The words you are searching are inside this book. To get more targeted content, please make full-text search by clicking here.

Sebebi mevcudiyetimiz her kesimden yazar ve şairlerin sesi olmak; sanata, sanatçıya tutkun okurlara çabalarımızdan güzel bir seçenek yaratmaktır. Şimdilik e-dergi formatında sürdürdüğümüz dergimizin editör ekibi olarak düz yazı, şiir, fotoğraf, çizim başta olmak üzere her türlü eser gönderimine açık olduğumuzu belirtmek isteriz. Eserlerinizi, [email protected] adresine iletebilirsiniz.

Discover the best professional documents and content resources in AnyFlip Document Base.
Search
Published by Ekim Dergi, 2020-12-22 03:03:32

Ekim Dergi Aralık - Ocak

Sebebi mevcudiyetimiz her kesimden yazar ve şairlerin sesi olmak; sanata, sanatçıya tutkun okurlara çabalarımızdan güzel bir seçenek yaratmaktır. Şimdilik e-dergi formatında sürdürdüğümüz dergimizin editör ekibi olarak düz yazı, şiir, fotoğraf, çizim başta olmak üzere her türlü eser gönderimine açık olduğumuzu belirtmek isteriz. Eserlerinizi, [email protected] adresine iletebilirsiniz.

Sayı: 5 K Aralık - Ocak 2020/21

E İM

İki Aylık Kültür, Sanat ve Edebiyat Dergisi

Batuhan Çağlayan - Turgay Çitçi - Aslı Kaprol - Münevver Nur Şanlı
Mevlüt Şener - Rıdvan Yıldız - Hacer Aktaş - Aras Altunbey - Emel Bulut

Seda Yılmaz - Seyha Develi - Fatma Ozan - Berkay Karataş
Müslüm Yıldız - Işık Elçin Yeğen - Yakup Diker - İrem Gül Yılmaz

FRAGMAN XIII

Batuhan ÇAĞLAYAN

Z yaretler, vakt n sürüsü Kızıl konuşmalar kapsayan, henüz

ç nde b zlere denk gelend r – d nmem ş sağanaklarla aklımızın buz

kıyı şeh rlerden görüleb l r kest ğ n sarhoş şek llerle görürüz:

çıplak gözle – kaynaksız b r fısıltıdır Tamamlanmamış b lgel kle

gün b tmeden önce duyulan, s sl kuleler n önünde

t tremeler etk s yle oturan vak tler d llend r r, öksürene

daha sonra bayan Boulanger’ n tekme atar, b z de öksürürüz,

beden ne şlemeler yapan müz kal b r uyum ç nde.

esk b r lah c kutsallığa düzelt s olan.

Ters akıbet nde g tt gem ler
kaptanları (b zler), sık sık sözcükler
le temasa geçm ş zd r;
ıslak güverte ortasında
güneş n alnımızda doğuşuyla.
Ne zaman b r örüntüsünü görürsek
ne zaman dudaklarımıza dolarak
aşındırdığını görürüz çalıntı tuzların –
kıvrılarak gölgen n b r nde hak kat n,
semboller arasında öksürerek
köpürdüğünü.

EKİM DERGİ Doppelgänger, Fr tz Schw mbeck

 | 1

ÇOCUK GELİNLER

Turgay ÇİTÇİ

K rp kler n n ıslaklığını devş r r Çocuk gel nler n, ç sızısını
gecen n sır aynasında doldurur odalara

göz pınarlarında saklar ah !O gencec k bedenler n
töre acısının serzen ş n hırpalanmış ruh haller
b r yıldız kayar saçlarına geceden
sess zl ğe kurar otağını camdan nce b r kalp taşırlar
alnına yazılan berdel acısı çocuk masallarına
sonbahar yapraklarını döker
ruhunun yalnızlığına. oyuncak bebekler kırılır,
Oysa lkbahardı onun adı gel nc kler ağlar
tüm sevg ler toplamıştı dallarına
güneş n b r el sarardı çocuk bedenler tutsak olur
gecen n alacalı yüzüne
çocuk beden n . kelebekler uçar
Yasaklılar dolaşırdı
saklı kentlerde mutluluk hayaller n n çok uzağına.
yüzler nde kültürel yıkımın z Aşk henüz açmayan b r
d l şeytanın emr nde tomurcuktur
kadınsı duyguları ararlar
küçük bedenlerde kalben kırık can da z durur
düşer peşler ne her gazel,

düşüncen n günahı. aşktan önce ölür ay ışığında.

EKİM DERGİ  | 2

TA KENDİSİ

Aslı KAPROL

Neden d ye sordu. Mümkün olasılıkların en son ht mal olarak
görüyordu başına gelen . İnsan prens pler m ded kler nden b le feragat
ed p, çok emek ver p de özver yle çabalarsa hayaller ne sah p çıkmaz
mıydı? Kader den len amansız dalaverec n n b r çelmes m yd bu, yoksa
pusuda bekleyen kıskanç gölgeler m karartmıştı dünyasını? Acı, kuşku,
şaşkınlık ve daha n ce karmaşık h sler kafasının ç ne yuva yapıyor,
acımasız sesler kalabalıklaşıyordu. Aynı soruyu seslerle b rl kte acı acı
y neled . Neden? Neden?

H çb r dost tesell s ona aradığı cevabı veremeyecek, nereye g derse
g ts n kafasında total ter b r hükümle emreden sesler n zulmünden
uzaklaşamayacaktı. Zamanla haf fler ded kler o süreçte bahs geçen
zamanın en başında olduğunu b lmek saate baktığı her anı şkenceye
çev r yordu. O lk ‘’Neden’’ d ye soruşunun üzer nden ne kadar zaman
geçm şt ? Saat ne baktı ve o an b r ses daha katıldı kafasındak
kalabalığa.’’Nasıl geçecek?’’, ‘’Ne kadar sürecek? ’’, ‘’Nasıl geçecek?’’, ‘’ Ne
kadar sürecek ‘’. ‘’K m b l r ne kadar süre hak etmed ğ n kadar büyük b r
acıya katlanmak zorundasın?’’. Kalabalığa katılanların en katlanılmaz
yanı kend nden öncek ler n tüm özell kler n de kuşanıp saldırıyor
olmalarıydı. Kend ç nde toplanmaya başlayan düşmanların zulmü
karşısındak bu acz n n sebeb onu çok y tanıyor olmalarındandı. İnsan
en büyük yarayı en yakınlarından alıyordu şüphes z. Tam o anda b r
saldırı daha geld kend b l nç kales nden. Sert, can yakıcı, amansız bu
hamle ruhunu sendelett . Alıştığını sanmıştı seslere.

EKİM DERGİ  | 3

Oysa ona neden d ye sorduran o lk sebepten çok da farklı değ ld bu
seslen ş n n yet . Acı, kuşku, şaşkınlık, kaygı derken kalabalığa katılan
bu zal m ses d ğerler n susturup ona bağırmaya başladı.

“Acımaya devam et kend ne. Başına gelen anlamanın üzer nden daha
b r saat b le geçmem şken, bulanıklaştırdığın gerçekl ğ nde zavallı ben
mparatorluğunu kurdun. Kapını çalmadan, apansız, mahrem ne
g rmeler ne engel olamadığını söyled ğ n her duygu ve düşüncey yana
yakıla çağıran sens n. Önce acı geld . Seve seve her odasını açtın ona
benl k ev n n. Başköşeye oturtup koyu b r muhabbete daldın. Konu
konuyu açtıkça hal yle başkalarının da adı geçt bu uzun sohbette.
Çıkamayınca ş n ç nden kuşku çaldı kapını. Gelen her konuğun el boş
gelmeyeceğ n b len sen kuşkunun da sohbete katılırken nelere yol
açacağını b le b le buyur ett n onu da çer . En çok aradığını tam
zamanında verd sana. Acabalarla dolu kollarına sarılıp tesell aradın.
Gerçeğ b raz eğ p bükmen n en kolay yoludur çünkü şa belere
yaslanmak. Ama acı da vardı o evde.

Hep can yakıcı sorular sordu sana kuşku. Gerçekten kaçayım derken,
başına gelenler n ç nden özenle seç p çıkardıkların yalanlar söyled
belk de sana. Acı ç nde kuşkulandın bu kez. Olmuş olab l r m d ye? Ya
böyle olmuşsa? Yapmış mıdır? Bana bunu nasıl yapar? Gerçekl kten
kopardığın bu paralel kurgular sen davetl ler nle b rl kte bu harabe
yuvanın kör duvarları ç ne hapsett .

Aralarındak tek kör sen olduğun ç n şaşkınlık kapıyı b le çalmadan
tekl fs zce yanı başına sokuldu. ‘’Sana bunu nasıl yapmış k ?’’ ded
soluğunu burnuna doğru püskürterek. Alay da vardı bu sorunun ç nde
ama henüz onunla baş etmeye hazır değ ld n. B raz da kesk nleşmel yd
acın alay gelene kadar. Saate baktığın o an var ya han kaygının yola
çıktığı an şte. Herkes b l r zaman zal md r. Zaman ç nde yok oluşu
taşır. Geçen zamanla acılar haf flese de zaman geçer g der.

EKİM DERGİ  | 4

İlacı d ye b l nse de acıların, öldürücü zehr d r yaşamın. Bunu b len sen
bu yüzden kaygıyı alelacele çağırdın ya.

‘’Ne yapacağım ben ş md ?’’ demeden önce sana b r tokat daha
gerek yordu. Zavallı yalnızlığınla b r başına kalma korkun yüzünden
sana ne yapacaklarını umursamadan aklına her gelene kapını sonuna
kadar açtın. Yalnızlığa yer kalmaz sandın. Ben de bu yüzden geld m şte.
B r n n de sana ‘’Yapayalnız kalacaksın! Acılar ç nde! H ç hak etmed ğ n
halde! K m b l r ne kadar sürecek?’’ demes ne öles ye ht yacın var
çünkü. Çok korkmalıydın. Nefes alamayacak kadar çok korkarsan
yalnızlık çalmazdı belk kapını. Ne kadar da yalnızsın oysa. Yapayalnız,
B r başına, k mses z’’

- Neden ben terk ett ?

- Terk ett ğ sen değ ls n.
Ama sen kend n terk ed yorsun.

- Sen k ms n?

- Her türlü terk n dostuyum ben.
Tek başına kaldın ama bar yalnız
kalma. Evet ben m.
Yalnızlığın. Ta kend s .

EKİM DERGİ Ç z m: Münevver Nur ŞANLI

 | 5

KIZIL ÇAPUT

Mevlüt ŞENER

Kızıl çaput
Alaca şafak
Dağlar k bozkırım da her dem uyanıktır
Yanıktır çobanların ses
Ve ak gerdanında umut d z l gel nler n ses
Tanıktır gökyüzüm bu masala
Köz der nl ğ m tanıktır
Dağlar k bozkırım da her dem uyanıktır
Ve kın bıçağı
Ve ayaz kundağı kızıl beş ğ m,
Dağınıktır ser len gözler m,
Köse dağa, Nemruda ve Mezopotamya ya
Uygarlığım
Anadolu’m
Kızıl beş ğ m
B r şa r n doğuşuna usul usul tanıktır
Dağlar k bozkırımda her dem uyanıktır…

Oktay Rıfat

EKİM DERGİ

 | 6

BEYİN KINAMASI

Rıdvan YILDIZ

rüyamda kend mden önce ölüyorum
ben n ye h ç d r lmed m b r n n gülüşünde

ses m kullanışlı b r yalnızlık ertes

s s dökülüyor sokak lambalarından
herkes n b r allahı var
duvarın ustası

sonra yağmurun da hastası var
her sözden b r kes k çıkıyor

yağmurların tar h n başlatıyor katars s

hastayım h ç olmadığı kadar
grevden tanırım madenc ler

çoğu gecen n çocukları
yüzler toprağın hak reng
hüznün dağılma devr yüz yıldır eller

mak ler utanıyor eğ len nsanlardan
bey n kınaması yapıyorum

yasalara yaslanan "adamlar" ç n
utanmanın reng kapanmış k m n n et nde

popüler zulüm eşl ğ nde
şehr n usluları kat l melod s çalıyor
başkasının gövdes nde şelpelenen acılarda
süzülen damlalarda yüksel rken sabrım

EKİM DERGİ  | 7

EKİM DERGİ Fotoğraf: Hacer AKTAŞ
Mehmet S nan, Posthomaus Serg s (Anna Laudel Gallery)

 | 8

BAVULDA TÜY HEYKELİ

Aras ALTUNBEY  | 9

Anlamadıklarıma mezura çek l r
Sürgün Kıpırtısız kelebek

Göz kapağı gıcırtısıyla esk kepenk kapanır
Gecen n ağzında sen yırtılır çığırtkan kapının kasıkları
Yayılır kütüphane kokusu sonra gazete aranjmanları

Sokak çözgüsüz del gömleğ bağırarak
Çatlak görüntüler arasına sızar

Kamçı hüznüdür b nd ğ n hayal faytonu
Süngüdür sır nakşı sırtımıza gömlek

Bavul kabaran broş ç zg
Pergel s z dokunur sükuta

Tüy dışarının ç nde
F tar h nde yastık

Uykuya d renen
Kaçamakları kavrar

Sen yolsun
B r ç ft göz kahramandır

Apansız an çözülür
Gölge heykel n n önünde
Sesle katılaşır sağanakta em l r serçe
Sokak kuyularını adımla y tt ğ n yön nz vadır

EKİM DERGİ

YENİ YIL UMUTLARIN
BAHARIDIR

Emel Bulut

Yılın son günler yaklaşırken hep m z n ç nde ster stemez tar fs z b r
heyecan ve telaş oluşur. Sank unutmak sted ğ m z ne varsa heps ger de
kalacak ve b z bambaşka yollara yelken açacağız g b pembe hülyalara
dalarız. H ssett ğ m z duygu yoğunluğundan çok, z hn m z ç ne
sürükled ğ m z kargaşa yok mu hele? Bazılarımız ç n yılbaşı h çb r
anlam fade etmese de sanırım çoğumuz ç n değ şmeyen b r süreç yen
yıl kutlamaları. Hatta k m m z bu durumu öyle c dd ye alır k b rb r nden
ayrı hurafeler büyük b r özen ve hassas yetle peş peşe sıralar.

Geçenlerde arkadaşlar arasında bu konudan bahsederken arkadaşımın
arkadaşı “boş b r bavul alıp ev n ç nde gezersen z, o yıl bol bol seyahat
ederm şs n z” d ye b r söylem attı ortaya. Hemen arkasından başka b r
arkadaş “bütün muslukları açın k su g b kolayca akıp geçecek b r sene
olsun” ded .

Buna benzer hurafeler lk defa ne zaman ve nasıl ortaya çıktı tam olarak
b lmesek de em n olarak b ld ğ m z tek şey b zler var eden ve bunlara
nanmaya sevk eden beklent ler m z. Hâlbuk yaptığımız tam m yle
kalb m zde sakladığımız d lekler yen b r yıla ertelemek o kadar. Fakat
her zaman olduğu g b gönül bu duruma da öyle manalar yükley p
süslüyor k ışıltılı b r çam ağacına dönüştürüver yor şte.

Günümüzde b rçok tartışmayı beraber nde get ren yen yıl ağacı
süslemeler aslında esk Türk geleneğ olduğu söylen r.

EKİM DERGİ  | 10

Türkler, İslam yet’e geçmeden önce dünyanın ortasından göğe kadar
yükselen b r ağaç hayal ederler ve buna “Hayat Ağacı” derlerm ş. Yen yıl
onlara şans get rs n d ye Tanrıdan sted kler şeyler kurdele, bantlar
veya çaputlara bağlayıp d lek tutarlarmış. Güzel elb seler g y n l r,
yemekler yen l r, şenl kler şekl nde kutlanırmış. Ve bu âdet n Türkler
yoluyla Avrupa’ya geçt ğ dd a ed l r.

Esk Mısır ve f ravunlar devr nde Güneş Tanrısı Amon –Ra’nın
doğumunun utlandığı bu gelenek, lk çağ Persler ve Roma
mparatorluğu le b ç m değ şt rerek Hır st yanlık d n ne sonunda Noel
şekl nde eklenm şt r, den l r. Anlayacağınız k m ne göre yılbaşı
“Hır st yanların cadı” d ye n telend r lse de k m ne göre de “kend
geleneğ ” oysak .

Her ne söylen r veyahut dd a ed l rse ed ls n tar h nereye dayanırsa
dayansın ortak olan tek şey yalnızca b r kel meden baret doğrusu:
“Umut”.

Daha der nlerde düşünecek olursak, kend m ze ve çevrem ze y
temenn lerde bulunmak ç n nanmayı seçt ğ m z aslına bakılacak olursa
ne yen ne esk , ps koloj k b r olgu belk de. Fakat hayat ded ğ m z bu
süreç öyle meşakkatl b r yol k arada durup nefeslenmek geçm ş ve
geleceğ tazelemek gerek yor. Bu yüzden kend kend m ze türett ğ m z
ve devam etmes n arzuladığımız doğum günü pastalarında mumu
üflemeden önce d lek tutulması g b ruhan b r doyum anlayacağınız.

Ş md ye kadar yen yılı dua etmekten ve güzel duygularla karşılamaktan
har ç ekstram b r eylem gerçekleşt rmem ş b r olarak; sıradanlığı bazen
bozmaktan çokta zarar geleceğ ne nanmıyorum. Öneml olan sonuç
odaklı olmaksa tek beklent m z n umudumuzu korumaktan baret
olduğunu unutmamak kâf sanırım. Yen b r yılın başlangıcı k m ne
derse des n yen umutların baharıdır esasında.

EKİM DERGİ  | 11

EKİM DERGİ Ç z m: Seda YILMAZ

 | 12

SÜSPANSİYON

Seyha DEVELİ

Üç ayaklı b r sehpa kadar ted rg n m
dünya kurdeleler n boşaltıyor sen saçlarını topluyorsun.

en son yaptığın el ş , ve oya heps har c nde
yanağında façasıyla gez yorsun geçm ş m z n...

dokunduğun an b len yor sustasız b r bıçakdurmadan büyüyen b r kahır
yakıyor kend n çöle yağmurlar nd rmek ç n!

düşündükçe sen göğsüme vuruyor b r hallaçvursun.
belk de azaltmak ç n, göğsümdek Dem r n!

Tedavülden kalkan maden her şey üzer me gel yorb r tren, b r vapur,
koca b r tersane

sana söylemek sted ğ m ne varsa yutağından çıkmak ç n yollarını
arıyorayrılan tüm yerler me merhemler çares z,
bana terz ler gerek yor!

beklemeye koyuyorsun kend n
ah o perçem n düşmüş el nde şems ye b r de berel

ş md sen geld kçe böyle üzer me b raz daha -
nanıyorum gecen n kaldırma kuvvet ne

mesafe uzadıkça hasret oturuyor esmerleş yor kanın çöktüğü yere...

EKİM DERGİ  | 13

ÇİNGENELER ZAMANI

Fatma OZAN

zamanında b r ç ngene varmış
ç ngene de b r zaman yaşarmış,
zamanın zamansızlığında b r gün,

başka, b r şey düşünürken
başka b r düş görürken

zamansızlığın zamanı bu ya,
yolu karanlık nlere çek len
kargaların yoluna düşmüş

sonra,
düşünmüş, düşünmüş, düşünmüş
“bu şey, başka, bu yer çok başka!

bu düş, b r başka!”
d yerek;

yoluna devam etm ş
devamı onu zamanla yolundan etm ş

az g tm ş ama çok g demem ş
y ne bakmış k

yen b r düş görmüş
gördüğünü gerçek sanmış
sandığından yanılmış, yanıldığından utanmış
utanmış, utanmış, utanmış..
sonra bakmış k olanlardan

usanmış, arsızlaşmış
tüm bu olanları unutayım derken;

kab ledek ç ngeney görmüş,

EKİM DERGİ  | 14

kab ledek ç ngeney o an görmüş
görmüş ama b r bakmış k gördüğü dünmüş

dünü yarın, günü bugünmüş
susmuş, susmuş, tam kırk gece susmuş

sustuklarından b r ses çıkarmış
düşündükler nden korku,
unuttuklarından yalnızlık.

b r ses; ç ngene ses
“ç ngene b r kab lede
kab le sen n geçm ş nde

geçm ş n ş md de
ş md yse ç nde,
ned r ç ndek ler hayd söyle” dem ş.

Düşünmüş, düşünmüş y ne düşünmüş
Düşündükçe üstündek yıkıntılar, molozlar, molozdan

yapılmış zamanlar er m ş
G t g de esk yen evler, evlerde yaşayan ç ngeneler
karşıda ç ngeneler, sağda solda sürekl onlar dem şken
uzakta çok uzakta k metre ötede y ne o ç ngene d yecekken
o da çocuk, o da anadan olma, üryan, yalnız, çocuksuz,

zamansız derken
yutkunmuş susmuş, sustuğundan utanmış

be nsansız, nsafsız ç ngene!

İnsan, nsan olamaz mı?
çocuk sütten ak, alındak karadan hür yaşayamaz mı?

İnsan bu ya, o ne olmalı?

EKİM DERGİ  | 15

el, bacak, göz, kulak
b r boyunda beden,
b r yukardan bakıyor, d ğer vardan yok ed yorken
k s de yan yana duramaz mı?

B r ses, düş değ l
gerçek, gerçek b r ses
“nereye koymalı hep m z
b zler, b zler yok mu b zler
b z zanlına varılan s zler...”

Mother And Ch ld, Egon Sch ele, 1908

EKİM DERGİ  | 16

UZAK BİR YER

Berkay KARATAŞ

Bavulumu b le toplayamadım
G tm ş m hüküm yargısız nfazla
B r çocuk masumluğunda tebessüm yüzümde
Gecem başka,gündüzüm başka

Çamurlaşır b r çırpıda kumdan dünyam
Ney n gamını sırtlandı sükutum b l nmez

Güneş vurursa eğer,cürmü bu ya;
Uzanır umudum,boyunca gölges nde güneş n

Toprağa kapanmış günahımın korkusuyla
Islandım altında,sırılsıklam

Göğün reng n unuttu gözler m
Döküldü renkler ,s l nd res mler

Dar ağacında b r baş uzattı mahluk
Mahlukun yüzünde,şeh rler , zler zamanın

Ağlıyor toprak,dönmüş omzuna göğün
Suret s l kleşt ,k rlend elb ses mahlukun

EKİM DERGİ  | 17

KİM KAVRAR EZGİLERİ

Batuhan ÇAĞLAYAN

Kırık taşları
çalkayacak durgun den zler n tuzlu
köpükler - atacak daha sonrasında

anımsadığımız kadarıyla.
O b r şarkı olacak, kaynayan sularda

yıllanan batmış gem ler.

Sanırdık tüm ezg ler kulaktan doğma
ve köylerden çıkma

esk b r köyün armağanı,
esk b r kasabanın tozları

kılı kırk yarılmış geleneğ n,
esk b r şehr n sönük ışıltıları,

esk b r ülken n yoldaşları
her yoldan ulaşılan.

Ülküye ulaşılamayacak kadar yoksun
soydan aklın.

Yükselen b r balıktan duyulması
olası ezg ler n - kavranab lmes
düşünmekle uzun süren, ancak ışıltısını
kavrayab lecek, toprakların melekes

kavrar yalnızca duyulanları;
uyuyanları uyandıran.

EKİM DERGİ  | 18

B rleşt ğ n görür müyüz
kırık taşlarını?

Çalkalanan durgun, tuzlu den z
yutacak mı?

yoksa ger tükürüp b r anıt olarak
yaşatacak mı?

geçm şten çıkarıp zamanda toplanacak
b r şarkı olarak? b r ezg olarak?

Anımsayacak mı gem ler? Su sak nleşecek
ve ılıyacak mı yılların ardından
köpükler yle?

EKİM DERGİ So r Bleu, Edward Hopper, 1914

 | 19

KAR YAĞAR HER ŞEY
DAHA UZAK

Müslüm YILDIZ

Uzak yollara bırakılmış
Beyaz uykular da unutulmuş b r kent n

B r öykü g b kar yağıyor dağlarına
Hayat yavaşlıyor. Hayat ağır aksak

Masallar beyaza koşuyor
Her şey Uzak. Daha uzak daha uzak...
Kuşlar yer n türkülere bırakmıştır çoktan

Evler küçük b r Anadolu b r anne
B r gül g b açar bağrını nsana.

Evler k
Duvarlarında yaralar

Şerefl yaralar...
Ve tülbentlere şlenen umutlar

Menev ş menev ş güller
Namuslu d kenler yle
Ve sess z b rer türküyle
B r de yüreğe şlen rler...

Kar tane tane
Kar kel me kel me
H kayes n örüyor Allah'u Ekber Dağının
-Ölüm k kar kadar beyazdır eğn s nde-
B r d l unutuluyor yansıma sesler ne kadar...

EKİM DERGİ  | 20

B r d l yen den doğuyor.
İmla ve ş r le

Büyüyor büyüyor büyüyor.
İnsan le...

Köhne dolaklarını kuşanan
Gölges yorgun kadınlar le.

Uzak daha uzaktır artık
Yollar daha uzun
Trenler gec k r

Trenler topal posta kuşu
Telgrafın teller nde kış sesler
Ger ye kolan vurur Doğu ekspres
Kend ne kalır kader n coğrafyası
Kend ne kalır zamanın yurttaşı

Gençl ğ n hatırlamaz ama
Şeh rler almış el nden gençler n
Bunu sormak ster b r halden b lene

-b lmeyen ne b ls nd oysa-
Çok geçmez akşam olur

Kend ne kend ne kend ne kalır
Zamanın ve coğrafyanın yurttaşı...

Gün akşamda sızıdır
Akşam kabuk altında yara
Soba etrafında kümelenen hüzün
Asılır beden ne yelkovanın.
Ve usul usul kar yağar saçına
Üşüyen b r coğrafyanın.
Alır el ne sazı vurur tel ne aşık.

Büyür
Ferhat'ın oyduğu dağ...
B r namaz vakt g b beklen r

Sabah ve bahar.

EKİM DERGİ  | 21

EKİM DERGİ Ç z m: Işık Elç n YEĞEN, Baykuş

 | 22

SİYAHIN ÖTESİ

Yakup DİKER

Koyu b r mevs m n yalnız bahçes ndey m Koyu,
daha koyu sımsıkı.
Aşkın kapıları kırıldı

Bozuk yollar onarıldı.
Ben ş md güneşten parçayım b raz

Sarı ve uzak
Sarı, uzak, sıcak...

Üç b n yıl önce yaşasaydım
Bu denl yorgun olmazdım
Gözler mden atlılar geçerd .
Romant k kab leler tanırdım
İlkelce nar yerd m yurtlarında.
Ben ş md doğduğum kadından parçayım b raz

Umutlu ve merhametl
Umutlu, ted rg n, merhametl ...

Hayatın pantolonu kısa
Saat durmuş.

Hayatın b r yerden taşıyıp b ze get rd ğ d r
İç nde hüküm sürdüğümüz zaman.
Ben ş md b r yerlere konsam
B r yerlere çarpsam
Düş olurum belk
Kuş ya da kar...

EKİM DERGİ

 | 23

Koyu b r mevs m n yalnız bahçes ndey m
Her yer şubat

Eller üşüyor taşların.
Gövdeme salıncak kuruldu
Yeryüzüne n yor çocuklar.

Ben ş md üşürsem
Donmuş çöllere atılmak üzere
Beled ye ben b r sokaktan toplar...

EKİM DERGİ Before Enter ng The R ng, Cam lle Bombo s

 | 24

DÜRDANE

İrem Gül YILMAZ  | 25

Ölümün çares yok dürdane
G d ş m, keşmekeş duyguların ayakkabısı g b

Sürekl g y l r ve adım atılır c nsten.
Pat kada bırakırsam, otur ve bekle
Yokuşlarımızda yürek yüreğe böyle d k lm şt k hatırla!
B z m sonumuz, varlığımın defn yle cezalı
Sense kötü hatırlayacaksın ben ,
Ardımdan syan namel d zeler n ve su
Ger gelmem d leyecek kadar berrak olacak.

Sank senden ayrılmıyorum da
Kaynar sular altında er y p yapışıyorum taşlara!
Hez mete uğrayan küfrün beyhudes sess zl km ş,

Taşıp taşıp susmak g b çares zl k, sens zl k
Ve sen bens z bırakacak olan ben değ l m!
Ben m lafsım, ş md kabr stan çınarı g b r ,
Ez l yorum, ç ğnen yorum ıslak toprak g b .
Kuvvet mefhumu sakat d l m n tercümes nde,
Büyüklüğüm cefa bana, akıl almaz b r düğüm.
Nasıl del rmektey m nan nsafımdan pay b çerek,

Bu böyle, böyle yazılmış.
Okunmuyor.

Kader c lvel cümleler n edasıyla kıvratıyor,
Gözümün önünde karışıyor benl ğ m ve senl ğ m

Ölümün çares yok dürdane
Ben m sebeb m tutsak ölümdür,

EKİM DERGİ

Sen n ç nse benden yıkılacak b l yorum,
Paylaşılmayacak b r olgunlukla, kalacaksın baş ucumda

Ve anlatıların cevapsız kalacak ben taraftan
"Bu leylaklar ne hoşlar! Alımı senden uçuverm ş bak"

Yok artık leylakların kokusu, ten mde
Ancak belk toprak s nd r rse yel yle uçuruver r

Ölmez m s n benden çok kere?
Köşedek bakkal efend ye söyle,

Gazete yazmasın bugünlerde
K yazılar boğuvermes n cellatlığıyla
Üç beş günün hatırına aklıma cemreler düşsün
Bahar erken gels n ve g tmes n benden önce
Ben m g d ş m sende mevs mler körelt r
Vas yet md r! Sana bahar bırakayım el mden geld ğ nce,

Ölümün çares yok dürdane
Ufuğumuz boynumda atıp atıp kan kusturuyor,

Anılarımız akıp akıp yuvarlanıyor yastıkta,
B rl ğ m z durup durup ölüyor g d ş mde.

Affetmen d leyecek kadar da ac z m,
B l nmezl ğ mde es r kılınacak kadarsa değerl s n.

Ben m değer m de kend mden kopma,
Esk m ş karalanmış b r kağıtta yıllanır.

Yıllar yılı arştan kanıma karışır.
Tanırsın, ne çok eks l r m kend mden!

Ve ş md senden eks lme vakt ,
B lekler m n sah ps z kalma vakt ,

Dürdane, elveda!

EKİM DERGİ  | 26

EKİM DERGİ

YAZI- ŞİİR- ÇİZİM- @ekimdergi
FOTOĞRAF @ekimdergi

GÖNDERİMLERİNİZ İÇİN
[email protected]

GÖRÜŞ VE ÖNERİLERİNİZ
İÇİN

[email protected]


Click to View FlipBook Version