50 yumru(is.): Set, tümsek. (Tokat, Bozan) yumuşmak(f.): Toplanmak, üşüşmek. yunak(is.): Çamaşır yıkanılan yer. (Tokat, Bozan) yurt(is.): Ev, bark. (Eskişehir) yüğrük(sf.): İyi yürüyen, koşan. (İkipnar, Mihalıççık) yüklü(is.): Gebe. (Eskişehir) yülümek(f.): Tıraş etmek. (Tokat, Bozan) yürek atması(is.): Yürek çarpıntısı.(Eskişehir) yüzban olmak(f.): Yüzleşmek. (Tokat, Bozan) yüze gelen(s.): Seçkin. (Tokat, Bozan) yüzkiri(s.): Utanılacak şey. (Tokat, Bozan) yüzlü yüzlü(zf.): Utanmadan, sıkılmadan. Z zağ(s.): Çok keskin. (Tokat, Bozan) zağlı(sf.): Hızlı giden. (Tokat, Bozan) zahar(zf.): Her halde, evet öyle. (Tokat, Bozan) zangadak(zf.): Birdenbire. (Sarıkavak) “Tren zangadak durdu.” zarılık(is.): Yoksulluk. (Tokat, Bozan) zarplı(s.): Zorlu, güçlü. (Tokat, Bozan) zarta atmak(f.): Abartarak kendini övmek. (Sivrihisar) zartalak(s.): Kaba, yakışıksız konuşan. (Sivrihisar) zebella(s.): İri yarı, uzun, biçimsiz, korkunç. (Sivrihisar) “Zebella gibi bir adam başımıza dikildi.” zembil(is.): Öteberi taşımakta kullanılan sepet. (Sivrihisar) zeyrek(is.): Keten tohumu. (Sivrihisar, Tokat) zıldır(sf.): Çıplak, aç, yoksul. (Sivrihisar) zılgıt(is.): Paylama,azar. (Tokat, Bozan) zıngazık(f.): Ağzına kadar
51 dolu. (Tokat, Bozan) zıpır(s.): Güçlü, iri yarı. (Tokat, Bozan) zıra(is.): Kimyon. (Sivrihisar, Tokat) zırıncamak(f.): Sızlanarak baş ağrıtmak. (Mihalıççık) zırnık(is.): Tutam, en ufak parça. (Tokat, Bozan) “Ona bu paradan zırnık koklatmam.” zırzop(is.): Düğünlerde hizmet eden köy delikanlısı. (Sivrihisar) zili(is.): Kilim. (Sivrihisar, Seyitgazi, Mahmudiye, Balçıkhisar) zimin(is.): Güç. (Tokat, Bozan) zobu(s.): İri yarı, kalın, kaba. (Sivrihisar, Tokat) zonguldamak (f.): Zonklamak. (Sivrihisar, Tokat) zortlamak(f.): Yersiz konuşmak, davranmak. (Tokat, Bozan)