Kristal meditasyonu nedir? kozmik enerji ile oluştuklarını düşünürsek
ve gezegenlerin insan üzerindeki etkilerini
Daha önce değindiğim üzere içerdikleri kristal gözönüne alırsak ilgisi olmaması mümkün değil
yapıları ve insan vücudundaki mineraller ile diyebiliriz.
insan bedeninin bileşimi şaşırtıcı derecede
aynıdır. Ve hem insan hem de kristaller sürekli Taşları hayatımıza nasıl sokabiliriz? Burçlara
titreşim halindedirler. Ayrıca kişilik ile yüksek göre mi yoksa tedavideki etkisine göre mi?
kişilik (benlik) arasındaki boşluk arasında köprü Taşları nasıl kullanmalıyız?
kurarak meditasyonun kolaylaştırır. Kişinin
enerjisini zihinsel olarak kanalize etmesini sağlar. Her iki şekilde de kullanmak mümkün neticede
Meditasyon yapmak aktif zihinler için zorlayıcıdır bir frekans bozukluğu neticesinde sorun
işlerini kolaylaştırır diyebiliriz. yaşıyoruz her iki şekilde de bir problemi çözmüş
oluruz.
Taşlarla auramızı temizleyebilir miyiz? Aura
temizlemenin bize nasıl bir etkisi olur? Her burcun en önemli taşı?
Evet taşları auramızı temizlemek için ve hatta Güneş burcuna göre tavsiyede bulunursak;
korumak için kullanabiliriz. Aurası hasar almış bir
kişi hastalıklara açıktır ve hayat kalitesi bir çok Koç Burcu : Gökkuşağı Florit
anlamda düşük olur.
Boğa Burcu : Aventurin
Taşlarla kendimizi koruduğumuz gibi evimizi
de koruyabilir miyiz? İkizler Burcu : Beyaz Opal
Evde kullanacağımız taşlar evde yaşayanların Yengeç Burcu: İnci
alanları ile de uyumlu olmalıdır aksi takdirde
birisine iyi gelirken diğerlerine gerginlik verebilir. Aslan Burcu : Kaplangözü
Bu noktada herkesin kullanabileceği taşlar
Sitrin, Dumanlı Kuvars negatif enerjiyi toplayarak Başak Burcu : Ametist
pozitife çevirme özelliğine sahiptir. Doğru bir
kullanım olabilir. Terazi Burcu : Turkuaz
Taşın büyüklüğü şifa için önemli midir? Akrep Burcu : Hematit
Kullanılacağı konuya göre değişiklik gösterebilir. Yay Burcu : Siyah Opal
Taşlara kodlama yapılabilir mi? Oğlak Burcu: Mor Florit
Taşlar kayıt tutabilir dolayısı ile birisi tarafından Kova Burcu: Ceylon Safir
kullanılan bir taştan bir taş okuyucu kişinin
hayatına dair ip uçlarını görebilir. Aynı şekilde Balık Burcu : Lapis Lazuli
düşüncenin maddeye olan etkisi kristallerde
kayıtlı kalıyor doğru şekilde yapıldığında Gemoloji ile Taş şifacılığı arasında nasıl bir
yapılarına uygun olduğu için taşlar kodlanabilir. fark vardır?
Taşlar kirlenir mi? Kirleniyorsa nasıl Bu çok önemli bir soru son dönemde ortalıkta
temizleniyor? bir gemoloji uzmanlığı söylemi dolanıyor yapılan
ise taş şifacılığı yönünde bir eylem. Bu söylem
Taşlar negatif enerji ile kirlenebilir. Sadece toprak kesinlikle bilgisizlik içeriyor. Çünkü gemologların
ve su ile temizlenirler. Sirkeli su, tuzlu su taşların işi bir taşın labaratuvarda analizini yaparak o
mineral değerlerini bozar. Sonrasında ise enerji taş için maddi bir değer belirlemektir. Örneğin
alanlarını bozarak taşı çöp haline getirirler. Buda medyada zaman zaman şu kadar milyon
popüler olmuş fakat tamamen yanlış bilgilerden liralık Aleksantrit vs. bulundu gibi haberlerde
bir tanesidir. bu değerin belirlenmesi noktasında bilgi
veren uzmanlardır. Fakat taş şifacılığı böyle
Taşların astroloji ve burçlarla bir ilgisi var mı? bir şey değildir. Bizim yaptığımız tamamen
farklı bir durumdur ve şifa yönünü araştırır
Astrogems çok eski bir öğretidir. Taşların delillendirmeye çalışırız bununla ilgili söylediğim
gibi henüz bir kuruluş mevcut değildir.
Eğitim veriyor musunuz?
51
52
Yılda iki kez 5 ay süren bir eğitim veriyorum.
Genelde başvuru yapanlar 5 ay denilince
şaşırıyorlar fakat böylesine girift bir konunun
2 saatlik bir eğitimle anlatılmasının mümkün
olduğuna inanmıyorum. Ve öğrencilerimin
kendilerine sorulacak her soruya cevap verecek
yeterlilikte olmasını önemsiyorum.
Taşları hayatlarına sokmuş ünlüler biliyor
musunuz?
Şimdiye kadar hiç böyle bir düşünceye sahip
olmamıştım fakat duyumlarıma göre Barış
Manço, Hande Yener, Beyonce ve özellikle İngiliz
Kraliyet ailesi diyebilirim.
Takı tasarımı yapıyorsunuz. Biraz bahseder
misiniz? Almak isteyenler nasıl temin
edebilirler?
Kristaller ile astroloji, kadim ezoterik sembolleri
kullanarak tasarladığım takıları https://www.
liyataki.com/burc-takilari temin edebilirler.
Bu takıları yapmamdaki maksat insanların
hayatlarına pozitif bir katkıda bulunabilmek.
Hem estetik olarak faydalanacakları hem de
enerjileri ile hayatlarını düzenleyebilecekleri bir
seçenek sunabilmek. Tabi bu da yıllar süren bir
tecrübenin neticesidir.
Kitaplarınızı almak isteyenler için bir link
mevcut mu?
Kitabımı https://www.liyataki.com/urun-yerde-ve-
havadaki-taslar-liya-taki-liya0070
https://www.liyataki.com/urun-insanlar-ve-taslar-
liya-taki-liya0071
üzerinden temin edebilirler.
Güzel söyleşi için teşekkür ederiz Havvanur
Hanım.
53
54
Çok geç olmadan
Harekete geç!
55
Gelecek Uzayda Projesi
ve
Selçuk Topal
Uzayın ve uzay bilimlerinin önem kazandığı
günümüzde ''Gelecek Uzayda Projesi'' ile ülkemizdeki
en kapsamlı bilim-toplum ve astronomi projesini
gerçekleştiren Selçuk Topal ile konuştuk.
56
57
Dr. Selçuk Topal Lisans ve Yüksek lisans öğrenimini Ankara Üniversitesi Astronomi
ve Uzay Bilimleri bölümünde tamamlarken doktorasını Oxford
Üniversitesi Astrofizik bölümünde tamamladı. 1 yıl süreyle
Nagoya Üniversitesi’nde ziyaretçi araştırmacı olarak bulundu.
2017 yılından itibaren Van YYÜ Fizik Bölümü’nde öğretim üyesi
olarak görev yapmaktadır. Felsefeye de ilgi duyan Topal 2017
yılından bu yana AÖF Felsefe Lisans eğitimi almaktadır.
Birçok mecrada popüler astronomi yazıları kaleme almakta
, TV/Radyo programlarına katılmakta, bilim-toplum projeleri
hayata geçirmekte, seminerler vermekte, söyleşiler/konuşmalar
yapmakta ve Temmuz 2019 tarihinde kurduğu YouTube
kanalıyla ilgilenen herkes için popüler astronomi temalı
Gelecek Uzayda video serisi hazırlamaktadır (Bkz. YouTube/
drselçuktopal).
Kar amacı gütmeyen Gelecek Uzayda Projesi, ülkemizdeki en
kapsamlı bilim-toplum ve astronomi projesidir. Proje devam
etmektedir.
Selçuk Topal evli ve iki çocuk babasıdır: Uzay ve Venüs.
58
Astronom olmak planlı bir tercih miydi? acayip özlüyorum. Bir gün ziyaret amaçlı ya da
bir astronomi konferansına katılmak için tekrar
Aslında “Daha küçük bir çocukken hep astronom gideceğim. Bugünlerde iki minik çocuğuma çok
olmak istiyordum.” gibi bir hikâyem yok. Bu vakit ayırmak zorunda olduğum için yurt dışı
tarz hikâyelere de çok fazla inanmam. Nitekim planları yapamıyorum. Malum bir de COVID-19
çocukken her hafta bir meslek değiştirmek var.
gayet normaldir. Ankara Üniversitesi Astronomi
ve Uzay Bilimleri Bölümü üniversite sınavı Bir de Japonya’da ziyaretçi araştırmacı olarak
sonrası tercih sıralamamda 15. sıradaydı. görev aldığınız bir süreçle var. Biraz bahseder
Ancak o bölüme gittim. Gitmek zorunda misiniz?
kaldım. Astronomi mezunu ne iş yapar,
hiçbir fikrim yoktu. Bölümde başarılı oldum. Japonya’da yaklaşık bir yıl süre geçirdim.
Şimdi buralardayım. O güne dönsek ve bana Kocaman bir ofiste, 1.5 metre genişlikte bir
bugünümü tarif etseniz size güler geçerdim masam vardı. Tek alanım oydu. Bulunduğum
herhalde. ofiste yaklaşık 10 kişiydik. Ofiste doktora sonrası
araştırma yapan bir arkadaş vardı. O beni hep
Astronom olmak nasıl bir şey? şaşırtmıştır. Ben sabah 7-8 gibi ofise gelirdim
ama o arkadaş ofiste yatar kalkardı. Ben kapıyı
Matematik, fizik ve en az bir kodlama dilini açtığımda çıkan sesi duyunca sabaha karşı
iyi derecede bilmeniz gerek. Ve uyumayı sızdığı o bilgisayar klavyesinin üzerinden suratını
seviyorsanız astronomluk size göre bir iş değil. kaldırır, ağzından akan salyaları siler ve çalışmaya
2005 yılında yüksek lisans tezim için seçtiğim iki devam ederdi. Neden Japonya’nın uzayda lider
yıldızın gözlemlerini Antalya’da bulunan TÜBİTAK ülkelerden biri haline geldiğini verdiğim bu
Ulusal Gözlemevi’ndeki teleskopla yaparken örnekle sanırım daha iyi anlamışızdır. Çalışmak
fonda Zeki Müren çalıyordu. Ben de şarkıda zorundayız. Ölene kadar çalışmak. Ama
ona avazım çıktığı kadar eşlik ediyordum. Böyle günümüzde herkes kısa yoldan zengin olmanın,
sabahlamıştım. Astronom bir nevi vampir gibidir. bir şirkette veya kamuda kadro koparmanın,
Gece uyanıktır gündüz ise uyur. Ve astronomda sanal hayat durağı sosyal medyada meşhur
olması gereken üç önemli özellik şunlardır: olmanın peşine düşmüş. O nedenle yozlaştıkça
Astronom uyumaz, acıkmaz ve üşümez. yozlaşıyoruz.
Elbette astronominin en güzel yanı çalışma Japonya’da dikkatimi çeken bir diğer şey de
alanınız. Dünyanın dertlerinden uzak, sonsuz halkın birbirine ve yabancılara olan saygısıydı.
uzay boşluğu incelediğiniz şey. Biz astronomlar Her hafta bölümdeki arkadaşlarla futbol
çok seyahat ederiz. Kullandığımız teleskoplar maçı yapardık. Bu Japonlar futbola bayılıyor.
şehir merkezlerinden uzak ama yıldızlara Ancak saygı oyun esnasında da devam ediyor.
yakın yerlerdedir. Astronom olduğum için hep Mesela biri hata ile ayağıma vurduğunda birkaç
mutlu olmuşumdur. Ekmeğimi böyle bir işten kez başını hafifçe öne eğerek “Sumimasen.”
kazandığım için kendimi çok şanslı hissediyorum. (Afedersin, üzgünüm) diyordu. Bizde olsa yavuz
küfürler duyarız. Kesin kavga çıkar.
İngiltere’de doktora yaptınız...
Ben Nagoya kentindeydim. Bir gün arkadaşlarla
Self-study ne anlama geliyor, orada öğrendim. şehrin merkezine gittim. Çünkü onlara bir
Doktoranın ilk yılı boyunca hayatımda iddiada bulunmuştum: Dünya’nın her yerinde
çalışmadığım kadar çalıştım -ki kendimi doktora dönerci bulabilirim. Onlar da “Gel, seni bir yere
öncesinde de hep çalışkan bir öğrenci olarak götüreceğiz.” dediler. Ve merkezde aradığımızı
görüyordum. Doktora başladıktan sonra aslında bulduk. Çok güzel bir dönerdi. Sibel Can’ın şarkısı
çalışkan olmanın başka üst seviyeleri olduğunu eşliğinde Nagoya kentinin merkezinde yediğim o
anladım. İlk yıl çok zorlandım. Günde 12-14 döneri unutmam. Çok acayip bir andı…
saat ofiste çalışıyordum. Ama başardım. Zaten
azmin elinden ne kurtulabilir ki… Elbette Oxford Siz akademik anlamda yolunuza devam
Üniversitesi gibi dünyanın en iyi üniversitesinde ederken önünüze mutlaka irili ufaklı engeller
okumak ayrı bir deneyim oldu benim için. çıkmıştır diye düşünüyorum, bu engelleri
İngiltere’yi seviyorum. Oxford kentini de öyle. Ve
59
60
aşmak için ihtiyacınız olan gücün kaynağı astronomi %99 akademik bir bölümdür. Yani
neydi? amacı kamuya (üniversite hariç diğer kurumlar)
personel yetiştirmek değildir. Astronomi
Evet, engeller oldu. Ben yurt dışı doktora okumak isteyen biri yüksek lisans ve doktora
bursu kazanmadan önce İstanbul yapmayı da hedefine koymuş olmalıdır. Peki her
Üniversitesi Astronomi bölümüne doktora astronomi okuyan akademide devam edebilir
için başvurmuştum. O günkü jüri üyesi mi? Hayır. Zaten sorun da burada başlıyor. Diğer
profesörler benimle dalga geçip kasıtlı olarak başka sorunlar ve iş imkanları gibi konular için
beni elemişlerdi. Bana yüksek lisans tezimden okuyucuya geçen yıllarda Hürriyet’in internet
ortaya çıkan iki uluslararası yayınım hakkında sitesinde kaleme aldığım ve üç yazıdan oluşan
veya temel astronomi hakkında bir tane bile “Türkiye’de Astronomi” başlıklı yazıyı okumalarını
soru sormadılar. Yanlış hatırlamıyorsam beni tavsiye ediyorum. İnternetten kolayca
0.5 puanla bıraktılar. 0.5! Ve ben sonra Oxford ulaşabilirler.
Astrofizikte doktora yaptım. Ve bildiğim kadarıyla
o bölümde doktora yapan ilk Türk oldum. Hayat Bazı alanlarda iş bulmanın zor olduğunu
ne garip değil mi… Ve İstanbul’da onların bana savunanlardan mısınız yoksa herkes
yaptığı o muameleyi doktora tezimin sonundaki işini en iyi şekilde yaparsa kimsenin işsiz
öz geçmişimde anlattım. Ve o tez şu an kalmayacağını savunanlardan mısınız?
Dünya’nın en ünlü kütüphanelerinden birinde,
Oxford’da duruyor. Bana yapılan haksızlığın bir Azmeden, samimiyetle ve profesyonelce
vesikası olarak. çalışan herkesin hedefine ulaşma noktasında
üzerine düşeni yaptığına inanırım. Sonuç beni
Gelecek Uzayda projesinin ışığını ve ilgilendirmez. Samimiyetle alın teri akıtan
enerjisini öğrenim verdiğiniz gençlerin veya herkes benim için Dünya’daki en onurlu
çevrenizdeki insanların gözlerinde görebiliyor şahıstır. Ve böyle insanların çok ama çok büyük
musunuz? bir çoğunluğu önünde sonunda amacına
ulaşır. Elbette hayat adil değil. Dünya evrende
Kesinlikle. Çok üst düzey zihinlere sahip liyakatsizliğin bir temsili adeta. O nedenle
birçok çocuk ve gençle tanıştım. Geleceğe bazen sizden çok daha kalitesiz ama nüfuslu
dair umutlarımı ayakta tutanlar onlar. Gelecek biri önünüze taş koyabilir. Ama burada önemli
Uzayda benim yıllardır yaptığım bilim ve toplum olan bunun hayatın (hiç de adil olmayan ama)
projeleri ile ulaşmak istediğim idealin adı. normal bir akışı olduğunu kabullenebilmek ve
İnsanlığın uzayda yayılacağına ve bunu yaparken yoluna başka bir şekilde devam edebilmektir.
ürettiği teknolojilerle Dünya’nın bugün karşılaştığı Yılmamaktır. Umutlarını yok etmemektir. Eğer
birçok soruna (mesela temiz enerji gibi) çözüm bunu başarabilirsek eninde sonunda amacımıza
bulacağına inanıyorum. Bizler kozmik denizden ulaşırız. Ulaşamazsak bile o uğurda onurlu bir
adına Dünya dediğimiz bu sahile vuran deniz şekilde mücadele etmiş biri oluruz ki böyle
kabukları gibiyiz. Ve bir gün tekrar o denize insanların sayısı çok ama çok azdır. Herkes
döneceğiz. Öyle ya da böyle, nihayetinde olacak yaşar ve ölür ama büyük bir çoğunluk bu
olan bu. Dünya’ya yararlı bir şey bırakamaz. Nasıl yaşayıp
nasıl öleceğimize, geride nasıl bir fotoğraf
Türkiye’de Astronomi ve Uzay Bilimleri bırakacağımıza biz karar veriyoruz. Kararımızı
okuyan bir bireyin iş imkânları nasıldır? iyi verelim. Kolay başarı yok. Başarı bir yoldur.
Yılmadan devam etmen gereken bir yol. Bir son
Astronomlar için kamuda çok daha fazla kadro durak yoktur.
seçeneği olan başka bölümlere kıyasla çok az
iş imkanı var. Ülkemizde ne yazık ki liselerdeki Çevrenizden ve ülkenizden yeterli desteği
astronomi dersini astronomlar veremiyor. alabildiniz mi veya alabiliyor musunuz?
Çünkü formasyon alma hakları yok. Neredeyse
her temel bilim mezunu formasyon alıp Ailem bana her zaman destek oldu. Bu
öğretmen olabiliyor ama astronomlar olamıyor. memleketin insanlarının vergileri ile ilk adımları
Yani bilimlerin anası astronomiyi okuyanlar Atatürk’ün emriyle 1929 yılında atılan bir bursu
formasyon alamıyor! Önce bu düzeltilmeli. Bugün
61
62
kazandım. Ve inanıyorum ki o vergilerin hakkını anlamda sevgi denen şeyi içimizde taşımamızın
da verdim. Doktoramı başarı ile sonlandırdım bir anlamı olmalı, bir son olmamalı diye
ve şimdi ülkemde çalışıyorum. Bu yolda benim düşünmeden de edemiyorum. Evreni ve onun
de tökezlediğim zamanlar oldu. Hayatın normal içindeki yerimi daha iyi anladıkça bende bıraktığı
akışı böyle. Ama herkes düşer. Kalkıp yola devam izler bunlar oluyor. Kafam çok karışık yani…
etmek lazım.
Astronomiye ilgi duyan bireyler için
Başarı yolunda zekâ, çalışma, aile ve genler önerebileceğiniz film/dizi/belgesel/kitap/
gibi faktörler arasından sizce en etkili olan dergi varsa bizimle paylaşabilir misiniz?
hangisidir?
Aslında çok kitap ve film var ama hepsini
Bireyin kendi becerilerine olan inancı, hedefinde hatırlaman mümkün değil. Hızlıca aklıma
ilerlerken gerektiği zaman risk alabilmesi ve gelenleri söyleyeyim.
zorluklarla karşılaştığında onu hedefinde
ilerlemeye devam ettiren tükenmek bilmez bir Film: Elysium, Interstellar, Europa Report,
motivasyona ve azme sahip olması. İnsanlar Sunshine, The Cloverfield Paradox, Contact,
hangi genden, sosyal tabakadan veya aileden Event Horizon, Galaxy Quest, Guardians of the
gelirse gelsin daha iyi ve güzel bir hayata Galaxy, Bir Otostopçunun Galaksi Rehberi, ve dizi
ulaşmak için yeterli kapasiteye sahiptir diye olarak Space Force öneriyorum.
düşünüyorum.
Kitap: Karanlık Bir Dünya’da Bilimin Mum Işığı
Astronomi günlük yaşantınızı nasıl etkiliyor, (Carl Sagan), Ütopya (Thomas More), Tüketim
örneğin gökyüzüne bakarken aklınızdan Toplumu (Jean Baudrillard), Kozmos (Carl Sagan),
geçenler neler oluyor? Karanlık Madde ve Dinozorlar (Lisa Randall),
Bilim Tarihi (John Gribbin), Evren Avucunda
Son zamanlarda, felsefeye ilgimin artmasının (Christophe Galfard) ve son olarak Eylül 2020’de
da etkisiyle, şu koca evrende kapladığım piyasaya çıkacak nevi şahsına münhasır popüler
minicik hacmin anlamı ve anlamsızlığı hakkında bilim ve astronomi kitabımı tavsiye ediyorum! Adı
çok düşünmeye başladım. Neden buradayız? sürpriz olsun!
Amacımız ne? Bir amacımız olmak zorunda
mı? Nereye gidiyoruz? Madem evrenin tarihine Bilimsever gençlere tavsiyeleriniz var mı?
kıyasla fark edilmeyecek kadar minicik bir süre
var olabiliyoruz bunda nasıl yüce bir amaç Dünya nüfusu sürekli artıyor ve yeni meslekler
olabilir ki? Ya evren bir yerde hata yaptıysa ve ortaya çıkıyor. Dünyanın en büyük sorununun
biz ortaya çıktıysak? Bilinç gerçekten var mı ve işini profesyonelce yapan insan sayısındaki azlık
ben ölünce onu benimle birlikte götürebilecek olduğu düşünülürse, işini profesyonelce yapan
miyim? Ben çocuklarımla olan anılarımı hep herkes için iş fırsatı olacaktır diye düşünüyorum.
hatırlamak isterim mesela. Ya öldükten sonra Hangi çağda olursa olsun kalite her zaman
hatırlayamazsam? Bu olasılık beni acayip önceliklidir. Tüm genç arkadaşlara selamlar
korkutuyor. Daha bugünden bir gün ölecek ve gönderiyor ve onlara başarılar diliyorum. Yolları
çocuklarıma veda edecek olmak beni üzüyor. açık olsun.
Daha bugünden… Ölmek ne garip şey. Daha
başından yaşamaya başlamak da öyle. Belki
de yaşam ve ölümümüze hep derin anlamlar
yüklediğimiz için şimdi bu ruh halindeyim,
halindeyizdir. Belki solan bir gül nasıl ölüme
yenik düşüyorsa ve bu bize normal geliyorsa,
bizim doğup, yaşayıp ölmemiz de evrene normal
geliyordur. Onun umurunda değilizdir. Bizim
için gizemli bir planı yoktur. Bu fikir bana son
zamanlarda çok mantıklı gelmeye başlasa da
bana gülen minik kızımın bende hissettirdiği
o tanımlayamadığım sonsuz sevginin ve genel
63
64
Geleceğin
Bohçası
Geçmişte
Dürülmüş!
Aytuğ İzat
Özdeşifa Kurucu Üstadı
65
66
Tam anlamadığımız ve kontrol Yaratıcı Tanrı “Ol!” dediği için evreni yoktan var
edemeyeceğimiz faktörlerin etkisi altında, etmiştir. Ancak, dünya türü bir oluşum en fazla
14.3 milyar yıldır, şekillenmekte olan 4,540 milyon yıl yaşında. Arada geçen yaklaşık on
yaşamın gelecekte nelere gebe olduğunu tam milyar yıllık nükleer füzyon döneminde madde
olarak bilme şansımız hiç yok. Buna rağmen, yok, ama atom çekirdeklerinin birleşmesini
yaşı 14,3 milyar yıl olarak tahmin edilen evrenin sağlayan, içinde varoluş bilgeliğinin kodlarını
oluşumu hakkında yapılan bilimsel yorumlardan taşıyan enerji moleküllerinin var olması gerekir.
hareketle, milyonlarca yıllık tecrübelerimize ve Bu döneme ben İlahi Sabır Dönemi göstergesi
ortak aklımıza, biraz da arzularımızı aksettiren olarak bakmaktayım. (Asla bilinemeyecek ilahi
hayallerimizin dua görevi göreceğine güvenerek, sır!) Yani, patlamamalar nedeniyle gözlenen
gidişatın seyri hakkında bazı tahminlerde nükleer füzyon sayesinde açığa çıkan ilahi
bulunabiliriz. Önce geçmişten alabileceğimiz bilgi kodları enerji üretmekte, ondan da
derslere bir göz atalım. zaman içerisinde, hidrojen, helyum gibi hafif
elementlerden başlayarak, atomlar ve madde
Yaşam: İlahi Evrensel Sırların oluşmaktadır! (Nükleer füzyon iki ya da daha
Dışavurum Dansı fazla atom çekirdeğinin belirli şartlar altında
tepkimeye girerek kendilerinden daha ağır bir
Evren, bilim adamı Ralph Gomory’nin bilimin atom çekirdeği oluşturması olarak tanımlanabilir.
hedeflerini işaret ederken belirttiği gibi, Ortaya çıkan yeni çekirdeğin kütlesi, tepkimeye
görünen ve bilinenler, bilinebilecek ama giren çekirdeklerin toplam kütlesinden daha
keşfedilmemişler ile hiçbir zaman bilinemeyecek azdır. Bu aradaki kütle farkı enerji olarak salınır.
olanların ortak ürünüdür. Varoluşun başlangıcı Kaynak: TÜBİTAK, Genç Bilim)
ne kadar büyük ve önemli bir muamma ise,
devamında gözlenebilen açılımlarıyla da o Bu arada, kaos kavramı, kargaşa anlamındadır
kadar muhteşem ve derin sırlarla örülüdür. ve düzen yoksunluğu veya tanımlanamazlığı
Başlangıç hakkında şimdilik en çok itibar edilen şeklinde de yorumlanabilmektedir. Benim mutlak
bilimsel yorum, Muazzam Patlama (Big Bang) kaos diye tanımlamayı tercih ettiğim 10 milyar
kuramı olup, spiritüel alanda ise Yaratılış kuramı yıllık dönemde, düzen arayışlarının, yani kaosdan
milyarlarca insan tarafından kabul görmektedir. kozmosa (düzenli oluşuma) geçişin başlangıç
Bilinmeyenlerin enginliğine bakarak Yaratıcı bir denemelerinin yaşandığını varsayabiliriz. Ki, her
İlahi Gücün evreni var ettiğini, devamında ise patlamadan kaynaklanan kaosun yeni bir düzene
evrimsel kuralları devreye soktuğunu, yaşamın geçişi gerekli kıldığını, düzende sıkışıp kalmanın
içinde gözlenen olasılık olgusunun, varlık ve da yeni patlamaları ve kaosu tetiklediğini
ilişki çeşitliliğinin gereği olduğunu, ayrıca bunun
İlahi sırların bütünüyle çözümünü engellediğini
düşünmekteyim. Buna ek olarak, Big Bang
olayının birden çok kez tekrar etmiş olabilmesi
ihtimalini ortaya atan bilim adamlarının da
haklı olabileceğini bir kenara not ederken, yer
darlığından dolayı, çoklu ilahi patlamalar/kozmik
çökmeler/periyodik büyük patlamalar, helezonik
evrenler ve paralel evren tartışmaları, bu yazının
dışında tutulmuştur.
On Milyar Yıllık “Mutlak Kaos Dönemi”
Bilim adamlarınca yapılan tahminlere göre evren
enerjinin maddeye dönüşmesiyle oluşmaya
başlamıştır. Ruhsal alanda da benzeri bir
yaklaşım gözlenmektedir: Evrene hakim Tek
67
68
rahatlıkla söyleyebiliriz.
Ve Evren Dünya’ya “Hoş geldin!” diyor.. ona aşk düzeyinde tutku, hayalin gerçekleşmesi
için de sebat ve inatçı gayretler ve denemeler yer
Büyük yaklaşık on milyar sonra, yani alır. Zaman zaman da, beklenmedik boyutlardaki
günümüzden 4,5 milyar yıl evvel oluşan global olaylar, salgınlar, doğal afetler vb. bu
dünyada, ilk 40 milyon yıl süreyle su bile gelişmelere etki ederek patlamalara-kaosa ve
yok! Devamında, 2 molekül Hidrojen ile bir yeni düzen arayışlarına neden olur. Bu gerçekten
molekül Oksijenin birleşerek oluşturduğu hareketle, sosyal yaşamın aşırı koruyucu, tutucu
suyun dünyayı kaplayıp bilinen yaşama can ve dayatmacı olduğu ortamlar sorun yaratmaya
vermesi için ayrıca 460 milyon yıl geçmesi en yakın olanlardır.
gerekmiş. (Bu beklemenin nedeni, diğer bir İlahi
sır!) Tek hücreli organizmaların yeryüzünde Doğum-Yıpranma- Yok olma-Yenilenerek
görünmesinin peşinden, atmosferik oksijen Çoğalma Döngüsü (Birth-Entropi-Extinction-
ve fotosentez olayının gerçekleşmesi için de Mutative Rejuvenation)
500 milyon yıl beklenmiş. (Yeni bir İlahi Sabır
Dönemi!) Peşinden, dünyada mantarların yüzünü a) Geçmişten günümüze çözülemeyen devasa
göstermesi ve çok hücreli organizmalara geçiş boyutta gizemler var: İlk on milyar yıllık dönemde,
için de 3 milyar yıl daha geçmesi gerekmiş. İlk bilim adamlarının elinde kalan ve yorumlara/
bitki ve peşinden hayvansıların oluşumu son tahminlere yol açan bulgular yanıltıcı olabilir.
bir milyar yıllık hikaye. Sıkı durun: İlk insansıların Yaşam döngülerinin bugünküne benzer bir evrim
oluşumu 6.5 milyon yıl öncesinde başlar geçirdikten sonra tümüyle yok olması, zayıf bir
(neredeyse 14 milyar yıllık bir beklemeden ihtimalle de olsa, mümkündür. Her şeye kadir
sonra... başka bir İlahi Sır!) Modern insanların olan Yaratıcı on milyar yıllık bir sabır periyodunu
Afrika’da toprağa ayak basması 250,000 yıl eğer gerçekten tercih ettiyse, bunun nedenleri
geriye gider, homo sapiens dediğimiz akıllı kolay açıklanacak gibi gözükmüyor.
insan ise son elli bin yılın ürünü... Şu anda baş
döndürücü bir hızla, üstelik kablosuz iletişim b) Yaşamı zenginleştiren paylaşımın bereketidir:
sağlayan bilgisayarlar, uydular, cep telefonları, İster evrensel, ister hücresel düzeyde olsun,
ve nanoteknolojik üretim, son yarı yüzyılın yaratılışın devamı olan ve doğum adı verilen
oyuncakları. Demem o ki, evrende başlangıçta yeni oluşumlar, element düzeyinden başlayarak,
çok çok yavaş gözlenen gelişim hızı (evrimsel farklıların fazlalıklarını değiş tokuş edip yeni ve
dönüşüm hızı) giderek baş döndürücü boyutlara farklı sentezlere vesile olmalarıyla yaratılmış olur.
erişmektedir. Tüm yaşam olaylarına bu gözle Bir örnek vermek gerekirse, hidrojenin
bakılınca, doğum ve ölüm gibi olaylar, iç içe
olagelen döngüsel bir anlam taşır. Tüm bunlara
bakarak, şu tanımı yapabiliriz: “Yaşam: Kaotik
Olanın Düzen Kurma Denemeleri Döngüsüdür!”
Geçmişten Günümüze Öğrendiklerimiz
Hayat denen dinamik ve evrimsel oluşum,
farklıların yaşayakalmak için ortak paylaşımlara
ve gelişen yeni ortamlara uyum sağlama
mecburiyetinde olduğunu göstermektedir.
Farklıların, daha büyük farklar yaratmak için
işbirliği ve etkileşimde bulunmaları sonucunda
yaşam şekillenirken yeni ürünleri kullanıma
sürer. Her anı yaratıcılığa teşne yaşamın
temelinde, en olunmaz gibi görüneni hayal etme,
69
70
iki, oksijenin ise bir molekülünü feda etmesi
sonucunda, organik yaşam için gerekli olan
“su” meydana gelir! Dahası, bu fedakarlıkla
elde edilen su, kendisini meydana getiren
elementlerin toplamından daha fazla değere
sahiptir. Keza tuzu ele alınca da benzeri bir
gerçekle karşılaşırız: Zehirli Klor elementinin bir
iyon eksiltmesi ve yanıcı Sodyum elementinin
bir iyon kazanması sonucunda (İyonik Bond),
yaşam için gerekli olan tuz oluşur. Örnekleri
çoğaltabiliriz ama bu kadarı bile yaşamın en
önemli kanunlarından birinin “Karşılıklı Paylaşım
Kanunu” olduğunu net bir şekilde gözler önüne
sermektedir.
c) Evrenin kendisi bilgedir: Gerekli olan her türlü
evrim döngüsünü nasıl devam ettireceğini çok iyi
bilir. Cahil olan, bilgi peşinde koşması gereken,
daha yeni yeni bilinçlenmeye başlayan insandır.
(Başka zeki varlıkların bizden daha ileri veya
farklı bilinçlere sahip olup olmadığını şimdilik
bilimsel olarak kanıtlayamıyoruz.) Son elli bin yıllık
gelişim sürecinde elbette çok büyük merhaleler
kat edildi ve evrende başka varlıkları kendi
amaçlarımız için kullanmada çok yol kat ederek,
doğamızın asla elvermediği hızlarda dünya ve
dünya dışı seyahatlerde, iletişim ve etkileşimlerde
bulunabiliyoruz.
d) Bilgeliğin beşiğindeki insan: Kanımca, evrim
sürecinde bayağı hız kazanmamıza rağmen,
henüz erişebileceğimiz pek çok gelişmeyi hayal
edebilmekten bile yoksunuz. Bir örnek vermek
gerekirse, yaşam için gerekli olan enerjiyi
alabilmek ve çoğalıp neslimizi devam ettirebilmek
için gereğinden fazla işlem ve varlığa ihtiyaç
duymaktayız. Kendi bedenimizden bir organ
koptuğunda onu bir salamander veya bir bitki
gibi yeniden üretemiyoruz. Zamanla bu yetilere
nasıl ulaşılacağını öğrenip, günlük yaşamda
uygulamamız elbette ihtimal dahilindedir. İnsanın
ulaşabileceği bilgelik düzeyi, en azından diğer
canlı varlıklarla olan farkını ortadan kaldırdığı
zaman gerçek potansiyelini işaret etmiş olacaktır.
Yaşam için öneriler başlıklı düşüncelerim gelecek
yazılarda ele alınacaktır.
71
72
Labada
Sarması
Malzemeler Yapılışı
2 bağ labada yaprağı Labada yapraklarını iyice yıkadıktan sonra, damarlı kısımlarını
2 su bardağı pirinç veya bıçak yardımıyla sıyırıp büyüklüğüne göre 2 veya 3 parçaya bölün.
bulgur Kaynayan suya sokup çıkararak yumuşamalarını sağlayın. (Labada çok
1 büyük kuru soğan çabuk yumuşayan bir bitki, kaynar suda sakın fazla tutmayın.) Labada
1 yemek kaşığı domates dolmasının iç harcını hazırlamak için; yemeklik doğranmış soğanı
salçası zeytinyağında kavurun. Kavrulan soğana domates salçasını ilave edip
1 yemek kuru nane karıştırın. Pirinci ve baharatları da ilave ederek, bütün malzemeyi iyice
1 çay kaşığı karabiber karıştırın. Altını kapatıp ılınmak üzere tencerenin kapağını kapatın.
1 çay kaşığı pul biber Labadanın parlak kısmı içeride kalacak şekilde içini koyup yaprak
2,5-3 su bardağı su sarması, pazı sarması sarar gibi sarın. Sardığınız dolmaları uygun
Tuz bir tencereye güzelce dizin. Sarma ve dizme işlemi bittikten sonra
Zeytinyağı üzerine bir miktar tuz ilave edip su ve bir miktar zeytinyağı ilave edin.
Dolmalar pişerken açılmaması için üzerine uygun bir tabak kapatın.
Kapağını da kapatarak ilk 5 dakika yüksek ateşte ardından kısık ateşte
pişirin. Afiyet olsun.
73
74
Kabak Çiçeği
Dolması
Zeytinyağlı
20-25 tane kabak Yapılışı
çiçeği
1 su bardağı pirinç Kabak çiçeklerini yıkadıktan sonra çiçeğin sap kısmındaki yeşillikleri
1 adet kuru soğan kopartın.
1 adet domates Çiçeğin içindeki sarı kısmı çay kaşığı yardımı ile çıkartın.(yaprağı
nane, maydanoz yırtmadan)
karabiber, tuz, Yemeklik doğradığınız soğanı zeytinyağında kavurun, üzerine
zeytinyağı yıkadığınız pirinci ilave edin.
Pirinçler şeffaflaşınca domates rendesi ilave edin.
Bir iki karıştırıp yeşillikleri, karabiberi yarım su bardağı su ve tuzunu
da ekleyip demlenmeye bırakın.
Dolma içi soğuyunca kabak çiçeklerinin içine birer tatlı kaşığı koyun.
Çiçeğin üst kısmını katlayıp, katladığınız yer altta kalacak şekilde
tencereye (hafif dik)sıralayın.
Üzerine bir iki kaşık zeytinyağı gezdirin, tuzunu ve suyunu koyup
pişirin
Not:
Çiçeklerin içini fazla doldurmayın.
Dolma içini çiğden de hazırlayabilirsiniz.
75
76
Isırgan Otlu
Çorba
1 demet ısırgan Yapılışı
otu
1 soğan Soğanı yemeklik doğrayıp tereyağı ile tencereye alın ve kısık ateşte
1 yemek kaşığı pembeleşinceye kadar kavurun. Sebze suyunu ve yıkanmış ısırgan
tereyağı otunu ekleyip yumuşayıncaya kadar pişirin. Tencereyi ocaktan alın
1 çay bardağı süt ve karışımı blender’da pürüzsüz hale getirin. Tencereyi tekrar ocağa
1 litre sebze suyu alarak çorbayı kaynatın. Süt ve unu bir kasede çırpıp çorbaya ekleyin
1 tatlı kaşığı un ve 5 dakika daha kaynatın. Tuz, karabiber ile tatlandırın. Çorbayı
Tuz kaselere paylaştırıp üzerine krema gezdirerek sıcak servis yapın.
Karabiber
Krema
77
Gül’ün Mitolojik
Hikayesi
Gül çiçeklerin kraliçesidir.Yunan
mitolojisine göre Chloris adlı çiçek
tanrıçası tarafından yaratılmıştır.
Chloris birgün ormanda ölü bir
orman perisi bulur ve onu bir çiçeğe
çevirir. Aşk tanrııçası Afroditi, şarap
tanrısı Dionysus’u bu çiçeğe birer
hediye vermek üzere davet eder.
Hediye olarak Afrodit çiçeğe güzellik,
Dionysus ise güzel ve hoş kokması
için bir nektar verir. Batı rüzgarı tanrısı
Zephirus bulutları uzaklaştırır, güneş
tanrısı Apollo parlayarak çiçeğin
açmasını sağlar. Ve böylece “çiçeklerin
kraliçesi” gül doğmuş olur.
78
79
Rosa Gallica - Kırmızı Frenk gülü’
Bilimsel olarak ilk tanımlanan gül
Rosa Gallica
(Kırmızı Frenk) gülü’dür.
80
Güller hakkında ilk sistematik bilgiye ve Mezopotamya’dan
tanımlamalara Aristoteles’in öğrencisi sonra gül Girit’te,
Theophrastos’ta rastlanır. Theophrastos, Knossos sarayındaki MÖ
Aristoteles’in hayvanlar için yaptığı sınıflandırmayı 1500’lerden kalma bir
bitkilere de uygular ve Historia Plantarum adıyla duvar freskinde karşımıza
bilinen eserinde güle de yer verir (Özcan 2012). çıkar.
Theophrastos, sözü edilen eserinde üç gül
çeşidinden bahseder ve bunların tanımlamasını
yapar. Bu tanımlamalara dayanarak bunların
Rosa canina, Rosa sempervirens ve Rosa x
centifolia olduğu varsayılır (Özcan 2012)
Bilimsel olarak ilk tanımlanan gül ise Rosa Gallica
- Kırmızı Frenk gülü’dür. (Anonim 2020b)
Doğu ve Batı medeniyetlerinin önemli ortak
figürlerinden biri olan gül, pek çok eski sözlükte
bir cins ismi olarak bütün çiçekleri karşılar. Bu
genel karşılık dışında müstakil bir isim değeri
de kazanan gül, “taç yaprakları yalın ve katmerli
olabilen bir çiçek” şeklinde tanımlanırken, aynı
zamanda “ateş koru, kırmızı renk” anlamlarına da
gelir (Çetindaş 2013).
Gül’ün Tarihçesi
Gülün tarihi, insanlığın tarihinden önce
başlar. Tarihte gülün kullanımı ile ilgili en eski
buluntuya günümüzden 3000 yıl öncesine ait
Mezopotamya’daki kil tabletler üzerinde rastlanır
(Can 2019).
Tarihçi Herodot, anlatımlarında Babil’in
Asma Bahçelerinde güller yetiştirildiğinden,
yetiştirilen güllerden ise gül yağı elde
edildiğinden bahseder. Ayrıca pek çok tarihçi,
gül suyunun Babil gibi eski medeniyetlerde de
kullanılmış olduğuna inanır (Anonim 2020c).
Mezopotamya’dan sonra gül Girit’te, Knossos
sarayındaki MÖ 1500’lerden kalma bir duvar
freskinde karşımıza çıkar (Anonim 2020d) (Resim
8).
Eski Mısır’da ise gülü tanımlayan en eski
hiyeroglif, MÖ 1400 yılına aittir (Anonim 2020c)
(Resim 9). Kleopatra döneminde, Kleopatra’nın
gülleri çok sevdiği, süt banyolarını gül yaprakları
ile bezediği Markus Antonyus’un ayaklarının
altına gül yaprakları serdirdiği hatta gülü
afrodizyak olarak kullandığı bilinir (Anonim
2020c).
Çin medeniyetinde de gülün özel bir önemi
vardır. Filozof Konfüçyüs, Çin İmparatoru’nun
bahçelerindeki güllerden ve imparatorluk
kitaplığında güllerle ilgili 600’den fazla kitap
81
82
olduğundan bahseder.
Antik Yunan ve Roma festivallerinin çoğunda
gül kullanıldığı bilinir. Roma’da gülün gündelik
hayatta, cenaze ve düğün törenlerinde
kullanıldığını söylenir. Roma’da özellikle
Pompei’deki duvar resimlerinde bahçeleri,
bitkilerin sıklıkla betimlendiği ve bunların
arasında güllerin olduğu dikkat çeker (Resim 10).
Doğa bilimci Yaşlı Plinius (MS 23-79),
anlatımlarında gülden şarap yapıldığından,
parfüm üretiminde gülün kullanıldığından ve
gülün içinde olduğu kokuların etkili ve güzel
olduğundan söz eder. Ayrıca Romalıların
gül suyunun antiseptik ve anti bakteriyel
özelliklerinden yararlandıkları; ellerini gül suyu ile
yıkadıkları ve gül suyu ile banyo yaptıkları bilinir.
Baharın gelişi veya bahar ayı ile özdeşleştirilen
gül, Roma döneminde antik dönem
eserlerinde bahar atribüsü olarak gösterilir.
Özellikle dört mevsimi gösteren mozaiklerde
veya mevsim lahitleri (season sarcophag
Jahreszeitensarkophag) olarak adlandırılan
lahitlerde gül, elinde gül demeti tutan veya
başında gül çelengi olan genç bir kadın olarak
gösterilir (Çetintaş 2013).
Orta Çağ, gülün tedavi edici özelliklerini ön
plana çıkartır. Orta Çağ ve Rönesans dönemleri
boyunca gül, depresyonun en gözde tedavisi olur
(Anonim 2020c).
Osmanlı döneminde kimi sarayların etrafında gül
yetiştirilmesi için özel bahçelerin tahsis edilmiş
olduğunu, bu alanların, içinde “gül” kelimesi
bulunan isimlerle adlandırıldığını, halkın reçel
ve şurup gibi ihtiyaçlarını karşılamak için gül
pazarlarının kurularak buradan alınan güllerle;
güllaç, güllabiye, gül şerbeti, gül reçeli gibi tatlılar
ve içeceklerin hazırlandığını görülür (İpek 2008).
Sık sık gül suyu ile banyo yapması ve gülden
parfümler hazırlaması ile tanınan İmparatoriçe
Josephine, 1798 yılında “Malmaison Bahçeleri”
olarak bilinen gül bahçelerini kurar. Eşinin gül
merakını destekleyen Napolyon, kaptanlarına
yeni gül türleri bulduklarında fidelerini
memlekete taşımalarını söyler. Böylece gül
koleksiyonunu epeyce geliştiren İmparatoriçe
Josephine’in bu bahçelerde yaklaşık 250 farklı tür
yetiştirdiği bilinir.
Haçlıların Ortadoğu ülkelerinden memleketlerine
taşıdıkları gül fideleri, zaman içinde Fransa’dan
83
84
İngiltere’ye geçer. Daha sonraları Batı Avrupa, “Düştü genç kızın kalbi
Amerika ve Avustralya da gülden çeşitli şekillerde sert bir dikenle yandı,
yararlanmaya başlar. Güller o günden beri
kırmızıya boyandı.”
Gül’ün Mitolojik Hikayesi
Neredeyse insanlık tarihi kadar eski bir kültürel
unsur olan gül, insanın doğayı anlamlandırma
çabalarının yansıdığı inanç alanı olan mitolojik
birikim içerisinde önemli bir yere sahiptir. Doğa
unsurlarının kaynağını açıklama çabası içerisinde
olan insan, güle büyük önem atfeder ve bunun
sonucunda gülün doğuşu, rengini alışı, Tanrılar
âlemindeki konumu pek çok mitik anlatıya
kaynaklık eder (Çetindaş 2013).
Çiçeklerin Kraliçesi
Yunan mitolojisine göre Gül’ün Mitolojik Hikayesi
çiçek tanrıçası Chloris, ormanda gezerken bir
perinin cansız bedenini bulur ve onu çiçeğe
dönüştürür. Kendisine yardım etmeleri için diğer
tanrıları çağırır. Şarap tanrısı Dionysos, çiçeğe
hediye olarak güzel kokmasını sağlayacak bir öz;
aşk ve güzellik tanrısı Afrodit ise güzellik verir;
rüzgâr tanrısı Zefhirus, onun üzerinden bulutları
uzaklaştırır; ışığın ve sanatın tanrısı Apollon,
ışıklarını onun için seferber ederek açmasını
sağlar (Çetindaş 2013). Tanrıların el ele verip
yaratmaları nedeniyle Yunan mitolojisinde gül,
çiçeklerin kraliçesi olarak bilinir (Yıldız 2019).
İran mitolojisinde Gül’ün Mitolojik Hikayesi ise
önceleri çiçeklerin kraliçesi, nilüfer çiçeği iken,
daha sonra çiçekler, nilüferi çok uyuduğu için
Tanrı’ya şikâyet eder ve bunun üzerine Tanrı
da daha az tembel olan ve daha az uyuyan bir
kraliçe olarak gülü yaratır ve onu, tehlikelere
karşı kendisini koruyabilmesi için dikenlerle
donatır (İpek 2008).
Afrodit’in Çiçeği
Yunan mitolojisinde aşk tanrıçası Afrodit’in bir
atribüsü de güldür. Vazo resimleri ve heykellerde
Afrodit bu atribüsüyle çok az gösterilmiş olsa
da yazılı kaynaklar gül ile Afrodit’e, Afrodit ile gül
bahçesine birlikte değinirler (Çetindaş 2013).
Efsaneye göre Afrodit, Adonis adlı ölümlü bir
erkeğe aşık olur. Günün birinde ava çıkan
Adonis bir yaban domuzunun saldırısına
uğrayarak yaralanır ve ölür (Bazı kaynaklara göre
ise Afrodit’e aşık olan savaş tanrısı Ares bu aşkı
çok kıskanır. Kıskançlıktan gözü dönen Ares,
günün birinde ava çıkan Adonis’in üzerine bir
yaban domuzu salar.) Adonis’in cansız bedeni
85
86
ile karşılan Afrodit kahrolur ve telaşla Adonis’e “Gümüş kâseyi yakan
koşar. Sevgilisine doğru telaşla koşan güzel alevden gülleri ile
tanrıçanın ayağına dikenler batar. Tanrıçanın Kâfurdan, revaklardan,
ayağından damlayan kanlar ise beyaz gülleri mermerden doğdu
kırmızıya boyar. hayal.”
Bu anlatıya göre Biblos’tan geçtiği söylenen
Adonis nehri her yıl, Adonis’in ölüm
yıldönümünün anılışında kızıla boyanır. Bu sırada
yapılan törenlerde gül mevsiminin bitişi ve yazın
gelişini anlatmak için tohumlar ekilir ve çabuk
büyümesi için bu tohumlar sıcak suyla sulanır
(Çetindaş 2013).
Bir diğer Mitolojik efsaneye göre ise Afrodit, en
sevdiği çiçeklerden biri olan gülü oğlu Eros’a
hediye eder. Eros ise aynı gülü sessizlik tanrısı
Harpokrates’e verir ve böylece gül, sevginin,
sessizliğin ve gizliliğin sembolü olur (İpek 2008).
Venüs’ün Doğuşu
Venüs’ün doğuşu (Yunan mitolojisinde Afrodit’in
doğuşu) gül ile ilişkilendirilen bir diğer mitolojik
anlatıdır. Roma mitolojisine göre Venüs, Kıbrıs
sahilinde dalgaların içerisinden çıkarak doğar ve
karaya ayak basar. Onun güzel ayaklarıyla basıp
87
88
geçtiği yerlerde güller açmaya başlar (Çetindaş derdini anlatmak için gülün narin gövdesine
2013). konar ve dikenler bülbülün kalbine batar. Bülbül
ölür, ancak kalbindeki yaradan gülün dibine
Sandro Botticelli “Venüs’ün Doğuşu” adlı dökülen kanları, gülün damarlarına yayılarak,
tablosunda bu mitolojiye konu olan Venüs’ü, rengini kırmızıya dönüştürür (Yıldız 2019). O
bir deniz kabuğu üzerinde denizden yükselip, günden sonra güller hep kırmızı açar. Gülün
sol taraftaki iki rüzgâr tarafından kıyıya doğru renginin kırmızı oluşu, bülbülü öldürmesinden
sürüklenmiş şekilde betimler. Ayrıca rüzgârlar utanarak kızarması şeklinde de rivayet edilir (İpek
Venüs’ün üzerine güller döker. Bazı uzmanlara 2008).
göre tablo, Venüs’ün doğuşunu resmetmekle
birlikte asıl olarak baharın gelişine vurgu yapar “Gül Bülbül Hikayesi”, Türk dünyasının hemen
(Anonim 2020f). her tarafında rastlanılan anlatılardan birisidir.
Uygurlar’da “Kızıl Gülüm”, çağatay sahasında
Dante Gabriel Rossetti de “Venus Verticordia” Nevruz Şah, Anadolu’da “Nevruz Bey” adıyla
adlı tablosunda tanrıça Venüs’ü bir bahçede yaygın olan bu hikaye Türkmenistan sahasında
güllerle çevrili kumral saçlı genç bir kadın olarak “Gül Bilbil Destanı” diye bilinir (Yıldız 2019).
tasvir eder. (Anonymous 2020d)
Hızır ile İlyas
Kimi efsanelerde ise Venüs’ün doğuşu sırasında
vücudundan akan köpüklerden bir gül ağacının Hızır ve İlyas birbirlerine çok bağlı iki kardeştir.
bittiği, sonra tanrıçanın onu, nektar ile sulayınca İnanışa göre Hızır karalarda, İlyas ise denizlerde
ağacın gül verdiğini söylenir (İpek 2008). yaşamak zorunda kalır. Her gün birbirlerine
kavuşmak için dua ederler. Bunun üzerine
Gül ile Bülbül Tanrı onların yılda bir defa buluşmalarına izin
verir. Birçok kültürde yer alan bu söylenceye
Efsaneye göre gül oldukça güzel ve güzelliğinin göre Hızır ve İlyas kardeşlerin buluştuğu gün 6
farkında olan nadide beyaz bir çiçektir. Bülbül, Mayıs olarak kabul edilir (Gezgin 2010). 6 Mayıs
gülün aşkıyla yanıp tutuşurken; gül, bülbüle Hıdırellez günü bir bahar bayramı olarak kutlanır.
karşı kayıtsız ve ilgisizdir. Gülün bu tavrına Hıdırellez’de insanlar, Hızır ve İlyas peygamberin
dayanamayan bülbül, bir gün kendini tutamayıp,
89
90
altında buluştuğuna inanılan gül ağaçlarının Bektaşiler için gülün ayrı bir önemi de Hz. Ali’den
altına dileklerini bırakırlar. ileri gelir (Gezgin 2010). Rivayetlere göre Hz. Ali
ölmeden önce yanındakilerden bir deste gül ister
Musevilerin Mısır’dan çıkmalarının yedinci ve getirilen güldesteyi kokladıktan sonra vefat
haftaları olarak kabul ettikleri bayramları “gül eder (Hançerlioğlu 2000).
bayramı” olarak adlandırılır ve hahamlar dinî
törenlerinde alınlarında gül başlığı kullanırlar. Hristiyanlıkta ise Hz. İsa ve haç ile ilişkilendirilen
İran’da nevruz bayramlarında yüze gül atılırken, kırmızı gül, Kabala’da da kendisine ciddi bir
Mısır’da dinî ayinlerde gül suyu kullanılır. kaynak bulur (Çetindaş 2013). Beyaz gül; saflık,
su ve ay ile ilişkilendirilirken Hz. Meryem’in de
Yahudilerin Mayıs’ın altıncı ve yedinci günü simgelerinden birisidir (Gezgin 2010). Sarı gül ise
kutladıkları bir hasat bayramı olan Şavuat da Katoliklikte Papanın amblemidir (Gezgin 2010).
gül bayramı olarak bilinir. Şükran Bayramı
olarak da benimsenen bu özel günde evlerde Edebiyatta Hâfız’dan Ronsard’a, Yunus’tan
hiçbir iş yapılmaz ve her yer çiçeklerle süslenir. Tagore’a, Hayyâm’dan Goethe’ye, Fuzuli’den
Sinagoglarda Tevrat’ın konulduğu bölümler Rilke’ye kadar bütün dünya şairleri için buluşma
özellikle güllerle süslenir (Gezgin 2010). noktası olan; çeşitli hastalıkların tedavisinde,
bazı yemeklerde, parfüm ve kremlerde
Gül Bahçesinde İbrahim kullanılan; Eski Yunan’da “gül altındayız” tabiriyle
sır saklayabilmeyi ifade eden; İslamiyet’te Hz.
Hikâyeye göre, Hz. İbrahim’e düşmanlık besleyen Muhammed ile, Hristiyanlıkta Hz. İsa ve Hz.
Nemrut, Hz. İbrahim’i küçük bir tepenin üzerine Meryem ile ilişkilendirilen gül ile ilgili hikayeler
kurduğu mancınıkla tepenin aşağısında yanan şimdilik bu kadar.
ateşe fırlatır. Allah’ın “Ey ateş! İbrahim için serinlik
ve esenlik ol!“ (Enbiyâ 21/69) emri ile ateş gül Yararlanılan Kaynaklar:
bahçesine dönüşür. Bir diğer hikâyeye göre ise
Hz. İbrahim’in atıldığı yerdeki ateş göle, ateşte 1.Açıkel. Y. 2018. Hz. Peygamber- Gül İlişkisi ve İlgili Rivayetlerin Değerlendirilmesi.
yanan odunlar balıklara dönüşür, Hz. İbrahim Süleyman Demirel Üniversitesi. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi. Sayı:30, s.71-103.
ise ateşin hemen yakınlarındaki gül bahçesine Isparta.
düşer.
2.Anonim. 2020a. Web Sitesi: https://tr.wikipedia.org/wiki/Gül Erişim Tarihi:
İbrahim peygamberin ateşe atıldığında düştüğü 15.07.2020
yerin Şanlıurfa’da yer alan Balıklıgöl olduğu bilinir.
3.Anonim. 2020b. Web Sitesi: https://tr.wikipedia.org/wiki/Kuşburnu Erişim Tarihi:
Hz. Muhammed’in Sembolü 15.07.2020
İslam mitolojisi ve tasavvuf anlayışında gül, ilahi 4.Anonim. 2020c. Web Sitesi: http://www.natureltarim.com/tr/faydali-bilgiler/1/gul-
güzelliği temsil eder. Gülün, Hz. Muhammed’in tarihcesi Erişim Tarihi: 15.07.2020
sembolü olduğu, onun yüzünün güzelliğini
hatırlattığı, kabrinin “gül bahçesi” olduğu, 5.Anonim. 2020d. Web Sitesi: http://apelasyon.com/Yazi/577-ciceklerin-kralicesi-gul
insanlığa tebliğ ettiği Kur’ân-ı Kerim’in de “gül Erişim Tarihi: 15.07.2020
tohumları saçan” bir kitap olduğu ifade edilir
(Açıkel 2018). 6.Anonim. 2020e. Web Sitesi: www.flickr.com/malmaison Erişim Tarihi: 18.07.2020
Rivayete göre Miraç gecesi Burak ve Cebrail (as) 7.Anonim. 2020f. Web Sitesi: https://tr.wikipedia.org/wiki/Venüs%27ün_Doğuşu_
ile Hz. Muhammed’in terler döktüğü, Burak’ın (Botticelli) Erişim Tarihi: 25.07.2020
terinden sarı gül, Cebrail’in terinden beyaz gül,
Hz. Muhammed’in terinden ise kırmızı gül oluşur 8.Anonymous. 2020a. Web Sitesi: https://en.wikipedia.org/wiki/Rosa_sempervirens
(Yıldız 2019). Erişim Tarihi: 19.07.2020
Güle verilen bu önemden dolayı Müslüman 9.Anonymous. 2020b. Web Sitesi: https://en.wikipedia.org/wiki/Rosa_×_centifolia
toplumlarda gül suyu kullanmak yaygındır. Erişim Tarihi: 25.07.2020 10.Anonymous. 2020c. Web Sitesi https://en.wikipedia.org/
wiki/Rosa gallica Erişim Tarihi: 25.07.2020
İslam kültürünün yayıldığı ülkelerde gülün bahçe
sanatının en sevilen bitkisi olarak yer almasında 11.Anonymous. 2020d. Web Sitesi: https://en.wikipedia.org/wiki/Venus_Verticordia_
da Hz. Muhammed’in gülü cennet çiçeklerinin (painting) Erişim Tarihi: 25.07.2020
ulusu olarak nitelendirilmesinin yeri vardır
(Khabbazı ve Yazgan 2013). 12.Can. M. 2019. Türk İşleme Sanatında Gül Motifi. International Journal of Eurasian
Education and Culture. Sayı: 4. 2602-4047.
13.Çetindaş D. 2013. Mitolojinin Güçlü Dalı: GÜL. Süleyman Demirel Üniversitesi.
Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Yıl: 2013/1, Gül Özel Sayısı. Isparta.
14.Gezgin. D. 2010. Bitki Mitosları. 3. Basım, Sel Yayıncılık. İstanbul.
15.Hançerlioğlu. O. 2000. Felsefe Sözlüğü, 12. Basım, Remzi Kitabevi. İstanbul.
16.İpek. A. 2008. Klâsik Türk Şiirinde Gül Redifli Kasideler. Yüksek Lisans Tezi. Fırat
Üniversitesi. Sosyal Bilimler Enstitüsü. Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı. Elazığ.
17.Khabbazi. P. A. ve Yazgan M. E. 2013. Peyzaj Mimarlığında Gülün Kullanımı.
Süleyman Demirel Üniversitesi. Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi 17(2), Özel Sayı 7-10.
Isparta.
18.Özcan. F. 2012. Grek ve Roma Dünyasında Gül. Süleyman Demirel Üniversitesi.
Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi. Sayı:16. Isparta.
19.Yaylalı, Y. 2017. Klasik Türk Edebiyatında ve Klasik Fars Edebiyatında Gül ve
Nergis. Atatürk Üniversitesi. Edebiyat Fakültesi. Fars Dili ve Edebiyatı Bölümü.
Erzurum.
20.Yıldız. A. 2019. Türkmen Şairi Şabende’nin “Gül- Bilbil” Destanı. Yüksek Lisans
Tezi. Pamukkale Üniversitesi. Sosyal Bilimler Enstitüsü. Çağdaş Türk Lehçeleri ve
Edebiyatları Anabilim Dalı. Denizli.
91
92
Kediler İçin
Covid
Aşısı
Eğer her şey yolunda
giderse, yakın vakitte
kedi dostlarımız da
COVID aşısıyla tanışabilir.
Evet yanlış duymadınız,
kediler için üretilmiş
koronavirüs aşıları piyasa
sürülmek üzere.
93
Kedi dostlarımız tarafından bulaştırılan
herhangi bir virüs vakasına şimdiye kadar hiç
rastlanmadıysa da, ihtimalleri tamamen ortadan
kaldırmak en sağlıklısı gibi.
94
Kediler de koronavirüs bulaşan canlılardan. geçerli, aşı Türkiye’ye gelecekse bunun zamanını
Onların COVID hikayesi, öncelere dayanıyor. kestirmek oldukça güç. Son olarak aşı, kedilerin
Bu yazımızda kedilerin Koronavirüs ile dışında; tavşanlar, köpekler, aslanlar, kaplanlar,
imtihanı hakkında bilgilendirici birkaç detay vizonlar ve dağ gelinciklerine de uygulanabilecek.
vereceğiz.
Yine de tüm dünya için sevindirici bu haber,
Konunun mazisi, Bronx Hayvanat Bahçesi’nde bizim keyfimizi yerine getirdi. Her türlü ek
bir kaplanın COVID pozitif çıktığının açıklandığı önleme sıcak baktığımız bu kritik dönemlerde, bir
zamanlara kadar gidiyor. Benzer zamanlarda de patili dostlarımız için endişelenmemek içimizi
kediler ve köpeklerde Koronavirüs görüldüğü rahatlatııyor gerçekten.
açıklanmaya başlanması, bir anda gündeme
oturmuştu. Durum böyleyken, İtalya’da ve
Long Island’da faaliyet gösteren iki tane küçük
biyotek firması, kafa kafaya vererek evcil hayvan
sahiplerinin yüreğine su serpmek için aşı
çalışmalarına başladıklarını açıkladılar.
İki doz olarak tasarlanan aşı, insanlara da aşı Aşı Türkiye’ye gelecekse
geliştiren Takis firmasının hayvanlara özel bunun zamanını
kolunda üretiliyor. Amerika’da denemelerine kestirmek oldukça güç.
başlanan aşının, en kısa zamanda onay alarak
kullanımına başlanması gözetiliyor. Patili
dostlarımız bize oranla hastalığı çok daha hafif
atlatıyor ve ölüm oranları yok denecek kadar az.
Buna rağmen neden aşılanıyorlar diye soracak
olursan, yanıtı şu: Hayvanlara bulaşıp onlarda
uğrayabileceği bir mutasyonla, virüsün insanlara
daha ölümcül bir şekilde sıçrama ihtimalinden
korkuluyor. Her ne kadar kedi dostlarımız
tarafından bulaştırılan herhangi bir virüs vakasına
şimdiye kadar hiç rastlanmadıysa da, ihtimalleri
tamamen ortadan kaldırmak en sağlıklısı gibi.
Mesela, Danimarka’daki vizonlarda görülen
mutasyon, insanlara bulaşıcı bir türdü. Buna
benzer bir durumun tekrarlanmaması için
önlemler alınması şart. Hayvanlarda mutasyona
uğramış virüslerin daha bulaşıcı ve ölümcül
olup olmadığını bilmesek de, bilim insanları
“Ne kadar temkinli olunursa o kadar isabetli
olur.” şeklinde görüş bildiriyorlar. Takis’in
CEO’su Luigi Aurisicchio, yorumlarını “Kediler
için geliştirdiğimiz aşıyı denerken, genel olarak
hayvan bulaşları üzerine derinlemesine bilgi
edinebildik.” olarak belirtmiş.
Aşı ne zaman?
Eğer Amerika’daki deneme sürecini
başarıyla geçerse, aşı veteriner kliniklerine
dağıtılmaya başlanacak ve muhtemelen
önümüzdeki sonbaharda dostlarımız rahatlıkla
aşılanabilecekler. Tabi bu durum Amerika için
95
Yeryüzünün Enerji Kanalları
Ley Hatları
Dünyamız canlıdır ve tıpkı insan aurası gibi bir
aura yaymakta. Ley hatları da yaşayan gezegenin
yani Dünyanın sinir sistemidir. Batıda Peri yolları
denilirken İngilizler ley hatları demiş. Çin’de ise
ejderha patikaları deniliyor.
96
Ley hatları konusunda araştırmalar yapan
Süleyman Sönmez şöyle diyor; ''1921’de
Arkeolog Alfred Watkins, aslında Britanya’nın
kullandığı yollara temel olan eski Roma yollarını
inceliyordu. Bunları incelerken o yolların da daha
eski uygarlıklara ait yolların üstüne kurulduğunu
buldu. İnsanlar bir şekilde gözle görülmeyen
akışı hiç terk etmediklerini farkediyor. Uygarlıklar
uygarlıklara yerlerini devrederken, ley hatlarına
sadık kaldıklarını görüyor. Ley akışlarının merkez
olduğu yerlere kiliseler, mabedler, stadyumlar inşa
ediyorlar. Bu çizgiler rastgele seçilmemiştir. Bu
yollara ley hatları adı verilmiş ve bu yollardan bir
çeşit hayat enerjisinin geçiyor.''
Devasa uzunluktaki Çin seddi, Meksika’dan
Mısır’a gizlenen ve bilinen piramitler,
Stonehedge, Kabe binlerce yıllık sağlıklı bir
akışın kaynağı. Feng shui’de ejderha çizgilerinin
yönünden faydalanılıyor.
Ley araştırmacıları bu hatlardaki enerji dolaşımını
akupunkturda bilinen biyoenerji dolaşımına
benzetiyor. Bu kanallarda akan enerjiye “telürik
enerji” denir. Çin’de bu hatlarda dolanan
güce chi enerjisi denir. Eski kutsal merkezler,
ibadethaneler, camiiler pozitif akım hatları
üzerindedir ve bu yapıtlar, iyi enerjiyi sürekli
aktarabilir.
Murat İrfan Ağcabay’ın bu konuda çok güzel
araştırmaları var. Katıldığı bir programda
''Türkiye’de 23 noktadan ley hattı geçiyor.
Atamızın, büyük gavsların, değerli islam
büyüklerinin yattığı yerler için de kuşkusuz
tesadüf değildir.'' diyor. Yuşa tepesinin
enerjisinin muazzam olduğunu söylüyor. Bu
ley hattı üzerindeki yerlerde yapılan dua ve
meditasyonlarda kolektiften kolaylıkla bilgi
çekeceğimizi ve uyanışımızın hızlanacağını
anlatıyor. Keşişler, dervişler bu yol üzerinde
yürümüş ve aydınlanmışlar. Kabe, Ayasofya,
Göbeklitepe, Nemrut, Assos, Truva, Efes,
Pamukkale, Ankara, Didim, Kapadokya, Konya,
İstanbul, Alaşehir, Antalya bu hat üzerinde.
Murat İrfan Ağcabay kuşların, hayvanların
ley hattı üzerinde göç ettiği, yön bulduğu ve
kedilerin bu hattı hissettiğini söylüyor. Piri Reis
haritasındaki çizgilerin bu hatların haritası
olduğunu belirtiyor. Doğalgaz ve petrol rezerv
97
98
bölgeleri de ley hatlarıyla doğrudan ilişkili.
Kubilay Aktaş konuya tasavvufi açıdan bakıyor.
''Dünya gezegeni güneşten ve galaksilerden
gelen bu akışı ley hatları vesilesi ile tıpkı bir göbek
bağı gibi tüm yerküremizde, tüm yaşamların
bilgeliği ile bilgilerin aktarıldığını söylüyor. En
yüksek manyetik enerji, ley hattı pozitif akımın
en yüksek ve dünyaya yayıldığı yer Kabe. Bunun
uzantısı da Arafat Dağı’nın altıdır!'' diyor.
Kabe’nin bovisi ölçülmüş ve 2,5 trilyon çıkmış.
Dünya üzerinde bu frekanstan yüksek bir yapı,
yer bulunmamaktadır.
Araştırmalar, bu hatların üzerinde dua etmenin,
meditasyon yapmanın, kişi eğer hazırsa
duygu dünyasında, tekamülünde, uyanışında
dönüşümünde ley hatlarının bir sıçrama tahtası
etkisi göstereceğini söylüyor.
Zerre külün aynasıdır. En küçük noktada
bütüne ait tüm özellikler vardır. Yeryüzünde
olan bu ley hatlarının aynısı insan bedeninde
de mevcut. Bizdeki ley hatlarının aktığı yerler
meridyenlerimiz ve kesiştiği noktalarda da
çakralarımız var. Farabi’nin dediği gibi Alem
büyük insandır, insan küçük alemdir. Kendi
ley hatlarımızdaki tıkanıklıkları şifalandırmak,
dengelemek, frekansımızı yükseltmek, kendi
gönül kabemizi temizlemek manyetik alanımızı,
auramızı güçlendirecektir ve bizi kamil insan
boyutuna yaklaştıracaktır.
Dünyanın kalbi kabe ise, insanın üzerindeki kabe
de kalbimizdir. Kalbin elektromanyetik gücü
beyinden 5000 kat daha fazladır. Latif enerji
buradan bedene yayılır. Hz. Mevlana ‘Bu beden
ülkesinin padişahı akıl değil kalptir’ der.
‘Ben kainata, yere göğe sığmadım, fakat mümin
kulumun kalbine sığdım’ derken belki de bizi
bedenimizin ley hattına, o nur enerjisine, ilahi
sevginin kaynağına yönlendiriyor olabilir mi?
Kendi hakikatimize uyanmamız için kaynağı
hatırla diyerek bize gönül kabemizi işaret ediyor
olabilir mi?
Kalbinle gör, kalbinle duy.
Her ne arıyorsan önce kalbinde ara.
Aşk ile...
99
Zararları ve Yararlarıyla
Geniş Lastik
Geniş lastik kullanan araçların daha havalı göründüğü konusunda
herkes hemfikir. Ancak aracın özelliklerine göre, üretici firma
tarafından belirlenmiş lastikler dışında daha geniş lastik ya da daha
dar lastik takarak araba kullanmak, zaman zaman sürücünün
hayatını tehlikeye atacak kadar önemli sorunlar ortaya çıkarabiliyor.
100