51 Nisan- 2024 endüstriyel mutfak İlhamını minik hayallerden alan koleksiyon: “Minimeals” Bonna’dan çocuklara özel tabaklar Bonna, miniklerin hayal dünyasını zenginleştirecek yepyeni bir koleksiyonu kullanıcılarıyla buluşturuyor. İlhamını çocukların sonsuz hayal gücünden alan marka, özel boyutlarda ürettiği ve sevimli hayvan figüründen oluşan koleksiyonu Minimeals ile minikleri mutlu eden sunumların gözdesi olacak. Yenilikçi ve özgün tasarım ekibiyle birbirinden yaratıcı koleksiyonlara imza atan Türkiye’nin ilk ve tek %100 HoReCa markası Bonna, çocuklara özel hazırladığı porselen tabak koleksiyonunu Minimeals ile bu kez minik kalpleri fethediyor. Minikleri mutlu eden sunumlar Miniklerin hayal dünyasını zenginleştirecek modern tasarıma sahip Minimeals,her biri farklı doğa ve sevimli hayvan figüründen oluşuyor. Evrensel renk ve desenlerde tasarlanan koleksiyon, cinsiyet ayrımı gözetmeyen renk ve karakterleriyle tüm çocuklara hitap ediyor. Kenar çıtlamazlık garantisi ve dayanıklı formuyla uzun ömürlü kullanım vadeden koleksiyon; yeni tasarımlarla kolayca çoğaltılabilecek ve yoğun organizasyonlarda fark yaratacak bir yapıya sahip. Miniklere özel boyutlarda üretilen Minimeals, otel açık büfelerinden, restoran çocuk menülerine kadar her mekânda öğünlere eşlik etmek için tasarlanırken, minikleri mutlu eden sunumların gözdesi olmaya aday. LAV Doğanın Seslenişi Serisi ile günün her anına keyif katıyor. Eğlenceli desenleri ve özgün tasarımıyla göz alan Doğanın Seslenişi Serisi’nde yer alan saklama kapları, evde hazırladığınız sağlıklı yiyecekleri ofise getirmenize imkan verirken, kupalar ise desenleriyle molalara neşe katıyor LAV ile doğanın seslenişine kulak verin Çalışan bir kişiyseniz, hele de büyük şehirde yaşıyorsanız günümüzün çoğu kapalı alanlarda geçiyor. Gün içindeki yoğunluk, trafik, evde yapılması gerekenler derken doğaya olan özlemimiz giderek artıyor. Hayatın her anını güzelleştiren LAV, Doğanın Seslenişi fincanlar ve saklama kaplarıyla keyifli desenleriyle ofiste ya da evde doğayı adeta yanınıza getiriyor. Doğanın Seslenişi saklama kapları, kapaklı olması sayesinde tüm gıdaları ilk günkü tazeliğinde saklamanıza imkan veriyor. İdeal hacmi ve boyutlarıyla çantanızda taşıyabileceğiniz saklama kapları ile evde hazırladığınız yemeklerinizi ofise getirmek mümkün oluyor. Sarı ve yeşil kapaklı olmak üzere iki farklı alternatifi bulunan Doğanın Seslenişi saklama kapları çerez, bakliyat, baharat gibi ürünler için de kullanılabiliyor. Hayvan desenleriyle son derece sevimli görünen Doğanın Seslenişi fincanlar, gün içinde yudumladığınız her içeceğe keyif katıyor. İki farklı desen alternatifine sahip Doğanın Seslenişi fincanlar üçlü olarak satılıyor.
52 gastronomi hotel Nisan- 2024 Global tur operatörü Coral Travel’ın her yıl düzenlediği Starway World Best Hotels ödülünün bu yılki birincisi Ela Excellence Resort Belek oldu. Ela Excellence Resort Belek; 29 ülkedeki 6249 otelden toplanan müşteri memnuniyeti anketlerinin istatistiksel analiziyle dünyanın en iyi otellerini belirleyen Starway World Best Hotels Awards 23’te “En İyi Otel” kategorisinde birincilik ödülünün yanında “Çocuk Dostu Otel” ve “Çevre Dostu Otel” kategorilerinde de dünyanın en iyi ilk 5 oteli listesine girerek ödül kazandı. Coral Starway World Best Hotels Awards ’teki başarılarındaki memnuniyeti belirten Ela Excellence Resort Belek Turizm Koordinatörü Korhan Alşan açıklamasında; “Son 20 yıldır düzenli olarak müşteri memnuniyetlerinden hareketle sektörümüzü ödüllendiren bu denli önemli bir ödülde Ela Excellence Resort Belek Ailesi olarak birinci olduğumuz için çok heyecanlıyız. Mimarisinden konseptine 2022 yılında yeniden tasarlanan Ela Excellence Resort Belek’te eşsiz müşteri deneyimi ilkemiz ve kusursuz hizmet anlayışı yaklaşımımızın bizi tercih edenler tarafından takdir görmüş olması bu ödülü bizim için daha da anlamlı kılıyor. ITB tarafından Berlin'de düzenlenen ödül töreninde dünyanın en iyi otel ödülünün yanı sıra bizim için anlamı büyük olan çocuk ve çevre dostu bir otel olarak iki ayrı kategoride daha ödüle layık görülmüş olduğumuz için ayrıca mutluyuz” dedi. Dünyanın en iyi oteli belli oldu ELA EXCELLENCE RESORT BELEK Bodrum’un yeni yıldızı Rammos Hotel’e kadın eli 2 yıl önce hizmet vermeye başlayan Rammos Bodrum Hotel’in yeni Genel Müdürü tecrübeli turizmci Beste Küçük oldu. Ekibi ile yeni sezon hazırlıklarını sürdüren Küçük, bölgede öncü olmayı hedefliyor. Rammos Hotel Bodrum, Turgut Reis bölgesinde misafirlerine eşsiz gün batımı eşliğinde deniz ile iç içe bir tatil imkanı sunuyor. Modern ve bohem tarzda tasarlanmış konforlu plaj alanı ile misafirlerin rahat vakit geçirdiği, kaliteli yiyecek ve içecekler ile tazelendiği Rammos Bodrum, yarımada da kısa sürede adından söz ettirmeyi başardı. Kadın gücüne ve istihdamına büyük destek Rammos Hotel Bodrum’un çalışanlarının %70’ini kadınlar oluşturuyor. Aynı zamanda çeşitli sivil toplum kuruluşları ile işbirlikleri yaparak bölgedeki kadın girişimcileri de destekliyor, kadın istihdamını sağlamak adına bölgede bulunan, çalışmak, üretmek isteyen ev kadınlarına deneyimli yöneticileri sayesinde iş başı eğitimleri vererek meslek sahibi yapma projesini yürütüyor. Rammos Hotel Bodrum Genel Müdürü Beste Küçük, turizmde kadın istihdamı ile ilgili düşüncelerini “Turizm emekçisi kadınlarımızın iş süreçlerini titizlikle yerine getirmekte ve sürdürmekte başarılı olduklarını görmekteyim. Kadınların yetenekleri ve becerileri, turizm bilgisinin ve sektörün gelişiminde önemli bir faktördür ve bu nedenle kadın istihdamına büyük önem vermekteyiz. Aynı zamanda yönetim kademesinde de kadın liderlerin varlığı, işletmenin çeşitliliğini ve başarısını artırır.” sözleri ile açıkladı.
53 Nisan- 2024 hotel Bodrum’un en güzel koylarından İçmeler’de, doğaya olan saygısı ve misafir memnuniyeti ön planda olan anlayışıyla fark yaratan bir lüks butik otel olarak konumlanan Casa Nonna Bodrum, hayatın en önemli günlerinden biri olan düğünlerde unutulmaz anılar biriktirmeniz için mükemmel bir kutlama ortamı sunuyor. Ege Denizi'nin nefes kesen panoramik manzarası ve her köşesi farklı bir güzellik barındıran destinasyonları, çiftlere adeta zamanın durduğu bir anı yaşatıyor. Casa Nonna Bodrum, her ayrıntının önemli olduğu bu özel günde, çiftlerin isteklerini ve beklentilerini karşılamak için özenle tasarlanmış bir organizasyon hizmeti veriyor. Otel de Ege Denizi'nin muhteşem manzarasına sahip açık hava terasları, sakin sahil bahçeleri, zarif ziyafet salonları ve samimi toplantılar dâhil olmak üzere, düğünler için mükemmel olan çeşitli farklı alanlar bulunuyor. Her anı değerli kılan detaylar, profesyonel ekip ve muazzam manzara eşliğinde, çiftler Casa Nonna Bodrum'da unutulmaz bir düğün deneyimi yaşayarak ömür boyu sürecek anılar biriktiriyor. Casa Nonna Bodrum’un ilham veren özgün alanları, Ege’nin hafif rüzgarı ve muhteşem manzaranın romantizmi ile bir araya gelerek bu özel güne benzersiz bir atmosfer katıyor. Casa Nonna Bodrum'da her düğün bir sanat eserine dönüşüyor. Romantik bir sahil töreni veya zarif bir banket salonunda muazzam bir kutlamaya dönüşüyor. AŞKIN ÖYKÜSÜ CASA NONNA BODRUM’DA BAŞLIYOR Çırağan Palace Kempinski İstanbul, Prestijli ödüllerle mükemmelliğini bir kez daha tescilledi Global turizm ve seyahat sektöründe dünyanın prestijli organizasyonlarından biri olan World Travel Awards ve toplantılar, teşvik etkinlikleri, konferanslar ve fuarların turizm endüstrisindeki önde gelen ödül organizasyonu olan World MICE Awards,2024 yılında da Çırağan Palace Kempinski İstanbul’u birçok kıymetli ödülle onurlandırdı. Boğaz’daki eşsiz konumu, ihtişamlı mimarisi, zengin tarihi ve benzersiz güzelliğiyle şehrin en önemli simgelerinden biri olan Çırağan Palace Kempinski İstanbul; seyahat, turizm ve ağırlama sektörlerinde en iyi otellerin ödüllendirildiği organizasyonda dört ödül birden kazandı. “Avrupa’nın Önde Gelen Oteli”, “Türkiye’nin Önde Gelen Lüks Oteli” ve benzersiz Sultan Süit ile “Türkiye’nin Önde Gelen Otel Süiti” seçilen Çırağan Palace Kempinski, aldığı ödüllerle başarısını bir kez daha tescilledi. Açıldığı günden beri Türkiye'deki en prestijli ve gösterişli etkinliklere, toplantılara ve düğünlere ev sahipliği yapan Çırağan Palace Kempinski İstanbul, MICE turizminin prestijli ödül programlarından World MICE Awards’ta da “Türkiye'nin En İyi MICE Oteli” seçildi. Bu ödül, Çırağan Palace Kempinski'nin benzersiz konumu, üstün hizmet kalitesi ve kusursuz etkinlik düzenleme kabiliyeti ile önde gelen bir otel olduğunu bir kez daha ortaya koydu.
54 Nisan- 2024 V e r i G ü v e n l i ğ i ESET, dijital yardımcıların kullanıcıları çok daha fazla şekilde ekrana bağlı tutmak için nasıl tasarlandıklarını inceledi. Akıllı cihazlara sağlıksız şekilde bağlanmanın kişisel gizlilik ve güvenlik etkileri olabileceğini araştırdı. 1. Kolaylık Dünya genelinde yaklaşık yedi milyar akıllı telefon bulunuyor ve bu rakam 8 milyarlık küresel nüfusun yaklaşık yüzde 85'ini oluşturuyor. Bir akıllı telefonun yapabileceği farklı işlevleri düşündüğünüzde, bu kadar popüler olmaları pek de şaşırtıcı değil. Piyasadaki çok sayıda uygulama sayesinde, bu avuç içi büyüklüğündeki cihaz günlük hayatınızın stresini basitleştirebilir, can sıkıntısını ortadan kaldırabilir ve sizi bağlantıda tutabilir. Farkında olmadığımız şey, bu uygulamaların daha fazlası için ekranlarda kalmamızı sağlamak üzere tasarlanmış belirli özelliklere sahip olduğudur. 2.Sonsuz içerik akışı Dijital alanınızda neler olup bittiğini görmek için 'hızlı bir kontrol' olarak başlayan şey, içeriklerde kaybolmanıza neden olabilir. Diğer haberler, gönderiler ve ilgi çekici videolar, ilginizi canlı tutmak için ekranınızı kaydırdıkça otomatik olarak görünür. Daha fazlasının yüklenmesini beklemeden, kolayca zamanın nasıl geçtiğini anlamayabilirsiniz. Gördüklerinizin daha önce etkileşimde bulunduğunuz gönderilere ve içeriğe benzer olmasını sağlayan şaşırtıcı algoritmalarla kendinizi ekrana bakmaktan alıkoyamayabilirsiniz. 3.Anlık memnuniyet İnternette paylaştığınız bir şey takipçilerinizden çok sayıda “beğeni” ve “yorum” aldığında hissettiğiniz o sevince muhtemelen aşinasınızdır. Bu duygu sizi daha fazlasını istemeye teşvik eder. Bu sosyal onay, beyinde dopamin salgılayarak belirli davranışları güçlendiren karmaşık bir ağ olan ödül sistemini tetikler. 4.Durmak bilmeyen bildirimler Koşu takip cihazınızı bir süredir kullanmıyor musunuz? Endişelenmeyin, uygulamanız rakibinizin sabah koşusundaki rekorunu size bildirecektir. Bu bildirim cihazınızda belirdiğinde, onu daha fazla keşfetmek isteyeceksiniz. Bildirimler, bu durumda olduğu gibi bir dereceye kadar sağlıklı alışkanlıkları teşvik edebilirken, diğer durumlarda, örneğin arkadaşınızın yeni bir Instagram hikayesi yayımladığını belirten bir bildiriminin açılması, sizi içerikte gezinerek saatler kaybettiğiniz o dopamin geri bildirim döngüsüne geri götürebilir. 5.Kaçış Akıllı cihazların günlük stresten kaçmak için heyecan verici bir portal sunduğu inkâr edilemez. Bu durum bazı insanlar için kafa dağıtmak ve stres atmak için iyi hatta gerekli olsa da gerçek hayattaki heyecanları kaçırdığınız, konsantre olmakta zorlandığınız ve daha az üretken olduğunuz bir aşamaya geldiğinizde durumunuzu gözden geçirmenizi gerektirebilir. Teknolojiye olan sağlıksız bir bağlılık, kişisel güvenliği ve gizliliği ihmal etmenize, riskli çevrimiçi davranışlarda bulunmanıza neden olabilir. Yorgunsanız ve odaklanmakta zorlanıyorsanız, gelen kutunuza ikna edici ancak kötü niyetli bir mesaj geldiğinde tıklamadan önce düşünmeme veya tercih ettiğiniz sosyal medya platformlarında fazla bilgi ifşa etme olasılığınız yüksektir. Araştırmalar, dijital cihazsız kalma korkusunun yani nomofobinin yüzde 90'ımızdan fazlasını etkilediğini gösteriyor. İnsanlar telefonları yanlarında olmadan ya da telefonlarının çekmediği bir yere gitmek istemiyor Dijital cihazsız kalma korkusu; “Nomofobi” Telefonunuzu elinizden bırakamamanızın 5 nedeni
55 Nisan- 2024 S İ G O R T A Günümüzün dijital çağında, siber saldırılar giderek artan bir tehdit haline gelmiştir. Bu saldırılar, sadece bireysel kullanıcıları değil, aynı zamanda kurumları ve endüstrileri de hedef almaktadır. Bu bağlamda sigorta sektörü de siber saldırıların etkilerini derinden hissetmektedir. Siber saldırılar, sigorta şirketlerini mali açıdan ve itibarları açısından ciddi şekilde etkileyebilir. Generali Sigorta, artan risklerden, poliçe değişikliklerine; prim değerlendirmesinden,müşteri güvenine kadar bir dizi önemli etkeni ele alarak siber saldırıların sigorta sektöründeki yansımalarını değerlendirdi. Veri güvenliği riskleri artıyor Siber saldırılar gün geçtikçe sigorta sektörü için artan bir tehdit oluşturuyor. Şirketler, müşteri verilerini korumak için daha fazla çaba sarf etmek durumunda kalıyor. Ancak teknolojik ilerlemelerle birlikte saldırganlar da sürekli olarak yöntemlerini geliştiriyor. Bu durum sigorta şirketlerinin savunmalarını güçlendirmek ve güvenlik önlemlerini artırmak zorunda oldukları anlamına geliyor. Siber güvenlik alanında yapılan yatırımların ve bilinçlendirme çalışmalarının önemi gün geçtikçe artıyor. Çünkü veri güvenliğine yönelik risklerin karmaşıklığı da paralel olarak artıyor. Kapsamlı poliçeler Siber saldırı riskleri arttıkça, sigorta şirketleri poliçelerini revize etmek zorunda kalabilir. Özellikle siber güvenlik sigortası gibi özel poliçelerin talebi yükselmektedir. Bu tür sigortalar, işletmelerin siber saldırıların neden olduğu mali zararları karşılamak için geliştirilmiştir. Güvenlik açıklarını ve veri ihlallerini ele almak için daha kapsamlı poliçeler de gündeme gelebilir. Sigorta sektörü, teknolojik risklerle başa çıkmak için sürekli olarak yenilikler yapmak durumundadır. Bu, işletmelerin dijital güvenlik stratejilerini güçlendirmelerine yardımcı olabilir. Adil bir prim politikası Sigorta şirketleri, müşterilerinin siber güvenlik tedbirlerini değerlendirmek için daha kapsamlı bir prim değerlendirmesi yapabilirler. Daha güvenli sistemlere ve prosedürlere sahip olan kuruluşlar, daha düşük prim ödeyebilirken, düşük güvenlik standartlarına sahip olanlar daha yüksek prim ödemek zorunda kalabilirler. Bu, sigorta şirketlerinin riskleri daha iyi yönetmelerine ve müşterilerinin siber güvenlik konusundaki bilinç düzeyini artırmalarına yardımcı olabilir. Bu yaklaşım hem sigorta şirketleri hem de müşteriler için daha adil ve etkili bir prim politikası oluşturabilir. Reasürans maliyetleri artabilir Reasürans şirketleri de siber saldırıların etkilerini göz önünde bulundurmak zorundadır. Bu durum, siber saldırılara karşı korunma sağlamak için yenilikçi ürünlerin geliştirilmesine yol açabilir. Aynı zamanda reasürans maliyetlerinde artışa da neden olabilir. Bu durum şirketlerin risklerini yönetmek ve müşterilerine daha kapsamlı koruma sunmak için yeni stratejiler ve ürünler geliştirmelerini teşvik edebilir. Sonuç olarak siber güvenlik konusundaki bilinç ve koruma düzeyi genel olarak artabilir. Ancak bu durumun maliyetleri de göz önünde bulundurulmalıdır. Müşteri güveni zedelenebilir Bir kuruluşun siber saldırıya uğraması müşteri güvenini sarsabilir. Bu durum sigorta şirketlerinin itibarını etkileyebilir ve müşteri kaybına neden olabilir. Bu nedenle, siber güvenlik önlemlerini güçlendirmek ve müşteri bilgilerini korumak, sigorta şirketleri için kritik öneme sahiptir. Güvenlik açıklarını önlemek ve saldırılara karşı etkili bir şekilde savunmak hem mevcut müşterilerin memnuniyetini artırabilir hem de potansiyel müşterilere güven vererek yeni iş fırsatları yaratabilir. Bu nedenle siber güvenlik stratejilerinin sürekli olarak gözden geçirilmesi ve güncellenmesi önemlidir. Siber saldırılar sigorta sektörünü nasıl etkiliyor?
56 Nisan- 2024 Bodrum’un eşsiz güzellikteki manzarasını, uluslararası otel zinciri Marriott International’ın, Luxury Collection üst düzey hizmet anlayışıyla birleştiren Caresse Bodrum, düğün sahiplerinin tercihlerine göre düzenlenen gurmeyemek menüsü, sofistike atmosferin yansıtıldığı yüzen iskelede nikah seremonisi gibi o günü unutulmaz kılacak büyüleyici detaylarla birlikte kusursuz düğünlere imza atıyor. Bodrum’un en romantik otelleri arasında yer alan Caresse Bodrum, çiftleri özel günleri öncesinde ve sonrasında sunduğu hizmetleriyle yeni hayata adım atmanın ayrıcalığını veriyor. Çiftlere, düğün öncesinde dünyaca ünlü restoran Buddha Bar ya da havuz kenarında düzenleyebilecekleri bekârlığa veda partisiyle streslerini atıp, doyasıya eğlenme imkânı sunuluyor. Düğün sonrasında ise rahatlamaya ve dinlenmeye ihtiyacı olan balayı çiftlerine; plaja erişimi olan odada 2 gece ücretsiz konaklama ve odaya özel kutlama paketi otel tarafından hediye ediliyor. Caresse, a Luxury Collection Resort & Spa, Bodrum, eşsiz manzarası, mükemmel hizmet anlayışı ve büyüleyici atmosferi ile çiftlerin en özel günlerini hayal ettikleri gerçeğe dönüştürüyor. Efsanevi düğünler için kusursuz bir tercih “Caresse Bodrum” Doğanın uyanışına Antalya’da TITANIC HOTELS’de şahit olun Baharın ruhu yenileyen etkisi Antalya’da hissedilmeye başladı. Kışın etkilerini üzerimizden atmanın, güneşin sımsıcak kucağına kendinizi bırakmanın tam zamanı… Hem berrak masmavi suları hem yumuşak kumsalları ile adeta her biri gizli bir cevher olan konumları ile Titanic Hotels, Akdeniz’in tadını çıkarabileceğiniz en doğru adres…Doğa ile içiçe spor yapma imkanı sunan spor alanları, ısıtmalı havuz keyfi, kesintisiz yeşilin içinde akşam üstü kokteyleri, usta ellerden çıkmış enfes lezzetler, dört dörtlük bir servis kalitesi ile Titanic Hotels bahar kaçamağınızı her yönüyle taçlandıyor. Kendinizi yaza hazırlamak için harika bir fırsat sunan Titanic Hotels bünyesinde hizmet veren BeFine Spa ise huzurlu hissedeceğiniz masaj odaları, özel malzemeler kullanılarak dizayn edilmiş sauna ve buhar odaları, geleneksel Türk hamamı, alanında uzman terapistlerin uyguladığı özel masaj, vücut ve cilt bakımlarıyla da ruhunuzu ve bedeninizi arındırma olanağı sağlıyor. Efsanevi düğünler için kusursuz bir tercih “Caresse Bodrum” hotel
57 Nisan- 2024 hotel Dünyanın önde gelen turizm ve eğlence yatırım gruplarından Sunset Hospitality Group’un markası METT Hotels&Resorts’un Türkiye’de açtığı ilk oteli olan METT Hotel & Beach Resort Bodrum, misafirlerini yeniden ağırlayacak olmanın heyecanını yaşıyor. METT Hotel & Beach Resort, Bodrum’un yanı sıra AURA, Sushi Samba, Drift Beach Club, Isola, Attiko, L’amo, Ammos, Azure Beach gibi dünya jet setinin gözde destinasyon adreslerinin yatırımcısı Sunset Hospitality Group, Türkiye yatırım başarısının ardından ikinci otelini de geçen sene Marbella’daaçtı. METT Hotel & Beach Resort, Marbella ile grubun Dubai ve dünyanın diğer ülkelerinde yer alan işletmelerinin sayısı 70’e ulaşıyor. Condé Nast Traveller’da, geçtiğimiz yıllarda “Yılın En İyi Yeni Uluslararası Otel” seçilen Mavi Bayrak statüsü kazanmış olan METT Hotel & Beach Resort, Bodrum Marina’dan yalnızca birkaç dakika uzaklıkta konumu ve büyüleyici manzarası ile konuklarına unutulmaz anlar yaşatıyor. Yaşamın sunduğu güzellikleri kutlayan, modern minimalist tasarımı, Akdeniz’in sade, telaşsız ve neşeli yaşam tarzından ilham alan METT Bodrum, rafine konaklama ayrıcalığının yanı sıra eşsiz gastronomi deneyimlerine de değer veriyor. METT HOTEL & BEACH RESORT BODRUM 2024 sezonunda da sunduğu güzellikleri birlikte keşfetmeye davet ediyor Mandarin Oriental Bodrum, birbirinden özel yenilikler ve sürprizlerle 10. yılını kutlayacağı 2024 sezonu için kapılarını 1 Nisan’da açtı. Cennet Koyu’nun eşsiz manzarasında doğayla uyum içinde konumlanan Mandarin Oriental, Bodrum, yemyeşil bahçeli ve geniş teraslı odaları, barbekü köşelerine ve sonsuzluk havuzuna sahip, asırlık zeytin ve çam ağaçlarının arasında bulunan göz alıcı süitleri, ev rahatlığını sunan özenle dizayn edilmiş rezidans daireleri, lüks ve konforu biraraya getiren farklı konseptlerdeki seçkin villalarıyla ayrıcalıklarla dolu bir tatil deneyimi sunuyor. Güçlü marka seçkisi ve ünlü şeflerin imzasıyla gastronomi şöleni Oluşturduğu mutfak seçkisiyle çok sayıda uluslararası gastronomi ödülüne layık görülen Mandarin Oriental Bodrum, konsept menüleri ve özgün tatlarıyla dikkat çeken restoranlarıyla yeni sezona hazır. Bu yıl dünyaca ünlü isiminlerin misafir şef olarak seçkin bir lezzet şöleni yaşatacağı Mandarin Oriental Bodrum zengin mutfak seçkisini daha da güçlendiriyor. . Mandarin Oriental BODRUM’dan 10. yıla merhaba
58 y a t ı r ı m Nisan- 2024 Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası’ndan Tarım ve gıda üretim sektörlerine 50 milyon dolarlık kredi imkânı Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası (TKYB), OPEC Fund (OPECFundforInternational Development) ile T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı, Türkiye'nin tarım ve gıda üretim sektörlerini desteklemek amacıyla 50 milyon ABD doları tutarında bir finansman projesine imza attı. T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın borçlu ve TKYB’nin uygulayıcı kuruluş olarak yer aldığı projede, Viyana, Avusturya merkezli uluslararası bir kalkınma bankası olan OPEC Fund tarafından sağlanan kredi Türkiye genelindeki tarım ve gıda üretim alanında faaliyet gösteren işletmelere finansman sağlamayı hedefliyor. Kredi, 6 Şubat 2023’te yaşanan depremden etkilenen 11 il başta olmak üzere Türkiye’de tarım ve gıda üretimi sektörlerinde faaliyet gösteren işletmelerin yatırım ve işletme sermayesi ihtiyaçlarının finansmanı için kullandırılıyor. Gerçekleştirilen iş birliği hakkında değerlendirmelerde bulunan Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası Genel Müdürü İbrahim Öztop, “OPEC Fundile imzaladığımız bu anlaşma hem Bankamız için hem de yıllar sonra Türkiye için bir ilk olması sebebiyle büyük bir önem taşırken, Türkiye'nin tarım ve gıda üretim sektörlerinde sürdürülebilir gelişim sürecini destekleme misyonumuzu daha da pekiştiriyor.OPEC Fundile kurduğumuz bu anlamlı iş birliğini sadece finansal bir destek olarak değil,, ülkemizin tarımsal kapasitesini ve gıda üretimini artırma yolunda atılmış değerli bir adım olarak görüyoruz. Bu vesileyle, depremden etkilenen bölgelerimizde faaliyet gösteren işletmelerin hızla toparlanmasına da katkıda bulunmayı amaçlıyoruz” dedi. Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma hedeflerine katkı sağlamaktan duydukları mutluluğu dile getiren OPEC Fund Başkanı Dr. Abdulhamid Alkhalifa, “Tarım ve gıda sektörlerinin Türkiye’de ekonomik hareketlilik, istihdam ve ticarete çok büyük katkıları bulunuyor. TKYB aracılığıyla sağladığımız bu finansmanın, hem sektörün uzun vadeli sürdürülebilirliğine katkı sağlayacağına hem de depremden etkilenen bölgelerdeki işletmelerin ihtiyaçlarını gidererek ayağa kalkmalarına destek olacağına inanıyoruz. Türkiye ile işbirliğimizi daha ileri taşımaya ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmasına destek olmaya hazırız” dedi. OPEC Fund ile imzalanan bu anlaşma kapsamında Hazine ve Maliye Bakanlığı Dış Ekonomik İlişkiler Genel Müdürü Kerem Dönmez ise, “Ülkemiz tarafından uluslararası kuruluşlardan, hükümetlerden, ihracat kredi kuruluşlarından ve ticari kreditörlerden gıda güvenliği sektörü de dahil olmak üzere pek çok sektör için uygun koşullu dış finansman sağlanmasına ilişkin çalışmalara devam ediyoruz. Bu finansman ile OPEC Fund ile ilk işbirliğimiz gerçekleştirdik. 21 Mart tarihinde OPEC Fund ile Bakanlığımız arasında imzalanan bu anlaşmayla Türkiye'de ve öncelikli olarak depremden etkilenen bölgelerde faaliyet gösteren işletmelerin gıda güvenliği projelerine yatırım ve işletme sermayesi finansmanı sağlayacağız” ifadelerine yer verdi
59 BU FUAR 5174 SAYILI KANUN GEREĞİ TOBB (TÜRKİYE ODALAR BORSALAR BİRLİĞİ) DENETİMİNDE DÜZENLENMEKTEDİR. 24-27 NİSAN 2024 Online Kayıt için İSTANBUL FUAR MERKEZİ Key to Markets 14. ULUSLARARASI EKMEK, PASTA MAKİNELERİ, DONDURMA, ÇİKOLATA VE TEKNOLOJİLERİ FUARI
60 su dosyası Nisan- 2024 Ambalajlı Su Üreticileri Derneği (SUDER) Yönetim Kurulu Başkanı Yaşabey Kalebaşı, Dünya Su Günü hakkında yaptığı açıklamada, gelecekte büyük bedeller ödememek için su kaynaklarının korunmasının önemine dikkat çekti. Su kaynaklarının sürdürülebilir kullanımı ve paylaşımı küresel barışın ve refahın temel taşlarından biri olduğunu söyleyen Kalebaşı “Su kaynaklarının etkin yönetilmesi, sadece bugünün değil, gelecek nesillerin de refahı ve barışı için kritik bir adımdır. Bunun için tüketicilerin sorumluluğu da araştırma, doğru bilgilenme ve bu paralelde doğru kullanım alışkanlıkları edinmektir. ”dedi. “3 milyar insan sınırları dışındaki suya bağımlı” Ulusal sınırları aşan su kaynaklarına bağımlı dünya genelinde 3 milyardan fazla insanın olması ve sadece 24 ülkenin paylaşılan su kaynakları için iş birliği anlaşmalarına sahip olması; su yönetiminin dünyanın geleceği için önemini gözler önüne seriyor.İklim krizinin su kaynaklarına olan etkisi, hızlanan çölleşme ve artan nüfus artışı suya olan talebi de her geçen gün artıyor. Suyun kıt veya kirli olduğu, erişim sorunlarının arttığı bir düzlemde ise gerginlik kaçınılmaz hale gelebilir. ‘’Su kaynaklarının korunması ve su kullanım bilincimizi güçlendirmeliyiz” İnsanlığın huzuru ve gezegenin sürekliliği için su kaynaklarının korunmasına dikkat çeken Yaşabey Kalebaşıgündeme dair açıklamalarında şunları söyledi: ‘’Günümüzde milyarlarca insan su kıtlığı yaşıyor, küresel iklim krizi de kıt su kaynaklarının azalmasına etki ediyor. Gelişen bu tablo daha gergin bir dünyanın oluşmasına etki edebilir. İnsan olarak yaşamamız için suya, insanlık olarak yaşamamız için de barışa ihtiyacımız var. Suyun korunması ve adil olarak paylaşılması için geliştirilen ortak çaba, barış içinde yaşama bilincini geliştirecektir. ” Suyun israfının önlenmesi için atılacak öncelikli adımlara da vurgu yapan Kalebaşı ‘’Dünya genelinde suyun yüzde 69’u tarım, yüzde 19’u sanayi ve yüzde 12’si evsel olarak kullanılıyor. Ülkemizde de yapılan vahşi sulama yöntemleri, hem su kaynaklarının aşırı israfına, toprağın yapısı ile kalitesinin bozulmasına ve çoraklaşmasına neden oluyor. Suyun geleceği için tarımda bilinçsiz ve düşük verimli sulama uygulamalarından vazgeçilip modern sulama yöntemlerine geçilmesi büyük önem taşıyor. Sanayideki su tüketiminde ise belirli bir miktarın üzerinde su tüketen işletmelerin, bulunduğu bölgedeki yer altı su kaynaklarını kurutmalarına acilen son verilmeli ve bu işletmelerin atıl durumdaki yer üstü su kaynaklarının bulunduğu bölgelerde yer alması sağlanmalıdır.’’ dedi. ‘’Arıtma cihazları 5 kat fazla su israf ediyor’’ Tüketicilerin bilinçlenmesi ve her türlü su kullanımında kaynakların kısıtlı olduğunun hatırlanması gerektiğine dikkat çeken Yaşabey Kalebaşı açıklamasında önemli bir noktaya değindi; “Yanlış ve bilimsel olmayan bilgilendirmelerle arıtma cihazlarının en sağlıklı ve güvenli alternatif olarak sunulması önemli bir risk barındırıyor. Bugün arıtma cihazları 1 litre suyu arıtmak için yaklaşık 5 litrelik atık su oluşturuyor. Filtrelerin değişim süresine göre bu rakam çok daha da artabiliyor. Bu konuda tüketicilerde farkındalık oluşturularak bu su israfının önüne geçilmelidir.’’ ‘’Su bilincine müfredatta yer verilmeli” Suyun her damlasının korunması gerektiği bilincinin oluşmasına vurgu yapan Kalebaşı ‘’Kullanım alışkanlıklarında farkındalık yaratılarak israfı önleyecek bireysel önlemler alınmalıdır. İlkokuldan başlayarak su kullanımı konusunda bilinçlendirme çalışmaları artırılmalı, müfredat dahilinde bu konu titizlikle işlenmelidir’’ diye konuştu. Gelecek nesillerin refahı ve barışı için Su kaynaklarının doğru kullanımı en kritik adım Yaşabey Kalebaşı
61 Nisan- 2024 su dosyası Banvit BRF, arıttığı suyun yüzde 51’ini içme suyu kalitesinde geri kazandı… Türkiye’nin önde gelen beyaz et üreticilerinden Banvit BRF, Bandırma ana kampüsünde bulunan “Atık Su Geri Kazanım Tesisi” sayesinde 2022’de arıttığı suyun ortalama yüzde 43’ünü içme suyu kalitesinde geri kazanırken, bu oranı 2023’de yüzde 51’e çıkardı… 22 Mart “Dünya Su Günü”nde sektörünün öncü firmalarından Banvit BRF, şirketin su kaynaklarının korunmasına yönelik çalışma ve hedeflerini paylaştı. Dünya’nın ve Türkiye’nin su konusunda sınırlı kaynaklara sahip olduğunun bilinciyle hareket eden Banvit BRF, özellikle su ayak izini azaltmak üzere uzun yıllardır çalışıyor. Şirket Bandırma ana kampüsünde yer alan “Atık Su Geri Kazanım Tesisi” sayesinde üretim proseslerinden ortaya çıkan ve arıtma tesisinden gelen suyu her yıl değişen oranlarda içme suyu kalitesinde geri kazanıyor. Şirket böylece üretim sürecinde doğal kaynakları kullanmak yerine, atık suyun geri kazanımını sağlayarak, yer altı su kaynaklarını da korumuş oluyor. Banvit BRF, 2022’de ortalama yüzde 43 olan suyun geri kazanımı oranını, sürdürdüğü çalışmalar neticesinde 2023 sonunda yüzde 51’e çıkardı. Bu alandaki çalışmalarına ara vermeden devam ettiklerini belirten Banvit BRF CEO’su Tolga Gündüz, “Türkiye’nin önde gelen beyaz et üreticilerinden biri olarak sorumluluklarımızın bilincinde hareket etmeyi sürdürüyoruz. Tüm operasyonlarımızı ve üretim süreçlerimizi sürdürülebilirlik perspektifinde yeniden düzenledik ve bu düzenlemeleri geliştirmeye de devam ediyoruz. 2025’e kadar tüm tesislerimizdeki su kullanımımızı yüzde 13 oranında azaltmayı hedefliyoruz. 2023 sonunda Bandırma ana kampüsümüzde bulunan tesisimizde arıtılan suyun, içme suyu kalitesinde geri kazanım oranını ortalama yüzde 51’e çıkardık. Çocuklarımıza yaşanabilir ve sürdürülebilir bir dünya bırakma hedefiyle çalışmalarımıza devam edeceğiz” dedi. Banvit BRF CEO’su Tolga Gündüz
62 Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütünün (FAO) verilerine göre dünya yüzeyinin yaklaşık yüzde 71'ini kaplayan su miktarının sadece yüzde 2,5'i içme, tarım ve endüstriyel kullanım için uygun durumda ölçülüyor. Bugün, 2,4 milyar kişi su sıkıntısı çeken ülkelerde yaşıyor. Bu durum su kaynaklarının daha etkili bir şekilde kullanılmasının ve su verimliliğinin önemini artırıyor. Akıllı şehir teknolojileri, su verimliliğini artırmak ve tüketimi azaltmak için yardımcı olabilir. İşte kullanılabilecek bazı akıllı şehir teknolojileri ve uygulamalar: Akıllı su yönetim sistemleri: Akıllı su yönetim sistemleri kent içinde suyun kaynağından son kullanıcıya ulaşmasına kadar olan sürecin en etkin şekilde yönetilmesi için uçtan uca modern su yönetimi sunuyor.Bu süreç içinde, coğrafi bilgi sistemleri tabanlı su dağıtımı ve şebeke yönetimi, kayıp ve kaçakların tespiti, atık su yönetimi, varlık yönetimi, abone tahakkuk ve tahsilat işlemlerinin yönetimi aşamaları yer alıyor. Akıllı tarım uygulamaları: Şehirlerin çevresindeki tarım alanlarında da akıllı tarım uygulamaları kullanılabiliyor. Toprak nem sensörleri ve hava durumu verilerini kullanarak çalışan akıllı sulama sistemleri, sulama suyunun etkin bir şekilde kullanılmasını sağlıyor. Bu sistemler, yağış miktarına ve toprak nemine göre sulama programlarını ayarlayabiliyor, bu da su tasarrufu sağlar ve aşırı sulama riskini azaltıyor. Yağmur suyunun toplanması ve geri dönüştürülmesi: Evler, işyerleri veya diğer yapılar üzerine yağmur suyu toplama sistemleri genellikle bir su deposu veya tankı, yağmur suyunu yakalayan bir yüzey ve bir drenaj sistemlerini içeriyor. Toplanan yağmur suyu, bir dizi farklı amaç için kullanılabiliyor. Örneğin, bahçe sulama, tuvalet sifonları için su sağlama, çamaşır yıkama veya temizlik gibi evsel amaçlarda olduğu gibi endüstriyel işletmelerde, yağmur suyu proses suyu olarak da kullanılabiliyor. Su kaynakları modelleme ve tahmini: Veri analitiği ve modelleme araçları, su kaynaklarının mevcut durumunu izleyebiliyor ve nüfus oranlarına göre gelecekteki talepleri tahmin edebiliyor. Bu sayede su kaynaklarının sürdürülebilir şekilde yönetilmesi için politikalar oluşturulabiliyor. Akıllı şehir yaklaşımını güçlendirmek ve yaygınlaştırmak için 42 yıldır bilişimin gücünü kullanan SAMPAŞ Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Şekip Karakaya konuyla ilgili şu değerlendirmeleri yapıyor: “Birleşmiş Milletler’in raporuna göre dünya genelinde 2030'a kadar 700 milyon kişinin su kıtlığı nedeniyle yaşadıkları bölgelerden göç etmek zorunda kalacakları tahmin edildiğini görüyoruz. Endüstriyelleşme ve nüfus artışı nedeniyle yerküredeki kullanılabilir su kaynaklarının tasarrufu giderek önem kazanıyor. İnsan için hayati önem taşıyan suyun sürdürülebilir şekilde yönetilmesi için akıllı şehir teknolojileri kritik öneme sahip. Akıllı şehir teknolojileri suyun daha verimli kullanılmasını sağladığı gibi, zaten sınırlı olan bir kaynağın israfının önüne de geçiyor. Bu uygulamalar sayesinde bir kentinsu kullanımı ile ilgili tüm senaryoları kontrol altına alınabiliyor. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütünün (FAO) verilerine göre,2,4 milyar kişi su sıkıntısı çeken ülkelerde yaşıyor. Hızlı nüfus artışı, kentleşme, ekonomik kalkınma ve iklim değişikliği gibi faktörler, gezegenin su kaynaklarının günden güne tükenmesine neden oluyor. Bu noktada su tüketimini akıllı şekilde yönetmek büyük önem taşıyor. Su kıtlığını engellemek için “akıllı” olmak şart Şekip KARAKAYA SAMPAŞ Holding Yönetim Kurulu Başkanı su dosyası Nisan- 2024
63 Türkiye’nin ilk ambalajlı su markası olarak tam 40 yıldır her bir damlaya sahip çıkmak adına sorumlu su yönetimi anlayışıyla çeşitli faaliyetlerde bulunan Pınar Su ve İçecek, 22 Mart Dünya Su Günü’ne özel 2024 yılı hedeflerini ve 2023 yılı atık su verilerini açıkladı. Geçen sene bir önceki yıla göre toplam atık su miktarında %8, birim üretim başına ise %8,6 düşüş kaydedildi. Türkiye’yi ilk kez 1984 yılında ambalajlı su ile tanıştıran Pınar Su ve İçecek, sürdürülebilir yaşam ve sorumlu su yönetimi anlayışıyla, tam 40 yıldır su kaynaklarının sürdürülebilir olması için koruma-kullanma dengesini gözetiyor ve çevre dostu bir gelecek adına önemli faaliyetler gerçekleştiriyor. Bu kapsamda; kamu ve sektör çalışmalarına katılıp çoklu su kaynağı yönetimi, kayıp/kaçak su oranlarının azaltılması, atık suların geri kazanımı, su verimliliğinin artırılmasına yönelik projeler ve üretim zinciri boyunca kirleticilerin suya karışmasının önlenmesi yönünde bir çok çalışma hayata geçiriyor. Yapılan bu çalışmaları her yıl düzenli olarak kamuoyu ile paylaşan markanın 2023 yılı verileri Dünya Su Günü’ne özel paylaşıldı. Aydın Tesis’inin son bir yılda atık su miktarı azaltımı %24,7 oranına ulaştı Pınar Su ve İçecek, 2023 yılı toplam atık su miktarını bir önceki yıla göre %8, birim üretim başına ise %8,6 düşürdüğünü açıkladı. Tesislerinin tümünde her yıl devam ettirilen ve yeni geliştirilen iyileştirme projeleri sonucunda atık su miktarı bir önceki yıla kıyasla; Aydın Tesis’te toplamda %24,7, Bursa Tesis’te toplamda %1,3, Sakarya Tesis’te ise toplamda %14,6 oranında azaltıldı. Birim ürün başına atık su miktarı azaltımı ise Aydın Tesis’te %18,2, Bursa Tesis’te %4,7, Sakarya Tesis’te ise %21 oranında gerçekleşti. Pınar Su’nun Bursa Uludağ Tesisi Türkiye’deki en hızlı üretim hatlarından. Yerleşim birimlerinden 1000 metre yükseklikte bulunan Pınar Madran kaynağı ise, nitelik ve lezzet bakımından Türkiye'nin en kaliteli kaynaklarından biri. Sakarya Hendek'te bulunan Gökçeağaç su kaynağı, Keremali Dağı ve eteklerinde yer alıyor. Bu üç tesisin yıllık toplam su üretimi, yaklaşık 1,5 milyon ton civarında. Markanın, 2024 yılı hedefi ise; atık su miktarını bir önceki yıla göre %2 azaltmak. Pınar Su; “suyun geleceği” için çalışıyor Nisan- 2024 su dosyası
64 insan kaynaklarıUluslararası işe alım ve danışmanlık şirketi Michael Page, cinsiyet çeşitliliğini desteklemenin Avrupa’daki şirketler için önemine dikkat çeken verileri derledi. Bu veriler Michael Page Sürdürülebilirlik Öngörüleri Araştırmasına dayanıyor. Avrupa ülkelerinde 2022 yılında yaklaşık beş bin çalışan ve iş arayan ile gerçekleştirilen bu araştırmaya göre; Avrupa’da erkek çalışanların %18'i cinsiyet eşitliğini "hiç" umursamadıklarını söylüyor. İşyerlerinde kadınlar, cinsiyet ayrımcılığına, erkeklerden 3 kat daha sık maruz kalıyor. İş-yaşam dengesinin olmaması, kadınların %25'inin kariyerlerini bırakmasına neden oluyor. Ayrıca evle ilgili bakım görevleri, Avrupalı kadınların %7'sinin işgücünden ayrılmasına neden oluyor. Diğer taraftan orta kademe kadın yöneticilerin her yıl %23'ü cinsiyet ayrımcılığına uğruyor. Üst düzey kadın yöneticilerin %31'i ise yılda en az bir kez cinsiyet ayrımcılığı ile ilgili davranışlarla karşılaşıyor. En yaygın 6 önyargı ve onlara meydan okuma yolları Michael Page Türkiye Direktörü Çağla Şengöz Altaş, “Cinsiyet çeşitliliğini desteklemenin önemine dikkat çekerek, “Öncelikle kendimizde ve başkalarında var olan önyargıların farkında olmalı ve bunlara meydan okumayı öğrenmeliyiz.” diyor. Michael Page olarak, kültürlerini daha kapsayıcı, çeşitli ve eşitlikçi hale getirmeye ve önyargıları ortadan kaldırmaya özen gösteren kurumlar ile çalışmayı tercih ettiklerini ifade ediyor. Kadınların gelişimlerini engelleyen unsurları göz önüne alarak, liderlik rollerini üstlenebilmeleri ve daha adil fırsatlara sahip olabilmeleri için, şirketlerin daha fazla destek vermesi gerektiğine vurgu yapıyor. “Şirketler bu desteği verirken kapsayıcı, çeşitliliği kutlayan ve farklı liderlik tarzlarına değer veren bir kurum kültürü geliştirmeyi önemsemelidir” diyen Altaş, kadınların iş yerinde karşılaştıkları açık ya da gizli önyargılardan en yaygın olan altı tanesini ve bu önyargılara meydan okumanın yolları ise şöyle özetleniyor; 1-Beğenilebilirlik Önyargısı: Erkeklerin aksine, kadınlar genellikle iddialı oldukları için sert olarak görülürler. Bu önyargılı eleştiriler öznel ve belirsizdir. Belirsiz, önyargılı eleştirilere meydan okuyun ve/veya yeniden çerçevelendirin. 2-Performans Önyargısı: Kadınların performansı genellikle hafife alınırken, erkeklerinki abartılıyor. Kadınlar, performans önyargısı nedeniyle uygun fırsatları reddedebilir. Kariyer gelişimini teşvik edin ve destekleyin. 3- Annelik Önyargısı: Annelik önyargısı, kadınların erkeklerden daha az kariyer odaklı olduğunu varsayar. Taraflı yorumlar kanıta dayalı değildir. Annelik önyargısına "Sana bunu söyleten nedir?" diye meydan okuyun. 4- İlişkilendirme Önyargısı: Kadınlar, eylemleri için erkeklerden daha az kredi ve daha fazla suçlama alırlar. Ekibinizdeki kadınların başarılarını vurgulayın. Görünürlüklerini artırmak için sosyal medyayı kullanın. 5- Yakınlık Önyargısı: Farklı olanları dışlarken bizim gibi insanları kayırmak, yakınlık önyargısıdır."Farklı" kelimesinin ekibe çeşitlilik ve yeni bir bakış açısı sunabileceğine dikkat çekerek bu önyargıya meydan okuyun. 6- Kesişimsellik Önyargısı: Kadınlar ırk, cinsel yönelim, engellilik ve kimliklerinin diğer yönlerine dayalı önyargılarla karşı karşıyadır. Engelli veya diğer kimlik özelliklerine sahip kadınların "özel muamele" gördüğünü iddia eden iş arkadaşlarına meydan okuyun. Kadınların iş yerinde karşılaştıkları gizli ya da açık Çağla Şengöz Altaş önyargılar Nisan- 2024
65
66 Gülçin SOYTUTAN @hayallerimedokunmak @hayallerimedokunmak Gülçin Soytutan Blog: www.hayallerimedokunmak.com Hayallerime Dokunmak Rüzgâr bu sefer bizi Avrupa kıtasının en batısındaki küçük, fakat dünya tarihinde büyük izler bırakmış Portekiz’e savurdu. Ülkeyi gezmeye Porto’dan başladık. Porto Atlas Okyanusuna dökülen Douro Nehrinin, doğal liman oluşturan iç kısmına kurulmuş bir liman şehri. İlk insan izleri M.Ö.8.000’lere kadar uzanıyormuş. Şehir zaman içinde Keltler, onlarla ticaret yapan Fenikeliler, Romalılar, Vizigotlar, Magribilere ev sahipliği yapmış. Okyanusun deli dalgalarından korunan liman, gemiler ve gemiciler için bulunmaz kaftan olmuş. Ticaretin gelişmesiyle birlikte şehir bugünkü halini almış. Sao Bento Bu kısa bilgiden sonra gelelim bizim gezimize. Havaalanına indikten sonra metroyla 1900’ün başlarında inşa edilen Sao Bento istasyonuna geldik. Elimizde eşyalarımızla direkt garın içerisindeki 11 yılda tamamlanan muhteşem çinileri inceledik. Panolar toplam 20.000 çiniden oluşuyormuş. Güneş ışıklarına maruz kalan bazı panoların rengi nispeten solmuş olsa da 100 yaşını aşmış çiniler hala pırıl pırıl. Portekiz’in tarihini ve kültürünü anlatıyormuş. Güzelliğe bakar mısınız? Kimseyi zorlamıyor, geçmişi unutturmuyor “arif olan anlar” deyip görsel zekâyla işi bitiriyorlar. Portekiz’de bu çinilere azulejo deniliyor. Ülke genelinde dış ve iç cephelerde çok kullanılıyor. Konutlarda çoğunlukla düz seramik şeklinde kullanılsa da papatya gibi kabartmalı azulejolara da rastladık. Hepsine hayran kaldık. Şehir dik bir vadinin böldüğü nehrin kıyısına kurulduğundan inişli, çıkışlı yokuşlarla dolu. Flores Caddesinde kaldığımız için bize zor gelmedi. Yürüyerek rahatlıkla her yere ulaştık. Portekiz genelinde kiliseler dâhil pek çok yer ücretli. Fiyatlar çok pahalı olmasa da toplamda, kurların yüksekten uçtuğu bu zamanlar da yekün teşkil ediyor. Bizi mecburen seçici olmaya zorluyor. Lello Kitapevi J.K. Rowling’e Porto’da yaşarken yazdığı Harry Potter adlı fantastik romanına ilham verdiği söylenen Lello Kitapevi inanılmaz kalabalıktı. Günler öncesinden randevu almak gerekiyordu. Üstüne üstlük ziyaret yarım saat olunca önünden geçtik. Kapısından şöyle bir gördüğüm,1869 tarihli kitapevini çok beğendim. Bu arada Rowling “Lello ’yu ziyaret etmediğini, buradan ilham almadığını” attığı bir tweette yazmış! Yolumuzun üzerindeki Clerigos Kilisesi’nin ücretsiz olan kilise kısmını gezip, Carmo ve Carmelitas Kiliselerine doğru devam ettik. Carmo ve Carmelitas Kilisesi Karşıdan baktığınızda katedralden bile büyük görünen bina aslında 2 kilise ve aralarında bulunan dünyanın en küçük evi unvanına sahip “Casa Escondida ”dan oluşan üçlü bir kompleks. Carmo Kilisesi 18. yy’ın ortalarında rahipler için kurulmuş. Yan duvarını süsleyen binlerce azulejo ile 12. yy’da Carmo Dağında kurulan Carmelit Mezhebini anlatıyormuş. “Carmo” rahiplerin, “Carmelitas” da rahibelerin kilisesiymiş. Carmo Kilisesi ücretli, kapı girişinden bilet alabiliyorsunuz (İnternetten alırsanız indirimli, aklınızda bulunsun!). Kilisenin herkese açık ibadet kısmı altın yaldızlı rokoko ve barok süslemelerle bezeli. Üst katında küçük bir müze ile rahiplerin yemek yiyip görüştükleri bir de salon var. Ayrıca hastane olarak da hizmet veren kilise 1808-1814 yılları arasında Fransız işgali sırasında her iki taraPortekiz Gezi Notları - 1 “Porto”
67 Nisan- 2024 hayallerime dokunmak fın askerlerini de tedavi etmiş. En alt katındaki mezarlık kısmındaysa pek çok insan gömülüymüş. Bu mezarların bir kısmını açmışlar.Aynı mezarda birçok kişinin kemiklerinin bulunduğunu gördük. Carmelitas Kilisesinin geçmişi ise Carmo ’dan çok daha eski. 17. yy tarihli bir manastır. İşgal sırasında kışla olarak kullanılmış. Hala manastır kısmını Portekiz Ulusal Muhafızları, karargâh olarak kullanıyormuş. O yüzden bu kilisenin sadece ibadet kısmı ziyaret edilebiliyor. Burası da altın yaldızlı barok süslemelerle bezeli. Gelelim iki kilisenin arasındaki 1,5 m.lik aralığa. Burası Dünyanın en dar evi, 3 katlı. Alt katta yatak odası, ortada oturma odası, en üst kattaysa mutfak var. Aslında rahip ve rahibelerin ibadet ettiği kiliselerin duvarını ortak yapmak istememişler ama arada kalan boşluk da hoş görünmeyince araya evi monte etmişler. Başta rahipler, ardından kiliselerde çalışan sanatçılar, sonra doktorlar bu minik evi kullanmış. Hatta işgal yıllarında gizli toplantılar bile yapılmış. Santa Catarina veya Ruhlar Şapeli Porto’da Carmo Kilisesi gibi mavi beyaz çinilerle kaplı pek çok kilise var. Bunlardan bir tanesi de St. Catarina Şapeli. Dış yüzü ve içi Azize Catarina ve Aziz Francis’in hayatını, şehit edilmesini anlatan seramiklerle süslenmiş. Porto Katedrali’ne pazar ayini için sabah gittik ama onlar bizden akıllı çıktı ibadete girerken bile ücret alıyorlardı. Bizde katedralin etrafını gezip Şehre tepeden baktık. Sonra aşağıya Duoro nehri kıyısına indik. Nehir şehrin var olma sebebi. Praça de Riberia Ortaçağdan beri şehirdeki ticaret merkeziyse tabii ki nehir kıyısında“Praça de Riberia” yani Riberia Meydanı. İki kere yangın yaşanan meydanda 17.yy’dan kalma bir çeşme ile “Cubo da Ribeira” diye adlandırılan heykel, yangınlardan sonra yapılan Ortaçağ binaları, Vaftizci Yahya heykeli ilk bakışta görülen yerler arasında.. Tekne turlarının da hareket noktası olan meydan bar, restoran ve kafelerle dolu. Sıra sıra teknelerin bağlı olduğu nehir kıyısından 1. Luis köprüsü çok güzel görünüyor. Şehir gezimizde gece, gündüz pek çok kez bu alandan geçtik. Her zaman turistler, satıcılarla dolu cıvıl cıvıldı. 1.Luis Köprüsü Duoro Nehrini gerdanlık gibi süsleyen 1. Luis Köprüsü iki katlı. Alt katından araçlar, üst katından trenler geçiyor. İnsanlar için her iki katında yürüyüş yolları var. Köprünün karşısına Gaia Bölgesine geçerken üst kattaki yolu kullandık. Nehrin kenarındaki rengarenk evleri ve şehri buradan izlemek ayrı bir güzeldi. Dönüşte alt yolu kullandık. Buradan da aşağıdan geçen gemiler çok keyifli görülüyordu. Gaia Bölgesi Şaraplarıyla ünlü Gaia Bölgesine geçince, köprü ayağının hemen yanında bulunan Pillar Kilisesinin seyir terasına gittik. Bir kez daha Porto’yu karşıdan seyrettik. Burada gün batımı çok güzel izleniyormuş ancak bizim Porto’da bulunduğumuz dönemde hava kapalı ve çok yağışlıydı. Buradan nehir boyunca yürüdük. Yol kenarlarında şarap tadım evleri vardı. Hepsinde bir şeyler yiyip, içilebiliyor. Biz de büyük tadım evlerinden birini denedik. İçerde canlı müzik de yapıyorlardı. Balıklı pasta dedikleri sıcak bir tuzluyla şarap denedik. Şarap güzeldi ancak patates köftesine benzeyen balıklı pastanın içine kocaman bir peynir eklemişler. Bana çok ağır geldi. Tadım evinin ambiyansıysa müthişti. Konserve sardalya satan bir firmanın dükkânına hayran kaldık. Fado Konserleri Porto’da bir gecemizi klasik fado konserine ayırdık. Fado 19. yy’da Portekizli kadınların geri dönmeyen denizci eşlerini, sevgililerini veya yaşamlarını anlattıkları çoğunlukla ağıt tarzı şarkılar.Klasik Fadoysa gitar eşliğinde bir sanatçının performansından oluşuyor. Bizde Adriana Paquete ’dan duygusal parçalar dinledik. Ne söylediğini anlamasak da müziğin evrenselliğinde aynı duyguları paylaştık. Bir gece de şehrin en eski kiliselerinden biri olan Sao Pedro de Miragia Kilisesindeki modern fado konserine gittik. Gerçekten çok moderndi. Karanlık kilisede çeşitli enstrümanlar eşliğinde yapılan gacır gucur müzik korku filmlerini aratmıyordu. Batalha Meydanı, İldefenso Kilisesi, Mercado Balhao gibi pek çok yeri ziyaret ettik. Porto ziyaretimizin son gecesi yeğenim Nesibe bize katıldı. Hep birlikte Porto’dan kiraladığımız araçla ayrılıp, ülkenin kuzeyine doğru yola çıktık. Şimdilik bu kadar olsun. Gelecek sayımızda buluşmak üzere, sağlıkla kalın! Hayallerinize dokunmanız dileğiyle…
68 Nisan- 2024 S a ğ l ı ğ ı m ı z Günümüzde spora zaman ayıran kişilerin sayısı gün geçtikçe artıyor. Zira, sportif faaliyetler bedensel ve psikolojik sağlığımıza çok önemli katkı sağlıyor. Öyle ki düzenli yapılan spor sağlıklı bir vücut yapısı, güçlü kaslara sahip olmamızın yanı sıra günlük yaşamın stresiyle daha kolay baş etmemizde ve daha üretken çalışmamızda önemli bir rol üstleniyor. Acıbadem Altunizade Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Alper Kaya, spor yaparken kaçınmanız gereken hataları anlattı; önemli öneriler ve uyarılarda bulundu. Hata: Spora ısınmadan başlamak Doğrusu: Spora başlamadan önce, ısınma egzersizlerini yaparak kaslarınızı hazır hale getirmeyi alışkanlık haline getirmelisiniz. Bu egzersizler vücuttaki kan akışı ile dokulardaki oksijen miktarını artırarak kaslara esneklik kazandırıyor. Bunun aksine soğuk kaslarla yapılan ani hareketler ise kas yaralanmaları, esneklik kazanılmadan yapıldığında menisküs yırtığı gibi sorunlara zemin hazırlıyor. Hata: Sporun hemen öncesinde aşırı yemek Doğrusu: Spor yaparken kullanacağınız enerjiye uygun beslenmeye özen gösterin. Spor saatine çok yakın zamanda aşırı tüketilen yemeğin ardından kan dolaşımı kaslardan uzaklaşıp daha çok sindirim sistemine yöneliyor. Bu durum da hem rahatsızlık hissi, hem de erken yorulmalara neden oluyor. Özellikle basit şekerin tüketilmesi ise insülinin hızla yükselmesine yol açıyor ve egzersiz sırasında kan şekeri bu kez hızlıca düşerek baş dönmesi ile bayılma hissine sebep olabiliyor. Hata: Vücudu susuz bırakmak Doğrusu: Egzersiz öncesinde, sırasında ve sonrasında su içmeyi ihmal etmeyin. Aşırı susamışlık hissi, yorgunluk, baş ağrısı ile bedensel olarak ağırlaşma hissi veya idrar renginde koyulaşma su kaybının işaretleridir. Hata: Aşırı yorgun ve bitkin günlerde spor yapmak Doğrusu: Aşırı yorgun ve bitkin haldeyken dikkat ile denge duyusu azaldığı için bu dönemlerde spor yapmak yaralanma riskinin artmasına sebep oluyor. Dolayısıyla kendinizi aşırı yorgun ve bitkin hissettiğinizde spor yapmayın. Hata: Kısa sürede sonuç almaya çalışmak Doğrusu: Özellikle spora yeni başlayan kişilerin yaptıkları hatalardan biri, spordan kısa sürede yüksek verim alma hayali oluyor. Kısa sürede sonuca ulaşma düşüncesiyle çok kısa aralıklarla ve aşırı antrenman yapmaktan mutlaka kaçınmanız gerekir Hata: Geç saatlerde spor yapmak Doğrusu: Geç saatlerde ve şiddetli yapılan spor uyku düzenini olumsuz yönde etkileyebiliyor. Özellikle sabahları güneşin doğuşuyla başlayan hormonal ritmin bozulmasına ve kortizolün artmasına sebep olarak vücudun iç dengesinin bozabiliyor. Bu nedenle antrenman günleri arasındaki sürenin iyi düzenlenmesinin ve dinlenmek için vücuda yeterli süre verilmelidir. Vücudun haftada en az bir-iki gün dinlenmesi çok önemlidir. Dinlendirmeden yapılan yüksek aktiviteli sporlarda ‘aşırı kullanım yaralanmaları denilen sorunlar ortaya çıkabilir, Hata: Spora uygun olmayan kıyafet ve ekipman kullanmak Doğrusu: Soğuk havalarda dışarıda spor yapacaksanız çok kalın ve yünlü kıyafetleri tercih etmeyin. Bunun yerine terletmeyen ama vücut ısısını koruyan kıyafetler giyin. Ayrıca ayakkabınızın yapacağınız sporun zeminine uygun özelliklere sahip olması gereklidir. Spor yaralanmalarına neden olan 7önemli hata
69 Nisan- 2024 bilyormusunuz? Yeni kimlik kartlarınızın şifresini biliyor musunuz? İçişleri Bakanlığı’nın 1 Ocak 2017 tarihinden itibaren yeni çipli kimlik kartlarına geçilmesi gerekliliğini duyurmasının ardından bugün geldiğimiz noktada yaklaşık 80 milyon kişi biyometrik kimlik kartı kullanmaya başladı. Ancak yeni kimlik kartlarının özellikleri halk arasında çok fazla bilinmiyor ve pek çok kurum hâlâ kimlik doğrulamada çipi kullanmayarak “fotokopi” usulüne devam ediliyor. Oysa yeni kartlar güvenlik amaçlı içerisinde hem kullanıcının parmak izini hem de şifresini barındırıyor. Kişilerin yeni kimlik kartı başvurusunun ardından biyometrik kimlik kartlarının zarf içinde geldiğini ve bu zarfta bir de kimliğin güvenlik adımlarından biri olarak altı haneli bir şifre bulundurduğunu ifade eden biOnay Kurucu Ortağı Ümit Yaşar Usta, birçok kullanıcının bu şifreden habersiz olduğuna dikkat çekiyor. Yeni kimliklerde PIN, PUK ve “Kişisel Mesaj” detayı Yeni kimlik kartlarını edinen vatandaşlar kendilerine gelen zarftaki hologramı kazıyınca PIN ve PUK şifrelerine erişebiliyor. Vatandaşların kimlik kartı şifresi konusunda yeterince farkındalığın oluşmadığını belirten Ümit Yaşar Usta, “Kapalı zarfta verilen altı haneli PIN şifresi, kimlik kartı doğrulamada ve kişiye özel olan güvenlik mesajının değiştirilmesi için kullanılıyor. Kişisel güvenlik mesajı çipli kimliği elektronik doğrulama yapacak cihaz ekranında kart sahibine gösteriliyor. Bu sayede vatandaşlar kimlik doğrulama yapacak cihazın sahte olup olmadığını anlayabiliyor. Kimlik kartı sahipleri kullanılan doğrulama cihazına PIN veya parmak izi vermeden önce kişisel mesajı görüp onaylamalılar. Kişisel mesajı cihaz görüntüleyemiyorsa o cihaza güvenip işlem yapmamalılar. Yeni kimlikler banka, noter, tapu, sağlık ve sigorta işlemlerinin daha hızlı, kolay ve güvenli gerçekleştirilmesi için elektronik kimlik doğrulamasına imkan sağlıyor. PIN-PUK mektubunu kaybeden vatandaşlar e-Devlet üzerinden çipli kimlik kartına ait PIN, PUK ve Kişisel mesajlarını öğrenebilirler” diyor. Kimliklerde yer alan bilgilerin güvenlik amacıyla kimseyle paylaşılmaması gerektiğine de dikkat çeken Usta, eski usul kimlik fotokopisi paylaşılmaması noktasında da vatandaşları uyarıyor. biOnay Kurucu Ortağı Ümit Yaşar Usta
70 kısa...kısa...kısa Nisan- 2024 BurgerKing® Tunceli’de ilk restoranını açtı BurgerKing®, birbirinden lezzetli, ekonomik ve doyurucu menülerini, sıcak ve soğuk içecek çeşitlerini, kral patateslerini, enfes soslarını ve daha birçok lezzetini Tunceli’deki lezzet severlerle bir araya getiriyor. Hızlı servis restoran zinciri sektörü lideri TAB Gıda güvencesiyle hizmet veren BurgerKing®, Tunceli Merkez Atatürk Caddesi’nde hizmet vermeye başladı. Gıda işletmeciliği konusunda tüm çözümleri kendi bünyesinde sunan iş modeli ile dünyada benzersiz bir gıda ekosistemine sahip olan TAB Gıda, bünyesindeki markalara yatırım yapmak isteyen yatırımcılara, tedarik zinciri yönetimi, operasyonel ve pazarlama tecrübesinin yanı sıra satın alma gücünden faydalanma imkânı sağlıyor. TOS+H Expo, 2-4 Mayıs 2024 tarihleri arasında beşinci kez kapılarını açarak etkileyici başarı öyküsünü yazmayı sürdürecek. Türkiye ve bölgedeki iş sağlığı ve güvenliği profesyonelleri için vazgeçilmez bir platform olarak kendini kabul ettiren fuarın yüksek bir talep yaratarak gözle görülür derecede çok rezervasyon alması, bölgedeki bu önemli etkinliğe yönelik hızla artan ilginin etkileyici bir şekilde altını çiziyor. 2024 heyecan verici yenilikleri beraberinde getiriyor: 24.000’i aşkın sanayici üyesi ile Türkiye’nin en büyük ve en güçlü sanayi odası İstanbul Sanayi Odası (İSO), bir kez daha TOS+H Expo’nun güvenilir ortağı olacak. İstanbul Sanayi Odası, TOS+H Expo Fuarı’nda kendi standlarıyla (İstanbul Sanayi Odası ve İstanbul Sanayi Odası Belgelendirme A.Ş.) yer alırken, İSO İş Sağlığı ve Güvenliği Sempozyumu ile de Deprem ve Afetten Korunma konularına odaklanacak. Fuar sırasında Genel Kurul’unu gerçekleştirecek olan TİGİAD da kendi standında işyerinde sağlık ve güvenlik konularında uzman sunumlarıyla fuara ayrı bir renk katacak. "TOS+H Expo 2024 çerçevesinde bölgedeki iş sağlığı ve güvenliğine yönelik bu önemli platformu birlikte genişletmek amacıyla İstanbul Sanayi Odası (İSO) ile işbirliğimizi yoğunlaştırıyoruz. Bu ortaklık sayesinde, Türkiye’de güvenli bir çalışma ortamının geliştirilmesine birlikte kararlı bir katkıda bulunuyoruz.” diyor A+A ve küresel A+A Etkinlik Portföyü Direktörü Lars Wismer. Ayrıca yeni kurulan Start-up Zone, yeni firmalara yenilikçi çözümler ve vizyoner fikirler sunmaları ve ağ oluşturmaları için mükemmel bir fırsat sunuyor. Messe Düsseldorf tarafından yerel organizatör Tezulaş Fuar ile işbirliği içinde düzenlenen TOS+H Expo, iş sağlığı ve güvenliği alanında dünyanın en büyük ihtisas fuarı A+A ile yakından bağlantılı.Etkinlik, merkezi bir konumda bulunan ve toplu taşıma araçlarıyla kolayca ulaşılabilen İstanbul Kongre Merkezi'nde (ICC) gerçekleştirilecek. Katılım ücretsiz olup www.toshexpo.com.tr adresinden kayıt gerektirmektedir. TOS+H Expo, geleceğe yönelik konuları ve yenilikleriyle dikkat çekiyor
71 Gıda Güvenliği Derneği [email protected] www.ggd.org.tr Papyon Event Agency [email protected] www.papyon.com.tr www.gidaguvenligikongresi.org www.gidaguvenligikongresi.org 88 Grand Cevahir Otel Ve Kongre Merkezi 9-10 Mayıs 2024 İstanbul-TÜRKİYE Uluslararası Gıda Güvenliği Kongresi 9-10 Mayıs 2024 İstanbul-TÜRKİYE Uluslararası Gıda Güvenliği Kongresi
72 Mutfağınızdaki gizli hazine: “Kırmızı mercimek” Bitkisel protein bakımından oldukça zengin olan kırmızı mercimek hem yetişkinler hem de çocuklar için oldukça sağlıklı bir besin kaynağı olarak gösteriliyor. Proteinin, kas gelişimi ve onarımı için gerekli olduğuna dikkat çeken Duru Gıda Beslenme Danışmanı Diyetisyen Emine Uluçay, “Türk mutfağında çok çeşitli şekilde sunumu olan kırmızı mercimek,tokluk hissini artırarak kilo kontrolüne yardımcı olur. Düşük glisemik indekse sahip olan kırmızı mercimek böylece kan şekerinin dengelenmesine ve daha uzun süreli tokluk hissedilmesini sağlar. Lif bakımından da oldukça zengin olan kırmızı mercimek, sindirim sistemi sağlığını destekler, kabızlık riskini azaltır.” dedi. Kırmızı mercimek, özellikle çocukların büyüme ve gelişim döneminde ihtiyaç duyduğu birçok besin öğesine sahip. Emine Uluçay; kırmızı mercimeğin, çinko, magnezyum, fosfor ve diğer birçok vitamin ve mineral açısından zengin olduğunu bu nedenle de yetişkin ve çocukların kemik sağlığını, bağışıklık sistemini ve genel sağlığı desteklediğini söyledi. Kırmızı mercimeğin antioksidanlar açısından da zengin bir besin olduğunun altını çizen Uluçay, sözlerine şöyle devam etti: “Kırmızı mercimekle aldığımız antioksidanlar, vücudumuzdaki serbest radikallerle savaşarak hücre hasarını azaltabilir ve hastalıklara karşı koruyuculuğumuzu artırır. Vücudumuzun halsiz düştüğü grip, nezle gibi hastalıklarda çorba olarak tüketilmesinin altında yatan asıl neden bu özelliğidir. Kırmızı mercimek ayrıca,demir açısından zengin bir kaynaktır. Demir, çocukların vücutlarında oksijen taşınmasına yardımcı olur ve sağlıklı kan dolaşımını destekler. İçeriğinde bulunan amino asitler, çocukların sağlıklı büyüme ve gelişimine yardımcı olur.” Kıyma kullanarak yapılan birçok yemeğin kırmızı mercimekle de yapılabileceğini belirten Emine Uluçay, böylece öğünün doymuş yağ içeriğinin azalacağını, lif içeriğinin ise artacağını ifade etti. Bitkisel protein bakımından oldukça zengin olan kırmızı mercimeğin tüketilmesini tavsiye eden uzmanlar, hem yetişkinler hem de çocuklar için oldukça sağlıklı bir besin olduğunu vurguluyor. Duru Gıda Beslenme Danışmanı Diyetisyen Emine Uluçay, kıyma kullanılarak yapılan birçok yemeğin kırmızı mercimekle de yapılabileceğini, böylece öğünün doymuş yağ içeriğinin azalacağını, lif içeriğinin ise artacağını belirtti. lezzetlerimiz Nisan- 2024 Diyetisyen Emine Uluçay
73
74 KÜLSAN THERMOSET NE KADAR DAYANIKLIDIR? Makul kullanım şartlarında % 95 kırılmaya dayanıklıdır. Örneğin, bir garsonun taşıdığı tepsiden tabakları düşürdüğünü var sayalım. Böyle bir durumda THERMOSET tabakların kırılma ihtimali çok düşüktür. Ancak, sert bir şekilde beton zemine atılırsa kırılabilir ya da yüksekten dik kenarı üzerine düşerse bazen kırık görülebilir. Ziba Yemek Üretim Tesisi 0212 503 46 59 [email protected] www.zibacatering.com [email protected] 0212 613 91 13 www.resport.com.tr Defterdar Mah. Otakçılar Cad. No:80 Eyüp Sultan - İstanbul www.pinarkaya.com.tr [email protected] 0222 236 82 62 Özeller Yemek Fabrikası Adresi: Palmiye Sitesi Altı C Blok No:59 /C Nusaybin - Mardin Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0542 415 50 56 e-mail: [email protected] www.ozelleryemekfabrikasi.com Kaçmaz Yemek Hizmetleri Sinan Kaçmaz 05333686998 Merkez Mah. Halit Paşa Cad. No:3 Yusufeli - Artvin [email protected] Öğün Ekmek Unlu Mamul. Gıda Yemekçilik San. ve Tic. Ltd. Şti. OSB 2. Etap 24. Cad. No:24 Döşemealtı Antalya Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası-Catering Tel: 444 00 94 Faks: 0242 258 18 37 www.ogunyemek.com www.omegayemek.com www.cuhadaroglucatering.com KÜÇÜK İLANLAR
75 Uluslararası TTaavvuukkççuulluukk KKoonnggrreessii 22002244 08-11 Mayıs 2024, Prof. Dr. Mete Cengiz Kültür Merkezi/Bursa SÜRDÜRÜLEBİLİR KANATLI ETİ VE YUMURTA ÜRETİMİ İÇİN STRATEJİK YAKLAŞIMLAR wwwwww..wwppssaattuurrkkiiyyeeccoonnggrreessss..oorrgg ORGANİZASYON SEKRETERYASI 0850 724 17 80 [email protected] Kongre Bilim Kurulu Sekreteryası Doç. Dr. Arda Sözcü BUÜ Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü E-Mail: [email protected] Dr. Öğr. Üyesi Çiğdem Şeremet Tuğalay ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü E-Mail: [email protected]
76 “Sanatın amacı, ruhumuzu, gündelik hayatın tozlarından temizlemektir.” - Pablo Picasso [email protected] Zerrin ÖZCAN k ü l t ü r - S a n a t Nisan- 2024 Ankara’nın kültürel ve tarihi zenginliklerininin başında gelen Kale’yi anlatmaya çalışacağım. Kaleden görünen manzara harika. Surlara çıkıp Ankarayı izlemek apayrı bir güzellik Fotoğraf severler burada bol bol resim çekebilir. Tarih sevenler için de mutlaka görülmesi gerekir. Ankara’nın Altındağ İlçesi sınırları içinde bulunan ve Ankara’nın sembollerinden olan Ankara Kalesi’nin ne zaman yapıldığı kesin olarak bilinmemektedir. Galatlar’ın M.Ö 5.yüzyılda Ankara’ya yerleşmesi sırasında var olduğu bilinmektedir. Romalılar döneminde onarım gören kalenin iç surları, 7.yüzyılda Bizanslılar tarafından inşa edilmiştir. İç ve dış kale olmak üzere iki kısımdan oluşmaktadır. Malazgirt Savaşı’ndan iki yıl sonra Selçuklular bölgeye hakim olmuşlardır. Bu dönemde kale onarılıp genişletilmiştir. Kurulduğu tepenin yanında akan Hatip Çayı, bilinen adı ile Bent Deresi’nden 110 m yüksektedir. Kalenin 20’den fazla kulesi vardır. İç kalenin Dış Kapı ve Hisar Kapısı adında iki kapısı vardır.. Bu kapı üzerinde İlhanlılar’a ait bir kitabe yer alır. Kale içinde Osmanlı’dan kalan çok sayıda ev bulunmaktadır. Bunların bazıları restore edilmiş olup, lokanta, hediyelik eşya satan dükkan vb. olarak kulanılmaktadır. Bazı kaynaklara göre ise Ankara Kalesi, M.Ö. VII YY’da Phryg (Frig) kralı Midas’ın emri ile yapıldığı söylenmektedir. Ankara Kalesine yürüyerek çıkabilirsiniz. Kaldırım taşlarına dikkat... rahat ayakkabı ve rahat kıyafet giymelisiniz. Ankara Kalesinin çevresi de tarihi ve turistlik mekanlarla doludur. Anadolu Medeniyetleri müzesi buradadır. Hamamönü,Hacı Bayram Cami, Atpazarı saat kulesi... Şimdilerde ticaret şehrin başka yerlerine dağılmış olsa da Samanpazarı, Atpazarı ve Atpazarı Saat Kulesi Koyunpazarı canlılığını hala korumaktadır. Kale’den Ankara görünümü İçkale’den bir görüntü ANKARA KALESİ
77 Nisan- 2024 yazar söyleşisi Bu sayımızda Giresun Kültür Araştırmalarına yıllarını vermiş bir yazarımızı Hayrettin GÜNAY’ ı konuk ettik. Doğu Karadeniz Temsilcimiz Nihat ÖZTÜRK’ ün gerçekleştirdiği söyleşiyi sizlerle paylaşıyoruz. Hayrettin Günay kimdir, kısaca anlatır mısınız? 1954 yılında Görele’nin; eski adı Çürükeynesil, bugünkü adı Sağlık Köyü olan yerde doğdum. İlkokulu köyümde, ortaokulu ve liseyi Görele’de okudum. 1976 yılında Karadeniz Teknik Üniversitesi Fatih Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümü’nden mezun oldum ve ilk görev yerim Posof’ta öğretmenliğe başladım. Daha sonra Eynesil Lisesi, Görele Ortaokulu, Alucra Aktepe Ortaokulu’nda Türkçe öğretmenliği yaptım. Lisans tamamlamayı bitirip 2002 yılında emekli olana kadar Görele Lisesi’nde Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenliği yaptım. Emeklilik sonrası bazı özel eğitim kurumlarında çalıştım. Bugün fiilen emekli olup köyümde yaşamaya ve yazmaya devam ediyorum. Yazarlığa ne zaman başladınız? Lise yıllarında, 1969 yılında yayınlanan ilk şiirimle başladım desem de 1997 yılında yazmaya başladığım Yeşilgiresun Gazetesi yazarlık hayatımın asıl başlama noktası olmuştur. Edebi Sohbetler başlığı altında bu köşede; halk bilimi, dil, edebiyat, sanat, spor, tarih, kitap tanıtımı, eleştiri, gezi yazısı, anı, inceleme türü yazılar yazıyorum. Bunun yanında çeşitli dergilerde de yazılarım yayınlanıyor. Her ne kadar geçmişte şiirler yazmış olsam da o dönemin çok uzun sürmediğini söyleyebilirim. Halk bilimi çalışmalarım ve yazılarım daha ağır bastı. Onlar yazı hayatımda daha ön plana çıktı. Sizi sadece okullarda edebiyat dersine giren bir öğretmenden çok çalıştığınız bölgenin halk kültürüyle yakından ilgilenen bir saha araştırmacısı olarak görüyoruz. Bunu nasıl açıklıyorsunuz? Özel bir nedeni olabilir mi? Doğduğum köy halk bilimi açısından Görele ilçesinin en zengin köylerinden birisidir. Bitirme tezimi köyümden derlediğim manilerden yazmıştım. Babam, Haşim Günay kasaplık ve sepetçilik yapardı. Kaval çalar, türkü söylerdi. Kendisinin yaktığı türküler vardı. Şair Ahmet Kaçar komşumuzdu ve çok kitabı vardı. O kitapları okuyordum. Lise’de Fethi Karamahmutoğlu edebiyat öğretmenimizdi. Köyümüz bir folklor madeniydi. Dönemin kemençe ustalarıyla çok yakındım. Onların meclislerinde bulundum. Davul-zurna çalanların çoğunu tanımış, sohbet etme imkânı bulmuştum. Bu ortamların etkisinde kaldığımı düşünüyorum. Onun için de görev yaptığım yerlerin halk bilimiyle ilgilendim. Posof ve Alucra’dan derlemeler yaptım, Görele halk bilimi ve kemençe konusuna özellikle ağırlık verdim. Kişisel gezilerimde gittiğim yerlerin halk kültürüne erişmeye çalıştım. Kemençe demişken, sözü 2022 yılında yayınlanan ve kaynak eser olarak değerlendirilen kitabınıza getirmek istiyorum. Bu eser nasıl ortaya çıktı? Kitabın tam adı, “Kültür Hazinemiz Kemençemin Üstüne; Kemençe, Türkü ve Horan Yazıları”dır. 1970’lerden günümüze yaptığım halk bilim çalışmalarından yazdığım ve çeşitli gazete ve dergilerde yayınlan yazılarımı topladığım bir kitaptır. 600 sayfaya yakın olan kitapta kemençe ve kemençeyle bağlantılı hemen her konuyu yazmaya çalıştım. Görele kemençesinin teknik özelliklerinden tutunda kemençenin gündelik hayatımızdaki yeri, imeceler, düğünler, kemençe türküleri, kemençeciler, bölgeye gelişi ve dağılışı, yöre mutfağı, gelenekler- görenekler, halk kahramanlar, kolbastı ve horan tartışmaları gibi konularda yazdığım yazıları topladım. Halk bilimi çalışmalarına kaynak oldu. Genişletilmiş ikinci baskıya hazırlanıyoruz. Yine benzer konuları içerek iki kitap çalışmam daha var. “Horon mu horan mı?” tartışmasına horan anlamında bilimsel açıklık getirdik. Yörede bu tür çalışmalarda konyak kişi olarak değerlendirildiğinizi biliyoruz. Kısaca bunlardan da söz edebilir misiniz? Başta TRT olmak üzere birçok TV kanalının bölgemizde yaptığı kültürel ve belgesel çalışmalara kaynak kişi olarak destek oldum. TRT Avaz, Anadolu’nun Sıcak Yüzleri isimli belgeselinde benimle ilgili çekimler yaptı. Yine birçok konferans ve panele davet edildim. Kültür zengini yöremizin değerlerini yazılarım ve kitaplarımla derlemeye çalışıyorum. Bize ve okurlarımıza zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz. Yeni çalışmalarınızı heyecanla bekliyoruz. Giresun Kültür Araştırmalarına yıllarını vermiş bir yazar “Hayrettin GÜNAY “ Hayrettin GÜNAY - Nihat ÖZTÜRK
78 Y Ö R E S E L Nihat ÖZTÜRK Nisan- 2024 Türkiye haritasını açtığınızda Karadeniz’e bir kartal gagası gibi uzanan Anadolu’nun en kuzeyinde yer alan uç noktasıdır Sinop İnceburun. Ülkemizin en kuzey noktasında 160 yıldır denizcilere göz kırpıyor İnceburun Fener’i. Bu göz kırpmalarla gemilere ve denizcilere güven verip yol gösteriyor. Açık denizlerde azgın dalgalarla boğuşan gemilere adeta arka çıkıyor. Yanıp sönen kırmızı ışığıyla yollarını aydınlatıyor. Sinop’a yolu düşenlerin mutlaka gidip gördüğü, ülkenin en kuzey ucundan Karadeniz’e el sallamak istediği bir yerdir İnceburun ve deniz fenerinin bulunduğu yer. Coğrafyacıların 41- 42 kuzey enlemi ve 34- 36 doğu boylamı olarak tanımladığı İnceburun Sinop il merkezine 20 Km. uzaklıkta yer alıyor. Merkeze bağlı Kurtkuyusu mezrasından gidiliyor. Şehir merkezinden çıkışta Akliman levhası yönünü kullanıyor ziyaretçiler ve yol boyunca İnceburun levhalarını takip ederek fenere ulaşabiliyorlar. Bizler de bir Sinop gezisi sırasında gittik İnceburun Feneri’ne. Şehirden ayrıldıktan sonra kırsal bir alanda yer yer ormanların arasından geçerek yol alıyorsunuz. Gidişli gelişli, asfalt kaplamalı, virajlı, dar bir yoL. Trafik yoğunluğu olmadığı için araç sürüşünde bir sıkıntı yaşanmıyor. Karayolu bittiğinde zaten fenere gelmiş oluyorsunuz. Etrafında sadece bir yapı var. Onun da fener görevlisi bir ailenin evi olduğunu öğreniyorsunuz. Bu aile mevsimine göre gözleme, mısır ve çay gibi şeyler satıyor ziyaretçilere. Uçsuz bucaksız Karadeniz’i seyrediyorsunuz gözünüzü almadan. Oturma yerleri var. Araç park edecek geniş bir düzlüğün dışında kalan yerler dik kayalıklardan oluşuyor. Sert dalgalar yıllarca kıyıları döve döve bu falezleri oluşturmuş. Kayalar denize dik iniyor. Ziyaretçiler, buradan Rusya görünüyor mu diye sormadan edemiyorlar. Kenarları ahşap tutamaklı yürüyüş yolları yapılmış. Bazı ziyaretçiler fener ve çevresiyle ilgilenirken bazıları kayaların üzerinde yürümeyi tercih ediyorlar. Deniz sakinse manzara bambaşka oluyor. İnceburun Feneri 1863 yılında yapılmış. Denizden yüksekliği 36 metre. Kulenin yüksekliği 12 metre. Kule beyaza boyanmış, bitişiğindeki yapı ise kara taştan yapılmış. Yapıldığı yıllarda kulenin tepesindeki ışık gazyağı kullanılarak yakılıyormuş. Daha sonra elektrik gelince kırmızı renkli ışık 18 milden görülebilir duruma gelmiş. Geceli gündüzlü, bıkmadan usanmadan tün yalnızlığına rağmen etrafına ışık saçmaya devam ediyor. Açık denizin en hırçın dalgalarını göğsüyle karşılayan dik, yüksek ve sert kayalar üzerlerinde bulunan deniz feneri, saçtığı ışıkla gemilerin güvenli bir yolculukla Sinop Liman’a ulaşmalarını sağlıyor. İnce burunu sağ salim geçen gemileri güvenli Sinop Liman’ı karşılayıp koruyacaktır. Sinop’ta bulunan farklı doğal limanlar da geçmişten günümüze dalgalı denizlerde gemilerin sığındığı güvenli deniz korunakları olmuştur. İnceburun Feneri’ne ancak özel aracınızla gidebiliyorsunuz. Şehirden İnceburun’a toplu taşıma araçları gitmiyor. Belediyenin böyle bir ulaşım hizmeti olmadığı gibi şehir içinde çalışan minibüslerin de böyle bir hattı bulunmuyor. Ziyaretçiler bunu bir eksiklik olarak değerlendiriyor. Özel aracı olmayanlar ya araç kiralayacak ya da taksi tutmak zorunda kalacaklar. Bu kadar meraklısı olan, Türkiye’nin en kuzey ucuna ulaşmayı sağlayacak bir toplu taşıma sistemine ihtiyacı var şehrin. Turlarla gelenleri tur araçları getirip götürse de bireysel ulaşımda sorun yaşanıyor. Bölgeyi tanıyanlar özellikle açık havalarda güneşin batışını İnceburun ’dan seyretmenin muhteşem olduğunu söylüyorlar. Ülke haritasında en kuzey olarak işaretlenen bu coğrafyada bulunmak insana heyecan veriyor. Öte yandan 160 yıllık tarihi bir yapının gölgesinde durarak uçsuz bucaksız Karadeniz’i seyretmek de bambaşka duygular yaşatıyor insana. Tarihin derinliklerinden gelen sessizliğe karışan dalgaların sesi ise şiirsel bir hava katıyor yaşadığınız ortama. Ayrılırken, gelmeseydim içimde hep bir eksiklik yaşardım diyorsunuz. Ve ne iyi etmişim de gelmişim diyorsunuz İnceburun Feneri’ni her zamanki yalnızlığına terk ederken. Türkiye’nin en kuzeyi “İNCEBURUN FENERİ”
79 “Toplu Yemek ve Catering Sektörüne sizi doğrudan ulaştıran TEK YAYIN” ♦ Haber ♦ Söyleşi ♦ Yorum ♦ İnceleme ♦ Bilimsel Yazılar ♦ Başarı Hikayeleri ♦ Firma Tanıtımları ♦ Araştırma ♦ Ürün Tanıtımları ♦ Köşe Yazıları ve çok daha fazlası... √ Basılı yayın √ e-dergi √ sosyal medya √ haber portalı... iletişim Dursun Arık - 0507 179 56 02 - Zerrin ÖZCAN - 0507 179 56 03 [email protected] [email protected] “sektörün gözü önünde olmak için size yeter”
80