme
(2 Oturum)

1.TEOG Sınavını Değerlendirme ve Sınav Kaygısı ile Başedebilme Yöntemleri
(2 Oturum)

Lise Türleri ve Tercih Döneminde Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar
(2 Oturum)

18

8. SINIF ÖĞRENCİLERİMİZE YÖNELİK TEOG Sınavı Hakkında Bilgilendirme
(8 Oturum)

Etkili Test Çözme Teknikleri ve Sınav Anı Stratejileri
(8 Oturum)

1.TEOG Sınavını Değerlendirme ve Sınav Kaygısı ile Başedebilme Yöntemleri
(8 Oturum)

Lise Türleri ve Tercih Döneminde Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar
(8 Oturum)

19

Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş

TEOG

UYGULAMA ESASLARI

 Ortaokulların 8’inci sınıflarında
 Türkçe,
 Matematik,
 Fen ve Teknoloji,
 Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi,
 T.C. İnkılap Tarihi,
 Yabancı Dil dersleri için dönemsel olarak yapılan sınavlardan,
iki yazılısı olan derslerin birinci yazılısı,
üç yazılısı olan derslerin ikinci yazılısı olmak üzere her dönem Türkiye’deki
tüm ortaokullarda ortak sınavlar yapılacaktır.

 Öğrenciler ortak sınavlarda 8.sınıf konuları içinden sadece sınav gününe kadar
işlenen kısımdan sorumlu tutulacaklardır.

 Sınavlarda yanlış cevaplar doğru cevapları etkilemeyecektir.
 Sınavlar 1.dönem için Kasım ayının son haftasında, 2.dönem için ise Nisan ayının

son haftasında Çarşamba günü 3, Perşembe günü de 3 sınav şeklinde
uygulanacaktır. Her oturum arasında 30 dk ara verilecektir.
 Tüm derslerin soru sayıları 20’dir. Öğrencilere her bir ders için 40 dk zaman
verilecektir.
 Öğrenciler sınava kendi okullarında gireceklerdir. Sınava girmek için para
yatırmayacak ve herhangi bir başvuru işleminde bulunmaları gerekmeyecektir.

20

TEOG SINAVLARINA HAZIRLANMA SÜRECİ İÇİN ÖNERİLER

 Planlı olunmalı.
 Kişiye uygun ve ulaşılabilir hedefler belirlenmeli.
 Çalışma ortamı ders çalışmaya uygun şekilde düzenlenmeli.
 Bol bol konu tekrarı yapılarak konuların iyi anlaşıldığından emin olunmalı.
 Tv, bilgisayar, internet alışkanlıkları kısıtlanmalı.
 Beslenmeye ve düzenli-yeterli uyumaya dikkat edilmeli.
 Hazırlık sürecinde karşılaşılabilecek olumsuzluklara takılıp kalınmamalı. Bunun

yerine olumlu alternatif düşünceler üretilerek motivasyon artırılmaya çalışılmalı.

TEST ÇÖZME TEKNİKLERİ

Test çözmede üç unsur önemlidir: BİLGİ, YORUM, HIZ
 Test çözerken öncelikle sorunun iyi okunup anlaşılması gerekir.
 Soruda sizden ne isteniyorsa onu düşünmelisiniz. (ne eksik, ne fazla)
 Sorulara önyargılı yaklaşmamalısınız. "Bu soru zor yapamam” ya da “Bu soru kolay

cevap x şıkkı" gibi zaman kazanmaya yönelik aceleci davranışlar kazanmak yerine
kaybettirir.
 Hatalı okuma alışkanlıkları da önemli sorunlar yaşamanıza neden olabilir.
 Bu nedenle sorulardaki altı çizili veya kalın yazı karakterli ifadeleri daha dikkatli
okumalısınız.
 Paragraf sorularında genellikle paragraftan önce soru kökünün okunması paragrafın
ikinci kez okunması zorunluluğunu önler.
 Eğer zaman sıkıntısı yaşamıyorsanız, cevabından emin olamadığınız size zor gelen
soruyu işaretleyip sınavın sonlarına doğru tekrar soruya dönmek üzere boş bırakmanız
daha uygun olacaktır.
 Çeldirici şıklara dikkat etmek gerekir.

21

Talebe, hakikatler peşinde
koşmayı meslek edinen insandır,

gayesi manevî olgunlaşma olan
bir mesleğin insanıdır,

mekteplerin diploma müşterisi
ve istikbalin mevki dilencisi
değil.
Nurettin TOPÇU

Hayat inanan ve salih
ameller işleyenler dışında
hiç kimsenin kazanamadığı

bir oyundur.
Aliya İZZETBEGOVİÇ

Meçhule açılan bir kapıdır
kitap. Meçhule, yani masala,

esrara, sonsuza.

Okumak, İki ruh arasında
âşıkane bir mülakattır.
Cemil MERİÇ

İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsin, ya nice okumaktır
Okumaktan mani ne, kişi Hakkı bilmektir
Çün okudun bilemedin, ha bir kuru emektir

YUNUS EMRE

22

ERGENLERE YAKLAŞIMDA BAZI ÖNERİLER

 Yetişkinliğe doğru yola çıktıkları unutulmamalıdır. Çocukluktan çıkmış oldukları
kabullenilmeli ve buna göre bir ilişki geliştirilmelidir.

 Ergenlik çağındaki gençlere karşı sabır, soğukkanlılık ve anlayış ile
yaklaşılmalıdır. Yüksek sesle verilen emirler, ağır eleştiri ve azarlamalar aradaki
ilişkiye büyük zarar verecektir.

 Çocukluktan çıktıklarının farkında olduklarından fikirlerinin alınması, ergenlerle
ilişkiyi olumlu şekilde etkiler. Muhalefet gibi gözüken davranışlarının arkasında
genel olarak çevrelerine büyüdüklerini ve onların da fikirleri olduğunu gösterme
isteği yer alır.

 Anneler veya ablalar kız çocuklarını, babalar veya ağabeyler de erkek çocuklarını
çeşitli özel konularda bilgilendirmelidirler. Yoksa gençler içine girdikleri dönem
itibariyle ihtiyaç duydukları bu bilgileri internetten ya da arkadaş ortamından
edinme yoluna gidebilir. İnternetten ya da akranlarından öğreneceği her bilginin
güvenilir olmadığı ortadadır.

 Ailece bir arada olunacak ve muhabbet edilecek ortamlar oluşturulmalıdır. Bu
buluşmalar sorgu seansına dönüştürülmeden karşılıklı duygu ve düşünce
paylaşımının yapıldığı samimi ortamlar olmalıdır.

 Ailece tv, bilgisayar vs. başında geçirilen vakit kontrol altında tutulmalı ve bunların
aile içi iletişimi azaltmasının önüne geçilmelidir. Özellikle ebeveynler teknolojinin
bilinçli kullanımı hususunda (tv, bilgisayar, internet, sosyal medya vs.) örneklik
teşkil etmelidir.

 Başarılı olabilecekleri sportif faaliyetlere yönlendirilmeleri (özellikle takım
sporları) hem enerjilerini atabilmeleri hem gelişmekte olan vücutlarının sağlığı ve
hem de sosyalleşebilmeleri için faydalı olacaktır.

 Baskıcı tutum, bağımsızlığını kazanmaya ve bir fert olarak sosyal hayata katılmaya
çalışan bir ergenin en son isteyeceği şeylerdendir. Baskıcı olmak yerine model
olunmalıdır. Çünkü gençler söylenenlerden çok yapılanları dikkate almaya

meyillidirler.

 Kilo, boy artışı ve kimi fiziksel özellikleri üzerinde durulmaması, zaten bu
hususlarla ilgili çok hassas ve alıngan olduklarından daha yerinde olacaktır.

 Sakarlıkları doğal karşılanmalıdır. Çünkü bedenlerinde yaşanan hızlı ve ani
değişimlerden ötürü vücutlarını kontrol etmekte zorlanmaları normaldir.

 Sorumluluk üstlenmelerine fırsat tanınmalı ve kendilerine güvenildiği

hissettirilmelidir.

 Çevredeki insanların sürekli kendisini gözlediğini düşündüklerinden başkalarının
önünde eleştirilmekten hiç hoşlanmazlar. Bundan dolayı bire bir kalındığında
yapıcı bir üslupla uyarılmaları daha doğru olacaktır.

23

AYNA

Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi
Olmaya devlet cihânda bir nefes sıhhat gibi.

(Halkın gözünde devlet (iktidar) gibi değerli bir şey yok.
Halbuki şu dünyada bir nefes sıhhat gibi devlet (güç) olamaz.)

Saltanat didükleri ancak cihân gavgasıdur
Olmaya baht ü saâdet dünyede vahdet gibi.

(Saltanat dedikleri sadece bir dünya kavgasıdır.
Dünyada Allah’a (cc) yakınlık gibi büyük saâdet ve baht
açıklığı olamaz.)

Ko bu ayş ü işreti çünkim fenâdur âkıbet
Yâr-ı bâkî ister isen olmaya tâat gibi.

(Bu eğlenceyi yeme içmeyi bırak, sonu kötüdür.
Eğer ebedî bir sevgili istiyorsan ibâdet gibisi yoktur.)

Olsa kumlar sağışınca ömrüne hadd ü aded
Gelmeye bu şîşe-i çerh içre bir saât gibi

(Ömrün, kumlar sayısınca sınırsız ve hesapsız olsa bile,
Bu feleğin fanusunda bir saât gibi bile gelmez.)

Ger huzur etmek dilersen ey Muhibbî fâriğ ol
Olmaya vahdet cihânda kûşe-i uzlet gibi

(Ey muhibbî, eğer huzur içinde olmak istersen, ferâgat sâhibi ol
Dünyada yalnızlık köşesine çekilmek gibi Allah’a (c.c.)
yakınlaşma olamaz.)

MUHİBBÎ

Kanuni Sultan Süleyman
(1494-1566)


Click to View FlipBook Version