The words you are searching are inside this book. To get more targeted content, please make full-text search by clicking here.

Sebebi mevcudiyetimiz her kesimden yazar ve şairlerin sesi olmak; sanata, sanatçıya tutkun okurlara çabalarımızdan güzel bir seçenek yaratmaktır. Keyifli okumalar.

Discover the best professional documents and content resources in AnyFlip Document Base.
Search
Published by Ekim Dergi, 2021-04-14 17:53:35

Ekim Dergi Nisan-Mayıs

Sebebi mevcudiyetimiz her kesimden yazar ve şairlerin sesi olmak; sanata, sanatçıya tutkun okurlara çabalarımızdan güzel bir seçenek yaratmaktır. Keyifli okumalar.

Sayı: 7 K Nisan-Mayıs 2021

E İM

İki Aylık Kültür, Sanat ve Edebiyat Dergisi

Meltem Terzioğlu - Serkan Arslan - Miray Çora - Murat Akkoyun
Rıdvan Adıyaman - Damla Yılmaz - Emir Türkmen - Edibe Hüma Dikici
Rıdvan Yıldız - Batuhan Çağlayan - Neslihan Sağır Çetin - Ulaş Ekin Sedefoğlu

Tan Doğan - Işılay Güzel Yılmaz - Onat Karabulut - Ali Demir
Fatma Korkmaz - Kadir Tepe - Sinem Koç - Yakup Diker
Kaan Toprak - Meltem Ünal Baksay - Himmet Çokal

GAİA'NIN KUYUSU

Meltem TERZİOĞLU

Ardımda bıraktığım adımlarla büyüyor kabuklar.
D zler me yama,
Canıma ç v ,
Et me çek ç.

Ele avuca sığmaz hoşçakallar büyütüyorum canıma susayarak,
Ya da susarak.

Gürültünün ortasından sess zl ğe damlayıp
Oluk yolunu bularak.
K rl kana karışıyorum,

Dem r tadı yayılırken çeperl d l m n ortasına
Kend me kalmış b r ben büyütüyorum yalnızlığımla.

Ardımda bıraktığım adımlarla büyüyor sanrılar.
Ağzıma urgan,
D ş me yaba,
Sözüme kerp ç.

Balyalara sarılı aklımı
Düz tabanlı mavnalara yük ed yorum

Ruhumu alçaltarak,
Ya da yararak,

Yeryüzüne sığmayan dertler mle
Cehennem n d b n boylayarak.
Ateşe, küle, yabancı b r yöne karışıyorum,
Çığlıklarım salınırken Ga a kuyusunun duvarlarına
Kend me kalmış b r günah büyütüyorum
Avuç ç zg ler m n çıplak yolunda.

EKİM DERGİ  | 1

Ardımda bıraktığım adımlarla küçülüyor umudum
Düşüme d lg ,
Aklıma kını,
Göğsüme kesk .

Kend me kalmış b r günahın ç nde küçülüyorum,
Kend me kalmış b r yalnızlıkla h ç ed l yorum.

EKİM DERGİ Edvard Munch, Madonna

 | 2

HEPİMİZ TURGUT UYAR
OKUMALIYIZ

Serkan ARSLAN

Göğe bakmak steyen b r s ç n yeryüzündek ler n değer ne kadar
soyuttur. İnsan yaşadığını anlatır. Şa r se yaşayamadığını kaleme alandır.
Turgut uyar dışarıdan bakınca sokakta, caddede, şeh rler arası b r otobüste
gel p geçend r. Kahvede, şte, evde öyles ne b r köşede sess zce oturandır.
Yalnızca göğe bakab lecek yürekl nsanlar ç n şa rd r. Ş r b r şe sah p
olmak stese acılarını saklayan b r palyaço olurdu.
Turgut Uyar b r palyaçonun o renkl suret n n altındak ağlayan s yah beyaz
b r res m g b saklı kalandır.

Herkes geceye özlenen ş rler yazarken, o sevd ğ ne sabah kavuşmak ç n
"kayayı delen nc r" g b ş rlerle sabır ve nancı s garasına sarıp
harmanlayan yazardır. Durgun b r hayatın ç nden geçenler hayal
dünyasında vme kazandırmak b r yana dursun "Tel Cambazının Tel
Üstündek Durumunu Anlatır Ş r" adlı eser nden b r d zes nde şöyle
demekted r;

"Bütün ağaçlarla uyuşmuşum
Kalabalık ha olmuş ha olmamış
Sokaklarda y t rm ş ceb mde bulmuşum
Ama ağaçlar şöyleym ş
Ama sokaklar böyleym ş
Ama s z n adınız ne
Ben m dengem bozmayınız"

Okuyucunun denges n bozan Şa rd r Turgut Uyar...  | 3

EKİM DERGİ

İlk ş rler nde Gar p akımının etk ler h ssed lse de, Cemal Süreya ve Ed p
Cansever’le b rl kte İk nc Yen akımının en öneml tems lc s yd .
Şa r farklı olandır, Turgut Uyar g b b r Şa r farklı kılan se farklı
bakmasıdır.
Ed p Cansever' nde ded ğ g b “B z dah l hep m z Turgut Uyar okumalıyız.”

“Ş r şç s ” Turgut Uyar, yaşadığı süre boyunca 9 ş r k tabına mza attı.
Bugünlerde ş rler n d z lerde, f lmlerde sıkça duymaya başlamış olsak da
onun k m olduğunu anlamak ç n daha fazlasına ht yacımız var. B r şa r
b r kaç ş r yle tanıma gayret m z büyük b r gafletten baret ve ne yazıktır
k nsansoyu bunu alışkanlık hal ne get rd .

B r şa r olarak söylemek

ster m k onlarca Ş r ç nden

b r kaçı arasında kend m z

aramak, kend m z bulmaya

çalışmak düpedüz

sıradanlaşmaktır.

Turgut Uyar g b sıra dışı b r

Şa r bundan çok daha fazlasını

hak ed yor. Yaşamı boyunca

mutsuzluktan dert yanmış b r

şa r en azından d key ve yatay

anlamak ç n bütün ş rler n

okumamız gerekt ğ ne

nanıyorum.

"Mutsuzluktan söz etmek st yorum
D key ve yatay mutsuzluktan
Mükemmel mutsuzluğundan nsansoyunun
sevg m acıyor"

Ve ş r n şç s bu güzel adam ç n son perde aşk...
Tomr s Uyar ç n saatler n bozulduğu, onun adıyla ölümsüz ş rler yazılan
aşk. Tam r ett rmed n g tt derler şu saat .

EKİM DERGİ  | 4

YİRMİ ALTI

M ray ÇORA

Uçuşurken çeyrek asırda yıllar
Eks lm şken takv mde günler
Fırtınalar önem n y t rm ş

Sayfaları sararmış
Kalem kırılmışken çağın
Esk m ş d ren ş nsanın

Adı anılırken mertl ğ n
Düşmezken el nde s lahı kalleş n
Son kuğudur vurulmuş göklerde

Tarlalarda, ek nlerde
Dev kısraklar bekleş rken yol kenarında
Irksız atlardır koşan
Yaşam ve ölüm arasında

M kha l Nesterov, Mahşer n Atlıları

EKİM DERGİ  | 5

CANHIRAŞ

Murat AKKOYUN

Gecen n yarısını geç rm ş akrep, yelkovan.
Zamana yol verm ş.

Bu z f r karanlıklar nsanı b t r r.
Başını alıp g tse keşke yıldızlar.
Sank gökyüzünde savaşa koşuyor kuşlar.

F kr mde barışa.
Bu b r memleket sevdası.
Hasret çekmek kanatlarında.
Apansız kader n ç zer ufuklara.

Yol bell değ l.

Günün b r nde tebessüm edecek bulutlar.
G tmey n rahmete m saf rs n z.
O gün şte umut çoğalacak.
Yen , esk y s lecek.

Memleket ç nde gurbet.
Yabancı yüzlerde sılayı aramak.
Tükenmez sabır taşlarının davası.

Bulab lmek bahçe kapısını.

Bütün maz ye leke sürmek sebeps z.
K rletmek tem z yürekler .
Havada gelg t sesler .
Kuşlar g d n umut tükend .

EKİM DERGİ  | 6

YOKLAMA

Rıdvan ADIYAMAN

“ Yaşamak zor ş, bol şans… “
Charles Bukowsk

B r faren n kapanla dansı kadardır yaşamanın bedel . Yorgun düştüğün an
kapana kısılırsın. Çocukluğumdan tanırdım Emrah’ı. Güleç yüzlü, kızıl kafalı,
yuvarlak gözlükler vardı. Çocukken mahalle maçlarında oynardık fakat o
ayakkabılarını çıkarır öyle maç oynardı. Çünkü yen ler n alacak kadar
paraları yoktu. Elbette o zamanlar bunu b lm yordum. Fena top oynamazdı
han . Zor maçlarda kr t k goller atmışlığı vardı. Arkadaşlarca sev l rd ve
k mse çıplak ayakla oynamasıyla dalga geçmezd . Geç lmes ne de z n
ver lmezd . Çünkü mahalle dostlukları bunu gerekt r rd . Yaz tat ller nde
maçlara gelmezd . Daha doğrusu gelemezd . Çalışıyordu berber n yanında.
İlkokuldan l seye kadar aynı berber n yanında çalışmıştı ve kalfalık
dereces ne kadar gelm şt . B r gün ben tıraş ederken söylem şt .

Zek çocuktu zaten Emrah. Sapanca Anadolu L ses ’n kazanmıştı. Ben de o
okuldaydım ama aynı sınıfta değ ld k. Ben top peş nde o se el nde test
k taplarıyla öğretmen peş nde koşturuyordu. Bu yüzden de okulu y
dereceyle b t ren öğrenc ler arasındaydı. Emrah ç ne kapanık olduğundan
soğuk g b görünür, çok konuşmaz, konuşsa b le tane tane konuşurdu.
K mseyle sevg l olduğunu görmem şt m. B z m sınıftak kızların b rçoğu bana
Emrah’ı soruyorlardı. Ama o ne b r bakış attı ne de gönül şler ne bulaştı. Tek
sted ğ ün vers tes y kazanmak, annes n n ve buna mukab l kend s n n de
hayal öğretmen olmaktı. Öyle de oldu. Esk şeh r Anadolu Ün vers tes Sınıf
Öğretmenl ğ ’n kazanmıştı. Emrah’ı çten çe sev yordum bu yüzden ben de
onun kadar sev nd m. Emrah ve a les zor b r yaşam yaşamışlar.

EKİM DERGİ  | 7

Bunları çok sonradan öğrend m. Durumlarının çok y olmadığını b l yordum
ama babasının olmayışı, annes n n tem zl k şler ne g d p, kız kardeş n n
ht yaçlarını g dermes n b lm yordum. Emrah’a gıptayla saygım sonsuzdu. Bu
zorluklara göğüs ger p, amaçlarından, hayaller nden vazgeçmeyerek sted ğ
bölümü kazanmıştı. Ben se ondan b r sene sonra İstanbul Ün vers tes
Coğrafya bölümünü kazanmıştım. Sonra formasyon alıp Emrah le meslektaş
olmuştum. Emrah Esk şeh r’e g tt kten sonra görüşmed k. Telefonu olmadığı
ç n ulaşmak zordu. Ben okulu b t r p Sapanca’ya dönmüştüm ama Emrah
gelmem şt . B r sene ücretl b r sene de özel sektörde olmak üzere k nc
senem b t rm şt m meslekte ama Emrah hâlâ yoktu.

Neşet Günal, Ayç çek Tarlasında Annes ve kız kardeş yle b r gün pazarda denk
Çocuklar, 1998 gel nce kend s n n Esk şeh r’de ücretl
öğretmenl k yaptığını öğrenm ş ve telefon
numarasını almıştım. İz nl olduğum b r gün
aradım Emrah’ı ve ses n duyunca gözler m
menev şlenm şt . Çocukluk arkadaşımdı
sonuçta o duygu sel gelm ş olab l rd . Öyle ya
da böyle on dak kanın bel n kırmıştık.
Öğretmenl ğ n verm ş olduğu cüretle çe
kapanıklığı ortadan kalkmış g b yd ama ses
yorgun gelm şt . Ne yapsın KPSS den len dağı
aşmak ç n Mecnun’dan daha kuvvetl ve
az ml olmak gerek yordu. Ama mesleğ m ze
aşık olsak daa dağı delem yorduk. Had
delsek b le başka dağlar çıkıyordu önümüze.
Öğretmenl k engebelerle dolu b r yoldu ve bu
yolları aşmakta yorucuydu. Yıllarımızı feda
ett ğ m z bu bölümlere b r de atama
bekl yorduk. Ve atama bekleyen öğretmen
kervanı gün geçt kte artış göster yordu.

EKİM DERGİ  | 8

Sorunumuz sadece atama değ ld . Hakkından az maaşa ücretl öğretmenl k
yaparsın. O yetmez g ders n b r özel okula semer vurup tüm kuvvet nle
çalışıp y ne ücret n az olur. Ter m z namüsa t yerler m ze akar ama bunu
k mse umursamaz. Gelecek nes llere b lg n n gücünü, b l nc n önem n ,
anlamını öğret p; f kr , v cdanı, rfanı hür b r nes l yet şt rmek ç n
çabalıyorduk. İşte mesleğ m z n zorluğu bunlardı ve bu zorlukları çekt ğ m z
halde b r ler n n keyf n n gelmes n bekl yorduk.

Umut b z m ekmeğ m zde lak n onun da kırıntılarıyla geç nmek zorundaydık.
İdeoloj neyse eğ t m de, atama da oraya raks ed yordu. Emrah’ta bu furyanın
ç ndeyd . K mse anlamıyordu atanamayan b r öğretmen n duygu durumunu.
Meslektaş olmamıza rağmen ben de anlamamıştım. Çünkü ben onun kadar
yokluk çekmem şt m. Çünkü onun umudu mesleğ yd . Ara ara telefonla
konuşmalarımız devam etm şt . Zaman geçt kçe azalmıştı konuşmalar ve
sonrasında konuşmalarımız b tt . Sınav telaşes d ye düşünmüştüm ben fakat
telefonu tamamen kapanmıştı Emrah’ın. Yoğun çalışma temposuna
kaptırınca kend m Emrah aklımdan uçup g tm şt .

Son konuşmamızın ardından b r sene geçm şt k son dak ka haberler nde
ves kalık resm n ve nt har ett ğ n n haber n gördüm. Bu üzücü durumlar
her dönem yaşanıyordu. B r yılda maalesef ortalama ell atanamayan
öğretmen nt har ed yordu. Bu olayların vebal k m nd b lm yorum ama
atanamayan öğretmenler yoklamasında artık Emrah yok yazılacaktı. Yok
yazılanların yer dolacaktı elbette fakat bu kayıplar azalmayacaktı.

EKİM DERGİ  | 9

EKİM DERGİ Ç z m: Damla Yılmaz

 | 10

YARATILIŞ

Em r TÜRKMEN

Ne nsan vardı dünyada, ne de hayvan.
Taş üstünde taş yoktu henüz
İlk önce şa rler doğdu

Ardından kadınlar ve çocuklar.
Ş rler kadınlara yazıldı önce,

Ak yüzlü kadınlara.
Âşıklar sess z gözyaşlarıyla
Ağaçtan kalem yaptı, ışıktan defter
Ne nsan vardı bu dünyada,
Ne de doğru düzgün sevg .
Önce şa rler ayak bastı dünyaya.

Nur İyem, Üç Güzeller

EKİM DERGİ  | 11

ON YIL SONRAYA

Ed be Hüma DİKİCİ

Varlığından em n olamadığım on yıl sonram,
Gün boyu g deremed ğ m konuşma steğ m g dereceğ m k ş ler ; aynı
çatı altında olsak b le günde b r, k saat göreb ld ğ mden, orada olup
olmadığı hakkında en ufak b r f kr m olmayan b r ne ç m açma
steğ yle; gecen n bu saat nde aldım y ne kalem kağıdı el me.

B r haftadır ağrıyan başımın ve h çb r şey yapacak mecal m
kalmayışının, uyku düzen m alt üst ed ş mle alakası olduğuna em n m
fakat kend m uykumdan mahrum bırakmamın suçlusunun yaşadığım ç
sıkıcı şeylerden hang s olduğunu bulamıyorum. Sana az önce de
söyled m konuşma steğ var ç mde ama bu steğ me cevap verecekler n
benden daha y h sler ç nde olmadıklarına da em n m.

B zlere, b rb r m ze daha önce h ç olmadığımız kadar yakın olma
mkanı sunarken; b zler b rb r m zden h ç olmadığımız kadar
uzaklaştıran bu tuhaf dönem n sorunu, sanıyorum k hastalıktan,
savaştan, yoksulluktan daha çek lmez; ölsen ölem yorsun yaşamanın
adına da yaşamak denemez. Bu karamsar cümleler m n neden n
açıklayayım sen daha fazla s n rlend rmeden. Oraya g derken
buralardan da geçt n, bu sebepten en y sen b l rs n soldurmak
stemed ğ m gülüşümün neden olan umuduma verd ğ m değer ; fakat
duyguları, düşünceler , f k rler le b rl kte umutlarını da farklı
boyutlardak ekranlara emanet edenler n dünyasında, her şey n gözünü
kırpmadan tesl m ett kler nden aldığın umut kırıcı b r haberle gözler n
açıyorsun her yen güne ve solmasın d ye gülümsemen ekranların sana

EKİM DERGİ  | 12

verd ğ sahte mutluluklarla doldurma çabasıyla ulaşıyorsun gözler n
kapayacağın saate. Yan ; umutlarımızla b rl kte saatler m z de alan ve
b zler konuşamaz, d nleyemez yorgun b rer et parçasına çev ren
ekranların yaratıcısı olan s stem, uyuyamadığın uykularınla b rl kte
ç ndek çoğu sıkıntının da sorumlusuydu sen y rm yken.

Gözünü açtığı le kapadığı arasındak vakt n umuduyla b rl kte
ekranlara kaptıranlardan b r olan ben; tüm umutsuzluğumla, oradan
ger dönüp buraya bakan ben n; bugünkü ben , satırları, saatler saçma
sapan b rkaç cümleye harcamış b r ben olarak görmeyeceğ b r on yıl
sonraya ulaşmak st yorum. D ler m bunu düşündürtmeyecek b r
s stem n var olduğu b r dünyada yaşıyorsundur ve d ler m nasıl b r
s stemde yaşarsan yaşa, yaşayışına yaşamak d yeb l yorsundur.
Kalem tutmayı unutmamış olman umuduyla on yıl önceden sevg ler …

EKİM DERGİ Fotoğraf: Damla Yılmaz

 | 13

KENDİNE DON

Rıdvan YILDIZ

tar h nsanlardan önce doğmuş
k ml ks z kem klerde büyüyor yılgınlık

toprak eş tl yor kav mler ,
ırksal hastalıklar şek llen yor yüz har tasında

kend ne don b çenler ç nde
nsanlar sahte gülüşlere döşenm ş kral yolu
kameralar önünde severler hayvanları b le

sonrası zulüm sonrası lg s zl k

yoksul ülkeler en esk masal,
unutuldu yen günde esk b r kav m
çünkü onların geleceğ ölüm yığınları
bugün eser yok büyük açıklamalardan

geçm şe saplanmış suskun türbeler
nsana hazır ve yorgundurlar
abdests z namaza alışkın eller

ancak son z olur sahte suratların

EKİM DERGİ  | 14

çocukları gözler yle öldürüyor cehalet
den zler yasak, unutulmuş gökyüzü

nasıl açıldıysa şeh r, ç nde herkes sürgün
kuşlar katılaşmış ne yazıldıysa kanatlarına

taze sev nçler gömülü hafızasında
ş md uyanır yeraltında syan

korku duvarı utanç duymaz yalnızlıktan
her geçen gün daha katıl hayatı kanatan yanlış

Edouard Manet, Sokak Şarkıcısı, 1862

EKİM DERGİ  | 15

KAPLANIN HAKİKAT
VARLIĞI İÇİN ÖYKÜ

Batuhan ÇAĞLAYAN

Hasret Yılancı ç n.

Yanıbaşına oturan s yanürlü sözcükler
tek kolundan tutup yüzünün b r parçasını
yırtıp uslu şek lde, h ç k mseye
a t olmayan başharf çıkarır
“...’le döşenm ş esr k saatler”
k b l yorsundur onları
ne denl güçlü kalırlar gerçeğ n ç nde; ya da
sesl şek lde gülüşmeler ç nde
el n çarka soktuğunu.
Boğazına kadar gel p ger yutmayarak.
b r d l kıvırdığını yalnızca öksürerek,
b r parça kan ve akc ğerden nesneler,
“B l yorsun o palavracıyı... döl olduğunu.”
Zeh r zemberek b r sofradan sonra
çt ğ n alkoller d ğer ayyaşla b rl kte
tanırız o zler – k b r nde gölgen n
d ğer nde kaplanın öyküsünü okuduğun
semboller olduğunu; b l r z, ç ndek hak kat n
yıllar geçse de t raf ed lemeyecek b r
yatak olduğunu, sürekl sev şmeler
çeren – kaç döl parçası taşır
varlığının çıplak ten ndek kırbaç zler .

EKİM DERGİ  | 16

RESM-İ MEKÂN

Nesl han SAĞIR ÇETİN

Dünyaca ünlü tabloları resmed ld ğ mekanda aynı kostüm ve
materyaller le canlandırıp fotoğraflayan Fotoğraf Sanatçısı
Nesl han Sağır Çet n' n Türk ye'de b r lk olan “Resm- Mekân” adlı

projes nden bahsedeceğ z.

Öncel kle Kend n z Tanıtır mısınız Nesl han Hanım?

İsm m Nesl han Sağır 1984 Bursa doğumluyum. L sey Res m bölümü
okuyarak tamamladım, Çanakkale 18 Mart Ün . Fotoğrafçılık bölümünden
mezun oldum. 2006 Bursa’da b r Reklam Ajansında Stüdyo Sorumlusu
olarak profesyonel fotoğrafçılık yaptım. 2010 New York’un Fotoğrafçılık
okulu olan Internat onal Center of Photography (ICP)’de fotoğrafçılık
üzer ne eğ t mler aldım ve stüdyo çek mler nde as stanlık yaptım. Aynı
zamanda Moda Fotoğrafçılıyla lg lend m ve Westchester Commun ty
Collage'de yabancı d l eğ t m m tamamladım.

2012… Afr ka, Avrupa ve Türk ye'de kısa ve uzun metrajlı f lm çek mler
setler nde bulundum ve hala bulunmaktayım. Fotoğraf üzer ne k ş sel ve
karma serg lere katıldım. L se ve Ün vers telerde Fotoğrafçılık üzer ne
sem nerler vermekte ve workshoplar yapmaktayım. Aynı zamanda res m
ç zmekte ve çeş tl konular üzer ne deneme yazıları yazmaktayım. Sanatın
her dalına b raz dokunmayı seven b r y m. Farklı kültürler şeh r ve
ülkeler gez p fotoğraflayan hayatı seven, yeş laycı ve hayvansever b r
gezg n m.

EKİM DERGİ  | 17

Resm- Mekân adlı projen zden b raz bahseder m s n z?

Resm- Mekân dönem tablolarının mekanlarının gerçek olduğunu ve bu
mekanların Bursa'da hala var olduğunu ortaya çıkarmak amaçlı
hazırlanmış b r projed r.
Osmanlı Dönem 'n n en tanınmış yerl ve yabancı ressamlarına a t
tabloların resmed ld ğ mekanları araştırıp buldum ve eserler n
mekanlarında tabloların aynısı kostümlü, modell canlandırma yapılarak
b reb r fotoğrafları çek ld .

Osman Hamd Bey başta

olmak üzere Jean-Léon

Gérôme (Fransız

Ressam), John Freder ck

Lew s (Ing l z Ressam),

Rudolf Ernst (Avusturyalı

Ressam), Stan slaus

Chelebowsk (Polonyalı

Ressam), S r Freder c

Le ghton (İng l z

Ressam), İbrah m Çallı,

Şef k Bursalı, Al Avn

Çeleb ,

Namık İsma l, Mehmet Al Laga’ya a t olan b rçok ünlü tablonun
canladırılması Profesyonel T yatro Sanatçılarının modell k yapması le
gerçekleşt r ld .

Projen z çok farklı, bu f k r nereden aklınıza geld ?

Bursa Yeş l Cam 'n n çer s nde gezerken tesadüfen Kaplumbağa
Terb yec s 'n n mekanını öğren nce,
yıllarca res m ve sanat tar h eğ t m almış b r olarak "b z neden bunu
b lm yoruz?" ded m.

EKİM DERGİ  | 18

O an lham geld ve t yatroda zled ğ m oyunculardan b r ne res mdek
kostümü g yd r p orada öyle fotoğraflamak sted m. Bu f k r ben çok
heyecanlandırdı. Tüm sanatlar yaratmak ç n t c güç olarak
huzursuzluğa ht yaç duyarmış. Bu eserler yıllardır b l yor olmamıza
rağmen ve Bursa’da yaşayan b r b rey olarak eserlerdek bu mekanların
Bursa’da var olduğunu kanıtlayan b r çalışma yapılmamış olmasının
bende bıraktığı huzursuzluk le araştırmalarıma başladım. Bursa'da
resmed len b rkaç res m daha çıktı. Modeller olmadan bunu
yapamazdım.

Ertes gün lk olarak T yatro Sanatçısı / Oyuncu Aykan Yılmaz le
görüşüp ona "Osman Hamd Bey olur musun?" ded ğ mde "seve seve"
demes yle tüm Osman Hamd Bey tablolarının ç nden geçmek çok
key fl yd . Devamında Stan slaus Chelebowsk ’ye a t olan eserde model
olmayı kabul eden Oyuncu Burhan Narınç'a, Rudolph Ernst’e a t olan
res mde model olan Oyuncu Mustafa Acar ve Yusuf Naz'a, Jean-Léon
Gérôme 'n n eserler ndek model Gürkan Sargın’a, John Freder ck Lew s
res mler nde model olan Alper Kölemen’e ve d ğer fotoğraflarda model
olan; Aygül Öztürk, Sal h Kuş, Nag han Şentürk, Eslem Şentürk, Merve
Söner, Batuhan Özgür, Saleh Muhammed'e çok teşekkür ed yorum.

Çek m esnasında b r destek aldınız mı? Ek p var mı kaç k ş ?

Açıkçası b rçok şey tek başıma yaptım d yeb l r m. H çb r yerden madd
destek almadım. Modeller m n gönüllü olarak poz verd ğ n söylemeden
geçemeyeceğ m. Çek m önces Sanat Tar hç , Ressam vs. k ş ler bulundu
ve res mler anal z ed ld . Her resme uygun model seç m yapıldıktan
sonra onların üçüler nde kostümler hazırlandı. Kostümler sarıklar vs.
bazen d kt r ld bazende k ralandı. Resm n ç ndek objeler (k l m, s lah,
teber, keşkül-ü fukara vs.) Ant kacılardan sağlandı, (rahle, Kuran
muhafazası, arzuhalc sehpası vs.) marangozda yaptırıldı. Heps n n
organ zasyonu ben m el mdeyd .

EKİM DERGİ  | 19

EKİM DERGİ  | 20

Bu projede mekanlar dışında tanıtılan başka b r şey var mıdır?

Evet var, tablolardak mekanları tanıtırken eş zamanlı olarak eserlerde
ve mekanlarda görünen Osmanlı’ya a t m mar , ç n , el dokuma, ahşap
oyma, kündekar , hat sanatı, metal şleme, cam şleme, mermer şleme,
sedef kakma, mermer oyma, g y m kültürü, mus k sanatı, g b
sanatlarda tanıtılıyor.

Projen n yapımı ne kadar zaman aldı?

2016 Aralık ayında bu f k r bende oluştu ve o heyecanla hemen
araştırmalara başladım. 2017 ocak ayında kaplumbağa Terb yec s 'n
mekanında fotoğraflayarak çek mlere başladım.
Çek m aşamaları; çek lecek resm tesp t etmek, resm n doğru mekanını
tesp t etmek, Sanat Tar hç bulup ona yorumlatmak, kumaş almak,
model seçmek, model n ölçüler n almak, kostum tasarlamak,
d kt rmek, resm n ç ndek objeler (nevbe, buhurdan, keşkül, teber,
şamdan hal , s lah, sadak vs.) ant kacılardan bulmak, marangozdan rahle,
masa vs. yaptırmak. Genelde her b r resm n hazırlığı en az 1-2 ay sürdü.
O nedenle 2 yılın üzer nde zaman aldı d yeb l r m.
Dış mekan çek mler nde res mler le fotoğrafların aynı olması ç n bazen
ışığın saat n , bazende mevs m n bekled m.
Örneğ n; Karlı Irgandı Köprüsü'nü çekmek ç n 2 yıl kar yağmasını
bekled m ve sonunda onuda çekt m. 2019 da Projey 40 eser le
sonlandırdım. Ve serg lere başladım.

Serg ler n z nerelerde açmayı düşünüyorsunuz?

Resm- Mekan Projem n lk serg s n 2019 ek m ayında Panorama 1326
Bursa Fet h Müzes 'nde açtım. Türk ye'de b r lk olan bu projen n serg s
çok büyük lg gördü ve tüm basında yeraldı. Sıradak serg ler m Türk ye
genel nde yapmayı düşünüyorum.

EKİM DERGİ  | 21

Yabancı ressamların da eserler olduğu ç n onların ülkeler nde de bu
serg y yapmak ster m. İng ltere, Fransa, Polonya, Avusturya. Hatta
eserler n or j naller n n serg lend ğ müzeler n olduğu ülkelere de
serg m taşımak ster m. Kısacası Türk ye ve dünya çapında d yeb l r z.

Projen z sadece serg le m sınırlı?

Aslında lk olarak fotoğraf serg s yapmak ç n yola çıkmıştım ama
eserler araştırırken ed nd ğ m b lg ler b r havuza döküp k tap
oluşturdum. "Resm- Mekân-Bursa" dönem res mler ve fotoğraflardan
oluşuyor. Aynı zamanda eserlerde görünen mekan ve materyaller
(buhurdan, keşkül, teber, şamdan vs.) hakkında b lg ler çer yor. Y ne
eserlerde görünen hat yazılarının ve k tabeler n anlamları bulunuyor.
Her resm n ç nde görünen şamdan, kand l, rahle, halı, buhurdan vs.
objeler n şuan hang müzelerde olduğu le lg l b lg ler Bursa ve
İstanbul'da k müzeler z yaret ed lerek o objeler n envanter numarasına
kadar tesp t ed ld ve müzelerden b lg alındı. Eserlerde görünen hat
yazıları ve k tabeler lg l rehberlere okutuldu ve anlamları araştırıldı ve
bu b lg lerde eklend . Res mler n or j naller n n şuan hang müzede
olduğu araştırıldı. Kültür, Sanat, Tar h, Tur zm alanlarını kapsayan k tap
40 eser le 200 sayfalık b r k tap oldu. Hazırlanan k tapta yabancı
ressamlar da olduğu ç n Türkçe ve İng l zce olarak baskısı yapılacak
böylel kle yurt dışında da satışı sağlanacaktır. K tap ç n yayın ev
araştırıyorum henüz basılmadı.

Projen zde serg ve k taptan sonra yapmak sted ğ n z b r şey var mı?

Evet var. Bu b lg ler doğrultusunda b r roman yazmaya başladım. Aynı
zamanda bu projen n belgesel n çekmek st yorum hatta y b r sponsor
bulab l rsem b r s nema f lm ne dönüştürmek ster m. Bununla lg l
çok k tap okudum ve senaryo yazılarım var sırası le heps olacak.
lg l lere duyurulur.

EKİM DERGİ  | 22

Van Gogh'un res mler nden s nema f lm yapıldı bunun Türk ye
vers yonu neden olmasın?

Bu projeden sonra sırada ne var b z mle paylaşmak ster m s n z?

Açıkçası Bursa'ya a t olan res mler araştırırken d ğer şeh rler n
res mler de el me geçt . Her şeh r ç n
böyle b r çalışma yapmak ster m. Ş md l k yapılacak projeler dosyasında
"Resm- Mekân-İstanbul" vers yonu
sırada bekl yor d yeb l r m.

Eklemek sted ğ n z son sözünüz var mı?

Geleceğ sağlam temeller üzer ne nşa etmen n yolu tar h doğru
okumaktan geçer ve geçm ş ne yabancı
kalan m lletler n lerleme kaydetmes kaçınılmazdır. Bu sebeple
tar h m z n ve Bursa'mızın bu güzel yönünü de
ortaya çıkarmış olmanın sev nc n yaşıyorum.
Umarım Resm- Mekân tüm sanatsever ve Bursa hayranlarına y b r
rehber olur ve devamı gel r.

Eserler hakkında b lg ed nmek steyenler ç n
www.resm mekan.com Instgram: @resm mekan

EKİM DERGİ  | 23

EKİM DERGİ Fotoğraf: Damla Yılmaz

 | 24

ESKİCİ

Ulaş Ek n SEDEFOĞLU

Bulut d yorsun, ne kadar güzel!
Uzansa d yorsun, şuraya, b r el.

Ağlıyor bulut yüzlü teneke,
Bulut d yorsun, olsaydım, keşke.

Ben m de, yorgun b r gecede,
K mseler sürmes n zler m .
Alıp bütün bulutları yer ne,
Esk c ye verey m ş rler m !

EKİM DERGİ Dav d Tutw ler, Homeward Bound

 | 25

AHMAK  | 26

Tan DOĞAN

en berrak su da bulanık
ömrü göz yanıltır

her çağın ağında çırpınış
sırrın sırında yalnızız
s yâh atasıdır her şey n
ateş denl aşk da kızıl

çıkmazını öper önce kanlı can
ermez başı göğe d be düşmüş ruhun

her ân duyar duygu eks kl ğ n
ne kadar yakınsa o kadar uzak ş ’r

yürek acısına benz yor
d l çözülemez ana düğümün
kuşku le kuruntu aynı soydan
herkes pes edecek sonunda

ölüm ödülü mü hayatın
esk cennet yen cehennem her gün

akıldır gerçek sanır yalanı
koşmak yürümek g b durmak da boşa

hoşa g der m uçması kuşun
kor alev tüye toza dek masal
ârsızca kutsandık b r de puslu pusuda

en mutlak suç da karanlık
gönlü söz yanıltır

EKİM DERGİ

GECE MUHAFIZLARI

Işılay GÜZEL YILMAZ

Şeh r, canlı b r organ zmanın rahm nden çıkmış g b önümde
uzanıyordu. Devasa görünüşü ürkütücüydü. İç nde barındırdığı her ruhu
yutacakmış, ger ye hayalet b r kent bırakacakmış g b korkutucuydu.

Bütün gün uyumuştum, ama ç mde d nmeyen b r huzursuzluk vardı.
B l yordum, kusurlu ve karamsar b r gecey adımlıyordum.
D ğerler nden farklı b r geceyd . Kasvet n n sen yutmaya hazırlandığı,
kara del kler ne çekmek ç n sabırsızlandığı gecelerden b r yd .

Karanlığın d ğer efend ler de az sonra burada olurlardı. S lüetler
yaklaştıkça, gölgeler daha da büyüyordu. Üç kutsal ruh daha geceye
adım atmıştı.

''Nefes almak b le daha zor bu gece.'' ded m.
''Hep aynı kötümserl k.'' d ye yanıtladı S yam.
''B z gecen n muhafızlarıyız, unutmayın. Onu kollamak b z m vaz fem z.''
d yerek uyardı Korat.
''Bütün günü sen arayarak geç rd k. Ortadan kaybolunca, başına b r şey
geld ğ n sandık. Neyse k kötü b r şey olmadı. Y ne de b r daha
tekrarlanmasın.'' ded Toyger.
Bütün günü uyuyarak geç rd ğ m b lse, ne tepk ver rd d ye merak
ett m.

Der nlerden gelen b r ses duyuldu. İçler n kanatan b r sest bu. Ses n
geld ğ yöne doğru koştular, ama geç kaldıklarını b l yorlardı.

EKİM DERGİ  | 27

Yerde yatan bedenden asfalta yayılan koyu kırmızı... Kend kanıydı sank .
Kan aktıkça, onun damarları kurudu.

''Daha en başında kötüyü çağırdın. Gecen n kutsallığını küçümsed n. Bu
sen n suçun.'' ded Toyger.
''İnsanın yarattığı kötülükle m suçluyorsun ben ?'' ded m.
''İnsanın yarattığı, b z mse davet ett ğ m z kötülük.'' d ye araya g rd
S yam.
''Sırf kötümser konuştuğum ç n m oldu tüm bunlar, heps ben m suçum
yan ?''

''Her geçen gün sayımız azalıyor.
B rb r m z n arkasını kollamalıyız.'' ded
Korat. Bunlar bana destek olan sözlerd ,
ama yeş l gözler ndek suçlayan fades n
görmüştüm b r kere.
''Bunları ben b lm yor muyum yan ? Her
gün hatırlatıyorsun.'' Ses m öfkel çıkmıştı.
''Sen ararken, asıl görev m z hmal ett k.''
d ye tısladı Toyger. Heps n n yüzüne tek
tek baktım. Susuyorlardı. Dokuz ked
canımın dokuzu da duruyordu. Olanların
suçlusunun ben olmadığımı çok y b lseler
de, yaşayacağım dokuz hayat boyunca bana
lanetl ym ş m g b davranacaklardı.

Artık orada, onlarla kalamazdım. By Day She Made Herself Into A Cat,
Arthur Rackham (1920)

''B r k ş daha eks ld k. Bu hafta kaybımız çok fazla.''ded Toyger.

''L steye b r k ş daha ekle Toyger.''

B r şey söylemes ne z n vermeden, b r ked dostumun daha ölüsüne

arkamı dönerek karanlığa karıştım. Artık gözyaşım tek dostumdu.

Onların gözünde lanetl ruhlara geç ş yapmıştım. Buralardan

g tmel yd m. Uzaklara...

EKİM DERGİ  | 28

CEPLERİ DELİK

Onat KARABULUT

Bu dünya kalabalık;
Bu dünya,
Uğursuzluklar üstüne,
Kurulu b r menteşe fabr kası.

Uğultular üstüne kuruntu,
Ve y ne bozgunlar...

Yoğunlaşmışlar;
Yozlaşmamış yordamlarla,

Gel yor karanlık,
Ben m cepler del k ruhuma…

EKİM DERGİ Turgut Atalay, B r Vur, B n Ah İş t, Bu Gar p Sazdan, 1982

 | 29

BEN BİR KADINIM

Al DEMİR

Ben b r kadınım, Karaden z yaylalarında
Üç beş çocuk, sırtımda çalıyla

Eş m ve ş paylaşırım oyun masalarıyla
Ben b r kadınım, Güneydoğuda, Çukurova’da

Eller m çatlamıştır pamuk toplamaktan
Kadınlığını unutmuştur yüzüm, kavrulmuştur sıcaklıktan

Ben b r kadınım, geç t vermeyen dağlarla kaplı
Sert kl ml Doğu Anadolu’da

K m zaman kar üstüne doğurmuşum
K m zaman karın üstünde ölü bulunmuşum…
Ben b r kadınım meden yetler beş ğ Anadolu’da

Sokak ortasında ölü bulunur
İnsanlığımdan çok beden m konuşulur

Ne g yeceğ m, nasıl güleceğ m
Doğurduğum erkeklerden sorulur…

EKİM DERGİ  | 30

TESELLİLERİN ARDI

Fatma KORKMAZ

Hayatta karşılaştığımız y /kötü her durum ve olay, b ze etk etmes n n
yanında z bırakmasıyla spatını da ma sürdürür. Canlı ve cansız her şey,
nsan dokunuşlarıyla var olur. Eşyanın nsan üzer ndek hükmünden
bahsetmekten z yade nsanın eşya üzer ndek hâk m yet nden
bahsetmek daha doğru olur. Çünkü eşya b r şek lde esk r, kırılır ve artık
şlev n yer ne get remez hale gel r. Oysa nsan var olduğu müddetçe
yen eşyalar le de hükmünü devam ett reb l r. İnsan, ömrünün sonuna
geld ğ nde ne olacaktır pek ? İşte orada nsan olmayacak, hal yle de
hükmü altına alınacak h çb r şey anlamını koruyamayacaktır. Yan nsan
var olduğu sürece her şey anlamlı ve değerl d r.

B r görüntü, b r hâl ve b r söz b z an den harekete geç reb l r. Günlük
hayatta yaşadığımız ve olağan saydığımız çoğu “şey”ler, aslında h ç de
d kkate alınamayacak c nsten değ ld r. Yaşlı b r nsanı düşünel m
mesela. Sess z b r şek lde hayatı kabullenm ş, artık daha d kkatl ve
h ssederek anları yaşamak uğruna duyarlılığının hakkını vermeye
başlamıştır. B z se onun her hareket nden, ses nden ve görüntüsünden
kend payımıza düşen almanın derd ne düşmüşüzdür. Bu da b r
eğ t md r ben m gözümde. Bütün bu nsana a t özell kler hayatta
adımlarımızı daha sağlam atmamıza teşv kt r, ves led r. Onun dualı d l
kend gençl ğ m ze b r nas hat değer taşır. Ve onun uzaklarda er tt ğ
bakışları şüphes z b z bekleyecek, aynı yere varacağımız güvences yle
da ma yer n koruyacaktır. Kaçacak b r del k, b r köşe aramamalı. Varsak
ve yaşıyorsak, bunlarla varız ve bunlarla yaşıyoruz demekt r.

EKİM DERGİ  | 31

Pek ya çares zl k?

Çares zl kler de aynı değ l m d r? Her ne kadar kaçmaya çalışsak da,
gölges nde yer m z alırız. B nalar, yollar, dağlar, eşyalar kısacası
yaşadığımıza kanıt her b r şey çares zl kler m ze sadece tanık olmakla
yet nm şt r. Tanık olup da ses m ze ortak olab lenler n sadece nsanlar
olduğunu hep m z y b l r z. İnsanı buraya h ç koymamam d kkat n
çekm şt r sevg l okur. Sen de çok y b l rs n k , nsana derd n anlatmak
b r çeş t bütün zaaflarını ona tesl m etmek demekt r. Bu da sana yer
geld ğ nde çok büyük hayal kırıklıkları ve p şmanlıklar le ger
dönecekt r. “Derd n varsa g t den ze anlat. Ked lere, bulutlara anlat.
Pencere pervazında ç çeklere anlat. İnsana dert anlatılır mı h ç?” d yen
Âşık Veysel b le derd n sazına anlatmıştır. Demek k b z b z yapan ve
her duygumuza şah t olan, n hayet nde ardımızda bırakacağımız yegâne
ve güven l r m ras nsandan z yade bütün bu doğal oluşumlar ve yapay
yapılardır.

İnsan her şeye alışıyor. Alışkanlıkları, adım adım z bıraktığı yer
sağlamlaştırmak pahasına yavaş yavaş sürüyor. Sadece olması gerekt ğ
g b oluyor; hesap defter n açmadan, yargılamadan, karşılaştırma
yapmadan ve üstünlük sağlamadan… Çoğu nsan belk bunun b l nc nde
değ ld r. Onlar ç n sadece yaşamak ç n yaşadığını b lmek yeterl d r.
Tam ters de mümkündür aslında. Yan adım attığı her yerde z
bırakacağı düşünces n taşıyarak ona göre tavır ve hareketler ne b r çek
düzen vermes de doğaldır. Alışmıştır b r kere ve bunu b r görev sayar
kend ne. Kend s sona yaklaşıp da bu dünyadan ayrıldığında,
alışkanlıklarıyla nsanları karşılamaya ve z bıraktığı yerden devam
etmeler ne mkân sağlamış olacaktır. N hayet nde alışkanlıklarının
get rd ğ “Ununu elem ş, eleğ n asmış” dey m , gönül rahatlığını
s mgeler hale gelm şt r. Artık algılayan, h sseden, duyan ve gören n
bıraktığı her zde kend n bulmak, ardından gelen nsana kalmıştır.

EKİM DERGİ  | 32

Çares zl k zorak kabullen ş değ l m d r?

Bana göre, çares zl k de alışılmışın ötes ne g demem şt r. Çares zl k, yan
nsanın el n n kolunun bağlı olması, nasıl olur da nsan hayatında sıradan
b r olay g b alışkanlığa bürünür? Gar p gel yor nsana hâl yle. Ama eğer
b r tanımdan bahsed yorsak ve bu tanım “alışkanlık” se, her sürpr ze de
kapı aralamak zorundayız. Evet, boyun eğmek; sten lmeyen b r duruma,
alışkın hâle…

Çares zl k ç n lk başta yaşandı ve
b tt der z. Acem tahl l kuvvet n n
ortaya koyduğu saf düşünce, beyn
farklı düşüncelere yönlend rmez.
Çünkü lk olmanın verd ğ o acem
tavır karşısında nsan, çares zl ğ n
ed msel, başına buyruk, zorba b r tavır
le hayatında yer edeceğ n ne b ls n.
Tam da burada zuhur etmez m ; h ç
beklenmeyen ya da düşünülmeyen b r
şey n an den nsanın karşısına çıkması
ve ac zl ğ ne d rençs zl k katması.

Peter Ilsted, Inter or W th G rl Read ng, 1910

Z yades yle çares zl k yaşayan b r nsan, acem l ğ n üstünden atmış ve
olağanmış g b göster lmeye çalışılan her hal n, kend hayatına uyum
sağlamasına şaşmaz duruma gelm şt r. Çares zl k ç nde geçen günler n
ve geceler n acısı kend bünyes nde yer etse de, artık onun ç n
alışmaktan başka b r yol olmaması kaçınılmaz olmuştur. Her şeye
alıştırmaya zorlayan dünyaya nsan b r kere daha sırt çev rm ş ve bütün
yükü sırtında taşıyacağının garant s n verm şt r. Artık yaşadığı her
olayda pan k yapmak, üzülmek ya da günlerce konuşmamak yer ne o hal
yaşamının dünyanın b r kanunu olduğunu kavramıştır.

EKİM DERGİ  | 33

İnsanız sonuçta. Çoğu şey kabullenmek bünyem ze ağır geleb l r.
Haykırmak, ses m z n duyulmasını stemek ve sadece anlaşılmayı
beklemekle b le b r nebze olsun üm tlen r ve rahatlarız. H ssetmek ve
duymak steyenler ç n bu bekley şler n olgun meyveler n çares zl kle
boğuşan nsana sunmak zor olmasa gerek. Aks halde ne b r üm tten
bahsetmek ne de varlığı kanıtlamak mümkün değ ld r. Bunun ç nd r k ,
kabullenmen n verd ğ o ağır yüklü p şmanlıklar, hayal kırıklıkları ve ç
çek şler, dünyaya karşı syanı da beraber nde get rm şt r.

Hayata, nsanlara ve hâllere karşı syan!

İnsanın dünyaya s tem etmes şte bütün bu anlatılanlardan kaynaklıdır;
“Kend m z olmamıza fırsat ver lmed . Çoğu zaman alışmak zorunda
olmamız gerekenler, hayaller m z askıya asmamıza yett .
Alıştırılmamaya ve körü körüne b r düzene ne zaman karşı çıkmaya
kalksak, karşımızda daha da güçlü s lahları olan askerler bulduk. Nasıl
karşı çıkab l rd k? Nasıl hayatımızın son ver lmes ne göz yumab l rd k;
tek d renc m z n “yaşama mecbur yet ” olduğunu b le b le. Her şeye
rağmen yaşamak ç n verd ğ m z mücadele b z mle b rl kte d r
kalmalıydı. Eğer onun da el m zden alınmamasını st yorsak, b r kere
daha çares zl ğ kabul etmek zorundayız demekt r.
Yaşama karşı ver len mücadeleler, b z m gözümüzde çares zl ğ n en
güzel yd . Varsın böyle çares zl kler olsun; amacımız uğruna nadına
yaşayan b zler ç n…”

EKİM DERGİ  | 34

ÖLÜM TİRADI

Kad r TEPE

D l m n ucundaydı ölüm
konuşsam veya tükürsem katl ama sebep olurdum,

tek b r nsanoğlu yeryüzünde kalırcasına
o da sen, sen, sen!

Ben b r peltek va z m:
Kadıköy-Karaköy meseles g b

Ra ve Dı, ulan taks c !
Namım koşarken, ölüme yaşayanlar kaldırımlarında yürümekle

meşhurum!
H ç et k değ ld afor zmalı ruhların duygulara fısıldaması,

çığlıkların yankısıyla veya yansımasıyla konuşamadım
ölüm t radını zeban ler le oynarcasına,

sen nle! kekeme müz syenler orkestrasındayım
Adem le Havva’dan

v şne ağaçlarına tırmanır g b
her zaman gözler m z kana bulayacak g b bakıyorduk b rb r m ze

kat l suçluluğunu üzer m ze g yer g b
asla uyuyamayacak g b gece

ve taşıcak suyu göster, saklanmayalım mahvına
duymayalım vahş hayvanların cesetler n n çığıltısını

dört mevs m varsa ç m zde
s yah ve beyazı b rleşt r nce han olurya kırmızı
uzaklara baktığımızda sank dünyanın sonunu zl yoruz g b gel r
gelmes n! son, adımlarımızın b tt ğ yerded r

çünkü İsa le Meryem arasındadır ölüm

EKİM DERGİ  | 35

den zlerde koşar g b
sonu ve başı vardır
Ne g ysem yakışmıyor ayrılıklardan başka
ç mden söyled m b rdaha gelmel m y m
ve duydu, oysa ç mden söylem şt m
yoksa beraber m yürüyel m yalın ayak cehennem obruklarında
kurşunun üzer nde b rdaha asla yaşayamam d ye b r not
ardından kabuslarımın avrat oluşu
‘sana b r şey olursa ben ne yaparım’ derken tet ğ çek şler m z

ve
Ölüm t radını oynarcasına

oynarcasına s lahımla
ölüm t radını

Salmon Toor, Man w th Face Creams and Phone Plug

EKİM DERGİ  | 36

TAZİYE

S nem KOÇ

Solgun baharın, son yaprağı...
Kasım y ne çok başka,

Elyaftan der m ütülüyor, ç ne sıkıştığım güçlü buhranlı,
Kokusu gel yor yanık ten m n, çul çaputtan münezzeh.
Buna rağmen üşüyeb lmek, ç mdek sefaretten sebep.
Kabul p nt y m sevmelere, z ra eller mde,
Kes yor b r kt rd ğ m, en çten hecem n p mler .
K m ler görse sevmez ben lk görüşte,

Bu yüzden, ben benle adımımı atmam, atamam dışarıma.
Zah r m öyle şen, öyle sev nç örtüsü dolamış k ,
Anlamsız gel r hüzünler m.

İnanmaz, nanamazlar, yakıştıramazlar bana acıyı,
Alaya konu ederler ç mdek sancıyı.

Oysa tatsalar ben , yutkunamaz keser zeh r, nefesler n .
Bu yüzden şımarıklılık yaftasıyla yatırırlar ben , ölüm uykuma,

Şükür hala uykum gelmed .
Bu sert yatağın gölges musalla,
Örtüm bembeyaz, arkadak yalan ağlayışlar, kulağımda n nn .
Zaman yok, her şey ederken hareket, duruyorum.
Ne öte yıldızlar ne de güneşten haber var,
Kalabalıkta gazabını tadıyorum yalınlığın.

Kafamı çev rsem g deceğ m,
Boşuna sürmey n k rl eller n z ,

Hayır açık kalacak gözler m!

EKİM DERGİ  | 37

BOZUK İHTİMALLER
NOTU

Yakup DİKER

B raz zaman ver bana. Çokça zaman.
Kel meler ağzıma fazla gel yor y ne, konuşmuyorum kalb m de öyle.
Allah’ ı sev yorum, annem , çay çmey , mandal na kabuklarından evler
nşa etmey . Sonra ben ne zaman b r şeylerden evler nşa etmeye
kalksam mahallem z kalabalık oluyor, Pazar günler çocuklar en
sevd kler parka götürülüyor
B r dengbej ses yankılanıyor z hn m n ücra köşes nde. Z hn m n en
ücra köşes sana a tt oysa
Z hn m n en ücra köşes gözler mden b rkaç k lometre uzakta...

Allah’ ı sev yorum ded m ya aslında bu da b raz platon k, Tek taraflı
konuşmalar daha b r anlamlı kılıyor hayatı.
B l yorum sokak ortasında ses gür çıkan çocuk evden en çok dert le
dışarı atandır kend n , Sek z yaşında dert m olur ? Ne derd ?
Çünkü bazı çocuklar ç n babalarının olması değ l babalarının
olmamasıdır en büyük dertler ...

B raz zaman ver bana. Çokça zaman.
Bu b r yalan değ l bu sefer tutacak hayata oynadığım son bah s. Tutmaz
se bakışlarımızı b rkaç gün daha kaçırmış oluruz.
Met n - Al – Feyyaz’ dan konuşacak kadar yaşımız yok, kuşları seyre
dalarız İs mler m z kadar y b ld ğ m z har ta sınırları üzer nde.
Sınırlar, sadece şeh rlere ve sadece nsanlara a t doğrusallığı bozulmuş
ç zg ler ; Sadece şeh rlere ve sadece nsanlara a t.

EKİM DERGİ  | 38

Modern b r zaman d l m nde lkelce yaşıyor g b y z Herkes suçlu, hep m z
suçluyuz belk de.
B raz zaman ver bana. Çokça zaman. B r kuyu bulsam saklanacağım d yorum
Artık h çb r kervan geçmez bu şeh rden, artık h çb r kuşa avuçlarımdan su
ç remem. Serçe ölümler ve betonlaşmalar çoğaldı,
Kurab yeler de esk s kadar tat verm yor bunca end şe çer s nde. Bunca
end şe, han Meryem’ n suçsuzluğu kadar masum.
Şeytan taşlasak her şey düzelecekm ş g b . Çok üşüyorum,
Ten mde b rkaç kış saklı...

Nurullah Berk, Peneceredek Adam, 1959

EKİM DERGİ  | 39

KİMSE

Kaan TOPRAK

Her şey çok süslü
Çok arzulu

B l nmeyen pek tab
B l nen yerlere yet şmeye
B r melod takılır d l ne

Kıyamaz yapraklara
Sonbaharda yapar koleks yonunu

Yaşlanmaya mahkum gövdes
Rüzgarla soluklanır

B r melod takılır d l ne
Ne yet şeb ld k
Nasıl yatışab ld
Kaçmak ç n aşkı

Koşmak ç n tanrıyı
Seçerken yorgun düştü

Y ne bulamadı ben
Sah k md bu ve d l ne takılan melod neyd ?

Sess zl k…

EKİM DERGİ  | 40

ŞEHİR CADISI  | 41

Meltem ÜNAL BAKSAY

Üşüme bu şeh rde!
Her yanına ayrı b karanlık basarken

Fethetme ç rk nl kler
K,

Geceye saklıdırlar
Ama ters nden doğarlar düzden bakınca!

Zanneders n k
Hüsranlar benden olma!

Yanma bu şeh rde!
Söndüren olmaz, kanma ışıklarına

Sarrafı b le yanıltır
Zemher havası

Tonlarına kadar yalandır
Ve h ç b çerçevede sak l durmayışı

K,
Benden bakınca öyle!
Sanarsın gözler n şehla dalışlarında

Kent bahane...

Yan ,
M lyon kere m lyon
Doğru söyler bu şeh r cadısı

Bence d nle!..

EKİM DERGİ

EKİM  | 42

H mmet ÇOKAL

Öyle b r akşamda gel k ,
Aylardan ek m olsun.

Hava kurşun kadar ağır,
Yapraklar sararıp solsun.

Ne varsa hayata da r,
Katlanılması öyles ne zor;
Bırak, nceld ğ yerden kopsun.
Bu şeh r güzell ğ ne b at ets n.
Yapraklar kanıp rüzgârlara;

Yollarına dökülsün.

Öyle b r akşamda gel k ,
Hüzün kuşları sükûta bürünsün.
İç nde sevda olmayan her türkü,

Ömürlük sazına küssün.
Bu şeh r böyles ne soğuksa:
Nefes n n sıcaklığı karışmadığından;

havasına...
Ve gözler m ufukta b r yerlerde donuklaşıyorsa,

Sen n şehr ne çöküyorsa ç m n hüznü,
Yürekler m z n kes şt ğ d zelerde,
Kaf yeye gerek kalmıyorsa;
Vakt d r:
Öyle b r akşamda gel k bana,
Aylardan ek m olsun.

EKİM DERGİ

EKİM DERGİ

KÜLTÜR, SANAT VE EDEBİYAT

GÖRÜŞ VE ÖNERİLERİNİZ @ekimdergi
İÇİN @ekimdergi

[email protected]


Click to View FlipBook Version