51 Mayıs- 2023 Hotel - Restoran Çırağan Palace Kempinski İstanbul’da Geçmişin İzinde yepyeni bir dönem başlıyor Eşsiz mimarisi, konumu, tarihi ve güzelliğiyle önemli simgelerden biri olan Çırağan Palace Kempinski İstanbul, otel binasında gerçekleşen kapsamlı yenilenme projesi ile misafirlerini zarif ve modern tasarımlarla tarihin muhteşem dokularının birleşimini sunacağı yepyeni bir döneme davet ediyor. Görkemli asaleti ve ihtişamıyla Boğaz’da ışıldayan, dünyanın gözde otellerinden biri olan Çırağan Palace Kempinski İstanbul’da titizlikle ve ince detaylarla çalışılan yenilenme projesiyle misafirler; geleceğin değil, geçmişin de parçası olmaya davet ediliyor. Dikkatleri çekecek bu özel projede Osmanlı Sanat Uzmanı Serdar Gülgün ile çalışıldı Avrupa’nın en köklü lüks otel grubu Kempinski yönetimindeki otel binasında yer alan odalar, süitler, otel lobisi ve otelde yer alan iki restoranın yepyeni tasarımıyla heyecan verici bir döneme girilirken, projede Osmanlı Sanatı Uzmanı Serdar Gülgün ile çalışıldı. Gülgün’ün dokunuşlarıyla ışıldayan tasarımlar, Osmanlı mirasının modernize edilmiş halini yansıtıyor. Oteldeki oda ve süitler, Osmanlı İmparatorluğu’ndan ve dönemden ilham alan tasarımlara yansıyan zamansız bir ihtişam ve özgün bir incelik sunuyor. Sedef işlemeli mobilyalar, Osmanlı ebru sanatından esinlenerek tasarlanan koltuklar, hamam tarzını yansıtan mermer banyolar, çintemani ve lale desenli kumaşlarla bezeli yatak başlıkları ve çok daha fazla detay,Çırağan Sarayı’nın tarihi ve asaletiyle birleşiyor. Otel girişi, lobisi ve restoranlarında ise Osmanlı sanatı izlerini muhteşem tasarımlarla sunan, birbirinden farklı temalar göze çarpıyor. Martı Hemithea Hotel, yeni sezonda da hayallerdeki tatil ile buluşturuyor Türkiye, doğal güzellikleri, zengin tarihi ve kültürel dokusu ile dünyanın en cazip turizm destinasyonları arasında yer alıyor. Yeşilin tüm tonlarıyla bezenmiş doğanın çevrelediği masmavi deniziyle, Akdeniz ve Ege’yi buluşturan Hisarönü Körfezi de, sadece Türkiye’nin değil dünyanın sayılı güzel koylarından biri olarak kabul görüyor. Hisarönü Körfezi’nde lüksü beklentilerin de üzerinde yaşatan Martı Hemithea Hotel, benzersiz bir tatil fırsatı sunuyor. Adını taşıdığı yarı tanrıça Hemithea’dan ilham aldığı tasarımında, doğa, tarih ve kültürel dokuyu bütünleştiren Martı Hemithea Hotel, tüm detaylarına yansıyan lüks butik konsepti ve estetik mimarisiyle seçkin konuklarına kusursuz ortamı yaratıyor. Martı Hemithea, her detayın şık ve sıra dışı dokunuşlarla tasarlandığı, zarif dekorasyonları ile farklı ve büyüleyici bir atmosfer sunan, Şafak, Periler, Aşk ve Güneş tanrıçalarını yansıtan oda konseptleriyle de konuklarına kişiye özel tatil deneyimleri sunuyor. Martı Hemithea, Marmaris’in en güzel koylarından biri olan Hisarönü’nde, yeşilin bin bir tonunu taşıyan doğası, Mavi Bayrak’lı berrak plajı ile tatil ve lüks kavramlarını bambaşka bir seviyeye taşıyor. Doğanın huzurunu şık ve konforlu odalarıyla bütünleştiren Martı Hemithea, spa ile rahatlık, restoranları ile eşsiz lezzetler sunuyor. Altıncı yüzyıldan kalan antik bir Roma tapınağını da içinde barındıran Martı Hemithea Hotel, konuklarına masalsı bir atmosferde evlilik yemini etme imkanı da sunuyor.
52 Hotel - Restoran Dünya tarihi boyunca pek çok efsaneye ve tarihi olaya ev sahipliği yapmış Roma’nın kuruluş efsanesinden ilham alan Romu Ristorante, kurmuş olduğu lezzet krallığının kapılarını kusursuz bir yemek deneyiminin peşinde olan lezzet düşkünlerine açtı. Romu Ristorante, limon ağaçlarının ve endemik bitkilerin çevrelediği ferah bahçesi ve modernize edilmiş İtalyan mimarı ile sizi şehrin tüm karmaşasından uzaklaştırarak keyifli bir lezzet yolculuğuna çıkarıyor. Şehrin ortasında taş fırından gelen inanılmaz pizza kokuları, taze makarna çeşitleri ve geleneksel İtalyan mutfağının en sevilen lezzetleriyle unutulmaz bir deneyim yaşatıyor. Gastronomi teknikleri ve kalite ön planda tutularak son derece özenle ve titizlikle tasarlanmış ilkbahar-yaz menüsü, mevsiminde en taze malzemelerle sunulan Romu Ristorante’nin yaratıcısı Erdal Doğan, Londra’dan İstanbul’a uzanan öyküsünü şöyle anlatıyor: ‘Önceliğimiz, bizi tercih eden misafirlerimize unutulmayacak anlar ve deneyimler yaşatmak’ ‘İstanbul’da birçok yeme içme tesisinde üst düzey yöneticilik yapmış biri olarak Romu Ristorente projesi beni başından beri çok heyecanlandıran bir proje oldu. Uzun yıllar İstanbul’un seçkin mekânlarından elde ettiğim bilgi birikimini üst bir lokasyonda, özgün ve seçkin işletme anlayışıyla birleştiren bir deneyim olacağına inanıyorum. Öncelikle, Akdeniz mutfağının seçkin yemeklerini İtalyan mutfağının ana ürünleriyle birleştirerek bir lezzet harmonisi yaratıp, Türk insanının Anadolu misafirperverliğini ön plana çıkaran koşulsuz misafir memnuniyetine dayalı bir servis ve sunum oluşturduk. Oluşturduğumuz lezzet harmonisini değişik damak tatlarıyla buluşturmasına vesile olan konusunda deneyimli şeflerimiz ve servis elemanlarımız özenle seçildi. Amacımızı sadece üst gastronomik menü sunan bir restoran oluşturmanın ötesinde bizi tercih eden misafirlerimize unutulmayacak anlar ve deneyimler yaşatmak ve yoğun iş yaşamının zorlu akışı içerisinde onların mekânsal hazlarını artırmak olarak belirledik. Akdeniz temalı İtalyan mimarisinin tüm özgün değerleriyle inşa edilen işletmemizde; menümüzde yer alan yemeklerimiz şeflerimizle birlikte özenle seçildi ve en kaliteli ve seçkin malzemelerle oluşturduğumuz ürünler özgün Akdeniz ve özellikle İtalyan mutfağının gastronomik değerleriyle harmanlandı. Ataköy’ün bu yeni ve seçkin lezzet durağında buluşmak üzere farklılık ve kalite arayan lezzet yolcularımızı mekânımıza bekliyoruz’’ Romu Ristorante, Gastronomide Akdeniz Esintisi için kapılarını Ataköy’de açtı Türkiye'de Uzak Doğu lezzetlerinin ilk ve en büyük restoran zinciri olan SushiCo, orijinal tariflerden oluşmuş zengin menüsüyle ilk şubesini 1997’de Ataşehir’de açmıştı. SushiCo 25’inci yılında köklerine geri dönmüş ve geçtiğimiz aylarda markanın yepyeni konsepti SushiCo ZEN’in ilk şubesini Ataşehir Golf Club'da hayata geçirmişti. Büyük ilgi gören SushiCo Zen markanın sürekli yenilenme ve güncel kalma prensiplerinden ödün vermeden baharla birlikte menüsünde yenilikler yaptı. Japon, Çin, Tay ve Kore mutfaklarından örnekler sunan SushiCo'nun Zen için özel olarak tasarladığı menüde sofistike yemekler ön plana çıkmaya devam ediyor. Menüde Tay lezzetlerinden seçeneklerin artması dikkat çekiyor. Huzur ortamında gastronomi deneyimi Uzak Doğu mutfağına dair yeni keşifler ve üst düzey bir lezzet deneyimi vaat eden SushiCo ZEN, karmaşadan uzak yemyeşil atmosferi, seçkin şefleri ve yaratıcı tarifleri ile şehrin ortasında cennet gibi bir vaha sunuyor. Konuklarını doğanın içinde huzur dolu bir yemeğe davet eden SushiCo ZEN burada geçirilen dakikaları unutulmaz kılacak her şeye sahip. SushiCO ZEN’e bahar geldi Mayıs -2023
53 Mayıs - 2023 Hotel - Restoran Taş fırın lezzetler, özgün tatlar The Populist ’te Şehrin eğlence trendlerine yön veren The Populist, ikonik lezzetleri ve keyifli atmosferiyle güzel havaların tadını çıkarmak isteyen misafirlerini ağırlamaya devam ediyor. Tarihi Bomonti Bira Fabrikası’nın geniş avlusunda ve Galataport İstanbul’un eşsiz Boğaz manzarasında keyifli anlara ev sahipliği yapan The Populist, yaz aylarının yine vazgeçilmezi oluyor. The Populist’in güçlü menüsünde yer alan taş fırın lezzetler, iki dilim arasında, tütsülenmiş tatlar, ana yemek ve başlangıçlar iyi yemekten vazgeçmeyenleri bekliyor. Şehrin en iyi burgeri listesinde yer alan Cheeseburger ve Cheddar Peynirli Brisket Sandviç, kokorece bambaşka bir yorum katan Kokoreç Pizetta ve Kokoreç Topları, lezzetiyle mutluluk veren meşe odununda 9 saat pişirilmiş Tütsülenmiş Dana Kaburga The Populist ’in vazgeçilmez imza lezzetlerinin en başında geliyor. Craft tatların olmazsa olmaz eşlikçisi patatesin en lezzetli hali Brisket Burgulu Patates Kızartması, peynir sos ve süzme yoğurt ile benzersiz bir deneyim sunuyor. Güzel havada paylaşıldıkça çoğalan keyifli sohbetlerin tatlı sonların aise Çikolatalı Kurabiye Sandviç, Panna Cotta ve Yanık Cheesecake eşlik ediyor. Lima Restaurant“Chef’s Signature Menu” ile sıra dışı bir lezzet deneyimine davet ediyor İzmir Marriott’un Ege Denizi’nin yanı başında yer alan ve misafirlerine keyifli bir gastronomi yolculuğu sunan restoranı Lima; İlkbahar’ın aromasını taşıyan lezzet dolu tadım menüsü Chef’sSignature Menü ile benzersiz bir deneyim vadediyor. Dönemsel olarak servis edilecek olan menü, damaklarda unutulmaz izler bırakacak ve bir lezzet şöleni yaşatacak. İzmir'in en güzel konumu kordonda, büyüleyici bir deniz manzarasına sahip olan Lima Restaurant, İzmir Marriott ’ın başarılı şeflerinin ellerinden çıkan imza lezzetlerle konuklarına hafızalarda yer edinecek deneyimler yaşatmaya devam ediyor. Yakın zamanda gerçekleştirdiği renovasyon sonrası sofistike dokunuşlar ve farklı kültürlerden auralar barındıran bir görünüme kavuşan; misafirlerin gastronomi deneyimini üst düzeye taşıyan Lima Restaurant, Dünya mutfağından seçkiler sunduğu menüsünün yanı sıra Mayıs ayından itibaren Chef’s Signature Menü ile de adından söz ettirecek. Ödüllü şefleri ve farklı pişirme teknikleri ile mevsime göre oluşturduğu menülerini misafirlerinin beğenisine sunan Lima Restaurant; tüm yemeklerin yapımında Ege'den masalara taşınan doğal ve mevsiminde toplanan ürünleri kullanmayı tercih ediyor.
54 İnsan Kaynakları İK departmanlarının en önemli metrikleri arasında yer alan çalışan devir oranları, şirketlerin ve KOBİ’lerin güncel performans verilerinin analizini ve değerlendirmesini mümkün kılıyor. Çalışan devir hızı, özellikle KOBİ’ler açısından büyük önem taşıyor. KOBİ’lerin yetenekli çalışanlarını kaybetmesi bir yandan maliyetli ve yıkıcı olabiliyorken diğer yandan da itibar kaybına yol açabiliyor. 150 yılı aşkın köklü geçmişi ile müşterilerine hizmet veren Generali Sigorta, KOBİ’lerin çalışan devir oranlarını azaltmak için birtakım öneriler sıraladı. Olumlu bir şirket kültürü yaratın Şirket kültürü, çalışan memnuniyeti ve sadakatinde büyük rol oynar. KOBİ'ler, çalışanlarına değer verildiğini ve saygı duyulduğunu hissettiren pozitif ve kapsayıcı bir iş yeri kültürü oluşturmaya çalışmalıdır. Bu, esnek çalışma düzenlemeleri, çalışan tanıma programları ve ekip oluşturma faaliyetleri gibi girişimleri içerebilir. Oluşturulan olumlu şirket kültürü çalışan devir oranlarının azaltılmasında büyük rol oynayacaktır. Rekabetçi ücret ve avantajlar sunun Günümüzün iş dünyasında çalışanların birçok seçeneği vardır ve kendilerine adil bir ücret ödenmediğini hissettikleri takdirde işten ayrılmakta tereddüt etmeyeceklerdir. KOBİ'ler, tazminat paketlerinin rekabetçi olmasını sağlamak için düzenli maaş ve yan haklar kıyaslaması yapmalıdır. Ek olarak, sağlık sigortası, emeklilik planları ve ücretli izin gibi başka avantajlar da sunmalıdır. Büyüme ve gelişme için fırsatlar tanıyın Çalışanlar kariyerlerinde büyüdüklerini ve geliştiklerini hissetmek isterler. KOBİ'ler; eğitim programları, mentorluk ve liderlik gelişimi gibi mesleki gelişim fırsatları sağlamalıdır. Bu programlar, çalışanların yeni beceriler geliştirmelerine ve şirket içinde kariyer gelişimine hazırlanmalarına yardımcı olabilir. Çalışanların bireysel yeteneklerinin ve vizyonlarının gelişimi KOBİ’lere önemli katkılar sağlayacaktır. Açık iletişimi teşvik edin Güven oluşturmanın ve çalışanlara değer verildiğinin hissettirilmesinin anahtarı açık iletişimdir. KOBİ'ler, çalışanların düşünce ve fikirlerini rahatça paylaşabilecekleri bir açık iletişim kültürünü teşvik etmelidir. Bu noktada isimsiz geri bildirim anketleri, çalışan mutluluk oranları istatistikleri ve hedef analizleri çalışanların motive olmasını sağlayacaktır. Çalışanların sorunlarıyla yakından ilgilenin Çalışanların, ele alınmadığı takdirde memnuniyetsizliğe ve işten ayrılmaya yol açabilecek endişeleri veya sorunları olabilir. KOBİ'ler, çalışanların endişelerini veya sorunlarını bildirmeleri için bir sisteme sahip olmalı ve bu raporları ciddiye almalıdır. Endişeleri derhal ele almak, güven oluşturmaya ve küçük sorunların daha büyük sorunlara dönüşmesini önlemeye yardımcı olacaktır. Doğru insanları işe alın Ciroyu artırmanın en iyi yollarından biri ilk etapta doğru insanları işe almaktır. KOBİ'ler işe alım süreçlerine zaman ve kaynak ayırmalı, şirket kültürüne iyi uyan ve rolü başarmak için gereken beceri ve deneyime sahip adayları seçtiklerinden emin olmalıdır. Çalışan becerileri ve mutluluğu şirket performansını doğrudan etkileyecek ve olumlu katkı sunacaktır. KOBİ'ler için çalışan devir oranları nasıl azaltılır? Mayıs -2023
55
56 faydalı bilgiler Mayıs -2023 Daha güvenli bir sürüş için yapılması gereken 6 şey Türkiye’de trafik kazaları her yıl binlerce insanın hayatını kaybetmesine ve yaralanmasına neden oluyor. Bu nedenle, sürücülerin daha güvenli sürüş sağlayarak hem kendilerinin hem de yolları paylaştıkları diğer insanların güvenliğini artırmaları büyük önem taşıyor. 150 yılı aşkın köklü geçmişiyle müşterilerine hizmet veren Generali Sigorta, Karayolu Güvenliği ve Trafik Haftası’na özel altın değerinde güvenli sürüş önerilerini kamuoyu ile paylaştı. Kemerinizi bağlayın Sürücü ve yolcuların güvenliğini sağlamak için en önemli materyallerden biri olan emniyet kemeri; kaza anında sizi ve diğer yolcuları aracın içinde tutarak ciddi yaralanma ve ölüm riskini önemli ölçüde azaltacaktır. Yola çıkmadan önce her zaman emniyet kemerinizi bağlamaya özen göstermeli, araç içerisinde diğer yolcuların da bu kurala uyduğundan emin olmalısınız. Ek olarak arkada oturan yolcuların da emniyet kemerlerini seyir halindeyken takması ve yine aynı şekilde çocukların da oto koltuğuna oturtularak emniyet kemerlerinin takılı olduğunun kontrol edilmesi önemlidir. Bu sayede yaşanabilecek olumsuz senaryolarda kendinizi ve diğer yolcuları güvence altına alacaksınız. Hız sınırına uyun Hız sınırları, yol ve trafik koşullarına göre belirlenir ve sürücülerin güvenliğini sağlamak için büyük önem taşır. Hızlı sürüş, kazaların meydana gelme ihtimalini artırır ve olası kaza durumunda ciddi yaralanmalara ve ölümlere neden olabilir. Dolayısıyla hız sınırlarına uyarak hem güvenliğinizi hem de trafikteki diğer sürücülerin güvenliğini sağlamalısınız. Araç bakımını ihmal etmeyin Düzenli araç bakımı yaptırmak daha güvenli bir sürüş deneyimi için önemli bir unsur olarak ön plana çıkıyor. Araç bakımı sırasında; motorun durumu, frenler, lastikler ve diğer önemli sistemler kontrolü ve gerekli prosedürlere uygun olması hayati önem taşıyor. Özellikle uzun yola çıkmadan önce araç bakımı yaptırmak araç aksamlarından kaynaklı olası kaza senaryolarının önüne geçiyor. Dikkat dağıtıcı unsurlardan kaçının Dikkat dağıtıcı unsurlar, sürüş sırasında kazalara neden olabilecek önemli bir faktör olarak ön plana çıkıyor. Cep telefonu kullanımı, müzik dinlemek, araç içerisinde sohbet etmek gibi etkinlikler sürüş sırasında dikkatinizin dağılmasına neden olur. Öte yandan uykusuz araç kullanmak, trafik durumunu göz önünde bulundurmamak ve güzergâh ile ilgili detaylar hakkında bilgi sahibi olmamak da sürüş güvenliğini tehdit ediyor. Direksiyon başında dikkatli ve konsantre olmalı ve dikkat dağıtıcı etkinliklerden kaçınmalısınız. Alkollü araç kullanmayın Türkiye’deki kaza oranlarına bakıldığında, alkollü araç kullanımına bağlı yaşanan kazaların oranları oldukça yüksek. Bu noktada alkol kullanımı sürücülerin, sürüş kabiliyetini etkileyecek kaza riskini önemli ölçüde artırıyor. Sürücülerin alkol alımından kaçınması ve miktarı fark etmeksizin alkollü oldukları durumlarda araç kullanmaması kritik öneme sahip. Hava koşullarına dikkat edin Türkiye’deki trafik kazalarına neden olan bir diğer faktör de hava koşullarıdır. Kötü hava koşulları ve zorlu yol durumları, sürüş sırasında kaza riskini büyük ölçüde artırıyor. Yağmur ve yoğun sis gibi hava koşullarında sürüş hızınızı azaltmalı ve takip mesafesini korumalısınız. Yol koşullarını değerlendirerek ve uygun sürüş stratejileri uygulayarak güvenliğinizi sağlayabilirsiniz.
57 Turİzm Sektörü Tüm Renklerİyle İSTANBUL TURİZM FUARINDA Bİr Araya Gelİyor Turİzm Sektörü Tüm Renklerİyle İSTANBUL TURİZM FUARINDA Bİr Araya Gelİyor B2B toplantılar ve profesyonel ziyaretçilerle iş hacminin genişleyeceği, sektörün en önemli isimlerinin katılacağı İstanbul Turizm Zirvesi oturumu ile yeni trendlerin konuşulacağı, yeni ürün ve hizmetlerin lansmanının yapılacağı, sektörün en önemli buluşması olan AMEzing Parti ile network ağının eğlence ile artacağı muhteşem buluşma İstanbul Turizm Fuarı ile 4-5 Ekim 2023 tarihinde İstanbul Kongre Merkezi’nde.
58 TİM Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri Sektör Kurulu ve bünyesinde bulunan tüm İhracatçı Birlikleri, Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu (TGDF) ve Ev Dışı Tüketim Tedarikçileri Derneği (ETÜDER); WorldFood İstanbul Uluslararası Gıda Ürünleri Teknolojileri Fuarı’nın dünyada kendi alanındaki en etkin fuarlarından biri olması hedefiyle “Türkiye Gıda Platformu” adı altında güçlerini birleştirdi. Türkiye Gıda Platformu, Avrasya’nın en büyük sektör fuarı WorldFood İstanbul’un ziyaretçi, katılımcı, yabancı satın alma profesyoneli ve iş hacmi rakamlarında yeni rekorlara ulaşmasını hedefliyor. Bu yıl 6-9 Eylül 2023 tarihleri arasında TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde 31. kez düzenlenecek WordFood İstanbul,1.500 ’e yakın katılımcı, 60 binin üzerinde ziyaretçi ve 700’ün üzerinde uluslararası VIP satın alma profesyoneline ev sahipliği yapacak. “Hedefimiz Türkiye’yi dünya gıda sektörünün buluştuğu bir merkez üssü haline getirmek” Türkiye Gıda Platformu’nun Fuar Komitesi Başkanlığına seçilen TİM Sektör Kurulu Başkanı Ahmet Tiryakioğlu birbirinden değerli isimlerin desteğiyle dünyanın enektin fuarlarından birini Türkiye’de düzenlemeyi hedeflediklerini belirterek şunları söyledi: “Gerek coğrafyamızın üretime elverişli olması gerekse insanımızın asırlardan gelen birikimi sayesinde, hali hazırda dünya gıda sektörüne yön veren ülkelerden biriyiz. Bunun yanında özel sektör olarak çok donanımlı olduğumuz bir diğer alan da fuarcılık. Hububat Sektör Kurulu olarak tüm bu imkânları arkamıza alarak, dünyanın lider gıda fuarını ülkemizde yapabileceğimize inandık ve sektör kurulumuzdaki tüm Birliklerle dayanışma içinde güçlü bir irade ortaya koyduk. Sektör Kurulumuzun öncülüğünde, bağlı bulunan tüm İhracatçı Birliklerimiz, TGDF, ETÜDER, ICA Fuarcılık ve ALZ Grup bir araya gelerek Türkiye Gıda Platformu’nu kurduk. Türkiye Gıda Platformu olarak hedefimiz; ülkemizin en büyük gıda fuarı WorldFood İstanbul’u dünyanın en büyük ve en prestijli gıda fuarına dönüştürmek ve ülkemizi dünya gıda sektörünün buluştuğu bir merkez üssü haline getirmek.” Bu süreçte Türkiye Gıda Platformu’nun her daim destekçisi olan TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ’na şükranlarını sunduklarını ve Türk gıda sektörünün en önemli aktörlerinin buluştuğu bu proje sayesinde hedeflerine çok kısa zamanda ulaşacaklarına inandıklarını belirten Tiryakioğlu, TİM Başkanı Mustafa Gültepe ’ye de desteklerinden ötürü teşekkürlerini sunarak sözlerini tamamladı FOTEG İSTANBUL Gıda İşleme Teknolojileri Uluslararası İhtisas Fuarı, gıda işleme donanımı sağlayıcıları ile gıda üretim sektörü temsilcileri ve üst düzey yöneticilerinin en önemli buluşma noktası olarak sektörde varlığını sürdürüyor. HKF Fuarcılık A.Ş. organizasyonu gıda işleme endüstrisi en büyük buluşması ve sektördeki benzersiz alıcı getirme potansiyeli ile bilinen FOTEG İSTANBUL 2023, 06-08 Temmuz 2023 tarihleri arasında İstanbul Fuar Merkezi’nin 4 ve 8. Salonlarında 16. kez kapılarını açacak. FOTEG İSTANBUL, bu yıl SOSİAD, Soğutma Sanayi İş İnsanları Derneği , ETBİR ve Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği’nin desteği, sektör lideri pek çok firmanın katılımı ve eşsiz alıcılarla tüm sektörün önde gelen ticaret merkezi olmayı hedefliyor. Foteg İstanbul 2023 bu yıl, HKF organizasyonu ile İstanbul Fuar Merkezinin 1,2 ve 3. Salonlarında düzenlenecek, tavukçuluk endüstrisinin dünyadaki en güçlü fuarı VIV Türkiye 2023 ile eş zamanlı olarak gerçekleşecek. “Özel Alım Heyeti“ programı ile 35 ülkeden gelecek alıcılar katılımcılarla Buluşacak. HKF Fuarcılık bünyesinde organize edilen, Ortadoğu, Kuzey Afrika, Avrupa ve Asya’daki gıda endüstrisinin en önemli alıcılarını barındıracak olan “Alım Heyeti”, fuarı 3 gün boyunca ziyaret ederek katılımcı firmalar ile birebir görüşmeler gerçekleştirecek. Gıda endüstrisinin en güçlü markaları burada Yaklaşan Fuarlar Mayıs -2023 Gıda sektörü çatı kuruluşlarından tarihi iş birliği
59 ATO Congresium Kongre ve Sergi Merkezi’nde dört gün boyunca yerli ve yabancı ziyaretçilerin yoğun ilgisiyle karşılanan 5. Uluslararası Ekmek, Pasta Makineleri, Dondurma, Çikolata ve Teknolojileri Fuarı BAKERY PLUS, katılımcılarına ihracat kapılarını sonuna kadar açtı.10 bin metrekarelik alanda 94 katılımcı firmanın stant açtığı fuarı toplamda 25.326 kişi ziyaret etti. 4 yıl aradan sonra Ankara’da düzenlenen Bakery Plus kapsamında bu yıl ilk kez yapılan yurtdışı satın almacı çalışmaları sonucunda uluslararası ziyaretçi sayısında katılımcıları memnun eden bir artış sağlandı.Fuar boyunca katılımcı firmalar, Irak, Hırvatistan, Cezayir, Ürdün, Mısır, Filistin ve Kosova başta olmak üzere birçok ülke ile makine satış anlaşmaları gerçekleştirerek, yurtdışı pazarlarında yeni işbirlikleri sağladı. “Uluslararası ziyaretçi sayımızda başarılı bir artış görüldü” Fuar boyunca sektörün lider firmalarının en yeni teknolojilerini sergilediğini vurgulayan Messe Stuttgart Ares Fuarcılık Genel Müdürü Ufuk Altıntop; “Stantlarda güncel teknolojiye sahip pasta, ekmek, çikolata, dondurma makine ve ekipmanları yer alırken canlı pişirimlerle de görsel şölen yaşatıldı. 4 yıl aradan sonra bu yıl başkentte BAKERY PLUS adıyla düzenlediğimiz fuarda katılımcı ve ziyaretçi sayımızı yükseltmek önümüze koyduğumuz hedeflerden biriydi.Bu hedefe ulaşmaktan mutluluk duyuyoruz. Bizi daha da mutlu eden katılımcı firmalarımızın olumlu iş bağlantıları ile fuardan memnun ayrılıyor olmaları. Bu yıl uluslararası ziyaretçi sayımızda da başarılı bir artış görüldü. Bu durumun katılımcılarımızın ihracat hedefleri açısından oldukça olumlu fırsatlar sunduğunu düşünüyoruz” diye konuştu Bakery Plus 26 bine yakın ziyaretçi ağırladı Eksun Gıda bünyesinde bulunan glütensiz un pazarının lideri Sinangil ve glütensiz unlu mamüllerin yanı sıra atıştırmalıklar üreten Gluten Yok’un ev sahipliğinde “Çölyak ve Glütensiz Yaşam Zirvesi” düzenlendi. Çölyak Vakfı’nın katkılarıyla çölyak hastalığı konusunda farkındalığı artırmak üzere gerçekleştirilen etkinlikte, çölyak hastalığına ve glütensiz beslenmek zorunda olan çölyak hastalarının karşılaştığı zorluklare dikkat çekildi. Zirvenin açılış konuşmasını yapan Eksim Holding Gıda Grubu Başkanı ve Eksun Gıda Genel Müdürü Ahmet Demir, Sinangil olarak 2006’da Türkiye’de ilk paketli glütensiz unu ürettiklerini, Gluten Yok markası altında ise 2022’de glütensiz un ve atıştırmalıkları tüketiciyle buluşturduklarını ifade etti. Tıp, psikoloji ve beslenme alanında uzman isimlerin konuşmalarıyla katkı sağladığı zirvede, Gluten Yok markasının iki yeni ürünü “Glutensiz Pizza” ve “Glutensiz Leblebi Kurabiyesi” de katılımcıların beğenisine sunuldu. Gıda sektörünün önde gelen markalarından ve glütensiz un pazarının lider ismi Sinangil ile glütensiz lezzetleri tüketiciyle buluşturan Gluten Yok, Çölyak Vakfı’nın katkılarıyla “Çölyak ve Glütensiz Yaşam Zirvesi”ni düzenlendi. Çölyak hastalığı konusunda farkındalığı artırmak amacıyla düzenlenen zirvede, çölyak hastalığının doğru bilinen yanlışları da masaya yatırıldı. Aynı zamanda bu hastalıkla mücadele edenlerin karşılaştıkları zorluklara dikkat çekilen etkinlikte, konuya dair çözüm önerileri geliştirmek için fikir alışverişinde bulunuldu. Sinangil ve Gluten Yok markalarının glütensiz lezzetlerinin sergilendiği zirvede, tüketiciyle yeni buluşacak ürünler de renkli bir etkinlikle tanıtıldı. Gluten Yok ve Sinangil Markaları, "Çölyak ve Glütensiz Yaşam Zirvesi" düzenledi Mayıs -2023 Etkinlik
60 Veri Güvenliği Siber güvenlik şirketi ESET, 700’den fazla KOBİ ölçeğindeki şirketi siber tehditleri algılama ve bunlara yanıt verme yetenekleri kapsamında sektörlerine göre inceledi. Her geçen gün tehdit algılamaları artıyor. Şirketlerin siber güvenlik tedbirleri alma konusunda yeterli hıza ulaşamaması tehlikeyi artırıyor. Büyüyen siber güvenlik riski dünya genelindeki mevcut ekonomik ortam nedeniyle harcamalarını azaltmak zorunda kalan KOBİ'lerin yaşadığı ortak bir sorun olarak öne çıkıyor. İşletmeler ve profesyonel hizmetler Araştırma verileri işletme ve profesyonel hizmet sektöründeki KOBİ'lerin dörtte birinden fazlasının (%26) kurum içi siber güvenlik uzmanlıklarına çok az güven duyduğunu veya hiç güvenmediğini gösteriyor. Üçte birinden daha azı (%31) ekiplerinin en son tehditleri algılayacağına pek güvenmiyor. Üçte biri (%33) bir siber saldırının temel nedenini belirlemekte zorlanacaklarına inanıyor. İşletme ve profesyonel hizmet sektöründeki 10 KOBİ'den neredeyse 4'ü (%38) güvenliklerini şirket içinde yönetiyor, bu da KOBİ'lerin ortalamasından (%34) fazla. Yarısından fazlası (%54) bunun yerine dışarıdan hizmet almayı tercih ediyor. Finansal hizmetler Finansal hizmet sektöründeki KOBİ'lerin neredeyse 10'da 3'ü (%29) şirket içi siber güvenlik uzmanlıklarına çok az güveniyor veya hiç güvenmiyor. Yüzde 36’sı çalışanlarının siber güvenlik tehditlerini anladığına ya çok az güveniyor ya da hiç güven duymuyor. Finansal hizmet sektöründeki KOBİ'lerin yalnızca %26'sı bir siber saldırının temel nedenini belirlemekte zorlanacaklarına inanıyor. Bu oran KOBİ'lerin ortalamasından (%29) daha az.Finansal hizmet sektöründeki KOBİ'lerin yalnızca %28'i güvenlik işlerini şirket içinde yönetiyor. Üretim ve endüstri Üretim ve endüstri sektöründeki KOBİ'lerin üçte biri (%33), şirket içi siber güvenlik uzmanlıklarına çok az güveniyor veya hiç güvenmiyor.Bu oran KOBİ'lerin ortalamasından (%25) daha fazla. 10 şirketten dördü (%40) çalışanlarının güvenlik tehditlerini algıladığına diğer sektörlere oranla daha az güveniyor veya hiç güvenmiyor. Yalnızca %29'u, en kötüsü senaryoda bir siber saldırının temel nedenini belirlemekte zorlanacağını düşünüyor.Üretim ve endüstri sektöründeki her 10 KOBİ'nin sadece 3'ü (%30) güvenliklerini şirket içinde yönetiyor. Yarıdan fazla şirket (%63) bunun yerine güvenliklerini dışarıdan sağlamayı tercih ediyor. Perakende, toptan satış ve dağıtım Perakende, toptan satış ve dağıtım sektöründeki KOBİ'lerin beşte dördü (%80) şirket içi siber güvenlik uzmanlıklarına orta veya yüksek düzeyde güven duyuyor; bu, tüm sektörler arasında en yüksek oran. Bu oran, siber güvenlik konusunda BT ekibinin uzmanlığına üretim sektöründe görülenden çok daha fazla güven (%67) duyulduğunu gösteriyor. Perakende, toptan satış ve dağıtım sektöründeki KOBİ'lerin dörtte üçü (%74) çalışanlarının güvenlik tehditlerini anladıklarına orta veya yüksek düzeyde güven duyarken, finansal hizmet sektöründeki KOBİ'lerde bu oran %64. Benzer şekilde, daha fazla perakende, toptan satış ve dağıtım sektöründeki KOBİ (%79), bir saldırının temel nedenini belirleme konusunda yeteneklerine diğer sektörlere göre daha fazla güveniyor. Perakende, toptan satış ve dağıtım sektöründeki KOBİ'lerin 10'da 4'ünden fazlası (%41), siber güvenliklerini kendi içlerinde yönetiyor. Yalnızca %53'ü güvenliklerini dışarıdan sağlıyor. Ancak,% 6'sı gelecek yıl bunu yapmak istiyor. Teknoloji ve iletişim Teknoloji ve iletişim sektöründeki KOBİ'lerin dörtte biri (%25) şirket içi siber güvenlik uzmanlıklarına çok az güveniyor veya hiç güvenmiyor. Bununla birlikte, sektördeki KOBİ'lerin çoğu (%78) çalışanlarının güvenlik tehditlerini anladığına diğerlerinden daha fazla güveniyor. Dörtte üçünden fazlası (%77), bir saldırı olması durumunda temel nedeni belirleme yeteneklerine güveniyor.KOBİ'lerin ortalamasından (%34) daha fazla teknoloji ve iletişim sektöründeki KOBİ (%37) siber güvenliklerini şirket içinde yönetiyor. Sahte bir güvenlik duygusu mu? Belirli sektörlerdeki KOBİ'ler diğerlerinden daha çok güvende olduğunu düşünüp siber güvenlik yönetimine farklı yaklaşırken, bu KOBİ'ler genellikle siber güvenliklerini tamamen şirket içinde yönetiyor ve bu nedenle daha çok güvenlik duygusuna sahip olabiliyor. Şirket içi yönetimin tercih edildiği durumlarda, düzenli üçüncü taraf güvenlik denetimlerinin yanı sıra güvenlik politikalarının oluşturulması ve düzenli olarak güncellenmesi önerilir. 2022 ESET KOBİ Dijital Güvenlik Hassasiyeti Raporu, artan bu ihtiyaçlar doğrultusunda KOBİ'lerin yönelimini net olarak açıklıyor. Ankete katılan KOBİ'lerin %32'si uç nokta algılama ve yanıt (EDR), XDR veya MDR kullandığını bildirdi ve %33'ü önümüzdeki 12 ay içinde bu teknolojiden yararlanmayı planlıyor. Teknoloji ve iletişim (%69), üretim ve endüstri (%67) ve finansal hizmetler (%74) sektörlerindeki KOBİ'lerin çoğunluğu güvenlik ihtiyaçlarını dışarıdan sağlamayı tercih ediyor. ESET yaptığı araştırmayla KOBİ’lerin siber güvenlik yaklaşımlarını sektörel bazda inceledi KOBİ’ler güvenlik endişesi duyuyor ama bütçe ayıramıyor Mayıs -2023
61 Mayıs -2023 Tarım Yeditepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Metin Turan, Türkiye’nin gelecekte kuraklık sorunuyla karşı karşıya kalabileceğine işaret ederek “Girdileriniz aynı, maliyetleriniz aynı ama tarımsal veriminiz yüzde 30 düşüyorsa, burada çözüm bulmanız lazım. Tarımsal üretimde üretici açısından da veriler acil, önlem alınmalı” dedi. 2040’a yönelik hazırlanan su stresi haritasına göre Türkiye, gelecekte ciddi bir kuraklık tehlikesiyle karşı karşıya kalabilir. Harita özellikle Marmara, İç Anadolu ve Güney Doğu Anadolu bölgeleri için kuraklık tehlikesini öngörürken İstanbul’daki barajların doluluk oranı da son 10 yılın en düşük seviyelerinde seyrediyor. “İç Anadolu, Van ve Güney Doğu Anadolu’da kuraklık başladı” Dünyada son 20-30 yıldır iklim değişikliğinin etkilerinin ciddi bir şekilde hissedilmeye başladığını belirten Prof. Dr. Turan, “Orta Doğu’daki çöl iklimi ile aynı özellikleri gösteren İç Anadolu, Van ve Güney Doğu Anadolu bölgelerinde kuraklık indisini görmeye başladık” dedi. Türkiye’de 2000’li yıllarda kişi başına düşen yıllık su miktarı 1650 metreküp civarıyken 2010’lu yıllarda 1500 metreküpe geriledi. 2020’lerde ise bu rakam 1350 metreküpe kadar düştü. Kuraklığın yalnızca yağışın yetersizliği olmadığını kaydeden Turan, “Aslında biyolojik döngünün oluşumunda sıcaklık ve güneş yoğunluğundaki değişikler de son derece önemli. Özellikle tarımsal üretimde bizim için su olmazsa olmazlar içerisinde ama bununla beraber güneş yoğunluğundaki değişiklikler de verimi etkiliyor ve kuraklık olarak ifade ettiğimiz, yeterli ürün alamamayla karşı karşıya kalıyoruz” dedi. “Bireysel Su Tasarrufu Yeterli Değil” Yalnızca, insanların günlük su tüketiminde tasarruf yapmasının sorunu çözmeye yetmediğinin altını çizen Prof. Dr. Metin Turan, şöyle devam etti. “Türkiye’nin yaklaşık 112 milyar tonluk, yıllık su rezervi bulunuyor. Bunun kullanılabilir olan miktarı ise yaklaşık olarak 55-60 milyar ton. 8 milyar tonu sanayide, 11 milyar tonu insanların günlük tüketiminde ve geri kalan 40-45 milyar tonu tarımda kullanılıyor. Herkes farklı bir şekilde ifade ediyor ama üreticiler açısından baktığınızda girdileriniz aynı, maliyetleriniz aynı ama veriminiz yüzde 30 düşüyorsa, burada çözüm bulmanız lazım. Tarımsal üretimde üretici açısından da veriler acil, önlem alınmalı.” Çözüm Tarımda Bilimi Kullanmak Sürdürülebilir tarım için, sivil toplum örgütleri, yerel paydaşlar ve devletle işbirliği halinde çözüme ulaşılabileceğini kaydeden Prof. Dr. Turan, “Önümüzdeki dönem, tarım dönemidir. Ne kadar profesyonel olursak, hem işletme hem de ülkemiz kazanç sağlar” diye konuştu. Prof. Dr. Metin Turan, suyun ağırlıklı olarak kullanıldığı tarımsal alanda yapılan bilimsel çalışmalarla kuraklık tehlikesini bertaraf etmenin mümkün olduğunu vurgulayarak şunları kaydetti: “Ölçmediğiniz hiç bir şeyi yönetemezsiniz. Biz bitki yetiştiriciliğinde tohumdan, tüketime kadar olan tüm aşamaları takip edip ölçümleme yapabiliyoruz. Örneğin, bir domatesin ihtiyacı olan gübre, güneş, suve diğer girdileri biliyoruz. Bu durumda domatesin ihtiyacı olan neyse onu vermeye çalışıyoruz. Yalnızca serada ya da yalnızca açık alanda bu çalışmaları yapmanız çiftçiyi yormaktan başka bir işe yaramaz. Bölgelere uygun ürünlerin yetiştirilmesi, havza bazlı üretim yapılması çok önemli. Çünkü önümüzdeki 6-7 yıl suyu tükettiğimiz için şu anda çok sayıda su kuyusu kapatıldı.” Prof. Dr. Metin Turan: Tarımsal üretimde veriler acil, önlem alınmalı Kuraklık riski büyüyor
62 KÜÇÜK İLANLAR KÜLSAN THERMOSET NE KADAR DAYANIKLIDIR? Makul kullanım şartlarında % 95 kırılmaya dayanıklıdır. Örneğin, bir garsonun taşıdığı tepsiden tabakları düşürdüğünü var sayalım. Böyle bir durumda THERMOSET tabakların kırılma ihtimali çok düşüktür. Ancak, sert bir şekilde beton zemine atılırsa kırılabilir ya da yüksekten dik kenarı üzerine düşerse bazen kırık görülebilir. Ziba Yemek Üretim Tesisi 0212 503 46 59 [email protected] www.zibacatering.com C: 100 M: 98 Y :31 K: 22 C: 27 M: 41 Y :100 K: 4 [email protected] 0212 613 91 13 www.resport.com.tr Defterdar Mah. Otakçılar Cad. No:80 Eyüp Sultan - İstanbul www.pinarkaya.com.tr [email protected] 0222 236 82 62 Özeller Yemek Fabrikası Adresi: Palmiye Sitesi Altı C Blok No:59 /C Nusaybin - Mardin Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0542 415 50 56 e-mail: [email protected] www.ozelleryemekfabrikasi.com www.kulsan.com.tr Kaçmaz Yemek Hizmetleri Sinan Kaçmaz 05333686998 Merkez Mah. Halit Paşa Cad. No:3 Yusufeli - Artvin [email protected] Öğün Ekmek Unlu Mamul. Gıda Yemekçilik San. ve Tic. Ltd. Şti. OSB 2. Etap 24. Cad. No:24 Döşemealtı Antalya Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası-Catering Tel: 444 00 94 Faks: 0242 258 18 37 www.ogunyemek.com
63 C A T E R I N G g u i d e ABONELİĞİ SİZE NELER KAZANDIRACAK 1 - Toplu Yemek sektörü için 2200 adet REÇETEYE ÜCRETSİZ sahip olacaksınız.( EXCEL TABLOSU olarak) 2 - ÇÖZBİM YEMEKÇİ MRP /ERP Programını %15 EXTRA indirimli alacaksınız 3 - İstemeniz halinde Dergi de 4 x 8 cm ebadında ilanınız / iletişim bilgileriniz bir yıl süre ile ÜCRETSİZ yayınlanacak. YILLIK ABONE ÜCRETİ 500 TL DAĞITIM ÜCRETİ DAHİL Abonelik tutarını aşağıdaki hesaba yatırdıktan sonra dekontu [email protected] adresine gönderiniz Denizbank AR-DA Yyın&Pazarlama - Dursun ARIK İBAN: TR96 0013 4000 0064 0009 6000 01 ABONE FORMU Adı Soyadı:......................................................................Görevi:....................................................... Firma Adı:......................................................................................................................................... Adres:................................................................................................................................................ Semt/İlçe:...................................................... ................ Şehir:......................................................... Tel:........................................Faks:................................. .GSM:........................................................ e-mail: ............................................................................web:.......................................................... Vergi Dairesi:..................................................... .............Vergi No:...............................................................
64 Zerrin ÖZCAN [email protected] "Ne kadar meşgul olduğunu düşünürsen düşün okumak için zaman ayırmazsan cahilliğe teslim olursun." Konfüçyüs Kitap Hayattır www.yayineviliman.com Mayıs -2023 İngilizcede çok yaygın şekilde kullanılan bir deyim vardır: "kitabı kapağına göre yargılama" olan deyim mecazen kullanılıp sadece görünüşe aldanarak değerlendirme yapmamayı öğütler. Okurların çok iyi bildiği gibi her türlü kitap, içerisinde ayrı bir dünya barındırır. Sadece kâğıt ve kelimelerden oluşmaz elimizdeki nesne; kişiler, mekânlar, zamanlar, hatta renkler ve kokularla tamamen kendine has bir dünyadır okura sunulan. Peki, bu sunuşta kapak ve sayfa tasarımı ne kadar önemli? Elbette deyimdeki gibi kitabı kapağına göre yargılamamak gerek ancak her şeyde olduğu gibi kitaplarda da ilk izlenimin kapak tasarımından geçtiği de bir gerçek. Çoğumuz, hakkında bir şey bilmediğimiz bir kitabı raflardan elimize aldığımızda önce kapağındaki tasarıma odaklanırız. Kullanılan renkler, şekil veya desenler, parlaklık, kabartmalar gibi pek çok unsur üzerinden ilk izlenim ediniriz. Daha sonra sayfalarını şöyle hızlıca bir tarayıp yazıda kullanılan fontu, sayfa rengini, yazı boyutunu vb. inceleriz. Bu, bizim o kitapla kurduğumuz ilk iletişimdir. Tıpkı yeni bir insanla tanışmak gibi: Ya hemen ısınıp iletişimi devam ettiririz ya da bir yargıda bulunup iletişimi hemen orada bitiririz. Okur ile eser arasında sağlam bir ilişkinin temellerinin atılması için kapak tasarımı çok önemlidir. Tasarım ile İçeriğin Uyumu Kitaplardaki tasarımın bir diğer önemli yanı da içeriği ne kadar yansıtabildiğidir. Örneğin fantastik türe ait bir romanın kapağında tarihsel bir figürün yer alması beklenmez. Veya aşk şiirlerinin toplandığı bir eserde antik kent fotoğrafının olması yersiz olacaktır. Kitabın kapağı, içerideki dünyadan süzülmüş bir öz gibidir ve sanatlar arası aktarımın da en önemli duraklarından biridir. Yazınsal ürünün, görsel ürünle buluştuğu noktadır. Kapak konusundaki beğeniler belli zevklere hitap edecektir elbette. Örneğin kimi okurlar görsel açıdan çok yoğun kapaklardan hoşlanırken kimi okurlar kapakta hiç görsel bulunmamasını beğeniyor olabilir. Hangi zevke hitap ederse etsin; kitap ile kapağı arasındaki bağın güçlü kurulması gerekir ve kapağı hiç resim eklenmemiş olsa bile eserin ve yazarın isminin yazıldığı font bile bir tasarımın ürünüdür ve belli bir amaçla yapılmıştır. Kitap Kapağının Püf Noktaları Sipariş için
65 Kitap Hayattır Maylo Dünyanın en yaramaz, en tatlı köpeği: MAYLO! Hayatta en sevdiği şey “Uzay!” Bir gün mutlaka uzaya gideceğine ve oraya giden ilk köpek olacağına inanıyor. Hem de tüm kalbiyle... İşte bu hayali, başına küçük sorunlar açmıyor değil. En yakın arkadaşı Can ve ailesi, zaman zaman onun için endişelense de MAYLO’yu uzaya göndermenin bir yolunu sizce bulabilecekler mi? Dostluk ve hayaller üzerine sıcacık bir hikâye... Şair Hakkında 1964 Yılında Görele' de dünyaya gelen Aleni Ali’nin soyadı Dilki’dir. Şiire 1980 yılında başlamıştır. İlk şiirleri Size Dergisinde yayımlanmıştır. Bir süre Akşam gazetesinde editörlük yapmıştır. Birçok şiirleri ve yazıları Cumhuriyet, Milliyet, Aydınlık, Sabah, Posta, Yeşil Giresun, Takvim, Sözcü, Gözcü, Karadeniz'den Güne Bakış, Bizim Anadolu, Türkiye, Hey, Hayat, Medyatör, Gönül Eri gibi gazete ve dergilerde yayımlanmıştır. Bazı dergilerde genel yayın yönetmenliği, yazarlık ve yayın kurulunda bulunmuştur. İki yüzün üstünde şiiri bestelenmiş ve bazı eserleri TRT repertuarına alınmıştır. 2011 Genel seçimlerinde bestesini Onur Akın'a ait olan Ak Dediler Kara Çıktı isimli şiiri CHP seçim şarkısı olmuştur. 2015 Yılında yedi artı bir arkadaşıyla birlikte kurdukları Yesader (Yedi Sanat Derneği)’in halen yönetim kurulu başkanlığını yürütmekte olup, ayrıca Gönül Eri dergisi İstanbul temsilcisidir. 33 yıl Türk Telekom ve Marmara Üniversitesinde görev yaptıktan sonra 2017 yılında kendi isteği ile emekliğe ayrılan şair, kendi gibi şair olan kardeşi Mustafa Dilki ile kurduğu Dilkitap Yayınları’nında sahibidir. Amatörce bağlama ve kemençe çalan şair Aleni Ali evli olup Mısra ve Beyit isminde iki çocuk, Berceste isminde bir torun sahibidir. Mayıs -2023 Nihat ÖZTÜRK 1955 yılında Giresun'un Tirebolu ilçesine bağlı Yukarı Boğalı Köyü’nde doğdu. 1976 yılında lise öğrenimini tamamladı ve askerlik sonrası Karayolları 10. Bölge Müdürlüğünde topoğraf olarak çalışmaya başladı. Bölgede çeşitli projelerde görev aldı ve 41 yıl çalışarak emekli oldu. Lise yıllarında şiir, 1990’lı yıllarda yerel gazete ve dergilerde; köşe yazısı, haber, söyleşi türünde yazılar yazmaya başladı. Halen dergi, gazete ve internet sitelerinde yazılar yayınlamaya ve şiir yazmaya devam ediyor. Şiirleri çeşitli devri antolojilerde yayınlandı. 2016 yılında Görele Şair ve Yazarlar Derneği Başkanlığına getirildi. 2019 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı Halk Şairi unvanı aldı. 2020 yılında Aşk Üflendi Bedene isimli şiir kitabı yayınlandı. Belleğin gizemli sandığından öyküler… Editörlüğünü Semih Gümüş’ün üstlendiği Köprü Kitaplar koleksiyonunun 28. kitabını, çağdaş edebiyatımızın dikkati çeken yazarlarından Tolga Gümüşay yazdı. Büyüme yolculuğundaki bir çocuğun ilk heyecanlarını, korkularını, sevinçlerini dillendiren 11 öykü, her yaştan okura, çocukluktan ilkgençliğe yaşanmış sihirli anları, anıları ve hayalleri ulaştırıyor. Güçlü öykücülüğünü incelikli ve duru anlatımıyla birleştiren yazar, çocukluk belleğinin derinlerine iniyor. Kusursuz bir öykü diliyle, her şeye rağmen çocuk duygularını koruyanlar için anlatıyor.
66 Karadeniz’in Türkiye sınırlar içinde bu büyüklükte tek adası Giresun Adası’dır. Mitolojide ve tarihi kaynaklarda Aretias olarak geçmektedir. Kıyıdan uzaklığı 1,6 Km. yüzölçümü 40 dönüm kadardır. Üzerinde tarihi kalıntılar bulunan Giresun Adası’nda Akdeniz defnesi ve Yalancı Akasya ağaçları baskın olmakla birlikte yüze yakın bitki türü vardır. Karadeniz’de karabatak ve martıların doğal üreme alanı olmanın yanında göçmen kuşların da göç sırasında dinlenme yeri olarak bilinir. Giresun Adası’yla ilgi o kadar çok anlatı var ki tarihsel süreçte biriken bu efsanelerin boyutu Ada’nın kendisinden büyüktür. Mitolojik kaynakları taramak bir yana yörede yaşayanlarla konuştuğunuzda; geçmişte savaşçı kadınlar olarak bilinen Amazonların yaşadığını, ok atmak için kız çocukların sağ memelerini çocukken dağladıklarını, erkek çocuklarını denize attıklarını, her yıl Mayıs ayında erkeklerle buluşmak için bir gün karaya çıktıklarını ve bölgede yaşayan kadınların da buna engel olmak için Amazonları taşladığını anlatırlar. Bölge’de her 21 Mayıs’ta Ada’nın karşısında yapılan Aksu Şenliği’nde denize taş atma geleneği buradan gelmektedir. Bir de Rumi takvime göre her yıl Mayıs Yedisi eğlencesi düzenlendiği, kayıklarla adanın etrafının dönüldüğü; bunun her türlü derde iyi geldiği, kızların- delikanlıların kısmetlerinin açıldığı ve çocuğu olmayan çiftlerin çocuk sahibi olacağı inancı yaygındır. Bu inanç doğrultusunda Ada’nın doğu ucunda yer alan çok büyük ve yuvarlak bir kayanın önemi büyüktür. Bugün Hamza Taşı olarak bilinen taşın aslında Hamusa Taşı olduğu ve doğurganlığı simgelediği için özellikle bu manada ziyaret edildiği ifade ediliyor. Bu taşın ana tanrıça Kybele ’yi temsil ettiği de kaydediliyor. Ayrıca dini anlam taşıyan bir dikit olduğu görüşü de dillendiriliyor. Anlatılara göre M.Ö. 2 bin yılından bu yana yaşamın varlık izlerini taşıyan büyülü bir yerleşim yeri Giresun Adası. Meşhur Altın Post Efsanesi’ne konu olmuş, bölgeden gelip geçen her medeniyetin kendince katkı sunduğu doğal ve tarihi özelliği olan gizemli bir alan. Ada’ya çıkıp gezdiğinizde karşılaştığınız kale kalıntıları geçmişte Ada’nın etrafının surlarla çevrili olduğunu düşündürüyor. Bu surların bazıları yıkılmış ancak bir bölümü ayakta. En belirgin tarihi yapı bir manastır kalıntısı. Kıyıdan da görünen bu manastırın Sinop Başpiskoposu Agıas Fakos adına yaptırıldığı yazıyor tanıtım levhasında. Giresun Müzesi Başkanlığında Selçuk Üniversitesi Arkeoloji Bölümü danışmanlığında yapılan kazılarda Bizans döneminde yapılmış tapınak, bu tapınağın üzerine inşa edilmiş kilise kalıntısı ve şapeller ortaya çıkartılmış. 2011 yılında 72, 2012 yılında 52 tarihi mezar ortaya çıkarılmış ve koruma altına alınmış. Giresun Ada’sı üzerinde yetişen özel bitkiler ve yine martıların zarar görmemesi için yıllardır ziyarete kapalı tutuldu. Son yıllarda ziyarete açılan Ada’ya Giresun liman içinden kalkan küçük gemilerle ziyaret için gidilip dönülebiliyor. Belli saatlerde kalkan deniz araçlarıyla ulaşım sağlanıyor. Ziyaretçiler tarihi kalıntıları görüp, bir süre yürüyüş yaparak dönüyorlar. Bu gezide kendinizi efsanelerin içinde yaşıyor hissine kapılıyorsunuz. Mitolojik anlatılar o kadar yaygın ve etkili ki bu havayı soluma hissi insanları Giresun Adası’nı ziyaret etmeye zorluyor sanki. Giresun için Aksu Şenliklerinde içinden geçilen saç ayak sembolüyle ifade edildiği gibi ilin Giresun Kalesi, Gedikkaya ve Giresun Adası’ndan oluşan üçlü saç ayağının önemli ayaklarından birisi olarak değerlendiriliyor Ada. Giresun’dan Trabzon’a karayolu ile yolculuk yapanların Giresun açıklarında dikkatini çeken, Karadeniz’in tek olma özelliğini taşıyan ve bir tarihi süreci efsanelerle harmanlayarak sırtında taşıyan Giresun Ada’sı il için çok önemli bir turizm varlığı olmasının yanında, üzerinde arkeolojik çalışmalar yapılacak zengin bir platform olarak öne çıkıyor. Tarihin ve efsanelerin izi sürmek isteyenlerin buluşma noktası olabilecek tarih ve kültür zenginliğine sahip bölgenin çok önemli bir kara parçası Giresun Adası. Altın Post’un peşine düşen elli kürekle yola çıkan Argo isimli geminin uğradığı böyle bir yeri görmek istemez misiniz? Altın post belki de hâlâ oradadır! Karadeniz’in yalnız Ada'sı Nihat ÖZTÜRK Yöresel Mayıs -2023
67
68