E Sayı:4 Ekim- Kasım 2020
KİM
İki Aylık Kültür, Sanat ve Edebiyat Dergisi
Ahmet Akif Özcan - Miray Çora - Turgay Çitçi - Özgür Polat
Öykü Özcan - Müslüm Yıldız - Murat Akkoyun - Aras Altunbey
Mehmet Ali Dündar - Fehime Özgür - Rıdvan Yıldız - Burçin Laçin
Fatma Ozan - Hüseyin Özübek - İrem Gül Yılmaz - Sema Nur Emre
Çiğdem Koçyiğit - Osman Cenk Balkan - Utku Bahçivan - Hızır İrfan Önder
YAŞANMAZ
Ahmet Ak f ÖZCAN
(Yusuf Atılgan'ın "Yaşanmaz" öyküsüne thafen.)
Yusuf, "yaşanmaz" yazmıştı ev n duvarına. Ben de, "Yusuf’um atılgandır."
ded m ev sah b ne. O gece b r n öldürmüştü b r de. Gece, Pol na geld ve
bütün duvarı mav ye boyadı. Cesed mutfağa, buzdolabına, koyduk. Ceb nden
çıkarttığı s garasını yaktıktan ve yanağımı öptükten sonra çocuklaştım. (Hep
öyleyd m ya!)
Dostoyevsk ay tepedeyken, kulağıma fısıldayıp, "kumar oynayalım."
ded ğ nde aynı çocukluk le oturdum masaya. Hastaydı ve yardıma muhtaç b r
hastaydı. Ben de masada tüm hünerler m hakkıyla serg led m. O gece eve
beraber g derken tüm borcunu öded k beraber. Berbere b le borçluydu hayta!
Ah hele k Pol na bunları b lm yordu! B lseyd , k m z de doğrardı baltayla.
Reh ne olan saat m de aldıktan sonra eve geçt k. Petersburg sess zd .
Ruhlarımız hele, onlar b r acay pt . Masadan kalktı ve b r yudum su çt .
Pol na yorgunluk kahves yle çer gel nce sev nd m. Hakketm ş ve
yorulmuştuk. Ben h kayem , kahve çerken, dostuma okuttum. Sev nd b raz.
Sonra sev nmen n verd ğ hüzünle uyudu. Pol na se mutfaktaydı halâ. Halam
gelmeden ev topladık.
Pol na'nın ev ne geçerken kar yağıyordu üstümüze. Onu eve geç nce daha b r
sevmeye ve sev nmeye başladım. Çünkü Pol nayd bu. Başkası olsa kovardım
evden. Gerç ev m yok, olsun, kalb m güzel b r ev m sal nsanları ağırlamayı
sever. Sevg ye hasret kalmış dudaklarından öperken postacı kapıyı çaldı.
Sövdüm!
EKİM DERGİ | 1
Pol na durdu ve —dudaklarımız karşı karşıyaydı—
– Sevg toplumsal b r sorun canım. Ded
– Nereden buluyorsun böyle lafları ş md ?
Sustu ve evden çıktı. Hızlı adımlarla yaptı bunu. Ben de kokmuş cesed n
yanında sabah namazını eda ett m. Pencereden baktığımda güneş doğmamış
ve halâ kar yağıyordu.
EKİM DERGİ Ülkü Tamer Tarafından Çek lm ş fotoğrafı
| 2
İNİLTİ Totem Lesson I, Jackson Pollock
M ray ÇORA | 3
İzler en zbes nden odaların
San yeler şlemez gözler ne
Saatler de şlemez yıllar da
Baktırmaz yelkovanların
Sararmış kadranına
K toplasın kend n çürümekte çam
Yansın sen n yer ne
kapanmayan gözler nde
K m yanar böyle b r yokluğun gözler nde
Harlar ancak yokluğu ölüm
Yarım kaybolmuş seslen r gecelerden
Vermez ışığını terb ye
K yokluğun ç nden
kurşundan kalpler çıksın
K m ağlar yarım b r ay uğruna
Güldürür ancak yokluğu ışığının
Gülerler ancak
K baktırmazlar yılların
Kararmış takv m ne
Ayırmadan karanlığını senden
Çarpsın suratına yokluk
Yansın söndürerek tüm güneşler
Çıksın ortaya ayın yarım kalanı
Çarpsın suratına
K görsün saat n kadranı sarı
Üstüne s nm ş takv m n s
EKİM DERGİ
MEVSİM AŞKLARI
Turgay ÇİTÇİ
Güneş sakla yüreğ nde
sararmadan yapraklar
ağaçlar soyunmadan
gecen n sefer ne,
b r düş yok olmadan sess zce.
b r kısır döngü,
kayalara vuruşu dalgaların.
z düşmüş mevs ml k sevg ler n
kırlangıç göçler nde er r zamanın.
yalnız başına b r ağaç, zamanın koynunda
örtmüş üzer n , yol kenarında uykuda
yolcusunu bekler, bulut kümeler yle
Beklent , mevs m aşkları reng nde.
b r sarı yaprakta, ayrılığın der n zler
dalları vurur, güneş n sancısı
kırlangıç göçler nde büyür, ayrılığın acısı.
sonbahar yağmurlarıyla ıslanır
sah le vuran b r den z yıldızı
kaskatı kes lm ş, çares z bakar öylece
uzaklaştıkça büyüyen aşklara.
EKİM DERGİ | 4
BÜTÜNLÜK VE ŞİİR
Özgür POLAT
Yeryüzünün bütün ş rler bugün,
güneş le den z arasında p nce b pte gez n yor.
Işıl ışıl
ve rüzgârla danseder g b salına salına.
Sess zce sarılıp dalga sesler nde ayrışırken, haf f.
Yeryüzünün bütün ş rler bugün, kucağında sevg sözcükler
büyütüyor,
Güneş n sıcaklığı, er t rken gerçekl ğ n katı hal n ,
Venüs yen den doğuyor den z köpükler nden.
Sarı Saz, Bedr Rahm Eyüboğlu
EKİM DERGİ | 5
SUALLERİ BİRİKMİŞ
SERZENİŞLER
Öykü ÖZCAN
B r h çl ğ n edasında ger ye kalan devasa kuruntuları ger de bıraktığım
günün ardında sah p olduğum bütün gerçekler y t rd ğ m fark ett m b r
gece, ben m ç n dönmes zorlaşan dünyanın zamansızlığı ç mde akmaya
devam ett peyderpey. Önü devasa b r penceren n ötes nden şeh r ışıklarını
sey r alab len manzarası le kaplı yatağımın kenarında kurulu beden mle
kend m düşüncelere verd ğ m sezd m, kend umarsız seç mler m zden
müteşekk l hayatımızda düşünceler m ze b r sansür koyulmadıkça bu
davranışlarımın b r sonu da olmayacaktı.
H çb r şey yapmak gelm yordu ç mden, öylece bakasım gel yordu önümdek
geceden müteşekk l karanlığına pencere manzarasının. Neden uykum
gelm yor k ? Uykunun verd ğ sonsuzluk mefhumu ben ç ne hapsetmey
unutmuş g b sank . Beyn m bedbaht düşünceler n uykusuzluğa mı
hapsed yor, ben gözkapaklarımdan daha öneml b r nt bah mı bekl yor
yoksa?
Uyuyamıyorum.
İç mdek o meçhul p şmanlık h ss n gözkapaklarımın her b r hareket nde
h ssedeb l yordum son b rkaç yıldır, varlığına alıştığım yokluklarında
huzursuzluğum hâk md ş md de. Ne zaman mutlu olacağım ben? Bu ketum
benl ğ m n der n karanlığından gerçek h sler m ne zaman bulacağım?
Em n olamıyorum.
EKİM DERGİ | 6
Yazdığım kâğıtlar acıtıyor artık kalem mden çıkan kel meler . Sak l
tecrüben n ağır kurşununa ht va olmak stem yor o kel meler.
İnt ba olmasın d ye başkalarına, kend kel meler mden korkuyorum. İnsanları
nt balarımla yargılıyorum artık. Ben olamıyorum sank . Sevem yorum,
özleyem yorum, yalnızlığın ht vasındak sess zl ğ n ben b r v rane altına
aldığı kucaklarındaydım, yapab l yordum ama yapan k ş ben olamıyordum,
ep loğundak farksızlığın karakter ne yansımasını stemeyen tahr r yle
günlerce kend ne b r hayat arayan umarsızlardan b r farkım yoktu. Baskın
ferdan yet m n altındak b çare duygularımı ne zaman gün yüzüne
çıkaracağım?
Ben ne zaman ben olacağım?
Her gecen n ardındak güneş n kalıntıları gün yüzüne vurduğunda b r pergel
edasında her şey n başına geld ğ m tasavvur ett m z hn mde, aydınlığın
boyasıyla alabora olmuş g b düzens zce kanat çırpan martıların b çare
vaveylaları habers zce kulaklarımı dolduruyordu.
Açık bıraktığım pencereden adım atarken rüzgâr sızdı çer kuru b r vesvese
fısıltıları edasıyla sess z ve der nden, tevatürmüş g b bütün gökyüzünde
r yakârlığı satırlarımın. B r sergüzeştten ev ne ger dönmüş herca duygular
ç nde kend m gözler m n boyadığı semanın s l k elvanı g b h ssed yordum o
gece vakt , saat belk üçü geçm ş, zaman h ç yorulmuyor.
Üstümü örten bulutların üzer nden ben uyandırma heves yle rem zler n n
hasbıhal nden müşahedeler m uğruna arkasına aldığı güneşle b le yeter
kadar parlak değ ld ben yozlaşmış düşünceler mden uyandırmak ç n,
gözler m kapalıyken mukadderatım kadar meçhuldü yıldızlar. Ucu
bucağından habers z koca gökyüzünde bulutların ht va olmadığı b r kare b le
görem yordu gözler m, bakışlarımın tahakkümü kaygılarımla b rleşt ğ n
h ssett ğ m an gözler m hızlıca ovdum, şe yaramayan b r refleks hal n almış
hareket m yalnızca bakışlarımın daha bulanık ve tanımlanamaz b r hale
gelmes ne neden oluyordu.
EKİM DERGİ | 7
Korkmak da b r nev alışkanlık hal ne gelmem ş m yd ?
Tecrübeler mle bastırdığım
ışığın söndüğünü gözler mle
gördüm ben, tak p edemed ğ m
sesler arasında rüzgârın
savurduğu b r salınca edasıyla
ler ger sallanıyordu.
Sokaklarda öne atılan s maların
önüne l şt r lm ş tabelalar bana
artık nereye g tmem gerekt ğ n
söylem yordu.
Satırlarımın umutsuz kaygıları
arasındaydım y ne, y ne Young G rl On A Sofa (Mar aska), Marc Chagall
hak kat bekl yordum umarsız,
zaman geçmek b lm yordu, b l nmezl ğ beklemek b r şkenceden fazlasıydı.
Gerçekleşeceğ n b l p b lmeme konusunda kend raden arasında k kapı
olmasının verd ğ manev c nayett çünkü beklemek, nf lak edecek b r kapıyı
tahm n etmekt arasında bağlanmış nce, uzun b r p üstündeyken. Beklemek
her zaman kaybetmekt .
B r gece daha süzüldü penceren n önünden, karşısındak ev n çatısında
b r km ş onlarca martının gürültülü kavuşmalarından anladım güneş n
hâk m yet n , sabah olmuştu yen den.
EKİM DERGİ | 8
HATIRALAR VE ZAMAN
Müslüm YILDIZ
Nereden başlardı unutuş
Söyle ey hatıraların kalb
Hang yüz dokudu bu lanet
Ve hang lanetl kadeh oydu
Kalb m ze bu aman vermez cerahat
Zaman bozgun ordularını d kel ber d r
Kalp kales ne
Huysuz b r ölüm kuşandı kabuğunu yaraların
Yangın g tt kül kaldı
Su çek ld kum aldı
Bahçeler
Gülüşlerde kert kler açan esk ler
Kaybett ğ b r gülü
Arayıp durdu gülüşümüz
B z b r solgunluktan kurtaran yarınlar soldu
B ze b r solukluk bağışlayan dünler açtı kalb m zde
Küllenerek nabzımızda yol aldıkça bugünler
Damarlarımızda kurumlar b r kt rd
B r ç çek dalını çentmeye durdukça soluğumuz
EKİM DERGİ | 9
K m bulmuş k kend n tal yollarda
Kaybetmekten gayrı
K m b lm ş k acısının yer n kalplerde
H ssetmekten gayr
Her gün Yaka ceb nde demet
demet hüzün ve yalnızlıkla
Gündenlerden ayrı
Kavuştukça akşamlar akşama
B r buluşma yer olur her nereye dokunsak
Masalar, s garalar, şarap ş şeler
Derg lerde öyküler, eller m zde karalama defterler
Eller m zde nce bel bardaklar
Kel meler, ş rler
Eller m zde eylül günler
Bar, Ref k Ep kman
EKİM DERGİ | 10
MEHLİKÂ | 11
Murat AKKOYUN
Gözler m çapraz bağlanmış.
İlk vedanın hazırlık yolculuğu.
Arkadan bakmak yolun sonuna.
Dönüşü lk adımdan beklemek.
Memleket hasret çek yor ruhum.
Beden m yarınlara d lek bağlamış.
Zamanın duraksız akışı.
Nereye götürür canımın, cananını.
Matem havalar çek lm yor artık.
Sıcaktan bunalmış kalb m n sokakları.
K rp kler nden esen rüzgarları bekl yor.
Tez zamanda gönder kavruluyor yüreğ m.
D zelere bel başlamış umutlar.
Yoluna ş rler serpe serpe.
F l zlen r fikr yatımın her damlasında.
Her yere sen sığdırab lmen n telaşı.
Sen , sende aramak.
Bulmak cevher gözler n n ardını.
Saklamak elamsı bakışlarını.
Satırlara sen sığdırab lmen n eşs z tadı.
EKİM DERGİ
SAÇIN BAHAR KOPUĞU
Aras ALTUNBEY
zülfünü sar gökkocasına
su var
toprakta
b r tel saç
saç ben uzun rüzgârlara
k mseler görmes n
sana bakınca
gök çatlar b r gün
EKİM DERGİ Nuenen'de Rah p Ev n n Bahçes , Vİncent Van Gogh
| 12
MAZİDEN KALAN
Mehmet Al DÜNDAR
Ruhumda tövbey bekleyen b r günah,
Affa layık olmayan.
El mde kalem d l mde anlamsız sözler,
Z hn mde b r melod ,
İç mde r t m tutan.
Dolabımda küçüklükten kalma b r pantolon,
Cepler yırtık maz y hatırlatan.
Ruhumda k günah belk de maz den kalan.
Şeh r ıssız, karanlık ve sıcak,
Kaldırımlar boş,
Yalnız ben m ayak sesler m
Ve b rde kolumdak saat n t k tak sesler .
Ürkütüyor ç mde k sen ve dışımdak ben .
EKİM DERGİ
| 13
DENİZDEN MASALLAR
Feh me ÖZGÜR
S z ş md kalkıp yanıma gelsen z, şu bankta ben ılık es nt ye karşı oturmuş
görsen z neler derd n z? Belk “Öldüm be adam, hâlâ mı den z sevdası?” d ye
s tem ederd n z, belk ters ne “Haklısın, ölenle ölünmez.” d yerek s tem n z
toprağa gömerd n z. Hâlbuk s z ne zaman
s tem n z d le get reb ld n z?
Cenazeler n ben sıktığını en y s z b l rd n z. Kaç arkadaşımın tabutunu yarı
yolda başka omuzlara terk etm ş md r? İmamların yarı Türkçe yarı Arapça
duaları, anne babamın cenazes nden ber ben korkutmuştur. Askerî l seden
mezun olduğum gün a lem benden alan Tanrıya badet etmek, cenazede b le
olsa badet eder görünmek, k yüzlülük g b gelm şt r. Ve b l rs n z k ben m
g b atadan asker olan b r asker asla k yüzlü olamaz.
Y rm b r nc yüzyılda k yüzlülüğün yen b r adı var, malûm: pol t k
davranmak. Hayatım boyunca pol t k davranmamı en çok s z sted n z. S yasî
f k rler n desteklemesem de m lletvek l babanızın karşısında önümü
l klemel yd m, annen z n thal kumaş sevdası üzer nden ülken n ekonom k
g d şatı hakkında yorum yapmamalıydım, sürekl daha fazla harçlık steyen
oğluma zorluklar ç nde ekmek parası kazanan sünger avcılarını
anlatmamalıydım … “Bana b r masal anlat baba” şarkısını duyunca masal d ye
tutturan kızıma anlatacak ejderhalarım, krallarım, prensesler m yoktu.
Çünkü masallar, k yüzlüdür ve ne yazık k ben masallara nandığım ç n
s z nleyd m.
EKİM DERGİ | 14
Pol t k olmamı stemen z, s z n g b esk b r m lletvek l kızı ç n gayet
doğaldır. S z n g b bakıcıların el nde büyümüş, annes n n ojel tırnakları
arasında yanağı haf fçe okşanarak sev lm ş, babasının ölçülü sohbetler
arasında Sa nt-Joseph mezunu olmasına karar ver lm ş b r hanımın ben
anlamaması gayet doğaldır. Egel görünen fakat İç Anadolu ruhu taşıyan
Aydın toprağını tanımayan İstanbullu b r hanım olarak ömür boyu bana
burun kıvırmanız da doğaldır. Burun kıvırmanız b le ölçülü olmalıdır tab .
Evlenmes ç n a les n n uygun gördüğü asker eş ne karşı esk m lletvek l
kızının Fransız aksanlı d l nden tek b r s tem cümles çıkmamalıdır. Fakat
Fransız eğ t m , kend n layık bulmadığı adamı hor gören bakışlardak
ez c l ğ terb ye edemem şt r. Part den kovulan babanızın madd desteğ
kes l nce Fransızca öğretmenl ğ ne başlamanın acısını benden çıkarmanız
doğaldır. Haftada b r çamaşır yıkamaktan, ün forma ütülemekten, ev
tem zlemekten yıpranmış emekl b r öğretmene dönüşmen z n günahını
Tanrı’nız huzurunda sanırım bana atacaksınız.
Her tartışmamızda üstüme gelen yatak odası duvarlarından kaçışım, den z n
kucağında son buldu. Bunu da en y s z b l rd n z. Fenerbahçe sah l ndek
esk skeleye bakan bankta uyuyakaldığımı b l r, bana battan ye
get rmezd n z. İç me şleyen asker soğukluğu yüzünden çocuklarımı baba
sıcaklığıyla saramadığımı b l r, bunu aşmam ç n ben desteklemezd n z. Şu
an mezarınız başında k mler kalmıştır? Çocuklarımız, belk onların yakın
arkadaşları, belk b rkaç öğretmen arkadaşınız, belk esk m lletvek l
babanızın dönem nden s z tanıyan vefalı b rkaç m lletvek l eş … Orada
olmadığım ç n ben ayıplayan fakat yarın ben gördükler nde “Cenazede s z
göremed k, tab gayet doğal, acınız büyük.” d yerek baş sağlığı d leyecek
k yüzlü pardon pol t k komşular …
Nazlı Hanım, pol t k olmaya gerek yok, s z toprağın ser nl ğ altındayken
ben m ç mden den ze gömülmek geç yor. Bendek den z sevdasını b ld ğ n z
g b Den z Hanımdak ben sevdasını da en y s z b l rd n z.
EKİM DERGİ | 15
YAKAMDAKİ YÜZ | 16
Rıdvan YILDIZ
Değ şmeyen tüm parod ler sonunda b r
ürpert taşırken
Tels zler ölümü mırıldanıyor sokaklarda
ve gözler n yaşamı
Ben yüzümdek yalnızlıktan tanırsın
Çay hafızasını y t rd avuçlarımda
Macera fırlayacak b r stasyonun sess zl ğ ne
Düşler m y leşecek d renen bakışlarınla
Hayatın b r parçası dökülüyor öpüşmelerden
Saçlarınla süz bulanık gülüşler m
Sen görse karanlıkta arkadaş olur bütün ç çekler
Eller m sens zl ğ tutuyor
Rüzgarı kıran ağaç dallarında
Güneş unutturur nefes n
B r tarlaya müptela gel nc k ordusu
Uzun b r yaz öznes yüzün
Bütün bayraklara mav l k doluyor
Karanlığı yıkan gözler nden
Kend mden b r değ l m sen görünce
Bıçak takv mlere nd ğ nde
Sens z kaç gün daha oyulacak kabuksuz yarama
EKİM DERGİ
BİR DE GECE | 17
Burç n LAÇİN
Gecen n lerleyen adımları
Uzun yolların yorgunu bacakları
B r tutam sevdaya dokunan parmak uçları
K rp kler nde yağmur bulutları…
B r yağmur şarkısı bu
Sev nçle hüzün harmanı ses
Gecen n d l nde dolaşan ezg ler
Nar n b r gülümsemeyle sunar saatler
B r de hüzün, b r de hasret, b r de keder
Nöbet tutturur sırayla, gece 3 5 sularında…
Düşler n nce sess zl ğ nde demlen r
Uzar g der gecen n ç ne doğru kıvrımlı yollar
B r o kadar engebel yüreğ
Sonu gelmeyen yolların yorgunu gece
Yürümekten geleceğe...
B r de gece;
Yaşamanın en soylu arafı…
K m yen den doğurur, k m y ne öldürür b l nmez!
Gece b ter,
Umudu doğuran her yen günde aydınlanır dünya,
Ölür karanlık gecen n tüm düşler …
EKİM DERGİ
KARGALAR | 18
Fatma OZAN
Ne surett r rüya görüyorum!
ne surett r tapmıyorum tapınağa
eks lm yorum kokuşmuş mahrem mle
mahremse sağımdak , solumdak kalabalık
kalabalık dışımda, her yerde
n ne çek len b r var; kargalar
b r oradan b r buraya,
sah den onlar hep m böyle?
hep m
leşlere, hep m seslere…
kend mce d zg nled ğ m b r ses bu
kargaların ses , şte o ses!
h ç duymak stemed ğ m
ancak varlığı da yokluğu yadırganacak c nsten
olan kargaların t trek b r ses bu.
kör ed yor ben ne zamandır
b r duyu geç ş bu,
duyular arası geç ş…
Ne surett r tapmıyorum kargalara
Ne surett r çıkmıyorum tapınağa
Ne surett r sanrı ç ndey m.
EKİM DERGİ
gömü bulunmuş geçenlerde
altında tapınak kargaları
besbell onlar… onlar şte!
dehşet güzel, dehşet s yah
lk kez as ll kten uzak
lk kez saf ve özünde
lk kez anadan üryan yan çıplak
yan masum, yan ebed , yan sanırım y
sen söyle
sah onlar nerel ?
uçtu uçacak, yaşıyormuş hâlâ, geçenlerde
öyle dend han ,
pırr demes an meseles , uçtu uçacak
Ne surett r konmuyor leşlere kargalar
Ne surett r yaşamıyorlar
Ne surett r üzer nde d k l b r taş yok.
ve ne zamandır okunuyor dualar
dualar eşl ğ nde söylen yor şarkılar
neredeyse yaşadı yaşayacak kargalar.
ve yaşamadı
d k ld b r taş
okundu k dua
neredeyse yaşadı yaşayacak
ve yaşadı
d k ld b r kara yazgı
bağlandı başı k kez
ve uykudan uyanıyorum
ne surett r farkındayım, rüya görmüyorum!
EKİM DERGİ | 19
ÖZGÜRLÜK BULUTU
(KİTAP TANITIMI)
Hüsey n ÖZÜBEK
"Tutsaktı şte yüreğ . H çb r yere g demez ve gezemezd . Tal h onu tekerlekl
sandalyeye mahkum etm şt . Arkadaşları g b oyun oynayamaz, koşamaz ve
yürüyemezd . Bağlıydı kafes ne. Yüreğ g b hapsolmuştu ev ne. Doğuştandı;
k ayağı da tutmuyor, canlanamıyordu. B r can, beden n her yer ne eş t
dağıtılamaz mıydı? Bunu düşündü. Yüreğ y ne hapsoldu karanlığa..."
Hüsey n Öğretmen n çocukları ç n yazdığı, nsanın ç n ısıtan, zaman zaman
kederlend ren ve b r solukta okunan k tabını tanıtıyoruz...
K tap farklı h kayelerden oluşmaktadır. K tabın da sm olan "Özgürlük
Bulutu" h kayes nde tekerlekl sandalyeye mahkum olan b r çocuğun
yaşadıkları anlatılmaktadır. Çocuk "B r can beden n her yer ne eş t
dağıtılamaz mıydı?" Sorusuyla ç m z burksa da el ne geçen b r k tapla, k
k tabın adı "Özgürlük Bulutu", beden ne karşı b r özgürlüğe g r ş yor...
"Karamsarlığı almadı sandalyes ne bu sefer. Tekerlekl sandalyes yd yoldaşı
artık. Hızlandı. Coşuyor, coştukça hızlanıyordu. Tekerlekler n üzer nde yelle
yarışıyordu sank . Yen den doğmuş, farklı b r dünyaya merhaba dem ş
g b yd …"
Y ne k tabın başka b r yer nde :"Neyse bu düşünceler bıraktı, suya b r daha
baktı. Akan suydu, bakan onun gözler ; duyan onun kulağıydı…Ne müth ş b r
h st bu! Çok sev nd . İç ndek çıkmazı aşmış olmanın gururunu yaşıyordu
ş md …" kes t yle karşımıza çıkar...
EKİM DERGİ | 20
K tabın devamında Meraklı Z kzak, Küçük Yaprak, Kartopu Savaşı, Tomb ş:
Sevg Masalım ve G zl Görev h kayeler b rb r nden farklı tatları b ze sunuyor
ve çocukların, hep çocuk kalanların, yüreğ ne dokunuyor...
Öyküler n her b r çocuk
dünyasının reng n ve heyecanını
kapsamaktadır. Hüsey n Özübek
çocukların dünyasına g rmey
başarmıştır. Hedef k tle olarak ne
kadar çocuklara h tap etse de her
yaş sev yes ndek b rey n ç
dünyasındak çocuk tarafını da
aydınlatma taraftarıdır. Yazar,
okurun sev yes le sınırlı
kalmamış; sev yes n ve
sınırlarını aşmasına yardımcı
olmuştur. Çocuğun hayal gücünü
gel şt r c n tel kte olaylara
değ nm ş ve hayal gücüne farklı
dokunuşlarla bunu başarmıştır.
Çocuklara b rçok duyguyu
tattırmakla kalmamış, çocuğun
ruh hal nden yola çıkarak onu öyküler ne yansıtmış b lak s ona yol
gösterm şt r.
Bu öykülerle çocuk k tleye güçlü, umutlu ve mutlu prof l ç zmeye çalışmış;
bunu başarıyla aktarmıştır. Çocuk ruhunu kaybetmeyen ve hep hayaller n n
peş nden koşan herkes n okuması gereken b r k taptır...
EKİM DERGİ | 21
TAHASSÜR | 22
İrem Gül YILMAZ
Boğuk yerler mden sess zl k yağıyor
Ten mden çer nefes d ye keder salınıyor
Tüken yorum tel tel baştan aşağı
Görünmez hal alıyor buruk vazgeç ş m
Böyle can çek ş yor ben m yokluğum.
Uzakta bel r yor senden taraf varlığım.
Kavgasız duruşlarım engel dokunuşuna
Bulunmuyor bendek yers zl k
Yer gök sen, konumsuz yokluğun ben m.
Benden baret ç ne almadığın hava,
Dokunmadığın hülya, dev yüklü h çl k.
B t r aklımdan kalbe akanı gülmeler nle
Özümden de gurbet m, olmadığın yerde.
Nazlı sükut d ller me esenl k bahşed yor
Yel n vuruşunu duy ten nde,
Ben m tek duyuluşum göktend r.
Dağıl c handan da öteye, sen duyursunlar;
Şanın büyük olsun, nlet ben bende
Pektend r küçülmektes n nefret mde.
Bu veda hasmıma da vefa olsun.
Dönüp gönül yokla,
Sen böyle mrenmek de sevdaya dah ld r.
Ben m uzaklarıma salınıp dur da,
H ç yanaşma sersem yanışlarıma
Değmes n ten ne sıcaklık, ölüm sana değmes n.
EKİM DERGİ
Ben yerd ğ n zaman nc l rse yüreğ m affet,
Senden baret beden m, nc n rsen yok olur g der m.
Ey sefasında güneşten allanan nar n dağ,
Ak neh rler nden, bastırılmış sev nçler me
Ak k güldüğünde kıvrılsın kırmızılıkların ten ne,
Ben benden yola çıkayım de seyr me can gels n.
Gözler me k alev selam vers n, sen al y d lekler m .
G rdap büyüyor ç mde küçüklüğümün ortasında,
Canlarım gömülüyor karanlığıma ş ddetle
Gel uzat d ren şler n göğsüme,
Saklansın tüm çocuklar gözler ndek yeş ll ğe
Yaşam verd ğ nde varlığıma nefesler saçılıyor
Daha b r sen oluyorum, senden de ötede.
EKİM DERGİ Fernand Léger, Smoke Over Rooftops, 1911
| 23
İSTANBUL'UN ÇOCUĞUNDAN
MEMLEKETİN HİKÂYELERİ
Sema Nur EMRE
‘Memleket H kâyeler Türk Edeb yatında Anadolu’nun en hak k h kâyeler d r.
Anadolu Memleket H kâyeler ’nde bütün gerçek varlığı ve ç dünyasıyla
karşımıza get r lm şt r.’’ N had Sam Banarlı, Memleket H kâyeler hakkında
bu sözü sarf etm şt r. K tap, Ref k Hal d’ n b r nc sürgün
yıllarında, Anadolu’nun çeş tl yerler nde geç rd ğ günler n yansıması olarak
karşımıza çıkmaktadır. O, h kâyey Anadoluyla buluşturur. Ref k Hal d’ n
h kâyeler , İstanbul ve Anadolu arasında b r köprü oluşturmuştur. Onun
k tabı, Anadolu nsanını tüm çıplaklığıyla b ze sunar.
Ref k Hal d, Beylerbey n’de dünyaya gelm ş, bürokras yle ç çe olan d ndar
olmayan ama ananeler ne sıkı sıkıya bağlı b r a lede, yaşama gözler n
açmıştır. Kışları, Veznec ler’de Şemsu’l Maar f Mekteb ’nde, yazları se
Göztepe’de Taş Mektep’de eğ t m almıştır. L se eğ t m n , Galatasaray
Sultan s nde tamamladıktan sonra, Hukuk Fakültes ne geçm şt r. Fakat
2.Meşrut yet’ n lanıyla b rl kte, Servet- Fünûn’da geç c olarak yazmaya
başlamıştır. 19.yüzyılın lk ortalarında ülken n Batı’ya yönelmeye ve orada
olup b ten anlamaya çalıştığı yıllarda kend n b r gazetede yazarken
bulmuştur. Bu durum ona der nl kl b r bakış açısı sunmuştur. Batı’yı
anlamaya çalışmıştır. B rkaç kez Avrupa seyahat ne çıkmış ve okumalarıyla
onların tar h n der nl kl olarak öğrenm şt r. B r ara, Fecr- Ât topluluğuna
katılsa da ora da pek kalmamıştır. Fecr- Ât ’y , kötü b r Fransız Edeb yatı
takl d olarak tanımlamıştır. Yazdığı bazı yazılar, İtt hat ve Terakk ’ye karşı
sıkı b r muhalefet çerd ğ ç n Anadolu’ya sürgün ed lm ş. Burada yaptığı
gözlemlerle, Memleket H kâyeler ortaya çıkmıştır.
EKİM DERGİ | 24
Memleket H kâyeler nde, Karay’ın b ze anlattığı Anadolu bugün hâlen daha
aynı soru ve sorunlarla boğuşur. Özell kle sosyal l şk ler açısından b ze
anlatmaya ve göstermeye çalıştığı şeyler güncell ğ n korumaktadır.
H kâyeler nde k m zaman, ahlaklı olmaya çalışırken, ‘bana mı kaldı bu şler’
d ye düşünüp, gününü gün eden b r memuru anlatır. K m zaman ft raya
uğrayan b r kadını anlatırken b rde bakarsınız, alışık olmadığımız tarzda
namusuna zarar gelmes n d ye evlenmek zorunda kalan b r adamla
karşılaşırsınız. O alışageld ğ m z konuların dışına çıkar ve tanıdığımız
anlatım tarzlarını b r kenara koyar. H kâyeler b z kend ç ne o kadar çeker
k , adeta olayın b r köşes nde rolümüz varmış g b h sseder z. Bu şek lde
h ssetmem z n neden , h ç şüphes z yazarın yaşayıp gördüğü belk b zzat
tanık olduğu olayları yazmasıyla lg l d r. Ref k Hal d, eser n yazalı b r asır
olmuş olsa da, b z o atmosfer n ç nde da m varımışız g b h sseder z.
K tapta, on sek z h kâye yer almaktadır. H kâyeler n b r çoğu, Anadolu’da
geçer. Eserde oldukça sade, anlaşılır ve açık b r d l kullanan yazar, Türkçe’y
en y kullananların, en tepes ndek s mlerdend r. H kâyeler ndek k ş ler ve
olayları bazen alaya almış bazende ç nde bulundukları çıkmazları
okuyucusuna çok y b r şek lde yansıtmıştır. Karakterler n ç sesler kend ç
ses n zle k m zaman karışır. M zâh özell ğ n günlük hayatta da öne çıkaran
Karay, yazarken de da ma bu durumdan beslenm ş ve bunu k taplarına
yansıtmıştır.
Eser n kıymet n k başlık altında toplayacak olursak, yazarımız uzaktan b r
olarak değ l de kend görüp yaşadığı Anadolu’yu yazmıştır K tabı bugün hâlâ
el m zden düşürem yorsak, en öneml sebeb budur. İk nc olarak da, yen
l san hareketler n n meyves n verd ğ en öneml eserlerden b r d r. Z ya
Gökalp ve Ömer Seyfett n, aradıkları d l n Karay tarafından bulunduğu
kanaat nded rler. Son olarak d yeb l r z k Anadolu’yu, hatta nsanı tanımak
steyen herkes Ref k Hâl t’ n, Memleket H kâyeler 'n n kapısını açıp çer
g rmel d r. Aks takd rde eks k kalan b r şeyler olacaktır.
EKİM DERGİ | 25
SERÇE
Ç ğdem KOÇYİĞİT
Taş bağlanmış adeta göz kapaklarına
Yorgunluk fırtınası es yor hayat ormanlarında
Döküyor b rer b rer
Ş md ağaç d pler nde,
Savrulan yaprak b r k nt ler .
İk yanı kucaklaşmış ağaçlı toprak yollardan geçmez
oldu nsanlar.
Çakıl taşları den z d pler nde yuvarlanıyor.
Serçe kanatlandı
B r damla ağzında ufacık ekmek kırıntısıyla b r serçe
kanatlandı.
Sank nsanlık engell koşucu hayat parkurunda
Sank b r fısıltıyla geç p g d yor günler
Açıl dünya açıl!
Yeşerecek hayatlar var!
EKİM DERGİ | 26
BELKİ DE
Osman Cenk BALKAN
Öyle
düşünüyorum g b
Değer ver yormuşum g b belk de sana
İşte y ne şuan sana.
Oturma odasındak kanepede
Uyuyakaldığında üzer n örtemeden
Koklayamadan ucundan b raz
Sarılmadan
Eller m gezd remeden yüzünün her
hattında.
Koluna g remeden
Gözler n gözler me değd ğ nde
Çocuklar g b şakalaşıp
Daha sonra c dd leş p
Sess zce ruhumuzu d nley p
Başını omzuma yaslayıp
Yürüyemeden gün batımında
Rıhtımda.
Hem de gayet aklı başında
Öyle g b yan .
Ne gecen n gece
Ne gündüzün gündüz olduğu b r anda
S sl b r havada
Sana doğru gel yor
Ama el m boşluğa uzatıyor g b b raz…
EKİM DERGİ | 27
Değer ver yorum belk de sana
K rp kler nden süzülen b r damla yaşını s lemeden
En sevd ğ n müz kler haykırıp
Çılgınlar g b dans ed p
Geçm şten kalan, çoktan unutulan ve henüz devam edenlerle.
Yazab ld kler m, yazamadıklarımla
Anlatab ld kler m, anlatamadıklarımla
Dökeb ld kler m kadar kafamdak ler kağıda yada sana
Belk de uzun zamandır
Belk de da ma…
EKİM DERGİ Fotoğraf: Utku BAHÇİVAN
| 28
ÖLÜM NİÇİN NÜ?
Hızır İrfan ÖNDER
anlatmak st yorum
sözcükler m lâl!...
yalnızlığımı
g derem yor k
rengârenk arzularım…
teyeller sökük artık
yorgun anılarımın…
kurtuluşa çıkmıyor
yollar
kapılar yüzüme kapanıyor
b r b r!
yaşam örtülü ödenek de
ölüm n ç n bu
kadar nü?...
EKİM DERGİ | 29
EKİM DERGİ
YAZI- ŞİİR- ÇİZİM- @ekimdergi
FOTOĞRAF @ekimdergi
GÖNDERİMLERİNİZ İÇİN
[email protected]
GÖRÜŞ VE ÖNERİLERİNİZ
İÇİN
[email protected]